MİKROGRAPHA DERGİSİ
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
MIKROGRAPHA
2 0 2 1
SİRKADİYEN SAAT
" 2 4 S a a t i n i V e r i m l i K u l l a n "
MİKROBİYOTA
B a ğ ı r s a k t a k i B e y i n
COVİD-19
Bir Film Sahnesi Değil!
KİMERİZM
Aynı Bedende İki Farklı
DNA Mümkün mü ?
BAKTERİYOFAJ
Düşmanımızın Düşmanı
Sağlık Olsun
HASTANE ENFEKSİYONLARINA
DİKKAT!
Mikrographa
Akademik Danışman
Rukiye ASLAN
Baş Editör
Elanur ERKÜT
Editörler
Neslişah Buse ZAN
Jiyan BORA
Editör Yardımcıları
Eda AVCI
Ahmet YILMAZ
"Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu
2020-2021 Akademik yılı Tıbbi Laboratuvar Programı öğrencilerinin
Öğr. Gör. Rukiye ASLAN'ın akademik danışmanlığında ortak çalışmasıdır."
Önsöz
Dünyamız uzun zamandan beri tanık olmadığı bir pandemi gerçeği ile
yüzleşiyor. İnsanlığı esir alan bu pandeminin gölgesinde, evlerimizde
mahsur kaldığımız günlerde, “Uzaktan Eğitim”le dijital olarak tanışıp,
aynı sınıfın havasını soluyamadığımız öğrencilerimizle bir arada olmak,
okumak, araştırmak, üretmek adına, fiziki olarak ayrı kaldığımız ancak
gönül birlikteliği ile ortak çalıştığımız günlerin anısına geriye bilim dolu
bir hatıra bırakmayı amaçlayan dergimiz, henüz yüz yüze gelmeye
başladığımız başlangıçlar mevsimi olan “Eylül” de doğdu. Uzun süren
bu sancılı doğumun her aşamasına destek veren, bir kısmı mezun olup
aramızdan ayrılan öğrencilerimizin emeklerine teşekkür ediyor, bilim
birlikteliği adına taşıdığımız bu bayrağı daha sonraki öğrencilerimizle
paylaşmaya devam ediyoruz. Bilimin aydınlık yolu rehberimiz olsun ama
en önemlisi “Sağlık olsun”!
Rukiye ASLAN
İÇİNDEKİLER
1
Yön Veren bilim Adamları
Tıp Bilimine
Jiyan BORA
Merak! İnsan doğasındaki merak ve keşfetme arzusu
beraberinde bilim, gelişme ve üretme algılarını da
dünyaya kazandırmış, insan tarihi aydınlanmıştır.
COVİD-19
Koronavirüsler, insanda hastalık yapabilen
bazı hayvan türlerinde bulunan geniş bir
virüs ailesidir.
Eda AVCI
3
Saat
ritme güzel örnek
uyku düzenidir.
7Sirkadiyen
Elanur ERKÜT
Kimerizm
Bir bedende birden fazla DNA...
Jiyan BORA
9
Biyolojik savaşa karşı oluşturulan ve temel
amacı kayıpları en aza indirmek olan planların
hazırlık,önleme, erken erken tanı, biyolojik
ajanı analiz etmeve açıklama aşamaları vardır.
Doğukan ALTUN
11Adli Mikrobiyoloji
13
Serkan GEYİK
Biyoinformatik
Her canlının kendine özgü bir
genetik verisi vardır.
Gen terapisi insanlarda genetik
hastalıkların önüne geçilmesi için
uygulanan bir prosedürdür.
Yusuf ARSLAN
15Gen Terapisi
Silahlar
Biyolojik
Patojen organizmalar ve onların toksinleri
biyolojik terör eylemlerinde, biyolojik suçlarda
veya bilinçli olmayan mikroorganizma/ toksin
salınımı olaylarında silaha dönüşebilirler.
17
Edanur YILMAZ
Alternatif tıpa karşın modern tıp tamamen bilime
dayalı, çağa ayak uydurarak sağlık ile insan
ve Alternatif Tıp
arasındaki iletişimi sağlayan bir bilim dalıdır.
21Modern
Jiyan BORA
23
Neslişah Buse ZAN
Enfeksiyonları
Hastane
Birçok bakteri birçok yolla hastane
enfeksiyonuna yol açabilir.
5Epigenetik
Epigenetik
yaşam stili, beslenme alışkanlığı,
spor gibi çevresel faktörlerin genlerin
aktivitesini düşürmesi veya yükseltmesi ile
ortaya çıkan rahatsızlıkları inceler.
Gizem YAVUZ
İlaç Kullanımı
Akılcı ilaç kullanımı öncelikle toplumun
sağlığını ve çıkarını gözetir. Bu çıkarlar
doğrultusunda birçok sorun da
engellenmektedir.
Jiyan BORA
27
29Aşı Türleri
Bağışıklık çok hücreli organizmaların patojenik
özelliğe sahip mikroorganizmalara karşı direnç
göstermesidir.
Melike GEVER
Bu hücreler insanların gün içerisindeki mutlu,
mutsuz, sinirli gibi karakterlerden tutunda
hayatlarına alacakları insanlara karar
vermelerine kadar birçok seçimi etkilemektedir.
Mikrobiyota
Şevval İrem AKAL
31
33
Biyofilmler
Biyofilmler planktonk bakterlere kıyasla 1000
kat daha fazla direnç göstereblrler.
Armağan KADİFEKALE
Biyosensörler
Biyosensörlerde; enzimler, antikorlar, nükleik
asitler, hücreler, reseptörler, organeller gibi
biyoreseptör materyalleri kullanılır.
Fatma Şeyma SAÇLI
35
39
Divriği Turan Melek Şifahanesi
Ruh ve sinir hastalıkları tedavi edilirken Kur’an-ı Kerim
tilaveti, tasavvuf musikisi icrası; darüşşifanın iç mekanına
yerleştirilen havuzdan suyun akarken ve tahliye ederken
çıkarmış olduğu su sesleri tedavi amaçlı kullanılmaktaydı.
Armağan KADİFEKALE
KAYNAKÇA
41
TIP
BİLİMİNE
YÖN
VEREN
BİLİM
İNSAN-
LARI
Jiyan Bora
"Hayat kısadır, sanat uzundur,
fırsat kaçıcıdır, deney tehlikelidir,
yargılama zordur; Hekim yalnız
kendisi için değil fakat aynı
zamanda, hasta, hastaya
bakanlar ve onun içinde
bulunduğu koşullar için de
uygun olanı yapmalıdır."
-Hipokrat
(1)
Doğası gereği her canlı doğar, büyür, ürer ve ölür. Fakat biz insanların bu döngü
içerisinde sahip olduğu değerli bir şey var; Merak! İnsan doğasındaki merak ve keşfetme
arzusu beraberinde bilim, gelişme ve üretme algılarını da dünyaya kazandırmış, insan
tarihi aydınlanmıştır. Bu yenileşen dünyada insan sağlığının sürdürülmesi ya da bozulan
sağlığın düzeltilmesi için uğraşan, hastalıklara tanı koyan, tedavi eden ve modern çağda
birçok alt dalı olan bir bilim ortaya çıkmıştır, TIP. İşte size tıp bilimine yön veren bilim
insanları;
HİPOKRAT
M.Ö. 460 yılında İstanköy’de doğan ve tıbbın kurucusu olarak
bilinen Hipokrat, nesiller boyu tıp dünyası içinde yer alan bir
doktorlar ailesinde yer alıyordu. Aslında ailesi aynı zamanda 19
nesildir sağaltma konusunda yarı tanrı olarak bilinen Asklepieios’ a
kadar uzanan bir tıp geleneğini sürdürmekteydi.
Aforizmalar başta olmak üzere, kimi yapıtı 19.yy. ‘ın başına dek tıp öğretiminde temel ders
kitapları arasında yer almıştır. Her ne kadar tarihçiler bu eserlerin kendisine ait olduğu
konusunda bir anlaşmaya varamasa da Hipokrat’ın ‘’ Tıbbın Keşfi’’ alanındaki başarıları bu
eserlere bağlıdır. Dönemin dini baskılarına rağmen Hipokrat, hastalıkları bilimsel niteliğe
dayandırmıştır. Günümüz tıbbın sistemli kurucusu olmuş, rasyonalizme, gözleme ve
deneyime dayanan çağdaş tıbbın doğmasını sağlamıştır. Akılcı yaklaşımı sayesinde
kullandığı birçok terim ve kitapları içinde yer alan hiçbir kitabından daha veciz bir biçimde
“Hipokrat hekimliği” aktöresini anlatamayacak olan “Hipokrat Andı” günümüzde hala
kullanılmaktadır (1).
William Harvey
İngiltere’de küçük bir kasabada 1 Nisan günü dünyaya gelen William Atronomi'de
Kopernik’in, Fizik'te Galileo’nun başlattığı devrimci atılımı tıpta gerçekleştirmiştir. Kan dolaşımı
üzerindeki çalışmasıyla bilim tarihine geçen Harvey, yalnız bu çalışmasıyla değil, tıp alanında
yerleşik önyargıları kırmakta gösterdiği dirençle de öncü kişiliğini kanıtlamıştır. 1628 'de kan
dolaşımına ilişkin buluşunu Latince yazdığı küçük bir kitapta, hayvanlarda kalp ve kan
devinimine ilişkin anatomik bir tez ortaya koymuştur (2).
Ibn-i Sina
( 2 )
İslam' ın Altın Çağı'nın önemli hekimlerinden olan, polimat ve polimerik erken tıbbın babası
olarak bilinen İbn-i Sina, Buhara yakınlarındaki Efşene köyünde (Özbekistan) 980 yılında dünyaya
gelmiş ve Hamedan şehrinde (İran) 1037 tarihinde ölmüştür. Tıp ve Felsefe alanına ağırlık verdiği
değişik alanlarda 200 kitap yazmıştır. Batılılarca modern Orta Çağ biliminin kurucusu, hekimlerin
önderi olarak bilinmiş ve "Büyük Üstat" ismi ile tanınmıştır. Tıp alanında yedi asır boyunca temel
kaynak eser olarak süre gelen El-Kanun fi't-Tıb (Tıbbın Kanunu) adlı kitabı ile ünlenmiş ve bu kitap
Avrupa üniversitelerinde 17. asrın ortalarına kadar tıp biliminde temel eser olarak okutulmuştur (3).
(3)
1
Alexander Fleming
( 1.2 )
1881 yılında İskoçya’ da doğan Fleming, tıp diplomasını aldıktan sonra bir süre Londra’
daki bir hastanede doktorluk yapmıştır. I.Dünya Savaşı esnasında askerlerin enfeksiyon
sonucu ölümlerine şahit olmuş ve birçok araştırma yapmıştır. Laboratuvarında sürekli
dağınık çalışan Fleming, laboratuvarını düzenlerken ilginç bir mantar kolonisi keşfetti.
Mantarlar S.aureus bakterisi tarafından sarılmış kaplar -
da yetişmişlerdi. Fakat dikkatle incelendiğinde görünecekti ki bu mantarlar, zararlı olmaya potansiyeli olan bakterileri
yıkıyordu. Bunun anlamı mantarın zararlı hücreleri yok ettiğiydi. Bunun önemini hemen kavradı ve bir yıl sonra (1929'da)
Penisilin adını verdiği keşfi hakkında bir makale yayınladı.Fleming her ne kadar günümüzdeki halini alması için iki bilim
adamı desteği alsa da penisilinin mucidi oldu ve bu buluşu ile 1945 yılında Nobel Tıp Ödülü'nü kazandı. Alexander
Fleming, buluşuyla milyonlarca insanın hayatını kurtarmış oldu (4).
Anton van Leeuwenhoek
24 Ekim 1632 tarihinde bir sepetçinin oğlu olarak Hollanda’da doğmuştur. Yükseköğretim
görmeyen ve liseden sonra kumaş satıcı olarak başladığı işten iyi bir pazarlamacı olarak çıkan
Leeuwenhoek, bu günkü mikroskobun mucididir. Kendi ürettiği yaklaşık 550 mercek sayısı ile
mikrobiyoloji alanında çığır açmıştır. Ürettiği mikroskoplarla insandaki kan hücrelerini, kılcal
damarları, kasların liflerden oluştuğunu ilk araştıran ve söyleyen kişi olan Leeuwenhoek,
günümüzde hala mikrobiyolojinin babası olarak anılmaktadır (5).
( 5 )
Robert Hooke
( 1.3 )
Wight Adası’ndaki Freshwater’da 1635 yılında doğan Hooke, girdiği Oxford’da Royal
Society’yi oluşturacak bir grup bilim adamının arasında kendisine bir yer edinmeyi ve kimyacı
Boyle’un asistanı olmayı başardı. Biyoloji ve fizik bilimine birçok katkısı olan Hooke, saydam
tabakalarda ışığın davranışın incelemiş, tabakanın kalınlığının ışığın rengi üzerindeki etkisini
gözlemlemiştir. Mikroskop yardımıyla yaptığı gözlemleri ayrıntılı çizimlerle aktarmış ve
mantardaki arı peteği biçimli boşluklar için daha sonra biyolojinin en önemli kavramı
durumuna yükselecek olan hücre ‘Cellula ‘ sözcüğünü kullanmış ve hücrenin mucidi olmuştur
(6).
2
KÜRESEL SALGIN
COVİD-19
Eda AVCI
Dünya tarihinde birçok salgın hastalık
görülmüştür. Veba, Kolera Ebola, MERS,
SARS, Domuz Gribi gibi birçok salgına
neden olmuştur. Koronavirüs, insanları ve
hayvanları enfekte eden zarflı, pozitif tek
sarmallı büyük bir RNA virüsüdür.
Koronavirüsün ilk tanımlandığı tarih
1966'dır, Tanımlayan kişiler Tyrell ve
Bynoe’dir (1). Covid-19 Aralık ayında
Çin’in Wuhan eyaletinde ortaya çıkmıştır.
Salgının çıkışıyla ilgili araştırmalar WHO
tarafından halen devam etmektedir. Bazı
araştırmalara göre bir hayvan pazarındaki
deniz ürünlerinden bulaşmıştır.
Koronavirüsler, insanda hastalık yapabilen bazı hayvan türlerinde bulunan geniş bir
virüs ailesidir. Hayvanlarda bulunan virüs zaman içinde değişim göstererek insana
bulaşmıştır. Daha sonra insandan insana bulaşma değişimi göstermesiyle salgın
başlamıştır (2,3). Yeni tanımaya başladığımız bu virüsün ne kadar süre dünya tarihinde
yer edineceği ve ne kadar süre salgın hastalık olarak devam edeceği konusunda kesin
bir tarih verilmemektedir.
Wuhan’da Sars-CoV-2 ile ilgili bazı araştırmalar yapılmaktadır. Bu araştırmalar 1000 '
den fazla hastayı kapsamaktadır. Araştırmaya göre virüs, çocuklar ve ergenlik
dönemleri dışında, tüm yaş gruplarındaki insanları eşit olarak enfekte etmektedir.
Pozitif vakaların yaklaşık % 15 ' i şiddetli seyretmektedir. 65 yaş üzerindeki vakalarda
hastalık riski daha yüksektir. Virüsün bazı hastalarda kritik seyrederken bazı
hastalarda hafif seyretmesinin nedeni ise açıklanamamaktadır.
COVID-19
3
HASTALIK BELİRTİLERİ
Virüsü taşıdığı halde belirti göstermeyen ya da hafif atlatan çok
sayıda vaka olduğu bilinmektedir. Ayrıca vakalarda belirtilerin hepsi
görülmeyebilir. Hastalığın yaygın belirtileri; ateş, iştah kaybı,
bitkinlik, koku kaybı, tat kaybı, nefes darlığı, öksürme, balgamlı
öksürük, kas ağrısı, ve eklem ağrısıdır.
Virüsü taşıyan bireylerin öksürmesi, hapşırması yoluyla bulunduğu ortama
saçtıkları damlacıkların sağlıklı bireyler tarafından solunum yoluyla alınması
sonucu bulaşma gerçekleşmektedir. Bu damlacıklar aynı zamanda eşyaları, ve
yüzeyleri kirletmektedir. Sağlıklı bireylerin bu yüzeylere temas etmesi sonrası
ellerini yıkamadan, gözlerine, burunlarına veya ağızlarına temas etmesi virüsün
bulaşması adına oldukça risklidir(8).
Hastalığın bulaşmasında en önemli risk grubu özellikler; 60 yaş üstü olanlar,ciddi
kronik tıbbi rahatsızlıkları olan insanlar, kalp hastalığı, hipertansiyon, diyabet,
kronik solunum yolu hastalığı, kanser hastalığı olanlar ile sağlık çalışanlarıdır(3).
4
COVID-19
KORONAVİRÜS TANISI
NASIL KONUR?
Ülkemizde Koronavirüs testi moleküler
temelli testler uygulanarak yapılmaktadır.
Yeni geliştirilen bir tanı testi ülkemizde
sadece Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü
Ulusal Viroloji Referans Laboratuvarı’nda
ve tespit edilmiş Halk Sağlığı
Laboratuvarı’nda yapılmaktadır (3).
VİRAL HASTALIKLARDAN
KORUNMA YOLLARI
NELERDİR?
Koronavirüs bulaşından ve viral
kökenli her hastalıktan korunmak
için en önemli ve en basit üç kural
maske, mesafe ve hijyendir.
Özellikle eller sabun ve su ile sık sık
20 saniye süre ile yıkanmalı,
çocuklarda hijyen uygulamalarına
dikkat edilmeli, alkol bazlı
dezenfektanlarla elleri dezenfekte
etmeli, öksürürken veya aksırırken
mendil yardımıyla damlacıkların
etrafa saçılması engellenmeli, eller
yıkanmadan ağza ve buruna
değdirilmemeli,yakın temastan
kaçınmalı, çok temas edilen
yüzeyler sık sık dezenfekte edilmeli,
riskli bölgelerden seyahat ettikten
sonra izolasyon sağlanmalı,
kalabalık ortamlarda gerekirse çift
maske kullanmalı ve kişiler arası
mesafe en az 1,5 m olarak
ayarlanmalı ve mesafe
korunmalıdır(3,6).
COVID-19
5
Maske kullanımını ihmal etmeyiniz!
6
COVID-19
Elanur ERKUT
Canlıların veya biyolojik olayların belirli aralık ve belirli frekansta tekrarlanmasına sirkadiyen ritim denir. 24 saatlik
döngü boyunca fiziksel, davranışsal ve zihinsel değişiklikleri takip eder. Güneşin doğmasından batmasına kadar olan
aydınlık ve karanlık süreçlerde tepki veren bir organizmamız vardır ve buna uygun davranışsal bir değişim sergiler (1).
Sirkadiyen ritme en güzel örnek uyku düzenidir. Geceleri uyur, gündüzleri uyanık kalırız ve bunu tekrarlarız. Diğer
bir örnek vücut sıcaklığı ritmidir. Gün içerisinde vücut sıcaklığı değişimi yaşanır. Çevresel konuda örnek ise ayın
fazların gelgitlerin devamlılığıdır (1). Bu düzen bozulduğunda vücudumuzda negatif yönde birçok değişim yaşanır ve
vücudumuz hızla dengeyi bulmak ister. Düzenin bozulmasının hayatımızda enerji dengemiz üzerinde büyük etkisi
vardır. Örneğin sirkadiyen ritme uygun olmayan ve yetersiz alınan uyku; enerjiyi düşürür, vücut direncini hastalıklara
karşı zayıflatır, metabolizma hızını yavaşlatır, yeme bozukluklarına ve daha birçok negatif etkilere neden olur (2).
Yeterli dengeli ve düzenli beslenmek, besin alımını günün uygun
olan saatlerine göre ayarlamak biyolojik yani sirkadiyen ritim
dengesine katkı sağlar. Bu sistemin düzenlenmesi kronik hastalıkların
vücuda olan yükünü azaltmada büyük yardımı olur. Sirkadiyen ritim
düzeninin bozulmasını engellemek, buna bağlı veya ilişkili
hastalıkları önlemek için alınması gereken tedbirler şöyle
açıklanabilir:
Özellikle enerji veren tatlı, çikolata gibi enerjisi yüksek uyarıcı
gıdaları akşam yemeğinden sonra tüketmemeli, uyuma problemi
yaşanıyorsa 17.00 dan sonra her türlü kafein alımı (çay, kahve, detoks
çayları vs.) olmamalıdır. Vücudu susuz bırakmamalı, su alımına
devam edilmelidir. Bu durum toksin atımına oldukça yardımcı
olacaktır. Dikkat edilmesi gereken diğer bir durumda gece uykusunun
bölünmemesi adına yatmadan en geç bir saat önce su içmeyi
bırakılmasıdır. Akşam yemeği uyku düzenine göre 19.00-20.00' a
kadar yenilebilir. Gece atıştırma alışkanlığı bırakılmalıdır (2).
7
(4)
Stres yönetimi iyi yapılmalıdır. Günümüzde herkes yoğun strese yüklü bir yaşam geçiriyor ve
hayatımızdan stresi atamayacağımıza inanıyoruz. Oysa ki hiçbir şey yapmadan ve düşünmeden kendimize
ayıracağımız ufacık bir zamanın bile vücudun kendisini toplamasına ve stresi yönetmesine büyük etkisi
olacaktır (2).
Sonuç olarak yaşam biçimimizde teknolojinin gelişimi ile büyük yenilikler olsa da yapımızda on bin
yıldır herhangi bir değişim olmamıştır. Genetik yapımızla yaşam tarzımızın arasındaki uyumsuzluk birçok
kronik rahatsızlığın gelişmesine yol açmıştır. Obezite, uyku sağlığı, kanser tedavisi gibi birçok konuda
sirkadiyen ritmin önemi ortaya çıkmıştır. Hayat düzeni her şeyden çok önemlidir (3).
8
Bir Beden Birçok DNA:
KİMERİZM
Jiyan Bora
(1.1)
( 1 )
Yaratığın başı aslandı, diğer başı keçi ve
kuyruğu da yılandı. Pegasus ile cesur
Bellerophontes onu alt edebilmişti diyor
ünlü Yunan mitolojisi (1).
Peki, bu mümkün mü? Aslına bilim
dünyasında henüz kanıtlanmamışsa her
şey mümkündür. Hikâyedeki kadar
olamasa da tıp dünyasında farklı DNA’ ların
bir bedende bulunması mümkün. Adını
yunan mitolojisindeki ‘Kimera’ dan alan
kimerizme göre insan vücudunda birden
fazla DNA bulunabiliyor. Peki, bu nasıl
mümkün olabiliyor?
İki sperm tarafından ayrı ayrı döllenmiş iki
yumurtanın gelişmesi sonucunda oluşan iki embriyonun,
ikiz kardeşler oluşturmak yerine, gelişmenin erken
döneminde yani blastomer ya da gastrula evrelerinde
birleşerek tek bir canlı olarak doğmalarıyla kimerik
organizma oluşmaktadır. Oluşan organizma oluşurken
birleştiği için birbirine adapte olmaktadır . Sonuç itibarı
ile bedenin bir kısmı diğer bir kısmı ile farklı genetik
yapıya sahip olabilmektedir. Aynı zamanda bu sonradan
da edinebilmektedir. Örneğin organ nakillerinde kişinin
idrar veya kanında farklı DNA ‘ lar bulunabilmektedir (4).
9
Amerika’da şarkıcı olan Taylor Muhl vücudunda bulunan
ve sol tarafını kaplayan doğum lekesini doktora göstermek
istedi. Bilindiği gibi doğum lekeleri özel bir şekli olmayan farklı
boyutlardaki deformlardır. Fakat Muhlun vücudunu kalemle
çizilmiş gibi ayırıyordu. Vücudunun bir tarafındaki her şeyin
diğerinden biraz büyük olduğunu söyleyen Muhl’un aynı
zamanda ağzının sol tarafındaki dişler daha fazlaydı. Doktora
muayene olan Muhl öğrendiği gerçekle şaşkına döndü. Muhl
anne karnında ikiz kardeşini kendine hapsetmişti. Doğum lekesi
olarak bildiği sol tarafı aslında ikiz kardeşinin genetik materyalini
taşıyordu ve Taylor Muhl bir kimerikti (2).
İlginç
Bir Kimera Vakası
( 1.1 )
Bedenlerinde birden fazla DNA profili ile
doğan kimeraların literatürde kayıtlı olanların
sayısı 50’yi geçmiyor. Çünkü her iki cinsin cinsel
organlarını bir arada barındıran hermafroditler
gibi bazı istisnalar dışında, bu durum dışardan
bakıldığında anlaşılamıyor ve bu durum beraberinde
tehlikede barındırıyor çünkü vücudumuzda
genetik mutasyonların en tehlikeli olduğu
zaman hücrenin bölünmeye başladığı zamandır.
Hatta bir biyolog bununla ilgili şu sözü söylüyor:
“Bir hücrenin yapacağı en tehlikeli iş
bölünmektir” (3).
Örneğin bir sperm lekesinin DNA profilinin
saldırganın kanındakini tutması gerektiğinden
hareket ediyor ve yakalanan şüphelinin kan DNA’sı
farklı olduğunda, suçsuzluğuna hükmediyoruz.
Hâlbuki şüphelenilen, gerçekten suçlu olabilir ve bir
kimera olduğundan anlaşılmayabilir. 53 kişiyi
öldüren Rostov Canavarı Andrei Chikatilo, ilk
cinayetlerini işleyişinin hemen ardından
yakalanmıştı. Bir mağdurun üzerindeki spermin
grubu ile Chikatilo’nun kan grubu tutmadığından
salıverildiği yetmiyormuş gibi, kan grubu spermi
tutan bir diğer şüpheli, katil sanılarak idam
edilmişti. Chikatilo’nun durumu, o tarihte henüz
DNA analizlerinin bulunmayışına bağlanır ama
aslında o da bir kimerikti (4).
10
D o ğ u k a n A L T U N
A D L İ M İ K R O B İ Y O L O J İ
Mikrobiyoloji biliminin teorik ve pratik konularından biyolojik terör, biyolojik suç, besin
zehirlenmeleri ve ölüm sonrası yapılan incelemelerde ölüm nedeninin tespiti amacıyla
adli mikrobiyolojiden yararlanılmaktadır.
Patojen organizmalar ve onların toksinleri biyolojik terör eylemlerinde, biyolojik suçlarda veya
bilinçli olmayan mikroorganizma/ toksin salınımı olaylarında silaha dönüşebilirler. Bu tür olaylarda
delillerin tanımlanması, toplanması ve suçluların tespitine yönelik çalışmalar adli bilimlerin alt
dallarından biri olan adli mikrobiyolojinin ilgi alanındadır. Adli mikrobiyoloji araştırmaları, olay yeri
incelemesi, delil zinciri uygulamaları, delil toplama, taşıma, koruma, delil incelemeleri, sonuçları
yorumlama ve mahkemeye sunma gibi klasik delil çalışmalarına ek olarak etkenin etiyolojisini ve
tipini belirlemeye yönelik çalışmaları da içerir. Adli mikrobiyoloji laboratuvarında; mahkemeler ve
savcılıklar ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından usulüne uygun olarak mühürlü zarf içerisinde
adli dosyası ile gönderilir. (Her türlü vücut materyalinden (doku, organ, sıvı vb.) kültür antibiyogram,
mantar kültürü (maya ve küf mantarları), parazit aranması ve tanımlanması (dışkıda makroskobik
ve mikroskobik inceleme). Her türlü materyalden mikrobiyolojik tetkik, boyama ve bakteriyel kültür,
mikrobiyolojik gıda incelemeleri ve mikrobiyolojik su analizleri, tıbbi ürünlere yönelik mikrobiyolojik
incelemeler, malzeme, eşya, vb. ürünlere yönelik mikrobiyolojik incelemeler, ürüne yönelik
mikrobiyolojik sterilite kontrolü (direkt, membran, vb.) ve entomolojik incelemeler yapılmaktadır.
Raporlama süresi 3-10 gün arasında değişmektedir. Mikrobiyal etkenin belirlenmesi otopsi ekibinin
enfeksiyondan korunması ve ölüm nedeninin tespiti açısından da genetik incelemelere ek olarak
kimyasal ve fiziksel analizlerle biyolojik silahın hazırlanma, saklanma veya yayılımıyla ilgili bilgiler
elde edilebilir (1).
B İ Y O L O J İ K S A V A Ş
Biyolojik savaş; politik, dini, çevresel veya ideolojik nedenlerle, mikroorganizmaların veya biyolojik
kaynaklı toksik maddelerin kişiler veya gruplar tarafından, bir ülkenin askeri kuvvetlerinde, halkında,
yararlanılan hayvanlarında ve bitkilerinde hastalık oluşturmak veya ölümlerine neden olmak
amacıyla kullanılmasıdır. Kullanılan biyolojik etken, bakteri, virüs gibi mikroorganizmalar, canlı
organizma tarafından üretilen toksinler, proteinler, bazı ökaryotlar ve bitkiler olabilmektedir. İnsanlık
tarihinin birçok döneminde biyolojik etkenler kişiler, gruplar ve devletler tarafından ideolojik, politik
amaçlarla veya maddi kazanç sağlamak amacıyla kullanılmışlardır. İlk kez 6.yüzyılda kullanıldığı
bilinen bu silahların en etkililerinden biri olan şarbon etkeninin laboratuvarda üretilen bir tipini
Japonya 1937 yılında Çinli esirler üzerinde denemiştir. Kod adı “Unit 731” olan proje üçbinden fazla
esirin ölümüne neden olmuştur. Patojenler, enfeksiyonlar, epidemiyoloji, genetik uygulamalar
konusunda yeterli bilgiye sahip olan ve aynı zamanda delil, delil toplama gibi uygulamaları da bilen
uzmanların yetiştirilmesi gereği ön plana çıkmıştır. Bu özel ekiplerin kurulmasının ilk girişimi ABD’de
2001 yılında yaşanan şarbonlu mektup vakalarından sonra başlatılmış ve Federal Soruşturma
Bürosu (FBI) ile ortak çalışmalar yapmak üzere Mikrobiyal Genetikçiler ve Adli Bilimciler Bilimsel
Çalışma Grubu (Scientific Working Group on Microbial Genetics and Forensics - SWGMGF)
oluşturulmuştur.
11
İlgili bilim dallarından
uzmanların oluşturduğu bu grup
bir patojenin biyolojik silah
olabilme potansiyeli ile ilgili
kriterleri şöyle açıklamaktadır:
Kolay bulunur olması, stabilitesi,
konak hassasiyeti, yayılma
kapasitesi, çevre koşullarına
dayanıklılığı, bulaşabilirlik
özelliği, tedavisinin ve kontrol
mekanizmasının olması, suçu
işleyene de zarar verme
potansiyelinin olmasıdır.
Biyolojik savaşa karşı oluşturulan ve temel amacı
kayıpları en aza indirmek olan planların hazırlık,
önleme, erken erken tanı, biyolojik ajanı analiz etme
ve açıklama aşamaları vardır. Olayın bireyin ve
toplumun sağlığı açısından taşıdığı önemin yanı sıra
adli yönünün de bulunması nedeniyle son dönemde
kabul gören yaklaşım adli mikrobiyoloji alanında
uzmanlaşanların, bu aşamaların tümünde görev
yapmaktadır. (1).
B İ Y O L O J İ K S U Ç
B E S İ N Z E H İ R L E N M E L E R İ
Biyolojik etkenlerin bir devlet veya grup tarafından
topluma yönelik saldırı amacıyla kullanılması
durumunda biyolojik savaş tanımı yapılmaktadır. Bu
etkenler bireye yönelik olarak kullanıldığında eylemin
biyolojik suç olarak tanımlanması son zamanlarda
benimsenen bir yaklaşım olmuştur. Biyosuç belirli kişi
veya kişilere yönelik olmasıyla diğer suç türleri ile
benzerlik göstermekle birlikte kullanılan silah
tamamen farklıdır ve biyolojik silahın kullanıldığı bir
suç olayı biyoterörizm kadar önemlidir. Biyolojik
suçların bazılarında kişinin taşıyıcı olduğu biyolojik
etkeni bilinçli olarak veya farkında olmadan
çevredekilere bulaştırması söz konusudur. Etkeni bir
virüs olan edinsel immün yetmezlik sendromu (AIDS)
bu durumun en çok görülen örneğidir. Son
zamanlarda bireysel suç olaylarında kullanılan doğal
kaynaklı bir patojendir. Mikrobiyal Genetikçiler ve Adli
Bilimciler Bilimsel Çalışma Grubu’ nun bir patojenin
silah olarak tanımlanması ile ilgili kriterlerine göre
değerlendirildiğinde HIV iyi bir silah olarak
tanımlanamaz. Çevre koşullarına dayanıklı
olmaması, invaziv temas veya kan yolu ile
bulaşmaması halinde bulaşın gerçekleşmemesi
nedeniyle topluma karşı kullanılmasa da bireysel
suçlarda kullanılmıştır. Konakçıda on yıldan uzun
süre latent periyodunun olması ve dünyada çok
sayıda insanda bulunması bu virüsü biyolojik suç
aracı olarak iyi bir olanak haline getirmiştir. Kişinin
HIV pozitif olduğunu bilmesi, bu konuda karşı tarafı
bilgilendirmemiş olması ve etkeni kanın parenteral
transferi veya kan ürünleri, tecavüz veya rıza ile
gerçekleşen vajinal, anal, oral cinsel ilişki, ortak
şırınga kullanımı yoluyla aktarması eylemin suç
olarak kabul edilmesi için aranan kriterlerdir ve birçok
ülkede bu kriterlerin saptanması durumunda suç,
adam öldürme suçu olarak değerlendirilmektedir (1).
Herhangi bir yiyecek ya da içeceğin tüketilmesi
sonucu ortaya çıkan enfeksiyon veya zehirlenme
durumuna verilen genel isimdir. Besin enfeksiyonları,
zararlı bakterilerin ürediği yiyeceğin tüke tilmesi
sonucu oluşan, besin intoksikasyonu ise toksin
(zehir) üreten bazı bakterilerin ürettiği toksinli
yiyeceğin yenmesi ile oluşan besin zehirlenmeleridir
(2). Türkiye’ de Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve Türk
Ceza Kanunu ile bu tür durumlar tanımlanarak
verilecek cezalar belirlenmiştir. Bunların yanı sıra
gıdalara bilinçli ve/veya bilinçsiz olarak mikrop
bulaştırarak insanlarda hastalık oluşmasına veya
ölümlere neden olan eylemler de vardır. Bulaşıcı bir
hastalığın etkenini taşıyan kişilerin neden olduğu
salgınlarda hastalığın türüne bağlı olarak bazen çok
sayıda kişi ölmektedir. 2002 yılında Çin’de yüzlerce
kişinin etkilendiği ve 41 kişinin öldüğü besin
zehirlenmesi olayı, hayvansal ve bitkisel besinlerin
uygun olmayan koşullarda üretilmesi sonucu üreyen
mikroorganizmaların veya onların toksinlerinin
yenmesiyle oluşan toplumsal boyutlu zehirlenmelerin
bir örneğidir. Türkiye’ de gıdaların üretimi, tüketimi ve
denetlenmesi ile ilgili yasal düzenlemeler, halkın
içeceği sulara ve yiyeceği veya içeceği her çeşit
maddeye zehir katarak ve sair suretle bozarak halkın
sağlığının tehlikeye sokulmasını 2-15 yıl (TCK
185/1); eylem dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı
olarak işlenmişse üç ay-bir yıl arasında hapisle
cezalandırılmasını öngörmektedir (185/2). Bozulmuş
veya değiştirilmiş gıda ve ilaç ticareti ile ilgili
hükümler TCK 186. maddede hapis ve para cezası
ile cezalandırılmaktadır. Eylem müessir fiil ise veya
öldürmek kastı ile gerçekleştirilmiş ise 407. madde
uygulanmaktadır (1).
12
BİYOİNFORMATİK
Serkan GEYİK
(7)
1960'lı yıllarda başlayan biyolojide bilgisayar
uygulamalarını kullanma planı, biyoloji ve bilgisayar
alanındaki gözle görülür bir ilerleme sonucu
teknolojik gelişmelerle birlikte hızla gelişti ve ortaya
çıkan biyoinformatik dalı, günümüzün en popüler
akademik ve endüstriyel alanı haline geldi.
Bilgisayarların biyolojide ilk kullanılması üç boyutlu
moleküler yapının grafik temsili, moleküler dizilerin
ve üç boyutlu moleküler yapı veritabanlarının
oluşturulmasıyla başlamıştır (1). Bu araştırmaların
olumlu sonuç vermesi biyoinformatik bilim dalının
gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Biyoinformatik
adı ilk defa 1970’te Paulien Hogeweg tarafından
"Canlı sisteminin bilgisinin incelemesi", olarak
kullanılmıştır (2).
GENETİK VERİ
Her canlının kendine özgü bir genetik verisi vardır.
Bu genetik verilerin içinde canlı türünün oluşturduğu
topluluklarının karakteristik özgülerini içeren bilgiler
bulunur (3).
İnsan Genom Projesinin 2003
yıllında tamamlanmasıyla
anlaşılamayan DNA dizinlenerek
anlaşılır kılınmıştır. Bilim
insanları, insan genomu üzerinde
çalışmalar yaparak genomu
anlamaya çalışmışlardır. 2000’li
yıllardan sonra teknolojinin hızla
yükselerek ivme göstermesi ile
DNA dizileme işlemi daha kolay
yapılmaya başlandı (3).
BİYOİNFORMATİK İLE
GELECEĞİMİZ
Biyoinformatiğin ana hedefi,
bilgisayar programlama
yardımlarıyla özenle analiz
edilip tanı için yöntem ve araç
tasarlayarak sağlıklı bir
sonuca varmamamızı
kolaylaştıracak bir hale
getirmektir (4).
13
GENETİK VERİLER İLE NE
YAPABİLİR?
METODOLOJİK
ÇALIŞMALAR
Genom ve dizi analizleri,
İşlevsel genomik ve ilgi
analizi, Makromoleküler
yapıların araştırmaları,
Protein sıra ve dizilimi
araştırmaları, Büyük çaplı
biyolojik deney analizleridir
(4).
Spor genetiği üzerinde değişimler yapılarak
sporcuya en uygun şekilde gelişim sağlanabilmektedir.
Genetik verileri incelenerek kişinin psikoloji
durumuna bakılıp içe kapanıklık sebebi öğrenilebilir.
Örneğin PCDH15 genleri dışa dönüklükle
bağlantılıyken 8P23.1 kromozomu nevrotizm
(duygusal dengesizlik ile ilgilidir). Adli Bilimlerde
olay yerinden toplanan materyallerden suçun işlenişi
hakkında bilgi alınabilir. Genetik verileri incelenerek
bir kişinin cinayet işleyebilecek potansiyeli olup
olmadığına bakılabilir. Prenatal tanıda doğmayan
bebeğin hastalık tanısı koyulabilir. Kişiye özel
tedaviler için genetik verilerden yararlanılabilir (3).
14
GEN TERAPİSİNİN BİRDEN FAZLA TEKNİĞİ VARDIR.
Bunlar; Gen arttırma tedavisi, Gen engelleme tedavisi ve
Belirli hücrelerin öldürülmesidir.
GEN ARTTIRMA TEDAVİSİ:
İşlevini kaybeden veya düzgün yapmayan genin yerine yeni çalışan bir gen
eklemektedir. Tıpkı SCID hastalığında yapıldığı gibi uygulanmaktadır (2).
GEN ENGELLEME TEDAVİSİ:
Uygunsuz gen aktivitesinin yol açtığı kanser ve kalıtsal hastalıkları hedef alır.
Örneğin kanserli hücreye bozuk genden sürekli "bölün" emri gelir bu emir sonucunda
daha hızlı büyür ve çoğalır. Bozuk geni işlev dışı bırakmak için başka gen kullanılır.
BELİRLİ HÜCRELERİN ÖLDÜRÜLMESİ:
Tümörleri veya kitlesel hücre ölümü gereken bölümleri hedef alır. İki farklı yöntemi
vardır. Birinci yöntem, eklenen gen hücreyi kendi için zehirli bir madde salgılatır bu
zehirli madde hücreyi öldürür. İkinci yöntem ise eklenen gen hücreyi bağışıklık
sisteminin hedefi haline getirir.
Gen terapisinin avantajları olduğu gibi
dezavantajları da vardır. Genin kesinlikle doğru
hedefe gönderilmesi gerekmektedir. Hücre
olağan dışı etkinlik gösteren genleri kapatır
hücrelerin kapatamayacağı şekilde genler
seçilmelidir. Bağışıklık sistemi yeni gelen genleri
hoş karşılamaz bu yüzden bağışıklık sisteminin
görmezden geleceği genler seçilmelidir. Yeni gen
hücre ile sonsuza dek uyumlu yaşamalıdır yoksa
tedavi bir süre sonra daha kötü sorunlara yol
açabilir. Yeni gelen gen diğer genleri bozabilir,
bunun için diğer genlerle uyumlu genler
seçilmelidir (2).
16
BULAŞICI AJANLAR
BİYOLOJİK SİLAHLAR !
BİYOLOJİK SİLAHLAR !
Tarihin birçok yerinde...
Edanur YILMAZ
Biyolojik silahlar, tarihin birçok döneminde bireylerin veya toplumların birbiri
üzerinde üstünlük sağlamak amacıyla kullandıkları, kitle halinde ölümlere yol
açan; bakteri, virüs gibi bulaşıcı ajanlardır (1,5). Biyolojik ajanlar; aerosoller, su
ve gıdaların kontaminasyonu, insandan insana bulaşma ve hayvanlar yoluyla
yayılırlar (3).
Silah olarak kullanılan biyolojik ajanlar şu şekilde sıralanabilir; bakteriler,
virüsler, riketsialar, klamidyalar, mantarlar ve toksinler (2).
1- Bakteriler: Tek hücreli serbest yaşayan mikroorganizmalardır. Oluşturdukları
enfeksiyonların tedavisinde antibiyotikler kullanılır (2, 6).
(11)
17
(14)
·ŞARBON:
Bacillus anthracis adlı bakterinin
neden olduğu bulaşıcı ve ölümcül bir
hastalıktır. Bu bakteri toprakta bulunur
ve kendini olumsuz koşullara karşı
korumak için ‘spor’ yapısını oluşturur.
Yiyecek bulmak için toprakla temas
eden otobur hayvanlarda bu spor
yapısını vücutlarına almış
olurlar.İnsanlara hayvanlarla doğrudan
temas yoluyla veya enfekte olmuş
hayvan etlerinin tüketilmesiyle bulaşır
(1, 7, 8, 9).
Şarbon sporları biyolojik silah olarak
laboratuvarda üretebilirler. Üretiminin
kolaylığı, solunum ve deri teması gibi
kolay yollarla bulaştıkları için
biyolojik silah olarak kullanılır (7).
KOLERA:
Vibrio cholerae adlı bakterinin
insanların ince bağırsaklarına
yerleşerek oluşturduğu akut bir
hastalıktır (1,8). Şiddetli ishal ve
kusmayla kendini belli eder ve kısa
sürede vücudun çok fazla sıvı
kaybetmesine neden olur (10).
İnsandan insana bulaşmadığı
bilinmektedir fakat Vibrio cholerae
bakterisini taşıyan kişilerin bu
mikrobu çeşitli yollarla dışarı
atmalarıyla içme sularına ve besin
maddelerine bulaşır. Böylece
kontamine olmuş su ve besin
kaynaklarını kullanan insanlar bu
hastalığa yakalanırlar (1,10).
(12)
18
(17)
BRUSELLA:
Brucella adlı bakterinin neden olduğu zoonoz
bir hastalıktır (8,15,16). Enfekte hayvanlarla
doğrudan temas yoluyla veya bu hayvan
ürünlerinin tüketilmesiyle bulaşır (15,16).
VEBA (KARA ÖLÜM):
Yersinia pestis adlı bakterinin
oluşturduğu bulaşıcı ve ölümcül bir
hastalıktır (1, 8).
Bu bakteri, bir pire tarafından
önce bakteriyi taşıyan farenin
kanının emilip daha sonra başka bir
fareyi veya insanı ısırmasıyla bulaşır
(1). İnsanlar arasında da damlacık
yoluyla bulaşır (13).
TULAREMİ:
Francisella tularensis adlı bakterinin neden
olduğu zoonoz bir hastalıktır (1). Bu bakterinin
sindirim veya solunum yoluyla alınmasıyla,
kemirgenlerle ve daha çok tavşanlarla doğrudan
temas yoluyla bulaşır (19).
Ateş, lenf bezlerinde bölgesel şişlik,
ülserasyon, boğaz ağrısı, göğüs ağrısı, sırt
ağrısı, boyun sertliği şeklinde belirtileri vardır.
2- VİRÜSLER
Virüsler, çoğalabilmeleri için canlı bir hücreye
gereksinim duyarlar. Sadece protein ve genetik
materyalden oluşmuş küçük parçacıklardır (6).
Antibiyotiklerden etkilenmezler (6).
(20)
(22)
19
(26)
ÇİÇEK:
Variola virüsünün neden olduğu enfeksiyon hastalıklarının en ölümcül olanıdır (8).
Variola major ve variola minör olmak üzere iki türü vardır (21). Variola major, ağır
seyreder ve öldürücülüğü yüksektir. Variola minör, daha hafif seyreder ve
öldürücülüğü düşüktür (21).
3- RİKETSİYALAR:
Riketsiyalar: Hem bakterilerin
hem de virüslerin genel özelliklerini
taşıyan mikroorganizmalardır (2).
Zorunlu hücre içi parazit olmaları
bakımından virüslere, hücre
zarından ve metabolik enzimlerden
oluşmaları nedeniyle bakterilere
benzerler (2).
Q ATEŞİ:
Coxiella burnettii tarafından
oluşturulan zoonoz bir hastalıktır
(1). İnsanlar, koyun, keçi, kedi,
köpek, kuşlar ve sürüngenler bu
hastalık etkeninin konaklarıdır ve
yayılımında sorumludurlar (24, 8).
4- Toksinler: Bitkiler, hayvanlar, mantarlar
ve mikroorganizmalar gibi canlı varlıkların
ürettiği zehirli maddelerdir (2, 6).
RİSİN:
Ricinus communis (Hint yağı) bitkisi
tarafından üretilen protein yapılı bir
toksindir (1).
BOTULİZM:
Clostridium botulinum denilen anaerobik,
sporlu bir bakteri tarafından oluşturulan
toksik etkisi çok yüksek olan bir biyolojik
ajandır (1,8). Genelde bozulmuş konserve
tüketimiyle "Botulinum" zehirlenmesi
gerçekleşir (1).
20
Modern Ve Alternat f
Tıp Yöntemler
J yan Bora
(1.1)
Tarih boyunca insanlar hastalıklara karşı bir tedavi
aramış ve bu amaçla birçok yönteme başvurmuştur.
Günümüzde ise bazı bitkilerin sağlıklı ve şifalı olduğu çoğu
insan tarafından bilinmektedir. Hastalıklara iyi gelen,
bağışıklık sistemimizi güçlendiren, stresi alan vb. birçok
bitki doğa tarafından bizlere sunulmaktadır. Alternatif tıp
tam olarak tıp değil, tıbba yardımcı olarak görülmektedir (1).
Alternatif tıp yöntemleri uygulanma şekilleri bakımından
çeşitlilik gösterir. Doğal şifa yöntemi olan alternatif tıp, reiki,
biyoenerji, biomanyetizma, scio kuantum, nefes terapisi,
masaj terapisi, meditasyon, yoga gibi tedavileri de
kapsamaktadır.
Anne Mucizesi Mi?
Alternatif Tıp Mı?
Birçoğunuz soğuk aldığınız zaman
annenizden ‘Nane limon iç‘ sözünü
duyuyorsanız tebrikler, evinizde bir alternatif
tıpçı var! Yapılan bir araştırmaya göre
grip soğuk algınlığı ve baş ağrısı gibi
rahatsızlıklarda içtiğimiz nane limonun bu
hastalıklarda ekili olduğu gözlemleniyor.
Üstelik bununla beraber nane limon astım
hastalığı, kalp çarpıntısı, kas ağrısı gibi
birçok hastalığa da iyi geliyor (2).
(2)
Alternatif tıpa karşın modern tıp tamamen bilime dayalı,
çağa ayak uydurarak sağlık ile insan arasındaki iletişimi
sağlayan bir bilim dalıdır. Gelişen teknoloji ile hastalıkların
tedavisi doğru orantıda kolay hale gelmiştir. Eskiden
milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanan hastalıklar artık
modern tıp ile uygulanan tedaviler sayesinden günümüzde
neredeyse yok olmaya yüz tutmuştur. Ölümle sonuçlanan
hastalıklar azalmış, büyük hasarlar bırakan hastalıklar basit
bir şekilde çözüme kavuşur hale gelmiştir. Bunların hepsi
modern tıp sayesindedir. Modern tıp, tamamen bilime dayalı
araştıran ve gözetleyen çağa ayak uydurarak sağlık ile insan
arasındaki iletişimi sağlayan bir bilim dalıdır. Teknoloji ile
birleşmesiyle birlikte çeşitli cihazlar sayesinde erken teşhis
denilen bir kavram ortaya çıkmış ve cihazlar hastalıkları anne
karnında tespit edecek kadar geliştirilmiştir. Bu sayede
birçok hastalık daha birey doğmadan anne karnında modern
tıp sayesinde tedavi edilmiştir (3).
21
Alternatif tıp ile modern tıp birbirleri ile zıt algılansa da alternatif tıp
doğru kullanımda alternatif tıbbı destekler nitelikte olabilir fakat
günümüzde alternatif tıbba yapılan yanlış yönelim ciddi sonuçlara
neden olabiliyor. Alternatif tıp adı altında birçok yanlış tedavi yöntemine
başvurulabiliyor.
Alternatif Tıp ile Modern Tıp
Arasındaki Fark Nedir?
(2)
Alternatif tıp birçok hastalığın tedavisinde kullanılan bir
yöntemdir ve hastalıkları iyileştirmedeki yeri önemsenmeyecek
kadar büyüktür. Alternatif tıpta tedaviler tamamen
doğal yolla yapılırken, modern tıpta ilaçlara başvurulur.
Bunun dışında cerrahi müdahale gerektiren sağlık olaylarında
alternatif tıp yetersiz kalabilir. Modern tıp her alanda
kullanılırken, alternatif tıbbın yapabilecekleri kısıtlıdır. Ancak
alternatif tıp ile modern tıbbın bazı benzerlikleri de bulunmaktadır.
İki yöntemde de doğal bitkilerden faydalanılır fakat
modern tıp direkt olarak bitkilerden faydalanmaz; içerisindeki
ekstraları kullanıp ilaç haline getirir. Alternatif tıpta ise
bitkinin tamamı kullanılır(1).
22
EPİGENETİK
Gizem YAVUZ
Kelime kökeni olarak “epi” Latincede “üstünde” anlamına
gelmektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere epigenetik için
genlerin üstünde olarak tanımlanması mümkündür (1).
Epigenetik, biyolojide DNA dizisindeki değişikliklerden
kaynaklanmayan ama aynı zamanda irsî olan gen ifadesi
değişikliklerini inceleyen bir bilim dalıdır (2). Genlerin ne
zaman, nerede ve ne kadar çalışacağını belirleyen bu mekanizma
bir diğer deyişle DNA’ nın yapısında veya diziliminde herhangi
bir değişiklik olmaksızın DNA’ da kodlu olan genetik bilginin
açığa çıkmasında meydana gelen değişikliklerdir. “Genler üstü
genetik” anlamına gelen “epigenetik” tir (1).
Epigenetik ile ilgili çalışmalar Aristoteles’e kadar
uzanmaktadır. Aristoteles, “önceden oluşum” inancına ters olan
epigenez teorisini oluşturmuştur. Bu teoriye göre; canlının şekli
ve yapısı döllenme sırasında mevcut değildir. Yapı doğuma kadar
başkalaşımlarla gelişir, farklılaşır, aşama aşama canlının yapısı ve
şekli oluşur (3).
Mikroorganizmaların epigenetik mekanizmalarla ilişkisini
iki başlık altında irdelemek daha doğru bir yaklaşımdır. Birincisi,
epigenetik mekanizmaların virülans ve antibiyotik direnç genleri
gibi mikroorganizmalara ait fenotipik özellikleri nasıl
düzenlediği, ikincisi ise mikroorganizmaların bu mekanizmalarla
konakta oluşturdukları etkilerdir. İkinci etkiler daha çok
onkojenik transformasyona neden olan mikroorganizmalarda
araştırılmıştır (4).
1942’de Conrad Waddington
tarafından, epigenetik yeniden
tanımlanmıştır.
En büyük çalışmalar;
Agouti fareleriyle,
İnsanda tek yumurta ikizleriyle,
Sirke sineğiyle (Drosophila melanogaster L.)
İnsanda lösemi hastalarıyla deneysel olarak,
Nöronal gelişim incelemeleriyle,
Embriyolojik gelişimlerle ve bitkilerle yapılmaktadır (5).
25
EPİGENETİK VE KANSER
Epigenetik yaşam stili, beslenme alışkanlığı,
spor gibi çevresel faktörlerin genlerin
aktivitesini düşürmesi veya yükseltmesi ile
ortaya çıkan rahatsızlıkları inceler. Başka bir
ifadeyle DNA dizisinde hiçbir değişiklik
gerçekleşmeden genlerin fazla ya da yeterli
çalışmamasından kaynaklanan durumlar
olarak tanımlanır (1).
Epigenetik ve kanser ilişkisi 2000’li yıllardan sonra önem kazanmaya başlamıştır. Epigenetik
bilimi kanserin, genlerdeki bozuklukların yanı sıra genlerin kendi arasında ve çevreyle ilişkisine
de bağlı geliştiğini göstermiştir. Bir başka söylem ile yaşam tarzımız, beslenmemiz genlerimizin
işleyişini etkileyerek kanser riskimizi belirler. Bu durum 2005’te düşük riskli erken evre prostat
kanserine yakalanan bir grup hastada, tedaviye başlamak yerine, beslenme ve yaşam tarzında
değişikliklere gitme yaklaşımını benimseyerek yapılan araştırmayla gösterilmiştir. Araştırma
sonuçlarına göre beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleriyle koruyucu genlerin aktif hale geleceği
ve kanser genlerinin devre dışı bırakılabileceği görülmüştür.
Epigenetik değişikliklerin kanserleşmedeki etkisi son yıllarda araştırılan konulardan biridir.
Henüz epigenetik mekanizmaların tümü çözebilmiş değildir. Ancak epigenetik mekanizmaların
tümör baskılayıcı genler üzerinde etkili olduğu araştırmalarda kanıtlanmıştır (6).
Bakterilerde epigenetik mekanizmaların hangi yollarla virülans faktörleri, antibiyotik direnci
ve onkojenik transformasyonu etkilediğini ortaya koyacak çalışmalar, infeksiyonların kontrolü ve
tümör tedavisi için yeni ve umut veren gelişmeler olmuştur. Bu konudaki en yakın gelişmeler
Dam inhibitörlerinin antibiyotik yerine kullanılabilmesi olacaktır (7).
26
AKILCI İLAÇ KULLANIMI
Jiyan Bora
Hastalıkları önlemek ya da iyileştirmek için türlü yollardan
üretilerek kullanılan maddelere ilaç denir. Günümüzde bir çok hastalık
ilaçlar ile tedavi edilebilir. Fakat günümüzde insanlar hekim bilgisi
dâhilinde olmayan farklı dozlarda veya farklı tipte ilaçları kullanmaya
yönelmektedir. Bu yönelim farklı sağlık sorunlarına neden olabilmektedir.
Bu durumu engellemek için akılcı ilaç kullanımına dikkat
çekmek gerekmektedir. Akılcı ilaç kullanımı DSÖ ‘nün 1985 yılında
Nairobi’ de tanımlamış olduğu gibi ‘Kişilerin klinik bulgularına ve
bireysel özelliklerine göre uygun ilacı, uygun süre ve dozda, en
uygun maliyete ve kolayca sağlayabilmeleridir (1).
Akılcı İlaç Kullanımı
Neden Gereklidir?
Akılcı ilaç kullanımı öncelikle toplumun sağlığını ve çıkarını
gözetir. Bu çıkarlar doğrultusunda birçok sorun da engellenmektedir.
Bu sorunlar da birçok şekilde görülebilir. Örneğin; ilaç
tedavisindeki kalitenin azalması, morbiditenin ve ölümün fazlalaşmasına
yol açar. Kaynakların israfı, diğer gerekli ilaçların bulunabilirliğini
azaltır ve maliyetini arttırır. Ters ilaç reaksiyonları ve ilaca
karşı direnç gibi istenmeyen etkilerin ortaya çıkma riskini arttırır.
Psikolojik etkilere örnek ise hastaların her hastalığı tedavi edecek
bir ‘ ilaç ’ olduğuna inanmalarıdır. Bu etken, ilaçlara olan talebin
gözle görülür şekilde artmasına yol açmaktadır. Zincirleme reaksiyon
oluşturan bu etmenlerin oluşmasını engelleyen şey ilaçların
doğru kullanımıdır. Akılcı ilaç kullanımı terimi de burdan kaynaklanmaktadır
(2).
Doktorculuk oynamayalım,
BİLİNÇSİZ
İLAÇ
KULLANMAYALIM!
27
Antibiyotik Direncine Karşı
Akılcı İlaç Kullanımı
Antibiyotik, herhangi bir mikroorganizma tarafından,
başka bir mikroorganizmayı öldürmek veya çoğalmasını
durdurmak için üretilen her türlü maddeye denir. Doğru
kullanımda büyük oranda etkisi vardır. Fakat günümüzde
antibiyotik fazla ve gereksiz olarak kullanılmaktadır.
Bilinçsiz ve fazla antibiyotik kullanımı bakterilerin
kullanılan antibiyotiğe karşı direnç sağlamasına neden
olabilir. Eğer bakteriler bir antibiyotiğe karşı direnç kazanırlarsa,
artık o antibiyotiğin o bakteriye karşı etkisi
olmaz. Bu hususta akılcı ilaç kullanımına başvurulmalı ,
antibiyotik sadece ihtiyaç halinde ve doktor tavsiyesi ile
kullanılmalıdır. Unutmayalım ki tehlikeli olarak görünmeyen
bu durum ilerde basit bir hastalıkta dahi ölümlere yol
açabilmektedir (3).
Akılcı İlaç Kullanımı
İlkeleri
Belirlenen doğru ilacın, doğru miktarda,
doğru uygulama yoluyla, doğru zamanlamayla,
yeterli bilgilendirme yapılarak, maliyet
uygunluğu da dikkate alınarak kullanılması
akılcı ilaç kullanımının ilkeleridir. Bu şartları
sağlamada; hekim, eczacı, hemşire sağlık
personelleri, üretici, medya ve en önemlisi
ise hasta ve hasta yakınlarıdır (1).
Çok ilaç değil
Doğru ilaç kurtarır !
Unutmayalım ki ilaç yanlış
kullanımda şifa kaynağı değil zehir
haline gelebilir. Bu nedenle akılcı
ilaç kullanımına dikkat edilmeli ve
hekim izninde olmayan ilaçlar
kullanılmamalıdır.
28
Pasif Bağışıklık
Canlıda hastalık yapan
mikroorganizmalar için bir başka
organizma tarafından salgılanan
antikorların aktarılmasıyla oluşan
bağışıklıktır (6).
Melike GEVER
Aşı Nedir?
Aşı, insan ve hayvanlarda hastalık
yapabilen virüs, bakteri vb.
mikroorganizmalara karşı bağışıklık
sistemini uyararak vücudu savunmaya
aktif hale getiren bir çeşit biyolojik
üründür (1,2).
Bağışıklık Nedir?
Bağışıklık çok hücreli organizmaların
patojenik özelliğe sahip
mikroorganizmalara karşı direnç
göstermesidir. (3).
Aktif Bağışıklık
Bir insan veya hayvanın bir hastalığa
maruz kalması sonucunda kazanılan
bağışıklıktır. Bu bağışıklığı kazanmış
olan bireyin vücudu daha sonra aynı
hastalıkla tekrar karşılaşması halinde
immun sistemi hastalığı tanıyıp gerekli
antikoru üretecektir (4).
AŞI TÜRLERİ
KONVANSİYONEL AŞILAR
1)Mikroorganizma Aşıları
-Aktif (Canlı) Aşılar
-İnaktif (Ölü) Aşılar
2)Toksoid Aşılar
3)Subunit Aşılar
BİYOTEKNOLOJİK AŞILAR
1)Rekombinant Aşılar
2)Sentetik Aşılar
3)Anti-İdiotip Aşılar
4)DNA Aşıları (7).
KONVANSİYONEL (KLASİK) AŞILAR
Günümüzde en çok kullanılan ve
klasik yöntemlerle hazırlanan,
bağışıklığı olağan mekanizmalarla
sağlayan aşılardır (8).
1) Mikroorganizma Aşıları
a) Canlı (Aktif) Aşılar
Hastalık nedeni olan virüs ve
bakterilerin laboratuvar ortamında
zayıflatılmış hali olup vücutta hastalık
yapmadan direnç oluştururlar (8).
29
-Üretimi kolay ve ucuz olan bu aşılar
tek dozda uzun süreli bağışıklık
oluştururlar.
-Yan etkileri olan bu aşılar immun
sistemi zayıflamış kişilere ve gebelere
uygulanacaksa doktor kontrolünde
uygulanmalıdır.. Aksi takdirde
enfeksiyon ve ölümler yaşanabilir.
-Kızamık, kabakulak ve suçiçeği bu
aşı türlerine örnektir (2,5,8).
b) Ölü (İnaktif) Aşılar
-Fiziksel veya kimyasal yollarla
mikroorganizmaların öldürülmesiyle
hazırlanan bu aşıların üretimi pahalı ve
oldukça zordur (5,8).
-Sadece deri altı ve kas içine enjekte
edilen inaktif aşılar uzun süreli
bağışıklık oluşturmadıkları ve zamanla
antikor özelliğini yitirdiğinden birden
fazla uygulanarak istenilen doz elde
edilebilir (2,5).
-Aşıdan sonra oluşan infeksiyon ya da
ölüm olmadığı gibi herhangi bir yan
etkisi de bulunmamaktadır (5).
2) Toksoid Aşılar
-Mikroorganizmanın yalnızca belli bir
antijenik kısımlarını içerir.
-Toksin salgılayan mikroorganizmaların
toksin yapıları değiştirilip, toksik
özelliklerinden arındırılarak ve
bağışıklık yanıtı oluşturacak
özelliklerinin korunarak ortaya çıkarılan
aşılardır.
-Tetanoz ve difteri aşıları toksoid aşılara
örnekltir (1).
3) Subunit Aşılar
-Aşıda kullanılacak mikroorganizmalar
öldürülüp parçalanır ve bu parçalardan
vücudu uyaracak koruyucu antikorların
yapılmasını sağlayanlar aşı yapımında
kullanılır.
-Hepatit B, Şarbon ve HPV bu tür aşılara
örnektir (2,9).
30
MİKROBİYOTA
Şevval İrem AKAL
Yazımıza öncelikle çok karıştırılan ve
genelde birbiri yerine kullanılan iki kelimenin
ayrımını yaparak başlayalım; mikrobiyota ve
mikrobiyom. Bu iki kelime her ne kadar
birbirine benzese de farklı şeyleri ifade ederler.
Mikrobiyota bakteri mantar gibi bir arada
yaşayan mikroorganizmalar için kullanılırken
mikrobiyom mikroorganizmaların bulunduğu
yerdeki bütün genetik bilgilerini kapsamı
alanına alır (1). Peki aslında mikrobiyota
nelerden etkilenir ya da daha önemlisi neleri
etkiler?
Gelin bu soruların cevaplarını hep beraber
yazımızda okuyalım. Mikrobiyota, parmak
izlerimiz gibi kişiye özgüdür. Derimiz üzerinden
tutunda bağırsaklarımıza kadar vücudun hem iç
kısmında ve dış kısmındaki birçok bölgede
mikrobiyota bulunmaktadır. Bunların içinden
bağırsak mikrobiyotasını ele alıp incelemeye
başlarsak bağırsak ve tüm sinir sistemimizde
oldukça fazla nöron bulunmasından kaynaklı
olarak bağırsaklardan "2. beyin" olarak söz
edilmektedir (2).
Tamam ama en fazla ne kadar olabilir ki? Bu
kısımdaki nöronların sayısı ya da şöyle
diyelim vücudumuzdaki toplam nöron sayı ile
bağırsaklarımızdaki toplam nöron sayısı
arasında ne kadar fark olabilir? Vücudumuzda
10 trilyon hücre vardır. Bağırsaklarımızda ise
bu sayı 100 trilyondur. Yani yaklaşık 10 katlık
bir farktan söz edilmektedir. Burada ancak
daha sonra yapılan araştırmalarda ise bu farkın
o kadar çok olmadığı sadece 1,3 kat fazla
olduğu ortaya çıkmıştır. Peki ama bu kadar
çok hücrenin insanlar üzerindeki etkileri nedir
(2)?
31
Bu hücreler insanların gün içerisindeki mutlu, mutsuz, sinirli gibi karakterlerden tutunda
hayatlarına alacakları insanlara karar vermelerine kadar birçok seçimi etkilemektedir. Aynı
mikroorganizmalar farklı canlılar üzerinde farklı etkiler yapar. Mesela bir mikroorganizma A
canlısını hasta ederken B canlısını iyileştirebilir. Mikrobiyotalarımız öğrenme ve hafıza
yeteneklerimizi de etkilemektedir (2).
MİKROORGANİZMALARI
ETKİLEYEN FAKTÖRLER
İlaç kullanımı,
Çevre,
Beslenme,
Doğum şekli,
Anne sütü (3).
SAĞLIKLI BİR MİKROBİYOTA İÇİN
YAPILMASI GEREKENLER:
Yağlı ve şekerli gıdalar fazla
tüketilmemelidir. Lifli ve probiyotik gıdalar
tüketilmelidir.
PROBİYOTİKLERİN ETKİLİ OLDUĞU
HASTALIKLAR:
• Kanser
• İnflamatuvar hastalıklar
• Kalp hastalıkları
– Allerji
• Depresyon
– Astım
• Karaciğer yağlanması • Otoimmün hastalıklar
• İnfeksiyöz hastalıklar • Yaşlanma
• Diyare
• Obezite
– Antibiyotik ilişkili • Yoğun bakım
– Bakteriyel
– Pankreatit, travma vb. (4).
– Clostridium difficile
32
MİKROBİYAL
BİYOFİLMLER
Armağan KADİFEKALE
Biyofilm bir yüzeye bağlanabilen, kendi ürettikleri hücre dışı polimerik
yapıda, jele benzeyen bir matrikse gömülü olarak yaşayan
mikroorganizmaların oluşturduğu sağlam topluluk olarak tanımlanmaktadır.
Biyofilm yapısının %97 gibi büyük bir kısmını su oluşturmaktadır (1).
Mikroorganizmalar Neden Biyofilm Yapısı Oluşturur?
Biyofilm yapısındaki bakteriler, planktonik bakterilere kıyasla
antibiyotiklere, dezenfektanlara ve ısıya karşı daha dirençlidir. Çevrenin
zararlı etkilerinden korunmak, besin elde etmek, yeni genetik özelliklerin
kazanılmak gibi faktörler mikroorganizmaların biyofilm yapıları oluşturma
nedenleri arasında ön plana çıkmaktadır (1).
Biyofilm Oluşumunda Bakteriler Arası İletişim Ağı
Biyofilm oluşması için hücreler arası iletişim ‘‘Quorum Sensing’’ sistemi
adı verilen bir sistemle sağlanmaktadır. Bu sistem hücreden hücreye iletilen
sinyaller aracılığıyla bakteri biyofilm oluşumunu kontrol etmektedir ve
bakteriye birçok avantaj sağlamaktadır. Bu bakteriler arasında koordineli bir
şekilde besin kaynaklarına uyum gelişmektedir (1).
33
Biyofilm Direnci
Biyofilmler planktonik bakterilere kıyasla
1000 kat daha fazla direnç gösterebilirler.
Biyofilmler antibiyotiklere ve
dezenfektanlara karşı direnç sağlamaktadır.
Yapılan çalışmalar biyofilm direncinin çok
faktörlü olduğunu ve biyofilm
topluluklarındaki direnç seviyelerini farklı
mekanizmaların bir araya gelmesiyle
oluşabileceğini göstermektedir (2).
Biyofilm Tabakasının Oluşumu
1.Parça sabit veya planktonik bakteriler sulu yüzeye çıkmakta ve birkaç dakika
bağlanarak ‘‘glikokaliks’’ olarak da isimlendirilen EPS üretmeye ve yüzeyi
kolonileştirmeye başlamaktadır (3). 2. Büyüme: EPS üretimi, biyofilm topluluğunun üç
boyutlu bir yapı geliştirmesine olanak tanımakta ve biyofilm toplulukları birkaç saat
içinde gelişebilmektedir(3). yığınlarının ayrılması yoluyla veya tek tek hücreleri serbest
bırakan bir tür ‘‘ ekim dağılımı’’ yoluyla çoğala bilmektedir (3).
Biyofilm sağlık ve endüstri alanında mücadele edilmediği taktirde halk sağlığını tehdit
eden, endüstri açısından büyük kayıplara yol açan ciddi bir sorundur (4). Biyofilm
mücadelesinde; gıda işletmelerinde bir açıdan zorunluluk olan HACCP sisteminin
oturtulması ve uygulanması, büyük su şebeke sistemlerinin kurulumunun ve dizaynının
doğru yapılması, su şebeke sistemleri, gıda endüstrisi ve klinik programlar oluşturulması,
biyofilmin oluşmasında hücreden hücreye iletilen QS sinyallerinin önlenmesi için daha
fazla çalışma yapılması, biyofilm mücadelesinde kullanılan biyositin mücadeleye uygun
olarak doğru seçimi ve limitlerinin belirlenmesi ve daha fazla çevre dostu çözümler ortaya
konulması gerekmektedir (4).
34
Fatma Şeyma SACLI
BİYOSENSÖRLER
BİYOSENSÖRLER
Peki biyosensör nedir?
(5)
BİYOSENSÖR
ÇEŞİTLERİ:
·Kimyasal Biyosensörler,
·Elektrokimyasal Biyosensörler,
·PotansiyometrikBiyosensörler,
·AmperometrikBiyosensörler,
·KalorimetrikBiyosensörler,
·Piezoelektrik Tabanlı
Biyosensörler,
·OptikselBiyosensörler,
Manyetodirenç Tabanlı
Biyosensörler
Günlük hayatımızda birçok alanda
biyosensörlerle karşılaşabiliriz. Hayatımızda
hemen hemen her alanda bu sensörler vardır.
CCD kameralar, glikozmetreler, emar
görüntüleme cihazları, araçların yakıt miktarını
gösteren sensörler, aracın hızını bildiren
sensörler,sıcaklık bildiren saatler,mikrofonlar ve
kendiliğinden yanan lambalar bunlara örnektir.
Peki biyosensör nedir? Kelime anlamıyla
biyosensör biyolojik sensörün kısaltılmasıyla
oluşturulmuştur. Genel olarak biyosensörler
biyolojik, kimyasal veya biyokimyasal sinyallerle
ölçülebilir ve işlenebilir, elektriksel sinyale
dönüştürülebilir.Kimyasal veya fiziksel
transdüser ile birleştirilmiş biyolojik algılama
materyali içeren cihazlardır
35
BİYOSENSÖRLERİN
ÇALIŞMA PRENSİPLERİ
Birçok alanda bu sensörler var...
(6)
Canlıyı ilgilendiren birçok alanda
biyosensörler vardır. Bunun yanı sıra,
birçok canlı da kimyasal yada fiziksel
sensörler yardımıyla çevre ile iletişime
geçer. Bu canlılar dokunarak, tadarak,
koklayarak, duyarak bu sensörleri
kullanırlar. Bunlar vücudun başlıca
sensörlerdir. Değişik ölçüm
tekniklerine göre biyosensör çeşitleri
bulunmaktadır. Bu biyosensörler,
kullanılan malzemelerin çeşidine,
sensörün aldığı şekle ve ölçülecek
biyolojik numuneye göre kendi ana
dalının altında dallara ayrılarak
çeşitlendirilmektedir.
Biyosensörlerde; enzimler, antikorlar,
nükleik asitler, tam hücreler, reseptörler,
dokular, organeller gibi biyoreseptör
materyalleri kullanılır. Biyoreseptör
gereçleri, transdüsere belirli sinyalleri
ulaştırır. Düzenekte kullandığımız
transdüser, optik, elektrokimyasal,
elektriksel, termal, piezoelektrik ve
diğerleri olabilir. Çeşitli biyoreseptör ve
transdüser birleşimleri ile farklı
biyosensörler
oluşabilmektedir.
Biyoreseptör ve transdüser birbirine
uygun fiziksel ya da kimyasal yol ile
bağlanır. Elverişli birleşmelere sahip
biyoreseptörler, analite özel biyoreseptör
yapısı ile bu analiti dönüşüme maruz
bırakır. Transdüserler, biyoreseptörlerin
biyolojik tepkimesini, hesaplanabilir
fiziksel işarete dönüştürür. Biyolojik
etkileşimin fiziksel sinyale dönüşmesi ve
bu sinyalin bilgisayara aktarılmasıyla
sinyal gözle görülür boyuta ulaşır(2).
36
GTÜ’desensör yapılarının üretildiği
sistem (Nanomanyetizma ve
Spintronik Laboratuvarı) ve
biyosensörlerin mikro boyutta
hazırlandığı temiz oda ortamı
(GTÜ, Mikro/Nano Aygıt Üretim
Laboratuvarı)(1)
Bir önceki sayfada bahsettiğimiz gibi hayatımızda birçok alanda bu sensörler var. Şimdi
hangi alanlarda ve ne amaçla kullanıldığına bakalım. Biyosensörler tıp, tarım, hayvancılık,
gıda, endüstri, kalite kontrol, çevre koruma, atık kontrolü ve askeri uygulamalar gibi
alanlarda kullanıldığını söyleyebiliriz. Kullanma amaçları ise çoğunlukla insan sağlığını
doğrudan etkilen konularda teşhis koymada yardımcı olmak için kullanılır. Buna birkaç
örnek verecek olursak şunlardan bahsedebiliriz;
(4)
Yoğun bakım bölümlerinde veya riskli
ameliyatlarda ilaçların ölçülerini
ayarlayabilmek için ilacın kandaki
yoğunluğunun hemen her an
bildirilmesi ve takip edilmesi, ilacın
kanda muayyen miktarda ve uzun
vadeli bulunmasını gerektiren
durumlarda ilacın kandaki
yoğunluğunun dönem dönem
gözlenmesinde, belirli bir bölgede
yayılan bulaşıcı, insan bünyesinde
bulunan zehirli, uyuşturucu maddelerin
ya da fazla dozdaki ilaçların
tanınmasında, kapalı ortamlarda
atmosfer gazlarının ve zehirli gazların
anlık olarak ölçülmesinde kullanılır(1).
(4)
37
İdeal Bir Biyosensörde Bulunması Gereken Özellik,
Seçicilik: En önemli özelliklerden biridir.Cihaz sadece
analize odaklanmalı ve seçici olmalıdır. Yeterli seçicilik
olmazsa bu işlemi tamamlayacak uzun ek işlemler
gerekir(3).
38
H A N İ F E K U L A
DİVRİĞİ TURAN
MELEK ŞİFAHANESİ
Geçmişte “Şifahane, Bimarhane, Darüşşifa” gibi isimlerle bilinen aynı görevde bulunan kurum
günümüzde hastane olarak bilinmektedir. Sivas Darüşşifahaneleri de Anadolu’dan günümüze
ulaşan, tarihin izlerini yaşatan en eski ve en önemli eserlerdendir. Bu darüşşifalar görevlerinin
yanında Osmanlı döneminde pozitif ve dini ilim derslerinin verildiği medrese olarak da
kullanılmıştır.
(1)
D İ V R İ Ğ İ T U R A N M E L E K Ş İ F A H A N E S İ ‘ ‘ A N A D O L U ’ N U N
E L - H A M R A ’ S I ’ ’
Anadolu’da bir benzeri daha bulunmayan mimari, sanat ve tıp tarihi açısından oldukça öneme
sahip olan Divriği Turan Melek Darüşşifası; Mengücekoğulları Beyliği’nden Melike Turan Melek
tarafından 1228 yılında yaptırılmıştır. Anadolu Selçukluları Devleti’ne bağlı olan Mengücekoğulları
Beyliği Erzincan merkezli devletken, Divriği bölgesine de hâkim olmuşlardır. Mengücekoğulları
Divriği’yi siyasi tarih sahasına almadan cami, medrese, darüşşifa, türbe, hamam, külliye yaptırmak
ve Divriği Kalesi’ni sağlamlaştırmak gibi işlerle şöhret kazanmışlardır. Böylece Melek Turan
Melike Turan Melek Divriği Darüşşifası’nı ve eşi Ahmed Şah’ta Ulu Camii eserlerini tüm
servetlerini ortaya koyarak yaptırıp başkentlerini taçlandırmışlardır. Divriği bu sebeple o
dönemlerde ‘‘Darü’l Hayr’’ (Hayır Evi) olarak anılıyordu (1).
39
D vr ğ Turan Melek Ş fahanes
Darüşşifa’nın planının doğu-batı doğrultusunda,
dikdörtgen olmasının nedeni Orta Asya Türk yapı
geleneğine bağlı olarak yapılmasıdır. Eser kesme taştan
yapılmıştır. Kesme taş işlemiyle dönemin taş işçiliğini
aşmış ve külliye kendine özgün üslup edinmiştir. Selçuklu
Dönemi’ndeki sanat ve zanaatı tanımlayan ‘‘öncesiz ve
sonrasız’’, ‘‘mucize’’ ve ‘’muamma’’ üslubuyla
nitelenmiştir. Bu üslup Selçuklunun ulaştığı düzeyi ve
toplumsal refahı da simgeler. Turan Melek Darüşşifası ve
Ulucami bitişik yapıdadır. Bu nedenle bütün bir yapı olarak
görünür. Darüşşifa’nın taç kapısında da Ulucami’nin ana
girişi görünümündedir. Ulucami her iki yapının ortak adı
olarak bilinmektedir. Evliya Çelebi’nin övmede diller aciz
kalır anlamında olan ‘‘Methinde diller kısır, kalem
kırıktır’’ diye tanımladığı Divriği Ulucami ve Darüşşifası,
Selçuklu’nun eserleri arasından en özgün örneği ve zengin
Anadolu geleneksel taş işçiliği örnekleriyle 1985 yılında
UNESCO Kültür Mirası listesine dahil edilmiştir. Divriği
Ulucami ve Darüşşifası Türkiye’nin UNESCO Kültür
Mirası listesine giren ilk mimari eseri olmuştur.
Divriği’nin gözdesi olan bu eser sanat tarihçileri tarafından ‘‘Divriği Mucizesi’’, ‘‘Anadolu’nun El-
Hamrası’’ olarak tanımlanmaktadır (2).
(2)
(3)
Darüşş fa
Divriği Ulucami ve Darüşşifası’nı tanımlayan bir bütün eser 1228
yılında Mimar Ahlatlı Hürrem Şah tarafından benzersiz plan tipi ve
süsleme özelliklerini belirlemiştir. Ulucami ile bitişik yapıda olan
Darüşşifa iki katlı avlulu ve eyvanlı bir yapı olarak inşa edilmiştir. Turan
Melek Darüşşifası’nın en önemli ve eseri benzersiz kılan özelliklerinden
biri ise su sesi ile hastalara şifa veren, onları sağlığına kavuşturan bir
hastane olarak işlev görmesidir. Şifahane iç mekânı ile ruh ve sinir
hastalıklarının tedavisi için kullanılmıştır.
Ruh ve sinir hastalıkları tedavi edilirken Kur’an-ı Kerim tilaveti,
tasavvuf musikisi icrası; darüşşifanın iç mekanına yerleştirilen havuzdan
suyun akarken ve tahliye ederken çıkarmış olduğu su sesleri tedavi
amaçlı kullanılmaktaydı. Bu sesler havuzdan taşan fazla su havuzun
etrafındaki kare planlı kanaldan havuzun etrafını dolaşıp, daire çizerek
yapıdan tahliye edilerek elde edilirdi. Darüşşifanın girişinden itibaren sağ
ve sol koridorlarında hasta odalarının bulunması havuzun sesini içerde
yatan hastaların ihtiyacını karşılayacak kadar ileterek hastaların tedavi
edilmesi sağlanmıştır (3).
(4)
40
TIP BİLİMİNE YÖN VEREN BİLİM İNSANLARI
1. Uğurlu M.Cemil, 1997, Ankara Üniversitesi Tıp Mecmuası, cilt 50/2, Hipokrat, sf.1/12.
Etkileşim Tarihi: 23.12.2020.
2. Bilim Ve Gelecek Ekibi, 2019, Bilimin Öncüleri: William Harvey (1578-1657)
,https://bilimvegelecek.com.tr/index.php/2019/08/11/bilimin-onculeri-william-harvey-1578-
1657/, Etkileşim Tarihi: 23.12.2020.
3. Anonim, İbn-i Sina , https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0bn-i_Sina , Etkileşim Tarihi:
23.12.2020.
4. Anonim, 2020, Penisilinin Mucidi Alexander FlamingKimdir?,
https://www.ntv.com.tr/yasam/penisilin-mucidi-alexander-flemingkimdir,4eHXelY1IUmpwCx25yAxlA,
Etkileşim Tarihi: 23.12.2020.
5. Anonim, AntonievanLeeuwenhoek kimdir? Hayatı, Biyografisi ve Başarıları,
https://www.gelgez.net/antonie-von-leuwenhoek-kimdir/ ,Etkileşim Tarihi: 23.12.2020 .
6. Anonim, Robert Hooke , https://www.labmedya.com/robert-hooke , Etkileşim Tarihi:
23.12.2020.1.2:https://tr.wikipedia.org/wiki/Alexander_Fleming1.3:
https://es.wikipedia.org/wiki/Anton_van_Leeuwenhoek.
COVİD-19
1. VelavanP.V,Meyer G.C,2020, TheCOVID-19Epidemic,
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7169770/, Erişim tarihi:05.02.1021Arslan.
2. İ,Karagül.S,2020,KüreselBirTehdit(COVID-19Salgını)veDeğişimeYolculuk,
3. ÜsküdarÜniversitseiSosyalBilimlerDergis,i(10), 5-
6.https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1181988 Erişim tarihi:31.12.2020.
4. T.C. sağlık bakanlığı, 2020, Covid-19 nedir, https://covid19.saglik.gov.tr/TR-66300/covid-
19- nedir-.html, Erişim tarihi:31.12.2020.
5. Shi, Y., Wang, Y., Shao, C. Vd, 2020, COVID-19 enfeksiyonu: bağışıklık tepkileri üzerine
bakış açıları. Hücre Ölümü Farklı27, 1451–
1454.https://www.nature.com/articles/s4141802005303?
fbclid=IwAR1CaaF8eze1pYK8PA1rDBMCy7TejgHITTkIJt6BKpb6NOqbww3k-
7PDmYErişimtarihi:05.02.2021.
6. Vikipedi, 2020, SARS-CoV-2, https://tr.wikipedia.org/wiki/SARS-CoV-2, Erişim tarihi:
31.12.2020.
SİRKADİYEN SAAT
1. Bakırcı, Ç. M. 2018. Biyolojik Saat ve Kronobiyoloji,
https://www.bilimkurgukulubu.com/genel/bilim-teknoloji/biyolojik-saat-ve-kronobiyoloji/
Erişim Tarihi: 06/02/2021
2. Yiğit, B. 2020. Sirkadiyen Ritim ve Beslenme, http://www.berrinyigit.com/sirkadiyen-ritimbeslenme/
Erişim Tarihi: 07/02/2021
3. Kevser, A., Karataş E. 2015. Sirkadiyen Ritim ve Metabolizma: Obezite üzerine etkileri,
Sağlık Bilimleri Dergisi, 24: 113-119
4. https://www.bilimkurgukulubu.com/genel/bilim-teknoloji/biyolojik-saat-ve-kronobiyoloji/
Erişim Tarihi: 06/02/2021.
KİMERİZM
1. Hesiodos, Theogonia sf.319-325
2. Çağlayan Taybaş, 2017, KimerizmNedirVeNeden Önemlidir? ,
https://sinirbilim.org/kimerizm-nedir-onemlidir/ , Etkileşim Tarihi: 01/02/2021.
3. ÇalapkuluMelis , 2021, DNA Yalan Söyler Mi?
,https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hurriyet-pazar/dna-yalan-soyler-mi-41734462 , Etkileşim
Tarihi: 01/02/2021.
4. Atasoy Sevilay , 2006, Aynı Bedende Farklı DNA ‘ lar ,https://www.hurriyet.com.tr/aynibedende-farkli-dna-lar-4912171
, Etkileşim Tarihi: 01/02/2021.
5. 1: Fedaioğlu Zeynep, 2019, Kimerizm: Aynı Bedende İki Farklı DNA Mümkün Mü̈?
,https://medium.com/@bezelyedergi/kimerizm-ayn%C4%B1-bedende-i%CC%87kifarkl%C4%B1-dna-mu%CC%88mku%CC%88n-mu%CC%88-73923046d3a
, Etkileşim Tarihi:
01.02.2021.
ADLİ MİKROBİYOLOJİ
1. https://jag.journalagent.com/adlitip/pdfs/ADLITIP_23_1_47_55.pdf Adli Tıp Dergisi 2009;
23(1): 47-55
2. Dr. Çoskun S, Bilkent Üniversitesi Sağlık Merkezi, Besin
Zehirlenmeleri,http://bilheal.bilkent.edu.tr/aykonu/ay2015/AGE/webage.htm, Erişim Tarihi:
13.01.2021
BİYOİNFORMATİK
1. Anonim. Biyoinformatik, https://tr.wikipedia.org/wiki/Biyoenformatik ,Erişim tarihi
:30.12.2020
2. Anonim.Biyoinformatikvegenetik,ttp://sites.khas.edu.tr/biyoinformatik/nedir/biyoinformatik-
ve-genetik-
2/#:~:text=%C4%B0nterdisipliner%20bir%20bilim%20olan%20biyoinformatik,m%C3%BChen
disli%C4%9Fi%20ve%20istatisti%C4%9Fi%20de%20kullan%C4%B1r. Erişim tarihi:
30.12.2020
3. Ünsal. M. 2019.Genetik verilerimiz ne kadar güvende?,
https://www.tekyolbilim.com/genetik-verilerimiz-ne-kadar-guvende/ Erişim tarihi: 30.12.2020
4. Atalay. R. 2002. Neden biyoinformatik, Avrasya Dosyası, 8(3), 127-139.
5. Anonim. Biyoinformatiknedir?, https://lifeofmedical.com/biyoinformatik-nedir/ Erişim tarihi:
30.12.2020
6. TÜBİTAK, https://gmbe.mam.tubitak.gov.tr/tr/kurumsal/biz-kimiz Erişim tarihi : 30.12.2020
https://edinburghbioquarter.com/the-scotsman-life-sciences-conference-2020/ Erişim Tarihi:
14.02.2021.
KAYNAKÇA
GEN TERAPİSİ
1. Doç. Dr. Aksoy Sağırlı P, Gen Tedavisi ve İnsan Genom projesi, sayfa: 5-34.
2. Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dönem 2, Öğr. Gör. Göztepe M, Gen Terapisi, ders notu /
Youtube: Youth Brain EducationandResearchAssociation, Gen Tedavisi, 2019.
3. Tunaboylu F, Gen terapisi ile genetik hastalıkların tedavisi, youtube, 2020
BİYOLOJİK SİLAHLAR
1. Erkekoğlu, P.,Gümüşel, B. 2018. Biyolojik Savaş Ajanları: Tarihçeleri, Patofizyolojileri,
Tanıları, Tedavileri ve Önlemler.Fabad J. Pharm,43, 2, 171-201.
2. Hancı, H., Özdemir, Ç., Bozbıyık, A., Tuğ, A. 2001. Biyolojik silahlar: etkileri, korunma
yöntemleri. Sted, 10, 9, 330-332.
3. Afad. Biyolojik ajanları yayma yolları.
https://www.afad.gov.tr/kbrn/biyolojik-ajanlari-yayma-yollari#, Erişim Tarihi: 30.12.2020
4. Yenen, OŞ., 2003. Biyolojik silahlar: geçmişten günümüze. Flora, 8(4),257-261.
5. Yeşilbağ, K., 2002. Biyolojik Silahlar : I. Tehdidin Boyutu. Veteriner
HekimleriMikrobiyoloji Dergisi, 02, 58-66.
6. Afad. Biyolojik ajanların sınıflandırılması.
https://www.afad.gov.tr/kbrn/biyolojik-ajanlarin-siniflandirilmasi, Erişim Tarihi: 31.12.2020.
7. Afad. Şarbon nedir?.
https://www.afad.gov.tr/kbrn/sarbon-nedir-, Erişim Tarihi: 31.12.2020.
8. Onat, YS., Dırnaksız, AE. 2016. Biyoterör potansiyeli taşıyan virüs, bakteri, toksin ve
kimyasallar.
https://www.slideshare.net/yavuzo/silaytimiz, Erişim Tarihi: 31.12.2020.
9. Beyaz gazete. 2010. En tehlikeli 10 biyolojik silah.
https://beyazgazete.com/haber/2010/2/11/en-tehlikeli-10-biyolojik-silah-35447.html, Erişim
Tarihi: 31.12.2020.
10. Özer, İ. 2020. Türkiye Cumhuriyeti sınırlarını tehdit eden kolera salgınları ve alınan
korunma tedbirleri. ODÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 10(1), 201-216.
11. https://www.drozdogan.com/biyolojik-silahlar-1346-nukleer-silahlardan-bile-dahazararli-olabilir/
Erişim Tarihi:21.08.2021
12. https://www.yenisafak.com/hayat/sarbon-hastaligi-nedir-belirtileri-nelerdir-sarbon-nasilbulasir-sarbon-hastaligi-tedavisi-var-mi-3553540
21.08.2021
13. Arık, FŞ. 1991. Selçuklular zamanında anadoluda veba salgınları.
https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/64803/38.pdf?
sequence=1&isAllowed=y , Erişim Tarihi: 01.01.2021.
14. https://www.haberler.com/kolera-nedir-kolera-hastaligi-belirtileri-neler-13080479-
haberi/ Erişim Tarihi: 21.08.2021
15. https://www.medicalpark.com.tr/brusella-nedir-nasil-bulasilir/hg-1978, Erişim
Tarihi:01.01.2021
16. Ural, O., Dikici N. 2010. Brucellaepididimoorşiti: beş olgu sunumu. Klimik Dergisi, 23,
1, 22-
17. https://www.haberturk.com/veba-hastaligi-nedir-belirtileri-ve-tedavisi-hbrt-2804739
Erişim Tarihi: 21.08.2021
18. Kuyucuoğlu, Y. 2011. Brusella hastalığı. Kocatepe veteriner dergisi, 4, 1, 57-64.
19. Gürcan, Ş. 2007. Francisellatularensis ve türkiyedetularemi. Mikrobiyolbül, 41, 621-636.
20. https://www.takvim.com.tr/guncel/2020/09/19/brusella-bakterisi-nedir-brusella-bakterisinasil-bulasir-brusella-belirtileri-nelerdir/3
Erişim Tarihi: 21.08.2021
21. https://www.medicalpark.com.tr/cicek-hastaligi/hg-2421 , Erişim Tarihi: 02.01.2021
22. https://www.cnnturk.com/saglik/bogaz-agrisi-nasil-gecer-bogaz-agrisina-iyi-gelenseyler-nelerdir
Erişim Tarihi: 21.08.2021
23. Afad. Ebola virüsü hastalığı.
https://www.afad.gov.tr/kbrn/ebola-virusu-hastaligi , Erişim Tarihi: 02.01.2021.
24. Özbey, G., Kalender, H., Muz, A. 2009. Q hummasının epidemiyolojisi ve teşhisi. Sağlık
bilimleri dergisi, 18, 2, 100-110.
25. Kılıç, S., 2006. Biyolojik silah olarak toksinler.Türkhij den biyolderg, 63, 85-106.
26. https://www.medicalpark.com.tr/cicek-hastaligi/hg-2421 Erişim Tarihi: 21.08.2021
MODERN ve ALTERNATİF TIP YÖNTEMLERİ
1. Anonim, 2019, Alternatif Tıp ve Modern Tıp Arasındaki Fark,
https://medikalbulut.org/t/alternatif-tip-ve-modern-tip-arasindaki-fark-nedir/3853 , Etkileşim
Tarihi: 19.01.2021.
2. Anonim, 2019, Sabah: Sağlık Haberleri, Nane limonun faydaları
nelerdir?,https://www.sabah.com.tr/saglik/2019/10/01/nane-limon-faydalari-nelerdir-nanelimon-neye-iyi-gelir,
Etkileşim Tarihi:19.01.2021.
3.Dr.YeşiladaErdem,2002,Hekim:AlternatifTedaviveModernTıp,
https://www.ttb.org.tr/STED/sted0602/hekim.pdf, Etkileşim Tarihi: 19.01.2021.
1.1:https://www.milliyet.com.tr/pembenar/alternatif-tip-integratif-tip-tamamlayici-tip-nedir-
2219080
41
HASTANE ENFEKSİYONLARI
1. Tabak F, Grup FlorenceNightingale Hastaneleri, 2020, Hastane Enfeksiyonları Ne
Demektir? https://www.florence.com.tr/hastane-enfeksiyonlari-ne-demektir , Erişim
Tarihi 15.12.2020.
2. Dr.ÇalbayramN,Hastagüvenliğindeenfeksiyonlarınkontrolüveizolasyonönlemleri,
2017,https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/12971/mod_resource/content/0/4.D
ERS.pdf, syf 11-12, Erişim Tarihi 16.12.2020
3. Prof. Dr. Yalçın, A. N, 2015, Hastane İnfeksiyonları,
http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/sb/egt/pdf/hastane_enfeksiyon_onleme.pdf ,syf 4,
Erişim Tarihi 15.12.2020
4. Dr.ÇalbayramN,Hastagüvenliğindeenfeksiyonlarınkontrolüveizolasyonönlemleri,
2017,
https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/12971/mod_resource/content/0/4.DERS.
pdf, syf 11-12, Erişim Tarihi 16.12.2020
5. Bilgin K, 2017,Hastaneinfeksiyonlarının önemi, (Hastane İnfeksiyonları Kitabı),
https://www.das.org.tr/sunu/hes/he1_dosyalar/frame.htm ,syf 8, Erişim Tarihi
15.12.2020
6. Anonim, Hastane Enfeksiyonu (MRSA) Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi,
2018, https://www.mutluvesaglikli.com/hastane-enfeksiyonu-tedavisi/ , Erişim Tarihi
16.12.2020
7. Uzm. Dr. Uygun B, 2020, SepsisNedir,https://www.medicalpark.com.tr/sepsis/hg-
2169 , Erişim Tarihi16.12.2020
8. Anonim, Lohusalıkta ortaya çıkabilen enfeksiyonlar, 2020,
https://www.gebelik.org/tr/dogum-ve-sonrasilohusalik-donemi-dogum-sonrasilohusalik-hummasi-atesli-enfeksiyonlar-damar-tikanikliklari-dikisyerindesorunlar.html
, Erişim Tarihi 18.12.2020
9. Anonim, Lohusalık humması korunmayolları, 2020,
https://www.internethaber.com/lohusa-hummasi-nedir-nedenleri-belirtileri-vetedavisi-fotogalerisi-1860729.htm?page=7
, Erişim Tarihi 18.12.2020.
EPİGENETİK
1. http://epigenetik.com.tr/genel-bilgilendirme.html. Erişim tarihi: 14.02.2020
2. C. Martinand Y. Zhang. 2007. Mechanisms of epigeneticinheritance, Review, Cell
Biology
3. Casadesu J, Low D. Epigenetic gene regulation in thebacterialworld.
MicrobiolMolBiol. 2006;70(3):830–56,
4. Pantry SN, Medveczky PG. Epigeneticregulation of Kaposi'ssarcomaassociatedherpesvirusreplication.
Semin CancerBiol. 2009;19(3):153-7.
5. https://tr.wikipedia.org/wiki/Epigenetik. Erişim tarihi: 14.02.2020
6. Dean Ornish, Changes in prostate gene expression in men undergoing an
intensivenutritionandlifestyleintervention, PNAS June 17, 2008 vol. 105 no. 248369-
8374
7. Topkaya A, Güneş H. 2013. Bakterilerde Epigenetik, Uluslararası Temel ve Klinik
Dergisi. Int J Basic ClinMed 2013;1(1):67-73.
AKILCI İLAÇ KULLANIMI
1.T.C.SağlıkBakanlığı:TürkiyeİlaçveTıbbıCihazKurumu,AkılcıİlaçKullanımı,http://
www.akilciilac.gov.tr/?
page_id=599#:~:text=Ak%C4%B1lc%C4%B1%20%C4%B0la%C3%A7%20Kullan
%C4%B1m%C4%B1%2C%20DS%C3%96'n%C3%BCn,uygun%20maliyetle%20ve
%20kolayca%20sa%C4%9Flayabilmeleridir.%E2%80%9D ,Etkileşim Tarihi:
03.01.2021.
2.BaltaEcehan, Meslek İçi Süreki Eğitim Dergisi, Yanlış ilaç Kullanımının Yarattığı
Problemler,UygunOlmayanİlaçKullanımlarınınEtkileri,sf.1http://ekutuphane.teb.org.
tr/pdf/mised/temmuz04/5.pdf .
3. Anonim, 2021, Antibiyotik Nedir? , https://tr.wikipedia.org/wiki/Antibiyotik ,
Etkileşim Tarihi: 03.01.2021.
BİYOFİLM
1. Beğendikf.2003biyofilminklinikönemi, infeksiyon hastalıkları ve klinik
mikrobiyolojide biyofilmerişimtarihi:05.01.2020
2. Canberih.abiyofilmnedir?biyofilmoluşumunedenönemlidir?
biyofilmnasılkeşfedildivebilimiçinnedenönemli,9nisan2020erişimitarihi:05.01.2020
3. Akçelikn.,akçelikm.bakteriyelbiyofilmlervekonakçısavunmasistemiile
etkileşimleri 21.04.2017 erişimtarihi:05.01.2020
4. Ünald.,tayfurm.türkiyehalksağlığıkurumu,obezite,diyabetvemetabolik hastalıklar
daire başkanlığı, ankara başkent üniversitesi sağlık bilimleri fakültesi,
beslenmevediyabetikbölümü,ankara,haziran2017,erişimtarihi:05.01.2020
BİYOSENSÖRLER
1. Pişkin H.,Kocaman B.,ÇapkuZ.,Özer B.,Akdoğan
N.,2017.Biyosensörler,http://www.cleanroomnews.org/biyosensorler
2. Gezer P. , 2018.Biyosensörler ve Çeşitleri ,https://www.elektrikport.com/haberroportaj/biyosensorler-ve-cesitleri/21857#ad-image-0
3.Anonim , 2011., BİYOSENSÖR,
https://kimyasimya.blogspot.com/2011/07/biyosensor.html
4.https://analitiklab.bilgem.tubitak.gov.tr/elektrokimyasal-biyosensor-cihazi.html
5.https://thinktech.stm.com.tr/detay.aspx?id=376
6.https://www.tech-worm.com/biyosensor-nedir-kullanim-alanlari-nelerdir/
DİVRİĞİ ŞİFAHANESİ
1. Kılıç A, 2014, Şifahaneler, Turkuaz Sanat, http://sifahane.org/divrigi-turan-melekdarussifasi-2/
, Erişim Tarihi: 25.05.2021
2. T.C Sivas Valiliği, Divriği Ulu Camii ve Darüşifası, http://www.sivas.gov.tr/divrigiulu-camii-ve-darussifasi
, Erişim Tarihi: 26.05.2021
3. Hipokratist Sağlık Ansiklopedisi, 2019, Melike Turan Melek Darüşşifası,
https://hipokratist.com/melike-turan-melek-darussifasi/ , Erişim Tarihi: 26.05.2021
4. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, 2006, Wikimedia, Creative Commons Lisansları,
https://commons.m.wikimedia.org/wiki/File:Divrigi_Darussifa.JPG
5. 245 Ulu Camii Divriği, 2006, Wikimedia, Creative Commons Lisansları,
https://commons.m.wikimedia.org/wiki/File:245_Ulu_Cami.Divrigi.jpg
6. UluCamiiKapıSüslemeleri4,2008,Wikimedia,CreativeCommonsLisansları,
https://commons.m.wikimedia.org/wiki/File:ULU_CAM%C4%B0_KAPI_S%C3%9CS
LEMES%C4%B0_4_-_panoramio.jpg
7. UluCamiiKapıSüslemeleri3,2008,Wikimedia,CreativeCommonsLisansları,
https://commons.m.wikimedia.org/wiki/File:ULU_CAM%C4%B0_KAPI_S%C3%9CS
LEMES%C4%B03_-_panoramio.jpg
AŞILAR ve BAĞIŞIKLIK
1. Sağlık Bakanlığı, 2018., Aşı Nedir?, Aşı Portalı, https://asi.saglik.gov.tr/genelbilgiler/49-
a%C5%9F%C4%B1-nedir,-nas%C4%B1l-etki-eder.html, Erişim Tarihi:
18.12.2020.
2. Davas, A., Özyurt, B., İrgil, E., Etiler, N., Yasin, Y., 2018., Bağışıklama hakkında
genel bilgiler, Birinci Basamak Sağlık Çalışanları İçin Aşı Rehberi, 11-39.
3. Vikipedi Özgür Ansiklopedi, 2020. Bağışıklık,
https://tr.wikipedia.org/wiki/Ba%C4%9F%C4%B1%C5%9F%C4%B1kl%C4%B1k,
Erişim Tarihi: 18.12.2020
4. Dursunkaya,B.,2012.,AktifBağışıklık,https://evrimagaci.org/aktif-bagisiklik-
5708#:~:text=Aktif%20ba%C4%9F%C4%B1%C5%9F%C4%B1kl%C4%B1k%2C%20
bir%20hastal%C4%B1%C4%9Fa%20maruz,ile%20v%C3%BCcuda%20verilmesi%20il
e%20olu%C5%9Fur Erişim Tarihi: 18.12.2020
5. Albayrak, D., Edinsel Bağışıklık, ViralZoozonlar ve Aşılar,
https://avys.omu.edu.tr/storage/app/public/harun.albayrak/72911/Viral%20A%C5%9F%
C4%B1lar-.pdf. Erişim Tarihi: 18.12.2020
6. Avrasya Hospital, Bağışıklık Sistemi
Nedir?,https://www.avrasyahospital.com.tr/bagisiklik-sistemi-nedir/. Erişim Tarihi:
18.12.2020
7. Çiftci, A., Aşılar, https://avys.omu.edu.tr/storage/app/public/aciftci/131522/11U.pdf.
Erişim Tarihi: 29.12.2020
8. Abamor, E., Ş., Biyonanoteknoloji
,https://avesis.yildiz.edu.tr/resume/downloadfile/eabamor?key=f50c7ae7-bb97-4b65-
8dc2-c14878c1b941Erişim Tarihi: 29.12.2020
9. Bingöl Genç Aile Sağlığı Merkezi, 2017., Aşı
Nedir?,https://www.bingolgencasm.com/saglik-bilgi/asi-bilgi/item/239-asi-nedirErişim
Tarihi: 29.12.2020
MİKROBİYOTA
1. Marchesi JR, Ravel J. Thevocabulary of microbiomeresearch: a proposal.
Microbiome. 2015. 3:31)
2. Karaismailoğlu,S. 2016, Mikrobiyota, https://youtu.be/Z9y1TbyBBIk, Erişim
Tarihi:10.12.2020
3. https://www.google.com/searchq=bilin%C3%A7siz+ila%C3%A7+kullan%C4%B 1m
%C4%B1&tbm=isch&ved=UKEwjG9t6J6tTuAhWGjaQKHdUGAZsQ2cCegQIABAA
&oq=bilin%C3%A7siz+ila%C3%A7+kullan%C4%B1m%C4%B1&gs_lcp=CgNpbWc
QAzICCAAyAggAMgIIADICCAAyAggAMgQIABAYMgQIABAYMgQIABAYMgQ
IABAYMgQIABAYOgYIABAHEB46CAgAEAgQBxAeUPN2WMaUAWC3nAFoAH
AAeAGAAewFiAHxFZIBDTAuNi4xLjAuMi4wLjGYAQCgAQGqAQtnd3Mtd2l6LWl
tZ8ABAQ&sclient=img&ei=o1EeYIaZKYabkgXVjYTYCQ&bih=699&biw=1280&hl=
tr#imgrc=kN5Q8YnlfwE3yM, Erişim Tarihi:12.12.2020
4. Kav, T. İntestinalMikrobiyota Nedir? Ne yapar?,
http://turkhipertansiyon.org/pdf/18_kongre_sunum/Nefro_Mikrobiyota.pdf. Erişim
tarihi: 17.02.2021.
42