0002823
0002823 0002823
karşımıza çıkmaz. En büyük darbeyi ise toplumsal güncellik almıştır: Birçok 20. yüzyıl yapıtında, hikâyelerin güncellikten yoksun tarihî numuneler olduğuna önsöz gibi öğelerle özel bir vurgu yapılmaktadır. 20. yüzyıl yapıtları, artık “güncel” değildir. Ancak bu yapıtların eskilerine göre daha “gerçekçi” olduğu tartışılamaz. 183
SONUÇ En az 18. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’ndan 20. yüzyıl Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar uzanan ve yazma, litografya ve hurufat baskılar yoluyla eski ve yeni yazıda verilmiş birçok yapıtı kapsayan Tıflî hikâyelerinin hepsini birbirine benzeyen örneklerden oluşan bir yapıtlar grubu olarak görmeye ve değerlendirmeye çalışmak olanaksızdır. İncelememiz boyunca yapıtlar arasında saptamış olduğumuz sayısız önemli farklılık bunu göstermektedir. Ancak bu farklılıkların gelişigüzel farklılıklar değil, tarihsel bir süreç boyunca izlenip bu süreç yoluyla açıklanabilecek değişimler olduklarını da görmüş bulunuyoruz. Michael McKeon, Theory of the Novel: A Historical Approach (Roman Kuramı: Tarihsel bir Yaklaşım) adlı yapıtında, bu tarz değişimlere değinmiştir. McKeon’a göre, tarihsel bir süreç içinde varolan her olgu, “hem bütünlüklü bir varlığın sürekliliğini, hem de, o süreklilik içinde, zaman ve mekân içinde varoluşunu belgeleyen devamsızlığı, yani başka bir şeye dönüşmeden değişebilme kapasitesini” göstermelidir (xiv). Tıflî hikâyeleri külliyatı da, değişimlere uğramasına karşın bütünlüğünü koruyan böyle bir tarihsel olgu olarak görülebilir. Yukarıda, Tıflî hikâyelerini, kimliği belli tek bir yazarın yapıtları ya da meddah, halk hikâyesi ve yazma hikâye gibi edebî geleneklerin birer parçası olarak tanımlamanın mümkün olmadığını görmüştük. Tıflî hikâyeleri külliyatının sergilediği tarihsel bütünlük, bu yapıtların başlı başına bir edebî tür teşkil edebileceklerini düşündürmektedir. McKeon’un deyimiyle, “türler, doğan, gelişen ve zayıflayan, başka tarihsel olgularla karmaşık bir ilişki içinde büyüyüp tekrar küçülen ve bu anlamda 184
- Page 141 and 142: ir zamanlar ikram etmiş olduğu
- Page 143 and 144: kahramanı Cevrî, şimdiye dek ras
- Page 145 and 146: kaygısında olmamasını ilk iki k
- Page 147 and 148: Bu genel dünya görüşü çerçev
- Page 149 and 150: DÖRDÜNCÜ BÖLÜM GERÇEKÇİLİK
- Page 151 and 152: “Hikâyet”in iki yerinde, Tanr
- Page 153 and 154: Garîbesi’ndeki gibi rastlantı e
- Page 155 and 156: Mucize ve rastlantı açısından e
- Page 157 and 158: üyelerinden biri olan “Mahşer M
- Page 159 and 160: Hikâyesi”nde Gevherli’nin sara
- Page 161 and 162: çan yolı [?] dâ’ireler” (18-
- Page 163 and 164: ebrişim peştemal üst baş gâyet
- Page 165 and 166: giysileri ve güzelliği arasında
- Page 167 and 168: yeni versiyonu olan Binbirdirek Bat
- Page 169 and 170: asmalarında kişisel ve rutin davr
- Page 171 and 172: Meşhûr Tıflî Efendi ile Kanlı
- Page 173 and 174: iderek Süleyman Beğ’in [?] inş
- Page 175 and 176: almıştır. “Bursalı’nın Kah
- Page 177 and 178: hikâyeler, mucizevî neden-sonuç
- Page 179 and 180: herhangi bir nedenden dolayı şimd
- Page 181 and 182: zamanda çok mesafe kat’etmek eme
- Page 183 and 184: ulundukları sırada aralarından b
- Page 185 and 186: hükümdarların başından geçen
- Page 187 and 188: ir amaç olarak kullanmıştır. Bu
- Page 189 and 190: Tayyârzâde ve Bin Bir Direk Batak
- Page 191: ilincinde oldukları için yapıtla
- Page 195 and 196: gelişmesi, eğlence türlerinin bi
- Page 197 and 198: verilen iki özgün yapıtın, yani
- Page 199 and 200: hikâyelerle ilgili yapılabilecek
- Page 201 and 202: SEÇİLMİŞ BİBLİYOGRAFYA A. Tı
- Page 203 and 204: Belge, Murat, haz. Tanzimat’tan C
- Page 205 and 206: Köprülü, Fuad. “Meddahlar”.
- Page 207 and 208: EKLER Bu çalışma boyunca ele al
- Page 209 and 210: BİRİNCİ AŞAMA İKİNCİ AŞAMA
- Page 211: ÖZGEÇMİŞ 1978 yılında Londra
SONUÇ<br />
En az 18. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’ndan 20. yüzyıl Türkiye Cumhuriyeti’ne<br />
kadar uzanan ve yazma, litografya ve hurufat baskılar yoluyla eski ve yeni yazıda<br />
verilmiş birçok yapıtı kapsayan Tıflî hikâyelerinin hepsini birbirine benzeyen<br />
örneklerden oluşan bir yapıtlar grubu olarak görmeye ve değerlendirmeye çalışmak<br />
olanaksızdır. İncelememiz boyunca yapıtlar arasında saptamış olduğumuz sayısız önemli<br />
farklılık bunu göstermektedir. Ancak bu farklılıkların gelişigüzel farklılıklar değil,<br />
tarihsel bir süreç boyunca izlenip bu süreç yoluyla açıklanabilecek değişimler<br />
olduklarını da görmüş bulunuyoruz. Michael McKeon, Theory of the Novel: A Historical<br />
Approach (Roman Kuramı: Tarihsel bir Yaklaşım) adlı yapıtında, bu tarz değişimlere<br />
değinmiştir. McKeon’a göre, tarihsel bir süreç içinde varolan her olgu, “hem bütünlüklü<br />
bir varlığın sürekliliğini, hem de, o süreklilik içinde, zaman ve mekân içinde varoluşunu<br />
belgeleyen devamsızlığı, yani başka bir şeye dönüşmeden değişebilme kapasitesini”<br />
göstermelidir (xiv). Tıflî hikâyeleri külliyatı da, değişimlere uğramasına karşın<br />
bütünlüğünü koruyan böyle bir tarihsel olgu olarak görülebilir.<br />
Yukarıda, Tıflî hikâyelerini, kimliği belli tek bir yazarın yapıtları ya da meddah,<br />
halk hikâyesi ve yazma hikâye gibi edebî geleneklerin birer parçası olarak tanımlamanın<br />
mümkün olmadığını görmüştük. Tıflî hikâyeleri külliyatının sergilediği tarihsel<br />
bütünlük, bu yapıtların başlı başına bir edebî tür teşkil edebileceklerini<br />
düşündürmektedir. McKeon’un deyimiyle, “türler, doğan, gelişen ve zayıflayan, başka<br />
tarihsel olgularla karmaşık bir ilişki içinde büyüyüp tekrar küçülen ve bu anlamda<br />
184