11.07.2016 Views

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

üniversiteye devam etmek istiyordu. Karşısına çıkan müstakbel eşi Kemal Tanık “Evlenelim biz seni<br />

okuturuz,” dedi. Fakat evlenince hemen hamile kaldığı için bu mümkün olmadı.<br />

Vefa Orta Okulu’nda sınıf arkadaşları arasında, Mutahhare, Naciye ve Nurşin vardı. Mutahhare<br />

liseye devam etmedi. İlkokul öğretmeni oldu. Mutahhare emekliliğinden önce en son Ankara’da<br />

Namık Kemal İlkokulunda öğretmenlik yapıyordu. Mutahhare, daha sonra Hukuk Fakültesini bitirip<br />

avukat olan öğretmen Osman Baysal ile evlendi. Kalbiye ve Mutahhare’nin dostlukları bir ömür boyu<br />

sürdü. Ayrı kentlerde oldukları zaman mektuplaştılar ve emekliliklerinde Ankara’da iken birbirlerini<br />

sık sık ziyaret ettiler.<br />

Vefa Lisesi’inde sınıf arkadaşları arasında Nuriş, Nurefşan ve Meliha vardı. Bu arkadaşları ile<br />

birlikte ders çalışıyorlardı. Kalbiye en çok kimya dersini seviyordu ve bu derste çok başarılı idi.<br />

Öğretmenleri arasında da en çok kimya öğretmeni Belkıs Hanım’ı seviyordu. Bu günleri anımsarken<br />

Kalbiye şunları söyledi:<br />

“Şimdi denklem deniyor, muadeleleri öğreniyor ve denkleştiriyorduk. Kimyasal bilgiler<br />

öğreniyor, madenleri inceliyorduk. Fizik derslerimize de “Sıfırcı Avni” (Avni Kulen)<br />

geliyordu. Süleyman Şevket edebiyat öğretmenimizdi. Chopen’in plaklarını getirir bize<br />

müzik dinletirdi. Eskilerin gramofonu vardı. Gramofonunu da getirir, plakları gramofonda<br />

çalardı. Süleyman Şevket bir de “Mor Salkım” tablosunu anlatır ve çok methederdi. Mor<br />

salkım akasyaya benzer. Akasya ağaçta olur. Morsalkım ise sarmaşık gibi yetişir.”<br />

İstanbul Üniversitesi Yılları<br />

Kalbiye, Vefa Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi yılları gelir. İkinci Dünya Savaşı<br />

sırasında, Türkiye’ye sığınan Alman profesörlerin İstanbul Üniversitesi’nde ders verdikleri yıllardı.<br />

Kalbiye’nin ünlü Alman ve Türk profesörlerin eğitimi altındaki üniversite öğrenciliği sırasında eşsiz<br />

anıları oldu. Üniversite’de profesörleri arasında, Kilisli Rıfat (Arapça), Ali Nihat Tarlan (Metin Şerhi),<br />

Alman Hellmut Ritter (Arapça, Farsça), Rahmeti Arat (Kırgızca, Kazakça), Caferoğlu (Yakın Edebiyat<br />

Tarihi), Fuat Köprülü (Edebiyat Tarihi), Ragıp Hulusi (Dil Dersleri) ve Roben (Fransızca) gibi çok değerli<br />

profesörleri oldu. Fakültede öğrenci arkadaşları arasında sonradan ünlü olan kişiler de vardı. Sınıf<br />

arkadaşlarının adları şöyle idi: Hikmet İlaydın, Ömer Zeki Defne, Muzaffer Ege, Mehmet Kaplan,<br />

Ahmet Ateş ve Fikret Ateş (Toktamış Ateş’in babası ve annesi oldular sonra) ve Melahat. Kalbiye<br />

Melahat’ın soyadını anımsayamadı ve dedi ki :<br />

“Bir de soyadı Kısakürek olan birisi vardı. Adını hatırlayamadım. Necip Fazıl Kısakürek’in<br />

akrabası idi. Oda bizim sınıf arkadaşımız idi. Behçet Necatigil, Cahit Külebi ve Süheyla<br />

Külebi ile de ortak derslerimiz oldu. Onlar Fakültenin öğretmenlik kısmındaydılar. Biz ise<br />

Türkolojideydik.”<br />

Kalbiye’nin Fakültedeki arkadaşları arasında çok özel birisi vardı. Adı Oğuz Tansel idi. Tanıştılar,<br />

aşık oldular. Fakülteyi bitirince 2 Kasım 1939’da evlendiler.<br />

Fakülte’de iken dersleri, Zeynep Hanım Konağı’nda yapıyorlardı. Daha sonra Zeynep Hanım Konağı<br />

1942’de tamamıyla yandı. Kalbiye konak hakkında dedi ki:<br />

“Ali Nihat Tarlan ile ders yaptığımız salona bizden sonra, Sabahattin Eyüboğlu girip<br />

Romanoloji dersleri veriyordu. Yandaki salonda ise Sümeroloji dersleri veriliyordu.”<br />

Kalbiye, Profesör Ali Nihat Tarlan hakkında şu anıları anlattı:<br />

60

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!