0002823
0002823
0002823
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
yazma ve taşbasma Tıflî hikâyelerinin tersine, bu hikâyenin artık güncel olmayan bir<br />
toplumda geçtiği anlayışıyla yazıldığını kanıtlamaktadır.<br />
Anlatıcı ve anlatı arasındaki mesafe, 20. yüzyıl yapıtlarıyla birlikte doruk<br />
noktasına çıkar. Bu dönemde verilmiş hikâyelerin özellikle ikisinde, toplumsal<br />
güncellikle ilişki tümüyle ortadan kalkmıştır. Tayyârzâde ve Bin Bir Direk<br />
Batakhânesi’nde, anlatıyla anlatıcı arasına girmiş tarihsel mesafenin birçok izine<br />
rastlarız. Hikâye, daha kapağında “meşhûr kadîm târihî bir hikâye” olarak<br />
sunulmaktadır. Hüseyin’in devletteki işi olan defterdarlık, köşeli parantezler içinde<br />
“mâliye nâzırı” (4) olarak açıklanmıştır. Ayrıca, hikâyenin farklı yerlerinde “o<br />
zamanlarda” gibi ifadeler kullanılır. Örneğin, Tayyârzâde’nin bohçası içinde “o<br />
zamânlarda hidmetkârların giyeceği cinsden bir ser-pûş” (11) bulunur. Sahba ise, “o<br />
zamânın modası oldıgı vechle kanarya sarısı ferâce” (19) giymiştir.<br />
Ancak hikâyenin tarihselliğiyle ilgili en önemli belge, bu versiyona yazılmış olan<br />
önsözdür. Tayyârzâde hikâyesi, burada “memleketimizin kadîm ve târihî hikâyelerinden<br />
biri” olarak tanıtılır ve eski versiyonların dil ve üslûp açısından günün okuru için teşkil<br />
ettikleri zorluktan dolayı hikâyenin bu zamanda okur bulmakta zorlanacağı üzerinde<br />
durulur. Hikâyenin yeniden yazılması, “bunın böyle kalmasına gönül râzı olmadıgından”<br />
yani hikâyeyi unutulmaktan korumak için söz konusu edilmiştir (3). Bu sözler,<br />
hikâyenin artık zamanın toplumu hakkında söyleyecek bir şeyi olmadığını, hatta tersine,<br />
ancak günün toplumundan uzak, tarihsel bir toplumu ele aldığı için ilgi çekebileceğini<br />
ima etmektedir. Osmanlı toplumunun geçirdiği hızlı değişimler, ilk kaleme alındığında<br />
birçok açıdan gününün hayatına güvenilir bir ayna tutmuş olan bu hikâyeyi geride<br />
bırakmış ve bir antika hâline getirmiştir.<br />
179