Ekonomi dergisi
EKONOMİCETERİSPARİBUSNeslihan muslu0502170032
- Page 2 and 3: KÖŞE YAZISI02MEGAPİKSELLER03GÜN
- Page 4 and 5: SALGINI, DÜNYACOVID-19EKONOMİYİ
- Page 6 and 7: Uluslararası içecekşirketi Coca
- Page 8 and 9: İNTERNETTEN ALIŞVERİŞYAPANLAR D
- Page 10 and 11: DİJİTAL PARA GELİYOR !Corona vir
- Page 12 and 13: kargaşa çıkıyor. Trilyonlarca i
- Page 14 and 15: 23 Ekim 1929 Çarşamba günü, New
- Page 16 and 17: KİTLESEL BİR İFLAS VARDI,tüm to
- Page 18 and 19: THE WOLF OF WALLSTREET (PARA AVCISI
- Page 20 and 21: Avcı Toplum’dan Akıllı Toplum
- Page 22 and 23: MOBİLİTESorunlar: Nüfus sayısı
- Page 24 and 25: EKONOMİSİ:DÜNYAWALTHERTEDEKONOM
- Page 26 and 27: 2 0 ’ L İY A Ş L A Rİ Ç İ NF
- Page 28 and 29: S E V D İ Ğ İ N İ Z İ Ş İY A
- Page 30 and 31: p p l e ’ d a n k o v u l m a s
- Page 32: NEDEN HAFTANIN 5 GÜNÜÇALIŞIYORU
E
K
O
N
O
M
İ
CETERİS
PARİBUS
Neslihan muslu
0502170032
KÖŞE YAZISI
02
MEGAPİKSELLER
03
GÜNCEL
09
GEÇMİŞ
13
Kısaca 16
BİYografİ
26
KÖŞE YAZISI
02
MEGAPİKSELLER
03
DİJİTAL PARA GELİYOR
09
STEVE HANKE
10
WALL STREET İFLASI
12
FİLM ÖNERİLERİ
15
ENDÜSTRİ 4.0/ TOPLUM 5.0
17
KİTAP İNCELEMELERİ
22
BİRİKİM TAVSİYESİ
24
STEVE JOBS
26
dibe vurdu, binlerce şirket ve
Borsa
battı. Milyonlarca insan işsiz kaldı.
banka
Ekim 1929 tarihe KARA PERŞEMBE
24
geçti ve büyük buhranın başlangıcı
olarak
5.0 felsefesi “Teknoloji toplumlar tarafından
Toplum
tehdit olarak değil, bir yardımcı olarak
bir
algılanmalı” görüşü üzerinde temelleniyor.
İÇİNDEKİLER
Mayıs 2020
BÖLÜMLER
29 Soru-cevap
27 SORU-CEVAP
Wall Street İflası Endüstri 4.0/ Toplum 5.0
oldu.
1
Köşe Yazısı
TÜRKİYE’DE PANDEMİ YÖNETİMİ…
Nesl han Muslu
Kov d-19 pandem s dünyayı der nden sarsıyor.
Etk n n büyük olacağı kabul ed l yor ancak daha
y ye g d ş bekleyen az. V rüsün küresel b r
ekonom k kr z tet kled ğ se aş kar. Yen kr z n
ne ölçekte etk leyeceğ henüz bell değ l.
K m s ne göre 2008 kr z nden, k m s ne göre de
Büyük Buhran’dan daha etk l b r kr z gel yor.
Pek Türk ye kr zle karşılaşınca ne yaptı?
Gerçekten başarılı oldu mu? Ç n’ n Wuhan
kent nde ortaya çıkan bu v rüsün küresel salgına
dönüşmes yle ülkeler sağlık h zmetler nden
çalışma hayatına, ekonom den eğ t m
kurumlarına kadar pek çok alanda tedb rler
aldı. Vaka sayısının artması le beraber Ç n’de
yaşanan hastaneler n yeters zl ğ , sorunun
Türk ye’de de yaşanması ht mal n akıllarda
oluşturuyor. Bugünkü g b kr t k dönemlerde
hasta yatağı veya yoğun bakım mkanlarının
yeterl olup olmadığına bakılır. “Ama” le
başlayan savunma cümleler kabul görmez.
Vatandaş, sadece tedav ye er ş p er şmed ğ le
lg len r. Bu mücadele sayes nde Türk ye, sağlık
alanında uygulanan pol t kaların doğruluğunu
b r kez daha gözler önüne serd . Türk ye bu
açıdan y b r sınav vermekted r.
31 lde sokağa çıkma kısıtlaması kararları, bell
yaş gruplarına sokağa çıkma yasağı get r lmes ,
dış hat ve ç hat uçuşlarının durdurulması,
sınırların kapatılması, ller arası yolcu traf ğ n n
kes lmes alınması zor önlemlerd . Ayrıca dar
gel rl lere madd destek sağlanması, ücrets z
maske sunulması, esnafa destek olunması,
heps nden öte devlet n vatandaşını ölüme terk
etmemes ve sah p çıkması...
Özetle, dünyanın en güçlü ülkes olan ABD
per şan b r halde ve ş md dünyanın en zordak
ülkes değ l m ? Türk ye’n n sunduğu fırsatlar
ekonom k ve demokrat k dönüşümle b rl kte
değerlend r ld ğ nde, Türk ye’y k mse tutamaz!
2
SALGINI, DÜNYA
COVID-19
EKONOMİYİ NEGATİF
GENELİNDE
ETKİLERKEN, MOBİL
YÖNDE
EKONOMİSİ BU
UYGULAMA
DÖNEMDEN OLUMLU ETKİLENİYOR.
Global SaaS şirketi Adjust'ın yıllık Global Mobil
Uygulama Trendleri raporundaki verilere göre,
2020 yılında birçok sektörü kapsayan
uygulamalara yapılan kullanıcı girişlerinde ve
kullanıcıların yeni Uygulamaları indirmelerinde
ciddi bir artış var.
İŞ UYGULAMALARI’nda uygulama içi hareketlerde
%75, uygulamayı yeni indirenlerde %70.
YEME İÇME UYGULAMALARI’nda uygulama içi
hareketlerde %73, uygulamayı yeni indirenlerde
%21.
OYUN UYGULAMALARI’nda uygulama girişlerinde
%47 ve yeni uygulama indirmelerinde de %75 artış
görüldü.
3
4
Uluslararası içecek
şirketi Coca Cola,
ekonomik krizden dolayı
Lübnan'daki fabrikasını
kapatma kararı aldı.
Lübnan'da Coca Cola'nın
bünyesinde üretim yaptığı
Ulusal İçecekler Şirketi'nden
yapılan yazılı açıklamada,
ekonomik ve mali sıkıntılar
dolayısıyla 31 Mayıs 2020
tarihi itibarıyla şirketin
ülkedeki faaliyetlerine son
vereceği belirtildi.
5
6
İNTERNETTEN ALIŞVERİŞ
YAPANLAR DİKKAT!
HAZİRAN SONUNA
KADAR GEÇERLİ OLACAK
KORONAVİRÜS
SALGINI
İNTERNETTEN
YAPILAN
ALIŞVERİŞLERİ
ARTIRMIŞTI. GELEN
SON DAKİKA
HABERİNE GÖRE;
BİLGİ
TEKNOLOJİLERİ VE
İLETİŞİM KURULU
KARARIYLA YENİ TİP
KORONAVİRÜS
(KOVİD-19) SALGINI
NEDENİYLE E-
TİCARET
SİTELERİNDEN
ALINAN
GÖNDERİLER İÇİN
BAŞLATILAN
"TEMASSIZ
TESLİMAT"
UYGULAMASI
HAZİRAN SONUNA
KADAR GEÇERLİ
OLACAK.
7
8
DİJİTAL PARA GELİYOR !
Corona virüs salgını ile birlikte dijital para
tartışmaları daha da arttı. Ülkeler ve
şirketler dijital para konusunda
hazırlıklarını yapıyor. Önümüzdeki
dönemde dijital paraların ulusal paraların
yerini alması bekleniyor. Çin yakında dijital
para ile maaş bile ödeyecek. Ancak dijital
para ile kripto paranın karıştırılmaması
gerekiyor. Dijital paraların arkasında yine
merkez bankaları olacak.
Akıllı telefonlardaki elektronik cüzdan
uygulamalarına yüklenecek olan e-RMB (e-
Renminbi) ilk aşamada küçük ölçekli
ödemelerin yapılmasına izin verecek. Elinde
nakit bulunduranların da bu nakitlerini dijital
paraya (e-RMB) dönüştürülmesine doğal
olarak izin verilecek. Küresel anlamda dijital
paraya geçen büyük ekonomilerden ilki olan
Çin'de bazı kamu görevlileri mayıs ayından
itibaren ücretlerini e-RMB olarak alacaklar.
Dünyada 5G teknolojisinde önde giden Çin,
dijital para sistemini de ilk hayata geçiren
büyük ekonomi olmaya doğru gidiyor.
Halihazırda Alipay ve WeChat ile dijital ödeme
sistemine aşina olan Çin halkı, koronavirüs
karantinası sırasında e-ticarete, dolayısıyla
dijital ödeme sistemlerine daha fazla yönelmiş.
2014'ten bu yana dijital para geliştirmelerine
başlamış olan Çin yeni ekonomi bölgesi olan
Xiong'an'da dijital Renminbi kullanımını
başlatıyor. İlk pilot bölgede 38 milyondan fazla
nüfus var.
Dijital paralar ile kripto paraları karıştırmayalım!
KRİPTO PARA DEĞİL
Zira dijital paralar, hali hazırda kullanılan ulusal
paraların yerini alacak. Aslında halihazırda hepimiz
dijital para kullanıyoruz. Bankadaki IBAN
hesaplarımızın arasında gidip - gelen paralar zaten
dijital para. Kripto paralar Ulusal Merkez Bankaları
dışındaki blokchain sistemlerinde madenciliği
yapana verilen "ödül paralar" ve arkalarında
herhangi bir otorite yok (Bu konuya başka bir
yazıda değineceğim!). Dijital paraların ise öyle
değil, arkalarında yine merkez bankaları olacak.
9
durumdaki para birimleri üzerine yaptığı ses uyandıran
Zor
tanınan ünlü ekonomist, tıklım tıklım kitap dolu ofisinde,
konuşmalarla
bozan e-posta çıktısına doğru sallıyor parmağını. Bu, Hanke’nin
sinirini
İktisat Bölümünde öğretim üyesi olarak çalıştığı Johns
Uygulamalı
derslerinin Perşembe günü (ama pazartesi gibi) başlayacağını,
dönem
gününün atlanacağı bildiriliyor. “Her yıl” diyor Hanke, “tüm
Cuma
BU ADAM
TATİLLERİ
ORTADAN
KALDIRACAK
STEVE
HANKE
Üniversitesinden gelen bir duyuru. E-postada öğretim
Hopkins
İşçi Bayramı’nın sürekli değişen tarihi yüzünden güz
elemanlarına,
ÇOK
GERGİN
planımı sil baştan yapmak zorunda kalıyorum”.
10
kargaşa çıkıyor. Trilyonlarca iş saati boşa harcanıyor.
ceketli bir radikal gibi, kaşlarını kaldırarak.
misyon edinmiş kendine. Bir saatçinin oğlu olan Hanke,
Takvimi’nde 1 Ocak daima pazartesi gününe geliyor.
gününüzü haftanın hep aynı günü
Doğum
Bir daha duvar takvimine ihtiyaç
kutluyorsunuz.
Sonsuz bir kesinlik düşünün.
duymuyorsunuz.
Orioles takımının Toronto Blue Jays’le
“Baltimore
arifesi Pazar gününe geliyor. Bu da yılsonu
diyor Hanke bunun için.
artacak”
anki takvimden yakınan bir tek Hanke değil.
Şu
kilise müdavimlerini çok sinirlendiriyor.
yılla aslında çözemediğimiz o sinir bozucu 1,2422
artık
kısmın beş ya da altı yıl boyunca birikmesine
günlük
tatili yapılıyor.
İşçi sendikalarına yakın duran Ecınımic Policy
Geçmemeli de zaten.”
Hanke sonucuna önem veren yaklaşımının,
spor kulübü sahibi. Öyle ya da böyle, tüm dünyayı bu
kampanyasını bir başkasını yürütmesi gerekecek.
Sebebini sorduğumuzda “Zamanım yok da ondan”
diyor Hanke.
etrafında attığımız her turda oluşan ve dört yılda bir
saçmalıklar bir sürü zaman kaybı demek. Onun
Bu
hüsranını tüm okulla çarpınca, üstüne benzer
bu
değişikler yapacak binlerce benzer yeri ekleyince (spor
izin veriliyor. Sonra çalışmanın olmadığı, Artık Hafta
ligleri, devlet kurumları, şirketler) ortaya tam bir
“Toplantıları bir düşünsenize!” diyor Hanke, blazer
Group’un başkanı Lawrence Mishel gibi ekonomistler
bunun iyi olmadığı görüşünde. “Tatil günleri olmayan
Hanke gerçekten de radikal biri ama rasyonel
bir çok insan için eğlence kaybı demektir bu” diyor
Mishel. “Asla kamuoyu yoklamasını geçemez.
hassas ölçüm için yanıp tutuşuyor. Şu an kullanılan ve
16.yüzyılda benimsemiş olan Gregoryen takvimi bir
kenara atmak, yıldan yıla değişen günlerin, artık
günlerin yerine saat gibi tıkır tıkır işleyen bir
muhalefete karşılık kazanacağını inanıyor. Ona tek
gereken, sistemi herkesten önce benimseyecek biri;
mekanizma getirmek istiyor. Hanke’nin, Johns Hopkins
Üniversitesi’nden fizik ve gökbilim profesörü Richard
bir Eastman ya da maliyetleri düşürmek isteyen bir
conn- Henry’yle birlikte geliştirdiği Hanke-Henry Sabit
sisteme ikna edecek kapsamlı bir reklam
maçlarının daima Çarşamba gününe geldiğini
hatırlamanız yetecek” diyor Hanke.
Hanke-Henry sistemi İşçi Bayramı gibi her yıl
haftanın başka gününe denk gelen tatil günlerine
sabitliyor. Dahası, gerek Noel arifesi gerekse Yılbaşı
programlarını ayarlamak için zaman ve para kaybını
ortadan kaldırıyor. “Gayrisafi Yurtiçi Hasıla doğrudan
İngiltere’nin 13. Papa Gregory’nin 1582’de geliştirdiği
takvimi benimsemesi 200 yıl sürmüştü. Ortodoks
kilisesi hala benimsemiş değil. Gregory’nin amacı, her
yıl gerçekleşen ve ekinoksu 11 dakika öne çeken Jülyen
düzeltmekti..
sistemini
te Fransız devrimcileri karşı çıkıp 10 günlük
1793’
hafta sistemini getirdiler. 1928’deyse Kodak’ın
George Eastman, personelini 13 aylık bir
kurucusu
çalıştırmayı denedi.
takvimle
Ancak bu tür reformlar dünyanın güneş etrafındaki
yörüngesine yetişmek için tuhaf uzunlukta haftalar
kullandıkları için başarısız oldular. Çünkü böyle
yapınca Hristiyanların Pazar günü de kayıyor ve bu da
Hanke’nin planı, yörüngeyi yedişer günlük
ayırarak inançlara da zarar vermiyor.
bölümlere
ortaya, ayların sırasıyla 30-30-31 gün olduğu 4
Böylece
dönemlik bir düzen çıkıyor. Bu ritmik düzenin
sonucunda 364 günlük bir yıl oluşuyor. Güneşin
1 1
W A L L
S T R E E T
İ F L A S I
BU BİR
ŞEHİR
EFSANESİ
DEĞİL,
GERÇEKTEN
OLDU.
1 2
23 Ekim 1929 Çarşamba günü, New York
Borsası’nda hisse senedi fiyatları hiçbir
uyarı vermeden aniden düştü. Yatırımcılar
şaşkındı. Çünkü son beş yıldır borsa
sadece yükseltmişti. Bir saat içinde,
sarsıcı bir şekilde 2,5 milyon hisse senedi
satıldı. Bu sarmak düşüş ertesi gün de
devam etti. 24 Ekim’de hisse senedi
ticareti yapanlarda bir şeylerin değişmiş
olabileceği duygusu hakimdi. Ama aniden
tüm alıcılar yok olmuştu. İnsanlar hisse
senedi satmak istiyorlardı ama satın
alacak kimseyi bulamıyorlardı.
Hisse senedi fiyatları 2 dolar, 4 dolar, 10
dolar düşmeye başladı. “DEHŞET VERİCİYDİ”
New York menkul Değerler Borsası’nda
soluksuzluk ve feryat hakimdi. İnsanlar bu
olay karşısında serseme dönmüş ve dehşete
kapılmıştı. Binlerce insan hep birlikte
borsanın önünde toplanmaya başladı. 10.000
kişi Broadway’den East River’a kadar tüm
sokakları doldurdular. Borsa binasının
etrafında, heykelin etrafında, merdivenlerin
üstünde çok büyük bir kalabalık toplandı.
İçerisen çıkan birinden herhangi bir haber
alabileceklerini umuyordu. Bekleyen
binlerce kişiden pek azı açıklamak üzere
olan felaketin boyutunu kavrayabilmişti.
Hiçkimse büyük bir mali felaketin, beş
gün içinde Amerika’nın refah
kaynaklarını yok edeceğini tahmin
edemezdi. Ancak bu krizi tetikleyen
nedeni anlamak için 10 yıl geri gitmemiz
gerekiyor. 1919 yılında ABD, 1. Dünya
Savaşı’ndan zaferle çıkmıştı. Savaş
İngiltere’yi ve Avrupalı müttefiklerini
mali açıdan tüketmişti ama Amerika’nın
ekonomisi gelişiyordu.
1920’lerde günlük yaşam değişti. Elektriğin
kullanılmaya başlaması Amerika’yı değiştirdi.
Yeni teknolojiler ortaya çıktı; uçaklar,
radyolar... Başlangıçta lüks kabul edilen ev
eşyaları artık sıradan ihtiyaç haline gelmişti.
Otomotiv endüstrisinde de patlama yaşandı
Sonsuz bir refah devri başlamış gibi
görünüyordu. Ayrıca insanları pahalı eşyalar
satın almaya teşvik etmeleri için taksitle
satışlarda söz konusu olmaya başlamıştı. Tüm
düşünce tarzı şuydu: Biz yeni bir ekonomik
çağın başındayız ve her onurlu Amerikalının
zengin olmaya hakkı vardır. Amerikalılar daha
da zengin olmak için yeni yollar arıyorlardı.
Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, Amerikan
hükümeti savaşın faturasını ödemek için
“Özgürlük Tahvilleri” olarak da bilinen
tahvilleri satıyordu. Bu halktan borç para
almanın bir yoluydu. Özgürlük tahvilleri
birçok insanın ilk kez güvenli bir şekilde
yatırımcı olmasına neden oldu. Özgürlük
tahvilleri bir yatırım kültürü yaratmıştı.
Sıradan insanlar bile tahvil alım satımı
yapabiliyorlardı. Artık bu yeni yatırım
kültüründen çıkar sağlayabileceğini düşünen
başka bir insan topluluğu vardı. Wall Street
bankacıları. Amerika’nın finans merkezi olan
Wall Street, yıllardan beri genel halka kapalı
bir çevrede, birbiriyle iş yapan bir grup seçkin
bankacıdan oluşuyordu. Ama bir adam finans
dünyasının çehresini değiştirecek bir fırsat
gördü. National City Bank’ın başkanı Charles
Mitchell... Piyasada kârlı bir boşluk fark etti
ve Mitchell dediki: “Elimizde yatırım yapan
bir halk var. Tüm yapmamız gereken şey
şirket tahvilleri, hisse senedi gibi diğer
ürünleri de pazarlamak ve halka bunların
hatrı sayılır yatırımlar olduğunu söylemek.”
New York Borsası’nda adı geçen özel
şirketlerinde sermayesini artırmak için halkı
hisse senedi satın almaya teşvik etmek istedi,
böylece onlar da bu süreçte kâr elde
edebilirlerdi. Fikir büyük rağbet gördü ve bu
yeni kârlı pazarı sömürmek için Mitchell ülke
genelinde aracı şirketler kurdu. 1920’lerin
ortalarında 3 milyon civarında Amerikalı
borsadaydı ve Wall Street, halkın hayal
gücüne hakim olmuştu. 1928 yılında, sadece
12 ay içinde, borsa yaklaşık %50 yükseldi ve
hisse senetleri yükselmeye devam etti.
1920’ lerin borsası ne dürüst, ne de
demokratik değildi. Büyük bir kumarhaneydi
ve profesyonel spekülatörler tarafından hile
ile yönetiliyordu. Küçük yatırımcılar tüm
tasarruflarını kumara yatırdılar ama
karşılarına yığılmış olan eşitsizliği fark
etmede başarısız oldular.
1929’ larda seçkin ve çok saygın bir bankacı
olan Paul Warkburg, Wall Street,
aristokrasisini bir kenara atıp hiç de iç açıcı
olmayan bir uyarıda bulundu : “Eğer bu
dizginlenmemiş spekülasyon çılgınlığının
daha da ileri gitmesine izin verilirse nihai
çöküşür tüm ülkeyi saran bir bunalıma yol
açacağı kesindir.” Warburg’ un öngörüsüne
kimse kulak asmadı. 1929’ un Mayıs ve Eylül
ayları arasında 60 yeni şirket New York
Borsası’na girdi ve piyasaya 100 milyondan
dazla hisse senedi sürüldü ve yatırım coşkusu
körüklendi. Bazı profesyonel spekülatörler
piyasanın aşırı ısındığını hissettiler. En zeki
olanı, o yaz borsadan çekildi. 23 EKİM 1929
ÇARŞAMBA... Ani güven kaybını neyin
tetiklediğini kimse bilmiyor.
23 Ekim Çarşamba günü oldu ve bitti. Ama
ortada hiçbir şey yokken otomobil
hisselerindeki keskin düşüş, hummalı bir
akşam pazarı mantığında alışverişi tahrik
etti. Aniden milyonlarca hisse senedi satıldı.
Ertesi gün 1929 un büyük krizi başladı.
24 EKİM 1928, KARA
PERŞEMBE
çoğu kez krizin başlangıcı olarak kabul edilir.
Gerçekten pek çok insanı korkutan muazzam
bir düşüş vardı Borsanın sürekli düştüğünü
gören insanlar paniğe kapıldılar. Haberlerin
umutsuzluğu binlerce insanı borsanın dışına
topladı. Korkunç bir kalabalık, gaddar bir
ifade ve sabit bakışlarla bekliyordu. Hepsi de
batmış adamlardı.
Bankacılar mevcut mali erimeyi gidermek
için bir şeyler yapmaları gerektiğini
biliyorlardı. Kalabalık yoğun ve gürültülü bir
şekilde büyüdü. Birden ortasında bir girdap
düştü. Gömlekli bir adam, Morga’nın ofisine
doğru gitmeye çalışıyorlardı. O National City
Bank’ın yönetim başlanı Charles E. Mitchell’
di. Morgan’ın ofislerinin bulunduğu binaya
kadar gitmeyi başardı. Ve kısa bir süre sonra
oraya neden gittiğini öğrendik.
13
Charles Mitchell, JP Morgan’ın ofisine bir toplantı için çağrılmıştı.
Masanın etrafında dört ileri gelen bankacı daha vardı. Onlardan biri de
New York Borsası Başkanı Richard Whitney’di. Bunlar, 6 milyon dolar
civarında mal varlıkları olan Amerika’ daki zengin iş adamlarından
bazılarıydı. Ve dine vurmuş olan borsayı desteklemek için neler
yapabileceklerini bulmaya çalıştılar. Buldukları çözüm, hep birlikte 250
milyon dolarlık bir havuz oluşturma planıydı. Ve bu birikim anahtar
listedeki hisse senetlerini desteklemek için kullanılacaktı. Ve işe
yaradı. Borsa geri döndü ve hisse senetleri aniden değer kazanmaya
başladı. Hafta sonu süresince, bankacıların müdahalesi işe yaramış gibi
görünüyordu.
28 Ekim 1929, PAZARTESİ, ilk kez birçok spekülatör kolay kredi ve
teminatla satın almanın dezavantajını keşfediyordu. 1920’lerde hisse
senedi satın alanların çok önemli bir bölümü, onu borç parayla satın
alıyordu. Borç parayla hisse senedi satın almanın en büyüleyici yani
işler yolundayken, kazancın çok hızlı ve büyük olmasıdır. İşler ters
gittiğinde de, doğal olarak tüm mekanizma ters işlemeye başlar ve
kayıplar da aynı oranda büyük olur. Pazartesi günü borsa düşmeye
başladı üstelik perşembe günlü düşüşten çok daha sert bir şekilde.
29 EKİM 1929, SALI, Amerika’da kurumsallaşmış bazı ünlü isimler hisselerinin dimdik düştüğünü gördü. Salı günü,
sadece muazzam bir satış dalgası vardı ve devam ediyordu. Satışların hacmi, bankacıların her türkü piyasadaki
dalgalanmayı engelleme çabalarını bozguna uğratmıştı. Pazartesi sabahı borsanın açılışından Salı akşamına kadar tüm
Amerikan hisseleri yaklaşık %22 değer kaybetti. Hemen hemen herkes para kaybetti. Maddi gücü yerinde olanlar ise
kayıplarını kara mizahla karşılıyorlardı. Herkes kayıpların üstesinden gelemedi. İntihar edenlerin sayısı abartılmış
olmasına rağmen bazıları onu tek çıkış yolu olarak gördü. Wall Street’teki korkunç çöküşün etkileri dalga dalga tüm
Amerika’ya yayıldı. Hatta hisse senedi sahibi olmayanlar ve borsanın yükselişinden hiçbir çıkarı olmayanlar bile
mağdur duruma düştüler. Kriz Amerikalıların kırılgan bankacılık sistemlerine olan güvenini sarstı. Ekonomide güvenin
batması domino etkisi yarattı.
1931’ de, 2000’ den fazla banka battı ve tüm finansal sistemin sadece kararsız değil aynı zamanda işe yaramaz olduğu
da görüldü. Ondan sonra, insanlar para biriktirdikleri zaman bankalara kuşkuyla baktılar ve paralar yastık altına gitti.
1929’ da borsanın çöküşü Büyük Buhran’ı yaratmadı ancak daha sonra Büyük Buhran’la sonuçlanacak bir dizi olayın
başlamasına neden oldu. Şirketler, sermaye sahibi olmamanın ve para kaybetmenin acısını hemen hissettiler ve
insanları işten çıkarmaya, üretimi durdurmaya başladılar.
14
KİTLESEL BİR İFLAS VARDI,
tüm topluma travmatik olarak zarar verdi. O kadar travmatik ki, Amerikan
tarihinde trajik bir an olmasına rağmen Amerikalıların belleğinde tek ikinci iç savaş olarak yer etmiştir.
Yoksulluk gerçekten her yani kaplamıştı. Erkeklerin giyecek hiçbir şeyleri yoktu. Üstlerinde paçavralar vardı.
Ayaklarını gazete kağıdıyla sararak ve kartonları kullanarak yolda yürümek için kendilerine geçici ayakkabılar
yapıyorlardı ve geceyi orada geçirirlerdi. Oraya Hoover şehri diyorlardı. Çünkü o, zamanın Başkanı’nın adıydı
ve tabii ki tüm bu krizin ve yoksulluğun faturası ona kesiliyordu.
1932’ de Cumhuriyetçilerin 12 yıllık iktidarı sona erdi. Demokrat, Franklin Roosevelt ezici bir zaferle başkan
seçildi. Kurtarıcı gözüyle bakılan Roosevelt, Amerikalılara yeni bir düzen ve finansal sistemi düzenleme sözü
AYLIK
RAPOR
verdi. Yeni başkan hızlı davrandı. Banka birikimlerini teminat altına aldı ve bankacıları hükümet denetimi
altında çalışmaya zorlayacak yasaları ortaya koydu. Başkan Roosevelt, Wall Street’i düzenlemek için Menkul
Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nu kurdu ve başına eski dostu ve destekçisi Joe Kenedy’yi getirdi. Roosevelt’ in
bankacılık sistemine olan güveni yeniden kurmasına rağmen Büyük Buhran, 2. Dünya Savaşı’nın patlak
vermesine kadar sürecekti. Bugün olduğu gibi, küreselleşen ekonomi, tüm dünyaya dalga dalga yayılan
ekonomik kriz ve devamında da bunalım anlamına geliyordu. İngiltere’de üretimde ani bir düşüş yaşandı ve
milyonlarca insan işini kaybetti. Almanya ise hâlâ 1. Dünya Savaşı’nda uğradığı yenilginin acısını yaşıyordu,
daha da fazla sarsıldı. Ekonomik çöküş ve bunalım, kapitalizm karşıtı hareketleri güçlendirdi. Rusya’da
komünistler yönetimi ele geçirdi ve faşist hareketlerde artış söz konusuydu. Komünizm ve faşizm başarılı
olurken birçok ülke serbest ticareti önlemek için engeller koydular ve ekonomilerini kurtarmak adına içe
döndüler. Ekonomik milliyetçilik önce ticari savaşa sonra da dünya savaşına neden oldu.
80’li ve 90’lı yıllarda, serbest piyasada güven yeniden canlandı. İyimserlik geri geldiği gibi, Roosevelt’in
ortaya koyduğu mali düzenlemelerin birçoğunun geçerliliğini yitirdiği anlaşıldı ve yavaşça yürürlükten
kaldırıldı. Bir kez daha, önem verilmeden yapılan piyasa düzenlemesi spekülasyonun kontrolsüz bir şekilde
büyümesine olanak sağladı. Ne varki, 1929 krizinden gereken ders, tarihinin tekerrürden ibaret olduğu,
insanın aptallığının ve aç gözlülüğünün mali işlerde sağduyu ve itidalden çok daha büyük bir güç olduğudur.
1 5
FİLM ÖNERİLERİ
A LOVE STORY
İNSİDE JOB (İÇ İŞLER)
2010 yapımı, “En İyi Belgesel Film
Oscar’ı” ve birçok ödülü bünyesinde
barındıran 2008 yılında yaşanan mali
krizi ele alan, Matt Damon tarafından
seslendirilen harika bir belgeseldir.
Seyirciye yaşanan krizi arka planıyla
birlikte açıklayıcı bir şekilde aktaran
film, bu süreçte krizin nedenlerini,
ABD’nin bu noktada nasıl önlemler
aldığını, krizde yer alan önemli aktörleri
göz önüne seriyor. İİBF filmlerinde öne
çıkan, ufkunuzu genişletecek bu filmi
kaçırmayın deriz!
Süre: 108 dk.IMDB: 8,2
(KAPİTALİZM: BİR AŞK
HİKAYESİ)
2009 Amerikan yapımı belgesel filmidir.
Michael Moore, filmin yönetmen
koltuğunda oturduğu gibi aynı zamanda
filmin yazarı ve oyuncusudur. ABD’de
yaşanan finansal konular üzerinde
durulurken aynı zamanda kapitalizm bu
noktada ele alınıyor. Birçok çeşitli
olayla kapitalizm gözler önüne serilirken,
ciddi bir eleştiri de filme hakim oluyor.
ABD’nin önemli muhaliflerinden biri olan
Michael Moore, bu filmiyle birçok ödüle de
aday olarak gösterilmiştir.
Süre: 127 dk.IMDB: 7,4
16
THE WOLF OF WALL
STREET (PARA AVCISI)
Başrolünde Leonardo DiCaprio’nun yer
aldığı, 2013 ABD yapımı filmdir. “Para
avcısı” lakabıyla anılan kariyerine
komisyoncu olarak başlayan Jordan
Belfort’un yaşamının yer aldığı bir
biyografidir. Kurduğu şirketle milyonlar
kazanan Belfort’un kariyerine dair iniş
çıkışları görebileceğiniz aynı zamanda
kara komedinin hakim olduğu bu filmde
kendinize ilham kaynağı bulabileceğiniz
birçok olayı da şüphesiz göreceksiniz…
Birçok ödüle layık görülen ve gişe
rekorları kıran filmi izlemeden
geçmeyin!..
Süre: 180 dk.IMDB: 8,2
THE ASCENT OF MONEY
(PARANIN YÜKSELİŞİ)
Harvard profesörü, ünlü iktisat tarihçisi
Niall Ferguson’un yazdığı kitabın,
uyarlaması olan televizyon
belgeselidir. Finansal olayları tarihsel
olaylarla ortaya koyan filmde,
kapitalizmin günümüze kadar uzanan ve
hayatımızın büyük kısmını ele geçiren
yönü anlatılmakta. İlginç tespitlerin,
bankacılık ve para tarihi konularının da
yer aldığı, özellikle kapitalizmi daha iyi
kavramak isteyenler için bir film önerisi…
Göz atın deriz!
Süre: 116 dk.IMDB: 8,0
17
ENDÜSTRİ 4.0’DAN
TOPLUM 5.0’A
Toplum 5.0
felsefesi
“Teknoloji
toplumlar
tarafından bir
tehdit olarak
değil, bir yardımcı
olarak
algılanmalı”
görüşü üzerinde
temelleniyor.
Toplum 5.0 ter m lk kez Ocak 2016'da Japon hükümet B l m, Teknoloj ve İnovasyon
Konsey ’nde Bakanlar Kurulu tarafından “Beş nc B l m ve Teknoloj Temel Planı”nda
kullanıldı. Toplum 5.0, s ber alan ve f z ksel alanın (gerçek toplumun) yüksek sev yede
entegre olduğu “süper akıllı toplum” olarak tanımlanıyor.
Toplum 5.0 kavramının global çapta bilinirlik kazanması ise dünyanın en büyük
teknoloji fuarlarından CeBIT’de gerçekleşti. Almanya’nın Hannover kentinde
düzenlenen fuarın 2017 yılındaki partner ülkesi olan Japonya, fuarda Toplum 5.0
felsefesini geniş kitlelere duyurdu. CeBIT 2017 fuarında Society 5.0 (Toplum 5.0)
felsefesini tanıtan Japonya başbakanı Shinzo Abe, bu yeni kavramı “Teknoloji,
toplumlar tarafından bir tehdit olarak değil, bir yardımcı olarak algılanmalı” görüşüyle
temellendirdiklerine dikkat çekti.
18
Avcı Toplum’dan Akıllı Toplum’a…
Japon Ekonomik Organizasyonlar Federasyonu tarafından hazırlanan çalışma,
Toplum 5.0 felsefesi ışığında gelişmesi beklenen ekonomi ve sosyoloji
reformunu geniş kitlelere anlatmayı amaçlıyor. Söz konusu çalışma ilk insanın
doğuşundan bugüne kadar olan süreci bölümlere ayırıyor ve günümüze kadar
olan süreçte toplumları Avcı Toplum (Toplum 1.0), Tarım Toplumu (Toplum
2.0), Endüstriyel Toplum (Toplum 3.0), Bilgi Toplumu (Toplum 4.0), ve Akıllı
Toplum (Toplum 5.0) olarak beşe ayırıyor. İnsanlığa odaklanmış olmasına
rağmen, Toplum 5.0, ekonomik kalkınmayı dengelemek ve sosyal sorunları
çözmek amacıyla, öncülüğü bilim ve teknoloji inovasyonunun üstlendiği yeni
bir topluma işaret ediyor.
Toplum 5.0, bir yerde de içinde bulunduğumuz dijital dönüşüm
çağına ve dördüncü endüstriyel devrime hem birey hem de
toplum bazında adapte olmak için rehberlik sunuyor. Örneğin
kavramın çıkış noktası olan Japonya’da, Toplum 5.0
yeterliliklerine ulaşarak çözülmesi belirlenen bazı hedefler
şöyle:
• Yaşlanan dünya nüfusuna karşı çözümler geliştirmek
• Sanal dünya ile gerçek dünyanın beraber işler hale getirilmesi
• Nesnelerin İnterneti’nden toplumun çıkarları gözetilerek
faydalanılması
• Çevre kirliliği ve doğal afetler için çözüm yolları üretilmesi
Çalışmada Toplum 5.0’ın geliştirilebilmesi için yıkılması
gereken 5 önemli bariyer ise şöyle tanımlanıyor:
• Hukuk sistemindeki engeller
• Nesnelerin dijitalleşmesindeki bilimsel boşluklar
• Kalifiye personel eksikliği
• Sosyo-politik önyargılar
• Toplumsal direnç
19
Endüstri 4.0 ve
Toplum 5.0
Toplum 5.0 ile her şeyden önce dördüncü sanayi devriminin Nesnelerin İnterneti
(IoT), büyük veri, yapay zeka, robot ve paylaşım ekonomisi gibi yeniliklerini hem
farklı endüstrilere hem de sosyal hayata dahil ederek çeşitli sosyal zorlukları
çözebilen bir toplum oluşturmak amaçlanıyor. Bu sayede geleceğin toplumu, yeni
değer ve hizmetleri kesintisiz olarak geliştiren, insanların yaşamlarını daha uyumlu
ve sürdürülebilir hale getiren bir toplum olabilir. Özetle Toplum 5.0, bir “süper
akıllı” topluma işaret ediyor ve bu dönüşüme Endüstri 4.0 yani dijitalleşmenin
sunduğu imkanlarla hazırlanıyor.
Bu ilişkiyi bir örnekle açıklamak gerekirse; Nesnelerin İnterneti ile toplanan büyük
veri, yapay zeka tarafından yeni bir zeka türüne dönüştürülerek toplumun her
köşesine ulaştırılacak. Yani Toplum 5.0’ın ilerlemesi ve gelişmesi ile ürünlerin ve
hizmetlerin talep edenlere ihtiyaç duyulduğu miktarda ve zamanda ulaştırılacak
olması, daha konforlu ve sürdürülebilir bir yaşam şeklini getirecek.
Ve tıpkı Endüstri 4.0 gibi Toplum 5.0’ın da dünyamıza önemli değişimler getirmesi
bekleniyor. Bu değişimden öncelikle etkilenmesi beklenen sektörler, bu sektörlerde
yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri ise şöyle:
SAĞLIK
SEKTÖRÜ
Sorunlar: Japonya nüfusu hızla yaşlanıyor. Bu nedenle ülkede giderek artan tıbbi ve
sosyal güvenlik giderleri ve talepleri karşılamak zorlaşıyor.
Çözümler: Check-up kayıtları ve tedaviyi de içeren tıbbi veri kullanıcıları ile bakım
kayıtları arasında bağlantı ve bilgi paylaşımı sağlanması. Uzaktan bakım hizmetlerinin
uygulamaya alınması. Bakım tesislerinde yapay zeka ve robotların kullanılmasıyla
insanların bağımsızlığının desteklenmesi.
Böylece farklı hastanelerde dağınık halde bulunan tıbbi verilerin birleştirilmesi ve
paylaşılması, veriye dayalı daha etkili bir tedaviyi mümkün kılar. Uzaktan tıbbi bakım
sayesinde yaşlı kişiler hastaneleri sık sık ziyaret etmek zorunda kalmaz. Ayrıca,
evdeyken bile kalp atış hızı gibi sağlık verileri ölçülebilir, böylece sağlıklı yaşam
ömrünü uzatmanın yolları bulunabilir.
20
MOBİLİTE
Sorunlar: Nüfus sayısındaki düşüş, toplu ulaşıma erişimi sınırlı olan az
nüfuslu kırsal alanları da beraberinde getiriyor. Hızla büyüyen e-ticaret
sektörü de sürücülerin sayısının yetersiz olması nedeniyle sorun yaşıyor.
Çözümler: Kırsal alanlarda ulaşımı kolaylaştırmak için toplu ulaşımda
sürücüsüz taksi ve otobüs kullanımının teşvik edilmesi. Dağıtım ve lojistik
verimliliğinin artırılması (örneğin sadece tek bir kargo kamyonu
sürücüsünün bulunduğu bir konvoyda insansız araç sistemi ve drone’lar
kullanmak).
Nüfusun az olduğu bölgelerde yaşayanlar için toplu taşımanın çok sınırlı
olması nedeniyle alışverişe çıkmak veya hastaneye gitmek zor olabiliyor.
Ancak otonom araçlar, o bölgenin sakinleri için seyahati kolaylaştırırken,
drone’lar da daha kolay bir şekilde teslimat yapılmasını sağlayabilir ve
böylece e-ticaret sitelerinin veya kargo şirketlerinin dağıtım elemanlarının
sayısının az olması sorun olmaktan çıkar.
ALTYAPI
Sorun: Japonya’daki hızlı ekonomik büyüme döneminde kamu altyapısında
ortaya çıkan bozulmalar ve nitelikli işgücü sıkıntısı, denetim ve bakım için
mali yükte bir artış yarattı.
Çözüm: Yollar, köprüler, tüneller ve barajları denetlemek ve korumak için
sensörler, yapay zeka ve robotlar kullanmak.
Bilgi ve İletişim Teknolojileri (ICT), robotlar ve uzmanlık gerektiren
inceleme ve bakım sistemleri için sensörler içeren yeni teknolojiler
kullanılarak, onarım gerektiren yerlerde erken tespit ve teşhis yapılabilir. Bu
sayede beklenmedik kazalar en aza indirilir, onarımda harcanan süre azaltılır,
aynı zamanda güvenlik ve üretkenlik artar.
FİNANSAL TEKNOLOJİ
Sorun: Japonya’da para işlemlerinin büyük bir kısmı hâlâ nakit olarak
yapılıyor ve banka işlemleri oldukça zahmetli. Bununla birlikte finans
şirketlerinde bilgi teknolojisi kullanımı sınırlı ve yavaş.
Çözüm: Para transferleri için blockchain kullanmak. Finansal teknoloji
firmalarına ve bankalarına açık uygulama programlama arayüzleri (API)
tanıtmak. Nakit parasız ödemeyi teşvik etmek.
Yurtdışına havale yapmak, harcanan zaman ve bankaya ödenen ücretler
nedeniyle zahmetli bir süreç. Ancak blockchain teknolojisi küresel işlemlerde
güvenliği sağlarken zaman ve maliyet tasarrufu da sunuyor.
21
Sonuç olarak her türlü nesnenin, insanın ve kavramın veri
aracılığıyla birbirine bağlanacağı bir dönem olan Toplum 5.0 hızla
yaklaşıyor. Süper akıllı toplum olarak tanımlanan Toplum 5.0’dan
beklenen ise dijitalleşmeden sonuna kadar faydalanarak hayata
rahatlık, kolaylık ve değer katan yenilikler sunmak. Toplum 5.0, bu
yönüyle Siemens’in “Yaşam için Yenilikçi Zeka” yaklaşımı ile de
birebir örtüşüyor.
Hem Endüstri 4,0, hem de Topum 5.0’a hızla ilerlerken bu süreçte
dikkat gerektiren konuların başında ise güvenlik ve adaptasyon
geliyor. Siber güvenliğin sağlanması, sorunları teknoloji ve veri
kullanarak çözen bir topluma dönüşmek için şüphesiz ki çok
önemli. Bununla birlikte Toplum 5.0’ı oluşturan bireylerin bu
değişime adapte olması ve bu dönüşümün sunduğu avantajlardan
iyi bir şekilde faydalanabilmesi için dijitalizasyona yönelik bilgi ve
becerilerini geliştirmesi bekleniyor.
22
EKONOMİSİ:
DÜNYA
WALTHER
TED
EKONOMİ:
ÇIPLAK
WHEELAN
CHARLES
Kitap Önerisi
Ekonomiye giriş seviyesinde olan anlaşılır ve basit bir dil
kullanılarak Charles Wheelan tarafından kaleme alınan
Çıplak Ekonomi, ekonominin temellerini en saf haliyle
anlamanızı sağlıyor. Ekonomi size sıkıcı, anlaşılması zor ve
ilgi çekici gelmiyorsa, bu kitap şimdiye kadar imkansız
olduğunu düşündüğünüz bir şeyi değiştirebilir ve ekonomiyi
sizin için tam anlamıyla ilginç ve ilgi çekici bir hale
getirebilir.
Kitap, dünya ekonomisinin işleyişini mümkün olduğunca
basit bir dille anlatıyor. Ekonomilerin birbirleriyle ilişkileri,
uluslararası sistemin çalışma biçimi genellikle ekonomi
öğretiminin zor dalları arasında kabul edilen dışticaret ya da
uluslar arası ekonomi bölümünün konusunu oluşturur. Bu
konuları bu kitaptan okumak havada kalması olası birçok
konuyu öğrenmeyi mümkün kılıyor.
EKONOMİK TETİKÇİNİN
BİR
JOHN PERKİNS
İTİRAFLARI:
“Dünyamızı kimler yönetiyor?
Kirli aileler, kirli şirketler.
Kalkındırma yalanı altında milyarlarca dolarlık şişirilmiş
projeler ve bu projeleri ‘bilimsel’ gösteren, üniversite
kitaplarına bile geçmiş raporlar, teoriler. Maalesef bu kez
komplo değiller!
Hedef ülkeler, hedef yöneticiler; ya satılacaklar, ya da
ölecekler.
Hepsi yaşanmış , hepsi gerçek
Yöntem çok, amaç tek:
Şirketokrasi İle Yönetilen Küresel İmparatorluk”
23
POKERİ:
YALANCININ
LEWİS
MİCHAEL
TOPLA: AMİRAL
YATAĞINI
H. MCRAVEN
WİLLİAM
17 Mayıs 2014’te Amiral William H. McRaven, Austin’deki Teksas
Üniversitesi’nin diploma töreninde yaptığı açılış konuşmasına
böyle başlamıştı. Üniversitenin “Burada başlayan şey dünyayı
değiştirir” sloganından ilham McRaven, kendisine yalnızca
Donanma SEAL eğitimlerinde ve uzun denizcilik kariyerinde
değil, hayatta karşılaştığı zorluklar karşısında da yardımcı olan
on prensibi paylaştı ve bu temel prensibleri insanların
kendilerini -ve dünyayı-değiştirirken nasıl kullanabileceklerini
açıkladı.
Sonrasında konuşması internette viral hale geldi ve 10
milyondan fazla kez izlendi. McRaven bu kitapta hem kendi
hikayelerini hem de asker olarak hizmet verdiği süre içinde
tanıştığı, zorlukların üstesinden gelen ve azimle, şefkatle, şerefle,
cesaretle zor kararlar alan insanların hikayelerini anlatıyor.
: MALCOLM
OUTLİERS
GLADWELL
Başarılı insanlar hakkında anlatılan bir hikâye vardır; onların
zeki ve hırslı oldukları söylenir. Outliers'te Malcolm Gladwell
başarının gerçek hikâyesinin bundan çok farklı olduğunu ve
bazı insanların neden başarılı olduğunu anlamak için,
bunların çevrelerine daha dikkatli bakmamız gerektiğini iddia
ediyor. Mesela aileleri, doğum yerleri ve hatta doğum
tarihleri... Başarının hikâyesi başta göründüğünden daha
karmaşık ve çok daha ilgi çekici...
London School of Economics’ten mezun olur olmaz Salomon
Brothers’ta işe giren Micheal Lewis, hızla yükseldiği bu
firmada geçen iş hayatının ilk yıllarını anlatıyor. Amerikan
tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birinde krizi fırsata
çevirmeyi başaranlardan olan Lewis, Yalancının Pokeri’nde,
yeni işe girmiş bir yeniyetmeyken nasıl 3 yılda şirkete
milyonlar kazandıran bir tahvil bankacısı olduğunu
anlatıyor. Kitap aynı zamanda açgözlülüğün ve riyakarlığın
kol gezdiği görece karanlık bir finansal döneme de ışık
tutuyor.
24
2 0 ’ L İ
Y A Ş L A R
İ Ç İ N
F İ N A N S A L
P L A N L A M A
F O R M Ü L L E R İ
20’li yaşların yüksek enerjisi,
genellikle ‘yatırım’, ‘birikim’,
‘istikrar’, ‘tasarruf’ gibi
kavramları ertelememize ve
finansal önceliklerimizi
belirleme konusunda
zorlanmamıza sebep olur.
Ebeveynlerimizin aksine, ani
kararlar almaya yatkın
olduğumuz bu tempolu gençlik
yılları, aslında gelecek için
doğru adımlar atmanın tam da
zamanıdır.
Her ne kadar yarınları daha
konforlu koşullarda sürdürmek,
gardırobumuzda sayısı sürekli
artan ayakkabılardan daha
büyük önem taşısa da geleceğe
dair farkındalık kazanmak için
sıklıkla yönlendirilmeye ihtiyaç
duyarız.
Eğer 20’li yaşlarınızdaysanız ve
buradaysanız; işte, hemen şu
anda etkili bir bütçe yönetimi
için atacağınız adımlar şunlar:
Kazandığınızdan az harcamaya
odaklanabilirsiniz.
Eğer aktif olarak iş hayatına
başladıysanız; harcamalarınız
için kişisel bir bütçe belirlemek
ve buna sadık kalmaya özen
göstermek, kazandığınızdan
fazla harcama riskinin önüne
geçer.
Sadece; ihtiyaç, istek, içgüdü
dâhilinde para harcamak ve
kişisel ekonominizi plansız
kararlar ile yürütmek, yakın ya
da uzak gelecekte finansal
hedeflerinize ulaşmanızı
zorlaştırır. Finans otoritelerinin;
tasarruf ve bütçeleme
başlıklarına ait alışkanlıkların
erken yaşlarda kazanıldığıyla
ilgili araştırma ve analizlerini
duyduysanız şanslısınız, belki
de birikim yapmaya başladınız.
Ama henüz maaşınızı
yönetirken dahi problem
yaşıyorsanız, disiplinli bir
tasarruf planlamasına vakit
kaybetmeden hemen bugün
başlayabilirsiniz.
Kredi kartı borçlarınızı
temizleyebilirsiniz.
Gençliğin bu en neşeli ama bir o
kadar da hızlı geçen yıllarında
kredi kartlarınıza ait borçlarınız
her ay ödeme günlerinde endişe
duymanıza neden oluyorsa;
tehlike çanları çalıyor demektir.
Özellikle birden fazla kredi
kartına sahipseniz, ödemeleri
yönetmekte zorlanıyorsanız ya
da kart borçlarınızın yalnızca
asgari ödemelerini yapıyorsanız;
25
bu konuda da acil bir eylem
planı oluşturmanız en doğru
karar olacaktır.
Ev ve araba gibi varlıklara sahip
olmak için yavaş yavaş harekete
geçmeniz gereken bu dönemde,
bankalardan talep edeceğiniz
kredilerin olumsuz
yanıtlanmasını istemiyorsanız;
kredi kartlarınıza ait borçları
mümkün olan en kısa sürede
kapatarak yeni bir başlangıç
yapabilirsiniz. Kredi notunuzun,
gayrimenkul gibi hedeflerinizin
önünde bir engel olmaması
adına ilk fırsatta kredi sicilinizi
iyileştirmeye gayret
edebilirsiniz.
Acil durum fonu için harekete
geçebilirsiniz.
Herkes gibi sizin de hayatın
rutini içinde beklenmedik ve
ani durumlarla karşılaşmanız
mümkün. Kazandığınızdan az
harcamayı tavsiye eden
başlığımızda tasarruf için adım
atmaya karar verdiyseniz
tasarruflarınızı ‘acil durum’lar
için özel koşullar sağlayan
fonlarda değerlendirebilirsiniz.
Ev, araba, eğitim; hedefleri
belirleyebilirsiniz.
İster ailenizle yaşıyor olun ister
kendinize ait bir evde,
gayrimenkul edinmeyi
hedeflemek her koşulda size
getiri sağlar. Bir ev ya da araba
sahibi olmak hayatınızın her
döneminde finansal iyileşmenin
yanı sıra güvende hissetme
ihtiyacınızı da karşılar.
Eğer ev ya da araba almak için
kişisel koşullarınız hazır değil ve
kredi alma gereksiniminiz
mevcutsa, belki bu
yükümlülüğün altına girmek
istemiyor olabilirsiniz. Ama
unutmayın ki gayrimenkul
girişimlerinde ne kadar erken
davranırsanız varlık sahibi
olmanız da bir o kadar erken
yaşlarda olacaktır.
Gelecek için biriktirmeye
başlayabilirsiniz.
Şimdilerde olgunluk çağınızın
ya da emeklilik döneminizin
çok uzaklarındasınız. Ama
herkes gibi zamanın su gibi
akıp geçtiği konusunda
hemfikir olmalısınız. İlerideki
ekonomik koşullarınızı
güçlendirmek için bugünden
adım atmaya başlayabilirsiniz.
Sağlıklı ve finansal refahınızın
yerinde olduğu bir gelecek için
ilk adımınızı Bireysel Emeklilik
Sistemine başvurarak
atabilirsiniz.
26
S E V D İ Ğ İ N İ Z İ Ş İ
Y A P I N
K Ü Ç Ü K B A Ş L A Y I N ,
F A R K L I O L U N , F A R K L I
D Ü Ş Ü N Ü N
B Ü Y Ü K B Ü Ş Ü N Ü N
Y E N İ L İ K Ç İ
O L U N
STEVE JOBS’TAN
F İ K İ R
A L I N
10
TAVSİYE
E N İ Y İ S İ N İ
S O N U C A
O D A K L A N I N
Y A P I N
S W O T A N A L İ Z İ
Y A P I N
P A Z A R L İ D E R İ O L M A K İ Ç İ N
Ç A B A L A Y I N
G İ R İ Ş İ M C İ
O L U N
2 7
e n d i k u r d u ğ u A p p l e ’ d a n k o v u l d u , N e X T ’ i , P i x a r ’ ı k u r d u . A p p l e ’ a g e r i d ö n d ü v e A p p l e ’ ı b u g ü n k ü
K
u h t e ş e m b a ş a r ı s ı n a g e t i r d i .
m
t e v e J o b s 2 4 Ş u b a t 1 9 5 5 ’ t e W i s c o n s i n ’ d e A m e r i k a l ı J o a n n e C a r o l e S c h i e b l e v e S u r i y e a s ı l l ı
S
b d u l f a t t a h J o h n J a n d a l i ’ n i n o ğ l u o l a r a k d ü n y a y a g e l d i . A i l e s i n i n o n u ü n i v e r s i t e m e z u n u b i r
A
i f t i n e v l a t e d i n m e s i n i i s t e m e s i ü z e r i n e d o ğ u m u n d a n b i r h a f t a s o n r a K a l i f o r n i y a ’ d a n P a u l J o b s v e
ç
l a r a J o b s ç i f t i t a r a f ı n d a n e v l a t l ı k o l a r a k a l ı n d ı .
C
n i v e r s i t e d e y k e n ç o k p a h a l ı b i r o k u l s e ç t i ğ i n i v e a i l e s i n i n b ü t ü n b i r i k i m i n i n J o b s ’ ı n o k u l
Ü
a r a s ı n a g i t t i ğ i n i d ü ş ü n d ü ğ ü i ç i n o k u l u y a r ı d a b ı r a k t ı . B u o l a y d a n s o n r a s a d e c e k e n d i i s t e d i ğ i
p
e r s l e r e g i r e c e ğ i n i d ü ş ü n e n J o b s , o z a m a n k i d u r u m u n u ş ö y l e a ç ı k l ı y o r : “ B u a s l ı n d a h i ç d e
d
o m a n t i k b i r d u r u m d e ğ i l d i . Y u r t o d a m o l m a d ı ğ ı n d a n a r k a d a ş l a r ı m ı n o d a l a r ı n d a y e r d e y a t ı y o r ,
r
o l a ş i ş e l e r i n i n 5 s e n t l i k d e p o z i t o l a r ı y l a y e m e k a l ı y o r , h e r P a z a r a k ş a m ı g ü z e l b i r y e m e k y e m e k
k
ç i n 7 m i l u z a k l ı k t a k i H a r e K r i s h n a k i l i s e s i n e g i d i y o r d u m ” .
i
n i v e r s i t e y i b ı r a k t ı ğ ı v e b i r z o r u n l u l u ğ u o l m a d ı ğ ı i ç i n d ö n e m i n e n i y i k a l i g r a f i d e r s i n i n v e r i l d i ğ i n i
Ü
ü ş ü n d ü ğ ü R e e d Ü n i v e r s i t e ’ s i n d e k a l i g r a f i d e r s i a l ı p n a s ı l y a p ı l d ı ğ ı n ı ö ğ r e n m e y e k a r a r v e r d i . B u
d
e r s l e r i n d a h a s o n r a ü r e t m e y e b a ş l a y a c a ğ ı m a c v e a s l ı n d a t ü m b i l g i s a y a r l a r ı n g ö r s e l t a s a r ı m ı i ç i n
d
e m e l k a y n a k o l d u ğ u n u s ö y l e y e n J o b s b u n u ş ö y l e i f a d e e d i y o r : “ E ğ e r o d e r s e h i ç g i r m e m i ş o l s a y d ı m ,
t
a c h i ç ç o k y ö n l ü y a z ı k a r a k t e r l e r i n e v e y a b o ş l u k l a r ı d o ğ r u o r a n t ı d a k u l l a n a n f o n t l a r a s a h i p
M
l m a y a c a k t ı . W i n d o w s d a M a c ’ t e n k o p y a l a d ı ğ ı n a g ö r e , h i ç b i r k i ş i s e l b i l g i s a y a r ı n b u n l a r a s a h i p
o
o b s ’ a g ö r e o k u l u b ı r a k m a s ı v e k a l i g r a f i d e r s l e r i n e g i r m e s i , ş u a n k i b i l g i s a y a r l a r ı n h a r i k a
J
i p o g r a f i y e s a h i p o l m a s ı n ı n s e b e b i d i r .
t
o b s l i s e d e n a r k a d a ş ı S t e v e W o z n i a k i l e b i r l i k t e 1 9 7 6 y ı l ı n d a J o b s 2 1 , W o z n i a k 2 6 y a ş ı n d a y k e n A p p l e
J
o m p u t e r C o . ’ y u J o b s ’ ı n a i l e s i n i n g a r a j ı n d a k u r d u l a r . İ l k p i y a s a y a s ü r d ü k l e r i b i l g i s a y a r ı n a d ı A p p l e
C
’ d ı . İ l k b i l g i s a y a r l a r ı f a z l a d i k k a t ç e k m e m i ş f a k a t 1 9 7 7 ’ d e p i y a s a y a s ü r d ü k l e r i A p p l e I I e v
I
i y a s a s ı n d a s a ğ l a m b i r y e r e l d e e t m i ş v e A p p l e ’ ı n y e r i n i s a ğ l a m l a ş t ı r m ı ş t ı . A r t ı k p i y a s a d a b ü y ü k b i r
p
p p l e a r t ı k b ü y ü k b i r ş i r k e t t i v e ş i r k e t i k e n d i s i y l e y ö n e t e b i l e c e k y e t e n e k l i o l d u ğ u n a i n a n d ı ğ ı J o h n
A
c u l l y ’ i ( O z a m a n P e p s i - C o l a ’ n ı n C E O ’ s u ) “ Ö m r ü n ü n s o n u n a k a d a r s a d e c e ş e k e r l i s u m u s a t m a k
S
s t i y o r s u n y o k s a d ü n y a y ı d e ğ i ş t i r m e k m i i s t i y o r s u n ? ” s ö z l e r i y l e i k n a e d e r e k A p p l e ’ ı n y e n i C E O ’ s u
i
a l i n e g e t i r d i . İ l k s e n e d e n s o n r a f i k i r k o n u s u n d a z ı t l ı k y a ş a d ı l a r v e b i r n o k t a d a n s o n r a f i k i r l e r i
h
i r b i r i n d e n t a m a m e n a y r ı l d ı . Y ö n e t i m k u r u l u n u n k a r ş ı t a r a f t a y e r a l m a s ı s o n u c u J o b s A p p l e ’ d a n
b
y r ı l m a k z o r u n d a k a l d ı .
a
“
S T E V E J O B S ’ I N S I R A D I Ş I
B A Ş A R I Ö Y K Ü S Ü
J o b s ’ a g ö r e i ç i n e d ü ş t ü ğ ü v e p a h a b i ç i l e m e z d e d i ğ i h e r o l a y m e r a k ı s a y e s i n d e g e l i ş t i .
K A L İ G R A F İ D E R S L E R İ
o l m a y a c a ğ ı m u h t e m e l d i r . ”
A P P L E ’ I N K U R U L U Ş U
A P P L E ’ D A N K O V U L M A S I
d e ğ e r e s a h i p o l a n A p p l e , J o b s ö n d e r l i ğ i n d e k e n d i n i y e n i l e m e y e s ü r e k l i d e v a m e t t i .
2 8
p p l e ’ d a n k o v u l m a s ı n ı b a ş ı n a g e l e b i l e c e k e n g ü z e l ş e y o l a r a k
A
e ğ e r l e n d i r e n J o b s , A p p l e ’ d a n a y r ı l ı d ı ğ ı h a l d e i ş i n i h a l a ç o k s e v d i ğ i n i
d
a r k e t t i ğ i n d e N e X T C o m p u t e r ’ ı k u r d u . F a z l a t a n ı n m a y a n b u
f
i l g i s a y a r d a k i b i r ç o k y e n i l i k d a h a s o n r a M A C O S X ’ d e g ö r ü l e c e k t i .
b
y n ı d ö n e m d e k u r d u ğ u a n i m a s y o n s t ü d y o s u n d a i l k b i l g i s a y a r
A
n i m a s y o n f i l m i o l a n O y u n c a k H i k a y e s i ’ n i y a p t ı l a r . K a y ı p B a l ı k N e m o ,
a
r a b a l a r , İ n a n ı l m a z A i l e g i b i y a p ı m l a r ı n d a s a h i b i o l a n P i x a r O s c a r
A
i b i b a ş a r ı l a r a d a s a h i p t i r .
g
9 9 6 y ı l ı n d a A p p l e J o b s ’ u g e r i g e t i r m e k i ç i n N e X T ’ i s a t ı n a l d ı v e
1
p p l e a r t ı k N e X T ’ t e g e l i ş t i r i l e n t e k n o l o j i y l e s o n h a l i n i a l m ı ş t ı . M A C
A
o b s a r t ı k ş i r k e t i s a d e c e b i l g i s a y a r ş i r k e t i o l m a s ı n ı n ö t e s i n d e ü r ü n
J
e l p a z e s i n i g e n i ş l e t e r e k i P o d ’ u p i y a s a y a s ü r d ü . J o b s ö n d e r l i ğ i n d e k i
y
p p l e d a h a s o n r a i P a d , i P h o n e g i b i a l a n ı n d a l i d e r ü r ü n l e r i p i y a s a y a
A
ü r d ü . s
ü m b u n l a r ı n s e b e b i n i n A p p l e ’ d a n k o v u l m a s ı o l d u ğ u n a i n a n a n J o b s ,
T
e n d i s i n i a c ı d a o l s a b u i l a c a i h t i y a c ı o l a n b i r h a s t a o l a r a k
k
A s l a y ı l m a y ı n , v a z g e ç m e y i n , i n a n ı n , k a l b i n i z i n s e s i n i d i n l e y i n v e
“
a p t ı ğ ı n ı z i ş i s e v i n ! ” J o b s ’ u n g e n ç l e r e t a v s i y e l e r i i s e b u y ö n d e .
y
N E X T ’ İ N K U R U L U Ş U
P ı x a r ’ ı n k u r u l u ş u
A p p l e ’ a d ö n m e s i
O S X i ş l e t i m s i s t e m i d e t e m e l l e r i n i N e X T ’ t e n a l m ı ş t ı r .
d e ğ e r l e n d i r i y o r .
2 9
30
NEDEN HAFTANIN 5 GÜNÜ
ÇALIŞIYORUZ? BU DURUM NASIL
ULUSLARARASI BİR STANDART
HALİNE KAVUŞTU?
CEVAP
KISA
B r otomob l üret c s beş günlük çalışmanın ver ml l ğ
yükseltt ğ n fark ed nce tüm dünyada uygulanmaya
başladı.
Haftada beş gün, toplam 40 saatl k çalışma kuralını lk uygulamaya
koyan ş rketlerden b r Ford oldu. Bunu yaparken, fabr ka şç ler n n
maaşlarına beş dolar zam yapmayı da unutmadı.
Ş rket, yaptığı açıklamalarda, haftada beş gün, günde 8 saat
çalışmanın nsanları hafta sonlarında ve akşam saatler nde daha
güzel vak t geç rmeye teşv k ett ğ n söylüyordu.
Tab bell b r düzende çalışmaya başlayan nsanların daha fazla para
harcamaya başlayacakları da öngörülmüştü. N tek m çok çalışanların
daha fazla kıyafete ht yaç duyacakları, daha fazla yemek
steyecekler , akşamları daha y eğlenmek adına bar ve restoranlara
akın edecekler de b l n yordu. Bu yüzden maaşlarına da para
b r kt r p otomob l alacakları oranda zam yapılması hedeflenm şt .
Ford mutu k ş ler n daha fazla üret m anlamına geld ğ n de fark ett .
Sadece hafta ç çalışıp, hafta sonlarında vak tler n d led kler g b
geç rd kler nde ş kayetler azalıyor, çalışmaktan memnun oluyorlardı.
Ford’un bu uygulamasının ver ml l ğ yükseltt ğ n gören d ğer
ş rketler de kısa zaman ç nde aynı s stem alıp kend bünyeler nde
uygulamaya başladı.
31