21.02.2013 Views

0002823

0002823

0002823

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

koyulur: “[V]âfir agladıkdan sonra Çavuşzâde’ye tesellî virüb sultânım sen aglama<br />

agladıkca benim yufka bagrım dayanmaz deyüb gözinden yaş tolu dânesi gibi akdı” (3).<br />

Ne var ki Cevrî, diğer dalkavukların tersine, gencin annesinin onayını kazanmayı<br />

başarır: Abdi’nin “vâlide-i ‘azîzi gelüb Cevrî Çelebi’nin elin öpüb ogıl dünyâ ve âhiret<br />

oglım ol ve benim oglum karındaşın olsun sana Tenri emâneti olsun” sözleriyle oğlunu<br />

Cevrî’ye emanet eder. Bunun ardından ikili aylar boyunca birlikte “ ‘ayş-ı ‘işrete” (3)<br />

koyulsa da, bu hareket mirasyedilik olarak yorumlanmaz ve Abdi’nin parasının bitişine<br />

dair herhangi bir bilgi edinmeyiz. Bu bağlamda en ilgi çeken öğe, Cevrî’nin aslında<br />

olumsuz olan hareketlerinin artık olumlu ya da olumsuz yönde büyük tepkiler<br />

çekmemesidir. “Hikâyet”te alkışlanan ve Letâ’ifnâme’de cezalandırılan asi ve toplum<br />

dışında kendi kurallarına göre yaşayan erkek tipi, Cevrî’yle birlikte sevimlileştirilmiş ve<br />

zararsızlaştırılmıştır.<br />

Hikâye-i Cevrî Çelebi’de bunun dışında, Tıflî hikâyeleri arasında ilk ve tek kez<br />

olarak ahlâkî ikilemlerle, tüm hikâye karakterlerinin neyin doğru ve neyin yanlış olduğu<br />

konusunda hemfikir olmadıkları durumlarla karşılaşırız. Böylece Cevrî’nin kendisi,<br />

Abdi ve Rukiye’nin yalıdaki işret safalarını eleştirir: “Cevrî Çelebi birkaç def‘a sultânım<br />

bu yalıdır şâyed bundan bostâncı başı geçer bir ‘ırz eksikliği olmasun” (21) telkininde<br />

bulunur ve Rukiye’den “neden korkarsın ey Cevrî her zemân biz yalıya geldikce burada<br />

zevk ideriz sen elem çekme” (21-22) yanıtını alır. Rukiye’nin tanımadığı bazı erkeklerle<br />

eğlenmiş olması, babası Mahmut ve hikâyenin sonundaki duruşmaya hâkimlik eden<br />

vezir arasında geçen bir konuşmada da eleştirilir. Mahmut’un “ ‘ırzım pây-mâl oldı”<br />

sözleri üzerine vezir, “yâ kızının hakkından niçün gelmedin” diye sorar. Mahmut’un<br />

yanıtı, “bilmedim efendim derisini üzerdim ancak efendim buldırub ‘ibret-i ‘âlem<br />

eyliyeyim” biçimindedir (25). Ancak tüm bu düşünceler, padişahın, Cevrî’nin kendisine<br />

131

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!