11.07.2016 Views

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Fluxus dâhisi Nam JunPaik, kurguları ve akıl durduran performanslarıyla Joseph Beuys, kara mizahçı<br />

ve lirik LaurieAnderson…<br />

Psikoloji eğitimi yaratıcılığını besledi mi?<br />

İletişim kurarken, karşındakini algılarken bir rahatlık sağladı. Bence bunlar sanatçıda olmazsa olmaz<br />

şeyler. Dünyayla doğru iletişim kuramazsan yaratıcı potansiyelin içinde patlar. Ben ilk başlarda<br />

dışarıya açılmakta zorluk çektim. Yaptığım şeyleri insanlara sunma aşamasında utanıyordum. Ama<br />

psikoloji eğitimi alırken özgüvenim arttı. Dışa açılmayı da Amerika’ya gidince yapabildim.<br />

Utançtan sonra özgüven geliştirmenin bir süreç olduğunu söyledin. Sence kadın olmanın yaratma<br />

cesaretini edinmekle ilgili yaşadığın zorluklarla bir bağlantısı var mı?<br />

Benim için yok. Ben kadın olmayı, kadının yarattığı değerleri korurken ne kadar zorlandığını biraz geç<br />

öğrendim. Cinsel kimliğim olmadan, çocuksu bir cesaretle vizyonumu geliştirmeye ve kendimi<br />

anlamaya çalıştım. Bilim insanları, fizikçiler var ama sanatçılar yok ailemde, dolayısıyla bir rol modelim<br />

olmadı. Arkadaşlarım sanatçıydı. Cesareti biraz onlardan aldım.<br />

Seni hazırlayan yaratım sürecini “sembolik doğurganlık” olarak da nitelendiriyorum. Biz anne<br />

olmayı seçmedik. Sembolik düzeyde bir yaratım içine girdik. Kop‐Art’ın doğumunun somut olarak<br />

gerçekleşmesi hangi yıllara denk geliyor?<br />

Milenyuma denk geldi. Doksan dokuzda Amerika maceram var. Okul ve mastır bitti. O sırada<br />

Amerika’yı arabayla dolaşmak için bir teklif aldım. Kaygısızca yollara düşmek, izlemek, tanışmak hep<br />

hayalini kurduğum şeylerdi. Altı ay doğu yakasından batı yakasına ülkenin çok yerini gezdim ve<br />

İstanbul’a geri döndüm. Burada sekiz ay daha yaşadım. Radikal Gazetesi’nde çalıştım. Sonra tekrar<br />

Amerika’ya gittim. New York’ta hayatımı nasıl kazanabilirim, diye düşünürken, moda sektöründe<br />

karar kıldım. Şansım varmış, iki hafta içinde iş bulup çalışmaya başladım. İki yıl boyunca kumaşlar,<br />

özellikle de kotlar tuvalim oldu. Sokak sanatçılarıyla çalıştım. Sanatçıların hayatta kalmak için ne kadar<br />

rahat işbirliği yaptığını gördüm. Daha sıra dışı, punk bir çevreydi. O çevre içinde fikirler oluştu ve nasıl<br />

bir yol izlemem gerektiğiyle ilgili ipuçlarını bulmuş oldum.<br />

Kop‐Art ismi nasıl doğdu?<br />

Cansu Aybar ile televizyon izliyorduk. Ressam ve akademisyen Adnan Çoker ile Hülya Avşar arasında<br />

bir tartışma oldu. 2000 yılıydı sanırım. Bir sergi açılışında, Hülya Avşar tablolara bakıyor, satın almak<br />

üzere. Karşılaştıklarında Adnan Çoker, Hülya Avşar’ı azarlarcasına ‘’Sen sanattan ne anlarsın?”<br />

minvalinde bir konuşma yapıyor. Hülya Avşar da o patlak özgüveniyle yapıştırıyor “Ne münasebet!<br />

Ben sanatçının ta kendisiyim, benim kayınpederim de ressam. Bu söylediklerinizi size iade ediyorum.”<br />

Bu tartışmayı televizyonda tekrarından afallamış halde kahkahalarla izlerken, hayal kurmaya başladık;<br />

Açılışta Hülya Avşar, Adnan Çoker yerine Andy Warhol ile karşılaşıyor. Gerçeğindeki üstten bakmalı<br />

elitist tavra inat, Andy Warhol, Hülya Avşar’a komplimanlar yapıyor, aralarında tatlı konuşmalar<br />

geçiyor. Cansu, çizgi bant olarak çizmeyi düşündü hayalimizi. Ben “Bunun bir ismi olsun, ‘pop art’ değil<br />

de ‘Kop‐Art’ olsun” dedim. Daha sonra ikimiz de New York’a gittik, döndük. Dönünce, kendi<br />

markamızı, bağımsız inisiyatifimizi yarattık.<br />

Birkaç aya kalmadan, Time Out dergisinden bir defile teklifi aldık. “Biz defile yapmayız ama video<br />

defile yapabiliriz,” dedim. “Tamam” dediler. “Üst Baş” adlı bir video defile hazırladık. Aynı evde<br />

yaşayan üç genç kızın sabah uyanmalarından, gece dışarıya çıkma hazırlığına ve eve dönüşlerine bir<br />

günlerinin anlatıldığı, hazırladığımız kıyafetlerin de böylece tanıtıldığı bir film. Babylon’da sunduk.<br />

Ailemi de çağırdım, Kop‐Art’ın açılışı böyle oldu.<br />

Ailenin tepkisi nasıldı?<br />

345

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!