0002823
0002823
0002823
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
kaygısında olmamasını ilk iki kahramandaki gibi genel bir umursamazlığa değil, bu<br />
servete bağlamak yerinde olacaktır. Sultan Murat’ın himayesine girmesi, Yusuf’un<br />
maddî durumunu değiştirmez. Süleyman ise, zenginlikten yoksulluğa düşmüş ve bu<br />
zenginliği yeniden elde etmeyi kendine başlıca amaç edinmiş bir karakterdir. Süleyman,<br />
bu amaca iki yolla ulaşır: Bir yandan kendi emeğiyle para kazanmakta, diğer yandan da<br />
Hürmüz ve padişah gibi kişilerin himayesine girmektedir.<br />
Gördüğümüz gibi, kaba kuvvetten zekâya, mertlikten de çıkarcılığa<br />
ilerlendiğinde para sahibi olmanın erdem anlayışındaki rolü de gittikçe artmaktadır.<br />
Dolayısıyla yazma ve litografya yapıtlar, erdem anlayışı açısından karşımıza geniş bir<br />
yelpaze çıkarmaktadır. Ancak yine de, tüm bu anlayışları birbirine bağlayan iki temel<br />
olgu vardır. Bunlar, ister şiddete ya da zekâya, ister mertliğe ya da çıkarcılığa dayansın,<br />
bir kişinin toplumda başarılı olmasını sağlayacak belli davranış tarzlarının varlığı ve bu<br />
davranış tarzlarının metinlerde temsil edilen toplum tarafından benimsenmesi ya da en<br />
azından kabul görmesidir.<br />
Tıflî hikâyeleri külliyatına 19. yüzyıl hurufat yapıtları yoluyla eklenmiş iki özgün<br />
hikâyeye döndüğümüzde, bu iki temel varsayımın da sarsıldığını görürüz. Hikâye-i<br />
Cevrî Çelebi’nin ve İki Birâderler Hikâyesi’nin kahramanları, yazma ve litografya<br />
hikâye kahramanlarına belli benzerlikler gösterirler. Cevrî, hikâyenin başında<br />
Tayyârzâde’yi andıran, fazla varlıklı olmamakla birlikte zeki bir gençtir. Hasan ise,<br />
hikâyenin başında Süleyman gibi baba mirasını eğlencelerde tüketir. Ayrıca iki<br />
kahraman da, hikâyelerin sonunda Sultan Murat’ın himayesine girerek refaha erer.<br />
Ancak hikâyelerin başı ve sonu arasındaki süreç, 19. yüzyıl hurufat yapıtlarıyla yazma<br />
ve litografya yapıtlar arasında erdem anlayışı açısından derin farklara işaret eder.<br />
136