istanbuldergisi12sayi

istanbuldergisi12sayi istanbuldergisi12sayi

alibarskanmay
from alibarskanmay More from this publisher
11.12.2015 Views

da gencin olumsuz davranışlar ve toplum tarafından kabul görmeyen hareketler sergilemesine sebep olur. Uyuşturucu bağımlılığından intihara kadar birçok sıkıntının temelinde rol kargaşası yatmaktadır. Önce Aile Ergenlikle ilgili doğuda ve batıda yapılan bütün araştırmalarda çıkan ortak sonuç bu dönemin gerek genç gerekse ailesi için çok zor geçtiğidir. Çok az ailenin bu dönemi sorunsuz atlattığı bilinen bir geçektir. Ailenin dışlayan, sürekli eleştiren, horlayan tavrı yerine seven, önemseyen, karşılıksız sevgi veren tutumu gencin kimlik oluşturma sürecini tamamlamasını daha da kolaylaştıracaktır. Yetişkinin aşırı ilgisine tepki gösterse bile, uzaktan kontrollü ve dengeli bir biçimdeki gözetimi sever. Kendisine güven duyulmaması onda krizler üretir. Güvenilen sevilen sayılan birey olduğunun hissettirilmesi genç için muhteşem bir destektir. Ergenlikte Kırılganlık Ergenlik döneminde gencin isteklerinin yapılmaması, sürekli eleştirilmesi üzerinde baskı oluşturulması onda tamiri zor kırıklıklar oluşturur. Bu merhalede yaşanan kırılganlığın tesiri yetişkinlerin yaşadığı kırılganlıkları tesirinden daha fazladır. Bir konuda reddedilince her konuda reddedileceğini düşünürler. Bu reddedilme karamsarlığa düşmelerine sebep olur. Özellikle karşı cins tarafından red cevabı almak ergen için büyük bir yıkım ve kırılmayı doğurur. Sonuç olarak sağlıklı toplumda sağlıklı bireylerin yetişmesi için insan hayatının en fırtınalı yılları olan ergenlik dönemini gençlerin kolay ve sağlıklı atlatması için anne babalar eğitimciler başta olmak üzere bütün yetişkinler üzerlerine düşen sorumlukları iyi bilmeli ve yerine getirmelidirler. Gündeme dair dışarıdan duyduklarıyla kendi fikirleri oluşur. Politikaya karşı ilgi duymaya başlar. Anne babanın zıddına fikir serdeder. Bazen anne ya da babanın çelişkilerini yüzlerine vurur, onları eleştirir. Onların aldıklarını giymek yerine kendi seçtiklerini beğendiklerini giyer. Ben varım benim de beğenilerim var sizin her dediğinizi yapmak zorunda değilim mesajını yüksek tonda vermeye gayret eder. İstanbul Eğitim ve Kültür Dergisi 27

Deneme Hüseyin Akın Şair, Yazar GENÇ OLMAK Gençlik insan ömrünün en dinamik en zinde çağı. Hiç kimse ne çocuklukta ne de ihtiyarlıkta bu denli bir kendine güven duygusu ve bu derece farkındalık hissi yaşamış değildir. Çocukluk daha çok uyku ile uyanıklık arasında bir dönemdir. Her şey gerçek yaşama alışıp adapte olabilmek içindir biraz da. Çocukluk çağı gençlikten önce bir ısınma turudur. Gençlik de olgunluk ve yaşlılığın üzerimizdeki ağırlığına tahammül edebilmemiz için bir bahşedilmiş bir ara dönemdir sanki. Gençlikte coşku, kabına sığmazlık ve heyecan fırtınası önüne neyi katmışsa bir tarafa sürükler. Olgunluk çağında fırtına dinmiş, hava yumuşamış ve sürükleme ve sürüklenmenin yerini “sabite” ve ‘istikrar’ almıştır. Ünlü Fransız romancı Honoré de Balzac’ın ifadesiyle. “Gençlik adaletsizliğe doğru yöneldiği zaman, bilincin aynasına bakmayı göze alamaz. Oysa olgunluk çağı kendini bu aynada görür. Yaşamın bu iki evresindeki tüm ayrım buradadır.” Olgunluk için iyi bir gençlik çağı, iyi bir gençlik çağı için de sağlıklı bir çocukluk dönemi şarttır. İsmet Özel “Zor Zamanda Konuşmak” kitabında “Türkiye’nin gençleri yoktur” der. Bunu öylesine derinlerde bir sitemi büyütmek için söylemiyor elbette. Tanzimat’tan bu yana bu topraklara ait değerleri muhafaza noktasında ihtiyarların muhafazakâr yönlerini kaybettiklerini, yenilik yarışında gençleri bile geride bıraktıklarını ifade ediyor. Gençlik ya da ihtiyarlıktan kasıt biyolojik yaş değil şüphesiz. Genç olmanın ve ihtiyar olmanın dinamikleridir söz konusu olan. Gençlik kendinden önceki kuşaktan kültür ve geleneği miras olarak alır. Tabi bir önceki kuşak bunu kendinden öncekinden sağlıklı bir şekilde almayı başarabilmişse. Bugün gençlerin sorunu yeni ve nevzuhur arasında dolaşıp durmaları ve bir türlü önceki kuşakların emanet olarak aldıkları dünyayı kavrayıp, ona dokunamamaları. Bu sebeptendir ki yaşadığımız modern zamanlarda eski ile yeni birbirinin devamı ve sürdürücüsü olmaktan ziyade birbiriyle çatışan unsurlar haline gelmiştir. Gençlerden babalarının ve dedelerinin dilini bilmelerini beklemek beyhude bir gayret artık. Bunun yerine babalar ve dedeler, gençleri anlayacak, onlarla rahat iletişim kuracak bir dil geliştirmeye daha çok özen gösteriyorlar. Sanki anlaşılması gereken sadece gençlermiş gibi. Babaların ve dedelerin gençler tarafından anlaşılması gibi bir sorumluluktan hiç bahsedilmez. Oysa gençlik sorumluluk duygusunun onu yerine getirecek enerjiyle buluşmuş halidir. Bu yüzden bütün öğretiler, ideoloji ve dünya tasavvurları hep “gençlik” aşısı ile aşılanmışlardır. Tevfik Fikret’in batıcılık ülküsünü en iyi anlatan gençlik tasavvuru oğlu “Haluk”la, Mehmet Akif’in batının bilimin ve teknolojisini alan, ama yüreği, kalbi ve ayakları bu topraklarda, kabına sığmayan gençlik hayali “Asım”la simgeleşmiştir. Necip Fazıl’ın Büyük Doğu idealini en iyi karşılayan “Mehmet”, Sezai Karakoç’un “diriliş” kuşağını en güzel özetleyen “Taha”dır bu yüzden. Genci ve gençliği olmayan bir toplumun ne geleceği vardır ne de geleceğe söyleyecek bir sözü. Gençleri bildik gençlik arzularının insafına terk ederek onlara yaşadıkları ülke ve dünya konusunda düşünme ve konuşma hakkı vermediğimizde toplum olarak kendimize ne büyük bir gedik açacağımızı tahmin edebilirsiniz. Gençler mutlaka bir ideale ve bir hedefe yönlendirilmelidir. Önemsenmeyen, sözü ve eylemleri dikkate alınmayan gençleri bekleyen iki mayınlı sığınak var: Hedonizm ve Nihilizm. Bir milletin istikbali olan gençler enerjilerini bu tür ortamlarda zayi ettiklerinde genç nüfus bizim için sadece biyolojik bir teselli olarak kalacaktır. Fikren ve ruhen yaşlı bir kuşak olmaktan kurtulamayacağız. Çalışmak, gayret etmek, fedakârlık ve erdem düsturlarıdır bir milleti genç ve kavi kılan. Soran ve sorgulayan bir gençlik o ülkenin sigortasıdır. Tanpınarla bitirelim: “Gençlerimiz ihtirassız, hatta heyecansız; gençlik bir takım meselelere açılmak, onları hararetle yaşamaktır. Boşlukta ne san’at eseri, ne de fikir olur. En dışımızda görünen bilgi bile içimizde yaşayan bir azap şeklinde olmalıdır. Mektep bitirmek için mektep bitirilmez. Her genç enginde bir gemi gibi her an kendi kendisine (ben neyim) -(niçin buradayım)- (Ne yapmak istiyorum) sualini sormalıdır. Bunu yapmayan genç hiçbir zaman genç olamayacak bir ihtiyardır. Yani ölü olarak yaşamayı kendiliğinden kabul etmiş demektir.” (Ahmet Hamdi Tanpınar-Yaşadığım Gibi-S.333) 28 Eylül-2015 / Sayı: 12

da gencin olumsuz davranışlar ve toplum<br />

tarafından kabul görmeyen hareketler<br />

sergilemesine sebep olur. Uyuşturucu<br />

bağımlılığından intihara kadar birçok sıkıntının<br />

temelinde rol kargaşası yatmaktadır.<br />

Önce Aile<br />

Ergenlikle ilgili doğuda ve batıda yapılan<br />

bütün araştırmalarda çıkan ortak sonuç<br />

bu dönemin gerek genç gerekse ailesi<br />

için çok zor geçtiğidir. Çok az ailenin bu<br />

dönemi sorunsuz atlattığı bilinen bir geçektir.<br />

Ailenin dışlayan, sürekli eleştiren,<br />

horlayan tavrı yerine seven, önemseyen,<br />

karşılıksız sevgi veren tutumu gencin<br />

kimlik oluşturma sürecini tamamlamasını<br />

daha da kolaylaştıracaktır. Yetişkinin aşırı<br />

ilgisine tepki gösterse bile, uzaktan kontrollü<br />

ve dengeli bir biçimdeki gözetimi<br />

sever. Kendisine güven duyulmaması onda<br />

krizler üretir. Güvenilen sevilen sayılan<br />

birey olduğunun hissettirilmesi genç için<br />

muhteşem bir destektir.<br />

Ergenlikte Kırılganlık<br />

Ergenlik döneminde gencin isteklerinin<br />

yapılmaması, sürekli eleştirilmesi üzerinde<br />

baskı oluşturulması onda tamiri<br />

zor kırıklıklar oluşturur. Bu merhalede<br />

yaşanan kırılganlığın tesiri yetişkinlerin<br />

yaşadığı kırılganlıkları tesirinden daha<br />

fazladır. Bir konuda reddedilince her<br />

konuda reddedileceğini düşünürler. Bu<br />

reddedilme karamsarlığa düşmelerine<br />

sebep olur. Özellikle karşı cins tarafından<br />

red cevabı almak ergen için büyük bir<br />

yıkım ve kırılmayı doğurur.<br />

Sonuç olarak sağlıklı toplumda sağlıklı<br />

bireylerin yetişmesi için insan hayatının<br />

en fırtınalı yılları olan ergenlik dönemini<br />

gençlerin kolay ve sağlıklı atlatması için<br />

anne babalar eğitimciler başta olmak<br />

üzere bütün yetişkinler üzerlerine düşen<br />

sorumlukları iyi bilmeli ve yerine<br />

getirmelidirler.<br />

Gündeme dair dışarıdan<br />

duyduklarıyla kendi fikirleri<br />

oluşur. Politikaya karşı ilgi<br />

duymaya başlar. Anne<br />

babanın zıddına fikir<br />

serdeder. Bazen anne ya da<br />

babanın çelişkilerini<br />

yüzlerine vurur, onları<br />

eleştirir. Onların aldıklarını<br />

giymek yerine kendi<br />

seçtiklerini beğendiklerini<br />

giyer. Ben varım benim de<br />

beğenilerim var sizin her<br />

dediğinizi yapmak zorunda<br />

değilim mesajını yüksek<br />

tonda vermeye gayret eder.<br />

İstanbul Eğitim ve Kültür Dergisi 27

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!