11.07.2024 Views

Medikal Teknik Temmuz 2024

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Yurdumuzun<br />

her yerindeyiz<br />

Şimdi daha güvenli<br />

Sektörde 23 yıldır varlığını sürdüren Benay tıbbi gaz<br />

sistemleri, medikal gaz sistemlerinin kurulum, danışmanlık<br />

ve bakım-onarım işlerini yaparken yenilikçi, etkili ve hızlı<br />

çözümler sunmaktadır.<br />

Gaz sistemlerinin hayati öneminin farkında olan firmamız<br />

7/ 24 hizmet sonrası Periyodik bakım ve onarım konusunda<br />

sektörde lider konumdadır.<br />

FALİYET KONUSU: Merkezi medikal gaz sistemleri,<br />

hastanelerde , laboratuvarlar ’da sağlık kuruluşlarında<br />

kullanılan medikal gazların ; Oksijen (O2) , Azotprotoksit<br />

(N2O) , Vakum ( Vac ) , <strong>Medikal</strong> ve Cerrahi Hava (MA4 –<br />

MA7) , Atık gaz tahliye (AGSS) merkezden elde edilerek<br />

, bakır boru hattı ile gerekli ünitelere dağılımını sağlayan<br />

emniyetli ve uzun ömürlü sistemlerdir.<br />

• Merkezi medikal gaz sistemi hastanelere ve sağlık<br />

kuruluşlarında pratik kullanımlı, emniyetli ve kalıcı bir<br />

çözüm sunar.<br />

• Tüplerin hastane içerisinde dağıtılmasını ve tekrar<br />

toplanmasını engeller.<br />

• Tüplerin hastane içerisine transferi sırasında hijyen<br />

kurallarının ihlal edilmesini önler.<br />

• Gaz kullanım sarfiyatını azaltır.<br />

• Cihazların tek bir noktadan kontrol ve müdahale edilmesine<br />

olanak sağlar.<br />

• Bakım ve onarım maliyetlerinin düşük olmasını sağlar.<br />

HİZMETLER:<br />

<strong>Medikal</strong> Gaz Santralleri<br />

Bakır Boru Tesisatı<br />

Gaz Prizleri<br />

Flowmetre ve Aksesuarları<br />

Hastabaşı ve Yoğunbakım Üniteleri<br />

Pendant Üniteleri<br />

<strong>Medikal</strong> Gaz Sistemleri Periyodik Bakım Onarım Hizmetleri<br />

BENAY TIBBI GAZ SİSTEMLERİ SAN. TİC. LTD. ŞTİ.<br />

ADRES: BEŞİKKAYA MAH. 1916 CAD 37/G<br />

ALTINDAĞ / ANKARA<br />

YÖNETİCİ BÜŞRA GÜMÜŞ :0533 472 99 10<br />

TEKNİK MÜDÜR SERVET ÇAĞLAYAN :<br />

0551 830 40 74<br />

WEB: www.benaymedikal.com<br />

E-MAİL:info@benaymedikal.com<br />

We are everywhere<br />

in our country<br />

Now safer<br />

Benay Medical Gas Systems, which has been in the<br />

sector for 23 years, offers innovative, effective and fast<br />

solutions while performing installation, consultancy and<br />

maintenance-repair works of medical gas systems.<br />

Our company, which is aware of the vital importance of gas<br />

systems, is the leader in the sector in periodic maintenance<br />

and repair after 7/24 service.<br />

SUBJECT OF ACTIVITY: Central medical gas systems are<br />

safe and long-lasting systems that provide the distribution<br />

of medical gases used in hospitals, laboratories and health<br />

institutions; Oxygen (O2), Nitrogenprotoxide (N2O),<br />

Vacuum (Vac), Medical and Surgical Air (MA4 - MA7),<br />

Waste gas discharge (AGSS) from the center and distribute<br />

them to the necessary units with copper pipeline.<br />

- Central medical gas system offers a practical, safe and<br />

permanent solution for hospitals and health institutions.<br />

- It prevents the distribution and re-collection of cylinders<br />

within the hospital.<br />

- Prevents violation of hygiene rules during the transfer of<br />

cylinders into the hospital.<br />

- Reduces gas consumption.<br />

- Allows control and intervention of devices from a single<br />

point.<br />

- Ensures low maintenance and repair costs.<br />

SERVICES:<br />

Medical Gas Plants<br />

Copper Pipe Installation<br />

Gas Sockets<br />

Flowmeters and Accessories<br />

Bedside and Intensive Care Units<br />

Pendant Units<br />

Medical Gas Systems Periodic Maintenance and Repair<br />

Services<br />

BENAY MEDICAL GAS SYSTEMS<br />

ADDRESS: BEŞİKKAYA MAH. 1916 CAD 37/G<br />

ALTINDAĞ / ANKARA<br />

DIRECTOR: BÜŞRA GÜMÜŞ :0533 472 99 10<br />

TECHNICAL MANAGER: SERVET ÇAĞLAYAN :<br />

0551 830 40 74<br />

WEB: www.benaymedikal.com<br />

E-MAIL: info@benaymedikal.com


Publisher<br />

H. Ferruh IŞIK<br />

on behalf of<br />

İstmag Magazin Gazetecilik<br />

İç ve Diş Tic. Ltd. Şti.<br />

Managing Editor<br />

(Responsible)<br />

Mehmet SÖZTUTAN<br />

mehmet.soztutan@img.com.tr<br />

Advertising Coordinator<br />

Recep ARSLANTAŞ<br />

recep.arslantas@img.com.tr<br />

+90 537 441 97 68<br />

Editors<br />

Dilara CİCA<br />

dilara.cica@img.com.tr<br />

Recep ARSLANTAŞ<br />

recep.arslantas@img.com.tr<br />

Didem IŞIK<br />

didem.isik@img.com.tr<br />

Correspondent<br />

Serhan IŞIK<br />

serhan.isik@img.com.tr<br />

Foreign Relations Manager<br />

Ayça SARIOGLU<br />

ayca.sarioglu@img.com.tr<br />

Accounting Manager<br />

Cuma KARAMAN<br />

cuma.karaman@img.com.tr<br />

Finance Manager<br />

Yusuf DEMİRKAZIK<br />

yusuf.demirkazik@img.com.tr<br />

Digital Assets Manager<br />

Emre YENER<br />

emre.yener@img.com.tr<br />

Graphic & Design Advisor<br />

Sami AKTAŞ<br />

sami.aktas@img.com.tr<br />

Subscription<br />

İsmail ÖZÇELIK<br />

ismail.ozcelik@img.com.tr<br />

Bursa Represantation<br />

Ömer Faruk GÖRÜN<br />

omer.gorun@img.com.tr<br />

Buttim Plaza D Blok Kat: 4 No:1267 BURSA<br />

Tel:+90 224 211 44 50 / Fax: 224 211 4481<br />

Head Office<br />

İstanbul Magazin Grubu<br />

İHLAS MEDIA CENTER<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />

No:11 Medya Blok Kat:1<br />

34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey<br />

Tel: 0212 454 22 22 Faks: 0212 454 22 93<br />

www.medikalteknik.com.tr<br />

e-mail: info@medikalteknik.com.tr<br />

PRINTED BY:<br />

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza<br />

No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL<br />

Tel: 0212 454 30 00<br />

www.ihlasmatbaacilik.com<br />

İMG - <strong>Medikal</strong> <strong>Teknik</strong> dergisinde<br />

yer alan makalelerdeki fikirler<br />

yazarlarına aittir.<br />

Yayınlanan ilanların sorumluluğu<br />

reklam verene aittir.<br />

İMG - <strong>Medikal</strong> <strong>Teknik</strong> dergisinin<br />

bütün yayın hakları İstmag Magazin Gazetecilik<br />

İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir.<br />

Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.<br />

1<br />

4<br />

1<br />

6<br />

2<br />

6<br />

3<br />

5<br />

3<br />

6<br />

A revolutionary technology:<br />

Robotic Surgery<br />

Devrim niteliğinde bir teknoloji:<br />

Robotik Cerrahi<br />

Jaw joint secrets:<br />

Hidden links to fibromyalgia<br />

Çene eklemi sırları:<br />

Fibromiyalji ile gizli bağlantıları<br />

Turkish ophthalmologists set an<br />

example for the world in surgery<br />

Türk göz doktorları cerrahide<br />

dünyaya örnek oluyor<br />

Bayer Türkiye supports pharmacists!<br />

Bayer Türkiye’den Eczacılara destek!<br />

Novartis Kurtköy Production Facility<br />

celebrates its 20th anniversary<br />

Novartis Kurtköy Üretim Tesisi<br />

20. yılını kutluyor<br />

medikalteknik<br />

Recep Arslantaş


Türk göz hekimlerinin “göz alıcı” başarısı<br />

Dilara Cica<br />

From<br />

Türk göz hekimlerinin son yıllarda göz sağlığı alanında kaydettiği<br />

ilerlemeler, ülkemizin sağlık sektöründeki güçlü adımlarının bir<br />

yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Modern cerrahi teknikler ve<br />

yenilikçi tedavi yöntemleri, Türkiye’deki göz sağlığı hizmetlerinin<br />

uluslararası standartlarda sunulmasını sağlıyor. Bu başarılar, sadece<br />

teknolojinin getirdiği imkanlarla değil, Türk göz hekimlerinin sahip<br />

olduğu derin bilgi birikimi ve deneyimiyle de yakından ilgili.<br />

Göz ameliyatlarında elde edilen başarılı sonuçlar, sadece bireylerin<br />

değil, toplumun genel sağlık kalitesini yükseltme adına önemli bir<br />

katkı sağlıyor. Göz doktorlarımız, mesleki gelişimlerini sürekli olarak<br />

takip ederek ve uluslararası platformlarda bilgi alışverişi yaparak bu<br />

alandaki liderliklerini sürdürüyorlar.<br />

Sağlık hizmetlerimizdeki bu ilerleme, Türkiye’nin sağlık alanındaki<br />

küresel rekabetçiliğini güçlendirerek, göz sağlığı konusunda daha<br />

fazla insana erişim sağlamamıza olanak tanıyor.<br />

the<br />

editor<br />

“Eye-catching” success<br />

of Turkish ophthalmologists<br />

The progress made by Turkish ophthalmologists in the field of eye<br />

health in recent years is a reflection of our country’s strong steps<br />

in the health sector. Modern surgical techniques and innovative<br />

treatment methods enable eye care services in Türkiye to meet<br />

international standards. These achievements are closely related not<br />

only to the technological possibilities but also to the deep knowledge<br />

and experience of Turkish ophthalmologists.<br />

Successful results obtained in eye surgeries make a significant<br />

contribution to improving the overall health quality of not only<br />

individuals but also society. Our ophthalmologists maintain their<br />

leadership in this field by continuously monitoring their professional<br />

development and exchanging information on international platforms.<br />

This progress in our healthcare services strengthens Türkiye’s global<br />

competitiveness in healthcare, enabling us to reach more people with<br />

eye health.


Recep ARSLANTAŞ Koordinatör<br />

Health Technologies<br />

The defense and tourism sectors continue to grow as the most successful sectors of our country. However, the healthcare<br />

system has developed at a level that can compete with world standards. We should not forget the achievements of our<br />

health sector, especially during the COVID-19 period. The healthcare sector is of great importance for the future of our<br />

country and our stakeholders. This sector not only provides healthcare services, but also sets goals to advance health<br />

sciences and develop health technologies. Efforts are underway to rise to the top in the export of high value-added<br />

products based on production in health technologies. Investments especially in biotechnology need to be increased.<br />

The diversity and rapid production capacity of our country in tissue production are among the important achievements.<br />

Accelerating export-oriented investments will give an additional impetus to our health sector.<br />

Goodbye until we see you in the August <strong>2024</strong> issue of <strong>Medikal</strong> <strong>Teknik</strong>.<br />

Sağlık Teknolojileri<br />

Savunma ve turizm sektörleri ülkemizin önemli başarı gösteren sektörleri olarak büyümeye devam ediyor. Ancak sağlık<br />

sistemi dünya standartlarıyla rekabet edebilecek seviyede gelişmiş durumda. Özellikle COVID-19 döneminde sağlık<br />

sektörümüzün gösterdiği başarıları da unutmamak gerekir. Ülkemizin ve paydaşlarımızın geleceği için sağlık sektörü<br />

büyük önem taşımaktadır. Bu sektör sadece sağlık hizmetleri sunmakla kalmayıp sağlık bilimlerini ileri taşımak ve<br />

sağlık teknolojileri geliştirmek amacıyla da hedefler belirlemektedir. Sağlık teknolojilerinde üretime dayalı olarak yüksek<br />

katma değerli ürünler ihracatında üst sıralara yükselmek için çalışmalar sürdürülmektedir. Özellikle biyoteknoloji<br />

alanında yapılan yatırımların artırılması gerekmektedir. Ülkemizin doku üretimindeki çeşitliliği ve hızlı üretim kapasitesi<br />

önemli başarılar arasında yer almaktadır. İhracata yönelik yatırımların hızlandırılması, sağlık sektörümüze ek bir ivme<br />

kazandıracaktır.<br />

<strong>Medikal</strong> <strong>Teknik</strong> dergisinin Ağustos <strong>2024</strong> sayısında görüşünceye kadar esen kalın.


10<br />

New developments in lung cancer treatment with EBUS technology<br />

EBUS teknolojisi ile akciğer kanseri tedavisinde yeni gelişmeler<br />

Recent developments in the early diagnosis<br />

of lung cancer have become promising. Lung<br />

cancer, one of the most common types of<br />

cancer today, is of vital importance with early<br />

diagnosis and correct staging.<br />

Chest Diseases Specialist Prof. Dr. Tekin Yıldız from<br />

Medicana Ataköy Hospital states the following on the<br />

subject: “Many diseases in the lung can be examined<br />

with bronchoscopy, but bronchoscopy alone may not<br />

be sufficient for some conditions outside the airways<br />

and inside the chest cage.” Yıldız adds the following,<br />

“Endobronchial Ultrasonography (EBUS) is a method that<br />

combines bronchoscopy and ultrasonography devices.<br />

This can significantly improve the diagnosis and staging<br />

of lung cancer and enlarged lymph nodes or masses in<br />

the chest. The diagnosis and staging of lung cancer is a<br />

stage where it is critical to start treatment early.<br />

Underlining that the lung, which is located inside the<br />

rib cage and gives life to the body by oxygenating the<br />

blood, has an important role in this sense, Prof. Dr.<br />

Son zamanlarda akciğer kanserinin erken<br />

teşhisindeki gelişmeler umut verici bir hale<br />

geldi. Günümüzde en sık görülen kanser<br />

türlerinden biri olan akciğer kanseri, erken<br />

teşhis ve doğru evreleme ile hayati önem<br />

taşıyor.<br />

Medicana Ataköy Hastanesi’nden Göğüs Hastalıkları<br />

Uzmanı Prof. Dr. Tekin Yıldız, konuyla ilgili şunları<br />

belirtiyor: “Akciğerdeki birçok hastalık bronkoskopi<br />

ile incelenebilir, ancak havayollarının dışında ve göğüs<br />

kafesi içinde kalan bazı durumlar için bronkoskopi tek<br />

başına yeterli olmayabilir.” Yıldız, şu eklemeyi yapıyor:<br />

“Endobronşiyal Ultrasonografi (EBUS), bronkoskopi ve<br />

ultrasonografi cihazlarının birleştirilmesiyle sağlanan bir<br />

yöntemdir. Bu sayede akciğer kanseri ve göğüs kafesi<br />

içindeki büyümüş lenf bezleri veya kitlelerin teşhisi ve<br />

evrelemesi önemli ölçüde iyileştirilebilmektedir. Akciğer<br />

kanserinin tanı ve evreleme süreci, tedaviye erken<br />

dönemde başlamanın kritik önem taşıdığı bir aşamadır.<br />

Göğüs kafesinin içinde yer alan ve kanın oksijenlenmesini<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


11<br />

Tekin Yıldız said, “It is also vital to diagnose different<br />

types of problems in the lung, including the slightest<br />

inflammation, infection or cancer. Especially in lung<br />

cancer, the diagnosis and staging process is critical to<br />

start treatment at an early stage.”<br />

Indicating that although many diseases in the lungs are<br />

usually examined by bronchoscopy, bronchoscopy alone<br />

may not be sufficient in the diagnosis of many diseases<br />

outside the airways and inside the rib cage, Prof. Dr.<br />

Tekin Yıldız said, “With Endobronchial Ultrasonography<br />

(EBUS), which is based on the principle of combining<br />

bronchoscopy and ultrasonography device, diagnosis<br />

and grading of lung cancer, enlarged lymph nodes and<br />

masses in the rib cage can be done to a great extent.”<br />

No need for hospitalization<br />

Prof. Dr. Tekin Yıldız from the Department of Chest<br />

Diseases at Medicana Ataköy Hospital said that EBUS<br />

makes an important contribution to the diagnosis<br />

and staging of lung cancer and said, “With the EBUS<br />

procedure, lung cancer can now be diagnosed or cancer<br />

staging can be performed without the need for surgery<br />

and hospitalization. Many international sources also<br />

recommend EBUS as a minimally invasive method for<br />

lung cancer staging.”<br />

Stating that lung cancer is a malignant tumor that starts<br />

in the trachea (windpipe), bronchi and lungs, Prof. Dr.<br />

Tekin Yıldız said, “Lung cancer is caused by genetic<br />

damage to the DNA of cells in the airways, usually caused<br />

by smoking or inhalation of harmful chemicals. Damaged<br />

airway cells gain the ability to multiply uncontrollably,<br />

causing the tumor to grow. If left untreated, tumors<br />

spread throughout the lung, damaging lung function.<br />

Eventually, lung tumors metastasize and spread to<br />

other parts of the body. The definitive diagnosis of<br />

lung cancer requires a biopsy of the suspected tumor<br />

to be examined under a microscope by a pathologist. In<br />

addition to identifying cancerous cells, the pathologist<br />

can also classify the tumor according to the type of cell<br />

from which it originated. About 15% of lung cancer<br />

cases are small cell lung cancer and the remaining 85%<br />

(non-small cell lung cancers) are adenocarcinomas,<br />

squamous cell carcinomas and large cell carcinomas.<br />

After diagnosis, further imaging and biopsies can<br />

be performed to determine the stage of the cancer,<br />

depending on how far the disease has spread outside<br />

the lungs.”<br />

A common procedure<br />

Noting that the lymph nodes in the thorax are<br />

anatomical structures to which lung cancer can<br />

frequently metastasize, Prof. Dr. Yıldız continued as<br />

follows:<br />

Endobronchial ultrasound-guided transbronchial needle<br />

aspiration (EBUS-TBNA) was first introduced in 2004 as<br />

a less invasive method for the diagnosis of mediastinal<br />

Chest Diseases Specialist<br />

Prof. Dr. Tekin Yıldız from Medicana Ataköy Hospital<br />

sağlayarak vücuda bir nevi hayat veren akciğerin<br />

bu anlamda önemli bir role sahip olduğunun altını<br />

çizen Prof. Dr. Tekin Yıldız, “Akciğerdeki en ufak bir<br />

iltihaplanma, enfeksiyon veya kanser dahil olmak üzere<br />

farklı türdeki sorunları teşhis etmek de hayati bir önem<br />

taşıyor. Özellikle de akciğer kanserinde tanı ve evreleme<br />

süreci erken dönemde tedaviye başlamak açısından kritik<br />

önem taşıyor” şeklinde konuştu.<br />

Genellikle akciğerdeki pek çok hastalık bronkoskopi<br />

yöntemiyle incelense de havayollarının dışında ve göğüs<br />

kafesinin içinde kalan birçok hastalığın teşhisinde<br />

bronkoskopinin tek başına yeterli olmayabileceğini<br />

ifade eden Prof. Dr. Tekin Yıldız, “Bronkoskopi ve<br />

ultrasonografi cihazının birleştirilmesi esasına dayanan<br />

Endobronşiyal Ultrasonografi (EBUS) ile akciğer kanseri,<br />

göğüs kafesi içerisindeki büyümüş lenf bezeleri ve<br />

kitlelerin teşhisi ve derecelendirilmesi büyük oranda<br />

yapılabiliyor” dedi.<br />

Hastanede yatmaya gerek kalmıyor<br />

Medicana Ataköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları<br />

Bölümü’nden Prof. Dr. Tekin Yıldız, akciğer kanseri tanı<br />

ve evrelemesinde EBUS’un önemli bir katkı sağladığını<br />

söyleyerek, “EBUS işlemi ile artık ameliyata gerek<br />

kalmadan ve hastaneye yatmayı gerektirmeden akciğer<br />

kanseri teşhisi konabilir ya da kanser evrelemesi<br />

yapılabilir. Uluslararası birçok kaynak da akciğer kanseri<br />

evrelemesi için minimal invaziv bir yöntem olarak EBUS’u<br />

öneriyor” açıklamasında bulundu.<br />

Akciğer kanserinin trakea (nefes borusu), bronşlar<br />

ve akciğerlerde başlayan kötü huylu bir tümör<br />

olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tekin Yıldız, “Akciğer<br />

kanseri, genellikle sigara içmenin veya zararlı<br />

kimyasalların solunmasının neden olduğu, solunum<br />

yollarındaki hücrelerin DNA’sındaki genetik hasardan<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


12<br />

and hilar lymph node metastases. Nodal staging is key<br />

to the diagnosis and treatment of early-stage lung<br />

cancer. A patient’s prognosis and primary operability<br />

are affected by the presence of mediastinal lymph node<br />

metastases. Pre-nodal staging evaluation is usually<br />

initiated using non-invasive radiologic modalities such as<br />

computed thorax tomography (Thorax CT) and positron<br />

emission tomography (PET)-CT. EBUS-TBNA is performed<br />

in outpatients, sometimes under local anesthesia and<br />

conscious sedation, usually under local anesthesia<br />

followed by deep sedation and analgesia. The number<br />

of lymph nodes that can be visualized and biopsied<br />

during this procedure is greater than that of surgical<br />

mediastinoscopy. Therefore, EBUS-TBNA is now widely<br />

accepted as a first-line procedure for confirmation of<br />

suspected nodal disease in patients with lung cancer.”<br />

It is done without incision<br />

Recording that hospitalization is not required with EBUS,<br />

Prof. Dr. Tekin Yıldız said, “With the use of this method,<br />

many patients can be protected from unnecessary<br />

surgeries. It is also advantageous that the procedure is<br />

performed without incision. In addition, correct staging<br />

of cancer and accordingly correct treatment can be<br />

provided. With EBUS, staging can be performed in a very<br />

significant portion of patients and mediastinoscopic<br />

method is only needed in 5-10% of patients.”<br />

kaynaklanmaktadır. Hasar görmüş hava yolu hücreleri<br />

kontrolsüz çoğalma yeteneği kazanarak tümörün<br />

büyümesine neden olur. Tedavi edilmezse tümörler<br />

akciğerin her tarafına yayılarak akciğer fonksiyonuna<br />

zarar verir. Sonunda akciğer tümörleri metastaz<br />

yapar ve vücudun diğer bölgelerine yayılır. Akciğer<br />

kanserinin kesin tanısı, şüphelenilen tümörden<br />

alınan biyopsinin bir patolog tarafından mikroskop<br />

altında incelenmesini gerektirir. Patolog, kanserli<br />

hücreleri tanımanın yanı sıra, tümörü kaynaklandığı<br />

hücre türüne göre de sınıflandırabilir. Akciğer kanseri<br />

vakalarının yaklaşık %15’i küçük hücreli akciğer<br />

kanseridir ve geri kalan %85’i (küçük hücreli olmayan<br />

akciğer kanserleri) adenokarsinomlar, skuamöz<br />

hücreli karsinomlar ve büyük hücreli karsinomlardır.<br />

Teşhisten sonra, hastalığın akciğerler dışına ne kadar<br />

yayıldığına bağlı olarak kanserin evresini belirlemek<br />

için ileri görüntüleme ve biyopsiler yapılabilmektedir”<br />

şeklinde konuştu.<br />

Yaygın bir prosedür<br />

Göğüs kafesindeki lenf bezlerinin akciğer kanserinin<br />

sık metastaz yapabildiği anatomik yapılar olduğunu<br />

kaydeden Prof. Dr. Yıldız, şöyle devam etti:<br />

Endobronşiyal ultrason kılavuzluğunda transbronşiyal<br />

iğne aspirasyonu (EBUS-TBİA), mediastinal ve hiler<br />

lenf nodu metastazlarının tanısında daha az invaziv<br />

bir yöntem olarak ilk defa 2004 yılında tanıtıldı.<br />

Nodal evreleme, erken evre akciğer kanserinin tanı<br />

ve tedavisinde anahtardır. Bir hastanın prognozu<br />

ve primer operabilitesi, mediastinal lenf nodu<br />

metastazı varlığından etkilenir. Nodal evreleme<br />

öncesi değerlendirme genellikle bilgisayarlı toraks<br />

tomografisi (Toraks BT) ve pozitron emisyon<br />

tomografisi (PET)-BT gibi invaziv olmayan radyolojik<br />

modaliteler kullanılarak başlatılır. EBUS-TBİA<br />

ayaktan hastalarda, kimi zaman lokal anestezi<br />

altında ve bilinçli sedasyonla, genellikle de lokal<br />

anesteziyi takiben derin sedasyon ve analjezi altında<br />

yapılmaktadır. Bu işlem sırasında görüntülenebilen<br />

ve biyopsi örneği alınabilen lenf bezi sayısı cerrahi<br />

mediastinoskopiden daha fazladır. Bu nedenle,<br />

EBUS-TBİA, akciğer kanserli hastalarda şüpheli nodal<br />

hastalığın doğrulanması için artık yaygın olarak birinci<br />

basamak bir prosedür olarak kabul edilmektedir.”<br />

Kesi olmadan yapılıyor<br />

EBUS ile hastaneye yatmanın gerekmediğini ifade<br />

eden Prof. Dr. Tekin Yıldız, “Bu yöntemin kullanılması<br />

ile birçok hasta gereksiz ameliyatlardan korunabiliyor.<br />

İşlemin kesi olmadan yapılması da avantaj sağlıyor.<br />

Ayrıca kanserde doğru evreleme ve buna bağlı olarak<br />

doğru tedavi de sağlanabiliyor. EBUS ile hastaların<br />

çok önemli bir bölümünde evreleme yapılabiliyor<br />

ve mediastinoskopik yönteme ancak hastaların %<br />

5-10’unda gerek kalıyor” şeklinde görüş verdi.<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


14<br />

A revolutionary technology: Robotic Surgery<br />

Devrim niteliğinde bir teknoloji: Robotik Cerrahi<br />

Assoc. Prof. Dr. Sinan Karaca from the<br />

Department of Orthopedics and Traumatology<br />

at Gaziosmanpaşa Hospital of Yeni Yüzyıl<br />

University explained knee and hip prosthesis<br />

with robotic surgery.<br />

Advantages and Superiority of Robotic Surgery<br />

1. Precision and Accuracy: Robotic surgical systems<br />

work with millimeter precision, ensuring the correct<br />

placement of implants. This increases the success of the<br />

surgery and reduces the risk of complications.<br />

2. Personalized Planning: Robotic surgery creates<br />

personalized surgery plans according to the anatomical<br />

features of patients. This ensures optimal prosthesis<br />

placement for each patient.<br />

3. Less Invasive: Since robotic surgery is performed with<br />

minimally invasive techniques, postoperative recovery<br />

time is shortened. Patients experience less pain and can<br />

return to their daily activities faster.<br />

4. Advanced Imaging Techniques: Robotic systems<br />

provide real-time 3D imaging during surgery. This allows<br />

surgeons to perform surgery more safely and effectively.<br />

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa<br />

Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji<br />

Bölümü’nden Doç. Dr. Sinan Karaca, robotik<br />

cerrahi ile diz ve kalça protezini anlattı.<br />

Robotik Cerrahinin Avantajları ve Üstünlükleri<br />

1. Hassasiyet ve Doğruluk: Robotik cerrahi sistemleri,<br />

milimetrik hassasiyetle çalışarak implantların doğru<br />

şekilde yerleştirilmesini sağlar. Bu, ameliyatın başarısını<br />

artırır ve komplikasyon riskini azaltır.<br />

2. Kişiye Özel Planlama: Robotik cerrahi, hastaların<br />

anatomik özelliklerine göre kişiye özel ameliyat planları<br />

oluşturur. Bu sayede, her hasta için en uygun protez<br />

yerleşimi sağlanır.<br />

3. Daha Az İnvaziv: Robotik cerrahi, minimal invaziv<br />

tekniklerle gerçekleştirildiği için ameliyat sonrası<br />

iyileşme süresi kısalır. Hastalar daha az ağrı yaşar ve<br />

günlük aktivitelerine daha hızlı dönebilirler.<br />

4. Gelişmiş Görüntüleme <strong>Teknik</strong>leri: Robotik sistemler,<br />

ameliyat sırasında gerçek zamanlı 3D görüntüleme<br />

sağlar. Bu, cerrahların ameliyatı daha güvenli ve etkili bir<br />

şekilde gerçekleştirmesine olanak tanır.<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


15<br />

Precision of Surgery and Impact on Patient<br />

Outcomes<br />

“The high precision provided by robotic surgery<br />

significantly improves patient outcomes. Correct<br />

placement of implants ensures the longevity of<br />

prostheses and reduces post-operative complications.<br />

Patients can stand up and return to their normal lives in<br />

less time. In addition, minimally invasive methods reduce<br />

the risk of infection and accelerate the healing process.”<br />

The Role of Robotic Surgery in the Future<br />

“The future role of robotic surgery in orthopedic surgery<br />

looks very bright. With the continuous development of<br />

technology, robotic systems are expected to become<br />

even more precise and reliable. This will allow more<br />

patients to have access to this advanced technology,<br />

making their surgeries more successful and comfortable.<br />

In addition, the widespread use of robotic surgery<br />

training and the more effective use of this technology<br />

by surgeons will contribute to the standardization of this<br />

method in orthopedics.<br />

Robotic surgery is a revolutionary technology in<br />

knee and hip replacement surgeries. It offers many<br />

advantages compared to traditional methods thanks<br />

to its precision, personalized planning, minimally<br />

invasive methods and advanced imaging techniques.<br />

This technology, which will become more widespread in<br />

orthopedic surgery in the future, will improve the quality<br />

of life of patients, allowing them to lead a healthier and<br />

more active life.<br />

Do not forget to contact your specialist doctor to follow<br />

these exciting developments in orthopedic surgery and<br />

to be informed about your own health status.”<br />

Ameliyatın Hassasiyeti ve<br />

Hasta Sonuçlarına Etkisi<br />

“Robotik cerrahinin sağladığı yüksek hassasiyet, hasta<br />

sonuçlarını önemli ölçüde iyileştirir. İmplantların<br />

doğru şekilde yerleştirilmesi protezlerin uzun ömürlü<br />

olmasını sağlar ve ameliyat sonrası komplikasyonları<br />

azaltır. Hastalar, daha kısa sürede ayağa kalkabilir ve<br />

normal yaşantılarına dönebilirler. Ayrıca, minimal invaziv<br />

yöntemler sayesinde enfeksiyon riski azalır ve iyileşme<br />

süreci hızlanır.”<br />

Gelecekte Robotik Cerrahinin Rolü<br />

“Robotik cerrahinin ortopedi cerrahisinde gelecekteki<br />

rolü oldukça parlak görünüyor. Teknolojinin sürekli<br />

gelişmesiyle birlikte, robotik sistemlerin daha da<br />

hassas ve güvenilir hale gelmesi bekleniyor. Bu, daha<br />

fazla hastanın bu ileri teknolojiye erişimini sağlayarak<br />

ameliyatlarının daha başarılı ve konforlu geçmesini<br />

mümkün kılacak. Ayrıca, robotik cerrahi eğitimlerinin<br />

yaygınlaşması ve cerrahların bu teknolojiyi daha etkin<br />

kullanması, bu yöntemin ortopedi alanında standart<br />

hale gelmesine katkıda bulunacak. Robotik cerrahi,<br />

diz ve kalça protezi ameliyatlarında Ô oluşturan bir<br />

teknolojidir. Sağladığı hassasiyet, kişiye özel planlama,<br />

minimal invaziv yöntemler ve gelişmiş görüntüleme<br />

teknikleri sayesinde geleneksel yöntemlere kıyasla pek<br />

çok avantaj sunar. Gelecekte ortopedi cerrahisinde daha<br />

da yaygınlaşacak olan bu teknoloji, hastaların yaşam<br />

kalitesini artırarak daha sağlıklı ve aktif bir yaşam<br />

sürmelerine olanak tanıyacaktır. Ortopedi cerrahisindeki<br />

bu heyecan verici gelişmeleri takip etmek ve kendi sağlık<br />

durumunuz hakkında bilgi sahibi olmak için uzman<br />

doktorunuzla görüşmeyi unutmayın.”<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


16<br />

Jaw joint secrets: Hidden links to fibromyalgia<br />

Çene eklemi sırları: Fibromiyalji ile gizli bağlantıları<br />

Uzmanlar, her yıl 10 milyondan fazla hastanın<br />

çene ağrısı çektiğini ve çene eklem hastalıkları<br />

ile fibromiyalji arasında bir bağlantı olduğunu<br />

belirtiyor.<br />

Dental and Maxillofacial Surgery Specialist<br />

Prof. Dr. Lecturer Hacer Fulya Üçem<br />

Experts state that more than 10 million<br />

patients suffer from jaw pain every year and<br />

that there is a link between jaw joint diseases<br />

and fibromyalgia.<br />

“It is not unusual for a person who suffers from jaw pain<br />

and headaches due to jaw joint disorder to also have<br />

fibromyalgia.” said Dental and Maxillofacial Surgery<br />

Specialist Lecturer Prof. Dr. Hacer Fulya Üçem, Dental<br />

and Maxillofacial Surgeon, stated that patients with jaw<br />

joint disorder and fibromyalgia also experience problems<br />

in the muscles related to the shoulders, neck, face, head<br />

and back.<br />

Oral, Dental and Maxillofacial Surgery Specialist Lecturer<br />

Prof. Dr. Hacer Fulya Üçem from Üsküdar Dental Hospital<br />

made explanations about the relationship between jaw<br />

joint diseases and fibromyalgia.<br />

“Çene eklem rahatsızlığı nedeniyle çene ağrısı ve baş<br />

ağrısı çeken bir kişinin aynı zamanda fibromiyaljiye de<br />

sahip olması alışılmadık bir durum değildir.” diyen Diş ve<br />

Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hacer Fulya Üçem,<br />

çene eklem rahatsızlığı ve fibromiyalji olan hastalarda<br />

omuz, boyun, yüz, baş ve sırtla bağlantılı kaslarda da<br />

sorunlar yaşandığını dile getirdi.<br />

Üsküdar Diş Hastanesi Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi<br />

Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hacer Fulya Üçem, çene eklem<br />

hastalıkları ve fibromiyalji arasındaki ilişkiye dair<br />

açıklamalarda bulundu.<br />

Her yıl 10 milyondan fazla hasta çene ağrısı<br />

yaşıyor<br />

Kafatasımızı çeneye bağlayan eklemlerin<br />

temporomandibular eklem yani çene eklemleri olduğunu<br />

ifade eden Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğr.<br />

Üyesi Hacer Fulya Üçem, “Temporomandibular eklem<br />

bozukluğu, çene eklemi ve kaslarında ağrıya ve işlev<br />

bozukluğuna neden olan bir grup durumu kapsayan<br />

bir şemsiye terimdir. Tipik semptomlar arasında çene<br />

çevresinde hassasiyet, gerginlik veya ağrı; çiğneme ve<br />

More than 10 million patients experience jaw<br />

pain every year<br />

Stating that the joints that connect our skull to the jaw<br />

are temporomandibular joints, that is, jaw joints, Oral,<br />

Dental and Maxillofacial Surgery Specialist Lecturer<br />

Prof. Dr. Hacer Fulya Üçem said, “Temporomandibular<br />

joint disorder is an umbrella term that covers a group<br />

of conditions that cause pain and dysfunction in the jaw<br />

joint and muscles. Typical symptoms include tenderness,<br />

tightness or pain around the jaw; problems with<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


17<br />

chewing and opening the mouth wide; and headaches<br />

and earaches. Jaw joint disorders can make ordinary<br />

activities such as yawning, eating or talking difficult and<br />

uncomfortable.”<br />

Stating that statistics show that more than 10 million<br />

patients suffer from jaw pain every year, Lecturer Prof.<br />

Dr. Hacer Fulya Üçem pointed out that women are more<br />

prone to this medical condition compared to men.<br />

“There is a significant positive correlation<br />

between jaw joint diseases and fibromyalgia”<br />

Noting that fibromyalgia, a medical condition that<br />

affects the muscles and bones of the person, can cause<br />

common musculoskeletal pain as well as mood problems<br />

and fatigue in the patient, Lecturer Prof. Dr. Hacer Fulya<br />

Üçem said, “Fibromyalgia affects the processing of the<br />

pain signal in the brain, causing increased pain. Due<br />

to the wide variety of symptoms, the disease is often<br />

misdiagnosed. Most fibromyalgia patients are women,<br />

especially those with mood disorders, anxiety, arthritis or<br />

those who have been subjected to physical abuse in the<br />

past, and individuals with a family history of fibromyalgia<br />

are more likely to develop it.”<br />

Stating that there is a significant positive correlation<br />

between jaw joint diseases and fibromyalgia, Lecturer<br />

Prof. Dr. Hacer Fulya Üçem said, “Patients with<br />

fibromyalgia often have a history of irritable bowel<br />

syndrome or premenstrual syndrome, as well as<br />

ağzın geniş açılmasıyla ilgili sorunlar ve baş ağrıları ve<br />

kulak ağrıları yer almaktadır. Çene eklem hastalıkları<br />

esneme, yemek yeme veya konuşma gibi sıradan<br />

aktiviteleri zorlaştırabilir ve rahatsız edebilir.” dedi.<br />

İstatistiklerin, her yıl 10 milyondan fazla hastanın çene<br />

ağrısından mustarip olduğunu gösterdiğini söyleyen Dr.<br />

Öğr. Üyesi Hacer Fulya Üçem, kadınlar erkeklere kıyasla<br />

bu tıbbi duruma daha yatkın olduğuna dikkat çekti.<br />

“Çene eklem hastalıkları ve fibromiyalji<br />

arasında anlamlı pozitif bir korelasyon var”<br />

Kişinin kaslarını ve kemiklerini etkileyen tıbbi bir durum<br />

olan fibromiyaljinin yaygın kas-iskelet sistemi ağrısının<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


18<br />

headache, facial pain, jaw fatigue, difficulty opening the<br />

mouth and chewing. This disease, in which the diagnosis<br />

of myofascial pain is more common, is also frequently<br />

encountered in individuals with fibromyalgia.”<br />

“Many patients with fibromyalgia have<br />

TMD symptoms”<br />

“It is not unusual for a person who suffers from jaw pain<br />

and headaches due to jaw joint disorder to also have<br />

fibromyalgia.” said Lecturer Prof. Dr. Hacer Fulya Üçem<br />

emphasized that patients may find themselves dealing<br />

with both, which can make it difficult to manage their<br />

quality of life and pain.<br />

Stating that patients with jaw joint disorder and<br />

fibromyalgia also experience problems in the muscles<br />

connected to the shoulders, neck, face, head and<br />

back, Lecturer Prof. Dr. Hacer Fulya Üçem continued as<br />

follows:<br />

“Jaw joint disorder is a local disorder, fibromyalgia is a<br />

generalized disease and there is less evidence of distress<br />

in people with Temporomandibular Joint Dysfunction<br />

Syndrome (TMD). TMD is a separate disease from<br />

fibromyalgia, but many patients with fibromyalgia have<br />

TMD symptoms. According to research leadership at the<br />

National Institutes of Health, fibromyalgia patients often<br />

have high rates of TMD, including both TMD joint disc<br />

disorders and myofascial pain in the jaw, head and neck<br />

muscles.<br />

For example, trigger points in the masseter muscles<br />

cause jaw pain, temporal trigger points cause temple<br />

pain, and sternocleidomastoid trigger points cause<br />

neck and ear pain. TMD can cause these symptoms in<br />

fibromyalgia patients.”<br />

People with jaw joint disorder and fibromyalgia<br />

have increased sensitivity to pain<br />

Noting that fibromyalgia is characterized by widespread<br />

pain and stiffness in muscles and joints, Lecturer<br />

Prof. Dr. Hacer Fulya Üçem said, “In most cases, this<br />

is accompanied by tender points, headaches, muscle<br />

spasms and tingling sensations in the body. People with<br />

fibromyalgia often report fatigue, sleep difficulties,<br />

mood disorders and memory problems.”<br />

Stating that various studies have found that people<br />

with jaw joint disorder and fibromyalgia have increased<br />

sensitivity to pain compared to healthy people, Lecturer<br />

Prof. Dr. Hacer Fulya Üçem said, “This is also confirmed<br />

by brain imaging technology. People with chronic pain<br />

show more activity in pain-related areas of the brain. In<br />

addition, scientists have identified specific genes linked<br />

to chronic pain conditions, including a gene pair that<br />

may explain why women are more likely to suffer from<br />

chronic pain than men.”<br />

yanı sıra hastada ruh hali sorunları ve yorgunluğa da<br />

neden olabileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Hacer Fulya<br />

Üçem, “Fibromiyalji, beyindeki ağrı sinyalinin işlenmesini<br />

etkileyerek ağrının artmasına neden olur. Semptomların<br />

çok çeşitli olması nedeniyle hastalığa sıklıkla yanlış<br />

teşhis konulur. Fibromiyalji hastalarının çoğu kadın,<br />

özellikle de duygudurum bozuklukları, anksiyete, artrit<br />

sorunu yaşayanlar ya da geçmişte fiziksel istismara<br />

maruz kalanlar olup, ailesinde fibromiyalji öyküsü olan<br />

bireylerin buna yakalanma olasılığı daha yüksektir.” dedi.<br />

Çene eklem hastalıkları ve fibromiyalji arasında anlamlı<br />

pozitif bir korelasyon olduğuna değinen Dr. Öğr. Üyesi<br />

Hacer Fulya Üçem, “Fibromiyaljisi olan hastalar<br />

genellikle baş ağrısı, yüz ağrısı, çene yorgunluğu, ağız<br />

açma ve çiğnemede zorluk çekmenin yanı sıra, irritabl<br />

bağırsak sendromu veya adet öncesi sendrom öyküsüne<br />

de sahiptir. Miyofasiyal ağrı tanısının daha sık olduğu bu<br />

hastalığa fibromiyaljisi olan bireyler de sıklıkla rastlanır.”<br />

şeklinde konuştu.<br />

“Fibromiyaljisi olan birçok hastada<br />

TMD semptomları vardır”<br />

“Çene eklem rahatsızlığı nedeniyle çene ağrısı ve baş<br />

ağrısı çeken bir kişinin aynı zamanda fibromiyaljiye de<br />

sahip olması alışılmadık bir durum değildir.” diyen Dr.<br />

Öğr. Üyesi Hacer Fulya Üçem, hastaların kendilerini<br />

her ikisiyle de uğraşırken bulabileceklerini, bunun da<br />

yaşam kalitelerini ve acıyı yönetmeyi zorlaştırabileceğini<br />

vurguladı.<br />

Çene eklem rahatsızlığı ve fibromiyalji olan hastalarda<br />

omuz, boyun, yüz, baş ve sırtla bağlantılı kaslarda da<br />

sorunlar yaşandığını dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Hacer<br />

Fulya Üçem, şöyle devam etti:<br />

“Çene eklem rahatsızlığı lokal bir bozukluktur,<br />

fibromiyalji ise genelleştirilmiş bir hastalıktır ve<br />

Temporomandibular Eklem Disfonksiyon Sendromlu<br />

(TMD) kişilerde sıkıntıya dair daha az kanıt vardır. TMD,<br />

fibromiyalji’den ayrı bir hastalıktır, ancak fibromiyaljisi<br />

olan birçok hastada TMD semptomları vardır. Ulusal<br />

Sağlık Enstitüleri’ndeki araştırma liderliğine göre,<br />

fibromiyalji hastalarında sıklıkla hem TMD eklem diski<br />

bozuklukları hem de çene, baş ve boyun kaslarındaki<br />

miyofasiyal ağrı dahil olmak üzere yüksek oranda TMD<br />

görülür.<br />

Örneğin masseter kaslarındaki tetik noktalar çene<br />

ağrısına, temporal tetik noktalar şakak ağrılarına,<br />

sternokleidomastoid tetik noktalar ise boyun ve kulak<br />

ağrısına neden olur. TMD, fibromiyalji hastalarında bu<br />

semptomlara neden olabilir.”<br />

Çene eklem rahatsızlığı ve fibromiyaljisi olan<br />

kişilerin ağrıya karşı duyarlılığı artıyor<br />

Fibromiyaljinin, kaslarda ve eklemlerde yaygın ağrı<br />

ve sertlik ile karakterize olduğuna dikkat çeken Dr.<br />

Öğr. Üyesi Hacer Fulya Üçem, “Çoğu durumda buna<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


19<br />

“Fibromyalgia patients often struggle for years<br />

without a clear diagnosis”<br />

Underlining that realizing what myofascial pain is opens<br />

the door to the future of successful pain management,<br />

Lecturer Prof. Dr. Hacer Fulya Üçem said, “By diagnosing<br />

chronic pain at the onset of the disease, with or without<br />

dysfunctional TMD pain, it is easier to identify a possible<br />

relationship between widespread pain and the onset of<br />

dysfunctional TMD.”<br />

Pointing out that patients are usually treated for painful<br />

Temporomandibular disorder without considering<br />

fibromyalgia, Lecturer Prof. Dr. Hacer Fulya Üçem<br />

concluded her words as follows:<br />

“Fibromyalgia patients who experience local pain in<br />

the temples caused by the temporomandibular system<br />

often struggle with it for years without a clear diagnosis.<br />

It may start in other parts of the body and then follow<br />

a common pattern involving the temporomandibular<br />

region.<br />

Pain is often described as ‘chronic dull aching pain’ and<br />

is central to the diagnosis of both TMD and fibromyalgia<br />

disorders. The most common diagnosis of TMD in<br />

patients with fibromyalgia is masticatory myofascial pain<br />

(MP). Patients with fibromyalgia often have headaches<br />

and facial pain, reflecting the overlap between the two.<br />

Fibromyalgia pain is usually much more severe than the<br />

pain seen in patients with myofascial pain and is spread<br />

over a larger body area.”<br />

Doi numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.48193<br />

vücutta hassas noktalar, baş ağrıları, kas spazmları<br />

ve karıncalanma hissi eşlik eder. Fibromiyaljisi olan<br />

kişiler sıklıkla yorgunluk, uyku güçlükleri, duygudurum<br />

bozuklukları ve hafıza sorunları bildirirler.” dedi.<br />

Çeşitli çalışmalarda, çene eklem rahatsızlığı ve<br />

fibromiyaljisi olan kişilerin sağlıklı insanlarla<br />

karşılaştırıldığında ağrıya karşı duyarlılığının arttığının<br />

bulunduğunu da ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Hacer<br />

Fulya Üçem, “Bu, beyin görüntüleme teknolojisiyle de<br />

doğrulanıyor. Kronik ağrısı olan kişiler, beynin ağrıyla<br />

ilişkili bölgelerinde daha fazla aktivite gösteriyor. Buna<br />

ek olarak bilim insanları, kadınların neden kronik<br />

ağrıdan mustarip olma olasılığının erkeklerden daha<br />

fazla olduğunu açıklayabilecek bir gen çifti de dahil<br />

olmak üzere, kronik ağrı durumlarıyla bağlantılı spesifik<br />

genler belirlediler.” şeklinde konuştu.<br />

“Fibromiyalji hastaları, genellikle net bir<br />

teşhis konulamadan yıllarca mücadele<br />

ederler”<br />

Miyofasyal ağrının ne olduğunun farkına varmanın,<br />

başarılı bir ağrı yönetiminin geleceğine kapı açtığının<br />

altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Hacer Fulya Üçem,<br />

“Hastalığın başlangıcında, disfonksiyonel TMD ağrısı<br />

ile veya disfonksiyonel TMD ağrısı olmadan devam<br />

eden kronik ağrının teşhis edilmesiyle, yaygın ağrı ile<br />

disfonksiyonel TMD’nin başlangıcı arasındaki olası bir<br />

ilişkinin belirlenmesi daha kolaydır.” dedi.<br />

Genellikle hastaların fibromiyalji dikkate alınmaksızın<br />

ağrılı Temporomandibular bozukluk nedeniyle tedavi<br />

edildiğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Hacer Fulya<br />

Üçem, sözlerini şöyle tamamladı:<br />

“Temporomandibular sistemden kaynaklanan<br />

şakaklarda lokal ağrı yaşayan fibromiyalji hastaları,<br />

genellikle net bir teşhis konulamadan yıllarca bununla<br />

mücadele ederler. Vücudun diğer kısımlarında başlayıp<br />

daha sonra temporomandibular bölgeyi de kapsayan<br />

ortak modeli takip edebilir.<br />

Ağrı sıklıkla ‘kronik donuk ağrılı ağrı’ olarak tanımlanır<br />

ve hem TMD hem de fibromiyalji bozukluklarının<br />

teşhisinde merkezi öneme sahiptir. Fibromiyaljili<br />

hastalarda en sık görülen TMB tanısı çiğneme<br />

miyofasyal ağrısıdır (MP). Fibromiyaljili hastalarda<br />

sıklıkla baş ağrıları ve yüz ağrıları olur ve bu ikisi<br />

arasındaki örtüşmeyi yansıtır. Fibromiyalji ağrısı<br />

genellikle miyofasyal ağrısı olan hastalarda görülen<br />

ağrıdan çok daha şiddetlidir ve daha geniş bir vücut<br />

alanına yayılır.”<br />

Doi numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.48193<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


22<br />

Artificial intelligence in eye diseases<br />

Göz hastalıklarında yapay zekâ<br />

Özel Çağın Göz Hastanesi doktorlarından<br />

Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Kürşat Çağın,<br />

göz hastalıklarında yapay zekânın kullanımı<br />

hakkında bilgi verdi.<br />

“Yapay zekâ, gözün retinasından korneaya kadar<br />

hastalıkların teşhisi ve tedavisi içim kullanıma girmiştir.<br />

Bu büyük dönüşüm, Google ve IMB gibi dijital dünyadaki<br />

büyük oyuncuların yapay zekânın tıbbi potansiyeline<br />

ilgi duymasıyla hız kazanmıştır. Oftalmik (gözle ilgili)<br />

yapay zekâ ile yapılan analizler, oftalmologların (göz<br />

hekimlerinin) görüntüleri yorumlamalarına kıyasla daha<br />

verimli ve daha objektiftir. Çoğu zaman klinisyenler<br />

aynı olguda, tanı ve tedavi konusunda fikir ayrılığına<br />

düşmelerine rağmen yapay zekâ her seferinde aynı<br />

cevabı verir.”<br />

Ophthalmologist Dr. Kürşat Çağın, one of<br />

the doctors of Private Çağın Eye Hospital,<br />

gave information about the use of artificial<br />

intelligence in eye diseases.<br />

“Artificial intelligence has been used for the diagnosis<br />

and treatment of diseases from the retina of the eye to<br />

the cornea. This major transformation has accelerated<br />

as major players in the digital world, such as Google<br />

Doktorlar devre dışı mı?<br />

“Klinik oftalmologlar ve diğer doktorların yapay zekâ<br />

hakkındaki en yaygın endişelerinden biri bu teknolojinin<br />

işlerini ellerinden almasıdır. Öte yandan, refraktif cerrahi<br />

sonrası ektazi riskini tahmin etmek için bir makine<br />

öğrenme algoritması üzerinden çalışan Doktor Ambrosio<br />

Jr., yapay zekânın tanı koyma sürecinde doktora yardımcı<br />

bir araç olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylemiştir.<br />

Gelecekte hastaların tanı ve tedavisinde göz doktorlarının<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


23<br />

and IMB, have taken an interest in the medical potential<br />

of AI. Ophthalmic AI analysis is more efficient and<br />

more objective than ophthalmologists’ (eye doctors)<br />

interpretation of images. Often clinicians disagree on<br />

diagnosis and treatment in the same case, but AI gives<br />

the same answer every time.”<br />

Are doctors out of the loop?<br />

“One of the most common concerns that clinical<br />

ophthalmologists and other doctors have about AI is<br />

that it will take away their jobs. On the other hand,<br />

Dr. Ambrosio Jr., who worked on a machine learning<br />

algorithm to predict the risk of ectasia after refractive<br />

surgery, said that artificial intelligence should be<br />

considered as a tool to help the doctor in the diagnostic<br />

process. The use of artificial intelligence, which will<br />

be the biggest assistant of ophthalmologists in the<br />

diagnosis and treatment of patients in the future, is<br />

increasing day by day, but this does not mean that<br />

artificial intelligence will replace ophthalmologists.<br />

Doctors will still have the last word.”<br />

Use in the eye<br />

“The most promising computer algorithms are in the<br />

field of retinal diseases. In 2016, Google researchers<br />

reported that it was possible to accurately detect<br />

diabetic retinopathy and diabetic macular edema from<br />

fundus photographs using artificial intelligence systems.<br />

AI also shows promise in the diagnosis of other retinal<br />

diseases, including age-related macular degeneration<br />

(yellow spot) and neonatal retinopathy (ROP). But the<br />

retina is just the beginning. Researchers are developing<br />

AI-based systems for the diagnosis and treatment<br />

of other eye diseases, including childhood cataract,<br />

glaucoma, keratoconus, corneal ectasia and oculoplastic<br />

reconstruction.<br />

When these tools are ready for widespread clinical<br />

use, doctors will not need to be AI experts because the<br />

automated algorithm is just a software tool and is based<br />

on OCT (optical coherence tomography) or topography<br />

images. These algorithms can be integrated into<br />

devices such as optical coherence tomography (OCT)<br />

machines and corneal topography devices and used by<br />

ophthalmologists.”<br />

en büyük yardımcısı olacak olan yapay zekânın, göz<br />

hastalıkları alanındaki kullanımı her geçen gün<br />

artmaktadır ancak bu hiçbir zaman yapay zekânın göz<br />

hekimlerinin yerine geçeceği anlamına gelmemektedir.<br />

Son sözü yine doktorlar söyleyecektir.”<br />

Gözde kullanımı<br />

“En çok umut vaat eden bilgisayar algoritmaları retina<br />

hastalıkları alanındadır. Google araştırmacıları 2016<br />

yılında yapay zekâ sistemleri kullanılarak fundus<br />

fotoğraflarından diyabetik retinopati ve diyabetik<br />

maküler ödemi doğru bir şekilde tespit etmenin<br />

mümkün olduğunu bildirmişlerdir. Ayıca yapay zekâ,<br />

yaşa bağlı makula dejeneresansı (sarı nokta), yeni<br />

doğan retinopatisi (ROP) dâhil olmak üzere diğer retina<br />

hastalıklarının tanısında da umut vaat etmektedir.<br />

Ancak retina sadece başlangıçtır. Araştırmacılar,<br />

çocukluk çağı kataraktı, glokom, keratokonus, kornea<br />

ektazisi ve oküloplastik rekonstrüksiyon dâhil diğer göz<br />

hastalıklarının tanı ve tedavisinde kullanılmak üzere<br />

yapay zekâ tabanlı sistemler geliştirilmektedir.<br />

Bu araçlar yaygın klinik kullanıma hazır olduğunda,<br />

doktorların yapay zekâ uzmanı olmaları gerekmeyecektir<br />

çünkü otomatik algoritma sadece bir yazılım aracıdır<br />

ve OCT (optik koherens tomografi) veya topografi<br />

görüntülerine dayanmaktadır.<br />

Artificial intelligence useful in medical<br />

education<br />

“The use of artificial intelligence for training doctors<br />

in ophthalmology will also provide great benefits<br />

and convenience. As it is known, diabetes causes the<br />

most significant damage to the eye; therefore, it is<br />

recommended that patients with diabetes be examined<br />

by ophthalmologists at regular intervals. With the help<br />

of the Dx-DR device, which has recently been approved<br />

by the FDA, retinal images can be easily taken and<br />

diabetic retinopathy can be diagnosed.<br />

There is no need to be a very experienced retina<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


24<br />

specialist for this, in fact, it will be possible to catch<br />

diabetic retinopathy at the initial stage by using such<br />

devices in places that provide 1st degree health<br />

services. Considering the rapid increase in diabetes<br />

worldwide and the difficulty for these patients to<br />

reach ophthalmologists and have detailed retinal<br />

examinations, the benefits of artificial intelligence<br />

systems are indisputable.<br />

Artificial intelligence-based devices have also been used<br />

to calculate the diopter (number) of the lenses used<br />

in cataract patients correctly and to help the patient<br />

achieve a glasses-free life after surgery. In the future, it<br />

is not difficult to predict that artificial intelligence-based<br />

systems can be easily used by the patient at home. In<br />

this way, the patient, who has early information about<br />

the course of his/her disease, will consult his/her doctor.<br />

For example, when a patient with age-related macular<br />

degeneration (yellow spot) sees fluid collecting in the<br />

retina, they will immediately contact their doctor and<br />

have an intraocular injection (needle), i.e. treatment.<br />

Similarly, a patient with diabetes will be able to perform<br />

retinal checks on their own and recognize a possible<br />

complication in time. These artificial intelligence-based<br />

devices will be successfully used in the medical field,<br />

reducing the workload of professionals and enabling<br />

accurate and early diagnosis. The point reached today is<br />

not the end, but only the beginning.”<br />

Bu algoritmalar, optik koherens tomografi (OCT)<br />

makineleri, korneal topografi cihazları gibi cihazların<br />

içine entegre edilip göz doktorları tarafından<br />

rahatlıkla kullanılabilir.”<br />

Yapay zekâ tıbbi eğitimde faydalı<br />

“Yapay zekânın göz hastalıkları alanında doktorların<br />

eğitimi amaçlı kullanımı da büyük faydalar ve<br />

kolaylıklar sağlayacaktır. Bilindiği gibi diyabet, en<br />

önemli hasarını gözde yapar; bu nedenle diyabetli<br />

hastaların belli aralıklarla göz doktorlarına muayene<br />

olmaları önerilir. Yakın zaman önce FDA tarafından<br />

onaylanan Dx-DR markalı cihaz yardımıyla retina<br />

görüntüleri kolaylıkla alınıp diyabetik retinopati<br />

tanısı konulabilmektedir. Bunun için çok deneyimli<br />

bir retina uzmanı olmaya gerek yoktur hatta böyle<br />

cihazları 1. Derece sağlık hizmetleri sunan yerlerde<br />

kullanıp diyabetik retinopatiyi başlangıç aşamasında<br />

yakalamak mümkün olacaktır. Tüm dünyada diyabetin<br />

hızla arttığını ve bu hastaların göz doktorlarına ulaşıp<br />

detaylı retina muayenesi yaptırmalarındaki zorluk<br />

düşünülecek olursa yapay zekâ sistemlerinin faydası<br />

tartışılmazdır.<br />

Katarakt hastalarında kullanılan lenslerin diyoptrisini<br />

(numarasını) doğru hesaplayıp, hastanın ameliyattan<br />

sonra gözlüksüz bir yaşama kavuşmasında da<br />

yapay zekâ temelli cihazlar kullanıma girmiştir.<br />

İleride yapay zekâ temelli sistemlerin evde hasta<br />

tarafından kolayca kullanımının da olası olduğunu<br />

tahmin etmek hiç zor değildir. Bu sayede hastalığının<br />

seyri konusunda erkenden bilgi sahibi olan hasta,<br />

doktoruna başvuracaktır. Örneğin; yaşa bağlı<br />

makula dejeneresansı hastalığı (sarı nokta) olan<br />

bir hasta retinasında sıvı toplandığını görünce<br />

hemen doktoruna ulaşıp göz içi enjeksiyonunu<br />

(iğne) yani tedavisini yaptıracaktır. Aynı şekilde<br />

diyabetli bir hasta, retina kontrollerini kendi kendine<br />

yapabilecek, olası bir komplikasyonun zamanında<br />

fark edebilecektir. Yapay zekâ temelli bu cihazlar<br />

tıp alanında başarıyla kullanılacak, profesyonellerin<br />

iş yükünü azaltarak doğru ve erken tanıya olanak<br />

sağlayacaktır. Bugün gelinen nokta bir son değil,<br />

sadece bir başlangıçtır.”<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


26<br />

Turkish ophthalmologists set an example for the world in surgery<br />

Türk göz doktorları cerrahide dünyaya örnek oluyor<br />

Within the scope of the 8th Live Surgery<br />

Symposium organized by the Turkish<br />

Ophthalmological Association (TOA) in<br />

cooperation with Ankara Bilkent City Hospital,<br />

70 eye surgeries were performed for 4 days.<br />

The surgeries performed by ophthalmologists at<br />

the symposium were broadcast live and watched by<br />

approximately 1400 ophthalmologists from national<br />

and international area. A total of 250 people, including<br />

ophthalmologists and health personnel, took part in the<br />

surgeries and ensured that 70 patients regained their<br />

eye health.<br />

The Turkish Ophthalmological Association, the only<br />

association representing ophthalmologists in Turkey,<br />

continues to organize world-class quality events and<br />

training organizations to ensure the professional<br />

Türk Oftalmoloji Derneği’nin Ankara Bilkent<br />

Şehir Hastanesi iş birliği ile gerçekleştirdiği<br />

8’inci Canlı Cerrahi Sempozyumu kapsamında<br />

4 gün boyunca 70 göz ameliyatı yapıldı.<br />

Sempozyumda göz hekimlerinin yaptığı ameliyatlar<br />

canlı olarak yayınlandı ve ulusal ve uluslararası<br />

alandan yaklaşık 1400 göz hekimi tarafından izlendi.<br />

Ameliyatlarda göz hekimi ve sağlık personeli olmak<br />

üzere toplam 250 kişi görev alarak 70 hastanın göz<br />

sağlığına kavuşmasını sağladı.<br />

Türkiye’deki göz doktorlarını temsil eden tek dernek<br />

olan Türk Oftalmoloji Derneği, ülkemizdeki göz<br />

hekimlerinin mesleki gelişimlerini sağlamak amacıyla<br />

dünya standartları kalitesinde etkinlik ve eğitim<br />

organizasyonları düzenlemeyi sürdürüyor.<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


27<br />

development of ophthalmologists in our country.<br />

The Live Surgery Symposium has become the most<br />

important and well-attended meeting of the Turkish<br />

Ophthalmological Association after the annual National<br />

Congress. Within the scope of the symposium, which<br />

allows ophthalmologists to share their knowledge<br />

and experience, 70 surgeries on different topics were<br />

performed in cooperation with the Turkish Ministry of<br />

Health Ankara Bilkent City Hospital, and the surgeries<br />

were broadcast live in high resolution at the Bilkent<br />

Hotel and Congress Center and watched online by the<br />

participants and ophthalmologists from abroad.<br />

Education must continue under all conditions<br />

Prof. Dr. Huban Atilla, MD President of Turkish<br />

Ophthalmological Association said, “This year’s TOD<br />

8th Live Surgery symposium was held at the Ministry of<br />

Health Ankara Bilkent City Hospital, just like last year.<br />

Live broadcasts and discussion sessions organized with<br />

the contributions of the Strabismus, Oculoplasty, Cornea<br />

and Ocular Surface, Glaucoma, Cataract and Refraction<br />

Surgery and Vitreoretinal Surgery units of the Turkish<br />

Ophthalmological Association were watched at Bilkent<br />

Hotel and Congress Center. Thanks to the sponsored<br />

live surgery sessions and meetings organized by industry<br />

companies, technological developments, technical and<br />

technological innovations and developments were<br />

shared with the participants.”<br />

70 surgeries were performed in 4 days<br />

Prof. Dr. Huban Atilla stated that ophthalmologists from<br />

our country and from all over the world participated<br />

in the symposium for 4 days and continued as follows.<br />

“Approximately 900 ophthalmologists from Turkey and<br />

more than 500 foreign ophthalmologists from abroad<br />

followed the operations and 250 health personnel took<br />

part in the operations. Our planning, patient selection<br />

and other preparations for the surgeries before this<br />

Symposium continue intensively.”<br />

World quality symposium<br />

Prof. Dr. Huban Atilla added that they organized a worldclass<br />

Live Surgery Symposium with many prominent<br />

features such as technical features, live broadcast<br />

quality, diversity and difficulty level of the surgeries<br />

performed and said, “I would like to thank the Live<br />

Surgery organization team, unit heads and members,<br />

surgeons, moderators and hall coordinators who worked<br />

hard at every stage for the TOD Live Surgery Symposium,<br />

which attracts more and more interest from both<br />

Turkey and abroad every year, the management and<br />

staff of Bilkent City Hospital, and Prof. Dr. Özlem Evren<br />

Kemer and all of my ophthalmologist colleagues who<br />

are members of TOD who honored the symposium with<br />

their participation.”<br />

Canlı Cerrahi Sempozyumu, Türk Oftalmoloji Derneği’nin<br />

her yıl düzenlediği Ulusal Kongre’den sonra en önemli ve<br />

en çok ilgi gören toplantısı haline geldi. Göz doktorlarının<br />

bilgi birikimi ve tecrübelerini paylaşmalarına imkân<br />

tanıyan sempozyum kapsamında T.C. Sağlık Bakanlığı<br />

Ankara Bilkent Şehir Hastanesi iş birliği ile farklı<br />

konularda 70 ameliyat yapıldı ve ameliyatlar canlı yayınla<br />

yüksek çözünürlüklü olarak Bilkent Otel ve Kongre<br />

Merkezi’nde katılımcılar ve çevrimiçi olarak yurtdışından<br />

katılan göz hekimleri tarafından izlendi.<br />

Eğitim her şartta sürmeli<br />

Türk Oftalmoloji Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Huban<br />

Atilla, “Bu yıl düzenlenen TOD 8’inci Canlı Cerrahi<br />

sempozyumu geçen yıl olduğu gibi yine T.C. Sağlık<br />

Bakanlığı Ankara Bilkent Şehir Hastanesi’nde yapıldı.<br />

Türk Oftalmoloji Derneği Şaşılık, Oküloplasti, Kornea<br />

ve Oküler Yüzey, Glokom, Katarakt ve Refraksiyon<br />

Cerrahisi ve Vitreoretinal Cerrahi birimlerinin katkılarıyla<br />

düzenlenen canlı yayınlar ve tartışma oturumları<br />

Bilkent Otel ve Kongre Merkezi’nde izlendi. Endüstri<br />

firmalarının düzenlediği sponsorlu canlı cerrahi seansları<br />

ve toplantıları sayesinde teknolojik gelişmeler, teknik ve<br />

teknolojik yenilikler, gelişmeler katılımcılarla paylaşıldı”<br />

dedi.<br />

4 günde 70 ameliyat yapıldı<br />

Prof. Dr. Huban Atilla, sempozyuma 4 gün boyunca<br />

ülkemizden ve dünyanın dört bir yanından göz<br />

hekimlerinin katıldığını belirterek şöyle devam etti.<br />

“Yurt içinden yaklaşık 900, yurt dışından 500’ün üzerinde<br />

yabancı göz hekimi tarafından takip edilen ameliyatlarda<br />

250 sağlık personeli görev aldı. Bu Sempozyum öncesi<br />

ameliyatlarla ilgili planlamalarımız, hasta seçimlerimiz<br />

ve diğer hazırlıklarımız yoğun bir şekilde devam ediyor.”<br />

Dünya kalitesinde sempozyum<br />

Prof. Dr. Huban Atilla hem teknik özellikleri hem canlı<br />

yayın kalitesi hem de yapılan ameliyatların çeşitliliği<br />

ve zorluk derecesi gibi pek çok öne çıkan özellikleriyle<br />

dünya standartlarında bir Canlı Cerrahi Sempozyumu<br />

düzenlediklerini sözlerine ekleyerek şöyle konuştu: “Hem<br />

yurtiçinden hem de yurtdışından her yıl daha fazla ilgi<br />

çeken TOD Canlı Cerrahi Sempozyumu için her aşamada<br />

yoğun emek harcayan Canlı Cerrahi organizasyon<br />

ekibine, birim başkanları ve üyelerimize, cerrahlarımıza,<br />

moderatör ve salon koordinatörlerimize, destekleriyle<br />

canlı cerrahi sempozyumunun gerçekleşmesini sağlayan<br />

başta Bilkent Şehir Hastanesi yönetimine ve çalışanlarına<br />

ve Prof. Dr. Özlem Evren Kemer olmak üzere katılımları<br />

ile sempozyumu onurlandıran TOD üyesi tüm göz hekimi<br />

meslektaşlarımın her birine teşekkür ediyorum.”<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


28<br />

“Childhood asthma is different from adult asthma”<br />

“Çocukluk çağı astımı yetişkinlerden farklıdır”<br />

Pediatric Pulmonologist<br />

Prof. Dr. Erkan Çakır at Liv Hospital<br />

Pediatric Pulmonology Specialist Prof. Dr.<br />

Erkan Çakır at Liv Hospital made important<br />

explanations by stating that childhood<br />

asthma differs from adult asthma in many<br />

aspects.<br />

What is asthma?<br />

Can asthma be seen in children?<br />

“Asthma is a condition characterized by spasm and<br />

narrowing of our small bronchi and airways. Usually<br />

as a result of a stimulus, asthma can manifest itself or<br />

be triggered in children with airway sensitivity. While<br />

various allergens, especially house dust, can cause<br />

asthma, non-allergic causes, air and environmental<br />

pollution, cigarette smoke exposure, humidity and<br />

moisture variations, being overweight and exercise<br />

are also factors that can cause asthma. Unfortunately,<br />

asthma is also very common in childhood and can<br />

manifest itself from the early months.”<br />

Liv Hospital Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı<br />

Prof. Dr. Erkan Çakır, çocukluk çağı astımının<br />

birçok yönüyle erişkin astımından farklılıklar<br />

gösterdiğini belirterek önemli açıklamalarda<br />

bulundu.<br />

Astım nedir?<br />

Çocuklarda da astım görülebilmekte midir?<br />

“Astım, küçük bronşlarımızın ve hava yollarımızın spazmı<br />

ve daralması ile giden bir durumdur. Genellikle bir<br />

uyaran sonucunda, hava yolu hassasiyeti olan çocuklarda<br />

astım kendini gösterebilir ya da tetiklenebilir. Genelde<br />

ev tozu başta olmak üzere çeşitli alerjenler astıma<br />

neden olabilirken, alerji dışı sebepler, hava ve çevre<br />

kirliliği, sigara dumanı maruziyeti, nem ve rutubet<br />

değişkenlikleri, fazla kilolu olma ve egzersiz durumları<br />

da astıma neden olabilen faktörlerdir. Çocukluk çağında<br />

da ne yazık ki astım çok sık görülmekte ve erken<br />

aylardan itibaren kendini gösterebilmektedir.”<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


29<br />

Astımın belirtileri ne lerdir? Hangi durumlarda<br />

çocuklarda astımdan şüphelenmeliyiz?<br />

“Astımda en sık karşımıza çıkan belirti hırıltılı<br />

solunum ve nefes darlığı ataklarıdır. Bu ataklar bazen<br />

kendiliğinden başlayabildiği gibi bazen de üst solunum<br />

yolu enfeksiyonları, alerjen ya da dış uyarıcılara maruz<br />

kalma ile de şikayetler ortaya çıkabilir. Çocuklarda<br />

astım, klasik formunun dışında uzamış öksürükler olarak<br />

kendini gösterebilir ve bu çocuklarda hırıltı gibi dinleme<br />

bulguları ortaya çıkmamış olabilir. Çocuklarda hırıltılı<br />

ve hışıltılı ataklar, uzamış öksürükler, soğuk algınlığı<br />

olmaksızın solunum yolu problemleri olması durumunda<br />

çocuğumuzda astım olabileceğinden şüphelenmek<br />

gerekir.”<br />

What are the symptoms of asthma? In which<br />

cases should we suspect asthma in children?<br />

“The most common symptom of asthma is wheezing<br />

and shortness of breath attacks. These attacks<br />

can sometimes start spontaneously or sometimes<br />

complaints may occur with upper respiratory tract<br />

infections, exposure to allergens or external stimuli.<br />

In children, asthma may manifest itself as prolonged<br />

coughs outside of its classical form and listening findings<br />

such as wheezing may not be present in these children.<br />

If children have wheezing and wheezing attacks,<br />

prolonged coughs, respiratory problems without a<br />

cold, it is necessary to suspect that our child may have<br />

asthma.”<br />

Astımın tanısı nasıl konur?<br />

Astım tanısını koyduran kesin bir test var mıdır?<br />

“Astım klinik bir tanı olup, maalesef astımı kesin olarak<br />

gösteren bir test bulunmamaktadır, testler sadece<br />

tanıya yardımcı olarak bizleri desteklemektedir. Astım<br />

tanısının konmasında en önemli destekleyici bulgular<br />

aile bireylerinde astım ve alerjik hastalık hikayesi olması,<br />

çocuğumuzun kendisinde atopik dermatit, saman<br />

nezlesi, gıda alerjisi gibi durumların olması, yapılan<br />

testlerde tanıyı destekleyen bulguların olması ve astım<br />

ile uyumlu uzamış öksürük, hırıltılı ataklar, nefes darlığı<br />

gibi durumların olmasıdır. Hastaya yaşına uygun olarak<br />

kandan ya da koldan yapılabilen alerji testleri, solunum<br />

fonksiyon testleri ve gerekli durumlarda radyolojik<br />

incelemeler tanıda bizleri destekleyen testlerdir.”<br />

How is asthma diagnosed?<br />

Is there a definitive test to diagnose asthma?<br />

“Asthma is a clinical diagnosis and unfortunately, there<br />

is no test that shows asthma definitively, tests only<br />

support us as an aid to diagnosis. The most important<br />

supportive findings in the diagnosis of asthma are the<br />

presence of a history of asthma and allergic diseases<br />

in family members, the presence of conditions such as<br />

atopic dermatitis, hay fever, food allergy in our child,<br />

the presence of findings supporting the diagnosis in<br />

the tests performed, and conditions such as prolonged<br />

cough, wheezing attacks, shortness of breath compatible<br />

with asthma. Blood or arm allergy tests, pulmonary<br />

function tests and radiologic examinations, if necessary,<br />

are the tests that support us in the diagnosis.”<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


30<br />

Astım masum bir hastalık mıdır?<br />

Akciğerlere zarar verebilir mi?<br />

“Astım iyi tedavi edildiğinde, ataklar önlendiğinde ve<br />

kontrol altında tutulduğu müddetçe kalıcı hasarlar<br />

oluşturan bir hastalık değildir. Bunun yanında sürekli<br />

enflamasyon dediğimiz bronş spazmı ve daralmasına<br />

neden olan olaylar devam edebildiğinden, bunların iyi<br />

tanınmadığı ve hastalığın ağırlık düzeyine uygun tedavi<br />

verilmediği ve hastalığın kontrol altında tutulmadığı<br />

dönemlerde bronşlarda yaygın sekresyon ve mukus<br />

tıkaçları oluşabilmekte, bronşların ağızlarını tıkayarak<br />

akciğerlerde sönme ya da bronşlarda genişleme<br />

yapabilmektedir. Bunların önüne geçebilmenin en<br />

önemli faktörü hastanın düzenli tedavi ve takiplerinin<br />

yapılmasıdır.”<br />

Is asthma an innocent disease?<br />

Can it damage the lungs?<br />

“Asthma is not a disease that causes permanent damage<br />

as long as it is well treated, attacks are prevented and<br />

kept under control. However, since the events that<br />

cause bronchial spasm and narrowing, which we call<br />

continuous inflammation, can continue, in periods when<br />

these are not well recognized and treatment is not given<br />

appropriate to the severity level of the disease and the<br />

disease is not kept under control, widespread secretions<br />

and mucus plugs can form in the bronchi, blocking<br />

the mouths of the bronchi and causing lung collapse<br />

or bronchial dilatation. The most important factor in<br />

preventing these is regular treatment and follow-up of<br />

the patient.”<br />

Astım geçici midir?<br />

Ömür boyu ilaçlara mahkûm muyuz?<br />

“Astım genetik bir hastalık olduğundan özellikle<br />

alerjinin tespit edildiği çocuklarda kronik ve uzun<br />

seyirli olabilmektedir. Aile hikayesinin olmadığı,<br />

alerjik bünyeye sahip olmayan çocuklarda çocukluk<br />

çağının astımı taklit eden geçici durumları olabilir ve<br />

bu durumun klasik astımla ayırıcı tanısının yapılması<br />

önemlidir. Birçok astım hastası ilaç kullanmadan ya<br />

da belirli zamanlarda ilaç kullanarak hastalığı idame<br />

ettirebilirlerken, bazı hastalarda da uzun süreli ilaç<br />

kullanımı gerekebilmektedir. Astım homojen bir hastalık<br />

olmayıp, çok faktörlü bileşenleri olan ve kişiden kişiye<br />

değişen özelliklere sahip bir hastalıktır. Bu yüzden izlem<br />

ve tedavisi de kişiye özel olarak yapılmalıdır. “<br />

Is asthma temporary?<br />

Are we condemned to lifelong medication?<br />

“Since asthma is a genetic disease, it can have a chronic<br />

and long course, especially in children in whom allergies<br />

are detected. Children who do not have a family history<br />

and do not have an allergic constitution may have<br />

temporary conditions that mimic childhood asthma,<br />

and it is important to make a differential diagnosis of<br />

this condition with classical asthma. While many asthma<br />

patients can manage the disease without medication<br />

or with medication at certain times, some patients<br />

may require long-term medication. Asthma is not a<br />

homogeneous disease, but a disease with multifactorial<br />

components and characteristics that vary from person to<br />

person. Therefore, follow-up and treatment should be<br />

individualized. “<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


32<br />

Viatris Türkiye receives Great Place To Work ® certification<br />

Viatris Türkiye, Great Place To Work ® sertifikası aldı<br />

Viatris Türkiye, part of the global healthcare company<br />

Viatris, received the Great Place to Work® certification.<br />

With this certification, Viatris has reinforced its<br />

commitment to creating a participatory and inclusive<br />

work environment where employees feel valued,<br />

supported and heard.<br />

Great Place To Work®, a global authority on workplace<br />

culture, has identified ‘trust’ as the key element that<br />

makes a great workplace, using deep insights from<br />

surveys of more than 100 million employees worldwide<br />

since 1992. Employee survey platforms enable leaders<br />

to make strategic decisions on the proper management<br />

of human resources and access essential feedback, realtime<br />

reporting and insights.<br />

Viatris Türkiye, which has one of the state-of-theart<br />

production facilities in Türkiye and has become<br />

one of the strongest players in the pharmaceutical<br />

industry with its experienced team in the field and<br />

at headquarters, aims to create a positive workplace<br />

Global sağlık şirketi Viatris’in bir parçası olan Viatris<br />

Türkiye, Great Place to Work® sertifikası aldı. Bu<br />

sertifika ile Viatris, çalışanlarının değer gördüğü,<br />

desteklendiklerini ve seslerini duyurduklarını<br />

hissettikleri, katılımcı ve kapsayıcı bir çalışma ortamı<br />

oluşturma konusundaki taahhüdünü pekiştirmiş oldu.<br />

İş yeri kültürü konusunda global bir otorite olan Great<br />

Place To Work®, 1992’den bu yana dünya çapında 100<br />

milyondan fazla çalışan arasında düzenlediği anketlerden<br />

elde ettiği derin içgörüleri kullanarak, harika bir iş yerini<br />

oluşturan temel unsurun ‘güven’ olduğunu belirlemiştir.<br />

Çalışan anket platformları sayesinde liderler, insan<br />

kaynaklarının doğru yönetimi konusunda stratejik<br />

kararlar alabilmekte; gerekli geri bildirimlere, gerçek<br />

zamanlı raporlamaya ve içgörülere erişebilmektedir.<br />

Türkiye’deki ileri teknolojili üretim tesislerinden birine<br />

sahip olan, sahada ve merkezdeki deneyimli ekibiyle<br />

ilaç sektörünün güçlü oyuncularından biri haline gelen<br />

Viatris Türkiye, sürdürülebilir çözümlerle yüksek kaliteli<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


33<br />

bir ürün portföyü sunarken; pozitif bir iş yeri kültürü<br />

oluşturmayı, çalışanlarının esenliğini artırmayı ve kariyer<br />

gelişim fırsatları sağlamayı hedeflemektedir.<br />

Viatris Türkiye İnsan İlişkileri Direktörü Buket Güzey,<br />

konu ile ilgili şunları söyledi: “‘Sahiplen’, ‘Kendin Ol’,<br />

‘Çevik Kal’ ve ‘Gurur Duy’ şeklinde ifade ettiğimiz<br />

beklentilerimizi kapsayan kültürümüz ve çeşitliliğe,<br />

eşitliğe, kapsayıcılığa değer veren uygulamalarımız<br />

Viatris’i bir iş yerinden daha fazlası olarak inşa etmemizi<br />

sağlıyor. Great Place to Work® Ulusal Güven Endeksi©<br />

Çalışan Anketi’ne göre Viatris; çalışanları tarafından<br />

güven, saygı, adalet, gurur ve iş birliği şeklinde beş<br />

kategoride değerlendirildi. Amacımız, misyonumuzu<br />

yerine getirirken bize rehberlik eden değerlerimiz ve<br />

çalışanlarımızın esenliğine odaklanan uygulamalarımız<br />

sayesinde elde edilen bu başarıyı daha da ileriye taşımak<br />

için ekip üyelerimizle çalışmaya devam etmek olacaktır.”<br />

Türkiye/Rusya Bölge Başkanı Tayga Kaan Hilal, “Great<br />

Place to Work Sertifikasını® almaktan büyük gurur<br />

duyuyoruz” şeklinde konuştu ve sözlerine şöyle devam<br />

etti: “Bu başarı, ekibimizin tüm dünyada insanları<br />

hayatlarının her aşamasını daha sağlıklı yaşamaları için<br />

güçlendirme misyonumuzu yerine getirme konusundaki<br />

tutkusunun bir göstergesidir. ‘Birlikte Daha Güçlü’<br />

olduğumuzun bilinciyle, tüm çalışma arkadaşlarımızın<br />

her gün en iyi, en samimi halleriyle kabul edildiklerini<br />

hissettikleri bir ortamda sürekli olarak birlikte çalışmayı<br />

hedefliyoruz.”<br />

culture, improve the well-being of its employees and<br />

provide career development opportunities while<br />

offering a high quality product portfolio with sustainable<br />

solutions.<br />

Buket Güzey, Human Relations Manager of Viatris<br />

Türkiye, said, “Our culture that encompasses our<br />

expectations, which we express as ‘Own It’, ‘Be Yourself’,<br />

‘Stay Agile’ and ‘Take Pride’, and our practices that value<br />

diversity, equality and inclusion enable us to build Viatris<br />

as more than a workplace. According to the Great Place<br />

to Work® National Trust Index© Employee Survey,<br />

Viatris is rated by its employees in five categories: trust,<br />

respect, fairness, pride and collaboration. Our goal will<br />

be to continue to work with our team members to carry<br />

this success even further, thanks to our values that guide<br />

us in fulfilling our mission and our practices that focus on<br />

the well-being of our employees.”<br />

“We are very proud to receive the Great Place to Work<br />

Certification®,” said Tayga Kaan Hilal, Regional President<br />

for Türkiye/Russia, “This achievement is a testament to<br />

our team’s passion to fulfill our mission of empowering<br />

people around the world to live healthier lives at every<br />

stage of their lives. Recognizing that we are ‘Stronger<br />

Together’, we aim to continuously work together in an<br />

environment where all our colleagues feel accepted for<br />

their best, most genuine selves every day.”<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


34<br />

Santa Farma Pharmaceuticals ranked among<br />

Türkiye’s Top 500 Industrial Enterprises<br />

The results of the Türkiye’s Top 500 Industrial Enterprises 2023<br />

Survey, prepared annually by the Istanbul Chamber of Industry<br />

(ISO), have been announced. Santa Farma Pharmaceuticals moved<br />

up 220 places compared to the results of last year’s survey and<br />

ranking 428th, it became one of the ‘Türkiye’s 500 Largest Industrial<br />

Enterprises’.<br />

Sami Kiresepi, Vice President of Strategic<br />

Planning and Operations of<br />

Santa Farma Pharmaceuticals<br />

In the list generated as a result of the research conducted to evaluate the<br />

performance of Türkiye’s industrial organizations and to monitor developments<br />

in the sectors, Santa Farma Pharmaceuticals became one of the companies that<br />

jumped the most steps according to the 2023 data.<br />

Sami Kiresepi, Vice President of Strategic Planning and Operations at Santa Farma<br />

Pharmaceuticals, said: “We are proud as all Santa Farma employees to have made<br />

a very serious leap and entered the ISO 500 list. Although 2023 was a challenging<br />

year for our country as well as the rest of the world, our inclusion in the ISO 500<br />

list once again proves Santa Farma’s leadership and innovation in the sector. This<br />

success is the result of the devoted work of our entire team. As we step into our<br />

80th year, this ranking inspires us to reach even greater goals.”<br />

Santa Farma İlaç Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu arasına girdi<br />

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) her yıl hazırladığı<br />

Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2023<br />

Araştırması sonuçları açıklandı. Santa Farma<br />

İlaç geçen sene açıklanan araştırma sonuçlarına<br />

göre 220 basamak yükseldi ve 428’inci sırada yer<br />

alarak, ‘Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’<br />

arasına girdi.<br />

Türkiye’nin sanayi kuruluşlarının performansını<br />

değerlendirmek ve sektörlerdeki gelişmeleri izlemek<br />

amacıyla yapılan araştırma sonucunda oluşturulan<br />

listede, Santa Farma İlaç, 2023 yılı verilerine göre en fazla<br />

basamak atlayan şirketlerden biri oldu.<br />

Santa Farma İlaç Stratejik Planlama ve Operasyon Başkan<br />

Yardımcısı Sami Kiresepi, “Çok ciddi bir sıçrama yaparak<br />

ISO 500 listesine girmiş olmaktan dolayı tüm Santa<br />

Farma’lılar olarak gurur duyuyoruz. 2023 yılı tüm dünyada<br />

olduğu gibi ülkemiz için de zorlayıcı bir yıl olmasına<br />

rağmen, ISO 500 listesine girmemiz, Santa Farma’nın<br />

sektördeki liderliğini ve yenilikçiliğini bir kez daha<br />

kanıtlıyor. Bu başarı, tüm ekibimizin özverili çalışmasının<br />

bir sonucudur. 80. yılımıza adım attığımız dönemde<br />

elde ettiğimiz sıralama, daha büyük hedeflere ulaşma<br />

konusunda bize ilham veriyor.” dedi.<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


35<br />

Bayer Türkiye supports pharmacists!<br />

Bayer Türkiye launched the “Farma Academy” project to contribute to the professional development of pharmacists and<br />

establish a stronger communication with pharmacists.<br />

Bayer Türkiye aims to have a positive impact on the sector with the “Farma Academy” project, which was launched to<br />

contribute to the professional development of pharmacists and establish a stronger communication with pharmacists.<br />

Within the scope of the project, which started with the first event organized in Ankara in 2023, Bayer Türkiye met with<br />

pharmacists at events organized in Bursa, Konya and Antalya throughout May <strong>2024</strong>, reaching nearly 200 pharmacists to<br />

date. Bayer Türkiye provided pharmacists with comprehensive information about the indications of its products in the fields<br />

of Ophthalmology, Cardiology, Nephrology, Oncology, Radiology and Women’s Health and the conditions of the Health<br />

Implementation Communiqué (SUT).<br />

Bayer Türkiye aims to continue the Farma Academy project, which has attracted great interest from pharmacists, with<br />

meetings in different cities throughout the year and to reach 400 more pharmacists by the end of the year.<br />

Bayer Türkiye’den Eczacılara destek!<br />

Bayer Türkiye, eczacıların mesleki gelişimine katkı<br />

sağlamak ve eczacılarla daha güçlü bir iletişim kurmak<br />

amacıyla “Farma Akademi” projesini hayata geçirdi.<br />

Bayer Türkiye, eczacıların mesleki gelişimine katkı<br />

sağlamak ve eczacılarla daha güçlü bir iletişim kurmak<br />

amacıyla başlattığı “Farma Akademi” projesiyle sektörde<br />

olumlu bir etki sağlamayı amaçlıyor. 2023 yılında Ankara’da<br />

düzenlenen ilk etkinlikle başlayan proje kapsamında,<br />

<strong>2024</strong> Mayıs ayı boyunca Bursa, Konya ve Antalya illerinde<br />

düzenlenen etkinliklerde eczacılarla buluşan Bayer Türkiye,<br />

bugüne kadar 200’e yakın eczacıya ulaştı. Eczacılara<br />

Oftalmoloji, Kardiyoloji, Nefroloji, Onkoloji, Radyoloji ve<br />

Kadın Sağlığı alanlarındaki ürünlerinin endikasyonları ve<br />

Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) koşulları hakkında kapsamlı<br />

bilgi verdi. WWBayer Türkiye, eczacıların yoğun ilgi<br />

gösterdiği Farma Akademi projesini yıl içinde farklı illerdeki<br />

buluşmalarla devam ettirmeyi ve yıl sonuna kadar 400<br />

eczacıya daha ulaşmayı hedefliyor.<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


36<br />

Novartis Kurtköy Production Facility celebrates its 20th anniversary<br />

Novartis Kurtköy Üretim Tesisi 20. yılını kutluyor<br />

Operating since 2004, the facility produces<br />

solid oral forms of many Novartis medicines<br />

used in the treatment of diseases such as<br />

cancer, hypertension, cholesterol, malaria and<br />

pain. Making significant investments every<br />

year to ensure continuous improvement and<br />

innovation, Novartis Kurtköy Production<br />

Facility contributes to both the Turkish<br />

economy and public health.<br />

Novartis Kurtköy Production Facility, which started its<br />

production activities in August 2004, has grown since its<br />

establishment and has become an important part of the<br />

Novartis global production network. The plant, which<br />

started with 150 employees and continues its journey<br />

with 410 employees today, stands out as an important<br />

pharmaceutical production facility within Novartis,<br />

specializing in the production of oral solid forms (tablets,<br />

capsules, film tablets, effervescent) for both local and<br />

export markets. Spread over a total area of 110,000 m²,<br />

52,000 m² of which is residential area, the facility has<br />

an impressive annual production capacity of 130 million<br />

boxes under the management of Plant Director Filiz<br />

Gündoğmuş, and exports to 120 countries around the<br />

2004 yılından bu yana faaliyet gösteren tesiste<br />

kanser, hipertansiyon, kolesterol, sıtma ve ağrı<br />

gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan birçok<br />

Novartis ilacının katı oral formları üretiliyor.<br />

Sürekli iyileştirme ve yenilik sağlamak için<br />

her yıl önemli oranda yatırım yapan Novartis<br />

Kurtköy Üretim Tesisi hem Türkiye ekonomisine<br />

hem de toplum sağlığına katkıda bulunuyor.<br />

Üretim faaliyetlerine Ağustos 2004’te başlayan Novartis<br />

Kurtköy Üretim Tesisi kurulduğu günden bu yana<br />

büyüyerek Novartis küresel üretim ağının önemli bir<br />

parçası haline geldi. 150 kişi ile başlayan yolculuğuna<br />

bugün 410 çalışanıyla devam eden fabrika, Novartis<br />

bünyesinde hem yerel hem de ihracat pazarları için<br />

oral katı form (tablet, kapsül, film tablet, efervesan)<br />

üretiminde uzmanlaşmış önemli bir ilaç üretim tesisi<br />

olarak öne çıkıyor. 52.000 m²’si yerleşim alanı olmak<br />

üzere toplam 110.000 m²’lik bir alana yayılan tesis,<br />

Fabrika Direktörü Filiz Gündoğmuş yönetiminde yıllık<br />

130 milyon kutu gibi etkileyici bir üretim kapasitesine<br />

sahipken, Türkiye için yaptığı üretimlerin yanı sıra<br />

dünyanın dört bir yanındaki 120 ülkeye de ihracat yapıyor.<br />

Tesisin 20. yıl kutlaması çerçevesinde düzenlenen<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


37<br />

world in addition to its production for Türkiye.<br />

Natacha Theytaz, Country President for Novartis Türkiye,<br />

and Lutz Hegemann, MD, PhD, President of Global<br />

Health at Novartis attended the event organized for the<br />

20th anniversary celebration of the facility and made<br />

evaluations. A delegation from the Consulate General of<br />

Switzerland in Istanbul also attended the event.<br />

Delivering her speeches at the celebration of the 20th<br />

anniversary of Novartis Kurtköy facility, Natacha Theytaz,<br />

Country President for Novartis Türkiye emphasized<br />

the company’s deep-rooted presence in Türkiye and<br />

its commitment to the country, “Novartis has been<br />

operating in Türkiye since 1955. Our dedicated team<br />

of nearly 1,000 colleagues in production, research &<br />

development, in the field and at headquarters work<br />

passionately to contribute to healthcare. At our Kurtköy<br />

plant, which has been operating for two decades and<br />

is now an integral part of our global network of more<br />

than 30 factories, we produce life-changing medicines,<br />

including important treatments for chronic diseases.<br />

In 2023 alone, we produced 80 different products,<br />

reaching an impressive 107 million units, with 53 of our<br />

treatments reaching 6.5 million patients in Türkiye. We<br />

see these achievements as a demonstration of Novartis’<br />

unwavering commitment to improving healthcare,<br />

improving patients’ lives and supporting Türkiye’s<br />

growth and development through partnerships with our<br />

stakeholders.”<br />

Lutz Hegemann said, “As Global Health and<br />

Sustainability, our goal is to ensure that everyone can<br />

benefit from our innovative treatments, no matter<br />

where they live or what their socio-economic status<br />

is, and to maximize our social impact as a sustainable<br />

business. To realize this ambition, we are combining<br />

etkinliğe Novartis Türkiye Ülke Başkanı Natacha Theytaz<br />

ve Novartis Küresel Sağlık ve Sürdürülebilirlik Başkanı<br />

Lutz Hegemann katılarak, değerlendirmelerde bulundu.<br />

Etkinliğe İsviçre’nin İstanbul Başkonsolosluğu’ndan bir<br />

heyetin katılımı da gerçekleşti.<br />

Novartis Kurtköy tesisinin 20. yıl dönümünün kutlama<br />

etkinliğinde konuşan Novartis Ülke Başkanı Natacha<br />

Theytaz, şirketin Türkiye’deki köklü varlığını ve ülkeye<br />

olan bağlılığını vurgulayarak “Novartis, Türkiye’de<br />

1955 yılından bu yana faaliyet gösteriyor. Üretimde,<br />

araştırma & geliştirme alanında, sahada ve genel<br />

merkezde 1.000’e yakın çalışma arkadaşımızdan oluşan<br />

özverili ekibimiz, sağlık hizmetlerine katkıda bulunmak<br />

için tutkuyla çalışıyor. Yirmi yıldır faaliyet gösteren ve<br />

halihazırda 30’dan fazla fabrikadan oluşan küresel<br />

ağımızın ayrılmaz bir parçası olan Kurtköy fabrikamızda,<br />

kronik hastalıklardaki önemli tedaviler de dahil olmak<br />

üzere hayat değiştiren ilaçlar üretiyoruz. Sadece 2023<br />

yılında 80 farklı ürün üreterek 107 milyon ünite gibi<br />

etkileyici bir rakama ulaştık. Bunun yanı sıra 2023<br />

yılında 53 farklı tedavimiz Türkiye’de 6,5 milyon hastaya<br />

ulaştı. Bu başarıları, Novartis olarak sağlık hizmetlerini<br />

geliştirmeye, hastaların yaşamlarını iyileştirmeye ve<br />

paydaşlarımızla ortaklıklar gerçekleştirerek Türkiye’nin<br />

büyümesini ve gelişmesini desteklemeye olan sarsılmaz<br />

bağlılığımızın bir göstergesi olarak görüyoruz.”<br />

Lutz Hegemann ise “Global Sağlık ve Sürdürülebilirlik<br />

birimi olarak amacımız, nerede yaşarsa yaşasın veya<br />

sosyo-ekonomik durumu ne olursa olsun herkesin<br />

yenilikçi tedavilerimizden faydalanabilmesini sağlamak<br />

ve sürdürülebilir bir işletme olarak sosyal etkimizi en<br />

üst düzeye çıkarmak. Bu tutkumuzu gerçekleştirmek<br />

için, sıtma gibi çözülmemiş küresel sağlık sorunlarının<br />

üstesinden gelmek amacıyla küresel sağlık ve iş<br />

yeteneklerini birleştiriyoruz” diye konuştu.<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


38<br />

global health and business capabilities to tackle<br />

unsolved global health challenges such as malaria.”<br />

Hegemann emphasized the importance of the Kurtköy<br />

site in Novartis Global Health efforts, adding, “Since<br />

2015, our colleagues at our Kurtköy site have produced<br />

millions of doses of treatment for malaria, a disease that<br />

claims 600,000 lives worldwide each year. The dedication<br />

and hard work of our colleagues here plays a vital<br />

role in addressing one of the world’s pressing health<br />

challenges. Novartis Kurtköy’s contribution to the fight<br />

against malaria is invaluable.”<br />

Underlining that reducing environmental footprints<br />

is an important part of Novartis’ strategy, Hegemann<br />

reminded that June 5 is World Environment Day and<br />

shared the company’s commitments to environmental<br />

sustainability: “We have set ambitious targets to<br />

minimize our impacts on climate, waste and water.<br />

We aim to achieve carbon neutrality in our value chain<br />

by 2030 and net zero carbon emissions by 2040. We<br />

also aim to become water and plastic neutral in our<br />

operations by 2030.”<br />

Drawing attention to the intersection of climate and<br />

human health, Hegemann added: “While mitigation<br />

efforts focused on net zero and carbon neutrality<br />

are important, we must also adapt and manage the<br />

ongoing impact of climate change on global health. “At<br />

this intersection of climate and human health, where<br />

diseases like malaria are exacerbated by climate change,<br />

we must continue to invest in R&D that directly targets<br />

climate-related threats and ensure that the benefits of<br />

innovative work in health reach everyone.”<br />

Hegemann, Kurtköy tesisinin Novartis Global Sağlık<br />

çalışmalarındaki önemini vurgulayarak şunları ekledi:<br />

“2015 yılından bu yana Kurtköy tesisimizde görev yapan<br />

arkadaşlarımız, her yıl dünya genelinde 600.000 kişinin<br />

hayatını kaybettiği sıtma hastalığına karşı milyonlarca<br />

doz tedavinin üretilmesini sağladılar. Buradaki<br />

meslektaşlarımızın özverisi ve sıkı çalışmaları, dünyanın<br />

acil sağlık sorunlarından birinin ele alınmasında hayati<br />

bir rol oynuyor. Novartis Kurtköy’ün sıtma ile mücadeleye<br />

yaptığı katkı paha biçilemez.”<br />

Çevresel ayak izlerini azaltmanın Novartis’in stratejisinin<br />

önemli parçası olduğunun altını çizen Hegemann, 5<br />

Haziran’ın Dünya Çevre Günü olduğunu da hatırlatarak<br />

şirketin çevresel sürdürülebilirlik konusundaki<br />

taahhütlerini de paylaştı: “İklim, atık ve su üzerindeki<br />

etkilerimizi en aza indirmek için iddialı hedefler<br />

belirledik. 2030 yılına kadar değer zincirimizde karbon<br />

nötrlüğe ulaşmayı ve 2040 yılına kadar net sıfır karbon<br />

emisyonu sağlamayı amaçlıyoruz. Ayrıca, 2030 yılına<br />

kadar operasyonlarımızda su ve plastik açısından nötr<br />

hale gelmeyi hedefliyoruz.”<br />

İklim ve insan sağlığının kesişimine dikkat çeken<br />

Hegemann, şunları ekledi: “Net sıfır olmaya ve karbon<br />

nötrlüğüne odaklanan azaltmaya yönelik çabalar önemli<br />

olsa da iklim değişikliğinin küresel sağlık üzerindeki<br />

devam eden etkisini de uyarlamalı ve yönetmeliyiz. Sıtma<br />

gibi hastalıkların iklim değişikliğiyle şiddetlendiği bu<br />

iklim ve insan sağlığının kesiştiği noktada, doğrudan<br />

iklimle ilgili tehditleri hedefleyen Ar-Ge yatırımlarına<br />

devam etmeli ve sağlık alanında yenilikçi çalışmalardan<br />

oluşan faydalarının herkese ulaşmasını sağlamalıyız.”<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


40<br />

Mouth breathers have enlarged gums on their front teeth!<br />

Ağızdan nefes alanların ön dişlerindeki et büyüyor!<br />

Experts define gingival enlargement as the<br />

gums becoming larger, protruding and bleeding<br />

than normal. It is stated that factors such as<br />

medication or inflammation can cause this<br />

condition. Gum enlargement can affect dental<br />

health and may require treatment. Therefore,<br />

the importance of regular dental check-ups and<br />

hygiene is emphasized.<br />

Noting that gingival growth can be seen on the front<br />

teeth, especially in patients with nasal problems and<br />

mouth breathing, Periodontology Specialist Dr. Lecturer.<br />

Prof. Dr. Kübra Güler stated that after the treatment, if<br />

there is a growth appearance, aesthetic operations are<br />

performed on the gums and the excess in the gums are<br />

removed.<br />

Gingival growths may be due to a lack of<br />

inflammatory cleaning<br />

Describing gingival enlargement as ‘the condition of<br />

the gum being larger, more protruding, more bleeding<br />

than its normal state’, Periodontology Specialist Dr. Lect.<br />

Member Kübra Güler said, “Gingival enlargement may<br />

be drug-related. Some medications used can cause gum<br />

enlargement. In addition, gingival growths may also<br />

Uzmanlar, diş eti büyümesini, diş etinin<br />

normalden daha büyük, çıkıntılı ve kanamalı<br />

hale gelmesi olarak tanımlıyor. İlaç kullanımı<br />

veya iltihap gibi faktörlerin bu duruma neden<br />

olabileceği belirtiliyor. Diş eti büyümesi, diş<br />

sağlığını etkileyebilir ve tedavi gerektirebilir.<br />

Bu nedenle, düzenli diş hekimi kontrollerinin ve<br />

hijyenin önemi vurgulanıyor.<br />

Özellikle burnunda problem olup ağız solunumu yapan<br />

hastalarda ön dişlerde diş eti büyümesi görülebildiğini<br />

kaydeden Periodontoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kübra<br />

Güler, tedavinin ardından eğer büyüme görünümü varsa<br />

diş etine estetik operasyonlar yapıldığını ve diş etindeki<br />

fazlalıkların alındığını dile getirdi.<br />

Diş eti büyümeleri iltihabi birtakım temizlik<br />

eksikliğine bağlı olabiliyor<br />

Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, diş eti büyümesini, ‘diş<br />

etinin normal halinden daha büyük, daha çıkıntılı, daha<br />

kanamalı olması durumu’ olarak nitelendirerek, “Diş eti<br />

büyümeleri ilaca bağlı olabilir. Kullanılan bazı ilaçlar diş<br />

eti büyümesi yapabilir. Ayrıca diş eti büyümeleri iltihabi<br />

birtakım temizlik eksikliğine bağlı da olabilir. Özellikle<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


41<br />

be due to a lack of inflammatory cleansing. Especially<br />

in patients with nasal problems and mouth breathing,<br />

gingival growth can be seen on the front teeth. It occurs<br />

because the tissue is constantly dry and some people<br />

may have regional gingival growths.”<br />

“Inflammatory growths tend to bleed”<br />

Stating that regional gingival growths usually occur<br />

with irritant factors, Periodontology Specialist Dr. Lect.<br />

Member Kübra Güler said, “For example, there is a small<br />

tartar and this causes a regional gingival growth in that<br />

part. Inflammatory growths tend to bleed in few places.<br />

Drug-related growths are harder.”<br />

Noting that gingival growths are conditions that make<br />

cleaning difficult, Periodontology Specialist Dr. Lect.<br />

Member Kübra Güler said, “The more the gums grow,<br />

the more things accumulate in them. Thus, it negatively<br />

affects the person’s ability to maintain oral hygiene and<br />

causes them to be unable to maintain it.”<br />

How is it treated?<br />

Periodontology Specialist Dr. Lect. Member Kübra Güler<br />

explained the treatment of gingival growth as follows:<br />

“In these areas, if a very effective care in terms of oral<br />

care has not been provided and there is an accumulation<br />

of tartar, tartar cleaning is performed first. Necessary<br />

oral care recommendations are made to the patient.<br />

With these, gingival growths will decrease considerably.<br />

When the gum is completely recovered and becomes<br />

non-bleeding, if there is a remaining growth appearance,<br />

aesthetic operations are performed on the gum<br />

with the necessary procedures and the excess in the<br />

gum is removed. Afterwards, as long as the person<br />

maintains oral care, gingival growth is not seen again.<br />

In drug-induced growths, it does not heal completely<br />

unless the drug used is discontinued. No matter<br />

how much the necessary treatments are done, these<br />

growths may increase as long as the medication is not<br />

stopped. Therefore, the medication can be changed<br />

in consultation with the physician. After stopping the<br />

medication, the growths may stop for a period of 2-4<br />

weeks.”<br />

Doi numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.47870<br />

Periodontology Specialist Dr. Lect. Member Kübra Güler<br />

burnunda problem olup ağız solunumu yapan hastalarda<br />

ön dişlerde diş eti büyümesi görülebiliyor. Dokunun<br />

sürekli kuru kalması sebebiyle ortaya çıkıyor ve bazı<br />

insanlarda bölgesel diş eti büyümeleri olabiliyor.” dedi.<br />

“İltihabi büyümeler kanamaya meyilli”<br />

Bölgesel diş eti büyümelerinin genellikle irritan<br />

faktörlerle ortaya çıktığını dile getiren Dr. Öğr. Üyesi<br />

Kübra Güler, “Örneğin küçük bir diş taşı vardır ve bu<br />

o kısımda bölgesel bir diş eti büyümesine sebep olur.<br />

İltihabi büyümeler az yerde kanamaya meyilli. İlaca bağlı<br />

büyümeler ise daha sert oluyor.” diye konuştu.<br />

Diş eti büyümelerinin temizliği zorlaştıran durumlar<br />

olduğunu da kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler,<br />

“Diş etinin daha çok büyümesi, içlerinde daha çok<br />

şeyin birikmesine neden olur. Böylece kişinin ağız<br />

hijyenini sürdürebilmesini olumsuz olarak etkiler ve<br />

sürdürememesine neden olur.” dedi.<br />

Nasıl tedavi edilir?<br />

Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, diş eti büyümesinin tedavisini<br />

şöyle anlattı:<br />

“Bu bölgelerde eğer ağız bakımı açısından çok etkili<br />

bir bakım sağlanamadıysa ve diş taşları birikimi varsa<br />

öncelikle diş taşı temizliği yapılır. Hastaya gerekli ağız<br />

bakım önerilerinde bulunulur. Bunlarla birlikte diş<br />

eti büyümeleri oldukça azalacaktır. Diş eti tamamen<br />

toparlanıp kanamaz bir hale geldiğinde eğer kalan<br />

büyüme görünümü varsa gerekli işlemlerle diş etine<br />

estetik operasyonlar yapılır ve diş etindeki fazlalıklar<br />

alınır. Daha sonrasında kişi ağız bakımını sürdürdüğü<br />

sürece bir daha diş eti büyümesi görülmez. İlaca bağlı<br />

büyümelerde ise kullanılan ilaç kesilmediği sürece<br />

tamamen iyileşmez. Ne kadar gerekli tedaviler yapılsa<br />

da ilaç bırakılmadığı sürece bu büyümeler artabilir.<br />

Dolayısıyla hekimine danışarak ilaç değiştirilebilir.<br />

İlaç kesilmesinden sonra, 2-4 haftalık süre boyunca<br />

büyümeler durabilir.”<br />

Doi numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.47870<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


42<br />

Takeda emphasizes world health in 243rd anniversary celebration<br />

Takeda, 243. yıl kutlamalarında dünya sağlığına vurgu yapıyor<br />

Ömür Mangaloğlu,<br />

General Manager at Takeda Türkiye<br />

Takeda, one of the world’s largest<br />

pharmaceutical companies, has been working<br />

to improve the quality of life of patients for<br />

more than two centuries while adopting a<br />

responsible and ethical approach to nature.<br />

Carrying the values of its founder Chobei Takeda since<br />

1781, Takeda develops new treatments for unmet<br />

medical needs by harnessing the power of science<br />

and technology. Focusing on Oncology, Rare Genetic<br />

Diseases, Immunology, Immunology, Hematology<br />

and Gastroenterology treatment areas with the<br />

aim of improving the quality of life of patients, the<br />

well-established company also carries out important<br />

sustainability efforts.<br />

Stepping into its 243rd year in June, Takeda places<br />

people and nature at the center of all its activities.<br />

As part of its sustainability efforts, the innovative<br />

pharmaceutical company announced in 2022 that it<br />

aims to achieve net zero greenhouse gas emissions in<br />

its operations by 2035. In addition, Takeda supports<br />

the Paris Climate Agreement to limit global warming<br />

to 1.5 degrees. To reduce and conserve water use<br />

globally, Takeda runs various programs in more than 25<br />

production facilities.<br />

Noting that declining biodiversity and food security are<br />

among the most significant threats to global health,<br />

Takeda is also leading the way in addressing critical<br />

Dünyanın en büyük ilaç şirketleri arasında yer<br />

alan Takeda, iki asrı aşkın süredir hastaların<br />

yaşam kalitelerini artırmak için faaliyetlerini<br />

sürdürürken doğaya karşı sorumlu ve etik<br />

çalışma anlayışını benimsiyor.<br />

Kurucusu Chobei Takeda’nın değerlerini 1781 yılından<br />

bugüne taşıyan Takeda; bilimin ve teknolojinin gücünden<br />

yararlanarak karşılanmamış tıbbi ihtiyaçlar için yeni<br />

tedaviler geliştiriyor. Odaklandığı Onkoloji, Nadir Genetik<br />

Hastalıklar, İmmünoloji, Hematoloji ve Gastroenteroloji<br />

tedavi alanlarında hastaların yaşam kalitelerini artırmak<br />

hedefiyle ilerleyen köklü firma, önemli sürdürülebilirlik<br />

çalışmalarına da imza atıyor.<br />

Haziran ayında 243. yılına adım atan Takeda, tüm<br />

faaliyetlerinin merkezine insanları ve doğayı konumluyor.<br />

Yenilikçi ilaç firması sürdürülebilirlik çalışmaları<br />

çerçevesinde, 2022 yılında yaptığı açıklamada 2035 yılına<br />

kadar operasyonlarında net sıfır sera gazı emisyonuna<br />

ulaşmayı hedeflediğini dünya kamuoyu ile paylaşmıştı.<br />

Ayrıca, Takeda küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamak<br />

için Paris İklim Anlaşması’nı destekliyor. Küresel olarak<br />

su kullanımını azaltmak ve korumak için ise 25’ten fazla<br />

üretim tesisinde çeşitli programlar yürütüyor.<br />

Biyolojik çeşitliliğin ve gıda güvenliğinin azalmasının<br />

küresel sağlığı tehdit eden en önemli unsurlardan<br />

olduğuna dikkat çeken Takeda; iklim değişikliğinin<br />

hastalıklarla bağlantıları gibi kritik çevre sağlığı<br />

sorunlarının ele alınmasına da öncülük ediyor ve iklim<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


43<br />

environmental health issues, such as the links between<br />

climate change and disease, and working to minimize the<br />

harmful effects of climate change.<br />

Ömür Mangaloğlu, General Manager at Takeda Türkiye,<br />

shared that Takeda brings the treatments developed<br />

globally to patients in Türkiye:<br />

“Takeda always focuses on people. While we develop<br />

new treatments in line with our mission of a healthier<br />

future for people and a brighter future for the world,<br />

we also realize various projects with our sustainabilityoriented<br />

perspective. Globally, we have a long history<br />

of investing in projects that reduce our emissions,<br />

minimize our dependence on fossil fuels and increase<br />

resource circularity. In Singapore, we opened the first<br />

building in the biotech industry to produce more than<br />

its energy consumption. At one of our production sites<br />

in Vienna, we aim to reduce carbon dioxide (CO2) by up<br />

to 80 percent. We work beyond our facilities to protect<br />

biodiversity, preserving 3200 endangered plant species.<br />

While we continue to reduce our environmental impact<br />

in the regions where we have production centers with<br />

our global programs, we wanted to keep Takeda’s 243<br />

years of deep-rooted values alive by making donations<br />

through relevant institutions in our country. We will<br />

continue to improve the quality of life of patients and<br />

work responsibly towards nature with the responsibility<br />

required by our mission to improve human life<br />

worldwide.”<br />

C-ANPROM/TR/CORP/0215<br />

değişikliğinin zararlı etkilerini en aza indirmek için<br />

çalışmalar yapıyor.<br />

Takeda’nın küreselde geliştirdiği tedavileri Türkiye’deki<br />

hastalarla buluşturduklarını paylaşan Takeda Türkiye<br />

Genel Müdürü Ömür Mangaloğlu, bu konuyla ilgili şunları<br />

söylüyor:<br />

“Takeda’nın odağında her zaman insan var. İnsanlar<br />

için daha sağlıklı, dünya için daha parlak bir gelecek<br />

misyonumuz doğrultusunda yeni tedaviler geliştirirken,<br />

sürdürülebilirlik odaklı bakış açımızla çeşitli projeler<br />

hayata geçiriyoruz. Küresel olarak, emisyonlarımızı<br />

azaltan, fosil yakıtlara olan bağımlılığımızı en aza indiren<br />

ve kaynak döngüselliğini artıran projelere yatırım yapma<br />

konusunda uzun bir geçmişe sahibiz. Singapur’da<br />

biyoteknoloji endüstrisinde enerji tüketiminden fazlasını<br />

üreten ilk binayı açtık. Viyana’daki üretim tesislerimizden<br />

birinde karbondioksit (CO2) oranını yüzde 80’e kadar<br />

azaltmayı hedefliyoruz. Biyoçeşitliliği korumak için<br />

tesislerimizin ötesinde çalışıyor, nesli tükenmekte olan<br />

3200 bitki türünü koruyoruz.<br />

Küresel programlarımız ile üretim merkezlerimizin<br />

olduğu bölgelerde çevresel etkimizi azaltan<br />

çalışmalarımız devam ederken, ülkemizde de ilgili<br />

kurumlar aracılığı ile bağış yaparak Takeda’nın 243<br />

yıllık köklü değerlerini yaşatmak istedik. Dünya çapında<br />

insan yaşamını iyileştirme misyonunun gerektirdiği<br />

sorumlulukla hastaların yaşam kalitelerini artırmaya<br />

ve doğaya karşı sorumlu bir şekilde çalışmaya devam<br />

edeceğiz.”<br />

C-ANPROM/TR/CORP/0215<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


44<br />

Aluflexpack introduces innovative and recyclable packaging<br />

solution for the pharmaceutical industry<br />

Aluflexpack, ilaç endüstrisi için yenilikçi ve geri<br />

dönüştürülebilir ambalaj çözümünü tanıttı<br />

Aluflexpack, ambalajlama sektörü için öncelikli<br />

olarak ilaç endüstrisinde kullanılacak ancak<br />

kendisine daha geniş bir kapsamda da uygulama<br />

alanı bulabilecek devrim niteliğinde bir yenilik<br />

geliştirdi.<br />

Aluflexpack has developed a revolutionary<br />

innovation for the packaging industry that<br />

will primarily be used in the pharmaceutical<br />

industry, but can also find a wider range of<br />

applications.<br />

The 4∞ Form is a pharmaceutical blister pack made<br />

entirely from lacquered aluminum. This means it is ideal<br />

for recycling, has effective protective properties and<br />

complies with current and prospective pharmaceutical<br />

and packaging legislation, such as the recently adopted<br />

Packaging and Packaging Waste Regulation (PPWR).<br />

4∞ Form is primarily designed for use in the<br />

pharmaceutical industry, where it can replace existing<br />

solutions such as OPA/AL/PVC (cold form) or PVC/PVDC<br />

(thermoform) used for packaging tablets, capsules<br />

and similar products. The highlight here is that the<br />

innovative Aluflexpack packaging is made entirely of<br />

lacquered aluminum. As the product name suggests,<br />

aluminum is a material that can be recycled indefinitely<br />

or indefinitely without losing any of the properties that<br />

are so important in the packaging industry with regard<br />

to product safety and the preservation of product<br />

quality. Aluminum is extremely lightweight and can<br />

withstand both high and low temperatures. It offers<br />

100% protection against bacteria and microorganisms,<br />

as well as moisture, light, oxygen and other gases.<br />

Products in flexible aluminum packaging therefore offer<br />

a much longer shelf life.<br />

4∞ Form, tamamen lake alüminyum kullanılarak üretilen<br />

farmasötik bir blister ambalajdır. Bu da geri dönüşüm<br />

için ideal olduğu, etkin koruyucu özelliklere sahip olduğu<br />

ve yakın zamanda kabul edilen Ambalaj ve Ambalaj<br />

Atıkları Yönetmeliği (PPWR) gibi mevcut ve muhtemel<br />

farmasötik ve ambalajlama mevzuatıyla uyumluluk<br />

gösterdiği anlamına geliyor.<br />

4∞ Form öncelik olarak ilaç endüstrisinde kullanılmak<br />

üzere tasarlandı ve bu endüstride tablet, kapsül ve<br />

benzeri ürünlerin ambalajlanmasında kullanılan OPA/<br />

AL/PVC (cold form) veya PVC/PVDC (thermoform) gibi<br />

mevcut çözümlerin yerini alabilir. Burada öne çıkan<br />

nokta, yenilikçi Aluflexpack ambalajının tamamen lake<br />

alüminyumdan yapılmış olması. Ürün adının da atıfta<br />

bulunduğu gibi alüminyum, ambalaj endüstrisinde ürün<br />

güvenliği ve ürün kalitesinin korunması ile ilgili olan<br />

son derece önemli özellikleri kaybetmeden sınırsız veya<br />

sonsuz geri dönüştürülebilen bir malzeme.<br />

Alüminyum son derece hafif olmasının yanı sıra hem<br />

yüksek hem de düşük sıcaklıklara karşı dayanıklı olabilir.<br />

Nem, ışık, oksijen ve diğer gazlarla birlikte bakteri ve<br />

mikroorganizmalara karşı %100 koruma sağlar. Bu<br />

nedenle esnek alüminyum ambalaj içindeki ürünler çok<br />

daha uzun bir raf ömrü sunuyor.<br />

Aluflexpack CEO’su Johannes Steurer yeni üründen<br />

büyük memnuniyet duyuyor:<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


45<br />

Johannes Steurer, CEO of Aluflexpack, is very pleased<br />

with the new product:<br />

“As a flexible packaging company that has been<br />

developing aluminum-based products for more than 40<br />

years, we stand behind all that aluminum has to offer,<br />

especially the protection factor. We are constantly<br />

in touch with our customers and exploring different<br />

ways we can use aluminum to help them on their<br />

packaging journey. New market-driving regulations<br />

have encouraged us to try something no one has done<br />

before: to form lacquered aluminum into a new, fully<br />

recyclable product for the pharmaceutical industry! By<br />

utilizing our strong network of suppliers and partners,<br />

but more importantly the experience and deep industrial<br />

knowledge of our R&D department, we were able to<br />

find a new solution that can shape the pharmaceutical<br />

market in a new and more sustainable direction.”<br />

The product can be customized for all customers’ needs,<br />

including shape, printing and branding, and can be used<br />

for packaging different products such as antibiotics and<br />

over-the-counter medicines due to the strong protection<br />

it offers.<br />

Aluflexpack is committed to sustainability, as evidenced<br />

by numerous certifications. In May <strong>2024</strong>, Aluflexpack<br />

was awarded a gold medal by EcoVadis, which evaluates<br />

sustainability performance in four main aspects:<br />

environment, labor and human rights, sustainable<br />

procurement and ethics. Aluflexpack was thus ranked<br />

in the top 1% of companies in the printing industry<br />

assessed by EcoVadis. Aluflexpack also develops circular<br />

solutions that fully comply with the European Union<br />

Packaging and Packaging Waste Regulation (PPWR).<br />

In addition, the company remains committed to the<br />

Science-Based Targets initiative in its efforts to minimize<br />

negative impacts on the environment.<br />

“40 yılı aşkın süredir alüminyum bazlı ürünler geliştiren<br />

bir esnek ambalaj şirketi olarak koruma faktörü başta<br />

olmak üzere alüminyumun sunduğu bütün özelliklerin<br />

arkasındayız. Müşterilerimizle sürekli olarak iletişim<br />

halindeyiz ve ambalajlama yolculuklarında onlara<br />

yardımcı olmak için alüminyumu kullanabileceğimiz<br />

farklı yolları araştırıyoruz. Pazara yön veren yeni<br />

regülasyonlar bizleri daha önce kimsenin yapmadığı<br />

bir şeyi denemeye teşvik etti: ilaç endüstrisi için yeni,<br />

tamamen geri dönüştürülebilir bir ürüne lake alüminyum<br />

formu vermek! Güçlü tedarikçi ve iş ortağı ağımızı, daha<br />

da önemlisi Ar-Ge departmanımızın deneyimini ve derin<br />

endüstriyel bilgisini kullanarak, ilaç pazarını yeni ve<br />

daha sürdürülebilir bir yönde şekillendirebilecek yeni bir<br />

çözüm bulmayı başardık.” dedi.<br />

Ürün; şekil, baskı ve markalama dahil olmak üzere<br />

müşterilerin tüm ihtiyaçları için uyarlanabiliyor ve<br />

sunduğu güçlü koruma nedeniyle antibiyotikler<br />

ve reçetesiz satılan ilaçlar gibi farklı ürünlerin<br />

ambalajlanmasında kullanılabiliyor.<br />

Aluflexpack, çok sayıda sertifika ile belgelendirdiği<br />

üzere sürdürülebilirlik konusunda son derece kararlı.<br />

Aluflexpack, <strong>2024</strong> Mayıs ayında sürdürülebilirlik<br />

performansını çevre, işçi ve insan hakları, sürdürülebilir<br />

tedarik ve etik olmak üzere dört ana hususta<br />

değerlendiren EcoVadis tarafından altın madalya ile<br />

ödüllendirildi. Aluflexpack böylelikle baskı endüstrisinde<br />

EcoVadis tarafından değerlendirilen şirketler arasında<br />

ilk %1’lik dilimde yer aldı. Aluflexpack ayrıca, Avrupa<br />

Birliği Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Yönetmeliğine (PPWR)<br />

tam uyum sağlayan döngüsel çözümler geliştiriyor.<br />

Ek olarak şirket, çevre üzerindeki olumsuz etkileri<br />

en aza indirme çabalarında Bilimsel Tabanlı Hedefler<br />

girişimine (Science-Based Targets initiative) de bağlılığını<br />

sürdürüyor.<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


46<br />

Looking to the future with hope: FSHD Treatment Research<br />

Geleceğe umutla bakış: FSHD Tedavi Araştırmaları<br />

Genetik kökenli ve kasları etkileyen bir hastalık<br />

olan Fasiyoskapulohumeral Musküler Distrofi<br />

(FSHD), nadir görülen ancak yaşamı önemli<br />

ölçüde etkileyen bir durum olarak dikkat<br />

çekiyor. Koç Üniversitesi Hastanesi Ortopedi ve<br />

Travmatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. İlker Eren<br />

kasları etkileyen FSHD hastalığı hakkında bilgi<br />

verdi.<br />

Assoc. Prof. Dr. İlker Eren, Department of Orthopedics and<br />

Traumatology, Koç University Hospital<br />

Facioscapulohumeral Muscular Dystrophy<br />

(FSHD), a disease of genetic origin that<br />

affects the muscles, draws attention as a rare<br />

condition that significantly affects life. Assoc.<br />

Prof. Dr. İlker Eren, Department of Orthopedics<br />

and Traumatology, Koç University Hospital gave<br />

information about FSHD disease affecting the<br />

muscles.<br />

“Facioscapulohumeral Muscular Dystrophy (FSHD) is<br />

a condition that is among the muscle diseases called<br />

“muscular dystrophy” and leads to muscle loss. It affects<br />

between 7 and 12,000 people in the population. FSHD<br />

is a hereditary disease, meaning that it is passed down<br />

through genetic inheritance. It can be inherited from<br />

the mother or father or, in about one in four cases, it can<br />

occur spontaneously as a result of genetic mutations.<br />

The disease can range in severity from very mild<br />

symptoms to wheelchair dependence. Approximately<br />

20% of patients have to use a wheelchair, while 70%<br />

have varying degrees of physical limitations. Therefore,<br />

regular clinical follow-up is very important.<br />

The disease usually affects the face, scapula, shoulder<br />

girdle, chest and upper arm muscles, hence the name<br />

(facio-scapulo-humeral). It can also affect the muscles<br />

around the spine, trunk and leg muscles to varying<br />

degrees. Facial and scapular involvement is decisive in<br />

the clinical diagnosis.<br />

“Fasiyoskapulohumeral Musküler Distrofi (FSHD),<br />

“musküler distrofi” adı verilen kas hastalıkları arasında<br />

yer alan ve kas kaybına yol açan bir durumdur. Toplumda<br />

7 ila 12.000 kişide bir görülmektedir. FSHD kalıtsal bir<br />

hastalıktır, yani genetik geçişle aileden aktarılır. Bu geçiş<br />

anne veya babadan olabileceği gibi, vakaların yaklaşık<br />

4’te birinde kendiliğinden genetik mutasyonlar sonucu<br />

da ortaya çıkabilir. Hastalık, çok hafif belirtilerden<br />

tekerlekli sandalyeye bağımlılığa kadar değişen şiddette<br />

seyredebilmektedir. Hastaların yaklaşık %20’si tekerlekli<br />

sandalye kullanmak zorunda kalırken, %70’inde çeşitli<br />

seviyelerde bedensel kısıtlılıklar oluşur. Bu nedenle,<br />

düzenli klinik takip oldukça önemlidir.<br />

Hastalık genellikle yüz, kürek kemiği (skapula), omuz<br />

kuşağı, göğüs ve üst kol kaslarını etkiler ve bu etkilenme<br />

şeklinden dolayı ismini alır (facio-scapulo-humeral).<br />

Bunun yanı sıra omurga çevresi, gövde ve bacak kaslarını<br />

da farklı oranlarda etkileyebilir. Klinik tanıda yüz ve<br />

kürek kemiği tutulumu belirleyicidir.<br />

FSHD genellikle geç adölesan dönemde klinik belirtiler<br />

vermektedir. Vakaların yaklaşık %10’unda ise 10<br />

yaşından önce belirtiler ortaya çıkar ve daha şiddetli<br />

seyreder. Bu hastalar “erken başlangıçlı FSHD”<br />

olarak isimlendirilmektedir. İlk belirtiler genellikle<br />

yüz kaslarının tutulumu ile mimiklerde azalma, ıslık<br />

çalma zorluğu, göz kapatma/sıkma güçlüğü, uyurken<br />

gözün aralık kalması ve kol hareketleriyle kürek<br />

kemiğinin çıkması şeklinde görülür. Hastalık ilerledikçe<br />

kürek kemiğindeki çıkıklık ve yüz belirtileri artar, kolu<br />

kaldırmak ve üst raflara ulaşmak zorlaşır, omurga ve<br />

gövde kaslarının tutulmasına bağlı olarak duruş değişir,<br />

yataktan kalkmak güçleşir ve bacaklarda güçsüzlük<br />

başlar. İlerleme hızı kişiden kişiye değişkenlik gösterir.<br />

FSHD’nin bir diğer önemli özelliği asimetrik tutulumdur,<br />

yani belirtiler bir tarafta daha hafif olabilir. Kas tutulumu<br />

dışında, bazı FSHD hastalarında duyma ve görme<br />

problemleri de görülebilir. Solunum kasları genellikle<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


47<br />

FSHD usually presents clinical symptoms in late<br />

adolescence. In approximately 10% of cases, symptoms<br />

appear before the age of 10 and are more severe.<br />

These patients are referred to as “early-onset FSHD”.<br />

The first symptoms are usually seen as decreased facial<br />

expressions with involvement of facial muscles, difficulty<br />

in whistling, difficulty in closing/closing the eyes, eye gap<br />

during sleep and protrusion of the shoulder blade with<br />

arm movements. As the disease progresses, dislocation<br />

of the shoulder blade and facial symptoms increase, it<br />

becomes difficult to lift the arm and reach the upper<br />

shelves, posture changes due to involvement of the<br />

spine and trunk muscles, it becomes difficult to get out<br />

of bed and weakness in the legs begins. The rate of<br />

progression varies from person to person.<br />

Another important feature of FSHD is asymmetric<br />

involvement, meaning that symptoms may be milder on<br />

one side. Apart from muscle involvement, some FSHD<br />

patients may also have hearing and vision problems.<br />

Respiratory muscles are usually unaffected, but in<br />

patients with severe postural impairment, changes in the<br />

rib cage can lead to breathing problems. Cognitive skills<br />

are not affected. When these symptoms are evaluated<br />

together, FSHD can be diagnosed with high clinical<br />

accuracy. However, it is not sufficient to confirm the<br />

diagnosis.<br />

There is no known “diagnostic” laboratory, radiologic,<br />

electrophysiologic or histologic test for FSHD.<br />

• Blood tests are usually not helpful,<br />

• X-rays or MRI can show muscle loss, but do not give<br />

FSHD-specific findings,<br />

• EMG or EEG indicates muscle disease, but is not disease<br />

specific and<br />

• Muscle biopsy does not go beyond suggesting a<br />

general muscle disease.<br />

Therefore, FSHD patients are diagnosed with clinical<br />

suspicion and preliminary diagnosis, plus genetic<br />

analysis. This analysis shows the mutation on<br />

chromosome 4 and allows the diagnosis to be made.<br />

Genetic examinations are performed with high-level<br />

analysis methods that require special equipment and<br />

must be performed by an experienced team. Therefore,<br />

FSHD can only be diagnosed in a small number of<br />

specialized laboratories. In Türkiye, the necessary<br />

infrastructure has been established at Koç University<br />

Hospital and genetic examinations can be performed by<br />

an experienced team.<br />

Today, there is no proven drug treatment that stops,<br />

slows down or reverses the effects of the disease.<br />

However, drug studies around the world are promising.<br />

Treatment research is ongoing in different phases.<br />

etkilenmez, ancak ileri düzeyde duruş bozukluğu olan<br />

hastalarda göğüs kafesindeki değişiklikler solunum<br />

problemlerine yol açabilir. Bilişsel beceriler ise<br />

etkilenmez. Bu belirtiler bir arada değerlendirildiğinde<br />

klinik olarak yüksek doğrulukla FSHD tanısı<br />

konabilmektedir. Ancak, tanının kesinleştirilmesi için<br />

yeterli değildir.<br />

FSHD’nin bilinen “tanı koydurucu” bir laboratuvar,<br />

radyolojik, elektrofizyolojik veya histolojik bir testi yoktur.<br />

• Kan testleri genellikle yardımcı olmaz,<br />

• Röntgen veya MR kas kaybını gösterebilir, ancak<br />

FSHD’ye özgü bulgular vermez,<br />

• EMG veya EEG kas hastalığını işaret eder, ancak<br />

hastalığa özgü değildir ve<br />

• Kas biyopsisi genel bir kas hastalığını düşündürmekten<br />

öteye geçmez.<br />

Bu nedenle, FSHD hastalarında klinik şüphe ve ön<br />

tanı, buna ek olarak yapılan genetik analizle tanı<br />

konulmaktadır. Bu analiz 4. kromozomda ortaya çıkan<br />

mutasyonu gösterir ve tanının konmasını sağlar. Genetik<br />

incelemeler, deneyimli bir ekip tarafından yapılması<br />

gereken ve özel donanım gerektiren üst düzey analiz<br />

yöntemleriyle gerçekleştirilir. Bu nedenle FSHD tanısı,<br />

özelleşmiş az sayıda laboratuvarda konulabilmektedir.<br />

Türkiye’de Koç Üniversitesi Hastanesi’nde gerekli altyapı<br />

kurulmuş ve deneyimli ekiple genetik incelemeler<br />

yapılabilmektedir.<br />

Bugün için hastalığı durduran, yavaşlatan veya etkilerini<br />

geriye döndüren kanıtlanmış bir ilaç tedavisi yoktur.<br />

Ancak, dünya genelinde yapılan ilaç çalışmaları umut<br />

vericidir. Farklı fazlarda devam etmekte olan tedavi<br />

araştırmaları devam etmektedir.<br />

Her ne kadar bir ilaç tedavisi olmasa da hastalığın ortaya<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


48<br />

Although there is no drug treatment, various treatments<br />

are possible to reduce the physical problems caused<br />

by the disease and improve quality of life. The most<br />

important of these, and one that can be applied to<br />

almost every patient, is exercise. FSHD is a disease<br />

characterized by muscle weakening and fatty changes,<br />

not muscle breakdown. Therefore, exercise does not<br />

increase muscle breakdown. Appropriate exercise<br />

can improve shoulder function, posture, sitting and<br />

standing, and many other physical activities. This benefit<br />

is not in the form of regaining lost muscle fibers, but in<br />

the form of increasing the strength and coordination of<br />

healthy muscle fibers. Therefore, it is important that all<br />

FSHD patients have personalized exercise programs.<br />

Unlike other muscular dystrophies, FSHD is a disease<br />

in which surgical treatments can also be applied due<br />

to its specific muscle involvement pattern and slow<br />

progression. To date, the most important surgical<br />

approach with proven benefit is “scapulothoracic<br />

arthrodesis”, in which the scapula is fixed to the<br />

adjacent rib cage. This surgery is not suitable for every<br />

FSHD patient and suitability is determined by careful,<br />

multidisciplinary evaluation in specialized centers.<br />

Scapulothoracic arthrodesis aims to fuse the shoulder<br />

blade (scapula) to the adjacent rib cage. With this<br />

method, the scapula, which has become unstable and<br />

uncontrolled due to muscle loss, is stabilized. In this way,<br />

the lifting force produced by the shoulder muscles is<br />

transferred to the arm and the arm is lifted above the<br />

head. With this surgery, the lost muscles do not return,<br />

but the existing force is used effectively. In order for<br />

this surgery to be performed, some shoulder muscles<br />

(deltoid) must be in good condition, the benefit must be<br />

demonstrated by clinical tests and the rate of disease<br />

progression must be below a certain level.<br />

Scapulothoracic arthrodesis is performed in very few<br />

centers in the world. The most up-to-date version of this<br />

method has been developed in Türkiye and has been<br />

included in the literature. The largest published patient<br />

series belongs to our center. With the staging method<br />

we have developed with our 20 years of experience in<br />

this field, appropriate patient selection is ensured. Other<br />

genetic, clinical and basic science studies are ongoing at<br />

Koç University.<br />

FSHD is a special disease that should be managed in<br />

specialized centers with the joint approach of all relevant<br />

disciplines. Although it has similar characteristics to<br />

other muscle diseases, its special involvement pattern<br />

and slow progression make it possible to apply different<br />

treatment approaches. It is possible that the course of<br />

the disease may change with the introduction of drug<br />

therapies in the near future.”<br />

çıkardığı bedensel problemleri azaltmak ve yaşam<br />

kalitesini artırmak için çeşitli tedaviler mümkündür.<br />

Bunlardan en başta geleni ve hemen hemen her<br />

hastaya uygulanabilecek olan tedavi, egzersizdir. FSHD,<br />

kas yıkımıyla değil, kas zayıflaması ve yağlı değişimle<br />

seyreden bir hastalıktır.<br />

Bu nedenle, egzersizle kas yıkımı artmaz. Uygun<br />

egzersizler omuz fonksiyonları, duruş, oturup kalkma<br />

gibi bedensel aktivitelerde ve birçok fiziksel aktivitede<br />

fayda sağlar. Bu fayda, kaybedilen kas liflerinin<br />

geri gelmesi değil, sağlıklı kas liflerinin güç ve<br />

koordinasyonunun artırılması şeklindedir. Bu nedenle,<br />

tüm FSHD hastalarının kişiselleştirilmiş egzersiz<br />

programlarına sahip olması önemlidir.<br />

FSHD, diğer musküler distrofilerden farklı olarak, özel<br />

kas tutulum şekli ve yavaş ilerleyici olması nedeniyle<br />

cerrahi tedavilerin de uygulanabildiği bir hastalıktır.<br />

Bugün için faydası kanıtlanmış olan en önemli cerrahi<br />

yaklaşım, “skapulatorasik artrodez” adı verilen<br />

kürek kemiğinin komşu göğüs kafesine sabitlendiği<br />

yaklaşımdır. Bu ameliyat her FSHD hastası için uygun<br />

değildir ve uygunluk, özelleşmiş merkezlerde yapılan<br />

dikkatli, multidisipliner değerlendirmelerle belirlenir.<br />

Skapulatorasik artrodez, kürek kemiğinin (skapula)<br />

komşu göğüs kafesine sabitlenerek kaynamasını<br />

hedefler. Bu yöntemle, kas kaybı nedeniyle dengesiz ve<br />

kontrolsüz hale gelen kürek kemiği sabitlenir. Bu sayede<br />

omuz kaslarının ürettiği kaldırma kuvveti kola aktarılır<br />

ve kolun baş üzerine kaldırılması sağlanır. Bu cerrahiyle<br />

kaybedilen kaslar geri gelmez, ancak var olan kuvvet<br />

etkin bir şekilde kullanılır. Bu cerrahinin uygulanabilmesi<br />

için bazı omuz kaslarının (deltoid) iyi durumda olması,<br />

klinik testlerle faydanın gösterilebilmiş olması ve<br />

hastalığın ilerleme hızının belirli bir düzeyin altında<br />

olması gereklidir.<br />

Skapulatorasik artrodez, dünyada çok az sayıda<br />

merkezde yapılmaktadır. Bu yöntemin en güncel hali<br />

Türkiye’de geliştirilmiş ve literatüre kazandırılmıştır.<br />

Yayınlanmış en büyük hasta serisi yine merkezimize<br />

aittir. Bu alanda 20 yıla yayılan tecrübemizle<br />

geliştirdiğimiz evreleme yöntemiyle uygun hasta<br />

seçimi sağlanmaktadır. Koç Üniversitesi bünyesinde<br />

diğer genetik, klinik ve temel bilim çalışmaları devam<br />

etmektedir.<br />

FSHD, özelleşmiş merkezlerde, ilgili tüm bilim dallarının<br />

ortak yaklaşımıyla yönetilmesi gereken özel bir<br />

hastalıktır. Diğer kas hastalıklarıyla benzer özellikler<br />

taşısa da özel tutulum şekli ve yavaş ilerleyici olması<br />

nedeniyle farklı tedavi yaklaşımlarının uygulanabilmesini<br />

mümkün kılar. Yakın gelecekte ilaç tedavilerinin<br />

kullanıma girmesiyle hastalığın seyrinin değişmesi<br />

olasıdır.”<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


50<br />

Iron deficiency causes developmental delay<br />

Demir eksikliği gelişim geriliğine neden oluyor<br />

Child Health and Diseases<br />

Specialist Dr. Fikret İşbilir<br />

If your child constantly lacks appetite, has less<br />

energy than before, gets sick frequently or<br />

looks pale, iron deficiency may be the cause.<br />

Pediatrics Specialist Dr. Fikret İşbilir, Batıgöz<br />

Balçova Surgical Medical Center explained<br />

iron deficiency in children. Stating that iron<br />

deficiency is one of the most common causes of<br />

anemia in children, Uzm. Dr. Fikret İşbilir said,<br />

“Iron is an important mineral that plays a role<br />

in many vital functions from brain functions<br />

to the immune system, and if its deficiency is<br />

not treated, it can lead to consequences up to<br />

developmental retardation.”<br />

Obstacle to healthy growth<br />

“Iron deficiency is one of the most common causes<br />

of anemia in children. Iron is a mineral involved in the<br />

formation of red blood cells in the body and is important<br />

for many vital functions. However, children are at risk of<br />

iron deficiency as a result of inadequate iron intake or<br />

inadequate absorption of iron.<br />

Çocuğunuz sürekli iştahsızsa, enerjisi<br />

eskisinden düşükse, sık hasta oluyorsa veya<br />

solgun -görünüyorsa nedeni demir eksikliği<br />

olabilir. Batıgöz Balçova Cerrahi Tıp Merkezi<br />

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Fikret<br />

İşbilir, çocuklarda demir eksikliğini anlattı.<br />

Demir eksikliğinin çocuklarda kansızlığa yol<br />

açan en yaygın nedenlerden biri olduğunu<br />

ileten Uzm. Dr. Fikret İşbilir, “Demir, beyin<br />

fonksiyonlarından bağışıklık sistemine birçok<br />

hayati işlevde rolü olan önemli bir mineraldir<br />

ve eksikliği tedavi edilmezse gelişim geriliğine<br />

varan sonuçlara yol açabilir” diye konuştu.<br />

Sağlıklı büyümeye engel<br />

“Demir eksikliği çocuklarda en sık görülen kansızlık<br />

nedenlerinden biridir. Demir, vücutta kırmızı kan<br />

hücrelerinin oluşumunda görev alan bir mineraldir ve<br />

birçok hayati işlevin yerine getirilmesi için önemlidir.<br />

Ancak, yetersiz demir alımı veya alınan demirin yetersiz<br />

emilimi sonucunda çocuklar demir eksikliği riskiyle karşı<br />

karşıya kalır.<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


51<br />

Iron deficiency can hinder children’s healthy growth.<br />

Since iron is a mineral that plays a role in many<br />

vital functions from brain function to the immune<br />

system, if iron deficiency is not treated, it can lead to<br />

developmental delay. It is of great importance that<br />

parents observe their children well and consult their<br />

doctors immediately when they notice a symptom,<br />

even if there is no symptom, it is of great importance<br />

that they do not interrupt the routine examinations<br />

of their children. Iron deficiency anemia can cause low<br />

energy and constant fatigue in children. If you notice<br />

a significant drop in your child’s energy level, it is<br />

recommended to have their iron levels checked.”<br />

Causes loss of appetite<br />

“Iron deficiency in children can cause discoloration of the<br />

face and lips. In addition, children with iron deficiency<br />

often lose their appetite. Therefore, it may be advisable<br />

to encourage them to regularly consume iron-rich foods<br />

(red meat, chicken, fish, dried fruits, legumes, green<br />

leafy vegetables, etc.) in combination with treatment.<br />

Iron deficiency in children can also make them more<br />

vulnerable to infections. As a result, they may get sick<br />

much more often.”<br />

Fast food should not be consumed<br />

“One of the most important points in the prevention and<br />

treatment of iron deficiency in children is to establish<br />

a balanced nutrition program for your child and to<br />

encourage your child to follow this program. It should be<br />

ensured that children prefer natural and nutritious foods<br />

instead of fast food, sugary snacks and convenience<br />

foods as much as possible. In addition, foods containing<br />

vitamin C can be included in the diet as they will increase<br />

iron absorption. Iron supplements should only be used<br />

as prescribed and recommended by your doctor. Iron<br />

deficiency can be diagnosed and treated early with<br />

routine examinations and tests.”<br />

Demir eksikliği, çocukların sağlıklı büyümesini<br />

engelleyebilir. Demir, beyin fonksiyonlarından bağışıklık<br />

sistemine birçok hayati işlevde rolü olan bir mineral<br />

olduğundan eksikliği tedavi edilmezse gelişim geriliğine<br />

varan sonuçlar doğabilir. Ebeveynlerin çocuklarını<br />

iyi gözlemleyerek bir belirti fark ettiklerinde hemen<br />

doktorlarına müracaat etmeleri, bir belirti olmasa bile<br />

çocuklarının rutin muayenelerini aksatmamaları büyük<br />

önem taşır. Demir eksikliği anemisi, çocuklarda enerji<br />

düşüklüğüne ve sürekli bir yorgunluk haline neden<br />

olabilir. Çocuğunuzun enerji seviyesinde belirgin bir<br />

düşüş fark ederseniz, demir düzeyini kontrol ettirmeniz<br />

önerilir.”<br />

İştahsızlığa neden oluyor<br />

“Çocuklarda demir eksikliği yüzde ve dudaklarda renk<br />

değişikliğine yol açabilir. Ayrıca demir eksikliği olan<br />

çocuklar genellikle iştahlarını kaybeder. Bu nedenle<br />

tedaviye kombine olarak demir açısından zengin gıdaları<br />

(kırmızı et, tavuk, balık, kuru meyveler, baklagiller,<br />

yeşil yapraklı sebzeler vb.) düzenli olarak tüketmelerini<br />

teşvik etmek önerilebilir. Ayrıca çocuklarda demir<br />

eksikliği onları enfeksiyonlara karşı daha savunmasız<br />

hale de getirebilir. Buna bağlı olarak çok daha sık<br />

hastalanabilirler.”<br />

Fast Food tüketilmemeli<br />

“Çocuklarda demir eksikliğinin önlenmesi ve tedavi<br />

edilmesinde en önemli noktalardan biri çocuğunuz<br />

için dengeli bir beslenme programı oluşturulması<br />

ve ebeveynin çocuğu bu programa teşvik etmesidir.<br />

Çocukların mümkün olduğunca fast food, şekerli<br />

atıştırmalıklar ve hazır gıdalar yerine doğal ve besleyici<br />

gıdaları tercih etmeleri sağlanmalıdır. Ayrıca demir<br />

emilimini artıracağından C vitamini içeren gıdalar da<br />

beslenme programına dahil edilebilir. Demir takviyesi<br />

yalnızca doktorunuzun reçetelendirmesi ile ve önerdiği<br />

şekilde kullanılmalıdır. Demir eksikliği rutin muayene<br />

ve tetkiklerle erken dönemde tanılanabilir ve tedavi<br />

edilebilir.”


54<br />

AstraZeneca’s 25-Year Contribution to the Turkish Economy: 200 Billion TL!<br />

AstraZeneca’nın Türkiye Ekonomisine 25 Yıllık Katkısı: 200 Milyar TL!<br />

AstraZeneca Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü Erdal Kiraz AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Ecz. Serkan Barış<br />

AstraZeneca Türkiye <strong>Medikal</strong> Direktörü Dr. Deniz Ertürk Erem<br />

AstraZeneca Türkiye published a report<br />

revealing its impact in Türkiye on its 25th<br />

anniversary. According to the report, the<br />

total GDP impact of the company for 25 years<br />

reached 195 billion TL, while each employment<br />

of one person supported 11 jobs in the<br />

economy.<br />

“AstraZeneca’s Impact on Türkiye” Report was shared<br />

with the public as part of the 25th anniversary<br />

celebrations. According to the report, which includes<br />

striking data and figures, AstraZeneca’s direct<br />

contribution to Türkiye’s gross domestic product (GDP)<br />

as of 2023 is 4.6 billion TL, while it also reveals a similar<br />

economic impact spread across different sectors. The<br />

real value of AstraZeneca’s direct GDP contribution to<br />

Türkiye during its 25 years of operation was realized<br />

at the level of 78 billion TL, while the real value of its<br />

total GDP contribution for 25 years with indirect and<br />

triggered effects was 195 billion TL.<br />

With more than 500 employees, AstraZeneca provides<br />

employment corresponding to 1 percent of the<br />

employment in the Turkish pharmaceutical industry.<br />

Supporting a total employment of 6,270 people through<br />

multiplier effects realized in the value chain, the<br />

AstraZeneca Türkiye, 25. yıl dönümünde<br />

Türkiye’deki etkilerini ortaya koyan bir rapor<br />

yayınladı. Rapora göre, şirketin 25 yıllık toplam<br />

GSYH etkisi 195 milyar TL’ye ulaşırken her bir<br />

kişilik istihdam, ekonomide 11 kişilik istihdamı<br />

destekledi.<br />

“AstraZeneca’nın Türkiye’ye Etkileri” Raporu, 25. yıl<br />

dönümü kutlamaları kapsamında kamuoyu ile paylaşıldı.<br />

Çarpıcı verilerin ve rakamların yer aldığı rapora göre<br />

AstraZeneca’nın 2023 itibarıyla Türkiye gayri safi yurtiçi<br />

hasılasına (GSYH) doğrudan katkısı 4,6 milyar TL olurken<br />

benzer ölçüde farklı sektörlere yayılan bir ekonomik<br />

etkiyi de ortaya çıkarıyor. AstraZeneca’nın 25 yıllık<br />

faaliyet sürecinde Türkiye’ye doğrudan GSYH katkısının<br />

reel değeri ise 78 milyar TL düzeyinde gerçekleşirken<br />

dolaylı ve tetiklenen etkiler ile 25 yıllık toplam GSYH<br />

katkısının reel değeri 195 milyar TL oldu.<br />

AstraZeneca, 500’ü aşkın çalışanı ile Türkiye ilaç sektörü<br />

istihdamının yüzde 1’ine karşılık gelen bir istihdam<br />

sağlıyor. Değer zincirinde gerçekleşen çarpan etkileri<br />

ile toplam 6 bin 270 kişilik istihdama destek veren<br />

şirket, Türkiye’de ilaç ve sağlık sektörünün kapasitesinin<br />

geliştirilmesine katkı sağlamaya devam ediyor.<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


55<br />

company continues to contribute to the development of<br />

the capacity of the pharmaceutical and healthcare sector<br />

in Türkiye. One job created by AstraZeneca supports 11<br />

jobs across the economy.<br />

More than 1 billion TL investment in clinical<br />

trials since 2020<br />

According to the report, AstraZeneca, the company that<br />

initiated the highest number of clinical trials in Türkiye in<br />

2022 and 2023, is conducting 90 active clinical research<br />

studies with a clinical research team of approximately<br />

100 people. AstraZeneca has realized a significant<br />

increase in clinical research investments since 2020 and<br />

increased its total investment amount to 1.1 billion TL.<br />

Studies in the field of oncology constitute 65 percent<br />

of the clinical research conducted by AstraZeneca in our<br />

country.<br />

Moving the production of pharmaceuticals<br />

to Türkiye<br />

On the other hand, AstraZeneca also draws attention<br />

with its localization efforts in Türkiye. According to<br />

the information in the report, AstraZeneca Türkiye has<br />

also decided to localize its products with a total annual<br />

sales volume of TL 2.6 billion, which corresponds to 85<br />

percent of its annual box sales volume. AstraZeneca<br />

has taken important steps to localize production by<br />

making agreements with two major local pharmaceutical<br />

manufacturers in Türkiye and has enabled the<br />

production of 8 drugs to be moved to Türkiye since<br />

2020.<br />

Scientific collaborations and social impact<br />

studies are among its priorities<br />

AstraZeneca, which collaborates with specialty<br />

associations and opinion leaders in the field of health in<br />

order to increase its contribution to Türkiye’s scientific<br />

knowledge production, has invested more than 13<br />

million TL in the last 5 years in scientific collaborations in<br />

Türkiye. AstraZeneca Türkiye, which has been involved in<br />

more than 100 social impact projects in the last 10 years,<br />

has invested 160 million TL in real value in social impact<br />

studies in the last 10 years. In the last 10 years, the<br />

company donated approximately 100 million TL to many<br />

institutions, especially health institutions and schools.<br />

“We have invested more than 10 billion dollars<br />

in R&D globally”<br />

Delivering a speech at the 25th anniversary launch of the<br />

“AstraZeneca’s Impact on Türkiye” Report, Pharm. Serkan<br />

Barış, Country President, AstraZeneca Türkiye pointed<br />

out that they are one of the world’s leading innovative<br />

and research-based pharmaceutical companies with<br />

an annual healthcare volume of more than 45 billion<br />

dollars and said, “We continue to grow steadily every<br />

year with the strength we derive from our deep-rooted<br />

experience. 2023 was another year in which our longterm<br />

growth strategy was successfully implemented<br />

AstraZeneca’nın sağladığı 1 kişilik istihdam, ekonomi<br />

genelinde 11 kişilik istihdamı destekliyor.<br />

Klinik çalışmalara 2020 yılından bu yana<br />

1 milyar TL’den fazla yatırım<br />

Rapora göre ülkemizde 2022 ve 2023 yıllarında en fazla<br />

klinik araştırma başlatan şirket olan AstraZeneca,<br />

yaklaşık 100 kişilik klinik araştırma ekibiyle 90 aktif<br />

klinik araştırma çalışması sürdürüyor. AstraZeneca 2020<br />

yılından bu yana klinik araştırma yatırımlarında ciddi bir<br />

artış gerçekleştirdi ve toplam yatırım tutarını 1,1 milyar<br />

TL’ye çıkardı. AstraZeneca’nın ülkemizde sürdürdüğü<br />

klinik araştırmaların yüzde 65’ini onkoloji alanındaki<br />

çalışmalar oluşturuyor.<br />

İlaçların üretimini Türkiye’ye taşıyor<br />

Öte yandan AstraZeneca Türkiye’deki yerelleşme<br />

çalışmaları ile de dikkat çekiyor. Raporda yer alan<br />

bilgilere göre AstraZeneca Türkiye’nin toplam yıllık satış<br />

hacmi 2,6 milyar TL olan ve yıllık kutu satış hacminin<br />

yüzde 85’ine denk gelen ürünleri için de yerelleştirme<br />

kararı bulunuyor. AstraZeneca, Türkiye’nin iki büyük<br />

yerel ilaç üreticisi ile anlaşmalar yaparak üretimi<br />

yerelleştirecek önemli adımlar attı ve 2020 yılından bu<br />

yana 8 ilacın üretiminin Türkiye’ye taşınmasını sağladı.<br />

Bilimsel iş birlikleri ve sosyal etki çalışmaları<br />

öncelikleri arasında<br />

Türkiye’nin bilimsel bilgi üretimine katkılarını artırmak<br />

üzere uzmanlık dernekleri ve sağlık alanında fikir<br />

liderleri ile iş birlikleri gerçekleştiren AstraZeneca’nın<br />

ülkemizdeki bilimsel iş birliklerine son 5 yılda yaptığı<br />

yatırımların reel değeri ise 13 milyon TL’nin üzerine çıktı.<br />

Son 10 yılda 100’den fazla sosyal etki projesine dâhil olan<br />

AstraZeneca Türkiye, sosyal etki çalışmalarına da son 10<br />

yılda reel değeri 160 milyon TL düzeyinde yatırımlar yaptı.<br />

Şirket son 10 yılda sağlık kuruluşları ve okullar başta<br />

olmak üzere birçok kuruma yaklaşık 100 milyon TL bağış<br />

yaptı.<br />

“AR-GE’ye global çapta 10 milyar dolardan<br />

fazla yatırım yaptık”<br />

25. yıl dönümü kapsamında hazırlanan “AstraZeneca’nın<br />

Türkiye’ye Etkileri” Raporu’nun tanıtım toplantısında<br />

konuşan AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Ecz. Serkan<br />

Barış, yılda 45 milyar dolardan fazla sağlık hizmeti hacmi<br />

ile dünyanın önde gelen yenilikçi ve araştırmacı ilaç<br />

şirketlerinden biri olduklarına dikkat çekerek, “Köklü<br />

deneyimimizden aldığımız güç ile her yıl istikrarlı bir<br />

şekilde büyümemizi sürdürüyoruz. 2023 yılı da uzun<br />

vadeli büyüme stratejimizin başarıyla uygulandığı, yerel<br />

ve global çapta güçlü performansımızın devam ettiği bir<br />

yıl oldu. Bu başarımızın ardında kurum DNA’mız olan<br />

AR-GE’ye verdiğimiz önemin katkısı yadsınamaz. Nitekim<br />

sadece geçen yıl global olarak AR-GE’ye yaklaşık 11<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


56<br />

and our strong performance continued both locally and<br />

globally. The contribution of the importance we attach<br />

to R&D, which is our corporate DNA, to this success<br />

is undeniable. In fact, last year alone, we invested<br />

approximately 11 billion dollars in R&D globally. As<br />

of the end of 2023, we worked relentlessly to make<br />

a meaningful difference in the lives of patients with<br />

our nearly 90 thousand expert staff worldwide. As we<br />

continue our activities, we also collaborate to develop<br />

programs that address the needs of society. In this<br />

context, we have reached more than 66 million people<br />

with programs we support in areas such as health<br />

screening and health literacy.”<br />

“We are a solution partner in the healthcare<br />

ecosystem beyond a pharmaceutical company”<br />

Stating that they work with determination to improve<br />

health outcomes in Türkiye as they do globally, Barış<br />

said, “Türkiye is a very important country in our global<br />

and regional structure. We are one of the largest<br />

international pharmaceutical companies in Türkiye.<br />

In our country, we provide services in line with our<br />

treatment areas and geographically in 29 regions<br />

with our staff of more than 500 people. More than<br />

being a part of the healthcare ecosystem, we are a<br />

solution partner in this ecosystem. While improving<br />

health outcomes with our powerful medicines, we also<br />

take an active role with our stakeholders to improve<br />

healthcare processes. As a result of this approach, our<br />

value chain has a very wide impact in the healthcare<br />

sector. In Türkiye, our products reach 28,000 pharmacies<br />

and more than 2,000 hospitals through approximately<br />

35 pharmaceutical warehouses and more than 200<br />

pharmaceutical warehouse branches. In addition, with<br />

our scientific collaborations and other projects, we<br />

have collaborated with 215 physicians and healthcare<br />

professionals associations, 13 patient associations, 6<br />

sector associations and 39 other non-governmental<br />

organizations.”<br />

“Sustainable health system is possible with the<br />

cooperation of stakeholders”<br />

Indicating that AstraZeneca believes that a healthier<br />

society and a sustainable health system can be possible<br />

with the cooperation of stakeholders, Dr. Deniz Ertürk<br />

Erem, Medical Director at AstraZeneca Türkiye, said: “We<br />

support many studies that support innovative solutions<br />

in the health ecosystem of our country, especially<br />

universities and physician associations. In the field of<br />

innovative solutions, we also support projects that aim<br />

to integrate artificial intelligence into disease diagnosis<br />

and follow-up processes and thus contribute to<br />

improving disease management. In this context, we aim<br />

for our country to set an example with digital solutions<br />

in the diagnosis and follow-up processes of heart failure<br />

in the AstraZeneca Middle East and Africa Region, to<br />

which AstraZeneca Türkiye is affiliated. For this purpose,<br />

we support scientific research projects of physician<br />

milyar dolar yatırım yaptık. 2023 sonu itibarıyla dünya<br />

genelinde 90 bine yakın uzman kadromuz ile hastaların<br />

yaşamında anlamlı farklar oluşturmak için durmaksızın<br />

çalıştık. Faaliyetlerimizi sürdürürken toplumun<br />

ihtiyaçlarına yönelik programların geliştirilmesi<br />

için de iş birlikleri gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda<br />

sağlık taraması ve sağlık okuryazarlığı gibi alanlarda<br />

desteklediğimiz programlar ile 66 milyondan fazla kişiye<br />

ulaştık.” dedi.<br />

“Bir ilaç şirketinin ötesinde sağlık<br />

ekosisteminde bir çözüm ortağıyız”<br />

Küresel çapta olduğu gibi Türkiye’de de sağlık<br />

sonuçlarını iyileştirmek için azimle çalıştıklarını<br />

söyleyen Barış, “Türkiye küresel ve bölgesel<br />

yapılanmamız içerisinde çok önemli bir ülke. Türkiye’de<br />

uluslararası ilaç şirketleri arasında en büyüklerden<br />

biriyiz. Ülkemizde 500 kişiyi aşkın çalışan kadromuz<br />

ile tedavi alanlarımız doğrultusunda ve coğrafi olarak<br />

29 bölgedeki yapılanmamızla hizmet veriyoruz.<br />

Sağlık ekosisteminin bir parçası olmaktan öte, bu<br />

ekosistemde bir çözüm ortağıyız. Sağlık sonuçlarını<br />

güçlü ilaçlarımızla iyileştirirken, sağlık hizmetleri<br />

süreçlerinin de gelişimi için paydaşlarımızla birlikte aktif<br />

rol alıyoruz. Bu yaklaşımımız neticesinde değer zincirimiz<br />

sağlık sektöründe çok geniş bir etki alanına sahiptir.<br />

Türkiye’deki ürünlerimiz yaklaşık 35 ecza deposu ve<br />

200’den fazla ecza deposu şubesi ile 28.000 eczane ve<br />

2.000’den fazla hastane ile sağlığın hizmetine ulaşıyor.<br />

Ayrıca bilimsel iş birlikleri ve diğer projelerimizle<br />

bugüne kadar 215 hekim ve sağlık çalışanı derneği, 13<br />

hasta derneği, 6 sektör derneği ve 39 diğer sivil toplum<br />

kuruluşuyla iş birliği yaptık.” şeklinde konuştu.<br />

“Sürdürülebilir sağlık sistemi paydaşların iş<br />

birliği ile mümkün”<br />

AstraZeneca olarak daha sağlıklı bir toplum ve<br />

sürdürülebilir bir sağlık sisteminin paydaşların iş<br />

birliği ile mümkün olabileceğine inandıklarını aktaran<br />

AstraZeneca Türkiye <strong>Medikal</strong> Direktörü Dr. Deniz Ertürk<br />

Erem ise “Üniversiteler ve hekim dernekleri başta olmak<br />

üzere ülkemiz sağlık ekosisteminde yenilikçi çözümleri<br />

destekleyen pek çok çalışmaya destek sağlıyoruz.<br />

Yenilikçi çözümler alanında yapay zekânın hastalık tanısı<br />

ve takip süreçlerine entegrasyonunu hedefleyen ve bu<br />

sayede hastalık yönetimini iyileştirmeye katkı sağlayan<br />

projelere de destek sağlıyoruz. Bu kapsamda kalp<br />

yetersizliğinin tanısı ve takip süreçlerinde ülkemizin<br />

AstraZeneca Türkiye’nin de bağlı bulunduğu AstraZeneca<br />

Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’nde dijital çözümler ile örnek<br />

olmasını hedefliyoruz. Bunun için de hekim dernekleri<br />

ve üniversitelerin bilimsel araştırma projelerini<br />

destekliyoruz. Ayrıca Türkiye genelinde birçok merkez<br />

ile iş birliği yaparak, gerçek yaşam verisi üretmek ve<br />

üretilmesine destek olmak üzere çalışmalar yapıyoruz.<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


57<br />

associations and universities. We also collaborate with<br />

many centers across Türkiye to produce and support the<br />

production of real life data. In the last 5 years, we have<br />

contributed to the production of over 20 real-life data in<br />

many disease areas such as heart failure, chronic kidney<br />

disease, asthma and lung cancer.”<br />

“We work to produce solutions to social<br />

problems”<br />

In his speech, Erdal Kiraz, Corporate Affairs Director at<br />

AstraZeneca Türkiye, emphasized that AstraZeneca is<br />

not only limited to developing medicines and providing<br />

them to the service of health, but also works to find<br />

solutions to social problems: “AstraZeneca’s work in<br />

the field of social impact includes focus areas such as<br />

access to health, education, improving health literacy,<br />

solving social needs in disasters and other emergencies,<br />

diversity and inclusion, and managing environmental<br />

impacts. On the other hand, we are also working to<br />

facilitate access to primary health care services and to<br />

support the dissemination of activities such as public<br />

health awareness raising and screening. In this context,<br />

we recently donated a mobile health center to the<br />

Ministry of Health in February. The mobile health center,<br />

which has an X-ray room, laboratory, pulmonary function<br />

test devices, emergency stretcher and other basic<br />

necessary devices that enable doctors to provide primary<br />

healthcare services, will support the facilitation of access<br />

to healthcare throughout Türkiye in line with the needs<br />

and priorities of the ministry. As AstraZeneca, we have<br />

gone beyond being a pharmaceutical manufacturer and<br />

become a solution partner in the healthcare ecosystem.<br />

I believe we will continue to increase our impact in the<br />

future.”<br />

Son 5 yılda kalp yetersizliği, kronik böbrek hastalığı,<br />

astım, akciğer kanseri gibi pek çok hastalık alanında<br />

20’nin üzerinde gerçek yaşam verisi yapılmasına katkıda<br />

bulunduk.” dedi.<br />

“Toplumsal sorunlara çözümler üretmek için<br />

çalışıyoruz”<br />

Konuşmasında AstraZeneca olarak sadece ilaç geliştirme<br />

ve sağlığın hizmetine sunmakla sınırlı kalmayıp aynı<br />

zamanda toplumsal sorunlara çözümler üretmek için de<br />

çalıştıklarını vurgulayan AstraZeneca Türkiye Kurumsal<br />

İlişkiler Direktörü Erdal Kiraz da şunları söyledi:<br />

“AstraZeneca’nın sosyal etki alanındaki çalışmaları,<br />

sağlığa erişim, eğitim, sağlık okuryazarlığının<br />

geliştirilmesi, afet ve diğer acil durumlarda toplumsal<br />

ihtiyaçların çözümü, çeşitlilik ve kapsayıcılık ve çevresel<br />

etkilerin yönetimi gibi odak alanlarını içeriyor. Diğer<br />

yandan birinci basamak sağlık hizmetlerine erişimin<br />

kolaylaştırılması, halk sağlığına ilişkin bilinçlendirme<br />

ve tarama gibi faaliyetlerin yaygınlaştırılmasına destek<br />

vermek amacıyla da çalışmalar yapıyoruz. Bu kapsamda<br />

son olarak şubat ayında Sağlık Bakanlığı’na mobil sağlık<br />

merkezi bağışladık. Röntgen odası, laboratuvar, solunum<br />

fonksiyon test cihazları, acil durum sedyesi ve doktorların<br />

birinci basamak sağlık hizmeti vermesini sağlayan<br />

diğer temel gerekli cihazlara sahip olan mobil sağlık<br />

merkezi bakanlığın ihtiyaç ve öncelikleri doğrultusunda<br />

tüm Türkiye’de sağlığa erişimin kolaylaştırılmasına<br />

destek olacak. AstraZeneca olarak, ilaç üreticisi olmanın<br />

ötesine geçerek, sağlık ekosisteminde bir çözüm ortağı<br />

olduk. Bundan sonra da etkilerimizi artırarak devam<br />

edeceğimize inanıyorum.”<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


58<br />

Barkın Peçen named GSK Türkiye Digital and Technology Director<br />

GSK Türkiye, which raises successful leaders<br />

with its Development and Talent Management<br />

strategies, continues to strengthen its<br />

organizational structure and Leadership Team<br />

with new appointments.<br />

In this context, Barkın Peçen, who currently serves as<br />

Business Intelligence Department Leader in GSK Türkiye<br />

Team, was appointed as Digital and Technology Director<br />

of GSK Türkiye as of June 1, <strong>2024</strong>.<br />

Barkın Peçen, who started his career in the<br />

pharmaceutical industry and has nearly 14 years of<br />

experience in different roles in functions such as finance,<br />

sales, marketing and business excellence, completed his<br />

undergraduate education in Mechanical Engineering at<br />

Koç University and his master’s degree in Economics &<br />

Finance at Boğaziçi University.<br />

Mr. Peçen joined GSK in 2017 as Marketing Product<br />

Manager, after which he assumed the roles of Customer<br />

Engagement Manager and Business Intelligence<br />

Department Leader, respectively. Throughout 2023, in<br />

addition to his current responsibilities, he served as PMO<br />

within the Leadership Team.<br />

GSK Türkiye Dijital ve Teknoloji Direktörü Barkın Peçen oldu<br />

Gelişim ve Yetenek Yönetimi stratejileriyle başarılı liderler yetiştiren GSK Türkiye, organizasyon yapısını ve Liderlik Ekibini<br />

gerçekleştirdiği yeni atamalarla güçlendirmeye devam ediyor.<br />

Bu kapsamda GSK Türkiye Ekibi’nde hâlihazırda İş Zekâsı Departman Lideri olarak görev yapan Barkın Peçen, 1 Haziran <strong>2024</strong><br />

tarihi itibarıyla GSK Türkiye Dijital ve Teknoloji Direktörü olarak atandı.<br />

İş hayatına ilaç sektöründe başlayan ve finans, satış, pazarlama ve iş mükemmeliyeti gibi fonksiyonlarda farklı görevlerde 14<br />

yıla yakın deneyime sahip olan Barkın Peçen, üniversite eğitimini Koç Üniversitesi Makina Mühendisliği bölümünde, yüksek<br />

lisansını Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi & Finans bölümünde tamamladı.<br />

GSK’ya 2017 yılında Pazarlama Ürün Müdürü olarak katılan Peçen, bu görevin ardından sırasıyla Müşteri Etkileşim Müdürü ve<br />

İş Zekâsı Departman Lideri rollerini üstlendi. 2023 yılı boyunca mevcut sorumluluklarının yanında Liderlik Ekibi bünyesinde<br />

PMO olarak yer aldı.<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


60<br />

Beware if your<br />

face and arms are<br />

swollen!<br />

Thoracic Surgery Specialist Prof.<br />

Dr. Özkan Demirhan<br />

Yüzünüz ve<br />

kollarınız şişiyorsa<br />

dikkat!<br />

Thymoma is a rare type of cancer and is usually<br />

discovered by chance. However, thymoma can<br />

sometimes present with symptoms such as<br />

shortness of breath, chest pain, hoarseness,<br />

difficulty swallowing, swelling of the face and<br />

arms. So how does thymoma give symptoms?<br />

How does the diagnosis and treatment process<br />

take place? Thoracic Surgery Specialist Prof.<br />

Dr. Özkan Demirhan explained all you need to<br />

know.<br />

Thoracic Surgery Specialist Prof. Dr. Özkan Demirhan<br />

said, “Thymoma is a rare type of cancer that usually<br />

originates from the thymus gland and grows slowly<br />

around it. The thymus gland is the production site<br />

of T lymphocytes, which are an important part of the<br />

immune system until adolescence. It starts to shrink<br />

towards puberty and loses its function over time.”<br />

Timoma, nadir görülen bir kanser türüdür ve<br />

genelde tesadüfen fark edilir. Ancak Timoma<br />

bazen de nefes darlığı, göğüs ağrısı, ses<br />

kısıklığı, yutma güçlüğü, yüz ve kolda şişme<br />

gibi belirtilerle ortaya çıkabilir. Peki Timoma<br />

nasıl belirti verir? Teşhis ve tedavil süreci nasıl<br />

gerçekleşir? Tüm bilinmesi gerekenleri Göğüs<br />

Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Özkan Demirhan<br />

anlattı.<br />

Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Özkan<br />

Demirhan,”Timoma genellikle timus bezinden<br />

kaynaklanarak etrafına doğru, yavaş büyüyen ve nadir<br />

görülen bir kanser türüdür. Timus bezi ergenlik<br />

dönemine kadar bağışıklık sisteminin önemli bir parçası<br />

olan T lenfositlerinin yapım yeridir ve gelişmesini sağlar.<br />

Ergenliğe doğru küçülmeye başlar ve zamanla işlevini<br />

kaybeder.” dedi.<br />

Timoma belirtileri nelerdir, nasıl ortaya çıkar?<br />

Timomanın belirtilerine değinen Dr. Özkan<br />

Demirhan,”Timomalar çoğu zaman belirti vermez<br />

ancak büyümeye başlayınca öksürük, göğüs ağrısı, ses<br />

kısıklığı, yutma güçlüğü, nefes darlığı, iştahsızlık gibi<br />

belirtiler verirler. Nadir durumlarda deri döküntüsü ve<br />

kansızlık gibi belirtiler de görülebilir. Bazı durumlarda<br />

yine nadiren vena kavaya (SVC) yani kol ve kafanın<br />

toplardamarlarının birleşerek kalbe döküldüğü damara<br />

baskı yaparak Superior Vena Cava Sendromuna (SVCS)<br />

neden olabilir. SVCS durumunda boyun, göğüs ve<br />

yüzde şişlik oluşur ve vücudun üst tarafındaki görünür<br />

damarlar şişer. Bu tabloya baş ağrısı ve baş dönmesi<br />

gibi belirtiler de eşlik eder. Bağışıklık sisteminin kendi<br />

kendine saldırması sonucu oluşan miyasteni gravis,<br />

kırmızı hücre aplazisi, hipogamaglobulinemi, lupus,<br />

polimiyozit, ülseratif kolit, romatoid artrit, Sjogren<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>


62<br />

What are the symptoms of thymoma, how does<br />

it occur?<br />

Referring to the symptoms of thymoma, Dr. Özkan<br />

Demirhan said, “Thymomas do not give symptoms<br />

most of the time, but when they start to grow, they<br />

give symptoms such as cough, chest pain, hoarseness,<br />

difficulty swallowing, shortness of breath, loss of<br />

appetite. In rare cases, symptoms such as skin rash and<br />

anemia may also be seen. In some cases, it can also<br />

rarely cause Superior Vena Cava Syndrome (SVCS) by<br />

pressing on the superior vena cava (SVC), the vein where<br />

the veins of the arm and head join and drain into the<br />

heart. SVCS causes swelling of the neck, chest and face<br />

and swelling of the visible veins in the upper body. This<br />

is accompanied by symptoms such as headache and<br />

dizziness. Immune system diseases such as myasthenia<br />

gravis, red cell aplasia, hypogammaglobulinemia, lupus,<br />

polymyositis, ulcerative colitis, rheumatoid arthritis,<br />

Sjogren’s syndrome, sarcoidosis and scleroderma, which<br />

are caused by the immune system attacking itself, may<br />

also be linked to thymoma.”<br />

How is thymoma diagnosed?<br />

Prof. Dr. Özkan Demirhan, who also mentioned the<br />

diagnostic methods and treatment options of thymoma,<br />

said, “Thymoma is usually detected incidentally when<br />

screening or control is performed for other reasons.<br />

For the diagnosis and staging of thymoma, Computed<br />

Tomography (CT), Magnetic Resonance (MR) and PET<br />

CT are used to determine the extent of the disease, the<br />

spread of the tumor to nearby tissues and the cell type.<br />

Cell type determination must be performed in advanced<br />

tumors for diagnosis. Sometimes it can be confused with<br />

a disease other than thymoma. Sufficient material must<br />

be taken for biopsy and definitive diagnosis.”<br />

How is thymoma treated?<br />

Informing about the treatment options of thymoma,<br />

Dr. Demirhan said, “Treatment options in thymoma<br />

are determined according to the stages of the disease.<br />

Thymoma has 4 stages. In stage 1, the tumor is limited<br />

within a capsule. In stage 2, the tumor invades the<br />

capsule. In stage 3, the thymoma extends beyond the<br />

capsule to the trachea, lung, veins and heart. In stage<br />

4, thymoma spreads to distant organs. Stage 1 and<br />

2 thymomas are surgically removed and the patient<br />

does not usually need oncologic procedures such as<br />

chemotherapy or radiotherapy. Since stage 3 thymomas<br />

are usually tumors that have spread to surrounding<br />

tissues, the spread of the tumor in the surrounding<br />

tissues is first regressed with chemotherapy and<br />

radiotherapy, and then the tumor is surgically removed.<br />

Oncologic procedures are continued after surgery. Stage<br />

4 thymomas are not suitable for surgery because they<br />

have spread to surrounding organs and only oncologic<br />

procedures are applied. As with other types of cancer, it<br />

is important to detect thymoma at an early stage and the<br />

primary treatment for early stage diseases is surgery.”<br />

Sendromu, sarkoidoz ve skleroderma gibi bağışıklık<br />

sistemi hastalıkları da timoma bağlantılı olabilir.”<br />

şeklinde bilgi verdi.<br />

Timomanın tanısı nasıl konur?<br />

Timomanın teşhis yöntemlerine ve tedavi seçeneklerine<br />

de değinen Prof. Dr. Özkan Demirhan, “Timoma genelde<br />

başka nedenlerle tarama veya kontrol yapıldığı zaman<br />

tesadüfen tespit edilir. Timomanın tanısı ve evrelemesi<br />

için Bilgisayarlı Tomografi (BT), Magnetik Rezonans(MR)<br />

ve PET CT ile hastalığın kapsamı, tümörün yakındaki<br />

dokulara yayılım durumu, hücre tipi dikkate alınır.<br />

Tanı için ileri evre tümörlerde mutlaka hücre tipi<br />

tayini yapılmalıdır. Bazen timoma dışı bir hastalıkla ile<br />

karıştırılabilir. Biyopsi için ve kesin tanı için mutlaka<br />

yeterli materyal alınmalıdır.” ifadelerini kullandı.<br />

Timoma nasıl tedavi edilir?<br />

Timomanın tedavi seçeneklerine değinen Dr. Demirhan,<br />

“Timomada tedavi seçenekleri hastalığın evrelerine<br />

göre belirlenir. Timomanın 4 evresi vardır. Evre 1’de<br />

tümör bir kapsül içerisinde sınırlıdır. Evre 2’de tümör<br />

kapsülünü invaze eder. Evre 3’te timoma kapsülü aşarak<br />

nefes borusu, akciğer, damarlar, kalp zarına uzanır.<br />

Evre 4’te timoma uzak organlara yayılım gösterir. 1’inci<br />

ve 2’inci evre timomalar cerrahi yöntemler ile çıkarılır<br />

ve ardından hastaya onkolojik işlemler olan kemoterapi<br />

ya da radyoterapiye genelde gerek duyulmaz. 3’üncü<br />

evre timomalar genellikle çevre dokulara yayılım yapmış<br />

tümörler oldukları için önce kemoterapi ve radyoterapi ile<br />

tümörün çevre dokulardaki yayılımı geriletilir, ardından<br />

da tümör cerrahi tedavi ile çıkarılır. Ameliyat sonrası<br />

onkolojik işlemler uygulanmaya devam edilir. 4’üncü<br />

evre timomalarda çevre organlara yayılım olduğu için<br />

cerrahiye uygun değildir ve sadece onkolojik işlemler<br />

uygulanır. Diğer kanser türlerinde olduğu gibi timomanın<br />

da erken evrede tespit edilmesi önemlidir ve erken evre<br />

hastalıklarda birincil tedavisi cerrahidir.” bilgilerini<br />

paylaştı.<br />

<strong>Temmuz</strong> - July <strong>2024</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!