restartt

Yatırımcıların yüzde 80,2’si borsa veya
yatırım fonlarına yatırım yaparken kendisini rahat
hissettiğini belirttiği araştırma, risk kelimesinin
yatırımcıların zihnindeki algısını da ölçtü. Buna
göre “risk” kelimesini düşündüğünde yatırımcıların
yüzde 36,8’inin aklına “belirsizlik”, yüzde
36,4’ünküne “fırsat”, yüzde 17,7’sininkine “heyecan”,
yüzde 9,1’ininkine ise “kayıp” kelimesi
geliyor.
Aslında hepimiz her an ölüm riski altındayız.
Yediği meyvenin çekirdeği boğazına kaçtığı
için ölen, Karşıdan karşıya geçmeye son anda
karar verdiği için kaza geçiren, kaldırımda güvenle
yürüdüğünü zannederken başına düşen eşya ile
ölen, son anda yetişmeye çalıştığı araca binemeyip
sakatlananların haberlerini duymuşsunuzdur.
Hiçbirisi aslında ölüm riski olduğunu düşünmüyordu
bunları yaşarken.
Ticarette de risk altındayız alışverişlerde
de... Aldığımız ürünün sağlam çıkıp çıkmayacağını
düşünerek almak risk değil midir? Bu ürün
satar diyerek işyerine depolayan kişinin hareketi
risk değil midir?
İşte bu yüzden risk yaşamın bir parçasıdır.
Sürekli yüksek tansiyon içinde yaşamak gibi sürekli
fırsat yakalayacağım diye risk almak da çok
sağlıklı olmasa gerek.
RİSK ALMAK ZORUNDA MIYIZ?
Kriz yönetimi çok iddialı olsa da mecbur
olduğumuz bir görev ve bu durumlarda büyük
karakterler ortaya çıkar. Sıradan durumlarda
karar vermek kolaydır. Ancak kriz dönemlerinde
uygulanabilir, gerekçeleri sağlam, seri karar alabilen
kişiler kahraman olur.
Krizler fırsatları görmek için de soyutlanarak,
eldeki imkanları ortaya koyarak, destekler
bulmaya çalışarak, riski dağıtarak hareket etmekle
mümkündür.
Eskiler güzel söylemiş. ‘Bütün yumurtaları
aynı küfeye koymamak gerek.’
Risk yönetimi bitecek bir durum değildir.
Yaşam devam ettikçe risk, risk devam ettikçe stres
devam edecektir. Asıl olan risklerle barışık olmak
ve karşılaşılan olumsuzlukları yeni işlere fırsat
olarak değerlendirmektir.
Kimi için riskli olan kimi için yaşam tarzı olabilir