21.02.2013 Views

0002823

0002823

0002823

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Hançerli Hikâye-i Garîbesi’nde ise “Hançerli Hanım ile Süleyman Beğ’in meclisi<br />

suretidir” (sy) alt başlığını taşıyan bir resme rastlarız. Suraiya Faroqhi, Kultur und Alltag<br />

im Osmanischen Reich (Osmanlı İmparatorluğu’nda Kültür ve Gündelik Hayat) adlı<br />

yapıtında, böyle meclisleri, yiyecekleri, içecekleri ve müzik ve dans gibi etkinlikleriyle<br />

birer “bütüncül sanat eseri” olarak tanımlamıştır (246). Bu meclislerin anlatımı, Tıflî<br />

hikâyelerine kendine özgü atmosferlerini katan en önemli öğelerin başında gelmektedir.<br />

Yukarıda, Reşad Ekrem Koçu tarafından yazılmış Tıflî hikâyelerinde, “saatin<br />

geri alındığını” ve hikâyelerin—belki de ilk kez—gerçekten Sultan IV. Murat devrini<br />

yansıtan bir biçime sokulduğunu görmüştük. Bu gelişme, hikâyelerde bulduğumuz<br />

eğlence kültürleri için de geçerlidir. Meyhane ve genelev burada yerini, “Hikâyet” ve<br />

“Tıflî Efendi Hikâyesi” gibi yapıtlarda bulduğumuz toplu mesireye ve ehl-i keyf<br />

kültürüne bırakmıştır. Toplu eğlence, Binbirdirek Batakhanesi Cevahirli Hanımsultan<br />

yapıtında karşımıza çıkar. “İstanbul’un şehir içi mesirelerinden” olan Atmeydanı, burada<br />

halkın “hiçbir sınıf farkı gözetilmeden” (28) kaynaştığı ve “yağlı halkacılar, çörekçiler,<br />

börekçiler, kuşlokumcular, gözlemeciler, simitçiler, helvacılar, muhallebiciler,<br />

şerbetçiler, macuncular” gibi “ayak satıcıları”nın (29) dolaştığı bir mekân olarak<br />

betimlenir.<br />

“Bursalı’nın Kahvehanesi”nde ise vurgu, ehl-i keyf kültürü üzerindedir. Ancak<br />

burada, “Tıflî Efendi Hikâyesi”nin tersine, tüketilen maddeler değil, bir eğlence ve<br />

eğitim merkezi olarak kahvehane üzerinde durulması ilginçtir: “Ulema efendiler gelir,<br />

şeyh efendiler gelir, edipler ve şairler ve hattatlar gelir, seyyahlar gelir, dervişler gelir,<br />

kalenderler gelir. Meclisler kurulurdu ki, kimi hünerini, kimi bilgisini, kimi görgüsünü,<br />

kimi şiirini ortaya koyar, döker, saçar; kahvehane bir sanat mahfili, akademi olurdu”<br />

(112). İşret meclisi ise, bu hikâyelerde de bulunmakla birlikte kötülenir. “Bursalı’nın<br />

102

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!