0002823
0002823
0002823
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
H9. “Hanımın Yûsuf’a kinâye olarak nakl eylediği bir sayyâd kuşı sayd iderdi ve<br />
serçenin nasîhatini beyân” (129-32). Bu hikâye, Rabia’nın Yusuf’a, gencin Letâif’i<br />
kurtarmasından dolayı duyduğu kızgınlığı belli etmek için anlattığı bir hikâyedir.<br />
H10. “Bir hâtûn bir hammâla râst gelüb sen benim ‘ıyâlimsin deyü iftirâ itmesi<br />
ve mecmû‘ akçesini almasını küçük şirret ve büyük şirretin hikâyesi beyân” (134-41).<br />
Bu, Tıflî’nin bir gece “mîr-i ‘âlem yalısı”nda (133) misafirken anlattığı bir hikâyedir.<br />
H11. “Tıflî Efendi’nin Sultân Murâd’a nakl eylediği bir pâdişâh bir kıza ta‘aşşuk<br />
idüb atası virmiyüb zîrâ pâdişâhın san‘atı yokdır diyerek ve pâdişâh hasırcılık san‘atı<br />
öğrendiği beyân” (143-51). Sultan Murat’ın dikkatini Yusuf’un derdine çekmek isteyen<br />
Tıflî, padişahı gazaba getirmek için büyük kanunsuzlukların işlendiği bu hikâyeyi<br />
anlatır.<br />
Dikkatli bakıldığında, bu alt hikâyelerin dilindeki, içeriğindeki ve uzunluğundaki<br />
farklılıkların hiçbir şekilde rastlantısal olmadığı görülür. Öncelikle, hikâyelerin dili<br />
açısından kaba bir ayrım yapacak olursak, nispeten az Arapça ve Farsça ifadeler<br />
kullanan hikâyelerin H4, H8 ve H10 olduğunu görürüz. Diğer hikâyeler ise, bu üçüne<br />
göre Arapça ve Farsçadan çok daha fazla yararlanmaktadırlar. Hikâyelerin içeriğine<br />
döndüğümüzde ise, yukarıda saydığımız üç hikâyenin aynı zamanda gündelik<br />
karakterlerden yararlanarak gündelik hikâyeleri işlediklerini görürüz. Hikâyelerin<br />
konuları, bir aktar çırağının açlığa karşı mücadelesinden (H4), bir hamalın hamamda<br />
başına gelen komik bir olaydan (H8) ve yine bir hamalın dolandırıcı bir kadın tarafından<br />
işletilmesinden (H10) ibarettir. Bu hikâyelerin anlatıcıları ise, Yusuf’un sadece bu<br />
hikâyeyi anlatan bir dostu, bir kayıkçı ve Tıflî’dir.<br />
Diğer hikâyelerin konuları da anlatıcıdan anlatıcıya kayda değer bir biçimde<br />
değişmektedir. Burnaz Süleyman’ın anlattığı iki hikâye de, geçmiş zamanlardan<br />
175