0002823

0002823 0002823

eskibirtakvim
from eskibirtakvim More from this publisher
21.02.2013 Views

evrilmekte olan zamandaş gerçeklikle (açık-uçlu şimdiyle) canlı bir bağlantı”, “en önemli” yeri almaktadır. Güncellikle bu ilişkinin bir boyutu, “edebiyat-dışı heteroglossia”nın edebî yapıta girişidir (169). Bakhtin, “heteroglot diller”le (48) ilgili düşüncelerini, “Romanda Söylem” adlı makalesinde açar. Bakhtin’e göre, “dil, sözcüğün dar anlamıyla yalnızca […] dilsel lehçeler halinde katmanlaşmakla kalmaz, yanı sıra, toplumsal-ideolojik diller halinde de katmanlaşır (toplumsal grupların dilleri, ‘mesleki’ ve ‘türe ilişkin’ diller, kuşakların dilleri vb.)” (47). Heteroglossia’yı içine alan bir edebî yapıtın özelliği, bu heteroglot dilleri yansıtmasıdır. Letâ’ifnâme’nin karakterlerinin birbirlerine anlattıkları 11 alt hikâye, bu yapıtı, heteroglossia’nın ders kitaplarına girebilecek kadar iyi bir örneğine dönüştürür. Yukarıda değinmiş olduğumuz gibi 153 sayfalık hikâyenin 110 sayfasını, yani büyük çoğunluğunu kaplayan bu hikâyeler, dil, içerik ve uzunluk açısından büyük farklar göstermektedir. Kimisi nispeten sade bir Türkçe kullanırken diğerleri ağdalı bir Osmanlıcaya kayar; kimisinin konusu gündelik ve sıradanken kimisi masalımsı bir konu işler; kimisi birkaç sayfada biterken bazıları okura ana hikâyeyi unutturacak kadar uzundur. Günümüze dek bu hikâyelerin sistematik bir incelemesi gerçekleşmemiş olduğundan, hikâyenin başındaki fihristte verilen adlarını ve ana hikâye içindeki anlatıcılarını, dinleyicilerini ve anlatım bağlamlarını kısaca vermekte fayda vardır: H1. “Yazıcızâde nakl itdiği iki duhter biri pâdişâh ve biri vezîr kızlarının hikâyesini nakl itdiği hikâye beyân” (11-30). Yazıcızâde adlı dalkavuk, sadakati konu alan bu hikâyeyi, Yusuf’u kendi sadakatine inandırmak için anlatır. H2. “Burnâz Süleymân Aga’nın nakl itdiği hikâye Keytür Şâh’ın oglı Nûşzâde ve şeyh ‘âbidin kızını ve sadâkatini beyân” (34-50). Dalkavukların Yusuf’la meyhanede 173

ulundukları sırada aralarından biri olan Burnaz Süleyman’ın istek üzerine anlattığı bu hikâye, Yusuf’un tüm dalkavuklara yirmişer altın ihsan etmesine neden olur (50). H3. “Selâtîn-i rû-yi zemînde bir pâdişâh ve dört oglu irişüb ve her biri birer san‘at öğrendikleri beyân” (50-71). Yusuf’un isteği üzerine yine Burnaz Süleyman tarafından anlatılan bu hikâye, Yusuf’un Süleyman’a 300 altın ihsan etmesine neden olur (71). H4. “Hikâye-i ‘Attâr Kadri Efendi ve şâkirdi Deli Mehemmed ve kedinin hikâyesi beyân” (85-97). Yusuf, bir “ehibbâsı”na (85) anlattırdığı bu hikâyeden sonra dostuna “biraz altun” ihsan eder (97). H5. “Hikâye-i ‘âbid ve du‘âsiyle fâre peçesi insân olması ve ‘âbidin evlenmesi beyân” (105-17). Yusuf’un kendi evindeki bir içki meclisinde anlattırdığı hikâye, “Yûsuf Şâh’ın zevkine gidüb menkıbe-hâna ihsânlar eyledi” (117). H6. “Huzûr-ı şâhda nedîmin birisi nakl itdiği yaramaz şey’ nedir kimi hâtûndır kimi sû-i hulk ve kimi komşu dirler bu üc mertebede karâr idüb lakin her kangisidir beyân” (117-22). Yine özel bir içki meclisinde “ehibbâlardan bir zât” (122) tarafından anlatılan bir hikâye. H7. “Hikâye-i iki dânişmend sûhteler âteş-i ‘illet min cidd-i vecd birisi eyitdi cidd cehd lâzım değil nahn [?] kısmeten kelâmı münâza‘aları beyân” (122-126). H6’nın anlatıcısı tarafından anlatılan bu hikâyenin sonunda Yusuf’un arkadaşları, “Yûsuf Şâh’ın beş on altunı alub gitdiler” (126). H8. “Bir hammâlın tirâşı gelüb berber dükkânına tirâş olmaga gidüb tirâş olması beyân” (126-29). Bu, Yusuf’un kayıkla Rabia’nın yalısına giderken kayıkçıya anlattırdığı bir hikâyedir. 174

ulundukları sırada aralarından biri olan Burnaz Süleyman’ın istek üzerine anlattığı bu<br />

hikâye, Yusuf’un tüm dalkavuklara yirmişer altın ihsan etmesine neden olur (50).<br />

H3. “Selâtîn-i rû-yi zemînde bir pâdişâh ve dört oglu irişüb ve her biri birer<br />

san‘at öğrendikleri beyân” (50-71). Yusuf’un isteği üzerine yine Burnaz Süleyman<br />

tarafından anlatılan bu hikâye, Yusuf’un Süleyman’a 300 altın ihsan etmesine neden<br />

olur (71).<br />

H4. “Hikâye-i ‘Attâr Kadri Efendi ve şâkirdi Deli Mehemmed ve kedinin<br />

hikâyesi beyân” (85-97). Yusuf, bir “ehibbâsı”na (85) anlattırdığı bu hikâyeden sonra<br />

dostuna “biraz altun” ihsan eder (97).<br />

H5. “Hikâye-i ‘âbid ve du‘âsiyle fâre peçesi insân olması ve ‘âbidin evlenmesi<br />

beyân” (105-17). Yusuf’un kendi evindeki bir içki meclisinde anlattırdığı hikâye,<br />

“Yûsuf Şâh’ın zevkine gidüb menkıbe-hâna ihsânlar eyledi” (117).<br />

H6. “Huzûr-ı şâhda nedîmin birisi nakl itdiği yaramaz şey’ nedir kimi hâtûndır<br />

kimi sû-i hulk ve kimi komşu dirler bu üc mertebede karâr idüb lakin her kangisidir<br />

beyân” (117-22). Yine özel bir içki meclisinde “ehibbâlardan bir zât” (122) tarafından<br />

anlatılan bir hikâye.<br />

H7. “Hikâye-i iki dânişmend sûhteler âteş-i ‘illet min cidd-i vecd birisi eyitdi<br />

cidd cehd lâzım değil nahn [?] kısmeten kelâmı münâza‘aları beyân” (122-126). H6’nın<br />

anlatıcısı tarafından anlatılan bu hikâyenin sonunda Yusuf’un arkadaşları, “Yûsuf Şâh’ın<br />

beş on altunı alub gitdiler” (126).<br />

H8. “Bir hammâlın tirâşı gelüb berber dükkânına tirâş olmaga gidüb tirâş olması<br />

beyân” (126-29). Bu, Yusuf’un kayıkla Rabia’nın yalısına giderken kayıkçıya<br />

anlattırdığı bir hikâyedir.<br />

174

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!