0002823
0002823
0002823
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
kahramanı Cevrî, şimdiye dek rastladığımız kahramanlarla karşılaştırıldığında pek de<br />
etkileyici değildir: “Gayet nazik ve alıngan, küçücük bir şeyden kırılır, onun için son<br />
derece çekingen, aşkını sevdiğine açamazdı. Son derecede vehimli, vesveseliydi” (114-<br />
15). Cevrî, sudan bile korkar: “Denizin ve kayığın karşısında dehşetle titreyerek”<br />
durmaktadır (133). Ancak Cevrî, “Tıflî Efendi Hikâyesi”nin Tıflî’si gibi bir anti-<br />
kahraman değildir. Onun gücü, ilminde ve irfanında yatmaktadır. Böylece, Abdi’yi,<br />
babasının ölümü üzerine etrafını saran dalkavuklardan, “Mesnevîi Şerif okuyarak Hazreti<br />
Mevlana’nın şiirindeki aşk ruhaniyetiyle [genci] teselli” ederek kurtarır (120). Abdi’nin<br />
yardıma ihtiyacı olduğunu ise, genci rüyasında görerek öğrenir (131).<br />
Cevrî için de, özellikle yazma ve litografya yapıtlardaki birçok kahraman için<br />
olduğu gibi, paranın ve toplumsal statünün bir önemi yoktur. Bir “Mevlevî dervişi” olan<br />
Cevrî, “Devlet kapısında vezirlerin, ulemanın, İstanbul âyan ve eşrafının kapılarında<br />
hizmet kabul etmemiş, babadan kalma küçük bir irat ve kolunda altın bilezik olan<br />
hattatlık, güzel yazı yazma sanatının geliriyle kanaat içinde geçiniyordu” (114). Cevrî,<br />
geçimini ticaret ya da himaye yollarıyla değil, sanatıyla ve bilgeliğiyle kazanır. Abdi’nin<br />
özel öğretmenliğini yapan Cevrî, çocuğa “edebiyat, tarih ve tasavvuf üzerine kitap<br />
mütalaası, musiki ilmi, lügat ilmi, güzel yazı meşki” gibi konularda ders vermektedir<br />
(121). Cevrî’yi para ve statü endişesinde olmayan diğer Tıflî hikâyesi kahramanlarından<br />
ayıran en önemli öğe ise, Cevrî’nin, bunların tersine, hikâyenin sonunda da zenginliğe<br />
ve yüksek bir toplumsal statüye ulaşmaktansa, alıştığı yaşamı sürmeye devam etmesidir.<br />
“Bursalı’nın Kahvehanesi”ndeki tüm karakterler, Cevrî kadar iyi huylu değildir.<br />
Böylece, İstanbul’da, “[ı]rza, namusa, mala ve cana tecavüz yollarında her türlü şenaat<br />
ve melanetin rahatça işleneceği yerler” (127) bulunmaktadır ve Abdi’yi ağlarına<br />
düşürmeye çalışan “herzele ve erazil” (119) tayfası, böyle yerlerde binbir türlü kötülüğe<br />
134