11.07.2016 Views

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yola çıkarak, kilamın, stran ve çîroktan tarihsel olarak farklı şekillendiğinden bahseder ve etimolojik<br />

bir karşılaştırma yaparak da tezini destekler. Kilam, “kelam”dan gelirken; stran, “strîn”<br />

kökünden gelmektedir. (4) Denilebilir ki; dengbêjlik geleneğinin eylemi “söylemek” değil<br />

“anlatmak”tır.<br />

Anlatmak; tarihin içinden, sözün içinden gerçekleşmektedir. Anlatmak, anlamak ile çoğalmaktadır.<br />

Dengbêjler, anlatarak tarih yazmakta, bellek oluşturmaktadır. Uygar’ın da belirğ i gibi; “Dengbéjin<br />

sözü kolektif belleğin kurulmasında, ortak deneyimlerin paylaşılmasında ve toplumdaki söylemlerin<br />

söze taşınmasında başat rolü üstlenir.” (5)<br />

Pekiyi eril bir tarihin içinden seslenen dengbêjlerin sesi eril midir? Bu soruya toplumsal, ekonomik,<br />

politik dinamikleri gözardı etmeden cevap vermek gereklidir. Aksi halde; eksik kalacaktır. Bunun<br />

bilincinde olarak, Kürt Kadın Hareketinin yıllar içinde geçirdiği değişim incelenerek bu sorunun bir<br />

boyutuna cevap verilmeye çalışılacaktır.<br />

Kürt Kadını ve Dengbêjliğin Eril Sesi<br />

Kurgulanmış bir dünyanın içinden seslenmek, birçok kurguyu pekiştirme tehlikesini her zaman<br />

taşımaktadır. Bu sebepledir ki; bir kurguyu yapıbozuma uğratmak ve yeni olanı içselleştirmek o kadar<br />

da kolay değildir. Bu eylem bireysel bazda değil de toplumsal bazda düşünüldüğünde, bir anlamda<br />

mikrodan makroya geçişte, karşılaşılacak direnç elbette ki daha fazla olacaktır. Söz konusu direnç;<br />

değişmeye karşı olan dirençtir. Kurgu, istikrardır ve bir yandan da istikrarını kendi bozan, istediğinde<br />

kendini başka bir anlamda sabitleyendir. Tıpkı diğer kurgular gibi Kürt kadını kurgusu da benzer bir<br />

ikili eylemi barındırmaktadır. Kürt kadını için yapılan tanımlar, atfedilen özellikler sabitlenir; diğer<br />

yandan da değişmeye, dönüşmeye de devam eder. Kürt kadın hareketi dönüşürken bir yandan da<br />

dönüştürme aktifliğindedir. Handan Çağlayan, Kürt hareketinin Kürt kadını “kurgu”sunu analiz ettiği<br />

“Analar, Yoldaşlar, Tanrıçalar” adlı kitabında dönemsel olarak değişen ve sabitlenen Kürt kadını<br />

kimliği ile ilgili şu cümlelere yer vermektedir:<br />

1980 sonrası Kürt hareketinde de öncekilerde olduğu gibi, kadınlara sembolik roller verildiğini,<br />

çoğu milliyetçi temanın toplumsal cinsiyet kurgusu üzerinde inşa edildiğini görmek zor değildir. Bu<br />

açıdan bir süreklilik bulunduğu belirtilebilir. Nitekim önceki dönemde olduğu gibi 1980 sonrasında da<br />

kadınların toplum içindeki konumu, Kürtlerin sosyo‐politik durumunun göstereni olarak işlenmiştir.<br />

Şu farkla ki, önceki dönemde, Kürtlerin "ayrı" ve "medeni" bir millet olmalarının sembolü olarak<br />

"özgür, güçlü ve lider" Kürt kadını imgesi işlenirken 1980 sonrasında ise önce Kürtlerin "köleliğinin" ve<br />

"düşürülmüşlüğünün" sembolü olarak "köle" ve "düşürülmüş" Kürt kadın imgesi işlenmiş, ardından<br />

kendisiyle birlikte toplumu özgürleştiren kadın figürü gündeme gelmiştir (Serok, 2001). Kendisiyle<br />

birlikte toplumu da özgürleştirecek kadın imgesi, daha önceki ideolojik söylemden radikal bir şekilde<br />

ayrılır. Çünkü bu şekilde kadına daha aktif ve kurucu bir rol izafe edilir. (6)<br />

Kürt hareketinin milliyetçi projesinde kadınlara verilen roller, toplumsal cinsiyet kurgusunu birçok<br />

noktada pekiştirirken; kendi içinde ikilikler barındıran ataerkil düzeni bazı noktalarda sekteye<br />

uğratmaktadır. Ataerkil düzenin ötekileştirerek kurduğu ikili yapısında kadının yeri ev’dir, iç mekandır.<br />

Oysaki Kürt kadını, “kendisiyle birlikte toplumu özgürleştirecek kadın” imgesiyle dışarı çıkarak, ulus<br />

kurucu olarak yer alır.<br />

Kadınların da silahlı birimlerde yer almaları, geniş aileyi geleneksel cinsiyet rollerine göre<br />

kurgulama olanağını vermemiştir. Bu haliyle erkeği tek taraflı kurtarıcı (elbette aynı zamanda ulus<br />

kurucu), aktif özne (modern yurttaş) olarak kurmadığı gibi, kadın da kurtarılacak vatan toprağına<br />

indirgenmemiştir. Kadına ve erkeğe, uğruna savaşmaları koşuluyla, birlikte aktif kurucu misyon<br />

yüklenmekte, dolayısıyla geniş aileyi yaratma edimi, geniş ataerkil ailedeki erkek kardeşler arası bir<br />

toplum sözleşmesi şeklinde tezahür etmemektedir. Bu sözleşmeye kadınlar da dahil edilmiştir. (7)<br />

642

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!