0002823

0002823 0002823

eskibirtakvim
from eskibirtakvim More from this publisher
21.02.2013 Views

karşımıza çıkmaz. En büyük darbeyi ise toplumsal güncellik almıştır: Birçok 20. yüzyıl yapıtında, hikâyelerin güncellikten yoksun tarihî numuneler olduğuna önsöz gibi öğelerle özel bir vurgu yapılmaktadır. 20. yüzyıl yapıtları, artık “güncel” değildir. Ancak bu yapıtların eskilerine göre daha “gerçekçi” olduğu tartışılamaz. 183

SONUÇ En az 18. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’ndan 20. yüzyıl Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar uzanan ve yazma, litografya ve hurufat baskılar yoluyla eski ve yeni yazıda verilmiş birçok yapıtı kapsayan Tıflî hikâyelerinin hepsini birbirine benzeyen örneklerden oluşan bir yapıtlar grubu olarak görmeye ve değerlendirmeye çalışmak olanaksızdır. İncelememiz boyunca yapıtlar arasında saptamış olduğumuz sayısız önemli farklılık bunu göstermektedir. Ancak bu farklılıkların gelişigüzel farklılıklar değil, tarihsel bir süreç boyunca izlenip bu süreç yoluyla açıklanabilecek değişimler olduklarını da görmüş bulunuyoruz. Michael McKeon, Theory of the Novel: A Historical Approach (Roman Kuramı: Tarihsel bir Yaklaşım) adlı yapıtında, bu tarz değişimlere değinmiştir. McKeon’a göre, tarihsel bir süreç içinde varolan her olgu, “hem bütünlüklü bir varlığın sürekliliğini, hem de, o süreklilik içinde, zaman ve mekân içinde varoluşunu belgeleyen devamsızlığı, yani başka bir şeye dönüşmeden değişebilme kapasitesini” göstermelidir (xiv). Tıflî hikâyeleri külliyatı da, değişimlere uğramasına karşın bütünlüğünü koruyan böyle bir tarihsel olgu olarak görülebilir. Yukarıda, Tıflî hikâyelerini, kimliği belli tek bir yazarın yapıtları ya da meddah, halk hikâyesi ve yazma hikâye gibi edebî geleneklerin birer parçası olarak tanımlamanın mümkün olmadığını görmüştük. Tıflî hikâyeleri külliyatının sergilediği tarihsel bütünlük, bu yapıtların başlı başına bir edebî tür teşkil edebileceklerini düşündürmektedir. McKeon’un deyimiyle, “türler, doğan, gelişen ve zayıflayan, başka tarihsel olgularla karmaşık bir ilişki içinde büyüyüp tekrar küçülen ve bu anlamda 184

SONUÇ<br />

En az 18. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’ndan 20. yüzyıl Türkiye Cumhuriyeti’ne<br />

kadar uzanan ve yazma, litografya ve hurufat baskılar yoluyla eski ve yeni yazıda<br />

verilmiş birçok yapıtı kapsayan Tıflî hikâyelerinin hepsini birbirine benzeyen<br />

örneklerden oluşan bir yapıtlar grubu olarak görmeye ve değerlendirmeye çalışmak<br />

olanaksızdır. İncelememiz boyunca yapıtlar arasında saptamış olduğumuz sayısız önemli<br />

farklılık bunu göstermektedir. Ancak bu farklılıkların gelişigüzel farklılıklar değil,<br />

tarihsel bir süreç boyunca izlenip bu süreç yoluyla açıklanabilecek değişimler<br />

olduklarını da görmüş bulunuyoruz. Michael McKeon, Theory of the Novel: A Historical<br />

Approach (Roman Kuramı: Tarihsel bir Yaklaşım) adlı yapıtında, bu tarz değişimlere<br />

değinmiştir. McKeon’a göre, tarihsel bir süreç içinde varolan her olgu, “hem bütünlüklü<br />

bir varlığın sürekliliğini, hem de, o süreklilik içinde, zaman ve mekân içinde varoluşunu<br />

belgeleyen devamsızlığı, yani başka bir şeye dönüşmeden değişebilme kapasitesini”<br />

göstermelidir (xiv). Tıflî hikâyeleri külliyatı da, değişimlere uğramasına karşın<br />

bütünlüğünü koruyan böyle bir tarihsel olgu olarak görülebilir.<br />

Yukarıda, Tıflî hikâyelerini, kimliği belli tek bir yazarın yapıtları ya da meddah,<br />

halk hikâyesi ve yazma hikâye gibi edebî geleneklerin birer parçası olarak tanımlamanın<br />

mümkün olmadığını görmüştük. Tıflî hikâyeleri külliyatının sergilediği tarihsel<br />

bütünlük, bu yapıtların başlı başına bir edebî tür teşkil edebileceklerini<br />

düşündürmektedir. McKeon’un deyimiyle, “türler, doğan, gelişen ve zayıflayan, başka<br />

tarihsel olgularla karmaşık bir ilişki içinde büyüyüp tekrar küçülen ve bu anlamda<br />

184

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!