0002823
0002823
0002823
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Meslek çarşılarının sonu, eski toplumsal tabakalaşmanın Tanzimat döneminde<br />
çözülmesinin sadece bir belirtisidir. Bu dönemde, Fındıkoğlu’na göre, artık “her çeşit<br />
içtimaî tabaka ve zümrelerin kendi asırlık nizamlarını kaybettikleri görülmektedir”<br />
(640). Bu toplumsal çözülme, başlangıçlarını en az 18. yüzyılın başına kadar<br />
izleyebildiğimiz bir yeniden yapılanmayla el ele gitmektedir. Tülay Artan’ın<br />
“Mahremiyet: Mahrumiyetin Resmi” adlı makalesine göre, “III. Ahmet’in saltanatıyla<br />
birlikte [1703-1730] Osmanlı elitinin iktidar ortakları olarak yeni bir statü kazanması”<br />
söz konusudur. Bu elit, Artan’ın deyimiyle, “artık yalnızca bürokratlardan değil,<br />
bezirganlar, tüccarlar ya da küçük üreticiler gibi, parayı elinde tutan ve kendi imkanları<br />
ile piyasada dolaştırabilen bireylerden oluşuyordu” (111). Artan, bu tabakayı, “[g]iderek<br />
günlük devlet işlerinden kopup uzun sürelerle Haliç ve Boğaziçi sahilsaraylarında ‘zevk<br />
ü sefa’ ile vakit geçiren sultanları taklit eden, sarayı model alan sahilsaraylara yerleşen<br />
yeni bir elit sınıf” (114) olarak tanımlar.<br />
Elimizdeki tek yazma yapıt olan “Hikâyet”te, bu tarz elitlere ve yaşam tarzlarına<br />
herhangi bir yer verilmez. Litografya yapıtlardan “Tıflî Efendi Hikâyesi”nde bir yalıya,<br />
“Tayyârzâde Hikâyesi”nde ise görkemli bir saraya rastlarız. Ancak bu iki statü<br />
sembolünün Artan’ın değindiği yeni elitlere değil, yönetici sınıfın mensuplarına ait oluşu<br />
ilginçtir. Yalı, padişahın en yakın adamlarından olan Kara Mustafa’ya aittir. Saray ise,<br />
batakçılığa başlamış olsa da yine de “Fazlî Paşa kızı” (46) ve “birkac vezîr üc tuglu paşa<br />
ehli” (46-47) olan Gevherli Hanım’a babasından kalmıştır. Yönetici sınıfla yeni elitler<br />
arasındaki etkileşimin ilk izlerine diğer iki litografya yapıtımızda, yani Hançerli Hikâye-<br />
i Garîbesi ve Letâ’ifnâme’de rastlarız. Doğrudan saray mensubu olmasa da yine de bir<br />
“hanım” olan ve dolayısıyla yönetici sınıflara dahil edebileceğimiz Hürmüz,<br />
“Boğaziçi’nde”ki yalısında yaşamaktadır (34). Hürmüz’le aynı statüye sahip olan<br />
92