0002823
0002823 0002823
efendinin mizâcına hidmet itmekle fazlaca müstefîd olacagını düşündiğinden” (5-6) attığını öğreniriz. Tayyârzâde’nin kendisi de, eski hikâyelere göre neden-sonuç ilişkileri üzerinde daha çok durmaktadır: “Tayyârzâde […] düşünmeğe başladı. Efendinin böyle birdenbire gâ’ib olmasını bir dürlü anlayamıyordı. Her hâlde pâreyi alan âdemin bundan ma‘lûmâtı vardı” (19). Karakterlerin bazı psikolojik motivasyonlar yüzünden hareket etmesi, Hançerli Hanım Hikâyesi’nde de gözlemleyebildiğimiz bir olgudur. Örneğin, Süleyman’ın bedestendeki patronu, gence “el uzatmasını ve onu adam etmesini bir vicdan borcu” (38) saymaktadır. Kamer, Süleyman’a yönelttiği “Beni ölümden kurtardın, bununla beni nekadar sevdiğini isbat ettin. Ölünceye kadar ben seninim” (68) sözleriyle gence duyduğu sevginin sadece aşka değil, daha somut bazı nedenlere de dayandığını gösterir. Süleyman, kendisine birçok kez yardımcı olan Tıflî’nin “bu derece kendisini düşündüğünü” (95) farketmemiştir. Hürmüz’ün hikâyenin sonunda “kötü”den “iyi”ye dönüşmesi ise, karaktere önceden söyletilen “artık ben de yavaş yavaş hayatımdan bezmeğe başladığımı hissediyorum” (101) sözleriyle hazırlanır. 20. yüzyıl yapıtlarında mucizevî neden-sonuç ilişkilerinin azalmasına yönelik eğilimin iki istisnası, Reşad Ekrem Koçu tarafından yazılmış hikâyelerdir. Bu hikâyelerin ikisinde de, mucizeler dervişlerle ve bunların kerametleriyle ilişkilendirilir. “Bursalı’nın Kahvehanesi”nde Mevlevî dervişi Cevrî Çelebi, rüyasında Abdi’nin “Cevrî Çelebi… Yetiş, yetiş beni kurtar!..” (131) sözlerini duyarak Abdi’nin başının dertte olduğunu anlar. Binbirdirek Batakhanesi Cevahirli Hanımsultan’da ise, “gençliğinde bir aşk yüzünden ilahî cezbeyle diyar diyar gezip dolaşmış” olan “meczup derviş” (51) Geysudar Mehmed Efendi’nin birçok mucizevî eylemiyle karşılaşırız. Örneğin, dervişin kendisine sunduğu bir “tastan üç yudum su içen” bir “İngiliz çocuğu hemen el kaldırıp kelimei şehadet getirmiş”tir (52). Hikâyede bulduğumuz batakhaneyi işleten çetenin 147
üyelerinden biri olan “Mahşer Midillisi” ise, dervişin “tasına baktığı zaman kendisini çengelde görmüş”tür (53). Bu olguları, bir kez daha, Koçu’nun tarihe yönelik romantik tutumuyla ilişkilendirmek mümkündür. Bununla birlikte, iki hikâyede de, insan motivasyonlarına ve mantığına dayanan neden-sonuç ilişkileri çok güçlüdür. Bu, en iyi biçimde, Binbirdirek Batakhanesi Cevahirli Hanımsultan’a adını veren Esma Hanımsultan’ın hareketlerinde görülür. Esma’nın karakter bozukluğu, küçük bir yaşta “despot bir ananın baskısı altında” (42) tekrar tekrar evlendirilmiş olması gibi nedenlere bağlanır. O, aslında “batakhaneci değil, bedbaht bir fahişeydi, o kadar” (200). Gevherli’yle Tayyârzâde arasında cinselliğe yer vermeyen versiyonlarda, bu öğenin eksikliği için inandırıcı bir neden verilmez. Ancak Binbirdirek Batakhanesi Cevahirli Hanımsultan, bu konuda da ayrıntılı bir açıklama getirir. Esma, “İşret meclislerinden sonra câmehabına aldığı nevcivanların hepsinde kendisine karşı bir tiksinti sezmiş”tir (190-91). “Bunu Tayyarzade’de de tecrübe etmeye cesaret edemedi. Çünkü oynaşında o tiksintiyi sezdiği anda kendisinde de o delikanlıya karşı bir nefret başlıyordu. Hanımsultan Tayyarzade’sini kaybetmek istemiyordu” (191). Elimizdeki beş yazma ve litografya Tıflî hikâyesinden dördünün, olağan neden- sonuç ilişkilerini aşan mucizevî neden-sonuç ilişkilerinden ve / ya da rastlantılardan çokça yararlanıyor olması dikkate değerdir. Bu öğeler, hurufat yapıtlarda büyük ölçüde azalmaktadır. 20. yüzyıl yapıtlarında ise, açıkça belirtilen kişisel motivasyonlar üzerine kurulu neden-sonuç ilişkileri önem kazanmaktadır. Dolayısıyla, Tıflî hikâyelerini neden- sonuç ilişkileri açısından üç aşamaya ayırmamız mümkündür. Yazma ve litografya hikâyeler mucizevî, sıradan ve rastlantısal olmak üzere üç farklı neden-sonuç ilişkisi türünden yararlanırken bu sayının 19. yüzyıl hurufat yapıtlarında büyük ölçüde bire— yani sıradan neden-sonuç ilişkilerine—düşmesi, bu yapıtlarla birlikte Tıflî hikâyelerinde 148
- Page 105 and 106: göre “varlıklı esnaf, para ve
- Page 107 and 108: iner ve kimi biner ve zenne tâ’i
- Page 109 and 110: eğlence yerleri Tanzimat’tan son
- Page 111 and 112: Hançerli Hikâye-i Garîbesi’nde
- Page 113 and 114: toplumunda son derece yaygın oldu
- Page 115 and 116: hikâyeden kaybolmuştur; Tıflî
- Page 117 and 118: tarafından oluşturulan ilişki ü
- Page 119 and 120: Tıflî hikâyelerinde kadınlara v
- Page 121 and 122: ve Cevrî’yi, kısacası hikâyed
- Page 123 and 124: eri ilk kez, Tayyârzâde’ye yard
- Page 125 and 126: pornografik biçimde betimlenmişti
- Page 127 and 128: Çavuşzâde’nin başından yaşm
- Page 129 and 130: hikâyelerinin tasdik ettiği gibi,
- Page 131 and 132: sürdük hâlimizce yiğitlik eyled
- Page 133 and 134: kadar ciddiye alınmaması gerekti
- Page 135 and 136: kahramanları, genellikle “zengin
- Page 137 and 138: hic benden havf itmedin mi kızlar
- Page 139 and 140: Garîbesi tarafından gözler önü
- Page 141 and 142: ir zamanlar ikram etmiş olduğu
- Page 143 and 144: kahramanı Cevrî, şimdiye dek ras
- Page 145 and 146: kaygısında olmamasını ilk iki k
- Page 147 and 148: Bu genel dünya görüşü çerçev
- Page 149 and 150: DÖRDÜNCÜ BÖLÜM GERÇEKÇİLİK
- Page 151 and 152: “Hikâyet”in iki yerinde, Tanr
- Page 153 and 154: Garîbesi’ndeki gibi rastlantı e
- Page 155: Mucize ve rastlantı açısından e
- Page 159 and 160: Hikâyesi”nde Gevherli’nin sara
- Page 161 and 162: çan yolı [?] dâ’ireler” (18-
- Page 163 and 164: ebrişim peştemal üst baş gâyet
- Page 165 and 166: giysileri ve güzelliği arasında
- Page 167 and 168: yeni versiyonu olan Binbirdirek Bat
- Page 169 and 170: asmalarında kişisel ve rutin davr
- Page 171 and 172: Meşhûr Tıflî Efendi ile Kanlı
- Page 173 and 174: iderek Süleyman Beğ’in [?] inş
- Page 175 and 176: almıştır. “Bursalı’nın Kah
- Page 177 and 178: hikâyeler, mucizevî neden-sonuç
- Page 179 and 180: herhangi bir nedenden dolayı şimd
- Page 181 and 182: zamanda çok mesafe kat’etmek eme
- Page 183 and 184: ulundukları sırada aralarından b
- Page 185 and 186: hükümdarların başından geçen
- Page 187 and 188: ir amaç olarak kullanmıştır. Bu
- Page 189 and 190: Tayyârzâde ve Bin Bir Direk Batak
- Page 191 and 192: ilincinde oldukları için yapıtla
- Page 193 and 194: SONUÇ En az 18. yüzyıl Osmanlı
- Page 195 and 196: gelişmesi, eğlence türlerinin bi
- Page 197 and 198: verilen iki özgün yapıtın, yani
- Page 199 and 200: hikâyelerle ilgili yapılabilecek
- Page 201 and 202: SEÇİLMİŞ BİBLİYOGRAFYA A. Tı
- Page 203 and 204: Belge, Murat, haz. Tanzimat’tan C
- Page 205 and 206: Köprülü, Fuad. “Meddahlar”.
üyelerinden biri olan “Mahşer Midillisi” ise, dervişin “tasına baktığı zaman kendisini<br />
çengelde görmüş”tür (53). Bu olguları, bir kez daha, Koçu’nun tarihe yönelik romantik<br />
tutumuyla ilişkilendirmek mümkündür.<br />
Bununla birlikte, iki hikâyede de, insan motivasyonlarına ve mantığına dayanan<br />
neden-sonuç ilişkileri çok güçlüdür. Bu, en iyi biçimde, Binbirdirek Batakhanesi<br />
Cevahirli Hanımsultan’a adını veren Esma Hanımsultan’ın hareketlerinde görülür.<br />
Esma’nın karakter bozukluğu, küçük bir yaşta “despot bir ananın baskısı altında” (42)<br />
tekrar tekrar evlendirilmiş olması gibi nedenlere bağlanır. O, aslında “batakhaneci değil,<br />
bedbaht bir fahişeydi, o kadar” (200). Gevherli’yle Tayyârzâde arasında cinselliğe yer<br />
vermeyen versiyonlarda, bu öğenin eksikliği için inandırıcı bir neden verilmez. Ancak<br />
Binbirdirek Batakhanesi Cevahirli Hanımsultan, bu konuda da ayrıntılı bir açıklama<br />
getirir. Esma, “İşret meclislerinden sonra câmehabına aldığı nevcivanların hepsinde<br />
kendisine karşı bir tiksinti sezmiş”tir (190-91). “Bunu Tayyarzade’de de tecrübe etmeye<br />
cesaret edemedi. Çünkü oynaşında o tiksintiyi sezdiği anda kendisinde de o delikanlıya<br />
karşı bir nefret başlıyordu. Hanımsultan Tayyarzade’sini kaybetmek istemiyordu” (191).<br />
Elimizdeki beş yazma ve litografya Tıflî hikâyesinden dördünün, olağan neden-<br />
sonuç ilişkilerini aşan mucizevî neden-sonuç ilişkilerinden ve / ya da rastlantılardan<br />
çokça yararlanıyor olması dikkate değerdir. Bu öğeler, hurufat yapıtlarda büyük ölçüde<br />
azalmaktadır. 20. yüzyıl yapıtlarında ise, açıkça belirtilen kişisel motivasyonlar üzerine<br />
kurulu neden-sonuç ilişkileri önem kazanmaktadır. Dolayısıyla, Tıflî hikâyelerini neden-<br />
sonuç ilişkileri açısından üç aşamaya ayırmamız mümkündür. Yazma ve litografya<br />
hikâyeler mucizevî, sıradan ve rastlantısal olmak üzere üç farklı neden-sonuç ilişkisi<br />
türünden yararlanırken bu sayının 19. yüzyıl hurufat yapıtlarında büyük ölçüde bire—<br />
yani sıradan neden-sonuç ilişkilerine—düşmesi, bu yapıtlarla birlikte Tıflî hikâyelerinde<br />
148