11.07.2016 Views

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Hypatia’nın ondokuzuncu yüzyılda izlenen resimsel sunumları romantisizmin belirgin etkisi<br />

gözlemlenecek biçimde gerçekleşmiştir. Özellikle antik biçim anlayışıyla romantisizmi birleştiren ve<br />

yirminci yüzyılın başına da taşan Pre‐Raphaelite akımının, genelde kadın betimlemeleri üzerindeki<br />

etkisi büyük olmuştur. Kırılgan ve ürkek Yunan tanrıçası imgesinin Hypatia için oldukça tercih edilen<br />

bir seçimi oluşturduğu izlenebilir. Yanı sıra Hypatia’nın öldürülme biçiminin referans alındığı, bir<br />

kurban olarak çıplak bakire teması da kullanılmıştır (Res.8,9). Hypatia’yı ürkek, masum ama erotik bir<br />

objeye dönüştüren bu temanın bir tür erkek fantezisi şeklinde ele alındığı da öne sürülebilir. Bu<br />

durum romantik miti, erotizm sınırına taşımaktadır.<br />

3. Beşinci yüzyılda Bizans’ta kadın<br />

Hypatia hayatta olduğu 355‐415 yılları arasında Roma’nın parçalanmasına ve Doğu Roma<br />

imparatorluğunun kuruluşuna tanıklık etmiştir. Yine hayatta olduğu süre içinde iki Doğu Roma /<br />

Bizans imparatorunun tebaası olarak yaşamını sürdürmüştür 6 : imparatorluğun kurucusu olan<br />

Arcadius (395‐408) ve Hattat mahlasıyla bilinen II. Theodosius (408‐450). Her iki imparatorun da<br />

siyasi erklerini büyük ölçüde hayatlarındaki kadınlara bıraktıklarını biliyoruz. Arcadius’un bir Romalı<br />

generalin kızı olan karısı Eudoxia, yönetime çok hakimdir ve bu dönemde özellikle orduda<br />

yabancıların, Gotların etkisi belirgindir. Bu durum bitmek bilmez siyasi çalkantıları beraberinde<br />

getirmiş, yabancıların tasfiyesi oldukça kanlı olmuştur. II. Theodosius’un ise önceleri ablası<br />

Pulcherie’nin, daha sonra da Atina’lı bir akademiğin kızı olan Athenais’in kontrolunda hükümet ettiği<br />

bilinmektedir. Bir pagan olarak doğmuş olan bu eş, Hıristiyanlığı kabul ederek ismini Eudocia olarak<br />

değiştirmiş ve derhal erk oyunları içinde yerini almıştır. Sonuçta bu dönemde gözlemlenebildiği<br />

kadarıyla yüksek sınıftan eğitimli kadınlar arasında en üst düzeyde bile siyasi erke talip olmanın<br />

yaygın olduğunu, yine bu kadınlar arasında erk paylaşımında yer alabilmek için din değiştirenlerin de<br />

bulunduğunu belirtmek gerekir. Tüm bunlar değerlendirildiğinde Hypatia’nın din değiştirmemiş<br />

olduğu gerçeği, onun sadece bir akademik olarak işini yapmak istediği ve özellikle siyasi bir erki<br />

hedeflemediğinin göstergesidir.<br />

Dördüncü ve beşinci yüzyıllarda kamusal alanda görülen üst sınıf kadınların makyaj, mücevher ve<br />

şık kıyafet tutkusu günümüze ulaşan örneklerden izlenebilmektedir. Geç antik dönem kadınlarının<br />

hem giyim kuşam konusundaki özenleri, hem de tavır, vücut bakımı gibi bedenlerine yönelik<br />

dikkatleri, haz ve cezbetme kavramlarıyla ilintili olarak görüldüğü için kilise tarafından eleştiri ve<br />

kınama konusu olmuştur. Kilise süs ve mücevher gibi yine aşırılık olarak gördüğü unsurların yanı sıra,<br />

zarafet, temizlik, şıklık gibi klasik dönem kavramlarını da Hıristiyan erdemlerine zıt olarak kabul<br />

etmiştir 7 . Bu çerçevede iyi eğitimli bir kadın olan Hypatia’nın giyim kuşamı, temizliği, hali tavrı ve tüm<br />

dış görünümüyle hedefe oturtulmuş olabileceğini düşünmek mümkündür. Linç edildiği sırada<br />

elbiselerini de bedenini de vahşice parçalamaya değin giden bir nefretin, ancak bu türde bir<br />

manipülasyonla kabartılmış olduğu düşünülebilir.<br />

Hypatia’nın dış görünümünü ve gerçekte nasıl giyindiğini bilmiyoruz. Ancak bölgede bulunmuş ve<br />

kabaca beşinci yüzyıla tarihlenen kimi parçalara bakarak kendisinin giyim kuşamı hakkında fikir<br />

yürütmek mümkündür. Buluntulardan anlaşıldığı üzere, bu dönemde elit eğitimli kadınların kamusal<br />

alanda şal kullandıkları ve başlarına bir tür şapka taktıkları ya da kumaş türban doladıkları<br />

görülmektedir (Res.10). Mısır’da bulunan bir terracota –pişmiş toprak‐ figürden izlendiği kadarıyla<br />

(Res.11) kadınlar şık modelleri olan ve renkli desenlere sahip dokuma kumaşlardan elbiseler<br />

giymektedirler. Mısır’da pamuklu dokumacılığın ve tekstil üretiminin tarih öncesine değin gittiği<br />

düşünülürse, çok renkli desenli tekstil dokumalar kapsamında kaliteli kumaşların varlığı şaşırtıcı<br />

olmamaktadır. Yine aynı terracota figürde mücevherin de kullanılmış olduğu görülür. Geç Roma<br />

döneminde takının hem Ortadoğu’da hem Konstantinopolis’te üretim yapan kuyumcular eliyle canlı<br />

tutulduğu bilinmektedir. Kendilerini Afrodit ile özdeştirmeyi seven bölge kadınları özellikle inci,<br />

197

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!