You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
2<br />
Kendimize basit ama sağlam bir yol haritası<br />
çıkarmak için olabildiğince eskiye gitmekte<br />
yarar var. İnsan oğlu, daha mitolojik çağlardan<br />
itibaren varlığın anlamını, zıtların çatışması<br />
(kaos) ve uyumu (kozmos) etrafında açıklamayı<br />
adet edindi. Hintliler için bu zıtlar<br />
Hama ve Hami idi; Çinliler Yang ve Yin,<br />
Türkler ise Uçmak ve Tamu diye adlandırdılar<br />
çatışmayı. Yunan’da taraflardan birinin<br />
ayağı hala gökte tutulurken ötekinin ayağı<br />
yere indiriliverdi: Zeus ve Prometheus.<br />
Ontolojik meselesini diyalektik bağlamda<br />
çözmeye çalışan ademoğlu, günlük hayatını<br />
da bazı zıtlıklar üzerinden şifreleyip, bir<br />
bakıma zihinsel modeller inşa etti. Erkek<br />
ve kadın, yaşlı ve genç gibi kavramlar, hem<br />
bir hali tarif ediyor, hem rolleri belletiyor,<br />
hem de tecrübe edilmiş bir dünyanın yeni<br />
kuşaklar üzerinden teslim alınıp yürütülmesini<br />
mümkün hale getiriyordu. Hiçbir din,<br />
hiçbir devlet, hiç bir aile ve birey, ortaya<br />
ansızın bir rol karmaşasının çıkmasını<br />
ve tanımlanmış sınırları bütünüyle ihlal<br />
etmesini istemezdi. Hayatın güven içinde<br />
devamlılığı için önemliydi bu...<br />
3<br />
Öyleydi öyle olmasına ama hiçbir kuşak sınır<br />
ihlallerini engelleyemiyordu. İrili ufaklı pek<br />
çok çatışma yaşanıyordu yönetenle yönetilen,<br />
güçlüyle güçsüz, kadınla erkek ve yaşlıyla<br />
genç arasında. Görevlerinin ve durmaları<br />
gereken sınırların iyi kötü belli olması, hiç<br />
bir biçimde bir çatışma olmayacağı anlamına<br />
gelmiyordu. Aslında tarih, canlılığının önemli<br />
bir bölümünü bu sınır ihlallerine borçludur. Bizi<br />
bir biçimde etkisi altına alan kendi çağımızın<br />
hazır yargılarından kurtulup, geçmişin artık<br />
dinlenmeye çekilmiş hikayesine göz attığımızda,<br />
güçlü-zayıf çatışmasının da, dişi-eril<br />
çatışmasının da, yaşlı-genç çatışmasının da<br />
uygarlığın harcına ne çok malzeme taşıdığını<br />
teslim etmek zorunda kalırız. Kısacası<br />
çatışma ve zıtlık varlığın doğasında vardır ve<br />
çatışmalı alanlardan yayılan enerji tarihi bir<br />
adım daha ileriye götürerek, onun gömlek<br />
değiştirmesini kolaylaştırır. Gençlerle yaşlılar<br />
arasındaki gerilimi bir de bu bağlamda<br />
değerlendirmek, meseleyi yalnızca çağımızın,<br />
şu kötü zamanımızın bir şanssızlığı olarak<br />
görmemek gerekiyor. Gençler ve yaşlılar on<br />
binlerce yıldır çatışıyor, iyi ki de çatışıyorlar...<br />
4<br />
İnsanlarla insanlar arasında süregelen gerginliklerin<br />
doğasını daha iyi kavrayabilmek<br />
için, kadın-erkek ilişkisini, genç-yaşlı ilişkisiyle<br />
karşılaştırmakta da yarar var. Kadın<br />
ve erkek arasındaki zıtlık, insanın birbirine<br />
dönüşemeyen iki cinsi arasında yaşanır. Bu<br />
ilişki cinselliğin, döllenmenin, doğurganlığın<br />
ve bazı iş bölümlerinin birlikteliği mecbur<br />
kıldığı bir hat üzerinde, aşk ve ayrılık hikayeleriyle<br />
süslenmiş bir halde sürer gider. İtiraf<br />
edelim ki çoğunlukla karmaşık ve akıl yoluyla<br />
halledilmesi zor bir ilişki biçimidir; sonunda<br />
her iki taraf da haklı olduğunu düşünerek<br />
dünyadan göçer. Oysa gençlerle yaşlılar<br />
arasındaki ilişki, birbirine dönüşemeyen<br />
iki cinsin değil, birinin tecrübe ettiği alanı<br />
bir süre sonra diğerinin de tecrübe edeceği<br />
bir devir teslim ilişkisidir. Bilirsiniz, zaman<br />
akar, çocuklar gençleşir, gençler olgunlaşır,<br />
olgunlar yaşlanır ve bütün kuşaklara arada<br />
bir uğrayan ölüm, en çok yaşlıların arasında<br />
gezinir. Doğmamış bir çocuk, bir zamanlar<br />
genç olmamış bir yaşlı yoktur. Doğal olarak<br />
yaşlılar, gençler hakkında konuşurken,<br />
bir zamanlar içinde dolaştıkları bir bahçe<br />
hakkında konuşurlar.<br />
İstanbul Eğitim ve Kültür Dergisi 5