11.07.2016 Views

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Atatürk için “tarih araştırmalarında tarih ve antropoloji başta gelir. Tarih bu bilimlerin<br />

çıkardığı belgelere dayandıkça sağlam temelli olur. Çağdaş uygarlığı anlayabilmek,<br />

kavrayabilmek, insanlığın ilk uygarlıklarını doğru tanıyabilmekle mümkündür.” diyordu. 2<br />

Bu konuda, Atatürk’ün Fransa’da Hititçe çıkan bir dergiyi himayesine alması da dönem<br />

koşullarında bilimsel gelişmeler için gösterilen hassasiyeti yansıtması açısından dikkat çekicidir: Sayın<br />

Çığ bunu şöyle ifade etmektedir.<br />

O savaşın içinde Hitit tabletlerini çıktığını dilinin çözüldüğünü, bunları öğrenmiş hatta<br />

Fransa da ilk defa çıkacak olan bir Hitit Dergisi’ni himayesi altına almış. Revue Hittite et<br />

Asianique 3 adlı bir dergiyi himayesine alıyor.<br />

Sayın Çığ’ın kız çocuklarının eğitimine dair sorduğumuz soruya doğrudan yanıtı, daha çok laiklik<br />

hassasiyetleri üzerinden oluyor. Bunu da somut olarak kızların örtünme meselesi üzerinden gündeme<br />

getiriyor. Meşrutiyetlerden itibaren devrimlerin bu noktada ileri adımlar attığını söylüyor. Mesela<br />

ilkokulda Kuran okuduklarını fakat bunu yaparken başlarının açık olmasının önemine dikkat çekiyor.<br />

Zaman zaman özellikle türban konusunda güncele göndermeler yaparak Cumhuriyetin bu noktadaki<br />

uygulamalarının övgüsüyle karşılaşıyoruz. Tüm eğitim hayatı boyunca okullarda karma ve laik bir<br />

eğitim vardır. Sayın Çığ’a göre eğitimin karma olmasından kaynaklanan bir sorunla karşılaşılmamıştır.<br />

Sayın Çığ özellikle Dil Tarih Coğrafya Fakültesi ve sonrasındaki öğretmenlik hayatında laikliğin<br />

eğitim ve kız‐ erkek ilişkilerine yansımalarına dikkat çekmektedir. Ona göre bu dönemde kızlar ve<br />

erkekler arasında eğitim hayatında bir eşitlikten söz etmek gerekir. Toplumsal yaşamda kadın erkek<br />

birliktedir. Kadınların kadın olmasından kaynaklı bir ikincilik gözlenmemektedir. Cumhuriyetin,<br />

özellikle tiyatro sinema ve toplumsal yaşama kadınların katılımının sağlanması konusundaki<br />

hassasiyetine önem vermektedir. Davetler, çay partileri vs. gibi ortamlarda kızlar erkekler bir<br />

aradadır.<br />

Tam bu noktada Tevhidi Tedrisatın önemine dikkat çekerek şunları ifade etmiştir:<br />

İlkokul çocukları çıkarken ellerinde bir sanat, bir şey olsun, çocukların eli bir şeye alışsın<br />

isteniyordu. El becerisine önem verildi. İnanır mısınız 1925’te Almanya’dan mütehassıslar<br />

getirtiliyor. Türkiye’de öğretmenlerden hevesli olanlara kurslar yaptırıyor. Kurstan çıkan<br />

öğretmenler çocuklara sınıflarında ağ örmesini, sepet örmesini ondan sonra tahta işlerini,<br />

alçı işlerini öğrenmesini gösterdi. Bunları gösteriyorlardı. Neden biliyor musun? Mesela<br />

babamın çok yeteneği vardı. O kurslara iştirak etti. Ve geldi resimleri bile var, çocuklarla.<br />

Ne kadar ince. Yine 1925’te Atatürk musiki öğretmen okulunu açıyor. Yani daha o zaman<br />

musiki öğretecek öğretmen yetiştirmek için. Yani müziğe ne büyük önem veriyor Atatürk<br />

buradan görüyoruz. Çünkü müzik olsun diğer sanatlar olsun devrimin en büyük temelidir.<br />

Kültür temelidir. Bu temeli attı.<br />

Cumhuriyetin kadın politikalarına dönük sorumuz karşısında Sayın Çığ Cumhuriyet döneminin<br />

kadın politikasına ilişkin önemli ipuçları veriyor. Kadın erkek ayrımının özellikle eğitimli kitleler<br />

arasında görülmediğini belirterek kendi hayatında kadın olmasından kaynaklı bir problemle<br />

karşılaşmadığı üzerinde duruyor. Eğitimin karma ve tek bir sisteme dönüşmesi kız çocuklarının<br />

okumasına dair önceki önyargıların yıkılması buna yol açan en önemli etkenler olarak görülüyor:<br />

Biz o taşradan geldiğimiz halde hiçbir zaman kız erkek ayrımı olmamıştır. Yan yana<br />

birlikte bir eğitim aldık. Aynı yerde eğitim aldık, aynı yemekhanede yemek yedik. Kızların<br />

kız olmasından dolayı bir sorun yaşamadık. Yok efendim şimdi bir tane eğitimci “kız erkek<br />

aynı merdivenden çıkamaz okullarda” gibi bir şey söylemiş. Yatakhanelerimiz farklı<br />

katlardaydı. Kimse ne çocuk doğurdu. Ne de çocuk düşürdü. O bölümlere seçilirken de<br />

tamamıyla karma bir sistem vardı. Şimdi bunları duydukça ağlayacağım geliyor. Nereden<br />

çıktı bu kadar yobazlık. Valisi de kaymakamı da eğitimcisi de, anlamak mümkün değil.<br />

532

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!