0002823
0002823
0002823
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
hikâyeler, mucizevî neden-sonuç ilişkilerine ve rastlantılara verilen önemli yer, dış<br />
görünüş betimlemelerinde yararlanılan edebî kalıplar ve bir hikâyede abartılı ve<br />
karikatüre yakın bir biçimde kullanılan nesne, ad ve fiziksel özellik listeleri açısından,<br />
bazı biçimsel gerçekçilik kıstaslarına hurufat hikâyelerine göre daha uzaktır. Buna<br />
karşılık, bu hikâyeler, genel olarak gerçekçi semt, mekân ve kişi adlarından, gündelik<br />
hayata ait nesnelerden ve ayrıntılı betimlenen toplu etkinliklerden yararlanmaktadır. Bu<br />
gerçekçi öğelerin tümü, hikâyelerin “gerçekten yaşanmış” olduğu savını<br />
desteklemektedir ve dolayısıyla tarihsel gerçeklik iddiasını güçlendirici öğeler olarak<br />
anlaşılabilir.<br />
19. yüzyıl hurufat basmalarında mucizeler ve inanılması güç rastlantılar büyük<br />
ölçüde ortadan kalkmış, kalıplara dayanan dış görünüş betimlemeleri azalmış, nesnelere,<br />
adlara ve bireylerin davranışlarına gösterilen ayrıntılı ilgi ise yoğunlaşmıştır. Buna<br />
karşılık, bir hikâyede semt ve mekân adları yoluyla yaratılan gerçeklik etkisinin<br />
yitimine, iki hikâyede gerçekdışı öğelerin bilinçli kullanımına, üç hikâyede ise tarihsel<br />
gerçeklik iddiasının azalmasına tanık oluruz. Tarihsel gerçeklik iddiasının 19. yüzyıl<br />
hurufat yapıtlarında yitmesi ve yapıtlara yer yer başka edebî geleneklerden devralınan<br />
gerçekdışı öğelerin girmesi, bu hikâyelerin, yazarları tarafından gerçek birer olay değil,<br />
“sadece” birer edebî yapıt olarak anlaşılmaya ve / ya da kaleme alınmaya başladığına<br />
işaret eden öğelerdir.<br />
20. yüzyıl yapıtlarına geldiğimizde ise, farklı edebî geleneklerden gerçekdışı<br />
öğelerin kullanımına yer verilmediğini, masalsı listelerin ortadan kalktığını, gerçeklik<br />
etkisine katkıda bulunan tüm öğelerden—özellikle Reşad Ekrem Koçu’nun yapıtlarında,<br />
bunların “romansı” olarak tanımlanmasını haklı çıkaracak ölçüde—yararlanıldığını ve<br />
neden-sonuç ilişkisinin artan bir oranda makul kişisel motivasyonlarla açıklandığını<br />
168