15.09.2022 Views

Prizma 16-17

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.


Üç kol ay adım ile

fon seçimi yapın.

Türkçe, daha fazla bilgi için "Prim Emekliliği

Aylığınız" broşürünü okuyun.

İsteme adresi:

www.ppm.nu

0771-776 776 (İsveççe)

0771-776 807, Cuma günleri saat 10-12

(Türkçe tercümanlık hizmeti vardır).

Premiepensionsmyndigheten


Basta svensklektionen:

'N-tieierna

nıbtıttfıtlVtılt!lbı!tı

Saba\\er

tormen

scın-GER

SA

,.

- tüm kadınların dergisi

;r

Amelia Adamo

dom som bestammer tanker nog ı torsta hand pa sına egna

ıtressen de flesta muslimer/judar/homosexuella ar sakeı

ıyggligt folk det ar emot naturens lagar att manniskor av olika

9.S far barn

tillsammans

:anner ofta

nig jag har

Vem svarar ja och vem artveksam?

- ıo 599 ungdonıar 0111 sin Yardag

hi.s nıcr pa www.levandehistoria.se

en ilska inor

hotat nago

,a grund av hans/hennes religion muslimer gar inte att lita

FxORUbMġ

FxÖĨR

LĞEuVAcħNDĐEu

HĘI}SWT^OORUI}Aă

pa homosexuella ska fa adoptera barn jag ha

blivit utsatt för misshandel pa grund av mitt ursprur

----m::n L<::n hli L<nmnic: mAd ::ll:: n::vc:Att v::r. m::r


İşte sizin seyahat acenteniz

Resecentrum i City

AB

Sveavagen 39 .111 34 Stockholm

Telefon: 08-22 22 90. Fax: 08-22 44 90

Postgiro: 56 32 94 - 8 . Bankgiro: 5670-3671

e-mail: info@resecentrum.se

lnternet: www.resecentrum.se

www.dinler.com

Dinler Hotel Ürgüp ****

Telefon: +90 (O) 384 341 3030

Dinler Hotel Alanya ****

Telefon +90 (O) 242 526 2094

■ ■

HOŞGELDINIZ!

Upplev İSTANBUL

i Stockhol m !

Turkiska specialiteter

Turkiska artister

Levande turkisk musik

Speciell program för

NYARSAFTON

Fira med oss i

ISTANBUL SARAY!

Norrstationsgatan 81 & Gavlegatan 22

Tel: 08-31 86 87

f P6 Radio Sweden


PRlZMA

10 000

e

X

e

m

p

1

a

r

Vi konkurrerar inte,

vi kompletterar

PRlZMA

FranÀochÀmedÀ1998À

SverigesÀendaÀsamhöllsmagasinÀpaÀturkiskaÀ

10À 000ÀexemplarÀ

8À tusenÀexÀdirektÀ iÀ brevladanÀ

Prizma nar

turkar,Àkurder,ÀassyrierÀsomÀ kommerÀfranÀ

TurkietÀsamtÀturkarÀsomÀkommerÀfranÀ

t.ex.ÀIrak,ÀIran,À Bulgarien,ÀMakedonienÀ...À

AnnonseringÀ iÀ Priz¦maÀörÀettÀmycketÀ

lö¯nsamtÀkomplementÀiÀ erÀannonsering.À

Medlem i

SVERIGES

TIDSRIFT R .

PRiZMA ar fackligt, partipolitisk och religiöst

obunden tidning - Utgiven a '< Dilek Yaras

Ansvarig utgivare &À Chefredaktör

DilekÀYarasÀ

Grafisk formgivning

'RÖAĂPţrodw-ţ

Fotograf&redaktör

MuammerÀÖzerÀ

Medverkande iţdetta nummer

HamdiÀÖzyurt,ÀFıratÀAygün,ÀSuatÀOktayÀMateq{i,ÀNilÀGün,À

FethiÀ Parmaksız,À NurdanÀHaznedaroğ´luÀ

İlan sorumlusu: FıratÀAygün:À073- 591 45 88

ISSNÀ

PRiZMA

BoxÀ44067,À100À 73ÀStockmholmÀ

pzriz§ma@chello.seÀ

Te lÀ &ÀfaxÀ

1403-9265À 08 -18 40 69

TryckeriÀ

Grafiska

ııunkten

Her

gününüz

BAYRAM

olsun!

Dilek Yaraş

Derginin son teknik işlemlerini tamamlayıp baskıya

verdiğimiz gün Bayram arifesine denk geldi.

Bu vesileyle ben tüm PRİZMA ekibi adına

Ramazan Bayramınızı kutlayarak, sevdiklerinizle

mutlu, sağlıklı ve huzurlu nice bayramlar geçirmenizi

dilerken sevdiğim bir şiiri paylaşmak istiyorum sizlerle.

Gelecek PRİZMA'da buluşuncaya kadar esen kalın!

Vıl

DUA

Allah'ımÀ

LütfetÀki,ÀgittiğimizÀ herÀyereÀ barışÀgötürebilelim.À

BölücüÀdeğilÀbağdaştırıcıÀbirleştiriciÀolabilelim.À

NefretÀolanÀyereÀsevgiÀ /À yaralanmaÀolanÀyereÀ affed icilik,À

kuşkuÀolanÀyereÀ inanç /À ümitsizlikÀolanÀyereÀ ümitÀ

karanlıkÀolanÀyereÀ aydınlıkÀ

veÀüzüntüÀolanÀyereÀ sevinçÀsaçıcıÀolmayıÀbizeÀ lütfetÀ

***

KusurlarıÀgörenÀdeğil,ÀkusurlarıÀ örtenlerden;À

TeselliÀarayanlardanÀdeğil,ÀteselliÀverenlerden;À

AnlayışÀbekleyenlerdenÀdeğil,ÀanlayışÀgösterenlerden;À

Ya lnızÀ sevilmeyiÀisteyenlerdenÀdeğil,À

sevenlerdenÀolmamızaÀyardımÀetÀ ...À

***

YağmurÀgibiÀ hiçbirÀşeyÀayırtÀ etmeyip,À

aktığıÀherÀyereÀ canlılıkÀbahşedenlerden;À

GüneşÀ gibiÀhiçbirÀ şeyÀayırtÀ etmeyip,À

ışığıylaÀtümÀvarlıklarıÀ aydınlatanlardan;À

ToprakÀgibiÀherÀşeyÀüstüneÀbastığıÀhalde,À

hiçbirÀşeyiniÀesirgemeyip,À

niyetleri niÀherkeseÀverenlerdenÀolmayıÀbizeÀlütfetÀ...À

***

AlanÀellerinÀdeğil,ÀverenÀellerin;À

AffediciÀolduğuÀiçinÀaffed enlerin;À

HakÀileÀdoğan,ÀHakÀileÀyaşayan,ÀHakÀileÀölenlerinÀveÀ

sonsuzÀhayattaÀyenidenÀdoğµanlarınÀsafı naÀkatılmayıÀ

bizeÀ nasipÀeyleÀ...À

Hacı Ahmet Kayhan

lÇİNDEKİL ER

6-7 Dünyayla buluşan bir dengbej - Mehmet Uzun

8- Sanatın Yargısız İnfazı

9- Töre cinayetleri

10- Güle güle gidin, İsveç'te ilk defa

11 - Kitap tanıtımları

12- Ölmedim yaşıyorum - Neşet Ertaj ile röportaj .

12-13- Kısa haberler

14- Elektras Bröder / Entegrasyon Teyze.


Hamdi Özyurt

■■

DUNYAYLA

BULUŞAN

BIR

DENGBEJ*

tock®holm'e yılda en fazla üç-dört defa yolum düşer.

S

Yajşadığım Gotland adasından Stockholm'e gidip

dönÉmek, başka bir ülkeye gidip dönmek gibi bir

şeyđ. Toplam on saat gemi, iki saat de otobüs yolculuğu

oldukça yoruyor insanı. Kışın ortasında Stockholm'e, bu

kez Mehmed Uzun'la görüşmek için gidiyorum. Giderken,

imzalatmak için, kütüphanemde bulunan Mehmed Uzun

kitaplarını da götürüyorum, beş tane kalın kitabı seve seve

yük ediyorum kendime. Bu beş kitap arasında bir tanesi

var ki,Ø okurken bir içdeprem geçirdim, sarsıldım. Bırakıp

geldiğim coğrafyayı ve o coğrafyanın kıymetini ne kadar

az bildiğimi bir kez de o kitap hatırlattı bana. Kitabın

adı, "ÌDicle'nin Yakarışı"Í. Bir kültür haritası, bir sevgi

kılavuzu ...

Stockholm, denizin ve akarsuların adalara böldüğü bir

şehir, adalar birbirine köprülerle bağlı. Köprülerin altındaki

sular, Stockholm'ü pare pare avuLcunda tutan deniz donmuş.

ÜQzerinde gezenler, kayak kayanlar, burguyla buzu delip

balık tutanlar var. Merkezi bir yerde bulunan Hurtigs isimli

bir p°astanede buluşuyoruz

Mehmed Uzun'la.

Mehmed Uzun 1977

yılından bu yana İsveç'te

yaşıyor. Kendisiyle yıllar

önce telefon aracılığıyla

tanışmıştık, ama yüz yüze

ilk defa görüşüyoruz. Şık

giyimli, kibar bir insan;

bakışları zeki, hayat

dolu; sözcükleri tane tane

kullanıyor, karşısındakini

incitmemeye dikkat

ediyor konuşŊurken.*

Hyer zaman sabırsız ve

aceleciyimdir, kitapları

imzalamasını rica ediyorum hemen. Ama o, tam bir romancı

sabrıyla, hiç acele etmeden, önce kitapları alıyor önüne; tek

tek inceliyor kendi kitaplarını, çocuklarıymış gibi şefkatle

okşuyor. SonrÝa ceketinin iç cebinden, Nazilere karşLĝ

savaşmış bir gazeteci olan Torgny Segersted'in anısına,

NorveçĪ 'te kendisine öSdül olarak verilen altın kalemi

çıkarıyor. Kitapların her birine diğerinden farklı sözlerle,

iyi, güzel dileklerini yazıyor ve imzalıyor.

İkimiz de sigara kullanmıyoruz, ama Hurtigs, içinde

sigara içilen, şeh>rin ender kapalı mekanlarından biri. Yine

de içeride fazla sigara dumanı yok, İçerisi fazla kalabalık

da değil. Ortada süt gibi beyaz bir piyano var, büyük

saksılarda kü¸çük palmiye ağaçları, renkli balıklarıyla

kocaman bir akvaryum dipte ... Mehmed Uzun'un üzerinde

Dicle'nin Yakarışı'nın ikinci cildini de bitirmiş olmanın

rah>atlığı var. Roman yazma süresince kendini hapsettiği,

Sigt÷una şehrindeki o eski manastırdan yeni çıkmış, yani

mutlu. Birinci cildi yazarken de, RRuKshagen isimli bir köyde,

dış dünyayla bütün bağlarını keserek kendini izole etmişti,

biliyorum.

Bıro'dan söz ediyoruz biraz; hani şu, her şevbuhe:rk'in*`*`

sonunda, "Başucumaţ birţ tasţ suţ veţ birţ avuçţ kuruţ üzümţ

bırakın,ţ yorganıţüstümeţçekin,ţ kandiliţsöndürünţveţgidin "ţ

gibi gizemli şeylersöyleyenBıro' dan. Dicle'nin Yakarışı 'nın

ilk cildindeki o yoğun anlatımdan, onca dolu sözden sonra,

ikinci ciltte Bıro'nun, bize anlatacak başka neyi kaldığını

soruyorum. İlk cildin, ikinci cildi gerilime hazırladığını

söylüyor Mehmed Uzun. İlk ciltteki sembollerin, nişanların,

işaretlerin; ikinci ciltte ayaklanmalara, katliamlara,

sürgünlere; insanların, kültürlerin kaderlerini belirleyen

olaylara nasıl dönüştüğünü yine Bıro anlatac7ak. Bu kitabın

üzerinde nasıl çalıştığını; nerelerden, ne zorluklarla

materyaller topladığını anlatıyor Mehmed Uzun. Yüzyıllar

boyunca ağır katliamlar geçiren Keldanilere ve Yezidilere

karşı bir vicdan borcu olarak görüyor bu kitabı. Ortadoğu 'da

her milletin, her etnik grubun, her aydının, her bireyin

yapması gereken muhasebenin kendi payına düşen kısmını

bu kitapta yaptığını söylüyor. Kürtler içindeki bazı bağnaz

grupların işlediği suçların özelºeştirisini de kendi boyun

borcu olarak gören yazar Mehmed Uzun, insan Mehmet

Uzun olarak da gözümde

yüceliyor.

Suçtan,suçluluktan,

vicdandan, muhasebeden

konuşurken söz

Uzun'un davalarına geliyor.

Davaları konuşmak,

edebiyat konuşmak gibi

keyifli değil ikimiz için de.

Hakkında açılan beş davadan

dördü kitaplarıyla,

biri ise Diyarbakır'da

yaptığı bir konuşmayla

ilgili. İĹlkel bir zĚihn©iyet,

birçok yazar, aydın insan

gibi, onu da yıllarca

davalarla uğraşmak zorunda bırakıyor. "A-şkţgibiţAyĄdınlıkţ

Ölümţ GibiţKaranlık "ţ isimli romanıyla ilgili mahkemeyi

(_dava gerekçesi: yayın yoluyla bölücülük yapmak)( izlemek

için, AvMrupa 'nın önde gelen yirmi beş yazarı, onunla biri ikte

Türkiye 'ye gidiyor. AvMruĂpa' daki hemen hemen bütün yazar

öSrgütleri, birçok politikacı, birçok devlet ve bilim ad8amı,

desteğini Mehmed Uzun'dan esirgemiyor. Destek amaçlı

deklarasyonda AvMnupa'nın önemli yazar ve aydınlarının

neredeyse tümünün imzası var: Nadine Gordimer, Günter

Grass, Elie Weiesel, Ya4şar Kemal, Zülfü Livaneli, Orhan

(,

Tel:08-31 86 87

PRiZMA


P1amuk, Ahmet Altan, Günter Wfallraff, Homero Aridjis,

Daniella Mitterand ve daha niceleri ... .

Mehmed Uzun mahkemede, kendisine bu davayı

açanları sertçe protesto ediyor. Ona göre sorun, kendisinin

ve kitabının yargılanması değil; sorun, çok doğal olarak,

düşünce ve edebiyatın özgürlüğü sorunudur, bir dilin

kendini ifade edebilme sorunudur, çözülmek istenmeyen

bir azınlıklar sorunudur, hakları savunmanın bölücülük

olmadığını ıs patlama sorunudur ... Davaların tümü beraatle

bitiyor.

Aslında belki de, yıllarca yok sayılan, "buţ dildeţ

edebiyatţ olmaz,ţ ro·manţ yazılamaz "\ţ diyenÌ, insan aklıyla

ve vicdanıyla bağdaşXmayan bir geleneğin;úyıkılmak üzere

çatırdayışının sancılarıydı bu davalar. Mehmed Uzun 'un

romanını kabul etmek, resmi ideolojinin, kendini

yadsıması, en azındanÍ kendini iyice gözden geçiràmesi

anlamına da geliyordu.

Bu davaları açanların, uygarlıkların başlayıp boy attığı

Anadolu gibi kadim ve mübarek toprakların insanına

bir faydası dokunmuyor kuşkusuz. Ama davaların bu

şXekilde sonuçlanmEası, Anadolu insanının, başkaları kadar

hak ettiği demokrasiyi, düşünce özgürlüğünü, barışı ve

aydınlığı gerçekleştireceğini gösteriyor.

"Mehmed Uzun'un romanını kabul

etmek, resmi ideolojinin kendini

yadsıması, en azından gözden geçirmesi

anla mına da geliyordu."

Mehmed Uzun, bugün birçok dilde okunan bir dünya

yazarı, Siverek'ten yola çıkarak dünyayla buluşan bir

dengbe:j . Edebiyatla ilişkisi sıkı bir okuyucu olarak

başlıyor; daha sonra İsveç 'te, İsveçli dostlarının teşvikiyle

yazmaya yöneliyor. Bugün ise Mehmed Uzun, modem

Kürt romanının öncülerinden olmak gibi bir misyonun

sahibi. Bunun rastlantılarla bir ilişkisi yok; dişiyle,

tırnağıyla kazarak çıkarıyÔĦr yerin altındaki değeri. Sözlü

geleneğin güçlü olduğu Kürtçe gibi bir madenin üzerinde

bulunmak bir şans onun için, bir o kadar önemli ikinci

şans ise, o madenin oradan çıkarılıp •işlenmesi için gerekli

enstrümanların ve yeteneğķin kendisinde bulunmasıdır.

Çünkü sanat dallarının en ilgi isteyeni, en nazlısı olan

edebiyat, işXin ehli olmay¿ana bu kadar y¿üz vermez.

Günde en fazla bir-iki saat, resim gibi donuk ve utangaç

bir güneş, gerisi hep karanlık İsveç 'te bu mevsimde. Ama

sokak lambaları, vitrinler, evlerin camları alabildiğine

ışıklı ... Birden saatime bakmayı akıl ediyorum, saat beş.

ÜQç saattir ilk defa bakıyorum saatime, nasıl½ geçti üç saat

anlayamadan?n Ayąrılırken ona, o her dilin dengbe:j«ine

Kürtler adına, Türkler adına, İsveçliler adına, yazdıkları

ve yazac7akları için teşekkür ediyorum. Eve dönmeden

önce, ışığın ve buzun kenti Stockholm 'ün güzel ve düzenli

caddelerini geziyorum. Mehmed Hoca'nın imzaladığı

kitaplar çantamda, geldiğimden kesinlikle daha bilgili

dönüyorum; daha olgun, daha sevinçli ...

Mehmed Uzun'un eserleri:

*Tu (Sen) Roman, 1985

*Mirina Kaleki Rind (Yaşlı bir Rind'in Ölümü)

Roman, 1987

*Siya Evine(Yitik Bir Aşkın Gölgesinde)Roman,1989

*Rojek ji rojen Evdale Zeynıke (Evdale

Zeynıke 'nin Günlerinden Bir Gün) Roman, 1991

*Destpeka Edebiyata Kurdi (Kürt Edebiyatına

Giriş) İnceleme, 1992

*Hez Cı Bedewiya PenCıse (Kalemin Gücü ve

Görkemi) Denemeler, 1993

*Mirina Egideki(Bir Yiğidin Oestanı) Destan-Ağıt,1993

*Varlden i Sverige (Tüm Dünya İsveç'te)

Edebiyat Antolojisi, M .Gri ve ile birlikte, 1995

*Antolojiya Edebiyata Kurdi (Kürt Edebiyat

Antolojisi) Antoloji, İki cilt, 1995

*Bira Qedere (Kader kuyusu) Roman 1995

*Nar Çiçekleri, Deneme, 1996

*Ziman Cı Roman (Dil ve roman) Söyleşiler, 1997

*Bir Dil Ya ratmak, söyleşiler, 1997

*Dengbejlerim, Deneme, 1998

*Roni Mina Evine-Ta rı Mina Mirine (Aşk Gibi

Aydınlık-Ölüm Gibi Karanlık) Roman, 1998

*Zincirlenmiş Zamanlar Zincirlenmiş Sözcükler,

Deneme, 2002

*Hawara Dicleye I (Dicle 'nin Yakarışı) Roman,2002

*Havara Dkleye il (Dicle 'nin Yakarışı) Roman, 2003

*Dengbej: Meclislerd türkü söyleyen, hikaye, destan, efsane

anlatan, toplumsal hafızayı belleğindeki sözlerle diri tutan ses

sanatçısı.

**Şevbuherk: Kürt kültüründe, dengbejlerin türkü, destan

söyledikleri, hikaya, masal anlattıkları, akşam namazından

sonra kurulan ve gece yarılarına kadar süren geleneksel gece

meclisi, Kelimenin tam karşılığı "birlikte geçirilen gece "dir.

PRiZMA

1sn.N

Tel:08-31 86 87


Muammer Özer

Sanatın

yarg ısız

infazı!

2 kasım 2004j, Salı günü Hollandalı film yönetmeni

Theo van Gogh (_Hollandalı büyük ressam V3incent

van Gogh'un kardeşinin torunu)( Amsterdam'da sokak

ortasında bisikletle giderken Fvaslı bir "[yobaz "[ţ Müslüman

tarafından önce kurşuąnlanıp daha sonra bıçak darbeleriyle

hunharca katledildi. Yargısız infazın nedeni:k Müslüman

kadınlarının ezildiğini gösteren eleştirisel belgesel bir film

yapmış olması.

İsa ve Hristiyanlık üzerine yüzlerce film yapılmış olan

Batı ülkelerinde bugüne dek yaptığı filmden, yazdığı

yazıdan ya da kitaptan dolayı hiç kimsenin öldürülmemiş

olması uygar toplumlara yakışan bir davranış.

Theo van Gogh'un yaptığı film yüzünden öldürülmesi

haberi, beni kendi geçmişimi ve Türkiye deki sanata bakış

açısını tekrar gözden geçirmeye itti.

İlk sinema filmini yedi yaşındayken gördüm, sinemaya

tutuldum ve sinemacı olmaya karar verdim. Bu kararımla

birlikte aşırı dindar olan babamla filmci olma mücadelem

de başlamış oldu.*

Babam yıllarca tehdit ve dayakla sinemacı olmamı

engellemeye çalıştı ama başaramadı. Ona göre film, gavur

icadı, şeytan işiydi ve sinemaya gitmek günahtı. Çünkü

fı=lm resimlerden oluşuyordu. Çocukluk yıllarımda, karlı

bir kış günü büyük bir zevkle evimizin önünde yaptığım

insana çok benzeyen kardan adam heykelini, babamın

günah saydığı için, Tanrı adına acımasızca paramparça

etmesini de hala unutamam. 'Ð'ÑMĠüslümanlıktaţinsanıţ

veţtümţdierţcanlılarıţ Tanrıţ'danţbaşkasıţresmedemez,ţ

resmederseţonlaraţruhţdaţvermekţzorundadır.ţ" derdi

babam.

Baba evinden ayrılarak babamın baskı ve yasaklarından

kurtulup film yapmaya başladığımda Türk devleti,

sansürüyle, polisiyle, baskı ve yasaklarıyla karşıma

dikildi. Böylece, babamın din kaynaklı yasaklarına

devletin politik amaçlı yasakları eklenmiş oldu.

Kültürüij desteklemesi gereken Kültür Bakanlığı kültürü,

sanatı baltalayan, engelleyen bir kuruma dönüştü. İnsan

için varolan ve insanın sağlıklı bir toplumda yaşamasını

amaçlayan din«in, insana düşman konumuna sokulması

gibi.

Tüm Müslüman ülkelerde resim ve heykel sanatı

yirminci yüzyılın başlarına kadar gelişememiştir.

Türkiyedeki müzeleri ve tarihi kalıntıları dolduran çok

değerli sanat yapıtlarının neredeyse tümü Müslüman

olmayan toplumların sanatçılarına aittir. Müslüman

kökenli santçılara ait olan eserler ise İranlı ve Aqraplardan

esinlenmiş çoğu din bağlantılı müzik, yazı ve süsleme

sanatından ibarettir. Topkapı sarayını süsleyen bütün

Osmanlı sultanlarının tablolarının altında Müslüman

olmayan Aāvčrupalı sanatçıların imzası vardır.

Köylerde Çingenelerin çaldığı davul zuma eşliğUinde

oynanan halk dansları, şehirlerde sahnelenen orta oyunu,

gayrimüslimlerin oynadığı göbek dansı ve Çin' den

devşirme Karagöz Hacivat oyunuyla yetinmiştir koca

Osmanlı İmparatorluğu tarihi boyunca. Resim, heykel

sanatı, klasik müzik, opera, bale, fotoğraf, sinema ve

modern anlamda tiyatro Türkiye'ye ancak yirminci

yüzyılın başın«da ve Cumhuriyet'in ilanından sonra

girebilmiştir. İlk sinema ve tiyatro sanatçıları da Türkiyeli

gayrimüslim azınlıklardır.

Dünyanın az sayıdaki en güçlü İmparatorluklarından biri

olan Osmanlı İmparatorluğu neden sanatsız ve sanatçısız

kısır, kuru bir toplum olarak kaldı?n

Bu sorunun cevabı uzun bir yazının konusu olduğu için

ben bunu özet olarak bir cümleyle açıklayayım:ö Toplumu

yöSnetenler ve toplumun bireyleri benim cahil bırakılmış

dindar babam ve Hollandalı film yönetmeni Theo van

Gogh'u öldüren yobaz katil gibi düşündükleri için.

Sanatı, sanatçıyı hor gören, aşağılayan ve baskı

uygulayan düşünce biçimi yüzyıllarca toplumun kan

damarlarını kurutmuşt¹ur.

Sonunda; sanatçı olamayan, sanatı sevmesini ve ondan

zevk almasını bilmeyen, ince duyguları ve zevkleri

gelişmemiş kaba saba, kuru bir toplum çıkmıştır ortaya.

"Efndiler, milletvekili, bakan, hatta Cumhurbaşkanı

olabilirsiniz, ama sanatçı olamazsınız!" diyen Aqtatürk,

resim ve heykel gibi sanatların haram sayılmasından

toplumu kurtarmak için:÷ "San 'atsız kalan bir toplumun

şah damarlarından biri kopmuş olacaktır! " demiştir.

Atat¹ürkün bu sözleri:k "Sanat;ùţ devlet,bţ milletţiçinţgereksizţ

veţtehlikeliţbirţsaçmalıktır.ţSanatçı,bţedebiyatçıţveţaydınlarţ

görüldüğüţyerdţbaşıţezilecekţvatanţhainleridir. "ţolarak

uygulanmıştır Cumhuriyet tarihi boyunca.

Fwakat, Türk sanat ve edebiyatı sanatçıya karşı uygulanan

tüm baskı ve horlamalara rağmen, büyük bir atılım

yaparak evrensel düzeye ulaşmayı başarabilmiştir

Cumhuriyet döneminde.à

''Sanatsız

kalan bir toplumun

şah damarlarından

biri kopmuş

olacaktır !''

Mustaf Kemal Atatürk

1 fSTAN

Tel:08-31 86 87

PRİZMA


Fırat Aygün

"Töre

cinayetleri

yıllardır

var olan

gerçektir"

RSa6dda Barnen ve İstanbul İsveç Konsolöįsluğu'nun

davetlisi olarak, Diyarbakır Kadın Merkzi (×KAMEtR)(

heyetiyle birlikte İsveç'e gelen gazeteci-cyazar Zeynep

Oral ile töre cinayetleri sorununu konuştuk.

Kadın sorununa sık sık deinen bir yazar olarak 'namus

cinayetleri ' hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kadına yönelik şiddet ve töre cinayetleri yıllardır varolan

gerçektir. Bu bir insanlık ayıbıdır. Kadına yönelik şiddetin

sürekli olarak artması ve hükümetlerin buna yönelik bir

şeyler yapmamalarından dolayı hepsini suçluyorum.

Doğu ve Güney Doğu Anadolu 'da 'namus cinayeti '

adı altında pek çok genç kız öldürüldü. Siz bu kadına

yönelik şiddeti neye bağlıyorsunuz?

Bölgede o kadar şiddet yasandı ki yıllarca, insanlar şiddet

içinde yoğruldular. BĈence bu yaşanan durumlar onun bir

uzantısı.

Son dönemlerde Avrupa Birliği 'ne uyum kapsamında

yapılan yasal değişikliklere kadınlara yönelik yasal

değişimler de eklendi. Siz yapılan düzenlemeleri nasıl

görüyorsunuz?

Son dönemde Türk Ceza Yhasası'nda önemli değişiklikler

yapıldı ancak yine de yeterli bulmuyorum.

AKP hükümetinin konuya bakış açısı nasıl?

Bu zaten ayrı bir vaka. Hükümeti

oluşturan parÞtinin milletvekilleri

"çalıştınţkadıÈnţdahaţazţnamusludur!"ţ

diyebiliyor, medyamızda da "A-kşamţ

sokağaţçıkmayıversinţkadıÈnlarımız!"ţ

diyebiliyorlar. Büčtün bunlar kadına

şiddeti mÄeşrulaştıran söylemlerdir.

Anayasa tasarısına ''pozitif

ayırımcılık" kavramını sokmamanın

sebepleri sizce nedir?

İktardaki AKP1'den sadece üç

milletvekili dışında kimse destek

vermedi. Oysa biz CHĕPP kadın

milletvekilleriyle büyük uğraş verdik

ama çoğunluk sağlanamadı ve tarihi bir fı=rsat kaçırıldı.

Türkiye 'de kadına yönelik şiddet nasıl durdurulabilir?

Bu günden yarına kadın sorunu ve kadına yönelik

hak ihlalleri yok olamaz. Ancak toptan bir seferberlik

ilan edilirse kadına yönelik işlenen cinayetlerin önüne

geçilebilir. Yazılarımda hep bu ülkeyi yöneten kişilerin,

bir başbakanın bu konuda demeç vermesini istedim ve

hala istiyorum.

Kadın örgütlerinin bu konudaki tutumunu nasıl

buluyorsunuz?

Eđğer Türkiye'de bugün ceza yasası değişiyorsa bu her

şeyden önce kadın örgütlerinin mücadelesi sonucu

olmuştur. Tabii AB 'nin zorlamasını ve uyum yasalarını

çıkartılması için baskılarda bulunmasını gözardı

etmiyorum. Türkiye'de kadın haklarını savunan pek çok

örgüt mevcuttur ama devlet katında bir gevşeklik var.

Kadın sorununa yönelik olarak yapılan pek çok araştırma

var ama bu raporlara bakılmıyor, incelenmiyor.

Bu konuda toplumsal bilincin sağlanması da önemli bir

faktör değil mi?

ÖrßgütlüĴlük kadına yalnız olmadığını,a kendi durumunda

başkalarının da olduğunun bilincine vardırır. Aslında,

bizim kadınlardan ve erkeklerden çok meclistekileri

eğitmekle işe başlamamız ve onların kadına yönelik şiddeti

sanki kadermiş, normal bir şeymiş gibi algılamalarını

durdurmamız lazım. Türkiye'de kadın ekonomik olarak en

yoksul kesimi oluşturmakta. Eğitimsiz bırakılmakta. Bu

durumda kadın haklarının bilincine varması çok zor.

KAM ER

KAMER heyeti İsveç'teki

üç günlük ziyaretleri

boyunca İsveçli sivil

toplum örgütleri ve

milletvekilleri ile

görüşmelerde bulundular.

1è997 yılında kurulan

K~AMER2 in başkanı

Nebahat Akkoç ' 'ÒBĉizimţ

aşiretţreislerimizţ

Çankayaţyaţgitti.ţOnlarınţ

hep±siţbirerţkadınţkatilidir.áţ"

diyerek Dsoğu ve Güney

Doğu' da işlenen cinayetlere

duyarsız kalan özellikle

Dsoğulu mÅilletvekilleri

el¼eştirdi. İsveçĭli kurumların

ve göçmen derneklerinden gelen dinleyicilere "namusţ

cinayetleri "ţhakkında çarpıcı bilgiler veren ve kendi

çalışmalarını örnek göstererek çözümler sunan AĀk°koç ve

diğer KĚAMğER2 temsilcileri İsveç basını tarafıŃndan büyük

ilgiyle karşılandı.

KAMER'in idealist kadınları TXürk ve Kürt kadın

derneklerini de ziyaret ederek İsveç'te yaşayan

kadınlarımızla fikir alışverişinde bulundular.

KAĜMER'in kuruluş aşamalarında 1é9 ildeki 590 kadınla

görüşerek ihtiyaç tespiti yaptıklarını ve çalışmalarını bu

tespitlere göre yönlendirdiklerini vurgulayan Akkoç,

"İÇnsanlarţbanaţgüveniyor.ţ Çünküţbenţdeţonlardnţ

biriyim.ţ"diyor.

PRİZMA

Tel:08-31 86 87


Güle Güle gidin!

İsveçRţŢeţ

yaşËayanţTürkţ

vatandaşYlarmznţ

ka/æb;ûniţfe th¡edenţ

TţC. B.üyükelçRisi¢ţ

TomurţB.ayerţileţ

zarifţeşYi¢ţ YeşYimţ

BĊayerţArnkaraţyaţ

dönüyo¯r.ţ

Stockholm' e geldiklerinin beşinci haftasında İsveç 'te

yaşayan Türk sanatçı ve aydınları ile biraraya gelen

Büyükelçi Tomur ve Bayer ve eşi Yeşim Hanım İsveç'te

yaşayan kültür elçilerimizin gönlüne taht kurdu.

"İkiţ senelikţ görevţ süremdenţ sonraţ buradanţ çokţ güzelţ

dostluklarţ ka5zanmışţ olarakţ ayrılıyÀorum.ţ" diyen Tomur

Bayer sözĝlerine şöyle devam etti:l " Halkţaydınınıţtan­ımıyor.ţ

AyĆdınţdaţ halktanţ birazţ uzakţ du9ruyor.ţ Buţ durumuţ benimţ

yaţdaţherhangiţbirţbüyükelçininţbirţikiţsenedeţdüzeltmesiţ

imkansız.ţApmaţbizţgenelţolarakţhalkaţdaţaçıkţolanţpro·jelereţ

destekţvermeyeţçalışarakţelimizdenţgeleniţyaptık.ţ

Buţ ikiţ grubuţ mümkünţ olduğuncaţ birbirineţ yaklaştırmak,ţ

burayaţyerleşmişţvatandaşlarımızınţiçindenţyeniţaydınlar,ţ

yeniţ sanatçılarţ çıkarmakţ gerekir.ţ Bunuţyapacakţolanţ daţ

buradakiţsivilţtoplumţörgütleridir.ţOnların,ţ gençlereţsahipţ

çıkmaları,ţsanat,ţkültürţalanındaţteşvikţetmeleriţgerekir.ţ"

Bayer, İsveç basınındaki Türkiye hakkındaki yalan

yanlış yayınÎlara elçilik tarafından açıklama mektubu

yolladıklarında yayınlanmadığından yakınarak;

"İsveçţbasınıţ büyükelçiliklerleţtemaslardnţkaçınıyor.ţÇokţ

haksız,ţ yalanţyanlışţbilgilereţdaalıţyayınlarţyapıldığındaţ

İngilizţbasınındaţols§un,ţ GüneyţKoreţbasınındaţ olsunţyazılıţ

birţ açıklamaţ ileţ doğrularıţ bildird´iğinizdeţ yayınlarlar.ţ

Buradaţ iseţ konuylaţ ilgiliţ görüşme,ţ bilgilendirmeţ

taleplerimiziţbileţdikk¥ateţalmıyorlar.ţ Bundanţtekţyakınanţ

daţ benţdeğilim,ţ diğerţBüyükelçiliklerţveţİWsIveçliţyetkililerţ

deţaynıţşeyiţsöylüyor.ãţ"diyor.

Büy¾ükelçi, İsveç'te yaşayan Türk halkına, çocuklarının

İsveççe ve Türkçe dil eğitimine önem vermelerini ve

gençleri sivil toplumE örgütleri@nde,a parti@lerin gençlik

kollarında aktif olmaya teşvik etmelerini öneriyor.

YemşimBayerde İsveç 'tenunutulmayacakdostluklaredinerek

ayrıldıklarını belirterek İsveç 'te yaşayan sanatçılarımızın,

aydınlarımızın kişilikleri ve eserleriyle gönüllerinde taht

kurduğunu söylüyor. "Gerekţ sefaretţ içindeţ gerekseţ vatandaşlarımızţ

arasındaţ çokţ sıcakţ karşılandık.ţ Bizţ deţ

verebildiğimizţ kadarţ sıcaklıkţ vermeyeţ çalıştık.ţ Buradaţ

olduğumţ süreceţ çeşitliţ kadınţ dernekBleriniţ ziyaretţ ettim.ţ

ŞerminţTek 'inţtemsilţettiğiţÇokţKültürlüţKadınlarţDerneğiţ

gibiţkadınţderneklerindekiţçalışmalarınţkadınlarımızţiçinţ

çokţbüyükţbirţönemiţoldu9ğunuţdüşünüyorum.ţ"

lsveç'te ilk kez

Kitap sevdalıları müjde! Arrtıkţ Türkiyeţ tatºiliţdöÄnüşËüţ

bavulunuzuţkitºapHlaţ doldurmanızaţgerekţyok.ţ B.undanţ

böÄyleţİsv½eçRţ'teţ deţ istediğÆinizţkitabıţkısaţsüredeţ uyunţ

fiyataţedinebileceğÆinizţbirţwebţsitesiţv½ar.ţ

Yusuf Şahin, 1974j yılında Urfa'da doğdu. Boğaziçi

ÜQniversitesi, Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun

olduktan sonra Türkiye ve Almanya'da bilişim teknolojileri

danışmanlığı yaptı. İsveç' e yaklaşık bir yıl önce geldi ve

kısa bir süre sonra da bir ilke imza atarak intemet'ten kitap

satışı proj©esini hayata geçirdi.

Ge;lin ke;ndi@sinden dinle;yelim práojªesinin öyküsünü:l

'' İVsveçţ'eţyerleşmeminţar³dından,ţ sonţTürkçeţkitabımıţdaţ

bitirdktenţsonraţkafamaţ birţ soruţ takıldı:øţ 8ó0fţbinţ Türkünţ

yaşadığıţsöylenenţbirţülkedeţnedenţyıllardrţbirileriţbunuţ

birţ 'eksiklik 'ţolarakţhissetmemişţveţbirşeylerţyapmamıştı?þţ

İWsIveçţ't¸eţbenimţ gibi,ţ bütünţbirţyılţ Türkiyeţ'denţgelişiţgüzelţ

alınmış,ţ binbirţ zahmetţ ileţ getirilmişţ kitaplarıţ okumakţ

zorundaţ kalmakţ istemeyenţ birçokţ Türkţ olduğundanţ daţ

emindim.ţBirţdeţfazlaţkitapţokumayan,ţsadeceţilgisiniţçekenţ

konudaţbirţkitapţ 'gördğünde 'ţokumakţisteyenţinsanlarţvar.ţ

Onlarţ içinţ iseţdurumţ dahaţ daţvahimdi.ţ Buţdüşüncelerleţ

eşimleţberaberţİVsveçţ'ÓteţyaşayanţTürk¤lereţhızlıţveţek¤onomikţ

birţ şekildeţ Türkçeţ kitapţ ulaştırmanınţ yollarınıţ aramayaţ

başladık.ţ Çalışmalarımızınţar³dındanţbunuţenţiyiţ İnternetţ

aracılığıylaţ gerçekleştirebileceğimizţ sonucunaţ vardık.ţ

Böyleceţ Stokholmţ dışındakiţinsanlaraţ daţulaşabilecektik.ţ

Sonuçţolarak,ţBokhuset.comţ'uţkurdµk. "\ţ

Çevreniz nasıl karşıladı bu girişiminizi?

Birçok insandan başarı dilekleri ve teşekkür mesajtları

alıyorum. Bunun yanısıra "Bċizimţ Türklerţkitapţokumaz! "ţ

diyenler de vardı. Ama ilginin giderek artması bizi mutlu

ediyor. Örneğin, yakında İsveç'te yaşayan bir Türk'ün

henüz basılmamış fı=kra kitabını ziyaretçilerimiz Bokhuset.

c7omE'da okuma imkanınÏa sahip olacaklar.

Bokhuset'i 5ï yıl sonra nerede görüyorsunuz?

Bokhuset.com'u toplumumuzun bilgi toplumu olması

yolunda atılmış küçük ama önemli bir adım olarak

görüyorum. Yakın bir gelecekte olmasa bile, uzun vadede

çabalarımızın karşılığını alacağımıza eminim. Bokhuset.

com 'un beş yıl sonra İskandinavya ülkelerinde yaşayan

okuyucuya bütün Türkçe kitapları ulaştıran ve insanların

düşüncelerini diğerleri ile paylaşabildikleri bir buluşma

noktası olacağına inanıyorum.

"www.bokhuset.com 'da ·ţ-Ü

tümţkitapHţsever/çereţ

Türkiyeţ'deţyen¬iţç,Úkanţ

kitapHlarıÉţenţkısaţzaman­­

daţt»emin¬ţet»meţko¯nıısun-Ý

daţyardımcıÉţoluyoruz.âţ"Î

YusufţŞah¡inţ

,.-.

10

Tel:08-31 86 87

PRiZMA


Ay AslındaCamdandır

Hamdi Özyurt

Nokta Yayınları

Hamdi Özy¾urt'un yeni romanı,

Ay Aslında Camdandır, Nokta

Ya4yınları 'oÔdan çıktı.

Birinci baskısı 50.000 adet olarak

basılan kitap, 170 sayfa ve 2.995.000

Türk Lirasından satılıyor.

Kitabı Türkiye'deki bütün kitapçılarda,

süpermarketlerde ve intemette

satış yapan mağazalarda bulmak

mümkün.

AyĒ Aslında Camdandır, ilk baskısını

bu büyüklükte yapan birkaç kitaptan

biri.

Daha önce Ahmet Altan, İclal Aydın

ve Orhan Kemal'in kitap°ları, elli ve

yüz bin baskı yapmışlardı.,Ù

Hyamdi Özyurt'un romanı Ay

Aslında Camdandır, düşgerçekçi

öğeler taşıyan bir yaşama ve yaşatrrña

mücadelesini anlatıyor.

Roman, yetmişli yılların ortalarında,

Muş, Vadrto ve çevresinde yaşanan

gerçek birÜ olaydan yola çıkıyor.*

Ölümcül bir hastalığa yakalanan altı

çocuk annesi bir kadının önce kendi

hastalığına çare arayışlarını, daha

sonra da çocuklarına iyi bir üvey anne

bulma çabasını anlatıyor roman.

Bölgenin batıl inançlarını, kültürel

değerlerini, insan özelliklerini gözler

önÊüne seren roman, lirik bir anlatıma

sahip.

Romanda acı ve mizah iç içe ve her

bölüm kendi başına okunan, hatta

yükses sesle okunan öyküler gibi.

O Bizden

Biri

İlyas Şener

K~uālu' da iken hen üz ilk o lkul yı HĔanËnda

çīalışŋm¨a hayOatına bapşŌlayan, hem çalışıp

hem¨ okuyOan bir yOandan da sürekli

şiirle, müzik ve edebiyatla ilgilenen

İĻl»yas Şener; "1980 yılında, herkesinţ

isteyipGţdeţeldeţedemedii,)ţ aklı,)ţfikri,)ţ

güzelliğiţ veţ çalışkanlığıylaţ dörtţ

dörtlükţolanţkomşuţkızıylaţevlenerek'ţ

İWsIveçţ'eţ geldim.ţ' diyor.ţ O zamandan

bu zamana mutlu bir evlilik sürdüren

Şener çiftinin 6 çĬocuğu var.d

Mühendislik hayalleri olan Şener

İsveç'te gittiği meslek kursundan

Türkiye aleyhine konuşan iki kişiyle

kavga edince, ırkçılıkla suçlanmış ve

okuldan atılmış. Bu olaydan sonra

mühendislik hayallerine veda eden

Şener 1982 yılından sonra geçimini

restorant branşından sağlamış.

Bir yandan da şiir ve şarkı sözleri

yazmış.

2ë001 yılında ise yıllar boyunca

yazdığı şiirlerini bir kitapta toplayarak

okuyucularıyla paylaşmış. Ya4yına

hazır 8 kitaplık daha şarkı sözleri

olduğunu söyleyen Şener bir de

roman yazıyor.

'] '^O bizdenţ biriţ"ini edinmek için

ilyassener@ÿhotmail.com mail ad8resinden

ya da 073,-978 68 3,7 numaralı

telefondan İlyas Şener ile kontak

k£uKrabilirsiniz.

Anja

İhsan Kutlu

Daphne

Yayın evi

1981 yılında İsveç' egelen İhsan Kutlu,

Apşkımţ Deniz,ţ Dul,ţ Kęoçak,ţ Sevgiliţ

MaĢraş,ţ Galina,ţ Duvarlarţ Yıkılırkenţ

ve İVçimdekiţ Nurţ romanlarından

sonra yazdığı A-nªja'daţ yaşamın bir

rüIJya olup olmadığını sorguluyor

ve diyor ki; ']' Yaşamţ gerçÂektenţ birţ

rüyaţolsaydı,ţ oyunţ oynarkenţ kendiniţ

unutanţ çÂocuklarţ gibi,ţ bizţyetişkinlerţ

deţmutluţolmazţmıydık?mţ...ţ"

EN

GRAVAD

En Gravad HUND

Hund

Katarina Bjarv.I

Carlsson Bokförlc g

Mükemmel bir İsveççe iş bulmak

için şart mıdır?

Yazar bu sorunun yanıtını bulmak

için değişik yaşlarda çeşitli ülkelerden

gelen göçmenlerle yaptığı

söyleşileri bir kitapta toplamış.

Mutlaka okunması gereken,

toplumda dil engeline rağmen

başarılı olmuş insanların öyküleriyle

insana cesaret veren bir kitap.

Aynı zamanda bilinen ama fazla

konuşulmayan gerçekleri de vurgulayan

bir eser.

Baba

Yusuf Eryiğit

Baba benim ilk denememdir diyen

Yusuf Eryiğit, 6 öyküden oluşan

kitabını bastırmak için epey uğraşmış.

'^'İsveçţ't¸enţ umudu9muţ kesinceţ yayınaţ

hazırţyazılarımıţalıpţTürkiyeyeţgittim.ţ

Yazılarımţ koltuğumdaţ CĎağa/åoğluţ'ndaţ

gitmedigimţ yerţ kalmadı.ţ Kendimiţ

yeşilţ sahalardţ dolananţfutbolţ topGuţ

gibiţ hissettim.ţ Sonundaţ tanıdıklarţ

vasıtasıylaţbirţkitapţeviţbulupţkitabımıţ

bastırd´ımţ veţ basılmışţ kitabımıţ alıpţ

İÇsveçţ'eţgeldim.ţ

BćuţkezţdeţkBitabınªţ kBendisiniţinsanlCaraţ

takdimţ ettim.ţ Nĥeţ ya5zıkţ kiţokuyanţ hiçţ

kimseţtepkiţ vermedi.ţBenimţonlardnţ

isteğimţ kitabımınţ övülmesiţ değildi.ţ

Sadeceţ okudunţ muţ okudusanţ tepGkinţ

ne?m "ţdiyen Eryiğit, çareyi kitabını kızı

Gönül Eryiğit'in h>azırladığı İĺnternet

sitesinde yayınlamakta bulmuş.

Ayrıca Eryiğit'Ïin diğer kızı Hülya

Eryiğit de aynı sitede duygu ve düşünce

dünyasını okuyanlarla paylaşıyor.

Eryiğitlere h?ttp:/+/+memÃbers.ch?ello.se/+

eryigit adresinden ulaşabilirsiniz.

PRiZMA

Tel:08-31 86 87

11


"ÖLMEDİM YAŞIYORUM!"

Haber: Suat Oktay MateqÛi

Yieni faaliyete geçen V3a6stra Götalands Turkiska Kultur

och I|nformations Center ve Türk Kěültür Evi'nin organizasyonuna

katılmak için Mayıs ayında Göteborg'a gelerek,

sanatçı Huri Sapan' la birlÀikte konser veren Türk Halk

Müziğinin efsanesi Neşet Ertaş, son aylarda, özellikle

TRT' de çıkan öldüğüne ilişkin haberlere, P1rizma aracılığı

ile yanıt verdi.

NĦeşet Ertaş, 5ð-6 yaşlarında çalmaya başladığUı bağlaması ile

60 yıldır müzik yapÚtığını ve son nefesine kadar müzik yapmaya

devam edeceğini belirterek, "TRT'deţeserlerimdenţ

'R2ahmetli Neşet Ertaş'tan alınan eser' diyeţ sözţedilmeyeţ

başlanmış.ţ Görüldüğüţgibiţbenţölmedimţveţyaşıyorumţveţ

sonţnefsimeţkadarţdaţTürkţHĖal¦kţM0üziğineţhizmetţetmeyeţ

devamţedeceğim.ţ"ţdedi.

TRT]'dekendisiiçinyapılanbutanımlamayaçoküzüldüğünü

ifade eden Ertaş, müziğin aile geleneği olduğunu söyledi.

Ertas;ü '' 1h3i-Þ1h4îţyaşlarındaţ sazţ veţbağlamaţustasıţ babamţ

MuģharremţE/rtaşţ'Õınţyanındanţayrıldımţveţoţgünţbuţgündürţ

müziktekiţyolculuğumuţtekţbaşımaţsürdrüyorum.ţBuţsüreţ

içindeţ TürkţHalkţM0üziğineţsayısızţeserţkazandırdım.ţH{e<rţ

neţkadarţ eserleriminţ birţ çoğununţ banaţaitţolduguţbilinmeseţde,ţhakk¥ımdaţöldüğümeţdairţsöylentilerţçıkarılsaţda,ţ

benţ sevenlCerimFleţ bulCuşup±ţ onlaraţ mFüziğimiţ veţ sanatamFıţ

sunmanınţmutluğunuţyaşayacağım!"ţdedi.

"Sanatçıyıţsanatçıţyapanţinsanţ sevgisidir!"ţdiyen Ertaş,

insanı sevenin her şeyi sevebileceğinin altını çizdi: "Temelţ

sevgiţinsanţsevgisidir.ţ BütünţDünyaţ'daţkiţinsanlarınţcanıţ

aynıţ candır.ţ Bizţ buţ canţ içerisindeţ ayrıţ birerţ ruhuz;ýţ gözţ

denenţ pencereden,ţ kendimizeţgöreţbakarızţdünyaya!ţ Brţ

garibanınţacizţsözü,ţsıradanţbirţsözţsanılmasınţsakın!"ţ

Bir sanatçının "gerçekţ sanatçı "ţ kimliğUini kazanabilmes

için en az 25-c3,0 yıl geçmesi gerektiğine işaret eden Ertaş

sözlerini şöyle sürdürdü: "Müziğeţbaşlayıp,ţ elineţmikroţ

fanţalanţsanatçıyımţdiyeţortalıktaţdolanıyÀor.ţ Sanatçıţ

olmakţoţkadarţkolayţdeğil.ţE/mekţgerek,ţterţdökmekţ2íţ5ñţyıl,ţ

3i0fţyılţ mücadeleţ etmekţgerek.ţ Benţ hayatımdaţ hiçţ eğitimţ

almadım...ţ Müziğiţ hissederek,ţ duyarakţ veţ yaşayarakţ

öğrendimţveţyap²tım.ţFĒels§efemţinsanţsevgisiţüzerineţkurulu.ţ

Sevgiţhaktır.ţ"ţ

Neşet Ertaş, halk müziğinin geleceginin halka ve sanatçılara

bağlı olduğunu vurgulayarak 27 yıldır Berlin de yaşadığını

belirtti ve sözlerini şöyle noktaladı: "Halkţveţsanatçılar,ţ

halkınţ müziğineţ hakkettiğiţ değeriţ verirseţ sorunţ kalma5z.ţ

MüĤzikţ yapanţ bütünţ sanatçılar,ţ Türkţ Halkţ M0üziğiniţ basamakţolarakţkullanmıştır.ţ

H{alkţMüziğininţaranırţveţdinlenirţolabilmesiţsanatçılaraţbağlıdır.ţOnlar,ţHzalkţMüziğiniţ

ihmalţetmez,ţ sürekliţhal¦kaţarzţederlerse,ţ HzalkţMüziğiţdeţ

hakettiğiţilgiyiţbulur "ţ

Kül lerinden yeniden varolan dernek

Geçen Şubat ayında çıkan yangında kül olan İsveç­

Türk Kültür derneği lokali, onarılarak hizmete açıldı.

841 üyesiyle Göteborg' da en fazla üyeye sahip

Türk derneği olduklarını belirten Başkan Özcan

Yılmaz, "Ç·okÎzorÎ veÎ sıkıntılıÎgünlerÎ geç¿irdk,Î amaÎ

sonundaÎ vatandaşlarımızaÎ layık,Î eskisindeknÎ deÎgüzelÎ

veÎ işlevliÎ birÎ lokaleÎ kavuştuk !Î Amacfımız,Î lokalimiziÎ

kültürÎ veÎ dajanışmaÎ ortamıÎhalineÎ getirmek,Î kabhveÎ

atmosf¥rindenÎkurtarmak.Î" dedi.

Göteborg'daki Türklere yeni dernek

Göteborg'ta kurulan V3a6stra Götalands Turkiska Kul tüur och

I|nformations Center, Türk Kültür Evi kısa süre önce faaliyete

geçmesine rağmen, yaptýığı organizasyonlarla dikk´at çekiyor.

Demek başkanı FwaruKk Kırdış, dernekler arası eş güdüm,

kültür,Û eğlence, kadın ve gençlik kolları oluşturmayı

planladıklarını söyledi. Kırdış, açtıkları çok amaçlı lokal­Ģ

lerinde de Göteborg'ta yaşayan vatandaslarımızla sürekli

biraraya gelip dayanışma içerisind8e bulun©duklarını söyledi

ve "Buţ amaçla,ţ ilkţorganizasyonumuzdaţ Ne<şetţ E/rtaşţ veţ

Huriţ Sap²anţ'ıºÀ vatandaşlarımızlaţ buluşturdµk.äţ Hėe<defimiz,ţ

kültürelţ veţ sosyalţ etkinliklerleţ vatandaşlarımızınţ gurbetţ

yükünüţhafifletebilmek "ţdedi.

ww.bokhuset.com

İsvec;'teki Türk Kitabeviniz!

Tel: 08-777 02 40

e-posta: info@bokhuset.com

1ê2ì

tsuN

Tel:08-31 86 87


Gürhan Uçkan'ın Stockholm

izlenimleri İstanbul'da

Araştırmacı gazeteci, yazar ve çevim1en Gürhan Uçkan

'ın Stockholm'da çektiği fotoğraflardan oluşan sergisi

"Stockholm: Görüntüler ve Çağrışımlar", İstanbul' da

Dünya Aktüel Sanat Galerisi 'nde sanatseverlerle buluştu.

Fotoğraf çekmeye gazete ve dergiler için hazırladığı

yazılara görsel malzeme sağlamak amacıyla başlayan

Uçkan 'ın Stockholm fotoğrafları, kenti bir edebiyatçı gözü

ve bir gazeteci gerçekçiliğiyle anlatıyor. İlk ikisi Ankara' da

açılan serginin dördüncüsü 2005 yılının Nisan ayında

İzmir'de açılacak ve İsveçli yazarların da katılımıyla bir

"İsveç kültür haftası" şeklinde sunulacak.

Uçkan 'ın çeviri çalışmaları da son hızla sürüyor. Yazarımızın

yayınlanan son çevirileri şunlar: Tomas Tranströmer'den

"İsveç Saat Üç'", Bodil Mamsten'den "Finistere'de Suyun

Fiyatı". Torgny Lindgren'in "Pölsan" adlı romanının

çevirisi de Ocak ayında Nokta Yayınlarından çıkacak.

İzmirli sanatçı Şejfat İşleğeİı'in eserleri Galleri

Riddaren'de 16-23 Ekim tarihleri arasında sergilendi.

Özgün grafik çalışmalarında metal ve linol kullanan

sanatçı; "Konularımda doğaya ve kuşlara öncelik veriyorum.

Soyut resimlerimde ise ritim, denge ve renk harmonisinin

uyumu öncelik taşıyor. "diyor. Sergiyi isveç Türk

Dostluk Derneği düzenledi.

Hekeltraş Fatih Semiz'in eserleri

Sigtuna Müzesinde sergilendi.

Zaman da yolculuk adıyla İstanbul'un

dününü ve bugünü yansıtan sergide

Fatih Semiz'in yanı sıra Agneta

Gussander'in de eserleri sergilendi.

Serginin açılışı T.C İsveç Büyük elçisi

Tomur Bayer tarafından yapıldı.

Aşı Otizm Yapmaz!

İsveç basını, Rinkeby ve Tensta bölgesinde bazı ailelerin

kulaktan dolma söylentilerin etkisinde kalarak

küçük çocuklarına aşı yaptırmadıklarını yazdı bundan

bir süre önce. Söylentilere göre aşı çocuklarda otizm'e

yol açıyordu.

Konuyu Otizm uzmanı Selvi B. Persson'a sorduk:

Nedir bu söylentilerin kaynağı?

Lancet diye bir gazete 6 yıl önce yayınladığı bir makalede

(Andrew Wakefıeld) otizm ile kızamık, kabakulak

aşıları arasında bir bağlantı olabileceğini

yazmıştı. Bu doktorun araştırmasını yapabilmesi için

bir grup otistik çocuğun ailesi tarafından 750 bin kron

civarında bir ücret almasıydı. Gazete bunu bilmiyordu

ve bilmiş olsaydı yayınlamayacağım söyleyerek özür

diledi okuyucularından.

Otizm nedir?

Otizm, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen

bir gelişim bozukluğudur. Genellikle yaşamın

ilk üç yılında ortaya

çıkar. Zeka seviyeleri

ne olursa olsun, Otistik

çocuklar çevrelerindeki

dünyayı algılamakta

zorluk çekerler.

Otizmin sebebi nedir?

Tarihçesine baktığımız

zaman otizmin belli

yaşlarda ortaya çıktığını

görüyoruz. Anneler bir

buçuk - üç yaşları arasında

çocuğunun normal

olmadığını kesin olarak anlayabilirler.

1940' larda otizmin anne sevgisizliği yüzünden ortaya

çıktığı bile ileri sürülmüştü.

O zamanlar, bir çok çocuk -belkiÎ dahaÎ ç¾okÎ sev®giÎ

göÂrürlerÎ diye- kendi ailesinden alınıp başka ailelere

yerleştirilmişti.

Bugün bu görüşün ne kadar yanlış olduğunu herkes

biliyor.

Dünyadaki tüm çocukların aşı olduğu düşünülür

ve ne kadarının otistik olduğu göz önüne alınırsa

sevgisizliğin otizmi yarattığı düşüncesinin bugün

kaybolduğu gibi aşının otizmi yarattığı düşüncesi de

kaybolacaktır.

Not: SSelv¯iÎB.ÎPers¡s£onÎ'aaÎ otizm@hotmail.com

adrlsindenÎulaşarakÎbuÎkonuy­laÎilgiliÎmerakÎettikleriniziÎsorabilirsiniz.Î

Ayrıntılı Türkçe bilgi için: www.otizm.org

PRiZ

Tel:08-31 86 87

13


FİET ÇEİ, Elektras Systrar'dan

sonra şimdi de Elektras Bröder 'de başrold

Elektrar Systrar'da göçmen ailelerin kızlarının sorunları

gözler önüne serilmişti. Fvakat, kendi k£ültürleriyle İsveç

kültürü arasında sıkışıp kalanlar sadece kız çocuklar değildi.

Erkek çocuklar da büyük bir baskı içinde yaşıyorlardı.

Onlardan, gelenek ve törelerine sahip çıkmaları, ailenin

kızlarına bekçilik yapmaları bekleniyordu.

Bazı aileler o kadar ileri gidiyordu ki ortaya gerek İsveç

kanunlarını gerekse insan haklarını ihlal eden durumlar

çıkıyorduL. Kısacası sadece kız çocuklar değil erkek

çocuklar da harcanıyordu.

Üĩstelik, yalnızca kız çocuklar değil, erkek çocuklar da

kendi istekleri dışında ailenin seçtiği kızlarla evlenmeye

zorlanıyorlardı.

İşte Elektras Bröder, bu sorunları büyüteçle incelemeye

alan ve tartışmaya açan bir tiyatro oyunu. Esprinin bol

olduğuL oyunda sık sık seyircileri ağlama noktasına getiren

traj­ik sahneler de yer alıyor.

YöÅnetþmenliğini Michael Cďocke'nin yaptığı Etlektras BröÅder,

sonbahar ve kış aylarında Uppsala Şehir Tiyatrosunda

sahnelendikten sonra bahar aylarında tüm İsveç'i kapsayan

bir turneye çıkacak.d 2005 'inÒ son®bah?arıŇn®da ise Stockholm' de

sahnelenecek

www.elektra.nu adresini ziyaret ederek oyun hakk·ında

Oyundan bir sahne -ß David Weiss ve Fikret Çeşmeli ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz.

D

ENTEGRASYON TEYZE

ÇANAK

ANTEN, ..

.,

BUNDAN SONRA SiZE

ÇANAK ANTEN YOKI

iÇiNDE YAŞADIĞINIZ

iSVEÇ' iN TELEViZYONLA­

RINI iZLEYiN BiRAZ DA.

iSVEÇÇENiZ GELiŞSiNL.

14

PRiZ

Tel:08-31 86 87


FIRAT PRc J VUCTicJN

Nişan, düğün, sünnet törenle r i

ve diğe r öze l günle r iniz iç i n

profesyonel ekibiyle

kamera, fotoğraf

ve montajlama hizmetlerini

ve r meye başlam ı ştır!

http:/ /firat007.sitemynet. com

Fomt ArijVi

( +46) 073 591 45 88

firataygun07@hotmail. co m

Al

Tüm Müslüman aleminin

bayramını kutlarız!

Açık saatlerimiz:

Hergün: 08.00-20.00

Alby Centrum

Tel: 08 - 531 72 171

www.alby.vivo.se

rlAJJI DAI

AROR!

Stockholm içinde 2 ya da 3 odalı

kiralık daire aranıyor.

İlgilenenlerin 08-31 86 87

numaralı telefondan

Linda'yı araması rica olunur.

Ca nl ıÀ mü°z¤i k eş»liği ndeÀ Tü±r|kj i y¡e'de n

sanatç© ı lna r}!À

UstaÀ aş¼çª ılardan seç« kin

Tü²rk mutfağ ı ç¬eş½ i tler i

Kısaca

Stotckkhoul m'deÀ bir~À

İSTANBULÀ SARAY'ı¸À

YeniÀ y¢ılıÀ beraberÀ

klutlay£alı¹mo!À

Ö¨zelÀ yılbaş¾ıÀ pyroxgrampıÀ

iç­inÀ enÀ iyiÀ tercih:À

İ·STANBULÀ SARAYÀ

***

Niş¿an,À düğ³ünÀ veÀ

ö®zelÀ gecelerinrizdeÀ deÀ

hiz¥mqetinizdeyiz!À

NovrrstatiownsgatansÀ 81À &À Gav legatanÀ 22À

Tel: 08-31 86 87

AU-,- Stil I

,1 , •• set , ı >

SNABBTRYCK

FARGKOPIERJNG

Basım ve Yayıneviniz

Kitap, Dergi, Fatura, Zarf

Pi zza menüsü, Pizza Kartonu

Düğün daveti yeleri

H er türlü Grafik Dizgi

Baskı işlerinizde hizmetinizdeyiz.

Tel: 08 - 77120 01/02

Fax: 08 - 77125 23

Jour: 070 75160 66

Murvagen 1 Trtıngsund

(under ICA- butiken )

ww. stil- offset.se

FIRSAT!!!

Her türlü alım satım(ev, araba, vs.) ilanlarınızı

web sitemizde ücretsiz olarak yay ınlayabilirsiniz!

http://firat007.sitemynet.com


av Muammer Öze

Tuna Ozer

Filip Berg

Sibel Özer

Fikret Cesme ı

Ani Guinez

Hassan Brijany

Malin Lundblad

tefan Mellberg

va-Lena Björkman

Cem Sen

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!