19.02.2013 Views

APNE-HİPOPNE İNDEKSİ İLE AKCİĞER VOLÜMLERİ VE HAVA ...

APNE-HİPOPNE İNDEKSİ İLE AKCİĞER VOLÜMLERİ VE HAVA ...

APNE-HİPOPNE İNDEKSİ İLE AKCİĞER VOLÜMLERİ VE HAVA ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

T.C.<br />

SAĞLIK BAKANLIĞI<br />

SÜREYYAPAŞA GÖĞÜS HASTALIKLARI<br />

<strong>VE</strong> GÖĞÜS CERRAHİSİ E.A. HASTANESİ<br />

Klinik Şefi: Doç.Dr. Haluk C. Çalışır<br />

1<br />

<strong>APNE</strong>-<strong>HİPOPNE</strong> <strong>İNDEKSİ</strong> <strong>İLE</strong> <strong>AKCİĞER</strong> <strong>VOLÜMLERİ</strong> <strong>VE</strong><br />

<strong>HAVA</strong> YOLU REZİSTANSI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN<br />

TANIMLANMASI<br />

Dr. Gülgün ÇETİNTAŞ<br />

GÖĞÜS HASTALIKLARI UZMANLIK TEZİ<br />

İSTANBUL<br />

2008


2<br />

İÇİNDEK<strong>İLE</strong>R<br />

1. GİRİŞ <strong>VE</strong> AMAÇ…………………………………………………………<br />

2. GENEL BİLG<strong>İLE</strong>R……………………………………………………….<br />

2.1. Uyku Tıbbında Çalışmalar…………………………………….<br />

2.1.1. Tarihçe………………………………………………….<br />

2.1.2. Sağlıklı Kişide Uykuda Solunum Fizyolojisi…………<br />

2.1.3. Uluslararası Uyku Bozuklukları Sınıflandırılması…..<br />

2.2. Obstruktif Uyku Apne Sendromu……………………………..<br />

2.2.1. Tanımlar………………………………………….<br />

2.2.2. Prevelans…………………………………………<br />

2.2.3. Patofizyoloji………………………………………<br />

2.2.4. Risk Faktörleri…………………………………..<br />

2.2.5. OUAS da Klinik ………………………………...<br />

2.2.6. Tanı Yöntemleri………………………………...<br />

2.2.7. OUAS da polisomnografik sınıflama…………..<br />

2.2.8. OUAS da tanı kriterleri………………………...<br />

2.2.9. Tedavi…………………………………………….<br />

2.2.10. Tedavi edilmemiş OUAS sonuçları……………<br />

2.3. Akciğer Hacimleri ve Ventilasyon……………………………<br />

2.3.1. OUAS’ lı Hastalarda Akciğer Hacim ve Ventilasyon<br />

3. GEREÇ <strong>VE</strong> YÖNTEM……………………………………………………..<br />

3.1. Çalışma Grupları………………………………………………<br />

3.2. Antropometrik Özellikler……………………………………...<br />

3.3. Polisomnografi…………………………………………….……<br />

3.4. Vücut pletismografisi………………………………………….<br />

3.5. İstatistiksel İncelemeler……………………………………….<br />

4. BULGULAR………………………………………………………………..<br />

5. TARTIŞMA………………………………………………………………...<br />

6. SONUÇ……………………………………………………………………...<br />

7. KAYNAKLAR……………………………………………………………..


TEŞEKKÜR<br />

Asistanlık eğitimimde bilgisini, deneyimlerini paylaşma olanağı bulduğum, sevgisini ve<br />

desteğini her zaman hissettiğim, klinik şefimiz, Doç. Dr. Haluk C. Çalışır’a;<br />

Hastanede sağladığı olanaklarla asistanlık eğitimimi başarıyla tamamlamamı sağlayan<br />

Başhekimimiz Doç. Dr. Adnan Yılmaz’ a;<br />

Tezimin oluşumu sırasında yardım ve desteklerini esirgemeyen Uzm. Dr. Aylin Öngel’e;<br />

Uyku Bozuklukları Ünitesi Klinik Şefi Doç. Dr. Tülin Kuyucu’ya;<br />

Tez çalışmamda emeği geçen ve desteklerini herzaman yanımda hissettiğim, Uyku<br />

Bozuklukları Ünitesi Sorumlusu Uzm. Dr. Gülfem Yurteri ve Dr.Ali Tanju Oğuz’a;<br />

Eğitimim boyunca bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım Şef Dr. Hatice Türker, Şef<br />

Doç. Dr. Kemal Tahaoğlu, Şef Doç. Dr. Turan Karagöz, Şef Doç. Dr. Reha Baran, Şef Dr.Esen<br />

Akkaya, Şef Dr. Armağan Hazar, Şef Dr. Melahat Kurutepe, Şef Doç. Dr. Atilla Saygı, Şef Dr.<br />

Ali Atasalihi, Şef Doç. Dr. C. Asım Kutlu ve Şef Doç. Dr. Altan Kır ve eski Başhekimimiz Doç.<br />

Dr. Semih Halezeroğlu’na;<br />

Eğitimim boyunca birlikte çalışmaktan mutluluk duyduğum Dr. Hülya Arda, Dr. Erol<br />

Aktürk, Dr. Şule Kızıltaş, Dr. Ayşem Aşkım Öztin, Dr. Korkmaz Oruç, Dr. Sinem Ağca,<br />

kıdemlilerim Yrd.Doç. Emin Maden, Uzm. Dr. Elif Köse, Uzm. Dr. Fatma Küçüker olmak üzere<br />

tüm servis arkadaşlarıma;<br />

Tez çalışmamda büyük destek ve yardımlarını gördüğüm Hemş. Sevil Pamuk, Sağlık<br />

Memuru Turgay Güler, Sağlık Memuru İbrahim Yeşilağaç ve birlikte çalışmaktan her zaman<br />

zevk aldığım servis hemşire ve personeline;<br />

Solunumsal Yoğun Bakım eğitimim sırasında bilgi ve deneyimlerini esirgemeyen Dr.<br />

Tülay Yarkın, Dr Zuhal Karakurt ve hastanemiz tüm uzmanlarına;<br />

Eğitimim süresince birlikte çalıştığım ve dostluklarıyla hep yanımda olan başta Dr.<br />

Murat Yalçınsoy olmak üzere tüm asistan arkadaşlarıma;<br />

Rotasyonlarım sırasında bilgilerini paylaşma olanağı bulduğum SB. Göztepe E.A<br />

Hastanesi 3. Dâhiliye Klinik Şefi Doç. Dr. Hilmi Çifçi ve Şef Yrd. Dr. Nail Bambul, Radyoloji<br />

Klinik Şefi Dr. İhsan Kuru, SB. Haydarpaşa Numune E.A Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve<br />

Klinik Mikrobiyoloji Klinik Şefi Doç. Dr. Paşa Göktaş’a;<br />

Ve beni bugünlere getiren, maddi manevi desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen değerli<br />

babama, anneme, ve kardeşlerime;<br />

3<br />

ÖZET<br />

Sonsuz teşekkürler…


Obstrüktif uyku apne sendromu(OUAS), uyku sırasında üst solunum yollarında<br />

tekrarlayıcı tam veya kısmi daralmaların olması ve sıklıkla kan oksijen saturasyonunda<br />

azalma ile karakterizedir. Üst solunum yolu açıklığı, inspirasyon sırasında oluşan<br />

negatif intraluminal basıncın kollabe edici etkisi ile, üst hava yolu dilatatör kas<br />

aktivitesi arasındaki denge ile belirlenmektedir. Bu çalışmada, OUAS patogenezinde<br />

doğrudan rol almadığı düşünülen akciğer hacimleri ve hava yolu dirençleri ile değişik<br />

şiddetteki OUAS olguları arasındaki ilişkiyi tanımlamayı amaçladık.<br />

Çalışmamız SB Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim<br />

Araştırma Hastanesi Göğüs 6 Kliniğinde, merkezimiz uyku laboratuarında Ocak 2008-<br />

Mayıs 2008 tarihleri arasında polisomnografi tetkiki uygulanmış 26’sı (%24.8) kadın ve<br />

79’u (%75.2) erkek, toplam 105 olgu ile yapıldı. Olguların yaş ortalaması 48.89±11.25,<br />

BMI ortalaması 30.79±5.02, boyun çevresi ortalaması 41.73±3.93 idi. Olguların %<br />

54.28 inde tanı konmuş ek hastalık yok iken hipertansiyon hastaların %40.95’ine eşlik<br />

ediyordu. Olguları %66.6’sında sigara kullanım öyküsü mevcut idi. Apne/ hipopne<br />

indeksine göre 4 gruba ayrılan hastaların; %25.7’sine basit horlama tanısı, %21.9’una<br />

hafif OUAS, %22.9’una orta OUAS, %29.5’ine ise ağır OUAS tanısı kondu.<br />

Kimlik bilgileri, vücut kitle indeksi, boyun çevresi, ek hastalık durumu, sigara<br />

anamnezi ve Epworth uykululuk skalasını (ESS) içeren hasta bilgi formu doldurulan<br />

olgulara tüm vücut pletismografisi uygulandı. Solunum fonksiyon testleri, akciğer<br />

hacimleri ve hava yolu dirençleri yaşa, boya ve kiloya göre beklenen % değerlerine göre<br />

kayıt edildi.<br />

Çalışmamızda ağır OUAS grubunda ekspiratuar rezerv volüm, basit horlama,<br />

hafif OUAS ve orta OUAS grubuna göre düşük bulundu. Solunum fonksiyon testleri,<br />

hava yolu dirençleri ve diğer akciğer hacimleri açısından böyle bir farklılık saptanmadı.<br />

Hastaların diğer özelliklerinden BMI ve boyun çevresi ağır OUAS grubunda yüksek<br />

bulunurken hastalık şiddetine göre ESS’de gruplar arsında fark bulunmadı.<br />

Sonuç olarak çalışmamızda OUAS şiddeti hava yolu direnci ve akciğer<br />

hacimlerinden etkilenmemektedir.<br />

4<br />

Anahtar Kelimeler: Obstrüktif uyku apne, akciğer hacimleri, hava yolu dirençleri


Description of the Relationship Between Lung Volume, Airway Resistance and the<br />

Index of Apnea/Hipopnea<br />

Obstructive Sleep Apnea Syndrome (OSAS) is characterized as narrowing in the<br />

upper bronchial tube repetitively or partially during sleep and reduction in the saturation<br />

of oxygen in the blood. Openness of upper bronchial tube is determined by the balance<br />

between the collapsing effect of negative intraluminal pressure taking place during<br />

inspiration and the upper airway dilatator muscles’ activities. In this study we aimed at<br />

describing the relationship among the lung volume, which is thought not to have a direct<br />

effect in OSAS pathogenesis, airway resistance, and OSAS cases at various severity.<br />

Our study has been conducted on 104 cases 26 (24.8 %) of which are female and<br />

79 (75.2 %) male who were applied the polisomnography examination Department of<br />

Chest Disease, Sureyyapasa Chest and Chest Surgery Training and Research Hospital,<br />

between January 2008 and May 2008. The ages of the cases averaged out to<br />

48.89±11.25, the BMI to 30.79±5.02, and the neck circumference to 41.73±3.93. 54.28<br />

% of the cases weren’t diagnosed with any other diseases. 40.95% of the cases had<br />

hypertension along with OSAS. 66.66% of them were smokers. The cases were divided<br />

into 4 according to apnea/hipopnea index and 25.7% of them were diagnosed with<br />

habitual snoring, 21.9% with mild OSAS, 22.9% with moderate OSAS, and 29.5 with<br />

severe OSAS.<br />

The patients, who filled in a form including personal information, BMI, neck<br />

circumference, additional diseases, smoking history, Sleepiness Epworth Scale(ESS),<br />

were applied Whole-body plethysmography measured lung volumes and airway<br />

resistance were recorded according to predictive values.<br />

In our study the expiratuar reserve volume (ERV) in severe OSAS group were<br />

found to be lower than those of habitual snoring, mild OUSAS, and moderate OSAS<br />

groups. No difference was found in terms of respiratory function tests, airway resistance<br />

and lung volumes. While other features such as BMI and neck circumference were<br />

found to be higher in the severe OSAS group, no differences were observed among the<br />

groups in the Sleepiness Epworth Scale.<br />

As a result, it is seen in our study that there OSAS severity is not affected by<br />

airway resistance or lung volume.<br />

Keywords: Obstructive sleep apnea, lung volume, airway resistance<br />

5


KISALTMALAR<br />

AASM : American Academy of Sleep Medicine<br />

AHI : Apne hipopne indeksi<br />

BPAP : Biphasic Positive Airway Pressure<br />

BMI : Beden kitle indeksi (Body mass index)<br />

CPAP : Countinous Positive Airway Pressure<br />

EEG : Elektroensefalografi<br />

EKG : Elektrokardiografi<br />

EKO : Ekokardiografi<br />

EMG : Elektromyografi<br />

EOG : Elektrookulografi<br />

ERV : Ekspiratuar rezerv volüm<br />

ESS : Epworth Uykululuk Skalası<br />

FVC : Zorlu Vital Kapasite<br />

FRC : Fonksiyonel Rezidüel Kapasite<br />

Gaw : Konduktans<br />

ICSD : International Classification of Sleep Disorders<br />

IC : İnspiratuar kapasite<br />

IRV : İnspiratuar rezerv volüm<br />

KOAH : Kronik obstruktif akciğer hastalığı<br />

MVV : Maksimal istemli ventilasyon<br />

NREM : Yavaş dalga uykusu<br />

OUAS : Obstruktif uyku apne sendromu<br />

PSG : Polisomnografi<br />

Raw : Hava yolu direnci<br />

REM : Rapidly eye movement ( Hızlı göz hareketleri)<br />

RV : Rezidüel volüm<br />

PImax : İnspiryum<br />

PEmax : Ekspiryum<br />

6<br />

TLC : Total akciğer kapasitesi


1.GİRİŞ <strong>VE</strong> AMAÇ<br />

Uyku, gün içinde öğrenilenlerin ayıklanıp depolandığı, vücudun bakıma alındığı<br />

ve bir sonraki güne hazırlandığı fizyolojik bir süreçtir. Bu alandaki bilgiler, özellikle<br />

son zamanlarda gelişen teknoloji ile birlikte dev adımlarla ilerlemiş ve uyku tanrısı<br />

Hipnos’un öğretilerinden, günümüzdeki bilimsel boyutuna ulaşmıştır.<br />

Obstrüktif uyku apne sendromu (OUAS) uyku sırasında üst solunum yollarının<br />

tekrarlayıcı tam veya kısmi daralmaların olması ve sıklıkla kan oksijen saturasyonunda<br />

azalma ile karakterize bir sendrom olarak tanımlanmaktadır 1 .<br />

Batı toplumunun yaklaşık %5 ini etkileyen OUAS da majör semptomlar<br />

horlama, tanıklı apne ve gündüz aşırı uykululuk halidir 2 .<br />

Patogenezde suçlanan faktörler, üst hava yolu anatomisi, uykuda üst hava yollarındaki<br />

dilatatör kasların solunumsal değişikliklere cevabı, uyku esnasında artmış solunum<br />

dürtüsüne karşı uyanma eğilimi, solunum kontrol sisteminin stabilitesi ve akciğer<br />

hacimlerindeki bu etkilere karşı oluşan değişiklik yetisini içermektedir 3 . Üst hava yolu<br />

açıklığı, inspirasyon sırasında oluşan negatif intraluminal basıncın kollabe edici etkisine<br />

karşı, üst hava yolu dilatatör kas aktivitesi arasındaki denge ile belirlenmektedir ve bu<br />

olay anatomik, mekanik, nöromüsküler, santral vb. birçok faktörden etkilenmektedir 4 .<br />

Farinksin kollobe olma eğiliminde akciğer hacimlerinin etkili olduğu gösterilmiştir. Bu<br />

nedenle hastalığın oluş mekanizmasını açıklayabilmek, tedavide katkı sağlayabilmek<br />

için akciğer volümleri ve rezistanslarının ölçüldüğü çalışmalar yapılmış ve bu<br />

parametreler tanımlanmıştır.<br />

Bu çalışmada, OUAS patogenezinde doğrudan rol almadığı düşünülen akciğer<br />

hacimleri ve hava yolu dirençleri ile değişik şiddetteki OUAS olguları arasındaki ilişki<br />

araştırılmıştır.<br />

7


2.GENEL BİLG<strong>İLE</strong>R<br />

Hayatımızın yaklaşık üçte birlik dönemini geçirdiğimiz uyku pozitif bilimlerin<br />

henüz gelişmediği dönemler dahil insanoğlunun dikkatini çekmiş ve pekçok araştırma<br />

konusu olmuştur. 1834 yılında Robert McNish tarafından uyku; zihinsel ve entelektüel<br />

fonksiyonların aktif durumu olan uyanıklık ile bu fonksiyonların tümden pasif hali olan<br />

ölüm arasındaki ara durum olarak tanımlanmıştır 5 .<br />

Uykunun insan hayatındaki önemine dair kesin bir teori bulunmamakla birlikte<br />

birçok farklı modeller geliştirilmiştir. Enerji tüketimi gece özellikle de yavaş dalga<br />

uykusu sırasında yaklaşık %2.5 ila %5 oranında azalmaktadır 6 . Aynı zamanda oksijen<br />

tüketimi azalmakta ve anabolizma artmaktadır. Böylece gece boyunca protein düzeyi<br />

onarılmaktadır. İkinci olarak, büyüme hormonu (GH) temel olarak gece anabolik dönem<br />

boyunca salgılanmaktadır. Sonuç olarak enerjinin korunması ve onarım teorisi olarak<br />

bilinen bu kuramlarda; uykuda restorasyon işleminin aktif bir şekilde yapıldığı ve<br />

vücudun yeni güne hazırlandığı düşünülmektedir 7 .<br />

Uyku tıbbı, uyuyan beyni ve onun organizmadaki tüm etkilerini ve<br />

bozukluklarını inceleyen tıp dalı iken uyku bozuklukları tıbbı gece uykusunda bozulma<br />

veya aşırı gündüz uykululuğu veya diğer uyku ile ilişkili sorunları olan hastaların tanı<br />

ve tedavisi ile ilgilenen klinik tıp dalı olarak ilk kez 1970 yılında ABD’de Stanford<br />

Üniversitesinde tanımlanmıştır.<br />

2.1.Uyku Tıbbında Çalışmalar<br />

2.2.1. Tarihçe<br />

Kimilerine göre sadece dinlenme olarak görülen ancak hayatımızın çok büyük<br />

bölümünü geçirdiğimiz uyku Aristo, Hipokrat, Freud gibi pek çok düşünür ve bilim<br />

adamı için gizemli bir süreç olarak yorumlanmış ve pek çok çalışmalara yol açmıştır.<br />

Uyku fizyolojisi konusunda ilk yayın 1834 yılında “The Philosophy of Sleep”<br />

başlığı altında İskoç bilim adamı Robert MacNish tarafından yayınlanmıştır 5 .<br />

8<br />

Bunu izleyen süreçte uykunun bazı uyaranlar ile geri döndürülebilen bir<br />

bilinçsizlik hali olduğu anlaşılmış ve bu konudaki ilk gelişme Luigi Galvini’nin yaptığı<br />

hayvan deneylerinde, beyin hücrelerinde elektriksel aktiviteyi göstermesi, takiben<br />

Richard Caton tarafından EEG yi oluşturan potansiyellerin keşfi ile hız kazanmıştır 8 .


Teknolojinin de gelişimi ile bu alanda bilgi birikimleri sonucu 1972 yılında ilk<br />

Uluslararası Uyku Apne Sendromu Sempozyumu, Bologna üniversitesinden Elio<br />

Lugaresi tarafından İtalya'da Rimini’de düzenlenmiştir.<br />

Uyku kayıtlarında solunumsal parametreler ilk kez Christian Guilleminault<br />

tarafından 1972'de Stanford Üniversitesi'nde uyku çalışmaları sırasında kullanılmıştır.<br />

Bu kayıtların eklenmesiyle Uyku Apne Sendromunun günümüzdeki tanımlanması 1973<br />

yılında Christian Guilleminault tarafından yapılmıştır 9 .<br />

Uyku tıbbındaki hızlı gelişim sonucu 1991 yılında ASDA (American Sleep<br />

Diorders Association – Yeni ismi ile American Academy of Sleep Medicine )<br />

Uluslararası Uyku bozuklukları sınıflaması-ICSD ) oluşturulmuş 10 ancak klinik<br />

uygulamada birtakım karışıklıklar meydana gelmesi üzerine 2005 yılında yeni sınıflama<br />

hazırlanarak Uyku Bozuklukları Sınıflaması-2 (ICSD-2) adı ile yayınlamıştır 1 .<br />

2.1.2. Sağlıklı Kişide Uykuda Solunum Fizyolojisi<br />

Uyku ile uyanıklık döngüsü korteks, hipotalamus, beyin sapı, retiküler aktivite<br />

edici sistem arasındaki etkileşimle düzenlenmektedir. Solunum medullada yer alan<br />

solunum merkezi, beyin korteksi ve çevre dokulardan gelen mekanik ve kimyasal<br />

uyarılar ile şekillenmektedir. Uykuda solunum kontrolü de aynı mekanizmayla olmakla<br />

birlikte otonom sistem üzerinden kontrol edilir 11,12 .<br />

Beyin sapındaki solunum merkezi, pH ve pCO2 duyarlı merkezi reseptörler,<br />

kandaki oksijen konsantrasyonuna duyarlı periferik kemoreseptörler, irritasyon,<br />

inflasyon, volum kaybı, kan damarlarındaki konjesyon gibi durumlarda akciğer ve<br />

göğüs duvarındaki reseptörler aracılığı ile değişik fizyolojik durumlarda ihtiyaç duyulan<br />

solunum ve ventilasyonu düzenler 13 .<br />

Ventilasyon ve akciğer volümleri uyku ve uyanıklık arasında birtakım<br />

farklılıklar içerir. Bilindiği üzere akciğerlerin içerdiği en büyük hava hacmini total<br />

akciğer kapasitesi (TLC) oluşturur. Total akciğer kapasitesi; inspiratuar kapasite (IC) ve<br />

fonksiyonel rezidüel kapasite (FRC) den oluşur 14<br />

9<br />

Ventilasyondaki değişikliklerin en belirgini inspirasyon dürtüsü ve tidal<br />

volümdeki azalmadır. Uykuda genel olarak hipoventilasyon mevcuttur ve en belirgin<br />

REM döneminde olmaktadır. Ancak uyku evrelerine göre değişiklik gösterir ve yaklaşık


%5-16 oranında azalır 15 . Akciğer volümleri NREM döneminde FRC’deki düşmeye<br />

bağlı yaklaşık %7 oranında azalır 16,17 . Akciğer kompliansındaki ve solunum kas<br />

tonusundaki azalma gibi birçok neden FRC deki azalmanın nedenleri arasındadır 18 .<br />

Yavaş dalga uykusunun 1 ve 2. evrelerinde Cheyne-Stokes solunumunu<br />

andıran periyodik soluma ortaya çıkabilirken derin uyku evrelerinde düzenli<br />

patern görülür. REM uykusundaki solunum paterni periyodikten çok irregüler<br />

olarak tanımlanabilir.<br />

Hipoksi ve hiperkapniye solunumsal kemosensitivite uykunun tüm evrelerinde<br />

azalır 19 . REM döneminde azalma NREM’e göre daha belirgindir. Uykunun<br />

solunuma etkileri tablo1 de özetlenmiştir 20 .<br />

Ayrıca uykuda dıştan basınç yükselmelerine normaldeki hızlı uyum azalır<br />

ve mukosilier klirens hızı azalır, öksürük eşiği düşer 12 .<br />

Tablo1: Uykunun Solunuma Etkileri<br />

Solunum Aktivitesi Yavaş Dalga Uykusu REM Uykusu<br />

Solunum Aktivitesi VT nin ↓ ve F ↓ nedeni ile<br />

azalmıştır<br />

Değişkendir<br />

Alveoler ventilasyon<br />

4-6 mmHg ↑<br />

Değişkendir<br />

Arteriyel pCO2<br />

4-8 mmHg ↓<br />

Değişkendir<br />

Arteriyel pO2<br />

1 ve 2. evrelerde periyodik İrregüler<br />

Solunum Paterni 3 ve 4. evrelerde düzenli F↑ beraberinde VT ↓<br />

Diafragmatik kontraksiyon<br />

İnterkostal Kontraksiyon<br />

Üst hava yolu kas kontraksiyonu<br />

CO2 e ventilatuar yanıt<br />

Hipoksemiye ventilatuar yanıt<br />

Akciğer afferentlerine yanıt<br />

Solunum kas afferentlerine yanıt<br />

10<br />

Değişmez<br />

↓<br />

↓<br />

↓<br />

↓<br />

↓<br />

↓<br />

Değişmez<br />

↓↓<br />

↓↓<br />

↓↓<br />

↓↓<br />

↓↓<br />

↓↓


2.1.3. Uluslararası Uyku Bozukluklarının Sınıflandırılması ( ICSD-2)<br />

1. İnsomnialar<br />

2. Uykuya bağlı solunum hastalıkları<br />

A. Santral uyku apne sendromu<br />

1. Primer santral uyku apne sendromu<br />

2. Tıbbi sorunlara bağlı diğer santral apneler<br />

a. Cheyne- Stokes solunumu<br />

b. Yüksekliğe bağlı peryodik solunum<br />

c.Bir medikal soruna bağlı santral apne (a ve b dışı)<br />

3. İlaç ve madde bağımlılığına bağlı santral uyku apne sendromu<br />

4. İlaç ve madde bağımlılığına bağlı diğer uykuya bağlı solunum<br />

hastalıkları<br />

5. İnfant primer uyku apnesi<br />

B. Obstruktif uyku apne sendromu<br />

1. Erişkin obstruktif uyku apne sendromu<br />

2. Çocukluk obstruktif uyku apne sendromu<br />

C. Uykuya bağlı hipoventilasyon ve hipoksemik sendromlar<br />

1. Uykuya bağlı idiyopatik nonobstrüktif hipoventilasyon<br />

2. Konjenital santral alveolar hipoventilasyon sendromu<br />

3. Tıbbi durumların neden olduğu uykuya bağlı hipoventilasyon/<br />

hipoksemi<br />

4. Akciğer parenkim ve vasküler patolojilerin neden olduğu uykuya<br />

bağlı hipoventilasyon/ hipoksemi<br />

6. Alt solunum yollarının neden olduğu uykuya bağlı<br />

hipoventilasyon/hipoksemi<br />

7. Nöromüsküler ve göğüs duvarı rahatsızlığının neden olduğu<br />

uykuya bağlı hipoventilasyon/ hipoksemi<br />

3. Solunumsal hastalıklara bağlı olmayan hipersomnialar<br />

4. Uykunun sirkadian ritm bozuklukları<br />

5. Parasomnialar<br />

11


6. Uykuya bağlı hareket bozuklukları<br />

7. İzole semptomlar, görünüş olarak normal varyantlar ve çözümlenemeyen<br />

konular<br />

8. Diğer uyku hastalıkları<br />

2.2. Obstrüktif Uyku Apne Sendromu (OUAS)<br />

2.2.1. Tanımlar<br />

Uyku apnesi, American Sleep of Medicine 2007 rehberine göre on saniye veya<br />

daha fazla süreyle ağız ve burunda hava akımının durması olarak tanımlanmaktadır<br />

Hava akımına karşı solunum çabasının varlığına göre üç alt grupta incelenebilir.<br />

Obstrüktif apne: Solunum çabasının sürmesine rağmen hava akımının<br />

olmamasıdır (Şekil 1).<br />

12<br />

Şekil 1. Obstrüktif Apne


Santral Apne: Uyku sırasında solunum çabası ve hava akımının olmamasıdır(Şekil 2)<br />

Şekil 2. Santral Apne<br />

Mikst Apne: Başlangıçta santral tipte olan apnenin solunum çabası başlamasına<br />

karşın devam etmesidir (Şekil 3)<br />

13


Şekil 3. Mikst Apne<br />

Hipopne: Hava akımının kısmi kesilmesi olarak tanımlanır. İki öneri vardır. İlki<br />

,Soluk genliğinde en az 10 sn % 30 dan fazla düşme ve oksijen saturasyonunda % 4’lük<br />

düşme. İkincisi solunum genliğinde en az on saniye % 50 den fazla düşme birlikte<br />

oksijen satürasyonunda % 3 azalma ya da arousal gelişimi 21 .<br />

Arousal: Uyku sırasında daha hafif bir uyku evresine ve uyanıklık durumuna ani<br />

geçişler olarak tanımlanır 22 .<br />

Apne-Hipopne İndeksi (AHİ): Uyku saati başına düşen apne ve hipopnelerin<br />

toplam sayısını ifade eder 23 .<br />

Obstrüktif Uyku Apne Sendromu ise; Uluslararası Uyku Bozukluklarının<br />

Sınıflandırılmasına (ICSD-2) göre uykuya bağlı solunum hastalıkları başlığı altında,<br />

uyku sırasında üst solunum yollarının tekrarlayıcı tam veya kısmi daralmaların olması<br />

ve sıklıkla kan oksijen saturasyonunda azalma ile karakterize bir sendrom olarak<br />

tanımlanmaktadır.<br />

2.2.2. Prevelans<br />

Batı toplumunun yaklaşık %5 ini etkileyen obstrüktif uyku apne sendromu,<br />

oldukça sık karşılaştığımız bir hastalıktır. Young ve arkadaşlarının 30-60 yaş arası,<br />

polisomnografi ile tanı konmuş, apne hipopne indeksi 5 den büyük ve gündüz<br />

uykululuk hali olan 602 kişi ile yapılmış çalışmasında, OUAS prevelansı erkeklerde<br />

%4, kadınlarda %2 olarak bulunmuştur.Yine aynı çalışmada erkek cinsiyet ve obesite<br />

uykuya bağlı solunum hastalıkları ile güçlü ilişkili bulunmuştur 24 .<br />

Davies ve Stradling epidemiyolojik çalışmaları toplayarak 12 çalışmanın ortak<br />

sonuçlarını yayınlamışlar ve buna göre prevalansın % 0.3-15 arasında değiştiğini<br />

göstermişlerdir 25 .<br />

Köktürk ve arkadaşlarının yaptığı bir araştırmada, Türkiye’de prevalans<br />

%0.9-1.9 olarak tahmin edilmiştir 26 .<br />

2.2.3. Patofizyoloji<br />

14<br />

OUAS patafizyolojisinde nedenler bireyler arasında çeşitlilik göstermektedir. En<br />

önemli bileşenler, üst hava yolu anatomisi, uykuda üst hava yollarındaki dilatatör<br />

kasların solunumsal değişikliklere cevabı, uyku esnasında artmış solunum dürtüsüne<br />

karşı uyanma eğilimi, solunum kontrol sisteminin stabilitesi ve akciğer hacimlerindeki<br />

değişiklikler ile sayılan bu faktörlere olan etkisini içermektedir 3 .


OUAS da en önemli patofizyolojik olay üst hava yolunun tam veya kısmi<br />

tıkanması ile hava akışının sağlanamamasıdır. Bu daralma aynı anda farklı seviyelerde<br />

olabileceği gibi en sık retropalatal ve retroglassal bölgelerde olmaktadır 4 .<br />

Üst solunum yollarındaki bir obstrüksiyon, inspirasyon için daha fazla negatif<br />

basınç oluşmasını gerektirir. Özellikle inspirasyon sırasında üst solunum yollarında<br />

oluşan negatif basıncın hava yollarında kollaps oluşturması, faringeal kasların tonusu<br />

sayesinde önlenir. Derin uykuya dalma ile birlikte kas tonusunun iyice kaybolması<br />

sonrasında, hava akımının dar bir bölgeden geçerken hız kazanması olarak tanımlanan<br />

venturi prensibi ile geçen hava, havayolu çeperine daha fazla negatif basınç<br />

oluşturmakta (Bernoulli İlkesi) ve bu emme kuvveti hava yolunu açık tutmaya çalışan<br />

kas tonusunu aşınca, o bölgede havayolu kollobe olmakta, sonuçta apne gelişmektedir.<br />

İnspiratuar hava akımı uyarıldığında, venturi etkisi ile daralmış alanda intraluminal<br />

basınç aniden düşer ve havayolu uyum sağlar. İnspirasyon sırasında hava yolu açıklığını<br />

korumak için fizyolojik mekanizma ile farengeal dilatatör kasların tonusunu arttırır.<br />

Uyku apneli hastalar, uykuya daldıkları zaman, solunumun inspiratuar siklusunda ve<br />

kas aktivitelerinde azalma olur.<br />

15<br />

Üst solunum yolu açıklığı (ÜSY), inspirasyon sırasında oluşan negatif<br />

intraluminal basıncın kollabe edici etkisine karşı, üst solunum yolu dilatatör kas<br />

aktivitesi arasındaki denge ile belirlenmektedir ve bu olay anatomik, mekanik,<br />

nöromüsküler, santral vb. birçok faktörden etkilenmektedir 4 .<br />

Tüm bu karmaşık tablonun patogenezinde anahtar rol oynayan faktörler<br />

"subatmosferik intraluminal basınç", "ekspiratuar daralma", "azalmış ventilatuar motor<br />

output" ve "Starling rezistansı" olarak sayılabilir. Bu faktörlerin ortak sonucu ile tablo<br />

2’de özetlenen birleşik teori tanımlaması ortaya çıkmıştır 4 . Sonuç olarak üst solunum<br />

yolu obstrüksiyonu pek çok faktörün etkileşimi sonucu gelişir. Ancak temel özellikler<br />

küçük farengeal lümen ve transmural basınçtır 4 .<br />

Obstrüksiyon üst solunum yolunda gelişmesine rağmen, üst solunum yolundaki<br />

olayların aslında bir neden değil sonuç olduğu ve tetiği çeken faktörün santral kaynaklı<br />

olduğu görüşü her geçen gün önem kazanmaktadır 27


Tablo 2: Birleşik Teori<br />

16


2.2.4. RİSK FAKTÖRLERİ<br />

a. Yaş<br />

Obstrüktif uyku apne sendromu en sık 40 ila 65 yaş arasında görülmektedir.<br />

Yaşlanma ile, kilo alımı, üst solunum yolu dilatatör kas tonusunun azalması, doku<br />

elastikiyetinin bozulması, vücut yağ dağılımı, eşlik eden diğer hastalıklar ve kullanılan<br />

ilaçlar uyku apne sendromu riskini artıran nedenler arasında sayılabilir 28 .<br />

b. Cinsiyet<br />

OUAS erkeklerde daha sık görülmektedir. Erkeklerde farengeal ve supraglottik<br />

havayolu rezistansı kadınlara kıyasla daha fazladır. Bu özellik erkeklerde daha kolay üst<br />

solunum yolu daralmasına ve dolayısıyla daha kolay OUAS gelişimine neden olur.<br />

Erkeklerde daha sık görülmesinin diğer bir nedeni de androjenik etki ile yağ<br />

dağılımının santral niteliği olup, boyun çevresinde yoğunlaşması olarak<br />

gösterilmektedir 29 .<br />

c. Obezite<br />

Obezitenin en önemli göstergesi, beden kitle indeksidir (BMI). BMI’nın 28’in<br />

üzerinde olması uyku apne sendromu riskini obez olmayanlara göre 8-12 kat<br />

arttırmaktadır 29 . Uyku apnesi saptananların % 70’inde obezite bulunmuştur. Genel<br />

olarak her 10 kilo artışda uykuda apne riskinin iki kat arttığı ileri sürülmektedir 30 .<br />

d. Horlama<br />

Uyku sırasında üst solunum yolunun daralmasına bağlı gelişen türbülan akımın<br />

farinks boyunca iletilmesi ile oluşan sestir 26 . Üst solunum yolundaki daralma tüm<br />

segmenti kaplar ve tam tıkanma ile apne gelişmektedir. Nonapneik basit horlama;<br />

yaşlanma, kilo alma ve aşırı horlamaya bağlı yumuşak damaktaki vibrasyon hasarı<br />

nedeniyle, ilerleyen yıllarda apneye neden olabileceğinden, uyku apne sendromu için<br />

predispozan faktör olarak kabul edilmektedir.<br />

e. İlaçlar<br />

Alkol ve sedatif ilaç kullanımının üst solunum yolu nöromüsküler aktivitesini<br />

azaltarak OUAS için bir risk oluşturduğu bilinmektedir. Etanol, hem apne sıklığını<br />

arttırır hem de apne süresini uzatırken, anestezikler retiküler aktive edici sistem üzerine<br />

depresan etki yaparlar ve<br />

diyafragmadan çok üst solunum yolu aktivitesini azaltarak etki ederler 28,31 .<br />

17


f. Irk<br />

Etnik farklılıklar ve OUAS tanısı ile ilgili sınırlı çalışmalar olmasına rağmen<br />

hastalık şiddeti ve tedaviye cevapta farklılıklar konusunda daha fazla sayıda çalışma<br />

mevcuttur. Scharf ve arkadaşları Afrikan-Amerikan ve beyaz ırkta uyku apneyi<br />

inceledikleri çalışmalarında, semptomlar açısından her iki grup arasında fark olmadığını<br />

ancak Afrikan- Amerikan grubunun ilk başvuruda daha genç ve daha kilolu olduğunu,<br />

tedavi etkinliği ve adheransta farklılık olmadığını tespit etmemişlerdir 32 .<br />

g. Kraniofasial Anatomi<br />

Üst hava yolu pek çok sert ve yumuşak dokuların mekanik etkileri ile üst hava<br />

yolunda uyku esnasında gelişen kollobe olma eğilimini etkilemektedir. Retrognati,<br />

tonsil hipertrofisi, büyük dil ve yumuşak damak, hyoid kemiğin posterior yerleşimli<br />

olması, maksiler ve mandibular retropozisyonu gibi durumlar, posterior hava boşluğunu<br />

azaltarak üst hava yolu çapını daraltıp uyku esnasında apne ve hipopnelerin oluşumuna<br />

katkıda bulunmaktadır 33 .<br />

Ayrıca artmış boyun çapı OUAS için önemli bir risk faktörü oluşturmaktadır.<br />

Erkeklerde 43 cm, kadınlarda 38 cm üstü anlamlı kabul edilmektedir 34 . Boynun kısa ve<br />

kalın oluşu, başta dil kası olmak üzere, üst solunum bölgesiyle ilişkili yapıların<br />

yerleşimlerinin farklı olmasına, uyku sırasında kolaylıkla tıkanmaya yol açmaktadır<br />

h. Nazal Obstrüksiyon<br />

OUAS’lı hastalarda nazal rezistans artmıştır. Bu artış ağız solunumunun tercih<br />

edilmesine neden olarak nazal pulmoner refleksi tetikler, periferik pulmoner rezistans<br />

artar ve alveoler hipoventilasyon meydana gelir 5<br />

i. Familyal ve genetik faktörler<br />

Obstruktif sleep apne de ailesel yatkınlık ilk kez 1970 yılında Strohl ve<br />

arkadaşları tarafından tanımlanmıştır 35 . Daha sonra yapılan çalışmalarda da obstrüktif<br />

uyku apne oluşumunda genetik ve ailesel yatkınlık olduğu desteklenmiştir 36 .<br />

Hastalığın multigenetik, AHI, boyun çevresi, vücut kitle indeksi, posterior hava<br />

yolu gibi ara fenotiplerin ise oligogenik olarak belirlendiğini düşündüren bulgular<br />

vardır. Aday genler arasında solunum, metabolizma ve uyku fenotiplerini etkileyen<br />

proteinler bulunmaktadır 37 .<br />

18


Ülkemizde yapılan bir çalışmada da HLA-A28, CW43 ve DR15 doku<br />

antijenlerinin OUAS’lı hastalarda sağlıklı kontrollere göre anlamlı olarak yüksek<br />

olduğu bildirilmiştir 38 .<br />

2.2.5. KLİNİK<br />

OUAS da görülen semptomları gece semptomları ve gündüz semptomları olmak<br />

üzere iki grupta incelenebilir. Majör klinik semptomlar horlama, tanıklı apne ve gündüz<br />

aşırı uykululuk halidir. OUAS da gece tekrarlayan apne nedeni ile sık sık bölünen uyku<br />

sabah yorgunluğu, uykululuk hali, baş ağrısı ve ilerleyen dönemlerde kişinin sosyal<br />

yaşamını da etkileyen sinirlilik, kişilik değişiklikleri ve depresyon gibi semptomlara yol<br />

açmaktadır.<br />

A. Gece semptomları<br />

Horlama<br />

OUAS’lı hastaların değişmez bir semptomu olan horlama, uyku sırasında<br />

orofarenkste inspirasyonun parsiyel olarak engellenmesiyle oluşan kaba, gürültülü,<br />

vibratuar bir sestir. Habitüel horlama, genel toplumda erkeklerde yaklaşık %50,<br />

kadınlarda %30 dolayındadır 39 . OUAS lı hastaların ise yaklaşık %95 inde görülür.<br />

Hastaların doktora başvurusunda da önemli bir semptom olmakla birlikte toplumda sık<br />

görülmesi nedeniyle uyku apnesinde iyi bir prediktör değildir 40 .<br />

Tanıklı Apne<br />

OUAS'lı hastaların eşleri veya yakınları gürültülü ve düzensiz horlamanın<br />

aralıklarla kesildiğini, ağız ve burunda solunumun durduğunu, bu sırada gögüs ve karın<br />

hareketlerinin paradoksal olarak devam ettigini tanımlayabilirler. Apne epizodları<br />

genellikle 10-60 sn. arasında olup, nadiren 2 dakikaya kadar uzayabilir 41 . Tanıklı apne<br />

OUAS tanısı için iyi bir prediktör olmakla birlikte hastalığın ciddiyeti ile iyi bir<br />

korelasyon göstermez 42 .<br />

Uykuda boğulma, güçlükle nefes alma hissi<br />

Anlaşılması oldukça güç olan bu semptom hastanın eşi veya yakınları tarafindan<br />

apne sonrası hastada boğuluyormuş gibi olması olarak tanımlanabilir 41 . Ancak bu<br />

semptom kalp yetmezliğinde görülen paroksismal nokturnal dispne, şiddetli<br />

bronkospazm ile giden astım atağı veya KOAH, noktürnal panik atak gibi bazı<br />

hastalıklarda görülen semptomlar ile karışabilir. Bu nedenle iyi bir sorgulama yapılması<br />

gerekmektedir.<br />

19


Diğer gece semptomları<br />

Çalışmalarda pekçok farklı gece semptomu bildirilmiştir. Bunlardan noktüri,<br />

enüresis, diaphoresis, empotans gibi semptomların nazal CPAP tedavisi ile düzeldiği<br />

gösterilmiştir 43 .<br />

B. Gündüz semptomları<br />

Gündüz uykululuk hali<br />

Gündüz uykululuk hali, horlama gibi OUAS’da sık görülen semptomlardan<br />

biridir. Gece boyu tekrarlayan apneler sonucu uyku bölünmesi nedeni ile olur. OUAS<br />

dışında pek çok hastalıkta semptom olarak karşımıza çıkan gündüz uykululuk hali bu<br />

nedenle düşük spesifiteye sahiptir. Ancak ağır dereceli OUAS lı hastalarda klinikte<br />

önemli bir belirleyicidir. Gündüz aşırı uyku hali hafif-ağır dereceli olabilir ve ağırlığı<br />

apne periyodlarının sıklığı, süresi ve nokturnal oksijen desatürasyonunun derecesi ile<br />

sıkı ilişkilidir 41 .<br />

Semptom olarak uykululuk hali yorgunluk veya letarji ile karıştırılabilir. Bu<br />

nedenle uyku hastalıkları ile ilgili hekimler Epworth uykululuk skalası (ESS) olarak<br />

tanımlanan ve 8 sorudan oluşan standart bir ankete başvurmuşlardır. Skalada her soru<br />

için cevaplar 0 ile 3 arasında puanlanır ve toplam skor elde edilir 44 . ESS’de 10’nun<br />

üzerinde skor gündüz uykululuk hali için yüksek sensitivite ve spesifiteye<br />

sahiptir 45 .Ancak pek çok çalışmada hastalığın şiddeti ile uykululuk derecesi arasında<br />

anlamlı bir ilişki saptanmamıştır 46,47 .<br />

Pek çok ankete göre ESS, daha kısa ve daha az vakit alması nedeniyle sıklıkla<br />

kullanılmaktadır. Objektif testler daha avantajlı olmasına rağmen uzun süre alması ve<br />

pahalı olması dezavantajlarıdır. Bunlar arasında “Multiple Sleep latency test “ MSLT 48 ,<br />

“The Maintenance of Wakefulness Test “ MWT 49 ve Osler test 50 sayılabilir.<br />

Epworth Uykululuk Skalası:<br />

‘ İç geçmesi,uyuklama, hafif uykuya dalma olur mu ? ’ sorularına hastaların;<br />

0= ‘Asla yok.’ 1= ‘Hafif derecede var.’ 2= ‘Orta derecede var.’ 3= ‘İleri derecede<br />

var.’ seçeneklerden biriyle yanıt vermesi istenir.<br />

1- Otururken, okurken 0 1 2 3<br />

2- TV seyrederken 0 1 2 3<br />

3- Tiyatro,toplantı salonları gibi yerlerde inaktif otururken 0 1 2 3<br />

4- Araç içinde mola vermeden 1 saatlik yolculuk yaparken 0 1 2 3<br />

20


5- Öğleden sonra dinlenirken 0 1 2 3<br />

6- Birisiyle konuşurken 0 1 2 3<br />

7- Alkolsüz bir öğle yemeği sonrası otururken 0 1 2 3<br />

8- Araç kullanırken trafikteki birkaç dakikalık duraklamalarda 0 1 2 3<br />

Diğer gündüz uyku semptomları<br />

OUAS da görülen diğer gündüz semptomları arasında halsizlik, konsantrasyon<br />

bozukluğu, sabah başağrısı, karakter ve kişilik değişiklikleri, çevreye uyum güçlüğü ve<br />

depresyon sayılabilir 42,51 .<br />

2.2.6. Tanı Yöntemleri<br />

a. Görüntüleme Yöntemleri<br />

Solunum yolu radyolojik incelemesinde kullanılan görüntüleme yöntemleri<br />

arasında sefalometri, Bilgisayarlı Tomografi ve Magnetik Rezonans (MRI) sayılabilir.<br />

Sefalometri baş ve boyun bölgesinin standart lateral grafisi üzerinde tanımlı bazı<br />

noktalar arasındaki mesafelerin ölçülmesiyle yapılan bir incelemedir. Üst ve alt çene<br />

anomalilerinin açığa çıkarılmasında ve bu duruma yönelik tedavinin planlanmasında<br />

yararlıdır 52 .<br />

Bilgisayarlı tomografi, rutinde kullanılmamakla birlikte solunum yolunun<br />

özellikle retropalatal ve retroglossal bölgelerin değerlendirilmesinde, nazofarenksten<br />

larenkse kadar tüm anatomik bölgenin boyutu, yumuşak doku ve kemiksel<br />

oluşumlarının kesitsel alanlarını göstermede yardımcıdır 53 .<br />

MRI üst solunum yolunun ve adipoz doku dahil tüm yumuşak dokuların supin<br />

pozisyonda, aksiyal, sagittal, koronal olarak kesitsel alan ve hacimlerini en iyi şekilde<br />

gösterir 54 .<br />

b. Endoskopi<br />

Burundan glottise kadar üst solunum yolunun dinamik değişikliklerini incelemek<br />

ve hava yolunun kollabe olduğu seviyeyi belirlemek için kullanılan invaziv bir tanı<br />

yöntemidir. Özellikle cerrahi işlemin planlanmasında oldukça yararlıdır 54 .<br />

c. Yardımcı Tanı Yöntemleri<br />

21<br />

OUAS'lı olgularda kesin tanı koydurmasada, tanıyı desteklemesi,<br />

komplikasyonları saptaması ve ayırıcı tanıdaki yararları nedeniyle önerilmektedir. Rutin


kan tetkikleri, diğer akciğer patolojilerini dışlamak amacı ile akciğer grafisi ve solunum<br />

fonksiyon testleri, alveolar ventilasyonu değerlendirmek için arterial kan gazları,<br />

kardiak patolojiler açısından arterial kan basıncı ölçümü, EKG, EKO gibi birçok<br />

yardımcı tetkike ihtiyaç duyulabilir Gündüz uykululuk halinin değerlendirilmesi için<br />

objektif testlerden Multipl uyku latansı testi (MSLT) ve uyanıklığın korunması testi<br />

(MWT) kullanılabilir.<br />

Klinik şüphe varsa OUAS'a neden olabilecek hastalıkları ve komplikasyonları<br />

belirlemede tiroid, hipotalamus ve hipofiz hormon testleri de istenebilir.<br />

c. Polisomnografi<br />

OUAS’da kesin tanı yöntemi polisomnografi (PSG) olup bu yöntemle uyku<br />

dönemleri, solunum ve gaz değişimindeki anormallikler saptanabilir, vücut pozisyonu,<br />

kalp ritmi, kas tonusu ve kontraksiyonları hakkında bilgi edinilebilmektedir 55 .<br />

Özel ortam, özel bir teknik donanım ve eğitimli bir ekip gerektiren PSG, oldukça<br />

zahmetli bir tanı yöntemi olması , uyku labratuarlarının yeterli sayıda olmaması gibi<br />

nedenlerden dolayı ancak seçili hasta grubuna uygulanabilmektedir 56 .<br />

Polisomnografik incelemeler; elektroensefelografi (EEG), elektromyografi<br />

(EMG-submental), elektromyografi (EMG-tibialis), elektrookulografi<br />

(EOG), elektrokardiografi (EKG), oral/nazal hava akımı, torakoabdominal solunum<br />

hareketleri, kan oksijen satürasyonu ve vücut pozisyonu olmak üzere minumum 12<br />

kanallı kayıt sisteminden oluşmalıdır 55,57 .<br />

EEG, EOG, submental EMG; uyku evrelemesini, yüzeyel uyku, derin uyku,<br />

REM uykusunun ayırımını ve patolojik bulguların değerlendirilmesini sağlar.<br />

Oro-nasal hava akımı ve solunumsal çabanın değerlendirilmesi (torako-<br />

abdominal hareketler), apnenin varlığını, tipini (obstrüktif, santral, mikst ayırımını) ve<br />

süresini saptamamızı sağlar.<br />

Oksijen satürasyonunun izlenmesi, postapneik ve/veya nonapneik<br />

desatürasyonların varlığını, derecesi ve süresini saptar.<br />

Nabız ve EKG kaydı ile kardiyak patolojilerin (ritm bozuklukları, myokard<br />

iskemisi, ventriküler hipertrofi vs.) ve apneik epizodlarla ilişkisinin saptanması<br />

mümkün olur.<br />

22<br />

EMG tibialis ile, uyku sırasındaki periyodik bacak hareketleri araştırılır 41 .


Şekil 4: Elektrotların Bağlanması<br />

Klasik PSG uygulamasında oluşan sinyaller kağıt üzerine dökülür ve mürekkep<br />

ile devamlı olarak kaydedilir. Ancak bu şekilde zaman kaybı, kağıt maliyeti ve teknik<br />

problemler nedeni ile bilgisayar destekli PSG ler geliştirilmiştir. Veriler optik disklere<br />

veya CD’lere kayıt edilerek maliyet ve depolama sorunları önlenmiştir. PSG’nin tüm<br />

gece uygulanması önerilir 58 .<br />

23<br />

Şekil 5: Merkezimiz Uyku Laboratuvarında Elde Edilen bir PSG Kaydı


PSG kayıtları hekim tarafından belli kriterler ile skorlanır. 2007 yılında<br />

American Academy of Sleep Medicine (AASM), Dr. Iber Conrad başkanlığında<br />

oluşturulan çalışma grubu tarafından yüksek kanıt düzeyi olan 7 derleme etrafında<br />

şekillenmiş, 1968 ile Eylül 2004 yılları arasında yayınlanmış yaklaşık 1500 makale<br />

incelenerek uyku ve ilişkili olayların skorlanması konusunda yeni kurallar belirlenmiş<br />

ve uzlaşı raporu hazırlanmıştır.<br />

Bu rapora göre;<br />

a. Uyku evreleri uyanıklık (W), evre I (N1), evre II (N2), evre III (N3) ve REM<br />

(R) den oluşmaktadır 59 .<br />

b. Epoklara göre skorlama yapılır.<br />

- Uyku evrelerinin skorlanması için 30 sn epoklara ihtiyaç vardır.<br />

- Her epok bir evre ile isimlendirilir<br />

- İki evre aynı epokta yer alıyorsa, epoğun yarısından fazlası hangi evre ise o<br />

Uyku evreleri;<br />

evre olarak adlandırılr.<br />

Evre W ( Uyanıklık)<br />

EEG de epoğun % 50 den fazlasında 8-13 hz frekansında alfa ritmi, EOG de<br />

0.5-2 Hz frekansında hızlı göz hareketleri gözlenir. EMG aktivitesi değişken olup<br />

amplitüdü yüksektir. Evre N1<br />

EEG de 4-7 Hz lik düşük amplitüdlü, karışık frekanslı aktivite, EOG de en az 0.5<br />

sn üstünde defleksiyonla başlayan yavaş göz hareketleri (SEM), EMG de W evresinden<br />

daha düşük amplitüdlü aktivite saptanır.<br />

Evre N2<br />

İyi ayırt edilen negatif keskin ve onu takip eden pozitif komponenti olan ve<br />

toplam süresi 0.5 sn den uzun, aurosalın eşlik etmediği K kompleksi olarak tanımlanan<br />

ve/veya 12-14 Hz, 0.5 sn den uzun, peşpeşe küçük dalgalardan oluşan uyku iğciği<br />

olarak tanımlanan durumlardan en az birininin varlığı evre N2 olarak adlandırılır. EOG<br />

de genellikle göz hareketi izlenmez, bazen SEM görülebilir. EMG amplitüdü değişken<br />

olmakla birlikte W den düşük hatta R dönemindeki kadar olabilir.<br />

Evre N3<br />

24


EEG de frekansı 0.5-2 Hz, amplitüdü >75 mikrovolt olan ve epoğun %20 sinden<br />

fazlasını oluşturuyorsa evre N3 olarak skorlanır. EOG de göz hareketleri tipik değildir<br />

ve EMG değişkendir.<br />

R Evresi<br />

EEG de düşük düşük amplitüdlü, karışık frekansın varlığı, EMG de düşük çene<br />

tonüsü ve EOG de 0.5 sn defleksiyonla başlayan konjuge, düzensiz, keskin pikli göz<br />

hareketlerinin (REM= Rapidly eye movement) olması Evre R olarak skorlanır 59 .<br />

Uyku evreleri skorlandıktan sonra solunumsal skorlama yapılır. Oranazal<br />

termistör kullanılıyorsa bazal amplütüdün %90 veya daha üzerinde ani düşüşün olması,<br />

yaklaşık 10 sn sürmesi ve bu olayın tüm süresinin %90’ından fazlasının ilk kritere<br />

uyması olarak tanımlanan apne; solunum eforuna göre, obstruktif, santral, mikst apne<br />

olarak skorlanırken nazal kanül sinyalinde en az 10 sn süre ile bazal değerde %30<br />

düşme ve beraberinde %4 desaturasyonun izlenmesi olarak tanımlanan hipopneler<br />

skorlanır 60 .<br />

Polisomnografi tetkiki yapılıp, skorlaması tamamlandıktan sonra hastanın<br />

tanısının konması ve tedavi planı yapılması gerekmektedir.<br />

2.2.7. OUAS' ın polisomnografik sınıflaması<br />

Apne-hipopne indeksi 5’den büyük olgular OUAS olarak kabul edilirler 41 . Bu kriterler<br />

dikkate alınarak yapılan sınıflama tablo 3’de görülmektedir.<br />

Tablo: 3 OUAS’ın polisomnografik sınıflaması<br />

AHI (apne hipopne indeksi) OUAS DERECESİ<br />

2.2.8. OUAS tanı kriterleri 61 ;<br />

5 < Basit horlama<br />

5-15 Hafif OUAS<br />

15-30 Orta OUAS<br />

> 30 Ağır OUAS<br />

A- Hastada artmış gündüz uykululuğu ya da uykusuzluk yakınması bulunması.<br />

B- Uyku sırasında sık solunum durmasının gözlenmesi.<br />

C- Yüksek sesle horlama, sabah baş ağrısı, ağız kuruluğu ve çocuklarda uyku<br />

sırasında göğüste retraksiyon gözlenmesi.<br />

D- Polisomnografik incelemede:<br />

25


1- Saatte beşten fazla obstruktif apne,<br />

2- Apne ile ilgili aurosallar,<br />

3- Bradi-taşikardi,<br />

4- Apne epizodu ile ilgili arteriel oksijen desatürasyonu tespit edilmesi,<br />

5- MSLT çalışmasında uyku başlangıcının on dakikanın altında bulunması.<br />

E- Bulgular tonsiller hipertrofi ya da başka tıbbi bir hastalıkla ilişkili olabilir.<br />

F- Narkolepsi, periyodik bacak hareketleri gibi uyku bozukluklarıyla birlikte olabilir.<br />

2.2.9. Tedavi<br />

OUAS da patogenezde sorumlu mekanizmalara yönelik pek çok tedavi seçeneği<br />

gelişmiştir.<br />

Tedaviyi planlarken 5 temel yaklaşım vardır. Bunlar;<br />

I. Genel Önlemler<br />

II. CPAP- BİPAP tedavisi<br />

III. Medikal Tedavi<br />

IV. Ağız içi araçlar<br />

V. Cerrahi yöntemler<br />

I. Genel önlemler<br />

Risk faktörleri arasında önemli bir yere sahip olan obezite ve apneyi arttıran<br />

faktörlerin kontrolü öncelik taşımaktadır. Yapılan araştırmalarda en az %10 oranında<br />

zayıflamak, birçok semptomun düzelmesine neden olmuştur.<br />

Tedavide diğer önemli bir önlem apneleri artırdığı bilinen alkol ve sedatif ilaç<br />

kullanımının engellenmesidir. Ayrıca hava yolu enflamasyonunu artırarak OUAS için<br />

risk oluşturduğu kabul edilen sigaranın da bıraktırılması önemlidir 62 .<br />

Uyku sırasında özellikle sırt üstü pozisyonu apnelerin süre ve sıklığını<br />

etkilemektedir. Bu nedenle hastalara lateral pozisyonda yatması önerilmelidir.<br />

II. CPAP / BPAP Tedavisi<br />

Belirlenmiş basınç ile üst solunum yollarına hava veren yüksek devirli bir<br />

jeneratör, düşük dirençli bir hortum, basıncı ayarlamaya yarayan valvler ve özel burun<br />

maskesinden oluşan, bir tür kompresördür.<br />

AHİ>15 olan orta ve ağır dereceli OUAS’lılarda, ayrıca AHİ 5 ila 15 arasında<br />

hafif dereceli OUAS’lı olupta beraberinde belirgin semptomların, kardiovasküler veya<br />

serebrovasküler risk faktörlerinin varlığında CPAP endikasyonu doğmaktadır.<br />

26


BPAP (Bilevel Positive Airway Pressure) ile tüm solunum siklusu boyunca sabit<br />

basınç yerine inspirasyon ve ekspirasyonda farklı pozitif basınç uygulanır. Bu tedavi<br />

şekli CPAP tedavisini tolere edemeyen veya OUAS’a ek olarak alveoler<br />

hipoventilasyona yol açan bir patolojinin varlığında (KOAH, restriktif akciğer<br />

hastalıkları, obezite-hipoventilasyon sendromu vs.) uygulanmalıdır.<br />

III. Medikal Tedavi<br />

Uyku evreleri ile apne - hipopnelerin oluşumu arasındaki ilişki araştırıldığında,<br />

REM evresinde bariz olarak hastalığın daha ağır seyrettiği belirlenmiştir. Bunun üzerine<br />

REM uykusunu azaltıcı farmakolojik ajanlar kullanılarak hastalık tedavi edilmeye<br />

çalışılmış ancak standart bir ajan bulunamamıştır. Bu konu ile ilgili sıklıkla denenen<br />

ajanlar; protriptylin, paroxetin, fluoxetin, klonidin gibi uyku paternini düzenleyiciler,<br />

progesteron, teofilin gibi solunum uyarıcıları, alveoler ventilasyon arttıran asetazolamid<br />

ve gündüz aşırı uykuyu ortadan kaldıran modafinildir.<br />

IV. Ağız içi araçlar<br />

Ağız içi araçlar gece yatarken dişlere takılarak dil ve çenenin pozisyonunu<br />

değiştirip üst solunum yolu pasajının açık kalmasının sağlar. Genel önlemlere rağmen<br />

şikayetleri devam eden basit horlaması olan veya hafif OUAS’lılarda, CPAP tedavisini<br />

kullanamayan ve reddeden orta veya ağır OUAS’lı olgularda, tonsillektomi,<br />

adenoidektomi, kraniofasial operasyon ya da trakeostomiye aday olup bu girişimleri<br />

reddeden hastalarda alternatif bir tedavi seçeneğidir 63,64 .<br />

V.Cerrahi<br />

Obstrüktif uyku apne tedavisinde cerrahinin yeri sınırlıdır. OUAS’da ilk cerrahi<br />

yaklaşım üst solunum yolundaki darlığı bypass etmek amacı ile uygulanmış<br />

trakeostomidir ancak son zamanlarda yerini düzeltme operasyonlarına bırakmıştır 65 .<br />

OUAS’lı olgularda uygulanan cerrahi tekniklerden bazıları septoplasti, konka<br />

cerrahisi, nazal valv cerrahisi gibi burun ameliyatları, tonsillektomi, uvulektomi,<br />

uvulopalatofaringoplasti, uvulapalatoplasti gibi orafarenks ameliyatları, dil, dil kökü,<br />

hyoid ameliyatları, maksillo mandibular ilerletme ameliyatları ve trakeostomidir 66 .<br />

Ayrıca son yıllarda üst solunum yollarında uygulanan cerrahi tedavilerin CPAP tedavisinde<br />

tolorabiliteyi arttırdığı üzerinde durulmaktadır 67 .<br />

2.2.9. Tedavi edilmemiş OUAS sonuçları<br />

27<br />

Yapılmış pek çok büyük çalışmalar sonucunda tedavi edilmemiş OUAS lı


hastalarda; hipertansiyon 68 , trafik kazaları 69,70 , nörokognitif disfonksiyon 71 , inmeyi de<br />

içeren kardiyovasküler hastalıklar 72 yönünden risk faktörü olduğu gösterilmiştir.<br />

Bunların haricinde impotans 73 , depresyon 74 , glukoz intolaransı 75 , yaşam kalitesinde<br />

bozulma 76 , mortalite riskinde artış ve artmış sağlık harcamaları 77 gibi pek çok tedavi ile<br />

önlenebilir sonuçları mevcuttur.<br />

2.3. Akciğer Hacimleri ve Ventilasyon<br />

Akciğerin fonksiyonel incelenmesinde pek çok metod kullanılmaktadır.<br />

Spirometrik İncelemeler, solunum fonksiyonlarını değerlendirmede kullanılan en temel<br />

test yöntemidir. Spirometre ile vital kapasite (VC), FVC (zorlu vital kapasite), FEV1,<br />

MVV (maksimal istemli ventilasyon) ve RV (rezidüel volüm) dışındaki akciğer<br />

volümleri ölçülür.<br />

Akciğer hacimleri ve kapasiteleri 78,79 inden tidal volüm (VT); istirahatte alınan<br />

hava hacmidir. İnspiratuar rezerv volüm (IRV) normal bir inspirasyondan sonra zorlu<br />

bir inspirasyonla alınan hava hacmi iken, ekspiratuar rezerv volüm (ERV) normal bir<br />

inspirasyondan sonra çıkartılan hava hacmi olarak tanımlanır. Ekspiryumda yardımcı<br />

kasların gücü, diafragmanın yüksekliği, küçük hava yollarının ekspiryumda kollabe<br />

olmalarından ve restriktif akciğer hastalıklarında etkilenir.<br />

Basit spirometri ile ölçümü yapılmayan rezidüel volüm ise zorlu ekspirasyonun<br />

bitiminde akciğerlerde kalan gaz volümüdür. Sağlıklı erişkinde TLC nin %25 - %30<br />

‘unu oluşturur. Yaşlılıkla, KOAH olgularında, obezitede, akciğer fibrozunda ve<br />

solunum kas güçsüzlüğünde artar. Sağlıklı bir erişkinde RV/TLC oranı %35-40’ın<br />

altında, %20 ile %35 arasındadır. Fonksiyonel reziduel kapasite (FRC) normal bir<br />

ekspiryumun sonunda akciğerler ve hava yollarında bulunan hava hacmidir.<br />

Total akciğer kapasitesi, maksimal inspirasyonun sonunda akciğerlerdeki gaz<br />

volümü iken inspiratuar Kapasite (IC) istirahatte ekspirasyonun sonunda yapılan derin<br />

bir inspirasyonla akciğerlere alınan gaz volümü olarak tanımlanır.<br />

Vital Kapasite (VC, FVC); maksimal inspirasyondan sonra yapılan ve maksimal<br />

ekspirasyonla çıkartılan gaz volümüdür.<br />

28


Şekil 5: Akciğer Hacim ve Kapasiteleri<br />

Rezidüel volüm ölçümü için seçilecek yöntemlerden biri tüm vücut<br />

pletismografisidir. Vücut pletismografisi ile aynı zamanda hava yolu direnç ölçümleri<br />

de yapılabilmektedir ve hava yolu direncini direk ölçen tek yöntemdir 80 .<br />

29<br />

Vücut pletismografisi sabit ısıda; basınç ve volüm arasındaki ilişkiye (Boyle<br />

kanunu) dayanır. Kapalı bir kabin içerisinde soluyan kişide akciğer volümlerindeki<br />

değişimler kabin basıncındaki değişimlerle hesaplanır. Solunum yollarındaki<br />

dağılımdan etkilenmez ve toraks bosluğundaki tüm gaz hacminin (solunum yollarıyla<br />

bağlantılı olan ve olmayan) ölçülmesini sağlar. En yaygın olarak basınç pletismografi<br />

kullanılır (solunum sırasında kabin içerisindeki volüm sabit kalır, basınç ise<br />

değiskendir). Hava geçirmeyen bir kabin, akım ölçmek için pnömotakograf, bir volüm<br />

transdüseri (V), ve biri ağızda (Pm), digeri kabin içinde (Pbx) bulunan iki adet basınç<br />

transdüseri bulunur. Pnömotakograf ile ağızlık arasında özel bir kapama mekanizması<br />

(shutter) vardır. Üç transdüser (V, Pm, Pbx) ölçüm ve monitorizasyon sistemine<br />

bağlıdır. Hasta kabin içerisinde rahat soluk alıp verirken istirahat seviyesinde (FRC de)<br />

shutter kapatılır ve hastadan bu mekanizmaya karşı kısa kesik solumalar (panting)<br />

yapması istenir. Bu hareket ağız ve kabin basınçlarında değisikliğe neden olur. Her<br />

soluk alma çabasında ağız içi basınç düşerken akciğer volümü artar. Vücut<br />

pletismografisi kapalı bir sistem olduğu için akciğer hacmindeki artış kabin içi basınç<br />

artışına neden olur. Her soluk verme çabası ise akciğer volümünde, dolayısı ile kabin<br />

basıncında azalmaya neden olur. Bu soluma ile akciğerde hapsolmus havanın<br />

kompresyonu ve dekompresyonu sağlanır. Daha sonra valf açılır ve derin inspiryum


yapılarak TLC ölçülür. Hava akımı olmadığından Boyle kanununa göre volüm ve<br />

basınç degisikliklerinden hapsolmus hava volümü hesaplanır. Genellikle normal<br />

ekspiryum bitiminde ölçüldüğü için doğrudan FRC hesaplanır. Boyle kanuna göre;<br />

P X V = .(P + SP) X (V + SV)<br />

P: Akciğerlerde ekspirasyon sonu basıncı (atmosfer basıncı: Patm)<br />

SP: Solunum eforu ile olusan pulmoner basınç değişiklikleri<br />

V: Ekspirasyon sonunda akciğerlerdeki volüm<br />

SV: Solunum eforu ile akciğerlerde olusan volüm değişiklikleri<br />

SV kabin içindeki basınç değisimi ile hesaplanır (akciğerlerdeki volüm<br />

değisikligi kabin içindeki basıncı değistirdiği için). SP ise ağız içindeki basınç değisimi<br />

ile hesaplanır. Yukarıdaki eşitlikte değerler yerine konarak V yani FRC bulunur 81 . FRC,<br />

beklenen değerin %120’sinden fazla ise akciğerlerde hava hapsinin olduğunu gösterir.<br />

Hava hapsi amfizematöz değişiklikler ve bronş obstrüksiyonu sonucunda oluşur.<br />

FRC’nin artışı RV’ün artmasından dolayıdır ki bu, aynı zamanda TLC’yi de arttırır.<br />

Obstrüktif akciğer hastalıklarında RV/TLC oranı da artmıştır. Restriktif tipteki akciğer<br />

hastalıklarında ise TLC ve RV azalmıştır 82 .<br />

yardımıyla<br />

30<br />

FRC elde edildikten sonra spirometrik ölçümden elde edilen IC ve ERV<br />

RV= FRC – ERV ve TLC= FRC + IC elde edilir.


Şekil 6: Vücut pletismografı ile fonksiyonel rezidüel kapasitenin (FRC) ölçümü.<br />

Hava yolu direnci (Raw ) birim akımla oluşan basınç değişikliğidir 81 ve<br />

cmH2O/L/sn olarak ifade edilir. Belirli akciğer volümlerinde direncin ayrı ayrı<br />

ölçülmesine spesifik Raw (SRaw) denir. Raw ölçümü obstrüktif ve restriktif akciğer<br />

hastalıklarının ayrımında önemlidir. Obstrüktif hastalıklarda Raw artar. (Raw= alveoler<br />

basınç- agız içi basınç / hava akımı)<br />

Hava yolu iletkenliği (Gaw) hava yollarındaki basınç değişikliğiyle oluşan<br />

akımdır. Gaw, Raw’un çarpma islemine göre tersidir (resiprokudur) ve L/sn/cmH2O<br />

olarak ifade edilir. Her litre akciğer volümü için oluşan iletkenlik ise spesifik<br />

iletkenliktir (SGaw). Bu parametre hiperreaktiviteyi saptamada ve bronkodilatör etkiyi<br />

değerlendirmede önemlidir.<br />

31<br />

AC volümünü artışı ile havayollarının uzunluk (I) ve çapı artar. Havayolu<br />

direnci, çaptaki artışa uzunluktaki artışdan daha duyarlıdır. AC volümü arttıkça direnç


düşer. Raw ile volüm arasında negatif, kürvilineer korelasyon vardır. Gaw ile volüm<br />

arasında ise pozitif korelasyon vardır ve lineerdir 81 .<br />

Şekil 7: Akciğer hacimleri ve hava yolu direnci ve konduktans arasındaki ilişki<br />

Hava yolları kapatıldığında inspirasyondaki en yüksek basınç olan PImax<br />

inspirasyon kaslarının kuvvetini ölçer. Obstruktif havayolu hastalıkları gibi volümlerin<br />

arttığı durumlarda PImax azalır.<br />

Kapalı hava yollarına karşı ekspirasyondaki en yüksek basınç olan PEmax<br />

akciğer volümlerinin azaldığı durumlarda, nöromüsküler hastalıkta ve karın kas<br />

disfonksiyonunda azalır.<br />

Pemax ve PImax, suboptimal efor, solunum kas yorgunluğu, göğüs kafesi<br />

deformitesi, intrensik akciğer veya göğüs duvarı hastalıkları ölçümleri etkiler 80 .<br />

32


Şekil 8: Hava yolu dirençleri<br />

2.3.1. OUAS’ lı Hastalarda Akciğer Hacimleri<br />

Üst hava yollarının stabilitesinde solunum sistemi önemli bir role sahiptir.<br />

Bundan dolayı sistemin herhangi bir seviyesindeki disfonksiyon üst hava yollarındaki<br />

kollapsa neden olmaktadır. Kimi zaman tek neden bu olabileceği gibi komplike veya<br />

izole bireysel faktörler de direk yada indirek yolla hava yolu kollapsına katkıda<br />

bulunmaktadır.<br />

Solunum sisteminin bir parçası olan akciğerler de OUAS da önemli bir role<br />

sahiptir.Tarihsel süreçte ilk Seiker ve arkadaşları 1955 yılında kardiopulmoner<br />

sendromlu iki hastada cheyne stokes solunumuna oksijen saturasyonunda<br />

dalgalanmaların eşlik ettiğini göstermişlerdir. Aynı çalışmada total akciğer<br />

kapasitesinde %20 lik düşüş ve ERV de %50 azalma saptamışlardır. Akciğer<br />

hacimlerindeki bu düşüşün oksijen desaturasyonuna katkıda bulunduğu ve bu<br />

sendromda obezitenin primer faktör olduğu sonucuna varmışlardır 83 .<br />

Daha sonra Burwell ve arkadaşlarının 1956 yılında yaptıkları bir çalışmada kilo<br />

kaybı ile total vital kapasitenin 1.6 dan 4.2 l yükseldiğini ve bu artışda en önemli<br />

değişikliğin ERV’deki 0.46 dan 1.8 litreye çıkan artış olduğunu göstermişlerdir 84 .<br />

33


Howland Auchincloss ve Robert Gilbert 1959 yılında obezite hipoventilasyon<br />

sendromu olan 21 hastadan oluşan çalışmalarında ERV de düşüş saptamışlardır 85 .<br />

Gestaut ve arkadaşlarının 1966 yılında yaptıkları çalışmada hastaların<br />

spirometrik incelemelerinin normal olduğunu ancak ERV de farklılıklar saptamışlar ve<br />

beklenen 1000 ml ekspiratuar rezerv hacmini yaklaşık 420 ml olarak bulmuşlardır 86 .<br />

Zaman içinde yapılan pek çok çalışmada ağır horlamada ve OUAS da akciğer<br />

hacimlerinde düşme bulunmuştur 87,88 .<br />

OUAS da akciğer hacimlerindeki değişiklikler OUAS ın sebebi mi yoksa<br />

hastalığın ciddiyetine katkıda mı bulunuyor tam netlik kazanmamıştır.<br />

OUAS tan şüphelenilen hastalarda akciğer fonksiyon testlerinin teşhisteki yerini<br />

amaçlayan pek çok çalışma yapılmış 89,90 ve ilk kez Sanders ve arkadaşları OUAS lı<br />

hastaların akım volüm halkasında testere paternini tanımlamışlardır 91 .<br />

Haponik ve arkadaşları da uyku bozukluğu olan hastaların %40 ında anormal<br />

akım-volüm eğrisi saptamışlar ve bu normalliğin intratorasik obstruksiyondan ziyade<br />

ekstrapulmoner faktörler nedeni ile olduğunu, çoğu hastada solunum fonksiyon<br />

testlerinin normal sınırlarda olduğunu göstermişlerdir 89 .<br />

Son yıllarda akciğer hacimlerinin üst hava yollarında OUAS patogenezinde<br />

önemli bir faktör olan farenksin kollabe olma eğiliminde etkli olduğunu gösteren<br />

çalışmalar mevcuttur.<br />

Karbondioksite ventilatuar cevap<br />

OUAS lı hastalarda sağlıklı kişilere göre karbondioksite ventilatuar cevapta<br />

farklılıklar bulunmuştur. CO2 sensitivitesi bazı çalışmalarda düşük 92 saptanırken,<br />

bazılarında değişiklik gözlenmemiş. 93 Ancak CO 2 sensitivisinin artmış 94 olarak<br />

bulunduğu yayınlar da mevcuttur.<br />

OUAS lı hastalarda uyku sırasında akciğer hacimleri ve oksijen saturasyonu<br />

34<br />

OUAS lı hastalarda oksijen desaturasyonu sıkça rastlanılan bir durumdur.<br />

Apnenin uzunluğu 95 , apnenin tipi 96 gibi pek çok faktörden etkilenmektedir. Diğer<br />

önemli bir faktör de akciğer hacimleridir. Nokturnal desaturasyonun şiddeti uyanıkken<br />

ve supin pozisyonda ölçülen ERV’ye bağlı olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur 97 .


3.GEREÇ <strong>VE</strong> YÖNTEM<br />

Çalışmamız SB Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim<br />

Araştırma Hastanesi Göğüs 6 Kliniğinde, merkezimiz uyku laboratuarında Ocak 2008-<br />

Mayıs 2008 tarihleri arasında polisomnografi uygulanan, vücut pletismografisi<br />

kullanılarak akciğer hacimleri ve hava yolu direnç ölçümü yapılan hastalar ile<br />

gerçekleştirilmiştir. Yerel etik kurul onayı alınmıştır.<br />

3.1. Çalışma Grupları<br />

Hasta grubu Ocak 2008- Mayıs 2008 tarihleri arasında merkezimiz Uyku<br />

laboratuarında polisomnografi tetkiki uygulanmış, erişkin yaştaki hasta grubu ile<br />

gerçekleştirilmiştir. Hastalara çalışma hakkında bilgi verilmiştir. Çalışmaya<br />

katıldıklarına dair yazılı onamları alındıktan sonra kimlik bilgilerini, antropometrik<br />

özelliklerini, ek hastalıklarını, sigara anamnezini ve Epworth uykululuk skalasını içeren<br />

hasta bilgi formu doldurulmuştur. Tedavi altında olan hava yolu hastalığı ve/veya<br />

parenkimal akciğer hastalığı olanlar, aktif malignite nedeniyle tedavi görmekte olan<br />

hastalar, aktif akciğer infeksiyonu geçirmekte olanlar, toraks cerrahisi geçirmiş olanlar<br />

(abdomen cerrahisi, KBB- plastik cerrahi), uyku bozukluğu nedeni ile medikal ve/veya<br />

cerrahi tedavi gören hastalar ve araştırmayı kabul ettiğine dair yazılı onayı bulunmayan<br />

hastalar çalışma dışı bırakılmıştır.<br />

3.2. Antropometrik Özellikler<br />

kaydedildi.<br />

Her hastanın doğum tarihi öğrenildi. Boyu, kilosu ve boyun çevresi ölçüldü ve<br />

Vücut kitle indeksi(VKİ= BMI) = Hastanın ağırlığı (kg) / [ boy (m) ] ² olarak<br />

hesaplandı.<br />

Boyun çevresi ölçümü; krikotiroid membran hizasından yere paralel, bir hat üzerinde<br />

çepeçevre ölçülerek yapıldı ve kaydedildi.<br />

3.3. Polisomnografi<br />

35<br />

Elektroensefalografik ( C4A1 ve C3A2), bitemporal elektrookülografik, submental<br />

elektromiyografik ve elektrokardiyografik inceleme için elektrotlar yerleştirildi. Göğüs ve<br />

karın duvarındaki hareket değişikliklerini kaydetmek üzere basınç transduserine toraks ve<br />

abdominal pnömobantlar yerleştirildi. Pulseoksimetre hastanın parmaklarına bağlandı. En<br />

az altı saat olmak üzere Grass-Telefactor Comet cihazı ile sertifikalı uyku teknikeri<br />

tarafından video görüntüleri ile birlikte değerler kaydedildi.


American Sleep of Medicine (ASSM) 2007 rehberine göre uyku ve solunum<br />

skorlamaları yapıldı. Nasal hava akımının en az 10 saniye boyunca izlenmemesi apne,<br />

hava akımının en az 10 saniye boyunca %50 oranında düşme ve en az %3 oksijen<br />

saturasyonunda azalma ya da arousal gelişmesi ve yine soluk genliğinde en az 10 sn % 30<br />

dan fazla düşme ve oksijen saturasyonunda % 4’lük düşme hipopne olarak tanımlandı. Uyku<br />

saati başına düşen apne ve hipopnelerin toplam sayısını ifade eden apne/hipopne<br />

indeksine göre hastalar;<br />

Basit horlama AHİ 30 olarak 4 gruba ayrıldı.<br />

3.4. Vücut Pletismografisi<br />

36<br />

Hastalara merkezimiz Göğüs 6 Kliniğinde Jaeger Master Scope Body ile tüm<br />

vücut pletismografisi uygulandı. İşlem öncesi cihazın ısı, basınç ve nem kontrolü,<br />

volüm ve box basınç kalbirasyonu yapıldı. Hastalara işlem öncesi işlem hakkında bilgi<br />

verildi. Hastalar kabine oturtularak nazal hava akımını kesmek amacı ile burun bir<br />

mandal yardımı ile kapatıldı. Bu yöntemle FVC(%), FEV1 (%), FEV1/FVC(%),<br />

FEF25-75(%), FEF50, TLC, VC, RV, FRC ve hava yolu direnç ölçümleri yapıldı. Yaşa,<br />

boya ve kiloya göre beklenen (%) değerleri değerlendirilmeye alındı. İşlem en az 3 en<br />

çok 5 kez tekrarlandı ve yapılan en iyi ölçüm kabul edildi.


Şekil 9: Merkezimizde kullanılan vücut pletismografisi kayıt örneği<br />

3.5. İstatistiksel İncelemeler<br />

Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için<br />

Statistical Package for Social Sciences (SPSS) for Windows 15.0 programı kullanıldı.<br />

Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama,<br />

Standart sapma) yanısıra niceliksel verilerin karşılaştırılmasında normal dağılım<br />

gösteren parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında Oneway Anova testi ve<br />

farklılığa neden çıkan grubun tespitinde Tukey HDS testi kullanıldı. Niteliksel verilerin<br />

karşılaştırılmasında ise Ki-Kare testi kullanıldı. Sonuçlar %95’lik güven aralığında,<br />

anlamlılık p


4.BULGULAR<br />

Bu çalışma 0cak 2008 ile Mayıs 2008 tarihleri arasında SB Süreyyapaşa Göğüs<br />

Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi E.A Hastanesinde 26’sı (%24.8) kadın ve 79’u (%75.2)<br />

erkek olmak üzere toplam 105 olgu üzerinde yapıldı. Olguların yaşları 23 ile 76<br />

arasında değişmekte idi. Çalışmaya alınan tüm olguların yaş ortalaması 48.89±11.25,<br />

BMI ortalaması 30.79±5.02, boyun çevresi ortalamaları 41.7±3.93, % FEV1/FVC<br />

ortalamaları ise %76.16±9.73 olarak hesaplandı. Olguların %66.6’sı aktif sigara içicisi<br />

idi ve ortalama sigara içme süresi 27±20 paket-yıl olarak hesaplandı. Olguların<br />

%54.28’inde eşlik eden hastalık saptanmazken, %40.9’unda hipertansiyon eşlik<br />

etmekteydi. Apne hipopne indeksine göre 4 gruba ayrılan hastaların; %25.7’sine basit<br />

horlama tanısı, %21.9’una hafif OUAS tanısı, %22.9’una orta OUAS tanısı, %29.5’ine<br />

ise ağır OUAS tanısı kondu. (Şekil: 10)<br />

Basit<br />

25,7%<br />

Orta<br />

22,9%<br />

38<br />

TANI<br />

Hafif<br />

21,9%<br />

Ağır<br />

29,5%<br />

Şekil 10: Apne/Hipopne indeksine göre tanımlanan grupların dağılımı


Tablo 4: Uyku çalışması yapılan hastaların apne/hipopne indeksine göre tanıları ve<br />

antropometrik özellikleri<br />

B. Horlama Hafif OUAS Orta OUAS Ağır OUAS<br />

Ort±SD Ort±SD Ort±SD Ort±SD<br />

+ Yaş 42,78±11,07 48,39±6,87 52,33±11,51 51,93±11,98 0,005**<br />

+ BMI 29,09±4,32 30,24±4,12 30,90±5,55 32,62±5,38 0,050*<br />

+ Boyun Çevresi 39,26±4,07 43,00±3,46 41,67±3,04 42,84±4,06 0,001**<br />

++ Cinsiyet n (%) n (%) n (%) n (%)<br />

Kadın 12 (%46,2) 3 (%11,5) 5 (%19,2) 6 (%23,1)<br />

Erkek 15 (%19,0) 20 (%25,3) 19 (%24,1) 25 (%31,6)<br />

+ Oneway ANOVA Test<br />

++ Ki-kare test<br />

* p


80,00<br />

70,00<br />

60,00<br />

50,00<br />

40,00<br />

30,00<br />

20,00<br />

10,00<br />

0,00<br />

Şekil 11: Apne/ Hipopne indeksine göre tanımlanan grupların yaş dağılımı<br />

Apne/hipopne indeksine göre tanımlanan gruplar arasında BMI ortalamaları<br />

açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmaktadır (p


50,00<br />

45,00<br />

40,00<br />

35,00<br />

30,00<br />

25,00<br />

20,00<br />

15,00<br />

10,00<br />

5,00<br />

0,00<br />

Basit OUAS<br />

Şekil 12: Apne/ Hipopne indeksine göre tanımlanan grupların BMI Dağılımı<br />

Apne/Hipopne indeksine göre tanımlanan gruplarda olguların boyun çevresi<br />

ortalamaları yönünden, basit horlama grubundaki olguların boyun çevreleri, ağır (p:<br />

0.002; p


60,00<br />

50,00<br />

40,00<br />

30,00<br />

20,00<br />

10,00<br />

0,00<br />

Basit Horlama<br />

42<br />

Hafif OUAS<br />

Şekil 13: Apne/Hipopne indeksine göre tanımlanan grupların boyun çevresi uzunluğu<br />

dağılımı<br />

Orta OUAS<br />

Cinsiyete göre apne/hipopne indeksine göre tanımlanan gruplarda olguların<br />

dağılım oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmaktadır (p


Orta<br />

19,2%<br />

Basit<br />

46,2%<br />

Kızların Dağılımı<br />

Ağır<br />

23,1%<br />

Hafif<br />

11,5%<br />

Orta<br />

24,1%<br />

Basit<br />

19,0%<br />

Erkek Dağılım ı<br />

Hafif<br />

25,3%<br />

Ağır<br />

31,6%<br />

Şekil 14: Apne/hipopne indeksine göre tanımlanan gruplarda cinsiyete göre dağılımı<br />

Tablo 5: Apne/Hipopne indeksine göre tanımlanan gruplarda Epworth Uykululuk Skalası<br />

değerlendirilmesi<br />

Tanı grupları Epworth Uykululuk Skalası<br />

Ort±SD<br />

Basit Horlama 6,18±4,22<br />

Hafif OUAS 6,87±4,67<br />

Orta OUAS 7,79±4,82<br />

Ağır OUAS 8,00±5,11<br />

P 0,273<br />

Oneway ANOVA Test kullanıldı.<br />

Apne/hipopne indeksine göre tanımlanan gruplar arasında olguların epworth<br />

uykululuk skalasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).<br />

(Tablo:5)<br />

Tablo 6: Apne/Hipopne İndeksine Göre tanımlanan Gruplarda Ek Hastalıkların<br />

Değerlendirilmesi<br />

43<br />

Kadın Hastalar Erkek Hastalar


Basit Horlama Hafif OUAS Orta OUAS Ağır OUAS<br />

n (%) n (%) n (%) n (%)<br />

+ Hipertansiyon 8 (%29,6) 8 (%34,8) 11 (%45,8) 16 (%51,6) 0,322<br />

+ Tüberküloz 0 (%0) 2 (%8,7) 0 (%0) 1 (%3,2) 0,227<br />

+ Diğer 1 (%3,7) 1 (%4,3) 4 (%16,7) 6 (%19,4) 0,151<br />

+ Ki-kare test Diğer: Diabet ve Koraner arter hastalığını içermektedir<br />

. Apne/Hipopne indeksine göre tanımlanan gruplarda ek hastalık açısından<br />

gruplar arası anlamlı ilişki saptanmamıştır (p>0.05). (Tablo: 6)<br />

Tablo 7: Apne/Hipopne İndeksine Göre Tanımlanan Gruplarda Sigara Kullanımının<br />

++ Sigara<br />

Kullanımı<br />

++ Ex<br />

Smoker<br />

Değerlendirilmesi<br />

Sigara (paket/yıl)<br />

Sigarayı Bırakma<br />

Zamanı (ay)<br />

B. Horlama Hafif OUAS Orta OUAS Ağır OUAS<br />

n (%) n (%) n (%) n (%)<br />

Evet 16 (%22,9) 15 (%21,4) 16 (%22,9) 23 (%32,9)<br />

Hayır 11 (%31,4) 8 (%22,9) 8 (%22,9) 8 (%22,9)<br />

Evet 12 (%31,6) 6 (%15,8) 7 (%18,4) 13 (%34,2)<br />

Hayır 4 (%12,5) 9 (%28,1) 9 (%28,1) 10 (%31,3)<br />

Ort±SD<br />

(Medyan)<br />

24,50±18,95<br />

(20)<br />

32,53±94,79<br />

(0)<br />

Ort±SD<br />

(Medyan)<br />

24,60±17,67<br />

(19)<br />

50,40±65,25<br />

(24)<br />

Ort±SD<br />

(Medyan)<br />

39,18±19,98<br />

(36)<br />

91,68±129,30<br />

(10,5)<br />

Ort±SD<br />

(Medyan)<br />

24,56±20,67<br />

(25)<br />

56,87±86,24<br />

+ Oneway ANOVA Test ++ Ki-kare test* *p


Apne/hipopne indeksine göre tanımlanan ve sigara kullanım öyküsü olan<br />

toplam 70 olguda, sigarayı bırakmış olma ile OUAS şiddeti arasında istatistiksel olarak<br />

anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (p>0.05).<br />

Tanımlanan gruplarda sigara kullanım süresi ve sigara bırakma zamanları (ay<br />

olarak) yönünden istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmaktadır (p


BMI’ne göre apneik ve nonapneik gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı<br />

bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05). (Tablo:8)<br />

Tablo:9 Lojistik regresyon analizi ile değerlendirme sonuçları<br />

Ste<br />

p 1 a<br />

Yas (>45)<br />

Cinsiyet (Erkek)<br />

Boyun Cevresi<br />

Constant<br />

95,0% C.I.for<br />

EXP(B)<br />

B S.E. p Exp(B) Lower Upper<br />

-1,572 ,541 ,004 ,208 ,072 ,600<br />

,606 ,690 ,380 1,832 ,474 7,088<br />

,214 ,092 ,019 1,239 1,036 1,483<br />

-7,574 3,514 ,031 ,001<br />

a. Variable(s) entered on step 1: Yas, cinsiyet, boyun cevresi<br />

Apne/hipopne indeks derecesine yaş, cinsiyet ve boyun çevresi parametrelerinin<br />

etkilerini enter lojistik regresyon analizi ile değerlendirdiğimizde; modelin ileri düzeyde<br />

anlamlı (p


FEV1 % 94,30±14,99 94,04±16,52 97,74±14,63 92,99±18,39 0,748<br />

FEV1/FVC 74,91±9,69 74,75±8,10 78,92±10,02 76,18±10,63 0,418<br />

FEF 25-75 72,10±22,64 66,87±23,73 79,11±26,56 73,97±25,89 0,405<br />

FEF 50 75,20±23,21 72,20±25,07 81,54±28,93 76,38±27,01 0,665<br />

Oneway ANOVA Test kullanıldı.<br />

Apne/Hipopne indeksine göre tanımlanan gruplar arasında solunum<br />

fonksiyon testleri açısından anlamlı bir fark saptanmamıştır. (p>0.05). (Tablo:10)<br />

Tablo11 : Solunum fonksiyon testleri, akciğer volümleri ve sigara kullanımı arasındaki<br />

ilişki<br />

SİGARA N ORTALAMA SD P<br />

FVC Var 70 103.53 15.16 0.930<br />

Yok 35 130.25 16.23<br />

FEV1 Var 70 93.08 15.51 0.163<br />

Yok 35 97.7 17.27<br />

FEV1 FVC Var 70 75.13 9.9<br />

0.124<br />

Yok 35 78.23 8.9<br />

FEF 25-75 Var 70 69.61 23.09 0.040<br />

Yok 35 80.10 26.83<br />

FEF50 Var 70 73.79 23.91 0.156<br />

Yok 35 81.43 29.32<br />

ERV Var 70 92.9 41.93 0.335<br />

Yok 35 100.93 35.62<br />

VCİN Var 70 89.24 19.49 0.729<br />

Yok 35 87.82 20.56<br />

TLC Var 70 87.49 12.45 0.553<br />

Yok 35 86.01 11.02<br />

RV Var 70 64.13 27.18 0.348<br />

Yok 35 59.19 20.95<br />

İTGV Var 70 76.50 18.95 0.741<br />

Yok 35 75.21 18.26<br />

İC Var 70 102.65 20.29 0.893<br />

Yok 35 102.08 21.55<br />

Sigara kullanımı ve solunum fonksiyon testleri, akciğer hacimleri arasındaki<br />

ilişki değerlendirildiğinde, sigara kullanımı olan grupta, FEF 25-75 sigara kullanmayan<br />

gruba göre istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde düşük saptandı (p


Rtot 87,97±42,05 101,35±71,87 91,65±40,40 100,84±38,96 0,688<br />

Rin 0,23±0,10 0,31±0,27 0,24±0,11 0,25±0,08 0,336<br />

Rex 0,33±0,17 0,31±0,23 0,33±0,14 0,38±0,20 0,588<br />

Gtot 136,67±62,52 132,71±59,87 128,31±50,55 111,97±33,45 0,288<br />

Pemax 0,60±0,39 0,41±0,33 0,61±0,39 0,59±0,37 0,195<br />

Pimax 1,19±0,52 1,03±0,62 1,27±0,73 1,17±0,65 0,618<br />

Oneway ANOVA Test kullanıldı.<br />

Yapılan analiz sonucu gruplar arasında hava yolu dirençleri yönünden<br />

istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmamıştır. (p>0.05) (Tablo:12)<br />

Tablo13 : Boyun çevresi ile hava yolu direnci ve konduktans (Gtot) arasındaki ilişki<br />

N ORTALAMA SD P<br />

Rtot 1 53 86.96 43.89 0.068<br />

2 52 104.28 52.056<br />

Rin 1 53 0.24 0.17 0.406<br />

2 52 0.27 0.13<br />

Rex 1 53 0.30 0.16 0.049 *<br />

2 52 0.37 0.20<br />

Gtot 1 53 138.64 56.6 0.016 *<br />

2 52 114.32 44.5<br />

Pemax 1 53 0.57 0.41 0.576<br />

2 52 0.53 0.34<br />

Pimax 1 53 1.17 0.66 0.985<br />

2 52 1.72 0.60<br />

1: Kadınlarda boyun cevresi 38 cm altı alındı 2: Kadınlarda boyun cevresi 38 ve üstü alındı<br />

Erkeklerde boyun cevresi 43 cm altı alındı Erkeklerde boyun cevresi 43 cm ve üstü alındı<br />

Boyun çevresi ve hava yolu direnci, konduktans (Gtot) arasındaki ilişkiyi<br />

değerlendirmek için student t testi yapıldı. Boyun çevresi ile Rex ve Gtot arasında<br />

istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulundu. (Boyun çevresi arttıkça Rex azalmakta, Gtot<br />

artmakta) (Tablo:13)<br />

Tablo 13: Apne/Hipopne indeksine göre tanımlanan gruplarda Akciğer Hacimlerinin<br />

değerlendirilmesi<br />

48<br />

B.Horlama Hafif OUAS Orta OUAS Ağır OUAS<br />

Ort±SD Ort±SD Ort±SD Ort±SD<br />

P


ITGV 77,64±18,95 80,95±23,01 75,97±14,78 71,16±17,13 0,273<br />

RV 63,25±19,61 65,70±30,61 63,35±20,69 58,77±29,05 0,783<br />

TLC 89,19±10,07 89,60±14,38 86,76±11,60 83,34±11,38 0,178<br />

VC IN 92,19±19,78 92,80±18,73 85,20±19,39 85,56±20,63 0,342<br />

ERV 100,46±42,52 101,75±37,57 100,01±43,20 75,78±28,28 0,039*<br />

IC 103,76±20,29 101,37±16,30 102,81±20,66 101,88±24,33 0,978<br />

Oneway ANOVA Test kullanıldı.<br />

49<br />

Apne/Hipopne indeksine göre tanımlanan gruplarda akciğer hacimlerinden<br />

ITGV, RV, TLC, VC IN’de OUAS şiddetine göre istatistiksel olarak anlamlı bir<br />

farklılık bulunmamaktadır (p>0.05). Sadece ERV’de istatistiksel olarak anlamlı farklılık<br />

bulunmaktadır (p


.<br />

200,00<br />

150,00<br />

100,00<br />

50,00<br />

0,00<br />

Şekil 15: Apne/Hipopne indeksine göre tanımlanan gruplarda ERV düzeyleri ile ilişkisi<br />

Tablo 14: Apne/Hipopne indeksine göre tanımlanan gruplarda ölçülen ERV ile BMI ve<br />

Boyun Çevresi arasındaki korelasyonu<br />

50<br />

31<br />

47<br />

51<br />

Hafif OUAS<br />

Orta OUAS<br />

Ağır OUAS


BMI Boyun Çevresi<br />

r p r p<br />

Basit horlama- ERV -0,087 0,666 -0,182 0,363<br />

Hafif OUAS -ERV -0,337 0,116 -0,087 0,694<br />

Orta OUAS-ERV -0,386 0,062 -0,349 0,095<br />

Ağır OUAS-ERV -0,250 0,199 0,015 0,938<br />

Tüm olgularda ERV -0,313 0,001** -0,181 0,069<br />

r: Pearson korelasyon analizi<br />

**p0,05).<br />

Hafif OUAS tanısı alan olguların ERV düzeyleri ile BMI arasında negatif<br />

yönde (ERV arttıkça BMI düzeyi düşmekte) orta düzeyde ilişki vardır ancak bu<br />

istatistiksel olarak anlamlı değildir (r:-0,337; p:0,116); ERV ile boyun çevresi arasında<br />

anlamlı ilişki görülmemektedir (r:-0,087; p:0,694).<br />

Orta OUAS tanısı alan olguların ERV düzeyleri ile BMI arasında negatif yönde<br />

orta düzeyde ve anlamlılığa yakın olmakla beraber anlamlı ilişki görülmemektedir<br />

(r:-0,386; p:0,062); ERV ile boyun çevresi arasında da yine negatif yönde, orta düzeyde<br />

ve anlamlığa yakın ancak anlamlı bulunmayan ilişki görülmektedir (r:-0,349; p:0,095).<br />

Ağır OUAS tanısı alan olguların ERV düzeyleri ile BMI arasında negatif<br />

yönde (ERV arttıkça BMI düzeyi düşmekte) orta düzeyde ilişki olmasına rağmen bu<br />

istatisitksel olarak anlamlı değildir (r:-0,250; p:0,199); ERV ile boyun çevresi arasında<br />

anlamlı ilişki görülmemektedir (r:-0,015; p:0,938).<br />

Tüm olgularda ERV düzeyleri ile BMI arasında ilişkiye bakıldığında; negatif<br />

yönde (ERV arttıkça BMI düzeyi düşmekte) orta düzeyde ve istatistiksel olarak ileri<br />

düzeyde anlamlı ilişki görülmektedir (r:-0,313; p:0,001); ERV ile boyun çevresi<br />

arasında da negatif yönlü zayıf bir ilişki görülmesine rağmen bu anlamlı bulunmamıştır<br />

(r:-0,181; p:0,069). (Şekil 16)<br />

51


40,00<br />

30,00<br />

BMI 50,00<br />

20,00<br />

10,00<br />

0,00<br />

0,00<br />

50,00<br />

52<br />

100,00<br />

ERV<br />

150,00<br />

Şekil 16 : Tüm olgularda ERV ile BMI ilişkisi<br />

200,00<br />

250,00


5.TARTIŞMA<br />

Obstruktif uyku apne sendromunun oluşumundaki temel mekanizma üst<br />

solunum yolundaki daralmadır. Bu daralmada, mekanik etkenler, obezite, boyun<br />

çevresi, cinsiyet gibi antropometrik özellikler ve bunların yanı sıra farinksin kollabe<br />

olma eğilimi rol oynamaktadır. Faringeal kollapsın nedeni halen tam olarak<br />

anlaşılmamakla birlikte araştırmacılar, üst hava yolundaki darlığın uykuya bağlı farinks<br />

dilatatör kas aktivitesindeki düşme ve farinksin anatomik yapısı ile ilgili olduğu<br />

görüşündedirler 98,99 . Farenksin kollabe olma eğilimini etkileyen önemli faktörleden biri<br />

de akciğer hacimleridir. Bu çalışmada sonuçlar OUAS lı hastaların antropometrik<br />

özellikleri, solunum fonksiyon testleri, akciğer hacimleri ve hava yolu rezistansları,<br />

apne hipopne indeksi ile ilişkilendirilerek tartışılmıştır. Çalışmamızda apne hipone<br />

indeksi 30’un üzerinde olan ağır OUAS grubunda diğer gruplar ile karşılaştırıldığında<br />

ekspiratuar rezerv volüm düşük bulunmuştur ( %75.78± 28.28) p


hastalarda da sıklıkla izlenmesi nedeniyle tarama testi olarak kullanılamayacağı<br />

sonucuna varılmıştır 100 . Solunum fonksiyon testleri ve uyku hastalıkları ilişkisi ileriki<br />

tarihlerde yapılan çalışmalarda araştırılmaya devam eden bir konu olmuştur. Solunum<br />

fonksiyon testi parametreleri ile OUAS ağırlık derecesi arasındaki ilişkiye bakıldığında<br />

1985 yılında Kriger ve arkadaşlarının 101 ,1990 yılında da Stauffer ve arkadaşlarının 102<br />

çalışmalarındaki benzer sonuçlar gibi FEV1 %, FVC% , FEV1/FVC, FEF 25–75 ve FEF<br />

50 de gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmadığı görülmüştür. Bu çalışmada akım<br />

volüm eğrileri üzerinden bir değerlendirme yapılmamıştır.<br />

Hava yolu hastalıklarının en önemli nedenlerinden biri olan sigara içiciliği<br />

solunum fonksiyon testlerinde birtakım farklılıklar meydana getirebilir. Bunlardan<br />

özellikle FEF 25-75 deki azalma, küçük hava yolu hastalığının ilk ve en erken<br />

göstergesidir 103 .<br />

Çalışmamızda sigara içen hasta grubunda apne hipopne indeksinden bağımsız<br />

olarak FEF 25-75 de azalma saptanmıştır (p0.05).<br />

54<br />

OUAS lı hastalarda uyanıklıkta akciğer hacimleri ve hava yolu dirençleri<br />

değişiklikleri üzerine pek çok çalışma yapılmıştır. Uyku sırasında sağlıklı insanlarda,<br />

üst hava yolu rezistansı artar ve fonksiyonel rezidüel kapasite düşer 108 . Sağlıklı kişilerde<br />

yapılan çalışmalarda uyanıklıkta akciğer hacimlerindeki pasif değişikliklerin, farinks<br />

hava yolu genişliği ve kollabe olma eğiliminde önemli olduğu gösterilmiştir 93,109 .<br />

Stanchina ve arkadaşları sağlıklı insanlarda ekstratorasik basınç uygulanarak akciğer<br />

hacimlerinin azaltılması ile farinks kollapsı ve hava yolu direncinde artış olduğunu


saptamışlardır 110 . Ayrıca akciğer hacimleri otururken ve supin pozisyonda iken<br />

değişiklik gösterir 111 . Obezite de akciğer hacimlerini etkileyen diğer önemli bir<br />

etkendir 83 . Stauffers ve arkadaşlarının yaptıkları bir diğer araştırmada ise uyku apneli<br />

hastalarda TLC ve FRC de kontrol grubuna göre düşüş saptamışlar ancak BMI ile<br />

korele ettikleri zaman apne hipopne indeksi ile TLC ve FRC de anlamlı fark<br />

saptamamışlardır 102 . Bu çalışmada AHI ne göre gruplar arasında fonksiyonel rezidüel<br />

kapasite ve hava yolu dirençleri arasında anlamlı fark bulunmamıştır. Stauffers ve<br />

arkadaşlarının çalışmasında ölçümler hasta supine pozisyonda iken yapılmıştır. Bu<br />

çalışmada ise hastalar oturur pozisyonda iken yapılmıştır. İki çalışma arasında bulunan<br />

bu farklılığın, ölçüm sıarasında hastaların pozisyonlarının faklı olduğundan<br />

kaynaklandığı düşünülmüştür.<br />

Ekspiratuar rezerv volüm, normal soluk vermenin devamında yapılacak<br />

maksimum soluk verme ile akciğerlerden çıkarılan hava miktarı olarak<br />

tanımlanmaktadır. ERV vital kapasitenin %25 ini oluşturur ve VC deki artma veya<br />

azalma ile değişkenlik gösterir. Appelberg ve arkadaşları çalışmamızdaki sonuçlar ile<br />

benzer olarak apne hipopne indeksi arttıkça ekspiratuar rezerv volumde düşüklük<br />

saptamışlardır 112 . Çalışmamızda ERV ağır OUAS grubunda anlamlı şekilde düşük<br />

saptanmıştır. Tüm olgularda ERV ve BMI arasında negatif yönde; orta düzeyde ve<br />

istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı ilişki saptanmıştır. (r:-0,313; p:0,001). Ayrıca<br />

ağır OUAS tanısı konan hastalarda da bu ilişki gözlenmekte idi. (r:-0,015; p:0,938).<br />

55<br />

Sağlıklı kişilerde hava yolu rezistansının %50 sini burun, ağız ve üst solunum<br />

yolları, %30 unu trakea ve bronşlar, %20 sini ise küçük hava yolları oluşturur. Birim<br />

akımla oluşan basınç değişimi ( ağız ile alveol basıncı arasındaki fark) olarak<br />

tanımlanan Raw hava yolu obstruksiyonlarında artış gösterir.<br />

Normal fizyolojide hava yolu rezistansı solunan gazın vizkozitesinden, hava<br />

akımının şeklinden ve hava yollarının kesit alanından etkilenir. Ayrıca bilindiği üzere<br />

direnç, birim akımdaki basınç değişikliği olup hava yolu çapının dördüncü kuvveti ile<br />

ters orantılıdır. OUAS patogenezinde üst hava yolunda darlık mevcuttur. Bu darlık<br />

gerek mekanik gerekse farinkse etki eden etkenler sonucu farinks kollapsına bağlı<br />

olarak hava yolunu daraltmıştır ve buna bağlı direnç artmıştır. Çalışmamızda OUAS<br />

ağırlık derecesi ile hava yolu dirençleri arasında fark saptanmazken apne hipopne<br />

indeksinden bağımsız boyun çevresi ve hava yolu dirençleri arasındaki ilişkide boyun


çevresi arttığında hava yolu direncinde artış, konduktansda (Gaw= 1/Raw) azalma<br />

saptanmıştır.(Boyun çevresi kadınlarda üst sınır 38, erkeklerde 43 cm alındı 34 )<br />

Bu çalışma sonuçlarının ana hedefi olan OUAS şiddeti ile hava yolu dirençleri<br />

ve akciğer hacimleri arasında ilişkiye bakıldığında ERV dışındaki parametrelerde<br />

anlamlı fark saptanmamıştır ancak hastaların antropometrik özelliklerinin gruplar<br />

arasında farklılıklar gösterdiği gözlenmiştir.<br />

Çalışmada basit horlama grubunda, yaş ortalaması diğer gruplara göre düşük<br />

bulunmuştur. ( p


OUAS bilindiği üzere pek çok hastalığa eşlik etmektedir. Bunların başında<br />

hipertansiyon 120 , koroner arter hastalığı, glukoz intoleransı ve diabet gelmektedir.<br />

Sistemik hastalıklardan hipertansiyon, kalp yetmezliği, koroner arter hastalığı, diabet ve<br />

tüberküloz öyküsü sorgulandığında çalışmaya alınan hastaların % 54.28 inde tanı<br />

konmuş ek hastalık yoktu. 5 hastada diabet, 4 hastada koroner arter hastalığı mevcutken<br />

hipertansiyon hastaların %40.95’ine eşlik ediyordu. 2000 yılında Nieto ve arkadaşları<br />

hipertansiyon ve uyku apne sendromu arasında bağımsız bir ilişkiyi toplum tabanlı bir<br />

çalışmada göstermişlerdir 121 . Çalışmamızda da eşlik eden hastalıklar ile apne hipone<br />

indeksinin şiddeti arasında anlamlı fark saptanmamıştır ancak oransal olarak<br />

hipertansiyon en çok eşlik eden hastalıktır.<br />

Ayrıca çalışmamızda OUAS da gündüz uykululuk durumunu değerlendirmek<br />

için en yaygın kullanılan Epworth uykululuk skalası 122 kullanılmıştır. Çalışmada OUAS<br />

ağırlık derecesi ile Epworth uykululuk skoru arasında bir ilişki saptanmamıştır. Chervin<br />

ve arkadaşları 123 çalışmamızdaki sonuçlar ile benzer şekilde AHI ile ESS skoru arasında<br />

bir ilişki saptamazken AHI artışı ile ESS skorunda artış olduğunu 124 gösteren çalışmalar<br />

da mevcuttur.<br />

57<br />

6. SONUÇ


Bu çalışmada OUAS saptanan hastalarda AHI artışı ile ERV de azalma<br />

saptanmıştır. Diğer akciğer volümleri ile böyle bir ilişki saptanmamıştır. Yine OUAS<br />

tanısı alan hastalarda, değişik ağırlık derecelerinde hava yolu dirençlerinde ve<br />

iletkenliğinde bir değişiklik olmadığı görülmüştür. Bu ölçümler gerçek zamanlı<br />

olmadığı için sadece yapısal bir ilişkinin olup olmadığını göstermektedir. Uyku<br />

durumunda gerek solunum sisteminin yapısında gerek hava akımında değişiklikler<br />

olmaktadır. Bu nedenle, hasta uyanık ve oturur pozisyonda iken yapılan ölçümler ile;<br />

apnelerin ortaya çıktığı uyku sürecinde gerçek zamanlı bir ölçüm yapabilmek oldukça<br />

zordur. Hasta grupları ile ölçümler arasında genel olarak bir ilişki bulunamamasının bu<br />

farklılıktan kaynaklandığı sonucuna varılmıştır.<br />

Sonuç olarak; OUAS şiddeti hava yolu direnci ve akciğer hacimlerinden<br />

etkilenmemektedir.<br />

OUAS ağırlık derecesi ve akciğer hacimlerinin arasındaki ilişkiyi daha net<br />

ortaya koyabilmek için bu konuda daha geniş kapsamlı çalışmalara gereksinim olduğu<br />

görüşündeyiz.<br />

58<br />

7. KAYNAKLAR


1 . American Academy of Sleep Medicine. ICSD-2: The International Classification of Sleep Disorders.<br />

Diagnostic and Coding Manual, Ed.2, Westchester, Illinois: AASM,2005.<br />

2 . Artwood CW, Obstructive sleep apnea: Clinical Presentation in Sleep Syllabus. 2006; 44-48<br />

3 White DP. Pathogenesis of obstructive and central sleep apnea. Am J Respir Crit Care Med<br />

2005;172:1363–1370<br />

4 . Köktürk O, Köktürk N. Obstrüktif uyku apne sendromu fizyopatolojisi. Tüberküloz ve Toraks<br />

1998; 46(3):288-300<br />

5 . Dement W: History of Sleep Physiology and Medicine In: Kryger MH , Roth T , Dement WC<br />

Principles and Practice of Sleep Medicine. Philadelphia : W.B. Saunders Company ; 2005: 1-1<br />

6 . Shapiro CM, Goll CC, Cohen GR,et. Al: Heat production during sleep.J Appl Physiol<br />

1984;56:671-677<br />

7 . Bonnet MH, Berry RB. Arand DL. Metabolism during normal, fragmented, and recovery sleep J<br />

Appl Physiol 71: 1112-1118, 1991; 8750-7587/91<br />

8 . Köktürk O. Uykuda solunum bozuklukları. Tarihçe, tanımlar, hastalık spektrumu ve boyutu.<br />

Tüberküloz ve Toraks dergisi 1998; 46(2): 187-92 .<br />

9 . Pack, AI. Obstructive sleep apnea. Advances in Internal Medicine. 1994;39:517<br />

10 .Diagnostic Classification Steering Committee, Thorpy MJ, Chairman:International Classification<br />

of Sleep Disorders: Diagnostic and Coding Manual. Rochester, Minn, American Sleep<br />

DisordersAssociation,1990.<br />

11 . Euler C von. Breathing Behavior. In: Euler C von, Lagercrantz H, editors. Neurobiology of the<br />

Control of Breathing. New York: Raven Press, 1986: 3-8<br />

12 . Feldman JL, Smith JC, McCrimmon DR, Ellenberger HH, Speck DF. Generation of respiratory<br />

pattern in mammals. In: Cohen A, editor. Neural controle of rythmic movements in vertebrates.<br />

New York: John Wiley &sons, Inc, 1988: 73-100.<br />

13 . Bolton CF, Chen R, Wigdiks EFM, Zifko UA. Anatomy and physiology of the nervous system,<br />

control of respiration. In: Neurology of Breathing. United States of America, 2004;2 19-35.<br />

14 . Hedenström H. Selection of lung function tests and interpretation of their<br />

results. Department of Clinical Physiology, Faculty of Medicine, Uppsala University, Thesis, 1986.<br />

15 . Douglas NJ, White DP, Pickett CK, Weil JV, Zwillich CW. Respiration during sleep in normal<br />

man. Thor 1982; 37:840-844.<br />

16 . Muller NL, Francis PW, Gurwitz D, Levison H, Bryan AC. Mechansim of hemoglobin<br />

desaturation during rapid-eye-movement sleep in normal subjects and in patients with cystic<br />

fibrosis. Am Rev Respir Dis 1980; 121:463-469<br />

17 . Hudgel DW, Devadatta P. Decrease in functional residual capacity during sleep in normal<br />

humans. J Appl Physiol 1984; 57:1319-1322


18 . Bryan AC, Muller NL. Lung mechanics and gas exchange during sleep. Sleep 1980; 3:401-406<br />

19 . Douglas NJ;Control of ventilation during sleep.clin Chest Med 6:563-575,1985<br />

20 . Fraser RS, Müler NL, Colman NC, Pare PD; Fraser at, d Pare’s 1999 Diagnosis of Diseases<br />

of the Chest, 4th ed. Philadelphia<br />

21 . The ASSM Manual for the scoring of sleep and associated events, 2007<br />

22 . İtil O. Uyku bozuklukları sınıflaması ve tanımlar. Uyku Bozuklukları Toraks Derneği Okulu<br />

Merkezi Kurslar 2002; Ankara.--Güven Fırat S. Solunumsal olayların skorlanması Uyku<br />

Bozuklukları Toraks Derneği Okulu Merkezi Kurslar 2005, Ankara<br />

23 . Ulukavak Ç. Uykuya bağlı solunum bozukluklarında sınıflama ve tanımlar. Uyku Bozuklukları<br />

Toraks Derneği Okulu Merkezi Kurslar 2005, Ankara<br />

24 . Young T Patla M DempseyJ et al. The occurence of sleep disordered breathing among middle<br />

aged adults N Engl JMed 1993 328 1230-1235<br />

25 . Davies, Robert J. O. Stradling, John R. The epidemiology of sleep apnoea. Thorax. 51(2S)<br />

Supplement 2:65S-70S, August 1996.<br />

26 . Köktürk O, Tatlıcıoğlu T, Kemaloğlu Y, Fırat H, Çetin N. Habituel horlaması olan olgularda<br />

obstrüktif sleep apne sendromu prevalansı.Tüberküloz ve Toraks 1997;45:7-11.<br />

27 . Richter DW, Spyer KM: Studying rhytmogenesis of breathing: comparison of in vivo and in vitro<br />

models. Trends Neurosci 24: 464-472, 2001<br />

28 . Schwab RJ, Goldberg A, Pack A. Sleep apnea sydromes in Fishman’s Pulmonary Disease and<br />

Disorders, A. Fishman Editor. 1998, Mc Graw Hill Book: Newyork. p. 1617-1637<br />

29 . Kryger M.H., Roth T., Dement W.C.: Principles and Practice of Sleep Medicine, thirdedition,<br />

WB Saunders Company, 2000<br />

30 . Gami AS, Caples SM, Somers VK: Obesity and obstructive sleep apnea.Endocrinol Metab Clin<br />

North Am 32: 869-94, 2003<br />

31 . Douglas NJ, Polo O. Pathogenesis of obstructive sleep apnoea/hypopnoea sydrome. Lancet 1994;<br />

344(8923):653-655.<br />

32 . Scharf S. Seiden L. Demore J et al. Racial differences in clinical presentation of patients with<br />

sleep-disordered breathing. Sleep Breath 2004;8;173-183<br />

33 . Cistulli PA. Craniofacial abnormalities in obstructive sleep apnoea: implications for treatment.<br />

Respirology 1996;1:167–174<br />

34 . Stradling JR, Crosby JH. Predictors and prevalence of obstructive sleep apnoea and snoring in 1001<br />

middle aged men. Thorax 1991; 46: 85-90<br />

35 . Strohl KP, Saunders NA, Feldman NT, Hallett M. Obstructive sleep apnea in family members. N<br />

Engl J Med 1978;299:969–973<br />

36 . Redline S, Tishler PV. The genetics of sleep apnea. Sleep Med Rev 2000;4:583–602


37 . Choi, A.M.K. Genetics of obstructive sleep apnea and related phenotypes. American<br />

Journal of Respiratory Cell and Molecular Biology 2004; 21 (2): 35-8.<br />

38 . Alfazer S, Çuhadaroğlu Ç, Tülek B, Aydemir N, Erelel M, Erkan F. Uyku apne hipopne<br />

sendromu genetik ilişkisi: HLA doku grubu analizi. Solunum 2003; 5(2):54-58<br />

39 . Ohayan M, Guilleminault C, Priest R, et al. Snoring and breathing pauses during sleep; telephone<br />

interview survey of a United Kingdom population sample. BMJ 1997; 314;860-863<br />

40 . Gottlieb DJ, Yao Q, Redline S, Ali T, Mahowald MW. Does snoring predict sleepiness<br />

independently of apnea and hypopnea frequency Am J Respir Crit Care Med 2000;162:1512–1517.<br />

41 . Köktürk O; Uykuda solunum bozuklukları; Türk Toraks derneği V Kış Okulu Notları 2006;<br />

Selçuk/İzmir<br />

42 . Deegan PC, McNicholas WT. Predictive value of clinical features for the obstructive sleep<br />

apnoea syndrome. Eur Respir J 1996;9:117–124<br />

43 . Kiely JL, Murphy M, McNicholas WT. Subjective efficacy of nasal CPAP in the obstructive<br />

sleep apnoea syndrome: a prospective controlled study. Eur Respir J 1999;13:1086–1090<br />

44 . Johns M Reliability and factor analysis of the Epworth Sleepiness Scale. Sleep 1991;14; 540-545<br />

45 . Johns MW (2000) Sensitivity and specificity of the multiple sleep latency test (MSLT), the<br />

maintenance of wakefulness test and the Epworth Sleepiness Scale: failure of the MSLT as a gold<br />

standard. J Sleep Res 9(1):5–11<br />

46 . Chervin RD, Aldrich MS (1999) The Epworth Sleepiness Scale may not reflect objective<br />

measures of sleepiness or sleep apnea. Neurology 52(1):125–131<br />

47 . Fong S, Ho C, Wing Y (2005) Comparing MSLT and ESS in the measurement of excessive<br />

daytime sleepiness in obstructive sleep apnoea syndrome. J Psychosom Res 58(1):55–60<br />

48 . Carskadon MA, Dement WC, Mitler MM, Roth T, Westbrook PR, Keenan S. Guidelines for the<br />

Multiple Sleep Latency Test (MSLT): a standard measure of sleepiness. Sleep 1986;9:519–524<br />

49 . Sangal RB, Thomas L, Mitler MM. Maintenance of Wakefulness Test and Multiple Sleep<br />

Latency Test. Chest 1992;101:898–902<br />

50 . Bennett LS, Stradling JR, Davies RJ. A behavioural test to assess daytime sleepiness in<br />

obstructive sleep apnoea. J Sleep Res 1997;6:142–145<br />

51 . Whyte KF, Allen MB, Jeffrey AA, Gould GA, Douglas NJ. Clinical features of the sleep<br />

apnoea/hypopnoea syndrome. Q J Med 1989;72:659–666<br />

52 . Karasulu AL. Obstrüktif Uyku Apne Hipopne(OUAH) Sendromu Tanısı. Uykuda Solunum<br />

Bozuklukları Toraks Derneği Okulu Merkezi Kurslar 2005, Ankara.<br />

53 . Köktürk O. Obstrüktif uyku apne sendromu. Üst solunum yolunun görüntülenmesi. Tübeküloz ve<br />

Toraks 1999; 47:250-254<br />

54 . Scwab RJ. Upper airway imaging. Clin Chest Med 1998; 19(1):33-54.


55 . Practice Committee of the American Sleep Disorders Association. Practice parameters for the<br />

indications for polysomnography and related procedures. Sleep 1997;20:406–422.<br />

56 . ATS/ACCP/AASM Taskforce Steering Committee. Executive summary on the systematic review<br />

and practice parameters for portable monitoring in the investigation of suspected sleep apnea in<br />

adults. Am J Respir Crit Care Med 2004;169:1160–1163<br />

57 . Köktürk O. Uykunun izlenmesi(1). Normal uyku. Tüberküloz ve Toraks 1999; 47 (3):372-380.<br />

58 . Köktürk O; Polisomnografide EEG, EOG ve EMG kayıdı, temel bilgiler Türk Toraks Derneği 10.<br />

Yıllık Kongresi Mezuniyet Sonrası Eğitim Kursları 2007<br />

59 . Köktürk O; Polisomnografi Skorlamada Yenilikler (uyku evreleri) Türk Toraks Derneği Okulu<br />

11. Yıllık Kongre Kursları 2008<br />

60 . Karasulu L, Solunumsal Skorlama Türk Toraks Derneği Okulu 11. Yıllık Kongre Kursları 2008<br />

61 . American Sleep Disorders Association: International Classification of Sleep<br />

Disorders:Diagnostic and Coding Manual, Diagnostic Classification Steering Committee, Eds.:<br />

Thorpy, M.J., Ochester, M.N.: American Sleep Disorders Association, Allen Press Inc., Lawrence,<br />

Kansas, 1990<br />

62 . Köktürk O, Ulukavak Çiftçi T. Obstrüktif uyku apne sendromu. Genel önlemler ve medikal<br />

tedavi. Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2002; 50(1): 119-24.<br />

63 . Schidt Nowara W. Lowe A, Wiegand L, Carwright R, Perez Guerra F, Menn S. Oral appliances<br />

for the treatment of snoring and obstructive sleep apnea: a review. Sleep 1995; 18:501-510<br />

64 . Wiegand L, Zwilllich CW. Obstructive sleep apnea. Disease a month 1994; 40:199-252<br />

65 . Riley RW, Powell NB,Guilleminault C, Clerk A, Torell R; Obstructive sleep apnea- Trends in<br />

therapy. West J Med 1995; 162;143-148<br />

66 . Kemaloğlu Y, Köktürk O. Obstrüktif uyku apne sendromu cerrahisi. Uykuda Solunum<br />

Bozuklukları Toraks Derneği Okulu Merkezi Kurslar 2005, Ankara<br />

67 . Masdon JL, Magnuson JS, Youngblood G: The effects of upper airway surgery for obstructive<br />

sleep apnea on nasal continuous positive airway pressure settings. Laryngoscope 114 : 205-207,<br />

2004<br />

68 . Peppard PE, Young T, Palta M, Skatrud J: Prospeetive study of the association between sleep-<br />

disordered breathing and hypertension, N Engl ] Med 2000;342:1378-1384<br />

69 . Barbe F, Pericas, Munoz A,et al:Autamobile aeeidents in patients vvith sleep apnea syndrome.<br />

An epidemiologieal and mechanistie study.Am] Respir Crit Care Med 1998;158:18,22<br />

70 . Hack M, Davies R], Mullins R, et al: Randomised prospective parallel trial of therapeutic versus<br />

subtherapeutic nasal continuous positive airway pressme on simulated steering performance inpa-<br />

rients with obstrucrive sleep apnoea. Thorax 2000;55:224-231<br />

71 . Fulda S, Schulz H: Cognitive dysfunetion in sleep disorders. Sleep Med Rev 2001;5:423-445


72 . Shahar E, Whitney CW: Redline S, et al: Sleep-disordered breathing and eardiovaseular disease:<br />

Cross-seerional results of the Sleep Heart Health Study. Am ] Respir Crit Care Med<br />

2001;163:19-25<br />

73 . Karacan 1, Karatas M: Erectile dysfuncrion in sleep apnea and ,esponse ta CPAP.] Sex Marital<br />

Ther 1995;21 :239-247<br />

74 . Means MK, Lichstein KL, Edinger]D, et al: Changes in depressive symptoms af ter continuous<br />

positive airway pressure treatment for obstrucrive sleep apnea. Sleep Breath 2003;7:31-42.<br />

75 . Ip M, Lam B, Ng M, et al: Obstmctive sleep apnea is independently associated with insulin<br />

resistance. Am] Respir Crit Care Med 2002;165:670-676<br />

76 . Baldwin CM, Griffith KA, Nieto F], et al: The association of sleep-disordered breathing and<br />

sleep symptoms with quality of life in the Sleep Heart Health Study. Sleep 2001;24:96-105<br />

77 . Bahammam A, Delaive K, Ronald], et al: Health care milization in males with obstmetive sleep<br />

apnea syndrome two years after diagnosis and treatment. Sleep 1999;22:740-747.<br />

78 . Europen Respiratory Society. Standardized lung function testing. Lung volumes and forced<br />

ventlatory flows. 1993 update. Eur Respir J 1993; 6: 5-40.<br />

79 . Yıldırım N. Akciger fonksiyon testleri. Toraks Dernegi 4. Kıs Okulu Notları 2005.<br />

80 . Goldman M.D, Smith H.J, Ulmer W.T. Whole-body plethysmography. Eur Respir Mon. 2005,<br />

31, 15-43<br />

81 . Kıyan E; Solunum Fonksiyon testleri; Türk Toraks derneği V Kış Okulu Notları 2006;<br />

Selçuk/İzmir<br />

82 . Yıldırım N: Spirometrik inceleme, In: Yıldırım N, Umut S, Yenel F, Akciğer fonksiyon testleri.<br />

Cerrahpaşa Tıp Fak. Yayın No: 196, İstanbul; 1996:23-37<br />

83 . Seiker HO, Estes EH, Kelser GA, McIntosh HD. A cardiopulmonary syndrome associated with<br />

extreme obesity. J Clin Invest 1955; 34:916<br />

84 . Burwell CS., Robin ED, Whaley RD, Bickelmann AG. Extreme obesity associated with alvelolar<br />

hypoventilation - a Pickwickian Syndrome. Am J Med 1956; 21:811-818<br />

85 . Auchincloss JHJr, Gilbert R. The cardiorespiratory syndrome related to obesity: Clinical<br />

manifestations and pathological physiology. Prog Cardiovasc Dis 1959; 1:423-434<br />

86 . Gastaut H, Tassinari CA, Duron B. Polygraphic study of the episodic diurnal and nocturnal<br />

(hypnic and respiratory) manifestations of the Pickwick syndrome. Brain Res 1966; 1:167-186<br />

87 . Önal E, Leech JA, Lopata M. Relationship between pulmonary function and sleep-Induced<br />

respiratory abnormalities. CHEST 1985; 87:437-441<br />

88 . Zerah-Lancner F, Lofaso F, D'Ortho MP, Delclaux C, Goldenberg F, Coste A et al. Predictive<br />

value of pulmonary function parameters for sleep apnea syndrome. Am J Respir Crit Care Med<br />

2000; 162:2208-2212.


89 . Haponik EF, Bleecker ER, Allen RP, Smith PL, Kaplan J. Abnormal inspiratory flow-volume<br />

curves in patients with sleep-disordered breathing. Am Rev Respir Dis 1981; 124:571-574.<br />

90 . Hoffstein V, Wright s, Zamel N. Flow-volyme curves in snoring patients with and without<br />

obstructive sleep apnea. Am Rev Respir Dis 1989;139:957-960<br />

91 . Sanders MH, Martin RJ, Pennock BE, Rogers RM. The detection of sleep apnea in the awake<br />

patient. The 'saw-tooth' sign. JAMA 1981; 245:2414- 2418<br />

92 . Lopata M, Önal E. Mass loading, sleep apnea, and the pahtogenesis of obesity hypoventilation.<br />

Am Rev Respir Dis 1982; 126:640-645.<br />

93 . Bittencourt LR, Moura SM, Bagnato MC, Gregorio LC, Tufik S, Nery LE. Assessment of<br />

ventilatory neuromuscular drive in patients with obstructive sleep apnea. Braz J Med Biol Res<br />

1998; 31:505-513<br />

94 . Verbraecken J, De Backer W, Willemen M, De Cock W, Wittesaele W, Van de Heyning P.<br />

Chronic CO2 drive in patients with obstrucitve sleep apnea and effect of CPAP. Respriation<br />

Physiology 1995; 101:279-287<br />

95 . Bradley TD, Martinez D, Rutherford R, Lue F, Grossman RF, Moldofsky H et al. Physiological<br />

determinants of nocturnal arterial oxygenation in patients with obstrucitve sleep apnea. J Appl<br />

Physiol 1985; 59:1364-1368<br />

96 . Sériès F, Cormier Y, Forge LA. Influence of apnea type and sleep stage on nocturnal postapneic<br />

desaturation. Am Rev Respir Dis 1990; 141:1522- 1526<br />

97 . Sériès F, Cormier Y, La Forge J. Role of lung volumes in sleep apnoearelated oxygen<br />

desaturation. Eur Respir J 1989; 2:26-30.<br />

98 . Haponik E, Smith P, Bohlman M, Allan R, Goldman S, Bleecker E. Computerized tomography<br />

in obstructive sleep apnea: correlation of airway size with physiology during sleep and wakefulness.<br />

Am Rev Respir Dis 1983;127:221–226<br />

99 . Mezzanotte WS, Tangel DJ, White DP. Waking and sleeping upper airway muscle activity in<br />

apnea patients versus normal control. Am J Respir Crit Care Med 1996;153:1880–1887<br />

100 . Katz I, Zarne N, Slutsky S, Rebuck S, Hoffstein V An Evaluation of Flow-Volume Curves as a<br />

Screening Test for Obstructive Sleep Apnea Chest 1990; 98:337-40<br />

101 . Krieger J, Weitzenblum E, Vandevenne A, Stierle JL, Kurtz D. Flow-volume curve<br />

abnormalities and obstructive sleep apnea syndrome. Chest 1985; 87: 163-67<br />

102 . Stauffer JL, White D, ZwillichW Pulmonary Function in Obstructive Sleep Apnea Relationships<br />

to Pharyngeal Resistance and Cross-Sectional Area Chest 1990; 97:302-07<br />

103 . Erdinç M. Küçük hava yolu hastalıklarının tanısında akciğer fonksiyon testlerinin yeri; Solunum<br />

2 2000; 148-156


104 . Karl A. Franklin, Tho´ rarinn Gı´slason, Ernst Omenaas, Rain Jo˜gi, Erik Juel Jensen, Eva<br />

Lindberg, Maria Gunnbjo¨rnsdo´ ttir, Lennarth Nystro¨m, Birger N. Laerum, Eythor Bjo¨rnsson,<br />

Kjell Tore´n,Christer Janson The Influence of Active and Passive Smoking on Habitual Snoring<br />

Am J Respir Crit Care Med Vol 170. pp 799–803, 2004<br />

105 . Larsson LG, Lindberg A, Franklin KA, Lundba¨ck B. Obstructive sleep apnoea syndrome is<br />

common in subjects with chronic bronchitis. Respiration 2001;68:250–255<br />

106 . Sanders MH, Newman AB, Haggerty CL, Redline S, Lebowitz M, Samet J, O’Connor GT,<br />

Punjabi NM, Shahar E. Sleep and sleep-disordered breathing in adults with predominantly mild<br />

obstructive airway disease.Am J Respir Crit Care Med 2003;167:7–14<br />

107 . Kauffmann F, Annesi I, Neukirch F, Oryszczyn MP, Alperovitch A. The relation between<br />

snoring and smoking, body mass index, age, alcohol consumption and respiratory symptoms. Eur<br />

Respir J 1989;2:599–603<br />

108 . Kay A, Trinder J, Kim Y. Progressive changes in airway resistance during sleep. J Appl Physiol<br />

1996;81:282–292<br />

109 . Series F, Cormier Y, Desmeules M. Influence of passive changes of lung volume on upper<br />

airways. J Appl Physiol 1990;68:2159–2164<br />

110 . Stanchina ML, Malhotra A, Fogel RB, Trindler J. Edwards Jk, Schory K, White DP.The<br />

influence of lung volume on pharyngeal mechanics, collapsibility and genioglossus muscle<br />

activation during sleep. Sleep 2003;26:851<br />

111 . Sharp YT, Druz WS, KondraguntaVR. Diaphragmatic responses to body position changes in<br />

obese patients with obstructive sleep apnea. Am Rev Respir Dis 1986; 133:32-7<br />

112 . Appelberg J, Nordahl G, Janson C.Lung volume and its correlation to nocturnal apnoea and<br />

desaturation. Respir Med. 2000 Mar;94(3):233-9<br />

113 . Cohes-ZionM, Gehrman PR, Ancoli-Israil S. Sleep in the elderly. In:Lee Chiong TL, Sateia MJ,<br />

Carskadon MA (eds). Sleep Medicine. Hanley and Belfus, Philadelphia, USA, 2002; pp 115-123<br />

114 . Redline S. Epidemiology of sleep-disordered breathing. Semin Respir Crit Care Med<br />

1998;19:113–122<br />

115 . Alan R. Schwartz, Susheel P. Patil, Alison M. Laffan, Vsevold Polotsky, Harmut Schneider,<br />

Philip L. Smith Obesity and Obstructive sleep apnea Pathogenic Mechanisms and Therapeutic<br />

Approches Am Thorac Soc Vol 5 pp 185-192 2008<br />

116 . Paul E. Peppard, PhD Terry Young, PhD Mari Palta, PhD Jerome Dempsey, PhD James Skatrud,<br />

MD Longitudinal Study of Moderate Weight Change and Sleep-Disordered Breathing JAMA.<br />

2000;284:3015-3021<br />

117 . Flemons WW, Whitelaw WA, Brant R, and Remmers JE. Likelihood ratios for a sleep apnea<br />

clinical prediction rule. Am J Respir Crit Care Med 150: 1279–1285, 1994.


118 . Stradling JR and Crosby JH. Predictors and prevalence of obstructive sleep apnea and snoring in<br />

1001 middle aged men. Thorax 46: 85–90, 1991.4, 28<br />

119 . Robert J 0 Davies, Nabeel J Ali, John R Stradling Neck circumference and other clinical features<br />

inthe diagnosis of the obstructive sleep apnoea syndrome Thorax 1992;47:101-105<br />

120 . Worsnop CJ, Naughton MT, Barter CE, et al. The prevalence of obstructive sleep apnea in<br />

hypertensives. Am J Respir Crit Care Med. 1998;157:111-115<br />

121 . Nieto J, Young T, Lind B, Shahar , Samet J, Redline S, D’Agostino A, Newman A , Lebowitz<br />

M, Pickering T Association of Sleep-Disordered Breathing, Sleep Apnea, and Hypertension in a<br />

Large Community-Based Study JAMA. 2000;283:1829-1836<br />

122 . Chervin RD, Aldrich MS, Pickett R,Guilleminault C (1997) Comparison of the results of the<br />

Epworth Sleepiness Scale and the Multiple Sleep Latency Test. J Psychosom Res 42(2):145–155<br />

123 . Chervin RD, Aldrich MS (1999) The Epworth Sleepiness Scale may not reflect objective<br />

measures of sleepiness or sleep apnea. Neurology 52(1):125–131<br />

124 . Johns MW (1993) Daytime sleepiness, snoring, and obstructive sleep apnea. The Epworth<br />

Sleepiness Scale. Chest 103(1):30–36

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!