Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Publisher<br />
H. Ferruh IŞIK<br />
on behalf of<br />
İstmag Magazin Gazetecilik<br />
İç ve Diş Tic. Ltd. Şti.<br />
Managing Editor<br />
(Responsible)<br />
Mehmet SÖZTUTAN<br />
mehmet.soztutan@img.com.tr<br />
Advertising Coordinator<br />
Recep ARSLANTAŞ<br />
recep.arslantas@img.com.tr<br />
+90 537 441 97 68<br />
Editors<br />
Duygu SAZAN<br />
duygu.sazan@img.com.tr<br />
Recep ARSLANTAŞ<br />
recep.arslantas@img.com.tr<br />
Foreign Relations Manager<br />
Ayça SARIOGLU<br />
ayca.sarioglu@img.com.tr<br />
Accounting Manager<br />
Cuma KARAMAN<br />
cuma.karaman@img.com.tr<br />
Finance Manager<br />
Yusuf DEMİRKAZIK<br />
yusuf.demirkazik@img.com.tr<br />
Digital Assets Manager<br />
Emre YENER<br />
emre.yener@img.com.tr<br />
Web Designer<br />
Amine Nur Yılmaz<br />
amine.yilmaz@img.com.tr<br />
Graphic & Design<br />
Sami Aktaş<br />
sami.aktas@img.com.tr<br />
Subscription<br />
İsmail Özçelik<br />
ismail.ozcelik@img.com.tr<br />
Bursa Represantation<br />
Ömer Faruk GÖRÜN<br />
omer.gorun@img.com.tr<br />
Buttim Plaza D Blok Kat: 4 No:1267 BURSA<br />
Tel:+90 224 211 44 50 / Fax: 224 211 4481<br />
Printing<br />
CTP • BASKI<br />
İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />
Merkez Mah. 29 Ekim Cad.<br />
İhlas Plaza No: 11 A/41<br />
Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL<br />
+90.212 454 30 00<br />
Head Office<br />
İstanbul Magazin Grubu<br />
İHLAS MEDIA CENTER<br />
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />
No:11 Medya Blok Kat:1<br />
34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey<br />
Tel: 0212 454 22 22<br />
Faks: 0212 454 22 93<br />
www.medikalteknik.com.tr<br />
e-mail: info@medikalteknik.com.tr<br />
İMG - <strong>Medikal</strong> <strong>Teknik</strong> dergisinde<br />
yer alan makalelerdeki fikirler<br />
yazarlarına aittir.<br />
Yayınlanan ilanların sorumluluğu<br />
reklam verene aittir.<br />
İMG - <strong>Medikal</strong> <strong>Teknik</strong> dergisinin<br />
bütün yayın hakları İstmag Magazin Gazetecilik İç<br />
Ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir.<br />
Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.<br />
1<br />
0<br />
2<br />
8<br />
3<br />
0<br />
4<br />
4<br />
4<br />
8<br />
A Healthier Lifestyle with Artificial<br />
Intelligence:<br />
Mandarin Health<br />
Yapay Zeka ile Daha Sağlıklı Bir Yaşam Tarzı:<br />
Mandarin Health<br />
Critical Recommendations for<br />
Epilepsy Patients<br />
Epilepsi Hastaları için Kritik Tavsiyeler<br />
Astrazeneca Included in the <strong>2021</strong><br />
Bloomberg Gender Equality Index for<br />
the Third Time<br />
Astrazeneca, Üçüncü Kez <strong>2021</strong> Bloomberg<br />
Cinsiyet Eşitliği Endeksi’ne Dahil Edildi<br />
Top Employer Award to GSK Turkey<br />
GSK Türkiye’ye ‘En İyi İşveren’ Ödülü<br />
Polifarma Continues to Break New Ground<br />
with its Rapid Test Approval<br />
Polifarma Rapid Test Onayı ile İlklere İmza<br />
Atmaya Devam Ediyor<br />
medikalteknik<br />
Recep Arslantaş<br />
Duygu Sazan
THE WORLD IS NOW TURNING FASTER FOR EVERYONE!<br />
While the fight against the Covid-19 epidemic continues at full speed, all direct or indirect<br />
stakeholders of the health sector have accelerated their work much more. Analyzes increased,<br />
action plans were prepared and applications were implemented at full speed…<br />
The understanding of domestic and national production first started in the defense industry<br />
in our country. With the Covid-19 outbreak, there were serious increases in domestic<br />
production in the health and medical sector. The increase in domestic production, which is<br />
critical for sustainable economic performance, in the medical device and medical products<br />
sector, has opened a door that sheds light on the future of our country. Serious steps have<br />
been taken in the domestic and national production channel since the first day of the<br />
pandemic.<br />
The world is dealing with the COVID-19 epidemic, but increases in diseases such as cancer, one<br />
of the important diseases of our age, continued to increase in 2020. In the statement made by<br />
the Turkish Society of Medical Oncology (TTOD) on the occasion of <strong>February</strong> 4, World Cancer<br />
Day; According to the statistics for the year 2020 announced by the International Agency<br />
for Research on Cancer, it was stated that 19.3 million patients were newly diagnosed with<br />
cancer and 10 million deaths due to cancer. Although cancer frequencies vary according to<br />
geographical regions, it was noted that the most common types of cancer in the world and<br />
Turkey are breast, lung and bowel cancers.<br />
The chemical industry takes place directly or indirectly in all sectors from A to Z. The huge<br />
chemical industry, which holds the rings of a wheel that works flawlessly in harmony,<br />
generates a driving force for every field it affects with the development it shows day by day.<br />
IKMIB, one of the most important representatives of the chemical industry, offers the keys<br />
of new doors to the world countries for Turkish companies with the work it has carried out<br />
for many years. The association, which has pioneered many developments so far, continues<br />
to bring important opportunities to Turkish companies with its works by adapting to the<br />
conditions during the pandemic period that has been on the agenda for a long time. Adil<br />
Pelister, Chairman of IKMIB, evaluated the developments of the sector based on today’s<br />
conditions for our readers and gave important advice to sector professionals on how to turn<br />
the crisis into an opportunity.<br />
Other news, details and interviews regarding the developments in the medical field will<br />
welcome you on our following pages.<br />
Stay healthy, until we see you in our next issue!<br />
DÜNYA, ARTIK HERKES İÇİN DAHA HIZLI DÖNÜYOR!<br />
DUYGU SAZAN<br />
Editor<br />
Covid-19 salgını ile mücadele tüm hızıyla sürerken, sağlık sektörünün doğrudan ya da dolaylı<br />
tüm paydaşları çalışmalarını çok daha fazla hızlandırdı. Analizler arttı, aksiyon planları<br />
hazırlandı ve uygulamalar son sürat hayata geçirildi…<br />
Yerli ve milli üretim anlayışı ülkemizde ilk olarak savunma sanayinde başlamıştı. Covid-19<br />
salgını ile birlikte sağlık ve medikal sektöründe de yerli üretimde ciddi artışlar yaşandı.<br />
Sürdürülebilir ekonomik performans için kritik bir öneme sahip olan yerli üretimin, tıbbi cihaz<br />
ve medikal ürünler sektöründe de artış göstermesi ülkemizin geleceğine de ışık tutan bir kapı<br />
açmış oldu. Pandeminin ilk gününden bu yana yerli ve milli üretim kanalında ciddi adımlar<br />
atıldı.<br />
Dünya COVID-19 salgınıyla uğraşıyor, ancak çağımızın önemli hastalıklarından kanser gibi<br />
hastalıklarda 2020 yılında da artışlar yaşanmaya devam etti. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği<br />
(TTOD) tarafından 4 Şubat Dünya Kanser Günü nedeniyle yapılan açıklamada; Uluslararası<br />
Kanser Araştırma Ajansı’nın açıkladığı 2020 yılı istatistiklerine göre 19.3 milyon hastaya yeni<br />
kanser tanısı konulduğu ve 10 milyon kansere bağlı ölüm olduğu belirtildi. Coğrafi bölgelere<br />
göre kanser sıklıkları değişse de dünyada ve Türkiye’de en sık görülen kanser türlerinin<br />
meme, akciğer ve bağırsak kanserleri olduğuna dikkat çekildi.<br />
Kimya sektörü, A’dan Z’ye tüm sektörlerin içerisinde doğrudan ya da dolaylı olarak yer almakta.<br />
Uyum içerisinde kusursuzca çalışan bir çarkın halkalarını bir arada tutan devasa kimya sektörü,<br />
günden güne gösterdiği gelişimle etkilediği her alan için adeta itici bir güç oluşturuyor. Kimya<br />
sektörünün en önemli temsilcilerinden İKMİB, uzun yıllardır gerçekleştirdiği çalışmalar ile<br />
dünya ülkelerine açılan yeni kapıların anahtarlarını Türk firmalarına sunuyor. Bugüne dek<br />
birçok gelişmenin öncülüğünü yapmış olan kuruluş, uzunca süredir gündemi meşgul eden<br />
pandemi döneminde de, şartlara uyum sağlayarak yaptığı çalışmalar ile Türk firmalarını<br />
önemli fırsatlar ile buluşturmaya devam ediyor. İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister,<br />
sektörün günümüz koşullarına bağlı gelişmelerini okuyucularımız için değerlendirdi ve sektör<br />
profesyonellerine krizi fırsata nasıl çevirecekleri hakkında önemli tavsiyelerde bulundu.<br />
<strong>Medikal</strong> alandaki gelişmelere ilişkin diğer haberler, detaylar ve röportajlar ilerleyen<br />
sayfalarımızda sizleri karşılıyor olacak.<br />
Bir sonraki sayımızda görüşünceye dek, sağlıkla kalın!
6<br />
“Chemistry” Pushes, “The World” Turns...<br />
“Kimya” İtiyor, “Dünya” Dönüyor…<br />
Kimya sektörü, A’dan Z’ye tüm sektörlerin<br />
içerisinde doğrudan ya da dolaylı olarak yer<br />
almakta. Uyum içerisinde kusursuzca çalışan bir<br />
çarkın halkalarını bir arada tutan devasa kimya<br />
sektörü, günden güne gösterdiği gelişimle<br />
etkilediği her alan için adeta itici bir güç<br />
oluşturuyor…<br />
Kimya sektörünün en önemli temsilcilerinden İKMİB, uzun<br />
yıllardır gerçekleştirdiği çalışmalar ile dünya ülkelerine<br />
açılan yeni kapıların anahtarlarını Türk firmalarına sunuyor.<br />
Bugüne dek birçok gelişmenin öncülüğünü yapmış olan<br />
kuruluş, uzunca süredir gündemi meşgul eden pandemi<br />
döneminde de, şartlara uyum sağlayarak yaptığı çalışmalar<br />
ile Türk firmalarını önemli fırsatlar ile buluşturmaya devam<br />
ediyor.<br />
İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, sektörün<br />
günümüz koşullarına bağlı gelişmelerini okuyucularımız<br />
için değerlendirdi ve sektör profesyonellerine krizi fırsata<br />
nasıl çevirecekleri hakkında önemli tavsiyelerde bulundu.<br />
Adil Pelister, Chairman of IKMIB<br />
The chemical industry takes place directly<br />
or indirectly in all sectors from A to Z. The<br />
huge chemical industry, which holds the rings<br />
of a wheel that works flawlessly in harmony,<br />
generates a driving force for every field it affects<br />
with the development it shows day by day.<br />
IKMIB, one of the most important representatives of the<br />
chemical industry, offers the keys of new doors to the<br />
world countries for Turkish companies with the work it<br />
has carried out for many years. The association, which has<br />
pioneered many developments so far, continues to bring<br />
important opportunities to Turkish companies with its<br />
works by adapting to the conditions during the pandemic<br />
period that has been on the agenda for a long time.<br />
Adil Pelister, Chairman of IKMIB, evaluated the<br />
developments of the sector based on today’s conditions<br />
for our readers and gave important advice to sector<br />
professionals on how to turn the crisis into an opportunity.<br />
Dünyanın en büyük kozmetik ithalatçısı, aynı<br />
zamanda en büyük ikinci kozmetik pazarı olan Çin,<br />
Türk üreticiler için önemli fırsatlar sunuyor. Siz<br />
Çin kozmetik pazarını nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />
Çin’i tanıyan ve Şanghay’da Çin İthalat Fuarı’nı düzenlemiş<br />
bir Birlik olarak, Çin pazarına ayrı bir önem veriyoruz. Çin,<br />
sizin de bahsettiğiniz gibi dünyanın en büyük ikinci kozmetik<br />
pazarı ve en büyük kozmetik ithalatçısı konumunda yer<br />
alıyor. Son yıllarda Çin’de kalite rekabeti fiyat rekabetinin<br />
önünde seyrediyor. Dolayısıyla, sektörümüzün dünya<br />
piyasalarında rahatlıkla kalite rekabeti yapabilecek kadar iyi<br />
durumda olduğunu göz önünde bulundurursak, bu durumun<br />
kozmetik sektörümüz için Çin pazarında bir avantaj<br />
olabileceğini düşünüyoruz.<br />
Ticaret Bakanlığı Dış Temsilcilikler ve Uluslararası<br />
Etkinlikler Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan<br />
“Çin Kozmetik Sektörü Pazar Araştırması” Raporu,<br />
İKMİB koordinasyonunda, geçen sene 9 Ekim tarihinde<br />
Ticaret Bakan Yardımcımız Sayın Gonca Yılmaz Batur’un<br />
teşrifleriyle kamuoyu ile paylaşıldı. 2020 yılında Çin’e<br />
olan kozmetik ihracatımız yüzde 6,78 artışla 2.7 milyon<br />
dolar olarak gerçekleşti. Kozmetik sektörümüz için<br />
büyük bir potansiyel olan Çin pazarına özellikle e-ticaret<br />
yoluyla girebilmek için yapılabilecekler konusunda da<br />
çalışmalarımız devam ediyor.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
7<br />
Being the world’s largest cosmetics importer<br />
and also the second largest cosmetics market,<br />
China offers important opportunities for Turkish<br />
manufacturers. How do you evaluate the Chinese<br />
cosmetics market?<br />
As IKMIB association that knows China and organized the<br />
China Import Fair in Shanghai, we attach special importance<br />
to the Chinese market. As you mentioned, China is the<br />
world’s second largest cosmetics market and the largest<br />
cosmetics importer. Quality competition in China has been<br />
ahead of price competition in recent years. Therefore,<br />
considering that our industry is in a good condition to<br />
compete comfortably in the world markets, we think that<br />
this situation may be an advantage for our cosmetics<br />
industry in the Chinese market.<br />
The “China Cosmetics Sector Market Research” Report,<br />
prepared by the Ministry of Trade, Foreign Representatives<br />
and General Directorate of International Events, was<br />
shared with the public on October 9 last year, with the<br />
honor of our Deputy Minister of Trade, Mr. Gonca Yılmaz<br />
Batur, under the coordination of IKMIB. In 2020, our<br />
cosmetic exports to China increased by 6.78 percent to<br />
2.7 million dollars. We also continue to work on what can<br />
be done to enter the Chinese market, which is a great<br />
potential for our cosmetics industry, especially through<br />
e-commerce.<br />
What do you think about the advantages of Free<br />
Trade Agreement signed between England and<br />
Turkey for the chemical industry?<br />
Britain is a very important country where we have foreign<br />
trade surplus among EU countries. England ranks 6th<br />
among the countries to which our chemical industry<br />
exports the most in 2020. In 2020, our exports of chemicals<br />
and products to the UK increased by 20.96 percent and<br />
reached 688.2 million dollars. Our exports to the UK<br />
chemical substances and products, the share of Turkey’s<br />
total exports to the UK is increasing in the last five years.<br />
The share of the chemical industry in Turkey’s total exports<br />
to the UK in 2020 was 6.56 percent.<br />
İngiltere ve Türkiye arasında imzalanan Serbest<br />
Ticaret Anlaşması’nın kimya sektörü açısından<br />
sağladığı avantajlar hakkındaki görüşleriniz ve<br />
değerlendirmeleriniz nelerdir?<br />
İngiltere, AB ülkeleri arasında dış ticaret fazlası verdiğimiz<br />
çok önemli bir ülke konumunda. Kimya sektörümüzün 2020<br />
yılında en çok ihracat yaptığı ülkeler arasında İngiltere,<br />
6’ıncı sırada yer alıyor. 2020 yılında İngiltere’ye yaptığımız<br />
kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı yüzde 20,96<br />
artarak 688,2 milyon dolar olarak gerçekleşti. İngiltere’ye<br />
kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatımızın, Türkiye’nin<br />
İngiltere’ye toplam ihracatı içindeki payı son beş yıldır<br />
artıyor. 2020 yılında Türkiye’nin İngiltere’ye yaptığı toplam<br />
ihracat içinde kimya sektörünün payı yüzde 6,56 oldu.<br />
İngiltere ile Türkiye arasında 29 Aralık 2020 tarihinde<br />
imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması ile kimya sektörü<br />
de dahil sanayi ürünlerinde ve tarım ürünlerinde Gümrük<br />
Vergisi sıfırlandı. Böylece 1 Ocak <strong>2021</strong> itibariyle karşılıklı iki<br />
ülkede belirtilen ürünlerin ticareti neticesinde herhangi bir<br />
ek vergi ve yaptırım olmayacağı hususunda mutabık kalındı.<br />
Bu durum iki ülke arası ticaretin korunması ve geleceği için<br />
çok önemli bir anlaşma oldu.<br />
Diğer yandan Brexit dolayısıyla, kimyevi maddeler<br />
ve mamullerin ihracatı açısından dikkat edilmesi ve<br />
uygulanması gereken önemli bir konu var. BREXIT<br />
neticesinde 1 Ocak <strong>2021</strong> tarihi itibariyle Birleşik Krallık, AB<br />
REACH mevzuat kapsamından da çıktı ve bundan böyle UK<br />
REACH tüzüğünü yürürlüğe soktu. Bu kapsamda 1 Ocak<br />
itibariyle bugüne kadar AB’ye REACH uyumlu ihracat yapan<br />
firmalarımızın bundan böyle UK-REACH’e de ayrıca uyum<br />
sağlamaları gerekiyor.<br />
UK REACH ile ilgili tüm çalışmalar Birleşik Krallık<br />
tarafından hazırlanan ve bu yıl itibariyle online<br />
olarak erişilebilen UK REACH-IT sistemi üzerinden<br />
gerçekleştiriliyor. Bu kapsamda Birleşik Krallık dışında<br />
yerleşik firmalar Birleşik Krallık’ta yerleşik bir Tek Temsilci<br />
atayarak işlemlerini gerçekleştirebilirler. İKMİB’in iştiraki<br />
olan uzman şirketimiz REACH GLOBAL SERVICES (RGS)<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
8<br />
Between Turkey and England in the signing of the Free<br />
Trade Agreement with the chemical industry, including<br />
industrial products on 29 December 2020 and the Customs<br />
Duty on agricultural products has been reset. Thus, it<br />
was agreed that as of January 1, <strong>2021</strong>, there will be no<br />
additional taxes and sanctions as a result of the trade of<br />
the products specified in the two countries. This has been a<br />
very important agreement for the protection and future of<br />
trade between the two countries.<br />
On the other hand, due to Brexit, there is an important<br />
issue that should be considered and applied in terms of the<br />
export of chemicals and products. As a result of BREXIT, as<br />
of January 1, <strong>2021</strong>, the United Kingdom also came out of<br />
the scope of EU REACH legislation and from now on, the UK<br />
REACH regulation has been put into effect. In this context,<br />
our companies, which have been exporting to the EU in<br />
accordance with REACH until today, as of January 1, must<br />
also comply with UK-REACH from now on.<br />
All work on UK REACH is carried out on the UK REACH-IT<br />
system, which is prepared by the UK and can be accessed<br />
online as of this year. In this context, companies located<br />
outside the UK can appoint an Only Representative located<br />
in the UK and perform their transactions. Our specialist<br />
company REACH GLOBAL SERVICES (RGS), an affiliate of<br />
IKMIB, also supports our members on UK-REACH with its<br />
Brussels and Istanbul centers.<br />
How will the 320 billion cubic meters natural gas<br />
reserves discovered in the Black Sea contribute to<br />
the chemical industry?<br />
The good news of natural gas reserves of 320 billion<br />
cubic meters and 85 billion cubic meters, totaling 405<br />
billion cubic meters, discovered in the Black Sea is of great<br />
importance in terms of eliminating energy costs that have a<br />
high impact on our current account deficit. Considering that<br />
especially our chemical industry is dependent on foreign<br />
resources in terms of 70 percent in terms of raw materials,<br />
the fact that natural gas, which is one of the raw materials<br />
and energy resources that our industry needs in production,<br />
will be met from our country can make a significant<br />
contribution to the decrease of our sector’s imports and<br />
production.<br />
When energy costs, which constitute one of the biggest<br />
costs of our industrialists and exporters today, decrease,<br />
our industrialists will focus more on production and<br />
investment, and therefore, our exports will increase.<br />
How has the pandemic, which has been on the<br />
world’s agenda lately, affected the chemical<br />
industry? Can you briefly summarize the changes<br />
experienced when you think separately for World<br />
and Turkey?<br />
The pandemic, which has brought suffering, fear, and death<br />
to populations everywhere, negatively affected the entire<br />
economic chain from production to consumption. However,<br />
despite the pandemic, our chemical industry continued its<br />
production and export with great effort. It was once again<br />
understood how vital our chemical industry is, as it has the<br />
most needed products during the pandemic period.<br />
Brüksel ve İstanbul merkezleri ile üyelerimize UK-REACH<br />
konusunda da destek oluyor.<br />
Karadeniz’de keşfedilen 320 milyar metreküp<br />
doğalgaz rezervinin kimya sektörüne nasıl<br />
katkıları olacak?<br />
Karadeniz’de keşfedilen 320 milyar metreküp ve 85 milyar<br />
metreküp olmak üzere toplam 405 milyar metreküplük<br />
doğal gaz rezervi müjdesi, cari açığımızda yüksek etkisi<br />
olan enerji maliyetlerinin bertaraf edilmesi bakımından<br />
büyük önem taşıyor. Özellikle kimya sektörümüzün de<br />
hammadde bakımından yüzde 70 dışa bağımlı olduğunu<br />
göz önüne aldığımızda, sektörümüzün üretimde ihtiyacı<br />
olan hammadde ve enerji kaynaklarından olan doğalgazın<br />
ülkemizden karşılanacak olması, sektörümüzün ithalatının<br />
düşmesine ve üretime ciddi bir katkı sağlayabilir.<br />
Bugün sanayicilerimizin ve ihracatçılarımızın en büyük<br />
maliyetlerinden birini oluşturan enerji maliyetleri<br />
azaldığında, sanayicilerimiz daha çok üretmeye ve yatırıma<br />
odaklanacak dolayısıyla ihracatımızın da artmasına vesile<br />
olacaktır.<br />
Son dönemlerde dünyanın gündeminde yer edinen<br />
pandemi, kimya sektörünü nasıl etkiledi? Dünya<br />
ve Türkiye açısından ayrı ayrı düşündüğünüzde<br />
yaşanan değişimleri kısaca özetleyebilir misiniz?<br />
Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi, üretimden tüketime<br />
bütün ekonomik zinciri olumsuz etkiledi. Fakat pandemiye<br />
rağmen kimya sektörümüz büyük bir çaba ile üretim ve<br />
ihracatına devam etti. Kimya sektörümüzün, pandemi<br />
döneminde de en çok ihtiyaç duyulan ürünlere sahip olması<br />
dolayısıyla ne kadar hayati bir önemi olduğu bir kez daha<br />
anlaşıldı.<br />
Dünya ekonomisindeki yavaşlama, pandemi etkisiyle<br />
küresel ticarette yaşanan daralma gibi bütün zor koşullara<br />
rağmen, 2020 yılında 18 milyar 313 milyon dolarlık ihracat<br />
ile Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştiren ikinci sektörü<br />
olmayı başardık.<br />
2019 yılına göre ihracatımızda yüzde 11,32’lik bir kayıp oldu.<br />
Sektörümüz petro kimya alanında küresel enerji ihtiyacı<br />
azalmasına bağlı olarak ihracat düşüşü yaşasa da plastik,<br />
kozmetik, ilaç, medikal, temizlik maddeleri başta olmak<br />
üzere diğer alt sektörlerinde ise nispi bir artış kaydetti.<br />
Pandemi döneminde özellikle dezenfektan ve kolonya<br />
ihracatta rekorlar kırdı. Hijyen ve temizlik ürünleri, ilaç ve<br />
medikal ürünleri, tek kullanımlık plastik ürünleri ve ambalaj<br />
ürünlerine talep artışı oldu. pandemi döneminde öne<br />
çıkan kimyevi maddeler ve mamulleri sektöründe yer alan<br />
dezenfektan, kolonya, ilaç, sabun ve tanı kitleri olmak üzere<br />
Covid-19 ürünleri ihracatımız 2020 yılında 2019 yılına göre<br />
yüzde 212,73 artış göstererek 524,4 milyon dolar olarak<br />
gerçekleşti.<br />
2020 yılı ilk üç çeyrek verilerine göre dünyada kimya sektörü<br />
ihracatı yüzde 23,1 azalırken, Türk kimya sektörü ihracatı<br />
sadece yüzde 4,6 azaldı. Sektörümüzün dünya ihracatındaki<br />
payı ise yükseldi ve 0,7 oldu.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
9<br />
The slowdown in the world economy, despite all the difficult<br />
circumstances, such as the impact of a pandemic contraction<br />
in global trade in 2020 to 18 billion 313 million dollars of<br />
Turkey’s exports have managed to become the second<br />
highest export sector performs.<br />
Compared to 2019, there was a loss of 11.32 percent in<br />
our exports. Although our industry experienced a decrease<br />
in exports due to the decrease in global energy need in<br />
the field of petrochemicals, it recorded a relative increase<br />
in other sub-sectors, especially in plastic, cosmetics,<br />
pharmaceuticals, medical and cleaning materials.<br />
During the pandemic period, especially disinfectant and<br />
cologne broke records. There was an increase in demand<br />
for hygiene and cleaning products, pharmaceuticals and<br />
medical products, disposable plastic products and packaging<br />
products. During the pandemic period, our exports of<br />
Covid-19 products, including disinfectants, cologne,<br />
medicine, soap and diagnostic kits in the chemical substances<br />
and products sector, increased by 212.73 percent in 2020<br />
compared to 2019, reaching 524.4 million dollars.<br />
According to the data of the first three quarters of 2020,<br />
while the chemical industry exports decreased by 23.1<br />
percent in the world, the Turkish chemical industry exports<br />
decreased by only 4.6 percent. The share of our industry in<br />
world exports increased and became 0.7.<br />
What are your future predictions for the impact<br />
of the pandemic on the sectors? What are your<br />
suggestions for the industry to turn the crisis into<br />
an opportunity in this period?<br />
In the fight against pandemic, it is necessary to increase<br />
market diversity in order to minimize the risk in exports. Our<br />
chemical industry, on the other hand, comes first among<br />
27 sectors with the most exports to countries and regions<br />
every month. The pandemic has shown us the importance of<br />
domestic production in supply and the need not to depend<br />
on one place. In the new order that will occur after the<br />
pandemic, it seems that digital transformation, e-commerce,<br />
e-export and artificial intelligence will occupy our agenda<br />
more. Our export companies need to prioritize these issues<br />
in this regard and invest in branding, R&D and innovation.<br />
After the pandemic, our country is expected to stand out in<br />
terms of logistics and supply. In order for our companies to<br />
benefit from these opportunities, it is of great importance<br />
that they increase their capital, increase their production<br />
capacity, and switch to environment-friendly and valueadded<br />
product production structures. Considering the<br />
European Green Consensus, the production of green<br />
products targeting zero carbon emission will provide an<br />
advantage in exports and will also appear as a necessity.<br />
In particular, in the socio-economic order that is predicted<br />
to be newly established, the importance of the chemical<br />
sector will increase in terms of producing drugs, vaccines<br />
and medical products in our country and fighting more<br />
effectively in possible viral epidemics. It should also be made<br />
possible to produce domestic production in these areas and<br />
high-tech products in the field of biological medicine.<br />
İlerleyen dönemde, pandeminin sektörlerde<br />
oluşturacağı etki hakkındaki öngörülerinizi<br />
öğrenebilir miyiz? Sektör firmalarına bu dönemde<br />
krizi fırsata çevirebilmeleri için önerileriniz neler?<br />
Pandemiyle mücadelede ihracatta riski minimize<br />
edebilmek için pazar çeşitliliğini artırmak gerekiyor. Kimya<br />
sektörümüz ise bu konuda her ay en fazla ülke ve bölgeye<br />
yaptığı ihracatla 27 sektör arasında birinci çıkıyor. Pandemi<br />
bize tedarikte yerli üretimin önemini ve tek bir yere bağlı<br />
kalmamak gerektiğini gösterdi. Pandemi sonrası oluşacak<br />
yeni düzende dijital dönüşüm, e-ticaret, e-ihracat, yapay<br />
zeka konuları gündemimizi daha çok meşgul edecek<br />
gibi görünüyor. İhracatçı firmalarımızın bu açıdan bu<br />
konulara öncelik vermeleri ve yine markalaşmaya, ar-ge ve<br />
inovasyona yatırım yapmaları gerekiyor.<br />
Pandemi sonrası ülkemizin lojistik ve tedarik bakımından<br />
öne çıkması bekleniyor. Firmalarımızın da bu oluşacak<br />
fırsatlardan yararlanabilmesi için sermayelerini<br />
arttırmaları, üretim kapasitelerini arttırmaları, çevreye<br />
duyarlı ve katma değerli ürün üretim yapılarına geçmeleri<br />
büyük önem taşıyor. Avrupa Yeşil Mutabakat’ını da göz<br />
önünde bulundurursak sıfır karbon emisyonu hedefleyen<br />
yeşil ürünlerin üretimi ihracatta avantaj sağlarken aynı<br />
zamanda bir zorunluluk olarak da karşımıza çıkacak.<br />
Özellikle, yeni kurulacağı öngörülen sosyo ekonomik<br />
düzende kimya sektörünün ilaç, aşı ve medikal ürünlerin<br />
ülkemizde üretilebilmesi ve muhtemel virütik salgınlarda<br />
daha etkin mücadele edebilmesi noktasında önemi artacak.<br />
Bu alanlarda yerli üretimin ve biyolojik ilaç alanında da<br />
yüksek teknolojili ürünlerin üretilebilmesi de mümkün<br />
kılınmalı.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
10<br />
A Healthier Lifestyle<br />
with Artificial<br />
Intelligence:<br />
Mandarin Health<br />
Yapay Zeka ile Daha Sağlıklı Bir Yaşam Tarzı:<br />
Mandarin Health<br />
Yesil Science; yapay zeka ve artırılmış gerçeklik<br />
teknolojileriyle desteklenen, kullanıcıların sağlık<br />
davranışlarını inceleyen ve kişiye özel öneriler<br />
sunarak daha sağlıklı bir yaşam tarzına teşvik<br />
eden mobil sağlık uygulaması Mandarin Health’i<br />
geliştirdi.<br />
Yusuf Yeşil,<br />
Yeşil Science Founder<br />
Yesil Science developed Mandarin Health, a<br />
mobile health application which is supported<br />
by artificial intelligence and augmented reality<br />
technologies, examines the health behaviors of<br />
users and encourages a healthier lifestyle by<br />
offering personalized recommendations.<br />
Yesil Science, which was established to develop<br />
innovative solutions to problems in the field of health<br />
by combining medicine and technology; developed<br />
Mandarin Health, a mobile health application that works<br />
with artificial intelligence (AI) and augmented reality<br />
Tıp ve teknolojiyi bir araya getirerek sağlık alanındaki<br />
problemlere yenilikçi çözümler geliştirmek amacıyla<br />
kurulan Yesil Science; yapay zeka (AI) ve artırılmış<br />
gerçeklik (AR) teknolojileriyle çalışan, kullanıcıların sağlık<br />
davranışlarını inceleyen, onlara özel çözümler sunan ve<br />
kullanıcıları iyi yaşama teşvik eden mobil sağlık uygulaması<br />
Mandarin Health’i geliştirdi.<br />
Gelişmiş yapay zeka motoru sayesinde sağlık analizlerini<br />
çok daha hızlı ve güvenilir olarak gerçekleştiren Mandarin<br />
Health, AR altyapısıyla kullanıcılara 10 farklı sisteminin<br />
simülasyonunu dijital ikiz yöntemiyle çok daha gerçekçi bir<br />
şekilde sunuyor.<br />
Uygulama nasıl kullanılıyor?<br />
Kullanıcılar, Mandarin Health uygulamasını indirip<br />
kendilerine bir hesap açıyor ve ardından günlük<br />
alışkanlıkları hakkında bir takım soruları cevaplandırıyor.<br />
Analiz motoru sayesinde kullanıcıların cevaplarına göre<br />
sağlık davranışlarının dolaşım sağlığı, solunum sağlığı ve<br />
benzeri gibi çeşitli sistemlerin sağlığına etkisi hesaplanıyor.<br />
Ardından kullanıcılar, geliştirmek istedikleri sistem<br />
sağlığını seçerek günlük alışkanlıklarıyla ilgili bir haftalık<br />
periyodu içeren spesifik öneriler alıyor.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
11<br />
(AR) technologies, examines the health behaviors of users,<br />
offers them special solutions and encourages users to live<br />
well. Mandarin Health, which performs health analyzes<br />
much faster and more reliably thanks to its advanced<br />
artificial intelligence engine, offers users a much more<br />
realistic simulation of 10 different systems with its AR<br />
infrastructure with the digital twin method.<br />
How is the application used?<br />
Users download the Mandarin Health app, create an<br />
account for themselves, and then answer a number of<br />
questions about their daily habits. Thanks to the analysis<br />
engine, the effects of health behaviors on the health of<br />
various systems such as circulatory health, respiratory<br />
health and the like are calculated according to the answers<br />
of the users. Users then select the system health they want<br />
to improve and receive specific recommendations for their<br />
daily habits for a one-week period.<br />
Stating that one of Mandarin Health’s differences is<br />
gamified challenges, Yesil Science Founder Yusuf Yeşil said<br />
that, thanks to Mandarin Health, users can have a healthier<br />
lifestyle by analyzing the parameters that affect their<br />
health with artificial intelligence, applying the challenges<br />
prepared specifically for them.<br />
Mandarin Health’in farklarından birinin de oyunlaştırılmış<br />
meydan okumalar olduğunu söyleyen Yesil Science<br />
Kurucusu Yusuf Yeşil, kullanıcıların Mandarin Health<br />
sayesinde sağlıklarını kötü etkileyen parametreleri<br />
yapay zeka ile analiz ederek, kendilerine özel hazırlanan<br />
meydan okumaları uygulayıp daha sağlıklı bir yaşam tarzı<br />
edinebileceklerini belirtti.<br />
Yesil Science Kurucusu Yusuf Yeşil kimdir?<br />
Yusuf Yeşil, İstanbul Tıp Fakültesi’nde tıp doktoru olarak<br />
görev yapmaktadır. Dijital sağlık, mobil sağlık, sağlıkta<br />
yapay zeka ve artırılmış gerçeklik teknolojileri üzerine<br />
çalışmalar yapan Yeşil, Forbes 30 Altı 30 listesine giren 30<br />
genç girişimciden biridir.<br />
Who is Yesil Science Founder Yusuf Yeşil?<br />
Yusuf Yeşil works as a medical doctor at Istanbul Medical<br />
Faculty. Yeşil, who studies digital health, mobile health,<br />
artificial intelligence in health and augmented reality<br />
technologies, is one of the 30 young entrepreneurs<br />
included in the Forbes 30 Under 30 list.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
12<br />
8 Ways to Keep<br />
Your Spine Healthy<br />
Omurga Sağlığını<br />
Korumanın 8 Yolu<br />
The spine is the body’s most important bone<br />
structure for the body to function healthy and<br />
stay upright. A healthy spine is important to<br />
protect the structures of the internal organs in it<br />
and to maintain the strength of the muscles and<br />
ligaments attached to it.<br />
Specialist in Physiotherapy Altan Yalım from the Therapy<br />
Sport Center Physical Therapy Center said the following<br />
about spine health: “Depending on age periods, the stress,<br />
strains, and overloads brought about by both education<br />
and the work environment can cause erosive effects on the<br />
spine.”<br />
Specialist Physiotherapist Altan Yalım, who explained<br />
simple ways to protect spine health in the face of all<br />
difficulties, said:<br />
1-The most basic method of protection for spine health is<br />
the right posture. Whether it is at school, work, or home, it<br />
is important to maintain an upright and straight posture.<br />
2-Especially physical business lines create serious trauma on<br />
the spine and a rested body is essential to cancel out these<br />
traumas.<br />
3-Although extremely soft and comfortable furniture such<br />
as study chairs, beds and seating groups are appealing to<br />
us while choosing them, they will put extreme loads on<br />
your spine. Choices that are somewhat uncomfortable but<br />
support the spine are important.<br />
Omurga, vücudun sağlıklı şekilde çalışmasını<br />
ve dik durmasını sağlayan en önemli kemik<br />
yapısıdır. Omurga sağlığı, gerek içerisinde yer<br />
alan iç organların yapısını korumak, gerekse de<br />
ona bağlı olan kas ve bağların sağlamlığı için çok<br />
önemlidir.<br />
Omurga sağlığı hakkında bilgi veren Therapy Sport Center<br />
Fizik Tedavi Merkezi’nden Uzman Fizyoterapist Altan<br />
Yalım, şunları söyledi: “Yaş dönemlerine göre, gerek<br />
eğitim gerekse iş ortamının getirdiği stresler, zorlamalar,<br />
aşırı yüklenmeler omurga üzerinde yıpratıcı etkilere yol<br />
açabiliyor” dedi.<br />
Tüm zorlamalar karşısında, omurga sağlığını korumanın<br />
basit yollarını noktalarını anlatan Uzman Fizyoterapist<br />
Altan Yalım, şunları kaydetti:<br />
1-Omurganın en temel koruyucu yöntemi uygun duruştur.<br />
Gerek okulda ya da işte, gerekse de evde mümkün<br />
olabildiğince dik ve düz duruşu korumak önemlidir.<br />
2-Özellikle fiziksel iş kolları omurga üzerinde ciddi<br />
travmalar yaratırlar ve dinlenmiş bir vücut bu travmaları<br />
karşılamak için olmazsa olmazdır.<br />
3-Çalışma koltuğu, yatak ve salon oturma gruplarını<br />
seçerken, aşırı yumuşak ve rahat olanlar bize ne kadar<br />
uygun görünseler de, omurgamızı aşırı yüklere maruz<br />
bırakacaklardır. Biraz rahatsız, ama omurgayı daha iyi<br />
destekleyen seçimler önemlidir.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
13<br />
4-Good nutrition, weight control and taking in important<br />
minerals for the bones are the basic needs of a health<br />
spine.<br />
5-Regular and continuous exercises, walks, swimming,<br />
and mat sports are important for muscle and ligament<br />
structure supporting the spine.<br />
6-Posture exercises are not only equally but almost more<br />
important than strength exercises and one can even apply<br />
to posture training.<br />
7-The spine is most sensitive in the early and late age<br />
periods. Posture awareness is the key to a pain-free live in<br />
these periods of life.<br />
8-In short, in addition to the simple methods stated above,<br />
the most important of all is to eat good, sleep well and<br />
keep fit.<br />
Specialist in Physiotherapy Altan Yalım,<br />
Therapy Sport Center Physical Therapy Center<br />
4-İyi beslenmek, kilo kontrolü ve kemikler için önemli<br />
mineralleri almak, sağlıklı omurganın en temel<br />
ihtiyaçlarındandır.<br />
5-Düzenli ve sürekli egzersizler, yürüyüşler, yüzme ve<br />
mat sporları omurgayı destekleyen kas ve bağ yapısı için<br />
önemlidir.<br />
6-Kuvvet egzersizleri kadar, hatta daha da önemli olan<br />
germe egzersizleri yapılmalı ve duruş eğitimleri alınabilir.<br />
7-Erken ve geç yaş dönemleri omurganın en hassas olduğu<br />
zamanlardır. Bu dönemlerde, postür (duruş) farkındalığı<br />
ağrısız yaşamın anahtarıdır.<br />
8-Kısaca yukarıdaki basit birkaç yöntemin yanı sıra, aslında<br />
en önemli koruma yöntemi, iyi beslenmek, iyi uyumak ve<br />
zinde kalmaktır.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
16<br />
GE Healthcare & Curea Sign First Strategic<br />
Collaboration in Turkey to Accelerate AI-Based Software<br />
Development in Medical Imaging<br />
GE Sağlık ve Curea, Tıbbi<br />
Görüntülemede Yapay Zekâ<br />
Tabanlı Yazılım Geliştirme<br />
Sürecini Hızlandırmak için İlk<br />
Stratejik İş Birliğine İmza Attı<br />
GE Healthcare and the University of Health<br />
Sciences Health Technopolis (TECHNOPOL<br />
Istanbul) based Curea collaborate to accelerate<br />
AI-based health software development in Turkey.<br />
GE Healthcare and Prof. Hakki Muammer Karakas, M.D.,<br />
Istanbul Provincial Health Directorate Radiology Services<br />
Coordinator & Health Sciences University Faculty Member,<br />
have announced the country’s first strategic collaboration<br />
to accelerate artificial intelligence (AI) development in<br />
medical imaging.<br />
Prof. Dr. Karakas will lead the research and development<br />
teams comprised of distinguished clinicians, radiologists,<br />
scientists from different disciplines, senior data scientists<br />
and software developers who have come together under<br />
the newly established company CUREA, at TECHNOPOL<br />
Istanbul. Using GE Healthcare’s Edison Health Services, the<br />
teams will work to develop AI-based applications focused<br />
on the detection, categorization and severity grading<br />
of COVID-19 to diagnose and treat patients; as well as<br />
develop AI-based applications for automatic detection and<br />
classification of breast lesions through contrast-enhanced<br />
magnetic resonance imaging (CESM).<br />
Advances in medical imaging constantly increase our<br />
knowledge of diseases and their treatments, creating a<br />
surge in the amount of data generated. For each patient to<br />
benefit from the promises of personalized medicine, new<br />
AI-based tools are needed to aggregate, standardize, and<br />
make sense of this data quickly.<br />
However, the development of AI applications in medical<br />
GE Sağlık ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sağlık<br />
Teknokenti (TEKNOPOL İstanbul) merkezli Curea,<br />
Türkiye’de yapay zekâ tabanlı sağlık yazılımı<br />
geliştirme sürecini hızlandırmak için birlikte<br />
çalışıyor.<br />
GE Sağlık ile İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Radyoloji<br />
Hizmetleri Koordinatörü ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi<br />
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakkı Muammer Karakaş, tıbbi<br />
görüntülemede yapay zekânın(AI) gelişimini hızlandırmaya<br />
yönelik ülkede yapılan ilk stratejik iş birliğini duyurdu.<br />
Prof. Dr. Karakaş, TEKNOPOL İstanbul’da yeni kurulan<br />
CUREA şirketi altında toplanan seçkin klinisyenler,<br />
radyologlar, farklı disiplinlerden bilim insanları, üst<br />
düzey veri bilimcileri ve yazılım geliştiricilerinden oluşan<br />
araştırma ve geliştirme ekiplerine liderlik edecek.<br />
Bu uzman ekip, GE Sağlık’ın Edison Health Services<br />
yazılımlarını kullanarak, hastalara tanı koymak ve tedavi<br />
etmek amacıyla bilimsel çalışma kapsamındaki hedef<br />
hastalıkların tespit edilmesi, sınıflandırılması ve bunların<br />
şiddet derecelendirmesinin yanı sıra; kontrastlı spektral<br />
mamografi (CESM) yoluyla meme lezyonlarının otomatik<br />
saptanması ve sınıflandırılması üzerine çalışacak.<br />
Tıbbi görüntülemedeki gelişmeler, hastalıklar ve bu<br />
hastalıkların tedavileri hakkında edindiğimiz bilgileri<br />
sürekli artırırken, elde edilen veri miktarının da artmasını<br />
sağlıyor. Her hastanın, kişiselleştirilmiş tıbbın getirilerinden<br />
faydalanabilmesi için bu verileri hızlı bir şekilde toplamak,<br />
standart ve anlamlı hale getirmek üzere yeni yapay zekâ<br />
tabanlı araçlara ihtiyaç duyuluyor.<br />
Ancak, tıbbi görüntülemede yapay zekâ uygulamalarının<br />
geliştirilmesi için çok miktarda yüksek kalitede açıklamalı<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
17<br />
imaging requires access to large amounts of high-quality<br />
annotated data, advanced design visualization capabilities<br />
and the ability to trace the development and learnings<br />
– which can be a challenge. The collaboration between<br />
CUREA and GE Healthcare will leverage large-scale clinical<br />
and radiological data from the University of Health<br />
Sciences and using the AI-know how and capabilities of the<br />
research and development teams led by Prof. Dr. Karakas,<br />
work to accelerate the development of AI solutions and<br />
help structure an AI healthcare ecosystem in Turkey.<br />
Commenting on the collaboration, Prof. Karakas said:<br />
“Leveraging the power of GE Healthcare’s Edison Health<br />
Services, Turkish clinical scientists, data scientists and<br />
software developers will be able to harness our immense<br />
datasets to create AI-driven applications that can add<br />
significant value to the diagnosis and treatment of<br />
diseases in the Turkey. This is an organic tie-up that has the<br />
potential not only to establish Istanbul as a global site for<br />
AI development in healthcare, but the ability to scale up<br />
intelligent clinical analysis and operational management<br />
solutions and make them available to radiologists and<br />
healthcare professionals around the world.”<br />
Nael Dabbagh, General Manager of GE Healthcare in<br />
the Middle East, North Africa, Central Asia and Turkey,<br />
said: “This is an exciting collaboration that will gradually<br />
give Turkish start-ups, researchers and radiologists the<br />
opportunity to create AI applications in medical imaging<br />
that can dramatically enhance treatment and diagnosis of<br />
disease in Turkey and beyond. It is also a significant step<br />
forward in establishing an ecosystem for AI development in<br />
healthcare for Turkey and the whole region, thanks to the<br />
leadership and vision of Prof. Dr. Karakas and his team.”<br />
Edison Health Services is an open, extensible, modern<br />
architecture for the development and deployment of<br />
digital applications in healthcare. Applications targeting<br />
clinical, operational and financial outcomes in healthcare<br />
can easily be developed using these tools. Applications<br />
developed using Edison Health Services can be quickly and<br />
securely deployed in the cloud, on premise (e.g.,via GE<br />
Healthcare’s Edison HealthLink appliance), or directly onto<br />
smart imaging devices.<br />
Previous AI collaborations announced in Europe have<br />
focused on the management of liver cancer with<br />
artificial intelligence characterization tools, the diagnosis<br />
and prognosis of lung diseases, and the accuracy and<br />
personalization of treatments for brain cancer or patient<br />
follow-up through imaging tools and multidisciplinary<br />
consultation meetings. Similarly, the recently launched<br />
EMEA Edison Accelerator is a start-up acceleration &<br />
healthcare provider collaboration program in Europe,<br />
Middle East & Africa, for the region and the world. It<br />
brings together healthcare providers interested in being<br />
at the forefront of innovation, and start-ups who want to<br />
leverage the GE Healthcare environment and mentoring to<br />
enhance their value proposition.<br />
verilere, gelişmiş tasarım görsel özelliklerine ve<br />
geliştirme ile edilen bilgileri izleme beceresine sahip<br />
olmak gerekliyor ve bu oldukça zor bir süreç olabiliyor.<br />
CUREA ve GE Sağlık arasındaki iş birliği, Sağlık Bilimleri<br />
Üniversitesi tarafından sağlanan büyük ölçekli klinik ve<br />
radyoloji verilerinden ve Prof. Dr. Karakaş liderliğindeki<br />
araştırma ve geliştirme ekiplerinin yapay zekâ konusundaki<br />
bilgilerinden yararlanarak yapay zekâ çözümlerinin<br />
geliştirilmesini hızlandıracak ve Türkiye’de bir yapay zekâ<br />
sağlık ekosisteminin yapılandırılmasına öncülük edecek.İş<br />
birliği ile ilgili yorum yapan Prof. Karakaş, şunları söyledi:<br />
“Türk klinik bilim insanları, veri bilimcileri ve yazılım<br />
geliştiricileri, GE Sağlık Edison Health Services’in sağladığı<br />
gücü kullanarak Türkiye’deki hastalıkların tanı ve tedavisine<br />
önemli ölçüde değer katabilecek yapay zekâya dayalı<br />
uygulamalar oluşturmak için kapsamlı veri setlerimizden<br />
yararlanabilecekler. Bu durum, sağlık hizmetlerinde yapay<br />
zekâ gelişimi için İstanbul’u küresel bir merkez haline<br />
getirme potansiyeline sahip olmakla kalmayıp aynı zamanda<br />
akıllı klinik analiz ve operasyonel yönetim çözümlerini<br />
artırma ve bunları dünya genelindeki radyologların ve sağlık<br />
uzmanlarının kullanıma sunma becerisine sahip organik bir<br />
bağlantı teşkil ediyor.”<br />
GE Healthcare Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve<br />
Türkiye Genel Müdürü Nael Dabbagh ise şöyle konuştu:<br />
“Bu heyecan verici iş birliği; Türk girişimcilerine,<br />
araştırmacılarına ve radyologlarına kademeli olarak Türkiye<br />
ve diğer ülkelerdeki hastalıkların tanı ve tedavi süreçlerini<br />
önemli ölçüde geliştirebilecek olan tıbbi görüntülemeye<br />
yönelik yapay zekâ uygulamaları geliştirme olanağı<br />
sunacak. Ayrıca bu iş birliği, Prof. Dr. Karakaş ve ekibinin<br />
liderliği ve vizyonu sayesinde Türkiye ve tüm bölge için<br />
sağlık hizmetlerinde yapay zekâ geliştirmeye yönelik bir<br />
ekosistem oluşturma yolunda atılan önemli bir adımdır.”<br />
Edison Health Services, sağlık hizmetlerinde dijital<br />
uygulamaların geliştirilmesi ve kullanılması için açık ve<br />
genişletilebilir yapıda modern bir mimaridir. Bu araçlar<br />
ile sağlık hizmetlerinde klinik, operasyonel ve finansal<br />
sonuçları hedefleyen uygulamalar kolaylıkla geliştirilebilir.<br />
Edison Health Services kullanılarak geliştirilen uygulamalar<br />
bulutta, tesiste (örn. GE Sağlık Edison HealthLink cihazı<br />
aracılığıyla) veya doğrudan akıllı görüntüleme cihazlarında<br />
hızlı ve güvenli bir şekilde kullanılabilir.<br />
Avrupa’da duyurulan önceki yapay zeka iş birlikleri,<br />
yapay zeka karakterizasyon araçlarıyla karaciğer<br />
kanserinin yönetimine, akciğer hastalıkları tanısı ve<br />
prognozuna ve beyin kanseri tedavilerinin doğruluğu ve<br />
kişiselleştirilmesine ya da görüntüleme araçları ve çok<br />
disiplinli konsültasyon toplantıları aracılığıyla hasta takibine<br />
odaklanmıştı. Benzer şekilde, yakın zamanda başlatılan<br />
EMEA Edison Accelerator hem bölge hem de dünya için<br />
Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’da bir girişimci-sağlık hizmeti<br />
sağlayıcısı iş birliği programıdır. Program, inovasyonun<br />
ön safhalarında yer almak isteyen sağlık hizmeti<br />
sağlayıcılarını ve değer önerilerini geliştirmek için GE Sağlık<br />
ekosisteminden ve danışmanlığından yararlanmak isteyen<br />
girişimcileri bir araya getirmektedir.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
18<br />
“Online Rehab Project for MS Patients” of the<br />
Karadeniz MS Association<br />
Karadeniz MS Derneği’nden<br />
“MS Hastalarında Online Rehabilitasyon Projesi”<br />
Multiple Skleroz (MS) dünyada yaklaşık 3,5<br />
milyon, Türkiye’de ise yaklaşık 80 bin kişiyi<br />
etkiliyor. MS hastalarının Covid-19 pandemisi<br />
döneminde ve sonrasında yaşam kalitelerini<br />
devamlı kılmak ve tedavilerini aksatmamak<br />
amacıyla, Karadeniz MS Derneği tarafından “MS<br />
Hastalarına Online Rehabilitasyon Projesi” hayata<br />
geçirildi.<br />
Multiple Sclerosis (MS) affects about 80 thousand<br />
persons in Turkey and 3.5 million persons around<br />
the world. In order to maintain the quality of<br />
life of MS patients during and after the Covid-19<br />
pandemic and not to disrupt their treatment,<br />
the “Online Rehab Project for MS Patients” was<br />
implemented by the Karadeniz MS Association.<br />
Aiming to enable MS patients to benefit from<br />
neurorehabilitation applications without going to hospital<br />
on the electronic platform in Turkey, the program titled<br />
“Neurorehabilitation Practices for Multiple Sclerosis<br />
Patients” is available at http://www.msnrhb.com/.<br />
With exercise videos and exercise documents, patient<br />
life stories, and a wide range of programs prepared with<br />
a platform that can answer patients’ questions, patients<br />
can choose neurorehabilitation practices that are suitable<br />
for them and follow their personal development with the<br />
support of expert academicians.<br />
Prof. Murat Terzi, Head of Neurology Department, Faculty<br />
of Medicine, Ondokuz Mayıs University, and President<br />
of Karadeniz MS Association, said the followings in his<br />
statement about the project, “Multiple sclerosis is an<br />
inflammatory demyelinating disease of the central nervous<br />
system, a neurological disease especially seen in the young<br />
adult age group. Vision loss, fatigue, imbalance, weakness,<br />
urinary problems and impairment in cognitive functions can<br />
be seen, and these pictures can negatively affect the quality<br />
of life of patients.” Stating that there are different practices<br />
aimed at improving the quality of life of patients during<br />
Türkiye’deki MS hastalarının hastaneye gitmeden<br />
elektronik platformda nörorehabilitasyon uygulamalarından<br />
yararlanabilmelerini amaçlayan, ‘Multipl Skleroz<br />
Hastalarına Yönelik Nörorehabilitasyon Uygulamaları’<br />
başlıklı bu programa http://www.msnrhb.com/ adresinden<br />
ulaşılabiliyor.<br />
Egzersiz videoları ve egzersiz dokümanları, hasta yaşam<br />
hikayeleri ve hastaların sorularına yanıt verilebilen<br />
bir platform ile geniş bir yelpazede hazırlanan<br />
program sayesinde hastalar hem kendilerine uygun<br />
nörorehabilitasyon uygulamalarını seçebiliyor, hem de kendi<br />
kişisel gelişimlerini alanında uzman akademisyenlerin<br />
desteğiyle takip edebiliyor.<br />
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji<br />
Anabilim Dalı Başkanı ve Karadeniz MS Derneği Başkanı<br />
Prof. Dr. Murat Terzi, projeyle ilgili yaptığı açıklamada;<br />
“Multipl skleroz santral sinir sisteminin inflamatuvar<br />
demiyelinizan hastalığı olup özellikle genç erişkin yaş<br />
grubunda görülen nörolojik bir hastalıktır. Görme kaybı,<br />
yorgunluk, dengesizlik, güçsüzlük, idrar problemi ve<br />
bilişsel fonksiyonlarda etkilenme görülebilir ve bu tablolar<br />
hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir” dedi.<br />
Terzi, hastaların hastalıklarıyla olan yolculuklarında yaşam<br />
kalitesini artırmaya yönelik farklı uygulamalar bulunduğunu<br />
belirterek, “Her hastanın hastalık seyri kendine özgü olup<br />
uygulanacak tedaviler de o hastaya göre belirlenmektedir.<br />
Hastaların fiziksel ve bilişsel fonksiyonlarının bozulmaması<br />
ve eğer etkilenme var ise rehabilite edilmesi hasta yaşam<br />
kalitesi açısından oldukça önemlidir” diye konuştu.<br />
Hastaların var olan problemlerine uygun fizyoterapi<br />
programları ve bilişsel rehabilitasyon çalışmalarının<br />
kliniklerde uygulandığı ifade eden Terzi, “Hastane ve<br />
kliniklerde hastaların geçirdikleri sürenin kısıtlı olması<br />
ve pandemi, ulaşım problemi, engellilik gibi nedenlerle<br />
hastaneye ulaşmakta yaşanan zorluklar tedavinin<br />
önemli bir kısmı olan nörorehabilitasyon uygulamalarını<br />
güçleştiriyor. Bu durum hastaların yaşam kalitesini<br />
olumsuz etkileyerek nörorehabilitasyon uygulamalarının<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
19<br />
their journeys with their illnesses, Terzi said, “The course of<br />
the disease of each patient is unique and the treatments to<br />
be applied are determined according to that patient. It is<br />
very important for patients to maintain their physical and<br />
cognitive functions and to be rehabilitated if affected, for<br />
the quality of life of the patient.”<br />
Stating that physiotherapy programs and cognitive<br />
rehabilitation studies suitable for the existing problems of<br />
the patients are applied in clinics, Terzi said, “The limited<br />
time spent by the patients in hospitals and clinics and<br />
the difficulties experienced in reaching the hospital due<br />
to pandemic, transportation problems, disability make<br />
neurorehabilitation applications, which is an important<br />
part of the treatment, difficult. This can negatively affect<br />
the quality of life of patients and reduce the efficiency<br />
of neurorehabilitation practices. Thanks to this program<br />
titled “Neurorehabilitation Applications for Multiple<br />
Sclerosis Patients”, we aimed that patients can benefit<br />
from neurorehabilitation applications on electronic<br />
platform without coming to the hospital. We brought these<br />
applications together with our patients on our “msnrhb”<br />
website established for this purpose. Our patients can<br />
access the neurorehabilitation applications suitable<br />
for them in this program and can follow their personal<br />
development with the support of our expert academicians.<br />
We are confident that this application, which we hope will<br />
have a positive impact on the quality of life of patients, will<br />
be a useful guide for all patients and their relatives in the<br />
MS journey.”<br />
Sema Gül Türk, Chairman of Adapha Artificial Intelligence<br />
Solutions in Healthcare, lecturer, Physiotherapy and<br />
Rehabilitation Department, Faculty of Health Sciences,<br />
Ondokuz Mayıs University, who carried out the technical<br />
infrastructure of the project, pointed out that the most<br />
common findings in MS are weakness, lower urinary<br />
system dysfunctions and fatigue. She added furthermore,<br />
“Evaluating the patients individually from the point of<br />
view of physiotherapy and creating an exercise plan<br />
suitable for these evaluations are effective treatment<br />
modalities to optimize the patient’s quality of life. It has<br />
been proven that regular exercise also positively affects<br />
the immune system. With this project, we aim to ensure<br />
that MS patients come across the screen at their homes<br />
and do the exercise that suits them regularly. By working<br />
in an interdisciplinary manner with expert teams in both<br />
technology and healthcare, we have developed MS<br />
Neurorehabilitation exercise videos to increase the level<br />
of physical activity for MS patients at home. Thanks to this<br />
program, we can follow chronic patients from home and<br />
make necessary referrals to patients. We believe it will<br />
benefit our patients.”<br />
The details of this unique project in Turkey and all<br />
questions about MS disease found an answer at the digital<br />
press conference on <strong>February</strong> 5, <strong>2021</strong>. The project is aimed<br />
to be a useful guide for all patients and their relatives on<br />
the MS journey by making a positive impact on the quality<br />
of life of MS patients.<br />
verimliliğini azaltabiliyor. ‘Multipl Skleroz Hastalarına<br />
Yönelik Nörorehabilitasyon Uygulamaları’ başlıklı<br />
bu programımız sayesinde hastaların hastaneye<br />
gelmeden elektronik platformda nörorehabilitasyon<br />
uygulamalarından yararlanabilmesini amaçladık. Bu<br />
amaçla kurulan ‘msnrhb’ web sayfamızda bu uygulamaları<br />
hastalarımızla buluşturduk. Hastalarımız kendilerine<br />
uygun nörorehabilitasyon uygulamalarına bu programda<br />
ulaşabilirler ve kendi kişisel gelişimlerini alanında uzman<br />
akademisyenlerimizin desteğiyle izleyebilirler. Hastaların<br />
yaşam kalitesine olumlu etki yapacağını umduğumuz<br />
bu uygulamanın MS yolculuğunda tüm hasta ve hasta<br />
yakınlarına faydalı bir rehber olacağından eminiz” dedi.<br />
Projenin teknik altyapısını gerçekleştiren Adapha Yapay<br />
Zeka ARGE ve Yazılım Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı<br />
ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi<br />
Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Görevlisi<br />
Sema Gül Türk ise MS hastalığında en sık görülen<br />
bulgularının güçsüzlük, alt üriner sistem disfonksiyonları<br />
ve yorgunluk olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:<br />
“Hastaların bireysel olarak fizyoterapi bakış açısıyla<br />
değerlendirilmesi ve bu değerlendirmelere uygun egzersiz<br />
planının oluşturulması, hastanın yaşam kalitesini optimize<br />
etmek için etkin tedavi modaliteleridir. Düzenli egzersizin<br />
aynı zamanda bağışıklık sistemini olumlu yönde etkilediği<br />
kanıtlanmıştır. Bu projeyle MS hastalarının evlerinde ekran<br />
karşısına geçerek, kendilerine uygun egzersizi düzenli bir<br />
şekilde yapmasını sağlamayı hedefliyoruz. Hem teknoloji<br />
hem sağlık alanında uzman ekiplerle interdisipliner bir<br />
şekilde çalışarak MS hastalarının evlerinden; fiziksel<br />
aktivite düzeyini artırmaya yönelik, MS Nörorehabilitasyon<br />
egzersiz videolarını geliştirdik. Bu program sayesinde<br />
kronik hastaları evden takip edebiliyor ve hastalara<br />
gerekli yönlendirmeleri yapabiliyoruz. Hastalarımıza fayda<br />
sağlayacağına inanıyoruz.”<br />
5 Şubat <strong>2021</strong> tarihinde dijital olarak düzenlenen basın<br />
toplantısında Türkiye’de benzeri olmayan bu projenin<br />
detayları ve MS hastalığı hakkında merak edilen tüm<br />
sorular yanıt buldu. Projenin, MS hastalarının yaşam<br />
kalitesine olumlu etki yaparak, MS yolculuğunda tüm hasta<br />
ve hasta yakınlarına faydalı bir rehber olması hedefleniyor.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
20<br />
RECORDATI: License Obtained for the Commercialization of<br />
Eligard in Europe and Other Countries<br />
RECORDATI: Eligard’ın Avrupa’da ve Diğer Ülkelerde<br />
Pazarlanması Amacıyla Alınan Lisans<br />
Recordati announces the closing of a License and Supply<br />
Agreement with Tolmar International Ltd, to commercialise<br />
Eligard® (leuprorelin acetate), in Europe, Turkey, Russia and<br />
other countries. Eligard® is a marketed medicinal product<br />
for the treatment of hormone dependent advanced<br />
prostate cancer and for the treatment of high-risk localized<br />
and locally advanced hormone dependent prostate cancer<br />
in combination with radiotherapy.<br />
The active ingredient of Eligard® is leuprorelin acetate, a<br />
powder which is solubilized with a solvent for subcutaneous<br />
injection. Eligard® is available in three different dosages<br />
(for 1-month, 3-month and 6month treatment, respectively)<br />
as a single kit containing two syringes. The development<br />
of a new device to administer the product which is easier<br />
Recordati, Avrupa, Türkiye, Rusya ve diğer ülkelerde<br />
Eligard®’ın (leuprorelin asetat) pazarlanması amacıyla,<br />
Tolmar International Ltd. ile gerçekleştirilen Lisans ve<br />
Tedarik Anlaşması’nın tamamlandığını duyurdu. Eligard®,<br />
hormon bağımlı ilerlemiş prostat kanserinin tedavisinde<br />
ve yüksek riskli lokalize ve lokal olarak ilerlemiş hormon<br />
bağımlı prostat kanserinin radyoterapi ile kombinasyon<br />
tedavisinde kullanılmak üzere pazarlanan bir tıbbi üründür.<br />
Eligard®’ın aktif bileşeni, deri altı enjeksiyon yapılabilmesi<br />
için bir çözücü vasıtasıyla çözünen toz halindeki leuprorelin<br />
asetattır. Eligard®, iki şırınga içeren tek bir kit olarak<br />
üç farklı dozajda (sırasıyla 1 aylık, 3 aylık ve 6 aylık tedavi<br />
dozajları) sunulmaktadır. Ürünün daha kolay bir şekilde<br />
uygulanabilmesine yönelik olarak Avrupa İlaç Ajansı’nın<br />
(EMA) talebi doğrultusunda yeni bir cihazın geliştirilmesine<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
21<br />
to handle is currently ongoing, following the request from<br />
EMA. The regulatory variation is expected to be submitted<br />
by 31 October <strong>2021</strong>.<br />
The product has been commercialized by Astellas in the<br />
territories licensed to Recordati, with annual sales in<br />
the region of approximately € 100 million. Tolmar will<br />
manufacture the product for Recordati, while Astellas<br />
will provide to Recordati certain transitional services for<br />
an agreed period of time. Recordati will make an upfront<br />
payment of € 35 million to Tolmar which will also be<br />
eligible to receive additional milestone payments up to a<br />
total of € 105 million as well as royalties on sales.<br />
“We are very pleased with the agreement reached with<br />
Tolmar which provides Recordati with a new product<br />
that strengthens our presence in the urological area and<br />
fits very well with our geographical footprint. Eligard®<br />
is a well-established medication that addresses a lifethreatening<br />
disease with a high incidence in the population<br />
aged over 65 years and Recordati is committed to<br />
provide continuing support to patients and doctors in this<br />
field.”, declared Andrea Recordati, CEO. “We also wish to<br />
recognize the role that Astellas had in making the product<br />
available to the patients so far and for its willingness to<br />
cooperate with Recordati and Tolmar so that patients can<br />
continue to benefit from this important treatment with no<br />
interruption”.<br />
ilişkin faaliyetler halihazırda devam etmektedir. İlgili<br />
düzenleyici değişiklik başvurusunun 31 Ekim <strong>2021</strong> tarihine<br />
kadar yapılması beklenmektedir.<br />
Ürün, Recordati’nin lisans sahibi olduğu bölgelerde yaklaşık<br />
100 milyon Avro civarında yıllık satışla Astellas tarafından<br />
pazarlanmıştır. Tolmar, ürünü Recordati için üretecek olup,<br />
Astellas ise Recordati’ye üzerinde mutabık kalınacak bir<br />
süre boyunca belirli geçiş hizmetlerini sağlayacaktır.<br />
Recordati, Tolmar’a ilk başta 35 milyon Avro tutarında<br />
peşin ödeme yapacak olup, söz konusu tutar ilerleyen<br />
dönemlerde Tolmar’ın almaya hak kazanabileceği toplamda<br />
105 milyon Avro’yu bulabilecek olan hak ediş ödemeleri<br />
ve satışlar üzerinden elde edebileceği gelirlere ek olarak<br />
ödenecektir. Recordati İcra Kurulu Başkanı Sn. Andrea<br />
Recordati konuyla ilgili olarak şunları söylemiştir: “Tolmar<br />
ile varılan, Recordati’nin coğrafi ayak izine çok iyi uyan ve<br />
Recordati’nin üroloji alanında varlığını güçlendirecek yeni<br />
bir ürünü Recordati’ye sağlayacak olan bu anlaşmadan<br />
dolayı çok memnunuz. Eligard®, 65 yaş üstü popülasyonda<br />
yüksek insidansıyla yaşamı tehdit eden bir hastalığın<br />
tedavisine yönelik köklü bir ilaçtır ve Recordati bu alandaki<br />
hastalara ve doktorlara kesintisiz destek sağlamaya<br />
kararlıdır. Ayrıca, Astellas’ın ürünün bugüne kadar olan<br />
dönemde hastaların kullanımına sunulabilmesindeki rolünü<br />
ve de hastaların bu önemli tedaviden kesintisiz olarak<br />
yararlanmaya devam edebilmeleri için Recordati ve Tolmar<br />
ile işbirliği yapma noktasındaki iyi niyetli yaklaşımını takdir<br />
ettiğimizi de belirtmek isterim”.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
22<br />
Almost 10 Million People Died from Cancer<br />
10 Milyon Kişi Kanser<br />
Nedeniyle Hayatını Kaybetti<br />
Prof. Serdar Turhal, President of the<br />
Turkish Society of Medical Oncology<br />
The world is dealing with the COVID-19 epidemic,<br />
but increases in diseases such as cancer, one of<br />
the important diseases of our age, continued to<br />
increase in 2020.<br />
In the statement made by the Turkish Society of Medical<br />
Oncology (TTOD) on the occasion of <strong>February</strong> 4, World<br />
Cancer Day; According to the statistics for the year 2020<br />
announced by the International Agency for Research<br />
on Cancer, it was stated that 19.3 million patients were<br />
newly diagnosed with cancer and 10 million deaths due<br />
to cancer. Although cancer frequencies vary according to<br />
geographical regions, it was noted that the most common<br />
types of cancer in the world and Turkey are breast, lung and<br />
bowel cancers.<br />
In addition, it was stated that as the Association, due to<br />
the World Cancer Day, various awareness activities were<br />
organized online this year due to the pandemic.<br />
“A healthy lifestyle also protects against cancer”<br />
Declaring that choosing a healthy lifestyle protects from<br />
cancer as well as from other diseases, Prof. Serdar Turhal,<br />
President of the Turkish Society of Medical Oncology,<br />
said, “It is necessary to avoid very fatty, salty and sugary<br />
foods. To be healthier, it is necessary to be close to the<br />
ideal weight. Leading an active life occupies an important<br />
position. If we apply them, it is possible to reduce the risk<br />
of cancer and similar diseases. One out of every 5 people<br />
in the world gets cancer during their lifetime and one in 8<br />
men and one in 11 women die of cancer. It was announced<br />
for the first time in 2020 that breast cancer was the most<br />
common type of cancer in the world with 11.7 percent, and<br />
one out of every 8 cases was breast cancer. The incidence<br />
Dünya COVID-19 salgınıyla uğraşıyor, ancak<br />
çağımızın önemli hastalıklarından kanser gibi<br />
hastalıklarda 2020 yılında da artışlar yaşanmaya<br />
devam etti.<br />
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği (TTOD) tarafından 4 Şubat<br />
Dünya Kanser Günü nedeniyle yapılan açıklamada;<br />
Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı’nın açıkladığı 2020<br />
yılı istatistiklerine göre 19.3 milyon hastaya yeni kanser<br />
tanısı konulduğu ve 10 milyon kansere bağlı ölüm olduğu<br />
belirtildi. Coğrafi bölgelere göre kanser sıklıkları değişse<br />
de dünyada ve Türkiye’de en sık görülen kanser türlerinin<br />
meme, akciğer ve bağırsak kanserleri olduğuna dikkat<br />
çekildi.<br />
Ayrıca, Dernek olarak Dünya Kanser Günü nedeniyle, bu<br />
sene pandemi sebebiyle online olarak çeşitli farkındalık<br />
aktiviteleri düzenlendiği belirtildi.<br />
“Sağlıklı bir yaşam biçimi kanserden de koruyor”<br />
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Serdar Turhal,<br />
sağlıklı bir yaşam biçimi seçmenin diğer hastalıklardan<br />
koruduğu gibi kanserden de koruduğunu belirterek,<br />
“Çok yağlı, tuzlu ve şekerli yiyeceklerden kaçınmak<br />
gerekmektedir. Daha sağlıklı olmak için ideal kiloya yakın<br />
olmak gerekmektedir. Hareketli bir hayat sürmek önemli<br />
bir konumda yer almaktadır. Eğer bunları uygularsak<br />
kanser ve benzeri hastalıklarla ilgili riski azaltmak<br />
mümkündür. Dünyada her 5 insandan biri yaşamı boyunca<br />
kansere yakalanıyor ve 8 erkekten biri, 11 kadından biri<br />
kanser sebebiyle hayatını kaybetmektedir. 2020 yılında<br />
ilk defa meme kanserinin yüzde 11.7 ile dünyada en sık<br />
rastlanan kanser türü olduğu ve her 8 vakadan birinin<br />
meme kanseri olduğu açıklanmıştır. Türkiye’deki kanser<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
23<br />
of cancer in Turkey is actually below the world average<br />
cancer. Turkey has a lower average than the developed<br />
western countries and the United States. Cancer is<br />
generally a disease with increasing age. The average age<br />
for all cancers is between 55 and 60.”<br />
“It is estimated that 28.4 million people will be<br />
diagnosed with new cancer in 2040”<br />
Noting that there is an increase in breast cancer, Turhal<br />
stated that the main reasons of this situation are having<br />
children at a later age, having fewer children, increasing<br />
obesity and sedentary life, and he said, “If the current trend<br />
is maintained, 28.4 million people will be diagnosed with<br />
new cancer in 2040 with an increase of 47 percent. It is<br />
calculated to be placed. It is predicted that the countries<br />
most affected by this increase will be countries in the low<br />
and medium human development group.”<br />
“If cancer is detected early, 90 percent positive<br />
results are obtained”<br />
Stating that cancer is increasing all over the world, Turhal<br />
said, “However, many types of cancer can now be treated.<br />
When cancer is detected early, nearly 90 percent positive<br />
results can be obtained. In cancer treatment, the treatment<br />
of the patient is planned jointly by doctors from several<br />
branches. Patients do not need to worry or fear after a<br />
cancer diagnosis. The most appropriate treatment will be<br />
planned and applied by the oncological treatment team in<br />
the center they apply to.”<br />
görülme oranı aslında dünyadaki kanser ortalamasının<br />
altında yer almaktadır. Türkiye, gelişmiş batı ülkelerinden<br />
ve ABD’den düşük bir ortalamaya sahiptir. Kanser genel<br />
olarak yaş ortalaması artan bir hastalıktır. Tüm kanserler<br />
için ortalama yaş 55-60 arasındadır.” dedi.<br />
“2040 yılında 28.4 milyon kişiye yeni kanser tanısı<br />
konulacağı tahmin edilmektedir”<br />
Meme kanseri artış olduğuna dikkat çeken Turhal, bu<br />
durumun ana sebepleri arasında daha geç yaşta çocuk<br />
sahibi olunması, daha az çocuk doğurulması, artan<br />
obezite ve hareketsiz yaşam olduğu düşünüldüğünü ifade<br />
ederek, “Mevcut trend korunursa 2040 yılında yüzde 47<br />
artışla 28.4 milyon kişiye yeni kanser tanısı konulacağı<br />
hesaplanmaktadır. Bu artıştan en çok etkilenecek ülkelerin<br />
ise düşük ve orta insani gelişmişlik grubundaki ülkeler<br />
olması öngörülmektedir.” dedi.<br />
”Kanser erken teşhis edilirse yüzde 90’a yakın<br />
oranda olumlu sonuç alınıyor”<br />
Kanserin tüm dünyada arttığını belirten Turhal, “Ancak<br />
artık pek çok kanser türü tedavi edilebilmektedir.<br />
Kanser erken teşhis edildiğinde yüzde 90’a yakın oranda<br />
olumlu sonuç alınabilmektedir. Kanser tedavisinde<br />
birkaç branştan doktorla hastanın tedavisi ortaklaşa<br />
görüşülerek planlanmaktadır. Kanser tanısı aldıktan sonra<br />
hastaların telaşlanmasına veya korkmasına gerek yoktur.<br />
Başvurdukları merkezdeki onkolojik tedavi ekibi tarafından<br />
en uygun tedavi planlanıp, uygulanacaktır.” diye belirtti.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
24<br />
“Immunotherapy is our powerful weapon in<br />
treatment”<br />
Expressing that with the development of drugs aimed<br />
at directly destroying cancer cells, there has been an<br />
“immunotherapy / immunooncology” era in cancer<br />
treatment, especially in the last 10 years, Prof. Turhal said,<br />
“Today, immunotherapy is the most powerful weapon in<br />
the hands of medical oncologists as a salvage treatment in<br />
primary care or in patients who consume treatment options<br />
in many types of cancer, especially lung, head-neck, kidney<br />
tumors, skin cancer, and bladder cancer.”<br />
“Anxiety about going to hospital delays early<br />
diagnosis of cancer”<br />
Pointing out that the concern that he will get coronavirus<br />
when going to the hospital for about 1 year delayed the<br />
early diagnosis of cancer, Turhal said, “Many individuals<br />
with chronic diseases and various health problems are<br />
trying to stay at home with the concern that they may get<br />
coronavirus when they go to the hospital and try to delay<br />
the problem. However, while trying to be protected from<br />
the virus, being late and disrupting the post-diagnosis<br />
treatment processes, especially in diseases such as cancer,<br />
where early diagnosis is very important, can also lead to vital<br />
risks. Those with suspected illness and patients should not<br />
hesitate to go to the hospital. In hospitals, masks, distance<br />
and hygiene rules are observed, and the tools used after<br />
each patient are sterilized. Patients should definitely apply<br />
to the hospital by paying attention to their own hygiene<br />
rules. In addition, cancer patients are in the most risky group<br />
in terms of both Covid-19 transmission and the risk of death<br />
due to Covid-19. Cancer patients must be in the priority<br />
group in the vaccination schedule. According to the data we<br />
have, if a cancer patient is Covid positive, the risk of death<br />
is around 5-10 percent. Vaccination is recommended for<br />
cancer patients as well as for all patients with a good general<br />
condition. There is no restriction regarding the stage, these<br />
vaccines can be administered at any stage.”<br />
“İmmünoterapi tedavide güçlü bir silahımız”<br />
Doğrudan kanserli hücreyi yok etmeye yönelik ilaçların<br />
gelişmesiyle birlikte özellikle son 10 yılda kanser<br />
tedavisinde ‘immünoterapi/ immünoonkoloji’ dönemi<br />
yaşandığını söyleyen Prof. Dr. Serdar Turhal, “Günümüzde<br />
başta akciğer, baş-boyun, böbrek tümörleri, deri kanseri,<br />
mesane kanseri olmak üzere pek çok kanser türünde birinci<br />
basamakta veya tedavi seçeneklerini tüketen hastalarda<br />
kurtarıcı tedavi olarak immünoterapi, tıbbi onkologların<br />
elinde en güçlü silah olarak yer almaktadır” dedi.<br />
“Hastaneye gitme endişesi kanserde erken tanıyı<br />
geciktiriyor”<br />
Yaklaşık son 1 yıldır hastaneye gidildiğinde koronavirüse<br />
yakalanacağı endişesinin kanserde erken tanıyı<br />
geciktirdiğine dikkat çeken Turhal, “Kronik hastalıkları ve<br />
çeşitli sağlık problemleri olan pek çok birey, hastaneye<br />
gittiğinde koronavirüse yakalanabileceği endişesiyle evde<br />
kalmaya devam ederek sorunu ertelemeye çalışmaktadır.<br />
Ancak virüsten korunmak isterken, özellikle kanser<br />
gibi erken tanının çok önemli olduğu hastalıklarda geç<br />
kalınması ve tanı sonrası tedavi süreçlerinin aksatılması<br />
da hayati risklere yol açabilmektedir. Hastalık şüphesi<br />
olanlar ve hastalar hastaneye gitmekten çekinmemelidirler.<br />
Hastanelerde maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat<br />
edilmekte, her hastadan sonra kullanılan aletler sterilize<br />
edilmektedir. Hastalar kendi hijyen kurallarına dikkat<br />
ederek hastaneye mutlaka başvurmalıdır. Ayrıca, kanser<br />
hastaları hem Covid-19 bulaşması hem de Covid-19’a<br />
bağlı ölüm riski açısından en riskli grupta bulunmaktadır.<br />
Aşılama takviminde kanser hastaları mutlaka öncelikli<br />
grup içinde olmalıdır. Elimizdeki verilere göre bir kanser<br />
hastasının Covid pozitif olması durumunda ölüm riski yüzde<br />
5-10 civarındadır. Genel durumu iyi olan her hastaya olduğu<br />
gibi kanser hastasına da aşı yapılması önerilmektedir.<br />
Evre ile ilgili bir kısıtlama da yoktur, her evrede bu aşılar<br />
yapılabilmektedir.” diye belirtti.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
26<br />
2.5-Year-Old Alperen Gets Rid of Kidney<br />
Stone with Closed Surgery<br />
2.5 Yaşındaki Alperen,<br />
Böbrek Taşından Kapalı Ameliyatla Kurtuldu<br />
Böbreğinde taş olan 2.5 yaşındaki Alperen,<br />
Medical Park Karadeniz Hastanesi’nde Dr. Öğr.<br />
Üyesi Hasan Turgut’un yaptığı kapalı ameliyatla<br />
sağlığına kavuştu.<br />
Trabzon’da yaşayan 2.5 yaşındaki Alperen Arslan’da<br />
çocuklarda nadir rastlanan böbrek taşı saptandı. Ailesinin<br />
Medical Park Karadeniz Hastanesi’ne getirdiği Alperen’in<br />
idrar yolu kanalında bulunan 15 mm çapındaki taş, Dr. Öğr.<br />
Üyesi Hasan Turgut tarafından başarıyla temizlendi. Küçük<br />
hasta sağlığına kavuşarak 1 gün içinde taburcu oldu.<br />
2.5-year-old Alperen, who has stones in his kidney,<br />
regained his health with the closed surgery<br />
performed by Dr. Lecturer Hasan Turgut, Medical<br />
Park Karadeniz Hospital.<br />
A rare kidney stone was found in children in Alperen Arslan,<br />
2.5 years old, living in Trabzon. A stone with a diameter of<br />
15 mm found in Alperen’s urinary tract canal brought by his<br />
family to Medical Park Karadeniz Hospital, was successfully<br />
removed by Dr. Lecturer Hasan Turgut. The little patient<br />
regained his health and was discharged within 1 day.<br />
15 mm diameter stone was removed<br />
Informing about the treatment of little Alperen, Dr.<br />
Lecturer Turgut said, “Our patient applied to the<br />
emergency department with abdominal pain, nausea and<br />
vomiting almost every day for a week before coming to us.<br />
Then he was directed to us. As a result of our examinations,<br />
we found that our pediatric patient had a stone about<br />
15 mm in diameter that fell into the urinary tract. With<br />
the procedure we performed, we removed the stone in a<br />
completely closed way without incision. We discharged our<br />
patient in less than 24 hours.”<br />
Stones can be seen in 2 out of 100 babies<br />
Declaring that stone disease in children can be seen in<br />
all age groups, including babies, Dr. Lecturer said, “There<br />
may even be babies under the age of 1 who are diagnosed<br />
with stones and need treatment. Urinary tract and kidney<br />
stones in children are seen in 1-2 percent in the world and<br />
this rate is increasing day by day. In addition to genetic and<br />
15 mm çapında taş çıkarıldı<br />
Küçük Alperen’in tedavisi hakkında bilgilendirmede bulunan<br />
Dr. Öğr. Üyesi Hasan Turgut, “Hastamız bize gelmeden önce<br />
yaklaşık 1 hafta boyunca nerdeyse her gün karın ağrısı,<br />
bulantı kusma ile acil servise başvurmuştu. Daha sonra ise<br />
bize yönlendirildi. Biz yaptığımız tetkikler sonucunda çocuk<br />
hastamızda idrar yolu kanalına düşmüş, yaklaşık 15 mm<br />
çapında bir taş olduğunu tespit ettik. Yaptığımız işlemle kesi<br />
yapmadan tamamen kapalı yolla taşı temizledik. Hastamızı<br />
24 saatten daha kısa sürede taburcu ettik” diye konuştu.<br />
100 bebekten 2’sinde taş görülebiliyor<br />
Çocuklarda taş hastalığının bebekler de dâhil her yaş<br />
grubunda görülebildiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Hasan<br />
Turgut, “1 yaşın altında olup, taş tanısı konan ve tedavi<br />
olması gereken bebekler bile olabilmektedir. Çocuklarda<br />
idrar yolu ve böbrek taşları dünyada yüzde 1-2 oranlarında<br />
görülmekte ve bu oran gün geçtikçe artış göstermektedir.<br />
Genetik, coğrafi faktörlerin yanı sıra, özellikle çocuklarda<br />
da hareketsiz yaşam ve obezitenin artış göstermesi taş<br />
oluşması için önemli bir etkendir. Çocuklarda böbrek<br />
taşı rahatsızlıkları her yaşta görülebilmekle beraber<br />
hastalarımız farklı şikâyetlerle başvurabilmektedir. En sık<br />
şikâyetler, idrarın renginde koyulaşma, kan görülmesi,<br />
idrarda yanma, sık idrara gitme, bulantı-kusma, böğür<br />
ağrısı ya da karın ağrısıdır” ifadelerini kullandı.<br />
7 mm’nin altındaysa ilaçla düşürülüyor<br />
Hastaların büyük kısmında taş hastalığının takip edilerek<br />
ilaç ile tedavi edilebileceğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Hasan<br />
Turgut, şöyle devam etti: “İdrar yollarında ya da böbrekte<br />
taş tespit edildikten sonra taşın büyüklüğü 7 mm ve<br />
altında ise verilecek olan çeşitli ilaçlarla taşın düşürülmesi<br />
sağlanabilir. Ağrı gibi semptomların oluşma sıklığı<br />
azaltılabilir. Taşların oluşmasına yol açan pek çok neden<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
27<br />
geographical factors, sedentary life and increase in obesity<br />
are an important factor for stone formation, especially in<br />
children. Although kidney stone disorders in children can<br />
be seen at any age, our patients can apply with different<br />
complaints. The most common complaints are dark urine<br />
color, blood, burning in urine, frequent urination, nauseavomiting,<br />
flank pain or abdominal pain.”<br />
If a kidney stone is below 7 mm, it can be passed<br />
using medication<br />
Expressing that the stone disease can be followed and<br />
treated using medication in most of the patients, Dr.<br />
Lecturer Hasan Turgut continued as follows: “After the<br />
stone is detected in the urinary tract or kidney, if the size<br />
of the stone is 7 mm or less, it can be passed with various<br />
drugs. The frequency of occurrence of symptoms such as<br />
pain can be reduced. There may be many reasons for the<br />
formation of stones. Some of these are the insufficient<br />
amount of components such as citrate in the urine, excess<br />
calcium excretion in the urine, some metabolic disorders<br />
called hyperoxaluria, cystinuria, some genetic diseases,<br />
insufficient fluid consumption, excessive salt intake. With<br />
some urine and blood tests to be performed on patients,<br />
these reasons can be revealed and disease-specific drug<br />
treatments can be applied. Especially in the childhood<br />
age group, detailed metabolic analysis should be done to<br />
our patients and the causes of stone formation should be<br />
investigated.”<br />
Stone can also be broken by sound waves<br />
Stating that it is possible to treat some kidney and urinary<br />
tract stones in children with stone breaking procedure<br />
without the need for surgical intervention, Dr. Lecturer<br />
Hasan Turgut said, “The treatment we call the stone<br />
breaking treatment or ESWL is an effective method that<br />
enables the stones to break with sound waves. Especially<br />
in the upper and middle parts of the kidney, the efficiency<br />
of stone crushing reaches 80 percent in stones that are<br />
less than 2 centimeters and not hard. However, it should<br />
not be preferred in large stones because of the need for<br />
anesthesia in young children, the need for several sessions<br />
and sometimes broken stones may cause blockage while<br />
pouring.”<br />
olabilir. Bunlardan bazıları idrarda sitrat gibi bileşenlerin<br />
az olması, idrarla kalsiyum atılımının fazla olması,<br />
hiperoksalüri, sistinüri denilen bazı metabolik rahatsızlıklar,<br />
bazı genetik hastalıklar, yetersiz sıvı tüketilmesi, tuz<br />
alımının fazla olması gibi durumlardır. Hastalara yapılacak<br />
olan bazı idrar ve kan tetkikleri ile bu nedenler ortaya<br />
konabilir ve hastalığa özgü ilaç tedavileri uygulanabilir.<br />
Özellikle çocukluk çağı yaş grubunda hastalarımıza mutlaka<br />
detaylı metabolik analiz yapılmalı ve taşın oluşum nedenleri<br />
araştırılmalıdır.”<br />
Ses dalgaları ile de taş kırılabilir<br />
Çocuklarda bazı böbrek ve idrar kanalı taşlarının, cerrahi<br />
müdahaleye gerek kalmadan taş kırma işlemi ile tedavisi<br />
mümkün olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Hasan Turgut,<br />
“Taş kırma tedavisi ya da ESWL olarak adlandırdığımız<br />
tedavi, ses dalgaları ile taşların kırılmasını sağlayan etkili<br />
bir yöntemdir. Özellikle böbreğin üst ve orta kısımlarında<br />
2 santimetreden küçük olan ve sert olmayan taşlarda<br />
taş kırmanın etkinliği yüzde 80’lere varmaktadır. Ancak<br />
küçük çocuklarda anestezi gereksinimi olması, birkaç<br />
seans uygulanması gerekliliği ve bazen de kırılan taşların<br />
dökülürken tıkanıklığa yol açabilmesi nedeniyle büyük<br />
taşlarda tercih edilmemelidir” dedi.<br />
++Kapalı operasyonla 24 saatte taburcu olunabilir<br />
Çocuklarda böbrek taşı tespit edildiği zaman taşın yeri ve<br />
büyüklüğüne göre cerrahi tedavi seçeneğinin de mevcut<br />
olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Hasan Turgut, dikkat<br />
edilmesi gerekenleri şöyle anlattı: “Özellikle böbrek<br />
içerisinde herhangi bir yerde 2 cm’den daha büyük olan<br />
taşların ilaç ve taş kırma ile tedavisi mümkün değildir. Bu<br />
hastalarımızdaki taşlar kapalı böbrek taşı ameliyatlarıyla<br />
yüzde 90’ın üzerinde başarıyla temizlenebilir. Hastalar<br />
ameliyat sonrası hastanede en fazla 2 gün yattıktan sonra<br />
evlerine taburcu edilebilirler. Büyük bir kısım hasta<br />
ise 24 saat sonra veya duruma göre aynı gün evlerine<br />
dönebilmektedirler.”<br />
Can be discharged in 24 hours with closed<br />
operation<br />
Emphasizing that when kidney stones are detected in<br />
children, surgical treatment options are also available<br />
depending on the location and size of the stone, Lecturer<br />
Hasan Turgut, explained the things that should be<br />
considered as follows: “Especially, it is not possible to<br />
treat stones larger than 2 cm anywhere in the kidney with<br />
medication and stone breaking. Over 90 percent of the<br />
stones in these patients can be successfully cleaned with<br />
closed kidney stone surgeries. Patients can be discharged<br />
home after staying in the hospital for a maximum of 2 days<br />
after surgery.<br />
Most of the patients can return to their homes after 24<br />
hours or on the same day depending on the situation.”<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
28<br />
Neurologlist Dr. Celal Şalçini, NPİSTANBUL<br />
Brain Hospital, Üsküdar University<br />
Critical Recommendations for Epilepsy Patients<br />
Epilepsy, which occurs with uncertain seizures when and how it will come, can significantly affect a<br />
person’s quality of life. Suggesting that the factors that trigger seizures should be avoided, experts<br />
recommend that epilepsy patients sleep enough, not hungry, and use their medications regularly.<br />
Epilepsi Hastaları için Kritik Tavsiyeler<br />
Ne zaman ve nasıl geleceği belli olmayan nöbetlerle ortaya çıkan epilepsi, kişinin yaşam kalitesini önemli<br />
ölçüde etkileyebiliyor. Nöbetleri tetikleyen etkenlerden uzak durulmasını öneren uzmanlar, epilepsi<br />
hastalarının yeterli süre uyumalarını, aç kalmamalarını, ilaçlarını düzenli kullanmalarını tavsiye ediyor.<br />
Neurologlist Dr. Celal Şalçini, NPİSTANBUL Brain Hospital,<br />
Üsküdar University, made evaluations about this disease on<br />
<strong>February</strong> 12, World Epilepsy Day.<br />
Epileptic seizures damage the brain<br />
Explaining that epilepsy is a disease with recurrent seizures,<br />
Dr. Celal Şalçini said, “Epileptic seizures has a wide spectrum<br />
from mild ones such as olfactory attacks to prolonged and<br />
non-stop seizures we call “status epilepticus”. The longer<br />
the seizure duration and of course the greater the number,<br />
the greater the damage to the brain.”<br />
Uncertainty in epilepsy affects quality of life<br />
Indicating that epilepsy can be one time in a person’s life,<br />
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi<br />
Nöroloji Uzmanı Dr. Celal Şalçini, 12 Şubat Dünya Epilepsi<br />
Günü’nde, bu hastalığa yönelik değerlendirmelerde<br />
bulundu.<br />
Epilepsi nöbetleri beyne zarar verir<br />
Epilepsinin, tekrarlayan nöbetlerin yaşandığı bir hastalık<br />
olduğunu anlatan Dr. Celal Şalçini, “Epilepsi nöbetleri<br />
koku nöbetleri gibi hafif olanlardan, “status epileptikus”<br />
dediğimiz uzun süreli ve durmayan nöbetlere kadar geniş<br />
bir yelpazeye sahiptir. Nöbet süresi uzadıkça ve tabii ki<br />
sayısı arttıkça beyne olan hasarı da artmaktadır” dedi.<br />
Epilepside belirsizlik yaşam kalitesini etkiliyor<br />
Epilepsi hastalığının insanın hayatında tek bir sefer<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
29<br />
it can also continue throughout his life, Celal Şalçini<br />
stated that this situation depends entirely on the type<br />
of epilepsy and the state of the patient’s health and<br />
brain structure.<br />
Celal Şalçini said, “Epilepsy is a disorder that disrupts<br />
the patient’s quality of life because it is “uncertain” due<br />
to its nature. Since it is not clear when the epileptic<br />
seizure will occur, how severe it will be and how long it<br />
will last, the patient may experience a constant state<br />
of anxiety and concern, and this process can lead to<br />
psychiatric and psychological diseases.”<br />
They should stay away from the causes that<br />
trigger seizures<br />
Emphasizing that epilepsy patients are very individual,<br />
Dr. Celal Şalçini reminded that paying attention to their<br />
lifestyle reduces the risk of seizures and said, “First<br />
of all, they should recognize their diseases and stay<br />
away from the causes that trigger epilepsy seizures,<br />
if any. They should get enough sleep, not hungry, use<br />
their medicines regularly, consult a doctor and get<br />
information about what medications they can drink. As<br />
some drugs can trigger seizures, they should know the<br />
drugs they should avoid.”<br />
olabileceği gibi hayat boyu da devam edebileceğini<br />
belirten Dr. Celal Şalçini, bu durumun tamamıyla<br />
epilepsinin çeşidine, hastanın sağlık ve beyin yapısı<br />
durumuna bağlı olduğunu ifade etti.<br />
Celal Şalçini, şunları söyledi: “Epilepsi hastanın<br />
hayat kalitesini bozan bir rahatsızlıktır çünkü<br />
yapısı itibariyle “belirsizdir.” Epilepsi nöbetinin<br />
ne zaman geleceği, ne şiddette olacağı ve ne<br />
kadar süreceği belli olmadığı için hasta sürekli bir<br />
endişe ve tedirginlik hali yaşayabilmektedir ve bu<br />
süreç psikiyatrik ve psikolojik hastalıklara sebep<br />
olabilmektedir.”<br />
Nöbetleri tetikleyen sebeplerden uzak<br />
durmalılar<br />
Epilepsi hastalarının özel olduğunu vurgulayan Dr.<br />
Celal Şalçini, hayat tarzlarına dikkat etmelerinin<br />
nöbet geçirme risklerini azalttığını hatırlatarak<br />
“Öncelikle hastalıklarını tanımaları ve varsa<br />
epilepsi nöbetlerini tetikleyen sebeplerden uzak<br />
durmaları gerekmektedir. Yeterli süre uyumaları, aç<br />
kalmamaları, ilaçlarını düzenli kullanmaları, doktora<br />
danışarak hangi ilaçları içebilecekleri hakkında<br />
bilgi almaları gereklidir. Bazı ilaçlar nöbetleri<br />
tetikleyebildiğinden özellikle uzak durmaları gereken<br />
ilaçları da bilmeleri gereklidir” diye konuştu.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
30<br />
Astrazeneca Included in the<br />
<strong>2021</strong> Bloomberg Gender Equality Index for the Third Time<br />
Astrazeneca, Üçüncü Kez<br />
<strong>2021</strong> Bloomberg Cinsiyet Eşitliği Endeksi’ne Dahil Edildi<br />
AstraZeneca included in the<br />
Bloomberg Gender Equality<br />
Index for the third time,<br />
with its gender equality<br />
volunteering efforts,<br />
commitment to transparency<br />
and the company’s policies<br />
that support gender equality<br />
in all areas.<br />
Companies included in the<br />
Bloomberg Gender Equality Index<br />
(GEI), which monitor and evaluate<br />
the performance of companies<br />
that support gender equality, have<br />
been determined. AstraZeneca<br />
became one of 380 companies in<br />
the index measured by five criteria<br />
with its success in internal and<br />
external gender equality activities and policy.<br />
Commenting on the subject, Pharm. Serkan Barış, Country<br />
President, AstraZeneca Turkey, said, “Today, we are pleased<br />
to announce that AstraZeneca has been included in the<br />
<strong>2021</strong> Bloomberg LP Gender Equality Index for the third<br />
time. Taking part in this index, which was generated by the<br />
voluntary disclosure of gender-related criteria, represents<br />
the progress we have made in recent years to promote an<br />
inclusive environment that supports gender equality in all<br />
areas of our company.”<br />
Commenting on this year’s index results, Patricia Torres,<br />
Bloomberg Global Head of Sustainable Finance Solutions,<br />
said, “As businesses strive to maintain strong corporate<br />
cultures in today’s virtual world, business leaders have the<br />
opportunity to make progress in gender equality in the<br />
coming years.”<br />
Flexible working understanding gained importance in<br />
the pandemic<br />
Although the data provided for the <strong>2021</strong> index is for the<br />
2019 fiscal year, it shows that companies are currently<br />
considering more flexible working styles. While 87 percent<br />
of companies included in GEI provide flexible working hours<br />
to their employees, 85 percent provide flexible working<br />
opportunities. The index also highlights the growing<br />
importance of flexible working approaches during the<br />
Covid-19 outbreak.<br />
AstraZeneca cinsiyet<br />
eşitliği gönüllülük<br />
çalışmaları, şeffaflığa<br />
olan bağlılığı<br />
ve şirketin tüm<br />
alanlarda cinsiyet<br />
eşitliğini destekleyen<br />
politikalarıyla<br />
Bloomberg Cinsiyet<br />
Eşitliği Endeksi’nde<br />
üçüncü kez yer aldı.<br />
Cinsiyet eşitliğini<br />
destekleyen şirketlerin<br />
performansını izleyerek<br />
değerlendiren Bloomberg<br />
Cinsiyet Eşitliği Endeksi’ne<br />
(GEI) giren şirketler<br />
belli oldu. AstraZeneca,<br />
kurum içi ve kurum dışı cinsiyet eşitliği faaliyetleri ve<br />
politikasındaki başarısıyla beş kriterde ölçülen endeksteki<br />
380 şirketten biri oldu.<br />
Konuyla ilgili açıklama yapan AstraZeneca Türkiye Ülke<br />
Başkanı Ecz. Serkan Barış, “Bugün AstraZeneca’nın üçüncü<br />
kez <strong>2021</strong> Bloomberg LP Cinsiyet Eşitliği Endeksi’ne dahil<br />
edildiğini duyurmaktan mutluluk duyuyoruz. Cinsiyetle ilgili<br />
kriterlerin gönüllü olarak açıklanması ile oluşturulan bu<br />
endekste yer almak, şirketimizin tüm alanlarında cinsiyet<br />
eşitliğini destekleyen kapsayıcı bir ortamı teşvik etmek için<br />
son yıllarda kaydettiğimiz ilerlemeyi temsil ediyor” diye<br />
konuştu.<br />
Bu yılın endeks sonuçlarını değerlendiren Bloomberg<br />
Sürdürülebilir Finans Çözümleri Küresel Başkanı Patricia<br />
Torres, “İşletmeler günümüzün sanal dünyasında güçlü<br />
kurumsal kültürleri sürdürmek için çabalarken, iş liderleri<br />
önümüzdeki yıllarda cinsiyet eşitliği konusunda ilerleme<br />
kaydetme fırsatına sahip oluyor” diye konuştu.<br />
Serkan Barış, Country President, AstraZeneca Turkey<br />
Esnek çalışma anlayışı pandemide önem kazandı<br />
<strong>2021</strong> endeksi için sağlanan veriler 2019 mali yılına ait olsa<br />
da şirketlerin halihazırda daha esnek çalışma tarzlarını<br />
düşündüklerini gösteriyor. GEI’ye dahil olan şirketlerin<br />
yüzde 87’si çalışanlarına esnek çalışma saatleri sağlarken,<br />
yüzde 85’i de esnek çalışma imkânını tanıyor. Endekste<br />
COVID-19 salgını sırasında esnek çalışma yaklaşımlarının<br />
artan önemine de dikkat çekiliyor.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
32<br />
Number of Hospitals in Turkey Increases,<br />
Private Sector Investments Raises<br />
Türkiye’de Hastane Sayısı Artıyor,<br />
Özel Sektör Yatırımları Yoğunlaşıyor<br />
Kovid-19 salgınıyla birlikte tüm dünyada önemi<br />
daha net anlaşılan sağlık yatırımlarında Türkiye<br />
büyük bir atılım sağladı. TÜİK verilerine göre<br />
Türkiye’deki faal hastane sayısı 1500’ü aşarken<br />
bunların 571’ini özel hastaneler oluşturdu.<br />
Özellikle birçok devlet hastanesinin pandemi<br />
hastanesine dönüşmesiyle rutin hasta yükünü<br />
özel hastanelerin sırtladığını aktaran Özel Etiler<br />
Hastanesi Kurucusu Prof. Dr. Alper Çelik, özel<br />
sektörün yatırımlarıyla ilgili detayları paylaştı.<br />
Turkey made a major breakthrough in health<br />
investments which are more clearly understood<br />
the importance of it together with Covid-19<br />
outbreaks in all the world. According to TurkStat<br />
data, the number of active hospitals in Turkey<br />
are exceeding 1500, the 571 of them are private<br />
hospitals. Stating that private hospitals bear<br />
the routine patient burden, especially with the<br />
transformation of many state hospitals into<br />
pandemic hospitals, Prof. Alper Çelik, Founder<br />
of Private Etiler Hospital, shared details about<br />
private sector investments.<br />
Due to the coronavirus that has affected the whole world<br />
since the first months of 2020, Turkey, like many countries,<br />
made the new arrangements in the health field. In addition<br />
to the newly opened hospitals as part of the fight against<br />
coronavirus, many hospitals have been declared as<br />
pandemic hospitals. Many patients outside of coronavirus<br />
cases and in need of treatment started to receive services<br />
from private hospitals.<br />
Stating that private hospitals support the state by bearing a<br />
very heavy burden in this process, Prof. Alper Çelik, Founder<br />
of Private Etiler Hospital, said, “During the pandemic<br />
process, private hospitals assumed a very important role in<br />
enabling state hospitals to fulfill their responsibilities and<br />
by managing the process well, they also contributed to the<br />
struggle of the state. At this point, we can say that private<br />
hospitals show that they are one of the most important<br />
links in the country’s health system, both with their<br />
capacities and their equipment. We will see the effects of<br />
this once again with the health investments of the private<br />
sector that will increase after the pandemic.”<br />
2020 yılının ilk aylarından bu yana tüm dünyayı etkisi altına<br />
alan koronavirüs nedeniyle pek çok ülke gibi Türkiye de<br />
sağlık alanında yeni düzenlemelere gitti. Koronavirüsle<br />
mücadele kapsamında yeni açılan hastanelere ek olarak<br />
birçok hastane pandemi hastanesi ilan edildi. Koronavirüs<br />
vakaları dışında kalan ve tedaviye ihtiyaç duyan pek çok<br />
hasta ise özel hastanelerden hizmet almaya başladı.<br />
Bu süreçte özel hastanelerin oldukça ağır bir yükü<br />
sırtlayarak devlete destek olduğunu belirten Özel Etiler<br />
Hastanesi Kurucusu Prof. Dr. Alper Çelik, “Pandemi<br />
sürecinde özel hastaneler, devlet hastanelerinin kendilerine<br />
yüklenen sorumluluğu yerine getirebilmelerinde oldukça<br />
önemli bir görev üstlendi ve süreci iyi yöneterek devletin<br />
mücadelesine de ayrıca katkı sundu. Bu noktada özel<br />
hastanelerin gerek kapasiteleri gerek donanımlarıyla<br />
ülkenin sağlık sistemindeki en önemli halkalardan biri<br />
olduğunu gösterdiğini söyleyebiliriz. Bunun etkilerini ise<br />
özel sektörün pandemi sonrasında artacak sağlık yatırımları<br />
ile bir kez daha göreceğiz.” dedi.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
33<br />
”By paving the way for cooperation with the<br />
private sector, we can catch the OECD average”<br />
Reminding that according to data released by Health<br />
Minister Fahrettin Koca, the total number of doctors in<br />
Turkey are 164,594 and the total number of nurses are<br />
198,465 by 2020, Prof. Alper Çelik, Founder of Private Etiler<br />
Hospital, “On the other hand, it is remarkable that the<br />
number of patients per doctor is 498.2 and the number of<br />
patients per nurse is 431.2. In OECD countries, the average<br />
number of patients per doctor is 341.3 and the number of<br />
patients per nurse is 102, which once again reveals how<br />
heavy the burden of doctors and nurses in our country<br />
is. However, considering 61.4% of the doctors work in<br />
the Ministry of Health, 20.4% in universities and 18.2% in<br />
the private sector, we can catch OECD averages with the<br />
continuation of the cooperation of the state and private<br />
sector and the continuation of investments in Turkey.”<br />
“We must show our success in intensive care in<br />
the number of hospitals per person”<br />
Indicating that Turkey passes a test in terms of capacity and<br />
intensive care equipment especially during the pandemic<br />
process, Prof. Alper Çelik, said, “In the data announced<br />
by the Minister of Health on intensive care capacities in<br />
March 2020, Turkey has a total capacity of 25 thousand 466<br />
adult intensive care units, 13 thousand 211 of which are at<br />
advanced level in the public and private sectors together. It<br />
is very valuable that we are in front of the USA, Italy, South<br />
Korea and England in terms of the number of intensive care<br />
beds. As Private Etiler Hospital, we doubled the number<br />
of intensive care beds with the pandemic. Looking at the<br />
numbers on the basis of hospitals, according to the current<br />
data of the OECD, South Korea comes first with 77.55<br />
hospitals per 1 million people. Japan with 66.39 and France<br />
with 45.55 follow South Korea. Turkey ranks 23rd among<br />
31 countries with 19 hospitals per 1 million people. At<br />
this point, it is of great importance that we can show our<br />
success in intensive care in the number of hospitals per<br />
person.”<br />
”Our aim is to make healthcare services<br />
accessible to everyone”<br />
Declaring that Turkey has made many breakthroughs<br />
to be a model to the world in the health sector and<br />
that cooperation should increase in order to take these<br />
breakthroughs further, Prof. Alper Çelik, said, “As Private<br />
Etiler Hospital, we support new breakthroughs in the<br />
field of health and strive to participate in all kinds of<br />
cooperation that will enable us to use our facilities in<br />
the best way. However, unfortunately, we see that the<br />
perception of private hospitals in the society is associated<br />
with high treatment budgets. Our aim is to break this<br />
perception and to make well-equipped healthcare services<br />
accessible to everyone.”<br />
“Özel sektör ile işbirliklerinin önünü açarak OECD<br />
ortalamasına yaklaşabiliriz”<br />
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıkladığı verilere göre 2020<br />
itibarıyla Türkiye’de toplam doktor sayısının 164.594, toplam<br />
hemşire sayısı ise 198.465 olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Alper<br />
Çelik, “Öte yandan doktor başına düşen hasta sayısının 498,2,<br />
hemşire başına düşen hasta sayısının ise 431,2 olması dikkat<br />
çekiyor. OECD ülkelerinde bakıldığında ise doktor başına<br />
düşen hasta sayısının ortalama 341,3 ve hemşire başına<br />
düşen hasta sayısının ortalama 102 olması, ülkemizdeki<br />
doktor ve hemşirelerin yükünün ne denli ağır olduğunu<br />
bir kez daha ortaya koyuyor. Bununla birlikte, doktorların<br />
%61,4’ü Sağlık Bakanlığı’nda, %20,4’ü üniversitelerde ve<br />
%18,2’si özel sektörde çalışıyor. Türkiye’deki faal hastane<br />
sayısı 1500’ü aşarken bunların 571’ini özel hastanelerin<br />
oluşturduğu göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’de<br />
devlet ve özel sektörün işbirliğinin sürmesi ve yatırımların<br />
devam etmesiyle ile bizler de OECD ortalamalarına<br />
yaklaşabiliriz.” diye konuştu.<br />
“Yoğun bakımdaki başarımızı kişi başına düşen<br />
hastane sayısında da göstermeliyiz”<br />
Özellikle pandemi sürecinde Türkiye’nin yoğun bakım<br />
kapasitesi ve donanımı bakımından başarılı bir sınav verdiğine<br />
değinen Prof. Dr. Alper Çelik, “Sağlık Bakanı’nın Mart 2020’de<br />
yoğun bakım kapasitelerine ilişkin açıkladığı verilerde<br />
ise Türkiye’de kamu ve özel sektör birlikte 13 bin 211’i<br />
ileri düzeyde olmak üzere toplam 25 bin 466 erişkin yoğun<br />
bakım kapasitesi bulunduğu görülüyor. Yoğun bakım yatak<br />
sayısına göre ABD, İtalya, Güney Kore ve İngiltere’nin önünde<br />
yer almamız oldukça kıymetli. Biz de Özel Etiler Hastanesi<br />
olarak, pandemiyle birlikte yoğun bakım yatak sayımızı 2<br />
katına çıkardık. Rakamlara hastane bazında bakıldığında ise<br />
OECD’nin güncel verilerine göre 1 milyon kişi başına düşen<br />
hastane sayısında birinci sırada 77,55 ile Güney Kore geliyor.<br />
Güney Kore’yi 66,39 ile Japonya ve 45,55 ile Fransa takip<br />
ediyor. Türkiye ise 1 milyon kişi başına düşen 19 hastanesiyle<br />
31 ülke arasında 23. sırada yer alıyor. Bu noktada yoğun<br />
bakımdaki başarımızı kişi başına düşen hastane sayılarında<br />
gösterebilmemiz büyük önem taşıyor.” dedi.<br />
“Amacımız sağlık hizmetlerini herkes için<br />
erişilebilir kılmak”<br />
Türkiye’nin sağlık sektöründe dünyaya örnek olacak pek çok<br />
atılım yaptığını ve bu atılımları daha ileri boyutlara taşımak<br />
için işbirliklerinin artması gerektiğini de belirten Prof. Dr.<br />
Alper Çelik, “Özel Etiler Hastanesi olarak sağlık alanında<br />
yapılacak yeni atılımları destekliyor, imkanlarımızı en iyi<br />
şekilde kullanmamızı sağlayacak her türlü işbirliğine katılım<br />
sağlamaya gayret ediyoruz. Ancak ne yazık ki toplumda özel<br />
hastane algısının yüksek tedavi bütçeleriyle özdeşleştiğini<br />
görüyoruz. Amacımız, bu algıyı kırmak ve donanımlı sağlık<br />
hizmetlerini herkes için erişilebilir kılmak.” ifadelerini<br />
kullandı.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
34<br />
Meaningful Representation at G20 Meeting<br />
G20 Toplantısında Anlamlı Temsil<br />
Mr Erol Kiresepi, International Organisation of<br />
Employers (IOE) President since 2017, Chairman of<br />
Board of Directors of Santa Farma İlaç and Deputy<br />
President of Chemicals, Petroleum, Rubber and<br />
Plastics Industy Employers’ Association of Turkey<br />
(KIPLAS), represented the global employers at the<br />
Employment Working Group meeting which was<br />
organized through video conferencing method G20<br />
<strong>2021</strong> Italian Presidency on <strong>February</strong> 15-17, <strong>2021</strong>.<br />
Two agenda items were discussed at the meeting with the<br />
participation of ministries of labour and economy from<br />
G20 member states, international organisations including<br />
International Labour Organisation (ILO) and the World Bank,<br />
and B20 and L20 representatives acting for global employees’<br />
and employers’ associations. In that respect, G20-level activities<br />
conducted for ‘reducing the gap in participation rates between<br />
male and female employees below 25 per cent by 2025’ in line<br />
with ‘2014 Brisbane Leaders’ Communiqué’and the efforts<br />
made for increasing the permanence and effectiveness of social<br />
protection systems were analysed at global level.<br />
“Social protection is an effective tool”<br />
Having participated as the representative of B20, Mr Erol<br />
Kiresepi made a speech about social protection systems on<br />
<strong>February</strong> 16, <strong>2021</strong> in which he underlined that social protection<br />
is an effective tool especially for resolving the humanitarian<br />
challenges arising from COVID-19, it is critical to implement<br />
the recommendations adopted by G20 urgently, and IOE has<br />
launched an initiative to provide support to businesses and<br />
employees involved in pret-a-porter supply chain and known to<br />
be affected negatively from the pandemic along with a number<br />
of stakeholders such as ITUC andIndustriALLin coordination<br />
with ILO with a view to helping the industry overcome the crisis.<br />
Mr Kiresepi noted that the development of social protection<br />
systems should be addressed in combination with the policies<br />
to combat informal economy and it is critical to avoid taking any<br />
action that might be detrimental to formal employment.<br />
“ILO Recommendation no. 202should be<br />
implemented”<br />
Mr Kiresepi noted that adapting social protection systems to<br />
the new realitymay be possible only through developing private<br />
sector oriented social security tools, new financing models and<br />
new social protection systems for a number of clusters such as<br />
freelancers and said:<br />
“In the upcoming period, social protection systems should<br />
assume new functions in terms of development of skills<br />
and increasing employability. Faced with challenges to<br />
meet ever changing skill needs, governments fail to take<br />
prompt action as necessary but we will be able to address<br />
the problems very swiftly if social parties are engaged in the<br />
management of the process. ILO Recommendation no. 202<br />
should be implementedas a framework that is accepted by the<br />
representatives of employees, employers and governments in<br />
relation to social protection systems.”<br />
Uluslararası İşverenler Teşkilatı’nın (IOE) 2017’den<br />
beri Başkanı olan, Santa Farma İlaç Yönetim Kurulu<br />
Başkanı ve Türkiye Kimya Petrol Lastik ve Plastik<br />
Sanayi İşverenleri Sendikası (KİPLAS) Başkan Vekili<br />
Erol Kiresepi, G20 <strong>2021</strong> İtalya Dönem Başkanlığı<br />
çerçevesinde, 15-17 Şubat <strong>2021</strong> tarihlerinde video<br />
konferans yöntemiyle gerçekleştirilen, İstihdam<br />
Çalışma Grubu toplantısına dünya işverenlerini<br />
temsilen katıldı.<br />
G20 ülkelerinden çalışma ve ekonomi bakanlıkları,<br />
Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO), Dünya Bankası gibi<br />
uluslararası kuruluşlar ile küresel düzeydeki işçi ve işveren<br />
kuruluşları olarak B20 ve L20 temsilcilerinin katıldığı<br />
toplantıda, iki ana gündem maddesi değerlendirildi. Bu<br />
kapsamda ‘2014 Brisbane Liderler Deklarasyonu’nda belirtilen<br />
‘2025 yılına kadar erkek ve kadın çalışanlar arasında katılım<br />
oranı farkının yüzde 25’in altına indirilmesi’ hedefine yönelik<br />
G20 faaliyetleri ile sosyal koruma sistemlerinin dayanıklılığının<br />
ve etkinliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar küresel çapta<br />
analiz edildi.<br />
“Sosyal koruma etkili bir araç”<br />
Çalışma Grubu’na B20 temsilcisi olarak katılan Erol Kiresepi,<br />
sosyal koruma sistemlerine ilişkin olarak 16 Şubat <strong>2021</strong><br />
tarihinde yaptığı konuşmada, sosyal korumanın özellikle<br />
COVID-19 nedeniyle yaşadığımız insani sorunların çözümünde<br />
etkili bir araç olduğunu, konuya yönelik G20 tarafından<br />
alınan tavsiye kararlarının acilen uygulanmasına ihtiyaç<br />
duyulduğunu, IOE’nin özellikle yaşanan krizi aşmak üzere<br />
ILO’nun koordinasyonunda ITUC, IndustriALL gibi paydaşlar ile<br />
birlikte, hazır giyim tedarik zincirinde olup pandemi sürecinden<br />
olumsuz etkilenen ülkelerdeki işletmelere ve işçilere destek<br />
sağlamak için bir girişim başlattığını vurguladı. Kiresepi,<br />
sosyal koruma sistemlerinin gelişmesinin, kayıt dışı ekonomi<br />
ile mücadele politikaları ile birlikte ele alınması gerektiğini,<br />
özellikle kayıtlı istihdama zarar verecek kararlardan<br />
kaçınılmasının elzem olduğunu belirtti.<br />
“202 sayılı ILO Tavsiye Kararı’nın uygulanmasını<br />
bekliyoruz”<br />
Sosyal koruma sistemlerinin yeni gerçekliğe uyum<br />
sağlamasının, özel sektör ağırlıklı sosyal güvenlik araçları<br />
ve yeni finansman modelleri, bağımsız çalışanlar gibi bazı<br />
kesimlere yönelik yeni sosyal koruma sistemleri geliştirilmesi<br />
ile mümkün olabileceğine vurgu yapan Kiresepi, sözlerini şöyle<br />
sürdürdü:<br />
“Yeni dönemde sosyal koruma sistemlerinin beceri gelişimi<br />
ve istihdam edilebilirliği artırma noktasında da fonksiyon<br />
üstlenmesi gerekiyor. Sürekli değişen beceri ihtiyaçlarının<br />
karşılanması noktasında devletler, yeterince hızlı hareket<br />
edemiyor; ancak sosyal tarafların sürecin yönetimine daha<br />
fazla dahil edilmesi durumunda soruna çok hızlı şekilde<br />
eğilmek mümkün olacak. Sosyal koruma sistemleri konusunda<br />
küresel ölçekte işçi, işveren ve hükümet temsilcilerinin<br />
uzlaştığı bir çerçeve olarak, 202 sayılı ILO Tavsiye Kararı’nın<br />
uygulanmasını bekliyoruz.”<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
36<br />
More than 200 Thousand People are<br />
Diagnosed Cancer Annually in Turkey<br />
Türkiye’de Her Yıl 200 Binden Fazla Kişi Kanser Tanısı Alıyor<br />
4 Şubat Dünya Kanser Günü. Dünya Kanserle<br />
Mücadele Örgütü - UICC tarafından belirlenen<br />
bu günde tüm dünyada kanserin tanı ve tedavisi<br />
ile ilgili dernek, kurum ve kuruluşlar, sağlık<br />
yöneticileri ve hasta örgütleri tarafından toplumu<br />
kanser konusunda bilinçlendirmek ve farkındalık<br />
yaratmak için çeşitli etkinlikler düzenleniyor.<br />
Prof. Yavuz Anacak, President of Turkish<br />
Radiation Oncology Association<br />
<strong>February</strong> 4th is World Cancer Day. On this<br />
day led by the Union for International Cancer<br />
Control (UICC), various activities are organized<br />
by associations, institutions and organizations,<br />
health administrators and patient organizations<br />
related to the diagnosis and treatment of cancer<br />
to raise worldwide attention and raise awareness<br />
of the society on cancer.<br />
Prof. Yavuz Anacak, President of Turkish Radiation<br />
Oncology Association, pointed out that 18 million people<br />
in the world are diagnosed with cancer every year and that<br />
nearly 10 million people die each year due to cancer.<br />
Anacak said, “Cancer ranks second among all causes of<br />
death after deaths due to cardiovascular diseases. Cancer,<br />
once known as a disease of rich countries, has now become<br />
an important health problem for all countries of the world.<br />
70% of cancers in the world occur in developing countries<br />
and the vast majority of deaths from cancer due to<br />
inadequacies in health systems and socioeconomic reasons<br />
are also seen in these countries. In addition to the diseases<br />
and deaths caused by cancer, it also imposes a significant<br />
cost on the world economy. It is calculated that the budget<br />
spent for screening, diagnosis and treatment of cancer<br />
in the world is 1.16 trillion dollars annually. Although a<br />
great part of this cost is used for the treatment of cancer,<br />
contrary to the popular belief, cancer is a preventable and<br />
treatable disease. One third of cancers can be prevented if<br />
Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Yavuz<br />
Anacak, Dünya Kanser Günü nedeniyle yaptığı açıklamada,<br />
her yıl dünyada 18 milyon kişinin kanser tanısı aldığını<br />
ve yine her yıl 10 milyona yakın kişinin kanser nedeniyle<br />
yaşamını kaybettiğine dikkat çekti.<br />
Anacak, “Kanser tüm ölüm nedenleri arasında<br />
kardiyovasküler hastalıklara bağlı ölümlerin ardından<br />
ikinci sırada yer almaktadır. Bir zamanlar zengin ülkelerin<br />
hastalığı olarak bilinen kanser artık tüm dünya ülkeleri<br />
için önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Dünyadaki<br />
kanserlerin %70’i gelişmekte olan ülkelerde ortaya<br />
çıkmakta ve sağlık sistemlerindeki yetersizlikler ve<br />
sosyoekonomik nedenlerle kanserden ölümlerin çok büyük<br />
çoğunluğu da bu ülkelerde görülmektedir. Kanser neden<br />
olduğu hastalık ve ölümlerin yanı sıra dünya ekonomisine<br />
de önemli bir maliyet yüklemektedir. Dünyada kanserin<br />
tarama, tanı ve tedavisi için harcanan bütçenin yıllık 1.16<br />
trilyon dolar olduğu hesaplanmaktadır. Bu maliyetin çok<br />
büyük kısmı kanserin tedavisi için kullanılmakla beraber<br />
toplumdaki yaygın kanının aksine kanser önlenebilir ve<br />
tedavi edilebilir bir hastalıktır. Gerekli önlemler alındığında<br />
kanserlerin üçte biri önlenebilir. Kanserin önlenmesi, tanısı<br />
ve tedavisi için ayrılan kaynaklar iyi kullanılırsa her yıl 3.7<br />
milyon ölümün önüne geçilebilir ve kanserin neden olduğu<br />
ekonomik kayıplar da aşağıya çekilebilir. Bunun da yolu<br />
öncelikle sağlıklı beslenme ve sağlıklı bir yaşam ortamı,<br />
erken tanı ve başarısı kanıtlanmış uygun tıbbi tedaviden<br />
geçmektedir.” dedi.<br />
“Obezite önemli bir risk faktörü”<br />
Türkiye’de her yıl yaklaşık 210 bin kişiye kanser tanısı<br />
konduğunu ve maalesef 116 bin yurttaşımızın kanser<br />
nedeniyle yaşamını yitirdiğini belirten Anacak, şöyle<br />
devam etti: “Sigara, alkol kullanımı, çevresel kirleticiler,<br />
beslenme gibi faktörler dünyada olduğu gibi Türkiye’de de<br />
kansere yol açan önemli nedenlerdir. Tütün, tütün ürünleri<br />
ve alkol kullanımında son yıllarda devletin uyguladığı<br />
yüksek vergiler, kapalı ve toplu yaşam mekanlarında tütün<br />
ürünleri kullanımın yasaklanması olumlu adımlardır,<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
37<br />
necessary precautions are taken. If the resources allocated<br />
for cancer prevention, diagnosis and treatment are used<br />
well, 3.7 million deaths can be avoided each year and the<br />
economic losses caused by cancer can be reduced. The way<br />
to achieve this is primarily through a healthy diet and a<br />
healthy living environment, early diagnosis and appropriate<br />
medical treatment with proven success.”<br />
“Obesity is an important risk factor”<br />
Indicating that approximately 210 thousand people<br />
are diagnosed with cancer each year in Turkey and<br />
unfortunately, 116 thousand of our citizens die due<br />
to cancer, Anacak continued, “Smoking, alcohol use,<br />
environmental pollutants, nutrition as factors that lead<br />
to cancer in Turkey as well as in the world are important<br />
reasons. The high taxes imposed by the state in recent<br />
years on tobacco, tobacco products and alcohol use, and<br />
the prohibition of tobacco products in indoor and public<br />
living spaces are positive steps, but the fight against<br />
industrial pollutants is not enough yet. In the past 20 years<br />
in Turkish society, obesity has become a major problem not<br />
only cancer, cardiovascular diseases, is one of many forever<br />
and orthopedic disorders medical problems, the main cause<br />
and the fight against obesity must be at the forefront of<br />
Turkey’s health agenda.”<br />
“Cancer patients have higher risk of severe<br />
Covid-19 infection”<br />
Stating that this year World Cancer Day was spent under<br />
the shadow of the Covid-19 pandemic, Prof. Yavuz Anacak<br />
said, “It was understood in a short time that the Covid-19<br />
virus, which emerged in the last year and threatened<br />
the health of the whole society, puts cancer patients at<br />
risk more than any other society segment. Under travel<br />
restrictions and curfews, cancer patients have to travel<br />
repeatedly and go to health institutions for examination<br />
and treatment. Close contact with healthcare professionals<br />
and other patients during diagnostic interventional<br />
procedures, surgery for treatment, radiotherapy and<br />
chemotherapy also puts cancer patients at risk against<br />
Covid-19 infection. Patients who have the chance to<br />
become infected with Covid-19 are also struggling with<br />
cancer while trying to overcome Covid-19. The general<br />
moodiness caused by cancer and weakening of immunity,<br />
severe surgical operations, radiotherapy and chemotherapy<br />
processes also make cancer patients diagnosed with<br />
Covid-19 difficult. Mortality rates due to Covid-19 in cancer<br />
patients are higher than all other groups. Cancer patients<br />
who are in the highest risk group for Covid-19 must have<br />
priority in the vaccination schedule.<br />
On World Cancer Day, we reiterate our call to the<br />
authorities to prioritize cancer patients in the vaccination<br />
calendar. Turkish Radiation Oncology Association is at<br />
the forefront of the fight against cancer and is ready to<br />
play its part in cancer prevention, early diagnosis and<br />
cancer treatment; it calls health authorities and healthcare<br />
professionals and all our people to fight cancer together.”<br />
ancak endüstriyel kirleticiler ile mücadele henüz yeterli<br />
değildir. Özellikle son 20 yılda Türk toplumunda önemli<br />
bir sorun haline gelen obezite ise sadece kanser değil<br />
kardiyovasküler hastalıklardan, ortopedik bozukluklara dek<br />
pek çok tıbbi sorunun ana nedenlerinden birisidir ve obezite<br />
ile mücadele Türkiye’nin sağlık gündeminde ön planda<br />
olmalıdır.”<br />
“Kanser hastaları Covid 19’a karşı daha fazla risk<br />
altında”<br />
Bu yıl Dünya Kanser Günü’nü COVID-19 pandemisinin<br />
gölgesinde geçirildiğini belirten Prof. Dr. Yavuz Anacak,<br />
“Son bir yılda ortaya çıkan ve tüm toplumun sağlığını tehdit<br />
eden COVID-19 virüsünün kanserli hastaları diğer tüm<br />
toplum kesimlerinden daha fazla risk altına soktuğu kısa<br />
sürede anlaşıldı. Seyahat kısıtlamalarının ve sokağa çıkma<br />
yasaklarının altında kanser hastaları tetkik ve tedavi için<br />
defalarca seyahat etmek ve sağlık kuruluşlarına gitmek<br />
zorundadırlar. Tanıya yönelik girişimsel işlemler, tedavi için<br />
cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi uygulamaları sırasında<br />
sağlık personeli ve diğer hastalar ile yakın temas da kanser<br />
hastalarını COVID-19 enfeksiyonuna karşı riskli hale<br />
getirmektedir. COVID-19 ile bulaşma şansızlığını yaşayan<br />
hastalar da bir yandan kanser ile mücadele ederken öte<br />
yandan COVID-19’u atlatmaya çalışıyorlar. Kanserin yol<br />
açtığı genel düşkünlük hali ve bağışıklığın zayıflaması, ağır<br />
cerrahi operasyonlar, radyoterapi ve kemoterapi süreçleri<br />
de COVID-19 tanısı almış kanser hastalarını zorlamaktadır.<br />
Kanser hastalarında COVID-19’a bağlı ölüm oranları diğer<br />
tüm gruplardan daha yüksektir. COVID-19 için en yüksek<br />
riskli grupta olan kanser hastalarının aşılama takviminde<br />
öncelikli olması zorunludur. Dünya Kanser Günü’nde<br />
yetkililere kanser hastalarına aşılama takviminde öncelik<br />
verilmesi çağrımızı yineliyoruz. Türk Radyasyon Onkolojisi<br />
Derneği kansere karşı mücadelede en ön saflarda yer<br />
alarak kanserden korunma, erken tanı ve kanser tedavisi<br />
konusunda üzerine düşen görevleri yapmaya hazırdır; sağlık<br />
yetkililerini ve sağlık çalışanlarını ve tüm halkımızı kansere<br />
karşı birlikte mücadeleye çağırmaktadır.” diye belirtti.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
38<br />
Chiesi, One of the World’s Leading Pharmaceutical Companies, was<br />
Named a Top Employer in Turkey and Europe in <strong>2021</strong>!<br />
Dünyanın Önde Gelen İlaç Şirketlerinden Chiesi,<br />
Türkiye’de ve Avrupa’da <strong>2021</strong>’de de En İyi İşverenler Arasında!<br />
The Top Employers Institute has officially<br />
announced the Best Employers for <strong>2021</strong>. With<br />
the assessment made by the Institute, Chiesi<br />
Turkey was once again deemed worthy of “Best<br />
Employer” certificate in <strong>2021</strong>.<br />
Expressing his feelings, Umut Meriç, General Manager,<br />
Chiesi Turkey, said, “Chiesi is a well-established and reliable<br />
company with 86 years’ experience in the pharmaceutical<br />
sector, we have been operating in Turkey for 14 years. We<br />
are proud to announce<br />
Chiesi Turkey confirmed once again Turkey’s Best<br />
Employers in <strong>2021</strong>. Starting from the candidacy process, we<br />
believe our approach that prioritizes trust, transparency,<br />
inclusion, diversity, sustainability, value generation and the<br />
development of both individuals and company potential at<br />
every stage of employee experience in Chiesi, our unique<br />
corporate culture that puts people at the center and the<br />
efforts of each employee to keep this culture alive got us to<br />
receive Turkey’s Best Employers award.”<br />
Top Employers Institute is the global authority on<br />
recognising excellence in people practices with the<br />
compliance of HR processes, policies and practices that<br />
global employers have offered for their employees for<br />
years, with hundreds of criteria.<br />
Top Employer Enstitüsü, <strong>2021</strong> yılı için En İyi<br />
İşverenlerini resmen duyurdu. Enstitü’nün <strong>2021</strong><br />
yılında yaptığı değerlendirme ile Chiesi Türkiye,<br />
bir kez daha “En İyi İşveren” sertifikasına layık<br />
görüldü.<br />
Chiesi Türkiye Genel Müdürü Umut Meriç duygularını şu<br />
şekilde ifade etti: “Chiesi 86 yıllık köklü ve güvenilir bir<br />
kurum, 14 senedir Türkiye’de de faaliyet gösteriyoruz.<br />
Chiesi Türkiye’nin, <strong>2021</strong> yılında bir kez daha Türkiye’nin<br />
En İyi İşvereni olarak onaylandığını duyurmaktan gurur<br />
duyuyoruz. Henüz adaylık sürecinden başlayarak Chiesi’de<br />
çalışan deneyiminin her aşamasında güven, şeffaflık,<br />
kapsayıcılık, çeşitlilik, sürdürülebilirlik, değer üretme<br />
ve hem içindeki bireylerin hem de şirket potansiyelinin<br />
gelişimini önceliklendiren yaklaşımımızın, merkezine insanı<br />
alan özgün kurum kültürümüzün ve her bir çalışanımızın<br />
bu kültürü canlı tutma çabalarının bizleri Türkiye’nin En İyi<br />
İşvereni seviyesine taşıdığına inanıyoruz.”<br />
Global ve bağımsız araştırma şirketi Top Employers<br />
Enstitüsü, yıllardır dünyadaki global işverenlerin çalışanları<br />
için sunduğu İK süreç, politika ve uygulamalarının<br />
uluslararası standartlara uygunluğunu yüzlerce kriterle<br />
değerlendiriyor.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
39<br />
“We are again your best employer, because our<br />
most valuable asset is our colleagues”<br />
Mari Bengi, Human Resources Director, Chiesi aiming for<br />
happier employees with sustainable human resources<br />
policies implemented for the professional and personal<br />
development of its employees with its innovative practices<br />
and company culture, said about right for this success of<br />
Chiesi Turkey, “We have once again registered as one of<br />
Turkey’s best employers as a result of the Top Employers<br />
<strong>2021</strong> assessment with the conditions provided by<br />
companies to their employees, HR policies and practices<br />
for employee happiness. We have a structure that<br />
differentiates itself with its unique corporate culture, its<br />
sustainability notion and its values intertwined with it, and<br />
that values people at the highest level. We are a company<br />
“Biz yine en iyi işvereniz, çünkü en değerli<br />
varlığımız çalışma arkadaşlarımız”<br />
Çalışanlarının profesyonel ve kişisel gelişimi için<br />
gerçekleştirdiği sürdürülebilir insan kaynakları<br />
politikalarıyla yenilikçi uygulamaları ve oluşturduğu<br />
şirket kültürüyle daha mutlu çalışanları hedefleyen Chiesi<br />
Türkiye’nin bu haklı başarısı için İnsan Kaynakları Direktörü<br />
Mari Bengi şunları söyledi: “Şirketlerin çalışanlarına<br />
sağladığı koşulların, çalışan mutluluğuna yönelik İK<br />
politika ve uygulamalarının denetlendiği Top Employers<br />
<strong>2021</strong> değerlendirmesi sonucunda Türkiye’nin en iyi<br />
işverenlerinden olduğumuzu bir kez daha tescillemiş olduk.<br />
Kendine özgü şirket kültürüyle, sürdürülebilirlik nosyonuyla<br />
ile içiçe geçmiş değerleriyle ayrışan, insana en yüksek<br />
düzeyde değer veren bir yapımız var.<br />
Umut Meriç, General Manager, Chiesi Turkey<br />
Mari Bengi, Human Resources Director, Chiesi<br />
where everyone is very accessible, touching people, and<br />
where open communication is made easily with all levels.<br />
Our focus is on whether we are giving value to people, we<br />
have built our relationship based on trust and transparency<br />
with our employees, it made us one of the top employers<br />
in Turkey in <strong>2021</strong>. Despite this difficult year we lived due to<br />
the pandemic that shook the whole world, as Chiesi Turkey,<br />
we have received the Best Employers certificate together,<br />
we are all proud of this.<br />
In the following days, we will continue to generate value<br />
and increase employee happiness with our sustainable<br />
and innovative human resources practices and our work<br />
environment based on trust.”<br />
Herkesin çok ulaşılabilir olduğu, insana dokunan, tüm<br />
kademelerle açık iletişimin rahatlıkla yapıldığı bir kurumuz.<br />
Odağımızda insana değer veriyor olmamız, çalışanlarımızla<br />
kurduğumuz güvene ve şeffaflığa dayalı ilişkilerimiz, bizi<br />
<strong>2021</strong>’de de Türkiye’nin de en iyi işverenlerinden biri yaptı.<br />
Tüm dünyayı sarsan pandemi nedeniyle yaşadığımız bu<br />
zorlu yıla rağmen Chiesi Türkiye olarak En İyi İşveren<br />
sertifikasını hep birlikte aldık, bu gurur hepimizin.<br />
Bundan sonraki günlerde de gerçekleştireceğimiz<br />
sürdürülebilir ve yenilikçi insan kaynakları<br />
uygulamalarımızla ve güvene dayalı çalışma ortamımızla<br />
değer üretmeyi ve çalışan mutluluğunu artırmayı<br />
sürdüreceğiz.”<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
42<br />
Mehmet Ali Kekeç has been Appointed as Head of<br />
Marketing & Launch Excellence at AstraZeneca Turkey<br />
Mehmet Ali Kekeç, AstraZeneca Türkiye<br />
Pazarlama & Lansman Mükemmellik Müdürü Oldu<br />
Mehmet Ali Kekeç, Head of Marketing & Launch<br />
Excellence, AstraZeneca Turkey<br />
Kekeç, who started his career in AstraZeneca Sales<br />
Marketing Support Services Department in the Congress<br />
and Meeting function in 2006, begun to work in the<br />
Marketing Department in 2012 after working in different<br />
roles in this field. Between 2012 and 2018, he worked in<br />
the Marketing Department as a Junior Product Manager,<br />
Product Manager and Senior Product Manager, respectively,<br />
in two different treatment areas, Gastrointestinal and<br />
Cardiovascular. Kekeç, who also served as MEA Ambassador<br />
in the “African Healthy Hearts” Project in Kenya in 2017,<br />
was serving as Metabolism Group Regional Director at<br />
AstraZeneca Turkey since 2018.<br />
Mehmet Ali Kekeç will continue his career as Head of<br />
Marketing & Launch Excellence at AstraZeneca Turkey.<br />
Kariyerine 2006 yılında AstraZeneca Satış Pazarlama Destek<br />
Hizmetleri Departmanı’nda Kongre - Toplantı bölümünde<br />
başlayan Kekeç, bu alanda farklı rollerde görev almasının<br />
ardından 2012 yılında Pazarlama Departmanında çalışmaya<br />
başladı. 2012-2018 yılları arasında Pazarlama Bölümü’nde,<br />
Gastrointestinal ve Kardiyovasküler olmak üzere farklı<br />
iki tedavi alanında, sırasıyla Junior Ürün Yöneticisi, Ürün<br />
Yöneticisi ve Kıdemli Ürün Yöneticisi olarak çalıştı. 2017<br />
yılında Kenya’da “Afrika Sağlıklı Kalpler” Projesinde MEA<br />
Elçisi olarak geçici görevde de bulunan Kekeç, 2018 yılından<br />
bu yana AstraZeneca Türkiye Metabolizma Grubu Bölge<br />
Müdürü olarak görev yapıyordu.<br />
Mehmet Ali Kekeç bundan sonraki kariyerine AstraZeneca<br />
Türkiye Pazarlama & Lansman Mükemmellik Müdürü<br />
olarak devam edecek.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
44<br />
Top Employer Award to<br />
GSK Turkey<br />
GSK Türkiye’ye<br />
‘En İyi İşveren’ Ödülü<br />
Burcu Kuyucu, GSK Turkey<br />
Human Resources Director<br />
Working for health wellbeing at every moment<br />
of life, GSK Turkey has received Top Employer<br />
award due to successful Human Resources<br />
practices in the award ceremony held every year<br />
internationally by the Top Employers Institute.<br />
GSK Turkey has added a new one to the awards it was<br />
granted as a result of its successful HR practices. The<br />
company received the Top Employer award this year in<br />
the organization held internationally by the Top Employer<br />
Institute, an independent global research company. Top<br />
Employer award is given to companies successfully carrying<br />
out HR practices that comply with international excellence<br />
standards through assessments made in 10 different<br />
categories under more than 600 topic titles.<br />
“We design and carry out modern and employeefriendly<br />
practices together”<br />
GSK Turkey Human Resources Director, Burcu Kuyucu<br />
stated it is honorary that the wide-ranging possibilities,<br />
offered by GSK Turkey to employees as a modern employer,<br />
have been approved by this prestigious global organization,<br />
and added: “Serving for public health is a source of pride,<br />
but it also brings along a great responsibility. Well aware<br />
of this responsibility, GSK Turkey employees say “I am in<br />
for working for health and wellbeing at every moment of<br />
life”. With the implementations we put into practice, we<br />
work so as to make our employees and their families feel<br />
that we stand by them during the most precious moments<br />
of life. In our workplace, we focus on creating a culture<br />
where all GSK employees can express themselves as they<br />
are, feel good while working, and develop themselves to<br />
improvements in their career and be ready for tomorrow.<br />
And we apply all these while receiving employee feedback<br />
on the company’s roadmap, and putting innovation into<br />
practice together. This certificate is of great importance<br />
as it implies GSK Turkey’s modern and employee-friendly<br />
HR implementations. We will continue to develop and<br />
implement HR strategies that make difference to sustain<br />
our success and happiness of our employees.”<br />
GSK Turkey was also deemed worthy of award four times<br />
successively in the “Top Employers of Turkey” research<br />
carried out by the Great Place to Work Institute.<br />
Hayatın ‘her anında iyilik, sağlık’ için çalışan GSK<br />
Türkiye, İnsan Kaynakları alanındaki başarılı<br />
uygulamaları ile her yıl uluslararası çapta Top<br />
Employers Institute tarafından düzenlenen ödül<br />
töreninde ‘En İyi İşveren (Top Employer)’ ödülüne<br />
lâyık görüldü.<br />
GSK Türkiye, İK alanındaki başarılı uygulamaları<br />
neticesinde aldığı ödüllere bir yenisini daha ekledi.<br />
Şirket, global bağımsız araştırma şirketi Top Employers<br />
Institute tarafından her yıl uluslararası çapta<br />
düzenlenen organizasyonda bu yıl ‘En İyi İşveren (Top<br />
Employer)’ ödülünü aldı. ‘En İyi İşveren’ ödülü, 10 ayrı<br />
kategoride 600’den fazla konu başlığı üzerinden yapılan<br />
değerlendirmelerin sonucunda, uluslararası mükemmeliyet<br />
standartlarına uygun İK uygulamalarını başarıyla hayata<br />
geçiren şirketlere veriliyor.<br />
“Modern ve çalışan dostu uygulamalarımızı<br />
birlikte tasarlıyor ve hayata geçiriyoruz”<br />
GSK Türkiye’nin modern işveren markası kimliğiyle<br />
çalışanlarına geniş kapsamda sunduğu olanakların,<br />
prestijli ve gobal çapta bir organizasyon tarafından da<br />
onaylanmasının gurur verici olduğunu belirten GSK<br />
Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Burcu Kuyucu;<br />
“Toplum sağlığına fayda sunmak bir gurur kaynağı olduğu<br />
gibi büyük bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Bu<br />
sorumluluğun bilinciyle hayatın ‘her anında iyilik, sağlık’<br />
için çalışmaya ‘Ben Varım’ diyen çalışanlarımızın iyilik ve<br />
sağlığı bizim için her koşulda öncelikli. Bununla birlikte<br />
hayata geçirdiğimiz uygulamalarla, çalışanlarımız ve<br />
ailelerinin en değerli anlarında yanlarında olduğumuzu<br />
hissettirecek şekilde çalışıyoruz. Çalışma ortamımızda,<br />
çalışanlarımızın kendilerini oldukları gibi ifade edebildikleri<br />
bir kültür yaratmaya, işlerini yaparken kendilerini iyi<br />
hissetmelerine ve kariyerlerinde geliştiklerini hissederek<br />
yarına hazır olabilmelerine odaklanıyoruz. Bunu da şirketin<br />
yol haritasına ilişkin onların geri bildirimlerini alarak ve<br />
yenilikleri birlikte hayata geçirerek gerçekleştiriyoruz.<br />
Bu sertifika GSK Türkiye’nin modern ve çalışan dostu<br />
İK uygulamalarına sahip olduğunun bir göstergesi<br />
olması adına büyük önem taşıyor. Başarımızın devamı ve<br />
çalışanlarımızın mutluluğu için fark yaratan İK stratejilerini<br />
geliştirmeye ve uygulamaya devam edeceğiz.” dedi.<br />
GSK Türkiye ayrıca, Great Place to Work Enstitüsü<br />
tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’nin En İyi İşverenleri”<br />
araştırmasında üst üste dört kez ödüle layık görülmüştü.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
46<br />
Santa Farma’s ‘Leave a Yellow Note to Life’<br />
Project Received one more Award<br />
Santa Farma’nın ‘Hayata Sarı Not Bırak’<br />
Projesi Bir Ödül Daha Aldı<br />
Bugüne kadar imza attığı farkındalık projeleri<br />
ile uluslararası alanda ses getiren birçok ödüle<br />
layık görülen Santa Farma, bu başarısına bir<br />
yenisini daha ekledi. Santa Farma’nın koşulsuz<br />
desteklediği ‘Hayata Sarı Not Bırak’ projesi,<br />
Ava Digital Awards reklamcılık ve pazarlama<br />
yarışmasında, tıp web sitesi kategorisinde Altın<br />
Ödül’e layık görüldü.<br />
Santa Farma, which has been deemed worthy of<br />
many international awards with the awareness<br />
projects it has carried out far, has added a new<br />
one to this success. The “Leave a Yellow Note<br />
to Life” project unconditionally supported by<br />
Santa Farma was awarded the Golden Award in<br />
the medical website category at the Ava Digital<br />
Awards advertising and marketing competition.<br />
By carrying out the project to raise awareness and serving<br />
the principle of ‘healthy service to healthcare’ Santa Farma,<br />
Turkey’s 77 years of established local pharmaceutical<br />
company, has added a new round of international success.<br />
With the unconditional support of Santa Farma and the<br />
Association for the Fight against Viral Hepatitis, the ‘Leave<br />
a Yellow Note to Life’ project, which was initiated in 2018<br />
to raise awareness on Hepatitis B disease, was awarded<br />
the Gold Award in the medical website category at the Ava<br />
Digital Awards advertising and marketing competition.<br />
‘Leave a Yellow Note to Life’ awareness project, was<br />
previously awarded at The Golden Spider the Felis and<br />
MarCom Awards.<br />
It has been organized for about 27 years<br />
AVA Awards have been organized since 1994 by the<br />
Association of Marketing Communication Professionals<br />
(AMCP), one of the world’s most established and respected<br />
marketing and communication platforms. USA-based<br />
AVA Awards, awards the most prestigious works in digital<br />
marketing from over 200,000 participants worldwide each<br />
year, with a jury appointed by AMCP.<br />
4 million people reached<br />
Under the project “Leave a Yelow Note to Life” reaching to<br />
approximately 4 million people in four months cooperation<br />
was established with the Yellow Microphone, which is<br />
Turkey’s most watched street interviews channel and street<br />
interviews were made by the beloved player Hayrettin.<br />
People in the viral videos the people were asked “What<br />
does ‘B’ mean for 1.8 million people in Turkey?” and people<br />
were informed about Hepatitis B.<br />
Farkındalığı arttıracak projelere<br />
imza atarak ‘sağlığa sağlıklı<br />
hizmet’ yolunda ilerleyen<br />
Türkiye’nin 77 yıllık köklü ve<br />
yerli ilaç firması Santa Farma,<br />
uluslararası başarılarına bir<br />
yenisi daha ekledi.<br />
Santa Farma’nın koşulsuz<br />
desteği ve Viral Hepatitle<br />
Savaşım Derneği’yle birlikte,<br />
Hepatit B hastalığı konusunda<br />
farkındalık yaratmak amacıyla<br />
2018 yılında başlatılan ‘Hayata<br />
Sarı Not Bırak’ projesi, Ava<br />
Digital Awards reklamcılık ve<br />
pazarlama yarışmasında tıp web<br />
sitesi kategorisinde Altın Ödül’e<br />
layık görüldü.<br />
‘Hayata Sarı Not Bırak’<br />
farkındalık projesi, daha önce de; Altın Örümcek, Felis ve<br />
MarCom Awards’ta ödül almıştı.<br />
Yaklaşık 27 yıldan bu yana düzenleniyor<br />
AVA Awards, dünyanın en köklü ve saygın pazarlama ve<br />
iletişim platformlarından Pazarlama İletişimi Profesyonelleri<br />
Derneği (AMCP) tarafından 1994 yılından bu yana<br />
düzenleniyor. ABD menşeli AVA Awards, AMCP tarafından<br />
atanan bir jüri ile her yıl dünya çapında 200.000’in üzerindeki<br />
katılımcıdan gelen, dijital pazarlama alanındaki en prestijli<br />
işlere ödül veriyor.<br />
4 milyon kişiye ulaşıldı<br />
Toplumda Hepatit B bilincini artırmak, daha çok insanın test<br />
yaptırmasını ve önlem almasını sağlamak amacıyla hayata<br />
geçirilen ‘Hayata Sarı Not Bırak’ projesi ile ilk dört ayda<br />
yaklaşık dört milyon kişiye ulaşıldı.<br />
Proje kapsamında, Türkiye’nin en çok izlenen sokak<br />
röportaj kanalı Sarı Mikrofon ile iş birliği yapılarak sevilen<br />
oyuncu Hayrettin’in proje sözcülüğüyle sokak röportajları<br />
gerçekleştirildi. Viral videolarda insanlara “Türkiye’de 1.8<br />
Milyon kişi için ‘B’ ne ifade ediyor?” sorusu yöneltilerek,<br />
insanlar Hepatit B hakkında bilgilendirildi.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
48<br />
Polifarma Continues to<br />
Break New Ground with its Rapid Test Approval<br />
Polifarma Rapid Test Onayı ile İlklere İmza Atmaya Devam Ediyor<br />
Local and national pharmaceutical company<br />
engaged in the production in the healthcare<br />
industry of Turkey for over 35 years, Polifarma<br />
Pharmaceuticals received the Rapid Test<br />
Approval with the test methods developed to<br />
decrease its sterility test period of the products<br />
from 14 days to 5 days. Polifarma continues to<br />
manage the firsts with the approval as the first<br />
pharmaceutical company in Turkey and as the<br />
third pharmaceutical company in the world.<br />
Successfully passing the inspections made by the Ministry<br />
of Health, Polifarma Pharmaceuticals with 100 percent<br />
domestic capital, succeeded to receive the first Rapid<br />
Test Approval. Polifarma, which also holds the GMP (Good<br />
Manufacturing Practices) certificate, will reduce the sterility<br />
test period of the products to be produced in its facilities<br />
to 5 days and will reach the end user faster.<br />
Türkiye sağlık sektöründe 35 yıldır üretim yapan<br />
yerli ve milli ilaç şirketi Polifarma, ürünlerinin<br />
sterilite testi süresini 14 günden 5 güne indirmek<br />
için geliştirdiği test metoduyla; Rapid Test<br />
Onayı’nı aldı. Polifarma bu onay ile Türkiye’de<br />
ilk, Dünya’da ise üçüncü ilaç şirketi olarak ilklere<br />
öncülük etmeye devam ediyor.<br />
Yüzde 100 yerli sermayeli Polifarma İlaç, Sağlık Bakanlığı<br />
tarafından yapılan denetimleri başarıyla geçerek<br />
Türkiye’deki ilk Rapid Test Onayı’nı almayı başardı. GMP (İyi<br />
Üretim Uygulamaları) sertifikasına da sahip olan Polifarma,<br />
bu sayede tesislerinde üretimi yapılacak ürünlerin sterilite<br />
testi süresini 5 güne indirerek son kullanıcıya daha hızlı<br />
ulaşmasını sağlayacak.<br />
İnsan sağlığı için zamanla yarışılan bu dönemde, kritik<br />
öneme sahip bir çalışmaya ve büyük bir başarıya imza<br />
atan Polifarma, pandemi süreci öncesinde steril ürünlerin<br />
gerekliliği olan sterilite analizi için alternatif metotlar<br />
geliştirmeye başlamıştı. Pandemiyle bu çalışmalarına<br />
hız veren Polifarma, Bactec FX cihazı ve Rapid Detection<br />
sterilite test metodu ile 14 gün olan sterilite testi süresini 5<br />
güne indirmeyi başardı.<br />
Geleneksel sterilite test metodu, mikroorganizmaların<br />
büyüme prensibine dayalıdır. Mikroorganizma üremesi,<br />
kültür ortamındaki bulanıklıkla tespit edilir. Sonuçların<br />
elde edilmesi için en az 14 günlük bir inkübasyon süresi<br />
gereklidir. BD Bactec FX cihazı ise geleneksel sterilite<br />
yöntemine kıyasla bu süreyi 5 güne indiriyor. Sterilite test<br />
metodu Güncel EP “ 2.6.1 Sterility Test ”monografına<br />
göre çalışılan geleneksel testlere alternatif olarak uygun<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
49<br />
In this period, which is in the race for human health,<br />
Polifarma, which has achieved a critical work and a great<br />
success, started to develop alternative methods for sterility<br />
analysis, which is the requirement of sterile products<br />
before the pandemic process. Polifarma, who accelerated<br />
these studies within the pandemic, managed to reduce the<br />
sterility test period from 14 days to 5 days with the Bactec<br />
FX instrument and Rapid Detection sterility test method.<br />
The traditional sterility test method is based on the growth<br />
principle of microorganisms. Microorganism growth is<br />
detected by turbidity in the culture medium. An incubation<br />
period of at least 14 days is required to obtain results.<br />
The BD Bactec FX instrument, on the other hand, reduces<br />
this time to 5 days compared to the traditional sterility<br />
method. The sterility test method has been accepted as it<br />
is suitable as an alternative to conventional tests that are<br />
studied according to the current EP “2.6.1 Sterility Test”<br />
monograph. With this method, which also accelerates<br />
quality production, the waiting time required for use is<br />
also reduced. For the end user, concerns such as not being<br />
able to supply products and wasting time are eliminated.<br />
This situation, which is of great importance for emergency<br />
services and intensive care units, will be a great advantage<br />
with the Rapid test application. With the reduced<br />
incubation time, which is the return of the test, Polifarma<br />
will be able to quickly meet the needs of the necessary<br />
health institutions under pandemic conditions with its<br />
reliable and quality products.<br />
“We provided a fast alternative to the sterility<br />
testing method with the BD Bactec FX<br />
instrument”<br />
Drawing attention to the importance of the approval<br />
they receive during this pandemic period in which<br />
hospital products need to reach patients faster, Vildan<br />
Kumrulu, Vice Chairman of Polifarma, said, “We are<br />
always sensitive in the production of sterile products<br />
and do not compromise on quality. On the other hand,<br />
the prolongation of the waiting times of the products<br />
produced negatively affects the supply and transportation<br />
times. We, as Polifarma Pharmaceuticals, provided a fast<br />
alternative with BD Bactec FX instrument in our sterility<br />
test method in order to ensure that vital sterile products<br />
reach the patient faster among hospital products. In this<br />
way, we reduced the 14-day incubation period to 5 days.<br />
In our sector, third in the world who qualify for approval<br />
as a result of the audits carried out by the Ministry, while<br />
in Turkey, we are proud to be the first company. I would<br />
like to thank our Quality Director Ferhat Yıldırım and<br />
our biologists, Esma Yazar, for their contribution to the<br />
development of this device and test method. After the<br />
Parametric Release Approval we received before, we<br />
will deliver all products to patients in the fastest way<br />
with Rapid Test Approval. As always, we will continue to<br />
contribute to our country by developing new products and<br />
devices without compromising the quality and reliability of<br />
our products.”<br />
bulunduğu için kabul görmüştür. Kaliteli üretime bir<br />
de hız kazandıran bu yöntem ile kullanım için gerekli<br />
olan bekleme süresi de azalıyor. Son kullanıcı için ürün<br />
tedarikini yapamama, zaman kaybı gibi endişeler de ortadan<br />
kalkmış oluyor. Acil servisler ve yoğun bakımlar için büyük<br />
bir önem taşıyan bu durum, Rapid test uygulaması ile büyük<br />
bir avantaj olacak. Testin getirisi olan azalan inkübasyon<br />
süresi ile Polifarma, güvenilir ve kaliteli ürünleri ile hızlı bir<br />
şekilde gerekli sağlık kuruluşlarının ihtiyaçlarını pandemi<br />
koşullarında kolayca karşılayabilecek.<br />
“BD Bactec FX cihazı ile sterilite test yöntemine hızlı bir<br />
alternatif sunduk”<br />
Hastane ürünlerinin hastalara daha hızlı ulaşması gereken<br />
bu pandemi döneminde aldıkları onayın önemine dikkat<br />
çeken Polifarma Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı<br />
Vildan Kumrulu, “Steril ürünlerin üretiminde her zaman<br />
hassas davranıyor, kaliteden ödün vermiyoruz. Öte yandan<br />
üretilen ürünlerin bekleme sürelerinin uzaması tedarik<br />
ve ulaşım sürelerini de negatif etkiliyor. Biz de Polifarma<br />
İlaç olarak hastane ürünleri arasında hayati öneme sahip<br />
steril ürünlerin hastaya daha hızlı ulaşmasını sağlamak<br />
amacıyla sterilite test yöntemimizde BD Bactec FX cihazı ile<br />
hızlı bir alternatif sunduk. Bu sayede 14 günlük inkübasyon<br />
süresini 5 güne indirdik. Sektörümüzde, Bakanlık tarafından<br />
gerçekleştirilen denetimler sonucunda onaya hak kazanan<br />
dünyada üçüncü, Türkiye’de ise ilk şirket olmanın haklı<br />
gururunu yaşıyoruz. Bu cihazın ve test yönteminin<br />
geliştirilmesinde proje lideri Kalite Direktörümüz sayın<br />
Ferhat Yıldırım ve biyologlarımızdan sayın Esma Yazar’a,<br />
katkılarından dolayı teşekkür etmek istiyorum. Daha önce<br />
aldığımız Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nın ardından<br />
Rapid Test Onayı ile tüm ürünleri hastalara en hızlı şekilde<br />
ulaştıracağız. Her zaman olduğu gibi bundan sonra da<br />
ürünlerimizin kalitesinden ve güvenilirliğinden ödün<br />
vermeden yeni ürün ve cihazlar geliştirerek ülkemize katkı<br />
sağlamaya devam edeceğiz” dedi.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
50<br />
Sandoz Turkey Officially Certified as<br />
“Top Employer <strong>2021</strong>” for the Third Time<br />
Sandoz Türkiye<br />
3. Kez “En İyi İşverenler” Arasında<br />
Özge Benel, Elif Tut, Murat Temelkaya, Çiğdem Zerman, Ekin Küçükazay<br />
Sandoz Turkey, is officially granted the “Top<br />
Employer” certification once again this year in<br />
Europe and Turkey by Top Employers Institute, a<br />
global authority in People Practices.<br />
One of the <strong>2021</strong> holders of the Top Employer Institute<br />
Certificate given as a result of an international assessment<br />
is Sandoz Turkey. Third such annual certification for Sandoz<br />
underlines ongoing commitment to attract and keep best<br />
talent by building a great place to work.<br />
The Top Employers Institute program certifies<br />
organizations based on the participation and results of their<br />
HR Best Practices Survey. This survey covers six HR domains<br />
comprising 20 topics including People Strategy, Work<br />
Environment, Talent Acquisition, Learning, Well-being and<br />
Diversity & Inclusion and more.<br />
In relation to the certificate which draws attention to<br />
Sandoz Turkey’s devoutness to create a steady work<br />
Sandoz Türkiye, insan kaynakları yönetimine<br />
ilişkin faaliyetlerde dünya çapında bir otorite<br />
olarak kabul gören Top Employers Institute<br />
tarafından “En İyi İşveren” ödülüne bu yıl da layık<br />
görüldü.<br />
Her yıl uluslararası çapta düzenlenen değerlendirmeler<br />
sonucunda verilen Top Employers Institute Ödülü’nün<br />
<strong>2021</strong> yılı sahiplerinden biri Sandoz Türkiye oldu. Sandoz’un<br />
üçüncü kez böyle bir ödüle layık görülmesi mükemmel<br />
bir çalışma ortamı sunarak en yetenekli kişileri bünyesine<br />
katmak ve bünyesinde tutmak konusundaki kararlılığının da<br />
altını çiziyor.<br />
Top Employers Institute, organizasyonları “En İyi İK<br />
Uygulamaları” anketine katılım ve anketin sonuçlarını baz<br />
alarak değerlendiriyor. Söz konusu anket, içlerinde “İnsan<br />
Stratejisi, Çalışma Ortamı, Yetenek Yönetimi, Öğrenme,<br />
Refah, Çeşitlilik ve Dahil Etme” ve daha fazlasının yer aldığı<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
51<br />
environment, President of Novartis Group Turkey and<br />
Head of Sandoz Turkey Dr. Altan Demirdere said, “The Top<br />
Employer certification for Sandoz Turkey demonstrates<br />
how, by unleashing the power of our people, we continue<br />
to make Sandoz an amazing place to work. To deliver<br />
on our purpose, to pioneer access for patients, we need<br />
every employee to believe that Sandoz is where they can<br />
work to their full potential. I am particularly proud of<br />
how our employees rose to the challenge of consistently<br />
supplying critical medicines worldwide through the current<br />
pandemic, while embracing substantial changes in the way<br />
we work.”<br />
Sandoz Turkey HR Director Özge Benel said, “Despite<br />
the challenges we faced as a country because of the<br />
pandemic, 2020 was a year in which we displayed agility<br />
as an organization in bringing forth our digital capabilities<br />
in an environment where psychological and motivational<br />
needs changed. In this important time, in which we felt<br />
that we are a family, being certified by Top Employer<br />
Institute for the effort we spent to improve the experience<br />
of our emloyees has made us proud. This award shows<br />
that we display a management approach that is inspiring,<br />
motivating and protective of employees’ rights.”<br />
30 Sandoz countries including Turkey were<br />
certified<br />
For a corporate to be granted the “Top Employer”<br />
certificate, 20 countries in the corporate network must<br />
have obtained their domestic certificates. Sandoz is<br />
certified in a total of 30 countries including Argentina,<br />
Australia, Austria, Belgium, Brazil, Canada, China, Colombia,<br />
Costa Rica, Denmark, Ecuador, Egypt, France, Germany,<br />
Italy, Japan, Mexico, Netherlands, Pakistan, Poland,<br />
Portugal, Russia, Spain, South Africa, Switzerland, Thailand,<br />
Turkey, United Kingdom, United Arab Emirates and USA.<br />
The Top Employers Institute is the global authority on<br />
recognizing excellence in People Practices. Through<br />
the Top Employers Institute Certification Program,<br />
participating companies can be validated, certified and<br />
recognized as an employer of choice.<br />
Established 30 years ago, Top Employers Institute has<br />
certified over 1600 organizations in 120 countries/regions.<br />
These certified Top Employers positively impact the lives of<br />
over seven million employees globally.<br />
20 ana başlıktan oluşan 6 İK alanını kapsıyor.<br />
Sandoz Türkiye’nin istikrarlı bir çalışma ortamı yaratma<br />
azmine dikkat çeken ödülle ilgili Novartis Grup Türkiye<br />
Başkanı ve Sandoz Türkiye Genel Müdürü Dr. Altan<br />
Demirdere; “Bu yıl da layık görüldüğümüz ‘En İyi İşveren<br />
Ödülü’ çalışanlarımızın gücünü ortaya koyarak Sandoz’u<br />
tercih edilen en iyi iş yeri yapmaya devam ettiğimizi<br />
göstermektedir. Hastaların tedavilerine hızlı bir şekilde<br />
erişebilmeleri için gösterdiğimiz çaba doğrultusunda<br />
ilerlemek için, tüm çalışanlarımızın Sandoz’un kendi<br />
potansiyellerini en iyi şekilde ortaya çıkarabilecekleri yer<br />
olduğuna inanmaları gerekiyor. İçinde bulunduğumuz salgın<br />
süresince, çalışma koşullarındaki önemli değişikliklere<br />
rağmen, çalışanlarımızın dünya çapında kritik öneme haiz<br />
ilaçları devamlı surette temin etmek gibi zorlu bir görevin<br />
üstesinden gelmeleriyle özellikle gurur duyuyorum.” dedi.<br />
Sandoz Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Özge<br />
Benel ise, “2020 yılı, pandemi nedeniyle ülke olarak<br />
zor zamanlar geçirdiğimiz bir yıl olmasının yanı sıra,<br />
psikolojik ve motivasyonel ihtiyaçların farklılaştığı<br />
bir ortamda dijital yetkinlikleri ön plana çıkarma<br />
konusunda kurum olarak çevik davrandığımız bir yıl<br />
oldu. Aile olduğumuzu hissettiğimiz bu önemli dönemde<br />
çalışanlarımızın deneyimlerini iyileştirme konusunda<br />
gösterdiğimiz çabaların Top Employer Institute tarafından<br />
ödüllendirilmesi bizleri çok gururlandırdı. Bu ödül bizim<br />
ilham veren, motive eden ve çalışanlarının haklarını<br />
kollayan bir yönetim anlayışı içinde olduğumuzu ortaya<br />
koyuyor ” dedi.<br />
Türkiye dahil 30 Sandoz ülkesi belgelendirildi<br />
Bir şirketin dünya çapında “En İyi İşveren” belgesini<br />
alabilmesi için şirket ağındaki 20 ülkenin yerel belgelerini<br />
almış olması gerekiyor. Sandoz; Türkiye, Arjantin,<br />
Avustralya, Avusturya, Belçika, Brezilya, Kanada, Çin,<br />
Kolombiya, Kosta Rica, Danimarka, Ekvator, Mısır, Fransa,<br />
Almanya, İtalya, Japonya, Meksika, Hollanda, Pakistan,<br />
Polonya, Portekiz, Rusya, İspanya, Güney Afrika, İsviçre,<br />
Tayland, İngiltere, Birleşik Arap Emirlikleri ve ABD dahil<br />
toplam 30 ülkede belgelendirildi.<br />
Top Employers Institute, İnsan Kaynakları Yönetiminde<br />
mükemmelliği ödüllendiren küresel bir otoritedir. Top<br />
Employers Institute<br />
Ödül Programıyla<br />
katılımcı şirketler tercih<br />
edilen işveren olarak<br />
onanır, ödüllendirilir ve<br />
tanınırlar. 30 yıl önce<br />
kurulan Top Employers<br />
Institute 120 ülke/<br />
bölgede 1600’den fazla<br />
şirkete ödül vermiştir.<br />
Küresel bağlamda bu<br />
ödüllü En İyi İşverenler<br />
yedi milyon çalışanın<br />
hayatına olumlu anlamda<br />
etki etmektedir.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
52<br />
MEDICAL DEVICES SECTOR DAZZLES<br />
WITH THE POWER OF THE NATIONAL<br />
AND DOMECTIC PRODUCTION<br />
CAPACITY...<br />
TIBBİ CİHAZ SEKTÖRÜ,<br />
YERLİ VE MİLLİ ÜRETİMİN GÜCÜYLE<br />
ŞAHLANIYOR…
53<br />
As the pandemic shakes the world with a shocking effect, the importance of the health and medical device industry has increased<br />
significantly. As the first item of speeches and needs, the elements of this sector started to be discussed. While analyzing and<br />
evaluating the situation, all representatives of the sector have begun to generate efficient and effective strategies in order to fulfill<br />
their responsibilities to patients and society in the best way. On the other hand, they revised their working systems in a way that<br />
could benefit a lot.<br />
It should not be forgotten that the most important stakeholder in our country’s current health system is the medical device sector<br />
and health technologies. During the pandemic process, the importance of these systems in both the diagnosis and treatment<br />
processes of the disease has been emphasized once again. Especially behind the rapid and effective interventions of our country,<br />
our companies that have developed themselves in the medical sector are of great importance. Our health sector, which has<br />
succeeded in integrating world technologies into its operations at the most strategic steps, has taken firm steps to create a strong<br />
medical device sector by taking on an integrated structure in domestic production. In this difficult period, if there is no clutter on<br />
the emergency doors of hospitals, every patient goes, if he can find a helping hand in the health institution, if he can immediately<br />
receive the necessary service for the diagnosis and treatment of his disease, the biggest stakeholders of this architectural work are<br />
the state, sector companies, stakeholders and healthcare professionals.<br />
Pandeminin dünya gündemine sarsıcı bir etkiyle düşmesi sonucunda, sağlık ve tıbbi cihaz sektörünün önemi büyük ölçüde arttı.<br />
Konuşmaların ve ihtiyaçların ilk maddesi olarak, bu sektörün unsurları tartışılmaya başlandı. Sektörün tüm paydaşları, durum<br />
analiz ve değerlendirmesi yaparken hastalara ve topluma karşı olan sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirmek için, verimli ve<br />
en etkili stratejileri oluşturmaya başladılar. Çalışma sistemlerini ise yüksek ölçüde fayda sağlanabilecek şekilde revize ettiler.<br />
Unutulmamalıdır ki, ülkemizin hali hazırdaki sağlık sistemi içerisindeki en önemli paydaşı tıbbi cihaz sektörü ve sağlık<br />
teknolojileridir. Pandemi sürecinde de gerek hastalığın tanısı gerekse tedavi süreçlerinde bu sistemlerin önemi bir kez daha<br />
vurgulanmıştır. Özellikle ülkemizin hızlı ve etkili müdahalelerinin ardında medikal sektörde kendisini geliştirmiş firmalarımızın<br />
önemi büyüktür. Dünya teknolojilerini en stratejik adımlarında çalışmalarına entegre edebilme başarısını gösteren sağlık<br />
sektörümüz, yerli üretim ayağında da bütünleşik bir yapıya bürünerek güçlü bir tıbbi cihaz sektörü oluşturmak yolunda sağlam<br />
adımlar atmıştır. Bu zor dönemde hastanelerin acil kapılarında yığılmalar yaşanmıyorsa, her hasta gittiği sağlık kuruluşunda<br />
kendine uzanan bir yardım eli bulabiliyorsa, hastalığının tanısı için de tedavisi için de gerekli hizmeti anında alabiliyorsa, bu mimari<br />
eserin en büyük paydaşları devlet, sektör firmaları, paydaşları ve sağlık çalışanlarıdır.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
54<br />
DOMESTIC<br />
AND NATIONAL<br />
PRODUCTION<br />
INCREASE IN THE<br />
MEDICAL SECTOR IS<br />
OUR PRIDE SOURCE<br />
MEDİKAL SEKTÖRÜNDE<br />
YERLİ VE MİLLİ<br />
ÜRETİM ARTIŞI GURUR<br />
KAYNAĞIMIZDIR<br />
Ocak - January <strong>2021</strong>
55<br />
The understanding of domestic and national production first started in the defense industry in our country. With the Covid-19<br />
outbreak, there were serious increases in domestic production in the health and medical sector. The increase in domestic<br />
production, which is critical for sustainable economic performance, in the medical device and medical products sector, has<br />
opened a door that sheds light on the future of our country. Serious steps have been taken in the domestic and national<br />
production channel since the first day of the pandemic.<br />
The State is the Biggest and Strongest Supporter of the Domestic Producer<br />
Pointing out the importance of domestic and national production once again, Deputy Minister of Health Prof. Emine Alp Meşe,<br />
said, “The pandemic has once again shown us that the producing hand is the strongest hand. In this extraordinary process we<br />
are in, we have seen that countries with a domestic production ecosystem are easier to overcome device supply problems.<br />
We have seen the advantage of being a manufacturer of our country for both respirators and consumables, and protective<br />
products such as masks and disinfectants. The medical device sector is an innovative, dynamic, multidisciplinary sector with<br />
developing technology, and it is a very important sector in terms of the protection and improvement of public health as well<br />
as the sustainability of health services. It is possible for our country to have a large share in the medical device market, which<br />
has reached a volume of 400 billion dollars in the world, by supporting our manufacturers on all platforms, and by increasing<br />
the public-industry cooperation. It took the lead in major medical device manufacturing in Turkey instead of the low level of<br />
technology, medical devices medium-high level. In the last 5 years, our country’s medical device imports have decreased by<br />
15 percent, while its exports have increased by 36 percent. The consistent improvements in these data show our producers’<br />
determination to open up to the world and to gain a permanent place.”<br />
Yerli ve milli üretim anlayışı ülkemizde ilk olarak savunma sanayinde başlamıştı. Covid-19 salgını ile birlikte sağlık ve medikal<br />
sektöründe de yerli üretimde ciddi artışlar yaşandı. Sürdürülebilir ekonomik performans için kritik bir öneme sahip olan yerli<br />
üretimin, tıbbi cihaz ve medikal ürünler sektöründe de artış göstermesi ülkemizin geleceğine de ışık tutan bir kapı açmış oldu.<br />
Pandeminin ilk gününden bu yana yerli ve milli üretim kanalında ciddi adımlar atıldı.<br />
Devlet, Yerli Üreticinin En Büyük ve En Güçlü Destekçisi<br />
Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe yaptığı bir açıklamada yerli ve milli üretimin öneminin bir kez daha altını<br />
çizdi: “Pandemi, üreten elin en güçlü el olduğunu bir kez daha bize gösterdi. İçinde bulunduğumuz bu olağanüstü süreçte<br />
yerli üretim ekosistemine sahip ülkelerin cihaz tedarik sorunlarının üstesinden daha kolay geldiğini gördük. Gerek solunum<br />
cihazları ve sarf malzemeleri, gerekse maske, dezenfektan gibi koruyucu ürünler için ülkemizin üretici konumda olmasının<br />
avantajını gördük. Tıbbi cihaz sektörü gelişen teknolojiyle birlikte inovatif, dinamik, multidisipliner bir sektör olup, halk<br />
sağlığının korunması ve geliştirilmesinin yanı sıra sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği açısından oldukça önemli bir sektör.<br />
Dünyada 400 milyar dolarlık bir hacme ulaşan tıbbi cihaz pazarında ülkemizin büyük bir paya sahip olması, üreticilerimizin<br />
tüm platformlarda desteklenmesi, kamu-sanayi işbirliğinin artırılmasıyla mümkün. Türkiye düşük teknoloji seviyedeki tıbbi<br />
cihazların yerine orta-yüksek seviyedeki tıbbi cihaz üretiminde önemli yol aldı. Son 5 yılda ülkemizin tıbbi cihaz ithalatı yüzde<br />
15 azalırken, ihracatı yüzde 36 arttı. Bu verilerdeki istikrarlı iyileşmeler, üreticilerimizin dünyaya açılma ve kalıcı yer edinme<br />
azmini göstermektedir.”<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
56<br />
Local and National Projects is Being Implemented One by One<br />
The domestic respiratory device delivered to the Ministry of Health and realized and produced by 4 Turkish companies has<br />
been shown as a great source of success in domestic and national production. As a result of R&D studies, Covid-19 diagnostic<br />
kits, respiratory support devices, consumable support materials for intensive care, which were developed in our country and<br />
put into use with mass production in the current period, are of great value for our economy. The Development of devices<br />
that can present many diagnoses together with the artificial intelligence technology developed in our country, after the<br />
oxygen production call of the World Health Organization, the oxygen production techniques that can work in non-electric<br />
environments reach the mass production process, receiving project news from ASELSAN to increase domestic design and<br />
production that will reduce external dependency within the scope of health technologies, are just some of the good news that<br />
are a source of great pride for our country.<br />
All these developments and studies very clearly show that Turkey rather than buying products that carry the technology or<br />
production designed by the developed countries taking firm steps forward to increase the added value of the high domestic<br />
level and become a country that exports of national products improving itself ... As Ataturk’s said, “Buy Turkish goods, use<br />
Turkish goods; Let the Turkish money remain on Turkish soil.”<br />
Yerli ve Milli Projeler Bir Bir Hayata Geçiriliyor<br />
Sağlık Bakanlığı’na teslim edilen ve 4 Türk şirket tarafından hayata geçirilerek üretimi gerçekleştirilen yerli solunum cihazı<br />
yerli ve milli üretimde büyük bir başarı kaynağı olarak gösterildi. Ar-Ge çalışmaları neticesinde ülkemizde geliştirilmiş ve<br />
içinde bulunduğumuz süreçte seri üretim ile kullanıma sunulmuş olan Covid-19 tanı kitleri, solunum destek cihazları, yoğun<br />
bakımlara özel sarf desteği malzemeleri ekonomimiz açısından büyük değer taşımaktadır. Yine ülkemizde geliştirilmiş olan<br />
yapay zeka teknolojisi ile birçok tanıyı bir arada sunabilen cihazların geliştirilmesi, Dünya Sağlık Örgütü’nün oksijen üretim<br />
çağrısı sonrasında, elektrik olmayan ortamlarda da çalışabilen oksijen üretim tekniklerinin seri üretim sürecine kadar<br />
ulaşması, ASELSAN’dan sağlık teknolojileri kapsamında dışa bağımlılığı azaltacak yerli tasarım ve üretimin arttırılmasına<br />
yönelik proje haberlerinin gelmesi; ülkemiz adına büyük gurur kaynağı olan müjdeli haberlerden sadece bazılarıdır.<br />
Tüm bu gelişmeler ve yapılan çalışmalar çok açıkça göstermektedir ki, Türkiye gelişmiş ülkelerin tasarladığı teknolojiyi veya<br />
üretimini gerçekleştirdiği ürünü satın almak yerine kendini geliştirerek katma değeri yüksek yerli ve milli ürünleri ihraç eden<br />
bir ülke olma seviyesini arttırmak için sağlam adımlarla ilerlemekte… Atatürk’ün de dediği gibi: “Türk malı alınız, Türk malı<br />
kullanınız; Türk parası, Türk toprağında kalsın.”<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
58<br />
Chemical Industry Exports in the Month of<br />
January were 1.64 Billion Dollars<br />
Kimya Sektörü İhracatı Ocak Ayında 1,64 Milyar Dolar Oldu<br />
Adil Pelister, Chairman of IKMIB<br />
According to the data of Istanbul Chemicals<br />
and Chemical Products Exporters’ Association<br />
(IKMIB), the worthy of 1 billion 636 million<br />
dollars of chemical substances and products<br />
were exported in January <strong>2021</strong>. Italy was the<br />
country with the highest exports of chemicals and<br />
products in January, while the USA ranked second<br />
with an increase of 76.70 percent. Exports to<br />
Lebanon increased by 68.33 percent.<br />
Evaluating the January export figures of the chemical<br />
industry, Adil Pelister, Chairman of Istanbul Chemicals<br />
and Chemical Products Exporters’ Association (IKMIB),<br />
said, “Our chemical industry completed the year 2020 as<br />
the second most exporting industry with exports worth $<br />
18.3 billion. In January this year, chemical substances and<br />
products were exported with a decrease of 2.82 percent<br />
compared to January last year, amounting to $ 1.64 billion.<br />
Although we started the year under the shadow of the<br />
pandemic globally, our hope is that we will enter a more<br />
positive process, especially in the second half of the year,<br />
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri<br />
İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre,<br />
<strong>2021</strong> yılı Ocak ayında 1 milyar 636 milyon<br />
dolarlık kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı<br />
gerçekleştirildi. Ocak ayında en fazla kimyevi<br />
maddeler ve mamulleri ihracatı yapılan ülke İtalya<br />
olurken, ABD yüzde 76,70 artışla ikinci sırada yer<br />
aldı. Lübnan’a yapılan ihracat ise yüzde 68,33 arttı.<br />
Kimya sektörünün Ocak ayı ihracat rakamlarını<br />
değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri<br />
İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Adil Pelister, “Kimya sektörümüz, 2020 yılını 18,3 milyar<br />
dolarlık ihracatla en fazla ihracat yapan ikinci sektör olarak<br />
tamamladı. Bu yıl Ocak ayında ise geçen yıl Ocak ayına göre<br />
yüzde 2,82’lik azalışla 1,64 milyar dolarlık kimyevi maddeler<br />
ve mamulleri ihracatı gerçekleştirildi. Küresel olarak<br />
pandemi gölgesinde yıla başlasak da umudumuz aşılamanın<br />
yaygınlaşmasına ve etkisine bağlı olarak özellikle yılın<br />
ikinci yarısı daha olumlu bir sürece gireceğimiz yönünde.<br />
Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi)<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
60<br />
depending on the spread and impact of vaccination. Turkey<br />
Manufacturing PMI (Purchasing Managers Index) index<br />
is 50.8 in December, the data show that rises to 54.4 in<br />
January. We anticipate that the increase in production will<br />
reflect positively on our exports in the coming months.<br />
Within the scope of our government’s reform efforts,<br />
we expect the chemical industry to be given priority in<br />
investments. As IKMIB, we prepared a report that identifies<br />
priority areas for investment in our industry. We shared the<br />
“Turkish Chemical Industry Investment Products Report”<br />
with both our relevant Ministries, our industry and the<br />
public. We believe that this report will guide those who<br />
want to make domestic investments in our industry. We<br />
aim to complete the year <strong>2021</strong> with 12 percent growth in<br />
our exports.”<br />
The country to which the most chemical exports<br />
were made in Jan was Italy<br />
Italy was the top export country in January. Other<br />
countries in the top ten, following Italy in January, were<br />
the USA, Germany, Lebanon, Iraq, Spain, Britain, Israel,<br />
France and Egypt. While there was an increase in exports to<br />
7 out of 10 countries to which the most exports were made<br />
in January, there was a contraction in exports to Italy, Iraq<br />
and Egypt. Among these countries, the highest increase<br />
was to the USA, followed by Lebanon, France and Spain.<br />
Chemical exports to Italy were 103 million 197 thousand<br />
dollars in January <strong>2021</strong>. In January, mostly “mineral fuels,<br />
mineral oils and products”, “plastics and their products”,<br />
“inorganic chemicals”, “organic chemicals” and “rubber,<br />
rubber goods” were exported to Italy.<br />
verileri Aralık’ta 50,8 olan endeksin, Ocak ayında 54.4’e<br />
yükseldiğini gösteriyor. Üretimdeki artışın önümüzdeki<br />
aylarda ihracatımıza da olumlu yansıyacağını öngörüyoruz.<br />
Hükümetimizin reform çalışmaları kapsamında kimya<br />
sektörümüze de yatırımlarda öncelik verilmesini<br />
bekliyoruz. İKMİB olarak biz de sektörümüze yönelik<br />
yatırım yapılabilecek öncelikli alanları belirleyen bir<br />
rapor hazırladık. “Türk Kimya Sektörü Yatırım Öncelikli<br />
Ürünler Raporu”nu hem ilgili Bakanlıklarımızla hem de<br />
sektörümüzle ve kamuoyu ile paylaştık. Bu raporumuzun<br />
da sektörümüze yerli yatırım yapmak isteyenlere yol<br />
göstereceğine inanıyoruz. İhracatımızda <strong>2021</strong> yılını yüzde 12<br />
büyümeyle tamamlamayı hedefliyoruz” dedi.<br />
Ocak ayında en fazla ihracat yapılan ülke İtalya<br />
oldu<br />
İtalya, Ocak ayında en çok ihracat yapılan ülke oldu. Ocak<br />
ayında İtalya’yı takip eden ilk onda yer alan diğer ülkeler<br />
ise ABD, Almanya, Lübnan, Irak, İspanya, İngiltere, İsrail,<br />
Fransa ve Mısır oldu. Ocak ayında en çok ihracat yapılan 10<br />
ülkeden 7’sine ihracat artışı olurken, İtalya, Irak ve Mısır’a<br />
yapılan ihracatta daralma yaşandı. Bu ülkeler arasında en<br />
çok artış ABD’ye olurken onu Lübnan, Fransa ve İspanya<br />
takip etti.<br />
İtalya’ya yapılan kimya ihracatı <strong>2021</strong> yılı Ocak ayında<br />
103 milyon 197 bin dolar olarak gerçekleşti. Ocak<br />
ayında İtalya’ya en çok “mineral yakıtlar, mineral yağlar<br />
ve ürünler”, “plastikler ve mamulleri”, “anorganik<br />
kimyasallar”, “organik kimyasallar” ve “kauçuk, kauçuk<br />
eşya” ihraç edildi.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>
62<br />
“Plastics and products” exported most in January<br />
Exports of plastics and their products in the chemical<br />
substances and products product groups in January ranked<br />
first in chemical exports with 534 million 913 thousand<br />
dollars. Mineral fuels, mineral oils and products ranked<br />
second with exports of 361 million 445 thousand dollars,<br />
while inorganic chemicals exports ranked third with<br />
158 million 164 thousand dollars. ‘Following inorganic<br />
chemicals, the other sectors in the top ten are; ‘Rubber,<br />
rubber goods’, ‘pharmaceutical products’, ‘essential<br />
oils, cosmetics and soap’, ‘paints, varnishes, ink and<br />
preparations’, ‘miscellaneous chemicals’, ‘organic chemicals’<br />
and ‘washing preparations’.<br />
In January, the highest increase in exports in sub-sectors<br />
was in the pharmaceutical products sector with 32.28<br />
percent, while the highest contraction occurred in the<br />
mineral fuels, mineral oils and products sector with 32.73<br />
percent.<br />
Ocak ayında en çok “plastikler ve mamulleri”<br />
ihracatı gerçekleştirildi<br />
Ocak ayında kimyevi maddeler ve mamulleri ürün<br />
gruplarında plastikler ve mamulleri ihracatı, 534 milyon<br />
913 bin dolarla kimya ihracatında ilk sırada yer aldı. İkinci<br />
sırada 361 milyon 445 bin dolarlık ihracatla mineral yakıtlar,<br />
mineral yağlar ve ürünler yer alırken, anorganik kimyasallar<br />
ihracatı 158 milyon 164 bin dolarla üçüncü sırada yer aldı.<br />
‘Anorganik kimyasallar’ı takiben ilk onda yer alan diğer<br />
sektörler ise; ‘kauçuk, kauçuk eşya’, ‘eczacılık ürünleri’,<br />
‘uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun’, ‘boya, vernik,<br />
mürekkep ve müstahzarları’, ‘muhtelif kimyasal maddeler’,<br />
‘organik kimyasallar’ ve ‘yıkama müstahzarları’ oldu.<br />
Ocak ayında alt sektörlerde en çok ihracat artışı yüzde 32,28<br />
ile eczacılık ürünleri sektöründe olurken en fazla daralma<br />
ise yüzde 32,73 ile mineral yakıtlar, mineral yağlar ve<br />
ürünleri sektöründe meydana geldi.<br />
Şubat - <strong>February</strong> <strong>2021</strong>