07.05.2021 Views

Matematik Dergisi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

DERGİSİ

MATEMATİK

E L İ F R A N A A L K I N


İÇİNDEKİLER

Matematik nedir?

Matematiğin özellikleri

Matematikçilerin sözleri

Matematiğin tarihi

Matematik bölümleri

Atatürk' ün yazdırdığı matematik kitabı

Pisagor

Hypatia

Harezmi

Cahit Arf

Sıfırın kronolojisi ve önemi

Dünya pi günü

Matematiği neden sevmeyiz

Matematikle ilgili kitaplar;

-Matematik büyücüsü

-Bir sayı tut

Yaşayan matematik

Matematikle ilgili filmler

-A beatiful mind

-Gifted

-The man who knew infinity

Fibonacci sayıları

Altın oran

Barkod

Pisagor teoremi

Smith sayıları

Matematik şiirleri

Matematik fıkraları


MATEMATİK NEDİR?

Matematiği tek bir tanımla anlatmak

oldukça zordur. Uzay biliminin, sayıı

biliminin, yeni bilgilerin elde edilmesi,

elde edilen bilgilerin detaylı bir şekilde

açıklanması, sonraki dönemlere

aktarılması olarak açıklanabilir.

Matematik oldukça eski bir bilimdir. Uzun

ve derin bir geçmişi bulunur. Matematik

Terimler Sözlüğü'nde Matematik; ''biçim,

sayı çoklukların yapılarını, özelliklerini ve

aralarındaki ilişkileri akıl yoluyla

inceleyen ve sayı bilgisi, cebir, uzay

bilimi gibi dallara ayrılan bilim'' olarak

tanımlanmaktadır. Ancak bu tanım

"Matematik nedir?" sorusu için yeterli bir

cevap değildir.

Matematiğin ne olduğunu, onun

özelliklerini ve ögelerini belirterek

açıklamak mümkündür.

Matematiğin ögeleri ise mantık,

sezgi, çözümleme, yapı kurma,

genellik, bireysellik ve estetikten

oluşur. Bu özellik ve ögelere dayalı

olarak şunu belirtebiliriz ki;

Matematik, yeni bilgilerin elde

edilmesi, elde edilen bilgilerin

açıklanması, denetlenmesi ve

sonraki kuşaklara aktarılmasında

yer ve zamana bağlı olmayan

güvenilir bir araçtır. Bu düşünce

biçimi ve evrensel bir dil olan

matematik günümüzün gelişen

dünyasında birey, toplum, bilim ve

teknoloji için vazgeçilmez bir

alandır. Günlük yaşamla iç içe olan

matematiğin öğrenilmesi


MATEMATİĞİN

ÖZELLİKLERİ

Matematik, bir disiplindir.

Matematik, bir bilgi alanıdır.

Matematik, bir düşünce

biçimidir.

Matematik, mantıksal bir

sistemdir.

Matematik, matematikçilerin

oynadığı bir oyundur.

Matematik, bir çok bilim

dalının kullandığı bir araçtır.

Matematik, ardışık ve

yığmalıdır, birbiri üzerine

kurulur.

Matematik, bir iletişim

aracıdır.Çünkü kendine

özgü bir dili vardir.

Matematik, insan yapısı ve

insan beyninin yarattığı bir

soyutlamadır.

Matematik, varlikların

kendileriyle değil,

aralarındaki ilişkilerle

ilgilenir.

Matematik, bir cevizdir.

Nasil cevizi yemek için

kirmak gerekiyorsa,

matematigi anlamak için

de içine girmek gerekir.


MATEMATİKÇİLERİN

SÖZLERİ

Bir matematik problemine dalıp

gitmekten daha büyük mutluluk

yoktur. -C. Morley

Matematik, insan zihninin idrak

edebildiği bütün kavramların ve

bu kavramlar arasındaki bütün

ilişkilerin ifade edildiği dildir.

-AİDOS 2000

Bir matematikçi sanmaz fakat bilir,

inandırmaya çalışmaz çünkü ispat

eder. - Henri Poincare

İnsanlar sayılar gibidir, o insanın

değeri ise o sayının içinde

bulunduğu sayı ile ölçülür.

- Newton


MATEMATİĞİN TARİHİ

Matematik insanlık tarihinin en eski

bilimlerinden biridir. Çok eskiden, matematik

sayıların ve şekillerin ilmi olarak tanımlanırdı.

Matematik de, diğer bilim dalları gibi geçen

zaman içinde büyük bir gelişme göstermiştir.

Matematik sözcüğü, ilk kez M.Ö. 550'lerde,

Pisagor okulu üyeleri tarafından kullanılmıştır.

Yazılı literatüre girmesi, Platon'la M.Ő. 380'lerde

olmuştur. Bu tarihlerden önceki yıllarda,

matematik kelimesi yerine yer ölçümü manasına

gelen, geometri ve eski dillerde ona eşdeğer

olan sözcükler kullanılıyordu. Matematiğin

nerede ve nasıl başladığı hakkında kesin bir şey

söylemek mümkün değildir. Dayanak olarak

yorum getiren arkeolojik bulguları değil, yorum

gerektirmeyecek açık yazılı belgeleri alırsak,

matematiğin M.Ö. 3000-2000 yılları arasında

Mısır ve Mezopotamya'da başladığını

söyleyebiliriz. Matematiğin yazılı tarihini beş

döneme ayırıyoruz.

İlk dönem Mısır ve Mezopotamya dönemi

olacak; bu dönem M.Ö. 2000'li yıllarla M.Ö.

500'lü yıllar arasında kalan 1500-2000 yıllık

bir zaman dilimini kapsayacak. İkinci dönem,

M.Ö. 500-M.S. 500 yılları arasında kalan ve

Yunan Matematiği dönemi olarak bilinen 1000

yıllık zaman dilimini kapsayacak. Üçüncü

dönem, M.S. 500'lerden kalkülüsün

başlangıcına kadar olan ve esasta Hint, Islam

ve Rönesans dönemi Avrupa matematiğini

kapsayacak olan 1200 yıllık bir zaman dilimini

kapsayacak. Dördüncü dönem, 1700-1900

yılları arasında ka- lan, matematiğin altın çağı

olarak bilinen, klasik matematik dönemini

kapsayacak. 1900'lerin başından günümüze

uzanan ve modern matematik çağı olarak

adlan- dırılan, içinde bulunduğumuz dönem de

beşinci dönemdir.


MATEMATİK BÖLÜMLERİ

MATEMATİK (FEN FAKÜLTESİ)

Matematik, akıl yürütme, problem çözme

sanatı olup, tümdengelimli ve tümevarımlı

düşünce yolları ile, sayılar ve geometrik

şekiller gibi kavramların özelliklerini ve

bunların arasındaki bağlantıları inceleyen

bir disiplindir. Bilimsel olan her şey bir

matematik formülasyon gerektirdiğinden

Matematik, bilim ve teknolojinin

vazgeçilmez aracıdır. Matematik bölümünü

bitirenlere "Matematikçi" unvanı verilir.

Matematikçi ünvanını alan mezunlar,

kurumlarında öğretim elemanı olarak

çalışabilmek için, gerekli temel bilgi ve

beceriye sahiptirler. Bazı matematikçiler

kamu veya özel kuruluşlarda bilgisayar

programcısı olarak da çalışabilir.

Uygulamalı matematik alanında yetişenler

DİE, MTA, TEK, DSİ gibi kuruluşlarda

çalışabilirler. Ayrıca bilgi işlem, istatistik,

iş-ticaret, sosyal bilimlerdeki araştırma,

alanlarında matematikçilere ihtiyaç

duyulmaktadır.

MATEMATİK MÜHENDİSLİĞİ

(MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ)

Matematik mühendisligi programı,

endüstri, mühendislik ve ekonomi

problemlerinin matematiksel çözümü

konularında eğitim ve araştırma yapar.

Öğrencilere, dörder hafta süren bilgi

işlem, araştırma ve işletme konularında

yaz stajları yaptırılmaktadır. Matematik

mühendisliği alanında çalışmak isteyen bir

kimsenin matematikte ve fen derslerinde

başarılı, araştırmaya meraklı, bir olay

bütün yönleriyle ele alıp, getirebileceği

sonuçları birleştirerek sağlıklı bir çözüm

bulabilecek düşünme yeteneğine sahip

olması beklenir. Matematik mühendisliği

bölümünü bitirenlere "Matematik

mühendisi" ünvanı verilir. Matematik mühendisi

ünvanını alan kimseler TÜBİTAK,

MTA gibi kurumlarda, özel ve resmi

fabrikalar ile üniversitelerin araştırma

laboratuvarlarında, çeşitli kuruluşlarla

bankaların bilgi-işlem birimlerinde

çalışabilmektedirier.

MATEMATİK ÖĞRETMENLİĞİ (EĞİTİM FAKÜLTESİ)

Matematik öğretmeni olmak isteyenlerin; üst düzeyde genel yeteneğe sahip, matematige karşı ilgili

ve bu alanda başarılı, düşüncelerini başkalarına açıkça aktarabilen, iyi bir öğrenme ortamı

sağlayabilen, dikkatli, özenli, kendini geliştirmeye istekli, coşkulu, yaratıcı, insanlarla iyi iletişim

kurabilen, sevecen, hoşgörülü, sabırlı kimseler olması gerekir. Eğitim süresince öğrenciler matematik,

analitik, geometri, genel fizik, analiz, lineer cebir, soyut matematik, soyut cebir, nümerik analiz,

kısmi türev, reel analiz gibi dersler alırlar. Meslekle ilgili eğitimini tamamlayanlar okullarda

Matematik öğretmeni olarak görev yapabilirler. Matematik dersi dışında, geometri, ileri matematik,

astronomi ve uzay bilimleri, analitik geometri, istatistik, matematik uygulamaları derslerine de

girebilirler.


Atatürk, Sivas'a son kez 13 Kasım 1937 tarhinde

geldiklerinde, kendilerini, Sivas Lisesinin Kızılırmak

Oymağı İzcileri olarak istsyonda karşıladık. Yanlarında

Bakanı Saffet Arıkan, İçişleri Bakanı Sükrü Kaya, Sabiha

Gökçen, İsmail Hakkı Tekçe ve yaveri Nașit Mengü

bulunuyorlardı.Atatürk, Lise Müdürü Öğretmeni Ömer

Beygo ve baş yardımcısı, Felsefe Öğretmeni Faik Dranaz

ve öteki ilgililerle birlikte, doğrudan doğruya liseye

geldiler. İlk önce, 4 Eylül 1919'da tarihsel kongrenin

toplandığı kongre salonunu ve özel odalarını gezdiler ve

duygulandılar. Sonra topluluk halinde, lisenin 9- A

sınıfında, prog-ramdaki geometri (eski adıyla hen- dese)

dersine girdiler. Bu derste bir kız öğrenciyi tahtaya

kaldırdılar. tahtada çizdiği koşut iki çizginin, başka iki

koşut çizgiyle kesiştiğini, kesişmesinden oluşan açıların

Arapça adlarını söylemekte zorluk çekiyor ve yanlışlıklar

yapıyordu. Bu durumdan etkilenen Atatürk, tepkisini "Bu

anlaşılmaz Arapça terimlerle öğrencilere bilgi verilemez.

Dersler Türkçe yeni terimlerle anlatılmalıdır" diyerek

belirtip ve tebeşiri eline alıp, tahtada çizimlerle "zaviye"

nin karşılığı olarak açı, "dılı" nın karşılığı olarak "kenar";

"müselles"in karşılığı olarak "üçgen" gibi Türkçe yeni

terimleri kullanarak, bir takım ve Matematik Öğrenci,

geometri konularını ve "Pisagor Teoremi" ni

anlattılar.Atatürk, bugün dilimizde karşılığı "koşut" olan

"muvazi" sözcüğünün yerine kullandıkları "paralel"

teriminin kökenini açıklarken, Orta Asya'daki kağnının iki

tekerleğinin bir dingile bağlı olarak duruş biçimine

"para" adını diklerini söylediler. Büyük Önderimiz

Atatürk, bu derste aynı za- manda kültür bakanına, ders

kitaplarının birkaç ay içinde Türkçe terimlerle yeniden

yazdırılıp, bütün okullara ulaştırılmasını buyurdu. Bu

tarihsel olaya, Sivas Lisesi'nin öğrencisi olarak tanık

olmam benim için mutlu ve unutulmaz bir anıdır.


Yunan filozofu ve matematikçisidir.

Ülkesinde hüküm süren politik baskılardan

kaçarak, İtalya'nın güneyindeki

Crotone (Kroton) şehrine gelmiş ve

ünlü okulunu burada açarak şöhrete

kavuşmuştur. Pisagor'un matematiğe

olan en bü- yük katkısı Pisagor

Teoremi diye bil- diğimiz, bir dik

üçgende dik kenarların karelerinin

toplamı diğer kenarın ka- resine eşittir

önermesidir. Bu teorem ilk olarak

Mısır'da kullanılsa da, Pisa- gor'un bu

teoremin ispatını yapan kişi olması

teoremin onun adıyla çağrıl- masına

sebep olmuştur.

Pisagor şu aksiyomları da bulan

kişidir: • Üçgenin iç açıları toplamı iki

dik açının toplamına eşittr. • Üçgenin

dış açılarının toplamı dört dik açının

toplamına eşittir. • Herhangi bir

dörtgenin dış açılarının toplamı dört

tane dik açının topla mina eşittir.

Pisagor bunların yanında irrasyonel

sayıları ve sayı teorisini bulan kişidir.


Hypatia M.S 370 yılında Iskenderiye'de

doğdu. Babası Theon, Iskenderiye Üniversitesi'nde

matematik hocası ve yöneticisi

idi. Sorgulamayı, araştırmayı seven

meraklı bir genç olan Hypatia bu ortamda

büyüdü, babasının rehberliğinde el sanatları,

şiir, matematik, astronomi, geometri,

felsefe konularında kusursuz yetişti. Zamanla

babasının bilimsel araştırmalarda

oyun arkadaşı halini aldı. Hypatia için din,

bilimdi, felsefeydi.Babası kendisine tüm

dogma dinleri öğretmişti, ama ardından da

şunları eklemişti."Bütün dogmatik dinler

yanlışlarla doludur ve kendine saygısı olan

bir kimse tarafın- dan son gerçek olarak

kabul edilmemeli- dir. Düşünme hakkını

hep kullanmalısın, çünkü yanlış düşünmek

hiç düşünme- mekten yeğdir."

Zamanla Hypatia üniversitede sevilen bir

öğretmen durumuna geldi. Tarihçi Sokrať'a

göre onun sınıfı, evi; öğrencilerle, çağın

bilgin ve düşünürleriyle dolup taşıyor, Avrupa,

Asya ve Afrika'dan akın akın öğrenciler

sırf onun derslerini dinleyebilmek

için İskenderiye'ye geliyorlardı.

Hypatia'nın yazdığı birçok kitap ne yazık

ki kütüphane- nin yangın ve yağmasında

heba olmuştur. Ancak günümüzde

biliyoruz ki eğer Hypa- tia ve Theon

olmasaydı Ptolomy, Euclid ve diğer

Yunanlı matematikçilerin eserleri

günümüze ulaşamayacaktı. Hypatia'nın

Öklid ve Apollonius'un Konikleri Üzerine

kitaplar yazdığı bilinmektedir. Oysa Hypatia'dan

sonra 17'nci yüzyılın ikinci yarısına

kadar bu konulara, Descartes, Fermat,

Newton, Leibniz gelene kadar, bilim dünyasında

değinilmemiştir.


Matematik, gökbilim, coğrafya ve algoritma

alanlarında çalışmış Fars bilim insani. Hârezmî

780 yılında Harezm bölgesinin Hive şehrinde

dünyaya gelmiştir. 850 yılında Bağdat'ta vefat

etmiştir. Hint rakamları üzerine yaptığı

çalışmaların Latince çevirileri ondalık konumsal

sayı sistemini 12. yüzyılda batı dünyasına

tanıtmıştır. El-Harezmī'nin Tamamlama ve

Dengeleme ile Hesaplamaya Dair Özlü Kitabı

doğrusal ve ikinci dereceden denklemlerin ilk

sistematik çözümünü sunmuştur. Cebiri bağımsız

bir disiplin olarak öğreten, "indirgeme"

"dengeleme" (denklemin farklı taraflarındaki

benzer terimlerin aynı tarafa alınarak

sadeleştirilmesi) yöntemlerini tanıtan ilk kişi

olduğu için, Harezmi cebrin atası ya kurucusu

olarak tanımlanmıştır. Cebir alanındaki

çalışmaları, 16. yüzyıla kadar Avrupa

üniversitelerinde temel matematik ders kitabı

olarak kullanılmıştır. Bazı kelimeler el-

Harezmī'nin matematiğe olan katkılarının

önemini yansıtır. "Cebir" kelimesi ikinci

dereceden denklemleri çözmek için kullandığı iki

işlemden biri olan el-cebirden türemiştir


1910 yılında Selanik'te doğdu. Yüksek

öğrenimini Fransa'da Ecole Normale

Superieure'de tamamladı (1932). Bir

süre Galatasaray Lisesi'nde matematik

öğretmenliği yaptıktan sonra İstanbul

Üniversitesi Fen Fakültesi'nde doçent

adayı olarak çalıştı. 1938 yılında

Göttingen Üniversitesi'nde doktorasını

bitirdi. Yurda döndüğünde İstanbul

Üniversitesi Fen Fakültesi'nde

profesör ve ordinaryus profersörlüğe

yükseldi.

Daha sonra Robert Koleji'nde Matematik

dersleri vermeye başladı. 1964 yılında

Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma

Kurumu (Tübitak) bilim kolu başkanı oldu.

Daha sonra Kaliforniya Üniversitesi'nde

konuk öğretim üyesi olarak görev

yapti.1967 yılında yurda dönüşünde Orta

Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim

üyeliğine getirildi. Emekliye ayrıldıktan

sonra TÜBITAK'a bağlı Gebze Araştırma

Merkezi'nde görev aldı.


1985 ve 1989 yılları arasında Türk Matematik

Derneği başkanlığını yaptı.Cahit Arf, cebir

alanında yaptığı çalışmalarıyla dünyaca ün

kazanmıştır. Sentetik geometri problemlerinin

cetvel ve pergel yardımıyla çözülebilirliği

konusunda yaptığı çalışmalar, cisimlerin

kuadratik formlarının sınıflandırılmasında ortaya

çıkan değişmezlere ilişkin "Arf değişmezi" ve

"Arf Halkalan" gibi literatürde kendi adıyla

anılan çalışmaları, matematik dünyasının ünlü

matematikçileri arasında yer almasını sağladı.

Matematik literatürüne "Arf Halkaları, Arf

Değişmezleri, Arf Kapanışı" gibi kavramların

yanısıra "Hasse-Arf Teoremi" ile anılan

teoremler kazandırmıştır. Matematiği bir meslek

dalı olarak değil, bir yaşam tarzı olarak

görmüştür. Öğrencilerine her zaman

"Matematiği ezberlemeyin kendiniz yapın ve

anlayın." demiştir. Hakkında yazılmış bir yazıda

şöyle denmiştir: "...Bir zamanlar integrali bilen

kimselerin matematikçi, üstel fonksiyonu

bilenlerin ise büyük matematikçi sayıldığı

ülkemizde derin matematik konularının

tartışılacağı hayal bile edilemezdi. Cahit Arf,

Türkiye'de matematiğin o günlerden bu günlere

gelmesinde en büyük rolü oynamıştır.


M.Ö. 3000 yılları : Eski Mısırlılar, onluk

sistemi bilmediklerinden, sıfır anlamını

ifade eden bir sembol (işaret)

kullanmamışlardır. M.Ö. 700-500

yılları: Mezopotamyalılar, sadece

astronomi metinlerinde, sıfır anlamına

gelecek, özel bir işareti sürekli olarak

kullanmışlardır. M.S. 2. yüzyıl : Eski

Yunan'da, Batlamyos'un astronomi

metinlerinde, Yunan alfabesinde

görülen, içi boş anlamını ifade eden

"0" seklinde bir harf kullanmışlardır.

Ancak, matematiklerinde, bu harfi

(işareti) kullanmadıklarını, kaynaklar

açık olarak belirtmektedir. M.S. 400

yılları : Eski Hint Dünyasında, ilk defa,

bugünka ifadeyle sıfır anlamına gelen,

"0" ve "* şeklinde işaret (sembol)

görülmeye başlamıştır. M.S. 632 : Eski

Hint alimi Brahmagupta'nın astronomi

ile ilgili olan Siddhanta adlı eserinde,

dokuz ayrı ve sıfır rakamı ile hesap

yapmayı gösteren kaideler

belirtilmiştir. M.S. 830 : İslam

Dünyasının önde gelen matematik

alimi Harezmi tarafından, dokuz ayrı

rakam dahil sıfır rakamı ile birlikte

aritmetik işlemlerin nasıl yapılacağı

açık olarak gosterilmiştir. M.S. 1100

yılları : Avrupa matematik dünyasında,

yaygın olarak kullanılmaya başlar

Onluk sistemin bir üstünlüğü, sıfır

rakamı için ayrı bir işaretin

bulunması- dır. Sıfır işaretinin,

gerektiğinde basamaklara yazılması

gerekmektedir. Aksi halde, boş

bırakılan basamak birçok yanlış

anlaşılmalara sebep olur Örneğin :

Bugün, rakamla 407 şeklinde

yazdığımız, dört yüz yedi sayısını, sılır

işareti kullanmadan, 4.7 veya 47 (4

ve7'nin arası biraz boş bırakılarak)

seklinde göstermek mümkünse de,

anlam bakımından birçok karşılıklara

sebep olabilir.


Dünya Pi Günü, matematik sabiti pi

sayısı anısına kabul edilmiş ve her yıl

14 Mart'ta kutlanmaktadır. Nedeni ise

Amerikan tarih formatında bu günün

3/14 olarak geçmesi ve bunun pi

sayısının anımsatmasıdır.

Yunanca’da çevre sözcüğünün ilk

harfi olan π simgesinden alan, bir

dairenin çevresinin çapına bölünmesi

sonucu, matematikte kullanılan sayıdır.

Değerinin tam olarak bilinmezken

genel bir ifadeyle 3 ya da 3,14 olarak

kabul edilen, sürekli kullanılış tarihi

250 yıl kadar önceye dayanan sabit

kılınan bu sayı 'Pi Sayısı' olarak

anılmaktadır.

Eski Mısır’da Rhind Papirüsü’nde

isminin geçtiği pi sayısı, Ludolp sayısı

ya da başka bir deyişle Arşimet Sabiti

olarak da söz edilmektedir. Pi sayısını

Babilliler 3 ya da 3,125 olarak kabul

etmişlerdir. Eski medeniyetlerden

Mısırlılar ise 3,1604 şeklinde

sabitlemiştir. Türk matematikçisi olan

Semerkandlı Gıyaseddün Cemşid El

Kaşi, ilk defa 1436 senesinde Pi

sayısının değerini 16 ondalığa kadar

hesaplamış bir isimdir.

.

Pi sayısı için günümüzde yaygın olan

yaklaşım 3,14'tür. Gerçek değeri ise

3,141592653589793238462643383...

şeklinde sonsuz devam etmektedir.

Çemberin çevresinin ve alanın

hesaplanması başta olmak üzere

matematik, geometri ve fizik gibi

bilimlerde büyük bir öneme sahiptir

Pi Sayısı gününü 14 Mart'ta çeşitli

etkinlikler düzenleyerek kutlanılır.

Matematikçiler açısından bugün özel

gündür. 14 Mart olmasının nedeni ise

Pi Sayısının 3.14 olmasından dolayıdır.

Bugün tüm dünyada 14 Mart'ta

kutlanılır. Pi Günü San Frincisco'da

ünlü fizikçi Larry SHAW tarafından

kutlanmıştır. Ülkemizde ise 2007

yılında Pi Günü kutlanmıştır.

Amerikalılar ise Pi Günü'nü 12 Mart

2009 olarak ulusal Pi Günü ilan

etmiştir.

Dünya da her yıl 14 Mart’ta

matematikçiler tarafından kutlanan Pi

Günü, matematikte kullanılmakta olan

sabit pi sayısı anısına kutlanır. 14 Mart

günü Pi Sayısı olan 3,14’e benzemesi,

bu tarihin bütün dünyada Pi Günü

olarak anılmasına vesile olmuştur.

.


P Matematik zekâyı kullanmayı

öğreten, sonuca varabilmenin farklı

yollarını gösteren bir bilimdir.

Matematik dersinin sevilmemesinin en

büyük nedenlerinden biri, matematik

korkusudur. Matematik bu kadar

öneme sahipken, birçok insan, bu

dersin adını okuyunca çekinir ve ne

kadar zor bir ders olduğundan

bahseder. Matematik korkusu, okul

ödevlerini yapmamakta kullanılan bir

yöntem değildir. Bu korku,

matematikle uğraşmamak uğruna

ortaya konan bir psikolojik tepkidir.

Matematik korkusu, kişinin, matematik

yeteneklerinin ortaya çıkışını ve

gelişmesini engeller. Birçok

öğrencinin çektiği sıkıntı, bu korku

yüzündendir. Bu korkuya sahip

olmamak için okul öncesi ve

ilköğretimden itibaren uğraşılmalıdır.

Matematik korkusu, sebepsiz bir

fobidir. Özel durumlar ve olaylar

karşısında tepki olarak oluşan

sebepsiz korku. Bu matematik korkusu

öğrencilikte kazanılıyor. Fobiler, bir

büyüğün, fareden ve örümcekten

korkmasının ardında, çocuğun da

bundan korkması gibi, duygusal

şekilde öğrenilir. Matematik korkusu

da böyle kazanılıyor.

Matematik korkusu okulun ilk yıllarında kazanılır.

Öğretmenler ve diğer insanlar, öğrencilere ileriki

hayatlarında matematik yeteneğinin önemini

anlatırken, aynı zamanda da zorluğunu ve

korkulmasını, çekinilmesi gereken bir ders olduğunu

söylerler. Yine sevilmemesinin sebeplerinden birisi

de, öğrencinin öğretmeni anlayamamasıdır.

Öğretmen dersi öğrencinin anlayabileceği dilden

anlatması gerekir. Başka bir sebep de, toplumda,

matematiğin, zekâ ölçü birimiymiş gibi, zeki

olanların matematiği yapabilir şeklinde ifade

edilmesidir. Zamanla öğrenci kendinin zeki

olmadığını kabullenmekte, kendini başarısız görmekte

veya matematik konusunda kendinin yeteneğinin

olmadığına inanmakta. Bir diğer sebepte, öğrenciler

öğrendiklerini, anlamadan, mantığını ve felsefesini

kavramadan ezberleyerek, akıllarında tutmaya sevk

ediliyorlar. Kısa bir süre sonrada özümsenmemiş,

analiz ve sentezi yapılmamış bilgiler unutuluyor.

Öğrenciye okula başladığı ilk yıllarda matematik

sevgisinin kazandırılması, ileriki dönemlerde önemli

sonuçlar verecektir. Bu konunun sorumlusu eğitim

planlayıcısı ve eğitimcilerdir.


Bu kitap, yazarın, New York Times'ta matematiğin

güzelliğini ve büyüleyiciliğini anlatmak adına

yayınladığı bir makeleye gelen olağanüstü güzellikteki

tepkilerden ilham alınarak ortaya çıktı. 'Matematiğin

güzelliği ya da büyüleyiciliği mi olur?' diyenlerden ya

da 'Matematiğin güzelliğini ve büyüleyiciliğini

anlatmak mümkün mü?' diyenlerden olabilirsiniz.

İkisini de demiyorsanız, bu kitabı okuduktan sonra

safınızı daha kolay belirleyebilirsiniz!

Matematik söz konusu olduğunda hepimiz kolaylıkla,

'Haa matematik mi, çok başarısızdım!' demekten imtina

etmeyiz. Peki, bu cümlemizin matematikte

başarısızlığından yakındığımız çocuğumuzu ciddi

anlamda etkilediğinin farkında mıyız? Yani bir önyargı

olduğundan ve matematik dışında bir konuda bu kadar

kolay "başarısızım" diyemediğimizden söz ediyoruz...

Matematik profesörü olan Posamentier, matematiği,

hem öğrencilere hem de öğretmenlere canlı kılmak için

ömürünü harcamış biri. Ve bu çalışması da, olağanüstü

başarılarını kendi hayatımıza eklemek için şans!

Okul hayatı boyunca matematikten sıkılanlar ve onun

büyüleyiciliğinin farkında olanlar için yazılmış; sadece

bizi büyülemesi için kitaplığımıza koyacağımız bir

çalışma....


Bir Sayı Tut... kozalaklardan ayçiçeklerine,

bahçe düzenlemelerinden şifreli mesajlara

doğada ve günlük yaşantımızda önemli bir

yeri olan sayıların ilginç dünyasını tanıtıyor.

Kolay anlaşılır bir dille kaleme alınan kitapta

ünlü matematikçileri bile şaşırtan

problemlerin yanı sıra fraktallar ve kaos gibi

üzerinde tartışılan konulara da yer veriliyor..

Googol nedir? Sonsuzluk otelini ziyaret etmek

ister misiniz? 8. yüzyılda yaşayanların içinden

çıkamadıkları belalı mantık problemi acaba

sizin de kafanızı karıştıracak mı? Theoni

Pappas, elinizdeki kitapla, bir oyun alanı

olarak matematiğin eğlenceli dünyasına doğru

yolculuğa çıkarıyor bizleri. Theoni Pappas’ın

arı bir dille yazdığı bu kitapta; matematiğin

büyüsü en beklenmedik yerlerde, karmaşık

formüllerin, sıkıcı denklemlerin çok ötesinde;

ağaç yapraklarında, telefon tellerinde, sanat

eserlerinde, kısacası yaşamımıza ve dünyaya

ait ne varsa orada karşımıza çıkıyor. Kitapta

kullanılan illüstrasyonlar, grafikler ve

fotoğraflarla, matematik yalnızca akla dayalı

bir etkinlik olmaktan çıkıyor ve aynı zamanda

görsel bir deneyim haline de geliyor.

Matematik oyunları, bulmacalar ve kavramlar

içeren bu kitap, matematiğin yepyeni bir

yanını sergiliyor okuruna.

Yaşayan Matematik, küçük ve büyük

yetişkinler için...


Nash, öğrencilik yıllarından itibaren hayaller

görmeye başlar. Mezuniyetinden sonra, zamanla

paranoid şizofreni olur; fakat hasta olduğunun

farkına varamaz. Bir konferans sırasında aniden bir

psikiyatristin karşısına çıkması ile olaylar zinciri

değişir. Hastaneye yatar ve bu nedenle akademik

çalışmalarından uzaklaşır.

Hastalığı kendi çocuğuna zarar vermesine neden

olacak noktaya gelince eşi yeniden hastaneye

gitmesi gerektiğini düşünür. Uzun süre hasta

olduğunu kabul edemese de sürekli gördüğü kız

çocuğunun hiç büyümediğini fark eder. Bu durum

onun hastalığını kabul etmesini sağlar. Nash,

yaşadığı hayali gerçekleri görmezden gelerek

onlarla yaşamaya çalışacaktır. Gördüğü tedaviler

etkili olmasa da eşi ve eski iş arkadaşlarının

desteğiyle her şeye yeniden başlar. Kendi akıl

hastalığını yine kendi aklı ile dizginleyerek

akademik çalışmalarına yeniden hız verir. Tekrar

üniversitede ders vermeye başlar. Sonunda

gösterdiği sıradışı mücadeleyle şizofreni ile birlikte

yaşamına devam eder. Ve tarih bu müthiş dehaya,

akıl hastalığını yine aklıyla yenerek hayatının geri

kalanını bilime adamasından ve hastalığının

başlamasından evvel yaptığı buluşlardan dolayı

Nobel Ekonomi Ödülünü armağan eder.


Florida'da yaşayan Frank

Adler (Chris Evans), 7

yaşındaki yeğeni Mary

(Mckenna Grace) ile

birlikte yaşar. Mary'nin

küçük yaşına rağmen

matematiğe inanılmaz bir

yeteneği vardır ve normal

şartlarda özel bir okula

gitmesi gerekirken

Frank'in ısrarıyla devlet

okuluna gider.

Madras'da fakir bir ailenin çocuğu olarak

doğup büyümüş, iyi bir eğitim almamış

Srinivasa Ramanujan (Dev Patel),

matematiğe büyük bir ilgi duymaktadır ve

çalışmalarını İngiltere'ye, Cambridge

Üniversitesi'ne gönderir. Bu çalışmalardan

çok etkilenen G.H. Hardy (Jeremy Irons)

genç dahiyi üniversiteye davet eder. Tüm

hayatını geçirdiği ülkeyi ve sevdiği kadını

geride bırakarak İngiltere'ye gelen

Ramanujan, hem hiç alışık olmadığı

akademik dünyaya alışmaya, hem de 1.

Dünya Savaşı'nı tüm ağırlığıyla hisseden

ülkede yabancı düşmanlığıyla mücadele

etmeye çalışacaktır.

Film, 1991'de Robert Kanigel'in yazdığı

biyografik romandan uyarlandı.


0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144,

233, 377, 610, 987.. diye devam eden

her sayının kendisinden önceki iki

ardışık sayının toplamına eşit olduğu

sayı dizisine Fibonacci dizisi

denmektedir. Bu dizinin terimleri ise

Fibo sayısı olarak adlandırılmıştır. Bu

sayı dizisinin en özelliği kendinden

önceki iki ardışık sayının toplamının,

kendisinden sonraki sayıya eşit

olmasıdır. Böylelikle her sayı

kendinden önce gelen iki sayının

toplamıdır.

Bir sayıyı kendisinden önce gelen

sayıya bölerek devam ettiğimiz de

ulaşacağımız sonuç 1,618 rakamına

sürekli yaklaşacak şekilde devam

edecektir. Aynı zamanda 1.618 rakamı

doğada, sanatta ve hayatın her

alanında gözlemlenen ve estetik ile

de bağdaştırılan bir sayıdır. Ayrıca

Pascal Üçgeninde de fibonacci sayı

dizisi bulunmaktadır. Bu dizide ki

sayılar kendi aralarında

oranlandığında altın oran olarak

adlandırılmıştır.


Altın oran, matematik ve sanatta, bir bütünün

parçaları arasında gözlemlenen, uyum

açısından en yetkin boyutları verdiği sanılan

geometrik ve sayısal bir oran bağıntısıdır. Eski

Mısırlılar ve Yunanlar tarafından keşfedilmiş,

mimaride ve sanatta kullanılmıştır.

Bir doğru parçasının |AB| Altın Oran'a uygun

biçimde iki parçaya bölünmesi gerektiğinde,

bu doğru öyle bir noktadan (C) bölünmelidir

ki; küçük parçanın |AC| büyük parçaya |CB|

oranı, büyük parçanın |CB| bütün doğruya |AB|

oranına eşit olsun.

Altın Oran, pi (π) gibi irrasyonel bir sayıdır ve

ondalık sistemde yazılışı;

1,618033988749894...'tür. -noktadan sonraki ilk

15 basamak- Bu oranın kısaca gösterimi:

{\displaystyle {\frac {1+{\sqrt {5}}}{2}}}

{\displaystyle {\frac {1+{\sqrt {5}}}{2}}} olur.

Altın Oranın ifade edilmesi için kullanılan

sembol, Fi yani Φ'dir.


Barkod, dikdörtgen biçiminde olan, birbirine

paralel şekilde çizilmiş farklı kalınlıktaki

çizgilerden ve bu çizgiler arasında

boşluklardan var olan, uzun ve kısa şekilde

hazırlanmış siyah çubuklar halinde

oluşturulan simgelerdir. Barkodların

kullanılmasındaki amaç, verilerin hatasız ve

otomatik olarak başka bir ortama

aktarılmasıdır.

Ürünün stok kodu, referans numarası gibi

önemli bilgilere barkod üzerinden

ulaşılabilir. Bu bilgiler bilgisayara el

yardımıyla da girilebilir. Fakat bu durum

sağlıksızdır. Hata yapılma durumu oldukça

fazladır. Daha sağlıklı ve güvenilir olması

için barkodlar ve barkod okuyucuları

kullanılır.

Barkod okuyucular tarafından barkod

tarandığında sinyal bilgisayara

gönderilir. Bilgisayara gönderilen sinyal

sayesinde, bilgisayara kayıtlı olan ürün

kasada görünür. Barkodun en büyük

avantajı zaman ve maliyet kazancıdır.

Çünkü ürünlerin fiyatları ürün üzerine

yazılsaydı, ürünün fiyatı değiştikçe

ambalajının da değişmesi gerekecekti.

Bu da çok büyük maliyet kaybına neden

olurdu.

Barkod üzerinde iki bölüm bulunur.

Rakamlar ve çizgiler. Rakamlar bizim

algılayabildiğimiz ve el ile giriş

yapabildiğimiz, çizgiler ise makineler

tarafından okunabilen kısımdır.


Barkodlar farklı kalınlıkta çizgiler ve

boşluklardan oluşur. Üzerinde bulunan siyah

çizgiler “1”, boşluklar ise “0” sayısını ifade

eder. Her çizginin kalınlığına göre anlamı

değişmektedir. En ince siyah çizgi bir birimi

(1) ifade ederken en kalın siyah çizgi dört

birimi (1111) ifade etmektedir. Çizgilerde

olduğu gibi boşluklarda da bu durum söz

konusudur. En dar boşluk bir birimi (0)

ifade eder, en geniş boşluk ise dört birimi

(0000) ifade eder.

En çok bilinen ve Türkiye’nin de

kullandığı barkod çeşidi EAN-13

barkodudur. Bu barkod 13 haneden

oluşmaktadır. 13 haneli olan yapı 4

kısma ayrılmıştır. İlk 3 rakamın

bulunduğu kısım birinci kısımdır. Birinci

kısım; ülke veya simge kodunu gösterir.

Ülkeden ülkeye değişir. Çünkü her

ülkenin kendine ait kodu bulunur. Ülke

kodundan sonra gelen 4 rakam ikinci

kısımdır. Burası da firma kodunun

gösterildiği yerdir. Firma kodundan

sonra gelen 5 rakam üçüncü kısımdır.

Ürün tanıtımı için kullanılır. Son kalan

rakam da dördüncü kısımdır. Son rakam

barkodun doğru okunabilmesi için

hesaplamalar sonucu oluşmuştur.


Pisagor teoremine göre bir dik

üçgende dik kenarın yani

hipotenüsün bir kenarını oluşturduğu

karenin alanı diğer iki dik kenarın

birer kenar olarak oluşturdukları

karelerin alanları toplamına eşittir. c

uzunluğu hipotenüstür. a ve b

uzunlukları ise dik kenarlardır. Her

kenardan birer kare oluşturulur. Bu

karelerin alanları, kare alan

formülüne dayalı olarak şeklinde

sıralanır.

Matematikte, Pisagor Teoremi, Öklid

Geometrisi'nde bir dik üçgenin 3

kenarı için bir bağıntıdır. Bilinen en

eski matematiksel teoremlerden

biridir. Teorem sonradan 1ö 6. YY'da

Yunan filozof matematikçi Pisagor'a

atfen veisimlendirilmiştir. Bu

yöntemin geçmişte tarım alanlarının

paylaşılması, arazi sınırlarının

belirlenmesi gibi alanlarda

kullanıldığı bilinmektedir.

Böylece üç karenin köşelerinin

birleşiminden oluşan bir dik üçgen

oluşturulur. Oluşan üçgenin dik

köşesinden hipotenüsün oluşturduğu

karenin, hipotenüse paralel olan

kenara indirilen dikme ile üçgen

içerisinde Öklid Bağıntısı kurulur.


Rakamları toplamı asal çarpanlarının

rakamlarının toplamı na eşit olan asal

olmayan sayılara “Smith Sayıları”

adı verilir. İlk olarak Albert Wilanski

tarafından 1982’de önerildiğinden

beri, Smith sayıları birçok

yayınlanmış makalenin konusu

olmuştur. Bu sayıların özelliklerini

vermeden önce ilginç hikayesi ile

yazıya başlamak yerinde

olacaktır.Lehigh Üniversitesi

Matematik Bölümü’nde öğretim üyesi

olan Albert Wilansky, 1982 yılında

üvey kardeşi Harold Smith’i aramak

için telefonun başına geçer ve

numaraları çevirir: 4-9-3-7-7-7-7-5.

Bir yandan kardeşi ile konuşur ken

bir yandan da alışkanlığı nedeniyle

telefon numarası 4937775′i asal

çarpan larına ayırmaya başlar.

Konuşmalar devam ederken Wilansky

birşey fark eder. 4937775 = 3 x 5 x 5

x 65837. Eşitliğin her iki tarafındaki

ra kamları topladığında: 4+9+3+7+7+7+5

= 3+5+5+6+5+8+3+7 = 42 etmektedir.

Bu özelliği başka sayılar üzerinde de

denemeye başlar ve sağlayan bir çok

yeni sayı bulur. O gü nün anısına

Wilansky bu sayıları kardeşinin

soyadı ile adlandırır.

1000′den küçük 49 tane Smith sayısı

vardır. 4, 22, 27, 58, 85, 94, 121, 166,

202, 265, 274, 319, 346, 355, 378, 382,

391, 438, 454, 483, 517, 526, 535, 562,

576, 588, 627, 634, 636, 645, 648,

654, 663, 666, 690, 706, 728, 729,

762, 778, 825, 852, 861, 895, 913, 915,

922, 958 ve 985. Bu arada şu ana

kadar bulunan en büyük Smith sayısı

aşağıda gördüğünüz biçimdedir. Bu

oldukça büyük bir sayı…


Asal sayı tanımı yapıldıktan sonra

matematikçilerin peşinde koştu ğu

sorulardan biri, asalların sonsuz tane

olup olmadığıydı. Burada, tarih

tekkerrürden ibarettir deyimini

kullan mak yerinde olur belki de.

Smith sayı larının sonsuz tane

olduğunun ispatı 5 yıl sonra, 1987’de

Mc. Daniel tarafın dan yapıldıSmith

Sayıları’nın keşfinin ar dından yapılan

çalışmalarla bu sayılar arasında

başka ilginç özelliklere sahip sayı

grupları tanımlanmıştır. Örneğin sadece

iki asal sayının çarpımı şeklinde

ya zılabilen Smith Sayıları’na “Yarı

Asal Smith Sayıları” adı verilmiştir.

121 sayısı bir yarı asal Smith

Sayısı’dır. 121 = 11 x 11 ve 1+2+1 = 1+1+1+1.

Diğer bir ilginç grup ise Palindromik

Smith Sayıları’dır. Bu sayılar baştan

ve sondan okundukla rında aynı

değeri veren sayılardır. 666 sayısı

hem bir Smith Sayısı’dır. 666 =

2x3x3x37 hem Smith sayısı hem de

palindromik özelliği bulunmaktadır.

Peşi sıra gelen Smith sayılarına da

728 ve 729, 2964 ve 2965 gibi

sayılara da “smith kardeş sayıları”

denir. Tüm bunların keşfi bir işe

yarar mı? Aslında bazı matematikçiler

de bu soruyu soruyor. Bizler için ise

derslerde öğrencilerin sayıların

dünyasını ve arka plandaki

matematikçilerin hikayesini

keşfetmesi açısından güzel bir örnek

olabilir.


Denklemim,

Artıyım,

Yaklaşmayın çarparım.

İlkem,

Eksileri korumak,

Artıları soymak.

Matematiği sayıları,

Ailemden çok sevmektir.

Ülküm,

Yükselip sayıları dövmektir.

Ey büyük matematik,

Açtığın doğruda,

Gösterdiğin sayılara,

Durmadan seveceğime,

Ant içerim.

Sayılarım,

Tam sayılar kümesine armağan olsun.

Ne mutlu matematiği sevenlere.

X kare gözlü polinom sevgilim

Beni çarpanlarıma ayırıp gitme

Önünde 180 derece eğilmiş

yalvarıyorum

Sinüsümü kosinüsüne çarp ama

alfamı alıp gitme

Sana binom açılımı gibi açılmak

isterdim

Fakat tanjantımdan öyle bir vurdun ki

Havası alınmış silindire döndüm

Bırak bu logaritmik ayakları

Ben…

Senin gibi ne integraller çözdüm

Benim elimden ne prizmalar geçti

Türevi alınmış sevgilim

Senin…

Senin kareköküne muhtaç değilim...

Ayrılsak da pozitif negatif diye

Var bir adımız elbette

Biz de gireriz dört işleme

Ama vardır bizim kurallarımız

Eh kaprisliyiz işte!

Bakmalısın artımıza eksimize

Toplamak istersen bizi

Ayır bir kenara işaretlerimizi

Topla mutlak değerlerimizi

Sonuca koy ortak işaretimizi

Zıt işaretliysek bak mutlak değerimize

Çıkar onları birbirinden

Koy sonuca mutlak değeri büyük olanın işaretini

Çıkarmak istersen bizleri,toplamayı bilmelisin

Eksilenle,çıkanın toplama işlemine göre tersini topla

Hikaye gerisi

Korkma bizi çarpmaktan

Yap bildiğin gibi

Sorun etme işareti

Aynı işaretliysek sonuç pozitif

Zıt işaretliysek sonuç negatif

Bak keyfine

Bölmeyi dert etme

Kafam karıştı diye üzülme

Mutlak değerlerimizi bulup böl bizi

İşaretler çapmadaki gibi

Biliyorum kaprisliyiz biraz

Var bizlerin çok isteği

Dikkat edersen işaretlere

Sorun olmaz gerisi...




İÇİNDEKİLER

http://matematikpusulasi.blogspot.com/2008/01/mate

matik-iirleri.html

http://akifaltundal.net/tur/content/view/581/321/

https://www.slideshare.net/matematikcanavari/matema

tik-dergisi-rnei

http://forum.kultur.k12.tr/kkfl/matematik-kulturu/#p=4

https://slideplayer.biz.tr/slide/11829864/

https://fehmiekici.files.wordpress.com/2015/07/dersmatematik-dergisi.pdf

https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/keyif/altin-orannedir-altin-oran-nasil-hesaplanir-41352656

http://www.beyazperde.com/filmler/film-240263/

https://tr.wikipedia.org/wiki/Akıl_Oyunları_(film)

https://www.kitapyurdu.com/kitap/yasayanmatematik/52333.html

https://www.kitapyurdu.com/kitap/matematikbuyucusu/61848.html

https://www.kitapyurdu.com/kitap/bir-sayitut/13785.html

http://www.metinhocam.com/izlenmeye-deger-birfilmsonsuzluk-teorisi-the-man-who-knewinfinity#:~:text=“The%20Man%20Who%20Knew%20Infinity,

Ramanujan%27ın%20hayatını%20konu%20alıyor.&text=Mat

ematikçi%20Godfrey%20Hardy%2C%20Ramanujan%27in,ke

ndisini%20İngiltere%27ye%20davet%20eder.

https://www.yatirimkredi.com/fibonacci-kimdir-sayilarinedir.html#:~:text=0%2C%201%2C%201%2C%202,ise%20Fib

o%20sayısı%20olarak%20adlandırılmıştır.

https://www.matematiksel.org/4937775-sayisionemlidir/

https://rasyonalist.org/yazi/pisagor-teoremi-nedir/

http://anamursedir.com/yazar.asp?yaziID=1864

https://e-yaz.com.tr/barkod-nedir/

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!