16.11.2017 Views

HOTEL RESTAURANT MAGAZINE KASIM 2017 SAYISI

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

SWISSOTEL / MOSCOW<br />

OTEL MOBİLYALARI, OTEL EKİPMANLARINDA 33 YIL<br />

İTALYA ALMANYA FRANSA İNGİLTERE RUSYA İSVİÇRE<br />

TÜRKİYE YUNANİSTAN GÜRCİSTAN AZERBAYCAN TÜRKMENİSTAN İSPANYA<br />

YENİ ÜRÜNLERİMİZDEN<br />

Karşılama Tepsisi<br />

Banyo Buklet Tepsi<br />

Ceviz Sehpa, Varaklı<br />

Hareketli Ayna<br />

Giysi, Kravat Askısı<br />

Ayakkabı Bağlama<br />

Karşılama Tepsisi<br />

Kaydırmaz Tepsi<br />

Tüm ürünlerde isteğe bağlı renk, ebat ve özel tasarım imkanı<br />

Demo Dekorasyon Mobilya Üretim A. Ş.<br />

Fabrika-Showroom: İstanbul caddesi No: 16 Hadımköy, İstanbul Tel: 0212 771 3366<br />

www.demodek.com


<strong>HOTEL</strong> RONESANS / PARIS<br />

OTEL MOBİLYALARI, OTEL EKİPMANLARINDA 33 YIL<br />

İTALYA ALMANYA FRANSA İNGİLTERE RUSYA İSVİÇRE<br />

TÜRKİYE YUNANİSTAN GÜRCİSTAN AZERBAYCAN TÜRKMENİSTAN İSPANYA<br />

YENİ ÜRÜNLERİMİZDEN<br />

Mantar Sehpa<br />

Minibar Dolabı<br />

Karşılama Tepsisi<br />

Banyo Buklet<br />

Çanta Askısı<br />

Karşılama Tepsisi<br />

Varaklı Masa<br />

Cilalı Masif Sehpa<br />

Tüm ürünlerde isteğe bağlı renk, ebat ve özel tasarım imkanı<br />

Demo Dekorasyon Mobilya Üretim A. Ş.<br />

Fabrika-Showroom: İstanbul caddesi No: 16 Hadımköy, İstanbul Tel: 0212 771 3366<br />

www.demodek.com


Editör<br />

Turizm uyanıyor!<br />

Türkiye ekonomisi için hayati önem taşıyan sektörlerin başında gelen ve son dönemde sıkıntılı bir süreç geçiren<br />

turizmin yol haritasının ortaya konduğu 3. Turizm Şurası 1-3 Kasım tarihleri arasında Ankara’da gerçekleşti.<br />

Turizm sektörünün mevcut durumunun değerlendirildiği Şura’dan kimi turizmciler umutlarıyla ayrıldı kimileri ise<br />

kafasında halen çözemediği soruları ve sorunlarıyla!..<br />

Ben buradan detaylı bir Şura değerlendirmesi yapmayacağım ama son yılların yükselen değeri Gastronomi<br />

Turizmi’nin Şura’da bir komite başlığı altında ulusal turizm politikaları arasındaki yerini almasından duyduğum<br />

memnuniyeti de dile getirmeden geçmek istemiyorum. Çünkü artık Türkiye turizminin döviz özürlü doldur-boşalt<br />

turistlere değil; nitelikli ve ülke ekonomisine gelir bırakabilecek paralı ziyaretçilere ihtiyacı vardır. Hepimiz de<br />

biliyoruz ki, bunun turizm çeşitlemeleri arasında en doğru noktalarından biri de Gastronomi Turizmi’dir ki,<br />

bunun farkındalığında olmak kadar bir turizm politikası olarak desteklemek de önemli bir hamledir, çalışmaların<br />

devamlılığını merakla bekliyoruz…<br />

Bu alana yönelik Gastronomi Turizmi kavramına yaptığı vurgu ve ürettiği projeleri ile sektöre farklı bir soluk<br />

katan Gastronomi Turizmi Derneği’nin emek ve çabalarını da ayrıca kutlamak isterim ki sektörün bu aşamaya<br />

gelmesinde katkıları dikkate değerdir. Daha fazla destek ve birlik bilinci, sektörün gelişimi açısından etkili olacaktır.<br />

Maaile kimyager olsa da onun bir türlü kimyayla kimyası tutmadı. Aklında bir tek turizm okumak vardı, nitekim<br />

aile meclisi kararlarını da aşarak otelcilik eğitimi almayı kafaya koydu. Önce hocası sonra eşi olacak Savaş<br />

Gürsel’in elinden üniversite diplomasını aldığında açıldı turizme tek tek yolları… Bugün bir aile şirketi olarak 1971<br />

yılından bu yana İstanbul turizm-otelciliğine hizmet veren Konak Hotel’in F&B Sorumluluğunu üstlenen Dilek<br />

Gürsel’in turizmde 30 yıla uzanan yolculuğu iş’te kadın bölümümüzde..<br />

11 yıllık Sofa markası yakın bir dönemde Marriott International’a bağlı Autograph Collection ile iş birliğini<br />

duyurdu. Dünyada Barselona, Londra, Berlin, Dubai gibi şehir hayatının en canlı yaşandığı otel konseptlerine adını<br />

yazdıran marka bundan böyle Türkiye’de ilk defa Sofa Hotel Nişantaşı ile hayat buluyor. İstanbul otelciliğine farklı<br />

bir soluk getirecek bu iş birliğinin detaylarını ve Sofa’nın yenilenen yüzünü Otel Genel Müdürü Cantekin Temizer ile<br />

konuştuk.<br />

Kovboy şapkası ve sükseli bıyıklarıyla klasik steak’çiler arasından mutlak sıyrılacak kadar iddialıydı... Bir iddiası<br />

da, Türkiye’nin ilk diplomalı kasabı olmasıydı ki, Yiyecek İçecek İşletmeciliği eğitimi almak üzere girdiği Mutfak<br />

Sanatları Akademisi’nden Avrupa ve Afrika mutfaklarına hakim bir aşçı olarak yetişmesinin de ötesinde uzman bir<br />

kasap olarak çıktı. MSA’nın devamında İtalya’ya giderek, ALMA mutfak okuluna kaydını yaptırdı. Ne var ki her<br />

gün pizza, makarna pişirmek içindeki mutfak aşkını tetiklemedi, üç haftalık eğitim sürecinin ardından Türkiye’ye,<br />

gerçek bir mezbahada staj yapmak üzere dönüşünü gerçekleştirdi. “Etin jönü” olarak tanıdığımız Gürkan Şef’in<br />

önce aşçılık ardından branşlaşarak kasaplığa uzanan ilk mesleki adımlarıydı bunlar…<br />

Ya sonrası? Gürkan Şef, ilgi çekecek hikayesiyle şef’in gözünden bölümünde sizlerle…<br />

Yatırım Dünyası, özellikle hızla değişen global çağda siz değerli okuyucularımıza birinci ağızdan yapılacak<br />

yatırımları, yatırımcılardan haberleri, alınan – satılan veya devredilen otel, restoran veya turizm işletmelerini,<br />

işletme veya yer arayan yatırımcı bilgilerini veya işletmesini veya yerini satmak devretmek isteyenleri sizlere<br />

tanıtarak ve haber vererek ekonomik işleyişe katkıda bulunmak istemektedir.<br />

Bu sayımızdan itibaren dergimizde “Yatırım Dünyası” başlığı altında yepyeni bir bölüm, yeni bir kapı açıyoruz.<br />

Aralık sayımız ile birlikte yatırım dünyası ile ilgili tüm haberler, fırsatlar Agon Properties katkılarıyla, Gayrimenkul<br />

ve İşletme Yatırım Danışmanı Tezer Öner’in kaleminden sizlerle olacak!<br />

Keyifli okumalar dilerim.<br />

Hatice Ünal Bilen<br />

İmtiyaz Sahibi<br />

İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK<br />

İç ve Dış Tic.Ltd.Şti. Adına H. FERRUH IŞIK<br />

GENEL MÜDÜR<br />

SORUMLU MÜDÜR<br />

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ<br />

YAYIN DANIŞMANLARI<br />

MEHMET SÖZTUTAN<br />

mehmet.soztutan@img.com.tr<br />

YUSUF OKÇU<br />

yusuf.okcu@img.com.tr<br />

HATİCE ÜNAL BİLEN<br />

hatice.unal@img.com.tr<br />

Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ<br />

Prof. Dr. İSMAİL KAYA<br />

Doç. Dr. Murat Doğdubay<br />

GÜRKAN BOZTEPE<br />

Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />

TEZER ÖNER<br />

Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve<br />

İşletme Yatırım Danışmanı<br />

TURGUT AY<br />

Türkiye Aşçılar ve Şefler<br />

Federasyonu Başkan Yrd.<br />

REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />

CONSEPT TASARIM<br />

BİLGİ İŞLEM<br />

FOTOĞRAF EDİTÖRÜ<br />

KAPAK FOTOĞRAFI<br />

EMİR ÖMER ÖCAL<br />

emir.ocal@img.com.tr<br />

FATMA DEMİRBAĞ<br />

fatma.demirbag@img.com.tr<br />

Emre YENER<br />

emre.yener@img.com.tr<br />

Hakkı GÜNERKAN<br />

hakki.gunerkan@img.com.tr<br />

JUMBO<br />

website<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

e-mail<br />

info@img.com.tr<br />

KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ<br />

MUHASEBE ve<br />

FİNANS MÜDÜRÜ<br />

ABONE ve DAĞITIM<br />

CTP - BASKI<br />

İRTİBAT BÜROLARIMIZ<br />

ADRES<br />

EBRU PEKEL<br />

ebru.pekel@img.com.tr<br />

MUSTAFA AKTAŞ<br />

mustafa.aktas@img.com.tr<br />

NURTEN DEMİR<br />

nurten.demir@img.com.tr<br />

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />

İhlas Plaza No:11 A/41<br />

Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL<br />

Tel: 0212 454 30 00<br />

BURSA +90.224 211 44 50-51<br />

KONYA +90.332 238 10 71<br />

Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B Blok<br />

No:1 Kat:4<br />

Güneşli-Bağcılar/İstanbul<br />

Tel: +90 212 604 51 00<br />

Faks: +90 212 604 51 35<br />

hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın<br />

hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.


içindekiler<br />

30<br />

antre<br />

12 Sektörden kısa haberler<br />

gündem<br />

20 Timur Bayındır Turizm Şurası’nı<br />

değerlendirdi<br />

22 Doluluk artışı para kazandırmadı<br />

23 Butik otel rüzgarı dindi<br />

24 Türkiye’ye 9 ayda 25,2 milyon<br />

turist geldi<br />

26 Şeyma Şendil: Gezi Rotaları:<br />

Salda Gölü – Yeşilova- Burdur<br />

yeni yatırımlar<br />

28 Waldorf Astoria, Admiralty Arch<br />

ile Londra’ya geliyor<br />

30 Hyatt House Gebze açıldı<br />

32 House Hotel’den, Bomonti’de yeni<br />

otel ve rezidans projesi<br />

34 Vadistanbul’un 5 yıldızlı oteli için<br />

Marriott ile önprotokol yapıldı<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

32 64<br />

36 Porland’ın yeni konseptli mağazası,<br />

Oasis Desıgner Outlet’te açıldı<br />

yatırımlar<br />

38 Sofa’ya gitmek için daha fazla<br />

nedeniniz olacak!<br />

42 Tezer Öner’in kaleminden<br />

“Yatırım Dünyası”<br />

marka<br />

44 OD’S Display, 2018’e büyük<br />

sürprizleriyle girmeye hazırlanıyor<br />

48 Addo Furniture yeni ürünlerini<br />

tanıttı<br />

50 Bitter ile özgün sunumlar,<br />

özgür şefler…<br />

52 Altınbaşak “Durmak yok, çalışmaya<br />

devam” diyor, yatırımları kesmiyor!<br />

54 Bereket Döner’den farklı franchise<br />

alternatifleri<br />

56 Kayalar Mutfak HOSTMilano’da<br />

yeni tasarım soğutucularıyla<br />

yoğun ilgi gördü<br />

58 Su üstü eğlence-spor konseptinde<br />

yeni trend: ‘Aquasport Park’<br />

60 Restoranlar için mükemmel bir iş<br />

ortağı: Portakal<br />

marka güncel<br />

62 Sektör firmalarından kısa haberler<br />

iş’te kadın<br />

64 Dilek Gürsel ile turizmde 30 yıl<br />

gastro güncel<br />

68 Gıdanın sürdürülebilir geleceği için<br />

tarımda istihdam desteklenmeli<br />

72 Siber saldırılarda yeni hedef yiyecek<br />

ve içecek sektörü<br />

74 Gastronomi, ulusal turizm<br />

politikalarında yerini aldı<br />

76 Küresel Gıda Güvenliği Endeksi <strong>2017</strong><br />

sonuçları açıklandı<br />

78 Yöresel ürünlerimiz yok oluyor<br />

80 İncili Gastronomi Rehberi’nde ilk 30’a<br />

giren restoranlar açıklandı<br />

82 Cem Polatoğlu yazdı: Gastro turistler


100 96 110<br />

gastro etkinlik<br />

84 Siirt mutfağı tescilli lezzetlerini<br />

İstanbul’da tattırdı, hedef dünya<br />

markası olmak<br />

86 Türk ve Peru lezzetleri bu özel<br />

davette sentezlendi<br />

88 Lezita’dan Türkiye’de bir ilk:<br />

Hayat Kurtaran Gurme Lezzetler<br />

90 Bir Türk fırıncı ilk kez dünyanın<br />

en iyileriyle yarışacak<br />

92 Nestlé Professional Beverage<br />

Academy’den eğitim desteği<br />

94 Top Chef <strong>2017</strong> birincisi belirlendi<br />

şef’in gözünden<br />

96 Et aşkına ‘kasap’: Gürkan Şef<br />

gustonun yorumu<br />

100 Reha Tartıcı Neni Brasserie’i yazdı<br />

gastro aktüel<br />

102 Gastronomi sektöründen kısa<br />

haberler<br />

fuar<br />

106 Ağırlama endüstrisinin ihtişam ve<br />

zarafeti; HostMilano<br />

108 65 Türk firması İtalya’da boy<br />

gösterdi<br />

109 50 milyar dolarlık pazar buluşması<br />

gerçekleşti<br />

yeni mekan<br />

110 Müzik, spor ve lezzette sıra dışı<br />

konseptlerin adresi: DorockXL<br />

114 Florya’nın yeni buluşma noktası:<br />

Atrox<br />

116 Kronotrop ile 3. dalga kahve akımı<br />

Atatürk Havalimanı’nı sardı<br />

118 The Galliard Brasserie Etiler’den<br />

sonra Vadistanbul’da<br />

119 İncek Loft BigChefs açıldı<br />

120 Çarşamba akşamlarının yeni<br />

adresi: Hezarfen Bar & Lounge<br />

121 Sultanahmet Köftecisi’nin Avrupa<br />

atağı<br />

hotel-tech<br />

122 Antalya Dijital Zirvesi turizm dünyasını<br />

buluşturdu<br />

ürün<br />

124 Banyo trendinde mat renkler<br />

125 Ege Vitrifiye; Doğayı Seven Tasarımlar<br />

126 Nude tasarımlarına ödül yağmuru<br />

ürünler<br />

128 Yeni ürünler<br />

50<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com


12<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

İstanbul havalimanlarından 71 milyon yolcu uçtu<br />

Ajans Press, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) verilerini derleyerek<br />

İstanbul’un havayolu trafiğini inceledi. Ajans Press’in edindiği bilgilere göre,<br />

<strong>2017</strong> yılının ilk 9 ayında İstanbul havalimanlarından gelen-giden yolcu sayısında<br />

geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre artış sağlandı. Bu yıl Ocak-Eylül arası<br />

dönemde Atatürk Havalimanı iç hatlar terminalini 14 milyon 635 bin 984, dış<br />

hatları ise 33 milyon 10 bin 845 olmak üzere toplamda 47 milyon 646 bin 829<br />

yolcu kullandı. Sabiha Gökçen Havalimanı’nı ise 15 milyon 693 bin 971’i iç hatlar, 7 milyon 788 bin 481’i dış hatlar olmak üzere toplamda 23<br />

milyon 482 bin 452 yolcuya ev sahipliği yaptı. Atatürk Havalimanı’nda bu yıl içerisinde toplam 345 bin 982 uçuş gerçekleşti. Aynı dönemde bu<br />

rakam Sabiha Gökçen’de 165 bin 815 olurken bu şekilde toplam 511 bin 797 uçak iniş ve kalkış gerçekleştirdi. Geçtiğimiz yılın aynı döneminde<br />

ise Atatürk ve Sabiha Gökçen Havalimanlarında 533 bin 432 uçuş gerçekleşmişti.<br />

Rixos Sailing Cup Göcek<br />

<strong>2017</strong> sonuçlandı<br />

Bu yıl ikinci kez gerçekleşen Rixos Sailing Cup Göcek <strong>2017</strong>, 10 - 13 Ekim tarihleri<br />

arasında Rixos Premium Göcek’te “Dostluk Kazansın” sloganı ile yelken severlerle<br />

buluştu. Sponsorluğunu Nissan, #birliktegüzel, Godiva, Power FM ve Marintürk’ün<br />

üstlendiği organizasyonda 22 tekne ve 150 sporcu kıyasıya yarıştı. “Dostluk Kazansın”<br />

sloganıyla üç gün boyunca heyecan ve eğlence dolu mücadelelerin yaşandığı Rixos<br />

Sailing Cup’ta IRC kategorisinin birincisi Anything / Dere Construction isimli tekne<br />

ile Bora Turan ve ekibi olurken, Freshmen 1 kategorisinde Kerem Can isimli tekne<br />

ile Bülent İnce ve ekibi; Freshmen 2 kategorisinde ise Tuzlu 2 isimli tekne ile Kadir<br />

Sığınmış ve ekibi birinci oldu.<br />

Rusya ana turizm pazarımız oldu<br />

Rusya yeniden Türkiye’nin ana turizm pazarı haline geldi. Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine<br />

göre, ilk 8 ayda 3 milyon 333 bin turist ile Türkiye’ye en fazla turist gönderen ülkeler sıralamasında<br />

birinciliğe oturan Rusya pazarıyla ilgili turizmcilerin geleceğe yönelik beklentileri de yüksek<br />

düzeyde bulunuyor. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Genel Sekreteri Hediye Güral Gür, Antalya’da<br />

gerçekleştirilen Türkiye-Rusya Federasyonu Turizm Çalışma Grubu’nun XI. Toplantısı sonrasında<br />

bu pazardan beklentilerle ilgili bir değerlendirme yaptı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Rus Turizm<br />

otoriteleri ile ilişkileri en üst seviyeye taşıdığını belirten Gür, “Artık Rusya-Türkiye turizm hacminin<br />

rahatlıkla geliştirilebileceği bir gerçek” dedi.<br />

Yabancı turistler İstanbul’dan sonra en çok<br />

Trabzon ve İzmir’i sevdi<br />

Araç kiralama pazarının yenilikçi markası Garenta, yaz dönemi araç kiralama verilerini açıkladı. Paylaşılan bilgilere göre İstanbul’dan<br />

sonra yabancı turistin en çok araç kiraladığı il Trabzon oldu. Trabzon’u İzmir, Antalya ve Muğla takip ediyor. Yabancı turistlerin en çok<br />

dizel araç tercih ettiği dikkat çekerken, ortalama 11 günlüğüne araç kiraladıkları görüldü. Trabzon’da araç kiralayan yabancı turistlerin<br />

tamamına yakını Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Suriye ve Umman gibi Arap ülkelerinden geliyor.


14<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Atlasglobal ve KLM güçlerini<br />

birleştirdi<br />

Global bir havayolu şirketi olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Atlasglobal,<br />

Avrupa’daki büyümesine ortak uçuş anlaşmaları ile devam ediyor. <strong>2017</strong> yılı<br />

içinde Air France ve Air Serbia havayolu şirketleri ile ortak uçuş anlaşmalarına<br />

imza atan Atlasglobal, şimdi de Hollanda’nın en büyük havayolu şirketlerinden<br />

biri olan KLM ile güçlerini birleştirdi. İki büyük havayolu şirketi arasında yapılan<br />

anlaşma ile Atlasglobal ve KLM yolcularına yeni seyahat imkanları sunuluyor.<br />

29 Ekim <strong>2017</strong> itibariyle geçerli olacak anlaşmaya istinaden her iki havayolu da<br />

haftalık 7’şer sefer düzenledikleri İstanbul – Amsterdam - İstanbul hattında<br />

birbirlerinin seferlerine kendi kodlarını koyarak satış yapabilme imkanı bulacak.<br />

İstanbul Kültür Elçileri Derneği<br />

(İSKED) kuruldu<br />

İstanbul Kültür Elçileri Derneği (İSKED), eski İstanbul İl Kültür ve Turizm<br />

Müdürü kurucu başkanlığında ilk tanışma toplantısını 18 Ekim Çarşamba<br />

akşamı keyifli bir Boğaz turu ile gerçekleştirdi. İstanbul’un yeni sivil toplum<br />

kuruluşu İSKED; şehir hayatında kültür, sanat, edebiyat, tiyatro, sinema, müzik,<br />

şiir, kitap, kütüphane, müze, nezaket, görgü, edep, şehir, kural, medeniyet gibi<br />

konu ve kavramların daha fazla yer tutmasını sağlamak hedefiyle çalışmalarını<br />

sürdürecek.<br />

The Ritz-Carlton, Istanbul,<br />

İstanbul’un En İyi Oteli seçildi<br />

The Ritz-Carlton, İstanbul, dünyanın en prestijli seyahat dergilerinden<br />

biri olarak kabul edilen Condé Nast Traveller’ın okuyucuları tarafından<br />

belirlenen “En İyiler” listesinde İstanbul’un “En İyi Oteli” seçildi. Otel Satış ve<br />

Pazarlama Direktörü Özlem Öktem, otelin 16. yılında yenilenirken bu prestijli<br />

ödülle taçlandırılmaktan dolayı çalışan hanımefendi ve beyefendiler adına<br />

gurur ve mutluluk duyduklarını iletti.<br />

MODD/group’tan medikal<br />

turizmde yatırım atağı<br />

Bünyesinde barındırdığı MODD/works, MODD/startup, MODD/paper şirketleri ile<br />

reklam ajansı, ürün tasarımı ve girişimciliğe kadar multidisipliner yapısıyla öne çıkan<br />

MODD/group, medikal turizm atağına kalktı. MODD/group; obezite cerrahisi, estetik<br />

cerrahi, ağız, diş ve göz hastalıkları branşlarında uluslararası hastaları Türkiye’deki<br />

anlaşmalı sağlık kuruluşlarıyla buluşturmaya hazırlanıyor. Özellikle Avrupa ve<br />

Körfez ülkelerinin hedeflendiği proje kapsamında MODD/group, Türkiye’nin sağlık<br />

sektöründeki kalitesini tüm dünyaya tanıtmaya hazırlanıyor. Türkiye’nin medikal turizm<br />

alanında dünyada ilk üç ülke arasında yer aldığını belirten MODD/group Kurucu ve<br />

CEO’su Cem Has, “Ülkemiz 2016 yılında 750 bin sağlık turistini ağırlayarak 5.8 milyar<br />

dolar gelir elde etti. Estetik operasyonları ve uygulamaları alanında ise 2 milyar dolar<br />

civarında gelir kazandı. Bu rakamlar oldukça önemli olsa da ülkemiz çok daha büyük<br />

bir potansiyele sahip.


16<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Akdeniz’in örnek kruvaziyer limanı;<br />

Ege Port – Kuşadası Limanı<br />

Akdeniz Kruvaziyer Limanları Birliği’nin 5’incisi düzenlenen PDC<br />

(Professional Development Course) – Kariyer Geliştirme Programı<br />

çerçevesinde gerçekleşen ziyarette, Akdeniz’in çeşitli limanlarından gelen<br />

23 liman yöneticisi, Ege Port Kuşadası Limanı’nı inceledi. Başta İspanya,<br />

İtalya, Portekiz Malta Yunanistan ve Fransa olmak üzere Avrupa’nın çeşitli<br />

limanlarının yöneticilerinden oluşan konuk heyet, Ege Port Genel Müdürü Aziz<br />

Güngör tarafından karşılandı. Avrupalı liman yöneticilerine tesisi gezdiren<br />

Aziz Güngör, aralarında liman otoritelerinin de bulunduğu misafirlere, başarılı<br />

işletmecilik modeli hakkında da bilgi verdi.<br />

Point Hotel Taksim, 80 Milonga ile Devri Alem<br />

belgeselinde<br />

“80 Milonga ile Devri Alem Belgeseli” Yönetmeni Ernesto Rassi, belgeselinde İstanbul’daki<br />

tango mekanlarına da yer vermek üzere Türkiye’ye geldi. Point Hotel Taksim’in View Point<br />

Restaurant’ında, 26 Ekim <strong>2017</strong> akşamı yapılan Milonga’ya katılan Ernesto Rassi, belgeseli için<br />

geceden dokümanlar aldı. 12 yıldır her Perşembe günü Milonga gecelerine ev sahipliği yapan<br />

Point Hotel Taksim’in View Point Teras Restaurant’ı, geceden çekilen görsellerle dünyanın<br />

ileri gelen Milonga mekanlarını içeren bu kapsamlı belgeselde yerini alacak.<br />

Turizmciler<br />

Beyoğlu’nda buluştu<br />

Turizmciler, Türkiye Otelciler Birliği<br />

(TÜROB) tarafından The Marmara<br />

Taksim Hotel’de düzenlenen Geleneksel<br />

Öğle Yemeğinde bir araya geldi.<br />

TÜROB Başkanı Timur Bayındır’ın ev<br />

sahipliğindeki organizasyona; Beyoğlu<br />

Belediye Başkanı Ahmet Misbah<br />

Demircan, İBB Turizmden Sorumlu<br />

Başkan Danışmanı Tülin Ersöz, İstanbul<br />

Brezilya Başkonsolosu Roberto França,<br />

İstanbul Almanya Başkonsolos Vekili<br />

Stefan Graf ile turizm sektörünün önde<br />

gelen temsilcileri katıldı. TÜROB Başkanı<br />

Timur Bayındır programda ilçe turizmine<br />

katkılarından dolayı Beyoğlu Belediye<br />

Başkanı Ahmet Misbah Demircan’a<br />

teşekkür plaketi takdim etti. TÜROB<br />

tarafından düzenlenen Geleneksel Öğle<br />

Yemeğinde turizmcilerle bir araya gelen<br />

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah<br />

Demircan, “Smart Beyoğlu uygulamamız<br />

ile esnafımızın ürününü dijital pazarlama<br />

ortamına taşıyarak, Booking com’un<br />

başardığını biz de hayata geçireceğiz.<br />

Akıllı uygulamalar Türk Turizmi’nin<br />

geleceğinin olmazsa olmazıdır” dedi.<br />

TripAdvisor’dan Radisson Blu<br />

Hotel Kayseri’ye büyük onur<br />

Dünya’nın en büyük turizm değerlendirme sitesi<br />

olan TripAdvisor’ın milyonlarca kullanıcısının<br />

verdiği puanlara göre ‘Radisson Blu Hotel<br />

Kayseri’ dünyanın en iyi 3. Radisson Blu<br />

Hotel’i seçildi. Otelin sahibi olan Artaş İnşaat<br />

A.Ş’nin turizm yatırımları koordinatörü Recep<br />

Arifoğlu şunları söyledi: “Misafirlerimizin<br />

göstermiş oldukları teveccüh, bizim için büyük bir<br />

gurur kaynağıdır. Grubumuzun 40 yıla yaklaşan<br />

otelcilik tecrübesi ve gelişmenin sonsuza kadar<br />

süren bir dinamik olduğunun bilinci ile hiç hız<br />

kesmeden daha iyisini yaparak, misafirlerimize<br />

hak ettikleri daha iyi hizmeti sunabilmek için<br />

çalışmalarımıza her zaman devam edeceğiz.”<br />

dedi.


18<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Çiçek Turizm’in<br />

umre turları başladı<br />

1985 yılından itibaren Umre ve Hac ibadeti için kutsal topraklara organizasyon<br />

yapan Çiçek Turizm’in, Kasım ayı itibariyle özel fiyat ile Umre turları başladı.<br />

Çiçek Turizm’in, IATA üyesi seyahat acentesi olarak 32 yıldır hizmet verdiğini<br />

belirten Bursa Şubesinin yetkilisi Ayla Üstün şunları söyledi: “Çiçek Turizm’in<br />

Bursa’daki tek yetkili şubesi olarak, misafirlerimize uygun fiyatlar ile kaliteli<br />

hizmet vermeyi sürdürüyoruz. Her geçen yıl Umre turlarımıza olan talep artıyor.<br />

Geçtiğimiz yıla oranla bu yıl, kutsal topraklara gidenlerin oranında %20’nin<br />

üzerinde artış yaşanıyor” dedi.<br />

Diversey’den KAÇUV Aile Evi’ndeki<br />

miniklere anlamlı ziyaret<br />

Diversey ve Kanserli Çocuklara Umut Vakfı KAÇUV, ihtiyaç sahibi aileler ve<br />

çocuklar için kurulan Aile Evi’nde eğlenceli ve eğitici bir etkinliğe birlikte imza<br />

attılar. Miniklerin aileleriyle birlikte katıldığı el yıkama etkinliğinde, el hijyeninin<br />

önemi renkli ve eğlenceli bir sunumla anlatıldı. Miniklere doğru el yıkama<br />

yöntemlerinin uygulamalı olarak gösterildiği etkinlik, özellikle ailelerin hijyen<br />

konusunda daha duyarlı olmasına katkı sağlamak amacıyla düzenlendi. El<br />

hijyeninin önemi tüm detaylarıyla eğlenceli ve eğitici bir sunumla paylaşıldıktan<br />

sonra minikler Diversey’in el yıkama standında ellerini öğrendikleri biçimde<br />

yıkayarak hep birlikte eğlendiler. Diversey ekibi ve KAÇUV Aile Evi sakinleri gün<br />

boyunca dans gösterisi ve müziklerle keyifli bir güne birlikte imza attılar.<br />

Kütahya çinisi UNESCO Yaratıcı<br />

Şehirler Ağın’da<br />

Edebiyat, film, müzik, zanaat, halk sanatları, tasarım, gastronomi ve medya<br />

olarak belirlenen 7 farklı temadan oluşan UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na<br />

Kütahya çinisi ve folkloru zanaat ve halk sanatları alanında dahil edildi. Ağa,<br />

daha önce Türkiye’den de 2015 yılında gastronomi alanında Gaziantep kabul<br />

edilmişti. Kütahya’nın dünyada Çini’nin tescilli başkenti olduğunu dile getiren<br />

Kütahya Belediye Başkanı Kamil Saraçoğlu, 2 yıl süren hazırlıklar sonucunda<br />

yapılan çalışma ve çabaların karşılıksız kalmadığını vurguladı. Saraçoğlu,<br />

“On binlerce kişinin el sanat ve zanaatlarıyla yaşamını sürdürdüğü Kütahya,<br />

bu özelliğe sahip dünyadaki sayılı şehirlerden biridir. Şehirde, 400’ün<br />

üzerindeki sanat ve zanaat atölyesinde 4 binden fazla sanatçı ve zanaatkâr<br />

çalışıyor” dedi.<br />

Turizm Reklam Filmi Yarışması’na başvurular başladı<br />

Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü ve Anatolia Akademi tarafından düzenlenen Turizm Reklam Filmleri<br />

ve Turizm Belgesel Filmleri Yarışması’na başvurular başladı. İki genel kategoriden oluşan yarışmaya 31 Ocak 2018 tarihine<br />

kadar ücretsiz başvuruda bulunulabilecek. Belgesel Filmleri ve Reklam Filmleri ile Senaryoları kategorilerinde düzenlenecek<br />

yarışma iki aşamalı olacak. Ön değerlendirme sonucu belirlenen filmler jüri tarafından değerlendirilerek; her iki dalda da ilk<br />

üçer film ödüllendirilecek. Turizm alanına farklı bir bakışla bakan ve kurmaca olmayan belgesel filmlerle, turistik tanıtım amaçlı<br />

kurgulanmış yaratıcı reklam filmleri ile senaryolarının değerlendirildiği yarışmaya birden fazla proje ile başvuru yapmak mümkün<br />

olacak. Yarışmaya başvurulan projelerin 1 Ocak 2014 tarihinden sonra tamamlanmış ve daha önce başka bir yarışmada ödül<br />

almamış olması gerekiyor.


Mükemmel temizliğin keşfi<br />

Bundan tam 90 yıl önce kurucularımız daha iyi bir temizlik ve hijyen için ilk fikirlerini üretmeye başladılar ve bu fikirler büyük<br />

bir başarıya dönüştü. Bugün MEIKO, profesyonel bulaşık yıkama, temizleme ve dezenfeksiyon teknolojilerinde dünya çapında<br />

temiz çözümler üreten uzman bir firmadır. MEIKO‘nun başarı hikayesi bundan sonra da devam ediyor. Yaratıcı ruhumuz ve<br />

enerjimizle dünyayı daha temiz, daha hijyenik ve daha yaşanabilir bir yer haline getirmek için çalışıyoruz.<br />

www.meiko.com.tr


hotel restaurant<br />

20 & hi-tech<br />

gündem<br />

Timur Bayındır Turizm<br />

Şurası’nı değerlendirdi<br />

“Yeni bir hamle<br />

döneminin kapısı<br />

açılmalı”<br />

Türk turizminin yol haritasının belirlendiği 3. Turizm Şurası’yla ilgili bir değerlendirme yapan<br />

Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Timur Bayındır, turizmde yeni bir hamle dönemine<br />

ve bu hamleyi başlatacak uygulamalara ihtiyaç olduğunu belirtti. Bayındır, 3. Turizm<br />

Şurası’nın açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu vizyonun sektöre<br />

cesaret verdiğini belirtti.<br />

Türkiye ekonomisi için hayati önem<br />

taşıyan sektörlerin başında gelen<br />

ve son dönemde sıkıntılı bir süreç<br />

geçiren turizmin yol haritasının ortaya<br />

konduğu 3.Turizm Şurası 1-3 Kasım<br />

tarihleri arasında Ankara’da gerçekleşti.<br />

Şura’yla ilgili bir değerlendirme yapan<br />

TÜROB Başkanı Timur Bayındır, turizmin<br />

ülke ekonomisi için hayati önem<br />

taşıdığını, gerek ülke gerek dünyada<br />

yaşanan hızlı değişimler göz önüne<br />

alındığında Türk turizminin yeni amaç<br />

ve hedefler doğrultusunda yeniden<br />

tanımlanması gerektiğini söyledi.<br />

Bayındır, 3. Turizm Şurası’nın açılışında<br />

konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip<br />

Erdoğan’ın, turizmin ülke ekonomisindeki<br />

önemine dikkat çektiğini belirterek,<br />

Erdoğan’ın konuşmasında koyduğu<br />

vizyonun sektöre cesaret verdiğini belirtti.<br />

Bayındır, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın<br />

açıkladığı AKM’nin yerine yapılacak opera<br />

binasının İstanbul’da çok önemli bir<br />

eksikliği gidereceğini ifade etti.<br />

“Eşsiz bir başarı yakaladık<br />

ama…”<br />

Türkiye turizminin geçtiğimiz 30 yılda<br />

gerçek bir başarı öyküsüne imza attığını<br />

ifade eden Bayındır, şunları söyledi:<br />

“Türk turizmi dünya çapında eşine az<br />

rastlanır bir başarı elde etti. Dünya<br />

turizminin baş aktörlerinden biri haline<br />

geldi. Ancak bugün içinde bulunduğumuz<br />

durumda sektörel olarak sıkıntılar<br />

yaşadığımız da aşikar. Türkiye dünya<br />

sıralamasında 2016 yılı turizm verilerine<br />

göre, gelen turist sayısı bakımından 4<br />

sıra gerileyerek 10. sırada yer buldu.<br />

Turizm gelirleri bakımından ise 5 sıra<br />

gerileyerek 17. sırada yer aldı. Sıkıntılara<br />

geçici çözümlerle değil daha uzun vadeli<br />

yaklaşımlarla eğilmek lazım. Artık<br />

turizmde yeni bir hamle dönemine ve<br />

bu hamleyi başlatacak uygulamalara<br />

ihtiyaç var. Dünya genelinde turizm<br />

sektörünün talep ve ihtiyaçları ile siyasal,<br />

sosyal, ekonomik, kültürel ve teknolojik<br />

alanlardaki gelişmeler her geçen<br />

gün değişiyor. Özellikle de fiyat-kalite<br />

oranında Türkiye’yi üst lige çıkaracak<br />

uygulamaların ortaya konması şart.<br />

Türkiye’nin poyansiyeli bunu hakediyor.<br />

Şura’da alınacak kararların yeni bir<br />

hamle döneminin kapısını açacağını<br />

umuyoruz.”<br />

75 milyar dolarlık yatırım<br />

Türkiye’de turizm yatırımlarının bugüne<br />

toplam maliyetinin yaklaşık 75 milyar<br />

dolar, yatak kapasitesinin ise yaklaşık<br />

1.3 milyon olduğuna dikkat çeken<br />

Bayındır, “Sektörü ve istihdamı koruyup,<br />

rekabet koşulları çerçevesinde mücadele<br />

edilmesini sağlayacak gerekli tedbirlerin<br />

de ivedi olarak alınması gerektiğinin<br />

altını çizmek isteriz. İçinden geçtiğimiz<br />

dönemi, henüz gerçekleştirememiş<br />

olduğumuz reformları tamamlamamız<br />

için çok kıymetli bir fırsat penceresi<br />

olarak görüyoruz. Yatırımların devamlılığı<br />

ve verimli kullanımını teşvik edecek<br />

şekilde düzenlemelerin kararlılıkla<br />

hayata geçirilmesine ihtiyaç duyuyoruz”<br />

diye konuştu.


jumbohoreca


hotel restaurant<br />

22 & hi-tech<br />

gündem<br />

Doluluk artışı para kazandırmadı<br />

2012 yılında Avrupa’nın en pahalılarından biri haline gelen Türkiye’nin ortalama<br />

konaklama fiyatları beş yılda neredeyse yarı yarıya geriledi. İstanbul’da bu düşüş<br />

yüzde 60’ı buldu.<br />

Türkiye turizmi, yüksek sezonu<br />

otel doluluklarında İstanbul ve<br />

Antalya’daki artışların etkisiyle<br />

yükselişle kapattı. Müşteri bazındaki artış<br />

sektöre moral verirken, gelirlerin hâlâ<br />

yerinde sayması ise moralleri bozmaya<br />

devam etti. Türkiye Otelciler Birliği’nin<br />

(TÜROB) son 5 yılı mercek altına aldığı<br />

araştırmasına göre, bugünkü fiyatlarla<br />

gelir kaybının telafi edilmesi pek mümkün<br />

görünmüyor. Dünya çapında veri ve analiz<br />

şirketi STR’nin verilerinden hareketle<br />

TÜROB’un yaptığı araştırma geçmiş 5<br />

yılın ve bu yılın doluluk oranları ve fiyatlar,<br />

turizmde gerçekleşen gelir kaybını net bir<br />

şekilde gözler önüne seriyor.<br />

2012’de tarihi zirve<br />

Türkiye otel doluluklarında ve fiyatlarda<br />

tarihi zirveye 2012 yılında ulaştı.<br />

2012 yılında Türkiye’nin ortalama<br />

doluluk oranları yüzde 64.7 olarak<br />

gerçekleşirken, ortalama oda fiyatı 115.6<br />

Euro’ya, oda başı ortalama gelir ise 74.8<br />

Euro’ya ulaştı. 2012 yılında İstanbul’da<br />

ise doluluklar yüzde 72.5 olurken,<br />

ortalama oda fiyatı 152.9 Euro’ya, oda<br />

başı ortalama gelir ise 110.8’ya yükseldi.<br />

Bu fiyatlar turizmde ulaşılan en yüksek<br />

ortalama fiyatlar olarak kayıtlara geçti<br />

ve Türkiye turizmde Avrupa’nın en pahalı<br />

ülkelerinden biri haline geldi.<br />

5 yılda büyük düşüş<br />

Aradan geçen 5 yıllık sürede ise<br />

fiyatlardaki büyük erime dikkat çekiyor.<br />

Özellikle 2016 ve <strong>2017</strong> yıllarında bu<br />

düşüş katlandı. 2016’ya gelindiğine<br />

doluluklar Türkiye genelinde yüzde 50.8<br />

olarak gerçekleşirken, ortalama oda<br />

fiyatı 77.9 Euro, oda başı gelir ise 39.5<br />

Euro’ya geriledi. İstanbul’da ise 2016’da<br />

doluluk oranı yüzde 49.6 olurken, oda<br />

fiyatı 90.5 Euro’ya, oda başı gelir 44.9<br />

Euro’ya geriledi. Bu yıl da geçen yıla<br />

göre hafif yükseliş olsa da gelir kaybı<br />

sürdü. Doluluklar Türkiye genelinde<br />

<strong>2017</strong>’nin ilk 9 ayında yüzde 59.7 olarak<br />

gerçekleşirken, ortalama oda fiyatı 69.8<br />

Euro, oda başı gelir ise 41.7 Euro olarak<br />

gerçekleşti. İstanbul’da ise <strong>2017</strong>’nin ilk 9<br />

ayında doluluk oranı ortalama yüzde 61.6,<br />

ortalama oda fiyatı 78.4 Euro, oda başı<br />

gelir 48.3 Euro oldu.<br />

<strong>2017</strong> yılının ilk 9 ayı itibariyle Türkiye<br />

maalesef oda başı gelirlerde araştırmaya<br />

dahil olan 27 Avrupa ülkesi arasında<br />

en son sırada yer aldı. Oda fiyatında ise<br />

Livanya’nın önünde 26’ncı oldu.<br />

Bayındır: “Sorun doluluk değil,<br />

fiyatlar”<br />

Araştırmayı değerlendiren TÜROB<br />

Başkanı Timur Bayındır, turistlerin<br />

gelmesi ve doluluk oranı meselesi<br />

dışında, asıl sorunun bütçe-destinasyon<br />

imajının yarattığı stres olduğunu dile<br />

getirdi. Özellikle İstanbul’un pazar<br />

fiyatlamasının adeta bir koz olarak<br />

kullanılmaya başlandığı görüşünü<br />

yineleyen Bayındır, “Hükümetimizin ve<br />

halkımızın iradesi ve özverisi ile ‘güvenlik’<br />

günlük hayatımızın bir meselesi<br />

olmaktan çıksa da önceden yaratılan algı<br />

maalesef ki belimizi büküyor. Dolayısıyla<br />

gelirlerimizi toparlamak için biraz<br />

daha zamana ve doğru planlamalara<br />

ihtiyacımız var” diye konuştu.


Butik otel rüzgarı dindi<br />

3 yıldızlı cazibe sürüyor<br />

Otel yatırımları aylık bazda gerileme kaydederken, 9 aylık dönemde artış sürüyor.<br />

Yatırımcıların ağırlıklı olarak 3 yıldızlı otel projelerini tercih ettiği gözleniyor. Bir dönemin en<br />

fazla talep gören butik otellere yatırım talebi ise yavaşladı.<br />

Bu yılın 9 aylık döneminde otel<br />

yatırımlarındaki artış hafif de olsa<br />

devam ederken, yatırımcıların<br />

ağırlıklı olarak 3 yıldızlı otel projelerini<br />

tercih ettiği gözleniyor. Türkiye<br />

Otelciler Birliği’nin (TÜROB), Ekonomi<br />

Bakanlığı’nın ‘Yatırım Teşvik Belgeleri’<br />

verilerinden hareketle yaptığı araştırmaya<br />

göre, <strong>2017</strong> yılının ilk dokuz ayında teşvik<br />

belgesi alan oteller içinde 3 yıldızlı<br />

projeler toplam 60 otel ilk sırada yer aldı.<br />

Buna karşılık kapasite bakımından 8 bin<br />

911 yatak ile 5 yıldızlı oteller ilk sırayı<br />

aldı. 9 aylık dönemde 5 yıldızlı proje sayısı<br />

19 olurken, 4 yıldızlı proje sayısı 42 adet<br />

olarak gerçekleşti. Butik otel projelerinin<br />

adet bazında 16’da kalması dikkat çekti.<br />

3 yıldızlı projelerin artışında, yatırımların<br />

Anadolu’ya yayılmasının etken olduğu<br />

belirtiliyor.<br />

280 milyon TL’lik yatırım<br />

Öte yandan Eylül <strong>2017</strong>’de Türkiye<br />

genelinde 10 şehirde toplam 15<br />

yeni otel projesi teşvik belgesi aldı.<br />

Toplamda 280.7 milyon TL harcanarak<br />

tamamlanacak olan yeni yatırımlar<br />

sonrasında sektöre 887 yeni ek istihdam<br />

sağlanacak. Eylül <strong>2017</strong>’de yatırım teşvik<br />

belgesi alan yatak sayısında geçen yıla<br />

göre düşüş görülüyor. Geçtiğimiz yılın<br />

Eylül ayına göre yatak kapasitesi 4 bin<br />

594’den 3 bin 677’ye geriledi. Proje<br />

sayısı 14’ten 15’e yükselirken, yatırım<br />

tutarı Eylül 2016’daki 305.2 milyon<br />

TL’den 280 milyon TL’ye geriledi. Ocak-<br />

Eylül <strong>2017</strong> döneminde ise 2016’nın ilk 9<br />

aylık dönemine göre düşüş yaşanırken,<br />

yatırım tutarında artış gözlemlendi. 9<br />

ayda 46 ilde 24 bin 761 yataklı 140 otel<br />

projesi toplam 2 milyar 305 milyon TL ile<br />

teşviğe bağlandı. Geçen yılın ilk 9 aylık<br />

döneminde 37 ilde 28 bin 868 yataklı 131<br />

otel 2 milyar 266 milyon TL tutarında<br />

teşvik belgesi almıştı.


hotel restaurant<br />

24 & hi-tech<br />

gündem<br />

Türkiye’ye 9 ayda<br />

25,2 milyon turist geldi<br />

Turizm gelirleri, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarından oluşan üçüncü çeyrekte<br />

geçtiğimiz yılın aynı dilimine göre yüzde 37,6 artarak 8,2 milyar dolardan 11,4<br />

milyar dolara çıktı.<br />

Ajans Press, TÜİK verilerini<br />

derleyerek konuyla ilgili medya<br />

araştırması gerçekleştirdi. Ajans<br />

Press’in gerçekleştirdiği incelemeye göre<br />

araştırmaya konu olan Temmuz-Eylül<br />

arası dönemde turizmle ilgili medyaya 76<br />

bin 758 yazılı basın haberinin yansıdığı<br />

tespit edildi. ITS Medya’nın portal<br />

incelemesinde ise yine aynı dönemde<br />

turizmi konu alan 90 bin 131 haber çıkışı<br />

saptandı. Medyaya yansıyan haberlerde,<br />

turizm gelirlerinin yüzde 77’si yabancı<br />

ziyaretçilerden, yüzde 23’ü ise yurt<br />

dışında ikamet eden gurbetçilerden<br />

elde edildiği belirlendi. Türkiye’ye gelen<br />

ziyaretçi sayıları, geçtiğimiz yılın aynı<br />

dönemine kıyasla yüzde 38.1 oranında<br />

artışla 16 milyon 663 bin 265 kişiye<br />

çıkarken bu sayının 13 milyon 770 bin<br />

308’ini yabancı ziyaretçiler, 2 milyon 892<br />

bin 957’sini ise yurtdışında ikamet eden<br />

vatandaşlar oluşturdu.<br />

Yabancılar 634 dolar harcarken<br />

gurbetçiler 900 dolar harcadı<br />

Temmuz- Eylül arası dönemde yabancı<br />

ziyaretçilerin ortalama harcaması 634<br />

dolar olurken, yurt dışında ikamet eden<br />

vatandaşlar ortalama 900 dolar harcama<br />

yaptı. Bu yılın ilk 9 ayındaki turizm geliri<br />

20.1 milyar dolar ve 30.3 milyon turiste<br />

ulaşarak geçtiğimiz yılın aynı dönemine<br />

göre rekor seviyelere ulaştı.


hotel restaurant<br />

26 & hi-tech<br />

gündem gezi<br />

Gezi Rotaları<br />

Salda Gölü – Yeşilova- Burdur<br />

Şeyma Şendil<br />

Salda Gölü ile tanışmam 2010 yılının<br />

karlı bir gününde oldu. Oldukça karlı<br />

bir aralık günü Burdur’dan Denizli’ye<br />

köy yollarını izleyerek Yeşilova üzerinden<br />

dönmeye karar verdik, Salda Gölü’nü merak<br />

ediyorduk. Bastıran tipi, karla kaplanıp yok<br />

olan yollar, yolda mahsur kalmamız başka<br />

bir yazının konusu olsun ancak hava şartları<br />

nedeniyle Salda Gölü’nü ancak uzaktan<br />

görebildik. Bu tanışma sonrası artan<br />

merakımızla Salda Gölü’nü araştırmaya<br />

başladık. O zaman için pek kimsenin<br />

bilmediği, yakın coğrafyasında dahi pek<br />

umursanmayan bu gölün özellikleri bizi<br />

hayrete düşürdü ve en yakın zamanda<br />

göle gitmek üzere programımızı yaptık.<br />

Salda Gölü’ne Denizli - Serinhisar - Salda<br />

rotası üzerinden giderken yolda bize eşlik<br />

eden coğrafya değişkenlik göstermekle<br />

birlikte hiçbir yerinde göle vardığımızda<br />

karşılaştığımız manzaranın nefes<br />

kesiciliğine hazırlamadı bizi. Yer yer orman,<br />

yer yer tarım arazisi, yer yer de çorak olan<br />

bu coğrafyadan geçip gölü ilk gördüğümde<br />

aklımdan geçen ilk düşünce “bu gerçek mi”<br />

oldu. Araştırıp gitmemize rağmen kumunun<br />

beyazlığı, suyunun berraklığı ve benim o<br />

güne kadar kendi gözlerimle görmediğim<br />

tonlardaki turkuaz karşısında kalakalmıştık.<br />

Beni en çok şaşırtan ise bu güzelliği<br />

kimsenin bilmiyor olmasıydı.<br />

O zamanlar seyahat rotaları arasında<br />

olmadığı için biz ancak jeolojik<br />

özelliklerini araştırabilmiştik, orada neler<br />

yapılabileceğini gidip görecektik. Yolun bizi<br />

göl kıyısına götürdüğü en yakın noktaya<br />

kadar gidip keşfe başladık. Gel zaman git<br />

zaman Salda Gölü’ne birçok kez gittik ve<br />

zaman içerisinde bugün geldiği noktaya<br />

gelişini biraz endişe, biraz mutsuzluk,<br />

biraz da başkalarının da burayı bizim kadar<br />

sevmesinden kaynaklı onaylanma hissinin<br />

tuhaf mutluluğu ile izledik.<br />

Madem artık keşfedildi bir de ben yazmak<br />

istedim Salda Gölü’nü…<br />

Salda Gölü’nün Özellikleri:<br />

Salda Gölü; Burdur’un Yeşilova ilçesine<br />

yaklaşık 5 km mesafede Burdur – Denizli<br />

sınırına oldukça yakın bir noktada Burdur<br />

sınırları içinde yer alıyor. Gölün rakımı 1193<br />

metre, yüzölçümü ise 44 kilometrekare<br />

olarak geçiyor kaynaklarda. Yaklaşık 2<br />

milyon yıl önce tektonik çöküntüler sonucu<br />

oluştuğu tahmin edilen krater gölünün<br />

derinliği 184 metre. Salda Gölü bu derinlik<br />

ile Türkiye’nin en derin gölü ve dünyada<br />

ise sayılı derin göller arasında yer alıyor.<br />

Göl ayrıca Türkiye’nin en berrak ve temiz<br />

gölü olarak biliniyor. Salda Gölü dünya<br />

üzerinde jeolojik özellikleri nedeniyle Mars<br />

araştırmalarının yapıldığı 2 noktadan biridir.<br />

Gölün beyaz kumlarının Mars yüzeyindeki<br />

kumullarla benzerliği ve bu kumulların<br />

oluşum şekli ile Mars araştırmalarına konu<br />

olmaktadır. Salda Gölü eşsiz doğası ve<br />

benzersiz özellikleri nedeniyle 1989 yılında<br />

birinci derece doğal sit alanı ilan edilerek<br />

korunmaya alınmıştır.<br />

Neler yapılır?<br />

“Nasıl gidilir” den önce “neler yapılır”<br />

ı anlatmak istedim çünkü yolu sapa ve<br />

burada yapılabilecekler ilginizi çekmiyorsa<br />

gelip denemek yerine okuyup vazgeçmek<br />

doğayı korumak açısından daha olumlu<br />

sonuçlar doğurabilir. Çünkü Salda Gölü<br />

ve çevresi size çok alternatifli eğlenceler<br />

sunmuyor, eğer aşağıdakiler sizin eğlence<br />

ve dinlence anlayışınıza uygun değilse bu<br />

rotayı pas geçebilirsiniz.<br />

Eşsiz manzara seyri<br />

Bana sorarsanız Salda Gölü’nde<br />

yapılabilecek en keyifli aktivite sessizce<br />

oturup manzarayı seyretmek. Manzara<br />

gölün her noktasında farklı farklı büyüleyici.<br />

Bugün Maldivler olarak anılan beyaz kumun<br />

en yoğun olduğu alanda turkuaz rengi gölü,<br />

beyaz sahili ve suların çekilmesi ile ortaya<br />

çıkan beyaz adaları seyretmek, az ilerde<br />

Doğanbaba plajından orman içinden gölü<br />

seyretmek ve mevsime göre uygun bir<br />

noktadan gün batımını seyretmek mümkün.<br />

Bisiklet ve motosiklet turları<br />

Göl çok büyük bir göl olmadığı için gölün<br />

etrafını motosiklet ile yaklaşık 1 -1,5 saatte<br />

dolaşmak mümkün. Mesafenin uzun<br />

olmayışı ve yolların bisiklet sürmeye uygun<br />

olması nedeniyle bisiklet severler için de<br />

güzel bir rota. Biz otomobil ile de turlamayı<br />

seviyoruz.<br />

Kamp ve çadır kampı<br />

Salda Gölü etrafında 2 kamp alanı<br />

bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Kayadibi<br />

Köyü’ne yakın olan Yeşilova Halk Plajı.<br />

Bu plajda camping alanı bulunuyor ve<br />

camping hizmetleri veriliyor. Dilerseniz<br />

kendi çadırınızı kurabiliyorsunuz, dilerseniz<br />

de çadır kiralayabiliyorsunuz.Kamp alanı<br />

içerisinde günlük ihtiyaçları karşılamak<br />

için bir tesis bulunuyor, çadırlara elektrik<br />

hizmeti de veriliyor. Bu alanda ziyaretçilerin<br />

kamp ateşi yakmasına izin veriliyor.<br />

İkincisi ise Doğanbaba Plajı. Plaj, orman<br />

içerisinde oldukça güzel ancak “Pideci<br />

Sami” isimli restoran ve tuvalet dışında<br />

bu alanda bir hizmet bulunmuyor. Pideci<br />

Sami’nin yemekleri beğeniliyor ancak biz<br />

henüz tadamadık. Bugün Maldivler denen<br />

alanda da kamp yapanlar bulunuyor ancak<br />

bu alan hem tesis yer almaması hem de<br />

doğal dokunun kamp yapanlar tarafından<br />

bozulması nedeniyle kamp yapmaya uygun<br />

değil. Bembeyaz kumlar üzerinde ateş<br />

yakmak ise düşünülemez bile. Yakında bu<br />

alanda kamp yapmanın yasaklanacağına<br />

eminim.<br />

Tüyo: Salda Gölü fotoğraflardan Maldivler<br />

gibi görünse de karasal bir iklime sahip<br />

ve rakımı 1193 metre. Bu nedenle gündüz<br />

saatlerinde sıcaktan kavrulduğunuz bir<br />

günün akşamında gün batar batmaz hava<br />

oldukça soğuk olabilir. Geceleri yazlık çadır<br />

ve uyku tulumları Salda Gölü için yeterli<br />

olmayacaktır.<br />

Piknik:<br />

Piknik dediysem mangallı değil, evde<br />

hazırlayacağınız ya da yol üstünde gelirken<br />

alacağınız yiyecek içeceğinizle yere örtü


serip masmavi gölün tadını çıkarabilirsiniz.<br />

Hele ki akşam serinlediğinde yanınızda<br />

bir termos sıcak çayınız varsa gün batımı<br />

manzarası daha da güzelleşebilir. Mangal<br />

sadece Yeşilova Halk Plajı kamp alanında<br />

mümkün.<br />

Yüzme ve güneşlenme:<br />

Salda Gölü etrafında güneşlenilebilecek<br />

ve göle girilebilecekoldukça fazla plaj<br />

bulunmaktadır. Bunlardan en bilinenleri<br />

Yeşilova Halk Plajı (tesisli), Doğanbaba<br />

Plajı (kısmen tesisli), Maldivler (Kısmen ve<br />

geçici tesisli) plajları bunların en bilinenleri<br />

ancak tesisli plajlarda dahi şezlong ve<br />

size servis yapılan kafeler bulunmuyor.<br />

Son derece basit ve temel ihtiyaçlarınızı<br />

karşılayabileceğiniz tesisler bunlar.<br />

Gölün etrafında bolca “yüzmek yasaktır”<br />

tabelasına rastlayacaksınız. Bunun iki<br />

sebebi bulunuyor. Birincisi, yetkililerin<br />

sorumluluğu üzerlerinden atmak<br />

istemeleri. Diğeri ise bazı alanlarda<br />

yüzmenin gerçekten tehlikeli olması. Göl<br />

kumu bazı alanlarda balçık yapıda ve ancak<br />

battığınızda balçığı anlayabiliyorsunuz, bir<br />

anda kuma gömülmeniz mümkün. Ayrıca su<br />

aniden derinleşiyor ve suyun berrak olması<br />

oldukça yanıltıcı olabiliyor. Ayrıca suda<br />

zaman zaman yılanlar görülüyor. Yüzmeye<br />

karar verirseniz size tavsiyem, yalnız<br />

olmamanız ya da kıyıda sizi gözlemleyen<br />

birinin bulunması, açılmadan kıyıya paralel<br />

yüzmeniz. Suyun her mevsim soğuk<br />

olduğunu da söylemekte fayda var. Gölde<br />

yüzmek, suyun kaldırma etkisi denize göre<br />

oldukça düşük olduğundan çok yorucu, bir<br />

de suyun soğukluğu, zeminin hareketliliği<br />

dikkate alınırsa yüzmek çok dikkatli<br />

yapılması gereken bir aktivite.<br />

Tüyo: Gölün kumu içerdiği magnezyum<br />

nedeniyle gündüz kızgın güneş altında<br />

dahi ısınmıyor. Dolayısıyla kumlar<br />

üzerinde uzun süre yalın ayak dolaşmak<br />

mümkün ancak bir süre sonra küçük bir<br />

sorunla karşılaşıyorsunuz; o minik taşlar<br />

ayaklarınızda küçük, gözle görünmez<br />

kesiklere sebep oluyor ve ayaklarınız<br />

sızlamaya başlıyor. Bir de cam atıkları<br />

ayaklarınıza batabilir.<br />

Tüyo: Bembeyaz kumlar çok iyi bir yansıtıcı,<br />

eğer bronzlaşmayı seviyorsanız Salda<br />

kıyısında bir gün yeterli, ancak benim gibi<br />

şiddetle kaçınıyorsanız şapka, gözlük, uzun<br />

kollu kıyafetler şart, güneş sizi her yerden<br />

yakalıyor. Hangi mevsim olursa olsun güneş<br />

kremi bulundurmak gerekiyor.<br />

Nasıl gidilir?<br />

Salda Gölü ana arterler üzerinde yer<br />

almıyor, yani yakınlarından geçen<br />

şehirlerarası otobüs ve benzeri taşıtlar<br />

bulunmuyor. Bu da gölün bugüne kadar<br />

tanınmamasına ama bir yönden de<br />

korunarak bugüne kadar gelmesine<br />

sebep olmuş. Göle gelmek için en kolay<br />

yöntem özel araç. Ancak çevre illerden<br />

Yeşilova ilçesine giden araçlar mevcut.<br />

Denizli – Yeşilova, Burdur - Yeşilova hatları<br />

bulunuyor. Ayrıca Yeşilova merkezden Salda<br />

Gölü kıyısındaki köylere araçlarla gelerek<br />

göle yürümek de mümkün ancak yürüyüş<br />

yolunun çok da kısa olmadığını hatırlatmak<br />

isterim.<br />

Son zamanlarda artan popülarite ile Salda<br />

Gölü’ne özel turlara rastlamaya başladım.<br />

Özel aracınız ile gelirken aşağıdaki rotaları<br />

tavsiye ederim;<br />

Burdur üzerinden gideceklere: Burdur –<br />

Hacılar – Yeşilova – Salda Gölü<br />

Denizli üzerinden gideceklere: Denizli –<br />

Serinhisar – Yeşilyurt – Salda Gölü<br />

Salda Gölü<br />

Yeşilova’ya 5 km – otomobil ile yaklaşık 7-8<br />

dakika,<br />

Burdur’a yaklaşık 80 km – otomobil ile<br />

yaklaşık 1 saat 30 dakika<br />

Denizli’ye yaklaşık 90 km – otomobil ile<br />

yaklaşık 1 saat 30 dakika<br />

Nerede kalınır?<br />

Salda Gölü’nde konaklama alternatifleri<br />

oldukça kısıtlı. Gerek yeni popüler olması;<br />

gerekse 1. derece doğal sit alanı olması<br />

nedeniyle göl kenarında otelde konaklamak<br />

isteyenler için tek seçenek var o da, Hotel<br />

Lago Di Salda. Otelin toplam 25 odası<br />

bulunuyor. Otel yaz – kış açık, yazın göl için<br />

kışın ise Salda Kayak Merkezine gelenler<br />

için hizmet veriyor. İlla ki otelde kalacağım<br />

diyorsanız yakındaki il ve ilçe otellerini<br />

de değerlendirebilirsiniz. Yeşilova Halk<br />

Plajı’nda bulunan bungalovlar çadırda<br />

kalmak istemeyenler için iyi bir alternatif ve<br />

henüz konaklama ücretleri makul.<br />

Bir diğer seçenek te çadırda kalmak.<br />

Yeme – içme<br />

Salda Gölü etrafında yeme-içme<br />

mekanları daha çok Yeşilova Halk Plajı<br />

etrafında yaygın ancak çok fazla seçenek<br />

olduğunu söylemem. Ancak fiyatlar<br />

oldukça makul. Göl manzarasına nazır<br />

yemek yemek için Sultanpınarı Turistik<br />

Dinlenme Tesisi iyi bir alternatif, gölü<br />

yukarıdan gören Sultanpınarı’nda köfte,<br />

balık, sac kavurma yiyebilir. Yazın püfür<br />

püfür, kışın da sıcacık soba kenarında<br />

oturup dinlenebilirsiniz. Tesis, Yeşilova ile<br />

Salda kasabası arasındaki yol üzerinde.<br />

Doğanbaba Plajı’nda ise Pideci Sami<br />

bulunuyor, bize hiç kısmet olmadı orada<br />

yemek yemek ancak yiyenler beğeniyorlar.<br />

Maldivler diye anılan beyaz plajda ise bu<br />

yıla kadar su dahi alabileceğiniz bir yer<br />

bulunmuyordu ancak bu yıl gittiğimizde<br />

Maldivler Cafe’nin açılmış olduğunu gördük.<br />

Cafe dediğimize bakmayın orada yapılaşma<br />

hala yok , çekme konteynır göle uzak bir<br />

yere konumlandırılmış ve güneş enerjisi ile<br />

elektriklerini üretiyorlar. Salda köyünden<br />

oldukça tatlı bir çift ve çocukları işletti<br />

burayı bu yıl ancak önümüzdeki sene tekrar<br />

orada olurlar mı bilemiyoruz, gelenleri<br />

evlatları gibi gören bu çift tost gibi basit<br />

yiyecekler yanında eğer arayıp önceden<br />

haber verirseniz durumları da uygunsa<br />

istediğiniz yemeği yapmaya çalışıyorlar.<br />

Önümüzdeki yıllarda da Maldivler Cafe’yi<br />

orada görmek isterim ben ancak işletme<br />

şartlarının biraz daha iyileştirilmesi göl<br />

çehresinin iyileştirilmesi daha güzel olabilir.<br />

Yıllarca kıyısında otururken aç ve susuz<br />

kaldıktan sonra bu kafenin gerçekten<br />

gerekli olduğu kanaatindeyim.<br />

Eğer sezon dışı gidiyorsanız yanınızda biraz<br />

yiyecek - içecek bulundurmanızı tavsiye<br />

ederim.<br />

Fotoğrafçılık<br />

Salda Gölü oldukça fotojenik bir göl, her<br />

havada ve her ışıkta güzel çıkabilme<br />

özelliğine sahip. Gündüzleri ve hava<br />

güneşliyken bembeyaz kumlar ve turkuaz<br />

göl suyu harika görünüyor. Gün batarken<br />

ise gökyüzü renkten renge bürünüyor.<br />

Eğer hava bulutluysa (yazın bile minik<br />

tatlı bulutlar gökyüzünde süzülürler) gün<br />

batarken daha da güzel olur ve renkten<br />

renge giren pofuduk bulutlar fotoğrafları<br />

süsler.<br />

Ne yapılmaz?<br />

Salda Gölünde yapılmaması gerekenlerden<br />

de bahsetmek istiyorum. Çünkü son<br />

zamanlarda karşılaştığım durumlar içler<br />

acısı ve 2 milyon yıl boyunca oluşmuş<br />

tahribatın kat be katını bir yıldan kısa bir<br />

sürede verebilmeyi başarmışız. Gölün<br />

popülaritesi, sosyal medyada buradan bir<br />

fotoğraf paylaşma isteği, bilinçsiz kampçılık<br />

göl ve çevresine çok fazla zarar verdi. O<br />

bembeyaz kumlar üzerinden arabayla geçip,<br />

gölün kenarına park edip yanına çadır<br />

kuranlar nedeniyle kumlar kum vasfını<br />

yitirip beton haline geldi, zaten ince yapılı<br />

olan tozumsu kumun üzerinden geçen<br />

araçların basıncına dayanması mümkün<br />

değil. Yine kampa uygun olmayan alanlarda<br />

kamp yapılması göl çevresini kirletti, bu<br />

alanlarda tuvalettin birkaç kilometre uzakta<br />

olduğunu da düşünürsek atık çeşitliliğini<br />

hesaplayabiliriz. Bunun yanında daha büyük<br />

bir tehlike var ki, o gölün tamamen sonu<br />

olabilir. Gölü besleyen Düden Çayı üzerine<br />

gölet yapma projesi ile gölün geleceği<br />

tehdit altında. Son yıllarda göl sularının 4<br />

metreye kadar çekildiği söyleniyor ve bu<br />

gölet projesinin çekilmeyi hızlandırarak<br />

gölün özelliklerini yitirmesine sebep olacağı<br />

vurgulanıyor.


hotel restaurant<br />

28 & hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Waldorf<br />

Astoria,<br />

Admiralty<br />

Arch ile<br />

Londra’ya<br />

geliyor<br />

Admiralty Arch Waldorf Astoria’nın açılışı, Londra’daki lüks<br />

otel pazarı üzerinde büyük bir etki yapacak.<br />

Waldorf Astoria Hotels & Resorts,<br />

Londra’nın en tanınmış ve<br />

prestijli binalarından birinde<br />

hizmet verecek lüks otelin işletilmesi<br />

için Prime Investors Capital Ltd<br />

tarafından görevlendirildiğini duyurdu.<br />

Admiralty Arch Waldorf Astoria, London<br />

binanın mimari ve tarihi özelliklerine<br />

sadık kalınarak yapılacak yenileme<br />

çalışmalarının tamamlanmasının<br />

ardından 2022 yılında kapılarını açacak.<br />

Kraliçe Viktorya’nın anısına Kral VII.<br />

Edward tarafından yaptırılan Admiralty<br />

Arch, hem The Mall’un hem de<br />

Buckingham Sarayı’nın ana cephesinin<br />

tasarlanmasında görev alan Sir Aston<br />

Webb’in imzasını taşıyor. Bugüne dek<br />

Kraliyet Donanması’nın önde gelen<br />

isimlerine ev sahipliği yapan bina, bir<br />

dönem kabine ofisi olarak da hizmet verdi<br />

ve savaş döneminde çeşitli istihbarat<br />

faaliyetlerine sahne oldu. Prime Investors<br />

Capital Ltd, 2015 yılında dünyanın dört<br />

bir yanından gelen 28 kurumsal teklif<br />

sahibini geride bırakarak mülkün 250<br />

yıllık kira hakkını elde etti.<br />

1910 yılında kapılarını açan Admiralty<br />

Arch binası, bir dönem ofisi bina<br />

içerisinde yer alan Sir Winston<br />

Churchill’den James Bond romanlarının<br />

yazarı Ian Flaming’e kadar tarihi öneme<br />

sahip pek çok ismi ağırladı. Londra’nın<br />

en prestijli noktalarından birinde yer<br />

alan Admiralty Arch, The Mall’dan<br />

Buckingham Sarayı’na, Trafalgar<br />

Meydanı’ndan Nelson Sütunu’na<br />

kadar pek çok önemli noktanın eşsiz<br />

manzarasını sunuyor.<br />

Serrano: “Prime Investors<br />

Capital Ltd yönetimi ve Waldorf<br />

Astoria pek çok ortak noktaya<br />

sahip”<br />

Prime Investors Capital Ltd CEO’su<br />

Rafael Serrano, konuyla ilgili şöyle<br />

konuştu: “2015 yılında Admiralty<br />

Arch’ı İngiltere hükümetinden satın<br />

aldığımızda, yalnızca binanın geleceğini<br />

değil, Londra’nın kalbi sayılan bu<br />

noktanın genel profilini de etkileyecek<br />

bir karar verdik. Bu özel binanın ruhunu<br />

anlayabilecek bilgiye ve deneyime<br />

sahip uzmanlardan oluşan bir ekip<br />

kurduk. Ardından Admiralty Arch’ı<br />

sıra dışı bir otel, rezidans ve üyelere<br />

özel kulübe dönüştürmek için detaylı<br />

bir plan hazırladık. Bu kapsamda<br />

verdiğimiz en önemli kararlardan<br />

biri de, otelin yönetimi ve işletilmesi<br />

için kiminle ortaklık kuracağımızdı.<br />

Sektörün zirvesinde yer alan 12 lüks otel<br />

markasıyla yürüttüğümüz görüşmelerin


Binanın<br />

orijinal özelliklerinin<br />

korunması ve restore edilmesi için<br />

hassas bir çalışma başlatılmış durumda.<br />

Bu görevi, liderliğini Michael Blair ve David<br />

Mlinaric’in üstlendiği uluslararası tecrübeye<br />

sahip bir tasarım ekibi sürdürüyor. Michail<br />

Blair, bugüne dek aralarında The Ritz,<br />

The Connaught ve Claridge’s otellerinin de<br />

araladında bulunduğu pek çok projenin<br />

restorasyon ve genişletme çalışmalarına imza<br />

attı. David Mlinaric ise The Royal Opera<br />

House, The Victoria & Albert Museum, The<br />

National Gallery ve Londra ile Paris’teki<br />

British Residences projeleri gibi pek çok önemli<br />

çalışmada yer aldı. Tarihi mekanların iç<br />

mimarisi konusunda uzman olan Andrew<br />

Damonte de tasarım ekibinde yer alıyor.<br />

Damonte, Galler Prensi’nin isteği üzerine<br />

restore edilen Dumfries House’ta David<br />

Mlinaric ile birlikte görev yapmıştı.<br />

ardından Admiralty Arch Waldorf<br />

Astoria projesini hayata geçirme kararı<br />

aldığımızı duyurmaktan mutluyuz.”<br />

Serrano sözlerini şöyle sürdürdü: “Prime<br />

Investors Capital Ltd yönetimi ve Waldorf<br />

Astoria pek çok ortak noktaya sahip.<br />

Örneğin her iki taraf da bu seçkin binanın<br />

mirasını korumak ve geleceğe taşımak<br />

konusunda hemfikir. Paylaştığımız ortak<br />

hedef ise projenin tamamlanmasının<br />

ardından hem Londra’dan hem de<br />

dünyanın diğer noktalarından gelecek<br />

konuklara mükemmel bir konukseverlik<br />

sunmak. Admiralty Arch’a sahip<br />

olmaktan gurur duyuyoruz. Waldorf<br />

Astoria ile birlikte simgesel öneme<br />

sahip bu binanın değerini koruyacak ve<br />

güvenli ellerde geleceğe taşınmasını<br />

sağlayacağız.”<br />

Nassetta: “Bu çaptaki projelere<br />

sektörde nadiren şahitlik<br />

ediyoruz”<br />

Hilton Başkanı ve CEO’su Christopher J.<br />

Nassetta şöyle konuştu: “Bu anlaşma,<br />

Waldorf Astoria’nın benzersiz zarafetini,<br />

Londra’nın tarihi değere sahip bu abidevi<br />

binasıyla buluşturacak. Bu çaptaki<br />

projelere sektörde nadiren şahitlik<br />

ediyoruz. Admiralty Arch Waldorf Astoria,<br />

kapılarını açacağı günden itibaren tüm<br />

konuklarına unutulmaz bir konaklama<br />

deneyimi sunacak.” Nassetta, sözlerini<br />

şöyle sürdürdü: “Waldorf Astoria<br />

markası, tarihi binaları koruma ve<br />

değerlendirme konusunda güçlü bir<br />

mirasa sahip. An itibariyle art deco<br />

mimari niteliklerini gelecek nesillerine<br />

aktarabilmesi için kapsamlı bir şekilde<br />

renove edilen New York’taki otelimiz<br />

bunun başlıca örnekleri arasında.<br />

Lüks ile eş anlamlı hale gelen ikonik<br />

Waldorf Astoria markamızı Londra’yla<br />

buluşturmak amacıyla Prime Investors<br />

Capital Ltd’le yaptığımız işbirliğinden<br />

gurur duyuyoruz.”<br />

Dünya standartlarında üç<br />

restorana ev sahipliği yapacak<br />

Admiralty Arch Waldorf Astoria, 96 lüks<br />

ve geniş odaya ve dünya standartlarında<br />

üç restorana ev sahipliği yapacak. Londra<br />

manzarasını izleme imkanı sunan bir<br />

rooftop bara da sahip olması plananan<br />

otelde aynı zamanda özel toplantı ve<br />

etkinlik alanları ile alanının en gelişmiş<br />

imkanlarını sunan bir spa da yer alacak.<br />

Diğer yandan Admiralty Arch içerisinde<br />

otelin yanı sıra lüks bir özel rezidans<br />

alanı, üyelere özel bir kulüp ve farklı<br />

yeme içme alanları da yer alacak.<br />

Admiralty Arch<br />

Waldorf Astoria,<br />

London dünyanın en<br />

çok talep gören 26<br />

noktasındaki hizmet<br />

veren Waldorf Astonia<br />

Hotels & Resorts<br />

zincirinin yeni halkası<br />

olacak.


30<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Türkiye’nin ev konseptindeki ilk oteli<br />

Hyatt House Gebze açıldı<br />

Doğuş Turizm Grubu’nun yeni yatırımı ve Hyatt markasının Türkiye’deki ev konseptindeki ilk<br />

oteli Hyatt House Gebze açıldı.<br />

Doğuş Turizm Grubu’nun yeni<br />

yatırımı, Hyatt House Gebze 1<br />

Kasım <strong>2017</strong> itibariyle hizmet<br />

vermeye başladı. Otel, uzun dönem<br />

konaklama ile ev konseptini yansıtmanın<br />

yansıra otel konforunda ev keyfini<br />

yaşamak isteyenlerin beklentilerine 158<br />

odası ile yanıt verecek.<br />

Türkiye’nin ev konseptindeki ilk<br />

oteli<br />

Türkiye’nin ev konseptindeki ilk oteli<br />

olan Hyatt House Gebze, modern mimari<br />

özellikleri taşıyor. Sıcak, misafirperver<br />

ve dost bir yaşam ortamı vadeden otel,<br />

bu özellikleriyle uzun süreli konaklayan<br />

misafirlerine komşularıyla iç içe<br />

yaşıyormuş hissini yaşatacak detaylar<br />

sunuyor. Her odasında mutfak olan otelin,<br />

günlük ihtiyaçlara cevap vermek için<br />

bir de marketi bulunuyor. Otel misafiri,<br />

‘select servis’ hizmeti ile marketten<br />

ihtiyacı olan her şeyi resepsiyon aracılığı<br />

ile alabiliyor, otelin çamaşırhanesinde<br />

çamaşırını yıkayabiliyor.<br />

Gebze Sanayi Bölgesi’nde<br />

Gebze ilçesinde yaşam bulacak Hyatt<br />

House Gebze, game room, havuz,<br />

fitness, business center, lounge ve<br />

yeme-içme alanları ile de misafirlerine<br />

sosyalleşebilecekleri alanlar sunuyor.<br />

Gebze Sanayi Bölgesi’nde yer alan,<br />

hem iş hem de eğlence için ideal<br />

bir konumda bulunan Hyatt House<br />

Gebze, Sabiha Gökçen Havalimanı’na,<br />

alışveriş merkezlerine, üniversitelere,<br />

hastanelere ve iş merkezlerine yakınlığı<br />

ile farklılaşıyor.


hotel restaurant<br />

32 & hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

House Hotel’den,<br />

Bomonti’de yeni otel ve<br />

rezidans projesi<br />

Kerten Capital<br />

Grubu’nun<br />

dünyanın farklı<br />

lokasyonlarında<br />

başarısını<br />

kanıtladığı<br />

House Hotel<br />

markasının son<br />

projesi İstanbul<br />

Bomonti’yi<br />

Eylül ayının ilk<br />

haftasında hizmete<br />

açtı.


Uluslararası çapta başarılı yatırım<br />

şirketi Kerten Capital Grup, bugüne<br />

kadar pek çok ödüle layık görülen<br />

The House Hotel konseptini İstanbul’un<br />

yeni gözde lokasyonu Bomonti’ye<br />

taşıdı. Kerten Capital Grubu’nun stil,<br />

konfor ve kalite vizyonuyla açılan The<br />

House Hotel & Residence Bomonti,<br />

konuk ve misafirlerine kişiye özel<br />

hizmetler sunarken, yatırımcılarına<br />

da sürdürülebilir ve kârlı bir iş modeli<br />

sağlıyor. Dünyanın öncü mimarlık<br />

ofislerinden Conran and Partners<br />

tarafından tasarlanan proje, 155 konut<br />

ve 51 otel odası ile özgün bir yaşam<br />

alanı sunuyor. Butik markaları House<br />

Hotel, Cloud7 ve Ouspace ile eşsiz bir<br />

yatırım portföyüne sahip olduklarını<br />

belirten Kerten Turizm Grubu’nun CEO’su<br />

Marloes Knippenberg; “Projelerimizi,<br />

yatırımcılar için yüksek kârlılık, yüksek<br />

değer ve kısa vadede yatırımın hızlı geri<br />

dönüşünü sağlamak üzere tasarlıyoruz.<br />

Gayrimenkul yatırımcıları, yatırım-finans<br />

kurumları ve bireysel yatırımcılarla<br />

gerçekleştirdiğimiz güçlü iş birlikleri<br />

doğrultusunda iş ortaklarımızın tüm<br />

ihtiyaçları için tek çözüm ortağı olarak<br />

hareket ediyoruz. Küresel çapta<br />

markalarımızın sunduğu itibar ile yüksek<br />

değer yaratan projelere imza atıyoruz. Bu<br />

süreçte deneyimli ekiplerimiz yatırımların<br />

tüm yönetim ve işletme operasyonlarını<br />

büyük bir özenle yürütüyor. Bu kültürün<br />

bir yansıması olarak hayata geçirdiğimiz<br />

The House Hotel & Residence Bomonti,<br />

konuklarına, yatırımcılarına ve de<br />

ekonomiye değer sunmaya hazır”<br />

şeklinde konuştu.<br />

çapta 20 farklı sektörde uzmanlığa<br />

sahip bir yatırım grubu ve bu uzmanlıkla<br />

Türkiye’de farklı iş kollarına yatırım<br />

yapmayı planlıyoruz” dedi.<br />

Uluslararası yatırımlarına hız<br />

verdi<br />

Miami (ABD), Dubai (Birleşik Arap<br />

Emirlikleri) ve Cidde (Suudi Arabistan)<br />

gibi stratejik lokasyonlarda yatırımlarını<br />

hızlandıran Kerten Capital Grup, The<br />

House Hotel ve Residence markası<br />

ile Türkiye’de de güçlü atılımlar<br />

gerçekleştiriyor. Şirket, mevcut The<br />

House Hotel Nişantaşı ve The House<br />

Hotel Ortaköy projelerinde Türk bir<br />

yatırımcı ile iş birliği yapıyor.<br />

Şirketin başarısı, yatırım portföyünü<br />

geliştirmek isteyen bina sahipleri,<br />

yatırımcılar ve finansal kurumlarla<br />

yaptığı güçlü iş birliklerine dayanıyor. Bu<br />

sayede öncü projelere imza atan şirket<br />

iş ortakları için sürdürülebilir, kârlı ve<br />

rekabet gücü yüksek yatırım fırsatları<br />

sağlıyor. The House Hotel Karaköy, The<br />

House Hotel Kapadokya, The House Hotel<br />

& Rezidans Bomonti’nin %100 sahibi olan<br />

Kerten Capital Grup, gelecek dönemde<br />

de Türkiye’de gerçekleştirilecek tüm<br />

projelerde otel ve rezidans işletmelerinin<br />

%100 sahibi olarak faaliyetlerini<br />

sürdürmeye devam edecek.<br />

Türkiye’de yatırımlarına devam<br />

ediyor<br />

Kerten Capital Grubu’nun, Türkiye’ye<br />

olan inancını vurgulayan Kerten Capital<br />

Grup Türkiye Yönetici Direktörü Ruşen<br />

Kopmaz ise; “Grubumuz, Türkiye’nin<br />

sunduğu fırsatlara, yüksek potansiyeline<br />

ve insanlarına güçlü bir inanç duyuyor.<br />

Zorlu geçen son 2 yılda, faaliyetlerimizi<br />

aralıksız sürdürdük. Sermaye desteği<br />

sağlayarak müşterilerimize ve iş<br />

ortaklarımıza sunduğumuz değeri<br />

koruduk. Türkiye’de büyümeye devam<br />

etmeye kararlıyız ve bunu da bizimle<br />

aynı adanmışlığa sahip iş ortaklarıyla<br />

başaracağız. Türkiye’deki yatırım<br />

iştahımız sadece turizm sektörü ile de<br />

sınırlı değil. Kerten Capital Grup, küresel


34<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Vadistanbul’un 5 yıldızlı oteli için<br />

Marrıott ile önprotokol yapıldı<br />

İstanbul’un yeni iş ve yaşam merkezi olarak Ayazağa’da hayata geçirilen<br />

Vadistanbul bünyesinde bulunan 5 yıldızlı otelin Marriott Hotels and Resorts<br />

markasıyla hizmete açılması için ön hazırlıklar tamamlandı. 215 oda, balo ve<br />

toplantı salonlarının yer aldığı otel bölgenin en değerli noktasında 29 Ekim<br />

2018’de misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor.<br />

Artaş İnşaat, Invest İnşaat ve Evyap<br />

ortaklığıyla Ayazağa’da inşa edilen<br />

Vadistanbul, Türkiye’nin en büyük<br />

karma projeleri arasında öne çıkıyor.<br />

İstanbul’un Maslak, Nişantaşı, İstiklal<br />

Caddesi gibi merkezlerinin alternatifi<br />

olarak geliştirilen Vadistanbul, AVM’si,<br />

ofisleri ve konutlarıyla gündüz nüfusu<br />

40 bin kişiyi bulan yeni bir şehir merkezi<br />

niteliğinde konumlanıyor.<br />

Arkasında orman, bahçesinde<br />

dere<br />

424 bin metrekare alan üzerinde<br />

yükselen Vadistanbul’un arkasını Belgrad<br />

Ormanı çevrelerken, projenin içinden<br />

geçen Sadabad Deresi’yle de benzersiz,<br />

doğal bir donatıya sahip.<br />

Metropolün kalbinde<br />

Türkiye’de birçok ilklere ve en’lere imza<br />

atılan proje dahilinde Türkiye’nin ilk<br />

Havaray’ı Vadistanbul için hayata geçirildi<br />

ve şehrin Metro ağına doğrudan özel<br />

bağlantı sağlandı. Yeni havalimanına<br />

yakın bir noktada konumlanan<br />

Vadistanbul, TEM ve E-5 Otoyollarına da<br />

kolay ulaşım imkanıyla dikkat çekiyor.<br />

Vadistanbul’un 4. Nesil AVM’si, ofisleri<br />

ve alışveriş caddesinin bulunduğu Bulvar<br />

etabında yer alan 5 yıldızlı otel, Marriott<br />

Hotel kalitesiyle hizmete girecek.<br />

Demircan: “Markamızın yeni<br />

yüzünü yansıtabilmek için<br />

sabırsızlanıyoruz”<br />

Marriott International’ın 90 yılı aşkın<br />

tecrübesini taşıyacağı otel, bölgenin<br />

en yeni ve en modern tasarıma sahip<br />

oteli olarak öne çıkacak. “Bu heyecan<br />

verici projede Marriott Hotels and<br />

Resorts markamızın yeni yüzünü<br />

yansıtabilmek için sabırsızlanıyoruz”<br />

diye söze başlayan Marriott International<br />

Türkiye Geliştirmeden Sorumlu Başkan<br />

Yardımcısı Poğda Demircan, İstanbul’un<br />

geleceğine güvendiklerini ve Türkiye’deki<br />

büyümelerini hızla sürdürdüklerini dile<br />

getirdi.


hotel restaurant<br />

36 & hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Porland’ın<br />

yeni konseptli<br />

mağazası<br />

Oasis Designer<br />

Outlet’te açıldı<br />

Türkiye’nin önde gelen porselen üreticisi Porland, İstanbul’un<br />

yeni çekim alanı Basın Ekspres’te Türkiye’nin ilk designer<br />

outletinde mağaza açtı.


Porland’ın üretici kimliğinden ve<br />

“tasarladık ve ürettik” mottosundan<br />

yola çıkılarak 1500 metrekare<br />

alanda dekore edilen yeni konseptinde<br />

kendi tasarım ekipleri ile üretilen ve<br />

müşterilerin beğenisine sunulan en<br />

yeni koleksiyonlar, masa üstü, mutfak<br />

ve ev&dekor ürün segmentasyonunda<br />

rişilebilir fiyatlarla tüketiciler ile<br />

buluşturuyor.<br />

“Porland’da kendini kaybedip,<br />

kendini bulursun”<br />

Porland, büyük metrekareli en yeni<br />

konseptli “Porland’da kendini kaybedip,<br />

kendini bulursun” söylemli eşsiz bir<br />

müşteri deneyimi yaşatıyor. Günlük<br />

kullanım ve özel davet sofralarının yanı<br />

sıra her türlü ikramda kullanılmak üzere<br />

porselen takımlar, cam ve çelik ürünler,<br />

mutfak araç gereçleri ile tekstil ürünleri,<br />

banyo takımları, ev ve ofis aksesuarları,<br />

her zevke ve bütçeye uygun hediyelik<br />

ürünler bulunuyor. Ev kullanıcılarının yanı<br />

sıra restoran, kafe ve otel sektörü için<br />

de ayrıcalıklı ürün seçenekleri yer alıyor.<br />

Porland kendi geliştirdiği ALUMİNALI<br />

PORSELEN isimli, özel reçeteli, krem<br />

renkli ve özgün desenli koleksiyonları ile<br />

de göz kamaştırıyor.<br />

Yatırımlar hız kesmeden devam<br />

edecek<br />

Porland, dekorasyon trendlerine yön<br />

veren tasarımları, ürün çeşitliliği, ödeme<br />

koşulları, avantajlı alışveriş fırsatları,<br />

satış ve satış sonrası servis anlayışı, güler<br />

yüzlü personeli ve keyifli mağaza ortamı<br />

ile Türkiye’de 30 farklı noktada zincir<br />

mağazaları ve pek çok satış noktası ile<br />

sektörünün lideri olmaya devam ediyor.<br />

<strong>2017</strong> yılının sonlarına yaklaşırken<br />

yatırımlarında hız kesmeyen Porland,<br />

başarılı perakende mağazacılık<br />

çalışmalarının yanı sıra Maison Objet,<br />

Ambiante, Host gibi Dünya fuarlarında da<br />

Türkiy’yi başarı ile temsil etmektedir.<br />

Yeni mağaza konsepti hakkında<br />

Mimari yapıyı oluşturan materyaller üreticisi<br />

olduğumuz, hammaddesi toprak olan<br />

porselen ürün grubundan ilham alınarak<br />

taş, tuğla, ağaç ve metal olarak seçilmiştir.<br />

Kaynağımız doğa diyerek yola çıktığımız<br />

mağaza dekorasyonumuzda kullanılan<br />

malzemeler gibi renk tonları da doğanın<br />

içinden seçilmiştir. Mağazamızda samimi,<br />

sürprizli sahneler ve yaşam alanları<br />

yaratılarak ziyaretçilerimizin bizimle keyifli<br />

vakit geçirmeleri, sahnelerden ilham<br />

almaları amaçlanmıştır. Bu alanlarda<br />

dinamik renkler, yaşayan sahneler<br />

bulunmaktadır.


38<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yatırım röportaj<br />

Sofa’ya gitmek için daha fazla<br />

nedeniniz olacak!<br />

“Biz Sofa olarak zaten güçlüydük. Ama Marriott iş birliği ile global bir<br />

oyuncu olarak artık çok daha güçlüyüz.”<br />

11 yıllık Sofa markası yakın bir<br />

dönemde Marriott International’a<br />

bağlı Autograph Collection ile iş<br />

birliğini duyurdu. Dünyada Barselona,<br />

Londra, Berlin, Dubai gibi şehir hayatının<br />

en canlı yaşandığı otel konseptlerine adını<br />

yazdıran marka bundan böyle Türkiye’de<br />

ilk defa Sofa Hotel Nişantaşı ile hayat<br />

buluyor. İstanbul otelciliğine farklı bir<br />

soluk getirecek bu iş birliğinin detaylarını<br />

ve Sofa’nın yenilenen yüzünü Otel Genel<br />

Müdürü Cantekin Temizer ile konuştuk.<br />

Can Bey, ilk olarak sizden<br />

Autograph Collection hakkında<br />

bilgi alabilir miyiz? Bu yeni<br />

markayla The Sofa Hotel’de<br />

neler değişecek?<br />

Autograph Collection, Marriott’un<br />

esasında en yeni çocuğu. Beş yıllık bir<br />

Marriott ürünü. Marriott’un hazır otellere<br />

verdiği bir marka ve bu otellerin hepsinin<br />

kendi bağımsız kimlikleri, tarzları ve<br />

stilleri var. Bunlar çok büyük oteller<br />

değiller, butik konseptler. Moda, sanat<br />

yani yaşantının içerisinde lüks ama<br />

rahat işletmeler. Bunların kalın çizgileri,<br />

kuralları yok. Her otelin kendi tarzı<br />

var. Barselona, Londra, Berlin, Dubai<br />

gibi şehir hayatının en canlı yaşandığı<br />

otellerde bu marka var ve Autograph<br />

Collection İstanbul’da ve Türkiye’de<br />

de ilk defa Sofa ile hayat buluyor. Bu,<br />

oluşturulan markanın başarısının sonucu<br />

olarak çok önemli bir adımdı. Çünkü bu<br />

teklifi bize Marriott yaptı ve neticesinde iş<br />

birliği otelimize neler sağlayacak, bunlara<br />

değinmek isterim. İlk olarak biz kendi


stilimizi koruyup, Marriott’un dünyadaki<br />

bütün satış gücünü arkamıza alacağız.<br />

Böylelikle hem var olan personelimizi<br />

Marriott standartlarında eğitip hem<br />

de söz konusu standartları otelimize<br />

kazandırmış olacağız. Dolayısıyla biz<br />

zaten global bir oyuncuyduk. Marriott ile<br />

birlikte daha da güçlü bir global oyuncu<br />

oluyoruz.<br />

İş birliği teklifinin Marriott<br />

Hotels’ten geldiğini söylediniz.<br />

Marka, Sofa Hotel Nişantaşı’nı<br />

seçerken belli başlı kriterleri<br />

nelerdi? Bunda lokasyon ve<br />

şehrin etkisi ne oldu sizce?<br />

En önemlisi, kendi tarzını ortaya koymuş<br />

bir otel olması gerekiyordu. Sofa bu<br />

manada başarısını ortaya koymuş bir<br />

otel zaten. Tabii ki Marriott misafirlerine<br />

hizmet edecek servis standartlarına, ürün<br />

kalitesine sahip olması lazım. Yeme içme<br />

ve personel kalitesi ve farklılığı da bir<br />

diğer kriterdi ki Sofa’da bunların hepsi<br />

mevcut. Bunların arasında lokasyon da<br />

çok önemli, belirttiğiniz gibi. Nişantaşı<br />

gibi bir lokasyon tabii Autograph<br />

Collection için bulunmaz bir nimet. Sofa<br />

bu birleşmeden ne tür faydalar elde<br />

edecekse Marriott’lar için de bu geçerli.<br />

Çünkü İstanbul’da ikinci bir Nişantaşı<br />

olmadığı gibi ikinci bir Sofa’nın yeri de<br />

yok. Yani gerçek Nişantaşılı otel, Sofa…<br />

Kaldı ki bu araştırmaya Marriott beş yıl<br />

öncesinden, bizim haberimiz bile yokken<br />

başlamış. Gelip oteli incelemişler.<br />

Zaten Autograph beş yıllık bir marka.<br />

Markayı kuran John Licence beş yıl<br />

önce otelimizde konaklamış ve Sofa’nın<br />

birgün Autograph olacağına karar<br />

vermiş. Markanın karakterine fazlasıyla<br />

uyabilecek bir otel olduğunu düşünmüş.<br />

John Licence, Sofa’nın en çok<br />

neyinden etkilenmiş olabilir<br />

sizce?<br />

Otele girdikten itibaren misafire verdiği<br />

enerjiden… Otelin girişinden lobiye<br />

çıktığınızda, resepsiyonda aldığınız<br />

servisten restoranda aldığınız hizmetlere<br />

kadar bütün bileşenlerinden mutlaka.<br />

Lokasyon çok önemli ama tek başına da<br />

yeterli değil. Otelin size hissettirdikleri<br />

önemli. Mr. Licence, bunu hissetmiş ve<br />

demiş ki “bu otel Autograph olacak.”<br />

Dün de kendisiyle toplantımız vardı. Olayı<br />

sonuçlandırıyoruz artık. Bu bakımdan<br />

bizler de çok heyecanlıyız. Çünkü<br />

marka ile birlikte Sofa da büyük bir<br />

değişime giriyor ve gücünü artırıyor.<br />

Bizim de zaten değişim planlamalarımız<br />

arasındaydı. Elbette ki bu güç birlikteliği<br />

ile çalışmalarımız daha da hız kazanacak.<br />

“Sanatı otelin bütün kılcal<br />

damarlarına yayıyoruz”<br />

Bu sayede sanatı otelin bütün<br />

kılcal damarlarına yayıyoruz.<br />

Bu ne demek? Bütün yazılı<br />

materyallerimizde, menülerimizde<br />

Ekrem Yalçındağ sanatçımızın eserleri<br />

olacak. Bu Türkiye’de bir ilk. Bütün<br />

logolarımız hatta mottomuz bile değişti.<br />

Yeni mottomuz, ‘ruh tetikleyicisi’ artık.<br />

Bunu dünyada slogan olarak kullanan<br />

tek kurumuz. Yani Sofa, bir otelden artık<br />

daha fazlası… Bin metrekarelik alana<br />

yayılan şahane bir SPA’sı var. Biz orada<br />

Balili ve Taylandlı masözlerimizle sağlık<br />

& wellness konsepti geliştiriyoruz.<br />

İkincisi teras katımızda Frankie var ki<br />

İstanbul’un ilk beş kulübü arasında<br />

geliyor. Toplantı ve etkinliklerin yapıldığı<br />

440 metrekare genişliğinde Hall Arts<br />

var. 82 odanın 17 tanesi süit ve orada<br />

inanılmaz partiler düzenleniyor. Bu<br />

bakımdan Sofa için gerçekten bir otelden<br />

daha fazlası diyoruz.<br />

“Yeni mottomuz ruh<br />

tetikleyicisi” dediniz. Peki Sofa<br />

bu yeni marka birlikteliği ile<br />

İstanbul turizmini ve otelciliğini<br />

nasıl tetikleyecek dersiniz?<br />

Farklılık yaparak tabii ki. Bakın, biz<br />

ne yapıyoruz? Biz hep farklıydık.<br />

Tasarım TomTom Haftası’na<br />

katılıyoruz. İstanbul’da Contemproray<br />

Art, Contemprorary İstanbul’u da<br />

destekliyoruz, Bozcaada’daki film<br />

festivalini de destekliyoruz. Otel bu<br />

duruşu ile sanatı ruhuna katan bir otel<br />

oluyor. Anlayacağınız, burası sırf yeme<br />

içme yeri değil. Sanatın yaşadığı, sanatın<br />

konuşulduğu ve insanların keyif aldığı bir<br />

yer burası. Bu yeni dönemde bahsetmek<br />

istediğim yeni yatırım planlarımız da<br />

olacak. Bunlardan en önemlisi, otelimizin<br />

giriş kısmını 2-3 aylık bir zaman diliminde<br />

“Sofa Antre” isminde bir kafe, tapas bar<br />

yapıyoruz. Sofa o zaman kapısız bir otel<br />

olacak. Sabah geçerken buradan kahve,<br />

kruvasan alabileceksiniz, akşamüstüne<br />

doğru hadi diyeceksiniz, City’s sinemadan<br />

önce Sofa Antre’ye uğrayalım. Ya da<br />

Frankie’de yemek yediniz, son kahvenizi<br />

burada içeceksiniz. Yani sabah 7.00’den<br />

gece 2.00’ye kadar hizmet eden mahalle<br />

barı kıvamında, o samimiyette bir<br />

yer olacak. Pahalı değil, ulaşılabilir<br />

lüks dediğimiz bir yer olsun istiyoruz.<br />

Nişantaşı’nda çok keyifli bir buluşma<br />

ve toplantı noktası olacak. Kapıları açık,<br />

insanların rahatlıkla girip çıkabilecekleri<br />

bir yer anlatmak istediğim. Bir de<br />

İstanbul’da bu tarz kapısız bir otel yok,<br />

Türkiye’de de yok, bu ilk olacak.<br />

Aynı zamanda çok ünlü tasarımcıların<br />

Pop Up Shop’ları olacak, her üç ayda<br />

bir değişecek. Nişantaşılı modacıları,<br />

tasarımcıları, sanatçıları destekleyen bir<br />

otel olacak. Zaten de öyleyiz.<br />

Malum, 2016 ve <strong>2017</strong> turizm<br />

için çok parlak dönemler<br />

olamadı. Yılı kapatırken<br />

Marriott’un Autograph<br />

Collection markasıyla kapınızı<br />

çalması, bu güç birlikteliği sizi<br />

maddi ve manevi boyutuyla<br />

nasıl etkileyecek?<br />

Bir kere Türkiye’deki ilk Autograph.<br />

Doğal olarak bütün Marriott’lar bizi<br />

destekleyecekler. “Türkiye’de ilk açılan<br />

otelimizi destekleyin” diyecekler.<br />

Dolayısıyla Türkiye’ye iş amaçlı gelen<br />

şirket misafirleri için artık ben ciddi bir<br />

alternatifim. Bakacaklar burada, Park<br />

Hyatt var, St. Regis var, Ritz Carlton var,<br />

bir de Autograph Collection olacak.<br />

Ve de hem hoş hem şık hem de fiyat<br />

anlamında daha makul bir seviyede<br />

olduğum için daha görünebilir bir hale<br />

geleceğim. Dolayısıyla bu büyük bir güç.<br />

Bunlara ilaveten insanların hafta sonu<br />

keyfini gönlünce yaşayabilecekleri bir<br />

otel burası. Bu nokta da Marriott’un çok<br />

büyük bir desteği olacak. Çünkü dünyada<br />

“city escape” dediğimiz hafta sonu<br />

kaçış programları var. Amsterdam’a,<br />

Paris’e, Londra’ya gidersiniz ama öyle<br />

otellere gidersiniz ki şehrin ortasında,<br />

cıvıl cıvıl… Sofa zaten böyle bir yerdi.<br />

Ama uluslararası bir marka zincirinin<br />

bize sağlayacağı satış ve pazarlama<br />

gücü ile yolumuza devam edeceğiz ve<br />

esasına bakarsanız çok da fazla bir şey<br />

yapmayacağız. Onlar elemanlarımızı


40<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yatırım röportaj<br />

eğitiyorlar, otelimize 2-3 dokunuş<br />

yapıyoruz. Biz zaten Sofa olarak iyiyiz,<br />

güzeliz. Ama Marriott ile birlikte dediğim<br />

gibi global oyuncu olarak çok daha<br />

güçlüyüz.<br />

Sofa’nın yenilenen yüzünde<br />

sizin gibi değerli ve vizyoner bir<br />

yöneticinin katkılarını da göz<br />

ardı etmemek gerek.<br />

Ali Güreli Bey’e dedim ki, “siz beni<br />

ustalık dönemimde aldınız.” Benim 30<br />

yıllık bir turizm kariyerim var. ODTÜ<br />

işletme mezunuyum. Swiss Hotel ve<br />

Ritz Carlton’un açılışlarında üst düzey<br />

yönetici olarak yer aldım. İstanbul’da<br />

13 yıl boyunca ses getiren büyük<br />

organizasyonlar yaptım. Gerçekten bu<br />

konuda azımsanamayacak bir deneyime<br />

sahibim. Tabii şimdi Sofa, benim daha<br />

önce de müşterisi olduğum bir otel.<br />

Organizasyonlar yaparken bir numaralı<br />

müşterisi olduğum bir otel. Bu otele<br />

genel müdür olmak benim için büyük<br />

mutluluk. Tüm o tecrübelerinizi doğrudan<br />

kanalize edebiliyorsunuz.<br />

“Herkesin Sofa’ya gelmek için<br />

bir nedeni olacak”<br />

Bir de Sofa size öyle fırsatlar sunuyor<br />

ki, otelin Yönetim Kurulu Başkanı Ali<br />

(Güreli) Bey olağanüstü vizyoner bir<br />

insan. İkimiz farklı mıyız, farklıyız. Ama<br />

Ali Bey’in tecrübesi, benim tecrübelerim,<br />

global bakış açılarımız ortak noktalarda<br />

buluşuyor. Çünkü artık dünyada global<br />

oyuncu olduğunuz zaman başarırsınız.<br />

Turizm iyiye gider, kötüye gider. Bunlar<br />

bizlerin kontrolünde olan şeyler değil.<br />

Ama bizim yapacağımız çok şeyler var.<br />

Çalıştığımız işyerleri için hep bir B<br />

planınızın olması lazım. Bu yüzden biz<br />

Sofa’nın her şey için tercih edilebilir bir<br />

otel olmasını sağlamak<br />

istiyoruz. Yeme içme<br />

için gelebilirsiniz, SPA<br />

için gelebilirsiniz,<br />

arkadaşınızla çay içmek<br />

için gelebilirsiniz.<br />

Ronafeld ile birlikte çay<br />

zamanlarına başlıyoruz.<br />

Akşamüstü çay keyifleri<br />

yapacağız. Bir çay<br />

masterı gelecek,<br />

Japonya’dan Güney<br />

Afrika’ya kadar oluşan<br />

bir çay yelpazesinde<br />

Nişantaşılı<br />

hanımefendiler<br />

15.00 ile 17.00<br />

arasında burada<br />

keyif yapacaklar.<br />

Ya da siz buraya<br />

alışveriş yapmak<br />

için geleceksiniz.<br />

Veyahut Frankie’ye<br />

geleceksiniz.<br />

Bizim şöyle bir<br />

sloganımız var:<br />

“herkesin Sofa’ya<br />

gelmek için bir<br />

nedeni olacak.”<br />

Çok<br />

iddialısınız.<br />

Evet çok<br />

iddialıyız.<br />

İstanbul<br />

dışında diğer<br />

şehirlerde yaşayan insanlar için de çok<br />

iddialıyız. Bursa’da yaşayan bir aile ben<br />

bir hafta sonumu İstanbul Nişantaşı<br />

Sofa’da yaşayayım diyecek. İki gün<br />

gelecek, Frankie Istanbul, City’s, Sofa,<br />

SPA, Nişantaşı derken İstanbul’u sadece<br />

bu otelde yaşama imkanı bulacak.<br />

<strong>2017</strong> yılını nasıl geçirdiniz?<br />

Önümüzdeki seneden<br />

beklentileriniz neler?<br />

Turizm şu anda çok bilinmezlerle dolu.<br />

O yüzden ne iyi diyebiliyoruz ne de kötü.<br />

Çünkü şu anda sepetteki yumurtalar<br />

hep aynı. Ortadoğulu misafirlerimiz<br />

başımızın tacı, gelsinler ama bu sepete<br />

Amerikalı, Avrupalı, Uzakdoğulu toplantı<br />

organizatörlerinin de girmesi lazım.<br />

Autograph Collection ile bunu<br />

sağlayabilecek misiniz peki?<br />

Ben getiremem onları, bu benim gücümü<br />

aşar. Bu ancak ülke politikası, marka<br />

algısıyla mümkün olabilir. Yapılabilir<br />

mi, yapılabilir. Fakat bütün güçlü turizm<br />

kuruluşları birleşmeli. 2018 doluluklar<br />

anlamında iyi ama fiyatlar çok düşük.<br />

Ben 250 Euro’ya sattığım oteli 130-150<br />

Euro’ya satmak zorundayım. Allahtan<br />

küçük bir otelim. O yüzden maliyetlerimi,<br />

servisimi kontrol edebiliyorum. Fiyatlarım<br />

düşse de hiçbir şeyden vazgeçmiyorum.<br />

Büyük oteller için bu çok daha zor. O<br />

yüzden eğer toplantı, kongre talepleri<br />

gelmezse İstanbul turizmi için iyi<br />

diyemeyiz. Temkinli olmak zorundayız.<br />

İstanbul dünyanın en şahane şehri.<br />

Ben Brezilya’dan Avustralya’ya kadar<br />

dünyanın birçok ülkesine seyahat ettim.<br />

Her dönüşümde “iyi ki İstanbul’da<br />

yaşıyorum” dedim. Elbette ki her<br />

şehrin güzellikleri var. Ama İstanbul’un<br />

insanda yaşattığı hisler apayrı... Birgün<br />

bir müşterim dedi ki, “ben İstanbul<br />

kadar seksi bir şehir görmedim.” Yani<br />

seksiyle kastettiği, İstanbul’un yaşattığı<br />

olağanüstü duygular…<br />

Hal böyle olunca biz tecrübeli<br />

turizmcilere de düşen bu şehrin marka<br />

algısını tekrardan yükseltmek oluyor.<br />

Bizler 1999 krizinde de çalıştık, 2001<br />

dünya krizinde de çalıştık. Eminim ki yine<br />

yaparız. Tünelin ucuna ışığı ancak siz<br />

koyarsınız, başkası değil. Tünelin ucunda<br />

ışık yok diye oturup ağlamamak lazım.<br />

Tüneli açarak ışık yaratılabilir. Benim<br />

inancım bu.


42<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Değerli okuyucularımız bu sayımızdan<br />

itibaren yeni bir bölüm ve yeni bir kapı<br />

açıyoruz. Artık Yatırım Dünyası bölümü<br />

hotel restaurant & hi-tech dergimizde<br />

her sayıda benim ve ekibimin yönetiminde<br />

sizlerle buluşacak.<br />

Yatırım Dünyası, özellikle hızla değişen<br />

global çağda siz değerli okuyucularımıza<br />

birinci ağızdan yapılacak yatırımları,<br />

yatırımcılardan haberleri, alınan – satılan<br />

veya devredilen otel, restoran veya turizm<br />

işletmelerini, işletme veya yer arayan<br />

yatırımcı bilgilerini veya işletmesini veya<br />

yerini satmak devretmek isteyenleri<br />

sizlere tanıtarak ve haber vererek<br />

ekonomik işleyişe katkıda bulunmak<br />

istemektedir.<br />

Bu sayfada bulabileceğiniz şeyler<br />

arasında minil devir, alım – satım<br />

ilanları, yatırımcı arayan yerleri veya yer<br />

arayan yatırımcıları bulabileceksiniz.<br />

Ayrıca bu konuyla ilgili kurduğumuz özel<br />

departman sizlere her daim canlı olarak<br />

da destek verecektir. Yani dergimizde<br />

gördüğünüz bir haberin sonrasında bir<br />

aksiyon almak isterseniz bu konuda<br />

sizlere hem danışmanlık hem de<br />

rehberlik edeceğiz.<br />

Yatırım Dünyası<br />

Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve İşletme Yatırım Danışmanı<br />

Tezer Öner<br />

Sayfa sponsorumuz olan Agon<br />

Danışmanlık ekibi ve yıllardan beri<br />

sizinle zaten iç içe olan deneyimli<br />

personelimiz sizlerin yatırımlarınızın<br />

değerlendirilmesi ve yatırımlarınıza<br />

yön verilmesi adına her daim e-mail<br />

ve telefonla ulaşılmak üzere hazır<br />

olacaklar.<br />

Elbette sizlerle birlikte olmak, sizlerle<br />

birlikte geleceğe doğru hamleler<br />

yapmak ve aşamada çorbada bizim de<br />

tuzumuzun bulunması bizleri gerçekten<br />

çok heyecanlandırmakta ve mutlu<br />

etmektedir. Bugüne dek sizlerle birlikte<br />

haber, reklam ve tanıtım anlamında<br />

gerçekleştirdiğimiz birlikteliklere<br />

bu sayfa ile yeni bir pencere daha<br />

eklemenin gururunu yaşıyoruz.<br />

Sayfamızın özellikleri bununla da sınırlı<br />

kalmayacak. Burada yatırımla ilgili<br />

küçük ilanlarınıza yer vereceğiz. Alım<br />

talepleri, satım veya devir talepleri gibi<br />

konulardaki ilanlarınızı yayınlayacağız.<br />

Çözüm ortağı olan sponsor firmamız<br />

sizinle birlikte çalışarak size en<br />

doğru ve en hızlı sonuçlar için destek<br />

verecek. Hayallerinize kavuşmanız<br />

veya yatırımlarınızı değerlendirmeniz<br />

için size ışık tutacağız ve rehber<br />

olacağız. Bu aşamada sizinle birlikte<br />

ekonomik sahanın içinde bulunarak<br />

biz de bir anlamda taşın altına elimizi<br />

sokarak “turizm yatırımları ve kalkınma<br />

hamleleri” için sorumluluk alarak size<br />

gerçek anlamda destek vermek istiyoruz.<br />

Hotel restaurant & hi-tech dergisi<br />

bugüne dek sizlerin sayesinde geldiği<br />

sektörünün lideri olan bir mecra olarak<br />

artık daha fazla sorumluluk almaya<br />

hazırdır. Hem bilgi birikimimiz hem de<br />

çözüm ortaklarımız sayesinde sizlere<br />

daha fazla hizmet sunuyor olmak ve aynı<br />

zamanda sizlere çözüm üretiyor olmak<br />

artık bu geldiğimiz noktanın bize yüklediği<br />

bir görev olmuştur.<br />

Yatırım Dünyası sadece bu kadarla<br />

kalmayacak. Türkiye ve dünyadan kısa<br />

haber başlıkları ile yatırımların nabzını<br />

tutacağız. Devlet tarafından gelişen ve<br />

değişen kanun ve kararnameler ile yeni<br />

açılan yatırım sahalarının bilgileri, teşvik<br />

ve avantajlar gibi her geçen gün an be<br />

an değişen prosedür ve sistemlere ait<br />

bilgilendirmeler de bu sayfada bulunacak.<br />

Bu aşamada sizlerden gelen haberler,<br />

ilan veya taleplere de gözümüz ve<br />

kulağımız açık olacak. Bunlara aynı<br />

zamanda dilerseniz sayfamızda yer<br />

vereceğiz.<br />

Bu sayımızda kısa bir bölüm tanıtımı<br />

ile yaptığımız bu lansmanı sizlerin de<br />

desteği ile geliştirmek, büyütmek ve<br />

gerçekten ihtiyaçlarınıza çözüm olan<br />

bir departman haline getirmek için aynı<br />

zamanda işletmenizin, bölgenizin veya<br />

içinde bulunduğunuz durumun da sorun<br />

ve odaklarından kısaca bahsedeceğiz.<br />

Bu anlamda her daim haber, görüş<br />

ve önerilerinize açık olacağız ve bize<br />

gönderdiğiniz her bilgi ve belgeden<br />

de mümkün olduğunca bahsetmeye<br />

çalışacağız. Bu sebeple bizimle interaktif<br />

bir iletişime sahip olacaksınız. Sizin<br />

gönderdikleriniz Yatırım Dünyası’na ve<br />

gelişen sektörümüze ışık tutacak.<br />

Değerli dostlarımız; Bu sayı ile<br />

başlayan Yatırım Dünyası bölümümüze<br />

katkılarınızı, yatırımla ilgili ilan veya<br />

duyurularınızı, yatırım taleplerinizi ve<br />

şikayetlerinizi, alım – satım, devir talep<br />

ve bilgilendirmelerinizi bekliyoruz.<br />

Lütfen bizi aramaktan bize yazmaktan<br />

çekinmeyin. Her zaman olduğu gibi<br />

bugünden sonra da bu bölüm ile sizin<br />

yanınızda aktif olarak yer alacağız.<br />

Umut dolu, aydınlık ve kazançlı günlere<br />

doğru gelişen bir sektör için hep birlikte<br />

el ele...<br />

Saygılarımızla..<br />

AGON PROPERTIES Katkılarıyla…


44<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka röportaj<br />

OD’S Display<br />

2018’e büyük sürprizleriyle girmeye hazırlanıyor!<br />

“2018 yılına büyük sürprizlerle geliyoruz. Hedeflerimizden biri de yeni modellerimizle<br />

birlikte dünyanın en hızlı açılıp kapanan şemsiyemizi uluslararası pazarlarda da tanıtmak<br />

ve yurt dışında pazar payımızı arttırmak!..”<br />

Şemsiye ve plastik sektörüne<br />

yönelik üretim faaliyetlerini<br />

bünyesine kattığı yeni markaları,<br />

ürün portföyleri ve yatırım alt yapısı<br />

ile her geçen yıl daha da güçlendiren<br />

OD’S Display, <strong>2017</strong> yılını başarıyla<br />

kapatmaya hazırlanıyor. 2018 yılına büyük<br />

sürprizlerle girmeye hazırlandıklarını<br />

söyleyen OD’S DisplayKurucu Ortağı ve<br />

Genel Müdürü Murat Yıldırım ile 2018<br />

planlamaları ile birlikte firmanın HORECA<br />

kanalına yönelik üretimlerini ve tasarım<br />

kriterlerini konuştuk.<br />

Murat Bey, öncelikle<br />

OD’S Display’itanıtarak<br />

faaliyetlerinden ve ürün<br />

gamından bahseder misiniz?<br />

Özyıldırım Grup,24 yıl önce güneş<br />

şemsiyeleri için plastik altlıklar<br />

üreterek başlayan yolculuğuna 2000<br />

yılında Prens&Prenses markasıyla<br />

vitrin mankeni üretimini katarak<br />

devam etmiştir. 2005 yılında deneyim<br />

ve tecrübelerini diğer bir sektör olan<br />

eğitici oyun gereçlerine taşıyarak King<br />

Kids markası ile eğitici oyun grupları<br />

üretimine geçmiştir. Yıllardır Türkiye’nin<br />

lider markalarına güneş şemsiyeleri<br />

için tasarım altlıklar yaparken 2012<br />

yılında güneş şemsiyeleri üretimine<br />

geçerek OD’S Display markası ile<br />

şemsiye bidonunu da içine alarak bu<br />

üç sektörde hem Türkiye’de hem de<br />

dünyada adından söz ettiren bir firma<br />

haline gelmiştir. 20.000 metrekare<br />

üretim tesisiyle 60 ülkeye ihracat yapan<br />

firmamız, ülke ekonomisine yaptığı<br />

katkının haklı gururunu yaşamaktadır.<br />

Firma olarak ürün gamımızda havuz,<br />

plaj, bar, kafe şemsiyeleri, şemsiye


idon ve altlıkları, 3Dgörsel ve<br />

promosyon ürünleri yer almaktadır.<br />

Entegre bir tesis olduğumuzdan<br />

şemsiyelerimizi kurduğumuz sosyal<br />

yaşam alanlarında yine kendi markamız<br />

olan KingKids ile oyun alanları<br />

oluşturmaktayız. Otellerdemini club’lar<br />

renkli oyuncaklarımızla markamızı<br />

yaşatmaktadır.<br />

Firmanızın yurt içi ve yurt dışı<br />

pazar payı nedir? Bu pay turizm<br />

işletmelerinde ve restoranlarda<br />

ne kadarlık bir pay arz ediyor?<br />

İhracat yapıyor musunuz?<br />

OD’S Displayyurt içinde şemsiye<br />

piyasasında markalaşmıştır.Yurt içi<br />

piyasasının %60’ına, yurt dışında da hızla<br />

ilerleyen bir pazar yapısına sahiptir.<br />

Turizm bölgelerinde otel ve restoran<br />

zincirlerinde tercih edilen bir markadır.<br />

HORECA sektöründe ürün<br />

tercihlerini fonksiyonellik ve<br />

görsellik anlamında en çok<br />

neler belirliyor? Firmanızın<br />

üretim kriterleri ve kalite<br />

standartlarından bahsederek<br />

anlatır mısınız?<br />

HORECA sektöründe kurumsallaşmış<br />

müşterilerimiz bulunmakla birlikte bu<br />

müşterilerimiz de kendi marka renklerini<br />

ve logolarını şemsiyelerde görmek<br />

istemekteler. Bu konudaki üretim<br />

becerimiz bizi sektörde tercih edilen<br />

firmalar statüsüne koymaktadır.<br />

Şemsiyelerde kolaykullanım, piyasadaki<br />

ürün çeşitlerinden farklılık, şemsiyeye<br />

ekstra katılmış özellikler fonksiyonelliği<br />

belirler. Tabii asıl olan, fonksiyonelliği<br />

sağlarken görsel olarak da estetik<br />

olmayı başarabilmektir. Ürün rengini<br />

kendi konseptinegöre kullanıcı belirler.<br />

Müşterinin kullanım alanının büyüklüğü<br />

şemsiye ebadı seçiminde belirleyicidir.<br />

Tesisimizde seri üretim dışında müşteri<br />

taleplerine göre özel ölçülü üretimlerde<br />

yapabilmekteyiz.Bir ürün ortaya koyarken<br />

asıl olan müşteri memnuniyetidir.<br />

Üretim tecrübemizi de katarak müşteri<br />

isteğine uygun üretim yaparız. Kalite<br />

girdi kabulünden başlar.Nihai tüketiciye<br />

kadar devam eder. Üretim aşamalarında<br />

gerekli testler yapılır.<br />

Bu yıl HORECA sektörüne en<br />

çok hangi tasarım trendleri<br />

hakimdi? Bu trendler<br />

2018 yılında nasıl bir seyir<br />

gösterecek?<br />

<strong>2017</strong> yılında şemsiyelerimize kattığımız<br />

ışık ve ısıtmalı sistemler müşteri<br />

memnuniyetini daha da artırarak<br />

üretimlerimize yön vermiştir.<br />

Tasarımda malzeme seçimleri<br />

anlamında dikkat çeken<br />

detaylar nelerdir? Malzeme<br />

kullanımında Türkiye ve<br />

dünyadaki trendler nereye<br />

doğru gidiyor?<br />

Entegre üretim tesisimizde şemsiyenin<br />

altlıkları ve bidonları dahil kendi<br />

üretimimiz olduğundan malzeme<br />

seçimleri kalite kontrolümüz altındadır.<br />

Malzeme kullanımında trendi kalite ve<br />

görsellik belirlemektedir.<br />

Şemsiye sektörünün Türkiye’deki<br />

genel durumu hakkında


46<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka röportaj<br />

neler söyleyebilirsiniz? OD’S<br />

Displayolarak sektörde kendinizi<br />

nasıl konumlandırıyorsunuz?<br />

OD’S Displayolarak kurumsal firmaların<br />

ve toplu yaşam tesislerinin tercih ettiği<br />

ve referans gösterdiği bir markayız.<br />

Bu alanlara neredeyse her konuda<br />

ve sürekli hizmet verebildiğimizden<br />

tercih edilmekteyiz. Sektörde satış<br />

sonrası hizmette iddialıyız. Tüm model<br />

şemsiyelerde bakım-onarımda şemsiyeyi<br />

ilk günkü haline getirebilmekteyiz.<br />

pazar payımızı arttırmak.<br />

Teknolojiye ve Ar-Ge’ye<br />

yatırımlarınız konusunda bilgiler<br />

verebilir misiniz?<br />

Teknolojik gelişmeleri yakından takip<br />

etmekteyiz. Şemsiye üretim şekli sebebi<br />

ile her noktasında insan emeği olan bir<br />

üründür. Bu yüzden çalışan memnuniyeti<br />

de bizim için önemlidir. Ürün gamımıza<br />

yeni ürünler katmaktayız. Yeni modeller<br />

üzerinde çalışmalar yapmakta ve var olan<br />

modellerimizi sürekli olarak gelişmeye<br />

çalışıyoruz. Satış sonrası memnuniyet<br />

için test yöntemlerimizi geliştirmekteyiz.<br />

Yılı kapatmaya hazırlanırken<br />

firmanız için <strong>2017</strong> yılı nasıl<br />

geçti? Yıla hangi yeni ürün<br />

ve projelerle girdiniz? Bu<br />

kanala yönelik hangi projeleri<br />

gerçekleştirdiniz?<br />

<strong>2017</strong> yılını hedeflerimizi<br />

gerçekleştirerekkapatıyoruz.Havuz başı<br />

şemsiye modellerimizde kullanılan<br />

altlıklarda yaptığımız daha güvenli<br />

ve estetik olmasını sağlayan tasarım<br />

hedeflerimizi gerçekleştirmede yardımcı<br />

olmuştur. <strong>2017</strong> yılında kafe ve otel<br />

zincirleri ile uzun soluklu anlaşmalar<br />

yaptık. Müşteri portföyümüze yenilerini<br />

kattık.<br />

2018 yılına ilişkin hedefleriniz<br />

nelerdir? Bu süreçte pazara<br />

sunacağınız yeni ürünler olacak<br />

mı?<br />

2018 yılına büyük sürprizlerle<br />

geliyoruz.Hedeflerimizden biride yeni<br />

modellerimizle birlikte dünyanın en hızlı<br />

açılıp kapanan şemsiyemizi uluslararası<br />

pazarlarda da tanıtmak ve yurt dışında


48<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka<br />

Addo Furniture<br />

yeni ürünlerini tanıttı<br />

Çalışma alanlarına özel yaratıcı ve fonksiyonel tasarımlar geliştiren Addo Furniture,<br />

tasarım vizyonunu ve özgün tarzını yansıttığı showroom’unda yeni nesil ofislerde fark<br />

oluşturacak yeni ürünlerini tanıttı.<br />

Binalardan mutfaklara, mobilyadan<br />

endüstriyel tasarım ve ofislere<br />

kadar yaşamın her alanında<br />

değerlendirme kriteri haline gelen<br />

‘tasarım’ olgusu, ofis dekorasyonunda<br />

da değişimin önünü açıyor. Güçlü bir<br />

vizyon belirleyerek bu akımı doğru<br />

değerlendiren, tasarım olgusunu<br />

başarının sırrı olarak benimseyen ve her<br />

alanda ön plana çıkaran Addo Furniture,<br />

akustik düzenlemelerden derinlik<br />

özelliklerine kadar ince bir tasarımın<br />

ürünü olan showroom’unda yeni<br />

ürünlerini tanıttı. Addo Furniture Firma<br />

Ortakları İbrahim Yıldız ve Eylem Yıldız,<br />

Addo Furniture Genel Müdürü Bünyamin<br />

Usta ev sahipliğinde gerçekleşen<br />

lansmanda markanın art direktörü Sezgin<br />

Aksu, yeni nesil ofislerde çığır açacak<br />

yeni konsepti ‘HUB’ felsefesini ve Wing<br />

koltuğun tasarım aşamalarını anlattı.<br />

Ünlü İtalyan tasarımcılar Jeremiah<br />

Ferrarese ve Paolo Scagnellato imzası<br />

taşıyan Incontro koltuk da ilk kez basına<br />

lanse edildi.<br />

Özgür ve yenilikçi tasarım: HUB<br />

Değişen çalışma ortamına paralel olarak<br />

ortaya çıkan gereksinimleri doğru analiz


eden Addo Furniture, Sezgin Aksu<br />

imzası ile hayata geçirdiği HUB ürünü<br />

ile ofis dekorasyonunda yepyeni bir<br />

dönemin kapısını aralıyor. Günümüzde<br />

hızlı değişime uğrayan moda algısına<br />

ayak uyduran, özgür bir tasarım yaratma<br />

fikrinden doğan HUB, kolaylıkla ayak<br />

değişimine olanak sağlayarak yeni nesil<br />

çalışma kültürünün gerekliliklerine bir<br />

bütün olarak yanıt veriyor. Renk, ayak<br />

ve tabla seçenekleri ile HUB, toplamda<br />

onlarca çeşitle ofislerde fonksiyonelliğin<br />

tasarıma yansımasını simgeliyor. Bireysel<br />

çalışma alanları, sosyal alanlar, birim<br />

yöneticileri ve ev-ofisler için çözümler<br />

sunan HUB, açık ofislerde çalışan<br />

sayısına göre de düzenlenebiliyor.<br />

Coworking anlayışını destekleyen<br />

modülleri ile yüksek masalardan yazı<br />

tahtalarına ve dolaplara kadar sosyal bir<br />

ortam yaratan seri, yeni nesil ofislerde<br />

tüm alanlarda bütünlüğe olanak veriyor.<br />

Wing koltuk ile renklenen<br />

tasarım çizgisi<br />

Addo Furniture Art Direktör Sezgin Aksu<br />

tarafından tasarlanan Wing koltuk, masif<br />

ahşap ve metal olmak üzere 12 farklı<br />

ayak seçeneği, başlıklı ve başlıksız olarak<br />

tasarlanan özgün yapısı, sırt ve başlık<br />

olmadan puf şeklinde kullanım seçeneği<br />

ile özel bir tasarım ürünü… Bekleme<br />

alanlarında ve toplantı salonlarında renk<br />

ve doku alternatifleri ile eğlenceli bir<br />

tasarım ürünü olan Wing, bulunduğu<br />

yerde sıcaklık hissi veren fonksiyonel bir<br />

ürün alternatifi olarak Addo Furniture<br />

koleksiyonunda yerini alıyor. Yapı olarak<br />

kanatlardan esinlenilerek tasarlanan<br />

Wing, sırt destekli tasarımında geriye<br />

doğru sahip olduğu doğal eğimi ile<br />

fonksiyonel bir kullanım sunuyor. Aksu,<br />

ürünü anlatırken ‘Addo Furniture için<br />

Bridge’i tasarlarken asıl amacımız taklit<br />

edilemeyecek, markanın karakterini<br />

yansıtan, özel bir seri yaratmaktı. Wing’in<br />

de çıkış noktası yine Addo kimliği taşıyan<br />

bir koltuk tasarlamaktı. Özgün olması,<br />

ilk bakıldığında Addo ürünü olduğu<br />

anlaşılması önceliğimizdi. Wing’te<br />

tasarımı kavrayan kanatlarla özgün bir<br />

yapı oluşturduk. Estetiği ön plana alırken<br />

fonksiyonelliği de geriye doğru doğal bir<br />

eğimle destekledik.’ dedi.<br />

Sadeliği yansıtan İtalyan<br />

tasarımı: Incontro<br />

İnovatif tasarım çözümleri ile yeni nesil<br />

iş ve yaşam alanları oluşturan Addo<br />

Furniture, ünlü İtalyan tasarımcılar<br />

Jeremiah Ferrarese ve Paolo Scagnellato<br />

imzası taşıyan Incontro ile ofiste ve<br />

ortak alanlarda sadeliğe vurgu yapıyor.<br />

Özgün formu ve fonksiyonel yapısı ile<br />

dar mekânlara uyum sağlayan, minimal<br />

ve yalın tasarım Incontro, modern<br />

dekorasyonun tamamlayıcısı olarak<br />

dikkat çekiyor. Küçük ofislerden büyük<br />

projelere, bekleme alanlarından toplantı<br />

ve konferans salonlarına kadar birçok<br />

kullanım alanı için tercih edilebilen<br />

Incontro ailesi, farklı renk, ayak ve özellik<br />

opsiyonları da sunuyor. 4 farklı ayak<br />

seçeneği, oturma alanı için plastik veya<br />

döşeme alternatifi, sırt kısmı için plastik,<br />

döşeme ve file opsiyonu bulunduran<br />

tasarımın ayaklarda iki, plastik kısımlarda<br />

ise beş farklı renk alternatifi mevcut.<br />

Oturma alanında döşeme kısımları<br />

isteğe bağlı olarak kumaş, suni deri veya<br />

gerçek deri olarak üretilebiliyor. İsteğe<br />

göre tasarıma yazı tableti eklenebiliyor.<br />

Kolçaklı veya kolçaksız üretim<br />

yapılabildiği gibi, Incontro ailesinde farklı<br />

renk ve materyal kombinasyonuyla çok<br />

geniş bir ürün yelpazesi sunuluyor. Ofis<br />

projelerinden otellere, hastanelerden<br />

havalimanlarına, konferans salonlarından<br />

okul ve üniversitelere kadar geniş bir<br />

kullanım alanına sahip olan Incontro<br />

sandalyeler, evlerde de özellikle mutfakta<br />

tercih ediliyor.


hotel restaurant<br />

50 & hi-tech<br />

ürün<br />

Bitter ile<br />

özgün sunumlar,<br />

özgür şefler…<br />

Tasarım ve ustalıkta<br />

mükemmeliyeti<br />

hedefleyen<br />

Jumbo, yenilikten<br />

vazgeçmeyen<br />

şefler için Bitter<br />

koleksiyonu ile masa<br />

düzenlemelerine<br />

zamanın ötesinde bir<br />

dokunuş daha ekledi.<br />

Bitter koleksiyonunda<br />

ince topraktan işlenen her<br />

bir parça, kahverenginin<br />

tonlarını uyum içinde<br />

birleştiren eşsiz bir işçilikle<br />

geliştirilmiştir. Antika ve<br />

lüks gözüken bir yüzeye<br />

sahip olan koleksiyon,<br />

özgün formları ve<br />

kakaonun tonlarını yansıtan<br />

renkleri ile iddialı menü<br />

sunumlarına imkan tanır.


hotel restaurant<br />

52 & hi-tech<br />

marka röportaj<br />

Altınbaşak<br />

“Durmak yok, çalışmaya<br />

devam” diyor<br />

Yatırımları kesmiyor!<br />

“Sektör tarafından tercih edilmemizin önemli<br />

bir sebebi olan ürün çeşitliliği konusunda<br />

ara vermeden çalışıyoruz. Önümüzdeki<br />

dönemde hem piyasaların talep ettiği hem<br />

de bizim piyasalara tanıtmayı düşündüğümüz<br />

yeni ürün serilerimiz olacak. Sloganımız:<br />

‘Durmak Yok, Çalışmaya Devam!”<br />

Endüstriyel Mutfak Eşyaları pazarında<br />

yenilikçi vizyonuyla sektöre<br />

profesyonel çözümler sunan<br />

Altınbaşak Mutfak Eşyaları, HOST Milano<br />

Fuarı’nda sergilediği 1.200’den fazla<br />

çeşitteki ürünleriyle ziyaretçilerden tam<br />

not aldı. <strong>2017</strong> yılını başarılı bir sezon<br />

olarak kapatmaya hazırlanan ve 2018<br />

yılı hedeflerine yeni makine parkuru<br />

yatırımını da ilave eden firmanın fuarlara<br />

yönelik çalışmalarını ve yeni dönem<br />

hedeflerini Altınbaşak Mutfak Eşyaları<br />

Genel Müdürü Abdurrahman Dönmez ile<br />

konuştuk.<br />

Altınbaşak Mutfak Eşyaları<br />

olarak HOST Milano’da yer<br />

aldınız. Fuar nasıl geçti,<br />

değerlendirmelerinizi<br />

öğrenebilir miyiz?<br />

İki yılda bir düzenlenen ve sektörün<br />

bölgedeki en etkili fuarlarından biri olan<br />

HOST Milano’ya bu sene firma olarak ilk<br />

defa katıldık. Fuarın çok önemli olduğunu<br />

zaten biliyorduk, fakat katıldıktan sonra<br />

ne kadar iyi olduğunu daha da iyi gördük.<br />

Öncelikle fuarda stant açan firmalar,<br />

sektörün ilgisini fazlasıyla çekecek olan<br />

firmalardı. Bundan dolayı uluslararası<br />

katılım çok iyiydi. İtalyan ziyaretçilerin<br />

yanında, dünyanın dört bir tarafından<br />

gelen ve sektörün önemli aktörleri fuarı<br />

ziyaret ettiler. Bizim de beklentimiz bu<br />

yönde olduğu için standımızı çok başarılı<br />

bir firmaya hazırlattık ve tüm ziyaretçiler<br />

tarafından çok ilgi gören ve beğenilen bir<br />

stant oldu. Genel olarak değerlendirmek<br />

gerekirse, biz çok memnun kaldık ve<br />

standımızı ziyaret edenlerin önemli bir<br />

bölümüyle önümüzdeki dönemde uzun<br />

soluklu ticari ilişkiler geliştirebileceğimizi<br />

düşünüyoruz.<br />

Fuara bu yıl hangi yeni<br />

ürünlerinizle katıldınız?<br />

Özellikleri hakkında bilgi<br />

verebilir misiniz?<br />

Bizim fuar için hazırladığımız özel<br />

bir ürün olmamakla birlikte, mevcut<br />

1.200’den fazla ürünümüzle ziyaretçilerin<br />

ilgisini fazlasıyla çekmeyi başardık. Hem<br />

ürün kalitemiz hem de alternatifli ürün<br />

çeşidimiz çok beğenildi. Standart pişirme<br />

ekipmanlarımızın yanında hem tel hem<br />

de alüminyum-çelik-bakır gibi metal<br />

sunum aksesuarlarımızla ziyaret edenleri<br />

memnun edecek bir ürün gamımız<br />

mevcuttu.<br />

Önümüzdeki döneme ait fuar<br />

takviminizden de bahseder<br />

misiniz biraz?<br />

Biz ülkemizde iki yılda bir TUSİD<br />

tarafından düzenlenen HOSTECH<br />

fuarlarına oldukça büyük alanlı ve<br />

ilgi çekici stantlarla düzenli olarak<br />

katılıyoruz. Bunun dışında yine iki<br />

yılda bir düzenlenen Milano’daki HOST<br />

Fuarı’na da artık düzenli katılım yapmayı<br />

planlıyoruz. Daha şimdiden 2019’daki<br />

fuar için yerimizi ayırttık. Bunların<br />

dışında ülkemizde her yıl düzenlenen ve<br />

daha butik tarzda bir fuar olan SİRHA<br />

fuarlarına da katılmaya çalışıyoruz. Yurt<br />

dışı fuarları biraz daha yorucu ve zorlu<br />

olsa da önümüzdeki dönemde Milano<br />

dışında, diğer ülkelerde düzenlenen<br />

fuarlara da programımız uyduğu sürece<br />

katılmayı düşünüyoruz.<br />

Son olarak bu yıl firmanız<br />

için nasıl geçti, 2018 yılından<br />

beklentileriniz neler?<br />

Önümüzdeki dönem için yeni<br />

yatırım planlamalarınız olacak<br />

mı?<br />

<strong>2017</strong> yılı bizim için oldukça başarılı geçti.<br />

Bizim en büyük sıkıntımız olan üretim<br />

hacmimizdeki yetersizlik, önümüzdeki<br />

yılın başından itibaren faaliyete girecek<br />

yeni makine parkurumuz ile çözülecek.<br />

Bu sayede hem yurt içi hem de yurt dışı<br />

taleplerini daha rahat karşılayabileceğiz.<br />

Sektör tarafından tercih edilmemizin<br />

önemli bir sebebi olan ürün çeşitliliği<br />

konusunda ara vermeden çalışıyoruz.<br />

Önümüzdeki dönemde hem piyasaların<br />

talep ettiği hem de bizim piyasalara<br />

tanıtmayı düşündüğümüz yeni ürün<br />

serilerimiz olacak. Sloganımız: “Durmak<br />

Yok, Çalışmaya Devam!”


54<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka<br />

Bereket Döner’den farklı<br />

franchise alternatifleri<br />

Bereket Döner CEO'su Muhammet Nezif Emek, genç yatırımcılar için franchise bedeli<br />

almadan anahtar teslimi iş yeri kurma modeli geliştirdiklerini söyledi.<br />

Dünyanın en çok bilinen döner<br />

markası haline gelen Bereket<br />

Döner, yatırımcılar için franchise<br />

seçeneklerine yenilerini ekledi. Genç<br />

yatırımcılar için yeni iş imkanları<br />

geliştiren Bereket Döner, 5 ayrı franchise<br />

modeliyle bütçesi küçük, hedefi büyük<br />

yeni nesil girişimcilerin de önüne açıyor.<br />

Her keseye uygun franchise<br />

imkanı<br />

Bereket Döner CEO'su Muhammet<br />

Nezif Emek, kurumsal yatırımlara <strong>2017</strong><br />

yılı boyunca büyük önem verdiklerini<br />

belirterek, “Bu arada genç yatırımcılara<br />

verdiğimiz önem gereği onlar için<br />

alternatif yatırım ve müteşebbislik fırsatı<br />

sunuyoruz. Yatırımcı ruhunu canlı tutan<br />

ve yüksek ticari potansiyel barındıran<br />

gençlere; bütçesi küçük, vizyonu büyük<br />

anahtar teslim iş imkanı sağlıyoruz.<br />

Geliştirdiğimiz yeni franchise modelleri<br />

ile tüm yatırımcı profillerine cazip iş<br />

imkanları kurmayı hedefliyoruz” dedi.<br />

Paket döner satışlarına özel<br />

yatırım<br />

Küçük ölçekli yatırımcılar için geliştirilen<br />

yeni yatırım modellerinin özellikle<br />

İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Bursa<br />

ve Konya gibi büyük şehirlerde ilgi<br />

göreceğini söyleyen Emek şu bilgileri<br />

verdi; “Zamanla yarışan işletmeler için<br />

Bereket Döner Paket ve Bereket Döner<br />

Express gibi yeni franchise sistemleri<br />

hem çok kazandırıyor, hem de hızlı servis<br />

ağıyla tercih nedeni oluyor. Bereket<br />

Döner olarak yatırımcı adaylarımıza beş<br />

farklı konsept seçeneği sunmaktayız.<br />

Bunlar; Bereket Döner Durak, Bereket<br />

Döner Paket, Bereket Döner Express,<br />

Bereket Döner ve Bereket Döner Since<br />

1988'dir. Konseptine göre franchise<br />

bedeli hiç almadığımız modellerimiz<br />

olduğu gibi 45 bin TL, 75 bin TL gibi<br />

değişen bedeller alınan modellerimiz de<br />

bulunmaktadır. Son zamanlarda en çok<br />

ilgi gören iki konseptimiz Bereket Döner<br />

Durak ve Bereket Döner Express'tir.<br />

Franchise bedeli almadığımız Bereket<br />

Döner Durak konseptini anahtar teslim<br />

olarak sunmaktayız. Bu konseptin bedeli<br />

60 bin TL olup satışa hazır ürünler dahil<br />

standart olarak servise hazır halde<br />

teslim etmekteyiz. Yoğun ilgi gören diğer<br />

konseptimiz Bereket Döner Express ise<br />

ortalama 120 bin TL yatırım maliyeti ile<br />

yatırımcılarımızın yeni gözdesi.


hotel restaurant<br />

56 & hi-tech<br />

marka röportaj<br />

Kayalar Mutfak HOST<br />

Milano’da yeni tasarım<br />

soğutucularıyla<br />

yoğun ilgi gördü<br />

“2018 yılında mevcut fabrika binamıza ilave<br />

olarak yapılan üretim ve yönetim binası<br />

tamamlanmış olacak ve kapasitemiz daha<br />

da artacaktır. Her geçen gün markamızı<br />

bulunduğu iyi konumdan daha da iyi<br />

seviyelere çıkarma yolunda emin adımlarla<br />

ilerlemekteyiz.”<br />

Firmanın gelecek fuar takviminde hangi<br />

fuarlar var?<br />

2018 fuar planlarımız arasında EquipHotel<br />

Paris, GulfHost Dubai, HOSTECH by TUSİD<br />

ile birlikte Amerika’da sektörümüzle ilgili<br />

kimi fuarları da araştırma kapsamımıza<br />

almış bulunmaktayız. Katılım dışında birçok<br />

yerel ve uluslararası fuar ziyaretleri de 2018<br />

yılı programlarımız arasında yer alıyor.<br />

Endüstriyel mutfak sektörünün güçlü<br />

tedarikçilerinden Kayalar Mutfak,<br />

HOST Milano <strong>2017</strong>’de yeni tasarım<br />

soğutucularıyla uluslararası pazarlardan<br />

da tam not aldı. 2018 yılı ajandasına yine<br />

sektörün nabzını tutacak yurt içi ve yurt<br />

dışı fuarları yazan markanın HOST Milano<br />

ile birlikte gelecek fuar takvimini, yeni<br />

ürünlerini ve yatırım planlarını Kayalar<br />

Mutfak Genel Müdür Yardımcısı Erol Kaya<br />

ile konuştuk.<br />

Kayalar Mutfak olarak HOST Milano’da yer<br />

aldınız. Fuar nasıl geçti, hangi ürünlerinizi<br />

sergilediniz?<br />

Profesyonel mutfak sektörünün en önemli<br />

fuarlarından olan HOST Milano, bu yıl da<br />

geçen yıllara göre daha çok ziyaretçi alması<br />

bakımından fuara katılma kararımızın ne<br />

kadar isabetli olduğunu gösterdi. Gelen<br />

ziyaretçilerin tamamıyla profesyonel ve<br />

hedef kitlemizden olması bizi çok memnun<br />

etti. Gerek başarılı stand tasarımımız<br />

gerekse yaptığımız salon değişikliğinin<br />

de olumlu katkılarını gördük. Bunlara<br />

ilave olarak fuarın resmi web sayfasından<br />

organize edilebilen ikili görüşmeler ve<br />

randevu sistemi de çok faydalı oldu tabii.<br />

Bu randevu sistemi sayesinde istenilen<br />

sayıda görüşme organize edilebilmekte<br />

ve davet edilen kişilerle görüşmeler<br />

gerçekleştirilmektedir.<br />

“Yeni tasarım soğutucularımızla büyük ilgi<br />

gördük”<br />

HOST Milano ile ilgili bir değerlendirmede<br />

bulunmak gerekirse; fuarın ilk ve son günü<br />

nispeten daha zayıf geçti. Kayalar Mutfak<br />

olarak bu fuarda özellikle yeni tasarım<br />

soğutucularımızın tanıtımına ağırlık verdik.<br />

Bu anlamda ürünlerimizin fuar ziyaretçileri<br />

tarafından büyük ilgi gördüğünü ve bu<br />

sayede yeni bağlantılar kurma imkanı<br />

bulduğumuzu da söylemeliyim. Teşhir<br />

ettiğimiz yeni tasarım buzdolapları olarak;<br />

700 ve 900 Seri Pişiriciler, Set Üstü<br />

Aksesuar ürünlerimizle fuarda iyi bir tanıtım<br />

yaptığımıza inanıyoruz. Bunun neticesi<br />

olarak da fuar sonrasında tüm ziyaret eden<br />

mevcut ve potansiyel müşterilerimizle iş<br />

hacmimizi genişleteceğimize inanıyoruz.<br />

Kayalar Mutfak olarak kurulduğumuz<br />

1957 yılından bugüne ürün çeşitliliğimizi<br />

artırmaktayız. Bugün itibariyle 2000’in<br />

üzerinde ürün imal etmekteyiz.<br />

Yılı kapatırken <strong>2017</strong> nasıl geçti, gelecek<br />

yıla ilişkin hedefleriniz, projeleriniz,<br />

yatırımlarınız neler?<br />

Tüm politik ve ekonomik sorunlara rağmen<br />

firmamız, Türkiye’nin büyüme hızına paralel<br />

olarak ciro ve büyüme hedefi yakalamış<br />

ve geçmiştir. Kaybedilen pazarlara yeni<br />

pazarlar eklenmiş ya da mevcut pazar<br />

payımız artırılarak firmamızın bir adım daha<br />

öne çıkması sağlanmıştır. Sektörümüzde<br />

birçok sektörde göremeyeceğimiz oranda<br />

ciddi rekabet yaşanmaktadır. Sadece HOST<br />

Milano Fuarı’na katılan Türk firmaların<br />

sayısı 60’ın üzerindedir. Özellikle İtalya,<br />

Çin, Hindistan, İspanya, Almanya ve diğer<br />

ülkelerin üretimleri gelecek yıllarda bu<br />

rekabeti derinleştirecektir. Sektörde yer<br />

alan firmalar bu durum karşısında yeni<br />

arayışlara girmektedir. Kayalar Mutfak<br />

olarak biz her yıl Ar-Ge ve tanıtıma ayrılan<br />

bütçeyi düzenli olarak artırmaktayız.<br />

Yeni ürünlerin geliştirilmesi, piyasada<br />

tutunmasını sağlamak ve düzenli olarak<br />

talep oluşturulması öncelikli hedeflerimiz<br />

arasında geliyor. Mevcut ürünlerimizde de<br />

kaliteyi artırmakta ve müşteri taleplerine<br />

göre iyileştirme yapmaktayız. Mevcut<br />

fabrika binamıza ilave olarak yapılan üretim<br />

ve yönetim binası yeni yılda tamamlanmış<br />

olacak ve kapasitemiz daha da artacaktır.<br />

Her geçen gün markamızı bulunduğu iyi<br />

konumdan daha da iyi seviyelere çıkarma<br />

yolunda emin adımlarla ilerlemekteyiz.


58<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka röportaj<br />

Su üstü eğlence-spor konseptinde yeni trend:<br />

‘Aquasport Park’<br />

“Yıllardır turizmde eğlence sektöründe hep aynı şeylerle vakit geçiriyor, eğleniyoruz.<br />

Bizim ürünümüz sektöre canlılık kattı. Turizmde trend tatilde dinlenmenin yanında spor,<br />

beslenme alışkanlıklarının değişmesi, değişik aktiviteler sunmak oldu. Aquasport Park<br />

olarak tüm kullanıcılarımıza eğlence, spor ve aktiviteyi aynı platformda sunuyoruz.”<br />

Deniz kum güneş turizmine müdavim<br />

olanlar için artık yepyeni bir tatil<br />

konsepti var! Mayorka, Kanarya<br />

Adaları, İbiza, Karayip ve Bahama<br />

sahillerinden sonra ilk modülünü Antalya<br />

Belek’teki Port Nature Resort Luxury<br />

Hotel’de uygulayan Aquasport Park,<br />

“Deniz Benim Oyun Alanım” mottosuyla<br />

sınırsız eğlence, oyun ve deniz sporlarını<br />

sıra dışı bir konseptle tatil planlarınıza<br />

dahil ediyor. Bu modül ile sadece kıyı<br />

otellerini değil, aynı zamanda su üstü<br />

eğlence-spor konseptinin var olduğu tüm<br />

yatırımları da hedeflediklerini açıklayan<br />

Aquasport Park Yönetim Kurulu Üyesi<br />

Uğur Hızal ile bu yepyeni konsepti ve<br />

yatırım planlarını konuştuk.<br />

Uğur Bey, öncelikle sizi kısaca<br />

tanıyabilir miyiz?<br />

1977 yılında Sakarya’da dünyaya geldim.<br />

Dönemin şartları nedeniyle eğitimimi<br />

yarıda bırakıp erken yaşta çalışmaya<br />

başladım. Çalışırken bir taraftan da<br />

Sakarya Spor’un alt yapısında futbol<br />

oynamaya başladım. Hem çalışıyor<br />

hem futbol oynuyor diğer taraftan da


gelmiş plaj eğlence kültürüne yeni bir<br />

soluk ve heyecan getirdi diyebiliriz.<br />

Ailelerin sadece çocuklarını güvenli<br />

bir şekilde eğlendirdiği değil; hep<br />

birlikte eğlendikleri, spor yapma imkanı<br />

buldukları ve yüzdükleri bir konsept bu.<br />

dinlenmenin yanında spor, beslenme<br />

alışkanlıklarının değişmesi, değişik<br />

aktiviteler sunmak oldu. Biz Aquasport<br />

Park olarak tüm kullanıcılarımıza<br />

eğlence, spor ve aktiviteyi aynı platformda<br />

sunuyoruz.<br />

eğitimimi açıktan bitirmeye çalışıyordum.<br />

Askerlik görevimden sonra sadece futbol<br />

oynamaya karar verdim. Fakat geçirdiğim<br />

sakatlık sebebi ile yolun çok başındayken<br />

bu isteğim gerçekleşmedi. Sonrasında<br />

TAV Havalimanları Holding’te çalışmaya<br />

başladım ve sektörde yaklaşık olarak 17<br />

sene görev aldım. Sonrasında da çalışma<br />

hayatıma dostum Sinan Büyükay ile<br />

birlikte çalışma kararı aldım ve 14 aydır<br />

CPS PRESFORM’da çalışıyoruz. Ana<br />

iştigalimiz, otomotiv sektöründe parça<br />

üretmek. Ayrıca birçok proje üzerinde<br />

çalışıyoruz ki bunlardan ilki Aquasport<br />

Park oyun parkurları…<br />

Aquasport Park’ı kuruluşu,<br />

hizmet ağı, ürünleri ve ortaklık<br />

yapısı doğrultusunda ana<br />

hatlarıyla tanıtır mısınız?<br />

Aquasport Park kısaca su üstü eğlencespor<br />

konsepti. “Deniz Bizim Oyun<br />

Alanımız” mottosu ile turizm sektörüne<br />

yeni bir soluk ve enerji getiriyoruz ve<br />

de çok iddialıyız diyebilirim. Hizmet<br />

ağımız denize kıyısı olan her türlü turizm<br />

işletmesi. Hatta denizlerle kısıtlı değil,<br />

gölleri ve havuzları da buna katabiliriz.<br />

Ürün yelpazemiz çok geniş olduğundan<br />

birçok farklı uygulama modellerimiz<br />

bulunmakta.<br />

Modülü detaylı olarak anlatır<br />

mısınız? Kullanıcılarına ne gibi<br />

uygulamalar sağlıyor?<br />

Aquasport Park tamamı ile klişe haline<br />

Modülün bir tesise kurulum<br />

maliyeti nedir? İşletmelere<br />

göre hangi fiyat aralıklarında<br />

bulunuyor?<br />

Ciddi yatırımlar planladık tabii ki ve<br />

buna bağlı olarak hemen üretime geçtik.<br />

Maliyetler ve fiyatlardan net olarak<br />

bahsedemeyeceğim. Çünkü her alan<br />

ve modüle göre değişkenlik gösteriyor.<br />

Ama yatırımcının ürüne olan ilgisinden<br />

ve üründen memnun kalmaları bizim çok<br />

doğru bir yolda olduğumuzu gösteriyor,<br />

bu da memnun edici tabii.<br />

Marka olarak ilk modülü kısa bir süre<br />

önce Antalya’da Port Nature Resort<br />

Luxury Hotel’de uyguladınız.<br />

Yatırımlarınız bundan sonraki<br />

süreçte ne şekilde devam<br />

edecek, anlatır mısınız?<br />

Dediğiniz gibi ilk lansmanımızı Port<br />

Nature Resort’ta gerçekleştirdik. Bu<br />

vesile ile nabız yoklama ve piyasayı<br />

değerlendirme fırsatı bulduk. Mevsimin<br />

Türkiye’de özellikle Antalya’da çok<br />

daha iyi ve uzun olması bizi lansman<br />

için o bölgeye yönlendirdi. Akdeniz<br />

bölgesi başta olmak üzere Türkiye’nin<br />

her yerinden talep aldık ve bu bizi<br />

fazlasıyla mutlu etti. Yurt dışında hedef<br />

bölgelerimiz başta Kıbrıs olmakla<br />

beraber Yunanistan ve yakın coğrafyadaki<br />

komşularımız. Avrupa’dan talepler<br />

gelmeye başlaması da bizi o tarafa<br />

yönlendirecek gibi. Firma olarak gelen<br />

yoğun talepler doğrultusunda üretimimizi<br />

planlıyoruz ve üretime geçtik bile. Bu da<br />

ek yatırım yapmamıza sebebiyet verdi<br />

olumlu manada.<br />

Turizm sektöründe deniz, kum,<br />

güneş turizmi yapan işletmelere<br />

yönelik hizmet algısını bağlı<br />

bulunduğunuz kulvarda nasıl<br />

değerlendirirsiniz? Bu alana<br />

yönelik hizmet algısı ve trendler<br />

ne yöne gidiyor?<br />

Yıllardır turizmde eğlence sektöründe<br />

hep aynı şeylerle vakit geçiriyor,<br />

eğleniyoruz. Bizim ürünümüz sektöre<br />

canlılık kattı. Turizmde trend tatilde


hotel restaurant<br />

60 & hi-tech<br />

marka röportaj<br />

Restoranlar için mükemmel iş ortağı<br />

Yemeksepeti'nden çıktı,<br />

'Portakal' hizmette!<br />

Bir restoranınız var ve kendi<br />

performansınızı kendiniz ölçmek,<br />

tıpkı global zincir restoranlar<br />

gibi profesyonel şekilde raporlama<br />

yapmak istiyorsunuz. Sadece bunlar<br />

da değil; kendi menünüzü oluşturmak,<br />

güncellemek, borç, bakiye takipleri ve<br />

sipariş detaylarına ulaşmak istiyorsunuz.<br />

O halde Yemeksepeti’nin yeni uygulaması<br />

Portakal tam da sizin ihtiyaçlarınıza<br />

göre!..<br />

Şimdiden 10 binden fazla restorana<br />

hizmet sağlayan Yemeksepeti’nin<br />

en yeni uygulaması Portakal ile ilgili<br />

tüm detayları ve sektörün gelişimine<br />

katkılarını Yemeksepeti Satış Direktörü<br />

Korhan Erçin ile konuştuk.<br />

Yemeksepeti’nin yeni<br />

uygulaması ‘portakal’ nedir?<br />

Portakal, Yemeksepeti’nin iş ortağı<br />

restoranlar için geliştirdiği bir platform.<br />

Restoranlar bu platform üzerinden kendi<br />

performanslarını ölçümleyebiliyor, iş<br />

akışlarıyla ilgili raporlar çıkartabiliyor. En<br />

kısa haliyle söylemek gerekirse Portakal,<br />

restoranlara işlerini operasyonel ve<br />

finansal açıdan geliştirme ve büyüme<br />

imkanı sunan, self-servis bir danışmanlık<br />

ve destek platformu.


Bu uygulama nasıl ortaya çıktı?<br />

Yemeksepeti olarak birlikte çalıştığımız<br />

restoranları iş ortaklarımız olarak<br />

görüyoruz. Onların işlerini büyütmeleri,<br />

performanslarını artırmaları, daha<br />

kaliteli hizmet verirken daha çok<br />

kazanmaları bizim için önemli. Bu<br />

anlayışla şimdiye dek kendilerine pek çok<br />

konuda bilgilendirme yapıyor, gereken<br />

raporları veya verileri aktarıyorduk.<br />

Fakat bu, satış ekibimizin çabalarıyla,<br />

bizim takvimimiz el verdikçe mümkün<br />

oluyordu. Biz de, elimizdeki verileri ve<br />

know-how’ı paylaşabileceğimiz, bugüne<br />

dek restoranlara işlerini büyütmeleri için<br />

sunduğumuz tüm verilere artık kendi<br />

diledikleri zaman ulaşabilecekleri bir<br />

platform oluşturmak istedik.<br />

Restoranlar bu uygulama<br />

sayesinde ne gibi faydalar<br />

elde edecekler? İşlerini<br />

büyüteceklerini söylediniz, bu<br />

nasıl olacak?<br />

Daha önce restoranlar kendilerine ait<br />

bilgilere telefonla, e-posta üzerinden<br />

isteklerle ulaşıyorlardı. şimdi Portakal<br />

üzerindeki raporlar sayfasına<br />

ulaştıklarında kendi bölgelerinde<br />

pastadaki paylarını ve değişimini<br />

görebiliyorlar. Ürünleriyle ilgili satış<br />

adetlerini, önceki dönemlere göre<br />

değişiklikleri inceleyebiliyorlar. Burada<br />

yaptıkları bir fiyat değişikliği veya<br />

bölge eklemenin cirolarına katkısını<br />

takip edebiliyorlar. Böylece para<br />

kazandıran ve kaybettiren değişiklikleri<br />

buradaki raporlarla yakalayıp önlem<br />

alabilir hale geliyorlar. Örneğin az<br />

sipariş alan ve uzak olan bir bölgeyi<br />

Portakal üzerinden yakalayıp kapatıp<br />

devamında daha iyi sipariş aldıkları<br />

bölgelere yoğunlaşabiliyorlar. Joker<br />

bölümündeki rapor yardımıyla haftanın<br />

hangi günlerinde ve saatlerinde<br />

operasyonlarının ve mutfaklarının yoğun<br />

olduğunu görüp ona göre planlama<br />

yapabiliyorlar. Yine bölgesel inceleme<br />

raporunda o bölgedeki kullanıcıların<br />

ne kadarına ulaştıklarını görüp<br />

potansiyellerini anlayabiliyorlar. Bölge<br />

bazlı ciro, kullanıcı erişim oranları<br />

gibi çeşitli datalarla gidişatlarını<br />

inceleyebiliyorlar. Şu an en çok kullanılan<br />

reklam alanlarından “Öncelikli Gösterim”<br />

alanı için Portakal üzerinde nerelerin<br />

müsait olduğunu takip edebiliyor ve<br />

sistem üzerinden satın alma yaparak boş<br />

yerleri rakip restoranlar almadan satın<br />

alabiliyorlar.<br />

“Restoranlar kendileri menüleri<br />

oluşturup başvuruyu sistem<br />

üzerinden yapabiliyorlar”<br />

Daha önce telefonla, e-posta ile ilerleyen<br />

birçok diğer süreç de artık Portakal<br />

üzerinde. Örneğin menü güncelleme,<br />

fiyat değişimi, bölge artırımı gibi birçok<br />

konu Portakal üzerinden yapılabiliyor<br />

veya talebi oluşturulabiliyor. Devamında<br />

talebin durumu da yine Portakal<br />

üzerinden takip edilebiliyor. Böylece<br />

iş gücü kayıpları, hatalı iletişimle olası<br />

yanlışlıklarının önüne geçilmiş oluyor.<br />

Burada diğer yeni bir alan da şu;<br />

özel indirim programları dahilinde<br />

kullanıcılara en çok hitap edecek ve<br />

en iyi ses getirecek menüleri tavsiye<br />

eden bir yapı ile kendileri menüleri<br />

oluşturup başvuruyu sistem üzerinden<br />

yapabiliyorlar. Yine borç, bakiye takipleri;<br />

sipariş detaylarına ulaşım Portakal<br />

üzerinde mevcut. Sözün kısası telefonla<br />

ve e-posta ile yapılan ve takibi manuel<br />

yürüyen birçok iş artık Portakal üzerinde<br />

mevcut ve çok daha rahat bir şekilde<br />

yapılabiliyor.<br />

Bugüne kadar kaç restoran<br />

sisteme dahil oldu?<br />

Restoranların yeni uygulamaya<br />

ilgisi nasıl?<br />

Şimdiden 10 binden fazla restoran<br />

sisteme girdi. Yemeksepeti<br />

restoranlarının yüzde 72’si Portakal’ı<br />

her gün kullanıyor. Günde 40 binden<br />

fazla sayfa görüntülenmesi sağlanıyor.<br />

Bu verilere bakarak diyebiliriz ki,<br />

restoranlarımız Portakal’ın kendilerine<br />

sağladığı imkanları farkında ve sisteme<br />

çok hızlı bir şekilde adapte oldular. En<br />

çok görüntülenen modüller ise menü<br />

güncelleme, puanlama/yorum sayfaları,<br />

raporlar ile Joker/reklam satın alma<br />

servisleri.<br />

Yemeksepeti bu yeni<br />

uygulamayla ne gibi bir fayda<br />

elde ediyor?<br />

Yemeksepeti olarak nasıl ki kullanıcı<br />

deneyimine ve kullanıcı memnuniyetine<br />

maksimum önem veriyorsak,<br />

restoranlarımızın büyümesine katkı<br />

sağlamak ve onlar için mükemmel bir iş<br />

ortağı olmak da bizim için çok önemli.<br />

Restoranlar büyüdükçe Yemeksepeti de<br />

büyüyor, onlar kazandıkça Yemeksepeti<br />

de kazanıyor. Bunu ilk günden beri<br />

çok net bir şekilde biliyoruz. Bu<br />

nedenle restoranlarımıza yönelik bu<br />

gibi çalışmalar hayata geçiriyoruz.<br />

Öte yandan, restoranların operasyon,<br />

finans ve pazarlama tarafında kendi<br />

aksiyonlarını alabilmelerini sağlıyoruz.<br />

Restoranların operasyonlarının<br />

iyileşmesiyle, kullanıcılarımız da<br />

yemeklerine daha hızlı ve doğru şekilde<br />

ulaşıyorlar. Bu şekilde de Portakal<br />

Yemeksepeti sistemine değer katıyor.<br />

Portakal sektörün gelişimine<br />

katkı sağlayacak mı?<br />

Elbette. Portakal restoranların<br />

büyümesine, dolayısıyla da sektörün<br />

potansiyellerinin daha verimli şekilde<br />

hayata geçirilmesine imkan tanıyacak.<br />

Öte yandan, Portakal sayesinde artık<br />

lokal bir restoran da tıpkı global zincir<br />

restoranlar gibi profesyonel şekilde<br />

raporlama alacak, onlarla aynı imkanlara<br />

sahip olacak. Bugün Türkiye’deki<br />

restoranların çok büyük bir çoğunluğu<br />

küçük ve orta ölçekli işletmeler. Bu<br />

işletmelerin büyük markalarla aynı<br />

imkanlara sahip olabilmeleri sektörde<br />

güçlü olabilmelerini, rekabet içinde daha<br />

aktif rol alabilmelerini sağlayacak. Tüm<br />

bunlar da sektörün geneline olumlu<br />

şekilde yansıyacak.


hotel restaurant<br />

62 & hi-tech<br />

marka güncel<br />

British Airways ve Amadeus,<br />

IATA’nın One Order’ını test edecek<br />

Amadeus ve British Airways, IATA’nın One Order standartını test etmek<br />

için güç birliğine gitti. Amadeus ve British Airways’in deneyimleyeceği<br />

IATA’nın One Order’ının sektöre inovatif çözümler sunacağına<br />

inandıklarını vurgulayan Amadeus IT Group Kuzey ve Batı Avrupa<br />

Havayolları Başkanı Manuel Midon, “Kağıt üzerindeki işleri azaltan ve<br />

seyahati kolaylaştıran her şey olumlu bir inovasyondur. Bu nedenle<br />

IATA’nın yeni One Order standardını denemek için British Airways ile<br />

birlikte çalışmaktan gurur duyuyoruz‘’ dedi. Havayollarının sattığı yan<br />

hizmetler artarken giderek daha detaylı satış tekniklerini kullandığına<br />

değinen Midon, “Dolayısıyla, muhasebe prosedür ve işlemlerinin de bu<br />

duruma uyum sağlaması gerekiyor. Bu yönde atılmış bir ileri adım olan<br />

One Order standardı, bu bilgileri gerçek zamanlı ve yapılandırılmış olarak<br />

gelir muhasebesinde kullanıma hazır hale getirecek” dedi.<br />

Panasonic Eco Solutions<br />

Türkiye’den<br />

Azerbaycan’da güçlü iş<br />

birliği<br />

Elektrik anahtarı ve priz sektöründe global pazar liderliğini hedefleyen<br />

Panasonic, bu vizyonuna ulaşmak için en güçlü adımlardan birini VİKO’ya<br />

yaptığı yatırımla birlikte attı. Türkiye’de Panasonic Eco Solutions Elektrik<br />

Sanayi ve Ticaret AŞ unvanıyla faaliyet göstermeye başlayan kuruluş,<br />

AMEA Bölgesine dair gelecek hedefleri kapsamında başta Azerbaycan<br />

olmak birçok ülkedeki varlığını giderek güçlendiriyor. Asya, Afrika, Orta<br />

Doğu ve Avrupa’da 70’ten fazla ülkeye ihracat gerçekleştirerek ürünlerini<br />

dünyanın dört bir yanındaki müşterileri ile buluşturan Panasonic Eco<br />

Solutions Türkiye, kendi sektöründe Azerbaycan liderliğini hedefliyor.<br />

Şişecam Cam Ambalaj’ın 3. Sürdürülebilirlik Raporu yayınlandı<br />

Avrupa’nın ve dünyanın beşinci büyük cam ambalaj üreticisi Şişecam Cam Ambalaj’ın 3. Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı.<br />

Küresel Raporlama Girişimi (GRI) G4 Sürdürülebilirlik Raporlaması Kılavuzu’na uygun olarak hazırlanan ve bu yıl üçüncüsü<br />

hazırlanan rapora göre, Şişecam Cam Ambalaj, gerçekleştirdiği verimlilik çalışmaları sonucunda Türkiye ve yurt dışındaki<br />

operasyonlarda toplam 34,1 milyon TL tasarruf sağlarken, Türkiye operasyonuna ait birim enerji tüketim oranını da yüzde 4,5<br />

oranında azaltmayı başardı. Ürün geliştirme uygulamaları kapsamında, raporlama döneminde hayata geçirdiğimiz çalışmalar ile<br />

9 adet üründe yüzde 8 oranında hafifletme gerçekleştirmeyi başlatan Şişecam Cam Ambalaj, 6.727 ton cam tasarrufu sağladı.<br />

Ekonomik, sosyal ve çevresel alanlardaki sürdürülebilirlik performansını sürekli olarak geliştirmeyi hedefleyen Şişecam Cam<br />

Ambalaj’ın, sürdürülebilirlik yaklaşımı finansal devamlılık için katma değer yaratma, çevresel etkiyi azaltma ve paydaşlar için<br />

kalıcı değerler oluşturma ilkeleri üzerine kurulu.


Made by<br />

Fotoğraf: DIPH PHOTOGRAPHY.


hotel restaurant<br />

64 & hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

Dilek Gürsel ile<br />

turizmde<br />

30 yıl<br />

Fotoğraflar: Hakkı Günerkan


Maaile kimyager olsa da onun bir<br />

türlü kimyayla kimyası tutmadı.<br />

Aklında bir tek turizm okumak<br />

vardı, nitekim aile meclisi kararlarını da<br />

aşarak otelcilik eğitimi almayı kafaya<br />

koydu. Önce hocası sonra eşi olacak<br />

Savaş Gürsel’in elinden üniversite<br />

diplomasını aldığında açıldı turizme tek<br />

tek yolları…<br />

Bugün bir aile şirketi olarak 1971 yılından<br />

bu yana İstanbul turizm-otelciliğine<br />

hizmet veren Konak Hotel’in F&B<br />

Sorumluluğunu üstlenen Dilek Gürsel’in<br />

turizmde 30 yıla uzanan yolculuğu bu<br />

röportajımızda….<br />

Dilek Hanım, turizm otelcilik<br />

sektörüyle nasıl tanıştınız?<br />

İlk sektör deneyiminizden ve<br />

hayallerinizden başlayarak<br />

anlatır mısınız?<br />

Aslında babam pilot, annem ev hanımı.<br />

Ben İtalyan Lisesi mezunuyum. Okulu<br />

bitirdiğim sene bir arkadaşım Sheraton<br />

Oteli’nde staj yapıyordu. Onun otelde<br />

geçirdiği vakitleri keyifle anlatması ve bir<br />

o kadar da turizm sektörünün herkesçe<br />

methedilmesi beni de cezbetmişti. O<br />

yüzden turizm okumak istedim. Hatta<br />

dün gibi hatırlarım, aile meclisi toplandı,<br />

“eyvah bizim kız garson oluyor.” dediler.<br />

Türkiye’de bundan 30<br />

sene önceki zihniyet<br />

daha farklıydı tabii.<br />

Buna rağmen turizm<br />

okumak istedim.<br />

Önce Boğaziçi<br />

Üniversitesi’nde<br />

bir sene Türk Dili<br />

okudum, eğitim<br />

sistemi buna sebep<br />

oldu. Daha sonra<br />

tekrar sınava girdim<br />

ve bu defa İstanbul<br />

Üniversitesi’nde<br />

Turizm bölümünü<br />

kazandım.<br />

Eşim Savaş Gürsel,<br />

o dönem okulda Otel<br />

Yönetimi dersimize<br />

giriyordu. Eşimle<br />

Mayıs 1988’de<br />

evlendik. Hatta<br />

üniversite diplomamı<br />

evliyken aldım.<br />

“Turizm<br />

diplomamı eşim<br />

Savaş Gürsel’in<br />

elinden aldım”<br />

Ben ilk üniversite<br />

stajımı Divan İstanbul<br />

Oteli’nde yaptım.<br />

Önce rezervasyonda<br />

çalıştım. Ardından<br />

bar bölümüne aldılar<br />

beni, arkasından<br />

aperatif bara çektiler.<br />

Beş buçuk aylık staj dönemimde ağırlıklı<br />

rezervasyonda kaldım ve o aralıkta<br />

otelciliği çok sevdim.<br />

Rahmetli Orhan Başdoğan müdürümdü.<br />

Kendisinden çok şey öğrendim. Bir de<br />

insan ilişkilerim iyidir, iletişimi oldum<br />

olası sevdim, konuşmayı biraz fazla<br />

seviyorum galiba. Bu bakımdan turizm<br />

sektörünün bana çok uygun olduğunu<br />

düşünerek çalışmaya devam ettim. Zaten<br />

eşim dolayısıyla da otelcilik sektörüne<br />

yakındım. O sıralar Konak Otel, 23 odalı<br />

bir işletmeydi. Divan Otel’den sonraki<br />

ikinci stajımı yine eşime ait bir işletme<br />

olan Ristorante Rosa’da yaptım. İtalyanca<br />

bilmem bu kararımda etkili olmuştu ama<br />

çocukluğumdan beri bitmeyen bir yemek<br />

merakım da vardı tabii. Annem evden<br />

çıkar çıkmaz arkasından mutfağa girer,<br />

yemek yapmaya çalışırdım.<br />

Sadece bu da değil; yiyecek içecek<br />

sektörü beni her zaman çok cezbetti.<br />

Mutlaka gittiğim her ülkeden çantamda<br />

bir yemek kitabıyla dönerim. Evde yeni<br />

tatlar denerim. Ristorante Rosa da bu<br />

anlamda hayallerime denk düşen bir iş<br />

oldu. Orada hem menünün hazırlanması<br />

hem de misafir karşılama konusunda<br />

çalışmaları oldu. Ama satış konusunda<br />

kendimi çok başarılı bulmuyorum<br />

mesela. Stajlarımı bitirdikten sonra<br />

da Konak Otel’de profesyonel çalışma<br />

hayatım başladı. Resepsiyon, muhasebe,<br />

satış birimlerinde çalıştıktan sonra<br />

yiyecek departmanı bana daha yakın<br />

geldi. Dediğim gibi zaten küçüklüğümden<br />

beri süregelen bir mutfak hayranlığım da<br />

vardı.<br />

“İlk profesyonel tecrübem,<br />

Konak Otel’dir”<br />

2004-2009 aralığında Strada Cafe’yi<br />

açtım. İtalyan yemekleri ve salata<br />

menüsünü içeren bir konseptti o. 20-<br />

25 kuverlik bir işletmeydi ve çok güzel<br />

işler çıkardık orada. İnsanların sırada<br />

beklediklerini hatırlıyorum. O işten çok<br />

keyif aldım ama otelin kapısının caddeye<br />

alınmasıyla kapatmak durumunda<br />

kaldık ve Strada Cafe’yi şu an içinde<br />

bulunduğumuz restorana taşıdık.<br />

2011 yılına kadar otelin yeme içme


66<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

Sanata<br />

düşkünlüğüyle<br />

bilinen Dilek<br />

Gürsel’in kadınsı<br />

dokunuşları, Konak<br />

Hotel’in duvarlarını<br />

süsleyen yağlıboya<br />

tablolardan genel<br />

alanlara dağılan<br />

heykellere ve<br />

aksesuarlara<br />

kadar her bir<br />

noktasında kendini<br />

hissettiriyor.<br />

hizmetlerinin sorumluluğunu aldım.<br />

Sağlık problemlerim nedeniyle işime beş<br />

yıl kadar ara vermek zorunda kaldım.<br />

Şu an kaldığım yerden işime devam<br />

ediyorum. Mutluyum çünkü otelin içinde<br />

olmayı, bu havayı solumayı, insanlarla<br />

diyalog kurmayı seviyorum. Biz sonuçta<br />

burada bir ekibiz, birlikte güzel işler<br />

ortaya çıkarabilmek keyifli. Otelimizde<br />

ve bulunduğumuz bölgede bir sinerji<br />

oluşturmaya çalışıyoruz.<br />

“Turizmde 2016 diye bir yıl yok”<br />

Konak Oteli de biraz tanıtabilir<br />

misiniz? Otel olarak bu yılı<br />

nasıl geçirdiniz? Gelecek yıldan<br />

beklentileriniz neler?<br />

Konak Otel aslında 1971 yılından beri<br />

hizmet veriyor. İlk açıldığında 23 odalıydı,<br />

geçen zaman içinde 112 odalı, 4 yıldızlı<br />

bir otel haline dönüştü. 2016 yılına kadar<br />

aslına bakarsanız her şey çok keyifliydi.<br />

Eşim sektörden gelen biri olduğu için<br />

oteline bakmadığı sürece otelinin de<br />

ona bakmayacağını bilen bir felsefeye<br />

sahiptir. Hem otelin kapasitesiyle alakalı<br />

artışı noktasında bir motivasyona sahipti<br />

hem de var olan bünye içinde her sene bir<br />

renovasyon yaparak kazandığımız paranın<br />

bir kısmını yenileme için ayırıyorduk.<br />

Başka sektörden gelen insanlar genelde<br />

binayı yaparlar, 3-5 sene bir çivi dahi<br />

çakmazlar, sonra 6-7 sene geçtikten<br />

sonra bir cesetle karşılaşırlar. Bu<br />

aynı zamanda işletme için çok yüksek<br />

maliyetler demektir. Fakat bu bakış açısı<br />

bizde yok. Dolayısıyla otelimiz pırıl pırıl,<br />

dimdik ayakta durdu hep. Ta ki 2016<br />

senesine kadar…<br />

Biz bu mantaliteye sahip iken 2016’da<br />

turizmde yaşanan sıkıntılar sebebi ile<br />

yenileme yapamadık tabii. Dolayısıyla<br />

geçen yılı takvimde yok sayıyoruz.<br />

Turizmde 2016 diye bir yıl yok.


“Turizm huzur, güven ve<br />

mutluluğun olduğu yerde kök<br />

salar, gelişir, güzelleşir”<br />

Temmuzun başından beri her şey oldukça<br />

iyi gidiyor, doluluklar iyi. Çoğu otel yüzde<br />

90’ın üzerinde doluluklar görüyor ki,<br />

bu şu ana kadar da devam ediyor. 2018<br />

nasıl geçer dersek, iyi geçer diye tahmin<br />

ediyorum ama bu daha çok ülkenin<br />

mevcut siyasi durumuyla ilgili. Turizm<br />

huzur, güven ve mutluluğun olduğu yerde<br />

kök salar, gelişir, güzelleşir.<br />

Sizi biraz daha yakından<br />

tanıyabilir miyiz?<br />

Olabildiğince dürüst ve insancıl olmaya<br />

çalışıyorum. Yalan söylemekten nefret<br />

ediyorum. Dışarıdan biraz sert mizaçlı<br />

gibi görünebilirim ama hiç öyle biri<br />

değilim. Samimiyimdir ve insanlarla<br />

iletişimim iyidir. Otelde ustalarla,<br />

çalışanlarla güzel ilişkilerimin<br />

olduğunu düşünüyorum. İnsan ayırmayı<br />

sevmiyorum. Prensip olarak hiyerarşiyi<br />

seven biri değilim. Ne ben ne de eşim<br />

hiçbir zaman çalışanlarımıza patron<br />

mantığıyla yaklaşmadık. Biz burada bir<br />

ekip olarak çalışıyoruz ve hepimiz aynı<br />

seviyede arkadaşız. En başından beri<br />

bu anlayışı oturtmaya çalışıyoruz. Keza<br />

Genel Müdürümüz Ceyhun Bey’in de<br />

personele karşı yaklaşımı bu şekilde.<br />

Dolayısıyla burada hiyerarşik bir<br />

yapılanma göremezsiniz, bizim işletme<br />

anlayışımızda insan ayrımı yoktur.<br />

Bir kadın yönetici olarak<br />

varlığınızı otelde nasıl<br />

hissettiriyorsunuz, onu merak<br />

ediyorum.<br />

Görsel tarafta çok fazla hissettiriyorum<br />

sanırım. Bayan dokunuşu he zaman daha<br />

nezaketli, daha zevklidir takdir edersiniz<br />

ki, oda, restoranlarda ve genel alanlarda<br />

elimden geldiği kadarıyla katkı sağlamaya<br />

çalışıyorum. Oteldeki birçok yağlı boya<br />

tablo bana ait, naçizane…<br />

Sanata bu ilginiz nereden<br />

geliyor?<br />

Aşağı yukarı 12 senedir resim yapıyorum.<br />

Çocuk yaşlarda müzik eğitimi aldım<br />

ama kulağım iyi değildir, onu hiç<br />

başaramadım. Bir dönem Azeri bir<br />

tanıdık vasıtasıyla resim kursuna gittim.<br />

Aslında içten gelen bir yeteneğim yok,<br />

samimice söyleyeyim. Fakat bazı şeyler<br />

sonradan da öğrenilebiliyor. Ben de<br />

resim yapmayı sevdim. Geceleri bazen<br />

kendimi kaptırıp saatlerce ufacık bir<br />

kaşla gözle uğraştığımı hatırlıyorum.<br />

Biraz detaycıyım galiba. Resim yapmak<br />

bir de duygu aktarımı. Yemeklerin<br />

görselliği konusunda da o duyguyu<br />

aktarabiliyorsanız güzel bir iş çıkarmış<br />

oluyorsunuz. İşini severek yapmak bu<br />

anlamda çok kıymetli. Lezzet ve görsellik,<br />

içine sevgi katılmış çalışmalarda çok<br />

daha farklı ve ayrıcalıklı oluyor, inanın…<br />

Dolayısıyla bu da karşı tarafa aynı oranda<br />

geçiyor, o yemeği yiyen de aynı duyguları<br />

hissediyor diye düşünüyorum.<br />

“Kimyayla kimyam hiç tutmadı”<br />

Turizmde kadın olmak nasıl bir<br />

duygu?<br />

Bence çok zevkli. Bugüne kadar pek<br />

bir zorluğuyla karşılamadım. İlk başta<br />

dediğim gibi ailem karşı çıktı. Çünkü<br />

benim ailemde neredeyse herkes<br />

kimyager. İçlerinde bir tek babam pilot,<br />

bir de ben turizmci olmayı istedim. O<br />

dönem bana da aslında kimyager olmam<br />

yönünde telkinlerde bulundular ama<br />

kimyayla kimyam bir türlü tutmadı.<br />

Turizmi en başından beri çok istedim,<br />

çok da mutluyum. Bu sektörde olmaktan<br />

hiçbir zaman pişmanlık duymadım.<br />

Bundan sonra neler yapmak<br />

istiyorsunuz?<br />

İstanbul çok yorucu bir şehir. İnsan belli<br />

bir yaştan sonra sükûnet arıyor. Resim<br />

yapabileceğim, mutfağına girebileceğim,<br />

iddiası, maddi kaygısı olmayan bir<br />

restoranım olsun istiyorum. Datça,<br />

Köyceğiz, Marmaris gibi bir yerleşim<br />

yerinde mavi masalı, perdeleri olan<br />

küçük ve şirin bir restoran hayalim<br />

var. Deniz mahsullerini çok seviyorum.<br />

Deniz kenarında olabilecek herhangi<br />

bir yer olsun yeter. Çünkü deniz beni<br />

çok çekiyor. İki kızım var. Her ikisi de<br />

İsviçre’de otelcilik eğitimi aldı. Onların<br />

geleceğiyle ilgili hayallerim de var tabii.<br />

Büyük olan kızım Aslı, İsviçre Glion<br />

Otelcilik okulunu bitirdikten sonra<br />

Amerika’da Cornell Üniversitesi’nde<br />

otel yönetimi ile ilgili master yaptı.<br />

Türkiye’ye döndü ama hep oraya dönmeyi<br />

istedi. 2.5 sene kadar otelimizde satışla<br />

ilgilendi ama bir türlü adapte olamadı.<br />

Aklı hep oradaydı çünkü. Müberra’nın da<br />

(Eresin) önerisiyle Ankara Anlaşması’yla<br />

Londra’ya gitti. Şu an Star Hotels Gruba<br />

bağlı üç otelin satış müdürlüğünü yapıyor.<br />

Kendi danışmanlık şirketini kurdu. Ama<br />

hala aklı Londra’da değil, Amerika’da…<br />

Diğer kızım Selin, aşağı yukarı 4.5 sene<br />

İsviçre’de okudu. Lozan Otelcilik okulu<br />

mezunu. O master için henüz başvuru<br />

yapmadı, bu sene yapacağım diyor.<br />

Uzakdoğu’da farklı bir konuda yapmak<br />

istiyor. İnanılmaz çalışkan bir kızdır.<br />

Her saatte bilgisayarın başındadır.<br />

Ceyhun Bey ise otelimizin yalnız genel<br />

müdürü değil herşeyi. Gece 2.00’de bile<br />

kameralardan oteli kontrol eder. Diyorum<br />

ya, çok şanslıyız. Böyle bir kadronun<br />

içinde olmak insana hem gurur hem de<br />

keyif veriyor açıkçası.


68<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Gıdanın sürdürülebilir geleceği için tarımda<br />

istihdam desteklenmeli<br />

Sürdürülebilirlik<br />

Akademisi ve Türkiye<br />

Gıda Sanayi İşverenleri<br />

Sendikası–TÜGİS’in<br />

öncülüğünde düzenlenen<br />

Sürdürülebilir Gıda<br />

Konferansı, bu yıl da gıda<br />

sektörünün önde gelen<br />

isimleri ve otoritelerini bir<br />

araya getirdi.<br />

Her geçen gün artan<br />

dünya nüfusuna<br />

sağlıklı, güvenilir<br />

ve ulaşılabilir gıda hedefi<br />

doğrultusunda sektörde<br />

farkındalık oluşturmak<br />

ve gıda sistemlerinde<br />

sürdürülebilirlik<br />

dönüşümünü<br />

hızlandırmak amacıyla iş<br />

dünyası, kamu, bilim ve<br />

sivil toplum alanlarından<br />

ulusal ve uluslararası<br />

uzmanlar, Fairmont<br />

Quasar Oteli’nde bu yıl 3.<br />

kez Sürdürülebilir Gıda<br />

Konferansı’nda bir araya<br />

geldi. Sürdürülebilirlik<br />

Akademisi ve Türkiye<br />

Gıda Sanayi İşverenleri<br />

Sendikası–TÜGİS’in<br />

öncülüğünde; Gıda Tarım<br />

ve Hayvancılık Bakanlığı,<br />

Kalkınma Bakanlığı, Çevre<br />

ve Şehircilik Bakanlığı,<br />

Birleşmiş Milletler Gıda<br />

ve Tarım Örgütü’nün<br />

(FAO) katkılarıyla<br />

gerçekleştirilen<br />

konferans, sürdürülebilir<br />

gıdanın geleceğinin<br />

konuşulduğu uluslararası<br />

bir platforma dönüştü.<br />

Kara gün; 2 Ağustos<br />

Sürdürülebilirlik<br />

Akademisi Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Murat Sungur<br />

Bursa, konferansın<br />

açılış konuşmasında<br />

“Öncelikli hedefimiz,<br />

dünyada her sektöre<br />

damgasını vuracak<br />

sürdürülebilirlik kaygısının<br />

iş modellerine entegre<br />

edilmesini sağlamak”<br />

dedi. Araştırmacıların<br />

7 milyar insanın tüm


değerli kaynakları tüketeceği günü<br />

tespit etmek için çalışmalar yaptığını<br />

belirten Bursa, “20 yıl önce bu tarih<br />

Eylül ayının sonlarına denk gelirken,<br />

bu yıl 2 Ağustos oldu. Bu, ‘kara gün’<br />

olarak tarihe geçti. Biz 2 Ağustos’tan<br />

bu yana krediden yiyoruz ve bu krediyi<br />

bizim yerimize kimse ödemeyecek! Ana<br />

sermayemiz hızla tükeniyor. Örneğin;<br />

dünyadaki gıda atıklarını yarıya indirirsek<br />

bu tarih bir hafta ileriye kaydırılabilir. Bu<br />

da bize kaynakları sürdürülebilir şekilde<br />

kullanmamız gerektiğini gösteriyor”<br />

şeklinde konuştu.<br />

Buzbaş: “Böyle devam edersek<br />

2050’de gıda bakımından iflasa<br />

gideceğiz”<br />

Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası<br />

(TÜGİS) Başkanı Necdet Buzbaş da<br />

konuşmasında, dünyada açlığın alınan<br />

tüm önlemlere rağmen artmaya devam<br />

ettiğini vurguladı. Buzbaş, “Son 10<br />

yıldır savaşlar, göçler, doğal afetler<br />

nedeniyle açlık tedricen artışa geçti.<br />

Bugün artık 7,5 milyar insan için gıda<br />

güvenliğinin tartışılmasının zamanı<br />

geldi. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir<br />

Kalkınma Hedefleri 2030’a kadar açlığın<br />

sıfırlanmasını öngörüyor. Ancak artan<br />

talebe karşın arz azalıyor. Böyle devam<br />

edersek 2050 yılında gıda bakımından<br />

iflasa gideceğiz” dedi. Türkiye’nin<br />

kırsal nüfusu artan ülkeler arasında 9.<br />

Sırada yer aldığını kaydeden Buzbaş,<br />

genç nüfusun tarıma yönlendirilmesi<br />

konusunun önemle tartışılması<br />

gerektiğini dile getirdi.<br />

Çözüm daha fazla üretmek<br />

değil; gıda atık ve kayıplarını<br />

azaltmak<br />

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı<br />

Araştırmalar ve Politikalar Genel<br />

Müdürü Dr. Nevzat Birişik, 2010 yılında<br />

dünyada ilk kez şehirde yaşayan<br />

nüfusun kırsaldaki nüfusu geçtiğine<br />

dikkat çekerek, “Ya kırsal kesime refahı<br />

taşımalıyız ya da kentteki nüfus bu<br />

maliyeti paylaşmalı.” dedi. Türkiye’de<br />

gıda fiyatlarının yüksekliğinin sürekli<br />

tartışıldığını belirten Dr. Birişik,<br />

katılımcılara “Sizce Türkiye’de gıda pahalı<br />

mı?” diye sordu ve şunları söyledi: “Pahalı<br />

olan bir şey değerli olur. Değerli olan<br />

da çöpe atılmaz. Dünyada bir milyara<br />

yakın insanın açlık çekmesinin nedeni<br />

üretimin azlığı değil! Daha fazla üretmek<br />

de rasyonel ve mümkün değil! Bugün<br />

tüm dünyada üretilen 4,5 milyar ton gıda<br />

aslında 12 milyar nüfusu besleyebilir.<br />

Bunun için gıda atık ve kayıplarını<br />

mutlaka azaltmalıyız.”<br />

Selışık: “Kırsal kalkınmayla<br />

göçleri önlemek mümkün”<br />

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü<br />

(FAO) Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr.<br />

Ayşegül Selışık, 16 Ekim’de kutlanan<br />

Dünya Gıda Günü’nün bu yılki temasının<br />

‘göç’ olarak belirlendiğini belirterek,<br />

“Sürdürülebilir kırsal kalkınma, iklim<br />

değişikliğine uyum ve dayanıklı kırsal<br />

geçim kaynaklarına yatırım, mevcut göç<br />

sorununa karşı küresel cevabın önemli<br />

bir parçası” dedi. Kırsal kalkınmanın<br />

desteklenmesi halinde göçlerin<br />

azalabileceğine, yeni iş imkanlarının<br />

yaratılabileceğine dikkat çeken Dr.<br />

Selışık, Suriye krizi nedeniyle Türkiye’ye<br />

göç edenlerin tarım sektöründe<br />

istihdam edilebilmesi için Gıda, Tarım<br />

ve Hayvancılık Bakanlığı ile ortak proje<br />

yürüttüklerini söyledi.<br />

Avrupa gıda ve içecek<br />

endüstrisinin önemli temsilcisi<br />

konferansta…<br />

Bu yıl konferansın önemli konuklarından<br />

biri, Avrupa’daki gıda ve içecek<br />

üreticilerinin en önemli temsilci organı<br />

olan Food&Drink Europe’un Genel<br />

Müdürü Mella Frewen’di. Frewen, ‘Gıda<br />

sistemlerinde küresel uygulamalar ve<br />

trendler’ başlıklı oturumda Avrupa’da<br />

gıda sektörüne yön veren trendler<br />

hakkında konuştu: “Gıda sektörünün<br />

hangi yolu izleyeceğinde kişiselleştirilmiş<br />

beslenme alışkanlıkları belirleyici olacak.<br />

Artık genç-yaşlı fark etmeksizin herkes<br />

daha yaşam tarzı odaklı besleniyor.<br />

Ayrıca organik gıdalar da bugünün gözde<br />

trendleri arasında yer alıyor. Gelecekte<br />

yaşanan değişim hem çevre hem tüketici<br />

hem de şirketler için kazançlı olacak. Bir<br />

kazan-kazan ilişkisi yaşanacak. Ancak<br />

eğer buna ayak uyduramazsak ilk kurban<br />

da biz oluruz!”<br />

Tütüncü: “Gıda sisteminde<br />

önemli değişikliğe ihtiyaç var”<br />

Aynı oturumda görüşlerini açıklayan<br />

Ülker CEO’su Mehmet Tütüncü de<br />

Türkiye’de gıda sektöründe Avrupa’dakine<br />

benzer sorunların yaşandığını<br />

vurgulayarak, “2030’da 8,6 milyar olacak<br />

dünya nüfusunu besleyebilmek için gıda<br />

sisteminde önemli değişikliğe ihtiyaç<br />

var. Tüm paydaşlar için değer yaratacak<br />

bir iş modeli benimsemeli, teknolojik<br />

ve dijital dönüşümü tarım sektörüne<br />

de yansıtmalıyız. Gelecekte, son 10-<br />

20-30 yılda yaşanan değişimden farklı<br />

bir değişim yaşayacağız. Tüketici hız ve<br />

kolaylık istiyor. Yıldız Holding olarak biz<br />

de bu yeni dünyaya hazırlanıyoruz” diye<br />

konuştu.<br />

Tarakçıoğlu: “Sürdürülebilirlik<br />

CEO ajandalarında ön planda”<br />

“Gıda sanayinde değişimin parametreleri:<br />

CEO ajandaları” başlıklı oturumda söz<br />

alan Cargill Gıda Ortadoğu, Türkiye ve<br />

Kuzey Afrika Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Murat Tarakçıoğlu, “Sürdürülebilirlik<br />

keyfiyet değil, zorunluluktur. Her<br />

firma bunun için fizibilitesini yapmalı,<br />

sürdürülebilirliği iş modeli olarak<br />

görmelidir” derken, Ülker Türkiye<br />

Başkanı Mete Buyurgan da “Bir ülkede<br />

gıda ve tarım sektörü ne kadar güçlüyse<br />

sanayi de o kadar güçlü oluyor” diye<br />

konuştu.<br />

Reis: “Tohumlarımıza sahip<br />

çıkalım” çağrısı<br />

Reis Gıda kurucusu Mehmet Reis de<br />

dünyada küresel iklim değişikliği ve<br />

kuraklığa bağlı olarak hammadde<br />

fiyatlarında yaşanan dalgalanmalardan<br />

örnek verdiği konuşmasında şunları<br />

kaydetti: “2016 Dünya Bakliyat Yılı’nda<br />

dünyada bakliyat fiyatları yüzde 40<br />

ila 80 arasında artış gösterdi. Bugün<br />

yaşanan sorunun çözümü adaletli<br />

paylaşımdan geçiyor. Ancak üretim de<br />

mutlaka artmalı. Gelecekte ürün bolluğu<br />

bitecek, ithalat azalacak. O günlere<br />

hazırlıklı olmalıyız. Tohumlarımıza sahip<br />

çıkmalıyız.”<br />

Aktaş: “Sanayi ile entegre yeni<br />

bir yapı tesis etmeliyiz”<br />

Yaşar Holding İcra Başkanı Dr. Mehmet<br />

Aktaş hiçbir şirketin sürdürülebilirlik<br />

konusunda tek başına çözüm<br />

sağlayamayacağını, bunun için değer<br />

zincirinin ilk halkasından başlayarak<br />

‘kapsayıcı büyüme’nin gerçekleştirilmesi<br />

gerektiğini söyledi. Dr. Aktaş, “Tarım<br />

sektöründe sanayi ile entegre olmuş,<br />

sanayinin dijitalizasyon ve bilgi birikimini<br />

aktardığı bir yapıyı tesis etmeliyiz” dedi.


hotel restaurant<br />

70 & hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Seçkin: “Sürdürülebilirlik sadece<br />

devletlerin değil toplumların da<br />

sorumluluğu”<br />

Unilever Türkiye İçecek, Dondurma ve<br />

Gıda Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin,<br />

sürdürülebilirliğin sadece devletlerin<br />

değil toplumların da sorumluluğunda bir<br />

konu olduğunu dile getirerek, “Örneğin;<br />

ABD, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir<br />

Kalkınma Hedefleri’ndeki taahhüdünü geri<br />

çekti. Ancak bazı eyaletler ve önde gelen<br />

şirketler bu taahhüde devam ettiklerini<br />

bildirdi” dedi. 2010 yılında hayata<br />

geçirdikleri Unilever Sürdürülebilir Yaşam<br />

Planı’nın sadece kafa yapısında değişiklik<br />

değil aynı zamanda davranış değişikliği<br />

sağlamaya da yönelik olduğunu belirten<br />

Seçkin, şirket olarak ‘çevreye saygı, kırsal<br />

kesimdeki işçilerin geçim kaynaklarının<br />

iyileşmesi ve sosyal refahın artması,<br />

atık’ başlıklarında ilerleme kaydetmeye<br />

odaklandıklarını vurguladı.<br />

oturumunda konuşan Metro Toptancı<br />

Market Gıda Kategori Müdürü Birol<br />

Uluşan, Coğrafi İşaretli Ürünler Projesi<br />

ile kaybolmaya yüz tutan onlarca ürüne<br />

değer kazandırdıklarını söyledi. Uluşan<br />

konuşmasının devamında hızla artan<br />

nüfusa karşın gıda ürünlerinin nüfusa<br />

yetmesi için gıda atık ve kayıplarının<br />

önüne geçilmesi gerekliliğine dikkat<br />

çekerek, “Metro olarak TÜBİTAK iş<br />

birliğiyle meyve-sebzede üretimden<br />

rafa kadar olan süreçteki yaşanan gıda<br />

atıklarının nedenlerini ortaya koyan bir<br />

araştırma yaptık. Bunun sonucuna göre<br />

kötü koşullarda tedarik edilen ürünler iyi<br />

koşullarda tedarik edilenlere göre 9 kat<br />

daha fazla atığa dönüşüyor” dedi. Uluşan,<br />

gıda atık ve kayıplarına ilişkin farkındalık<br />

oluşturmak amacıyla Türkiye’nin önde<br />

gelen 50 şef ve işletmecisiyle 100 noktada<br />

başlatılan Metro Gıda Hareketi hakkında<br />

da bilgi verdi.<br />

Uluşan, Metro Gıda Hareketi<br />

hakkında bilgi verdi<br />

Sürdürülebilir Tarım ve Gıda Sanayi


hotel restaurant<br />

72 & hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Siber saldırılarda yeni hedef yiyecek ve<br />

içecek sektörü<br />

Dünyanın lider sigorta brokerliği ve risk yönetimi şirketi Marsh, “Farm to Fork”<br />

(Çiftlikten Çatala) başlığı altında yeni bir araştırmaya imza attı. Yapılan çalışmaya<br />

göre gıda ve içecek sektöründe, üretim sürecinde oluşan kirlilikten siber saldırılara<br />

uzanan birtakım risklerin söz konusu olduğu belirtiliyor.<br />

Merkezi ABD’de bulunan Marsh<br />

& McLennan Şirketler Grubu<br />

çatısı altında hizmet veren<br />

dünyanın lider sigorta brokerliği ve<br />

risk yönetimi şirketi Marsh Sigorta’nın<br />

yaptığı son araştırmaya göre, yakın<br />

gelecekte siber saldırıların yiyecek<br />

ve içecek sektörüne çok daha büyük<br />

zararlar vereceği belirtildi. Bu risklerden<br />

doğabilecek zararların, iş süreçlerini<br />

sekteye uğratmaktan gelir kayıplarına<br />

kadar yayılabileceği belirtiliyor.<br />

Yiyecek ve içecek şirketlerinin riskleri<br />

azaltma konusunda alabilecekleri<br />

bazı önlemler bulunuyor. Bunların<br />

başında ise dosya yedekleme, güncel<br />

yazılımların kullanılması, çalışanların<br />

bilinçlendirilmesi ve herhangi bir<br />

olumsuz durumda devreye alınacak<br />

müdahale planlaması yapılması yer<br />

alıyor. Geçtiğimiz 10 yılda, iş dünyası<br />

teknolojinin güvenilirliğini esas alarak<br />

çok sayıda adım attı ve hemen hemen<br />

tüm şirketler altyapılarını teknolojiye<br />

uygun olarak değiştirdi. Yiyecek ve içecek<br />

üreticileri ve sektörün yan unsurları<br />

üretim hatlarını çalıştırmak ve üretim<br />

süreçlerini izlemek için bilgisayarları<br />

kullanmaya başladı. Bugün sadece<br />

büyük ölçekli üreticiler değil; örneğin<br />

restoranlar da müşteri işlemlerini<br />

yönetmek, rezervasyonlar, envanter ve<br />

diğer önemli işleri için teknolojiye bağımlı<br />

haldeler.<br />

Siber suçlular yiyecek ve içecek<br />

sektörüne yoğun ilgi gösteriyor<br />

Yiyecek ve içecek sektöründe teknolojinin<br />

kalıcı bir yer edinmesi siber saldırılar<br />

için yeni bir erişim ağının kapılarını açtı.<br />

Siber suçlular şimdilerde hem yiyecek ve<br />

içecek üreticilerini hem de restoranları<br />

hedef alıyor ve yeni ‘kazanç kapısı’<br />

olarak büyük karlılıkların görüldüğü<br />

bu sektöre yoğun ilgi gösteriyor. Siber<br />

ataklar nedeniyle zarar gören işletmeler<br />

ya da üreticiler için ise sorunlar farklı<br />

şekilde ortaya çıkabiliyor: yolsuzluk,<br />

veri kaybı, artık işlerliğini kaybetmiş<br />

bilgisayar ve teknoloji ekipmanlarının<br />

değişimi, iş kesintisi ve arkasından<br />

gelecek gelir kaybı. Benzer örneklerin<br />

sık sık yaşanmasının ardından özellikle<br />

sabit kıymet sigortaları da kapsamlarını<br />

genişletti ve fiziksel zarardan ziyade<br />

siber saldırılar nedeniyle zarar gören<br />

işletmeler için yeni planlamalar yapmaya<br />

başladı. Yakın zamanda bir takım sabit<br />

kıymet sigorta şirketleri siber saldırıların<br />

teminat kapsamında karşılanacağı<br />

taahhüdünde bulundu.


hotel restaurant<br />

74 & hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Gastronomi, ulusal turizm<br />

politikalarında yerini aldı<br />

Geleceğe yönelik ulusal bir turizm politikası oluşturmak amacıyla<br />

Ankara’da düzenlenen 3’üncü Turizm Şurası, kamu kurum<br />

ve kuruluşları, meslek örgütleri, turizm sektörü, sivil toplum<br />

kuruluşları ve akademik camiadan pek çok kişinin katılımı<br />

ile 1-3 Kasım tarihleri arasında gerçekleşiyor. Gastronomi<br />

Turizmi Derneği’nin Türk mutfağını tanıtmak amacıyla uzun<br />

süren çabaları sonucunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile<br />

Cumhurbaşkanlığı’nın yanı sıra toplantıya katılan 8 Bakanlığın da<br />

gastronomi turizmini sahiplenmesiyle gastronomi ulusal turizm<br />

politikalarında yerini alacak. Oluşturulan ulusal politikalarla<br />

gastronomi turizminin geleceğine dair adımların atıldığı<br />

toplantıda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından<br />

gastronomi turizminin önemi vurgulandı.<br />

Ülkemizin marka tescilli ürünlerine ve UNESCO tarafından<br />

gastronomi şehri unvanı verilen ve dünyanın en seçkin mutfakları<br />

arasında yerini alan Gaziantep’e değinen Cumhurbaşkanı<br />

Erdoğan, “Önemli olan bu zenginliği hakkıyla değerlendirebilmektir. Dünya’da başka hangi ülkede ülkemizdeki gibi zengin bir<br />

mutfak kültürü olabilir, yeryüzünün hangi köşesinde bu denli köklü ve farklı medeniyetlerin izleri sürülebilir, bizimle aşık atabilecek<br />

kaç ülke bulunabilir. Örneğin, Gaziantep gastronomi alanında UNESCO’nun ‘yaratıcı şehirler’ dalına katılmıştır. Şanlıurfa’nın<br />

UNESCO’ya müzik alanında yaptığı başvuru kabul edilmiştir. Pek çok şehrimiz kendileriyle özdeşleşmiş ürünlerine sahip çıkarak<br />

coğrafi işaretlerini almaya başlamışlardır.” şeklinde konuştu.<br />

İstanbul Lezzet Haritası’na<br />

TURES’ten tam destek<br />

İstanbul’u ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin şehrin önemli<br />

lezzetlerini keşfetmesi amacıyla oluşturulan İTEO Taksici<br />

uygulaması hayata geçirildi. Gastronomi Turizmi Derneği ev<br />

sahipliğinde, İstanbul Taksiciler Esnaf Odası ve Tüm Restoranlar<br />

Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği’nin de katılımıyla, Hilton<br />

Harbiye Otel’de gerçekleşen basın toplantısında üç kurum arasında<br />

protokol anlaşması imzalandı. İstanbul Taksiciler Esnaf Odası<br />

(İTEO) ve Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) iş birliğinde, GTD onaylı<br />

mekânlara, kafelere, restoranlara ve otellere ulaşmak amacıyla<br />

geliştirdiği, İTEO Taksici uygulamasının “İstanbul Lezzet Haritası”<br />

bölümü 17.395 taksicinin kullanımına açıldı. Turizme katkı sağlamak<br />

amacıyla hayata geçirilen uygulamaya Tüm Restoranlar Lokantalar<br />

ve Tedarikçiler Derneği (TURES) de destek verdi. Dünya mutfağı<br />

denildiğinde akla gelen en önemli üç mutfaktan birinin Türk mutfağı<br />

olduğunu belirten Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler<br />

Derneği Başkanı Ramazan Bingöl, “Türk mutfağı binlerce yıllık<br />

geçmişe sahip olan bir mutfak. Bizim mutfağımızın değerini<br />

bilmemiz gerekli. İstanbul’a gelen turistler sadece tarihi mekanları<br />

görmek için değil, gastronomi turizmi için de gelmeli. Bir şehirde<br />

en önemli rehber taksicilerdir. Taksicilere yönelik oluşturulan<br />

bu uygulamaya TURES olarak destek vereceğiz.” açıklamasında<br />

bulundu.


hotel restaurant<br />

76 & hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Küresel Gıda Güvenliği Endeksi <strong>2017</strong><br />

sonuçlarına göre<br />

Türkiye, 113 ülke arasında<br />

49. sırada yer aldı<br />

Economist Intelligence Unit (EIU) tarafından geliştirilen ve DuPont tarafından<br />

desteklenen Küresel Gıda Güvenliği Endeksi <strong>2017</strong>’de Türkiye 49. sırada yer aldı.


Economist Intelligence Unit (EIU)<br />

tarafından geliştirilen ve küresel<br />

pazara yenilikçi ürünler, malzemeler<br />

ve hizmetler sunan bilim şirketi DuPont<br />

tarafından desteklenen Küresel Gıda<br />

Güvenliği Endeksi (GFSI) <strong>2017</strong>’de Türkiye<br />

bu yıl 113 ülke arasında 49’uncu sırada<br />

yer aldı.. Dünyanın dört bir yanındaki gıda<br />

sistemlerinin dinamiklerini inceleyerek,<br />

gıda güvencesizliğinin altında yatan<br />

nedenlerin anlaşılması için ortak bir<br />

çerçeve sunan Küresel Gıda Güvenliği<br />

Endeksi’nde bu yıl küresel anlamda<br />

düşüşler dikkati çekti. Dünya genelinde<br />

yaşanan siyasi istikrarsızlıklar, artan<br />

göçler ve azalan kamu sektörü yatırımları<br />

<strong>2017</strong> genelinde endekste düşüşe neden<br />

oldu. Türkiye ise listede ‘iyi’ performans<br />

gösteren ülkeler arasında yer aldı.<br />

Türkiye; Ortadoğu ve Kuzey Afrika<br />

ülkelerinin (MENA) değerlendirildiği<br />

kategoride ise 15 ülke arasında 8.<br />

sırada yer aldı. Küresel Gıda Güvenliği<br />

Endeksi’nde bu yıl İrlanda ilk sırada<br />

gelirken, ABD ve İngiltere onu izledi.<br />

İrlanda, 2008-2010 döneminde bankacılık<br />

sektöründe yaşanan kriz sonrasında<br />

ekonomisindeki toparlanmanın yanı<br />

sıra, araştırma ve geliştirme alanına<br />

istikrarlı ve yüksek oranlarda yapılan<br />

kamu yatırımları sayesinde ABD’yi geride<br />

bırakarak, GFSI indeksinin zirvesine<br />

yerleşti. Burundi’nin en son sırada<br />

yer aldığı listede Afrika ülkeleri zayıf<br />

performansları ve gıda yardımına giderek<br />

artan ihtiyaçları ile dikkat çekti.<br />

2012 yılından bu yana küresel anlamda<br />

yapılan ve her yıl ‘satın alınabilirlik’,<br />

‘ulaşılabilirlik’ ve ‘kalite’ faktörleri olmak<br />

üzere üç kategoride değerlendirilen<br />

endekse bu yıl ‘Doğal Kaynaklar ve<br />

Direnç’ faktörleri de eklendi. Endeks, 113<br />

ülkenin tarım alanındaki yatırımlarını,<br />

işbirliklerini, politikalarını ve etkilerini 28<br />

farklı gıda güvenliği göstergesine göre<br />

ölçümlüyor.<br />

Türkiye’nin en güçlü alanı ‘kalite<br />

ve güvenlik’ oldu<br />

Küresel Gıda Güvenliği Endeksi <strong>2017</strong>’ye<br />

göre Türkiye’nin en yüksek skoru ‘kalite<br />

ve güvenlik’ alanında çıkarken onu<br />

‘ulaşılabilirlik’ ve ‘satın alınabilirlik’<br />

kategorileri izledi. Geçen yıl olduğu gibi<br />

bu yıl da Türkiye’nin en güçlü yönleri;<br />

beslenme standartları, küresel açlık<br />

sınırı altında yer alan nüfus oranındaki<br />

iyileşmeler, gıda güvenliği programlarının<br />

varlığı ve çiftçi finansman programlarına<br />

ulaşılabilirlik kategorileri oldu. Satın<br />

alınabilirlik kategorisinde ise küresel<br />

yoksulluk sınırı altındaki nüfusun<br />

oranı, gıda güvenliği programlarının<br />

varlığı ve çiftçilerin finansmana erişimi<br />

kategorilerinde Türkiye üst sıralarda<br />

yer aldı. Bu yıl endekse yeni eklenen<br />

‘doğal kaynaklar ve direnç’ kategorisinde<br />

iklim ile ilgili risklerin ülkelerdeki gıda<br />

sistemleri için uzun vadeli tehditler<br />

oluşturduğuna dikkat çekildi. Türkiye,<br />

ilk defa değerlendirmenin yapıldığı<br />

bu kategoride ise 113 ülke arasında<br />

38’inci sırada geldi. DuPont Türkiye<br />

Ülke Müdürü Halide Aydınlık; “DuPont<br />

olarak, Türkiye’nin gıda güvenliği<br />

konusunda yapılan çalışmalardaki artış<br />

ve kalite/güvenlik alanında istikrarlı bir<br />

ilerleme kaydettiğini görüyoruz. Ayrıca<br />

gıda güvenliği programlarının varlığı<br />

ve çiftçilerin finansmana erişimi gibi<br />

alanda yapılan çalışmalarla önümüzdeki<br />

yıllarda daha üst sıralarda olacağımıza<br />

inanıyoruz.” dedi.<br />

Göçler ve tarımda azalan kamu<br />

yatırımları küresel düşüşü<br />

tetikledi<br />

<strong>2017</strong> Küresel Gıda Güvenliği Endeksi’nde<br />

bu yıl genel düşüş de dikkati çekiyor.<br />

Yükselişe geçen siyasi istikrarsızlık, artan<br />

göçler ve azalan kamu sektörü yatırımları<br />

<strong>2017</strong> genelinde endekste düşüşe neden<br />

oldu. Küresel Gıda Güvenliği İndeksinde<br />

(GFSI) yer alan ülkelerin %60’tan fazlası<br />

geçtiğimiz yılki puanlarında düşüş yaşadı.<br />

Kamu sektöründen tarıma yapılan<br />

yatırımlar gelişmiş ekonomilerde<br />

düşmeye devam ederken, öte yandan<br />

siyasî istikrar riskinin dünyanın pek çok<br />

bölgesinde artmasıyla; endeks dört yıldır<br />

artan kazanımların ardından küresel<br />

gıda güvenliğinde düşüş kaydetti. En<br />

çok dikkati çeken örnekler arasında,<br />

okyanusların kabarması sonucu<br />

insanların hayatı ve geçim kaynakları<br />

üzerinde oluşan etkiler artan oranda<br />

büyük nüfus hareketlerine yol açıyor;<br />

Bangladeş’te de gözlemlendiği gibi, çok<br />

büyük tarım arazileri ortadan kalkıyor.<br />

Küresel Gıda Güvenliği Endeksi, 2012<br />

yılından bu yana Birleşmiş Milletlerin<br />

2030 yılına kadar dünyada açlığı sıfırlama<br />

ilkesinden yola çıkarak hazırlanıyor.<br />

Açlığa 2030 yılına kadar son verilmesi<br />

hedefleyen bu ilke çerçevesinde kamu<br />

harcamalarında yıllık ekstra 11 milyar<br />

dolar harcanması öngörülüyor. Ancak<br />

endekste çıkan sonuçlara göre tarımda<br />

kamu yatırımlarında yaşanan düşüşler bu<br />

hedefe ulaşılmasını tehdit ediyor.<br />

Endekse bu yıl eklenen Doğal Kaynaklar<br />

ve Direnç kategorisinde ise küresel<br />

gıda güvenliğinin değişen hava<br />

modelleri, kuraklık, artan yağışlar ve su<br />

baskınlarıyla karşı karşıya kaldığı tehdide<br />

rağmen, kemer sıkma uygulamalarının<br />

gelişmiş ekonomilerde standart olmaya<br />

devam ettiği vurgulandı. Endekste<br />

hükûmetlerin afet riskini azaltma<br />

stratejilerine yatırım yapması gerektiğine<br />

dikkat çekildi. Öte yandan hem devletlerin<br />

hem de özel sektörün bir araya gelip,<br />

gelecekteki gıda arzının artan dünya<br />

nüfusunun ihtiyaçlarına yetmesini<br />

sağlamak için gereken finansmanı ve<br />

inovasyonları ortaya koyması zorunlu<br />

olduğuna vurgu yapıldı.<br />

<strong>2017</strong> yılında da Türkiye’nin en<br />

güçlü alanı “Kalite & Güvenlik”<br />

oldu<br />

• Küresel Gıda Güvenliği Endeksi’nde<br />

Türkiye 49. sırada yer aldı. 2016 yılında<br />

ise 45. Sıradan listeye girmişti.<br />

• Endeksin sonuçlarına göre Türkiye;<br />

Kalite&Güvenlik alanında 39’uncu sırada<br />

gelirken Ulaşılabilirlik kategorisinde<br />

50’inci sırada Satın Alınabilirlik<br />

kategorisinde de 54’üncü sırada çıktı.<br />

• Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA)<br />

bölgesi sonuçlarında Türkiye; 15 ülke<br />

arasında 8. Sırada geldi.<br />

• Kalite ve güvenlik kategorilerinde Gıda<br />

Güvenliği100 üzerinden 100 puan aldı.<br />

• Satın alınabilirlik kategorisinde küresel<br />

yoksulluk sınırı altındaki nüfusun oranı,<br />

gıda güvenliği programlarının varlığı<br />

ve çiftçilerin finansmanına erişimi<br />

kategorilerinde de üst sıralarda yer aldı.<br />

• Türkiye’nin geliştirmesi gereken<br />

alanlar arasında ise kişi başı milli gelir<br />

oranı ve tarımda kamunun yaptığı AR-GE<br />

çalışmaları ile siyasi alanda yaşanan<br />

dalgalanmalar olarak kaydedildi.


78<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Yöresel<br />

ürünlerimiz<br />

yok oluyor!<br />

“Yöresel ürünlerimizin unutulması,<br />

onun yerine yurt dışından ithal ettiğimiz<br />

ürünlerin ve işlenmiş, bol gıda katkı<br />

maddeli doğal olmayan paketli gıdaların<br />

egemenlik kurmasına neden oluyor”<br />

diyen Okan Üniversitesi Gastronomi<br />

Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. İlkay Gök<br />

sofralarımızdan kırsala ait lezzetlerin<br />

uzaklaştığını ifade ediyor:<br />

“Kırsallara ait süt ve süt ürünlerimiz,<br />

endemik bitkilerimiz, yöresel<br />

mantarlarımız, et ve et ürünlerimiz, tahıl<br />

ve bakliyatlarımız zamanla üretilmemeye,<br />

dolayısıyla unutulup sofralarımıza<br />

girmemeye başladı. Bunları yetiştiren<br />

kırsalda yaşayan insanlarımızın sayısı<br />

göç nedeniyle azaldığı için artık yöresel<br />

ürün bulmak çok zorlaştı. Onların ürettiği<br />

ürünler olmazsa yöresel mutfaklarımız<br />

da zamanla unutulmaya<br />

mahkumdur. Örneğin manda<br />

sütünden peynir, yoğurt,<br />

tereyağını bulmak neredeyse<br />

imkansız hale geldi.”<br />

“Kendi yöresel<br />

ürünlerimiz yerine<br />

kinoa ve chia gibi<br />

yabancı ürünler<br />

mönüye ekleniyor”<br />

Kıymetini bilmediğimiz yöresel<br />

ürünlerimizin başka ülkeler tarafından<br />

sahiplenildiğini anlatan Yrd. Doç. Dr. İlkay<br />

Gök, buna örnek olarak firiği gösteriyor.<br />

“Şehirlerde çoğumuz bilmeyiz bu besleyici<br />

ve lezzetli ürünü. Hiç bir restoranın<br />

menüsünde neredeyse yoktur. Çünkü pek<br />

çok aşçımız kinoa, chia ve diğer yabancı<br />

yöresel ürünleri menüsüne eklemekle<br />

meşgul. Kendi yöresel lezzetlerinin<br />

menüye konması için zaman harcamaya<br />

değer bulmuyor ya da araştırılmadığı için<br />

bilmiyor. Önüne hazır gelen, tanıtımı çok<br />

iyi yapılan ürünleri tercih ediyor. Sonuç<br />

olarak kırsalda üretilmeyen, mutfaklarda<br />

talep görmeyen yöresel ürünler<br />

tükenmeye ya da başka ülkeler tarafından<br />

keşfedilen besinler bizlere pazarlanarak<br />

ülkemizde var olmaya mahkum kalıyor.<br />

Anadolu topraklarından çıkan<br />

firiğin lif miktarı, kahverengi<br />

pirinçten dört kat fazla<br />

Firik ülkemizde Orta Anadolu ve<br />

Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde<br />

yaygın olarak yüzyıllardır kullanılır. Hatay<br />

bölgesinde, Gordion’da bulunan Tümülüs<br />

kazılarında Firikli aşın izlerine rastlandığı<br />

belirtiliyor. Firik yüksek lif oranı ve düşük<br />

karbonhidrat oranıyla çok besleyici<br />

prebiyotik bir yöresel ürünümüzdür.<br />

Sahip olduğu lif miktarı kahverengi<br />

pirinçten dört kat daha fazladır. Yöresel<br />

yemek kültürümüzün bir parçası olan<br />

firik, dünyada bazı ülkeler tarafından<br />

keşfedildikten sonra tüketimi artmaya<br />

başladı. Firik lezzetli olmasının yanında<br />

dünyanın en besleyici tahılları arasında ilk<br />

sıralarda yer almaya aday oldu.<br />

Popüleritesi gün geçtikçe artan firik<br />

buğdayın olgunlaşıp kurumadan önceki<br />

safhasında buğday başakları henüz<br />

yeşilken tarlada yakılarak kurutulmasıyla<br />

elde edilen bir üründür. İsli ve fındığımsı<br />

aromalı firik çok lezzetlidir. Bazen isli<br />

bulgur olarak anılır. Pilavlık bulgurla<br />

karıştırılarak etli pilavı, dolması, çorbası<br />

ve daha pek çok farklı yemeği yapılan firik,<br />

yemeklere lezzet katar.


80<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Hürriyet, bir sektör haline dönüşen<br />

gastronomi dünyasına yeni bir rehber<br />

kazandırdı. Hürriyet’in Karaca iş<br />

birliğiyle hayata geçirdiği İncili Gastronomi<br />

Rehberi, sektörün değerlendirilmesi,<br />

derecelendirilmesi, teşvik edilmesi ve<br />

yemek severlere adil bir şekilde yol<br />

gösterilmesi amacıyla hazırlandı. İlk yıl için<br />

İstanbul, Bodrum, Çeşme restoranlarının<br />

değerlendirildiği rehberde; gastronomi<br />

konusunda bilgili, keşfetme tutkusunu<br />

hiç kaybetmeyen, damak tadına ve<br />

şeffaf, dürüst değerlendirme yapacağına<br />

güvenilen yaklaşık 130 isim müfettiş olarak<br />

belirlendi. 130 isim 1 yıl boyunca büyük<br />

bir özveri ve titizlikle belirlenen bölge<br />

restoranlarını keşfetti ve değerlendirdi.<br />

Hürriyet Gazetesi Reklam Direktörü ve Hürriyet<br />

İcra Kurulu Üyesi Zeynep Tandoğan’ın teklifiyle<br />

yola çıkan rehberin Yönetim ve Denetleme<br />

Kurulu’nda Müge Akgün, Nilay Örnek, Sinan<br />

Hamamsarılar, Gamze İneceli, Cemre Narin,<br />

Zeyno Gürses yer aldı. Sektöre değer katan;<br />

Mehmet Yaşin, Ahmet Örs, Güngör Uras,<br />

Ertuğrul Özkök, Mehmet Yalçın, Nedim Atilla,<br />

Engin Akın, Teoman Hünal, Oğul Türkkan,<br />

Deniz Alphan, Nevzat Aydın, Mustafa Seçkin,<br />

Sedat Ergin, Sahrap Soysal ve Refika Birgül ise<br />

projenin Danışma Kurulu üyeleri arasında yer<br />

alıyor.<br />

İnci sahibi restoranlara ödülleri verildi<br />

Çalışmanın sonunda inci sahibi olmaya hak<br />

İncili Gastronomi Rehberi’nde<br />

ilk 30’a giren restoranlar açıklandı<br />

Uluslararası örnekleri yerel gerçeklikler ile sentezleyerek oluşturulan Türkiye’nin ilk<br />

ve tek özgün ‘İncili Gastronomi Rehberi’ sonuçlandı. Bir yılı aşkın bir süredir titizlik ve<br />

şeffaflıkla değerlendirilen inci kazanan restoranlar Sofa Otel’de yapılan ödül töreniyle<br />

sahiplerine takdim edildi.<br />

kazanan restoranlara ödülleri Sofa Otel’de<br />

düzenlenen bir geceyle sahiplerini buldu.<br />

Rehberin fikir mimarı Hürriyet Gazetesi<br />

Reklam Direktörü ve Hürriyet İcra Kurulu<br />

Üyesi Zeynep Tandoğan yaptığı konuşmada,<br />

“Bundan bir yıl önce restoranlar için<br />

güvenilir ve şeffaf bir değerlendirme<br />

sistemi olmadığını düşünerek, bu eksikliği<br />

giderme misyonunu Hürriyet olarak<br />

üstlenelim istedik ve bu projeye başladık.<br />

Çok güçlü ve alanında uzman yeme-içme<br />

yazarlarından oluşan bir kadroya sahibiz<br />

ve bu kadroyu da dahil ederek çok özel bir<br />

projeye birlikte imza attık” dedi.<br />

Karaca İcra Kurulu Üyesi ve Grup<br />

Pazarlama Direktörü Galip Bağcı da<br />

yaptığı konuşmada bu denli değerli bir<br />

çalışmada Hürriyet’in iş birlikçisi oldukları<br />

için duydukları mutluluğu dile getirerek,<br />

“Son yıllarda çok popüler bir sektör haline<br />

gelen gastronomi alanında sofra ve mutfak<br />

ürünlerimizle herkesin hayatına artı değer<br />

katıyoruz. Bu çalışmayla da sektöre önemli<br />

bir kaynak yarattığımıza inanıyoruz” dedi.<br />

İncili Gastronomi Rehberi Koordinatörü<br />

olan Hürriyet köşe yazarı Müge Akgün<br />

de “Değerlendirme sisteminin sembolü<br />

İNCİ olarak belirlendi. Puanlara göre en<br />

fazla 4 inci, en az da 1 bir inci alınacaktı.<br />

Sistemin kapanmasının ardından çıkan<br />

sonuçlara göre hangi restoranın kaç<br />

inci sahibi olduğu ortaya çıktı. İncili<br />

Gastronomi Rehberi’nin asıl kahramanları<br />

gizli müfettişlerimiz büyük bir özveri ile<br />

çalışarak, bizleri yarı yolda bırakmadan,<br />

son bir yıl içinde gittikleri restoranları<br />

değerlendirdiler… Bugün biz ilk 30’a giren<br />

yani 4 ve 3 inci alan restoranlarımızı davet<br />

ettik. 280 restoran ve bir o kadar lezzet<br />

noktası var. Önemle altını çizmeliyiz ki<br />

‘İncili Gastronomi Rehberi’ sadece restoran<br />

değerlendirmelerine yer veren bir kitapçık<br />

değil. Uzun çalışmalar ve araştırmalar<br />

sonucunda ülkemizin büyük bir zenginliği<br />

olduğunu düşündüğümüz ‘lezzet noktaları’,<br />

‘sokak yemekleri’, ‘alış-veriş adreslerini’<br />

belirledik” diye konuştu. Ardından İstanbul,<br />

Çeşme ve Bodrum bölgelerinde inci sahibi<br />

olmaya hak kazanan restoranlara ödülleri<br />

takdim edildi.<br />

4 İnci Sahibi Restoran<br />

Mikla<br />

3 İnci Sahibi Restoranlar<br />

Neolokal, Şans, Kilimanjaro, Nicole,<br />

Zuma, Yeni Lokanta, Ent Restaurant,<br />

Beyti, Toi, Orfoz, Kantin, Çiya, Antica<br />

Locanda, Kıyı Restaurant, Hünkar,<br />

Sunset, Divan Lokantası, Le Petite<br />

Maison, Lacivert, Ulus 29, Da Mario,<br />

Aqua Restaurant Four Seasons at the<br />

Bosphorus, Shang Palace-Shangri-La,<br />

Bodrum Balıkçısı Mandarin Oriental,<br />

Mürver Restaurant Novotel,<br />

İnari Sushi Omakase, Karaköy<br />

Lokantası, Il Riccio, Spago - St. Regis<br />

İstanbul


82<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro makale<br />

Gastro Turistler<br />

Turizmci<br />

Cem Polatoglu<br />

90’lı yıllar… Henüz ‘gastronomi’nin<br />

esamesi okunmazken, İtalyan “Sokak<br />

Lezzetleri Derneği” bizden Sokak<br />

Yemekleri İstanbul Turu istemişti. Biz de<br />

“Deli bunlar” demiştik. Sabah poğaça,<br />

Kürt böreği ve gevrek simit ile başlayıp,<br />

balık ekmek, kokoreç, uykuluk, işkembe,<br />

midye dolma, kadınlar pazarında büryan,<br />

içli köfte, sucuk ekmek, tavuklu nohutlu<br />

pilav, tükürük köfteci, Arnavut ciğeri,<br />

lokma, macun, şam, ker… tatlısı derken<br />

perşembe-pazar yaptığımız bu turlar<br />

İtalyan turistlerimiz tarafından çok rağbet<br />

görmeye başladı, 12 ay ve yıllarca devam<br />

etti.<br />

Ardından bizler İtalya ile yakın<br />

muhabbetimizden dolayı bu ülkeye<br />

gastronomi turları yapmaya başladık.<br />

İlk başlarda peynirin, şarabın,<br />

sirkenin anavatanı Emiglio Romano<br />

bölgesinde gastronomi turları yaparken,<br />

müşterilerimiz çeşitlilik ve değişik yerler<br />

görmek istedikleri için turlarımızı Puglia,<br />

Sicilya bölgesine, ardından Fransa,<br />

İspanya ve Portekiz’e kadar uzandı.<br />

Bu turlar, ne haftalık her şey dahil otelde<br />

250 euro’ya Antalya ne 249 euro’ya 1<br />

hafta İtalya turu fiyatına satılıyor, ne<br />

de gastro turistler o tür doldur-boşalt<br />

müşterinin harcamasına eşdeğer<br />

harcama yapıyorlar. Bir gastro turist,<br />

Antalya’da 1 haftada her şey dahil 250<br />

euro vermek yerine iyi bir akşam yemeği<br />

ve yanında iyi bir şaraba 250 Euro<br />

vermeye hazırdır.<br />

Bugün İtalya, Fransa, İspanya, Amerika,<br />

Peru, Brezilya gibi ülkelerde Michelin<br />

ve benzeri kategori restoranlarda<br />

standart bir tabak yemeğe 100-150<br />

euro verilmektedir. Bu tür yerlerde tadı<br />

ile korkmadan yer, iyi bir şişe şarap<br />

açtırırsanız, kişi başı 1000-1500 euro<br />

hesap normal bir rakamdır.<br />

Türkiye gastronomide tüm bu ülkelerin<br />

önündedir<br />

Bunu inanın bir Türk olarak değil, bu<br />

işin ticaretini yapan 40 yıllık turizmci<br />

olarak söylüyorum. Neden onlar<br />

kadar olamadık, şiş kebap ve döner<br />

ekseninden çıkamadık, eksiğimiz nedir<br />

diye sorarsanız, üç kelimede bunu size<br />

anlatırım; Tanıtım, Tanıtım, Tanıtım!<br />

Peki atılması gereken adımlar nelerdir?<br />

1. Adım atıldı. Gastronomi Turizmi<br />

Derneği kuruldu. Henüz 1. yılını<br />

bile doldurmadı ancak yüzlerce kez<br />

kendi çabaları ile yurt dışında Türk<br />

gastronomisini haber yaptılar, panellere<br />

katıldılar, misafir ağırladılar. Şimdi yurt<br />

içi ve yurt dışındaki Türk restoranlarına,<br />

verdikleri reklamlara göre değil “tarafsız<br />

bir kuruluş olan KALDER nezdinde” yıldız<br />

verecekler.<br />

2. Adım devlet ve belediyelerden gelecek.<br />

Yurt dışında katıldıkları her fuarlarda<br />

mutlaka kendi şehirlerinin gastronomisini<br />

ön plana çıkartacaklar.<br />

3. Adım aşçılara. Yurt dışında aşçılar<br />

da restoran kadar markadır, yıldızlıdır.<br />

Yıldızlı her restoran kendi kadrosunu da<br />

tanıtmalıdır.<br />

4. Adım hava yollarımız ve<br />

havalimanlarımız. Türkiye’ye adım atan<br />

her turistin uğramak zorunda olduğu<br />

havaalanlarımızda en az bir tane sadece<br />

Türk yemekleri yapan restoranımız<br />

olmalı. Yeni yapılacak olan havaalanımızın<br />

yeme içme katında, en görünür<br />

yerde, gerekirse sponsor destekli bir<br />

Türk restoranı olmalıdır. Senelik 100<br />

milyonu geçen yolcu taşıma kapasiteli<br />

hava yollarımız, aylık dergilerinde<br />

gastronomiye daha çok sayfa ayırmalı,<br />

özellikle uzun uçuşlarda herkesin damak<br />

tadına uyabilecek marka yapabileceğimiz<br />

menüleri sunmalıdır. Taksi içi<br />

uygulamalar ve birçok dilde çıkacak olan<br />

gastronomi dergisi için zaten Gastronomi<br />

Turizmi Derneği ve İstanbul Taksiciler<br />

Odası bir anlaşmaya varmışlardır.


84<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Siirt mutfağı tescilli lezzetlerini İstanbul’da tattırdı<br />

Hedef dünya mutfakları arasına girmek!<br />

Siirt mutfağının yöresel tatları, The Green Park Pendik Hotel& Convention<br />

Center’da düzenlenen Siirt Gastronomi Kongresi ile ilk kez görücüye çıktı.<br />

Siirt mutfağının kültürel miras olarak<br />

geleceğe taşınması, tanıtılması ve<br />

turizme kazandırılması amacıyla<br />

Siirt Valiliği, Siirt Belediyesi, Kültür ve<br />

Turizm İl Müdürlüğü, Dicle Kalkınma<br />

Ajansı (DİKA), Turizoom International<br />

Hotel Management ve Turizm Otel<br />

Yöneticileri Derneği (TUROYD) Başkanı<br />

Ali Can Aksu’nun katkılarıyla 21 Ekim<br />

Cumartesi günü The Green Park Pendik<br />

Hotel& Convention Center’da düzenlenen<br />

Siirt Gastronomi Kongresi’nde şehrin<br />

yöresel tatları ilk kez görücüye çıktı.<br />

Siirt Vali Yardımcısı Yunus Koç, AK<br />

Parti MKYK Üyesi Ethem Sancak,<br />

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Siirt<br />

Milletvekili Yasin Aktay, Siirt Eski<br />

Milletvekili Afif Demirkıran, Dicle<br />

Kalkınma Ajansı (DİKA) Genel Sekreteri<br />

Yılmaz Altındağ, Türkiye Aşçılar<br />

Federasyonu (TAFED) Başkanı Zeki<br />

Açıköz, Aşçılar Derneği Başkanı Fikret<br />

Özdemir’in konuşmacı olarak yer aldığı<br />

kongrede ayrıca Türk mutfağının ünlü<br />

aşçıları ve sektörün önde gelen isimleri<br />

hazır bulundular.<br />

Tekin: “Siirt lezzetlerimizi<br />

yeterince tanıtamadığımız için<br />

özür dileriz”<br />

Coşkun Aral tarafından hazırlanan “Siirt”<br />

belgeseli ile açılışı yapılan kongre, Siirt<br />

Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü<br />

İrfan Tekin’in açılış konuşması ile devam<br />

etti. Büryan kebabı ile öne çıkan mutfağın<br />

diğer tatlarını yeterince tanıtamamaktan<br />

duydukları rahatsızlığı dile getiren<br />

Tekin, “Bundan sonra yemeklerimizi<br />

aşçılarımızın sunumlarında,<br />

işletmelerinde daha fazla görmeyi umut<br />

ediyoruz.” diye konuştu.<br />

Coşkun Aral: “Siirt mutfağını<br />

ancak doğru kişi, zaman ve<br />

kurumlarla tanıtabiliriz”<br />

Siirt’in hem yöresel hem tarihi<br />

kültürünün daha fazla tanıtılması ve<br />

uluslararası organizasyonlarda yerini<br />

alması gerektiğine işaret eden Coşkun<br />

Aral şunları söyledi: “Siirt benim<br />

hayatımda ve dünya tarihinde çok önemli<br />

bir şehir. İnsanı insan yapan öğelerden<br />

bir tanesi de lezzet avcılığına başlaması.<br />

Lezzet avcılığında bunca değerli bir<br />

kentin mutfağını niye tanıtamadık?<br />

Tanıtmak için doğru zamanlar, doğru<br />

insanlar, doğru kurumlar seçiliyor<br />

mu? Tanıtımı doğru yapmak önemli.<br />

Ben isterdim ki, Siirt Üniversitesi’nde<br />

bir gastronomi bölümü olsun. Ben<br />

gönüllüyüm, bilabedel tabii. Değerlerimizi<br />

doğru oturtamadığımız zaman, tıpkı<br />

yemeklerimizi tanıtamadığımız gibi,<br />

niye bir Antep olamıyoruz, Antakya<br />

olamıyoruz? Doğru zamanlarda doğru<br />

insanları devletin koruması içinde<br />

tanıtmak gerek. Turizm çeşitlemeleri<br />

arasında gastronominin çok önemli bir<br />

yeri var. Sağlıklı bir tanıtımla mutfağımızı<br />

uluslararası arenaya da taşıyabiliriz. Siirt<br />

gastronomisini tanıtacaksak, ben gönüllü<br />

varım.<br />

Zeki Açıköz: “Tattırmadan<br />

mutfağınızı tanıtamazsınız”<br />

Türkiye Aşçılar Federasyonu (TAFED)<br />

Başkanı Zeki Açıköz, “Mutfak bizim<br />

işimiz. Giydiğimiz beyaz önlükler


mutfakta temizliğin ve kalitenin işaretidir.<br />

Beyaz kelebekler olarak en iyi Türk<br />

yemeğinin yörenin ürünleri ile yapıldığını<br />

biliyoruz” diye konuştu. Siirt başta olmak<br />

üzere Türkiye’nin tüm şehirlerinin<br />

özel yemek kültürünün ilk olarak ülke<br />

sathında yayılması gerektiğine vurgu<br />

yapan Açıköz, “Bu lezzetler menülere<br />

girmeli, sonrasında yurt dışına açılmalı.<br />

Türkiye’nin tüm mutfaklarında Siirt<br />

yemekleri olmalıdır. Bizlere çok iş<br />

düşüyor. Sadece kitap yazarak anlatmak<br />

havanda su dövmektir. Yemeğin tadını<br />

almaları sağlanmalıdır. Perde pilavı ile<br />

büryan kebabı dışında yemekleri olan<br />

Siirt mutfağı daha iyi tanıtılmalıdır. Biz<br />

aşçılar olarak bu konuda yapılacak tüm<br />

tanıtımlarda yer almaya hazırız.” dedi.<br />

Aşçılar Derneği Başkanı Fikret Özdemir<br />

ise şehir turizmini gastronomi ile<br />

süslemek gerektiğini belirterek, “Yöresel<br />

malzeme ile yapılan yemekler tercih<br />

ediliyor. Yabancılara Türk Mutfağını<br />

ve Türk ürünlerini kullandırmak için<br />

çok çalışmak gerekir. Fransızlar kendi<br />

yöresel ürünleri olmadan yemek bile<br />

yapamıyorlar” dedi.<br />

Koç: “Siirt yemeklerinin dünyaya<br />

tanıtılması gerekir”<br />

Siirt Vali Yardımcısı Yunus Koç,<br />

kongrenin 12 bin yıllık tarihi ve<br />

kendine özgü özellikleri bulunan Siirt<br />

yöresel lezzetlerinin turizm dünyasına<br />

kazandırılması amacıyla düzenlendiğini<br />

anlattı. Birçok medeniyetin ve uygarlığın<br />

izlerini taşıyan Siirt’in yöresel mutfağını<br />

“zengin, orijinal, benzersiz, kendine<br />

has özellikleri bulunan, çok renkli”<br />

şeklinde tanımlayan Koç, bu mutfağın<br />

kültürel miras olarak geleceğe taşınması<br />

ve tanıtılmasını, en önemlisi turizme<br />

kazandırılmasını hedeflediklerini söyledi.<br />

Turizm sektörünün sürekli geliştiğini,<br />

yerli ve yabancı turistlerin beklentilerinin<br />

değiştiğini ve çeşitlendiğini dile<br />

getiren Koç, “Turistler artık daha farklı<br />

deneyimler sunan, daha bilgili, çevreye<br />

daha duyarlı, yöresel değerleri ve<br />

otantik özelliğini koruyarak sürdüren<br />

farklı kültürleri tercih ediyor.” diye<br />

konuştu. Yunus Koç, gastronomik<br />

unsurların turistik destinasyonlara<br />

değer kattığını belirterek “Farklı kültür<br />

ve medeniyetlerin derin izlerini taşıyan<br />

Siirt, eşsiz doğa güzelliklerinin yanı sıra<br />

ülkemizin önemli mutfak kültürüne<br />

sahip bir ilidir. Siirt’in gastronomik<br />

değerlerinin, konuklara otantik bir<br />

ortamda sunulacak mekanların<br />

oluşturulması kentin turizm pastasından<br />

daha çok yararlanmasına imkan<br />

sunacak” dedi.<br />

Siirt lezzetleri, dünyaya “Siirt<br />

Mutfağı” kitabıyla açılıyor<br />

‘Siirt Mutfağı’ adlı kitabın yazarı Yrd.<br />

Doç. Dr. Aynur İlhan Tunç ise, kitabının<br />

birçok dile çevrilmesiyle Siirt mutfağının<br />

dünyaya yayılacağını belirterek mutfak<br />

hakkında yöresel bilgiler verdi. Siirt Vali<br />

Yardımcısı Yunus Koç, Dicle Kalkınma<br />

Ajansı (DİKA) Genel Sekreteri Yılmaz<br />

Altındağ, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı<br />

Siirt Milletvekili Yasin Aktay ise Siirt<br />

mutfağını tanıtma üzere ilk kez böyle<br />

bir çalışma yapıldığını belirterek daha<br />

sonra yapılacak yurt içi ve yurt dışındaki<br />

tüm etkinliklere destek vereceklerini<br />

belirttiler.<br />

Aksu: “Bu kongre, markalaşma adına önemli bir adımdır”<br />

Kongre sonrasında bir araya geldiğimiz ve organizasyon hakkında bilgiler aldığımız<br />

TUROYD Turizm Otel Yöneticileri Derneği ve TURİZOOM Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Ali Can Aksu ise şunları söyledi: “Farklı kültürel değerlerle karşılaşıp, bunları<br />

kendi değerleriyle harmanlayan Siirt mutfağı çok önemli bir zenginlik içeriyor.<br />

Mezopotamya’nın zengin Asur, Yunan, Arap ve Selçuklu kültür ve mutfağından büyük<br />

kazanımlar edinilmiş, Akdeniz mutfağı esintilerinin bile olduğu zengin ve çok renkli<br />

Siirt mutfağı gastronomi tutkunlarının beğenisine sunuldu. Bugün gerçekleşen<br />

kongre, Siirt’in turizm geleceği açısından entegrasyon görevi göreceği ve mutfakta<br />

markalaşma adına önemli bir adım olacağına inanıyorum.”


86<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Türk ve Peru lezzetleri bu özel davette sentezlendi!<br />

Gastronomi Turizmi Derneği Peru mutfağı çıkartmasının ikincisini bu defa Kayla<br />

Mutfak Sanatları Akademisi ev sahipliğinde kurucu şef Cavit Ünal’ın Türk ve Peru<br />

mutfağından sentezlediği özel lezzetleri ile gerçekleştirdi.<br />

Sağlıklı yaşam furyasının temel<br />

taşlarından sayılan kinoa, mango,<br />

maça, mor mısır gibi Andean<br />

ürünlerini içeren Peru Mutfağı, son<br />

dönemde Türkiye’de de ilgi görmeye<br />

başladı. Yemek yemekten zevk alanlar<br />

için sağlıklı çözümler sunan Peru Mutfağı,<br />

Türk Mutfağı ile birçok açıdan da benzerlik<br />

gösteriyor. Bundan hareketle, Gastronomi<br />

Turizmi Derneği (GTD) ve Kayla Mutfak<br />

Sanatları Akademisi yaptığı iş birliği<br />

ile yükselen foodie trendi olan Peru ve<br />

Türk mutfağının başarılı sentezlerini<br />

31 Ekim Salı akşamı Kayla Mutfak<br />

Sanatları Akademisi çok özel bir davetle<br />

misafirlerinin damaklarına sundu.<br />

Türk ve Peru mutfağının özelliklerinin<br />

anlatıldığı, benzerliklerinin konuşulduğu,<br />

iki kültürün bir arada sentezlendiği bu<br />

özel gecede Gastronomi Turizmi Derneği<br />

Başkanı Gürkan Boztepe ve dernek üyeleri<br />

hazır bulunurken Peru Ticari Konsolosu<br />

Fernando Alberada da Peru mutfağını<br />

temsilen davette konuşmacı olarak yer<br />

aldı. Gastronomi ve mutfak sektörünün<br />

temsilcileri ve basın mensupları tarafında<br />

yoğun ilgiyle karşılanan davette yemek<br />

tadımları kadar Türk ve Peru gastronomi<br />

kültürleriyle ilgili yapılan açıklamalar<br />

konuklardan tam not aldı.<br />

Gürkan Boztepe: “Peru konusunda bir<br />

başarı hikayesi var, buyurun bize de<br />

anlatın”<br />

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan<br />

GTD Başkanı Gürkan Boztepe, Türk<br />

mutfağını artık dünyanın en iyi mutfakları<br />

arasında görmek istediğini ifade<br />

eden konuşmasında “Biz bu misyon<br />

doğrultusunda 3 yıl önce TÜRSAB<br />

Gastronomi Turizmi Komitesi’ni<br />

kurarak yola çıktık, bu bir yıllık çalışma<br />

değildir. Görüyoruz ki, Kars kaşarından<br />

bulgurumuza kadar yerel ürünlerimizi<br />

yeterince tanıtamamışız. En başından<br />

beridir diyoruz ki, 22 çeşit turizmi içinde<br />

barındıran sektörümüzde en az yatırımla<br />

en fazla gelir elde edebileceğimiz bir<br />

gastronomi turizmimiz var.” dedi. Buna<br />

karşın Türk gastronomisi olarak halen<br />

hedeflenen noktaya varılamadığına<br />

dikkat çeken Boztepe, “Burada da biz<br />

şovenist bir şekilde dünyanın en iyisi<br />

biziz şeklinde ilerlemek yerine diyoruz<br />

ki, Peru konusunda bir başarı hikayesi<br />

var, buyurun bize anlatın, bu başarıya<br />

birlikte ortak olalım. Türk mutfağı için artı<br />

değerler ortaya koyalım.” diye konuştu.<br />

Cavit Ünal: “Kinoa Türkiye’de her<br />

yerde var ama neden bir siyez<br />

bulgurumuz Peru’da yok?”<br />

Peru ve Türk yemek kültürlerinin<br />

sentezlendiği davete kurucu şefliğini<br />

üstlendiği Kayla Mutfak Sanatları<br />

Akademisi ile ev sahipliği yapan Cavit<br />

Ünal, dünya mutfakları arasında yükselen<br />

bir trend olan Peru lezzetlerinin etnik<br />

ve karma yapısı sebebiyle tüm dünyada<br />

olduğu gibi Türkiye’de de popülaritesini<br />

koruduğunu belirterek, “Bu iki mutfağın<br />

güzelliklerini çarpıştırdığımızda ortaya<br />

farklı ve olağanüstü bir sentez çıkacağını<br />

biliyorduk. Bu akşam için özel olarak<br />

hazırladığımız menümüzde helvayı<br />

kinoadan yaptık. Dana çeviçeyi turşu<br />

suyumuzla hazırladık. Dana yüreğini<br />

yarı bizim yarı onların baharatlarıyla<br />

sentezleyip sunduk. Kısırımız vardı, onu<br />

da mango ve avokado soslarıyla beraber<br />

servis ettik. Bu akşam davetlilerimizden<br />

aldığımız tepkiler bizi son derece memnun<br />

etti, demek ki doğru bir iş yapmışız” dedi.<br />

Sözlerine Peru mutfağının yerel<br />

ürünlerini tanıtma ve uluslararası<br />

mutfak literatürüne kabul ettirme<br />

konusundaki başarısını Türkiye’nin elde<br />

edememesinden duyduğu kaygıyı dile<br />

getirerek devam eden Cavit Şef, “Biz<br />

Migros’a gittiğimizde kinoayı bulabiliyoruz<br />

ama Peru’da siyez bulgurunu<br />

bulamıyoruz. Ne yazık ki ürünlerde<br />

markalaşmayı başaramadık. Bu politikayla<br />

ilgili bir durum. Onlar kendi ürünlerini<br />

tespit ettiler, dünya arenasına çıkacak<br />

dediler. Biz bu ürünleri dünya piyasasında<br />

bir numara yapacağız dediler, bunu büyük<br />

oranda başardılar da.” diye konuştu.<br />

Fernando Alberada: “Türk mutfağı ile<br />

çok güzel bir bağlantı kurabiliriz”<br />

Davete konuşmacı olarak katılan ve<br />

etkinliğe en başından beri destek veren<br />

Peru Ticari Konsolosu Fernando Alberada<br />

ise şöyle konuştu: “Peru mutfağının zaten<br />

başka mutfaklarla bir arada çalışıyor.<br />

Türk mutfağı ile çok güzel bir bağlantı<br />

olabileceğini düşündüm. İleride bununla<br />

ilgili çok güzel çalışmalar ortaya konabilir<br />

diye düşünüyorum.”<br />

“Ünlü Perulu şeflerimizle karşılıklı<br />

etkileşime devam edeceğiz”<br />

Türk ve Peru mutfaklarının sentezinin<br />

yapıldığı bu davetin amacına yönelik<br />

olarak ileriki dönemlerde benzer bir<br />

çalışmanın Türk mutfağı ürünleriyle de<br />

yapılıp yapılamayacağına dair sorumuzu<br />

yanıtlayan Alberada şunları söyledi:<br />

“Buranın karışımı gayet güzel, birbirlerine<br />

çok uyumlu gıdalar. Dolayısıyla bir<br />

arada çok değerli çalışmalar ortaya<br />

koyabiliriz. Türk mutfağı ürünlerinin Peru<br />

mutfağına uyabileceğini düşünüyorum.<br />

Buraya Gastromasa Konferansı ile ünlü<br />

Perulu şefleri getireceğiz. Gelecek sene<br />

için de farklı planlarımız var. Onların<br />

her gelişinde bir etkinlik yapacağız.<br />

Türk mutfağı ile karışım şeklinde<br />

göstereceğiz.”


88<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Lezita’dan<br />

Türkiye’de bir ilk<br />

“Hayat Kurtaran<br />

Gurme Lezzetler”<br />

Türkiye’nin 47. büyük sanayi kuruluşu olan Abalıoğlu’nun gıda sektörüne<br />

kazandırdığı Lezita markası, inovatif bir ürün grubu olan Gurme Lezzetler serisini<br />

tüketicilerin beğenisine sundu.<br />

Geleneksel tatları pratik hazırlama<br />

yöntemleri ile buluşturan ve bu<br />

özelliğiyle Türkiye’de bir “ilk” olan<br />

Gurme Lezzetler serisinin detayları, 1<br />

Kasım Çarşamba günü Ortaköy Ruby<br />

Restaurant’ta düzenlenen bir lansman<br />

toplantısıyla paylaşıldı. “Hayat Kurtaran<br />

Lezzetler” mottosuyla sunulan Gurme<br />

Lezzetler serisinde; Piliç Tandır, Piliç<br />

Ciğer Kavurma, Piliç Kasap Sucuk ve<br />

İskender Soslu Piliç Döner ürünleri yer<br />

alıyor.<br />

İleri işlenmiş ürünler grubunda %360<br />

büyüdü<br />

Toplantıda konuşan Abalıoğlu Grubu Gıda<br />

İş Ünitesi Genel Müdürü Mustafa Özdil,<br />

Abalıoğlu’nun yarım yüzyıla yaklaşan<br />

sanayi ve girişimcilik tecrübesini yansıttığı<br />

Lezita’nın sektörün en sevilen markaları<br />

arasında yer aldığını belirterek sözlerini<br />

şöyle sürdürdü: “2006 yılında İzmir-<br />

Kemalpaşa’da, Türkiye’nin en modern<br />

ve en büyük et entegre tesisini ülkemize<br />

kazandırarak piliç eti ve ileri işlenmiş et<br />

üretimine hızlı bir başlangıç yaptık. Bu<br />

tarihten itibaren piliç eti ve ileri işlenmiş<br />

ürünler pazarında kaliteli ürünlerimizle<br />

hep ön sırada yer aldık. 2010 - 2016<br />

yılları arasında üretim ve satış adetlerini<br />

istikrarlı bir şekilde büyütmeyi başardık.<br />

2010 yılından <strong>2017</strong> yılına kadar toplamda<br />

%66’lık bir büyüme, ileri işlenmiş<br />

ürünlerde ise %360’lık bir büyüme<br />

gerçekleştirdik. Lezita olarak sektördeki<br />

ilk beş marka arasında yer alıyoruz. Pazar<br />

payımız ise %7. Beyaz et sektörüyle ilgili<br />

de bilgiler de veren Özdil, 2012 yılında<br />

83 milyon ton olan dünya üretiminin<br />

2016 yılında %7,5 büyüyerek 90 milyon<br />

tona ulaştığını, Türkiye’de ise bu 5 yıllık<br />

dönemde 1.7 milyon ton olan üretimin<br />

%22 büyüyerek 2.1 milyon tona ulaştığını<br />

söyledi.<br />

3 bin farklı ürüne sahip<br />

Lezita Pazarlama ve Satış Genel Müdür<br />

Yardımcısı Cumhur Uzunoğlu ise<br />

Lezita’nın taze ve dondurulmuş piliç<br />

etinden şarküteri ve köfte ürünlerine,<br />

modern kaplamalı ürünlerden döner gibi<br />

geleneksel ürünlere kadar 3 bin farklı<br />

ürüne sahip olduğunu belirtti.<br />

Toplantıda Türkiye’nin değişen yemeiçme<br />

alışkanlıklarıyla ilgili de bazı<br />

bilgiler paylaşıldı. TÜİK’in verilerine<br />

göre Türkiye’de hanehalkı tiplerinde<br />

yeni trendler olduğunu belirten Cumhur<br />

Uzunoğlu, şu bilgileri verdi: “Tek kişilik<br />

hanehalkları payı, 2006 - 2015 yılları<br />

arasında %8,3 oranında artarak, genel<br />

nüfus içinde %14,4’e yükseldi. Klasik<br />

aile yapısı ağırlığını korumakla birlikte<br />

yalnız yaşayan kişilerin sayısının önemli<br />

oranda arttığı görülüyor. Bu trend yemeiçme<br />

alışkanlıklarını da etkileyerek daha<br />

pratik hazırlanabilen ürünlerin önemini<br />

artırıyor.”<br />

İlhamı tüketicilerden…<br />

Lezita olarak tüketicilerin değişen<br />

beklentilerini çok iyi takip ettiklerini<br />

vurgulayan Cumhur Uzunoğlu, “Bunun<br />

en güzel örneği Gurme Lezzetler<br />

serisidir. Gurme Lezzetler’de aslında<br />

tüketicilerimizden ilham aldık. Onlara<br />

kulak vererek ve ihtiyaçlarını anlayarak bu<br />

inovatif ürünleri hazırladık. Tüketicilere<br />

Lezita’nın kendileri için ne ifade ettiğini<br />

sorduğumuzda ‘Hayatımızı kurtarıyor’<br />

cevabını aldık. Biz de geleneksel<br />

tatları pratik hazırlama yöntemleri ile<br />

buluşturduğumuz bu yeni ürünlerimizi<br />

onların beğenisine sunduk” dedi.<br />

Birkaç dakikada ziyafet tadında<br />

yemekler hazırlamak isteyenler için…<br />

Cumhur Uzunoğlu, konuşmasında Gurme<br />

Lezzetler serisinde yer alan ürünlerin<br />

özelliklerini anlattı. Piliç Tandır’ın odun<br />

ateşinde özel tekniklerle pişirildiğini,<br />

Piliç Ciğer Kavurma’nın hem yemek<br />

hem meze olarak kullanılabileceğini,<br />

Piliç Kasap Sucuk’un kasap sucuğuna<br />

has yapısal özellikleri taşıdığını, çok<br />

kısa sürede ziyafet tadında yemekler<br />

hazırlamak isteyenlerin bir diğer ürün<br />

olan İskender Soslu Piliç Döner’den<br />

vazgeçemeyeceklerini söyledi. Uzunoğlu,<br />

Gurme Lezzetler’in zengin birer protein<br />

kaynağı olarak birkaç dakikada ısıtılarak<br />

pratik bir şekilde hazırlanabildiğini<br />

sözlerine ekledi. Yemek Yazarı Elif<br />

Korkmazel’in sunuculuğunu yaptığı<br />

lansman toplantısı, ünlü şef Uğur Volkan<br />

Uysal’ın Gurme Lezzetler’den oluşan<br />

menüsünün tadımıyla sona erdi.


90<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Bir Türk fırıncı ilk kez dünyanın en<br />

iyileriyle yarışacak<br />

Bir Türk fırıncı, alanında dünyanın en prestijli yarışmalarından biri olan Bakery<br />

Masters’ta ilk kez Türkiye’yi temsil edecek.<br />

Alanında Türkiye’nin en iyileri<br />

arasında olduğunu kanıtlayan<br />

Türkiye Fırıncılar Milli Takımı üyesi<br />

Osman Gündüz, dünyanın en prestjli<br />

şampiyonalarından biri olan Bakery<br />

Masters’ta ilk Türk fırıncı olarak Türkiye’yi<br />

temsil etmeye hazırlanıyor. 3-6 Şubat<br />

2018 tarihleri arasında Paris’te Europain<br />

Show’da düzenlenecek olan şampiyonada<br />

“Besleyici Ekmek Yapımı” Kategorisinde<br />

yarışacak olan Gündüz, yarışma<br />

heyecanını paylaşırken, Türk fırıncısının<br />

adını dünyaya duyurmak istediğini söyledi.<br />

Grand Hyatt İstanbul’da düzenlenen<br />

toplantıya katılan Lesaffre Turquie Genel<br />

Müdürü Alain Dieval, Lesaffre Turquie<br />

Kurumsal İletişim ve Pazarlama Müdürü<br />

Pınar Çakır, Baking Center Direktörü<br />

ve Eğitim Koçu Ayten Çalışkan, Eğitim<br />

Danışmanı François Brandt ve Osman<br />

Gündüz, Bakery Masters Yarışması’na<br />

hazırlık süreci ve yarışmanın detayları ile<br />

ilgili bilgileri paylaştı.<br />

Dieval: “Osman Gündüz’ü<br />

desteklemekten onur duyuyoruz”<br />

Lesaffre Turquie Genel Müdürü Alain<br />

Dieval, Lesaffre’ın ana işi olan maya ve<br />

ekmekçilik bileşenleri üretiminin yanı sıra<br />

sektörün gelişimine katkı sağlamak ve<br />

inovatif ürünler ortaya koymak ilkesiyle<br />

çok güzel işlere de imza attığını belirterek,<br />

şunları söyledi: “Bu konuda Lesaffre’ın<br />

dünyanın 38 ülkesinde yer alan ve<br />

fırıncılık konusunda dünyanın ilk teknik<br />

destek merkezi Baking Center’ları çok<br />

önemli bir unsur. Çünkü müşterilerimizin<br />

ihtiyaçlarına cevap vermenin sadece<br />

kaliteli ürün üretmek demek olmadığını<br />

biliyoruz. Yürüttüğümüz tüm faaliyetlerle<br />

fırıncılara teknik destek hizmeti<br />

sunmanın yanı sıra nitelikli işgücünün<br />

artmasına ve sektörün gelişimine<br />

katkı sağlıyoruz. Osman Gündüz ile ve<br />

daha öncesinde Türkiye Fırıncılar Milli<br />

Takımı ile de yollarımız bu noktada<br />

kesişti. Sponsorluğunu üstlendiğimiz<br />

Osman Gündüz ve bugüne kadar Milli<br />

Takım’da ve bu yarışmalarda yer alan<br />

bütün Türk fırıncıların, sektör ve yeni<br />

ürünler hakkında bakış açılarının oldukça<br />

geliştiğine, kendilerini mesleki anlamda<br />

da daha iyi bir noktaya taşıma fırsatı<br />

yakaladığına inanıyorum. Lesaffre Turquie<br />

olarak Osman Gündüz’ü desteklemekten<br />

onur ve heyecan duyuyoruz.” Lesaffre<br />

Turquie Kurumsal İletişim ve Pazarlama<br />

Müdürü Pınar Çakır da şirketinin<br />

bu topraklarda yarattığı istihdam ve<br />

Türkiye’de ürettiği ürünlerle ülkeye büyük<br />

katkıda bulunmasının yanı sıra Türk<br />

fırıncılığının gelişimine harcadığı çabayı<br />

vurguladı.<br />

Gündüz: “Dünyada Türk fırıncısının<br />

adını bir kez daha duyurmak<br />

istiyorum”<br />

Bakery Masters 2010’da Sanatsal Parça<br />

kategorisinde dünya şampiyonu olan<br />

François Brandt’tan eğitim alan ve koçu<br />

Ayten Çalışkan tarafından yönetilen<br />

Osman Gündüz ise önündeki zorlu ama<br />

bir o kadar da gururlu süreci Lesaffre<br />

Turquie’nin büyük desteğiyle aşacağını<br />

ve Paris’te elinden geleni yaparak Türk<br />

fırıncısının adını duyuracağına inandığını<br />

dile getirdi. Gündüz, “2018’de Paris’te<br />

düzenlenecek, dünyanın en iyi fırıncılarının<br />

bireysel olarak yarışacağı Bakery<br />

Masters’a seçildiğimi öğrenince çok<br />

heyecanlandım. Çünkü bir Türk fırıncıyı ilk<br />

kez yarışmaya davet ediyorlardı. Şimdi tüm<br />

amacım yarışacağım kategoride yer alan<br />

diğer 5 kişiyi geride bırakmak için elimden<br />

gelenin en iyisini yaparak orada Türk<br />

fırıncısının adını bir kez daha duyurmak<br />

olacak” dedi.<br />

Dünyanın en iyi 6’sının içindeyiz<br />

3-6 Şubat 2018 tarihleri arasında Paris’te<br />

Europain Fuarı’nda düzenlenecek olan<br />

Bakery Masters’ta 3 ayrı kategoride<br />

18 fırıncı yer alıyor. Osman Gündüz,<br />

“Besleyici Ekmek Yapımı” kategorisindeki<br />

Tayvan, Japonya, Kanada, Hollanda ve<br />

Avustralya’nın en iyi fırıncıları arasından<br />

sıyrılarak birincilik için ter dökmeye<br />

hazırlanıyor. “Bugünden ilham al,<br />

geleceği tasarla” mottosu ile düzenlenen<br />

yarışmada Nutritional Bread Making<br />

(Besleyici Ekmek Yapımı), Gourmet<br />

Baking (Gurme Fırıncılık Ürünleri)<br />

ve Artistic Bread Making (Sanatsal<br />

Ekmek Yapımı) kategorilerinde en iyi<br />

ekmeği yapan fırıncılar bu yıl üçüncüsü<br />

düzenlenen Bakery Masters’ın şampiyonu<br />

olacak. Şampiyonaya uzun ve zahmetli<br />

bir çalışmanın ardından katılacak olan<br />

Gündüz, daha önce Türkiye Fırıncılar Milli<br />

Takımı ile 2015 yılında Louis Lesaffre<br />

Cup Akdeniz-Afrika Bölgesi Uluslararası<br />

Seçmeleri’nde dereceye girebilmek için<br />

mücadele etmişti. İstanbul’da bulunan<br />

Lesaffre Orta Doğu ve Orta Asya Bölgesi<br />

Baking Center’da gerçekleştirilen<br />

uluslararası seçmelerde Türk fırıncılar;<br />

Cezayir, Fas, Fildişi Sahilleri ve<br />

Mauritius’lu fırıncılara karşı yarışıp birinci<br />

olarak Paris’teki dünya şampiyonasına<br />

katılmaya hak kazanmıştı. Paris’te<br />

düzenlenen The Bakery World Cup’ta<br />

ise Osman Gündüz’ün de yer aldığı milli<br />

takım, Türkiye’nin adını dünyanın en iyi 12<br />

ülkesinin arasına yazdırarak büyük gurur<br />

yaşatmıştı.


92<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Tatilde en<br />

çok kendi<br />

yemeklerini<br />

özleyen birinci<br />

ülkeyiz<br />

Dünyada ilk defa Türkiye’de uygulanan Nestlé Professional Beverage Academy’nin bu yıl 7’ncisi<br />

düzenlendi. Dört senelik program kapsamında pazarlama, kahve uzmanlığı, satış teknikleri,<br />

içecek çözüm sistemi teknikleri, kalite, gıda mevzuatı, finans ve iletişim konularında dersleri<br />

başarıyla tamamlayarak mezun olanların sayısı 97’ye ulaştı.<br />

Nestlé’nin ev dışı tüketim<br />

sektöründe faaliyet gösteren<br />

uzman iş birimi Nestlé<br />

Professional’ın tüm satış ve pazarlama<br />

ekipleriyle, iş ortakları ve müşterilerine<br />

yönelik olarak düzenlediği ve geleneksel<br />

hale gelen üç günlük eğitim programı<br />

Nestlé Professional Beverage Academy<br />

bu yıl 7’inci kez kapılarını açtı.<br />

7 yılda 22 bin 596 saat eğitim<br />

Program kapsamında dört yıl boyunca<br />

yılda üç gün düzenlenen eğitimlere<br />

katılarak her yıl sınavda yüzde 70<br />

başarı oranını sağlayan 97 kişi mezun<br />

oldu. Katılımcı sayısının 1.229 olduğu<br />

programda toplam 22 bin 596 saat<br />

eğitim verildi. Mezun olanlar arasında<br />

ilk sırayı satış temsilcileri alırken, onu<br />

teknisyenler, distribütör, şirket sahibi ve<br />

yöneticiler, pazarlama profesyonelleri,<br />

marka elçileri ve baristalar izledi.<br />

Eğitimleri Nestlé Professional<br />

ekipleri veriyor<br />

Tüketici trendlerini takip eden,<br />

müşterilerin ihtiyaçlarını belirleyen ve<br />

yaratıcı, doğru çözümler sağlamaya<br />

hizmet eden bir eğitim programı<br />

niteliğindeki Beverage Academy’de<br />

katılımcılar mezun olana kadar geçen<br />

dört yıl içerisinde pazarlama, kahve<br />

uzmanlığı, satış teknikleri, içecek<br />

çözüm sistemi teknikleri, kalite, gıda<br />

mevzuatı, finans ve iletişim konularında<br />

eğitim alıyor. “Daha fazlasının nasıl<br />

mümkün kılınacağına” yönelik becerileri<br />

geliştirmeye yönelik eğitim programı,<br />

konusunda uzmanlaşan ekipler ile işe<br />

nasıl daha fazla değer katılabileceğine<br />

odaklanıyor. Beverage Academy’de<br />

eğitimler Türkiye’den ve Nestlé<br />

Professional global ekibinden konusunda<br />

uzman eğitmenler tarafından veriliyor.<br />

Alibaz: “Eğitimin gücüne ilk<br />

günden itibaren inandık ve<br />

insana yatırım için yola çıktık”<br />

Nestlé Professional Türkiye Ülke<br />

Müdürü Arzu Alibaz, 7 yıldır devam eden<br />

Beverage Academy maratonuyla ilgili<br />

olarak, “Nestlé Professional Türkiye<br />

olarak bizler eğitimin gücüne ilk günden<br />

itibaren inandık ve bundan tam 7 yıl önce<br />

insana yatırım yapmak üzere yola çıktık.<br />

Amacımız, kahve uzmanları olarak,<br />

trendleri takip eden, müşterilerimizi<br />

anlayan ve ihtiyaçlarını belirleyen,<br />

yaratıcı, kârlı içecek çözümlerimizle<br />

onlara daha fazlasını mümkün kılan<br />

güçlü, bilgili bir ekip olmaktı. Durmadık.<br />

Biz müşterilerimiz için yalnızca bir<br />

ürün sağlayıcısı değil, kahve uzmanları<br />

olarak onlar için önemli bir çözüm ortağı<br />

olduk. Tüketicinin ve müşterinin nabzını<br />

tutarken, işletmelere menü tasarımından<br />

mekan giydirmeye, sezonsal reçetelerden<br />

personel eğitimine kadar toplam<br />

çözüm sunmayı ilke edindik. Buna<br />

yatırım yapıyoruz. Bu sene 7’ncisini<br />

gerçekleştirdiğimiz Nestlé Professional<br />

“Beverage Academy” ile sektöre değer<br />

katmayı gururla sürdürüyoruz” diye<br />

konuştu.<br />

Beverage Academy dünyada bir<br />

ilk<br />

Tüm dünyada ilk kez 2011 yılında<br />

Türkiye’de düzenlenen Beverage<br />

Academy geçtiğimiz yıllarda Nestlé<br />

Professional’ın tüm dünyadaki en iyi<br />

uygulamalarından biri seçildi. İlk defa<br />

Nestlé Professional Türkiye’nin hayata<br />

geçirdiği Beverage Academy, Nestlé<br />

Professional’ın global pazarlarında da<br />

örnek uygulama olarak gösteriliyor.


94<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Top Chef <strong>2017</strong> birincisi belirlendi<br />

Türkiye’nin en büyük toplu yemek ve destek hizmetler firması<br />

Sofra/Compass Group Türkiye’nin bu yıl 5. kez düzenlediği geleneksel<br />

Top Chef <strong>2017</strong> Yarışması sonuçlandı.<br />

Sofra/Compass Group Türkiye<br />

tarafından bu yıl 5’incisi düzenlenen<br />

ve geleneksel hale gelen “Top Chef<br />

<strong>2017</strong>”nin birincisi belli oldu. 14 Ekim<br />

tarihinde Türkiye’nin ilk gastronomi<br />

platformu olma özelliğiyle dikkat<br />

çeken GastronoMetro’da gerçekleştirilen<br />

yarışmada, Sofra/Compass Group<br />

Türkiye’nin 12 profesyonel şefi kıyasıya<br />

yarıştı. Kazanan Şef Güneş Akman oldu.<br />

Türkiye genelinde yapılan<br />

elemelerle 12 finalist şef<br />

belirlendi<br />

Top Chef <strong>2017</strong>’nin finali için Sofra/<br />

Compass Group Türkiye’ye bağlı olarak<br />

çalışan şefler kıyasıya mücadele etti.<br />

Top Chef’in, Türkiye genelinde yapılan<br />

bölgesel seçmelerinde toplamda 100<br />

şef yarıştı. Bunun sonucunda Top<br />

Chef <strong>2017</strong>’de yarışacak 12 finalist şef<br />

belirlendi.<br />

Jüri üyeliğini Sofra/Compass Group<br />

Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve<br />

CEO’su Nihat Kartal, GastronoMetro<br />

Direktörü Maximillian J.W. Thomae,<br />

Yemek Kültürü Araştırmacısı Nilhan<br />

Aras, Harbi Yiyorum - Türkiye’de<br />

Harbiden Nerede Ne Yenir? kitabının<br />

Yazarı, Blogger Salih Seçkin Sevinç,<br />

Youtuber, Hurriyet.com.tr Yazarı İdil<br />

Yazar, Peryön Türkiye İnsan Yönetimi<br />

Derneği Ege Şubesi Başkanı ve Egeria<br />

İstihdam ve Müşavirlik Ltd. Şti. Kurucusu<br />

Serdar Kalaycıoğlu ve Sofra/Compass<br />

Group Türkiye Sağlık, Güvenlik, Çevre ve<br />

Kalite Direktörü Füsun Atayata’nın yaptığı<br />

yarışmada birinciliği Şef Güneş Akman<br />

kazandı.<br />

60 dakikada 2 farklı tabak<br />

sunumu<br />

Ne hazırlayacaklarını önceden<br />

bilmeyen şeflerden, yarışma esnasında<br />

belirlenecek 5 malzemeyi kullanarak<br />

60 dakika içerisinde 2 farklı tabak<br />

sunumu hazırlamaları istendi. Şeflerin<br />

bütün bilgi ve becerilerini kullanarak<br />

hazırladığı yemek tabakları jüri üyeleri<br />

tarafından test edildi. Lezzet, sunum,<br />

yaratıcılık, mutfak teknikleri, hijyen ve<br />

zamanlama gibi kriterlerin göz önünde<br />

bulundurulduğu değerlendirmeler<br />

sonucunda jüri birinciyi belirledi.<br />

Kartal: “Şeflerimizle gurur<br />

duyuyoruz”<br />

Sofra / Compass Group Türkiye Yönetim<br />

Kurulu Başkanı ve CEO’su Nihat Kartal,<br />

bu yıl beşinci kez düzenledikleri Top Chef<br />

<strong>2017</strong> yarışmasıyla ilgili olarak şunları<br />

söyledi: “Şeflerimiz Compass dünyasının<br />

en önemli değerlerinden biri. Top<br />

Chef, 5 yıl önce şeflerimize kendilerini<br />

gösterebilecekleri, geliştirebilecekleri<br />

bir platform yaratma hedefiyle başladı,<br />

bugün profesyonel yarışmalarla rekabet<br />

eder düzeye geldi. Her geçen yıl Top<br />

Chef’de daha zorlu bir rekabete tanık<br />

oluyoruz. Şeflerimiz artık birbirleriyle<br />

değil, adeta kendileriyle yarışıyorlar.<br />

Jürinin de işini zorlaştırıyorlar. Bu yıl<br />

bir kez daha hem yaptıkları işe hem<br />

ortaya çıkarttıkları sonuca bizleri hayran<br />

bıraktılar, gururlandırdılar.”<br />

Top Chef <strong>2017</strong>’nin galibi Güneş Akman<br />

“Sirkeli İncir Soslu Somon” ve “Bulgurlu<br />

İncir Tatlısı” sunumlarıyla birinciliği<br />

kazanan Şef Güneş Akman duygularını<br />

şu sözlerle anlattı: “Öncelikle böyle bir<br />

atmosferde yer almak ve birbirinden<br />

değerli ve profesyonel şeflerle yarışmak<br />

benim için çok heyecan vericiydi.<br />

Birinciliğe layık görüldüğüm için çok<br />

mutluyum. Çok kısa bir süre önce<br />

Sofra ailesine katıldım ve bu kısa süre<br />

içerisinde böyle bir başarı kazandığım<br />

için kendimi çok şanslı hissediyorum.<br />

Bana bu şansı veren tüm yöneticilerime<br />

ve Sofra Grup ailesine teşekkür ederim.<br />

Bir bayan şef olarak gelecekte kadın<br />

şeflerimize bu başarının ışık olmasını<br />

umut ediyorum.”


hotel restaurant<br />

96 & hi-tech<br />

şefin gözünden<br />

Et aşkına<br />

‘kasap’<br />

Gürkan Şef<br />

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç<br />

Gürkan Şef etteki başarısı<br />

kadar imajıyla da çok<br />

konuşulan bir şef. Kovboy<br />

şapkası ve bıyıklarıyla<br />

nam salan şefin imaj<br />

hikayesi katıldığı bir yemek<br />

yarışmasında aşçı kepi yerine<br />

kovboy şapkası takmayı<br />

istemesiyle başlamış. “Baktık<br />

ki piyasada çok çoğalıyor,<br />

saçlarımız da uzadı tabii.<br />

Bizim şapkayla işimiz<br />

kalmadı. Zaten logomuzda<br />

var dedik ve attık” diye<br />

anlatıyor Gürkan Şef, bir<br />

devrin kapanışını da böyle...


Kovboy şapkası ve sükseli bıyıklarıyla<br />

klasik steak’çiler arasından mutlak<br />

sıyrılacak kadar iddialıydı... Bir<br />

iddiası da, Türkiye’nin ilk diplomalı kasabı<br />

olmasıydı ki, Yiyecek İçecek İşletmeciliği<br />

eğitimi almak üzere girdiği Mutfak<br />

Sanatları Akademisi’nden Avrupa ve<br />

Afrika mutfaklarına hakim bir aşçı olarak<br />

yetişmesinin de ötesinde uzman bir kasap<br />

olarak çıktı.<br />

MSA’nın devamında İtalya’ya giderek,<br />

ALMA mutfak okuluna kaydını yaptırdı. Ne<br />

var ki her gün pizza, makarna pişirmek<br />

içindeki mutfak aşkını tetiklemedi,<br />

üç haftalık eğitim sürecinin ardından<br />

Türkiye’ye, gerçek bir mezbahada staj<br />

yapmak üzere dönüşünü gerçekleştirdi…<br />

Etin jönü olarak tanıdığımız Gürkan<br />

Şef’in önce aşçılık ardından branşlaşarak<br />

kasaplığa uzanan ilk mesleki adımlarıydı<br />

bunlar… Ya sonrası?<br />

Yolu bu defa bir hocasının da<br />

yönlendirmesiyle Antalya’da bir kasaplık<br />

okuluyla buluştu Gürkan Şef’in. Bir buçuk<br />

sene boyunca bonfileyi görmeyi dahi<br />

hayal etmeyerek sabırla sadece kemik<br />

sıyırdı. Stajı çıktığı otele gitmeyerek<br />

rotasını taşı toprağı steakhouse olan<br />

İstanbul’a çevirdi, bundan sonrasını ünlü<br />

steak’çinin kendi ağzından aktarıyorum:<br />

“Ben bu işin dibini de gördüm”<br />

“Artık bir yerden başlamam gerekiyordu.<br />

O güne kadar farklı steakhouselarda<br />

çalışmıştım. Zeminden gelmek çok<br />

önemli. Akademi mezunuyum ama işin<br />

alaylısıyım da diyebiliyorum. Çünkü<br />

ben bu işin bulaşığını da yıkadım.<br />

Sonuçta emekli bir ailenin çocuğuydum.<br />

İstanbul’un şartları zor malum.<br />

Okuduğunuz bir okul var ve siz çalışmak<br />

zorundasınız. Dolayısıyla ben dibi, zemini<br />

biliyorum. Gastronomi söyleşilerinde<br />

bana kaç para kazandığımı soran<br />

öğrencilere, ‘Evet şu an kazanıyorum<br />

ama bu meslekte ayaklarınız bir gün<br />

bile geri giderse bu iş olmaz.’ diyorum.<br />

Cenab-ı Allah inşallah dedirtmez de, bu<br />

çok önemli çünkü.” sözleriyle Gürkan<br />

Şef hem mesleğe girişin ve tutunuşun<br />

zorluklarını anlatıyor hem de genç<br />

adaylara yol gösteriyor.<br />

“Kırmızı et yiyince kendimi daha<br />

güçlü ve mutlu hissediyorum”<br />

Bu aralıkta ünlü şefe aşçılıktan kasaplığa<br />

geçişi fitilleyen gerekçelerini soruyorum.<br />

“Çok basit, kırmızı eti yemeyi çok<br />

seviyorum ben” diyor öncelikle ve şöyle<br />

devam ediyor: “Kimi insanın arabaya<br />

merakı vardır. Kiminin telefona, kiminin<br />

kıyafete vardır. Benim de yemeye<br />

merakım vardı. Ama bir makarna,<br />

pizza, tencere yemeğine değil; kırmızı<br />

et yemeye… Hani çocuklar mutfakta<br />

biraz geri planda kalır ya normal olarak.<br />

Ama ben hep operasyonun içindeydim.<br />

Çünkü dedem gıda işiyle uğraşıyordu,<br />

Gürkan Şef etteki başarısı<br />

kadar imajıyla da çok<br />

konuşulan bir şef. Kovboy<br />

şapkası ve bıyıklarıyla<br />

nam salan şefin imaj<br />

hikayesi katıldığı bir yemek<br />

yarışmasında aşçı kepi<br />

yerine kovboy şapkası<br />

takmayı istemesiyle<br />

başlamış. “Baktık ki<br />

piyasada çok çoğalıyor,<br />

saçlarımız da uzadı tabii.<br />

Bizim şapkayla işimiz<br />

kalmadı. Zaten logomuzda<br />

var dedik ve attık” diye<br />

anlatıyor Gürkan Şef, bir<br />

devrin kapanışını da böyle...<br />

kabzımaldı. Babamın yanına gittiğimde<br />

kasap tezgahında neler olup bittiğini<br />

merakla izlediğimi anımsıyorum. Pirzola<br />

pişirmeyi çok severdim mesela. Kırmızı et<br />

yediğimde kendimi mutlu ve daha güçlü<br />

hissettiğimi fark ettiğimde de et benim<br />

için bir tutku haline dönüştü.”<br />

“Kovboy şapkası ve bıyık fikri ilk<br />

benden çıktı”<br />

Gürkan Şef’in aşçılık yolculuğu hep et<br />

keserek ve pişirerek geçmez tabii. Izgara,<br />

kasap ve mutfak şefliği yaptıktan sonra<br />

bir dönem mutfaktan kopup restoran<br />

müdürlüğü ile yoluna devam eden genç<br />

ve deneyimli şef, kariyer hayatında hep<br />

istemeden seviye atlar, anlattığına göre…<br />

Kendi markasını oluşturmaya karar<br />

vermesiyle Haziran 2014’te Nişantaşı’nda<br />

ilk Gürkan Şef Steakhouse’u hayata<br />

geçirdiğini söyleyen Gürkan Şef, “<br />

O dönem logo tasarımına fazlaca<br />

kafa yormuştuk. Çünkü steakhouse<br />

dendiğinde bir boynuz koyuyorsun, bir<br />

marka oluşturuyorsun ve hepsi bu.<br />

Bense bunu istemedim. Hem kendi<br />

ismim hem de yüzüm olacak dedim. Şu<br />

an steakhouselarda gördüğünüz şapka,<br />

bıyık modeli fikri ilk benden çıkmıştır.<br />

Sonrasında logomda olduğu için şapkayı<br />

attım tabii.”<br />

“Etiler’i çocuk, engelli ve<br />

personel dostu bir bina olarak<br />

tasarladık”<br />

Hayalleri uğrunda ilk steak dükkanını<br />

Nişantaşı’nda açtıktan sonra yabancı<br />

yatırımcıların daha fazla ilgi sahasına<br />

giren Gürkan Şef, Suudi Arabistanlı bir<br />

yatırımcıyla Etiler’deki ikinci mekanını<br />

açar bu defa. Mayıs <strong>2017</strong>’de 4 milyon<br />

dolar bütçeyle hizmete giren yeni şube,<br />

ilkine göre çok daha fazla ses getirir…<br />

Çünkü anlattığına göre mekan ünlü<br />

oyuncu Robert De Niro’nun sahibi<br />

oldu Nobu’ların da mimarı olan İtalyan<br />

tasarımcı Bobo’nun imzasına sahiptir.<br />

1.900 metrekarelik alanda tamamen<br />

Boğaz’ı gören çok özel bir manzarası<br />

olup; bina tamamen çocuk, engelli<br />

ve personel dostu yapısıyla öne çıkar.<br />

Bununla da kalmaz, iki mescidi de olan<br />

mekan, toplantı amaçlı gelen misafirler<br />

için duş, saç ve kıyafet hazırlıkları için<br />

özel bir lavabo olanağı da sunar.<br />

Dışarıdan bakıldığında bir mangala<br />

benzeyen bina için Guinness Rekorlar<br />

Kitabı’na başvurduklarını da söyleyen<br />

Gürkan Şef, dünyanın en büyük mangalı<br />

olmak gibi bir ideallerinin olduğunu da<br />

sözlerine ekliyor.<br />

Etiler’in tek alkolsüz steak<br />

konsepti<br />

Gelelim profesyonel şefin onu marka<br />

yapan lezzetlerine ve itinayla hazırlanan<br />

steak menülerine… Mekanlarında<br />

tamamen et ağırlıklı bir menü<br />

oluşturduğunu söyleyen Gürkan Şef’in<br />

listesinde neler yok ki? Her biri kendine<br />

özgü özel sunumlarla misafire sunulan<br />

steak menüsünde vejetaryenler de<br />

düşünülmüş, spor yapanlar da… İçlerinde<br />

bir Kuzu Vals var ki, masada özel bir şov<br />

eşliğinde ikram ediliyor. Hayır, bunlar<br />

bana yetmez, ben şefin elinden yemek<br />

istiyorum diyorsanız size tavsiyemiz, ünlü<br />

şefin yine özel bir şovla masaya servis<br />

ettiği “Gürkan Şef VayVayVay”.


98<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

şefin gözünden<br />

Yaklaşık üç yıldır farklı<br />

televizyon kanallarında<br />

Gürkan Şef ile Mangal Keyfi<br />

programını yapan ünlü şef,<br />

yeni dönemde Gürkan Şef ile<br />

Mangal Savaşları’nda bu defa<br />

jüri koltuğunda iki farklı çifti<br />

yarıştırıyor.<br />

Kendine özgü tatları da menüsünde<br />

barındıran mekanda un, yağ ve şeker<br />

kullanılmadan hazırlanan Şehvet ve<br />

Nirvana tatlılarını özellikle tavsiye<br />

ederim. Etiler’de alkolsüz konsepti ile<br />

dikkat çeken mekanda bu özel tatlar en<br />

iyi hangi içeceklerle tüketilir diye sorarak<br />

keyifli söyleşimize devam ediyorum. İlk<br />

olarak konsept tercihi ile ilgili kısa bir<br />

açıklama yapan Gürkan Şef, “Biz burada<br />

kendimizin rakibiyiz, farklı bir konsept<br />

bu. Diğerlerinden, tamamen alkolsüz<br />

konseptimizle ayrışıyoruz. Tercihen<br />

alkol servisimiz yok ama çok güzel<br />

manda yoğurduyla yapılmış ayranımız<br />

var, şahane kokteyllerimiz var. Biz böyle<br />

mutluyuz, böyle bereketli olduğuna<br />

inanıyorum.”<br />

2019’da şube sayısını 8’e<br />

ulaştıracak<br />

İstanbul’da Nişantaşı ve Etiler’den sonra<br />

Suudi ortağı ile 15 Kasım’da Dubai’de yeni<br />

şubesini açmaya hazırlandığını söyleyen<br />

Gürkan Şef, “Ben çok ama çok mutluyum,<br />

en çok da ülkeme dış yatırımcıyı çekmeyi<br />

başardığım için tabii ki. Bu ortaklıkla<br />

Türkiye’ye 5 milyon dolarlık bir yatırım<br />

girdi. Bir Türk genci olarak bundan büyük<br />

mutluluk duyuyorum. Çünkü ülkeme<br />

faydalı olduğumu düşünüyorum. Bu<br />

yatırımı ülkeme çekerek insanlara bir<br />

iş imkanı da sağladım. Şu an burada<br />

100 kişi çalışıyor. Sonrasında da artık<br />

bu Türk genci, bu Türk markası yurt<br />

dışına gidiyor. Nereye gidiyor, Dubai’ye.<br />

Nereye gidiyor, kutsal topraklar dediğimiz<br />

Mekke’ye gidiyor. Riyad’a, Cidde’ye,<br />

Beyrut’a, Londra’ya gidiyor. O yüzden<br />

bu beni çok fazla heyecanlandırıyor”<br />

diyor ve 2019’un ortasına kadar Türkiye<br />

ile beraber toplam 8 şubeye ulaşmayı<br />

hedeflediğini söylüyor.<br />

Washington ve New York’ta da<br />

restoran açacak<br />

Kuveyt ve Katar gibi pek çok ülkeden<br />

partnerlik teklifi aldığını söyleyen Gürkan<br />

Şef ile yeni yatırım planlamalarını<br />

konuşuyoruz. Şubeleşmek konusunda<br />

temkinli olmak gerektiğinin altını çizen<br />

tecrübeli şef, “Çünkü restorancılık<br />

yavaş ve sağlam adımlarla ilerlenmesi<br />

gereken bir iş. Dışarıdan hızlı büyüyor<br />

gibi görünsek de biz zamanı geldiğinde<br />

kendimizi frenlemesini biliyoruz. Bu<br />

işlerde altyapı çok önemli. Kendinizi,<br />

markanızı bırakın, ülkenizi temsil<br />

ediyorsunuz çünkü. Ben ilk etapta işin<br />

bu kısmına bakıyorum. O yüzden de hiç<br />

kimseye mahcup olmamak adına biz<br />

alt yapımızı sağlam yapıyoruz. Yurt dışı<br />

yatırımlarımız inşallah Washington ve<br />

New York ile devam edecek.” şeklinde<br />

yatırım stratejilerine dair bilgiler<br />

paylaşıyor.<br />

‘Gürkan Şef Et Sanatları<br />

Akademisi’ni kuracak<br />

Ünlü şefin ileriye dönük yatırım planları<br />

arasında Gürkan Şef Et Sanatları<br />

Akademisi’ni açmak da var. 2019 yılında<br />

sektöre kazandırmayı planladığı okul<br />

için Hükümet ve KOSGEB’ten de destek<br />

aldığını belirten şef projeyle ilgili detayları<br />

şöyle aktarıyor: “İlk önce Gürkan Şef<br />

kendi lojistiğini sağlayacak, kendi<br />

personelini yetiştirecek. Sonrasında da


kasaplarımız, meslektaşlarımız için<br />

bir bölüm açacağız. Zaten bildikleri<br />

bir iş, onlar da gelsinler. Ama aynı<br />

zamanda akademik anlamda da bilgi<br />

sahibi olsunlar, bizden sertifika ve<br />

diplomalarını alsınlar. Akademimizde<br />

ayrıca workshoplar yapacağız. Hafta<br />

sonu insanlar et pişirme tekniklerini<br />

öğrensinler, güzel vakit geçirsinler.<br />

İnsanları meslek sahibi yapmak istiyoruz.<br />

Sağolsun bu projeyi hem Hükümetimiz<br />

hem de KOSGEB destekliyor. Ancak<br />

vakitsizlik gibi bir sıkıntımız var.<br />

Ulus’ta bir binamız var. Tahminim,<br />

2019 yılı gibi inşallah hayata geçiririz<br />

diye düşünüyorum. Çünkü 2018 yılında<br />

çok fazla koşturmamız var. Bu benim<br />

hayalim, bu hayalinizi bir başkası sizin<br />

kadar hayal etmemiştir. O yüzden sizin<br />

kadar da üzerine düşmeyecektir. Birebir<br />

ben ilgilenmek istediğim için de projeyi<br />

biraz askıda bekletiyorum.”<br />

Gürkan Şef Kanunları:<br />

* Kendi tüketmeyeceği bir eti misafirlerine asla yedirmiyor.<br />

* Dana etinde düve kullanıyor. Kuzu tercihi, Keşan bölgesinden getirttiği Kıvırcık Kuzusu.<br />

Başka hiçbir yerin kuzusu restoran mutfağına giremiyor. Gürkan Şef, “Markamın<br />

ilk doğduğu Nişantaşı’nda böyle başladık, böyle de gidecek. Kasım ayı içerisinde<br />

Dubai şubemizi de açacağız ve yine kuzularımız Keşan’dan gidecek. Ben dünyanın<br />

birçok ülkesine gittim, bizim kuzumuzun üstüne kuzu görmedim. Yurt dışındaki<br />

restoranlarımızda Türk kuzusunu yedirmekten büyük mutluluk duyacağım” diyor.


hotel restaurant<br />

100 & hi-tech<br />

gustonun yorumu<br />

Reha Tartıcı<br />

Gastronomi Yazarı<br />

Cadde’ye yeni bir soluk<br />

Neni Brasserie


Bağdat Caddesi’nin çehresi kentsel<br />

dönüşüm nedeniyle hızla değişiyor. Bu<br />

değişim Cadde’nin eski sakinlerinden<br />

bir kısmının burayı terk etmesine neden<br />

oluyor. Bu terk ediş ilk başlarda biraz<br />

endişe uyandırsa da, yenilenen binalarla<br />

daha modern bir görünüme sahip olan<br />

Bağdat Caddesi eski popülaritesini<br />

hızla yakaladı. Bunda hiç kuşkusuz<br />

yeni açılan mekân ve dükkanların payı<br />

büyük. Caddebostan Kültür Merkezi’nin<br />

yanı başında açılan Neni Brasserie<br />

de Cadde’nin yeni sakinlerinden biri.<br />

Bölgede “brasserie” konseptiyle hizmet<br />

veren sınırlı sayıda işletme olduğunu göz<br />

önüne alırsak, menüsü ve dekorasyonuyla<br />

önemli bir açığı kapatarak hızla cazibe<br />

merkezi olacağını düşünüyorum.<br />

Tipik bir Fransız<br />

Neni Brasserie, dekorasyonuyla tipik<br />

bir Fransız işletmesini andırıyor.<br />

Kapıdan girdiğinizde kulağınıza gelen<br />

caz tınıları ve masalarda bulunan<br />

kumaş peçeteler buraya oldukça hoş<br />

bir ambiyans verse de kendinizi belli bir<br />

formata sokma ihtiyacı duymuyorsunuz.<br />

Neni sade dekorasyonundaki küçük<br />

dokunuşlarla kalitesini hissettiriyor.<br />

Yer karolarından duvarları süsleyen<br />

ayna ve resimlere kadar dekorasyonda<br />

kullanılan materyaller dünyanın pek<br />

çok köşesindeki ünlü brasserielerin<br />

izlerini taşıyor. “Brasserie” kelimesi<br />

her ne kadar menüde Fransız mutfağı<br />

ağırlığı olacağını çağrıştırsa da, Neni<br />

dünya mutfağından izler taşıyan ve her<br />

damak zevkine hitap edecek bir menü ile<br />

misafirlerini ağırlıyor. Menüde yer alan<br />

her seçenek ortalama üç, dört alternatifle<br />

beğeninize sunuluyor. Böylesine<br />

rafine lezzetlerle müşterinin karşısına<br />

çıkabilmek hiç de kolay değil. Hem iddia<br />

hem ürün kalitesi hem de bilgi ve tecrübe<br />

gerektiriyor.<br />

Selektif menü<br />

Bu selektif menünün bölge müşterisinin<br />

tatmin edilememiş damak zevklerine<br />

hitap ederek önemli bir açığı<br />

kapatabileceğini düşünüyorum. Çünkü<br />

neredeyse Bağdat Caddesi’ndeki her<br />

brasserie de menü birbirine çok yakın<br />

alternatiflerden oluşuyor.<br />

Neni Brasserie’nin menüsünde yer alan<br />

Güveçte Feta Peyniri, Rokforlu Rokalı<br />

Pizza, Coleman hardallı püre yatağında<br />

servis edilen Sauvignon şarap soslu<br />

Izgara Bonfile Madalyon, midye, karides,<br />

kalamar, günün balığı, kereviz ve rezene<br />

ile hazırlanan Balıkçı Güveç ve Belçika<br />

çikolatası ile yapılan Neni Pot de Cremein<br />

fark oluşturan lezzetler olduğunu<br />

söyleyebilirim. Her yemekte şefin farklı<br />

bir dokunuşu ve yorumunu bulabilirsiniz.<br />

Neni’yi eşdeğerlerinden ayıran en<br />

önemli özellik bu olsa gerek. Brasserie<br />

atmosferinden hoşlanıyorsanız Neni<br />

Brasserie’ye uğramalı ve mekanın tadını<br />

sonuna kadar çıkarmalısınız.


hotel restaurant<br />

102 & hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Türk gıda sektöründen Güney<br />

Kore çıkartması<br />

Uzakdoğu ülkelerini hedef pazar olarak belirleyen Egeli Gıda İhracatçıları,<br />

Ekonomi Bakanlığı destekli Turquality Projesi kapsamında Japonya’dan<br />

sonra Güney Kore’nin başkenti Seul’de düzenlenen Food Week Korea <strong>2017</strong><br />

Fuarı’nda Türk gıda ürünlerinin tanıtımını yaptı. Food Week Korea Fuarı’nda,<br />

Coex Fuar Organizatörü ile iki ülke ilişkilerini geliştirmek ve ihracatı<br />

arttırmaya yönelik olarak mutabakat zaptı imzalandı.<br />

PepsiCo’ya Sürdürülebilir İş Ödülü<br />

PepsiCo, Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından bu yıl dördüncü kez<br />

düzenlenen Sürdürülebilir İş Ödülleri’nin Atık Yönetimi kategorisinde<br />

Naturalis (Organomineral gübre) projesiyle ödülün sahibi oldu. Naturalis,<br />

küresel PepsiCo sistemi içinde “Net Sıfır Atık” vizyonuyla kendi gübresini<br />

üreten ve cipslik patates üretimi yapılan tarlalarda kullanan dünyadaki ilk<br />

ve tek örnek ülke projesi olma özelliğini taşıyor. Fayda Gözeten Performans<br />

adını verdiği sürdürülebilirlik vizyonu doğrultusunda, faaliyet gösterdiği her<br />

noktada çevresel, sosyal ve ekonomik olarak pozitif etki yaratma misyonuyla<br />

çalışmalarına devam eden PepsiCo, Türkiye’de de toprağın, enerjinin, suyun ve<br />

ambalajların daha verimli kullanılmasına odaklanıyor.<br />

Tohumculuk<br />

sektörü, 2023<br />

yılı hedefini<br />

yükseltti<br />

2023 yılı hedeflerini 1.5 milyon ton sertifikalı tohum üretimi olarak<br />

belirleyen tohumculuk sektörü, hedef büyüttü. 2002 yılında 145 bin ton<br />

olan sertifikalı tohum üretimi, 2016 yılında 958 bin tona yükselerek<br />

yüzde 560 arttı. Ülke genelinde yaklaşık 40 bin üyesi bulunan Türkiye<br />

Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Başkanı Kamil Yılmaz, “Sektör olarak<br />

ilk belirlediğimiz hedef 2023 yılında 1 milyon ton sertifikalı tohuma<br />

ulaşmaktı. Kamu ve yerli tohumcularımızın üstün gayretleriyle bu<br />

hedefe önceden ulaştık. Bizi gururlandıran bu gelişme sayesinde 2023<br />

yılı hedefimizi 1.5 milyon ton tohum üretimine yükselttik” dedi.<br />

Helvacı<br />

Seyidoğlu<br />

yeni<br />

fabrikasının<br />

temelini<br />

attı<br />

Helva, reçel sektörünün öncü firması Seyidoğlu Gıda,<br />

artan talebi karşılamak ve ürün gamını genişletmek<br />

için yeni fabrikasının temelini attı. İstanbul Hadımköy<br />

Organize Sanayi Bölgesinde 10 milyon TL yatırımla<br />

inşaatına başlanan fabrikada 200 yeni istihdam<br />

sağlanacak. Halihazırda 8 bin metrekare kapalı alanda<br />

üretim yapan Seyidoğlu Gıda, yeni yatırımıyla iki kat<br />

büyüyerek 16 bin metre kare üretim alanına ulaşacak.<br />

30 ülkeye ihracat yaptıklarını anlatan Genel Müdür<br />

Mehmet Göksu, “Yıllık 20 bin ton üretimimizi yeni<br />

yatırımla birlikte 35 bin tona çıkarmayı ve ihracattaki<br />

payımızı artırmayı planlıyoruz. Hem yurt içinde hem<br />

de global pazarlarda rekabet etmek istiyoruz” diye<br />

konuştu.


Güne lezzetli bir başlangıç yapmak için:<br />

Çayla<br />

Karadeniz Bölgesi’nin kendine özgü motif ve yöresel lezzetlerini çağdaş tasarım,<br />

mağazacılık ve hizmet anlayışı ile yorumlayan Çayla, birbirinden lezzetli çay çeşitlerinin<br />

yanı sıra sunduğu kahvaltı servisiyle de misafirlerine enfes bir sabah vaad ediyor.<br />

60 farklı çay seçeneği ile gün boyu süren kahvaltıda, birbirinden farklı lezzetler<br />

servis ediliyor. Geleneksel lezzetleri modern sunumuyla birleştiren Çayla, geniş ve<br />

ferah bahçesi, yüksek tavanlı ve Karadeniz motiflerinin izlerini yansıtan iç mekanı ile<br />

müdavimlerine bir çok ayrıcalık yaşatıyor.<br />

Emirates’ten dünyanın en büyük uçan restoranı<br />

Her birine aynı özeni gösterdiği First, Business ve Economy Class’ta her<br />

yıl 100 milyondan fazla yemek ikram eden Emirates Havayolu 6 kıtada, 144<br />

şehir arasında seyahat eden yılda 55 milyondan fazla kişiye yemek servisi<br />

yapıyor. Bu hizmeti için küresel mutfak trendlerini takip eden hava yolu<br />

şirketi, yemek servisine yıllık 1 milyar dolardan daha fazla yatırım yapıyor.<br />

Dubai’deki 1,200 şef ve 12,450 tarif ile 24 saat boyunca çalışan Emirates<br />

ekibi, günde 590 uçağın yolcusuna, uçacakları noktalara özel olarak otantik<br />

lezzetler sunuyor. Havayolu aynı zamanda yemek sektöründeki 25 iş ortağı<br />

ile Dubai bağlantılı uçuşlarda da aynı kalitede hizmet vermek için çalışıyor.<br />

Fransa’nın<br />

Geleneksel<br />

çikolata<br />

festivali<br />

La Petite<br />

Maison’da…<br />

Güney Fransa mutfağının en ünlü<br />

lezzetlerini, modern sunumlarla<br />

birleştiren La Petite Maison,<br />

Kasım ayı boyunca Fransa’da<br />

her yıl geleneksel olarak<br />

kutlanan “Salon du Chocolat”<br />

(Çikolata Festivali) festivaline<br />

ithafen, çikolata severlere keyifli<br />

dakikalar yaşatmaya hazırlanıyor.<br />

Geleneksel Salon du Chocolat<br />

festivali, çikolata ve kakaoya adanmış dünyanın en büyük etkinliği<br />

olma özelliğini taşıyor. Çikolataya övgü, La Petite Maison’un “Malt<br />

dondurma ile sunulan ılık çikolatalı mousse” tatlısında hayat buluyor.<br />

KasapDöner<br />

kadınları<br />

bekliyor<br />

“Hamburger çocuklarına<br />

döner yedirmeye geliyoruz”<br />

sloganıyla yola çıkarak<br />

Türkiye’nin en sıra dışı döner<br />

markası olan KasapDöner,<br />

geçtiğimiz yıl başlattığı kadın<br />

istihdamı hareketini bu yıl<br />

büyütmek amacıyla kolları<br />

sıvadı. Türkiye’deki kadın<br />

istihdamına katkıda bulunma<br />

ve kadının gıda ve perakende<br />

sektöründeki payını artırma<br />

amaçlarını taşıyan marka,<br />

“Dönere kadın eli değsin”<br />

sloganıyla kadın döner<br />

ustaları, lavaşçı ve ızgaracı<br />

yetiştirecek.


hotel restaurant<br />

104 & hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

IZAKA’da ‘Karadeniz<br />

Geceleri’ zamanı<br />

3, 11, 17 ve 24 Kasım tarihlerinde IZAKA, Karadeniz mutfağının en<br />

güzel ve zengin lezzetlerinden oluşan özel menüsünü sunarken,<br />

Karadeniz müziğinin ünlü isimleri Volkan Arslan ve Yasemin Yıldız’ın<br />

sahne performanslarıyla da tadına doyulmaz bir müzik ziyafeti<br />

yaşatacak. Kasım ayı boyunca 4 kez tekrarlanacak Karadeniz<br />

Geceleri’nde, yöresel lezzetlerden oluşan zengin ikramlar ve 21.15 -<br />

23.30 saatleri arasında sahne alacak olan Volkan Arslan ve Yasemin<br />

Yıldız’ın performansları konuklara unutulmaz bir gece yaşatıyor.<br />

Özel olarak hazırlanan Karadeniz Geceleri menüsünde fasulye<br />

turşu tavali, sıcak koliva ekmeği, marine hamsi, karalahana dible,<br />

beyaz lahanalı piyaz, ara sıcaklarda hamsi pilavı, kuymak, balıklı<br />

kara lahana sarması, Karadeniz palamutu, laz böreği, pepeçura ve<br />

hamsiköy sütlacı öne çıkan lezzetler arasında yer alıyor.<br />

Şahin’e ‘Avrupa Şeref Plaketi’ ödülü<br />

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Avrupa Konseyi<br />

Parlamenter Meclisi tarafından Avrupa Şeref Plaketi ödülüne layık görüldü.<br />

Törende konuşan Fatma Şahin, dünyada barışın ve adaletin gittikçe zayıfladığı<br />

bir zamanda Gaziantep’in Avrupa Şeref Plaketi ödülünü almasının ayrı bir<br />

anlam taşıdığını kaydederek şöyle devam etti: “2012’de Asım Güzelbey<br />

döneminde başvurulan Europrize ödüllerinde biz de 2015 yılında yaptığımız<br />

çalışmaların ikinci aşamasını bitirdik. Bugün ödülümüzün üçüncü aşaması<br />

için bir aradayız. Europrize’ın en büyük ödülünü seneye bu salonda alacağız<br />

inşallah.”<br />

Kasapdöner’e<br />

çifte örümcek<br />

KasapDöner, DorukNet’in<br />

her yıl geleneksel olarak<br />

düzenlediği ve bu yıl 15’inci<br />

kez gerçekleştirilen Altın<br />

Örümcek Web Ödülleri’nde iki<br />

ödül kazandı. Yiyecek-İçecek<br />

kategorisinde ‘’birincilik’’<br />

ödülüne layık görülen<br />

KasapDöner, Restoran-Cafe<br />

kategorisinde de “Halkın<br />

Favorisi” ödülünü aldı.<br />

Sağlıklı yaşamın adresi Selva Gıda<br />

İttifak Holding bünyesinde gıda sektöründe faaliyet gösteren, 15<br />

kategoride 180’in üzerinde ürüne ulaşan Selva Gıda, 26-28 Ekim<br />

tarihleri arasında, onlarca ürün çeşidi ve uluslararası platformlarda<br />

onaylanmış üstün lezzetleriyle, İstanbul’da düzenlenen Sağlıklı<br />

Yaşam Trendleri Fuarı’na katıldı. Selva Gıda’nın hububat orijinli<br />

‘Gerçek Gıda’ üzerine yoğunlaştığını belirten Selva Gıda Genel<br />

Müdürü Özkan Koyuncu; “Selva Gıda olarak, sağlıklı nesillerin<br />

yetiştirilmesine katkı sağlamayı en önemli amaçlarımızdan biri<br />

olarak görüyoruz. Bu doğrultuda; insan sağlığı ile özdeşleşen<br />

gıdalar üretiyoruz. Besleyici, insana faydalı, lezzetli, çevreye ve<br />

doğaya zarar vermeden ürettiğimiz ‘Gerçek Gıda’ ürünleri ile<br />

sağlıklı yaşamın arkasında duruyoruz” dedi.


hotel restaurant<br />

106 & hi-tech<br />

fuar<br />

Ağırlama endüstrisinin ihtişam<br />

ve zarafeti HostMilano<br />

20-24 Ekim <strong>2017</strong> tarihleri<br />

arasında düzenlenen<br />

ve Türkiye’nin de 63<br />

firma ile önemli bir<br />

katılım gerçekleştirdiği<br />

HostMilano Fuarı, son<br />

trendler ve iş dünyasına<br />

odaklanılan beş gün süren<br />

yoğun iş maratonunun<br />

akabinde, her yönüyle<br />

büyük bir başarıyla<br />

noktalandı.<br />

40’ıncısına ulaşan bir kilometre taşının<br />

başarısının kanıtını sorgulayanlar<br />

için, rakamlar konuşuyor: 2015’e<br />

kıyasla %24.3 artışla toplamda 187,602<br />

kişiye ulaşan devasa bir ziyaretçi kitlesi ve<br />

toplam ziyaretçilerin %,38.8’ini oluşturan<br />

177 ülkeden gelen uluslararası 72,699<br />

ziyaretçi ki bu da 2015’e kıyasla %20.4’lük<br />

bir artışa tekabül ediyor. Avrupa ülkeleri<br />

yanında, Çin, ABD ile birlikte Rusya ve<br />

Orta Doğu bölgeleri de en fazla ziyaretçi,<br />

akışını oluşturan ülkeler arasında yer<br />

aldı. Avustralya, Yeni Zelanda, Kamboçya,<br />

Polinezya ve çeşitli Afrika ülkeleri<br />

(Botsvana, Burundi, Eritre, Ruanda,<br />

Zimbabwe gibi) uzak veya olağandışı<br />

ülkelerden gelen önemli katılımlar<br />

da fuarın başarısını perçinledi. Fuar<br />

ziyaretçileri tüm dünyadan özel olarak<br />

profilleme metoduyla seçilen ve bazıları<br />

ITA-ICE ile yakın işbirliği sayesinde<br />

bulunan ve seçilen 1,500 özel alıcı yanında<br />

çoğunlukla satın alma müdürleri ve şirket<br />

karar vericilerinden oluştu.<br />

Curci: “Host, benzersiz olan bir<br />

başarı hikayesidir”<br />

“Host uluslararası fuarlar ve etkinlikler<br />

dünyasında neredeyse benzersiz olan<br />

bir başarı hikayesidir,” diyen Fiera<br />

Milano Spa CEO ve Genel Direktörü<br />

Fabrizio Curci, profesyonel ziyaretçi<br />

sayısında %24.3’lük bir artışla ziyaret<br />

eden kalabalıkların yarının trendlerini<br />

şekillendirdiği, iş yaptığı ve ağ oluşturmak<br />

için geldiği bir yer olarak, HostMilano<br />

fuarının ağırlama makro-sektöründeki<br />

dünyanın merkezi konumunu bir kez<br />

daha kanıtladığını vurguladı. Özellikle,<br />

yabancı ziyaretçilerin %20,4’lün bir<br />

artışla iki haneli büyüme rakamlarına<br />

ulaştığına dikkat çeken Fabrizio Curci,<br />

çok uzak ülkelerden gelen karar vericiler<br />

ve alıcılar etkinliği kaçırmamaya hevesli<br />

olduğunu vurguladı. Curci, “Aynı zamanda,<br />

İtalyan stilinin cazibesi ve çekiciliği<br />

sayesinde, her iki senede bir düzenlenen<br />

Host fuarı, Milano’nun birçok bakımdan<br />

ihtişam ve zarafetin başkenti olduğunu<br />

bir kez daha kanıtladı. Bu bağlamda,


Fuar sırasında düzenlenen 500’ün üzerindeki etkinliğin en dikkat çekici olanı, devasa bir seyirci<br />

kitlesi karşısında düzenlenen ve İtalya’nın dünya genelinden 20 takımın karşısında zaferini<br />

ilan ettiği, Çin ve Japonya’nın sırasıyla ikinci ve üçüncülüğü paylaştığı FIPGC Dünya Pasta<br />

Yapma Şampiyonası oldu.<br />

ürünlerini, çoğunlukla muhteşem bir<br />

çekiciliğe sahip, gerçek hikaye anlatma<br />

sanatlarıyla, uygun bağlama yerleştirmeyi<br />

başaran katılımcıların fuarımıza<br />

giderek artan bağlılıklarından derinden<br />

etkilendik. Host uluslararası olarak<br />

genellikle İtalya’ya atfedilen ve İtalyan<br />

ürünlerinin değerini temel bir varlık<br />

olarak güçlendiren, kendi endüstrimizin<br />

genellikle lider olarak bulunduğu bir<br />

sektör için olağanüstü bir kapasite<br />

oluşturmaya devam ediyor,” dedi. Fuar<br />

sırasında düzenlenen 500’ün üzerindeki<br />

etkinliğin en dikkat çekici olanı, devasa<br />

bir seyirci kitlesi karşısında düzenlenen<br />

ve İtalya’nın dünya genelinden 20 takımın<br />

karşısında zaferini ilan ettiği, Çin ve<br />

Japonya’nın sırasıyla ikinci ve üçüncülüğü<br />

paylaştığı FIPGC Dünya Pasta Yapma<br />

Şampiyonası oldu.<br />

Bir sonraki HostMilano 18-22<br />

Ekim 2019 tarihleri arasında<br />

Uluslararası dernekler de artan<br />

katılımlarıyla ile üstlendikleri rolü<br />

kanıtladı. Avrupa Komisyonu tarafından<br />

desteklenen bir uluslararası proje<br />

olan Business Beyond Borders, 53<br />

ülkeden 240 şirketi 200’ün üzerinde<br />

toplantıda bir araya getirirken, henüz<br />

ilk kez katılımını gerçekleştiren Grupo<br />

Consular de América Latina y el Caribe<br />

N.I. Bolivya, Kolombiya, El Salvador,<br />

Ekvator, Meksika, Nikaragua, Panama,<br />

Uruguay ve Venezuela’dan konsolosluk<br />

bazında katılımlar sağladı. Gerçekleşen<br />

son fuar aynı zamanda ABD Ticaret<br />

Bakanlığı tarafından gerçek iş hacmi<br />

oluşturma yetenekleriyle öne çıkan az<br />

sayıda uluslararası fuara verilen prestijli<br />

ABD Ticari Hizmet sertifikasyonunu da<br />

elde etti. Bir sonraki HostMilano 18-<br />

22 Ekim 2019 tarihleri arasında Milan,<br />

fieramilano’da düzenlenecek.


hotel restaurant<br />

108 & hi-tech<br />

fuar röportaj<br />

65 Türk<br />

firması<br />

İtalya’da<br />

boy<br />

gösterdi<br />

Bu yıl 40. sı<br />

düzenlenen Host<br />

Milano <strong>2017</strong>’ye<br />

katılan 43’ü TUSİD<br />

üyesi olmak üzere<br />

toplam 65 Türk<br />

firması, İtalya’da<br />

en yeni ürünlerini<br />

ziyaretçilerin<br />

beğenisine sundu.<br />

20-24 Ekim tarihlerinde İtalya’nın Milano kentinde 40. sı düzenlenen<br />

Host Milano <strong>2017</strong> Uluslararası Otel Ekipmanları Fuarı sona erdi. Dünya<br />

genelinde 47 ülkeden 2010 katılımcı ve gıda sektörünün tüm kollarını<br />

kapsayan 170 ülkeden 60 bini yabancı olmak üzere toplam 150 bin profesyonel<br />

ziyaretçi ile Host Milano <strong>2017</strong>, endüstriyel mutfak sektörünün Avrupa’daki en<br />

büyük fuarı olarak biliniyor. Host Milano <strong>2017</strong>’de 43’ü TUSİD üyesi olmak üzere<br />

toplam 65 Türk firması boy gösterdi. Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane, Servis<br />

ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TUSİD) de üyeleriyle<br />

birlikteydi. Fuarda Türk katılımcılar fuar boyunca stantlarında 26 bin civarında<br />

ziyaretçi ağırladı. 2015 yılında düzenlenen bir önceki fuarda 41’i TUSİD üyesi<br />

olmak üzere toplam 55 Türk firması katılmıştı. Türk firmaları, fuarda 3 bin 360<br />

m2’lik alana stantlarını kurmuştu. Bu alanın 2.372 m2’sinde TUSİD üyeleri<br />

yer almıştı. Bu yıl düzenlenen Host Milano <strong>2017</strong>’de Türk firmaları fuarda 5 bin<br />

m2’den büyük bir alana stantlarını kurarak en yeni ürünlerini dünyanın dört bir<br />

köşesinden gelen ziyaretçilerin beğenisine sundu. Bu alanın 3 bin 600 m2’ye<br />

yakını TUSİD üyelerine aitti.<br />

Gürkaynak: “Türk firmalarının fuarda boy göstermesi algıyı<br />

olumlu etkiledi”<br />

TUSİD Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Gürkaynak, fuara katılan firmaların<br />

çoğunun ulaşmak istedikleri ziyaretçi sayısına ulaştıklarını belirtti. Gürkaynak,<br />

“Türkiye, endüstriyel mutfak sektöründe dünyada ve Avrupa’da çok iyi bir<br />

konumda. Dünyada endüstriyel mutfak sektörünün önderleri olan Almanya<br />

ve İtalya’nın hemen ardından Türkiye geliyor. Avrupa’ya baktığımızda, mutfak<br />

imalatının dört ana ülkesi arasındayız. Kaliteyi daha uygun maliyetlerle<br />

sunan Türk firmalarının bu fuarda boy göstermiş olması, algıyı olumlu yönde<br />

etkiledi. Sektör katılımcılarının yer aldığı ve profesyonel ziyaretçilerin bir<br />

araya geldiği bu büyük organizasyonda yer almak ülkemizin ve firmalarımızın<br />

Avrupa’da temsil edilmesi açısından büyük öneme sahip. Host Milano <strong>2017</strong>,<br />

yurt dışındaki rakiplerin üretimde ve sunumda hangi noktalarda olduklarını<br />

gözlemleyebilmek adına önemli bir fırsat sundu. Ayrıca, fuarda sağlanan sıcak<br />

ilişkiler ve bağlantılar, sektör yararına değerlendirebilecek projelerle kazanca<br />

dönüştürüldü” dedi.


50 milyar<br />

dolarlık pazar<br />

buluşması<br />

gerçekleşti<br />

Katılımcı marka, metrekare<br />

ve ziyaretçi sayısı bazında<br />

Avrupa ve Ortadoğu’nun<br />

birincisi olma özelliğini<br />

taşıyan Bayim olur musun<br />

Franchising ve Markalı Bayilik<br />

Fuarı, Medyafors Fuarcılık<br />

organizasyonu, UFRAD işbirliği<br />

ve Coldwell Banker Türkiye Ana<br />

Sponsorluğunda 12-15 Ekim<br />

tarihleri arasında CNR Fuar<br />

merkezinde düzenlendi.<br />

Her sektörden katılımcının yer aldığı Bayim<br />

Olur musun Fuarı, franchise sektörünün nabzını<br />

tutmaya 16. yılında, 11-14 Ekim 2018 tarihleri<br />

arasında devam edecek.<br />

Türkiye’nin franchising alanındaki ilk ve tek fuarı olan Bayim Olur musun<br />

Fuarı rekorlara imza atarak sektörün nabzını tutmaya devam ediyor.<br />

12-15 Ekim <strong>2017</strong> tarihleri arasında 22.000 m2 alanda 15. kez kapılarını<br />

açan fuarda, 269 marka, girişimcilerle bir araya gelerek bayilik görüşmeleri<br />

gerçekleştirdi; yeni anlaşmalara imza attı. 33.180 kişinin ziyaret ettiği fuarda<br />

Çin, Kanada, Fransa, Endonezya, Kore, Lübnan, Malezya, Filipinler, Rusya,<br />

İngiltere, Mısır, Arjantin, Tayland, İspanya, Avustralya, Meksika, ABD, Brezilya,<br />

Kolombiya ve Guatemala’dan gelen yatırımcılar ve heyetler Türk markalarına<br />

yoğun ilgi gösterdi.<br />

44 ülkeyi bir araya getirdi<br />

Markalarla girişimcileri buluşturarak reel sektöre ve ülke ekonomisine önemli<br />

katkıda bulunan fuar, firmaların franchise sayısını arttırdığı, birçoğunun da<br />

ilk çıkış, gelişim ve lansman noktası olma özelliğini taşıyor. Özel bölümleriyle<br />

de beğeni toplayan Bayim Olur musun Franchising Fuarı, franchise veren<br />

markalara ürün ve hizmet konusunda destek olan tedarikçi firmaları ’Tedarikçi<br />

Özel Bölümü’nde sektörün tüm paydaşlarıyla buluşturdu. Ayrıca, Dünya<br />

Franchise Zirvesi kapsamında; Asya Pasific Franchise Konfederasyonu<br />

(APFC) ve Dünya Franchise Konseyi ile birlikte Avrupa Franchise Federasyonu<br />

(EFF) toplantılarına da ev sahipliği yapan fuar, 44 önemli ülkenin franchise<br />

dernekleri üye markaları ve yetkililerinin yanı sıra ekonomi bakanlarını<br />

İstanbul’da bir araya getirdi. 4 gün boyunca gerçekleştirilen seminerlerde hem<br />

ziyaretçi hem katılımcılara eğitici bilgiler verildi.


110<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Müzik, spor ve<br />

lezzette sıra dışı<br />

konseptlerin adresi<br />

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç<br />

DorockXL<br />

Spor, müzik ve lezzet<br />

tutkularına özel sunduğu<br />

3 sıra dışı konseptiyle<br />

gençlerin ve genç<br />

kalanların en favori<br />

mekânı olan DorockXL,<br />

etkinlikleriyle olduğu<br />

kadar lezzetleriyle de göz<br />

dolduruyor.


İstanbul Kadıköy’ün en işlek<br />

caddelerinden birinde yer alan 2000<br />

metrekarelik dev alanında üç farklı<br />

konseptte hizmet veren DorockXL’in<br />

alternatiften pop-rock’a uzanan geniş<br />

müzik içeriği ile her yaştan ve her<br />

tarzdan insana hitap eden sahnesinde<br />

birbirinden farklı performanslar<br />

sergileniyor. Stage, Cafe&Bistro ve<br />

Baze E-Sports Cafe&Bar konseptleri<br />

ile haftanın 7 günü, 09:00’dan 05:00’a<br />

kadar neredeyse kapanmadan kesintisiz<br />

hizmet veren mekân; hiç bitmeyen<br />

dinamizmiyle lezzet, müzik ve spor<br />

tutkunlarının vazgeçilmez adresi oluyor.<br />

DorockXL, İstanbul’un en büyük, ses ve<br />

ışık sistemine sahip canlı müzik sahnesi,<br />

dünya mutfaklarından eşsiz tatları<br />

müziğin ritmiyle buluşturduğu lezzet<br />

alternatifleri, oyun ve spor dünyasına ilgi<br />

duyan herkes için cazibe yaratan e-spor<br />

barı ile sıra dışı konseptler yaratıyor.<br />

Kesintisiz canlı müzik!<br />

Yerli ve yabancı çeşitli müzik tarzlarından<br />

usta müzisyenlerin performans<br />

sergiledikleri DorockXL Stage’da<br />

haftanın her günü, iki performans<br />

sergileniyor. Ayrıca üniversite<br />

festivallerinden partilere uzanan geniş<br />

skalası ile özel içerikli etkinliklere de ev<br />

sahipliği yapıyor.<br />

Dünya mutfağından sunduğu<br />

lezzetlerle misafirlerini<br />

büyülüyor<br />

Sabah kahvaltısından, gece atıştırmasına<br />

kadar her şeyin bulunduğu geniş menüsü<br />

ile hizmet veren DorockXL’ın dünya<br />

mutfaklarından eşsiz tatları sunan<br />

Cafe&Bistro konsepti, açılır-kapanır<br />

tavanı ile 4 mevsim çeşitliliğinde, günün<br />

her saatinde, her yaştan insanı keyif ile<br />

buluşturuyor. Kahve sohbetlerinden,


112<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Vedat Bal: “Konser-bar mekânlarının menüleri bu kadar güçlü olmuyor”<br />

28 yıllık sektör deneyimine sahip olan DorockXL’ın kurucu ortağı Vedat Bal,<br />

mekan konseptini bu tecrübeyle oluşturduklarını belirterek, “Geçmişten<br />

gelen tecrübeyle böyle bir konsept oluşturduk. Dünya mutfağına yabancı<br />

değilim, ama reçeteleri olduğu gibi menümüze koymadık. Titiz bir çalışmayla,<br />

lezzetleri Türk damak tadına uygun hale getirecek dokunuşları yaptık. Dünya<br />

mutfağından 10 çeşit yemek sunuyoruz, iyi yapabildiğimiz ve misafirlerimizin<br />

seveceği lezzetlere yer veriyoruz. İtalyan, Meksika, Fransız mutfağından<br />

ürünlerimiz var, Türk mutfağı da menümüzde büyük yer kaplıyor. Konser-bar<br />

mekânlarının menüleri bu kadar güçlü olmuyor, şefimizle tarifleri hazırlıyoruz,<br />

tadıyoruz ve öyle sunuyoruz. Müşterilerimizin beklentisi üzerine kurulu bir<br />

servis anlayışımız var; buradan mutsuz ayrılan bir tek konuğumuz olsun<br />

istemiyoruz.” diyor.<br />

Şef Veysel Özcan: “Yerli ürün kullanımına özen gösteriyoruz”<br />

38 yıldır profesyonel mutfaklarda hizmet veren Şef Veysel Özcan, DorockXL mutfağıyla ilgili şu bilgileri veriyor: “Menü<br />

seçimlerimizi müşteri portföyümüze göre hazırlıyoruz. Burada da yerli ürün kullanımına özen gösteriyoruz. Mutfağımızdaki<br />

ustalarımızla pizza ve makarnamızı kendimiz üretiyoruz. Doğal, taze ve lezzetli ürünler sunuyoruz. Yılda bir kere menü<br />

değişikliği yapıyoruz. İnsanların taleplerini özenle değerlendiriyoruz. Tüm ürünlerimizi kendi mutfağımızda üretiyoruz.<br />

Pizzalarımız çok beğeniliyor örneğin, Türk damak tadına uygun reçetelerle hazırlanan pizzalarımıza Türk pizzası diyoruz.<br />

Ülkenin ileri gelen pizza zincirlerinin ürünlerinden hem daha lezzetli hem daha sağlıklı ürünler sunuyoruz. 14 kişilik bir<br />

mutfak ekibimiz var. Mutfağımızda sürekli eğitimlerimiz oluyor.<br />

özel yemeklere, kutlamalara kadar<br />

geniş bir içerik ile misafirlerini ağırlayan<br />

DorockXL Cafe&Bistro’da yine müzik<br />

baş rol oyuncusu oluyor. Sabah saat<br />

9’da açılan mutfak gece saat 4’e kadar<br />

hizmet veriyor. Kahvaltıdan, akşam<br />

yemeğine, atıştırmalıklardan geniş içecek<br />

seçeneklerine kadar, açık olduğu her an<br />

tüm ürünlerini sunabilme kapasitesine<br />

sahip.<br />

Türkiye’nin ilk ve tek e-spor barı<br />

Türkiye’nin ilk ve tek e-spor barı olan<br />

DorockXL Baze E-Sports Cafe&Bar, oyun<br />

dünyasına ve spora ilgi duyan herkes<br />

için cazibe yaratıyor. Dünya üzerinden<br />

online oyun ve spor karşılaşmalarının<br />

dev ekranlarından yansıtıldığı konseptte,<br />

tüm dünyada milyonların takipçisi<br />

olduğu oyunlar İstanbulluların ayağına<br />

geliyor. Ayrıca futbol, basketbol, voleybol,<br />

tenis gibi spor dallarının uluslararası<br />

maçları da DorockXL’ın Baze alanında<br />

sporseverler ile buluşuyor. Spor ve oyun<br />

dünyasının nabzının attığı bu konsepte,<br />

eşsiz lezzetler de eşlik ediyor.<br />

Sosyal sorumlulukta da öncü<br />

DorockXL, sadece sunduğu konseptlerle<br />

değil gençlere ve çocuklara dokunan<br />

yaklaşımıyla da alanında öncü bir girişim<br />

sergiliyor. Bugüne kadar Kanserli<br />

Çocuklara Umut Vakfı, Türkiye Eğitim<br />

Gönüllüleri Vakfı, Otizmli Çocuklar Vakfı<br />

iş birliğinde bir çok sosyal sorumluluk<br />

projesine imza atan DorockXL, her<br />

yıl Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da<br />

yaşayan çocukların eğitimlerine de<br />

destek oluyor. Geçtiğimiz yıl toplam<br />

20 okula ulaşarak çocukların eğitim<br />

ihtiyaçlarını karşılayan DorockXL,<br />

sahnesinde üniversite öğrencilerine de<br />

yer veriyor. Bu kapsamda, amatör olarak<br />

müzik yapan öğrenci gruplar ücretsiz<br />

olarak sahne alarak eğitim masraflarını<br />

karşılayabiliyor.<br />

Müzik tasarımla buluşuyor<br />

Dorock XL eğlence anlayışındaki sıra dışı<br />

dokunuşlarını, benzersiz tasarımlardan<br />

oluşan butik ürünlerinde buluşturuyor.<br />

DorockXL Boutique-Shop markasıyla<br />

t-shirt’ten saç tokasına, kupadan<br />

kaleme kadar birbirinden farklı çok özel<br />

tasarımlar sunuluyor.<br />

“Standart bir içecek menüsü<br />

sunmuyoruz”<br />

“Standart bir içecek menüsü<br />

sunmuyoruz, misafirlerimizin istekleri<br />

ve tercihlerine göre o anda bile<br />

reçete üretebiliyoruz. Taze meyve ve<br />

sebzeli içecekleri ön plana çıkarmaya<br />

çalışıyoruz, mümkün olduğunca şurup<br />

kullanmıyoruz. Bunun yanında aromalı<br />

ve aromasız kahve çeşitlerimiz mevcut.<br />

Misafirlerimiz ne isterse onu sunmaya<br />

özen gösteriyoruz çünkü felsefemiz,<br />

misafirlerimize ‘yok’ dememek üzerine<br />

kurulu.”


114<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Florya’nın yeni buluşma noktası<br />

Atrox<br />

Crowne Plaza İstanbul –<br />

Florya’nın yeni mekanı Atrox<br />

konuklarına, panoramik<br />

deniz manzarası, gurme<br />

lezzetleri, farklı ambiyansı<br />

ve sunduğu özel eğlence<br />

konseptleriyle keyifli anlar<br />

yaşatıyor.


Atrox, taptaze serpme<br />

kahvaltısıyla, panoramik deniz<br />

manzarası eşliğinde güne güzel<br />

başlamak isteyenlerin vazgeçilmezi<br />

oluyor. Müşterilerine günün<br />

her saati keyif vadeden Atrox,<br />

özel organizasyonlar ve grup<br />

yemekleriyle konuklarının en özel<br />

anlarına da eşlik ediyor.<br />

İstanbul’a farklı bir eğlence anlayışı sunan<br />

Atrox, Florya’nın merkezindeki deniz manzaralı<br />

terasıyla ve şık dekorasyonuyla dikkat çekiyor.<br />

Atrox, mandalina ağaçlarıyla donatılmış, yeşil<br />

bitkilerle süslenmiş, bembeyaz koltuklarıyla ve<br />

ahşap zeminiyle büyüleyici bir teras keyfi yaşamak<br />

isteyenleri bekliyor. Atrox’ta konuklar, zamanın nasıl<br />

geçtiğini anlamıyor, İstanbul’un en güzel mekanında<br />

sevdikleriyle birlikte, müzik eşliğinde eğlencenin<br />

tadını çıkarıyor.<br />

Gurme lezzetleriyle farklı…<br />

Atrox, birbirinden çeşitli gurme lezzetleriyle de<br />

fark oluşturuyor. Dana Carpoccio’dan, Avakado<br />

Mozzarella Salatası’na; Buffalo Burger’den Somonlu<br />

Linguini’ye; Izgara Somon’dan Anadolu Kebabı’na<br />

kadar çeşitli lezzetleri müşterilerinin beğenisine<br />

sunuyor. Mükemmel bir yemek deneyimi yaşamak,<br />

müzik eşliğinde keyifli anlar geçirmek ve geceleri<br />

farklı periyotlarla düzenlenen ilgi çekici eğlence<br />

konseptlerine katılmak isteyenler, Atrox’un<br />

büyüleyici atmosferine kapılıyor.<br />

Eğlenmek için de alternatif<br />

Atrox ilerleyen günlerde DJ performans geceleri,<br />

tematik geceler, canlı müzikler ile farklı kültürlerin<br />

müziğini bir araya getirerek konuklarına eğlence<br />

dolu anlar yaşatmayı planlıyor.


hotel restaurant<br />

116 & hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Kronotrop ile 3. dalga kahve akımı<br />

Atatürk Havalimanı’nı sardı!<br />

Yiyecek - içecek sektörünün önde gelen markalarından BTA ile İstanbul Yiyecek İçecek<br />

yaptığı işbirliği sonucunda, nitelikli kahve akımının öncülerinden olan Kronotrop, Atatürk<br />

Havalimanı Dış Hatlar Gidiş Terminali’nde açıldı.<br />

Kahve dünyasında üçüncü dalga<br />

adı verilen döneme damgasını<br />

vuran Kronotrop, “az ve kendi<br />

yerinde kavurduğu” kahve çekirdeklerini,<br />

dünyanın dört bir köşesindeki özel<br />

çiftliklerden büyük bir titizlikle seçerek<br />

kahve severlerin kalbini fethediyor.<br />

Hasat dönemleriyle bağlantılı olarak<br />

dönemsel değişiklik gösteren 15’e yakın<br />

kahve çeşidinin yanı sıra kültürümüzün<br />

bir parçası olan Türk kahvesiyle de<br />

hizmet veren Kronotrop, geniş ürün<br />

gamında nitelikli kahvelerin verdiği keyif<br />

duygusunu katlayacak sandviç, tatlı<br />

çeşitleri ve lezzet dolu paketli ürünlere de<br />

yer veriyor.<br />

Gürs: “Bu iş birliği BTA’nın<br />

nitelikli kahveye ilgisiyle<br />

başladı”<br />

BTA’nın Kronotrop ile gerçekleştirdiği<br />

bu işbirliğine ilişkin konuşan BTA<br />

İcra Kurulu Başkanı Saadettin Cesur,<br />

“BTA olarak önceliğimiz her zaman<br />

misafirlerimiz. Son dönemde tüm dünyayı<br />

etkisi altına alan üçüncü dalga kahve<br />

akımına verdiğimiz önem nedeniyle<br />

Kronotrop ile çalışmayı tercih ettik.<br />

Kronotrop’un en kaliteli çekirdeklerden<br />

oluşturduğu butik üretim kahvelerine,<br />

özenle hazırlanan ürünlerimizle eşlik<br />

edeceğiz.” dedi. Kronotrop markasının<br />

sahibi Mehmet Gürs ise, “Nitelikli<br />

kahveye olan ilgileri sonucu, BTA ile<br />

ocak ayında horeca kahve işbirliğimiz<br />

başladı. Kronotrop’u ilk kez dış hatlarda<br />

görmekten mutluluk duyuyoruz. Bu<br />

sürecin birçok projede güçlü bir şekilde<br />

büyüyeceğine inanıyoruz.” diye konuştu.


118<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

The Galliard<br />

Brasserie<br />

Etiler’den sonra<br />

Vadistanbul’da<br />

Etiler’de şık atmosferi ve<br />

beğenilen lezzetlerinden oluşan<br />

geniş menüsü ile kendine özel<br />

bir kitle yaratan The Galliard<br />

Brasserie, İstanbul’un yeni<br />

alışveriş ve yaşam merkezi<br />

Vadistanbul’da açtığı yeni<br />

şubesi ile kitlesini genişletiyor.<br />

Yenilenen tarzı ile tam bir brasserie<br />

konseptini benimseyen The<br />

Galliard Brasserie, Etiler’de<br />

ve Vadistanbul’da rahat ve şık<br />

dekorasyonu, sıcak ambiyansı ve<br />

her zevke hitap eden lezzetleri ile<br />

misafirlerini ağırlamaya başladı.<br />

Kaliteli hizmet ve lezzet anlayışını<br />

koruyarak, yeni yerinde samimi bir<br />

ortam sunan The Galliard Brasserie,<br />

şıklığı konfor ile buluşturuyor!<br />

Mermerlerin ve ahşapların sadeliğinin,<br />

natürel renklerin en huzurlu tonlarıyla<br />

tamamlandığı The Galliard Brasserie,<br />

şık dekorasyonu kadar misafirlerine<br />

sunduğu geniş ve konforlu alanlarıyla<br />

da ilgi çekiyor. Özel yayınlar ve önemli<br />

maçlar için mekanın en göze çarpan<br />

noktasına yerleştirilmiş olan dev ekran<br />

misafirlere keyifli anlar yaşatırken,<br />

açık mutfağın ön alanına özenle<br />

yerleştirilen taş fırın ve kömür ateşli<br />

ızgara da ortama sıra dışı bir görünüm<br />

kazandırıp, birçok lezzetin sırrı olarak<br />

öne çıkıyorlar.<br />

Akdeniz mutfağının en seçkin<br />

lezzetleriyle karşılıyor<br />

Akdeniz mutfağının en güzel<br />

örnekleriyle hazırlanan The Galliard<br />

Brasserie’nin menüsünde, Empanada,<br />

Kadayıfta Karides, Etli Pazı Sarma,<br />

Somonlu Kinoa Salatası, Black<br />

Burger, Kaz Etli ve Porçini Mantarlı<br />

Risotto, Robespierre gibi lezzetler<br />

öne çıkıyor. Yemekleri dışında ldukça<br />

zengin bir çeşitlilik sunan alkollü ve<br />

alkolsüz içecek menüsüyle de dikkat<br />

çeken The Galliard Brasserie gündüz<br />

saatlerinde bağımsız bir alan olarak<br />

planlanan üçüncü nesil kahve köşesi<br />

ile akşam saatlerinde ise birbirinden<br />

özel sunumlu kokteyllerin çıktığı ana<br />

barında keyifli sohbetler için ideal bir<br />

adres olarak kendini gösteriyor.<br />

Haftanın her günü saat 08.00 – 12.00<br />

arası çok özel bir kahvaltı sunan<br />

mekan; organik lezzetleri, en taze<br />

sebze ve meyveleri, yöresel peynirleri,<br />

ev yapımı reçelleri, ev yapımı taze su<br />

böreği, otlu ev böreği, dereotlu poğaça,<br />

simit, kruvasan gibi unlu mamulleri ve<br />

yumurta çeşitleri ile Türkiye’den yola<br />

çıkıp tüm Akdeniz’i dolaşan bir sofrayla<br />

misafirlerini karşılıyor.


İncek Loft<br />

BigChefs açıldı<br />

Ankara’da Akfen İnşaat<br />

tarafından hayata<br />

geçirilen ve yaşamın<br />

başladığı İncek Loft<br />

birbiri ardına yeni<br />

restoran ve yeme – içme<br />

markalarına ev sahipliği<br />

yapmaya başladı. Bu<br />

kapsamda Türkiye’nin<br />

ünlü restoran zinciri<br />

BigChefs, 48’nci şubesini<br />

İncek Loft alışveriş<br />

caddesinde hizmete açtı.<br />

İncek Loft BigChefs’in resmi açılışı 4<br />

Kasım <strong>2017</strong> Cumartesi akşamı sunucu<br />

Öykü Serter’in de DJ performansı<br />

ile sahne alacağı özel bir etkinlikle<br />

gerçekleştirildi. Başkent Ankara’nın iş ve<br />

cemiyet hayatının önde gelen simalarını<br />

da bir araya getiren açılışta sunucu Öykü<br />

Serter de DJ performansı ile sahne alarak<br />

davetlilere keyifli anlar yaşattı.<br />

Barçak: “Alışveriş caddesi gurme<br />

merkezi haline gelecek”<br />

Konuyla ilgili bilgi veren Akfen<br />

Danışmanlık ve Proje Geliştirme<br />

Genel Müdürü Barış Barçak, Başkent<br />

Ankara’nın önemli yerleşim bölgelerinden<br />

İncek’te oturumcu profilinin genç ve<br />

beyaz yakalı çalışan olarak geliştiğini<br />

gözlemlediklerinin belirtti. Bu profil<br />

dahilindeki insanların dışarda yemek<br />

konusunda hayli istekli olduğuna dikkat<br />

çeken Barçak, “Anılan profile yönelik<br />

olarak bölgenin en büyük ihtiyacı olarak<br />

yeme - içme mekan alternatifleri olarak<br />

ortaya çıkıyor. Yaşamın başladığı İncek<br />

Loft projemizdeki alışveriş caddesindeki<br />

bazı yerleri bu ihtiyaca cevap verecek bir<br />

merkez haline getirmeyi planlıyoruz. Bu<br />

hem projede oturanlara değer katacak,<br />

hem de dışarıdan buraya gelecekler<br />

için önemli bir alternatif yaratacak” diye<br />

konuştu. Barçak, İncek Loft alışveriş<br />

caddesi içerisindeki ticari alanlarda<br />

Türkiye’nin önde gelen yeme - içme<br />

markalarıyla işbirliği yapıp bir gurme<br />

merkezi hayata geçireceklerini de<br />

sözlerine ekledi.


hotel restaurant<br />

120 & hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Çarşamba akşamlarının yeni adresi<br />

Hezarfen Bar & Lounge<br />

Geleneksel ve modern dokuyu aynı çatı<br />

altında buluşturan CVK Park Bosphorus Hotel<br />

İstanbul’un lobi katında hizmet veren Hezarfen<br />

Lounge, İstanbul’un en büyüleyici manzarasına<br />

karşı, kokteyl ve müzik ziyafeti sunuyor.<br />

Benzersiz lezzetleri ve kusursuz hizmetiyle<br />

misafirlerine unutulmaz bir deneyim yaşatan<br />

Hezarfen’in bundan böyle her çarşamba<br />

gerçekleşecek olan ‘kokteyl geceleri’ne Hazal Ata’nın<br />

gitar performansı eşlik edecek.<br />

Eşsiz doku, kusursuz hizmet anlayışı<br />

Modern mimariyi geleneksel çizgilerle bir araya getiren<br />

eşsiz dokusu, kusursuz hizmet anlayışı ve içinde yer<br />

alan birbirinden iddialı mekanlarıyla şehrin en çok<br />

tercih edilen adreslerinden CVK Park Bosphorus Hotel<br />

İstanbul, otelin en güzel manzaralarından birine sahip<br />

olan mekanlarından Hezarfen Lounge’ın zengin kokteyl<br />

menüsünü indirim avantajıyla sunuyor.<br />

Her çarşamba 21.30-23.30 saatleri arasında<br />

Hezarfen Lounge’da her çarşamba 21.30-23.30<br />

saatleri arasında gerçekleşecek ‘kokteyl geceleri’nde<br />

misafirler; muhteşem manzaranın tadını eşsiz lezzetler<br />

ve canlı müzik keyfi eşliğinde çıkarırken; tüm kokteyl<br />

menüsünden indirimli olarak faydalanabilecekler.


Sultanahmet<br />

Köftecisi’nin<br />

Avrupa atağı...<br />

Bulgaristan’ın başkenti<br />

Sofya’da “MTS Food<br />

Ltd” adıyla şirket kuran<br />

asırlık köfteci, bu şirket<br />

aracılığıyla Avrupa’da<br />

franchise şubeler<br />

açacak, kalifiye eleman<br />

yetiştirilecek, köfte<br />

üretimi yapacak.<br />

Son yıllarda yurt dışı yatırımlarıyla<br />

dikkatleri çeken Tarihi Sultanahmet<br />

Köftecisi, Avrupa’da yeni franchise<br />

şubeler açmak, kalifiye eleman<br />

yetiştirmek ve köfte üretimi yapmak için<br />

Bulgaristan’da şirket kurdu. Sultanahmet<br />

Köftecisi Yönetim Kurulu Onursal Başkanı<br />

Mehmet Tezçakın, Azerbaycan’da 3 şube<br />

açarak başlattıkları yurt dışı franchise<br />

şube çalışmalarını, son dönemde<br />

Almanya ve İngiltere’ye kaydırdıklarını<br />

belirtti.<br />

İngiltere’de Manchester, Almanya’da ise<br />

Münih ve Nürnberg’te şube açtıklarını<br />

kaydeden Tezçakın, “Hiç baharat<br />

kullanılmadan özel bir formülle üretilen<br />

köftelerimiz Türkiye’de olduğu gibi<br />

Avrupa’da da yoğun ilgi gördü. Kısa<br />

sürede değişik Avrupa ülkelerinden çok<br />

yoğun talep aldık” dedi.<br />

“Sofya’nın en merkezi yerinde<br />

dükkân açacağız”<br />

Avrupa’nın alım gücü yüksek 500<br />

milyonluk bir nüfusu barındırdığını<br />

vurgulayan Tezçakın şunları söyledi:<br />

“Avrupa’daki yatırımlara önem veriyoruz<br />

ve yeni şubeler açmak istiyoruz. Ancak,<br />

özellikle kalifiye eleman bulmakta<br />

sorun yaşıyoruz. Türkiye’den eleman<br />

gönderirken de vize sorunları oluyor,<br />

iş planları aksıyor. Ayrıca Avrupa’da bir<br />

üretim merkezimizin olması gerekiyor.<br />

Bu nedenlerle, hem işgücü hem de<br />

et maliyeti düşük olan Avrupa Birliği<br />

üyesi komşu Bulgaristan’ı üs olarak<br />

kullanmaya karar verdik. Sofya’da 500<br />

bin Euro’luk yatırım projesini<br />

gerçekleştirecek MTS Food Ltd. şirketini<br />

kurduk. Sofya’nın en merkezi yerinde<br />

dükkân açacağız. Burada Avrupa’daki<br />

dükkanlarımıza gönderilmek üzere<br />

köfte üretimi yapılacak. Avrupa Birliği<br />

ülkelerinde açtığımız, bundan sonra da<br />

açacağımız tüm dükkanların personel<br />

ihtiyacı bu merkezden katşılanacak. Bu<br />

şirket aracılığıyla Doğu Avrupa ve Balkan<br />

ülkelerinde yeni franchise dükkanlar<br />

açılacak.”<br />

Sırada ABD projesi var<br />

Tezçakın, Sultanahmet Köftecisi’nin<br />

yurt dışı yatırımlarının Avrupa ile sınırlı<br />

kalmayacağının altını çizerek, “ABD’de<br />

de New York merkezi bir şirket kurduk.<br />

Kısa süre içinde ABD projesini de hayata<br />

geçireceğiz. Hedefimiz, Sultanahmet<br />

Köftecisi markasını tüm dünyada tanınan<br />

bir marka yapabilmek. Bunun için de<br />

mutlaka Turquality desteği almamız<br />

gerekiyor. Şirketimizin CEO’su Mert<br />

Tezçakın ve Genel Müdür Burak Duman’ın<br />

Turquality konusunda yoğun çalışmaları<br />

var. En kısa zamanda bu çalışmaların<br />

sonuç vereceğine inanıyorum” diye<br />

konuştu.


hotel restaurant<br />

122 & hi-tech<br />

hotel-tech<br />

Antalya Dijital Zirvesi<br />

turizm dünyasını buluşturdu<br />

CRM Medya’nın organize ettiği ve Google Partners desteğiyle düzenlenen<br />

Antalya Dijital Zirvesi #2,500’ün üzerinde otel sahibi-otel müdürü ve satış<br />

pazarlama müdürlerinin katılımıyla Antalya Su Otel’de gerçekleştirildi.<br />

Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve<br />

diplomatik gücü olan turizm<br />

sektörünün dijital dünyaya<br />

yansımasını konuşmak için bu yıl ikinci<br />

kez düzenlenen Antalya Dijital Zirvesi,<br />

Yazar ve Seslendirme Sanatçısı Yekta<br />

Kopan moderatörlüğünde gerçekleşti.<br />

CRM Medya tarafından Google Partners<br />

desteğiyle düzenlenen zirve kapsamında;<br />

dijitalin yükselişi ile beraber otelcilik<br />

sektöründe dijital kanallara nasıl satış<br />

yapılabileceğinin detayları konuklara<br />

aktarıldı.<br />

Dijital reklam sektörünün<br />

duayenleri dev zirvede bir araya<br />

geldi<br />

Antalya Dijital Zirvesi’ne ev sahipliği<br />

yapan CRM Medya Ajans Başkanı<br />

Ramazan Becer, turizmde yeni satış<br />

kanalı ‘dijital pazarlama’ konu başlığıyla<br />

bir konuşma yaparken, CRM Medya’nın<br />

turizm sektörüne özel sunduğu 360<br />

derece medya çözümleriyle turizm<br />

alanında yakaladığı başarının sırrını da<br />

zirve ziyaretçilerle paylaştı. Program<br />

kapsamında ayrıca; Google Turizm &<br />

Finans Sektör Lideri Sencer Kutluğ,<br />

Facebook Türkiye Ajans Partneri<br />

Ahmet Uğur Yılmaz, İçil Danışmanlık’ın<br />

kurucusu Mustafa İçil, ekranlardan<br />

tanınan Ceyhun Yılmaz, dijital sektörün<br />

önde gelen isimlerinden Devrim Emekçi,<br />

Ligatus Türkiye Ülke Müdürü Emre Faks,<br />

Ods Danışmanlık Genel Müdürü Okan<br />

Seçkin ve kendine has tarzı, yönetim<br />

anlayışı ve yenilikçi bakış açısıyla uçan<br />

müdür lakabıyla tanınan Mehmet<br />

Biçer’in yanı sıra bilişim ve teknoloji<br />

alanındaki çalışmalarıyla tanınan ve<br />

sektörün duayen isimlerinden Serdar<br />

Kuzuloğlu’da bilişim sektörü ile ilgili<br />

değerlendirmelerini dinleyiciler ile<br />

paylaştı. Başak E. Amanat, Serdar Sarıl<br />

ve Ali Özdemir ise gerçekleştirdikleri<br />

özel oturumda izleyicilere sektör<br />

deneyimlerini aktardılar.<br />

Becer: “Turizm sektörünü dijital<br />

ile güçlendirmeliyiz”<br />

Zirve kapsamında ‘dijital pazarlama’ konu<br />

başlığıyla katılımcılara seslenen<br />

CRM Medya Ajans Başkanı Ramazan


Dijital reklam sektörünün<br />

duayenleri ile otel<br />

profesyonellerini bir araya<br />

getiren zirve kapsamında,<br />

otelcilik sektöründe<br />

dijital kanallara nasıl satış<br />

yapılabileceği konusu<br />

masaya yatırıldı.<br />

Becer, “Gençlik yıllarımda 1998 yılında<br />

komilik ile başlayan turizm serüvenimi<br />

2009 yılında Otel müdürlüğü noktasında<br />

bırakarak sonlandırdım, dolayısı ile<br />

sektörün içinden biriyim. Sonrasında bu<br />

sektörü bırakıp dijital alana yöneldim.<br />

Ancak şunu görüyorum ki artık turizm<br />

sektöründe herkes aynı şeyi yapıyor. Biraz<br />

bunu değiştirmemiz gerektiğini düşündük<br />

ve medya sektöründe İstanbul’da ilk üçte<br />

olan bir şirket olarak tekrardan turizme<br />

bir dönüş yaptık. Antalya’ya ofis açarak<br />

otellere farklı bir satış pazarlama çözümü<br />

sunduk. Partnerlerimiz için ‘Siz hiçbir<br />

şey harcamayın, risk almayın, biz sizin<br />

adınıza web sitenizi yeniden tasarlayıp<br />

güncelleyelim ve reklam yapalım.<br />

Trafiğini yönetelim ve canlı telefon<br />

çağrılarına da biz karşılık verelim. Satış<br />

yapalım ve sattığımızın üzerinden bir<br />

kazanç elde edelim’ şeklinde bütünleşik<br />

ve 360 derece bir hizmet modeli<br />

geliştirdik. Bu modelin sektörü çok<br />

geliştireceğine inanıyoruz. Bir noktadan<br />

sonra otelciler bu refleksi kazandıktan<br />

sonra kendileri de bu süreci yürütmeye<br />

başlayacaklar. Buna ‘turizmde dijital<br />

dönüşümün başlangıç noktası’ diyebiliriz”<br />

dedi.<br />

“Teknolojiye yapılan yatırımlar<br />

turizmin gelişmesine ve turist<br />

sayısının artmasına katkı<br />

sağlıyor”<br />

Geçtiğimiz Şubat ayında Antalya’da<br />

gerçekleştirilen ilk zirve sonrasında<br />

büyük bir etkileşim yakaladıklarının<br />

altını çizen Becer, “Bu etkinlikler<br />

devam ettikçe turizm sektörü daha da<br />

gelişecek. Temel çıkış noktamız şu ki<br />

‘ekmek yediğimiz pazarı güçlendirmeliyiz,<br />

bilgilendirmeliyiz’. İnsanlar çıkarlarının<br />

tek bir yol olduğunu değil bunun<br />

alternatiflerinin de olduğunu görsünler<br />

ve bilsinler istedik. Tanıtım her alanda<br />

şart. Ancak artık yalnızca devletten ya<br />

da T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan<br />

bizi tanıtın gibi bir beklentiye girmek çok<br />

yanlış. Her tesis kendi tanıtımını kendisi<br />

yapabilir ve buna bir bütçe ayırabilirse,<br />

o zaman bu ülke daha çok kalkınacaktır.<br />

Ülkedeki binlerce tesisin bir reklam<br />

bütçesi olduğunu düşünün yurt içinde ya<br />

da yurt dışında hepsi ülkeyi tanıtan Türk<br />

bayrağının olduğu bir reklam yaptığını<br />

düşünün asıl kalkınma bundan sonra<br />

gerçekleşecektir. Buna bir ‘reklam<br />

hareketi ya da turizmde diriliş hareketi’<br />

diyebiliriz. Çünkü özellikle yurt içinde ilk<br />

defa tatil refleksi oluşan çok büyük bir<br />

kitle var. Ben şunu diyenlerle o kadar çok<br />

karşılaştım ki; ‘herkes tatile gidiyor biz<br />

de bir tatil yapalım. Bir tatil kaç para?’<br />

diye arayanların sayısı o kadar fazla ki<br />

yurtiçinde de bir tatil kültürü oluşmaya<br />

başladı. Her yıl üstüne katlanarak<br />

gideceği için bunu aslında nasıl tabana<br />

yayarız ve oteller kendi pazarlamasını<br />

oluşturup bu kitleye nasıl ulaşır tüm alt<br />

yapımız ve çalışmalarımız bu durumu<br />

geliştirmek üzeredir” dedi.<br />

“Türkiye’de reklama daha çok<br />

yatırım yapılmalı”<br />

Sunumunda Türkiye reklam sektörünün<br />

rakamlarında da bahseden CRM Medya<br />

Ajans Başkanı Ramazan Becer, dünyada<br />

559 milyar dolar reklam yatırımı<br />

olduğunu ve sıralamada ABD’nin 180<br />

milyar dolar ile başı çektiğini, Çin’in 63,8<br />

milyar dolar ile ikinci sırada olduğunu<br />

ve Türkiye’nin ise yalnızca 1,8 milyar<br />

dolar reklam yatırımı olduğunu söyledi.<br />

Diğer taraftan dikkat çeken en önemli<br />

konu ise Reklam yatırımları noktasındaki<br />

ülke sıralaması ile ülkelerin ekonomik<br />

büyüklük sıralamasının aynı parelellikte<br />

olması. Bu da gösteriyor ki reklam<br />

harcamalarınızı doğru şekilde büyüttükçe<br />

firmanızı, ülkenizi de büyütüyorsunuz.<br />

Turizm sektöründe de daha çok reklam<br />

yatırımı yapılması gerektiğini belirten<br />

Ramazan Becer, turizmde dijital<br />

pazarlamanın oldukça avantajlı olduğunu<br />

belirtti.


hotel restaurant<br />

124 & hi-tech<br />

ürün


Banyo<br />

trendinde<br />

mat<br />

renkler<br />

Ege Vitrifiye 9 farklı alternatiften<br />

oluşan renkli lavabolarıyla<br />

kendinden söz ettirmeye devam<br />

ediyor.<br />

Renklerin insanlar üzerindeki fiziksel ve psikolojik<br />

etkileri biliniyor. Örneğin yeşil rengin dinlendirdiği veya<br />

mavinin özgürlük hissini uyandırırken, huzur verdiği<br />

bilinen örnekler arasında… Ege Vitrifiye geliştirdiği mat renk<br />

skalasıyla kişilerin kullanırken mutlu ve huzurlu hissettiği<br />

alanlar oluşturmayı hedefliyor.<br />

Estetik ve fonksiyonel<br />

Kullanıcıların kendi tarzlarında banyolar tasarlaması<br />

amacıyla geliştirilen lavabolar, fonksiyonel yapıları ve estetik<br />

duruşlarıyla bulundukları atmosferi kişiye özel hale getiriyor.<br />

Mobilya üzerinde kullanılan ürünler minimal çizgileriyle<br />

dikkat çekiyor.


hotel restaurant<br />

126 & hi-tech<br />

ürün<br />

Nude tasarımlarına<br />

ödül yağmuru<br />

Camın en yalın halini temsil eden global<br />

tasarım markası Nude, Türk ve yabancı<br />

tasarımcıların yarattığı cam objelerden<br />

oluşan koleksiyonlarıyla prestijli ödülleri<br />

toplamaya devam ediyor. Yalın ve zamansız<br />

çizgileri, cam dünyasında benzeri<br />

bulunmayan bir şeffaflıkla birleştiren Nude,<br />

iki ayrı tasarımıyla dört yeni ödüle daha hak<br />

kazandı.<br />

“Simple is Beautiful” (Yalın Güzeldir) felsefesini saygın tasarımcıların<br />

koleksiyonlarıyla buluşturan Nude, iki ayrı tasarımıyla dört yeni ödüle<br />

daha hak kazandı. Nude markasının üstün niteliklerini üzerinde<br />

taşıyan kadeh serisi Stem Zero ile karafları modern ve şık bir yorumla<br />

buluşturan “O2” koleksiyonu German Design Award 2018’de heyecanla<br />

karşılandı ve Nude toplamda ikisi birincilik olmak üzere üç ödülle döndü.<br />

Amerika Endüstriyel Tasarımcılar Derneği de Stem Zero’yu bronz ödüle<br />

layık gördü.<br />

Stem Zero’ya üç ayrı ödül…<br />

Yalın, elegan ve sofistike kadeh serisi Stem Zero, şarap ve şampanya için<br />

on bir farklı kadeh ve bardaktan oluşuyor. Üstün teknolojisi ile camın<br />

en ince halini kullanarak şarapseverlerin duyumunu artıran koleksiyon,<br />

hafifliği ve inceliği ile fark yaratıyor; tüm dikkatleri hisler üzerine<br />

odaklıyor; tasarımı ile dokunma, tatma ve koklama duyularının etkisini<br />

ve vurgusunu artırıyor. Tüm bu özellikleriyle tasarım dünyasında beğeni<br />

toplayan Stem Zero, German Design Award’dan iki ödülle dönerken<br />

Amerika Endüstriyel Tasarımcılar Derneği’nce de (Industrial Designers<br />

Society of America-IDSA) ödüllendirildi.<br />

Nude tasarım ekibinden Umut Karaca’nın tasarladığı Stem Zero, German<br />

Design Award 2018’de ambalaj kategorisinde özel mansiyon, masaüstü<br />

kategorisinde ise birincilik ödülünü aldı. Stem Zero, IDSA tarafından ise<br />

bronz ödüle layık görüldü.<br />

O2 karaf koleksiyonuna birincilik ödülü<br />

Yaratıcılığı ve zarifliğiyle göz dolduran Nude tasarımlarından ödüle<br />

layık görülen bir başka koleksiyon ise dünyaca ünlü tasarımcı Joe<br />

Doucet’in yarattığı “O2” koleksiyonu. Karafları modern ve şık bir yorumla<br />

buluşturan “O2” koleksiyonu, uluslararası alanda beğeniyle karşılanarak<br />

German Design Award’da mutfak kategorisinde birincilik ödülünü aldı.


hotel restaurant<br />

128 & hi-tech<br />

ürünler<br />

Doğal olduğu kadar teknolojik<br />

Geberit’in AquaClean serisinin yeni üyesi Mera, gelişmiş teknolojisi<br />

ve kesintisiz geçişlerine devrim niteliğindeki özelliklerini de<br />

ekleyerek kullanıcısını etkileyici bir deneyimle buluşturuyor. İngiliz<br />

tasarımcı Christoph Behling’in İsviçre dağlarından yeryüzüne ulaşan<br />

sulardan ilham alarak tasarladığı ürün; kullanıcısına maksimum<br />

düzeyde konfor ve hijyen sunuyor. Son teknolojisi sayesinde klozet<br />

kapağı otomatik olarak açılan Mera’nın 5 farklı yakınlık algılama<br />

ayarı bulunuyor. QuickRelease fonksiyonu sayesinde klozet kapağı<br />

çıkartılarak kolay temizlik imkanı sunan Mera’da, maksimum hijyen<br />

sağlanıyor. Ürünün otomatik ve sessiz koku alma ünitesiyle birlikte<br />

çalışan uzun ömürlü özel seramik petek filtresi ise banyoları kötü<br />

kokulardan arındırıyor.<br />

Hem zarif hem multifonksiyonel Thea Optima<br />

Panasonic Eco Solutions Türkiye, Thea markasının üstün teknolojisi ile<br />

yaşam alanlarına son derece pratik ve fonksiyonel bir çözüm sunuyor.<br />

Thea Optima serisi, ince hatları ve yalın tasarımı ile hem dekorasyona<br />

zarafet katıyor hem de duvarlarda fazla yer kaplamıyor. İtalyan tipi<br />

modüler tasarımıyla dikkat çeken Thea Optima modüler seriler, genel<br />

olarak daha küçük modül ebatlarına sahip olduklarından duvar üzerinde<br />

çok daha kısıtlı bir hacimde, daha fazla fonksiyon ortaya koyuyor. Thea<br />

Optima, modüler ürünler için temel ürünleri ve geniş renk seçenekleri<br />

ile tüm dekorasyonlara uyabilecek çeşitliliği de sunuyor. İstenildiğinde<br />

sadece çerçevelerin değişimi ile elektrik montajı etkilenmeden<br />

dekorasyona farklı bir hava da katılabiliyor.<br />

Miele’den pişirme cihazlarında<br />

devrim niteliğinde yeni bir seri<br />

Range<br />

Üstün Alman teknolojisiyle fark ortaya koyan Miele, pişirme<br />

türleri için ideal seçenekler yaratan cihazlarına bir yenisini daha<br />

ekliyor. Miele Range serisi form, malzeme ve işlevsellik açısından<br />

mükemmel bir uyum içindeki ürünler sunuyor; seride bulunan<br />

Range Cooker, Range Top ve Range Hood ile mükemmelliği<br />

mutfaklarınıza getiriyor.<br />

Banyolarda zamansız güzellik<br />

Seramiksan, alışıldık tasarımların dışına çıkarak banyolarda uyum yakalamak<br />

isteyenler için özel seçenekler sunuyor. Zıt renklerin modern duruşu ile banyolarda<br />

estetik bir görünüm yakalayan Seramiksan Life serisi, zarif, göz alıcı desenlerden<br />

oluşan yer ve duvar karosu, en yalın mekanları bile hareketlendiriyor. Yaşam<br />

alanlarını farklılaştıran seri, kullanım alanlarının çeşitliliği sayesinde de yoğun<br />

ilgi görüyor. Dünyada en çok beğenilen mermerler arasında yer alan, İtalya’nın<br />

ünlü Calacatta mermerinden ilham alan Seramiksan, Calacata Marmi serisi ile<br />

mermerin hem sadeliğine hem de şıklığına vurgu yapıyor. Seramiksan’ın vitrifiye<br />

grubunda yer alan şık ve rahat kullanım için lavaboda Aqua serisi, klozette Ocean<br />

serisi banyolarda konfor ve estetiği bir arada sunuyor.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!