0002823

0002823 0002823

eskibirtakvim
from eskibirtakvim More from this publisher
21.02.2013 Views

hünerine sahip olmayan kişiler, yeni bir alt tabaka oluşturmaya başlamıştır. Yazma ve litografya hikâyeler, yönetici sınıfın tartışılmaz egemenliği altında, geleneksel toplum tabakalarının varlığından yeni tüccar sınıfının belirmesine kadar uzanan bir süreci yansıtmaktadır. 19. yüzyıl hurufat baskıları ise, tüccar sınıfın iyice yerleşip egemenliğe tam anlamıyla ortak olduğu, aynı zamanda da yeni bir toplumsal alt sınıfın belirdiği bir döneme ışık tutmaktadır. Toplumsal sınıflar açısından yaşanan tarihsel gelişmeyi tersine çevirdiğini gördüğümüz bir istisna dışında, 20. yüzyılda bu konuda yeni gelişme göremeyiz. Ekrem Işın, “halk mesireleri”ni Tanzimat öncesi Osmanlı eğlence kültürünün önemli bir parçası olarak sayar. Işın’a göre, “özellikle gündelik hayatın eğlence kültürünü ilgilendiren bu alan, toplu katılmayla gerçekleştirilen kolektif bir etkinliktir. Topluluğun eğlenme biçimi kişisellikten uzak olup, amaç, zamanı aynı türden bir müminler grubu içinde yaşamaktır” (544). “Hikâyet”in karakterleri, sıklıkla bu tarz toplu eğlencelerle vakit geçirmektedir. Tıflî’den “bugün ‘îd-i şerîfin ikinci güni olmagile Tobhânenin seyri günidir” (19b) bilgisini alan Sultan Murat, musahibiyle birlikte kılık değiştirerek buraya çıkar. Sansar ve Ahmet, Ahmet’in “bugün Cum‘a günüdür senin ile bir Dolmabagçe zevkin idelim” (27a) sözleri üzerine bu semtte gezinmeye çıkarlar. Yine Ahmet’in “katı çok zamândır Üsküdar zevkin görmedik bugün mübârek Cum‘adır senin ile Üsküdar’a gidelim” (44b) ricası üzerine de ikili, kayığa binip Üsküdar’a geçer. Tüm bu seyirlik gezilerin ya bayram ya da Cuma günlerine, yani insanların topluca eğlenmek için vakit geçirebilecekleri günlere denk gelmesi anlamlıdır. “Hikâyet”te, böyle seyirlerin ayrıntılı tasvirlerine rastlarız. Böylece, bayram gününde “alıcı ve gerek satıcı ve gerek yankesici ve gerek dayakçı” (19b-20a) Tophane’ye gelmiştir. Aynı semtle ilgili “bu kadar beşik ve dolâb ve atlı karınca kimi 97

iner ve kimi biner ve zenne tâ’ifesi sürü sürü bölük bölük gezerler ve zen-pâreler artlarınca gezüp pazar etmede bâ-husûs bu kadar gül yanaklı tâzeler akın akın kol kola virüb gezmede derdimente âşıkların bagrın ezmede” (20a) gibi canlı tasvirlere de yer verilir. Bunların tarihsel gerçeklerle ne kadar örtüştüğünü Reşad Ekrem Koçu’nun “Bayram Yerleri” adlı makalesinden öğreniriz. Örneğin, “Eski bayram yerlerinin fevkâlâde rağbet gören eğlencesinin de gaayet büyük dönme dolablar olduğu anlaşılıyor; bayram yerlerinde atla dolaşan veya dönme dolaba binmiş olan mahbub civanlar şânında şâirlerimizin güzel tasvirleri vardır” (2311). 19. yüzyıl Tıflî hikâyeleri arasında toplu eğlenceye katılan karakterlere sadece “Hikâyet”te rastlarız. 19. yüzyılda tek bir hikâyeye özgü olan bir diğer eğlence kültürü, “Tıflî Efendi Hikâyesi”nde karşımıza çıkan ehl-i keyf kültürüdür. Bu kültür, afyon, kahve ve tütün gibi maddelerle iç içedir. Reşad Ekrem Koçu’nun “Afiyon Tiryakiliği Yasağı” adlı makalesinden öğrendiğimiz üzere, “Sarhoşedici içkiler şeriatçe haram olduğundan, keyif ehli ulema arasında insanı uyku halinde türlü hayal dünyalarında dolaştıran afiyon tiryakiliği yerleşip yayılmıştı. Hele on yedinci asır başlarından Tanzimata kadar geçen devir içinde bilhassa İstanbulda afiyon kullanmıyan ilmiye mensubini parmakla gösterilirdi denilse, yeridir” (228). Koçu’nun Tarihimizde Garip Vakalar adlı yapıtından öğrendiğimiz gibi “XVI. asırda, Kanunî Sultan Süleyman zamanında” (38) İstanbul’a gelen kahve de, kısa sürede bu kültürün bir parçası olmuştur. Ehl-i keyf kültürünün üçüncü keyif verici maddesi ise tütündür. Koçu’nun “Çubuk” adlı makalesine göre Osmanlı’da “tütün içme tiryakiliği on yedinci asır başında, Birinci Sultan Ahmed devrinde, 1605-1606 arasında başlamışdır ve ayak takımından en yüksek, kibar tabakaya […] kadar süratle yayılmışdır” (4133). Koçu’ya göre, tütün tüketiminde kullanılan 98

hünerine sahip olmayan kişiler, yeni bir alt tabaka oluşturmaya başlamıştır. Yazma ve<br />

litografya hikâyeler, yönetici sınıfın tartışılmaz egemenliği altında, geleneksel toplum<br />

tabakalarının varlığından yeni tüccar sınıfının belirmesine kadar uzanan bir süreci<br />

yansıtmaktadır. 19. yüzyıl hurufat baskıları ise, tüccar sınıfın iyice yerleşip egemenliğe<br />

tam anlamıyla ortak olduğu, aynı zamanda da yeni bir toplumsal alt sınıfın belirdiği bir<br />

döneme ışık tutmaktadır. Toplumsal sınıflar açısından yaşanan tarihsel gelişmeyi tersine<br />

çevirdiğini gördüğümüz bir istisna dışında, 20. yüzyılda bu konuda yeni gelişme<br />

göremeyiz.<br />

Ekrem Işın, “halk mesireleri”ni Tanzimat öncesi Osmanlı eğlence kültürünün<br />

önemli bir parçası olarak sayar. Işın’a göre, “özellikle gündelik hayatın eğlence<br />

kültürünü ilgilendiren bu alan, toplu katılmayla gerçekleştirilen kolektif bir etkinliktir.<br />

Topluluğun eğlenme biçimi kişisellikten uzak olup, amaç, zamanı aynı türden bir<br />

müminler grubu içinde yaşamaktır” (544). “Hikâyet”in karakterleri, sıklıkla bu tarz toplu<br />

eğlencelerle vakit geçirmektedir. Tıflî’den “bugün ‘îd-i şerîfin ikinci güni olmagile<br />

Tobhânenin seyri günidir” (19b) bilgisini alan Sultan Murat, musahibiyle birlikte kılık<br />

değiştirerek buraya çıkar. Sansar ve Ahmet, Ahmet’in “bugün Cum‘a günüdür senin ile<br />

bir Dolmabagçe zevkin idelim” (27a) sözleri üzerine bu semtte gezinmeye çıkarlar. Yine<br />

Ahmet’in “katı çok zamândır Üsküdar zevkin görmedik bugün mübârek Cum‘adır senin<br />

ile Üsküdar’a gidelim” (44b) ricası üzerine de ikili, kayığa binip Üsküdar’a geçer. Tüm<br />

bu seyirlik gezilerin ya bayram ya da Cuma günlerine, yani insanların topluca eğlenmek<br />

için vakit geçirebilecekleri günlere denk gelmesi anlamlıdır.<br />

“Hikâyet”te, böyle seyirlerin ayrıntılı tasvirlerine rastlarız. Böylece, bayram<br />

gününde “alıcı ve gerek satıcı ve gerek yankesici ve gerek dayakçı” (19b-20a)<br />

Tophane’ye gelmiştir. Aynı semtle ilgili “bu kadar beşik ve dolâb ve atlı karınca kimi<br />

97

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!