11.07.2016 Views

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

“Ali Nihat Tarlan Metin Şerhi dersine geliyordu. Bu derste Divan Edebiyatı şairlerinin<br />

şiirlerini şerh ediyorduk. Bir gün, Ali Nihat Tarlan divan edebiyatının özelliklerinin neler<br />

olduğu konusunda öğrencilerin fikirlerini soruyordu. En son bana sıra geldi. Daha önce<br />

söylenmemiş bir özellik söylemem gerekiyordu. Ben, Divan Edebiyatının özelliklerinden<br />

birinin “fitne” olduğunu söyledim ve örnekler vererek açıkladım. Ali Nihat Tarlan, Divan<br />

Edebiyatı hakkındaki bu fikrimi çok beyendi ve beni tebrik etti.”<br />

Kabiye’nin Profesor Ali Nihat Tarlan hakkındaki bir anısı da 1960’lara aitti.<br />

”Oğuz ile ben 1947’den itibaren Konya’da öğretmendik. 1960 yılında Ali Nihat Tarlan<br />

Konya’ya geldi bizleri arayıp buldu. Fakülte’den bizleri çok severdi. Evimize geldi. Onu<br />

görmekten çok mutlu olmuştuk. Bahar‐yaz aylarıydı. Otele bırakmadık. Bizde bir ay kaldı.<br />

Mevlana Müzesi Kütüphanesi’nde araştırma yaptı, çalıştı. Sabahları erkenden kahvaltı<br />

eder giderdi. Akşamları gelirdi. Balkonda akşam yemeği yerdik. Yemekte Oğuz ile rakı<br />

içerlerdi. Balkonda uzun uzun sohbetler ederdik.”<br />

Kalbiye sınıf arkadaşları hakkında şunları söyledi:<br />

“Ömer Zeki Defne, daha sonra “Ilgaz” şiirini yazmıştı. Kastamonu’nun ormanlarını ve<br />

dağlarını anlatıyor bu şiirde: ‘Bir Ilgaz, er Ilgaz, Ilgaz, yar Ilgaz.’ Abdülkadir Karahan da sınıf<br />

arkadaşımızdı. Mezuniyetten sonra Fuzuli hakkında bir kitap yazmış. Oğuz bu kitabı satın<br />

almıştı. Şu anda kitaplığımızda duruyor. Ama mezuniyetten sonra biz kendisini görmedik.”<br />

Kalbiye Arapça derslerine gelen Profesör Kilisli Rıfat hakkında şu anılarını anlattı:<br />

“Kilisli Rıfat ufak tefekti. Kısa boylu idi. Her zaman resmi giyimli idi. Siyah takım giyer,<br />

siyah papyon, kıravat takardı. Bize Arapça fiil çektirirdi. Türkçe’de fiil çekiminde altı kişi var.<br />

Arapça’da ise 14 kişi var. Oldukça zordu.”<br />

Kalbiye ve Oğuz’un Kilisli Rıfat ile arkadaşça ilişkileri de vardı. Kalbiye bu arkadaşça, samimi<br />

ilişkilerini şöyle anlattı:<br />

“Zeynep Hanım Konağı’nın karşısında geniş bir cadde vardır. O caddede Kilisli Rıfat’ın<br />

kafesli, cumbalı bir evi vardı. Oğuz ile Kilisli Rıfat’ın bu evine sık sık giderdik. Oğuz Kilisli<br />

Rıfat’ın kerimesine matematik dersleri verirdi. Oğuz’un matematiği çok iyiydi. Kızı 15<br />

yaşlarındaydı. Kilisli Rıfat, ikimizinde öğretmeniydi. Onun Arapça dersinde Oğuz ile<br />

defterimiz birdi. Aynı defteri kullanıyorduk. Bu deftere beraber not tutuyorduk. Eski yazı ile<br />

not tutardık. İkimiz de yazardık. Birgün bu gelişlerimizden birinde, Kilisli Rıfat, bizim ortak<br />

defterimize Hafız’dan iki şiir dizesini, bir anı olması için, kendi eliyle yazdı. Bu defter hala<br />

evimizde duruyor. Bu iki dize şöyle idi:<br />

Eğer mestini numid‐i her haram‐ı çün şarap,<br />

An zaman malum geçti hüşyar kiist.<br />

Haram yiyenler hakkında söyledi bu şiiri Kilisli Rıfat. Bu dizeler, Acem şairi Hafız’ınmış.<br />

Bir yıl İran’da şarabı men etmişler. Hafız da içiyormuş ve bu dizeleri söylemiş. Bu dizelerin<br />

açıklaması şöyle; ”Eğer her haram, şarap gibi sarhoş etseydi, o zaman kimin ayık, akıllı<br />

olduğu belli olur, anlaşılırdı.”<br />

Kalbiye, Farsça öğreten Profesör Hellmut Ritter hakkında şu anılarını anlattı:<br />

“Profesör Hellmut Ritter Almanya’dan savaştan kaçıp gelen Almanlardandı. Gerek<br />

giyim‐kuşamı gerekse davranışları ile tam bir alim tipi idi. Çok disiplinli idi. Tabii Alman<br />

disiplini ile yetişmiş. Profesör Ritter bu derste bizlere Allahüla‐İlaheyi baştan sona<br />

ezberletti. Bu derste önce Leyla vü Mecnun öyküsünün Farsçasını okuduk, sonra Tahir ile<br />

61

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!