Medikal Teknik Nisan 2022

Publisher 

H. Ferruh IŞIK 

on behalf of 

İstmag Magazin Gazetecilik 

İç ve Diş Tic. Ltd. Şti. 

Managing Editor 

(Responsible) 

Mehmet SÖZTUTAN 

mehmet.soztutan@img.com.tr 

Advertising Coordinator 

Recep ARSLANTAŞ 

recep.arslantas@img.com.tr 

+90 537 441 97 68 

Editors 

Dilara CİCA 

dilara.cica@img.com.tr 


recep.arslantas@img.com.tr 

Didem IŞIK 

didem.isik@img.com.tr 

Correspondent 

Serhan IŞIK 

serhan.isik@img.com.tr 

Foreign Relations Manager 

Ayça SARIOGLU 

ayca.sarioglu@img.com.tr 

Accounting Manager 

Cuma KARAMAN 

cuma.karaman@img.com.tr 

Finance Manager 

Yusuf DEMİRKAZIK 

yusuf.demirkazik@img.com.tr 

Digital Assets Manager 

Emre YENER 

emre.yener@img.com.tr 

Graphic & Design 

Sami AKTAŞ 

sami.aktas@img.com.tr 

Subscription 

İsmail ÖZÇELIK 

ismail.ozcelik@img.com.tr 

Bursa Represantation 

Ömer Faruk GÖRÜN 

omer.gorun@img.com.tr 

Buttim Plaza D Blok Kat: 4 No:1267 BURSA 

Tel:+90 224 211 44 50 / Fax: 224 211 4481 

Printing 

CTP • BASKI 

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. 

Merkez Mah. 29 Ekim Cad. 

İhlas Plaza No: 11 A/41 

Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL 

+90.212 454 30 00 

Head Office 

İstanbul Magazin Grubu 

İHLAS MEDIA CENTER 

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi 

No:11 Medya Blok Kat:1 

34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey 

Tel: 0212 454 22 22 Faks: 0212 454 22 93 

www.medikalteknik.com.tr 

e-mail: info@medikalteknik.com.tr 

İMG - Medikal Teknik dergisinde 

yer alan makalelerdeki fikirler 

yazarlarına aittir. 

Yayınlanan ilanların sorumluluğu 

reklam verene aittir. 

İMG - Medikal Teknik dergisinin 

bütün yayın hakları İstmag Magazin Gazetecilik 

İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. 

Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. 

8 

1 

4 

3 

4 

3 

8 

4 

2 

5 

0 

Robotic surgery in colon cancer gives 

successful results 

Kolon kanserinde robotik cerrahi başarılı 

sonuçlar veriyor 

Turkish scientist has developed a 

new method to be used in cataract 

treatment! 

Türk bilim insanı katarakt tedavisinde 

kullanılacak yeni yöntem geliştirdi! 

Attention! This disease is insidious! 

Dikkat! Bu hastalık sinsice ilerliyor! 

What to do when your child 

loses a tooth? 

Çocuğunuz dişini kaybettiğinde 

ne yapmalı? 

Pay attention to these signs in the eyes! 

Gözlerdeki bu belirtilere dikkat! 

Two important job changes at 

AstraZeneca Turkiye 

AstraZeneca Türkiye’de iki önemli 

görev değişimi 

medikalteknik 

Recep Arslantaş

Göz değmesin! 

Dilara Cica 

From the editor 

Doğumdan itibaren her yaşta görülebilen kataraktın oldukça zor bir hastalık 

olduğunun hepimiz farkındayız. Bulanıklığın artmasıyla görüşü engelleyen 

ve günlük işleri bile yapılamayacak hale getiren bu hastalık, ne yazık ki yaş 

ilerledikçe başa çıkılamaz bir hal almaya başlıyor. Katarakt, her ne kadar zor 

bir sürece tanıklık ettirse de bu hastalığa dair umutlarınızı yitirmenize gerek 

yok çünkü sizlere güzel bir haberim var: Türk bilim insanı katarakt tedavisinde 

kullanılacak yeni yöntem geliştirdi! 

Tıp dünyasında ses getirecek yenilikler hız kesmeden devam etse de “Türk Bilim 

İnsanı” yazısına tanık olduğumuzda ne kadar gururlandığımızı söylememe gerek 

yok. İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rıfat Rasier, yıllar 

önce göz içine takılmış tek odaklı lenslerin çok odaklı hale dönüştürülmesini 

sağlayan yeni bir yöntem geliştirdi. Ayrıca, dünyanın göz alanında en saygın 

bilimsel derneklerinden biri olan ESCRS’de en iyi proje ödülünü aldı. 

Bu ay dergimizde yeni katarakt tedavisini, kemik tümörünün 5 sinyalini ve 6 

soruda obezite testiyle ilgili önemli konular işledik. Umarım, özenle yazdığımız 

her bir yazıyı faydalı bir şekilde aktarabilmişizdir. Hayata her zaman pozitif bakıp, 

kendinize dikkat edenlerden olmanız dileğiyle… 

Hepinize sağlıklı günler! 

Bless his cotton socks! 

We are all aware that cataract is a very difficult disease that can be seen at any 

age from birth. This disease, which hinders vision with the increase in blurring 

and makes even daily work impossible, unfortunately becomes unmanageable 

with the increasing age. Although cataract has witnessed a difficult process, you 

do not need to lose your hopes for this disease because I have good news for you: 

Turkish scientist has developed a new method to be used in cataract treatment! 

Although the innovations that will make an impact in the medical world continue 

without slowing down, I need not tell you how proud we were when we witnessed 

the article “Turkish Scientist”. Lecturer Prof. Dr. Rıfat Rasier, Faculty of Medicine, 

Istinye University developed a new method that enables the conversion of singlefocal 

lenses inserted into the eye to multifocal years ago. In addition, he received 

the best project award in ESCRS, one of the most respected scientific associations 

in the field of eye in the world. 

We covered important issues such as new cataract treatment, 5 signals of bone 

tumor and 6 questions about obesity testing in our magazine of this month. Hope 

that we have been able to convey each and every article we have carefully written 

in a useful way. I wish you to be one of those who always look at life positively and 

take care of yourself… 

Have a healthy day ahead for you all! 

Dilara CICA 

Editor

6 

Brother country Pakistan 

Kardeş ülke Pakistan 

Turkey-Pakistan relations were built on the basis of 

friendship and brotherhood. Friendship and brotherhood 

relations between the two countries are rooted in an 

effective response between the peoples of both countries. 

Although our brotherhood manifests itself most clearly 

at every opportunity in international relations, when we 

look at the commercial and economic dimensions of 

the business, we see that it is not at the desired point. 

As such, our business people have important duties 

in bringing commercial and economic relations to the 

point they deserve. As it is known, fairs, 

congresses and bilateral meetings are 

the most important opportunities for 

increasing economic relations. 

PAKMEDICA fair, which will be held 

in Lahore/Pakistan on 12-14 May 

2022 with the participation of the 

Ministry of Health of Turkey and the 

Ministry of Health of Pakistan under 

the leadership of USHAŞ in 

the coming days, will be one 

of the important events in 

increasing the commercial 

activities of both countries in 

the field of medical sector. 

We have no doubt that 

Turkish medical exporters 

will make the most of this 

opportunity. As the Medikal 

Teknik magazine team, we will 

be attending the fair with our 

May 2022 issue. I wish great 

success to Turkish Medical 

and Pakistani Medical sector 

stakeholders. 

Stay healthy until we meet 

you in May 2022, PAKMEDICA 

Pakistan fair issue of Medikal 

Teknik magazine. 

Türkiye-Pakistan ilişkileri dostluk ve kardeşlik anlayışı 

temelinde inşa edilmiştir. İki ülke arasındaki dostluk ve 

kardeşlik ilişkileri her iki ülkenin halkları arasında da 

etkin bir şekilde karşılık bularak kök salmış durumda. 

Uluslararası ilişkilerde de kardeşliğimiz her fırsatta 

kendisini en belirgin şekilde gösterse de, işin ticari 

ve ekonomik boyutuna baktığımızda istenilen noktada 

olmadığını görüyoruz. Hal böyle olunca, ticari ve 

ekonomik ilişkilerin hak ettiği noktaya getirilmesinde 

de iş insanlarımıza önemli görevler düşüyor. Bilindiği 

üzere fuarlar, kongreler ve ikili görüşmeler ekonomik 

ilişkilerin artırılmasında en önemli fırsatlar… 

Önümüzdeki günlerde USHAŞ önderliğinde 

Türkiye Sağlık Bakanlığı ve Pakistan Sağlık 

Bakanlığı’nın katılımıyla 12-14 Mayıs 

2022 tarihlerinde Lahor/Pakistan’da 

gerçekleştirilecek olan PAKMEDICA fuarı 

Medikal sektörü alanında her iki ülkenin ticari 

faaliyetlerinin artırılması konusunda 

önemli etkinliklerden biri olacak. Türk 

medikal ihracatçılarının bu fırsatı en 

iyi şekilde değerlendireceklerine 

dair bir kuşkumuz yok. Söz 

konusu fuara Medikal Teknik 

Dergisi ekibi olarak Mayıs 2022 

sayımızla katılıyor olacağız. 

Türk Medikal ve Pakistan 

Medikal sektörü paydaşlarına 

başarılar dilerim. 

Medikal Teknik dergisinin Mayıs 

2022 PAKMEDICA Pakistan fuar 

sayısında görüşünceye kadar 

esen kalın. 

Saygılarımızla 


Koordinatör 

Nisan - April 2022

8 

Robotic surgery in colon cancer gives successful results 

Kolon kanserinde 

robotik cerrahi 

başarılı 

sonuçlar veriyor 

Colon cancer (Large Bowel Cancer) treatment, which is 

one of the most common cancer types today, gives better 

results thanks to advancing technology, laparoscopyrobotic 

surgery and smart drugs. Expressing that the Özel 

Sağlık Hospital has become an important center in the field 

of robotic surgery, Assoc. Dr. Acar stated that colon and 

rectum surgery performed with robot offers significant 

advantages for both doctors and patients. 

Provides significant advantage in the healing 

process 

Providing information about the operation, Assoc. Dr. Turan 

Acar, M.D., General Surgeon and Colorectal Surgeon at 

Özel Sağlık Hospital said, “With robotic surgery in colon and 

rectal cancer, the operated area can be evaluated closely 

and in detail in three dimensions. Thus, it provides great 

convenience in protecting the main vessels and nerves, and 

cleaning even the smallest lymph nodes due to cancer. With 

the unlimited mobility of the robot arm in the abdomen 

and its high sensitivity to millimetric movements, it 

becomes easier to reach areas that are difficult to reach in 

open surgery. In this way, the highest efficiency is obtained 

from the surgical procedure performed. In robotic surgery, 

all diseased tissues can be cleaned with four small holes 

of eight millimeters without causing large wounds in the 

patient’s abdomen. Recovery after surgery and returning 

to normal life is faster and easier. Other advantages include 

less blood loss and need for blood transfusions, lower 

risk of infection and complications, early start of bowel 

function, earlier initiation of oral food intake, and less pain.” 

Günümüzde en sık görülen kanser türlerinden olan Kolon 

kanseri (Kalın Bağırsak Kanseri) tedavisi, gelişen teknoloji, 

laparoskopi- robotik cerrahi ve akıllı ilaçlar sayesinde, 

daha iyi sonuçlar veriyor. Özel Sağlık Hastanesi’nin robotik 

cerrahi alanında önemli bir merkez haline geldiğini ifade 

eden Doç. Dr. Acar, robot ile gerçekleştirilen kolon ve 

rektum cerrahisinin hem doktor hem de hastalar için 

önemli avantajlar sunduğunu dile getirdi. 

İyileşme sürecinde önemli avantaj sağlıyor 

Operasyon hakkında bilgi veren Doç. Dr. Turan Acar, 

“Kolon ve rektum kanserinde robotik cerrahiyle, ameliyat 

edilen bölge yakından ve üç boyutlu bir şekilde ayrıntılı 

olarak değerlendirilebilir. Böylece ana damarlar ve 

sinirlerin korunmasında, kansere bağlı oluşan en küçük 

lenf bezlerinin bile temizlenmesinde büyük kolaylık sağlar. 

Robot kolunun karın içerisindeki sınırsız hareket yeteneği 

ve milimetrik hareketlere yüksek duyarlılık özelliğiyle, 

açık cerrahide ulaşmakta zorluk çektiğimiz alanlara 

ulaşmak kolaylaşır. Bu sayede, gerçekleştirilen cerrahi 

işlemden en yüksek verim elde edilir. Robotik cerrahide, 

hasta karnında büyük yaralar açmadan, sekiz milimetrelik 

dört küçük delik ile tüm hastalıklı dokular temizlenebilir. 

Ameliyat sonrası iyileşme ve normal yaşama dönme daha 

hızlı ve kolay olmaktadır. Diğer avantajları arasında; daha 

az kan kaybı ve kan nakli ihtiyacı, düşük enfeksiyon ve 

komplikasyon riski, bağırsakların erkenden çalışmaya 

başlaması, daha erken ağızdan gıda alabilmeye 

başlanması ve daha az ağrı sayılabilir” dedi. 


10 

Future vision in reimbursement methods in health 

Sağlıkta geri ödeme yöntemlerinde gelecek vizyonu 

The 26th TÜSAP Meeting, with the participation 

of public, NGO and private sector representatives, 

was organized under the main heading of “Health 

Finance” on Exponext by Ekspoturk online 

platform on March 4, 2022, Friday 

The meeting, which was held with the theme of “Future 

Vision in Reimbursement Methods in Health”, was attended 

by TÜSAP Executive Board Chairman and TR Deputy 

Minister of Health Prof. Dr. Sabahattin Aydın, General 

Manager of SGK GSS Prof. Dr. Gökhan Tuna Öztürk, Ministry 

of Health Istanbul Provincial Health Director Prof. Dr. 

Kemal Memişoğlu, Program Manager of the World Health 

Organization Turkey Office Prof. Dr. Toker Ergüder, AIFD 

Secretary General Dr. Ümit Dereli, Secretary General of 

IEIS Savaş Malkoç, Chairman of MUSIAD Health Sector 

Board Hüseyin Sarpkaya, Chairman of OHSAD Board of 

26. TÜSAP Toplantısı, 4 Mart 2022, Cuma günü, 

kamu, STK ve özel sektör temsilcilerinin katılımı 

ile Exponext by Ekspoturk online platformda 

“Sağlık Finansmanı” ana başlığında düzenlendi. 

“Sağlıkta Geri Ödeme Yöntemlerinde Gelecek Vizyonu” 

teması ile yapılan toplantı, başta TÜSAP Yürütme Kurulu 

Başkanı ve T.C. Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. 

Sabahattin Aydın, SGK GSS Genel Müdürü Prof. Dr. Gökhan 

Tuna Öztürk, Sağlık Bakanlığı İstanbul İl Sağlık Müdürü 

Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Dünya Sağlık Örgütü Türkiye 

Ofisi Program Yöneticisi Prof. Dr. Toker Ergüder, AİFD 

Genel Sekreteri Dr. Ümit Dereli, İEİS Genel Sekreteri Savaş 

Malkoç, MÜSİAD Sağlık Sektör Kurulu Başkanı Hüseyin 

Sarpkaya, OHSAD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Reşat Bahat, 

SASDER Başkanı Levent Yiğit, SEİS Yönetim Kurulu Başkanı 


11 

Directors Dr. Reşat Bahat, SASDER President Levent 

Yiğit, SEİS Chairman of the Board Metin Demir and TİSD 

Secretary General Dr. Sami Türkoğlu. It was held with the 

participation of 49 senior health professionals. 

26th TÜSAP Vision Meeting, which SGK GSS General 

Manager Prof. Dr. Gökhan Tuna Öztürk attended as 

keynote speaker and İ.Ü. Cerrahpaşa Faculty Member and 

Secretary General of UHD Prof. Dr. Haluk Özsarı attended 

as moderator, was organized with the contributions 

of the Association of Research-Based Pharmaceutical 

Companies (AİFD), the Pharmaceutical Industry Employers’ 

Union (İEİS), the Turkish Pharmaceutical Manufacturers’ 

Association (TİSD), and Abbott, Atabay, Eczacıbaşı and 

Roche companies. 

“With the development of gene therapies and 

new generation therapies, health expenditures 

will become unaffordable” 

Speaking at the 26th TÜSAP Meeting, he said that they 

started two projects with the titles “Implementation of 

Quality-Oriented Financing Methods” and “Application of 

Cost-Effectiveness Analysis and Determination of National 

Cost-Efficiency Threshold” for drugs, in order to encourage 

value-based payment according to gains, SGK GSS General 

Manager Prof. Dr. Gökhan Tuna Öztürk talked about the 

targeted outputs with these projects. Noting that the 

Quality-Oriented Financing Methods Implementation 

project aims to monitor and evaluate the quality, quality, 

and quality of the health services financed, Öztürk, General 

Manager of GSS, said that with the project, reducing the 

impact of health cases that constitute the burden of 

disease on health expenditures, minimizing re-applications 

for the same transactions, planning evidence-based and 

patient-oriented pricing. and ensuring the distribution 

of patient safety and satisfaction. Adding to his words 

that the most important database in this project is 

MEDULA, Öztürk also mentioned the National Registration 

System and mentioned that data suitable for analysis are 

evaluated. Noting that they analyzed the revision rates 

according to the facility type, using the quality forms of 

the Ministry of Health for knee arthroplasty procedures, 

Öztürk said, “There are some hospitals that have revisions 

in 8 out of 100 patients. Complications developed in 2 

percent of the patients afterwards. embolism, pulmonary 

embolism developed, we sent him to the intensive care 

unit, he became normal DVT and it cost him to re-establish. 

There are such hospitals that the revision rate is 1. For this 

reason, the patient did not visit the hospital again for the 

next 10 years. We paid the same amount to both, and even 

paid more for those who developed complications. In fact, 

this is a situation that is not believed to be very undesirable 

and very fair in the world literature.” 

Stating that the project of Implementation of Cost- 

Effectiveness Analysis for Medicines and Determination 

of the National Cost-Effectiveness Threshold is carried 

out under the roof of TÜSEB and SGK plays a stakeholder 

role here, Öztürk said, “When we buy a drug and make an 

Metin Demir ve TİSD Genel Sekreteri Dr. Sami Türkoğlu 

olmak üzere 49 üst düzey sağlık profesyonelinin katılımı ile 

gerçekleşti. 

SGK GSS Genel Müdürü Prof. Dr. Gökhan Tuna Öztürk’ün 

ana konuşmacı ve İ.Ü. Cerrahpaşa Öğretim Üyesi ve ÜHD 

Genel Sekreteri Prof. Dr. Haluk Özsarı’nın moderatör 

olarak yer aldığı 26. TÜSAP Vizyon Toplantısı, Araştırmacı 

İlaç Firmaları Derneği (AİFD), İlaç Endüstrisi İşverenler 

Sendikası (İEİS) ve Türkiye İlaç Sanayicileri Derneği (TİSD) 

ile Abbott, Atabay, Eczacıbaşı ve Roche firmalarının katkıları 

ile düzenlendi. 

“Gen tedavileri ve yeni nesil tedavilerin 

gelişmesiyle birlikte sağlık harcamaları 

karşılanamayacak duruma gelinecek” 

26. TÜSAP Toplantısında konuşan ve değer bazlı yani 

kazanımlara göre ödemeyi teşvik etmek amacı ile “Kalite 

Odaklı Finansman Yöntemleri Uygulaması” ve ilaçlar 

için “Maliyet-Etkililik Analizinin Uygulanması ve Ulusal 

Maliyet Etkililik Eşiği Belirlenmesi” başlıkları ile iki proje 

başlattıklarını söyleyen SGK GSS Genel Müdürü Prof. Dr. 

Gökhan Tuna Öztürk, bu projelerle hedeflenen çıktılardan 

bahsetti. Kalite Odaklı Finansman Yöntemleri Uygulaması 

projesinde finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin 

niteliği ile kalitesinin izlenmesi ve değerlendirilmesinin 

amaçlandığını kaydeden GSS Genel Müdürü Öztürk, proje 

ile hastalık yükünü oluşturan sağlık olgularının sağlık 

harcamalarına etkisinin azaltılması, aynı işlemlere yönelik 

yeniden başvuruların minimuma indirilmesi, kanıta 

dayalı ve hasta odaklı fiyatlandırmanın planlaması ve 

hasta güvenliği ve memnuniyet dağıtılmasını sağlanması 

gibi temel amaçlar güdüldüğünü belirtti. Bu projede en 

önemli veri tabanının MEDULA olduğunu sözlerine ekleyen 

Öztürk, Ulusal Kayıt Sistemine de değinerek analize uygun 

verilerin değerlendirildiğinden bahsetti. Sağlık Bakanlığı’nın 

diz artroplastisi işlemlerine yönelik kalite formlarını 

kullanarak tesis türüne göre revizyon oranlarını analiz 

ettiklerini kaydeden Öztürk, “Öyle bazı hastaneler var ki 100 

hastasından 8’inde revizyon olmuş. Sonrasında hastaların 

yüzde 2’sinde komplikasyon gelişmiş. Emboli, pulmoner 

emboli gelişmiş, yoğun bakıma göndermişiz, normal DVT 

olmuş ve tekrar kuruma bir maliyeti olmuş. Öyle hastaneler 

de var ki revizyon oranları binde 1. Bu sebepten dolayı hasta 

sonraki 10 yıl boyunca tekrar hastaneye uğramamış. Her 

ikisine de aynı ödemeyi yapmışız ve hatta komplikasyon 

gelişene daha fazla ödeme yapmışız. Bu aslında dünya 

literatüründe çok da istenmeyen, çok adil olduğuna 

inanılmayan bir durum” dedi. 

İlaçlar için Maliyet-Etkililik Analizinin Uygulanması ve 

Ulusal Maliyet Etkililik Eşiği Belirlenmesi projesinin TÜSEB 

çatısı altında yürüdüğü ve SGK’nın burada paydaş rolü 

üstlendiğini söyleyen Öztürk, “Bir ilaç alıp değerlendirme 

yaptığımız zaman sadece bütçe yükünü değerlendiriyoruz. 


12 

evaluation, we only evaluate the budget burden. We also 

evaluate the clinical benefits, but we never evaluate how 

much these clinical benefits will bring us. For example, 

there is an obvious cost-effectiveness difference between 

a drug that will treat a 15-year-old child with a full cure, and 

a drug that will treat an 80-year-old patient with a full cure, 

even if the drugs are the same and the cost burden is the 

same. For example, we do not evaluate them at all. These 

economic gains of the treatment should not only reduce 

the health expenses, but even the employee power and 

return to the institution as a premium should be calculated. 

Conversely, not only the budget burden of the drug, but 

also the cost of the side effects it may cause should be 

calculated, and for this, the economic analysis methods 

need to be detailed. Together with TÜSEB, we wrote 

our project outputs related to this.” Listing the targeted 

outputs of this project as the creation of the Health 

Technology Assessment (HTA) Guide, determining the 

scope of the cost-effectiveness analysis, establishing the 

national cost-effectiveness threshold, conducting sample 

cost-effectiveness analyzes for the determined drugs/drug 

groups, and participating in international HTA organizations 

and/or collaborations, Öztürk added that the backbone of 

the General Health System is the 4A section. 

Stating that the employees and their dependents are 

43 million in the system and that 79 percent of the GSS 

premiums go to health expenditures, GSS General Manager 

Öztürk continued his words as follows: “79 percent 

normally seems like a good rate, but the interesting thing 

about this statistic is that only 14 of these 43 million people 

are paid. Millions of them go to the hospital. 29 million 

people did not go to the hospital even once in a year. 

Only 14 million people are enough to spend 79 percent 

of the premium collected on health services. If 25 million 

of 43 million, not 14 million, applied to health services, 

the system would not be sustainable. In the next stage, 

we think that drug expenditures will increase more with 

the introduction of gene therapies and new generation 

therapies, especially in rare diseases. In a few years, we 

will not be able to meet the expenses of even 14 of these 

43, rather than fear that 25 million of 43 million will go 

to the hospital. That’s why I think these projects are very 

important.” 

“There are direct or indirect payments in health 

services” 

Expressing that there are direct or indirect payments in 

health services, Deputy Minister of Health of the Republic 

of Turkey Prof. Dr. Sabahattin Aydın said that there is no 

such thing as “repayment” in the social security system and 

that when a word is misused at first, it is now accepted as 

such. Adding that newer, more up-to-date and promising 

payment methods for the future have emerged as a result 

of especially the rapid development of health informatics, 

the detailed recording of the registration system and the 

very thorough follow-up of the processes, Aydın said, 

“When we say that, we immediately perceive the issue as 

SUT-based payment to service providers.” 

Klinik faydalarını da değerlendiriyoruz ama hiçbir zaman 

bu klinik faydaların bize ne kadar getirisi olacağını 

değerlendirmiyoruz. Örneğin 15 yaşında bir çocuğu tam 

kürle tedavi edecek bir ilaçla 80 yaşındaki bir hastayı tam 

kürle tedavi edecek bir ilacın ilaçlar aynı olsa, maliyet 

yükü aynı olsa bile arasında bariz bir maliyet etkinlik farkı 

vardır. Mesela bunları hiç değerlendirmiyoruz. Tedavinin bu 

ekonomik kazanımlarının sadece sağlık giderini azaltmak 

değil, çalışan gücünün ve kuruma tekrar prim olarak 

dönüşünün bile hesaplanması lazım. Tersi bir durum 

olarak sadece ilacın bütçe yükü değil oluşturabileceği yan 

etkilerin maliyetinin de hesaplanması lazım ve bunun için 

ekonomik analiz yöntemlerinin oldukça detaylandırılması 

gerekiyor. TÜSEB’le birlikte bununla ilgili proje çıktılarımızı 

yazdık” diye konuştu. Bu proje ile hedeflenen çıktıları Sağlık 

Teknoloji Değerlendirme (STD) Kılavuzunun oluşturulması, 

maliyet etkililik analizinin kapsamının belirlenmesi, ulusal 

maliyet etkinlik eşiğinin oluşturulması, belirlenen ilaçlar/ 

ilaç grupları için örnek maliyet etkililik analizlerinin 

yapılması ve uluslararası STD organizasyonları ve / veya iş 

birliklerine katılım olarak sıralayan Öztürk, Genel Sağlık 

Sisteminin bel kemiği olan kesimin 4A’lı kesim olduğunu 

sözlerine ekledi. 

Çalışanlar ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin 

sistemde 43 milyon olduğunu ve GSS primlerinin yüzde 

79’unun sağlık harcamalarına gittiğini belirten GSS 

Genel Müdürü Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yüzde 

79 normalde iyi bir oran gibi duruyor ama bu istatistiğin 

ilginç tarafı bu 43 milyon kişinin sadece 14 milyonu 

hastaneye gidiyor. 29 milyon kişi bir yıl içinde 1 kez bile 

hastaneye gitmemiş. Sağlık hizmetlerinde toplanan 

primin yüzde 79’unu harcamaya sadece 14 milyon kişi 

yetiyor. 43 milyonun 14 milyonu değil de 25 milyonu 

sağlık hizmetlerine başvursa sistemin sürdürülebilirliği 

kalmıyor. Bir sonraki aşamada özellikle nadir hastalıklarda 

gelişen gen tedavilerinin, yeni nesil tedavilerin devreye 

girmesiyle birlikte ilaç harcamalarının daha fazla artacağını 

düşünüyoruz. Birkaç yıl sonda 43 milyonun 25 milyonu 

hastaneye gidecek korkusundan çok bu 43’ün 14’ünün 

bile harcamalarını karşılamayacak duruma geleceğiz. Bu 

nedenle bu projelerin çok önemli olduğunu düşünüyorum” 

“Sağlık hizmetlerinde doğrudan ya da dolaylı 

ödeme vardır” 

Sağlık hizmetlerinde doğrudan ya da dolaylı ödeme 

olduğunu ifade eden T.C. Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. 

Sabahattin Aydın, aslında sosyal güvenlik sisteminde “geri 

ödeme” diye bir terim olmadığını ve bir kelime başta yanlış 

kullanıldığında artık öyle kabullenildiğini söyledi. Özellikle 

sağlık bilişiminin çok hızlı gelişmesi, kayıt sisteminin çok 

detaylı yapılabilmesi ve süreçlerin baştan sona çok iyi takip 

edilmesi sonucunda daha yeni, daha güncel ve geleceğe 

yönelik umut veren ödeme yöntemlerinin de ortaya çıktığını 

sözlerine ekleyen Aydın, “Genel sigorta primi ülkemizde 

oturdu ve artık geri ödeme deyince hemen konuyu hizmet 

sunuculara SUT bazlı ödeme olarak algılıyoruz” dedi. 


14 

Turkish scientist has developed a new method 

to be used in cataract treatment! 

Türk bilim insanı katarakt tedavisinde kullanılacak 

yeni yöntem geliştirdi! 

Cataract, which occurs most often with 

advancing age and the effect of sun rays, is 

among the leading causes of blindness and visual 

impairment in the world. Specialists working for 

the prevention and treatment of this disease, 

the treatment of which is surgery, continue to 

develop new methods. One of these experts, Prof. 

Dr. Rıfat Rasier, Lecturer, Faculty of Medicine, 

Istinye University, years ago, developed a new 

method for converting single-focal lenses 

inserted into the eye to multifocal. Informing 

on this new method, Prof. Dr. Rasier made 

explanations about the causes, symptoms and 

treatment methods of cataract. 

Cataract is one of the most common causes of vision loss 

and vision loss in the world. According to the World Health 

Organization (WHO), cataracts are among the leading 

En çok ilerleyen yaş ve maruz kalınan güneş 

ışınlarının etkisiyle ortaya çıkan katarakt 

dünyadaki körlük ve görme bozukluğunun önde 

gelen nedenleri arasında yer alıyor. Tedavisi 

ameliyat olan bu hastalığın önlenmesi ve tedavisi 

için çalışan uzmanlar, yeni yöntemler geliştirmeye 

devam ediyor. Bu uzmanlardan biri olan İstinye 

Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. 

Dr. Rıfat Rasier, yıllar önce göz içine takılmış tek 

odaklı lenslerin çok odaklı hale dönüştürülmesini 

sağlayan yeni bir yöntem geliştirdi. Bu yeni 

yöntem hakkında bilgi veren Prof. Dr. Rasier, 

kataraktın nedenleri, belirtileri ve tedavi 

yöntemleriyle ilgili açıklamalarda bulundu. 

Dünyadaki en yaygın görme azalmasının ve görme 

kayıplarının sebeplerinden biri de katarakt. Dünya Sağlık 

Örgütü’ne (DSÖ) göre katarakt, yüzde 51 ile dünyadaki 

körlük ve görme bozukluğunun önde gelen nedenleri 

arasında yer alıyor. İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi 


15 

causes of blindness and visual impairment in the world, 

with 51 percent. Prof. Dr. Rıfat Rasier, Lecturer, Faculty 

of Medicine, Istinye University made the single focus 

lenses used in cataract surgery multifocal with a new laser 

method he applied. The method received the best project 

award from ESCRS, one of the most respected scientific 

associations in the world’s eye field. Giving information 

about this new method, Prof. Dr. Rasier also made 

statements about the causes, symptoms and treatment 

methods of cataracts. 

A white image can be noticed in the pupil of a 

person with cataracts 

Prof. Dr. Rıfat Rasier gave the following information about 

cataract, “Cataract is the most common cause of vision loss 

in the world. In order for the image to be formed, the light 

must first pass through the frontmost transparent layer 

of the eye, which we call the cornea. Then this light passes 

through another transparent tissue, the lens in the eye, 

and reaches the retina. The lens is a transparent, convex 

structure on both sides. It allows the light coming into 

the eye to be refracted and focused on the visual center 

of the image. The lens should be transparent for life, if it 

loses its transparency at any time, this situation is called 

cataract. It causes difficulty in seeing the person by causing 

problems in reaching the retina and reducing the contrast. 

The lens in the eye loses its transparency and takes on the 

structure of frosted glass. Just as a person looks through 

a frosted glass, he sees the image as hazy, and in a person 

Prof. Dr. Rıfat Rasier, Lecturer, Faculty of Medicine, Istinye University 

Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rıfat Rasier, katarakt ameliyatında 

kullanılan tek odaklı lensleri, uyguladığı yeni bir lazer 

yöntemiyle çok odaklı hale getirdi. Yöntem dünyanın göz 

alanında en saygın bilimsel derneklerinden ESCRS’de en 

iyi proje ödülünü aldı. Bu yeni yöntem hakkında bilgi veren 

Prof. Dr. Rasier, kataraktın nedenleri, belirtileri ve tedavi 

yöntemleriyle ilgili de açıklamalarda bulundu. 

Kataraktı olan kişinin göz bebeğinde beyaz bir 

görüntü fark edilebilir 

İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. 

Rıfat Rasier kataraktla ilgili şu bilgileri verdi: “Katarakt 

dünyadaki en yaygın görme azalması sebebidir. Görüntünün 

oluşması için önce ışığın kornea dediğimiz gözün en öndeki 


16 

with cataracts, the image he normally sees becomes hazy, 

icy, foggy. In advanced stages, a mature cataract can reduce 

the person’s appearance to a level where only light can 

be noticed. The person looking at the person with such 

advanced cataract may notice a white image instead of 

blackness in the pupil.” 

Sunlight exposure and increasing age are some 

important factors 

Stating that there are many reasons that may cause the 

lens in the eye to lose its transparency, Rasier continued his 

words as follows, 

“The most important of these is the progression of our 

age. As we age, the water content of the lens decreases 

and the amount of lens proteins increases. In this case, the 

lens becomes rigid, its flexibility decreases, and as a result, 

the transparency of the lens gradually decreases. Another 

important reason is exposure to sunlight with increasing 

age. The eye, which is exposed to the ultraviolet rays of 

the sun without wearing sunglasses, actually turns its lens 

from transparent to frosted glass as a defense mechanism 

so that more damaging light does not come to the retina. 

Because these harmful rays coming to the retina cause 

yellow spot disease, which we will explain later. Trauma is 

one of the causes of cataracts. When a blunt or sharp object 

hits the eye from the outside, the lens inside the eye may 

lose its transparency, either by displacing or not moving at 

all. Among the rarer causes that can lead to the formation 

of cataracts are the use of drugs containing cortisone. 

When cortisone medication is used in the form of drops, 

it causes cataracts, and when it is used orally in the form 

of pills, it can lead to cataract formation. While hereditary 

metabolic diseases cause congenital cataracts in newborn 

babies, many systemic diseases such as diabetes and thyroid 

disease can cause cataracts in adults. If the sugar level is 

kept within normal limits in systemic diseases, especially 

diabetes, cataract development slows down.” 

There are many different types of cataract! 

Prof. Dr. Rasier listed the many different types of cataracts 

as follows: 

• Age-related cataract: It is a type of cataract that occurs 

with the loss of water content of the lens as age increases, 

and the increase in the protein ratio in the lens. After 

the age of 40, the probability of developing age-related 

cataracts doubles in every 10-year period. While the 

probability of developing cataract is 5 percent around the 

age of 65, this rate increases to 50 percent at the age of 75. 

• Congenital cataract: Newborn babies may develop 

congenital cataracts due to infection, blows they received 

during birth, or the inability of the baby’s lens to fully 

develop. 

• Traumatic (injury) cataract: It is a type of cataract that 

develops as a result of penetrating or blunt blows. 

• Cataracts developing due to a systemic cause: It is the 

type of cataract that develops due to a disease such as 

saydam tabakasından geçmesi gerekir. Daha sonra bu 

ışık diğer bir saydam doku olan gözdeki lensten geçer ve 

retinaya ulaşır. Lens şeffaf, her iki tarafı bombeli bir yapıdır. 

Göze gelen ışığın kırılıp görüntünün görme merkezine 

odaklanmasını sağlar. Lens hayat boyu saydam olması 

gerekir, herhangi bir dönemde saydamlığını yitirirse bu 

duruma katarakt adı verilir. Işığın retinaya ulaşmasında 

problem çıkartarak, kontrastı azaltarak kişinin görmesinde 

zorluk oluşturur. Gözdeki lens saydamlığını yitirerek buzlu 

cam yapısını alır. Bir insan nasıl buzlu camdan baktığı 

zaman görüntüyü puslu görür, kataraktı olan kişide de 

normalde gördüğü görüntü puslu, buzlu, sisli bir hal alır. 

İleri evrelerde olgunlaşmış bir katarakt kişinin görüntüsünü 

sadece ışığı fark edeceği bir seviyeye kadar indirebilir. Bu 

kadar ilerlemiş bir kataraktı olan kişiye bakan kişi göz 

bebeğinde siyahlık yerini beyaz bir görüntüyü fark edebilir.” 

Artan yaş ile maruz kalınan güneş ışınları önemli 

faktörler 

Gözdeki lensin saydamlığını yitirmesine yol açabilecek 

birçok sebebin olduğunu belirten, Rasier sözlerine şöyle 

devam etti: 

“Bunların içinde en önemlisi yaşımızın ilerlemesidir. 

Yaşımızın ilerlemesiyle birlikte lensin su içeriği azalır 

ve lens proteinlerinin miktarı artar. Bu durumda lens 

sertleşir, esnekliği azalır ve sonuç olarak lensin saydamlığı 

gittikçe azalır. Diğer önemli bir neden artan yaş ile maruz 

kalınan güneş ışınlarıdır. Güneş gözlüğü takmadan güneşin 

ultraviyole yani mor ötesi ışınlarına maruz kalan göz aslında 

bir savunma mekanizması olarak lensini saydam halden 

buzlu cam haline sokar ki retinaya daha çok zarar verici 

ışık gelmesin. Çünkü retinaya gelen bu zararlı ışınlar daha 

ilerde anlatacağımız sarı nokta hastalığına yol açar. Katarakt 

oluşturan sebeplerden biri de travmadır. Göze dışarıdan 

künt veya sivri bir cisim çarpması ile göz içindeki lens 

yer değiştirerek veya hiç yer değiştirmeyerek bulunduğu 

yerde saydamlığını kaybedebilir. Katarakt oluşmasına yol 

açabilecek daha nadir görülen sebepler arasında kişinin 

kortizonlu ilaç kullanması sayılabilir. Kortizonlu ilaç damla 

şeklinde kullanıldığı zaman katarakta yol açtığı gibi hap 

şeklinde ağızdan kullanıldığı zamanda katarakt oluşumuna 

yol açabilmektedir. Kalıtsal metabolik hastalıklar yeni doğan 

bebeklerde doğuştan olan katarakta sebebiyet verirken 

erişkinde de şeker hastalığı, tiroid hastalığı gibi birçok 

sistemik hastalık katarakta yol açabilmektedir. Sistemik 

hastalıklardan özellikle şeker hastalığında şeker seviyesi 

normal sınırlarda tutulur ise katarakt gelişimi yavaşlar.” 

Kataraktın birçok farklı tipi var! 

Prof. Dr. Rasier, kataraktın birçok farklı tipini şöyle sıraladı: 

• Yaşa bağlı katarakt: Yaş arttıkça lensin su içeriğini 

kaybetmesi, lensteki protein oranının artması ile ortaya 

çıkan katarakt tipidir. 40 yaştan sonra her 10 yıllık periyotta 

yaşa bağlı katarakt gelişme olasılığı iki kat artar. 65 yaş 

civarı katarakt gelişme olasılığı yüzde 5 iken 75 yaşında bu 

oran yüzde 50’ye yükselir. 

• Doğumsal katarakt: Yeni doğan bebekler enfeksiyon, 

doğum sırasında aldıkları darbe veya bebeğin lensinin 

tam olarak gelişememesi nedeniyle doğuştan katarakt 

geliştirebilirler. 


17 

diabetes, thyroid disease, develops as a result of exposure 

to a toxic substance, develops as a result of exposure to 

ultraviolet, or develops as a result of the use of drugs such 

as cortisone and diuretics. 

• In addition, smoking, air pollution and excessive alcohol 

consumption are also causes that can accelerate the 

development of cataracts. 

Symptoms of cataract: 

Prof. Dr. Rasier states that the diagnosis of cataract is 

made by detecting a decrease in your vision level with 

the examination performed by your ophthalmologist, 

and when the lens is examined with a microscope, the 

opacity of the lens and the decrease of the transparent 

parts are observed. “Due to the loss of transparency of 

the cataracted lens, the vision-related symptoms become 

more and more pronounced and progress to a situation 

that is more disturbing and interferes with daily activities,” 

Rasier summarizes the symptoms of cataracts as follows: 

• Foggy, hazy, dirty appearance as if looking through a 

frosted glass 

• Rapid change of glasses numbers due to change in lens 

• Changes in color vision 

• Myopia shift of the eye with the development of cataract 

and therefore the decrease in the need for near glasses. 

In general, patients who have started cataracts express 

themselves that they have started to see their relatives 

better. 

• Scattering of lights especially at night 

• Scattering in images during the day 

• Double vision as if images are superimposed 

Cataract treatment is surgery 

Prof. Dr. Rasier said, “The treatment of cataract is surgery. 

If the person’s vision level is very low, if the visual level is 

affecting the person’s quality of life, or if the lens is very 

hard during the examination, cataract surgery should be 

performed. The first thing to do is to determine the level 

of vision of the person with the correction of eyeglasses 

numbers. If the image is low despite the glasses, surgery is 

required to remove the lens that has lost its transparency. 

The name of cataract surgery is phacoemulsification 

surgery. For this surgery, the opaque lens is broken up 

with sound waves called ultrasound. After the lens is 

removed, an artificial lens is put into the eye. The lenses 

placed in the eye can be single-focal (only near or only far 

view) or multifocal (far-mid-near view) lenses in today’s 

technology. The benefit of multifocal lenses for the 

patient is that they provide intermediate and near vision 

without distorting the distant view. Thus, the need to 

use glasses is eliminated while the cataract is surgically 

removed, causing a blurry image. The number of people 

who need this treatment, anyone over the age of 40- 

42 who wears eyeglasses may need this lens. However, 

multifocal lenses are not recommended for those who 

have no problems with distance vision, as they cause a 

slight loss of contrast at distance.” 

• Travmatik (yaralanma) katarakt: Delici veya künt darbeler 

sonucu gelişen katarakt tipidir. 

• Sistemik bir sebebe bağlı gelişen kataraktlar: Şeker 

hastalığı, tiroid hastalığı gibi bir hastalığa bağlı gelişen, 

zehirli bir maddeye maruz kalma sonucu gelişen, 

ultraviyoleye maruz kalma sonucu gelişen veya kortizon, 

diüretik gibi ilaçların kullanımı sonucu gelişen katarakt 

tipidir. 

• Ayrıca sigara kullanımı, hava kirliliği ve fazla alkol 

tüketimi de katarakt gelişimini hızlandırabilen nedenlerdir. 

Kataraktın belirtileri: 

Prof. Dr. Rasier, göz doktorunuzun yaptığı muayene ile 

görme seviyenizde azalmanın tespit edilmesi, mikroskop 

ile lens incelendiğinde lensteki opaklaşmanın, saydam 

kısımların azalmasının görülmesi ile katarakt tanısının 

konulduğunu belirtiyor. “Kataraktlı lensin saydamlığını 

yitirmesine bağlı olarak görmeyle ilişkili belirtiler gittikçe 

daha belirgin hale gelir ve daha fazla rahatsız edici, günlük 

aktiviteleri engelleyecek duruma doğru ilerler” diyen Rasier 

kataraktın belirtilerini ise şöyle özetliyor: 

• Sisli, puslu, sanki buzlu camın arkasından bakıyormuş 

gibi kirli bir görüntü oluşması 

• Lensteki değişim nedeniyle gözlük numaralarının hızlı bir 

şekilde değişmesi 

• Renk görmede değişiklikler 

• Katarakt gelişimi ile gözün miyopa kayması ve bu nedenle 

yakına gözlük ihtiyacının azalması. Genelde katarakt 

başlamış hastalar yakını daha iyi görmeye başladım diye 

kendilerini ifade ederler 

• Özellikle gece ışıkların saçılması 

• Gün içinde görüntülerde saçılma 

• Görüntüler üst üste binmiş gibi çift görme 

Katarakt tedavisi ameliyattır 

Prof. Dr. Rasier: “Katarakt tedavisi ameliyattır. Eğer kişinin 

görme seviyesi çok azalmış ise, görme seviyesi kişinin hayat 

kalitesini etkileyecek duruma geliyorsa veya muayenede 

lens çok sertleşmiş ise katarakt ameliyatı yapılması 

gerekir. İlk başta yapılması gereken gözlük numaraları 

düzeltmesi ile kişini ne seviyede gördüğünün tespitidir. 

Eğer gözlüğe rağmen görüntü düşük ise saydamlığını 

yitiren lensin çıkarılması için ameliyat yapılması gerekir. 

Katarakt ameliyatının adı fakoemülsifikasyon cerrahisidir. 

Bu ameliyat için ultrason denen ses dalgaları ile saydam 

olmayan lens parçalanır. Lens çıkarıldıktan sonra göz 

içine yapay mercek konur. Göz içine konan mercekler 

günümüz teknolojisinde tek odaklı (sadece yakın veya 

sadece uzak görüntü) ya da çok odaklı (uzak-orta-yakın 

görüntü) mercekler olabilir. Çok odaklı merceklerin hastaya 

yararı uzak görüntüyü bozmadan orta ve yakın görüntü 

de sağlamasıdır. Böylece bulanık görüntü yapa katarakt 

ameliyat ile alınırken gözlük kullanma ihtiyacı da ortadan 

kaldırılmaktadır. Bu tedaviye ihtiyaç duyan insan sayısı 

40-42 yaş üstünde yakın gözlük takan herkes bu lense 

ihtiyaç duyabilir. Fakat çok odaklı lensler uzakta hafif bir 

kontrast kaybı oluşturduğu için uzak görmede hiç sıkıntısı 

olmayanlara tavsiye edilmez.” Dedi. 


20 

Pandemic bring obesity out of control! 

Pandemi obeziteyi 12’den vurdu! 

Pandemi obeziteyi kontrolden çıkardı. Türkiye’de 

obezite görülme oranı kadınlarda %40, erkeklerde 

%25 sınırına yaklaştı. Obezitenin kanser kadar 

tehlike saçtığını belirten uzmanlar, tedavinin 

endokrinoloji, beslenme, psikiyatri ve estetik 

cerrahi uzmanlarının gözetiminde yürütülmesi 

gereken komplike bir süreç gerektirdiğine, 

Post-Bariatrik Cerrahi operasyonların obezite 

tedavisine son noktayı koyduğuna dikkat çekiyor. 

Prof. Dr. Alper Çelik, konuyla ilgili olarak, 

“Obezite en az kanser kadar tehlike saçıyor” dedi. 

Prof. Dr. Alper Çelik, Medical Director of Etiler 

Esthetique Center and Private Etiler Hospital 

The pandemic has brought obesity out of 

control. The prevalence of obesity in Turkey 

has approached the limit of 40% for women 

and 25% for men. Stating that obesity is as 

dangerous as cancer, experts point out that the 

treatment requires a complicated process that 

must be carried out under the supervision of 

endocrinology, nutrition, psychiatry and aesthetic 

surgery specialists, and that Post-Bariatric 

Surgery operations put the last point in the 

treatment of obesity. Prof. Dr. Alper Çelik, on the 

subject, said, “Obesity is at least as dangerous as 

cancer.” 

Pandemi Türkiye’de obezitenin tansiyonunu yükseltti. 

TBMM Obezite ile Mücadele Yöntemleri ve Önlemleri 

Komisyonu tarafından hazırlanan rapora göre, 2021’de 

kadınlarda obezite görülme oranı %40, erkeklerde ise 

%25 sınırına dayandı. Nüfusun %34’ünün aşırı kilolu yani 

obezite sınırında olduğunun belirtildiği raporda, obezite 

oranının doğudan batıya gittikçe arttığı saptandı. Türkiye 

bu oranlarla Avrupa’da 1’inci, dünyada 4’üncü sırada 

yer alıyor. Obezitenin çok sayıda riskli sağlık sorunuyla 

birlikte depresyon gibi psikolojik sorunları da beraberinde 

getirdiğini belirten Etiler Esthetique Merkezi ve Özel 

Etiler Hastanesi Medikal Direktörü Prof. Dr. Alper Çelik, 

“Pandemide artan stres ve kaygılar yeme bozukluklarına 

kapı araladı. Obezite, çağın hastalığı olarak tüm dünyada 

olduğu gibi Türkiye’de de en az kanser kadar tehlike 

saçıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, 

Türkiye’de her 3 kişiden 1’i obez. Obezite için genel cerrahi, 

The pandemic has increased the tension of obesity in 

Turkey. According to the report prepared by the TBMM 

Committee on Obesity Fighting Methods and Measures, 

in 2021, the rate of obesity in women reached the limit of 

40% and 25% in men. In the report, it was stated that 34% 

of the population was overweight, that is, at the obesity 

limit, and it was determined that the obesity rate was 

increasing from east to west. Turkey ranks 1st in Europe 

and 4th in the world with these rates. Stating that obesity 

brings psychological problems such as depression along 

with many risky health problems, Prof. Dr. Alper Çelik, 

Medical Director of Etiler Esthetique Center and Private 

Etiler Hospital, said, “Increasing stress and anxiety in the 


21 

pandemic opened the door to eating disorders. Obesity, 

as the disease of the age, poses as much danger as cancer 

in Turkey as well as in the rest of the world. According to 

the data of the World Health Organization, 1 out of every 

3 people in Turkey is obese. There is a long treatment for 

obesity, which must be carried out under the supervision 

of specialists in general surgery, endocrinology, nutrition, 

psychiatry and plastic surgery, and even cardiothoracic 

specialists should be included if necessary.” 

Skin recovers with post-bariatric surgery 

operations 

Noting that obesity treatment is a complex treatment 

under the control of various specialists, starting with 

obesity surgery and extending to the recovery of the 

body with aesthetic operations, Prof. Dr. Alper Çelik 

made the following assessment on the subject, “It is of 

great importance that all stages of treatment are carried 

out at the right time. This process carries a great risk 

for those who have diabetes, high blood pressure and 

anemia. Our priority is always to eliminate these problems 

and lose excess weight. Excessive weight loss can cause 

unsightly skin sagging, especially in the face, neck, arms, 

chest, abdomen, hips and legs areas of the body. We can 

correct these deformations with “Aesthetics After Obesity 

Surgery”, that is, Post-Bariatric Surgery, which includes 

many procedures.” 

As the weight lost increases, the deformation 

also increases 

Recording that the increase in the amount of weight given 

increases the body deformations, Medical Director Prof. Dr. 

Alper Çelik said, “When the period of getting rid of excess 

weight is over, we still need a waiting period. Our goal 

here is primarily to ensure that the patient can stay at his 

target weight for a certain period of time. After this stage, 

Post - Bariatric Surgery comes into play. Such operations 

may involve multiple stages depending on deformations. 

Although the recovery process takes a little longer than 

other surgical operations, Post- Bariatric Surgery is one of 

the most important stages of obesity treatment. We see 

this last stage of treatment as a necessity, not a choice, so 

that patients can regain a healthy form and psychology.” 

endokrinoloji, beslenme, psikiyatri ve estetik cerrahi 

uzmanlarının gözetiminde yürütülmesi gereken, hatta 

ihtiyaca göre kalp ve göğüs hastalıkları uzmanlarının da 

dahil olması gereken uzun bir tedavi söz konusu” dedi. 

Post-Bariatrik Cerrahi operasyonlarla cilt 

toparlanıyor 

Obezite tedavisinin geniş bir yelpazede çeşitli uzmanların 

kontrolünde obezite cerrahisi ile başlayıp vücudun estetik 

operasyonlarla toparlanmasına kadar uzanan komplike 

bir tedavi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Alper Çelik, konuya 

ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Tedavide tüm 

aşamaların doğru zamanda yapılması büyük önem taşıyor. 

Diyabet, yüksek tansiyon, kansızlık sorunu yaşayanlar için 

bu süreç büyük bir risk barındırıyor. Önceliğimiz her zaman 

bu sorunların giderilmesi ve aşırı kiloların verilmesi… 

Aşırı kilo kaybı vücudun özellikle yüz, boyun, kol, göğüs, 

karın, kalça, bacak bölgelerinde göze hoş görülmeyen cilt 

sarkmaları oluşturabiliyor. Bu deformasyonları, çok sayıda 

işlemi kapsayan “Obezite Cerrahisi Sonrası Estetik” yani 

Post-Bariatrik Cerrahi operasyonlarla giderebiliyoruz.” 

Verilen kilolar arttıkça deformasyon da artıyor 

Verilen kilo miktarındaki artışın vücut deformasyonlarını 

da artırdığına değinen Etiler Esthetique Merkezi ve Özel 

Etiler Hastanesi Medikal Direktörü Prof. Dr. Alper Çelik, 

“Fazla kilolardan kurtulma dönemi sona erdiğinde, 

yine bir bekleme sürecine ihtiyaç duyuyoruz. Buradaki 

hedefimiz öncelikle hastanın hedef kilosunda belirli bir 

süre kalabilmesini sağlamak. Bu aşamadan sonra Post- 

Bariatrik Cerrahi devreye giriyor. Bu tür operasyonlar, 

deformasyonlara bağlı olarak birden çok etabı 

kapsayabiliyor. İyileşme süreci diğer cerrahi operasyonlara 

oranla biraz daha uzun sürse de Post-Bariatrik Cerrahi, 

obezite tedavisinin en önemli aşamalarından birini 

oluşturuyor. Tedavinin bu son aşamasını hastaların sağlıklı 

forma ve psikolojiye kavuşabilmeleri için bir tercih değil bir 

ihtiyaç olarak görüyoruz” dedi. 


22 

Obesity test with 6 questions! 

6 Soruda obezite testi! 

General Surgery Specialist Prof. Dr. Bilgi Baca 

Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Bilgi Baca 

Stating that obesity can cause many diseases from heart 

to diabetes, from stroke to cancer in both children and 

adults, it must be treated, Prof. Dr. Bilgi Baca said that very 

successful results can be obtained if bariatric surgery is 

performed with a multidisciplinary approach and to suitable 

candidates for bariatric surgery. Pointing out that some 

wrong information that is thought to be true in the society 

may cause delay in treatment or negative results, General 

Surgery Specialist Prof. Dr. Bilgi Baca Prof. He explained 

8 wrongs that are believed to be true about obesity and 

the criteria suitable for bariatric surgery with a 6-question 

test, and made important warnings and suggestions. 

The epidemic disease of the century, Covid-19, which has 

affected the whole world for two years, caused another 

dangerous disease to become widespread in this process. 

The name of this dangerous disease, declared by the World 

Health Organization as ‘the most serious health problem of 

the 21st century’ is obesity. 

Prof. Dr. Bilgi Baca, Lecturer, Department of General 

Surgery, Faculty of Medicine, Acıbadem University, General 

Surgery Specialist at Acıbadem Altunizade Hospital, said, 

“While compulsory staying at home and working from 

home caused inactivity during the pandemic that has been 

going on for two years, the increase in unhealthy diet and 

snack consumption during long hours at home has also 

caused obesity to become widespread.” 

• “I am comfortable with my weight, I have no health 

Obezitenin günümüzde gerek çocuklarda gerekse 

yetişkinlerde kalpten diyabete, inmeden kansere dek 

birçok hastalığa neden olabildiğini, bu nedenle mutlaka 

tedavi edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Bilgi Baca, 

obezite cerrahisinin multidisipliner yaklaşımla ve obezite 

cerrahisine uygun adaylara yapılması durumunda çok 

başarılı sonuçlar alınabildiğini söylüyor. Toplumda doğru 

sanılan bazı yanlış bilgilerin ise tedavinin gecikmesine ya da 

olumsuz sonuçlara neden olabildiğine dikkat çeken Genel 

Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Bilgi Baca, obezite hakkında doğru 

sanılan 8 yanlışı ve obezite cerrahisine uygun kriterleri 

6 soruluk test ile anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde 

bulundu. 

İki yıldır tüm dünyayı etkisine alan yüzyılın salgın hastalığı 

Covid-19 pandemisi, bu süreçte bir başka tehlikeli 

hastalığın yaygınlaşmasına neden oldu. Dünya Sağlık 

Örgütü’nün’ 21. yüzyılın en ciddi sağlık sorunu” olarak ilan 

ettiği bu tehlikeli hastalığın adı; obezite. 

Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim 

Dalı Öğretim Üyesi ve Acıbadem Altunizade Hastanesi Genel 

Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Bilgi Baca “İki yıldır devam eden 

pandemi sürecinde zorunlu evde kalma ve evden çalışma 

hareketsizliğe neden olurken, evde geçirilen uzun saatler 

boyunca sağlıksız beslenme ve atıştırmalık tüketiminin 

artması obezitenin de yaygınlaşmasına neden oldu” diyor. 

• “Ben kilolarımla barışığım, sağlık sorunum da yok”: 

YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Obezite sadece estetik bir bozukluk değil, 

ciddi sonuçlara yol açabilen kronik bir hastalıktır. Dünya 

Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre “Obezite, vücut yağ kütlesinin 

yağsız kütlesine oranla artması ile karakterize kronik 


23 

problems”: WRONG! 

ACTUALLY: Obesity is not just 

an aesthetic disorder, it is a 

chronic disease that can lead 

to serious consequences. 

According to the World 

Health Organization (WHO), 

“Obesity is a chronic disease 

characterized by an increase 

in body fat mass compared 

to lean mass, and an energy 

metabolism disorder that can 

cause physical, mental and 

social problems caused by 

excessive fat storage in the 

body” and is accepted all over 

the world. has seen. Therefore, 

obesity is a health problem. 

• After the obesity surgery, 

I eat as I want, I do not gain 

weight either: WRONG! 

ACTUALLY: Obesity surgery 

aims to make the person happy 

and lose weight by eating less 

food. If the patient does not 

pay attention and does not 

comply with what the doctor 

and dietitian say, he can return 

to his old weight. 

• Obesity surgery can be applied to anyone who wants it: 

WRONG! 

ACTUALLY: It cannot be applied to everyone who wants 

bariatric surgery. Whether the person is a suitable 

candidate for bariatric surgery is decided by looking at the 

following criteria: 

1. Do you have any disease and only your body mass index 

is 40 kg/m2 and above? 

2. Your body mass index is 35 kg/m w and you have type-2 

diabetes, hypertension, sleep apnea, asthma etc. Do you 

have any co-morbidities and do these diseases negatively 

affect your quality of life? 

3. Your body mass index is 27 kg/m 2 and you have 

concomitant diseases, have you not been able to benefit 

from diet, exercise and pharmacological treatment with a 

specialist for at least six months? 

4. Advanced heart disease, cancer, liver cirrhosis, etc. do 

you have any diseases? Obesity surgery cannot be applied 

to those with this type of disease. 

5. Do you have alcohol and substance addiction? Obesity 

surgery cannot be applied to such addicted people. 

6. Are you at reproductive age and are you planning to 

become a mother soon? If you are planning to become a 

mother in the near future, you should definitely consult 

your doctor. Because pregnancy is not recommended for 

24 months after bariatric surgery. 

• It is enough for me to talk to the surgeon for the 

operation: WRONG! 

bir hastalık olup, vücutta aşırı 

yağ depolanmasıyla ortaya çıkan 

fiziksel, ruhsal ve sosyal sorunlara 

neden olabilen enerji metabolizması 

bozukluğu” şeklinde açıklanmış 

ve tüm dünyada kabul görmüştür. 

Dolayısıyla obezite bir sağlık 

sorunudur. 

• Obezite ameliyatından sonra 

istediğim gibi yerim, kilo da almam: 

YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Obezite cerrahisi kişinin 

daha az yemek yiyerek mutlu 

olmasını ve zayıflamasını hedefler. 

Hasta dikkat etmeyip doktorun ve 

diyetisyenin dediklerine uymazsa, 

tekrar eski kilosuna dönebilir. 

• Obezite cerrahisi, isteyen herkese 

uygulanabilir: YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Obezite cerrahisi isteyen 

herkese uygulanamaz. Kişinin 

obezite cerrahisine uygun bir aday 

olup olmadığına şu kriterlere 

bakılarak karar verilir: 

1. Herhangi bir hastalığınız olmayıp 

sadece vücut kitle indeksiniz 40 kg/ 

m 2 ve üzeri mi? 

2. Vücut kitle indeksiniz 35 kg/ 

m2 olup yanında tip-2 diyabet, 

hipertansiyon, uyku apnesi, astım vb. 

yandaş hastalığınız var mı ve bu hastalıklar yaşam kalitenizi 

olumsuz etkiliyor mu? 

3. Vücut kitle indeksiniz 27 kg/m2 ve eşlik eden 

hastalıklarınız olup, en az altı ay uzman eşliğinde diyet, 

egzersiz ve farmakolojik tedavi görüp fayda sağlayamadınız 

mı? 

4. İleri kalp hastalığı, kanser, karaciğer sirozu vb. 

hastalıklarınız var mı? Bu tür hastalığı olanlara obezite 

cerrahisi uygulanamıyor. 

5. Alkol ve madde bağımlılığı var mı? Bu tür bağımlı kişilere 

obezite cerrahisi uygulanamıyor. 

6. Üreme çağında olup yakın zamanda anne olmayı 

düşünüyor musunuz? Eğer yakın zamanda anne olmayı 

planlıyorsanız mutlaka hekiminize danışmanız gerekir. 

Çünkü obezite cerrahisi ameliyatı sonrası 24 ay hamilelik 

önerilmiyor. 

• Ameliyat için cerrahla görüşmem yeterli: YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Obezite cerrahisinde, cerrahiye muayene olmak 

adımlardan sadece birisidir. Eğitim ve bilinç değişimi, 

davranış değişimi ve hedef kiloya ulaşma, hedef kiloyu 

koruma ve çevre değişimi programlarını bitiren, buna 

rağmen hedef kiloya (mevcut kilonun yüzde 10-20’sini 

sini kaybetme) ulaşamayan hasta, multidisipliner bir 

ekiple değerlendirilir. Tüm değerlendirmeler sonunda 

alınacak karara göre uygun cerrahi prosedüre karar verilir. 

Cerrahi değerlendirme, anestezi değerlendirmesi, iç 

hastalıkları değerlendirmesi (endokrin ve gastroentoroloji), 

kardiyolojik değerlendirme, psikiyatrik değerlendirme, 

fiziksel tıp ve rehabilitasyon değerlendirme ve diyetisyen 

değerlendirmeleri yapılır. 


24 

ACTUALLY: In bariatric surgery, being examined by the 

surgeon is only one of the steps. The patient, who has 

completed the programs of education and consciousness 

change, behavior change and reaching the target 

weight, maintaining the target weight and changing the 

environment, but still cannot reach the target weight 

(10-20% of the current weight), is evaluated with a 

multidisciplinary team. According to the decision to be 

taken at the end of all evaluations, the appropriate surgical 

procedure is decided. Surgical evaluation, anesthesia 

evaluation, internal medicine evaluation (endocrine and 

gastroenterology), cardiological evaluation, psychiatric 

evaluation, physical medicine and rehabilitation evaluation 

and dietitian evaluations are made. 

• I can have any surgery I want, the same surgery can be 

applied to everyone: WRONG! 

ACTUALLY: The patient cannot decide on his own what 

surgery will be performed for obesity surgery. Not 

everyone can be operated on. The surgical sleeve, which 

is widely used in obesity surgery all over the world, 

gastrectomy (tube stomach). It is preferred because it has 

better physiological and functional results. However, the 

patient’s age, body mass index, concomitant diseases, 

eating habits play a major role in deciding the technique to 

be used. After all consultations are completed, the surgeon 

and the patient decide together which surgery will be 

performed. 

• If I have bariatric surgery, I will die or be left unfinished: 

WRONG! 

ACTUALLY: Correct patient selection, correct indication 

and correct surgical method are very important in bariatric 

surgery. Obesity surgery should be performed by a 

professional team in an experienced and equipped center. 

The risk associated with bariatric surgery is no higher than 

the risk of gastric surgery. Removal or processing of a part 

of the stomach does not constitute a significant deficiency 

in the patient. Surgery complications that may develop in a 

patient for whom surgery is recommended due to obesity 

are less risky than the current obese state. 

• After bariatric surgery, I’m done with the hospital and the 

team: WRONG! 

ACTUALLY: Prof. Dr. Bilgi Baca said, “A patient who has 

undergone bariatric surgery has a journey of at least two 

years with us. Follow-up continues in the long term. After 

the first postoperative control, regular controls and blood 

tests are performed in the first month, third month, sixth 

month, 1st year and 2nd year. The results are evaluated 

and vitamin and mineral supplements are provided if 

necessary.” 

• Within a month after bariatric surgery, I would be 

completely free of excess weight: WRONG! 

ACTUALLY: In obesity surgery, the goal of weight reduction 

is completed in 1.5-2 years. The patient loses 75-80% of 

their excess weight with bariatric surgery and diet. It is 

recommended to lose excess weight gradually. After six 

months, when exercise becomes a part of the life change, 

patients regain their ideal weight in a healthy way. 

• İstediğim ameliyatı olabilirim herkese aynı ameliyat 

uygulanabilir: YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Obezite cerrahisi için ne ameliyatı yapılacağına 

hasta kendi karar veremez. Herkese ameliyat uygulanamaz. 

Obezite cerrahisinde tüm dünyada yaygın olarak kullanılan 

ameliyat sleeve gastrektomi (tüp mide)’dir. Fizyolojik 

ve fonksiyonel sonuçları daha iyi olduğu için tercih 

edilmektedir. Fakat hastanın yaşı, vücut kitle indeksi, eşlik 

eden hastalıklar, yeme alışkanlıkları yapılacak tekniğe 

karar vermede büyük rol oynar. Tüm konsültasyonlar 

tamamlandıktan sonra cerrah ve hasta hangi ameliyatın 

uygulanacağına birlikte karar vermiş olurlar. 

• Obezite cerrahisi olursam ölürüm veya yarım kalırım: 

YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Obezite cerrahisinde doğru hasta seçimi, doğru 

endikasyon, doğru ameliyat yöntemi çok önemlidir. Obezite 

cerrahisinin deneyimli, donanımlı bir merkezde profesyonel 

bir ekip tarafından yapılması gerekir. Obezite cerrahisine 

bağlı risk, bir mide ameliyatı riskinden daha yüksek 

değildir. Midenin bir kısmının alınması veya işlem görmesi 

hastada önemli bir eksiklik oluşturmaz. Obezite nedeniyle 

cerrahi önerilen bir hastada gelişebilecek ameliyat 

komplikasyonları mevcut obez haline göre daha az risklidir. 

• Obezite cerrahisi olduktan sonra hastane ve ekiple işim 

biter: YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Prof. Dr. Bilgi Baca “Obezite cerrahisi geçirmiş 

bir hastamızın bizimle en az iki yıllık bir yolculuğu olur. 

Takipler uzun vadede devam eder. Ameliyat sonrası ilk 

kontrolden sonra birinci ay, üçüncü ay, altıncı ay, 1.yıl 

ve 2.yıl düzenli kontrol ve kan tetkikleri yapılır. Sonuçlar 

değerlendirilerek gereklilik halinde vitamin ve mineral 

destekleri sağlanır” diyor. 

• Obezite cerrahisi sonrası bir ay içinde tamamen fazla 

kilolarımdan kurtulmuş olurum: YANLIŞ! 

DOĞRUSU: Obezite cerrahisinde kilo azalım hedefi 1,5-2 

yılda tamamlanır. Hasta fazla kilolarının yüzde 75-80’ini 

obezite cerrahisi ve uygulanan diyetle kaybeder. Fazla 

kiloların yavaş yavaş kaybedilmesi tavsiye edilir. Altı ay 

sonra egzersiz de yaşam değişikliğinin bir parçası olunca 

hastalar sağlıklı bir şekilde ideal kilolarına kavuşurlar. 


26 

Hand, foot, mouth disease can mimic the flu 

El, ayak, ağız 

hastalığı gribi taklit 

edebilir 

Noting that hand, foot and mouth disease, which 

is common in infants and children, is a disease 

that can be transmitted through respiratory tract, 

saliva, close contact and feces and has no cure, 

Pediatrician Dr. Tarık Ersöz, Medical Park Tarsus 

Hospital, said, “Hand, foot, mouth disease can 

mimic the flu infection.” 

Stating that the hand, foot and mouth disease, which has 

been seen in babies and children recently and which is not 

known much, usually manifests itself as a throat infection, 

Pediatrician Dr. Tarık Ersöz, Medical Park Tarsus Hospital, 

gave information about the disease, which is mostly seen in 

the hands, face, feet, knees and hips of the body. 

Fever and throat infection are the most 

prominent complaints 

Pointing out that there is a history of admission to the 

emergency room or hospital with fever, it is usually 

diagnosed as throat infection in hand, foot, mouth disease, 

Dr. Tarık Ersöz said, “As a symptom of the disease, high 

fever, intense redness and aphthae in the tonsils, itchy 

and painful roughness in the hands and feet, knees and 

buttocks occur. At first, these lumps turn into small bubbles 

filled with liquid in the future.” 

Bebek ve çocuklarda sık görülen el, ayak, 

ağız hastalığının solunum yolu, tükürük, yakın 

temas ve dışkı yoluyla bulaşabilen ve tedavisi 

bulunmayan bir hastalık olduğunu söyleyen 

Medical Park Tarsus Hastanesi Çocuk Sağlığı ve 

Hastalıkları Uzmanı Dr. Tarık Ersöz, “El, ayak, ağız 

hastalığı; grip enfeksiyonunu taklit edebilir” dedi. 

Son zamanlarda bebek ve çocuklarda oldukça fazla 

görülmeye başlayan ve pek fazla bilinmeyen el ayak ağız 

hastalığının genellikle boğaz enfeksiyonu olarak kendini 

gösterdiğini belirten Medical Park Tarsus Hastanesi Çocuk 

Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Tarık Ersöz, daha çok 

vücudun el, yüz, ayaklar, diz ve kalça kısımlarında görülen 

hastalıkla ilgili bilgilendirmede bulundu. 

Ateş ve boğaz enfeksiyonu en belirgin şikâyetler 

El, ayak, ağız hastalığında genellikle boğaz enfeksiyonu 

tanısı alarak, ateşli bir şekilde acil servis ya da hastaneye 

başvuru öyküsü bulunduğunu işaret eden Uzm. Dr. Tarık 

Ersöz, “Hastalık belirtisi olarak yüksek ateş, bademcik 

bölgesinde yoğun kızarıklık ve aft, eller ayak altları, 

diz ve popo bölgesinde kaşıntılı ve ağrılı pütürleşmeler 

oluşmaktadır. İlk zamanlarda bu pütürler ileride içi sıvı dolu 

küçük kabarcıklara dönüşmektedir” diye konuştu. 


27 

Bulaşma yollarına dikkat edilmeli 

Enterovirüs ailesinden coxsacki virüsünün yol açtığı bu 

hastalığın yaz ve sonbahar aylarında salgın yoluyla kolayca 

bulaşabileceğine dikkat çeken Uzm. Dr. Tarık Ersöz, şu 

uyarılarda bulundu: 

“El, ayak, ağız hastalığı solunum yolu, tükürük, yakın temas 

ve dışkı yoluyla bulaşabilmektedir. Grip enfeksiyonunu 

taklit edebilir. Hastalık virüs hastalığı olduğu için 

antibiyotik tedavisi etkili değildir ve hastalık bir hafta içinde 

kendiliğinden geçer. Bu sürede hasta çocuğun başkalarıyla 

yakın temasta olmaması önemlidir. Yazın havuz sezonunun 

açılmasıyla birlikte, havuz sularının istem dışı yutulması 

ile ayrı bir risk oluşmaktadır. El-ayak-ağız hastalığına 

korunmanın en etkili yöntemi hijyendir.” 

Pay attention to the ways of transmission 

Pointing out that this disease caused by the coxsacki virus 

from the 

enterovirus family can be easily transmitted through 

epidemics in summer and autumn, Dr. Tarık Ersöz warned: 

“Hand, foot, mouth disease can be transmitted through 

the respiratory tract, saliva, close contact and feces. It can 

mimic a flu infection. Since the disease is a viral disease, 

antibiotic treatment is not effective and the disease goes 

away on its own within a week. It is important that the sick 

child is not in close contact with others during this period. 

With the opening of the pool season in the summer, a 

separate risk arises with the involuntary ingestion of pool 

water. The most effective method of preventing hand-footmouth 

disease is hygiene.” 

Chickenpox-like blisters appear on the hands, 

feet, and mouth 

Emphasizing that at the end of the first 3 days in children 

and babies infected with the disease, varicella-like, waterfilled 

blisters around the hands, feet and mouth will 

attract attention, Dr. Tarık Ersöz said, “Unlike chickenpox, 

blisters do not form on the body, but around the hands, 

feet and mouth. Liquid-filled red blisters on the insides of 

the hands and feet, between the fingers, as well as the 

soles of the feet, cause both pain, ache and itching. There 

are sores called aphthae in the throat, and the child may 

have swallowing problems and loss of appetite due to this. 

Apart from this, redness in the tonsils, ear and throat pain, 

weakness can be seen.” 

El, ayak ve ağızda suçiçeğine benzeyen 

kabarcıklar olur 

Hastalığın bulaştığı çocuk ve bebeklerde ilk 3 günün 

sonunda el, ayak ve ağız çevresinde suçiçeği benzeri, içi 

su dolu kabarcıkların dikkat çekeceğinin altını çizen Uzm. 

Dr. Tarık Ersöz, “Suçiçeğinden farklı olarak kabarcıklar 

gövdede değil, el-ayak ve ağız çevresinde oluşur. El ve 

ayak içleri, parmak aralarının yanı sıra ayak tabanlarını da 

donatan içi sıvı dolu kırmızı kabarcıklar hem ağrı, sızı hem 

kaşıntıya neden olur. Boğazda aft denilen yaralar olur ve 

çocukta yutma problemi ve buna bağlı iştahsızlık görülebilir. 

Bunun dışında bademcikte kızarıklık, kulak ve boğaz ağrısı, 

halsizlik görülebilir” açıklamasında bulundu. 

Hem ağrı hem de kaşıntıya neden oluyor 

El ve ayak içleri, parmak aralarının yanı sıra ayak 

tabanlarını da kaplayan içi sıvı dolu kırmızı pütürlerin hem 

ağrı, sızı hem de kaşıntıya neden olduğunu vurgulayan Uzm. 

Dr. Tarık Ersöz, “Halsizlik ve kırıklığa kulak ve boğaz ağrısı 

da eşlik eder. Ağız içindeki aftlar ve bademcikte kızarıklık 

ise yemek yemeği işkence haline getirebilmektedir” dedi. 

10 gün içinde kendiliğinden geçebilir 

Viral bir enfeksiyon olduğu için hastalığın tedavisinde 

antibiyotiğin yeri olmadığını belirten Uzm. Dr. Tarık Ersöz, 

“Hastalığa özel bir tedavi bulunmadığı herhangi bir aşısı 

ve ilacı da bulunmamaktadır. Tedavide kaşıntı oluşumunu 

azaltmak ve hafifletmek için spreyler ve çeşitli losyonlar 

kullanılabilmektedir” şeklinde konuştu. Hastalığın 

10 gün içerisinde kendiliğinden geçtiğini de sözlerine 

Causes both pain and itching 

Emphasizing that the liquid-filled red lumps that cover the 

soles of the feet as well as the insides of the hands and 

feet, as well as between the fingers, cause both pain, ache 

and itching, Dr. Tarık Ersöz said, “Weakness and malaise are 

accompanied by ear and throat pain. Aphthae in the mouth 

and redness in the tonsils can make eating a torture.” 

It can go away on its own within 10 days 

Stating that antibiotics have no place in the treatment of 

the disease because it is a viral infection, Dr. Tarık Ersöz 

said, “There is no vaccine or medicine for which there is no 

specific treatment for the disease. In the treatment, sprays 

and various lotions can be used to reduce and alleviate 


28 

itching. Adding to his words that the disease went away 

on its own within 10 days, Dr. Ersöz stated that liquid-filled 

red blisters on the hands and feet may dry out and leave 

the stain, but over time the stains will disappear and there 

is no need to worry. 

The most important precaution should be 

hygiene 

Pointing out that hygiene is the most important measure 

to protect against hand and foot disease, Dr. Ersöz 

made the following suggestions: “It is very important 

to wash hands frequently and not to rub dirty hands 

on the mouth and face.” Emphasizing that people with 

this disease should be avoided because it is contagious, 

Dr. Ersöz said, “It states that frequent ventilation of the 

environment, disinfection of hands and surfaces in places 

such as schools and nurseries, and compliance with the 

necessary hygiene rules will prevent the risk of spreading 

the disease.” 

Loss of appetite and fatigue may occur 

Stating that loss of appetite and fatigue can also be seen 

during the disease, Dr. Ersöz pointed out that when such 

effects are observed, children should be avoided as much 

as possible from cool foods (yogurt, pudding, ice cream, 

etc.) and foods that will not trigger mouth sores (spicy and 

hot), and that plenty of water should be consumed. 

The first 7 days are critical for transmission 

Emphasizing that the first 7 days of the disease is the 

period when the contagion is highest, Dr. Ersöz concluded, 

“However, the virus continues to spread through oral 

fluids and feces for days and weeks after the symptoms 

have completely disappeared. The easiest way to prevent 

the spread of the disease to others is to thoroughly wash 

your child’s hands and your own hands. It is very important 

to wash the hands, especially after wiping the child’s nose 

and changing the diaper.” 

ekleyen Uzm. Dr. Ersöz; el ve ayaklarda sıvı dolu kırmızı 

kabarcıklar kuruyarak yerini lekeye bırakabileceğini fakat 

zamanla lekelerin kaybolacağını ve endişelenmeye gerek 

duyulmadığını ifade etti. 

En önemli tedbir hijyen olmalı 

El ayak hastalığına karşı korunmada en önemli tedbirin 

hijyen olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Ersöz, şu 

önerilerde bulundu: “Ellerin sık sık yıkanması, kirli 

ellerin ağıza ve yüze sürülmemesi çok büyük önem taşır.” 

Bulaşıcı olduğu için bu hastalığa yakalanan kişilerden 

uzak durulması gerektiğini vurgulayan Ersöz; “ortamın sık 

sık havalandırılmasını, okul ve kreş gibi yerlerde ellerin ve 

yüzeylerin dezenfekte edilmesi, gerekli hijyen kurallarına 

uyulmasının hastalığın yayılma riskini engelleyeceğini 

belirtmektedir” dedi. 

İştahsızlık ve halsizlik görülebilir 

Hastalık sırasında iştahsızlık ve halsizliğin de 

görülebileceğini belirten Uzm. Dr. Ersöz; bu gibi etkiler 

görüldüğü zaman çocuklara mümkün olduğunca serin 

gıdalar (yoğurt, muhallebi, dondurma vs.) ve ağız içi 

yaraları tetiklemeyecek türden (baharatlı ve sıcak) 

yiyeceklerden kesinlikle uzak durulması gerektiğini, bol su 

tüketilmesine de dikkat edilmesi gerektiğini işaret etti. 

İlk 7 gün bulaş açısından kritik önemde 

Hastalığın ilk 7 günü bulaşın en yüksek olduğu dönem 

olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Ersöz, “Ancak virüs 

belirtiler tamamen kaybolduktan sonra da günler ve 

haftalar boyunca ağız sıvıları ve dışkı yoluyla yayılmaya 

devam etmektedir. Hastalığın başkalarına bulaşmasını 

önlemenin en kolay yolu çocuğunuzun elinin ve kendi 

elinizin iyice yıkanmasından geçmektedir. Özellikle 

çocuğun burnunu sildikten ve altını değiştirdikten sonra 

ellerin mutlaka yıkanması büyük önem taşımaktadır” 

diyerek sözlerini noktaladı. 


30 

Anger management can be found out! 

Öfke kontrolü öğrenilebiliyor! 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin 

Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, 

Oscar ödül töreninde Oscar kazanan Will 

Smith’in eşi üzerinden espri yapan Chris Rock’a 

tokat atmasıyla gündeme gelen öfke kontrolü 

konusuyla ilgili değerlendirmede bulundu. 

Öfke kontrolü sağlamanın, duyguları tanımanın ya da 

duyguları kontrol edebilmenin öğrenilebilen bir durum 

olduğunu ifade eden uzmanlar, çocukluk döneminden 

itibaren duyguların öğrenilmesi gerektiğini belirtiyor. 

Çocuklukta öğrenilmemesinin, ileri yaşlarda öfke 

kontrolünün öğrenilmeyeceği anlamına gelmediğini 

vurgulayan uzmanlar, yetişkin bireylerin de gereken çabayı 

göstermesi halinde öfke kontrolünü öğrenebileceğini 

vurguluyor. Ayrıca, uzayan bir tartışmada kişinin daha çok 

öfkelendiğini fark ettiği anda ara vermesini öneriyor. 

Clinical Psychologist Ömer Bayar 

Clinical Psychologist Ömer Bayar, NPİSTANBUL 

Brain Hospital, Üsküdar University, made an 

assessment about the anger control issue, which 

came to the fore when Oscar winner Will Smith 

slapped Chris Rock, who was joking about his 

wife, at the Oscar award ceremony. 

Stating that anger control, recognizing emotions or being 

able to control emotions can be learned, experts state that 

emotions should be learned from childhood. Emphasizing 

that not being learned in childhood does not mean that 

anger control cannot be learned in later ages, experts 

emphasize that adults can learn anger control if they make 

the necessary effort. He also recommends taking a break as 

soon as a person realizes that they are getting more angry 

in a prolonged discussion. 

Learning to control internal stimuli 

Noting that anger is one of the natural emotions such as 

sadness, disappointment, happiness, jealousy and fear, 

Specialist Clinical Psychologist Ömer Bayar said, “Each 

of these emotions are internal stimuli that develop from 

childhood and become aware of over time. Over time we 

learn to make sense of and control these internal stimuli.” 

Emotions need to be learned 

Indicating that recognizing emotions and regulating them is 

İçsel uyaranları kontrol etmek öğreniliyor 

Öfkenin hüzün, hayal kırıklığı, mutluluk, kıskançlık, korku 

gibi doğal duygulardan bir tanesi olduğunu kaydeden 

Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, “Bu duyguların her biri 

çocukluktan itibaren gelişen, zamanla farkına vardığımız 

içsel uyaranlardır. Zamanla biz bu içsel uyaranları 

anlamlandırmayı ve kontrol etmeyi öğreniriz.” dedi. 

++Duyguların öğrenilmesi gerekiyor 

Hayattaki her şeyde olduğu gibi, duyguları da tanıma ve o 

duyguları regüle edebilmenin, deneyim kazanarak mümkün 

olduğunu kaydeden Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, 

“Nasıl bir insan daha önce hiç denemediği ya da yeterince 

üzerinde durmadığı, çalışmadığı bir konuda acemilik 

çekiyorsa öfke kontrolü konusunda da zorlanma yaşanabilir. 

Eğer aile ve yakın çevresi tarafından gelişim evrelerinde 

duygularına tercüman olunmaz ise bu çocuklar duygularını 

yaşayamayan bireylere dönüşebiliyor.” uyarısında bulundu. 

Öfke kontrolünün sebepleri farklı olabilir 

Öfke kontrolünün zor olmasının farklı sebepleri 

olabileceğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Ömer 

Bayar, “Bazı ruhsal rahatsızlıklar, dönemsel olarak 

insanların başından geçen problemler yani insanın ruhsal 

bütünlüğünü zorlayan durumlar da sadece öfke değil, diğer 

duyguları da kontrol etmeyi zorlaştırabilir.” dedi. 

Sonradan ortaya çıkan öfke ataklarına dikkat! 

Öfke kontrolünde zorluk yaşamanın kimi zaman psikolojik 

sorunların habercisi olabileceğini kaydeden Ömer Bayar, 


31 

possible by gaining experience, as in everything else in life, 

Specialist Clinical Psychologist Ömer Bayar waned, “Just 

as a person is inexperienced in a subject that he has never 

tried before, or that he has not studied enough, he may 

have difficulties in anger control. If their emotions are not 

translated by the family and their immediate surroundings 

during their developmental stages, these children can turn 

into individuals who cannot experience their emotions.” 

Reasons for anger control may be different 

Stating that there may be different reasons for the 

difficulty of anger control Specialist Clinical Psychologist 

Ömer Bayar, said, “Some mental disorders, problems that 

people go through periodically, that is, situations that force 

the mental integrity of the person, can make it difficult to 

control not only anger but also other emotions.” 

Watch out for later anger attacks! 

Expressing that having difficulty in anger control can 

sometimes be a harbinger of psychological problems, 

Ömer Bayar said, “It is important to look at the flow of life 

of the person in order to distinguish this. For example, if a 

person who has never had an anger control problem before 

suddenly starts to experience sudden, meaningless anger 

attacks, there may be a psychological problem that goes 

wrong. This may be a result of a person’s personality traits 

from childhood, as well as a psychological problem.” 

Anger control can be learned at an advanced age 

Specialist Clinical Psychologist Ömer Bayar, who stated 

that providing anger control, recognizing or controlling 

emotions is a situation that can be learned, warned, 

“Actually, we need to learn emotions from our childhood. 

We learn emotion control through our experiences by 

recognizing and understanding emotions, by having the 

opportunity to experience and develop them. The fact that 

it is not learned in childhood does not mean that anger 

control cannot be learned in later ages. If the person makes 

the necessary effort, he or she can learn to control anger. 

For example, if some children see that the problems in the 

house are solved by shouting and that the people in the 

house do not experience their emotions in a healthy way, 

they will learn not to control the anger, but to act out the 

anger in an uncontrolled way. 

“Bunun ayrımını yapmak için kişinin hayat akışına bakmak 

önemlidir. Örneğin daha önce hayatında hiç öfke kontrol 

problemi yaşamayan bir insan, bir anda ani, anlamsız 

öfke atakları yaşamaya başladıysa yolunda gitmeyen bir 

psikolojik sorun olabilir. Bu psikolojik bir sorunun yanı sıra 

kişinin çocukluktan beri süre gelen kişilik özelliklerinin bir 

sonucu olabilir.” Diye konuştu. 

Öfke kontrolü ileri yaşlarda da öğrenilebilir 

Öfke kontrolü sağlamanın, duyguları tanımanın ya da 

kontrol edebilmenin öğrenilebilen bir durum olduğunu ifade 

eden eden Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, “Aslında 

bizim çocukluğumuzdan itibaren duyguları öğrenmemiz 

gerekir. Duyguları tanıyarak, anlayarak, onları yaşamaya ve 

onları geliştirmeye fırsat bularak deneyimlerimizle beraber 

duygu kontrolünü öğreniriz. Çocuklukta öğrenilmemesi 

ileri yaşlarda öfke kontrolünün öğrenilmeyeceği anlamına 

gelmiyor. Kişi gereken çabayı gösterir ise öfke kontrolünü 

öğrenebilir. Örneğin bazı çocuklar evdeki sorunların 

bağırarak halledildiğini ve evdeki kişilerin duygusunu 

sağlıklı bir şekilde yaşamadığını görürse öfkeyi kontrol 

etmeyi değil, öfkeyi kontrolsüz bir şekilde eyleme dökmeyi 

öğrenecektir.” uyarısında bulundu. 

Öfkenin sebebi anlaşılmalı 

Öfke kontrolünde zorlanmanın tedavi edilebileceğini 

kaydeden eden Bayar, “Bunun için öfke kontrolü 

güçlendiren etkenlerin anlaşılması gerekmektedir. Örneğin 

disleksisi olan veya anlama güçlüğü olan bir çocuk, okul 

hayatında ne yapması gerektiğini anlayamadığı için o 

çaresizlikle beraber bir öfke kontrolü yaşıyor olabilir. 

Normalde sakin olan bir kişi, alkol kullanımı sonrasında 

öfke kontrolünde zorlanmaya başlamış olabilir. Yani 

öncelikle öfke kontrolünde zorlanmanın sebeplerinin 

anlaşılması ve buna uygun bir tedavi bulunması gerekir.” 

uyarısında bulundu. 

The reason for anger should be understood 

Bayar, who noted that difficulties in anger control can be 

treated, warned, “For this, it is necessary to understand 

the factors that strengthen anger control. For example, 

a child with dyslexia or understanding difficulties may be 

experiencing anger management with that helplessness 

because he cannot understand what he should do in 

school life. A normally calm person may have difficulty in 

anger control after alcohol use. In other words, first of 

all, the reasons for the difficulty in anger control should 

be understood and an appropriate treatment should be 

found.” 


32 

Pay attention to these recommendations for 

anger control! 

Bayar also gave advice to people who have difficulty in 

anger control and said, “First of all, it should be understood 

that anger is not a problem to be feared. It is necessary to 

be aware that anger is a natural emotion like happiness, 

sadness and longing. For example, when we are aware 

of situations that make us angry, we need to avoid those 

situations.” 

A protracted discussion must be interrupted! 

“If we realize that we are getting more angry in a prolonged 

discussion, we can take a break when a discussion starts, 

and by taking breaks like I need to clear my head, we will 

prevent this anger from escalating and becoming difficult 

to control. In addition, when we get angry, we can distract 

ourselves and do relaxation exercises. 

Usually, when we get angry, the body goes into a tense 

and stressful situation, and in this case, when appropriate 

breathing exercises are done, it helps to reduce the blood 

pressure and pulse in the body and relax. 

If the difficulties in anger control are excessive and sudden 

outbursts, at least until the person develops his own 

anger control, he can take medication support, and it will 

definitely be useful to get therapy support.” 

Öfke kontrolü için bu tavsiyelere dikkat! 

Bayar, öfke kontrolünde zorlanan kişilere tavsiyelerde de 

bulunarak şunları söyledi: 

“Öncelikle öfkenin korkulması gereken bir sorun 

olmadığının anlaşılması gerekir. Öfkenin mutluluk, üzüntü 

ve özlem gibi doğal bir duygu olduğunun farkında olunması 

gerekir. Örneğin bizi öfkelendiren durumların farkında 

olduğumuzda o durumlardan sakınmamız gerekir. 

Uzayan bir tartışmada ara verilmeli! 

“Uzayan bir tartışmada daha çok öfkelendiğimizi fark 

ettiysek bir tartışma başladığında biraz ara verelim, 

kafamı toplamaya ihtiyacım var gibi molalar vererek bu 

öfkemizin iyice tırmanmasının ve kontrolü güç olmasının 

önüne geçmiş oluruz. Bunun yanı sıra öfkelendiğimiz 

zaman dikkatimizi başka yere çekip rahatlama egzersizleri 

yapabiliriz. 

Genellikle öfkelendiğimiz durumlarda vücut gergin ve 

stresli bir duruma geçer ve bu durumda uygun nefes 

egzersizleri yapıldığında vücuttaki tansiyon ve nabzın 

düşmesine ve rahatlamasına yardımcı olur. 

Öfke kontrolündeki zorlanmalar aşırı boyutta ve ani 

patlamalar olursa en azından kişi kendi öfke kontrolünü 

geliştirene kadar ilaç desteği alabilir ve bunun yanında 

terapi desteği almak muhakkak faydalı olacaktır.” 


34 

Attention! This disease is insidious! 

Dikkat! Bu hastalık sinsice ilerliyor! 

Orthopedics and Traumatology Specialist Assoc. 

Dr. Seyit Ali Gümüştaş, Acıbadem Fulya Hospital 

In bone tumors that usually progress insidiously and can be 

seen at any age, reluctance to go to the hospital with the 

fear of Covid-19, especially during the pandemic process, 

may cause early diagnosis to be missed. Orthopedics and 

Traumatology Specialist Assoc. Dr. Seyit Ali Gümüştaş, 

Acıbadem Fulya Hospital, said, “Bone tumors usually 

progress slowly. Benign tumors are about 100 times 

more common than malignant tumors. Early diagnosis in 

malignant tumors facilitates the removal of the arm or 

leg where the tumor is located and increases the patient’s 

life expectancy. Collaboration of orthopedics, radiology 

and pathology physicians is extremely important in the 

diagnosis of bone tumors. However, delaying going to the 

hospital and applying to the doctor for some complaints 

during the pandemic process may cause the disease to 

progress further. Emphasizing that listening to the patient’s 

complaints and physical examination play a key role in the 

diagnosis, Assoc. Dr. Seyit Ali Gümüştaş explained the 5 

prominent symptoms of bone tumors and made important 

warnings and suggestions. 

Genellikle sinsice ilerleyen ve her yaşta görülebilen kemik 

tümörlerinde, özellikle pandemi sürecinde Covid-19 

endişesiyle hastaneye gitmeye çekinilmesi erken tanı 

imkanının kaçırılmasına neden olabiliyor. Acıbadem Fulya 

Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Seyit 

Ali Gümüştaş “Kemik tümörleri genellikle yavaş seyirlidir. 

İyi huylu tümörler kötü huylu tümörlere göre yaklaşık 

100 kat daha sık görülür. Kötü huylu tümörlerde erken 

tanı, tümörün yerleştiği kol ya da bacağın kurtulmasını 

kolaylaştırır ve hastanın yaşam süresini artırır. Kemik 

tümörlerinin tanısında ortopedi, radyoloji ve patoloji 

hekimlerinin iş birliği son derece önemlidir. Ancak pandemi 

sürecinde bazı şikayetler için hastaneye gitmenin ve hekime 

başvurmanın ertelenmesi, hastalığın daha da ilerlemesine 

neden olabiliyor” diyor. Hastanın şikayetlerinin dinlenmesi 

ve fizik muayenenin tanıda anahtar rol oynadığını 

vurgulayan Doç. Dr. Seyit Ali Gümüştaş, kemik tümörlerinin 

öne çıkan 5 belirtisini anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde 

bulundu. 

İşte Kemik Tümörünün 5 sinyali! 

Geçmeyen ağrı 

Kemik tümörlerinde en sık başvuru nedenidir. Kötü huylu 

tümörlerde ağrı kesicilere kısa süreli yanıt veren, geçmeyen 

hatta şiddeti giderek artan ağrı gelişir. Başlangıçta hafif 

olan ağrı zamanla şiddetlenirken, bu sorun istirahatte de 

devam eder. Geceleri uykudan uyandıran ağrı kötü huylu 

kemik tümörlerinin bir göstergesi olsa da nadiren iyi huylu 

tümörde de (osteoid osteoma) görülebilir. 

Here are 5 signals of Bone Tumor! 

Pain that does not go away 

It is the most common reason for admission in bone tumors. 

In malignant tumors, pain that responds to painkillers 

for a short time, does not go away, and even increases in 

severity develops. While the pain, which is mild at first, gets 

worse over time, this problem continues at rest. Although 

pain awakening at night is an indicator of malignant bone 

tumors, it can also rarely be seen in benign tumors (osteoid 

osteoma). 


35 

Şişlik 

Geçmeyen ağrı gibi, oluşan şişlikler de kemik tümörü 

ihtimalini akla getirmelidir. Ağrılı bölgede şişlik veya 

sertlik, iyi ya da kötü huylu olsun kemik tümöründe sık 

görülen belirtilerdendir. Hastanın özellikle diz, omuz ve 

kalça çevresinde düzensiz sınırlı, sert, hareketsiz ve hızlı 

büyüyen şişlik gelişir. Şişliğin ağrılı olması, kötü huylu olma 

açısından uyarıcı olmalı ve ağrı kesicilerle geçiştirilmeyip 

mutlaka en kısa zamanda hekime başvurulması gerekir. 

Swelling 

Like persistent pain, swelling should also suggest the 

possibility of a bone tumor. Swelling or stiffness in the 

painful area is a common symptom of a bone tumor, be 

it benign or malignant. The patient develops irregularly 

limited, hard, immobile and rapidly growing swelling, 

especially around the knee, shoulder and hip. The fact 

that the swelling is painful should be a warning in terms 

of being malignant, and it should not be overlooked with 

painkillers, and a physician should be consulted as soon as 

possible. 

Limping 

Since malignant tumors originating from both the bone 

itself and another organ and spreading to the bone often 

involve the hip and knee circumference, patients may apply 

to the physician with the complaint of limping. The reason 

for this complaint is weakness and pain due to destruction 

of the involved bone. For this reason, in cases of possible 

limping, one should be cautious, and a physician should 

be consulted by not neglecting lameness that does not 

develop due to any external factor. 

Broken 

Although it is not as common as pain and swelling, both 

benign and malignant bone tumors can spontaneously 

cause bone fractures. Both can cause destruction in the 

bone where they are placed. The feeling of pain before, 

the presence of mild trauma, the patient’s known history 

of cancer, and the presence of destruction in the fractured 

bone should suggest the possibility that the fracture may 

have developed due to the tumor. 

Topallama 

Hem kemiğin kendisinden hem de başka bir organdan 

kaynaklanıp kemiğe sıçrayan kötü huylu tümörler sıklıkla 

kalça ve diz çevresini tuttuğu için hastalar topallama 

şikâyetiyle hekime başvurabilir. Bu şikâyetin nedeni tutulan 

kemikte yıkıma bağlı zayıflık ve ağrıdır. Bu nedenle olası 

topallama durumlarında temkinli olunmalı, herhangi 

bir dışsal faktöre bağlı gelişmeyen topallama ihmal 

edilmeyerek hekime başvurulmalıdır. 

Kırık 

Ağrı ve şişlik kadar sık görülmese de hem iyi hem de 

kötü huylu kemik tümörü kendiliğinden kemikte kırığa 

yol açabilir. Her ikisi de yerleştiği kemikte yıkıma neden 

olabilir. Öncesinde ağrı hissedilmesi, hafif travma ile 

oluşu, hastanın bilinen kanser hikayesinin olması ve kırılan 

kemikte yıkım varlığı, kırığın tümöre bağlı gelişebildiği 

ihtimalini akla getirmelidir. 

Uyuşma ve güçsüzlük 

Özellikle omurga tümörlerinde tümörün yerleştiği bölgeye 

göre hasta kol ya da bacaklarda uyuşma ve güçsüzlük ile 

hekime başvurabilirken, kuyruk sokumunun tümöründe 

tek şikâyet kabızlık olabilir. Bununla birlikte halsizlik, 

yorgunluk, iştahsızlık, isteği dışında kilo kaybı gibi şikayetler 

de ihmal edilmemeli, altında yatan neden araştırılmalıdır. 

Tüm bu şikayetlere ek olarak iyi huylu kemik tümörleri 

genelde başka bir nedenle çekilen grafide tesadüfen tespit 

edilirken, metastatik kemik tümörleri sıklıkla kanser 

hastalarının rutin taramasında saptanabilir. 

Numbness and weakness 

Especially in spinal tumors, depending on the region where 

the tumor is located, the patient may apply to the physician 

with numbness and weakness in the arms or legs, while 

constipation may be the only complaint in the tumor of the 

coccyx. However, complaints such as weakness, fatigue, 

loss of appetite, and weight loss involuntarily should 

not be neglected, and the underlying cause should be 

investigated. In addition to all these complaints, benign 

bone tumors are usually detected incidentally on an X-ray 

taken for another reason, while metastatic bone tumors 

can often be detected in the routine screening of cancer 

patients. 


36 

Spring months are ideal for rhinoplasty! 

Burun estetiği için bahar ayları ideal! 

Ear Nose and Throat Specialist 

Dr. Oğuzhan Oğuz 

With the arrival of spring, the increase in 

aesthetic concerns also increases the demands for 

surgical operations. Stating that they observed 

an increase in the demand for rhinoplasty in the 

summer months with the desire to look beautiful, 

Dr. Oğuzhan Oğuz stated that the spring months 

are also the ideal time for healing processes. 

Research shows that people’s desire to “renew” increases 

with the arrival of spring. Seasonal changes closely affect 

people’s spiritual and mental structures. People are making 

decisions faster for self-confidence-boosting operations, 

with the desire to achieve a new look. Stating that there 

is an increase in demand especially in rhinoplasty, Dr. 

Oğuzhan Oğuz said, “With the approach of summer, 

physical concerns come to the fore. Rhinoplasty decisions 

Bahar aylarının gelmesiyle birlikte, estetik 

kaygılarının artması cerrahi operasyon taleplerini 

de artırıyor. Yaz aylarında güzel görünme isteğiyle 

burun estetiği talebinde artış gözlemlediklerini 

söyleyen Dr. Oğuzhan Oğuz, bahar aylarının 

iyileşme süreçleri için de en ideal zaman olduğunu 

belirtti. 

Bahar aylarının gelmesiyle kişilerde “yenilenme” isteğinin 

artış gösterdiği yapılan araştırmalarda ortaya koyuluyor. 

Mevsim değişiklikleri kişilerin ruhsal ve zihinsel yapılarını 

yakından etkiliyor. Kişiler yeni bir görünüm elde etme 

isteğiyle, özgüven artırıcı operasyonlar için daha hızlı 

karar alıyor. Özellikle burun estetiğinde bahar aylarında 

talepte artış yaşandığını belirten Dr. Oğuzhan Oğuz, “Yazın 

yaklaşmasıyla birlikte fiziksel kaygılar daha çok ön plana 


37 

that are postponed during the winter months turn into a 

serious demand in the spring months. Stating that spring 

is the best time for rhinoplasty, Ear Nose and Throat 

Specialist Dr. Oğuzhan Oğuz said, “After the operation, 

the skin should not be exposed to serious sun rays. For 

this reason, we can say that the spring months are the 

most ideal times during the healing process.” 

Non-personalized nose surgery causes 

psychological problems! 

Listing the points to be considered in rhinoplasty, Dr. 

Oğuzhan Oğuz said, “Each person’s facial anatomy 

differs. For this reason, aesthetic nose surgeries need 

to be done individually. We encounter a lot of patients 

who have undergone an operation, in which the person 

is more unhappy afterwards. Patients coming for 

revision surgery face many psychological problems 

with their noses that are not custom made. For this 

reason, it is necessary to establish a good patientdoctor 

relationship, and to manage the communication 

between what the patient wants and what can happen. 

Here, the importance of choosing the right doctor comes 

into play.” 

Healthy breathing is possible with rhinoplasty! 

Stating that in addition to aesthetic concerns, rhinoplasty 

is performed for healthy breathing through the nose, Dr. 

Oğuzhan Oğuz said, “Healthy breathing is very important 

for physical health and quality of life. Although many 

of our patients are interested in the aesthetics of 

their noses, it is essential that the patient’s breathing 

is correct in a well-performed rhinoplasty. After 

rhinoplasty, people should leave the hospital happy both 

aesthetically and in terms of quality of life.” 

çıkıyor. Kış aylarında ertelenen burun estetiği kararları 

bahar aylarında ciddi bir talebe dönüşüyor” diye konuştu. 

Bahar aylarının burun estetiğinde en uygun zaman 

olduğunu da belirten Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. 

Oğuzhan Oğuz, “Operasyon sonrasında cildin ciddi güneş 

ışınlarına maruz kalmaması gerekiyor. Bu sebeple iyileşme 

sürecinde bahar ayları en ideal zamanlar diyebiliriz” diye 

konuştu. 

Kişiye özel yapılmayan burun ameliyatı psikolojik 

sorunlara yol açıyor! 

Burun estetiğinde dikkat edilmesi gerekenleri sıralayan 

Dr. Oğuzhan Oğuz, “Her kişinin yüz anatomisi farklılık 

gösteriyor. Bu nedenle estetik burun ameliyatlarının kişiye 

özel yapılması gerekiyor. Kişinin sonradan daha mutsuz 

olduğu operasyon geçirmiş hastalarla çok karşılaşıyoruz. 

Revizyon ameliyatı için gelen hastalar, kişiye özel 

yapılmamış burunları ile pek çok psikolojik problemle 

karşılaşıyor. Bu nedenle hasta-doktor ilişkisinin iyi 

kurulması, hastanın ne istediği ile ne olabileceği arasındaki 

iletişimin doğru yönetilmesi gerekiyor. Burada da doğru 

hekim seçiminin önemi devreye giriyor” dedi. 

Sağlıklı nefes alabilmek rinoplastiyle mümkün! 

Estetik kaygıların yanı sıra burun estetiği-rinoplastinin 

burundan sağlıklı nefes alabilme için yapıldığını belirten 

Dr. Oğuzhan Oğuz, “Bedensel sağlık ve yaşam kalitesi 

için sağlıklı nefes almak çok önemlidir. Hastalarımızın 

pek çoğu burunlarının estetiği ile ilgilense de, iyi yapılmış 

bir rinoplastide hastanın nefes alışverişinin doğru olması 

esastır. Rinoplasti sonrasında kişiler hastaneden hem 

estetik olarak hem de yaşam kalitesi olarak mutlu 

ayrılmalıdır” dedi. 


38 

What to do when your child loses a tooth? 

Çocuğunuz dişini kaybettiğinde ne yapmalı? 

Losing teeth is a natural process in childhood. This 

stage is a milestone in your child’s growth. The 

falling out of the milk teeth is important to open 

up enough space while the permanent teeth take 

their place in the mouth. Dentist Pertev Kökdemir 

gave 3 tips to help your child cope with the period 

of tooth change. 

1-Relax your child: 

Children tend to get excited at the thought of losing their 

first tooth, but they are not completely ready for the 

pain. When the process begins and the first tooth falls 

out, comfort your child, tell him everything is fine. During 

this period, it would be useful to talk to him about the 

importance of oral hygiene. 

Diş kaybetmek, çocukluk çağında doğal bir 

süreçtir. Bu aşama, çocuğunuzun büyümesini 

gösteren bir dönüm noktasıdır. Süt dişlerinin 

düşmesi, kalıcı dişler ağızda yerini alırken yeterli 

alanın açılması için önemlidir. Diş Hekimi Pertev 

Kökdemir, çocuğunuzun diş değişim dönemi ile 

başa çıkmasına yardımcı olacak 3 ipucu verdi. 

1-Çocuğunuzu rahatlatın: 

Çocuklar ilk dişlerini kaybetme fikrinden heyecan duymaya 

eğilimlidirler, ancak acıya tamamen hazır değillerdir. Süreç 

başladığında ve ilk diş düştüğünde çocuğunuzu rahatlatın, 

ona her şeyin yolunda olduğunu söyleyin. Bu dönemde ağız 

hijyeninin önemi hakkında da onunla konuşmanız faydalı 

olacaktır. 


39 

2-Take appropriate measures to alleviate their 

suffering: 

During this period, the gums may become sensitive, the 

tissue holding the tooth may swell and begin to ache. 

When this happens, you can try to relieve the pain using an 

ice pack, or you can also consult your dentist and give mild 

pain relievers. 

3-Know the right time to get professional help: 

In some children, the tooth replacement process may be 

more painful or even delayed. If your child has not started 

to change their teeth at the age of 8, if they complain of 

pain and excessive bleeding, you should definitely consult 

a dentist. 

The process of changing milk teeth is one of the most 

important growth stages in your child’s life as it paves the 

way for a beautiful adult smile. Normally, permanent teeth 

take their place in the mouth at the age of 6 and lasts until 

the age of 12. However, this varies from child to child. 

Dentist Pertev Kökdemir 

2-Acılarını hafifletmek için uygun önlemleri alın: 

Bu dönemde, diş etleri hassaslaşabilir, dişi tutan doku 

şişebilir ve ağrımaya başlayabilir. Bu olduğunda, bir buz 

torbası kullanarak ağrıyı hafifletmeyi deneyebilir veya diş 

hekiminize danışarak hafif ağrı kesiciler de verebilirsiniz. 

3-Profesyonel yardım almak için doğru zamanı 

bilin: 

Bazı çocuklarda diş değişim işlemi daha ağrılı hatta 

geç olabilir. Çocuğunuz 8 yaşında dişlerini değiştirmeye 

başlamadıysa, ağrı şikâyeti varsa ve aşırı kanamadan 

şikâyet ediyorsa mutlaka bir diş hekimine başvurmalısınız. 

Süt dişlerinin değişim süreci, güzel bir yetişkin 

gülümsemesinin yolunu çizdiği için çocuğunuzun 

hayatındaki en önemli büyüme aşamalarından biridir. 

Normalde daimî dişlerin ağızda yerini alması 6 yaşında 

başlar ve 12 yaşına kadar sürer. Ancak bu durum çocuktan 

çocuğa değişir. 


42 

Pay attention to these signs in the eyes! 

Gözlerdeki bu belirtilere dikkat! 

Gözde aşırı sulanma, çapaklanma, kirpiklerde 

yapışma gibi belirtiler ile kendini gösteren 

gözyaşı kanal tıkanıklığı tedavi edilmediği 

takdirde gözde iltihaplanmaya kadar giden 

sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Bebeklerde 

ve yetişkinlerde de görülebilen gözyaşı kanal 

tıkanıklığı hakkında bilgiler veren İEÜ Medical 

Park Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları 

Bölümü’nden Prof. Dr. Hülya Gökmen, gözyaşı 

kanal tıkanıklığının tedavi edilmediği takdirde 

daha büyük sorunlara yol açabileceğini söyledi. 

Prof. Dr. Hülya Gökmen, Department of Eye Health and 

Diseases, IEU Medical Park Hospital 

If the lacrimal duct obstruction, which manifests 

itself with symptoms such as excessive watering 

in the eye, burring and sticking of the eyelashes, 

is not treated, it can cause health problems up to 

inflammation in the eye. Informing on tear duct 

obstruction, which can also be seen in infants 

and adults, Prof. Dr. Hülya Gökmen, Department 

of Eye Health and Diseases, IEU Medical Park 

Hospital said that if the tear duct obstruction is 

not treated, it can lead to bigger problems. 

Gözlerin sağlıklı ve sorunsuz çalışabilmesi için gözyaşı 

sisteminin de sağlıklı olması gerektiğini belirten Gökmen, 

“Gözyaşı, göz çukurunun üst dış tarafında yerleşen lakrimal 

bez ve yardımcı gözyaşı bezleri tarafından salgılanır ve 

göz yüzeyine gelir. Sürekli olarak göz yüzeyini temizler, 

düzgün bir optik yüzey ve kayganlık sağlar. Daha sonra 

gözyaşı kanalı ile burun boşluğuna, oradan da mideye 

gider. Gözyaşının aşırı salgılanması veya gözyaşı kanalının 

iyi çalışmaması sonucunda ise gözde sulanma oluşur. 

Gözyaşı kanalındaki bozukluklara bağlı göz sulanmalarında, 

öncelikle problemin yerini ve sebebini ortaya çıkarmak 

gerekir. Kanalın herhangi bir yerinde tıkanma mı var, 

yoksa kanal sağlam olduğu halde pompa fonksiyonu mu 

çalışmıyor, burun ile ilgili bir problem mi var? Bozukluk 

Stating that the tear system must also be healthy in order 

for the eyes to work healthily and smoothly, Gökmen said, 

“Tears are secreted by the lacrimal gland and auxiliary tear 

glands located in the upper outer part of the eye socket 

and come to the surface of the eye. It constantly cleans the 

eye surface, provides a smooth optical surface and lubricity. 

It then goes to the nasal cavity through the tear duct and 

then to the stomach. As a result of excessive secretion of 

tears or the failure of the tear duct to work well, watering 

occurs in the eye. In eye watering due to disorders in the 

tear duct, it is first necessary to reveal the location and 

cause of the problem. Is there a blockage anywhere in the 

canal, or is the pump function not working even though 

the canal is intact, is there a problem with the nose? Was 

the disorder congenital or acquired? After the patient is 


43 

examined in detail, it is necessary to search for a correct 

answer to these questions by performing some tear 

tests, depending on the situation.” 

Eye infections may develop 

Informing on the symptoms of tear duct obstruction, 

Gökmen said, “In these patients, there is excessive 

watering and burrs in the eyes. Sometimes it can even 

blur vision. There may be redness in the eye due to 

sticking of the eyelashes and constantly wiping the tears. 

Sometimes swelling and redness can be seen in the 

lacrimal sac and nasal root. Because the canal does not 

work properly, eye inflammations develop very often. 

Therefore, it is important for eye health to be treated.” 

It is divided into two groups 

Indicating that patients should be separated as 

congenital or acquired canal obstructions in terms of 

treatment, Gökmen said, “These two groups require 

completely separate approaches. Some of the congenital 

ones can be corrected without surgery, with some 

methods such as massage, without harming eye health. 

However, this is determined by examination. Depending 

on the age of the child and the characteristics of the 

disease, the type of treatment and surgery is decided. 

In adults, most patients require surgery. Although 

there are various techniques, the main procedure is to 

generate another path to the nasal cavity before the duct 

is blocked. General anesthesia is essential in children. In 

adults, it can be applied under both general and local 

anesthesia, depending on the patient’s preference.” 

doğuştan mı yoksa sonradan mı olmuş? Hasta ayrıntılı 

bir şekilde muayene edildikten sonra, duruma göre bazı 

gözyaşı testleri de yapılarak bu sorulara doğru bir cevap 

aramak gerekiyor.” dedi. 

Göz iltihapları gelişebilir 

Gözyaşı kanal tıkanıklığı belirtileri hakkında bilgiler 

veren Gökmen, “Bu hastalarda gözde aşırı sulanma ve 

çapaklanma olur. Bazen görmeyi bile bulanıklaştırabilir. 

Kirpiklerde yapışma, sürekli gözyaşını silmeye bağlı gözde 

kızarıklık olabilir. Bazen gözyaşı kesesinde ve burun 

kökünde şişme ve kızarıklık görülebilir. Kanal düzgün 

çalışmadığı için çok sık göz iltihapları gelişir. Bu yüzden 

tedavi edilmesi göz sağlığı açısından önemlidir.” şeklinde 

konuştu. 

İki gruba ayrılıyor 

Tedavi bakımından, hastaları doğumsal veya sonradan 

oluşmuş kanal tıkanıklıkları olarak ayırmak gerektiğini 

söyleyen Gökmen, “Bu iki grup tamamen ayrı yaklaşımlar 

gerektirir. Doğumsal olanların bir kısmı, göz sağlığına zarar 

gelmeden, masaj gibi bazı yöntemlerle ameliyatsız olarak 

düzelebilir. Ancak buna muayene ile karar verilir. Çocuğun 

yaşına ve hastalıkla ilgili özelliklere göre yapılacak tedavi 

ve ameliyat şekline karar verilir. Yetişkinlerde ise çoğu 

hastada ameliyat gerekir. Çeşitli teknikler olmakla beraber 

esas olarak yapılan işlem, kanalın tıkalı olduğu yerden 

önce burun boşluğuna açılan başka bir yol oluşturmak 

şeklindedir. Çocuklarda genel anestezi şarttır. Yetişkinlerde 

ise hastanın tercihine göre hem genel hem lokal anestezi 

altında uygulanabilir.” 


44 

The prescription for hypertension: Physical activity and exercise! 

Hipertansiyonun reçetesi: Fiziksel aktivite ve egzersiz! 

Orta ya da yüksek yoğunlukta egzersiz yapan 

bireylerde kalp hastalıklarına bağlı ölüm 

oranları %15 daha düşüktür. Dengeli beslenme 

ve sağlıklı yaşam tarzında hipertansiyon 

hastalarına en az 30 dk süreyle ve haftada 5-7 

gün arasında olacak şekilde orta yoğunlukta 

dinamik aerobik egzersizler (yürüme, bisiklete 

binme, yüzme) önerilmektedir. Yeni Yüzyıl 

Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Kardiyoloji 

bölümünden, Dr. Ört. Üyesi Mert Sarılar 

‘Hipertansiyon hastalarında egzersizin önemi’ 

hakkında bilgiler verdi. 

Death rates due to heart diseases are 15% lower 

in individuals who exercise at moderate or high 

intensity. In a balanced diet and healthy lifestyle, 

moderate-intensity dynamic aerobic exercises 

(walking, cycling, swimming) are recommended 

for at least 30 minutes and 5-7 days a week for 

hypertension patients. Dr. Lecturer Mert Sarılar, 

the Department of Cardiology, Gaziosmanpaşa 

Hospital of Yeni Yüzyıl University, gave 

information about ‘The importance of exercise in 

hypertension patients’. 

Cardiovascular diseases are the most important cause 

of death worldwide. Therefore, early diagnosis and 

appropriate treatment of cardiovascular diseases play 

a major role in survival. Hypertension is also among 

the important risk factors for the development of 

cardiovascular disease. In a study conducted in 2015, 

approximately 1.13 billion people in the world are thought 

to have hypertension, and this number is expected to 

increase to 1.5 billion in 2025. By definition, hypertension 

is a systolic blood pressure of 140 mmHg or more or a 

diastolic blood pressure of 90 mmHg or more. 

Hypertension treatment includes two basic components: 

lifestyle changes and drug therapy. Lifestyle change and 

exercise undoubtedly reduce blood pressure in patients, 

but the majority of patients require additional drug 

therapy. systolic studies It has been shown that the risk 

of death is reduced by 10-15% with a decrease in blood 

pressure of more than 10 mmHg and a decrease in diastolic 

blood pressure of more than 5 mmHg. 

Lifestyle changes include limiting salt in the diet (maximum 

5 g sodium intake per day), quitting smoking and alcohol, 

eating a Mediterranean type diet rich in fresh vegetables 

and fruits, brisk walking for 1 hour at least 5-7 days a week, 

and weight control. 

Kalp damar hastalıkları tüm dünyada ölümlerin en 

önemli nedenidir. Bu yüzden kalp damar hastalıklarının 

erken tanısı ve uygun tedavisi sağ kalım üzerinde 

büyük rol oynamaktadır. Hipertansiyon da kalp damar 

hastalığı gelişimi için önemli risk faktörleri arasında yer 

almaktadır. 2015 yılında yapılan bir araştırmada dünyada 

yaklaşık 1,13 milyar insanın hipertansiyon hastası olduğu 

düşünülmektedir ve bu sayının 2025 yılında 1,5 milyara 

çıkması beklenmektedir. Hipertansiyon tanım olarak sistolik 

kan basıncının 140 mmHg ve üzerinde ya da diyastolik kan 

basıncının 90 mmHg ve üzerinde olmasıdır. 

Hipertansiyon tedavisi yaşam tarzı değişikliği ve ilaç tedavisi 

olmak üzere iki temel bileşeni içerir. Yaşam tarzı değişikliği 

ve egzersiz hastalarda şüphesiz bir şekilde kan basıncı 

düşüşünü sağlar ancak hastaların büyük çoğunluğunda ek 

olarak ilaç tedavisine ihtiyaç duyulur. Yapılan çalışmalarda 

sistolik kan basıncında 10 mmHg’ dan fazla, diyastolik kan 

basıncında 5 mmHg’ dan fazla düşüş sağlanması ile ölüm 

riskinin %10-15 oranında azaldığı gösterilmiştir. 

Yaşam tarzı değişiklikleri diyetten tuzun kısıtlanması (Günde 

en fazla 5 g sodyum alımı), sigara ve alkolün bırakılması, 

taze sebze ve meyveden zengin Akdeniz tipi diyet ile 

beslenme, haftada en az 5-7 gün 1 saat tempolu yürüyüş ve 

kilo kontrolü şeklindedir. 

Egzersizle birlikte ilk olarak sistolik kan basıncında 

ani bir yükselme meydana gelir, sonrasında hızlı 

bir düşüş ile kan basıncı normal seviyelerine döner. 

Çeşitli gözlemsel çalışmalar sonunda düzenli aerobik 

egzersizin hipertansiyondan korunmada ve hipertansiyon 

tedavisinde faydalı olduğu gösterilmiştir. Hatta bu sayede 

kardiyovasküler riski azaltmaktadır. 

Egzersiz türleri aerobik, statik-germe ve direnç 

olarak 3 kategoride gruplandırılmaktadır 

Aerobik egzersizler büyük kas gruplarının katılım gösterdiği 

dayanıklılık egzersizleridir. Yürüme, koşma, bisiklete binme, 

yüzme gibi oksijen tüketimini arttıran egzersiz türleri 

aerobik egzersizlerdir. Direnç egzersizleri (ağırlık kaldırma 

vs.) kas kuvvetini ve dayanıklılığını arttırmak için yapılan 


45 

With exercise, a sudden rise 

in systolic blood pressure 

occurs first, and then, with a 

rapid decrease, blood pressure 

returns to normal levels. Various 

observational studies have 

shown that regular aerobic 

exercise is beneficial in the 

prevention and treatment of 

hypertension. In this way, it even 

reduces the cardiovascular risk. 

Exercise types are grouped 

in 3 categories as aerobic, 

static-stretching and 

resistance 

Aerobic exercises are endurance exercises in which 

large muscle groups participate. Exercises that increase 

oxygen consumption such as walking, running, cycling 

and swimming are aerobic exercises. Resistance exercises 

(lifting weights, etc.) are exercises to increase muscle 

strength and endurance. Static stretching (Isometric) 

exercises are performed by bringing the body to a certain 

position so that the muscle group is stretched. 

Aerobic endurance exercises reduce resting systolic blood 

pressure by 3.5 mmHg and diastolic blood pressure by 2.5 

mmHg. In dynamic resistance exercises, a decrease of 1.8 

mmHg in systolic blood pressure and 3.2 mmHg in diastolic 

blood pressure is observed. In static stretching exercises, 

it was shown that there was a 10.9 mmHg decrease in 

systolic blood pressure and a 6.2 mmHg decrease in 

diastolic blood pressure. However, studies in which these 

benefits are observed may have scientific limitations as 

the data were obtained by looking at individuals’ own 

measurements. Endurance exercises reduce blood pressure 

more significantly, especially in patients with hypertension, 

compared to other exercise types (8.3 mmHg in systolic 

blood pressure, 5.2 mmHg in diastolic blood pressure). 

Unlike exercise type, exercise intensity also shows 

differences on blood pressure and heart health. For 

example, low-intensity and short-term exercises lower 

blood pressure less than moderate or high-intensity 

exercises. Individuals doing moderate or high-intensity 

exercise had a 15% lower mortality rate due to heart 

disease. Based on this study, moderate-intensity dynamic 

aerobic exercises (walking, cycling, swimming) for at least 

30 minutes and 5-7 days a week are recommended for 

hypertension patients. In addition, resistance exercises 

2-3 days a week are also recommended for hypertension 

patients. The preventive effect of isometric exercise type 

on heart disease and its effect on blood pressure has not 

been clearly reported. 

The positive effect of exercise on blood pressure and 

heart health has been demonstrated by many scientific 

studies, and regular exercise is recommended for all 

patients, whether they have hypertension or not. However, 

especially in patients whose blood pressure cannot be 

controlled with exercise and lifestyle changes, long-term 

drug therapy and a specialist physician examination are 

essential. 

egzersizlerdir. Statik germe (İzometrik) 

egzersizleri kas grubunun gerilmesini 

sağlayacak şekilde vücudu belli 

pozisyona getirilerek yapılır. 

Aerobik dayanıklılık egzersizleri 

istirahat sistolik kan basıncında 3.5 

mmHg, diyastolik kan basıncında 2.5 

mmHg düşüş sağlar. Dinamik direnç 

egzersizleri sistolik kan basıncında 

1.8 mmHg, diyastolik kan basıncında 

3.2 mmHg düşüş izlenir. Statik 

germe egzersizlerinde ise sistolik 

kan basıncında 10.9 mmHg düşüş, 

diyastolik kan basıncında ise 6.2 

mmHg düşüş olduğu gösterilmiş. 

Ancak bu faydaların gözlendiği çalışmalarda veriler 

bireylerin kendi ölçümlerine bakılarak elde edilmiş olduğu 

için bilimsel açıdan kısıtlılıklar gösterebilir. Dayanıklılık 

egzersizleri diğer egzersiz tiplerine kıyasla özellikle 

hipertansiyonu olan hastalarda kan basıncını daha belirgin 

oranda düşürmektedir (Sistolik kan basıncında 8.3 mmHg, 

diyastolik kan basıncında ise 5.2 mmHg). 

Egzersiz tipinden farklı olarak egzersiz yoğunluğu da kan 

basıncı ve kalp sağlığı üzerinde farklılıklar göstermektedir. 

Örneğin düşük yoğunlukta ve kısa süreli yapılan egzersizler 

orta ya da yüksek yoğunlukla yapılan egzersizlere göre 

kan basıncını daha az düşürmektedir. Orta ya da yüksek 

yoğunlukta egzersiz yapan bireyler kalp hastalıklarına 

bağlı ölüm oranları %15 daha düşük bulunmuştur. Bu 

çalışmaya dayanarak hipertansiyon hastalarına en az 30 

dk süreyle ve haftada 5-7 gün arasında olacak şekilde orta 

yoğunlukta dinamik aerobik egzersizler (yürüme, bisiklete 

binme, yüzme) önerilir. Ayrıca haftada 2-3 gün olacak 

şekilde direnç egzersizleri de hipertansiyon hastaları 

için önerilmektedir. İzometrik egzersiz tipinin ise kalp 

hastalığını önleyici etkisi ve kan basıncı üzerine olan etkisi 

net olarak bildirilmemiştir. 

Egzersizin kan basıncı ve kalp sağlığı üzerine olan 

olumlu etkisi birçok bilimsel çalışma ile gösterilmiş olup 

hipertansiyonu olsun ya da olmasın tüm hastalara düzenli 

egzersiz önerilmektedir. Ancak özellikle egzersiz ve yaşam 

tarzı değişikliği ile etin kan basıncı kontrolü sağlanamayan 

hastalarda uzun süreli ilaç tedavisi ve ilgili uzman hekim 

muayenesi şarttır. 


46 

The cooperation between Turkey and 

Pakistan will be strengthened with Pakmedica Fair 

Pakmedica Fuarı ile Türkiye-Pakistan arasındaki iş birliği güçlenecek 

Pakistan’da sağlıkta büyük dönüşüm ve gelişimin 

tanığı ve parçası olmak isteyen tüm sağlık sektör 

temsilcileri 12-14 Mayıs 2022 tarihinde Pakmedica 

Fuarında bir araya gelecek. Türk firmalarının 

Pakistan pazarına Pakistan ve Türkiye’nin üst 

düzey bürokratlarının desteği ile girmesine 

olanak sağlayan Pakmedica’da, fuar katılımcısı 

firmalara T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından 

“Milli Katılım” kapsamında yüzde 90’lara varan 

oranlarda desteklerden faydalanma imkânı 

sağlanıyor. 

All health sector representatives who want to 

witness and be a part of the great transformation 

and development in health in Pakistan will come 

together at Pakmedica Fair on May 12-14, 2022. 

At Pakmedica, which allows Turkish companies to 

enter the Pakistani market with the support of 

senior bureaucrats from Pakistan and Turkey, the 

companies participating in the fair are provided 

with the opportunity to benefit from the support 

of up to 90 percent within the scope of “National 

Participation” by the TR Ministry of Commerce. 

Pakistan pazarında Türkiye’nin ticaret hacmi ikiye 

katlanacak 

Pakistan ve Türkiye Hükümetinin himayeleri ve teşvikleri 

ile yapılan Pakmedica Medikal, Sağlık ve Kozmetik Fuarı 

ve Forumu, bu yıl 12-14 Mayıs 2022 tarihleri arasından 

Ticaret Bakanlığı Milli Katılım desteği ile Pakistan 

Lahor’da gerçekleşecek. Sağlık alanında geliştirdiği 

sistemler ve projelerle uluslararası alanda bir marka 

haline gelen Türkiye, Pakistan sağlık sisteminin yeniden 

kurgulanmasında aktif bir oyuncu olarak yer alıyor. 

Bölgenin lider ve vazgeçilmez ihtisas fuarı Pakmedica, iki 

ülke arasında iş birliğini geliştirmek ve en yeni teknoloji 

uygulamalarıyla medikal sektör deneyimlerini paylaşmak 

amacı ile sektörün tüm bileşenlerini bir araya getiriyor. 

Pakmedica ile üreticisinden sağlık hizmet sunucusuna, 

yatırımcısından uygulayıcısına kadar tüm Türk firmaları 

Pakistan pazarına her iki ülkenin üst düzey bürokratlarının 

da katılımı ve desteği ile girecek. 

Turkey’s trade volume in the Pakistani market will 

double 

The PAKMEDICA Medical, Health and Cosmetics Forum 

and Fair, which was held with the patronage and incentives 

of the Government of Pakistan and Turkey, will be held 

in Lahore, Pakistan, between 12 and 14 May 2022 with 

the support of the Ministry of Commerce National 

Participation. Turkey, which has become an international 

brand with the systems and projects it has developed in 

the field of health, is an active player in the restructuring of 

the Pakistani health system. The leading and indispensable 

specialization fair of the region, Pakmedica brings together 

all the components of the sector in order to develop 

cooperation between the two countries and to share the 

medical sector experiences with the latest technology 

applications. With Pakmedica, all Turkish companies, from 

manufacturers to healthcare providers, from investors 

to practitioners, will enter the Pakistani market with the 

participation and support of senior bureaucrats from both 

countries. 


47 

Pakistan-Turkey Health Business Form will 

bring together industry representatives and 

government officials from Pakistan and Turkey 

The Pakistan-Turkey Health Business Forum, which will be 

organized with the participation of Pakistani and Turkish 

government representatives and sector representatives, 

will not only improve business connections between 

countries and parties, but also open the doors of new 

business connections and collaborations. Experience 

sharing, success stories, and promotional meetings about 

products and services of companies that will represent 

Turkey are expected to be watched with interest by 

Pakistani health authorities, investors and doctors, as 

before. In the business forum, joint investment and 

export opportunities will be evaluated in line with B2B 

meetings, panels, roundtable meetings, and courses on 

new technologies and applications will be organized. 

Within the scope of the Pakistan-Turkey Health Business 

Forum program, participating companies operating in 

these fields will also participate with their presentations 

in the panels and meetings to be held on medical devices, 

pharmaceuticals, health informatics, health tourism, health 

investments, cosmetics and personal health products. 

8 concepts under 8 separate titles: PakMed, 

PakBio&PakPharma, PakLab, PakHimss, 

PakCosmetics, PakHealthinvest, PakTreatment 

and PakDent 

In Pakmedica, where a wide range of applications and 

events take place, from medical devices and equipment 

to pharmaceuticals, vaccines and biotechnology , from 

laboratory products to digital hospitals, from personal care 

products to investment and cooperation areas, from oral 

and dental health equipment to health tourism , the fair 

participant companies are offered by the TR Ministry of 

Commerce. Within the scope of “National Participation”, it 

Pakistan-Türkiye Sağlık İş Formu Pakistan ve 

Türkiye’den sektör temsilcileri ile hükümet 

yetkililerini buluşturacak 

Pakistan ve Türkiye hükümet temsilcileri ve sektör 

temsilcilerinin katılımıyla organize edilecek Pakistan- 

Türkiye Sağlık İş Formu, ülkeler ve taraflar arası kurulan 

iş bağlantılarını geliştireceği gibi yeni iş bağlantıları 

ile iş birliklerinin kapılarını aralayacak. Türkiye’yi 

temsilen katılacak firmaların deneyim paylaşımlarının, 

başarı hikayelerinin, ürün ve hizmetleriyle ilgili tanıtım 

toplantılarının daha önce de olduğu gibi, Pakistan sağlık 

yetkilileri, yatırımcılar ve doktorlar tarafından ilgiyle 

izlenmesi bekleniyor. İş forumunda B2B görüşmeleri, 

paneller, yuvarlak masa toplantıları doğrultusunda ortak 

yatırım ve ihracat fırsatları değerlendirilecek ve yeni 

teknolojiler ve uygulamalar hakkında kurslar düzenlenecek. 

Pakistan-Türkiye Sağlık İş Forumu programı kapsamda 

medikal cihaz, ilaç, sağlık bilişimi, sağlık turizmi, sağlık 

yatırımları, kozmetik ve kişisel sağlık ürünleri konularında 

yapılacak panel ve toplantılarda bu alanlarda faaliyet 

gösteren katılımcı firmalar da sunumları ile katılım 

sağlayacak. 

8 ayrı başlıkta 8 konsept: PakMed, 

PakBio&PakPharma, PakLab, PakHimss, 

PakCosmetics, PakHealthinvest, PakTreatment ve 

PakDent 

Tıbbi cihaz ve ekipmanlardan ilaç, aşı ve biyoteknolojiye, 

laboratuvar ürünlerinden dijital hastaneciliğe, kişisel 

bakım ürünlerinden yatırım ve işbirliği alanlarına, ağız 

ve diş sağlığı ekipmanlarından sağlık turizmine kadar 

geniş bir yelpazede uygulama ve etkinliklerin yer aldığı 

Pakmedica’da, fuar katılımcısı firmalara T.C. Ticaret 

Bakanlığı tarafından “Milli Katılım” kapsamında yüzde 

90’lara varan oranlarda desteklerden faydalanma imkanı 

sağlanıyor. 


48 

is possible to benefit from supports up to 90 percent. 

PAKMED: Events where medical devices, medical 

equipment, medical consumables, protective equipment 

and medical technologies are exhibited and medical 

trends and scientific events can be followed. 

PAKBIO&PAKPHARMA: Pharmaceuticals, vaccines, 

biotechnology, OTC, pharmacy and drug management 

systems. Collaboration practices in medicine. 

PAKLAB: Laboratory products, laboratory equipment, 

current laboratory services and developments. 

Laboratory service procurement models. 

PAKHIMSS: IT companies that take part in health 

informatics and provide support to the health sector. 

Smart Hospital (future hospital applications simulation). 

Digital Hospital training courses. 

PAKCOSMETICS: Personal care products, 

dermocosmetics, natural cosmetics, cleaning and 

hygiene products. Aesthetic and cosmetic applications. 

PAKHEALTHINVEST: Investment and cooperation 

opportunities in the field of hospital, health services 

and health technologies. Engineering, architecture, 

construction investment and consultancy services. 

PAKTREATMENT: Advanced solutions in the field of 

health tourism, international health services, telehealth, 

health education. Collaboration and collaboration 

opportunities with brand health organizations. 

PAKDENT: Equipment, tools, equipment and 

collaboration opportunities related to oral and dental 

health. 

T.R. Ministry of Commerce National Participation support 

PAKMED: Tıbbı cihaz, tıbbi ekipman, tıbbi sarf, koruyucu 

ekipmanlar ve medikal teknolojilerin sergilendiği, medikal 

trendlerin ve bilimsel etkinliklerin takip edilebileceği 

etkinlikler. 

PAKBIO&PAKPHARMA: İlaç, aşı, bioteknoloji, OTC, eczacılık 

ve ilaç yönetim sistemleri. İlaçta iş birliği uygulamaları. 

PAKLAB: Laboratuvar ürünleri, laboratuvar cihazları, 

güncel laboratuvar hizmetleri ve gelişmeler. Laboratuvar 

hizmet satınalma modelleri. 

PAKHIMSS: Sağlık bilişiminde yer alan ve sağlık sektörüne 

destek sağlayan bilişim firmaları. Smart Hospital (geleceğin 

hastane uygulamaları simülasyonu). Dijital Hastane eğitim 

kursları. 

PAKCOSMETICS: Kişisel bakım ürünleri, dermokozmetik, 

doğal kozmetik, temizlik ve hijyen ürünleri. Estetik ve 

kozmetik uygulamalar. 

PAKHEALTHINVEST: Hastane, sağlık hizmetleri ve 

sağlık teknolojileri alanında yatırım ve iş birliği fırsatları. 

Mühendislik, mimarlık, inşaat yatırım ve danışmanlık 

hizmetleri. 

PAKTREATMENT: Sağlık turizmi, uluslararası sağlık 

hizmetleri, tele sağlık, sağlık eğitimi alanında gelişmiş 

çözümler. Marka sağlık kuruluşları ile iş birliği ve ortak 

çalışma fırsatları. 

PAKDENT: Ağız ve diş sağlığı ile ilgili ekipman, araç, gereç 

ve iş birliği fırsatları. 

Ticaret Bakanlığı Milli Katılım desteği 


50 

Two important job changes at AstraZeneca Turkiye 

AstraZeneca Türkiye’de iki önemli görev değişimi 

Tuna Taş, who served as Information 

Technologies and Digital Manager, was 

appointed as the Digital and Innovation 

Head for Middle East and Africa Region, 

while Derya Günsel started to work as 

Turkey Information Technologies and 

Digital Manager. 

Who is Tuna Taş? 

Tuna Taş, who has a bachelor’s degree in 

Electronics and Communications Engineering, a 

master’s degree in Executive MBA and various 

certificates in information technologies, 

started his career at Mercedes-Benz and then 

stepped into the pharmaceutical industry 

at Boehringer Ingelheim in 2004. He held 

various positions at Boehringer Ingelheim as 

Head of IT/BP Turkey and Head of IT/Division 

of BP Nordic, based in Stockholm. Taş, who 

joined AstraZeneca in 2015 as Information 

Technologies Manager, was awarded the 

“CIO of the Year Award” (Director in Charge 

of Information Technologies) and the 

“AstraZeneca Turkiye Country Manager Special Award” by the 

CIO Magazine within the body of Dünya Newspaper in recent 

years. Tuna Taş, who has been working as the Information 

Technologies and Digital Manager at AstraZeneca Turkey since 

2015, started his new job as the Digital and Innovation Head 

for Middle East and Africa Region (MEA). Taş will lead the 

company’s digital and innovation efforts in the Middle East 

and Africa Region. 

Who is Derya Günsel? 

Derya Günsel, who has a very strong background in Digital 

and Information Technologies, where she led the digital 

transformation as Information Technologies Manager (Supply 

Chain) at Pepsico, worked at Bayer for 8 years in the roles 

of SAP Application Specialist, Information Technologies 

Operations Assistant Manager and Information Technologies 

Business Partner, respectively. Günsel, who also worked as 

a Senior SAP Consultant at BSH and Unilever in the early 

years of her career; has strong competencies in digital 

marketing, innovative digital health transformation and 

team management. Derya Günsel will continue her duty 

as the Information Technologies and Digital Manager 

of AstraZeneca Turkiye. Günsel will also represent the 

Information Technologies function in the Board of Directors 

of AstraZeneca Turkiye. Günsel will be responsible for guiding 

the strategic agenda for Digital and Information Technologies 

and will provide new experiences for healthcare professionals, 

patients and employees by focusing on digital marketing, 

innovative digital health and information technology 

management. 

Bilgi Teknolojileri ve Dijital Müdürü 

olarak görev yapan Tuna Taş, Orta 

Doğu ve Afrika Bölgesi Dijital 

ve İnovasyon Lideri görevine 

getirilirken Derya Günsel ise 

Türkiye Bilgi Teknolojileri ve Dijital 

Müdürü olarak göreve başladı. 

Tuna Taş kimdir? 

Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği 

alanında lisans derecesi, Executive 

MBA alanında yüksek lisans derecesi 

ve bilgi teknolojileri alanında çeşitli 

sertifikalara sahip olan Tuna Taş, 

kariyerine Mercedes-Benz’de başladı 

ve ardından 2004 yılında Boehringer 

Ingelheim’da ilaç sektörüne adım attı. 

Boehringer Ingelheim’da, IT/BP Türkiye 

Başkanı ve Stockholm yerleşik BP 

Nordik IT/Bölümü Başkanı olarak çeşitli 

görevlerde bulundu. AstraZeneca’ya 2015 

yılında Bilgi Teknolojileri Müdürü olarak 

katılan Taş, son yıllarda Dünya Gazetesi 

bünyesindeki CIO Dergisi’nin “Yılın CIO’su Ödülü” (Bilgi 

Teknolojileri’nden Sorumlu Müdür) ve “AstraZeneca Türkiye 

Ülke Başkanı Özel Ödülü”ne layık görüldü. 

2015 yılından bu yana AstraZeneca Türkiye’de Bilgi 

Teknolojileri ve Dijital Müdürü olarak görev yapmakta 

olan Tuna Taş, Orta Doğu ve Afrika (MEA) Bölgesi Dijital 

ve İnovasyon Lideri olarak yeni görevine başladı. Taş, Orta 

Doğu ve Afrika Bölgesi’nde şirketin dijital ve inovasyona 

yönelik çalışmalarını yönetecek. 

Derya Günsel kimdir? 

Pepsico’da Bilgi Teknolojileri Müdürü (Tedarik Zinciri) 

olarak dijital dönüşüme liderlik ettiği Dijital ve Bilgi 

Teknolojileri alanında çok güçlü bir geçmişe sahip olan 

Derya Günsel, Bayer’de 8 yıl boyunca sırasıyla SAP 

Uygulama Uzmanı, Bilgi Teknolojileri Operasyonları 

Müdür Yardımcısı, Bilgi Teknolojileri İş Ortağı rollerinde 

görev yaptı. Kariyerinin ilk yıllarında BSH ve Unilever’de 

Kıdemli SAP Danışmanı olarak da görev yapan Günsel; 

dijital pazarlama, yenilikçi dijital sağlık dönüşümü ve 

ekip yönetimi alanlarında güçlü yetkinliklere sahip. Derya 

Günsel, bundan sonraki görevine AstraZeneca Türkiye 

Bilgi Teknolojileri ve Dijital Müdürü olarak devam edecek. 

Günsel aynı zamanda AstraZeneca Türkiye Yönetim 

Kurulu’nda Bilgi Teknolojileri fonksiyonunu temsil edecek. 

Günsel, Dijital ve Bilgi Teknolojileri için stratejik gündemi 

yönlendirmekten sorumlu olacak ve dijital pazarlama, 

yenilikçi dijital sağlık ve bilgi teknolojileri yönetimine 

odaklanarak sağlık çalışanları, hastalar ve çalışanlar için 

yeni deneyimler sağlayacak. 


52 

The stars of exports in the chemical industry received their awards 

Kimya sektöründe ihracatın yıldızları ödüllerine kavuştu! 

Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştiren 

ikinci sektörü olan kimyada 2021 yılının ihracat 

yıldızları belli oldu. İstanbul Kimyevi Maddeler 

ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin (İKMİB) 

her yıl düzenlediği “İKMİB İhracatın Yıldızları 

Ödül Töreni”, bu yıl 21 Mart 2022 tarihinde 

gerçekleştirildi. 2021 İKMİB İhracatın Yıldızları 

Ödül Tören’inde 34 kategoride 170 ödül 

sahiplerini buldu. 

The export stars of 2021 have been determined 

in chemistry, which is Turkey’s second largest 

exporting sector. The “IKMIB Stars of Export 

Award Ceremony”, organized annually by the 

Istanbul Chemicals and Products Exporters’ 

Association (IKMIB), was held on March 21, 2022 

this year. At the 2021 IKMIB Stars of Export 

Award Ceremony, 170 awards were found their 

owners in 34 categories. 

Turkey’s second largest exporting sector, chemistry, broke 

a new record with its exports of 25.4 billion dollars in 

2021. The sector’s exports grew by 39 percent in 2021. 

Representing more than 8,500 active exporting companies, 

İKMİB realized 58.75 percent of Turkey’s total chemical 

exports. 

The chemical industry, which plays a strategic role in the 

economy by supplying raw materials or semi-finished 

products to other sectors, along with 16 sub-sectors from 

plastics, paints, cosmetics to pharmaceuticals, provides a 

great added value to the country’s economy with its 11.2 

percent share in total exports. According to the data for 

the first three quarters of 2021, world chemical exports 

amounted to $3.07 trillion, while the Turkish chemical 

industry ranked 29th with a 0.76 percent share in global 

industry exports. 

The 2021 IKMIB Stars of Export Award Ceremony, which 

was organized for the seventh time this year by IKMIB in 

Türkiye’nin en çok ihracat yapan ikinci sektörü kimya, 2021 

yılında gerçekleştirdiği 25,4 milyar dolarlık ihracat ile yeni 

bir rekora imza attı. Sektörün ihracatı, 2021 yılında yüzde 39 

büyüdü. 8 bin 500’ün üzerinde aktif ihracatçı firmayı temsil 

eden İKMİB, Türkiye’nin toplam kimya ihracatının yüzde 

58,75’ini gerçekleştirdi. 

Plastikten, boyaya, kozmetikten ilaca 16 alt sektörüyle 

birlikte diğer sektörlere hammadde veya yarı mamul 

vererek ekonomide stratejik bir görev üstlenen kimya 

sektörü, toplam ihracattan aldığı yüzde 11,2’lik pay ile 

ülke ekonomisine büyük bir katma değer sağlıyor. 2021 

yılı ilk üç çeyrek verilerine göre, dünya kimya ihracatı 3,07 

trilyon dolar olurken, Türk kimya sektörü küresel sektör 

ihracatında yüzde 0,76 pay ile 29’uncu sırada yer aldı. 

Kimya sektöründeki üye firmalarını başarılı ihracatlarından 

dolayı onurlandırmak ve teşvik etmek amacıyla İKMİB 

tarafından bu yıl yedincisi düzenlenen 2021 İKMİB 

İhracatın Yıldızları Ödül Töreni, 21 Mart 2022 tarihinde 

gerçekleştirildi. İKMİB’in Youtube kanalından da canlı 

olarak yayınlanan törene, T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza 

Tuna Turagay, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı 


54 

order to honor and encourage its member companies in 

the chemical industry for their successful exports, was held 

on March 21, 2022. The ceremony, which was broadcast 

live on IKMIB’s Youtube channel, was attended by Rıza Tuna 

Turagay, the Turkish Deputy Minister of Trade, Mehmet 

Fatih Kacır, the Turkish Deputy Minister of Industry and 

Technology, İsmail Gülle, Chairman of Turkish Exporters 

Assembly (TIM), Adil Pelister, Chairman of the Board of 

IKMIB and the representatives of the awarded companies. 

At the Award Ceremony, 170 companies that were in the 

top 5 in a total of 34 categories in sub-sectors and product 

groups of chemistry were entitled to receive awards. 

“The chemistry sector clearly and clearly 

demonstrates that it is one of the leading sectors 

of Turkey at PMI” 

Speaking at the award ceremony, Rıza Tuna Turagay, the 

Turkish Deputy Minister of Trade, reminded that the yearend 

target of the country’s exports is 250 billion dollars 

and said, “Our exports are increasing. We closed 2021 with 

11 percent growth. We have become one of the countries 

with the highest growth rate in the world. When we look at 

the PMI figures, we come across the chemical industry and 

the plastics industry. Our chemistry and plastics industry 

clearly demonstrates that it is one of the leading industries 

in Turkey at PMI. The chemical industry finished last year 

with an export of 25.4 billion dollars. As of March 20, it 

reached $6.4 billion in 3 months this year. We are talking 

about an increase of 37.1 percent. While Turkey’s total 

exports increased by 32.9 percent last year, our chemical 

industry increased its exports by 38.8 percent. When we 

look at this year, while our exports increased by 21.4 in 

the first two months, our chemical industry increased its 

exports by 37 percent. There are high increases in raw 

material prices and high increases in commodities, but 

we still achieve success thanks to you. The industry also 

has a structure that is 75 percent dependent on imports. 

For this, investments that will open the future of Turkey 

such as industrial zones, super incentives, petrochemical 

investments are important. Our share in world exports is 5 

per thousand. We need to raise this much higher. We need 

to work harder and invest more. We still have a long way 

to go in the chemical industry. The Chemical Technology 

Center is an important breakthrough, an important step.” 

Mehmet Fatih Kacır, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) 

Başkanı İsmail Gülle, İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı 

Adil Pelister ve ödül alan firma temsilcileri katıldı. Ödül 

Töreni’nde kimyanın alt sektör ve ürün gruplarında toplam 

34 kategoride ilk 5’e giren 170 firma ödül almaya hak 

kazandı. 

“Kimya sektörümüz PMI’da Türkiye’nin öncü 

sektörlerinden biri olduğunu açık ve net olarak 

ortaya koyuyor” 

Ödül töreninde konuşan T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza 

Tuna Turagay, ülke ihracatının yıl sonu hedefinin 250 milyar 

dolar olduğunu hatırlatarak şunları söyledi: “İhracatımız 

artıyor. 2021 yılını yüzde 11 büyüme ile kapattık. Dünyada 

en yüksek büyüme hızına ulaşan ülkelerden biri olduk. PMI 

rakamlarına baktığımız zaman karşımıza kimya sektörü 

ve plastik sektörü çıkıyor. Kimya ve plastik sektörümüz 

PMI’da Türkiye’nin öncü sektörlerinden biri olduğunu açık 

ve net olarak ortaya koyuyor. Kimya sektörü geçen yılı 25,4 

milyar dolarlık ihracatla tamamladı. Bu sene 3 ayda 20 Mart 

itibariyle 6,4 milyar dolara ulaştı. Yüzde 37,1’lik artıştan 

bahsediyoruz. Geçen sene Türkiye’nin toplam ihracatı 

yüzde 32,9 artarken kimya sektörümüz ihracatını yüzde 38,8 

artırdı. Bu sene de baktığımız zaman ilk iki ayda ihracatımız 

21,4 artarken kimya sektörümüz ihracatını yüzde 37 

oranında artırmış. Hammadde fiyatlarındaki yüksek artışlar, 

emtiadaki yüksek artışlar var ama yine de biz başarılara 

imza atıyoruz sayenizde. Sektörün yüzde 75 ithalata bağlı bir 

yapısı da var. Bunun için endüstri bölgeleri, süper teşvikler, 

petrokimya yatırımları gibi Türkiye’nin geleceğini açacak 

yatırımlar önemli. Dünya ihracatı içerisindeki payımız binde 

5. Bunu çok daha yukarılara çıkarmamız lazım. Daha çok 

çalışmamız ve haliyle daha çok yatırım yapmamız lazım. 

Kimya sektöründe daha gidecek çok yolumuz var. Kimya 

Teknoloji Merkezi önemli bir atılım, önemli bir adım.” 

“Kimya Teknoloji Merkezi projesini destekliyoruz” 

T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih 

Kacır ise yaptığı konuşmada kimya sektörünün çok 

önemli, çok kritik bir sektör olduğunu dile getirerek, 

“Kimya sektörü bütün dünyada çok önemli bir sektör. 

Hiçbir gelişmiş ülke yoktur ki bu sektörü geliştirmeden 

“We support the Chemistry Technology Center 

project” 

Expressing that the chemical industry is a very important 

and critical industry in his speech, Mehmet Fatih Kacır, the 

Turkish Deputy Minister of Industry and Technology, said, 

“The chemical industry is a very important industry all over 

the world. There is no developed country that has been 

successful without developing this sector. Because we are 

talking about a sector that makes critical contributions 

to the development of many sectors and that provides 

77 of its 100 products as input to other sectors. We are 

aware of this importance and we carry out our work with 

this understanding. So far, we have worked very closely 


56 

with our Exporters’ Association and our stakeholders. 

We designed the move program together. We identified 

priority products and innovative technology areas together. 

We will continue to pave the way for many R&D projects 

and investments that will hopefully announce the results 

of this program in the near future and will add value to 

Turkey’s future. As the Ministry, we also prioritized the 

chemical industry in our project-based support. Our support 

will be at your side in the Chemistry Technology Center 

project that we are working with. We will carry Turkey’s 

National Technology Move targets first to 2023 and then to 

much more advanced targets together.” 

“As of today, our chemical industry has risen to 

the first sector position” 

Emphasizing that last year was an unforgettable year in 

every sense, İsmail Gülle, Chairman of Turkish Exporters 

Assembly (TIM) said, “We completed 2021 with a great 

record. Now, we have an export target of 250 billion dollars 

in front of us. Turkey has underlined its promise of being a 

supply center due to the deterioration in the supply chain, 

which we frequently mentioned last year, with an export 

of 25 billion dollars. Turkey will be instrumental in many 

good developments regarding this supply center in the 

next period. We see that Turkey will be the shining star in 

the post- pandemic world where the war and the regional 

economy will be reshaped in the next period. The biggest 

strength of this will be you, the exporters. Our chemical 

industry was our second industry last year, when I look at 

the figures this year, our chemical industry has risen to 

the first sector position as of today. In the two and a half 

months so far, the export performance of our chemical 

industry really deserves a lot of applause. This achievement 

başarılı olmuş olsun. Çünkü pek çok sektörün gelişimine 

çok kritik katkılar sunan, ürettiği 100 ürünün 77’sini diğer 

sektörlere girdi olarak veren bir sektörden bahsediyoruz. 

Bizler bu önemin farkındayız ve çalışmalarımızı bu anlayışla 

yürütüyoruz. İhracatçı Birliğimizle, paydaşlarımızla şimdiye 

kadar çok yakın çalışmalar yürüttük. Hamle programını 

birlikte dizayn ettik. Öncelikli ürünleri yenilikçi teknoloji 

alanlarını birlikte tespit ettik. Yakın zamanda inşallah bu 

programın sonuçlarını açıklayacak, Türkiye’nin geleceğine 

değer katacak pek çok Ar-Ge projesinin, pek çok yatırımın 

önünü açmaya devam edeceğiz. Bakanlık olarak proje 

bazlı desteklerimizde de kimya sektörünü önceledik. 

Birlikte çalıştığımız Kimya Teknoloji Merkezi projesinde de 

desteklerimiz yanınızda olacak. Türkiye’mizin Milli Teknoloji 

Hamlesi hedeflerine önce 2023 daha sonra çok daha ileri 

hedeflere hep birlikte taşıyacağız” dedi. 

“Bugün itibariyle kimya sektörümüz birinci sektör 

pozisyonuna yükseldi” 

Geçen yılın her anlamıyla unutulmaz bir yıl olduğuna 

vurgu yapan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı 

İsmail Gülle, “2021’i büyük bir rekorla tamamladık. 

Şimdi ise önümüzde 250 milyar dolarlık ihracat hedefi 

var. Türkiye geçen yıl sıkça dile getirdiğimiz tedarik 

zincirindeki bozulmadan dolayı bir tedarik merkezi olma 

sözünün altını 25 milyar dolarlık ihracat fazlasıyla gösterdi. 

Türkiye bundan sonraki süreçte bu tedarik merkezi ile 

ilgili pek çok güzel gelişmeye vesile olacak. Görüyoruz ki 

şu andan sonraki süreçte savaşın ve bölge ekonomisinin 

yeniden şekilleneceği bu pandemi sonrası dünyada, 

Türkiye parlayan yıldız olacaktır. Bunun en büyük gücü 

siz ihracatçılar olacaksınız. Kimya sektörümüz geçen yıl 

ikinci sektörümüzdü, bu yıl rakamlara baktığımda bugün 

itibariyle kimya sektörümüz birinci sektör pozisyonuna 


58 

is yours, I congratulate you wholeheartedly. From 3rd to 

2nd, from 2nd to 1st… We are proud of this industry. Our 

country had a share of over 1% in world trade for the first 

time in 2021. So, our goal is to get a 1 percent share from 

the world trade as the chemical industry. We believe that 

we will achieve our export target of 50 billion dollars by 

2030. The fact that our Ministry of Industry and Technology 

has allocated such a building in the Information Valley to 

our sector shows their confidence in the potential and 

future of the sector. Thank you to our minister. Hopefully, 

the research and developments to be made here will 

lead to more value-added exports, which is our goal. 

Therefore, it is a very important project, I congratulate it 

wholeheartedly. We are proud of our chemical industry. 

I congratulate all our exporters who will receive awards 

today.” 

“We are prepared for digital transformation” 

Reminding that they published the 2020 award ceremony 

online and on digital platforms due to the epidemic, Adil 

Pelister, Chairman of the Board of IKMIB said, “In 2020, we 

organized the first digital purchasing committee, the first 

digital award ceremony, the first virtual fair organization 

and the first digital platform with our Chemical Industry 

Platform. We also organized our Chemistry Sector Council 

and proved that we are prepared for digital transformation 

in this way. Due to the ongoing epidemic, the last two 

years have been very difficult for all of us. Despite all the 

adverse conditions, we struggled hand in hand, shoulder 

to shoulder and managed to adapt quickly to this difficult 

process. Of course, we cannot ignore the support of our 

state. I owe a debt of gratitude to our government and 

public bureaucracy, especially to our President.” 

yükseldi. Şu ana kadar olan iki buçuk aylık sürede kimya 

sektörümüzün ihracat performansı gerçekten çok fazla 

alkış hak ediyor. Bu başarı hepinizin, sizleri yürekten 

kutluyorum. 3’üncülükten 2’nciliğe, 2’ncilikten 1’inciliğe… 

Bu sektörle gurur duyuyoruz. Ülkemiz ilk defa 2021 yılında 

dünya ticaretinde yüzde 1 üzerinde pay aldı. Öyleyse 

bizim hedefimiz dünya ticaretinden kimya sektörü olarak 

yüzde 1 pay almak. 2030 yılına kadar 50 milyar dolar 

ihracat hedefini gerçekleştireceğimize inanıyoruz. Sanayi 

ve Teknoloji Bakanlığımızın Bilişim Vadisi’nde böyle bir 

binayı sektörümüze tahsis etmeleri sektörün potansiyeli 

ve geleceğine duydukları güveni gösteriyor. Bakanımıza 

teşekkür ediyorum. İnşallah burada yapılacak araştırma 

ve geliştirmeler bizim hedefimiz olan daha katma değerli 

ihracata vesile olacaktır. O nedenle çok önemli bir proje, 

yürekten kutluyorum. Kimya sektörümüzle iftihar ediyoruz. 

Bugün ödül alacak tüm ihracatçılarımızı tebrik ediyorum.” 

“Dijital dönüşüme hazırlıklıyız” 

2020 yılındaki ödül törenini salgın sebebiyle çevrimiçi olarak 

ve dijital platformlarda yayınladıklarını hatırlatan İKMİB 

Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “2020 yılında ilk dijital 

satın alım heyetini, ilk dijital ödül törenini, ilk sanal fuar 

organizasyonunu ve Kimya Sektör Platformumuzla beraber 

ilk dijital Kimya Sektör Şuramızı da düzenlemiş ve bu yolla 

dijital dönüşüme hazırlıklı olduğumuzu da ispat etmiştik. 

Halen devam eden salgın sebebiyle, son iki yıl hepimiz için 

bir hayli zorlu geçti. Tüm olumsuz koşullara rağmen el 

ele, omuz omuza mücadele ettik ve bu zor sürece de hızla 

adapte olmayı başardık. Tabii ki devletimizin desteklerini 

görmezden gelemeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımız başta 

olmak üzere, Hükümetimize ve kamu bürokrasimize de 

teşekkürü bir borç biliyorum” dedi. 


60 

“We will inaugurate the Chemical Technology 

Center this year” 

Pointing out that the post-corona world has entered a new 

era and a new order has emerged, Pelister said, “There 

is no doubt that we, as a country, should be among the 

playmakers of this new order with a total understanding. In 

order for deep economic fluctuations to enter an upward 

trend again and to gain a rapid upward momentum, we 

need to be able to produce and export products with 

high technology and high added value. As İKMİB, we hope 

to implement our Chemical Technology Center project, 

which we have been working on for two years, in order 

to evaluate this fluctuation in favor of our industry and 

our country. To our SME companies that want to export 

and improve their exports with the SME support center, 

which will reduce the sample costs of our exporters by 

approximately 70 percent and save time, internationally 

accredited reference laboratories, entrepreneurship and 

start- up areas and crowd-funding organizations, which will 

enable new inventions and stimulate industry and university 

cooperation, I am honored to share with you the justified 

pride of having signed a very important project that will 

provide intelligence, index and trend support and open 

its digital library and scientific publications to users with a 

single click. I hope we will open it together again this year.” 

“We aim to be the first on a sectoral basis with an 

export of 50 billion dollars in 2030” 

Stating that they have determined the “Vision 2030” 

strategy for the new period in chemical exports, Pelister 

said, “Our goal is to increase our exports in the chemical 

industry to 50 billion dollars in 2030 and to become the 

first on a sectoral basis. I have no doubt that we will achieve 

this. As the Chemistry Sector Platform, we have rolled up 

our sleeves to organize an international council within 

the framework of the 2030 vision next year. By means of 

this council, we will have created our 2023-2030 Chemical 

Industry Strategy Document. Our whole aim and target is 

2030. Because global institutions and organizations and our 

state are also arranging their sustainability-based economic 

development goals according to 2030 plans. United Nations 

goals in this direction. With all of these projects, we will also 

give İKMİB the prestigious Global Compact status that the 

United Nations Development Program gives to reputable 

institutions.” 

“Kimya Teknoloji Merkezi’nin bu yıl açılışını 

gerçekleştireceğiz” 

Korona sonrası dünyanın yeni bir döneme attığını ve 

yeni bir düzen oluştuğuna dikkat çeken Pelister, “Hiç 

kuşkusuz, biz de ülke olarak topyekûn bir anlayış ile bu 

yeni düzenin oyun kurucuları arasında yer almalıyız. Derin 

ekonomik dalgalanmaların yeniden yükseliş trendine 

girmesi ve hızlı bir yukarı yönlü ivme kazanabilmesi 

için yüksek teknoloji içeren ve yüksek katma değerli 

ürün üretip ihraç edebilmemiz gerekiyor. Biz de İKMİB 

olarak bu dalgalanmayı sektörümüz ve ülkemiz lehinde 

değerlendirebilmek için iki senedir üzerinde çalıştığımız 

Kimya Teknoloji Merkezi projemizi inşallah bu yıl içerisinde 

hayata geçiriyoruz. İçinde ihracatçılarımızın numune 

bedellerini yaklaşık yüzde 70 oranında azaltacak ve zaman 

tasarrufu sağlayacak uluslararası akredite referans 

laboratuvarlarının, girişimcilik ve start-up alanlarıyla ve 

kitlesel fon kuruluşlarıyla yeni buluşlara imkan tanıyıp 

sanayi ve üniversite işbirliğini canlandıracak, KOBİ destek 

merkeziyle ihracat yapmak ve ihracatını geliştirmek isteyen 

KOBİ statüsündeki şirketlerimize istihbarat, endeks ve 

trend desteği verecek, dijital kütüphanesi ile bilimsel 

yayınları tek tuşla kullanıcılara açacak çok önemli bir 

projeye imza atmış olmanın da haklı gururunu sizlerle 

paylaşmaktan onur duyuyorum. Açılışını da yine bu sene 

içerisinde inşallah hep beraber yapacağız.” diye konuştu. 

“2030 yılında 50 milyar dolar ihracat ile sektörel 

bazda birincilik hedefliyoruz” 

Kimya ihracatında yeni dönem için “Vizyon 2030” stratejisini 

belirlediklerini ifade eden Pelister, “Hedefimiz 2030 

senesinde kimya sektörü ihracatımızı 50 milyar dolarlık 

seviyeye yükselterek sektörel bazda birinciliğe yerleşmek. 

Bunu başaracağımızdan hiçbir kuşkum yok. Önümüzdeki 

sene 2030 vizyonu çerçevesinde Kimya Sektör Platformu 

olarak uluslararası boyutta bir şura tertip etmek için kolları 

sıvamış durumdayız. Bu şura vesilesiyle de 2023-2030 

Kimya Sanayi Strateji Belgemizi de oluşturmuş olacağız. 

Bütün gayemiz ve hedefimiz 2030. Çünkü küresel kurum 

ve kuruluşlar ile devletimiz de sürdürülebilirlik temelli 

ekonomik kalkınma hedeflerini 2030 planlarına göre 

düzenliyorlar. Birleşmiş Milletler hedefleri de bu yönde. 

Biz bütün bu projelerimiz ile İKMİB’imize Birleşmiş 

Milletler Kalkınma Programının itibarlı kurumlara verdiği 

Global Compact prestijli statüsünü de kazandırmış 

olacağız.” dedi. 

MEDICAL FIELD/ STARS OF EXPORT AWARD-WINNERS 

MEDICAL EXPORT 

1. BİOEKSEN ARGE TEKNOLOJİLERİ A.Ş. 

2. VITROSENS BIOTECHNOLOGY LTD. ŞTİ. 

3. USHAŞ INTERNATIONAL HEALTH SERVICES A.Ş. 

4. MEDGENETICS MEDICAL LABORATORY PRODUCTS 

İTHALAT İHRACAT SAN. TİC. A.Ş. 

5. VSY BİYOTECHNOLOJİ VE İLAÇ A.Ş. 

MEDİKAL ALANI/ İHRACATIN YILDIZLARI ÖDÜL KAZANAN FİRMALAR 

MEDİKAL İHRACATI 

1. BİOEKSEN AR GE TEKNOLOJİLERİ A.Ş. 

2. VITROSENS BIYOTEKNOLOJI LTD. ŞTİ 

3. USHAŞ ULUSLARARASI SAĞLIK HİZMETLERİ A.Ş. 

4. MEDGENETICS TIBBİ LABORATUVAR ÜRÜNLERİ İTHALAT 

İHRACAT SAN. TİC. LTD. ŞTİ. 

5. VSY BİYOTEKNOLOJİ VE İLAÇ SANAYİ A.Ş. 


62 

AstraZeneca Türkiye is among 

“Türkiye’s Best Employers” for five consecutive years 

AstraZeneca Türkiye, beş yıldır üst üste 

“Türkiye’nin En İyi İşverenleri” arasında 

AstraZeneca Türkiye 

once again took its 

place in the “Türkiye’s 

Best Employers – 

Great Place to Work 

List” announced by 

the Great Place to 

Work Institute, with 

its corporate culture 

in which diversity 

and inclusion are 

appreciated and an 

egalitarian approach 

that values people is 

adopted. 


Institute announced the 

“Turkey’s Best Employers 

– Great Place to Work List”, which was held for the 10th 

time in Turkey, on March 30, 2022. AstraZeneca Turkey, 

one of the world’s leading innovative and research-based 

pharmaceutical companies operating in the fields of 

research, development, production of essential drugs and 

specialty products and offering them to health, has been 

included in the list in the 500-999 employee category for 

five consecutive years. 

Feyza Aysan, HR Director at AstraZeneca Türkiye 

AstraZeneca 

Türkiye, çeşitlilik 

ve kapsayıcılığın 

takdir edildiği, 

insana değer veren 

eşitlikçi yaklaşımın 

benimsendiği kurum 

kültürüyle Great Place 

to Work Enstitüsü’nün 

açıkladığı “Türkiye’nin 

En İyi İşverenleri – 


Listesi”nde bir kez 

daha yerini aldı. 


Enstitüsü, Türkiye’de 

10. kez düzenlenen 

“Türkiye’nin En İyi 

İşverenleri – Great Place to Work Listesi”ni 30 Mart 2022 

tarihinde açıkladı. Araştırma, geliştirme, temel ilaçların 

ve uzmanlık ürünlerinin üretimi ve sağlığın hizmetine 

sunulması alanında faaliyet gösteren, dünyanın önde 

gelen yenilikçi ve araştırmacı ilaç şirketlerinden biri olan 

AstraZeneca Türkiye, listenin 500-999 çalışan kategorisinde 

yerini alarak beş yıldır üst üste listeye girme başarısını 

gösterdi. 

“Before anything else we are a company valuing 

people” 

Evaluating the success of AstraZeneca Türkiye, Feyza Aysan, 

HR Director at AstraZeneca Türkiye, said, “As a company 

that values people above all else, it is a source of pride for 

us to be on this list for the fifth time. I believe that the most 

important factor behind this success is our principle of 

‘respect for people’. As a part of this principle, we continue 

to measure the loyalty of our employees on a regular basis 

and work without slowing down to increase the loyalty 

to a higher level with the feedback we receive from the 

employees. As AstraZeneca Human Resources Team, we 

follow innovations and adapt them to ourselves, and work 

to create opportunities that will enable our employees to 

be successful by supporting them in their business lives. 

We will not only be one of the pioneers in the scientific 

sense, but also will continue tirelessly to contribute to 

our employees with our innovative and egalitarian human 

resources culture that aims at sustainable success.” 

“Her şeyden önce insana değer veren bir şirketiz” 

AstraZeneca Türkiye’nin başarısını değerlendiren 

AstraZeneca Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Feyza 

Aysan şunları söyledi: “Her şeyden önce insana değer veren 

bir şirket olarak bu listede beşinci kez yer almak bizim 

için gurur kaynağı. Bu başarımızın arkasındaki en önemli 

faktörün ‘insana saygı’ ilkemiz olduğuna inanıyorum. Bu 

ilkemizin bir parçası olarak, çalışanlarımızın bağlılığını 

düzenli olarak ölçmeye ve çalışanlardan aldığımız geri 

bildirimlerle bağlılığı daha da üst seviyeye çıkarmak için hız 

kesmeden çalışmaya devam ediyoruz. AstraZeneca İnsan 

Kaynakları Ekibi olarak yenilikleri takip edip kendimize 

uyarlıyor, çalışanlarımızı iş hayatlarında destekleyerek 

başarılı olmalarını sağlayacak fırsatlar oluşturmak için 

çalışıyoruz. Sadece bilimsel anlamda öncülerden biri 

olmakla yetinmeyip, sürdürülebilir başarıyı hedefleyen, 

yenilikçi ve eşitlikçi insan kaynakları kültürümüzle 

çalışanlarımıza katkı sağlamaya yorulmadan devam 

edeceğiz.”

Medikal Teknik Nisan 2022

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

Delete template?

Save as template?