11.07.2016 Views

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Şair Nigâr Hanım<br />

Nigâr bint‐i Osman Hanım, nam‐ı diğer Şair Nigâr Hanım ise dönemin bir diğer önemli<br />

entelektüelidir. Nigâr Hanım’ın yazmış olduğu Hayatımın Hikâyesi isimli otobiyografik çalışmasında<br />

on dokuzuncu yüzyılda yaşamış üst sınıfa mensup bir Osmanlı hanımının döneme ait<br />

deneyimlerini ve “kendisine” nasıl baktığını görmekteyiz. Nigâr Hanım, üst sınıfa mensup,<br />

konak eğitimi almış, tahsilli bir kadın, eşinin eğlence âlemlerine ve çapkınlıklarına çocukları ve<br />

aşkı için belli bir süre katlanan bir annedir. Çoğunlukla üst sınıfa mensup olan kadınlarının çektiği<br />

sıkıntılardan biri olan erkeğin çok eşliliği sorunuyla Nigâr Hanım da yüzleşmektedir. Bir süre bu<br />

durumla baş etmeye çalışan Nigâr Hanım daha sonra eşinden bin bir emek göstererek<br />

boşanmıştır. Yaşadığı sıkıntı ve sevinçlerin yansımaları ise Efsus, Nirân, Aks‐i Seda isimli<br />

kitaplarındaki şiirlerinde ve Tesir‐i Aşk isimli tiyatro oyununda göze çarpmaktadır. Ahmet Midhat,<br />

Nigâr Hanım’ın Efsus isimli eserinden hoşlanmamış ve hatta “bir Osmanlı hanımı böyle şiir<br />

yazacağına hiç yazmasın daha a’lâdır,” 33 demiştir. Ancak Nigâr Hanım’ın Efsus I de topladığı şiirleri<br />

sayesinde Nigâr bint‐i Osman Hanım’dan Şair Nigâr’a dönüştüğünü söyleyebiliriz. 34<br />

Nigâr Hanım şiirlerinde ölümden tabiata, hüzünden hasrete kadar birçok konuyu işlemiştir. Ancak<br />

bu konular arasında benim özellikle vurgulamak istediğim iki konu aşk ve anneliktir. Aşkı hem Allah’a<br />

duyulan aşk hem de bir kişiye duyulan aşk olarak ikiye ayıran Nigâr Hanım, dünyevi aşk ile ilgili<br />

meselelerde bir kadın olarak içinde bulunduğu toplumun şartlarını da göz ardı edememektedir. 35<br />

Mesela, Hayatımın Hikâyesi isimli otobiyografik eserinde de belirttiği gibi babası izin verdiği için<br />

“ecnebiler” ile örtüsüz bir şekilde görüşebilmekte 36 ama yine babasına laf gelir, “pederi ihtida etti,<br />

kendisi tanassur etti” denmesinden korktuğu ve milletinin lanetine uğramak endişesi yüzünden 37<br />

İtalyan aşkı Marquis Conretti ile İtalya’ya gitmeyi reddetmektedir. Ancak, Nigâr Hanım’ın Tesir‐i<br />

Aşk’daki Cevvale karakterinin aşk konusunda “irade” gösteremediğini görmekteyiz. Cevvale aşkından<br />

ölen, kendini mecnun olarak tanımlayan ve mecnun olan kimseye her şeyin mubah olduğunu savunan<br />

bir karakterdir. 38<br />

Bunun yanı sıra annelik, çocuk ve çocuk terbiyesi konuları yine Nigâr Hanım’ın eserlerinde sıklıkla<br />

işlediği konulardandır. Efsus ve Aks‐i Sedâ isimli eserlerinde oğlu Münir ve Feridun için yazdığı şiirler<br />

mevcuttur. Şair Nigâr Hanım, oğlu Münir için yazdığı “Münir,” isimli şiirinde oğlu Münir’den “kıymet‐i<br />

hayatı bana bildiren Münir” diye bahsetmektedir. 39 Şiirlerinde “çocuk eğitimi ve terbiyesi” konusuna<br />

da değinen Nigâr Hanım, yine ünlü şiirlerinden biri olan “Vazife‐i Mâderane”de annenin ilk vazifesinin<br />

çocuğunu terbiye etmek olduğunu belirtmektedir. 40 “Sabî” adlı şiirinde ise, insanın çocukla olgunluğa<br />

erdiğini belirtmektedir. 41 Yine Hayatım Hikâyesi’nde Nigâr Hanım, “âlemin halini düzeltmek için,<br />

insanları sulh ve selamet içinde yaşatmak isteniyorsa işe önce çocukların terbiyesine emek vermekle<br />

başlanmalıdır,” 42 demektedir. Tesir‐i Aşk isimli tiyatro eserinde ise Nigâr Hanım, anne ve babaların<br />

sadece çocuklarının terbiyeleriyle ilgilenmemelerini, onlarla konuşup, onların dertlerini paylaşmaları<br />

gerektiğini vurgulamaktadır. 43 İyi bir eğitim ve terbiye almamış bir çocuğun kimse tarafından sevilip<br />

takdir edilmeyeceğini belirten Nigâr Hanım, bu düşüncesiyle hem Fatma Aliye Hanım’ın hem de<br />

Emine Semiye Hanım’ın romanlarının ana karakterlerinin fikirleriyle uyuşmaktadır. Çocuğa Allah<br />

sevgisini de yine annenin vereceğine inanan Nigâr Hanım, anneliği bir kadın için en yüksek vazife<br />

olarak değerlendirmektedir. 44<br />

Nigâr Hanım küçük yaşta yapılan evliliklere Tesir‐i Aşk isimli eserinde değinmektedir. Örneğin<br />

eserde Nimet Bey’in kızına, “kızım seni evlendiriyoruz,” demesi üzerine Cevvale, “benim için pek<br />

erkendir efendim,” demektedir. Buna karşılık Cevvale’nin annesi Müfide Hanım, “hiç erken değil<br />

kızım. Allah mufavvak etsin inşallah şimdi çıktı o kadar geç evlenmek. Biz o yaşta iken evlât sahibi<br />

olurduk,” 45 demektedir. Nigâr Hanım yaklaşık on iki, on üç yaşında evlenmiştir ve Hayatımın Hikâyesi<br />

isimli eserinde, “babasının kendisinin daha çocuk yaşta olması münasebetiyle İhsan Bey ile olan<br />

evliliğinin aleyhinde” olduğunu belirtmektedir. 46 Nigâr Hanım’ın babasının ağzından “kendisinin çocuk<br />

yaşta olduğunu” söylemesi, erken yaşta bir evliliği tasvip etmediği izlenimi vermektedir.<br />

Kısacası Nigâr Hanım’ın bu eserleri üzerinden dönemin “kadın algısını” incelediğimizde kadının<br />

anne olarak çocuk terbiyesindeki önemine dikkat çektiğini görmekteyiz. Kız eğitiminin önemi ve<br />

“baba”nın kız çocuğu üzerindeki etkisi şairin kendi hayat hikâyesinde özellikle vurgulanmaktadır.<br />

863

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!