TÜRKİYE NOTERLER BİRLİĞİ HUKUK DERGİSİ

2015-2 2015-2

25.12.2015 Views

Türkiye Noterler Birliği 4857 sayılı İş Kanunu’nun, 3, 8, 22, 28, 32, 37 ve 67. maddelerinde, işverene, çalışan her bir işçi bakımından, kayıt tutma ve işçiye belge verme yükümü getirilmiştir. Bütün bu yasal yükümlülüklere uygun davranan işveren bakımından, işçi alacaklarının, belirsizlik taşıdığından, zaten, söz edilemez. Zira, işçinin, çalışma süresinin tam olarak kayda geçirildiği, iş sözleşmesinde ücretin ve çalışma koşullarının belirlendiği, işçiye her ay ücret hesap pusulası verildiği, günlük ve haftalık iş sürelerinin işçiye önceden bildirildiği, işçinin yaptığı olağanüstü çalışmalar için kendisine belge verildiği durumlarda, işçinin alacakları belirlidir yahut belirlenebilir bir nitelik taşımaktadır. Dolayısıyla, böyle bir durumda da, belirsiz alacak davası açılmasına cevaz verilemez. Öte yandan, alacağının kayda dayanması hâlinde, işçiye, dava açmadan önce, alacağını, tam ve kesin olarak belirleyebilmesi için varlığı gereken ve işverenin elinde bulunması nedeniyle ulaşamadığı bilgi ve belgelere ulaşmak bağlamında, işveren nezdinde yazılı olarak girişimde bulunmuş ve bu girişiminin sonuçsuz kalmış olması kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesi uyarınca, belirsiz alacak davası açma olanağını tanınması uygun olur. Yine, kamu kurumlarında çalışanların tamamının, Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmesi ve işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçinin ücretiyle eklerinin, toplu iş sözleşmesinde yer alması sebebiyle, ücret ve sair alacaklarının, belirli olmadığından ve belirlenebilir bir nitelik taşımadığından söz edilemez 70 . te belirlenebilir bir alacak olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği nazara alınarak, hukuki yarar yokluğundan davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde esasa girilerek karar verilmesi hatalı olmuştur.” (22. HD.’nin 04.11.2014 günlü ve 22323/30253 sayılı kararı) 70 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 453, Pekcanıtez – Soyer’e Armağan, s. 952. “… Davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı şüphesizdir. Uyuşmazlık konusu toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret farkı, ilâve tediye alacağı, ikramiye alacağı, yemek bedeli, vardiya nöbet primi alacağı, ulusal bayram genel tatil ücreti, altı günlük prim alacağı ve giyecek yardımı alacakları bakımından, talep içeriğinden açıkça anlaşıldığı üzere, davacı sendikaya üye olduğu ve toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği tarihi, çalışma süresini, en son ödenen ücreti, toplu iş sözleşmesi gereği alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, ödenmesi gereken ikramiye, ilâve tediye ve yemek yardımı tutarının iş yerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince belirleyebilecek durumdadır. Bu hâlde, toplu iş sözleşmesinden kaynaklı fark ücreti, ilâve tediye, ikramiye ve yemek bedeli alacakları belirsiz alacak değildir. Dava konusu edilen alacakların belirlenebilir olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri anlaşılmakla…” (22. HD.’nin 31.10.2014 günlü 27815/29939 sayılı kararı); “…Davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı şüphesizdir. Uyuşmazlık konusu toplu iş sözleşme- 32 | Hukuk Dergisi / 2015-2

Prof. Dr. Süha TANRIVER Bunların dışında, kıdem tazminatının tavanının uygulanacağı durumlarda, tazminat alacağının tutarı belirlidir; dolayısıyla, tavanın uygulanması gündemdeyse, kıdem tazminatı alacağı için, belirsiz alacak davası açılmasına olanak verilemez 71 . Aynı şekilde, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil çalışmaları karşılığındaki ücretler için, çalışmaların tamamı, puantaj kayıtlarına dayandırılmış ve bu kayıtların bir örneği de, işçiye verilmişse, yine, anılan işçi alacakları bakımından, tutar itibariyle bir belirsizlikten söz edilemeyeceği için, belirsiz alacak davası açılamaz. Ayrıca, işçilerin ekonomik bakımdan güçsüz konumda bulunmaları ve bu çerçevede yüksek yargılama giderlerine katlanma rizikolarının varlığı, uzman görüşü almanın pahalılığı, kayıt dışılık yahut işverence düzenlenen belgelerin gerçeği yansıtmaması sebebiyle, alacaklarının tutarlarını ispat konusunda karşılaşabilecekleri muhtemel güçlükler, belirsiz alacak davası, açılabilmesine olanak vermez 72 . Çünkü, belirtilen bu hallerde, işçi alacağının belirsizlik arz ettiği iddia edilemez. Örneğin, işçi, aylık 3.000 TL ücret almasına rağmen, işveren tarafından düzenlenen bordroda, asgarî ücret üzerinden çalıştırılıyor gibi gösterilmişse, bu durum sebebiyle, işçinin, ücretinin gerçek tutasinden kaynaklanan vardiya primi, altıncı gün primi, fark ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile giyecek yardımı alacakları bakımından; talep içeriğinden de açıkça anlaşıldığı üzere, davacı sendikaya üye olduğu ve toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği tarihi, çalışma süresini, en son ödenen ücreti, toplu iş sözleşmesi gereği alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, ödenmesi gereken vardiya primi, altıncı gün primi, fark ulusal bayram ve genel tatil ücretiyle giyecek yardımı tutarını, iş yerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince tam ve kesin olarak belirleyebilecek durumdadır. Bu hâlde, toplu iş sözleşmesinden kaynaklı fark vardiya primi, altıncı gün primi, ulusal bayram ve genel tatil ücretiyle giyecek yardımı alacakları belirsiz alacak değildir. Dava konusu edilen alacakların belirlenebilir olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri anlaşılmakla…” (22. HD.’nin 30.09.2014 günlü ve 11189/26037 sayılı kararı). 71 Simil, s. 422-423. 72 Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işçilik alacakları bağlamında, farklı bir kanıya sahiptir. “…Ayrıca belirtmek gerekir ki davacıdan davanın açılmasından önce ücretini ödeyerek talep konusunun miktarını belirlemesi için ekspertizden rapor ve mütalaa alma, delil tespiti gibi yollara başvurması istenemez. Davacının alacağının miktar olarak tespiti, mahkeme tarafından yapılacak delil tespitine veya hesap verme ve bilgi vermeye yönelik müstakil bir davanın açılmasına gerek olduğu durumlarda, HMK. m 107 anlamında ‘Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği’ bir durum söz konusudur….” (9. HD.’nin 11.03.2015 günlü ve 2986/10004 sayılı kararı). Hukuk Dergisi / 2015-2 | 33

Türkiye Noterler Birliği<br />

4857 sayılı İş Kanunu’nun, 3, 8, 22, 28, 32, 37 ve 67. maddelerinde,<br />

işverene, çalışan her bir işçi bakımından, kayıt tutma ve işçiye belge<br />

verme yükümü getirilmiştir. Bütün bu yasal yükümlülüklere uygun<br />

davranan işveren bakımından, işçi alacaklarının, belirsizlik taşıdığından,<br />

zaten, söz edilemez. Zira, işçinin, çalışma süresinin tam olarak<br />

kayda geçirildiği, iş sözleşmesinde ücretin ve çalışma koşullarının belirlendiği,<br />

işçiye her ay ücret hesap pusulası verildiği, günlük ve haftalık<br />

iş sürelerinin işçiye önceden bildirildiği, işçinin yaptığı olağanüstü<br />

çalışmalar için kendisine belge verildiği durumlarda, işçinin alacakları<br />

belirlidir yahut belirlenebilir bir nitelik taşımaktadır. Dolayısıyla, böyle<br />

bir durumda da, belirsiz alacak davası açılmasına cevaz verilemez.<br />

Öte yandan, alacağının kayda dayanması hâlinde, işçiye, dava açmadan<br />

önce, alacağını, tam ve kesin olarak belirleyebilmesi için varlığı<br />

gereken ve işverenin elinde bulunması nedeniyle ulaşamadığı bilgi ve<br />

belgelere ulaşmak bağlamında, işveren nezdinde yazılı olarak girişimde<br />

bulunmuş ve bu girişiminin sonuçsuz kalmış olması kaydıyla, Hukuk<br />

Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesi uyarınca, belirsiz alacak davası<br />

açma olanağını tanınması uygun olur. Yine, kamu kurumlarında<br />

çalışanların tamamının, Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmesi ve<br />

işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçinin ücretiyle<br />

eklerinin, toplu iş sözleşmesinde yer alması sebebiyle, ücret ve sair<br />

alacaklarının, belirli olmadığından ve belirlenebilir bir nitelik taşımadığından<br />

söz edilemez 70 .<br />

te belirlenebilir bir alacak olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu<br />

edilemeyeceği nazara alınarak, hukuki yarar yokluğundan davanın reddi gerekirken,<br />

yazılı şekilde esasa girilerek karar verilmesi hatalı olmuştur.” (22. HD.’nin<br />

04.11.2014 günlü ve 22323/30253 sayılı kararı)<br />

70 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 453, Pekcanıtez – Soyer’e Armağan, s. 952. “…<br />

Davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı şüphesizdir. Uyuşmazlık konusu<br />

toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret farkı, ilâve tediye alacağı, ikramiye<br />

alacağı, yemek bedeli, vardiya nöbet primi alacağı, ulusal bayram genel tatil ücreti,<br />

altı günlük prim alacağı ve giyecek yardımı alacakları bakımından, talep içeriğinden<br />

açıkça anlaşıldığı üzere, davacı sendikaya üye olduğu ve toplu iş sözleşmesinden<br />

yararlanabileceği tarihi, çalışma süresini, en son ödenen ücreti, toplu<br />

iş sözleşmesi gereği alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, ödenmesi<br />

gereken ikramiye, ilâve tediye ve yemek yardımı tutarının iş yerinde uygulanan<br />

toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince belirleyebilecek durumdadır. Bu hâlde,<br />

toplu iş sözleşmesinden kaynaklı fark ücreti, ilâve tediye, ikramiye ve yemek bedeli<br />

alacakları belirsiz alacak değildir. Dava konusu edilen alacakların belirlenebilir<br />

olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri anlaşılmakla…”<br />

(22. HD.’nin 31.10.2014 günlü 27815/29939 sayılı kararı); “…Davanın belirsiz<br />

alacak davası olarak açıldığı şüphesizdir. Uyuşmazlık konusu toplu iş sözleşme-<br />

32 | Hukuk Dergisi / 2015-2

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!