11.07.2016 Views

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

writing_womans_lives_symposium_paper_book_v2

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

onu gasp etmekte veya yok etmektedir. 9 Beauvoir, kullandığı “öteki” kavramının içeriğini belirlerken<br />

Hegel’in temelde bilinç–öteki anlayışına dayanan köle‐efendi diyalektiğinden esinlenmiştir. Bu<br />

bağlamda şöyle demektedir:<br />

Benim olmayan başka bir şeyin farkında olursam, kendi’min farkında olabilirim. Bilinç,<br />

bu harici nesneyi yok edemez ya da reddedemez; çünkü böyle yapması, bilincin kendi<br />

varlığını yok etmesi ya da reddetmesi anlamına gelir. 10<br />

Beauvoir’da “öteki” kavramı üç anlama gelir: İlk anlamı, kişinin kendisine karşı olan, kendisinden<br />

bütünüyle ayrı bulunan varoluştur. İkinci anlamı, kadının erkeğe göre tanımlanmasını ifade eden<br />

öteki’liktir. Kavramın üçüncü anlamı ise Yaşlılık adlı kitabında belirttiği üzere dışarıdan<br />

gözlemlendiğinde “öteki” olarak adlandırılan (yaşlı) insanların durumu için kullanılmaktadır.<br />

Burada bizim konumuzu, kavramın ilk anlamı yani, kişinin kendisine karşı olan, kendisinden<br />

bütünüyle ayrı bulunan varoluş ilgilendirdiği için, bu anlam üzerinde duracağız. Beauvoir’ın öteki’ye<br />

ilişkin görüşleri iki döneme ayrılmaktadır: İlki, II. Dünya Savaşı’nın çıkmasından önceki döneme ait<br />

düşünceleridir. Diğeri ise savaş sonrasında değişen görüşleridir. Beauvoir, kendi yaşamında<br />

deneyimlediği durumlardan hareketle öteki’ye ilişkin düşüncelerine Sartre’dan önce sahip olduğunu<br />

söylese de, onun ilk dönem düşünceleriyle Sartre’ın ötekiye bakışı arasında benzerlikler vardır.<br />

Nitekim o dönemde Sartre ötekiye ilişkin görüşlere kavramsal düzeyde sahipken, Beauvoir ise kendi<br />

yaşamında edindiği tecrübelerden hareketle bu deneyime sahip olduğunu söylemektedir. Ancak<br />

ikilinin sürekli etkileşim içersinde olmalarını göz önüne aldığımız zaman ikisinin de birbirini etkilemiş<br />

olması mümkündür. Dolayısıyla Beauvoir’ın kendi pratiğinden hareketle bazı sonuçlara varması son<br />

derece doğaldır.<br />

Bu durumda Sartre’in ötekiye iliskin düşüncelerine baktigimizda öteki,benim varlığım için bir<br />

tehlike olup aynı zaman da özgürlüğümün önündeki bir tehdittir. Sartre’da “başkası için varlık”,<br />

“kendisi için varlık”ın ötekinin bakışıyla nesne konumuna düşmesini anlatır. Bu durumda “kendisi için<br />

varlık” bir “kendinde varlık”a dönüşür, bir nesne halini alır. Çünkü başkasının bakışına maruz kalan<br />

kişi, bir nesne durumuna indirgenmiştir. Kişi artık özgür değildir, başkasının bakışı ile kendi<br />

özgürlüğünü kaybetmiştir. Ona bakan öteki onu, kendini savunmasız bir varlık haline getirmiştir. 11<br />

Artık kendini gerçekleştiren bir özne değil, ötekinin nesnesi olmuştur. Bu yüzden kişi, özgürlüğü<br />

üzerine kısıtlamalar koyan ötekiyi inkâr etmeli ve onu bir nesne yaparak aşmalıdır. 12 Bu durumun<br />

Sartre’ın terim ve üslubuyla ifadesi şöyledir: Başkası karşısında özgürlüğüm tehlikededir, çünkü onun<br />

bakışı altında kaldığımda artık onun yörüngesine girerim ve hiçbir zaman erişemeyeceğim dünyasının<br />

bir unsuruna dönüşürüm. O an şiddetli bir kanama başlar, dünyam erimeye başlar; artık görünüşümle<br />

tamamen öteki’ye veriliyimdir. Öteki, bana bakan kişidir, bir öznedir. Ben, yalnızca olmuş olduğum<br />

(olgusallığım) ve olmak zorunda olduğum (olasılığım) kişi değil, aynı zamanda bir başkası için olduğum<br />

varlığımdır. 13 Öteki karşısında savunmasız durumda kalan varlığım benden çıkar gider. Beni bir kez<br />

yakaladı mı artık kurtuluş umudum yoktur. Artık kendini yapan ve tasarlayan bir özgürlük değilimdir.<br />

Çünkü öteki, varlığımın en içteki yanını, yani özgürlüğümü benden almıştır. 14 Bununla, özgürlüğümün<br />

çarpabileceği tek sınırın ötekiyle ilişkiden kaynaklandığını bana göstermiştir. Bu yüzden öteki ile<br />

sürekli çatışma içerisindeyimdir. Örneğin yüz kızarması benim kendimle yaşadığım bir ilişki değil, öteki<br />

ile yaşanılan bir çatışmanın ifadesidir. 15<br />

Diğer yandan öteki’nin esiri olan insan, öteki’yi göz önünde tutarak düşünür hale gelmiştir. Kendini<br />

yargılaması, herhangi bir ölçüye göre niteliklerini ve hatalarını belirlemesi ve yine fizyolojik<br />

özelliklerini ortaya koyması öteki’nin aracılığıyla olmaktadır. 16 Bu durumda kişi özgürlüğünü,<br />

başkalarının sınırlarını göz önünde tutarak düşünür hale gelmiştir. Oysaki özgürlük, bireyin kendi<br />

değerlerini kendisinin oluşturmasıdır. Bireyin ötekilerin değerlerine ve isteklerine göre değil, kendi<br />

isteklerine göre davranma gücüdür. 17 Bu nedenle Beauvoir “özgür olmak, seçimlerimizi ve<br />

177

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!