11.07.2016 Views

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

olduğu için “doğal” olarak erkektir. 4 Bununla beraber, kadınların cezaevinde kendi hayatlarına<br />

müdahale etme durumu, Bhavnani ve Davis’e göre 5 , kadın mahkumlar üzerine yapılan çalışmalarda<br />

dikkate alınmamakta; hatta kadın mahkumlar edilgen insanlar olarak anlatılmaktadır. Bhavnani ve<br />

Davis, bu edilgen tutukluluk anlatısına karşı çıkarak, kadınların cezaevinde “hapishane sisteminin<br />

kişiliksizleştirmesine meydan okuyan yaratıcı yollar” 6 bulduklarını ve hayata geçirdiklerini<br />

belirtmiştirler.<br />

Clemmer, cezaevi yaşantısının kabul edilerek içselleştirilmesini anlatmak için “prisonization”<br />

kavramını kullanmaktadır. 7 Clemmer’a göre kişiler cezaevine geldikleri ilk andan itibaren içerideki<br />

koşulları kabul etmeye ve bu koşullara uyum sağlamaya başlamaktadırlar. Ancak bu kabulleniş, kişinin<br />

dışarıdaki yaşama daha da tepki duymasına ve kendisini dışarıdaki yaşamdan daha da kopuk ve<br />

soyutlanmış hissetmesine neden olmaktadır. Bu noktada cezaevi bünyesinde psiko‐sosyal serviste<br />

çalışmakta olan kişilerin geliştirdikleri programların, bu olumsuz düşünceleri yıkmaya yönelik olması<br />

gerektiği üzerine vurgu yapılmaktadır. 8 Diğer yandan İçli ve Öğün’ün bir çalışmasında da cezaevi alt<br />

kültürlerinin aslında dışarıdaki yaşamın bir örneği olduğu savunulmaktadır. Taşınma kültürü olarak<br />

geçen bu kurama göre; cezaevlerindeki hükümlüler/tutuklular dışarıdaki kültürel yapıyı içeri<br />

taşımakta ve böylece içeride de küçük bir “dış dünya örneği” oluşturulmaktadır 9 Cezaevindeki kadını,<br />

aile ve kan bağları üzerinden tanımlamaya çalışan Giallombardo’ya göre; hapsedilmiş kadının yaşamı,<br />

cinsiyet rolleri üzerinden ve aile/kan bağı yapıları üzerinden tanımlanabilir. Kadın cezaevinde sosyal<br />

düzenin, geleneksel kadın rollerinin (anne, kız çocuk, eş.) cezaevi koşullarına adapte edilmesiyle<br />

sağlandığını ileri süren Giallombardo’ya göre kadınların aile ya da kan bağı yapıları da bu cinsiyet<br />

dağılımı üzerine temellenmiştir. 10 Barbara Owen’ın kadın cezaevindeki günlük yaşamı cinsiyete bağlı<br />

olarak değişen sosyal yapı, roller ve kuralcı çevreler üzerine vurgu yaparak açıklamaya çalıştığı In the<br />

Mix: Struggle and Survival in a Women’s Prison adlı çalışmasında, Owen’ın üzerinde durduğu bir<br />

başka konu da bir kadın için cezaevi kültürünün cezaevindeki ve özgür dünyadaki kadının yaşam<br />

koşullarını şekillendiren dinamik toplumsal yapıya bağlı olduğu kadar kadının toplumdaki rolüne de<br />

bağlı olmasıdır. 11 Owen, bir kadının cezaevinden önceki yaşamının standart ve niteliklerinin kişinin<br />

cezaevi kültürüne entegre olma sürecini etkilediğini savunmaktadır. Cezaevine gelen kadınların<br />

çoğunlukla ekonomik sıkıntılar yaşayan, kişisel/cinsel istismara uğramış, madde bağımlısı ya da<br />

kendisine zarar verebilecek davranışlarda bulunmaya meyilli kişiler oldukları görülürken aynı<br />

zamanda kadının dışarıda çalışma süresinin, ne işle meşgul ve ev işlerinde nelerden sorumlu<br />

olduğunun cezaevi içerisindeki yaşam programlarına, günlük yaşama dair bir örnek yaşam<br />

oluşturmaya ve kadının cezaevine alışmasını sağlayan ilişkilerine de etki ettiği gözlemlenmiştir.<br />

Owen’ın karışım olarak isimlendirdiği bu durum, kadınları kural yıkma davranışına yönelterek<br />

cezaevine girmelerine neden olan cezaevi kültürünün bir parçasıdır. 12<br />

Tüm bu yaklaşımlar çerçevesinde, hükümlü kadınların koğuş içindeki yaşamları ve kabullenişleri<br />

birbirinden farklılık göstermektedir. Elbette bu farklılıklarla, kadınların kurdukları ilişkiler ve<br />

ilişkilerdeki konumları da etkilenmektedir.<br />

Arkadaşlık ve husumet<br />

Koğuş içi ve koğuş dışı ilişkilerden yakınlık derecesine göre en samimi ilişki türü arkadaşlıktır.<br />

Yardımlaşmanın ve paylaşımın yoğun olduğu bu ilişki türünde, kadınların birbirlerinden ve ilişkiden<br />

beklentileri farklılık gösterir. Koğuş içi arkadaşlık sadece duygusal yardımlaşmayı değil aynı zamanda<br />

maddi yardımlaşmayı da beraberinde getirir. Arkadaşlık ilişkileri için aynı sosyal yapıdan gelmek ya da<br />

aynı eğitim seviyesine sahip olmak önem taşımaktayken, aynı ya da benzer suçu işlemiş olmak bağ<br />

kurmak için önemli bir unsur değildir. Genelde araştırmadaki mahkumlar kendilerini ve arkadaşlarını<br />

“kader mahkumları” olarak tanımlamakta ve dışarıdaki hayatlarını birbirine benzeterek hemen<br />

hemen aynı sebeplerden burada olduklarını iddia etmektedirler. Arkadaşlık ilişkilerini “sadece duygu<br />

paylaşımı” ve “birbirine ihtiyaç duyma” olarak tanımlayan bu kadınlardan bazıları ise cezaevinde<br />

42

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!