11.07.2016 Views

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yapayacağını bilmiyor olmak” fikri etrafında açıklamaya çalışmaktadır. Görünen odur ki, cinsiyet<br />

rejimleri sadece kamusal olanı değil, özel olanı da regüle etmeye çalışmaktadır.<br />

Yorumlamaya doğru: Biz burada Sevguli’nin hikâyesinde iki katmanın önemli olduğunu<br />

düşünüyoruz. Kumalığın, heteronormatif, heteorseksüel, patrilokal, patriyarkal bir toplum tarafından<br />

nasıl normalleştirildiği; ve bu sistemlerinin kendilerinin birer güç sistemleri olarak kadının nasıl bir<br />

normalleştirme aracı olarak kullanıldığı. Bu iki katman birbirlerinden de bağımsız değiller. Esasında<br />

hem Keje’nin, hem de Sevguli’nin bedeni “miras” ya da “arazi” olarak karşımıza çıkan ve sadece<br />

erkeklerin, erkekler için hak olarak gördükleri bir güç sistemi içinde kurbandırlar. Ataerkilliğin bu<br />

hegemonik bağlamı içinde, kumalık da normatif olarak değil, feminist bir hermenötik ile<br />

yorumlanmalıdır. İlginçtir ki, burada beden hem sembolik, hem de gerçek anlamda “miras” ya da<br />

“arazi” ile özdeşmiş gibi düşünülmüştür.<br />

Yorumlama ve anlama noktasında, kadınların hayat hikâyelerine ve ifade etme biçimlerine<br />

yoğunlaşan Susan Geiger’ın çalışmasından esinelenerek, bazı noktaların önemli olduğuna inanıyoruz.<br />

Geiger, hayat hikâyelerinin yorumlanmasında, toplumdan yola çıkarak, bireye odaklanmak yerine,<br />

bireyden yola çıkarak, bireyin toplum içindeki rolüne odaklanılması gerektiğini belirtir. 15 Yani, hayat<br />

hikâyeleri aracılığıyla, mikro bir açısıyla başlayarak daha makro düzeyde bir anlama çabası içine<br />

girilmesini önerir. Geiger’a göre, eğer feminizm “kadınların bakış açısının teorisi” ve feminist yöntem<br />

de “kadınların yaşadıkları şekliyle” kadınların sosyal deneyimlerinin ifadesi ise, bu deneyimlerin<br />

yeniden değerlendirilmesi gereklidir. Üstelik bu deneyimler çok farklı ve çeşitli olabilir.<br />

Giriş kısmında da değindiğimiz gibi, feminist hayat hikâyeleri yaklaşımın en ilginç temellerinden bir<br />

tanesi “araştırıcı” özelliğidir ve bireyin hayat deneyimlerinin kültürel sosyal yapı içinde ne anlama<br />

geldiğini araştırır. Bizler feminist bakış açısı ile yapılmış çalışmamızda, veri toplama, yorumlama ve<br />

metni yazıya dönüştürme sürecinde şu temel noktalardan özellikle etkilendiğimizi düşünüyoruz:<br />

1. Bilgi üretimi: Bağlamsal, düşünümsel ve karşılıklı bilgi süreci<br />

Bizler de Sevguli’nin hayat hikâyesinin değerini anlarken ve anlatırken, oldukça esnek, belli<br />

bağlamlara ve ön bağlamlara, araştırmacının duruşuna, düşünümselliğine bağlı olduğunu<br />

gözlemledik. 16 Bizler Sevguli’nin hayat hikâyesinde, sadece hikâyeyi dinlerken değil, esasen,<br />

araştırmanın yorumlarının da karşılıklık ilkesine bağlı kalarak ve düşünümsel olarak geliştiğini ve<br />

özellikle de bu açıdan oldukça feminist olduğunu gördük. Daha somut bir örnek vermek gerekirse,<br />

örneğin, “Hande’nin” – “benim” – “bizim” hikâyem(iz)e: Sevguli’nin anlattıklarının Hande tarafından<br />

alımlanması, hikâyeyi ilk dinlediğinde o zamanlar acısı çok yeni olan bebek kaybetme sürecinde<br />

oluşmuştu. Sevguli’nin kaybedilen anneliği, bir anlamda Hande’nin de kaybettiği anneliği ile<br />

örtüşüyordu. Özellikle, Sevguli’nin kendi kayıp hikâyesini de anlatmasının temel motivasyonu da<br />

buradan geliyor olabilirdi. Belki de “kayıp” etme durumu, “güçlü empati’nin 17 kaynağıydı da, aynı<br />

zamanda. Sevguli kaybettiği kadınlıktıktan söz ederken, kaybettiği çocukluktan, kaybettiği<br />

çocuklarından da bahsediyordu. Erdoğan ve Hande’nin hikâyesinde ise, başka ama benzer kayıplar<br />

vardı: Hande’nin kaybı onun bebeğini kaybetmesiyle sınırlı değildi. Bebbeğinden iki ay önce annesini<br />

kanserden kaybetmişti. Hande’nin alan günlüğünden bir alıntı, kendini kaybını çok net olarak<br />

özetliyor:<br />

2005 yılında annemi uzun ve başarısız bir kanser tedavisinden sonra kaybetmiştik. Bu<br />

süreçte hamileliğim de ilerlemişti. Annemin ölümünden iki ay sonra karnımdaki kızım<br />

ölmüştü: kordon dolanması. Beni takib eden—o pahalı ve meşhur doktorlardan bir<br />

tanesi—son kontrol ultrasonunda farketmişti bu durumu. Burada giremeyeceğim, ama<br />

bizi çok derinden etkileyen bir çok detay var—hatırlamak istediğim ve istemediğim. Ama<br />

şunu biliyorum: eğer biz gömemeseydik, tıbbi atık olacaktı, minik kızım. Hatırladığım, içiçe<br />

geçmiş kayıp beden hikâyeleri... 18<br />

551

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!