25.12.2015 Views

TÜRKİYE NOTERLER BİRLİĞİ HUKUK DERGİSİ

2015-2

2015-2

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Türkiye Noterler Birliği<br />

maddî hukuk bütünü içinde yer alan ve münhasıran iş hukuku bakımından<br />

işlerlik kazanan “işçi lehine yorum ilkesi”nin, medenî usul hukuku<br />

bakımından herhangi bir geçerliliğinin bulunmadığını ve bu ilkenin,<br />

anılan nedenle, belirsiz alacak davası kurumunun uygulama alanının,<br />

kanun koyucunun bu kurumu ihdasta gözetmiş olduğu amacı da aşacak<br />

şekilde genişletilmesine gerekçe yapılamayacağının, vurgulanmasında<br />

büyük yarar vardır.<br />

Öte yandan, usul hukukuna ilişkin kurallar, yargı erkinin, doğrudan<br />

doğruya işleyişine ilişkin kurallar konumunda bulunduklarından,<br />

geneli itibariyle emredici bir nitelik taşırlar ve bu nitelikleri sebebiyle<br />

de, usul hukuku alanında, lafza bağlı ve dar yorum esası geçerlidir.<br />

Bu yorum anlayışı, bir usul hukuku kurumu olan belirsiz alacak davası<br />

bağlamında da, aynen uygulanma alanı bulur. Yine, eda davasının özel<br />

bir türevi ya da onun somut plânda bir uygulanma biçimi konumunda<br />

bulunan belirsiz alacak davasının, medenî usul hukuku ve borçlar hukuku<br />

bakımından doğurmuş olduğu ciddî ve önemli sonuçlar gözetildiğinde,<br />

son derece istisnaî hallerde, kendisine işlerlik kazandırılması<br />

gereken bir dava türü olduğu hususu da aşikar bir biçimde ortadadır.<br />

Bu kurumun, amaç dışı kullanımının kapısının aralanması ve ülkemizin<br />

içinde bulunduğu birtakım fiilî gerçeklikler (örneğin, kayıtdışılık, düzenlenen<br />

belgelerin gerçeği yansıtmaması gibi) gözetilerek, uygulanma<br />

alanının, işçi alacakları bakımından son derece geniş tutulması yönündeki<br />

gayretler, kamu düzenini bozulması ve diğer bir dava türü olan pek<br />

çok ihtiyacın karşılanması bağlamında katkı sağlayabilecek bir kurum<br />

konumunda bulunan kısmî dava kurumunun tümüyle işlevsiz kalması<br />

yahut devre dışı bırakılması gibi, hiç de arzu edilmeyen bir sonucu<br />

da doğurabilir 68 . Yapılan tüm bu tespitler çerçevesinde, iş kazasından<br />

kaynaklanan bedensel zararların giderimini konu alan maddî tazminat<br />

talepleriyle, bu bağlamdaki destekten yoksun kalma biçimindeki maddî<br />

tazminat taleplerinin, belirsiz alacak davasına konu kılınabileceği<br />

söylenebilir. Çünkü, anılan durumda, talep sonucunun miktar ya da<br />

68 Karş. “…İş hukukunda maddî hukuk kuralları içinde işverene kayıt tutma yükümlülüğü<br />

getirilmiştir. Bu belgelerle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen<br />

işverenin açılacak davada alacağın belirlenebilir olduğu savunması yerinde olmayacaktır.<br />

İşçinin alacağının belirlenmesi kayda dayandığında kayıtlı belgeleri<br />

sunmayan ve işçiye vermeyen işveren belirsiz alacak davası açılmasının sonuçlarına<br />

katlanmak zorundadır.” (7. HD.’nin 07.05.2015 günlü ve 10139/8208 sayılı<br />

kararı); aynı yönde bkz.: 9. HD.’nin 11.02.2015 günlü ve 589/5718 sayılı kararı.<br />

30 | Hukuk Dergisi / 2015-2

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!