HOGİAF HELPDESK
HOGİAF HELPDESK
HOGİAF HELPDESK
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ISSN 1570-6729<br />
İş Dünyası ve Aktüalite Dergisi Sayı 29 • Kasım-November 2009<br />
<strong>HOGİAF</strong><br />
<strong>HELPDESK</strong><br />
NAsıl, Kime, NeDeN<br />
1 portre 1 söyleşi<br />
MahMut KaynaK<br />
EN ÖNEMLİSİ ÖLÇÜ<br />
ALMAKTIR<br />
Dünyanın ilk ve tek<br />
yüzde yüz Türk sermayeli<br />
Döner Robotu<br />
ArAştırmA<br />
SERT KABUKLU<br />
MEYVELER
İş Dünyası ve Aktüalite Dergisi<br />
Kasım - November 2009 • Sayı 29<br />
ISSN: 1570-6729<br />
İmtiyaz sahibi /<br />
Uitgever<br />
Hogiaf Nederland BV<br />
Genel Yayın Yönetmeni /<br />
Hoofdredacteur<br />
Ahmet Taşkan<br />
Yazı İşleri Müdürü /<br />
Eindredacteur<br />
Adem Yazar<br />
Yayına Katkısı Olanlar /<br />
Medewerkers<br />
Serkan Taşkıran, Ahmet Ulusoy,<br />
İbrahim Özgül, İdris Sorgucu,<br />
Ahmet Karabulut, Drs. Ekrem Yılmaz,<br />
Basri Doğan, Fatih Yeşil, Hasan Kırar,<br />
Turan Şen<br />
Tashih<br />
Hasan Kırar<br />
Tasarım /<br />
Vormgeving<br />
<strong>HOGİAF</strong> Tasarım<br />
Reklam /<br />
Marketing<br />
reklam@hogiaf.nl<br />
06-14 607 374<br />
Yazışma Adresi /<br />
Postadres<br />
Postbus 19188<br />
3001 BD ROTTERDAM<br />
T. 010-280 70 90<br />
F. 010-240 05 88<br />
W. www.hogiaf.nl<br />
E. dergi@hogiaf.nl<br />
İmzasız yazılar AYE (Araştırma<br />
ve Yazı Ekibi) tarafından<br />
hazırlanmaktadır.<br />
Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğrafların<br />
tüm hakları <strong>HOGİAF</strong>’a aittir.<br />
Kaynak gösterilmeden iktibas edilemez.<br />
Verilen ilan ve reklamların sorumluluğu<br />
sahiplerine aittir.<br />
Kullanılan fotoğraflar<br />
<strong>HOGİAF</strong> özel arşivindendir.<br />
HABER:<br />
HOLLANDA VE TÜRKİYE, EKONOMİK İLİŞKİLERDE<br />
İYİ NİYET BİLDİRGESİNİ İMZALADI .................10<br />
EEN Op AcHT MKB’ERS<br />
BANG VOOR fAILLISSEMENT ...........................20<br />
NEDERLANDSE DETAILHANDEL<br />
ONDERScHAT VITALE VIjfTIGpLuSSERS ..........23<br />
FRAncHısıng:<br />
ONDERNEMERScHAp MET ScHAALVOORDELEN 34<br />
AllocHtonEn op dE ARBEıdsmARkt:<br />
EffEcTEN VAN DE EcONOMİScHE cRİSİS.. ............37<br />
ARAŞTIRMA:<br />
SERT KABuKLu MEYVELER ..............................................40<br />
SEVGİ DERSİ... .............................................42<br />
HELpDESK, HOGİAf TARAfINDAN<br />
uYGuLAMAYA GEÇTİ ......................................43<br />
tHEmA:<br />
cuSTOMER RELATİONSHİp MANAGEMENT ........44<br />
KİTAp VAKTİ .................................................48
11<br />
SuccESVOL NAjAARSDINER MET ALS<br />
THEMA DE KREDIETcRISIS<br />
BALKENENDE:<br />
DuRVEN KIEZEN VOOR DYNAMIEK<br />
1 pORTRE 1 SöYLEŞİ:<br />
MAHMuT KAYNAK<br />
İ Ç İ N D E K İ L E R<br />
13<br />
19 24<br />
28 30<br />
ALKADuR DöNER ROBOTu<br />
DÜNYANIN İLK VE TEK YÜZDE YÜZ<br />
TÜRK SERMAYELI<br />
pAKKEN & STIjLEN<br />
BİR ÜLKE<br />
BELÇİKA
<strong>HOGİAF</strong><br />
<strong>HOGİAF</strong>’a Bağlı<br />
Dernekler:<br />
ROGİAD<br />
Marconiplein 16<br />
3025 AV Rotterdam<br />
T 010 - 280 06 16<br />
info@rogiad.nl<br />
AGİAD<br />
Tussen Meer 1 B3<br />
1068 EX Amsterdam<br />
T 020 - 636 55 59<br />
info@agiad.nl<br />
UGİAD<br />
Postbus 8534<br />
3503 RM Utrecht<br />
T 030 - 236 34 24<br />
info@ugiad.nl<br />
DİAD<br />
Parkstraat 83<br />
2514 JG Den Haag<br />
T 070 - 331 16 30<br />
info@diad.nl<br />
TİAD<br />
Meutestraat 10<br />
5042 XK Tilburg<br />
T 074 - 750 14 80<br />
info@tiad.eu<br />
VOGİAD<br />
Postbus 113<br />
7400 AC Deventer<br />
www.vogiad.nl<br />
info@vogiad.nl<br />
BİAD<br />
Postbus 2248<br />
5202 CE ‘s-Hertogenbosch<br />
T 073-6127808<br />
info@biad.biz<br />
ISSN 1570-6729<br />
İş Dünyası ve Aktüalite Dergisi Sayı 29 • Kasım-November 2009<br />
<strong>HOGİAF</strong><br />
<strong>HELPDESK</strong><br />
NAsıl, Kime, NiÇiN...<br />
1 portre 1 söyleşi<br />
MahMut KaynaK<br />
EN ÖNEMLİSİ ÖLÇÜ<br />
ALMAKTIR<br />
Dünyanın ilk ve tek<br />
yüzde yüz Türk sermayeli<br />
Döner Robotu<br />
ArAştırmA<br />
Türkiye’nin Yeni Teşvik<br />
Haritası<br />
YENİ BİR SAYIYLA KARŞINIZDAYIZ..<br />
Tekrar karşınızda olmanın mutluluğunu yaşıyoruz...<br />
Adem Yazar<br />
Yine dopdolu bir dergi sunmanın sevinciyle... Bu sayımızda ki başlıca konularımızdan<br />
biri, Türkiye’de Kabuklu yemişler sektörünü nasıl olduğunu araştırdık<br />
sizler için.<br />
Değişmeyen sohbet niteliğindeki “1 Portre 1 Söyleşi” konuğumuz All-round<br />
Atelier -yani alışa gelmediğimiz bir terzilik yapan- kurucusu ve sahibi Mahmut<br />
Kaynak. Tatil için geldiği Hollanda’ya terzilik mesleğinin en ince ayrıntısını ifa<br />
ederek WTC’ de kendine yer açmış bir işadamımız. Söyleşiyi zevkle okuyacağınıza<br />
inanıyorum.<br />
Ayrıca dünyada ilk ve tek olan Döner Kesme robotunun hikayesini ve avantajlarını<br />
okuyacağınız yazımız da bu sayıda.<br />
Kısacası keyifle okuyacağınız bir dergi hazırladık. Zevkle okuma dileğiyle...
H O G I A F<br />
“Voor Ondernemend Nederland”<br />
FEDERATIE VAN JONGE ONDERNEMERS NEDERLAND 2006
Ahmet Taşkan<br />
KRİZİ BİR ŞANS OLARAK GÖRMEK<br />
Yaklaşık bir sene oldu kredi krizi Hollanda’da kendini hissettirmeye<br />
başlayalı... Amerika’da başlayan ve uluslararası<br />
finans kurumları ve şirketler aracılığı ile Hollanda’ya ithal edilen<br />
finans alanındaki kriz, yaklaşık son altı ayda kendini reel<br />
sektörde de belirgin bir şekilde hissettirmeye başladı. Bunun<br />
temelinde, bir taraftan bankaların şirketlere -yeni- kredi vermekte<br />
çekimser durmaları ve piyasaların ürün taleplerinin büyük<br />
oranda azalması ve hatta kısmen de durması, diğer taraftan ise<br />
girişimcilerin böyle büyük ölçüde olabilecek bir krize hazırlıksız<br />
yakalanmalarıdır.<br />
Ama Şimdi Ne Yapmalı?<br />
İlk önce, içinde bulunduğumuz krizin dünyada yeni bir ekonomik<br />
düzenin ve bu yeni düzene bağlı olarak ülkeler arasında<br />
yeni ekonomik güç dengelerinin oluşumunun belirgin göstergesi<br />
olduğunu görmek gerekir, diye düşünüyorum. Bu kriz,<br />
ekonomik dengelerin doğuya doğru kayışının hızını artıracak ve<br />
Türkiye, Rusya, Hindistan ve Çin gibi ülkelerin ağırlığı, gelecek<br />
dönemde daha da artarak devam edecektir.<br />
Özellikle buna, son dönemde dünya kaynaklarının sınırlılığının<br />
daha belirgin bir şekilde hissedilmesi neticesinde, “sürdürülebilir<br />
bir gelişme” boyutu da eklendi. Böylelikle inovasyon ve sürdürülebilir<br />
bir gelişme, Hollanda’nın bir gelecek vizyonu haline<br />
geldi. Gelecek dönemde bu konuları çok daha sık duyacağız.<br />
Tabii bu da bu konularda yatırım yapacak işadamları için yeni<br />
imkânları beraberinde getirecektir. Özellikle devlet ihalelerinde<br />
2010 yılı itibarıyla bu durum belirleyici kriter olacaktır.<br />
Krizin getirdiği diğer bir durum da birçok iflasın neticesinde<br />
büyük bir arz boşluğu meydana gelecek ve ekonominin düzel-<br />
Dünya çapında bu gelişmeler olurken Hollanda içinde de yeniden bir yapılanma<br />
göze çarpmakta. Başbakanımız sayın Balkenende’nin başkanlığını<br />
yaptığı “inovasyon platformu”, aslında gelecek dönemde Hollanda’nın<br />
hangi istikamete gitmesi gerektiğini göstermesi açısından çok önemlidir.<br />
mesiyle birlikte çoğalan talebi karşılamakta güçlük çekilecektir.<br />
Yani geriye kalan şirketler için büyük bir büyüme imkânı olacaktır.<br />
Tabii bu yalnızca krizi iyi değerlendirip profesyonelleşen şirketler<br />
için geçerli. Bu arada, şirket devralınarak hızlı bir şekilde<br />
büyüyebileceğini de hatırdan çıkamamak gerekir.<br />
Yani, işin özeti -naçizane fikrimce- gelecekten çok umutluyum.<br />
Ümit ederim hep beraber bu kriz döneminde personelimizi,<br />
şirketimizi ve en önemlisi belki de kendimizi profesyonelleştirerek<br />
değerlendiririz. Bu bizi kriz bitiminde oluşacak büyüme<br />
ortamına hazır hale getirecektir. Yani kriz, problem olmasının<br />
yanında, hakkıyla değerlendirebilecekler için dehşet imkânları<br />
da beraberinde getiriyor. Girişimcilerimizin bu kış dönemini en<br />
az hasarla atlatması ve kış sonrasına gerektiği gibi hazırlanması<br />
ümidiyle...<br />
Dünya çapında bu gelişmeler<br />
olurken Hollanda içinde<br />
de yeniden bir yapılanma göze<br />
çarpmakta. Başbakanımız sayın<br />
Balkenende’nin başkanlığını yaptığı<br />
“inovasyon platformu”,<br />
aslında gelecek dönemde<br />
Hollanda’nın hangi istikamete gitmesi<br />
gerektiğini göstermesi<br />
açısından çok önemlidir.<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
9
HOLLANDA VE TÜRKİYE, EKONOMİK İLİŞKİLERDE İYİ<br />
NİYET BİLDİRGESİNİ İMZALADI<br />
Hollanda Dış Ticaret Bakanı Frank Heemskerk ile Türkiye Sanayi<br />
ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan,<br />
iki ülke arasındaki ekonomik<br />
ilişkeliri geliştirmeye yönelik<br />
iyi niyet anlaşması imzaladı.<br />
Ticaret bakanları,<br />
Hollanda Dış Yatırım<br />
Promosyon Ajansı’nın<br />
(NFIA, Netherlands<br />
Foreign Investment<br />
Agency) töreni öncesinde<br />
ekonomik ilişkileri<br />
geliştirmeye yönelik<br />
iyi niyet bildirgesi<br />
imzaladı. Törende konuşan<br />
Zafer Çağlayan, Hollanda<br />
ile Türkiye arasında tarihten gelen<br />
ekonomik ve siyasi ilişkilere dikkat çekti. Hollanda’nın ilk diplomatik<br />
misyonunu 1612 yılında İstanbul’da kurduğunu hatır-<br />
Konuşmaların ardından tekrar söz alan Hollandalı Bakan Heemskerk,<br />
konuyu futbola ve Hollanda’nın dünya futboluna hizmet<br />
eden oyuncu ve teknik direktörlerine getirdi. Hollanda’nın<br />
bir başka ihraç ürününün ise dünya piyasasına sunduğu futbolcular<br />
ve teknik direktörler olduğunu aktaran Heemskerk,<br />
Galatasaray’ın çalıştırıcısı Frank Rijkaard’dan övgüyle bahsetti.<br />
Belçika’nın Hollandalı teknik patronu Dick Advocaat’tan da övgüyle<br />
bahseden Heemskerk’in, “Herhalde Belçika Milli Takımı’nı<br />
fazla eğitti. Cumartesi günkü maçta Türkiye’yi yendiler. O yüzden,<br />
onun adına özür diliyorum!” esprisi salondakileri kahkahaya<br />
boğdu.<br />
Bunun üzerine söz alan Bakan Çağlayan, Galatasaraylı olduğunu<br />
belirterek, Rijkaard’ın Galatasaray’ın başında olmasının önemine<br />
değindi. Belçika yenilgisinin Türkiye için büyük üzüntü sebe-<br />
10<br />
latan Çağlayan, 1934 yılında iki ülke arasında ticari ilişkilerin<br />
artırılması anlaşmasının imzalandığını ve Türk-<br />
Hollanda Derneği’nin kurulduğunu belirtti.<br />
Türkiye-Hollanda ilişkilerinin uzun<br />
ve yoğun bir geçmişe sahip olduğunu<br />
vurgulayan Hollanda Dış Ticaret<br />
Bakanı Frank Heemsker de<br />
ekonomik kriz ve diğer sorunlar<br />
yüzünden reformlar ve AB<br />
sürecinde yavaşlama yaşanmaması<br />
gerektiğini kaydetti.<br />
Türkiye’ye beraberinde 50 büyük<br />
Hollanda şirketiyle birlikte<br />
geldiğini aktaran Bakan Heemsker,<br />
sadece Hollandalı işadamlarının<br />
Türkiye’de yatırım yapmasını değil, aynı<br />
zamanda Türk girişimcilerin de Hollanda’da<br />
yeni iş ortamları oluşturmasını istediklerini söyledi.<br />
Ekonomi Toplantısında Futbol Sohbeti<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
H A B E R<br />
bi olduğunu ifade eden Çağlayan, “Önümüzde daha çok dünya<br />
kupası var. Dünya üçüncüsü olan Türkiye, daha büyük başarılar<br />
elde edecektir. Aynı zamanda Avrupa şampiyonu olan Galatasaray<br />
da inşallah Rijkaard’la yeni başarılara imza atar.” diye konuştu.<br />
Bir basın mensubunun Hollanda’nın simgesi olan laleyi hatırlatarak,<br />
“Laleyi Türkiye’de sahipleniyor. Bu durumda çözüm sizce<br />
nedir?” sorusuna, Hollandalı Bakan şu cevabı verdi: “Evet lale<br />
Türk’tü. Ama biz bunu Hollanda’nın simgesi olarak şu anda sizinle<br />
paylaşıyoruz. Lale de zaten bize ticaret yoluyla geldi. Ve<br />
son olarak diyoruz ki laleyi seven herkes Türkiye’yi de sevsin.
Succesvol najaarsdiner met als<br />
thema De Kredietcrisis<br />
UGIAD organiseerde, in samenwerking met PNO, op donderdag<br />
29 oktober 2009 een succesvol najaarsdiner met<br />
als onderwerp: ‘De Kredietcrisis’. Ruim 70 ondernemers hebben<br />
aan de najaarsdiner van UGIAD deelgenomen, dat plaats<br />
vond in de Kroonzaal van de Kamer van Koophandel Midden<br />
Nederland. Gastsprekers waren voor deze avond onder meer de<br />
wethouder van Economische Zaken van gemeente Utrecht de<br />
heer Floris de Gelder, vanuit Rabobank Utrecht de heer Jan Teunissen,<br />
vanuit KvK Midden Nederland de heer Robert Barendse,<br />
vanuit UGIAD de heer Yilmaz Öz en Fatih Yesil.<br />
Na een welkomstwoord van de voorzitter van UGIAD werd er<br />
stilgestaan met de ervaringen van ondernemers tijdens de kredietcrisis.<br />
Ondernemers verwachten veel van de lokale overheden<br />
om de bedrijfsactiviteiten optimaal weer voort te zetten.<br />
Vele ondernemers zijn onderuit gegaan tijdens de kredietcrisis,<br />
dit bleek uit de enquêteonderzoek dat was verricht door de<br />
directeur van UGIAD de heer Fatih Yesil. Hij heeft ruim 75 ondernemers<br />
uit Utrecht geïnterviewd over de kredietcrisis. Uit<br />
de enquête bleek dat 46% van de ondervraagden de ontwikkelingen<br />
met betrekking tot de kredietcrisis dagelijks volgt. Ruim<br />
70% van de ondernemers is tijdens de crisisperiode met omzet<br />
achteruit gegaan. Daarnaast vond dat 64% van de ondervraagden<br />
dat de crisis nog zeker 2 jaar zal aanhouden. Bovendien<br />
heeft onder de ondervraagde ondernemers 43% één of meerdere<br />
personeel ontslagen bij hun onderneming. Ook hebben ruim<br />
51% van de ondernemers de investeringen uitgesteld.<br />
Verder heeft Fatih Yesil de ondernemers gevraagd wat volgens<br />
hen een oplossing zou zijn om de crisis te overleven. Hierop<br />
werden er vele antwoorden gegeven waarvan enkele hieronder<br />
worden benoemd:<br />
•Verhogen van de stimuleringspakketten vanuit de gemeente<br />
•Ondernemers moeten met nieuwe ideeën op de markt komen<br />
•Media moet de ‘crisis’ niet overdrijven<br />
•Overheid moet de subsidieregelingen versnellen<br />
• Investeren in Sales-management<br />
Na de presentatie van de enquête heeft Jan Teunissen van Rabobank<br />
Utrecht het ontstaan van de kredietcrisis en de huidige<br />
toestand aan de ondernemers bekendgemaakt. Daaropvolgend<br />
heeft Robert Barendse van KvK Midden Nederland tips gegeven<br />
aan de ondernemers om de crisis te kunnen overleven. Als laatst<br />
sprak de wethouder Floris de Gelder van Gemeente Utrecht<br />
de ondernemers toe over de ontwikkelingen binnen de gemeente<br />
omtrent de kredietcrisis. Zo zijn er een aantal voorstellen<br />
goedgekeurd bij de raadsvergaderingen om de ondernemers<br />
extra te steunen in deze beroerde tijd.<br />
Aan het einde van de avond hebben de ondernemers visitekaarten<br />
uitgewisseld onder het genot van muziek en lekker Turks<br />
eten. Voor wat betreft de ondernemers was het zeker een geslaagde<br />
avond!<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
11
Utrecht’te erkek<br />
giyim mağazası ‘Efendy’ açıldı<br />
UGİAD Başkanı Yılmaz Öz, “Mehmet Koçak ve Abdurrahman Akbulut, Efendy Fashion mağazasını<br />
açarak kendi markalarını piyasaya sürdüler; gelinen bu nokta, işadamlarımızın iş kalitelerini<br />
artırdıklarının önemli bir göstergesidir.” diye konuşarak işadamlarımızın yapmış oldukları ticaret ile<br />
hem Hollanda’ya hem de Türkiye’ye maddi imkan sağladıklarını belirtti.<br />
Güzel giyinmek bir sanattır’ düsturu ile yola çıkan Utrecht<br />
Genç İşadamları Derneği (UGİAD) Üyesi Abdurrahman Akbulut<br />
ve Mehmet Koçak, Utrecht’te Efendy giyim mağazasını<br />
krize rağmen açtılar. Utrecht Overvecht’te açılışı gerçekleşen<br />
Efendy Fashion’a çok sayıda davetli katıldı. Efendy Fashion’ın<br />
açılışını yapan UGİAD Başkanı Yılmaz Öz, girişimcilerin büyümesini<br />
her zaman desteklediklerini ve Hollanda’da Türk işadamlarının<br />
kendi markalarını öne çıkarmalarının vaktinin geldiğini<br />
söyledi. Bugün değerli işadamlarımızdan Mehmet Koçak<br />
ve Abdurrahman Akbulut, Efendy Fashion mağazasını açarak<br />
kendi markalarını piyasaya sürdüler; bu güzel bir gelişme diyen<br />
Yılmaz Öz, gelinen bu noktanın işadamlarımızın iş kalitelerini<br />
artırdıklarının bir göstergesi olduğuna dikkat çekti. Yapmış oldukları<br />
tasarımları, profesyonel bir çizim ve dekorasyon ile gerçekleştirmelerinin<br />
de takdire şayan olduğunu belirten Öz, “İşadamlarımız<br />
yapmış oldukları ticaret ile hem Hollanda’ya hem de<br />
Türkiye’ye yönelik maddi imkânlar sağlıyor, iki ülke açısından<br />
da bu son derece önemli.” dedi<br />
12<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
Ürünlerimiz tamam en yerli malı.<br />
Türk iye’ye de bu şekilde ciddi bir katkı<br />
yapmış oluyoruz<br />
İşyeri sahiplerinden Abdurrahman Akbulut, Hollanda’da baş<br />
gösteren krizin yatırıma dönüştürülmesi taraftarı olduklarını<br />
ve Hollanda’da bu sektörde açık bir alan tespit ettiklerini belirterek,<br />
sözlerine şöyle devam etti : “Kaliteli elbiseleri, uygun<br />
fiyata vermek için Efendy Fashion mağazasını açtık. Efendy,<br />
kendi markamız. Bunun tasarımını yıllar önce yapmıştık. İyi bir<br />
gelecek vaat edeceğini umduğumuz için Efendy markasını öne<br />
çıkardık. Ürünlerimiz tamamen yerli malı. Türkiye’ye de bu şekilde<br />
ciddi bir katkı yapmış oluyoruz.” Abdurrahman Akbulut<br />
sözlerine, insanların birçok isteğine cevap verecek nitelikte bir<br />
mağazayı açmanın gururunu yaşadıklarını da ekledi.<br />
Biz tamam en farklı bir tasarımı<br />
buraya göre yapıyoruz<br />
‘Güzel giyinmek bir sanattır’ sloganıyla müşterilerine hitap<br />
eden Efendy Fashion sahiplerinden Mehmet Koçak, kaliteli takım<br />
elbiselerin mağazada uygun bir fiyatla müşterilere sunulduğunu<br />
söyledi. Yıllardır moda üzerinde kendi çalışmalarının da<br />
olduğunu ifade eden Koçak, tekstil sektöründe kendilerinden<br />
emin adımlarla yol almaya karar verdiklerini ve çalışmalarının<br />
bu yönde olduğunu açıkladı. Mehmet Koçak, Hollanda’da moda<br />
akademisini, İstanbul’da da tekstil mühendisliğini bitirdikten<br />
sonra profesyonel bir şekilde yedi yıldır ve kendi tasarımlarıyla<br />
hizmet verdiklerini belirterek, “Kendi yapmış olduğumuz modellere<br />
Türkiye’deki tasarımcılar şaşırıyor. Biz tasarımlarımızı<br />
buraya göre yapıyoruz. Ürünlerimiz Avrupa standartları normlarında.”<br />
dedi. Abdurrahman Bey ile ciddi araştırmalar yaparak<br />
bu güne geldiklerini belirten Koçak, Efendy markasıyla birbirinden<br />
farklı ürünlerle, piyasada aktif bir şekilde yer<br />
almak niyetinde olduklarını vurguladı.
Dünyanın ilk ve tek yüzde yüz<br />
Türk sermayeli<br />
Dünyanın ilk ve tek yüzde yüz türk sermayesi ile yapılan tÜBitAK destekli<br />
döner robotunun çıkış hikâyesini ve dönerci, “fast food” restoranları<br />
için büyük yenilik ve kolaylık olan “Döner Kesme robotu”nun tanıtımını<br />
okuyacaksınız.<br />
Kuruluş Hikâyesi<br />
Yirmi yıldır döner dükkânı işleten ve bu işin A’dan Z’ye her<br />
şeyini bilen Duran Kabakyer ve Ayhan Altun’un sohbetleriyle<br />
başlamış döner robotunun yapılmasının hikâyesi... Ayhan<br />
Altun, Almanya’ya mastır yapmayan gelen bir makine mühendisliği<br />
öğrencisi. Bir gün, Duran Kabakyer’in işletmesine döner<br />
yemek için geliyor. Konu konuyu açar ve bir ara Kabakyer, döner<br />
makinesinin sıcaklığından ve gün boyu yanında durmanın zorluğundan<br />
bahsederken, “Ah bir robot icat eden olsa da, ben de bu<br />
sıcak ortamdan kurtulsam!” der. Bunun üzerine, makine mühendisi<br />
olan Ayhan Altun, “Abi, niye olmasın; yapalım bir robot, sen<br />
de kurtul!” deyiverir. Bunun üzerine, fikirler biraz daha netleşir<br />
ve bunun yapılabilirliği görüşüne varırlar.<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
13
14<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
H A B E R<br />
Altun, mastırını bitirip Türkiye’ye geri döndükten sonra bu konuda<br />
araştırmalar yapar. Daha sonra, Kabakyer ile tekrar buluşarak<br />
dönerin kesiminden tutun da kalınlığına kadar her türlü bilgiyi<br />
alır. Bu konuda bir buçuk yıl kadar çalışma yapılır. Tabii, bu<br />
arada Duran Kabakyer, Almanya-Türkiye arası mekik dokuyarak<br />
makinenin verimli olması için bilgi aktarmaya devam eder. İlk<br />
prototip yapılır ve bu arada TÜBİTAK devreye sokularak Ar-Ge<br />
konusunda daha detaylı araştırmalara girilir. Bu araştırmalar neticesinde<br />
seri üretime geçilmek istenirken, işin ciddi bir maliyet<br />
içerdiği görülür. Bunun altından kalkamayacakları anlaşılınca da<br />
akıllarına -aynı zamanda Duran Kabakyer’in amca oğlu olan-<br />
Mehmet Kabakyer’i devreye sokmak gelir. Güçler birleşince de<br />
robot seri üretime hazırlanır.<br />
“Alkadur Döner Kesme Robotu” şu an Avrupa’nın birçok ülkesinde<br />
kullanılmakta olup ilk deneyimlere göre güzel sonuçlar elde<br />
edilmekte, on beş adet olan ilk seri üretim bitmiş olup yeni siparişler<br />
alınmaktadır.<br />
“Alkadur Döner Kesme Robotu”nun satış fiyatı ilk başlarda yüksek<br />
gibi gözükse de -iyi incelendiğinde- bir işçiden çok daha az<br />
maliyet getirdiği kolayca görülebilmektedir.<br />
Bu konuda, “Alkadur” şirketinin ortağı olan Mehmet Kabakyer ile<br />
kısa bir söyleşimiz oldu; konu hakkındaki görüş ve düşüncelerini<br />
merak ve keyifle okuyacağınıza inanıyoruz...<br />
Pazarınız hangi ülkelerdir?<br />
Hedef kitleniz kimlerdir?<br />
Robot’u, Türkiye pazarının yanı sıra, özellikle Almanya başta olmak<br />
üzere Avrupa’nın birçok ülkesine pazarlamak istiyoruz. Hatta<br />
bazı ülkelerinin araştırması bitmiş olup satışı gerçekleşmiştir.<br />
Hedef kitlemiz fast food dünyasındaki dönercilerdir. Restoranla<br />
ra pek uygun olmayacağını düşünüyoruz; çünkü, restoranlar<br />
daha farklı özellikler arz etmektedirler. Fast food dünyası için<br />
daha işlevsel olduğunu düşünüyoruz. Kısaca, otuz kilogram ve<br />
daha üstü döner satan tüm dönerciler bizim hedef kitlemizdir,<br />
diyebiliriz.<br />
Ayrıca, birçok ülkeden sipariş alıyoruz; fakat mesafeden dolayı<br />
bunları şimdilik beklemeye alıyoruz. Bunun sebebi de ürünümüzü<br />
satmanın yanı sıra daha kaliteli hizmet sunmaktır. Şu an için<br />
her yere hizmet ve servis vermede yetişemeyeceğimizden dolayı,<br />
Amerika ve Japonya gibi uzak ülkelere dur, demek zorundayız.<br />
Garanti ve yedek parça imkânı var mı, varsa<br />
nedir?<br />
Ürünün yedek parçaları kendi gözetimimiz altındadır. Bu vesileyle<br />
daha iyi hizmet sunmaktayız. İki yıl ürün garantisi yanında beş<br />
yıl da servis garantimiz var; yani, beş yıl boyunca bakım ve servis<br />
hizmetimiz geçerlidir.<br />
Başka eklemek istediğiniz bir şey var mı?<br />
Yaptığımız bu ürün sayesinde döneri, yani Türk damak tadını,<br />
daha geniş coğrafyalara yayabileceğiz. Döner satmak isteyen girişimci<br />
ya döneri kendisi kesmesinden tutun da pişmesine kadar<br />
tam anlamıyla bilmesi gerekiyordu ya da bunlardan anlayan bir<br />
usta tutmak zorundaydı. Bu ustayı her yerde bulmak kolay olmadığından<br />
ve beraberinde başka sorunlar getirdiğinden dolayı da<br />
işyeri açmak kolay<br />
olmuyordu... Fakat bu döner robotu sayesinde, sizin dönerden<br />
o kadar da anlamınıza gerek kalmıyor. Bu sayede her girişimci<br />
rahatlıkla bir fast food döner dükkânı işletebilir; bu sayede rahatlıkla<br />
fast food zincirleri kurulabilir.<br />
Robotun kullanım alanlarından biri de hazır döner, dondurulmuş<br />
paket döner işletmeleridir. Biz bu kuruluşlar için de servis, bakım<br />
ve kurulum hizmeti vermekteyiz.<br />
Diğer taraftan bakınca, döner<br />
robotu yüzünden birçok döner<br />
ustası işsiz kalacak, diye<br />
düşünenlere neler söylemek istersiniz?<br />
Ben tam tersini düşünüyorum. Biraz öncede bahsettiğim gibi bu<br />
döner robotu sayesinde birçok yeni işletme açılacak ve bu vesileyle<br />
yeni bir istihdam alanı sağlanacaktır. Artık her bölgeye<br />
döner dükkânı açmak mümkün olabilecektir. Her bölge, derken
de şunu söylemek istiyorum: Mesela, eskiden dönerci ustalarının<br />
yoğun olduğu, yani bir şekilde Türk nüfusun çok olduğu bölgeler<br />
bu işletmeler için elverişli iken, şimdi istediğiniz bölgeye döner<br />
dükkânı açabileceksiniz. İstihdam yaratacağı gibi, dönerin tanıtımı<br />
da bu vesileyle daha iyi yapılacaktır.<br />
ALKADUR Döner robotunun özellikleri<br />
•Alkadur döner Robotu, dünyada ilk ve tek olup uluslararası patent<br />
yasaları gereğince tüm dünyada koruma altındadır. Taklit ya<br />
da kopya edilemez. Tüm hakları Alkadur Robot’a aittir<br />
•ALKADUR Döner robotu, satış ve üretim için gerekli belgelere<br />
sahiptir<br />
•ALKADUR Döner robutu 2 yıl garantilidir. Ürün servis garantisi<br />
ise 5 yıldır.<br />
Yan giderleri<br />
( sigorta, vergi vs.)<br />
Günlük kâr<br />
Senelik kâr<br />
2 Senelik kâr<br />
5 Senelik kâr<br />
1 x Personel Gideri 1 x Döner Robotu<br />
€ 60,00<br />
€ 11,55<br />
€ 0,00<br />
€ 88,21 € 11,55<br />
€ 76,66 € x 365 gün = 27.980,90<br />
€ 27.980,90 x 2 = 55.961,80<br />
€ 27.980,90 x 5 = 139.904,50<br />
€ 11,55<br />
€ 11,55 € 0,00<br />
€76,66<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
15
16<br />
R Ö P O R T A J<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
OTTOmAn SARnıç<br />
ReSTAURAnT<br />
“Ottoman Sarnıç Restaurant”, Entrepothaven (Rotterdam) bölgesinde, yat<br />
limanlarının hemen yanı başındaki Winkelcentrum’un dış bölümünde bulunmakta...<br />
Restoranın önünde, yaz aylarında Boğaz keyfine benzer tat alabilmek için bir teras<br />
var... Boğaz keyfi ile mum ışığında romantik bir yemek, bir başka güzel olsa gerek...<br />
Restoranın hemen giriş bölümü, tam bir Osmanlı Sarayı şeklinde döşenmiş...<br />
Hemen girişteki otantik bakır lambalar ve duvarlarda özel olarak tasarlanıp çizilen<br />
yağlı boya tablolar, göz alıcı halleriyle sizi adeta geçmişe taşıyor...
Merdivenlerden aşağıya heyecan içerisinde inerken,<br />
merakınız gittikçe artacak... Aşağıya indiğinizde<br />
hemen başınızın üzerinde bulunan “Osmanlı Tuğrası” ile<br />
karşılaşınca da Felemenk diyarına değil Osmanlı topraklarına<br />
ayak basmış gibi hissedeceksiniz kendinizi... Yeraltı<br />
Bizans sarnıçlarına tıpa tıp benzeyen, adeta “Yerebatan<br />
Sarnıcı”nın görüntüsüyle karşılaşıyorsunuz... Giriş bölümü<br />
kapısında değişik değişik odalar görüyorsunuz... İlk<br />
girişte “Bab-ı Hümayun”, ikincideyse “Babüsselam” var...<br />
Bu isimler, Topkapı Sarayı giriş kapılarının isimleridir ve<br />
bölümlere doradan esinlenerek ayrı ayrı Saray odalarının<br />
isimleri verilmiş...<br />
Restoranın 4 bölümü bulunmakta: Mutfak bölümü, yani<br />
“Matbah-ı Âmire” (Saray mutfağı), “Hünkâr Sofrası”,<br />
“Harem” ve “Asmalı Konak”...<br />
*Şark sofrası şeklinde döşenen ve çocukların<br />
oynayabileceği bir köşe ve mescit bulunan “Hünkâr<br />
Sofrası” (bu bölüm, daha çok ailelere ve iş toplantılarına<br />
sunulmaktadır)...<br />
* Rahat oturma sedirleriyle döşeli, genellikle gençlerin<br />
Burak Erkan, 1979 Sakarya doğumlu. 11 yaşından itibaren<br />
İstanbul’da tezgâhtarlıkla başlayan iş/çalışma hayatına,<br />
daha sonra Sultanahmet’te turizm piyasasında devam<br />
etmiş... Yaklaşık on yıl önce eğitim amaçlı olarak Hollanda’ya<br />
gelen Burak bey, ilk 5 yıl uluslararası işletme okuyarak ticaretin<br />
akademik temelini kazanmış. Okuduğu süre zarfında da Crowne<br />
Plaza ve Krasnapolsky’de servis elemanı ve resepsiyonist olarak<br />
çalışmaya devam etmiş...<br />
İki Seçenek Var<br />
Türk restoranlarında da çalıştığını ve bu şekilde insanımızın dışarıda<br />
yemek yeme-eğlenme kültürü hakkında bilgisi olduğunu<br />
özellikle vurgulayan Burak Erkan, okulunun dördüncü yılında<br />
evlilik kararı aldığını ve bir bankaya, Utrecht’te bir restoran açıp<br />
hayalini gerçekleştirmek için kredi başvurduğunda bulunduğunu<br />
söylüyor: “Kredi talebimin neticesini beklerken önümde<br />
iki seçenek olduğunu düşündüm: Kredi talebim gerçekleşirse<br />
eğer, restoran açıp okulu terk edecek; talebim gerçekleşmediği<br />
takdirde ise okulumu bitirecektim. Nasip bu şekilde imiş...<br />
Kredi çektim ve restoran işine girdim. Evlendiğim için, ticarete<br />
bir an evvel atılma isteğim vardı zaten... Restorandan önce ‘He-<br />
tercihi olan “Harem” (doğum günleri ve bekârlığa veda<br />
partileri için ideal bir mekân)...<br />
*“Asmalı Konak” bölümü ise, gene çoğunlukla gençlerin<br />
vakit geçirdiği normal masa ebatlarında bir keyifli<br />
dinlence alanı (otantik lambalar ve yağlı boya çalışmaların<br />
süslediği bölümün sonunda nargile köşesi ve sigara içilen<br />
bölüm bulunmakta)...<br />
“Restaurant Ottoman Sarnıç”ta, hafta sonları kültürel<br />
anlamda canlı müzik organizeleri de yapılıyor: Zaman<br />
zaman tambur ve kanun taksimleri ile musiki geceleri,<br />
Mevlevi sema geceleri, fasıl geceleri Türk halk müziği,<br />
Türk pop müziği ve Sıra gecelerine her hafta sonu konuk<br />
olabilirsiniz…<br />
Hem Osmanlı hem de zamanımız Türk mutfağını en<br />
iyi şekilde sunma çabasında olan “Ottoman Sarnıç”ın<br />
yöneticileri, amaçlarının sadece yemek satmak<br />
olmadığını, yemeklerini Osmanlı arşivlerindeki tariflere<br />
göre, yani tarihimize verdikleri değere bağlı kalarak<br />
hazırladıklarını söylüyorlar...<br />
YemeK YAnınDA TARİHİ<br />
Ve KÜLTÜReL DOKU...<br />
lal catering’ firması da kurmuştum. Gözüm ticarette idi yani...<br />
Hollanda’ya ilk geldiğimden beri hayalim olan, kafamda şekillendirdiğim<br />
bir restoran konsepti vardı: Aileler huzurlu bir ortamda,<br />
alkolsüz içeceklerle yemek yemeliler, bu arada tarihimizi<br />
ve kültürel değerlerimizi de yad etmeliler... 2007 yılında ortağım<br />
Kurtuluş bey ile Utrecht’te açtığımız ‘La Cuisine Ottoman’,<br />
bu yapılanmanın ilk durağıdır.”<br />
Bu İş Tuttu<br />
Utrecht’teki tarihi dokulu alkolsüz restoran konseptinin tuttuğunu<br />
gören La Cuisine Ottoman’ın sahipleri Burak Erkan ve<br />
Kurtuluş Öz, iki buçuk yıllık deneyimlerinin ardından ikinci bir<br />
mekân arayışına girip Rotterdam’da “Ottoman Sarnıç”ı açtılar...<br />
Burak beyin, “Neden Rotterdam?” sorumuza verdiği yanıt bakın<br />
nasıl: “Utrecht’teki müşterilerimizin büyük bir çoğunluğu -Türk<br />
vatandaşlarımızın bu bölgede kalabalık olmasından dolayı- Rotterdam<br />
ve çevresinden oluşmaktadır. Biz de düşündük taşındık<br />
ve müşterilerimizi yormamak için, ikinci yerimizi onların yakınında<br />
açtık... Bir anl amda, hizmeti ayağına getirdik vatandaşlarımızın...”<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
17
Kolay Değil<br />
Büyük bir özveriyle ve yoğun bir tempoyla çalışmasından bir<br />
şikâyeti olmadığını belirten Burak Erkan, bazı durumlarda birileri<br />
fedakârca davranıp bazı şeyleri oturtmak ve duyurmak için<br />
sosyal hayatından ödün verebilmelidir, diyor: “Biz burada artık<br />
göçmen filan değiliz! Çok güzel ve dengeli bir kültürel yapımız<br />
var örneğin... Bunlar Hollandalılar tarafından da bilinmeli... Kendimizi<br />
bu anlamda da kanıtlamamız gerekiyordu... Ben zaten,<br />
yaptığım ve yapacağım işlerde her zaman bunu düşünürüm ve<br />
sorumluluklarımı da hiçbir zaman unutmam!”<br />
Başarıyı Getiren<br />
Burak Erkan’ın, nedir sizi kısa sürede bu denli başarılı kılan,<br />
şeklindeki sorumuza verdiği yanıt ise adeta bir ders niteliğindeydi:<br />
“En başta söylediydim: Hollanda’nın çok iyi otellerinde,<br />
örneğin Cronwe Plaza ve Krasnapolsky’de yönetici elemanlık,<br />
turizmin gözde sahili Zandvoort’ta da otel müdürlüğü yaptım.<br />
Buralardaki çalışmalarım bana Batı anlamındaki iş becerisini tanıma<br />
imkânı sundu. Genelde Batı özelde ise Hollandalılardan<br />
öğrenecek çok şey var, diye düşünüyorum. Onların iyi huylarını,<br />
faydalı yönlerini ve çalışma sistemlerini örnek almalıyız. Bunu<br />
yanında, bizim mutfak tekniklerimiz farklıdır. Mutfak kültürümüzü<br />
en iyi şekilde sunabilmek için Türkiye’den aşçı getirdik<br />
örneğin... Burada da reklamlar yapıp Türk ve Osmanlı mutfağını<br />
iyi bilen elemanlar arıyoruz sürekli olarak... Bildiğiniz gibi, her<br />
mutfağın özellikle baharatları farklı farklıdır.”<br />
Hedefimiz<br />
Bu denli hızlı, istekli ve bir o kadar da planlı bir büyüme yakalayan<br />
genç girişimcimize hedeflerini sormadan edemedik doğrusu...<br />
Kendisinden dinleyelim: “İlk etapta, gene aynı konsept<br />
üzerine olmak şartıyla Hollanda’da (Amsterdam ve Den Haag)<br />
2-3 restoran daha açmayı düşünüyoruz; yani, alkolsüz olması<br />
yanında tarihi ve kültürel dokumuza da bağlı kalarak... Şunu da<br />
unutmamak lazım: Yaşadığımız ülkede gün geçtikçe Müslüman<br />
sayısı artmaktadır. Özellikle Müslüman genç nesil hedef kitlemizi<br />
oluşturuyor... Örneğin on sene evvel alkolsüz restoran konseptleri<br />
bu denli ihtiyaç değildi belki; ama önümüzdeki yılların<br />
verimli piyasası bunlar olacaktır. Biz de yatırımlarımızı elbette<br />
bu yönde yapacağız.”<br />
Son olarak bir şey söylemek ister misiniz, diye sorduk Burak<br />
beye... Verdiği yanıt, röportajımızın bombası oldu resmen: “Hedeflerim<br />
arasında asıl içimden geçen, tarihi ve kültürel varlığımızın<br />
dünyaya açılan ana kapısı olan İstanbul’a bir şube açmaktır!<br />
Bir ayağımız da orada olsun isterim...”<br />
***<br />
Biz de <strong>HOGİAF</strong> dergisi olarak, “La Cuisine Ottoman” ile başlayıp<br />
“Ottoman Sarnıç”a uzayan restoran zincirine eklenecek olan<br />
yeni halkaların takipçisi olacak ve siz değerli okurlarımıza bunları<br />
eksiksiz duyuracağız...
N I E U W S<br />
Balkenende: Durven kiezen voor dynamiek<br />
‘De crisis die we nu doormaken gaat pijn doen,<br />
maar leidt ook tot dynamiek en ruimte voor vernieuwing’,<br />
aldus minister-president Balkenende.<br />
elke crisis levert ‘kansen op om in de toekomst<br />
sterker te staan.’<br />
Dat zei minister-president Balkenende bij de opening van<br />
het academisch jaar aan de Universiteit van Tilburg.<br />
‘De ernst en omvang van de huidige financieel-economisch crisis<br />
dwingt ons met een open blik te kijken naar oude zekerheden.<br />
Dat gaat niet zonder pijn, maar er zit ook een andere kant<br />
aan. Want in elke crisis is er ook positieve dynamiek’.<br />
Onvermijdelijke keuzes maken en durven kiezen voor dynamiek<br />
zijn volgens Balkenende de kiem voor economisch herstel.<br />
Negatieve records<br />
Voor veel mensen is de economische teruggang nog steeds een<br />
crisis op papier. ‘Maar schijn bedriegt, want ondertussen breken<br />
we het ene negatieve record na het andere’, zei Balkenende.<br />
Zo krimpt de economie in 2009 met 5%, is het aantal faillissementen<br />
in een jaar tijd verdubbeld en zijn er volgens CPB-cijfers<br />
in 2010 ruim 600.000 werklozen. Nederland zal nog jarenlang<br />
hoge begrotingstekorten en een oplopende staatsschuld hebben.<br />
‘Nu drastisch bezuinigen zou funest zijn. Dat hebben we geleerd<br />
van eerdere crises. Maar daar hangt wel een prijskaartje<br />
aan, want ook noodzakelijk keuzes moeten betaald worden’.<br />
Toekomst<br />
Houdbare overheidsfinanciën zijn volgens Balkenende nodig<br />
konuş... çok konuş...<br />
hep konuş...<br />
om de collectieve voorzieningen voor toekomstige generaties<br />
op peil te houden en het hoofd te bieden aan de financiële gevolgen<br />
van de vergrijzing.<br />
‘Tegen die achtergrond is het voorstel van het kabinet om de<br />
AOW-leeftijd te verhogen naar 67 jaar niet meer dan een eerste,<br />
maar noodzakelijke stap. De weg vooruit vraagt nog meer<br />
moeilijke offers.’<br />
Bedrijven<br />
De discussie over de rol van waarden in de economie moet volgens<br />
Balkenende ook op bedrijfsniveau tot verandering en vernieuwing<br />
leiden. ‘En niet alleen in de financiële sector, want een<br />
doorgeslagen bonuscultuur en winstdenken op korte termijn<br />
komen we helaas ook elders tegen.’<br />
Door in deze moeilijke tijd expliciet te kiezen voor duurzaamheid<br />
laten bedrijven volgens Balkenende zien de tijdsgeest<br />
goed aan te voelen.<br />
De menselijke factor is cruciaal, aldus Balkenende. ‘Bedrijven<br />
die de koers verleggen kunnen dat alleen succesvol doen als<br />
ook het menselijk kapitaal meebeweegt.’<br />
Telecom<br />
www.qfast.nl<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
19
Een op acht mkbers bang voor faillissement<br />
Ruim een derde van de middelgrote en kleine bedrijven<br />
in Nederland heeft veel last van de kredietcrisis. Een op<br />
de acht mkb-werkgevers heeft er zelfs zo veel last van dat zij<br />
bang zijn voor een faillissement. Daarentegen heeft ruim de<br />
helft er weinig hinder van en een op de tien heeft zelfs helemaal<br />
geen last.<br />
Dit blijkt uit onderzoek dat in opdracht van verzekeraar Delta<br />
Lloyd is uitgevoerd onder ruim vijfhonderd bedrijven.<br />
Een kwart van de ondernemers maakt zich grote zorgen over<br />
zijn bedrijf. Zij liggen wakker van de vraag of zij wel genoeg<br />
Aantal faillissementen neemt explosief toe<br />
Waar in februari nog 540 bedrijven en instellingen failliet<br />
verklaard werden, waren dat er in maart 670. In vergelijking<br />
met het aantal faillisementen in maart vorig jaar is de<br />
stijging helemáál schokkend.<br />
Dat het aantalfaillissementen explosief stijgt, is duidelijk, zo<br />
meldt het Centraal Bureau voor de Statistiek (CBS). In maart<br />
werden ruim 670 bedrijven en instellingen, eenmanszaken niet<br />
meegeteld, failliet verklaard. Dit waren er ruim 130 meer dan<br />
in februari dit jaar.<br />
Bovendien waren het er 410 meer dan dan in maart vorig jaar.<br />
Zo’n grote toename heeft zich niet eerder voorgedaan, aldus<br />
het CBS.<br />
Het aantal in een bepaalde maand uitgesproken faillissementen<br />
hangt samen met het aantal zittingsdagen van de rechtbank in<br />
die maand. Dit kan van maand tot maand sterk verschillen.<br />
20<br />
N I E U W S<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
ın een maand tijd, 130 méér bedrijven failliet<br />
werk kunnen binnenhalen, of zij hun personeel wel kunnen<br />
houden. Van de 35 grote mkb-bedrijven (101-250 werknemers)<br />
denkt een op de negen de crisis niet te overleven.<br />
Minder werk<br />
Een derde van de ondernemers ziet het werk teruglopen. Ook<br />
een derde merkt dat klanten niet op tijd betalen. De helft van<br />
de werkgevers bespaart op personeelskosten. Zo heeft 7 procent<br />
vast personeel ontslagen.<br />
Andere bedrijven snijden bijvoorbeeld in opleidingen of maken<br />
gebruik van arbeidstijdverkorting.<br />
Hoogste stand sinds jaren tachtig<br />
Voor een beter beeld van de ontwikkeling van het aantal faillisementen<br />
wordt daarom meestal gekeken naar de ontwikkeling<br />
per drie maanden.<br />
Ook dit zogenoemde ‘voortschrijdend driemaandsgemiddelde’<br />
kwam in maart hoger uit dan in februari. Dit gemiddelde<br />
behaalde met 560 zelfs de hoogste stand sinds het CBS begin<br />
jaren tachtig met deze manier van meten begon. Sowieso is het<br />
aantal faillissementen explosief gestegen de laatste maanden.<br />
In minder dan een jaar tijd is het driemaandsgemiddelde ruimschoots<br />
verdubbeld.
N I E U W S<br />
Extra crisisgeld voor<br />
innovatieve bedrijven<br />
Minister Van der Hoeven (EZ) en minister Cramer (VROM)<br />
maken 10 miljoen euro extra vrij om ondernemers te<br />
steunen bij duurzame innovaties. Dit moet de gevolgen van<br />
de kredietcrisis voor bedrijven in de maakindustrie beperken.<br />
Het geld is bestemd voor MKB-bedrijven die werken aan bijvoorbeeld<br />
hoogwaardig hergebruik van grondstoffen, efficiëntere<br />
productieprocessen en schonere producten en diensten.<br />
Door de bedrijven te ondersteunen, krijgt de economie een<br />
impuls. Tegelijk worden maatschappelijke vraagstukken op een<br />
innovatieve manier opgelost.<br />
Volgens de ministers kunnen duurzame innovaties steeds meer<br />
gaan fungeren als een motor voor economische groei. Bijvoorbeeld<br />
doordat ze ook in het buitenland worden vermarkt.<br />
Programma Milieu & Technologie<br />
Het budget van het programma Milieu & Technologie wordt<br />
verhoogd met de 10 miljoen euro. Dit programma is bedoeld<br />
voor MKB-bedrijven in de maakindustrie, van chemie tot bijvoorbeeld<br />
apparatenbouw. Het programma is elk jaar overtekend.<br />
Dankzij het extra geld kunnen tot 2011 naar schatting ruim 250<br />
kleine en middelgrote bedrijven extra worden ondersteund.<br />
Geld voor slimmer vervoer groene grondstoffen<br />
Minister Verburg (LNV) roept ondernemers op innovatieve<br />
ideeën in te dienen die de transportkilometers van voedsel,<br />
veevoer en bloemen en planten verminderen. Zij stelt<br />
hiervoor 3 miljoen euro beschikbaar.<br />
Innovatieve manieren om agroproducten te vervoeren, kunnen<br />
de kosten voor de ondernemers verminderen. Voorbeelden zijn<br />
vervoer per trein of slimme verpakkingen van voedsel, voor de<br />
producten.<br />
Biomassa<br />
Verburg roept ondernemers ook op met innovatieve voorstel-<br />
Na verhuur weer<br />
hypotheekrenteaftrek<br />
Staatssecretaris De Jager wil dat mensen die hun te koop<br />
staande woning tijdelijk verhuren, na afloop weer hypotheekrente<br />
kunnen aftrekken. De maatregel moet op 1 januari<br />
2010 ingaan en duurt twee jaar. Dat schrijft staatssecretaris<br />
De Jager (Financiën) in een brief aan de Tweede Kamer. De<br />
maatregel wordt opgenomen in een wetsvoorstel dat het kabinet<br />
najaar 2009 indient.<br />
Mensen die hun te koop staande woning tijdelijk verhuren,<br />
hebben nu niet de mogelijkheid om na afloop opnieuw hypotheekrente<br />
af te trekken. Dat lijkt een belemmering te zijn bij<br />
het zoeken naar oplossingen voor de woning.<br />
De Jager wil na de tijdelijke verhuur van de woning de hypotheekrente<br />
laten herleven voor de resterende periode waarin<br />
dubbele hypotheekaftrek is toegestaan. De maatregel geldt in<br />
beginsel alleen als de verhuur op of na 1 januari 2010 begint.<br />
len te komen om biomassa voor de ‘biobased economy’ beter<br />
te benutten.<br />
Een ‘biobased’ economie is minder afhankelijk van fossiele<br />
grondstoffen, zoals olie en gas. Biomassa wordt dan gebruikt<br />
voor onder meer plastics, verven en brandstof.<br />
Logistieke innovaties zijn nodig om biomassa, zoals bermgras,<br />
snoeiafval, eiwitstromen en andere reststromen, beter te kunnen<br />
gebruiken.<br />
Ondernemers kunnen tot en met 8 oktober 2009 voorstellen<br />
indienen.<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
21
Soepeler bij gebruik uitzender met keurmerk<br />
Het CDA wil werkgevers die gebruikmaken van goedgekeurde<br />
uitzendbureaus vrijstellen van boetes voor malafide<br />
praktijken, zoals ontduiking van belastingen en premies, illegale<br />
arbeid en uitbuiting. Op die manier hoopt Tweede Kamerlid<br />
Eddy van Hijum van de regeringspartij bedrijven te stimuleren<br />
alleen gebruik te maken van uitzendbureaus die voldoen<br />
aan het keurmerk van onder meer brancheorganisatie ABU.<br />
Van Hijum gaat hiertoe donderdag een voorstel doen tijdens<br />
een debat met minister Piet Hein Donner (Sociale Zaken) over<br />
de zogeheten inlenersaansprakelijkheid. Daarmee wil Donner<br />
per 1 januari 2010 regelen dat bedrijven die personeel inhuren<br />
via niet-gecertificeerde uitzendbureaus aansprakelijk gehouden<br />
kunnen worden als het minimumloon ontdoken wordt. Nu is<br />
alleen het uitzendbureau aansprakelijk voor het loon.<br />
Controles<br />
Door de inlenersaansprakelijkheid is het al de bedoeling dat de<br />
Arbeidsinspectie vooral gaat controleren bij niet-gecertificeerde<br />
Problemen met geld lenen bij een bank? Als je gebruik maakt<br />
van een intermediair, krijg je sneller geld los. 70 procent<br />
van de bedrijven met een afwijzing op zak, weet tóch krediet<br />
te bemachtigen via een intermediair.<br />
Bedrijven krijgen sneller een krediet bij de bank als ze dit doen<br />
via een intermediair. Dat blijkt uit gegevens van kredietbemiddelaar<br />
Credion. Volgens Credion weet 70 procent van de bedrijven<br />
die eerder een afwijzing kregen voor een eigen aanvraag<br />
voor een bancaire financiering na tussenkomst van een intermediair<br />
toch nog een krediet te bemachtigen.<br />
22 procent meer aanvragen<br />
Volgens de kredietbemiddelaar is er duidelijk zichtbaar een<br />
groeiend aantal ondernemers die gebruik maken van een adviesorganisatie<br />
als bemiddelaar bij het verkrijgen van een krediet.<br />
22<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
N I E U W S<br />
uitzendbureaus. Uitzenders met het keurmerk van de branche<br />
hoeven alleen een inspectie te verwachten als de inspectiedienst<br />
signalen heeft gekregen dat ze zich niet aan de regels houden.<br />
Maar dat gaat Van Hijum nog niet ver genoeg. Volgens hem<br />
worden bedrijven die bewust kiezen voor een goedgekeurde<br />
uitzender nog te veel geconfronteerd met controles op de inhuur<br />
van buitenlands personeel en de betaling van premies en<br />
belastingen.<br />
Meer vrijstellingen<br />
‘Als de vrijstelling op het gebied van minimumloon kan, waarom<br />
dan niet op andere terreinen?’, vraagt het CDA-Kamerlid zich af.<br />
‘Om malafide uitzendbureaus uit te bannen moet het echt lonend<br />
worden om alleen in zee te gaan met bureaus die deugen.’<br />
Wel benadrukt Van Hijum dat het systeem van certificering in<br />
de uitzendbranche echt betrouwbaar moet zijn.<br />
Sneller bankkrediet via intermediair<br />
70 procent van de bedrijven krijgt alsnog geld bij de bank<br />
Volgens Credion-directeur Carlo van der Weg is er alleen dit jaar<br />
al een stijging van maar liefst 22 procent van het aantal aanvragen<br />
vanuit het mkb. Van der Weg verwacht dat dit percentage<br />
in de toekomst alleen maar verder zal stijgen. Dat de bedrijven<br />
voor een onafhankelijke adviseur kiezen bij de aanvraag hangt<br />
samen met diverse aspecten.<br />
Onderhandelingspositie<br />
Zo beschikken de adviseurs over voldoende marktkennis, weten<br />
ze hoe banken kijken naar een kredietaanvraag en hebben<br />
ze ook een bepaalde onderhandelingspositie vanwege hun expertise.<br />
Hierdoor krijgen bedrijven een betere uitgangspositie<br />
en is de kans groter dat een aanvraag voor een krediet wordt<br />
goedgekeurd.
Nederlandse detailhandel<br />
onderschat vitale vijftigplussers<br />
Kirsten Fischer *<br />
Winkeliers missen 2 tot 4 miljard omzet in 50-plus<br />
markt<br />
Winkeliers kunnen 5 tot 10 procent meer omzet halen door in<br />
winkelconcepten beter in te spelen op vijftigplussers. Het gaat<br />
dan - ondanks de economische tegenwind - om een mogelijke<br />
omzetgroei van 2 tot 4 miljard euro per jaar. Veel ondernemers<br />
beseffen niet dat het hier gaat om een snel groeiende doelgroep<br />
van bijna 7 miljoen Nederlanders in 2020. Deze vitale en<br />
koopkrachtige vijftigplussers zijn dan goed voor 50 procent van<br />
de consumptieve bestedingen. Service, persoonlijk advies en<br />
eerlijkheid staan bovenaan het wensenlijstje van deze senioren.<br />
Volop kansen in de de 50+markt<br />
Ondernemers onderschatten de doelgroep vijftigplussers en<br />
zijn onvoldoende alert op extra omzet, zo blijkt uit het rapport.<br />
Van de circa 90 miljard euro omzet in de detailhandel is<br />
nu al ruim 35 miljard euro afkomstig van 50 plussers. Als de<br />
detailhandel de 50+ troefkaart uitspeelt schatten Rabobank en<br />
HBD dat 5 tot 10 procent extra omzet is te halen, ofwel 2 tot 4<br />
miljard euro per jaar. Vijftigplussers bezoeken vaker dan jongeren<br />
een winkel en besteden per bezoek meer. Nu al bestaat<br />
ruim 30% van de Nederlandse bevolking uit 50 plussers (5,6 miljoen).<br />
Dit percentage groeit in 2020 naar 40% (bijna 7 miljoen).<br />
Deze groep is dan verantwoordelijk voor meer dan de helft van<br />
de consumptieve bestedingen. Tegelijk is driekwart van het particuliere<br />
vermogen in handen van vijftigplussers en ligt hun<br />
inkomen en koopkracht beduidend hoger dan bij jongeren. Ook<br />
zijn ze gezonder, fitter en actiever dan vroeger en geven veel<br />
makkelijker hun geld uit. Ze sparen niet meer om het vermogen<br />
aan kinderen te laten, maar geven het zelf uit en erven vaak ook<br />
nog van hun ouders.<br />
De juiste strategie<br />
De studie onderscheidt vijftigplussers in drie groepen: ‘gouden<br />
genieters’ met veel vrije tijd en koopkracht; ‘zilveren werkenden’<br />
met veel koopkracht maar weinig vrije tijd en ‘bronzen<br />
senioren’ die veel vrije tijd hebben, doch relatief weinig koopkracht.<br />
De gouden en zilveren groepen vormen samen bijna 90<br />
procent van de vijftigplussers. Hier liggen grote onbenutte kan<br />
sen. De meeste ondernemers zeggen dat ze vijftigplussers belangrijk<br />
vinden, maar houden weinig rekening met hun behoeften.<br />
Zo biedt op dit moment slechts 20% van de ondernemers<br />
speciale services voor deze groep. Zorgelijk is dat maar één op<br />
de vijf ondernemers zegt in komende jaren meer rekening te<br />
houden met deze senioren. Ze onderschatten het belang. Eén<br />
reden daarvoor is dat ondernemers het moeilijk vinden deze<br />
doelgroep te bedienen. Vijftigplussers willen niet als ouderen<br />
aangesproken worden. Dat vergt een aangepaste benadering.<br />
Ondernemers moeten niet alleen producten aanbieden. Vijftigplussers<br />
stellen juist eerlijkheid, service en nazorg op prijs<br />
en zijn bereid voor gemak, extra service en dienstverlening<br />
te betalen. Als een ondernemer zich inleeft in de doelgroep,<br />
dan kost het weinig moeite om voor vijftigplussers allerlei<br />
initiatieven te bedenken die met relatief kleine investeringen<br />
te realiseren zijn. En niets is belangrijker dan zich van de met<br />
deze initiatieven van de concurrentie te onderscheiden. Juist<br />
ondernemers die bedreigingen als kans zien, die inspelen op<br />
veranderingen in de markt en die hun klant goed kennen doen<br />
het goed. Dat is strategie!<br />
Bent u senior-ready?<br />
De studie ‘50+winkelideeën - verder in detailhandel ‘ van<br />
Rabobank en het Hoofdbedrijfschap<br />
Detailhandel gaat nader in op trends en ontwikkelingen van<br />
de doelgroep vijftigplussers en biedt tips en hulp bij het concreet<br />
maken van ondernemerskansen. Ook bevat de studie een<br />
checklist waarmee is na te gaan of een onderneming ‘senior<br />
ready’ is. Het rapport is als pdf te downloaden via<br />
www.rabobank.com/perscentrum<br />
Kirsten Fischer<br />
Sectormanager MKB Detailhandel non-food<br />
Rabobank Nederland<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
23
24<br />
G İ Y İ M K U Ş A M<br />
Pakken & Stijlen<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9
Het pak is nog altijd de elegantste kleding die een<br />
man kan dragen, mits pasvorm, kleur en stof juist<br />
gekozen zijn, dat wil zeggen passend bij de gelegenheid,<br />
het tijdstip van de dag, het jaargetijde of het klimaat.<br />
Deze volgorde is geen toeval, want de pasvorm is inderdaad<br />
het belangrijkste. Een goede zittend pak, gemaakt<br />
van een niet bijzonder goede stof, verdient bij twijfel<br />
de voorkeur boven een slecht zittend pak van een stof<br />
van goede kwaliteit – hoewel juist bij een pak eigenlijk<br />
geen compromis mogelijk is. met ‘goede pasvorm’ bedoelen<br />
we dat basispatroon dat onafhankelijk van mode en<br />
trends al vanaf de jaren dertig steeds weer gebruikt wordt<br />
en nu bij alle goede kleermakers en confectiezaken als internationale<br />
standaard geldt. De pasvorm van een goed<br />
pak moet ‘natuurlijk’ zijn, dat wil zeggen hij moet het<br />
figuur van de drager optimaal tot zijn recht laten komen<br />
en alleen bij echte probleemgevallen corrigerend ingrijpen.<br />
Dit betreft vooral de schouder. Een fijngebouwd en<br />
slank iemand kan beter een slank pak met weinig of helemaal<br />
geen schoudervulling, smalle revers en een strak<br />
gesneden pantalon dragen. Een breedgeschouderde . atletische<br />
man heeft eveneens geen schoudervulling nodig,<br />
ook hier moet het pak aan het lichaam aangepast zijn.<br />
En bij een corpulent figuur kan beter helemaal afgezien<br />
worden van verbreding of vergroting bij de aanpassing<br />
van de pasvorm van het pak.<br />
Als passende kleuren voor een pak gelden traditioneel<br />
donkerblauw, donker- tot lichtgrijs en zwart. Het pak<br />
moet in ieder geval in een van deze schakeringen gehouden<br />
worden wanneer het bij de uitoefening van de dagelijkse<br />
bezigheden op het gebied van financiën, rechtspraak,<br />
handel of politieke gedragen wordt. Alleen in het<br />
weekend of bij een sportieve aangelegenheid mag een<br />
pak bruin of groen zijn. Maar daarover later meer.<br />
Tegenwoordig worden er veel meer lichte stoffen gebruikt<br />
dan vroeger, toen de kantoren nog met kolen of helemaal<br />
niet verwarmd werden. Toch bestaan er in de dikte<br />
en zwaarte van de stoffen nog steeds grote verschillen en<br />
men moet rekening houden met waar het pak gedragen<br />
wordt. In het koude noorden of in het milde klimaat van<br />
het Middellandse-Zeegebied, in een benauwd kantoor<br />
dat zonder de warmteketen van het behaaglijke thuis te<br />
verbreken in een verwarmde auto bereikt wordt, of via<br />
een lange reis die pendelaars in tochtige metro’s en door<br />
koude straten moeten afleggen.<br />
Hoe dan ook, de beste stof voor een pak is en blijft scheerwol.<br />
Zelfs in de zomer, want geen enkele stof valt te<br />
elegant en is zo ongevoelig voor kreuken. Mocht een pak<br />
van scheerwol na lang zitten toch wat gekreukt zijn, dan<br />
is een korte rustperiode genoeg om dat te herstellen.<br />
Een perfect gesneden pak mag er overigens best een beetje<br />
gekreukt uitzien, het is dan altijd nog eleganter dan<br />
een kreukvrij, maar slecht of zelfs middelmatig zittend<br />
exemplaar.<br />
Omdat we zo vaak het woord ‘pak’ genoemd hebben,<br />
moeten we msschien nog een keer kort de definitie vermelden:<br />
het pak is een kledingstuk waarbij broek en jasje<br />
van dezelfde stof gemaakt zijn. Dat mag een schot in<br />
open doel lijken, maar het is wel een opmerking waard,<br />
want tot aan het einde van de 19e eeuw droeg een heer<br />
zijn rok, zijn geklede jas of later zijn jacquet bij een vest<br />
van een andere stof en een broek van weer een andere<br />
stof. De uniforme combinatie van jas, vest en broek –dus<br />
een pak – werd bij minder formele gelegenheden gedragen.<br />
Het heeft tot eind jaren dertig geduurd voordat het<br />
pak als het gangbare kledingstuk voor alle kantoorfuncties<br />
geaccepteerd werd. Hoewel het nu een absoluut for-<br />
Eerst lokt het alsof er een<br />
knoop ontbreekt. Als we<br />
beter kijken zien we dat de<br />
knoop niet ontbreekt, maar<br />
losgeknoopt is. Geheel toevallig<br />
natuurlijk. Misschien<br />
heeft de drager van pak juist<br />
nog de mouwen van zijn<br />
jasje of overhemd voor het<br />
handen wassen omgeslagen.<br />
En vervolgens heeft hij<br />
vergeten de laatste knoop<br />
weer dicht te doen. Is dat<br />
werkelijk de oorzaak? Nee,<br />
natuurlijk niet. Tenslotte zou<br />
ook niemand vergeten zijn<br />
overjas of overhemd weer<br />
te sluiten. Wie zijn mouw<br />
losknoopt, wil zeggen: “Kijk,<br />
ik kan bij mijn pak de mouw<br />
De losse knoop<br />
losknopen. Dat kan alleen bij<br />
de werkelijk goede pakken.<br />
Mijn pak is goed.” Of iets<br />
dergelijks. Functionerende<br />
mouwknoopsgaten zijn natuurlijk<br />
absoluut niet het<br />
belangrijkste detail van een<br />
goed kostuum en ook niet<br />
het duurste – maar wel het<br />
opvallendste. Vandaar de<br />
losse knoop.<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
25
G İ Y İ M K U Ş A M<br />
meel kledingstuk is, geeft de stijl- en vooral traditiebewuste<br />
heer bij bruiloften, begrafenissen en staatszaken<br />
nog altijd de voorkeur aan een combinatie van jacquet,<br />
vest en gestreepte broek.<br />
In het begin bestond het pak uit drie delen, een jasje,<br />
broek en vest. Nu zijn dat in de regel nog maar twee delen,<br />
een jasje en een broek; het vest komt steeds minder<br />
vaak voor. Overigens is dat proces al aan de gang sinds de<br />
Tweede Wereldoorlog, waaruit we zouden kunnen concluderen<br />
dat het vest zo dood nog niet is. in ieder geval<br />
hoort het niet meer bij het traditionele maarpak, omdat<br />
de kantoren nu vaak te warm zijn voor een extra laag stof<br />
onder het jasje. Wie niet zo gevoelig is voor kou, moet<br />
haast onvermijdelijk van het vest afzien, hoewel het niet<br />
als ongepast wordt gezien wanneer hij zijn jasje uitdoet<br />
en in vest en hemdsmouwen rondloopt.<br />
Onze inleidende woorden over het pak zouden niet<br />
compleet zijn zonder een beetje landenkennis. Engeland<br />
is het vaderland van het pak, zoals trouwens van de gehele<br />
moderne herenmode. Hier werden in het begin van de<br />
Yaz bitti,<br />
Fiyatlar indi.<br />
Oturma odası Takımlarında...<br />
Nieuwpoortweg 8<br />
3125 AP Schiedam<br />
Tel: 010-4156040<br />
Fax: 010-4348099<br />
Hoofdweg 410<br />
1056 DG Amsterdam<br />
Tel: 020-4896503<br />
Fax: 020-4896504<br />
20e eeuw de basispatroon ontwikkeld die tot op heden<br />
wereldwijd gebruikt worden voor kopieën en variaties.<br />
Tot aan de Tweede Wereldoorlog was Londen het onomstreden<br />
centrum van de herenmodewereld. Dankzij de Italiaanse<br />
kleermakers heeft Londen deze stilistische monopoliepositie<br />
niet meer, maar toch heeft Engeland ook<br />
nu nog de beste kleermakers. Evenwel delen de Engelse<br />
kleermakers volstrekt niet de Italiaanse opvattingen over<br />
elegantie. Op basis van deze opvattingen worden door<br />
de Italianen stof, kleur en pasvorm om esthetische redenen<br />
gekozen en gebruikt, in plaats van enkel en alleen<br />
om de door de bovenlaag gedicteerde kledingregels te<br />
vervullen. Bovendien zijn de Italianen als bewoners van<br />
een zeer warm land de Engelsen voorbijgestreefd in het<br />
verwerken van steeds lichtere stoffen. We kunnen tegenwoordig<br />
dus naar gelang van smaal en behoefte het beste<br />
uit de verschillende werelden kiezen: het krijtstreeppak<br />
uit Londen, het zomerpak uit Rome, maar ook het Engelse<br />
pak van Italiaanse zijde of het Italiaanse pak van Schotse<br />
tweed. Engeland en Italië bieden in ieder geval zowel<br />
de pasvorm als de kwaliteit van een goed pak.<br />
S<br />
Gönül Çelen Modeller<br />
% 50 İNDİRİM !<br />
Burg. de Vlugtlaan 131<br />
1063 BK Amsterdam<br />
Tel: 020-4111501<br />
Fax: 020-4111501
1 P O R T R E<br />
1 S Ö Y L E Ş İ<br />
EN ÖNEMLİSİ ÖLÇÜ ALMAKTIR<br />
Bu ayki söyleşi konuğumuz olan Mahmut Kaynak, dünyanın en eski mesleği olan terziliği başarıyla<br />
sürdüren bir girişimcimiz. Terzilik alanında farklı bir konsept ile karşımıza çıkan Mahmut Kaynak’ın bu<br />
konseptine geçmeden önce biraz kendisinden bahsedelim istedik.<br />
Aksaray doğumlu olan Kaynak, 1970 yılında dünyaya gözlerini açtı. Tatil amacıyla, henüz on altı yaşında<br />
bir lise öğrencisi olarak yaz tatilinden faydalanmak için Hollanda’ya geldi. Kaynak, evli ve iki erkek<br />
çocuk babası; Hollandalıların deyimiyle bir kral.<br />
Hollanda’ya geldiğinde boş durmamış ve Amsterdam’da ağabeyine ait terzi atölyesinde -başta ayak işleriyle kendini<br />
meşgul edecek işler yaptıktan sonra- birçok alanda çalışmış ve bu sayede de terziliğe ilk adımını atmış. Hollanda’da<br />
kalma fikri beyninin köşelerinden çıkıp daha etkileyici yerlere yerleştikten sonra, aynı zamanda atölye işlerinin de<br />
yoğun olmasıyla buralarda kalmaya karar vermiş. O zamanların Hollanda’sının atölye işlerinden etkilenmeyen Türk<br />
girişimcisi bulmak güçtü zaten, diyerek biz de fikrini desteklediğimizi belirtmek isteriz.<br />
Madem bu bizim anladığımız iş aynı zamanda mesleğimiz olacak, bunun mekteplisi olmak gerekir, diye düşünürken<br />
kendisini moda okulu olan Mode Vakschool’da buluvermiş. Dört yıllık eğitimi üç senede bitirerek başarılı bir öğrenci<br />
olduğunu ve bu mesleği çok istediğini kanıtlamış. Bu işlerin inceliklerini okulda öğrenirken, Hollandacadan pek geri<br />
kalmamak için de dil kurslarına devam etmiş.<br />
28<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9
Okulu başarıyla tamamladıktan sonra, birçok şubesi olan<br />
Hollandalı bir terzi dükkânında modacı olarak çalışmış.<br />
Buradaki çalışma arkadaşlarından memnun olmadığı için<br />
bir yıl sonra ayrılmış. Bir ayrımcılığa mı uğradın, şeklindeki<br />
sorumuza cevap vermek istemese de biz gözlerinden<br />
bazı şeyleri anlıyoruz ve söyleşimize devam ediyoruz...<br />
Gönlünde elbise mağazası açmak yatarken, sermayesinin<br />
yeterli olmamasından dolayı açamıyor ve ufak tefek işler<br />
alarak evde terzilik yapmaya başlıyor. Daha sonra mesleğe<br />
olan sevgisinden bu işleri geliştirmek istiyor ve büyük<br />
mağazalara giderek onların işlerin talip olduğunu bildirerek<br />
iş alıyor. İş aldığı mağazaların isimlerini duyunca bu<br />
meslekte ne kadar başarılı olduğunu anlayabiliyoruz. Başlıca<br />
müşterileri arasında halen işini yaptığı Bijenkorf ’un<br />
da olması, başarısının kanıtı oluyor zaten...<br />
Mahmut Kaynak, işleri geliştirdikten sonra 2004 yılında<br />
WTC (World Trade Center) binasında bir yer tutarak takım<br />
elbise dikimini ön plana çıkardı ve terzilik mesleğinin<br />
inceliklerini kullanarak işini daha da geliştirdi. Birçok<br />
işadamını ve takım elbise giymeyi sevenleri yaptığı işlerle<br />
memnun etmeyi başarması yanında kurumsal olarak da iş<br />
yapan Kaynak, mesleğinin püf noktasını şöyle değerlendirdi:<br />
“Atelier All-Round ismiyle tek şirketle başladığımız<br />
işler, hamdolsun on üç şirkete sürekli iş yaparak devam<br />
etmektedir. İşlerimizde gösterdiğimiz kalite ve verdiğimiz<br />
sözlerde durarak gelişmemiz devam ediyor. Şunu iyi<br />
bilmek lazım: Terzilikte önemli olaylardan birisi ölçü almaktır.<br />
Siz eğer tam ölçü alırsanız müşteri büyük ihtimalle<br />
memnun olacaktır. Renk ve desen gibi diğer ayrıntılar,<br />
müşterinin kendi zevkidir.”<br />
Başarı Yer Darlığını Getirmiş<br />
Çalışma şartlarınız nasıldır, sorumuza kısaca, “Sipariş<br />
üzerine çalışıyoruz.” diyor ve ekliyor: “Aslında, takım elbise<br />
dikmekten ziyade, tamir işleriyle daha fazla kazanılır;<br />
fakat insanları giydirmek bize daha çok zevk veriyor.<br />
Bir de insanlarda yanlış bir kanı var ve onun için takım<br />
elbise diktirmeyi tercih etmiyorlar. Fakat bunun avantajlarını<br />
öğrenenler bir daha da hazır elbise almıyorlar! Çünkü<br />
hazır takımlarda elbise vücudunuza göre yapılmıyor;<br />
ölçü de ortalama ölçü olduğundan elbise üzerinize tam<br />
oturmuyor. Elbette bu da sizi ya kısa ya da şişman gösteriyor.<br />
Şunu da belirtmeden geçmeyelim: Pahalı bilinen takım<br />
elbise diktirme -bilinenin aksine- pahalı değildir. Bir<br />
de yukarıda saydığımız olumsuzlukları düşünürsek eğer,<br />
işadamlarının (güzel giyinmek isteyenler, diye gruplasak<br />
daha iyi olur) kendi vücut ölçülerine göre elbise diktirmeleri<br />
daha uygun olacaktır. Hatta şimdiki teknoloji ve<br />
otomasyon sistemleri sayesinde fiyatlar daha uygun birhal<br />
aldı. Biz, bu şekilde güzel ve kendi vücudunuza uygun<br />
şekilde üretim yapan fabrikalarla çalışmaktayız. Otomasyon<br />
sayesinde takım elbiseyi teslim etme süremiz normal<br />
şartlarda dört haftadır; fakat müşterinin acil isteği olursa<br />
bu süreyi iki haftaya kadar indirebiliyoruz. Aynı kumaşa<br />
sadece bilmem ne markasının etiketi olduğu için çok yüksek<br />
paralar verilmekte. Biz bazı markalarla aynı kalitede,<br />
hatta bazılarından daha kaliteli kumaş kullanarak çok cazip<br />
fiyata takım elbise dikiyoruz. İsterse müşteri kendisi<br />
de kumaş getirebiliyor.”<br />
Yani kısaca görüntü, fiyat ve vücudunuza oturmuş bir takım<br />
elbise sunuyorsunuz, diyebilir miyiz?<br />
Evet, cevabını alarak söyleşimize nokta koyuyoruz.
Belçika<br />
Bir Kuzey Avrupa ülkesi olan Belçika (Hollandaca: België, Fransızca: Belgique, Almanca:<br />
Belgien), Avrupa Birliği ve NATO üyesidir. Federal devlet yapısına sahiptir olan Belçika,<br />
Hollandacanın bir lehçesinin resmi dil olduğu “Flaman Bölgesi (Vlaanderen)”, Fransızca’nın<br />
resmi dil olduğu “Valon Bölgesi (Wallonie)” ve her iki dilin de resmi sıfatla kullanıldığı “Brüksel<br />
Başkent Bölgesi (Région de Bruxelles-Capitale)”nden oluşur.<br />
Avrupa’nın en küçük ülkelerinden birisi olan Belçika’nın batısında Kuzey Denizi (ve Fransa),<br />
kuzeyinde Hollanda, doğusunda Almanya, güneydoğusunda Lüksemburg, güneyinde ise<br />
Fransa yer almaktadır.<br />
30<br />
B İ R Ü L K E<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9
Belçika’nın Tarihine Genel Bir Bakış<br />
Belçika'ya ilk yerleşenler Belgealar olup 5. asra kadar<br />
Roma İmparatorluğunun idaresi altında kaldılar. Beşinci<br />
asırda, Franklar tarafından istila edildi ve daha sonra<br />
da Charles (Şarlken)’ın Batı imparatorluğuna dahil oldu.<br />
1477'den sonra ise Belçika’daki hâkim güç, Şarlken'in yeğeni<br />
Maximilian'dı. Bu tarihten sonra, Belçika 300 sene<br />
kadar yabancılar tarafından idare edildi. 1713'te Avusturya<br />
İmparatorluğu’nun eline geçti ve "Avusturya Hollandası"<br />
diye anıldı. 1813'te Fransa tarafından işgal edildi;<br />
1815'te Napolyon yenilince de Hollandalıların idaresine<br />
girdi. Belçikalılar, 1830'da birleşerek -Fransa ve İngiltere'nin<br />
garantisi altında- bağımsız bir devlet kurdular. 4 Haziran<br />
1831 tarihinde bir krallık haline gelen Belçika’nın,<br />
Afrika'da sömürgecilik hareketlerinde bulunduğunu da<br />
hatırlamak gerekir. Sömürgelerinden en son olarak Kongo,<br />
3 Haziran 1960'ta bağımsızlığını kazandı. Belçika, Birinci<br />
ve İkinci Dünya Savaşı'ına katılmış ve her iki savaşta<br />
da Almanya tarafından işgal edilmiş, Almanya'nın yenik<br />
düşmesi üzerine işgalden kurtulmuştur.<br />
Belçika’nın Fiziki Yapısı<br />
Belçika, coğrafi bakımdan batıda "Aşağı Belçika", "Orta<br />
Vadi" ve güneydoğuda "Ardennes Platosu" olarak üç bölgeye<br />
ayrılır. Aşağı Belçika, düz bir arazi olup Hollanda<br />
ve Kuzey Denizi tarafından yaklaşık 64 km. çevrilmiştir.<br />
Aşağı Belçika'daki Batı Flanders eyaletinin 500 km. kıyı<br />
kesimleri “polder” denilen setlerle çevrilidir. ve böylece<br />
okyanus taşmalarına karşı korunmaktadır. Kuzeydeki<br />
“Kampenlanda” ve doğu kısımları kumlu ve tarıma elverişli<br />
olmayan topraklara sahiptir. (Ancak önemli kömür kaynakları<br />
burada yer alır.)<br />
Nüfusun büyük bir kısmı Orta Belçika'da bulunur ve burası<br />
yumuşak dalgalı vadilerle bölünmüştür. Bu bölge son<br />
derece mümbit (bitek) bir arazi olup son zamanlara kadar<br />
Belçika'nın başlıca kömür kaynağı idi...<br />
Ardanes Yaylası, merkez vadiye Sambre ve Maas nehirleri<br />
ile bağlanırlar. En yüksek yer, Botrange olup 694 metreyi<br />
bulur. Bucaklı ve Şist bölgesinde toprak tarıma elverişli<br />
değildir. Yer yer tarım alanları ile kesilen ormanlara rastlanır.<br />
Ortalama yüksekliği 160 metre olan Belçika'nın %<br />
18'i kerestesi çok makbul olan ormanlarla kaplıdır.<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
31
Akarsuları: Belçika sınırında iki akarsu kolu vardır. Scheldt<br />
Nehri’nin iki yüz kilometrelik kısmı, Belçika sınırından akar. Yavaş<br />
akan bir akarsudur. Nehrin Almanya sınırına yakın bölümünde<br />
liman şehri olan Antwerp (Anwers) vardır. Diğeri ise Meuse<br />
Nehri’dir. 183 kilometrelik bölümü Belçika topraklarında olan<br />
ve hızlı akan bir nehirdir.<br />
İklim<br />
Belçika'da genel olarak kışları serin, yazları ılık geçen bir iklim<br />
görülür. İklimi en çok etkileyen Gulf Stream sıcak su akıntısıdır.<br />
Bu ülkede güneşli geçen bir gün yok gibidir. Senenin büyük bir<br />
kısmı sisli geçer ve bol miktarda yağmur yağar. Yıllık yağış ortalaması<br />
76 ila 102 cm. arasında değişir. Ortalama sıcaklık yazın<br />
18, kışın ise 3 derecedir.<br />
Bitki örtüsü ve hayvanlar: Belçika'nın büyük kısmı çam, meşe,<br />
kayın, huş ağacı ve karaağaçlardan meydana gelen ormanlarla<br />
kaplıdır. Yabani hayvanların türü, avlanma yüzünden azalmıştır.<br />
Ormanlarda en çok yaban domuzu, yaban kedisi ve geyiğe rastlanır.<br />
Nüfus ve Sosyal Hayat<br />
B İ R Ü L K E<br />
*Belçika'da yaşayan insanlar ırk ve din bakımından iki gruba ayrılır.<br />
Ülkenin kuzeyinde oturanlar Flaman, güneyinde oturanlar<br />
Vallonlardır. Flamanlar Flamanca, Vallonlar Fransızca konuşur.<br />
Bazı kesimlerde Almanca da konuşulur. Resmi muameleler ve<br />
neşriyat ise Fransızca ve Flamancadır.<br />
*Nüfusun büyük bir çoğunluğu Brüksel'de oturur ve burada çoğunluğu<br />
Wallonlar oluşturur. Flamanlar Germen, Wallonlar ise<br />
Romalıların ırkından gelmedir.<br />
*Halkın büyük çoğunluğu Katolik’tir. (Bir kısmını da Protestanlar<br />
oluiturur.)<br />
*Nüfusun çoğunluğu şehirlerde yaşar.<br />
*Din serbestliği vardır.<br />
*Avrupa'da nüfusun en az artış gösterdiği ülkelerden biridir.<br />
*Nüfus yoğunluğu en kalabalık olan Avrupa ülkelerindendir. Kilometre<br />
kareye 323,7 kişi düşer.<br />
*Avrupa'da hayat standardı en yüksek ülkelerdendir.<br />
Eğitim: Belçika'da eğitim çok gelişmiştir ve gençlerin eğitiminde<br />
kilisenin büyük bir yeri vardır. 14 yaşına kadar eğitim mecburidir.<br />
Kilisenin ve Yahudilerin kontrolünde olan okullar yaygındır.<br />
Okullarda genellikle Felemenkçe ve Fransızca birlikte öğretilir.<br />
Çeşitli branşlarda ve birçok şehirde üniversite kurulmuştur.<br />
Spor: Belçika, sporun çeşitli dallarında kendini gösteren bir ülkedir.<br />
Atletizm, futbol, bisiklet, basketbol en başarılı sporlarıdır.<br />
Bu arada güreş de en çok ilgi gören sporlar arasındadır.<br />
Siyasi Hayat<br />
Belçika, Meşrutiyet’le idare edilen bir krallıktır.<br />
Hükümet, 1831'de kabul edilen Anayasa esaslarına göre kurulmuştur.<br />
Kral, ordu kuvvetlerinin başıdır; Parlamento’nun görüşü doğrultusunda<br />
savaş ve barışı ilan edebilir.<br />
Parlamento, “Senato” ve “Millet Meclisi”nden meydana gelir.<br />
Her ikisinin de yetkileri ve gücü eşittir.<br />
Seçim mevsimi seçim tarihinden 40 gün önce başlar. 1921 Anayasasında<br />
yapılan değişikliğe göre bazı senatörler direkt olarak 4 yıllığına,<br />
kalanı da “endirekt” olarak seçilirler. Senatoda 175 üye bulunur.<br />
Millet Meclisi’nin 212 üyesi 4 yıllığına direkt olarak seçilirler.<br />
Şehirler<br />
Belçika idari bakımdan dokuz il’e ayrılmıştır. Şehirler seçimle<br />
başa gelen idareciler tarafından yönetilir. Konseylerin yetkileri<br />
sınırlıdır; eyaletler gibi içişlerinde bağımsız değildirler.<br />
Brüksel: Belçika’nın başşehridir ve Avrupa’nın önemli merkezlerindendir.<br />
Yabancıların ve işçilerin yoğunluğu yanında, tarihi
yerleri ile de meşhurdur. NATO ve Avrupa Birliği’nin idari<br />
merkezi Brüksel’dedir.<br />
Antwerp: Belçika’nın bir liman şehridir. Gemiler Kuzey<br />
Denizi’nden ve Hollanda kıyılarından gelerek nehrin geniş<br />
deltasından Anverns’e girerler. Burası dünyanın büyük<br />
limanlarından birisi olup ülkenin de ticaret merkezidir.<br />
Gandi: Üçüncü büyük şehri ve ikinci büyük limanıdır.<br />
Brugge: Tarihi zenginlikleri bol olan bir şehirdir. Ticaret ve<br />
turizm gelişmiştir.Liege: Endüstrinin çok gelişmiş olduğu bir<br />
kültür merkezidir.<br />
Ekonomi<br />
Belçika’da toprakların ancak % 50’si tarım için kullanılmaktadır.<br />
İş gücünün % 10’unu almasına rağmen, ülke ihtiyacının<br />
% 80’i karşılanmaktadır. Kooperatifçilik yaygındır. Buğday,<br />
arpa, şekerkamışı, yulaf, elma, baklagiller, başlıca ürünlerindendir.<br />
Çiftlikler küçük; ancak ileri tekniğe sahiptir. Küçük ve<br />
büyük baş hayvanların beslendiği Belçika’da hayvancılık çok<br />
ilerlemiş olup süt mamulleri de oldukça yaygındır. Belçika’da<br />
çok zengin kömür yatakları mevcuttur (“anthracite kömürü).<br />
Başlıca iki kömür madeni vardır: Birisi Sambre-Meuse’de, diğeri<br />
Noorderbekten’dedir. Yıllık çıkarılan kömür, otuz milyon<br />
tonun üzerindedir. Tabii gaz ve nükleer enerji gibi yeni enerji<br />
kaynakları da kullanılmaktadır. Petrol ihtiyacı ise dışardan ithal<br />
ederek karşılanmaktadır.<br />
Endüstri: Belçika, dünyanın en eski demir ve çelik endüstrilerinden<br />
birine sahiptir. Yıllık çelik üretimi ortalama<br />
11.000.000 tondur ve dünyanın sayılı demir ve çelik ihraç<br />
eden ülkelerindendir. Ağır endüstri fabrikaları, dökümhaneler,<br />
çinko ve cam fabrikaları ve Gand bölgesinde kimya endüstrisi<br />
kurulmuştur. Kimya sanayi üç ana sektörden ibarettir.<br />
“Temel kimyasal ürünler”, “üretilmiş kimyasal maddeler”<br />
ve “hassas kimyasal ürünler”. Kimyasal malların pek çoğu ihraç<br />
edilmektedir (devlet gelirlerinin toplam % 7’sini teşkil eder).<br />
Nüfusun % 40’ı sanayide çalışmaktadır.<br />
Tekstil üretimi: Keten bezi, pamuklu dokuma ve jüt gibi dokumacılık<br />
işleri çok ileridir. Tekstil sanayii ürünlerinin çoğu<br />
ihraç edilir. İhracat, mamul ve yarı mamul şeklinde yapılır.<br />
Brüksel, Brugge önemli tekstil merkezleridir.<br />
Ulaşım: Belçika, adeta ülkeyi bir ağ gibi ören kara ve demiryollarına<br />
sahiptir. Hatta, Avrupa kıtasının ilk demiryolu<br />
Belçika’da döşenmiştir. Demiryollarının tamamı elektriklidir<br />
ve tüm komşularıyla bağlantılıdır. Brüksel’de büyük kapasiteli<br />
bir havalimanı kurulmuştur. Havayoluyla, dünya ülkeleriyle<br />
bağlantı Brüksel’den sağlanır.<br />
Belçika dışarı, kimyevi maddeler, makine çeşitleri, besin<br />
maddesi, meyve ve çiçek satar; dışardan ise petrol, hammadde<br />
ve kimya sanayiinde kullanılan hammaddeler satın alır.<br />
İhracatının % 40’ını sanayi ürünleri teşkil eder. Ticari münasebette<br />
bulunduğu ülkeler arasında -Benelux ülkeleri başta olmak<br />
üzere- Almanya, Fransa, ABD ve İngiltere gelir.<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
33
Franchising: ondernemerschap<br />
met schaalvoordelen<br />
Charlotte O. Reimer * Marleen Jansen *<br />
Franchiseondernemingen gedijen beter in economisch moeilijke<br />
tijden. Dat blijkt uit onderzoek van het Economisch Instituut<br />
voor het Midden- en Kleinbedrijf (EIM) in samenwerking met<br />
de Rabobank en de Nederlandse Franchise Vereniging (NFV).<br />
De professionele formuleorganisatie zorgt voor inzicht in de<br />
financiële positie en versterkt de strategie van het bedrijf. Dit<br />
geeft een zekere bescherming. Op basis van kennis van de organisatie<br />
en haar formulebeleid zijn banken eerder bereid een<br />
financiering te verstrekken. De franchisegevers zijn licht positiever<br />
in deze tijden van recessie dan de ondernemers in het<br />
algemeen in het MKB.<br />
Franchising is een hechte vorm van samenwerking tussen twee<br />
ondernemers, waarbij op basis van een efficiënte taakverdeling<br />
een formule is ontwikkeld die leidt tot een uniforme uitstraling<br />
naar de markt. Een formule is een volledig bedrijfsconcept: de<br />
samenhang tussen product, prijs, plaats en promotie. De partners<br />
zijn franchisegever en franchisenemer. De franchisegever<br />
ontwikkelt, test en onderhoudt de formule. De franchisenemer<br />
exploiteert de formule in zijn eigen bedrijf<br />
In Nederland zijn 669 franchiseketens actief met 28.500 vestigingen.<br />
In 1990 waren er 200 formules actief in Nederland, in<br />
2002 waren dit er 434.<br />
De Rabobank verwacht dat het aantal formules in 2010 per<br />
saldo beperkt zal groeien naar 700 formules. Een positieve<br />
ontwikkeling is te verwachten in de dienstverlening, vooral jobfranchising,<br />
en in lichte mate in de recreatie en gezondheidszorg.<br />
Anderzijds zal de laagconjunctuur en de overbewinkeling<br />
in de detailhandel leiden tot mogelijke daling in deze sectoren.<br />
In vergelijking tot 2004 is het aantal franchisegevers in de sectoren<br />
detailhandel food en non-food met respectievelijk 13% en<br />
24% gestegen. Voor de sectoren dienstverlening en horeca ligt<br />
deze stijging substantieel hoger met 72% en 67%.<br />
Beeld Franchising in Nederland
Het groeipotentieel voor franchising kan idealiter per branche<br />
worden aangegeven op basis van de hoogte van de concurrentiedruk.<br />
Deze wordt bepaald door de behoefte aan een herkenbaar<br />
beeld voor de klant (de macht van de klant), de veelal beperkte<br />
groei/stabilisatie van de bestedingen in een branche en<br />
het grote aantal aanbieders. Ook de mate van leveranciersmacht<br />
bij de aankoop van goederen kan leiden tot een grote behoefte<br />
aan professionalisering van de inkoop, waarbij schaalvoordelen<br />
financiële voordelen kunnen geven. Door een sterke toename<br />
van de macht van een van de marktspelers wordt de behoefte<br />
aan een professionele formule vergroot.<br />
Franchisegevers die in samenspraak met hun ondernemers<br />
continu op zoek gaan naar verbeteringen van hun formule<br />
maken in deze tijd het verschil. Een onderscheidende formule<br />
is een randvoorwaarde voor succes. Formules kunnen zich<br />
op vijf elementen onderscheiden. Om succesvol te zijn in de<br />
markt dient een formule op één element uniek te zijn, op een<br />
ander element onderscheidend en op de overige drie elementen<br />
marktconform. Een formule biedt waarde voor de klanten.<br />
Goed formulemanagement is nodig om ook in minder gunstige<br />
omstandigheden in te kunnen spelen op wijzigingen in de behoefte<br />
en het gedrag van de klanten.<br />
Beeld formule management<br />
Franchising kent verschillende vormen. Bij soft franchise zijn<br />
de afspraken tamelijk vrijblijvend. De ondernemer heeft meer<br />
vrijheid in de invulling van zijn onderneming. Bij hard franchise<br />
zijn duidelijke afspraken gemaakt voor vrijwel alle aspecten van<br />
de bedrijfsvoering. Des te harder de franchise des te minder<br />
vrijheid voor de franchisenemer. Hier staat tegenover dat de<br />
formule duidelijker is en dat de franchisenemer meer ondersteuning<br />
krijgt. De combinatie van centraal formulebeleid en<br />
lokale marktkennis levert de best draaiende vestigingen op.<br />
Rabobank Cijfers & Trends<br />
• Meer weten over kansen, bedreigingen en vooruit<br />
zichten voor het bedrijfsleven? Raadpleeg gratis<br />
www.rabobank.nl/cijfersentrends.<br />
• Hier kunt u ook de presetaties van een onderneming<br />
vergelijken met die van andere bedrijven in een bran<br />
che met de online benchmarktool Kijk & Vergelijk.<br />
• Voor het maken van een ondernemingsplan met bran<br />
che-informatie, kijk op www.rabobankstartproof.nl<br />
De Nederlandse Franchise Vereniging (NFV) is de overkoepelende<br />
belangenorganisatie<br />
voor franchisegevers. De missie van de NFV is het bevorderen<br />
van betrouwbare, professionele en daardoor succesvolle franchise.<br />
Hierdoor worden ook de belangen van de franchisenemer,<br />
op indirecte wijze, gediend. Het lidmaatschap van de<br />
NFV kan worden gezien als een keurmerk. Toetreding tot het<br />
volwaardig lidmaatschap van de NFV is pas mogelijk nadat een<br />
franchisegever heeft aangetoond aan alle criteria die bij het lidmaatschap<br />
van de NFV horen te hebben voldaan.<br />
Een van de criteria is dat de franchiseovereenkomst voldoet aan<br />
de Europese Erecode inzake franchising. Deze Erecode geeft<br />
duidelijke richtlijnen voor de samenwerking tussen franchisegever<br />
en franchisenemer. Op de website www.nfv.nl staat voor<br />
zowel de franchisegever als de franchisenemer veel informatie<br />
over franchise. Zo is er een ‘formulezoeker’ waar informatie<br />
wordt getoond van de leden van de NFV en een ‘adviseurzoeker’<br />
waarin de bij de NFV aangesloten specialisten in diverse<br />
vakgebieden zijn te vinden<br />
Charlotte Oude Reimer, communicatiemanager NFV en Marleen Jansen,<br />
sectormanager commerciële Dienstverlening, Rabobank Nederland.<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
35
Allochtonen op de arbeidsmarkt:<br />
effecten van de economische crisis<br />
Groei van werkloosheid onder<br />
allochtonen zet door!<br />
In het 2e kwartaal van 2009 groeide de werkloosheid onder (niet-westers)<br />
allochtonen van 77 tot 84 duizend. Het werkloosheidspercentage<br />
steeg van 10 naar 11%. De totale werkloosheid in Nederland nam<br />
toe met 30 duizend, van 4,4 naar 4,8%. Een kwart van deze stijging<br />
kwam voor rekening van de allochtonen, hoewel zij slechts 10% van de<br />
beroepsbevolking vormen. Allochtone vrouwen worden harder getroffen<br />
door de economische crisis dan de mannen. Vooral Surinaamse en<br />
overige niet-westerse allochtone vrouwen zijn nu vaker werkloos dan<br />
in het 1e kwartaal. De werkloosheid onder Turkse vrouwen is juist<br />
gedaald. In de leeftijdsgroep van 15 tot 25 jaar nam de werkloosheid<br />
onder Surinamers en vooral onder ‘overig niet westerse allochtonen’<br />
toe. Daarentegen daalde de werkloosheid onder jonge Turken en Marokkanen,<br />
vooral dank zij de meisjes/vrouwen. Terwijl het aantal allochtonen<br />
met een vaste baan is afgenomen, bleef het aantal flexibele<br />
banen onder hen constant. In het 2e kwartaal is het aantal zelfstandige<br />
ondernemers gedaald, vooral onder Marokkanen en ‘overige’ niet<br />
westerse allochtonen. Het aantal werkende allochtonen met een laag<br />
functieniveau is gestegen. Meer allochtonen zijn in het 2e kwartaal<br />
werkzaam geworden in de handel. Ondanks de groei van het<br />
aantal banen in de horeca en de bouw, werkten er minder allochtonen<br />
in deze sectoren dan in het 1e kwartaal.<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
37
WERKLOOSHEID ETNISCHE GROEPEN<br />
Stijging van werkloosheid onder allochtonen<br />
Het aantal werklozen in Nederland is in het 2e<br />
kwartaal toegenomen met 30 duizend. In totaal waren<br />
373 duizend personen werkloos. Het (algemene)<br />
werkloosheidspercentage steeg van 4,4 naar 4,8%.<br />
Het aantal werklozen van allochtone herkomst steeg van 77<br />
naar 84 duizend, waarmee het werkloosheidspercentage<br />
met 1 procentpunt toenam, van 10 naar 11. Een kwart<br />
van de totale groei van de werkloosheid in dit kwartaal<br />
komt voor rekening van de allochtonen, die ongeveer<br />
10% van de Nederlandse beroepsbevolking vormen. (Zie<br />
figuur 1)<br />
De werkloosheid ontwikkelt zich niet gelijkmatig over<br />
de etnische groepen. Terwijl de werkloosheid onder de<br />
meeste groepen steeg, is er onder Turken sprake van een<br />
lichte daling.<br />
Allochtone vrouwen harder getroffen door crisis<br />
De werkloosheid onder allochtone vrouwen is in het<br />
2e kwartaal gestegen van 10 naar 12%. Daarmee zijn<br />
zij relatief vaker werkloos zijn dan mannen (11%). De<br />
werkloosheid groeide met name onder Surinaamse<br />
38<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
vrouwen, en vrouwen van ‘overig niet westerse herkomst’.<br />
Turkse vrouwen daarentegen zijn minder werkloos<br />
dan in het 1e kwartaal (figuur 2). De werkloosheid van<br />
allochtone vrouwen is in het 2e kwartaal sneller gegroeid<br />
dan die van autochtone vrouwen. (Zie figuur 2)<br />
De stijging van werkloosheid onder allochtone mannen<br />
komt op het conto van Marokkaanse en Antilliaanse<br />
mannen.<br />
Tweede generatie heeft het moeilijker dan de eerste<br />
generatie<br />
Over het algemeen kennen in Nederland geboren<br />
mannen en vrouwen, de tweede generatie, een hogere<br />
werkloosheid dan hun herkomstgenoten die in het<br />
buitenland zijn geboren. De grootste verschillen doen<br />
zich in dit opzicht voor bij Surinaamse vrouwen en bij<br />
Turkse en Marokkaanse mannen. 17% van de 2e generatie<br />
Surinaamse vrouwen is werkloos, tegenover<br />
7% van de eerste generatie. Turkse vrouwen en Turkse<br />
jongeren (15-24 jaar) vormen overigens een opvallende<br />
uitzondering: de eerste generatie is nu vaker werkloos<br />
dan de tweede.
Werkloosheid onder Turkse en Marokkaanse jongeren<br />
nog hoog, maar daalt!<br />
Wanneer we inzoomen op de jongste leeftijdsgroep<br />
(figuur 5) dan zien we twee verschillende ontwikkelingen.<br />
De werkloosheid onder jonge Turken daalde in het 2e<br />
kwartaal van 24 naar 19%, en onder Marokkanen van 25<br />
naar 21%. Onder de andere groepen leeftijdgenoten3<br />
steeg de werkloosheid juist. De stijging onder de overig<br />
niet-westerse jongeren van 12 naar 20% is dramatisch te<br />
noemen. De hoogste werkloosheid onder 15-25 jarigen<br />
vinden we nu bij<br />
Surinamers (23%).<br />
Wel zijn er grote verschillen tussen mannen en vrouwen.<br />
De werkloosheid van jonge allochtone vrouwen is het<br />
afgelopen kwartaal sterk gestegen van 15% naar 20%,<br />
terwijl die van jonge allochtone mannen is gedaald van<br />
23 tot 21%. De stijging onder vrouwen komt vooral op<br />
conto van de Surinaamse jonge vrouwen (van 17 naar<br />
25%)4. Onder Turkse vrouwen is juist sprake van dalende<br />
werkloosheid. De werkloosheid onder Marokkaanse<br />
jongens van 15 tot 25 jaar blijft vrijwel stabiel op hoog<br />
niveau (29%).<br />
Allochtonen buiten de Randstad vaker werkloos<br />
In het 2e kwartaal steeg de werkloosheid onder<br />
allochtonen met name in de provincies Groningen (van 13%<br />
naar 16%), Noord-Holland en Noord-BrabantDaarentegen<br />
constateren we een daling in Friesland (dat nog steeds de<br />
lijst aanvoert met 22%) en Gelderland. Voor autochtonen<br />
zijn de kwartaalverschillen naar provincie aanzienlijk<br />
kleiner.<br />
In de Randstad is de werkloosheid onder allochtonen<br />
duidelijk lager dan in de noordelijke en zuidelijke<br />
provincies (figuur 7). In de regio Zuidwest-Overijssel<br />
(Deventer en omstreken) is zelfs 30% van de niet-westerse<br />
allochtonen werkloos.<br />
Laagopgeleide allochtonen zijn vaker werkloos<br />
In het 2e kwartaal steeg de werkloosheid bij alle<br />
opleidingsniveaus met ongeveer 1 procentpunt. (zie<br />
tabel 2 in bijlage). De grootste stijgers zijn laagopgeleide<br />
Surinamers (van 13 naar 16%) en laagopgeleide ’overige<br />
niet-westerse allochtonen’ (van 11 naar 14%). Onder<br />
Turkse laagopgeleiden daalde juist de werkloosheid in<br />
het 2e kwartaal. Laagopgeleiden zijn vaker werkloos dan<br />
hoog opgeleiden. 14% van de laagopgeleide allochtonen<br />
is werkloos in het 2de kwartaal, tegenover 6% van<br />
laagopgeleide autochtonen.<br />
Bron: Forum<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
39
Türkiye sert kabuklu meyveler ihracatının büyük bölümü Avrupa Birliği üyesi ülkelere gerçekleştirilmektedir. Ancak, AB ülkelerinin<br />
toplam sert kabuklu meyveler ihracatının sadece %13’nün Birlik dışındaki ülkelere yöneldiği bir gerçektir. Başka bir deyişle,<br />
büyük ithalatçı ülkeler olarak bilinen Hollanda, İspanya, İtalya, Almanya gibi ülkeler ithal ettikleri ürünlerin önemli bir bölümünü<br />
Birlik içerisinde yeniden ihraç ederek kazanç sağlamaktadırlar.<br />
Öte yandan, ülkemiz sert kabuklu meyveler ihracatçılarının diğer bir önemli<br />
ihtiyacınında yeni ve gelişen pazarlara satış yapabilmek olduğu gerçekdir.<br />
AB’nin büyük ithalatçı ülkelerinin bir kısmı sert kabuklu meyveler için<br />
göreceli olarak doymuş pazarlar görünümü sergilemektedirler. Bu noktada,<br />
AB’ne yeni katılan Doğu Avrupa ülkelerinin, dışa açılan ekonomileri,<br />
gelişen tüketici tercihleri ve ticareti destekleyen pazar dinamikleri ile<br />
ihracatçılarımız açısından önemli potansiyel arz ettikleri düşünülmektedir.<br />
Bu çerçevede, Macaristan son yıllarda sert kabuklu meyveler ithalatında<br />
kaydettiği artış oranına rağmen, ihracatçılarımız tarafından bilgi ve yönelim<br />
eksikliğinden dolayı henüz yeterince değerlendirilmemiş bir pazar olarak<br />
görülmektedir.<br />
40<br />
A R A Ş T I R M A<br />
<strong>HOGİAF</strong>,<br />
SERT KABUKLU MEYVELER YATIRIM ARAŞTIRMASI<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
Antepfıstığı<br />
Badem<br />
Brezilya Cevizi<br />
Ceviz<br />
Çamfıstığı<br />
Fındık<br />
Hindistan Cevizi<br />
Ürün Çeşitleri<br />
Kaju Cevizi<br />
Keçiboynuzu<br />
Kestane<br />
Makadamya cevizi<br />
Pekan Cevizi<br />
Yerfıstığı<br />
Ayrıca dünyadaki sağlıklı ürünlere<br />
yönelik eğilim, Kanada’da etkili<br />
olmaya başlamış ve bu çerçevede sert kabuklu meyvelere yönelik talepte önemli artışlar<br />
meydana gelmiştir. Kanada’nın sert kabuklu meyve üretiminin çok düşük seviyede bulunması<br />
nedeniyle tüketicilerin sert kabuklu meyve ihtiyacı ithalat yolu ile sağlanmaktadır.
Son çerçevede iki önemli not;<br />
1.Marka olarak Hollanda reeksport ticarette<br />
uzmanlaşmıştır.Hollanda üzerinden yapılan<br />
reeksport ticaret, ihracatın yaklaşık % 40’nı<br />
oluşturur ki bu oran Hollanda’nın küçük olan iç<br />
pazarından çok Batı Avrupa hatta dünyanın diğer<br />
bölgelerindeki pazarlar için giriş kapısı niteliğinde<br />
olduğunun göstergesidir. (Örn. Macaristan, Kanada.)<br />
2. Hollanda’nın bir tarım ülkesi olduğu gerçeğide<br />
unutulmamalıdır.<br />
Araştırmalarım neticesinde yapabileceğim<br />
değerlendirmem; Hollanda’da faaliyet gösteren Türk<br />
İşadamlarımız Türkiye ve Farklı Ülke Gruplarından<br />
ithal edecekleri sert kabuklu meyveleri hem<br />
Hollanda iç pazarında hemde Macaristan, Kanada<br />
gibi talep edilen pazarlara satabilirler.<br />
Ayrıntılı Bilgi İçin Hogiaf ’ı Ziyaret Ediniz.<br />
* Her çeþit iskele<br />
* Döþeme kalýplarý<br />
(Aliminyum panel ve<br />
Ahþap kiriþler)<br />
* Duvar kalýp ve<br />
Marangoz ustalarý<br />
info@arssteigerbouw.nl<br />
Koningin Wilhelminahaven NZ 7<br />
3134 KE Vlaardingen<br />
Usta ve Kalifiye<br />
elemanlar<br />
aranmaktadýr<br />
Profesyonel iþ ortamlarý için tercihiniz ARS<br />
Postbus 4024<br />
3130 KA Vlaardingen<br />
www.arssteigerbouw.nl
B İ L G İ S E P E T İ<br />
Bu hikâye,<br />
Babanın ağzından dinleyelim...<br />
“Bak oğlum, bunları sana uyurken söylüyorum. Küçücük<br />
elini yanağının altına sokmuşsun, nemli alnındaki sarı lülelerin<br />
yapış yapış ıslak. Odana bir hırsız gibi süzülerek girdim. Birkaç<br />
dakika önce kütüphanede oturmuş gazete okurken vicdan<br />
azabım nefes kesen bir dalga gibi üstüme geldi. Bir suçlu gibi<br />
yatağının başucuna geldim...<br />
Neler mi düşündüm oğlum? Sabah sana kızmıştım. Okula gitmek<br />
üzere giyinirken seni azarladım; çünkü yüzünü ıslak havluyla<br />
öylesine silivermiştin. Ayakkabılarının kirli olduğunu görünce<br />
sana onları temizlettim. Bazı eşyalarını yere attığında<br />
sana öfkeyle bağırdım.<br />
Kahvaltı ederken bir sürü kusur buldum. Yiyecekleri etrafına<br />
saçıyordun, lokmalarını çiğnemeden yutuyordun, ekmeğine çok<br />
fazla tereyağı sürmüştün. Sen oyun oynamaya gidiyordun, bense<br />
trenime yetişmek zorundaydım. Bana baktın, elini salladın ve<br />
‘Güle güle babacığım.’ dedin. Ben ise kaşlarımı çattım ve ‘Dik<br />
dur!’ dedim sana.<br />
Sevgi Dersi<br />
bir babanın minicik evladından insanlık<br />
dersi almasını anlatır...<br />
Akşamüzeri de durum farksızdı. Eve gelirken seni yere<br />
çömelmiş, arkadaşlarınla bilye<br />
oynarken buldum. Çorapların yırtılmıştı. Arkadaşlarının<br />
yanında seni küçük düşürdüm ve kolundan tutup eve götürdüm.<br />
Bu çoraplar çok pahalıydı ve giymek istiyorsan dikkatli<br />
olmalıydın. Düşün oğlum, bunları sana baba söylüyordu!<br />
Hatırlıyor musun?.. Sonra çalışma odama girdin; gözlerinde<br />
incinmiş bir ifade vardı. Kâğıtlarımın üzerinden bakarak, ‘Ne<br />
istiyorsun!’ diye bağırdım sana!<br />
Hiçbir şey söylemeden koşup boynuma sarıldın ve beni öptün;<br />
hem de büyük bir sevgiyle... Sonra koşarak dışarı çıktın...<br />
Kâğıtlar elimden düştü. Bana neler oluyordu!.. Sürekli senin<br />
hatalarını buluyordum. Sanki, seni böyle ödüllendiriyordum!?<br />
Seni sevmediğim için değil bu; senden çok şey beklediğim için...<br />
Seni kendi çağımın değer yargılarına göre değerlendiriyorum<br />
çünkü...<br />
Evladım, bunları sen uyanıkken yüzüne anlatsam anlayamazsın,<br />
biliyorum. Ama yarından itibaren gerçek bir baba olacağım!<br />
Seninle oyun oynayacağım. Sen acı çektiğinde acı çekecek, sen<br />
güldüğünde güleceğim. Dilimin ucuna kötü sözler geldiğinde<br />
dilimi ısıracağım! Kendi kendime, sürekli, ‘O bir çocuk!.. O bir<br />
çocuk!’ diyeceğim...”<br />
Sözün özü, buradaki baba-çocuk örneğinden hareketle,<br />
sağlam bir ders çıkarabiliriz kendimize:<br />
“Bilmek affetmektir!..<br />
Yaradan bile son güne dek<br />
yargılamaz yarattıklarını;<br />
Biz kim oluyoruz ki!”
<strong>HELPDESK</strong>, <strong>HOGİAF</strong> TARAFINDAN UYGULAMAYA GEÇTİ<br />
Helpdesk-Bilgilendirme masası” uygulamasının nasıl olacağını, HoGiAF müdür<br />
yardımcısı Ahmet Ulusoy’a sorduk ve o da cevapladı...<br />
<strong>HOGİAF</strong>: Helpdesk uygulamasınıkısaca anlatır mısınız ?<br />
Ne gibi açılımlar kazandıracak? Ne gibi faydaları olacak?<br />
Nelere cevap verecek?<br />
H E L P D E S K<br />
A<br />
. ULUSOY: Birçok kurum ve kuruluşun bu türde uygulamaları<br />
vardır. “Peki, siz neden buna gerek duydunuz?”<br />
derseniz eğer, bu duruma şu şekilde bir açıklama getirebilirim:<br />
Ticari yapılanmaların herhangi bir konusunda -elbette sadece<br />
üyelerimiz için geçerli olmakla beraber- tek adresten, yani<br />
“Helpdesk”ten bilgi edinmek kolayca mümkün olabilecektir.<br />
İşleyiş<br />
Bu “Bilgilendirme Masası”, İnternet üzerinden iş görmektedir.<br />
İnternet üzerinden sorulan herhangi bir soruya 48<br />
saat içerisinde cevap verebilecek durumdayız. Elbette, ilk<br />
etapta (sistemin oturma sürecinde) bazı zaman aşımları olabilir.<br />
Kesin bir şey söylemek gerekirse eğer -sistemli çalışmalarımız<br />
başladığında- ticari çerçevedeki her soruya ya 48 saat içerisinde<br />
direkt olarak cevap alacaksınız ya da konunun uzmanına<br />
yönlendirileceksiniz.<br />
Getirisi Nedir?<br />
Helpdesk”in bir getirisi, bir süre sonra çoklukla tekrarlanan<br />
soruların bir istatistiğinin çıkarılması olacaktır. Çıkarılan<br />
istatistiksel değerlendirmeyle, ticari sahada karşılaşılan engellerin<br />
çözülmesi/aşılması adına girişimcimize destek olmamız<br />
da çok daha kolay gerçekleşecek; ayrıca, mevcut problemlerin<br />
halledilmesi için farklı uygulamalar ve projeler üretilecektir.<br />
Ne Tür Sorulara Cevap Alabilirsiniz?<br />
Helpdesk”te ne tür sorulara cevap alınabileceği en çok<br />
merak edilen konudur. Bu sebeple, net ve açıklayıcı olması<br />
için bunları maddeler halinde sıralayarak vermek isterim:<br />
* Eenmanszaak”ı “BV” yapmak için bilinmesi gerekenler nelerdir?<br />
* Uluslararası ticari bağlantılar kurmak istediğinizde bilinmesi<br />
gerekenler nelerdir?<br />
* Ticari araç vergileri hakkında bilinmesi gerekenler nelerdir?<br />
* Bijtelling (kiralık araba masraflarının şirkete fatura edilmesi)<br />
ile ilgili konularda bilinmesi gerekenler nelerdir?<br />
* Gümrük mevzuatı ile ilgili konularda bilinmesi gerekenler<br />
nelerdir?<br />
* Ticaret hukuku hakkında bilinmesi gerekenler nelerdir?<br />
* Çalışma/iş hukuku (arbeidsrecht) hakkında bilinmesi gerekenler<br />
nelerdir?<br />
* Personel ilişkileri (çalışma, işe gelmeme, hasta kalma...) hakkında<br />
bilinmesi gerekenler nelerdir?<br />
* Sigorta hakkında bilinmesi gerekenler nelerdir?<br />
* Emeklilik hakkında bilinmesi gerekenler nelerdir?<br />
* Şirket devralma (bedrijfsovername) ile ilgili bilinmesi gerekenler<br />
nelerdir?<br />
* Ticaret hukuku hakkında bilinmesi gerekenler nelerdir?<br />
* Vergi konularında bilinmesi gerekenler nelerdir?<br />
* Muhasebe hakkında bilinmesi gerekenler nelerdir?<br />
* Uluslararası ticaret hukuku ile ilgili olarak bilinmesi gerekenler<br />
nelerdir?<br />
* Uluslararası iş bağlantıları ile ilgili olarak bilinmesi gerekenler<br />
nelerdir?<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
43
T H E M A<br />
Klantgegevens<br />
Iedere onderneming heeft een bestand met gegevens over klanten<br />
en zakelijke relaties. Binnen het midden- en kleinbedrijf realiseert<br />
men zich echter vaak niet hoe belangrijk deze gegevens<br />
voor het bedrijf zijn. Door ze te organiseren kan er veel beter<br />
gebruik worden gemaakt van de gegevens.<br />
Functie CRM<br />
Het gebruik van CRM helpt u bij het managen van deze klant-<br />
en relatiegegevens. CRM is in het algemeen een werkwijze om<br />
contacten met de klant of relatie te optimaliseren. Om dit daadwerkelijk<br />
effectief te laten zijn, is het belangrijk dat iedereen<br />
binnen de onderneming deze klantgerichte werkwijze aanneemt.<br />
Deze denk- en werkwijze kan vervolgens worden ondersteunt<br />
met software dat klant- en relatiegegevens vastlegt en<br />
analyseert, dit is het CRM systeem.<br />
Soorten CRM systemen<br />
Er bestaan verschillende soorten CRM systemen. CRM pakketten<br />
zijn er in vele soorten en maten. Op de Nederlandse markt<br />
zijn er naar schatting meer dan driehonderd verkrijgbaar. Het<br />
onderscheidt in al deze pakketten is allereerst te maken op<br />
basis van functionaliteit. Deze varieert van eenvoudige software<br />
zoals Microsoft Outlook, naar meer uitgebreide pakketten<br />
die contactmanagers bieden, tot volwaardige CRM applicaties.<br />
Uiteraard betekent een grotere functionaliteit een groter<br />
kostenplaatje. Overigens zijn er ook CRM applicaties die zijn<br />
geïntegreerd in bedrijfssoftware, zoals ERP-systemen (Enterprise<br />
Resource Planning).<br />
De volwaardige CRM applicaties kunnen we onderscheiden op<br />
basis van de gebruikte techniek:<br />
• Client-server:<br />
Bij de client/server-technologie wordt de database op een server<br />
geïnstalleerd en de applicatie op de clients. Dit betekent<br />
dat op alle werkstations applicatiesoftware geïnstalleerd moet<br />
worden. Dit is echter een verouderde techniek en men verwacht<br />
dat dit in de toekomst allemaal webbased pakketten<br />
worden of dat ze verdwijnen.<br />
• Webbased:<br />
Bij deze toepassing wordt zowel de database als applicatie op<br />
een server geïnstalleerd. Hierdoor zijn de installatie en het onderhoud<br />
eenvoudiger en is de software gebruiksvriendelijker.<br />
44<br />
Customer Relationship Management<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
• ASP:<br />
Dit zijn eveneens webbased CRM systemen, maar worden<br />
niet op de eigen server geïnstalleerd maar bij een partij die<br />
dit als service verleent. Hierdoor hoeft er niets te worden<br />
geïnstalleerd en is ook het onderhoud uitbesteed. In plaats van<br />
het aanschaffen van software wordt er maandelijks een gebruikerstarief<br />
betaald.<br />
• Open source:<br />
Deze applicaties zijn sinds 2003 op de markt gekomen en zijn<br />
vrij beschikbaar. De benodigde software kan worden gedownload<br />
en worden geplaatst op de eigen server of op een server<br />
van derden.<br />
Voordelen CRM applicaties<br />
Het gebruik van CRM leidt tot een betere stroomlijning van de<br />
processen rondom klantcontact. Dit leidt tot de volgende voordelen:<br />
• Verbetering van klantbeheer en serviceverlening<br />
• Verhoging van efficiency van personeel<br />
• Vergroting van financiële informatie over klanten<br />
• Verkorting van de verkoopcyclus<br />
Nadelen CRM applicaties<br />
Vanzelfsprekend zijn er ook een aantal nadelen aan het gebruik<br />
van CRM applicaties:<br />
• Door het gebruik van schijfruimte en werkgeheugen<br />
worden de systeemeisen aan de pc hoger.<br />
• Naast de aanschaf van het pakket, wordt er een maandelijks<br />
onderhoudsabonnement berekend.<br />
• Het aanbod is, zoals eerder genoemd, enorm, waarbij<br />
elk pakket zijn eigen specificaties en voor- en<br />
nadelen heeft. Dit kan het lastig maken het juiste pakket aan te<br />
schaffen.<br />
Tips bij het kiezen van een CRM systeem<br />
• Inventariseer vooraf goed naar welke informatie van<br />
klanten je op zoek bent.<br />
• Ga na op welke wijze u wilt gaan werken.<br />
• Maak gebruik van Demo versies. De meeste aanbie-<br />
ders van CRM applicaties bieden deze aan.
Wanneer je bedrijf te maken krijgt met goodwill<br />
Het begrip goodwill wordt op twee manieren gebruikt. Enerzijds<br />
als abstract begrip dat duidt op een bepaalde meerwaarde van<br />
een onderneming boven het eigen vermogen. Anderzijds als<br />
concrete waarde van een dergelijke meerwaarde. Wat voor rol<br />
speelt goodwill in een onderneming?<br />
Wat is goodwill?<br />
De meest gangbare is definitie van goodwill is: Goodwill is de<br />
contante waarde van de overwinst van de onderneming. Onder<br />
overwinst wordt dan verstaan de normale jaarwinst verminderd<br />
met:<br />
• een reële arbeidsbeloning voor de ondernemer;<br />
• een vergoeding voor het geïnvesteerde kapitaal.<br />
Welke soorten goodwill?<br />
• Ondernemingsgoodwill: Zo kan onderscheid worden<br />
gemaakt tussen de goodwill van de onderneming<br />
door bijvoorbeeld een zeer bijzonder recept<br />
waardoor een bekend product is ontstaan, een goede<br />
organisatie van de onderneming of een zeer speciaal<br />
vestigingspunt van de onderneming.<br />
• persoonlijke goodwill: Er kan ook goodwill van de<br />
ondernemer zelf aanwezig zijn. Hierbij valt te denken<br />
aan bijvoorbeeld een zeer bekwame kapper die van<br />
elk kapsel iets bijzonders kan maken (persoonlijke<br />
goodwill).<br />
Hoe bereken ik de goodwill?<br />
Om de goodwill te berekenen, wordt de overwinst<br />
vermenigvuldigd met een factor die sterk kan variëren,<br />
bijvoorbeeld 1 tot 6 maal de overwinst, waarbij uitschieters<br />
naar 7 of 8 incidenteel voorkomen. Het aanwezig zijn van<br />
goodwill en de hoogte van de toe te passen factor is afhankelijk<br />
van een aantal zaken.<br />
Wat is goodwill?<br />
Wat voor invloed heeft dit op mijn onderneming?<br />
Je hebt eigenlijk pas concreet iets te maken met goodwill<br />
wanneer je een bedrijf overneemt, of wanneer je<br />
bedrijf overgenomen wordt. Er moet goed bekeken worden<br />
welk type goodwill van toepassing is op het bedrijf. Wanneer er<br />
sprake is van ondernemersgoodwill profiteert de overnemende<br />
partij daarvan. Bij persoonlijke goodwill ligt dit anders. Juist<br />
omdat dit persoonsgebonden is, kan die goodwill verdwijnen<br />
als de degene in de overgenomen onderneming het veld ruimt.<br />
Hoe is dit geregeld door de fiscus?<br />
Voor de overnemende ondernemer vormt betaalde goodwill<br />
een investering in een immaterieel bedrijfsmiddel. Deze<br />
goodwill dient in 10 jaar te worden afgeschreven. Voor betaalde<br />
goodwill is geen investeringsaftrek mogelijk.<br />
Voor de verkopende ondernemer vormt de verkochte goodwill<br />
een onderdeel van de stakingswinst. Afhankelijk van de totale<br />
hoogte van de stakingswinst moet hierover belasting worden<br />
voldaan.<br />
Hoe gaat de berekening in de praktijk?<br />
Er kunnen twijfels ontstaan over de hoogte van de berekende<br />
goodwill. In de praktijk wordt dan ook wel eens gekozen<br />
voor de volgende oplossing. Een deel van de goodwill wordt<br />
voldaan bij overdracht van de onderneming. Het restant van de<br />
goodwill wordt uitbetaald na verloop van een bepaalde periode<br />
en afhankelijk gesteld van een vooraf bepaald resultaat van<br />
de onderneming. Op deze wijze wordt bereikt dat de nieuwe<br />
ondernemer niet direct de gehele goodwill hoeft te betalen,<br />
omdat deze afhankelijk wordt gesteld van de te behalen winst<br />
in de toekomst. Voor de kopende ondernemer geeft deze<br />
methode iets meer zekerheid. Voor de verkopende ondernemer<br />
heeft deze oplossing een nadelig effect. Immers, hij zal langer<br />
op zijn geld moeten wachten. Dit valt te compenseren door een<br />
rentevergoeding voor het uitgestelde deel af te spreken. In goed<br />
overleg tussen verkoper en koper kan een voor beide partijen<br />
aanvaardbare oplossing worden gevonden. De verkopende<br />
ondernemer heeft er ook baat bij dat de onderneming zich in<br />
de toekomst positief ontwikkelt.<br />
Het is duidelijk dat het vraagstuk goodwill complex kan<br />
zijn. Beoordeel met behulp van deskundigen of er goodwill<br />
in de onderneming zit. Zo ja, bereken dan welke goodwill<br />
(ondernemingsgoodwill of persoonlijke goodwill) en welke<br />
waarde er aan moet worden toegekend, omdat één en ander<br />
sterk bedrijfsafhankelijk is. In een aantal branches worden<br />
vuistregels gehanteerd voor het bepalen van de goodwill.<br />
Informeer dus ook altijd bij een brancheorganisatie.<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
45
E m l a k & İ p o t e k<br />
S i g o r t a<br />
T E C R Ü B E V E<br />
MERKEZ<br />
Burg van Walsumweg 364<br />
3011 MZ Rotterdam<br />
Tel.: 010-4110096<br />
Fax.: 010-4110331<br />
info@tamverzekeringen.nl<br />
1 0 S E N E L İ K<br />
TA M G Ü V E N ’ L İ<br />
H İ Z M E T E D E V A M<br />
KURBAN BAYRAMINIZ<br />
MÜBAREK OLSUN<br />
ŞUBE<br />
Beijerlandselaan 123 A<br />
3074 ED Rotterdam<br />
Tel: 010-485 55 32<br />
Fax: 010-786 36 56<br />
info@tam24.nl
B U N L A R I B İ L İ Y O R<br />
M U Y D U N U Z<br />
•1 saat süreyle kulaklıkla bir şey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını % 700<br />
artırdığını biliyor muydunuz?<br />
•Hamilelik süresince cep telefonlarından uzak<br />
kalınması gerektiğini biliyor muydunuz?<br />
•Cep telefonunuzu kulaklıkla kullanarak verdiği<br />
zararları azaltacağınızı biliyor muydunuz?<br />
•Alzheimer, beyin tümörü, kulakta meydana gelen rahatsızlıklar, stres,<br />
baş ağrıları gibi bir çok hastalığın kaynağında cep telefonlarının bu denli<br />
yaygınlaşmasının etkisi olduğunu biliyor muydunuz?<br />
•Cep telefonunuzu uyurken sürekli başucunuzda tutmakla çok büyük bir risk<br />
altında olduğunuzu biliyor muydunuz?<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
47
Yazar : John Kotter<br />
Çeviri : Ümit Şensoy<br />
Yayınevi : Optimist Yayın Dağıtım<br />
Basım : İstanbul, 2009<br />
BU ÇOK ACİL!<br />
Kuruluşunuzun sıkı bir değişime ihtiyaç duyduğu ortada.<br />
Büyük ihtimalle neye ihtiyaç duyduğunu da biliyorsunuz.<br />
Yeni bir strateji, yeni bir ET sistemi, belki bir birleşme<br />
veya yeniden yapılandırma... Fakat nedense değişim<br />
inanılmaz ölçüde yavaş ve bir kayayı bir tepeye çıkarmak<br />
kadar zor. Yeni ve büyük fikirlerin bir yerde tıkanıp kaldığını<br />
hissediyorsunuz. Peki eksik olan ne? Niçin bir tempo<br />
tutturamıyorsunuz? Telaş, düş kırıklığı ve endişe neden<br />
diz boyu! Değişim duayeni Kotter’in geliştirdiği sekiz<br />
basamaklı formülle, en gözde stratejileri uygulayarak kuruluşunuzda<br />
gerçek bir ivedilik duygusu yaratabilirsiniz.<br />
Problemi önceden görmek, strateji saptamak ve doğrusal<br />
taktikler seçmek için:<br />
*Dışarıyı içe taşı,<br />
*Her gün ivedilikle hareket et,<br />
*Krizden fırsat çıkar,<br />
*Olmazcılarla başa çık.<br />
48<br />
K İ T A P V A K T İ<br />
K a s ı m - N o v e m b e r 2 0 0 9<br />
ÇALIŞANLARI GELİŞTİRMEK<br />
Potansiyeli değerlendirin, bir plan yapın, üstün<br />
performanslıları hızlandırın... Çalışanların gelişimini<br />
yönetmek, kuruluşunuzun başarısı için kritik önem taşır.<br />
Ancak çalışanlarınızı etkin bir şekilde geliştirmek için belli<br />
becerilere sahip olmanız gerekir.<br />
Elinizdeki kitap size şunları öğretir:<br />
*Gelişim ihtiyaçlarını belirleyip bir kariyer gelişimi<br />
görüşmesi yürütmek,<br />
*Çalışanlarınız arasındaki farklılıkları anlayıp dikkate almak,<br />
*Sonraki adımları saptamak için “performans ve potansiyel<br />
matrisi”ni kullanmak.<br />
DA VİNCİ’NİN BİLİMİ<br />
Leonardo da Vinci, kırk yıl<br />
boyunca yaptığı yüzlerce<br />
deneyin bilgilerini, teknolojik<br />
tasarımlarını ve gözlemlerini<br />
göz kamaştırıcı çizimlerle dolu<br />
meşhur “Not Defterleri”nde<br />
topladı. Okuyacağınız kitap,<br />
durmaksızın çalışan bir beynin<br />
bize ulaşmış en kapsamlı ve<br />
eksiksiz kayıtlarını sunan<br />
bu binlerce sayfalık notlar<br />
ışığında yazıldı. “Modern<br />
bilimin babası” olarak<br />
nitelendirilen Rönesans’ın<br />
büyük bilgesinin yıllar<br />
boyu saklı kalan bilimsel<br />
Yazar: Susan Alwey<br />
Çeviri: Melis İnan<br />
Kategori: İş - Yönetim Dizisi<br />
Yayınevi: Optimist Yayın Dağıtım<br />
Basım: İstanbul, 2009<br />
Çeviri: Kıvanç Tanrıyar<br />
Kategori: İş - Yönetim Dizisi<br />
Yayınevi: Optimist Yayın<br />
Dağıtım<br />
Basım: İstanbul, 2009<br />
incelemeleri, “tasarım” denen sentezin şaşkınlık verici<br />
örnekleriyle dolu. Bu benzersiz zihnin içinde çıkacağınız<br />
gezintide, büyük ustanın resimlerindeki tüm figürlerde<br />
görülen o kelimelere dökülmez gülümsemeyi aklınızda<br />
tutmayı da unutmayın sakın!
KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN
Deniz
KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN<br />
Kusursuz Servis - 5 Yıl Garanti - Cazip Fiyat - 12 Ay Faizsiz Ödeme<br />
S C H I E D A M<br />
‘s-Gravelandseweg 410<br />
3125 BK Schiedam<br />
Tel.: 010-262 03 33<br />
Tegels - Badkamers - Sanitair - Keukens<br />
DEN HAAG<br />
Groenteweg 69<br />
2525 JV DEN HAAG<br />
Tel.: +31(0)70-3888402
Welkom bij Rabobank Breda<br />
U heeft de leiding over een bedrijf dat grenzeloos onderneemt. Dan is het wel zo makkelijk om te werken met<br />
een bank die uw bedrijf kent. En de markt waarin u opereert. Daarom kunt u vertrouwen op uw accountmanager<br />
bij uw lokale Rabobank. Deze heeft direct toegang tot een internationaal netwerk van collega’s die de do’s en<br />
don’ts van de landen kennen waar u zaken doet. Logisch, als u bedenkt dat de Rabobank actief is in 43 landen.<br />
Kijk op rabobank.nl/internationaal<br />
Direct in zakelijk Engeland via de<br />
accountmanager van uw lokale Rabobank.