AramızdanAyrılanlar

Sayfa 114
zamanın ABD başkanı Bill Clinton ve İngiltere Başbakanı Tonny Blair tarafından ortak basın
toplantısıyla kamuya duyuruldu. Bir diğer örneği Fransa dan verebiliriz. 1960 lı yıllardan
itibaren Fransa, ünlü fizikçi Pierre-Gilles de Gennes’ in yaptığı çalışmaları büyük maddi
kaynaklar ayırarak 30 yıl boyunca sürekli destekledi. Şimdi, Fransa’ nın, onun temel bilim
çalışmaları sonucu elde edilen ileri teknoloji ürünlerinden elde ettiği gelir, harcadığı
kaynaklarla kıyaslanamayacak ölçüde fazla. Bu ünlü fizikçi 1991 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü
kazandıktan sonra, bu ödülü nasıl kazandığını soranlara, ülkemizin bilim ve siyaset dünyasına
ders olabilecek bir cevap vermişti: “30 yıl boyunca tüm Fransa arkamdaydı.” Son örneği
Hindistan’ dan verelim. Bugün Hindistan nükleer teknoloji ve uzay teknolojisine sahipse,
yazılımda dünyada önder ülkeyse, bunun nedeni 1940’ larda atılan temellerdir. O yıllarda
büyük Hintli fizikçi Homi Cihangir Bhabha’ nın önderliğinde temel fizik araştırmalarına
yönelindi; daha sonraki yıllarda da Hindistan nükleer enerjiye sahip olmak başarısını gösterdi.
Bu durum zaman içerisinde Hindistan’ın uzay teknolojisini geliştirmesine yol açtı. Bilgisayar
yazılımları, nükleer ve uzay teknolojileri için çok önemli araçlar olduğundan, Hindistan bu
alanda da gelişerek, günümüzde yazılım önderi konumuna geldi. Görüldüğü gibi bir alanda
ileriye atılım yapmak, başka sahaları da tetikliyor. Ancak tüm bunların düzgün devlet
politikalarıyla gerçekleşebileceğini unutmamak gerekir.
Yapılan hesaplara göre, Amerika’ da 1930-1970 yılları arasında meydana gelen büyük
gelişmelerin yarısı, hiç beklenmeyen, zamanında faydasız görülen temel araştırmalarda
yapılan buluşlardan doğmuştur: Transistör, laser, bilgisayar gibi.
Yukarıda vurguladığımız gerçeklerden hareketle ve temel bilimleri hor gören ülkelerin
uygar dünyada yer edinemeyeceğini aklımızdan çıkarmadan bizim de belli alanlara
yoğunlaşmamız ve bu belli alanlarda dünyada önder ülke konumuna gelmemiz gerekiyor.
Çünkü, günümüzde hiçbir ülke bilim ve teknolojinin her sahasında en iyi olmayı hedeflemiyor.
Özellikle bilim ve teknoloji üretmek geleneği olan sanayileşmiş ülkeler, iktisadî kaynakları ,
kültürel özellikleri ve ülke çıkarları doğrultusunda hareket ederek belirli alanlara yönelip o
alanlarda en iyi olmaya çalışıyor. Türkiye, 21. yüzyılın bilimi olan ve fizik, kimya, biyoloji ve
matematik temelleri üzerinde yükselen moleküler biyoloji, gen mühendisliği, nanoteknoloji
ile, hidrojen ve yakıt pili teknolojileri, uygulamalı matematik ve yazılım teknolojisine yatırım
yapmalıdır. Tüm bunlar yapılırken izlenecek bilim ve teknoloji politikasının iki ana ekseni
olmalı. Birincisi, gerek üniversitelere bağlı, gerekse üniversite dışında ama üniversitelerle
eşgüdüm halinde çalışacak AR-GE merkezleri kurulmalı ve buralarda sanayinin ihtiyacını
Aramızdan Ayrılanlar
Türk Fizik Derneği