0002823

0002823 0002823

eskibirtakvim
from eskibirtakvim More from this publisher
21.02.2013 Views

BİRİNCİ BÖLÜM YAPITLAR VE TANIMLAMA GİRİŞİMLERİ Tıflî hikâyeleri hakkında doğru varsayımlarda bulunabilmek için mümkün olduğu kadar çok hikâyeyi bir arada incelememiz gerektiği açıktır. Bu çalışmanın temelini, bu bölümün “Yapıtlar” adını taşıyan ilk alt bölümünde kısaca tanıtılacak 17 farklı Tıflî hikâyesi metni oluşturmaktadır. Bu metinleri, yukarıda saydığımız dokuz ana metnin, yani “Bursalı’nın Kahvehanesi”, Hançerli Hikâye-i Garîbesi, Hikâye-i Cevrî Çelebi, Hikâye-i Tayyârzâde, “Hikâyet” (Sansar Mustafa hikâyesi), İki Birâderler Hikâyesi, Letâ’ifnâme, Meşhûr Tıflî Efendi ile Kanlı Bektâş’ın Hikâyesi ve “Tıflî Efendi Hikâyesi” metinlerinin etrafında örgütlememiz mümkündür. Bunlar dışında elimizde bulunan sekiz metinden üçü, Hançerli Hikâye-i Garîbesi’nin, beşi ise Hikâye-i Tayyârzâde’nin versiyonlarıdır ve aşağıda bu iki hikâye bağlamında ele alınacaktır. Ana metinler, aşağıda alfabetik sıraya göre, versiyonlar ise kronolojik sıraya göre tanıtılacaktır. Her hikâye hakkında ad, yazılış tarihi, yazar, basımevi, baskı tekniği ve bazı diğer yapıt özelliklerine dair bilgiler verilecek, hikâyelerle ilgili akademik değerlendirmelerin durumuna kısaca değinilecek ve çevriyazıların kaynakları üzerinde durulacaktır. Dokuz ana metnin bilinen tüm versiyonlarını incelememiz mümkün olmamıştır. Farklı kaynaklarda değinilip bu çalışmaya katılamamış versiyonlarla ilgili mevcut bilgileri, başka araştırmacıların bunlardan faydalanabilmesi ümidiyle bu bölümde vermiş bulunmaktayız. Her hikâye tanıtımının sonunda ayrıca hikâyenin özeti verilecektir. 7

Farklı araştırmacıların Tıflî hikâyeleri hakkında bulundukları tikel gözlemler, çalışmamızın bundan sonraki üç bölümünde, hikâye incelemelerimiz bağlamında değerlendirilecektir. Bu bölümün ikinci alt bölümünde ise, “Tanımlama Girişimleri” başlığı altında, araştırmacıların bu gözlemlerden çıkarsadıkları genel sonuçlarla, yani Tıflî hikâyelerini tanımlama girişimleriyle ilgileneceğiz. Tıflî hikâyeleri, farklı bağlamlarda üç belli başlı edebî geleneğin uzantıları olarak tanımlanmıştır. Bu gelenekler, meddah geleneği, sözlü halk edebiyatı geleneği ve yazma hikâye geleneğidir. Bunun dışında, Tıflî hikâyelerinin Tıflî Ahmet Çelebi adlı tarihsel kişiliğin ürünleri olduğunu da sıklıkla ortaya atılmış bir iddiadır. Burada, önce bu iddia, ardından ise Tıflî hikâyelerinin meddah, sözlü halk edebiyatı ve yazma hikâye gelenekleriyle ilişkileri incelenecektir. Bölümün sonunda ise, farklı edebî geleneklerin Tıflî hikâyelerini etkilemiş olmasıyla, Tıflî hikâyelerinin bu geleneklerin bir parçası olması arasındaki fark irdelenecek ve bu olasılıklardan hangisinin gerçeğe daha yakın olduğu üzerinde durulacaktır. A. Yapıtlar “Bursalı’nın Kahvehanesi”, Reşad Ekrem Koçu tarafından yazılıp 1971 yılında Tercüman gazetesinde tefrika olarak yayımlanmış bir hikâyedir. Bu hikâye, Koçu’nun Doğan Kitapçılık tarafından 2002 yılında yayımlanan Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş adlı yapıtına dahil edilmiştir. Bu çalışmada, Doğan Kitapçılık yayınından yola çıkılacaktır. “Bursalı’nın Kahvehanesi”, aşağıda ele alacağımız Hikâye-i Cevrî Çelebi’nin, ayrı bir yapıt olarak değerlendirilmeyi gerekli kılacak kadar büyük farklılıklar gösteren bir versiyonudur. Bu hikâyeyle ilgili yapılmış herhangi bir akademik çalışmaya rastlamış değiliz. 8

Farklı araştırmacıların Tıflî hikâyeleri hakkında bulundukları tikel gözlemler,<br />

çalışmamızın bundan sonraki üç bölümünde, hikâye incelemelerimiz bağlamında<br />

değerlendirilecektir. Bu bölümün ikinci alt bölümünde ise, “Tanımlama Girişimleri”<br />

başlığı altında, araştırmacıların bu gözlemlerden çıkarsadıkları genel sonuçlarla, yani<br />

Tıflî hikâyelerini tanımlama girişimleriyle ilgileneceğiz. Tıflî hikâyeleri, farklı<br />

bağlamlarda üç belli başlı edebî geleneğin uzantıları olarak tanımlanmıştır. Bu<br />

gelenekler, meddah geleneği, sözlü halk edebiyatı geleneği ve yazma hikâye geleneğidir.<br />

Bunun dışında, Tıflî hikâyelerinin Tıflî Ahmet Çelebi adlı tarihsel kişiliğin ürünleri<br />

olduğunu da sıklıkla ortaya atılmış bir iddiadır. Burada, önce bu iddia, ardından ise Tıflî<br />

hikâyelerinin meddah, sözlü halk edebiyatı ve yazma hikâye gelenekleriyle ilişkileri<br />

incelenecektir. Bölümün sonunda ise, farklı edebî geleneklerin Tıflî hikâyelerini<br />

etkilemiş olmasıyla, Tıflî hikâyelerinin bu geleneklerin bir parçası olması arasındaki fark<br />

irdelenecek ve bu olasılıklardan hangisinin gerçeğe daha yakın olduğu üzerinde<br />

durulacaktır.<br />

A. Yapıtlar<br />

“Bursalı’nın Kahvehanesi”, Reşad Ekrem Koçu tarafından yazılıp 1971 yılında<br />

Tercüman gazetesinde tefrika olarak yayımlanmış bir hikâyedir. Bu hikâye, Koçu’nun<br />

Doğan Kitapçılık tarafından 2002 yılında yayımlanan Aşk Yolunda İstanbul’da Neler<br />

Olmuş adlı yapıtına dahil edilmiştir. Bu çalışmada, Doğan Kitapçılık yayınından yola<br />

çıkılacaktır. “Bursalı’nın Kahvehanesi”, aşağıda ele alacağımız Hikâye-i Cevrî<br />

Çelebi’nin, ayrı bir yapıt olarak değerlendirilmeyi gerekli kılacak kadar büyük<br />

farklılıklar gösteren bir versiyonudur. Bu hikâyeyle ilgili yapılmış herhangi bir<br />

akademik çalışmaya rastlamış değiliz.<br />

8

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!