11.07.2016 Views

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Tüm bu zorluklara rağmen Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte dönemin idealist öğretmenlerinden<br />

olan babasının çocuklarının öğrenimine verdiği önemi görüyoruz. Bu noktada Kurtuluş Savaşı içinde<br />

ölüm kalım mücadelesinden, öğrenme ve bilim azmiyle cumhuriyetin aydınlanma savaşçılarının<br />

çıktığını gözlemliyoruz. Öğretmen bir aile ortamının Çığ’ın yaşamı üzerinde olumlu etkileri olacaktır.<br />

Bu noktada Atatürk’ün Cumhuriyetin eğitim seferberliği bağlamında gençlerin eğitimine verdiği<br />

önem Çığ’ın şahsında hayat bulacaktır. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde Sümeroloji dalını seçecektir.<br />

Bu bölümü seçme hikâyesi aslında dönemin bilim kültür politikasına dair önemli izler sergilemekte.<br />

Sayın Çığ önce bu bölümü bilinçli olarak seçmediklerini aktarıyor. Hatta hiç bir fikri olmadığını<br />

söylüyor. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nin farklı bölümlerine kayıt yaptıran öğrencilerin öncelikle bunu<br />

bir görev ve vatan aşkıyla yaptıklarını fakat daha sonra benimsediklerini ifade ediyor. Burada<br />

yurtdışından gelen Alman ve Yahudi öğretim üyelerinin desteğinin önemine dikkat çekiyor. Hatta<br />

bunu eğer bu hocalar olmasaydı var olan koşullarda “bilimsel bir gelişimin olamayacağı” görüşüyle<br />

iddialı bir şekilde ifade ediyor. Ona göre genç cumhuriyet bu hocalara bilimsel kültürel gelişimin<br />

önünü açmak için her türlü maddi desteği sunmuştu. Hatta yurtdışından bazı hocaların kitaplarını<br />

dahi getirtiyorlar, laboratuvarlar açtırıyorlardı. :<br />

Atatürk Ankara’da Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ni kurdu. Düşünün daha yüksek okul<br />

bile yoktu. O zamanlar Siyasal Bilgiler Fakültesi, Hukuk Fakültesi açıldı. O zamanlar<br />

üniversitede tahsil yaptıracak eleman yoktu. İşte onun için Atatürk daha Cumhuriyet’le<br />

birlikte dışarıya gençler gönderdi. Sınavla gönderdi. Onların orada eğitim aldıktan gelip<br />

burada eğitim yapması çok bir zaman aldı. Kolay değildi. Atatürk kafasına koymuş bu<br />

eğitimin yapılması lazım. Bunların arasında Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ni kurdu. O<br />

zaman için o kadar lükstü ki bu. Bütün Asya dillerini koymuş. Çin, Hint, Rus, Macar, Yunan,<br />

Latin, Arap, fars, bütün bunlar burada okunacaktır. Neden? Çünkü Atatürk daha başından<br />

itibaren memlekette bir “Türklük duygusu” uyandırmak istiyordu. Çünkü Anadolu halkı<br />

Türkçe konuşuyordu. Başka dil değil. O halde burası bir Türk devleti ve bir orada yaşayan<br />

bir Türk milleti var. Ama Türk milletinden haberimiz yoktu. Onun tarihinden kültüründen<br />

vs. Onun için Atatürk diyor ki, Türk tarihi, Türk dili, Türk kültürü üzerinde çalışacak olan<br />

uzmanların yetişmesi lazım. O uzmanların yetişmesi içinde uzmanların kaynak bulması<br />

lazım. Kaynak da nereden bulacak. Anadolu’da yani kendi memleketimizdeki kaynakları<br />

bulabilir ama Türkler o kadar geniş bir sahaya yayılmışlar ki o kadar milletlerle beraber<br />

olmuşlar ki bunların kaynaklarından yararlanmak lazımdı. İşte bütün o dilleri bu yüzden<br />

kurmuştu.<br />

Sayın Çığ’ın birlikte çalıştığı, dünyaca tanınmış Sümerolog Samuel Noah Kramer’in kendisine<br />

gönderdiği mektupta yabancı bilim insanlarının katkısının bu bilim insanlarının, genel geçer görüş olan<br />

yalnızca Türkiye’de bilim hayatına yaptıkları katkının ötesinde bir öneminin olduğu belirtilmektedir:<br />

Eşim bayan Kramer ve benim Nazilerden kaçıp Türkiye’ye sığınan göçmenler arasında<br />

birçok dostumuz oldu. Onlardan, Atatürk’ün cesareti ve ileri görüşü ile nasıl kurtulup<br />

geldiklerini ve bunun için ona ne derece minnettar ve müteşekkir olduklarını defalarca<br />

dinledik. Kurtulan bu bilim adamlarının ve sanatçıların Türkiye’nin eğitim ve kültür<br />

gelişmesindeki yardımları az değildi. Fakat aynı zamanda ve daha önemlisi, 1945’te savaş<br />

sona erince kendi ülkelerinde, Amerika dâhil başka ülkelerdeki üniversitelerde, kolejlerde<br />

ve kültür kurumlarında doğrudan doğruya veya dolaylı olarak yaptıkları bilimsel ve insancıl<br />

katkıları, Atatürk’ün o zamanki cesareti ve ileri görüşü sayesinde Batı dünyasına çok değerli<br />

bir bağış oldu. Fakat bunlar özellikle Amerika’da ve hatta orada büyük bir refah içinde<br />

yaşayan geniş Musevi topluluğu arasında görmezden gelindi, teşekkür edilmedi,<br />

değerlendirilmedi. 1<br />

Sayın Çığ, bu konuda Atatürk’ün verdiği önemi belirtmek için şöyle ifade ediyordu:<br />

531

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!