hande guner_lüküs hayat

MESOPOTAMIA

MESOPOTAMIA
MARDIN
Beden-Mekan Halleri
States of the Body-Space

EKİP
TEAM
Ayşenur Başar
Burcu Öztürk
Hande Güner
3

Her topluluk çatışma ile yaşar.
Çatışmalar medeniyet ile son bulur.
Every community lives with conflict.
Conflicts end with civilization.
4

LÜKÜS HAYAT
Cumhuriyetin kurulmasıyla yeni bir millî kimlik
arayışı içerisine girilmiştir. Müzik alanında da
birtakım değişimler yaşanmış ve kurumlaşmaya
yönelik çalışmalar gerçekleşmiştir. Cumhuriyet
yönetimi ile şekillenmeye başlayan
müzik devrimi, uluslararası çağdaş uygarlık
düzeyine ulaşma hedefine ve ilkesine özellikle
önem vermiştir. Dönemin gerçek problemi
olan batılılaşma, Cumhuriyet’in ilan edilmesi
ile hızlanmış ve Batı tarzı bir yaşam ön plana
çıkmıştır. Bu dönemde Batı tarzı eğlence, giyim
moda olmuş ve insanlar yeni tarza uymak için
özel bir ilgi göstermişlerdir. Operetler operalara
göre orkestral, koral, bale gibi unsurları daha
çok barındıran, eğlence amaçlı bestelenerek
halka hitap eden sahne eserleridir. Olayları
gülünç ve toplumsal, siyasal yergi öğeleri içererek
anlatırlar.
Cemal ve Ekrem Reşit Rey kardeşler tarafından
1933 yılında yazılan Lüküs Hayat, yazıldığı
dönem itibariyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni
kurulduğu ve yeni toplumsal düzenin inşasına
yönelik gayretlerin söz konusu olduğu bir zamana
denk gelmektedir. Eserde Cumhuriyet’le
birlikte gündeme gelen yeni toplumsal düzene
göndermeler yapılmaktadır. Lüküs Hayat hangi
dönemde oynanırsa oynansın tam anlamıyla
o dönemin durumuna adapte olma potansiyelindedir.
Tüm bunların bir sonucu olarak
günümüzde de opereti izlemeye gelen herkes
oyunda kendisinden bir şeyler bulabilmektedir.
5

LUKUS HAYAT
A new national identity was sought with the
founding of the Republic. In the field of music,
a number of changes have happened, and efforts
have been made to institutionalize it. The
music revolution, which started to take shape
with the Republican administration, gave particular
importance to the goal and principle
of reaching the level of international contemporary
civilization. Westernization, which was
the real problem of the period, accelerated
with the proclamation of the Republic and a
Western-style life came to the fore. During this
period, western-style entertainment and dress
grew popular, and individuals took a keen interest
in adopting the new look. Operettas are
stage works that contain more elements such
as orchestral,choral, ballet than opera, and are
composed for entertainment purposes and appeal
to the public. They narrate the events with
ridiculous and social and political satirical elements.
Lüküs Hayat, written by the brothers Cemal and
Ekrem Reşit Rey in 1933, coincides with a time
when the Republic of Turkey was newly established
and efforts were made to build a new social
order. In the operetta, references are made
to the new social order that came to the agenda
with the Republic.
Lüküs Hayat has the potential to fully adapt to
the situation of that period no matter what period
it is played. As a result of all this, everyone
who comes to watch the operetta today has
something of themselves can find in the play.
6 6

3

4
8

LÜKÜS HAYAT
Lüküs Hayat, Türk toplumunun
Batı ile yüzleşmesini ve bu çerçevede
yaşanan gülünçlükleri sahneye
taşıyan bir operettir. İki farklı
kültürün yüzleşmesinden ortaya
çıkan durumun değişmezlerini
anlatmaktadır.
Ekrem Reşit Rey’in komşusunun
başından geçen bir olay operetin
konusunu ve ismini yaratmıştır.
Komşu beyin akşam eve geldiğinde
kaynanasının kapıyı açıp bağırarak,
Lüküs Hayat yaşatmadığı için kızını
boşatacağını söylemesi Lüküs Hayat
opereti’nin başlangıç noktası
olmuştur. Lüküs Hayat opereti ilk kez
1933 yılında, sonbaharda, İstanbul
Şehir Tiyatrolarında sahnelenmiştir.
Elde edilen büyük başarı ile temsil
96 defa sahnelenmiştir.
Lüküs Hayat is an operetta that
depicts the clash of Turkish society
with the West, as well as the absurdity
that occurs in this situation.
It depicts the constants of the scenario
that arose as a result of the
clash of two civilizations.
The concept and title of the operetta
were inspired by an incident
that occurred to Ekrem Reşit Rey’s
neighbor. When the neighbor returned
home in the evening, his
mother-in-law opened the door and
screamed that he would divorce
her since she did not live a rich life,
which is where the Lüküs Hayat
operetta begins. The first performance
of the Lüküs Hayat operetta
took place in Istanbul City Theatres
in the autumn of 1933. The show
was presented 96 times due to its
remarkable success.
9
10

LÜKÜS HAYAT
Üç perdeden oluşan Lüküs Hayat
operetinin konusu, hırsız Rıza’nın,
bir “kostümlü balo” da Zonguldaklı
zengin Rıza Bey sanılması ve bu
balo sırasında kendini “lüks hayat
cereyanı” na kaptırması üzerine kuruludur:
Ruhi Bey’le eşi Belkıs Hanım
İstanbul Kadıköy’deki köşklerini
Zonguldaklı zengin Rıza Bey’e satmak
istemektedirler. Belkıs Hanım,
Rıza Bey’in gözünü kamaştırmak
ve köşkü kendisine satabilmek
için akşam yapılacak olan “kostümlü
balo” ya onu da davet eder.
Plan, Rıza’yla Fıstık’ın balo akşamı
köşke gizlice girmeleri ve Atıfet’in
elmaslarını çalmaları yönündedir.
Herkes, Rıza’yı külhanbeyi kostümüne
bürünmüş Zonguldaklı,
zengin Rıza Bey zanneder; Rıza da
bu durumu bozmaz, “Rıza Bey”miş
gibi gibi davranır. Eser, Rıza’nın,
Rıza Bey sanıldığı balo ortamında
sürer.
The subject of the three-act Lüküs
Hayat operetta is based on the fact
that the thief Rıza is mistaken for the
wealthy Mr. Rıza from Zonguldak
at a “costumed ball” and immersed
himself in the “flow of luxury life”
during this ball. Mr. Ruhi and his
wife, Mrs. Belkıs, seek to sell their
mansion in Istanbul’s Kadıköy neighborhood
to Zonguldak’s wealthy Mr.
Rıza. Ms. Belkıs invites Mr. Rıza to
the “costumed ball” that will be held
in the evening in order to dazzle him
and sell the mansion to him. The
plan is for Rıza and Fistik to sneak
into the mansion on the evening of
the ball and steal Atıfet’s diamonds.
Everyone thinks that Rıza is the rich
Mr. Rıza from Zonguldak, dressed in
a costume; Rıza also does not spoil
this situation, he acts as if he is “Mr.
Rıza”. The work continues in the
ballroom environment where Rıza is
thought to be Mr. Rıza.
10
5 11

11

12

MARDİN
Mardin’de geçmişten günümüze birbirine karşıt ya da
birbirinden etkilenmiş farklı inançlar ve topluluklar
yüzyıllarca birlikte yaşamıştır. Bizanslılar, Araplar, Selçuklular,
Artuklular ve Osmanlılar gibi 18 farklı medeniyet
Mardin’e egemen olmuşlardır. Pagan kültüründen tek
Tanrılı inanca kadar çeşitli dini eğilimleri bünyesinde
barındırması, Mardin’in çok çeşitli dini yapılara sahip
olmasını sağlamaktadır.
Mardin tarihi dokusunda, tek tek bina cepheleri
algılanamamaktadır. Mezopotamya platosuna bakacak
şekilde bir tepenin yamacına kurulmuş olan Mardin’de
eğimin etkisi ile oluşan teras evler, birbirlerinin cephesini
kapatmayacak şekilde konumlanmıştır.
Sokakların karakterini belirleyen bina aralıkları oldukça
dardır. Yaya ulaşımı, insan ve taşımacılıkta kullanılan
hayvanlar, organik dokudaki sokakların genişliklerini
belirler. Sokakların iki yanında yükselen evlerin dış
duvarları sayesinde sokaklar güneşe karşı gün boyu
gölgeli alanlardır.
MARDIN
Different ideologies and communities that are opposed
to or influenced by each other have coexisted in Mardin
for centuries, from the past to the present. Mardin was
dominated by 18 different civilizations, including the Byzantines,
Arabs, Seljuks, Artuqids, and Ottomans. The fact
that it contains various religious tendencies from pagan
culture to monotheistic belief ensures that Mardin has
a wide variety of religious structures. Individual building
facades are not discernible in Mardin’s historical texture.
In Mardin, which was built on the slope of a hill facing
the Mesopotamian plateau, the terrace buildings formed
by the influence of the slope are positioned in such a way
that they do not block each other’s facades. The building
ranges that define the character of the streets are
fairly small. The width of the streets in organic texture is
determined by pedestrian transit, humans, and animals.
The streets are shaded against the sun all day thanks to
the outside walls of the houses rising on both sides of the
streets.
13

15

17

18

19

20

21

22

23

24

SİNEMARDİN
Uluslararası Mardin Film Festivali diğer
adıyla SineMardin, 2006 yılından itibaren
Mardin’de düzenlenen uluslararası bir film
festivalidir. Festival, Mardin Film Ofisi Derneği
öncülüğünde Mardin Belediyesi ve Mardin
Valiliği’nin desteği ile gerçekleştirilmektedir.
Festivalin düzenlendiği ilk yıl Mardin’de sinema
salonunun olmaması nedeniyle film
gösterimleri çadırlarda ve açık hava gösterimleri
yapılarak gerçekleştirilmiştir. 2007
yılına gelindiğinde Mardin Film Ofisi Derneği
öncülüğünde 150 koltuklu bir sinema salonu
açılmış ve festivalin ana gösterim merkezi konumuna
gelmiştir.
Since 2006, the International Mardin Film
Festival, often known as SineMardin, has
been held in Mardin, Turkey. The festival is
organized by the Mardin Film Office Association,
with the cooperation of the Mardin
Municipality and the Governorship of Mardin.
Film screenings were held in tents and
open-air screenings in the inaugural year of
the festival due to the lack of a movie theater
in Mardin. Under the direction of the Mardin
Film Office Association, a 150-seat movie
theater was erected in 2007 and became the
26

POTENTIAL PERFORMANCE
AREAS
27

SITE PLAN
28

30

+2.50 FLOOR PLAN
31
+5.50 FLOOR PLAN

AA SECTION
BB SECTION
CC SECTION
32

Copper work, which has an important place in the Mardin
culture, has been engraved in the project. In the glass exhibition
area located on the 1st street side of the square,
copper panels placed in the niche, where visitors can leave
their own traces, were designed.

34

35

36

37

38

39

40

41

42

43

44