You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Devletin, yerel yönetimlerin, sivil toplum örgütlerinin<br />
gençlik politikalarını yeterli görüyor<br />
musunuz? Daha fazla neler yapılabilir?<br />
Aileden cemiyete, toplum organizasyonlarından<br />
siyasete ve devlete, gençlerle<br />
ilgilenen herkesin ikili bir formüle göre<br />
hareket etmesi elzem. Bunlardan birincisi<br />
özerklik, diğeri ise örneklik... Özerklikten<br />
kastım, gençlere güvenmek ve onların kendi<br />
sorunlarını kendilerinin görüp çözmesi için<br />
fırsat hazırlamak... Gençleri yapacakları<br />
işlerde özgür bırakmak, sadece uzaktan<br />
kollamak, yardıma, rehbere ihtiyaçları<br />
olduğunda hazır ve nazır bulunmak... Örneklik<br />
ise, emir ve komuta etmekten,<br />
mütemadiyen tavsiyelerde bulunmaktan<br />
ziyade, gençlere göre biraz daha hayatta<br />
ustalaşmış kimseler olarak onların önünde<br />
hal ve hareketlerimizle canlı bir misal teşkil<br />
edebilmek... Düşünebiliyor musunuz bir evde<br />
yetişkinlerden hiçbiri kitap okumuyor, hep<br />
televizyon karşısında vakit öldürüyor ama<br />
çocuklara, gençlere hep dersleriyle ilgilenmesi,<br />
iyi insan olması için nasihat ediliyor,<br />
disiplin programları uygulanmaya kalkılıyor.<br />
Bu, onlara kötülük etmektir aslında.<br />
Gençliğe gereken değerin verilmesi yatırım<br />
yapılması anlamında Milli Eğitim nasıl bir rol<br />
üstlenmeli? Eğitimcilerimiz nasıl bir gayret<br />
kuşanmalı?<br />
Eğitim, en dertli olduğumuz alan. Her bir<br />
başlık altında günlerce konuşabiliriz. Siz, çok<br />
doğru bir yerden bakıyorsunuz. Benim de<br />
şimdiye kadar yapılanlara yönelik en büyük<br />
eleştirim, böyle bir bakıştan kaynaklanıyor.<br />
Daha çok sistem sorunlarına odaklanıyoruz.<br />
Resmi ideolojiye göre tek tipte insan yetiştiren<br />
ve ucube bir sınav sistemiyle öğrencilerimizi<br />
soru bidonuna çeviren, dinin, sanatın<br />
ve sporun insan yetişmesindeki önemini<br />
neredeyse hiçe sayan berbat bir sistemimiz<br />
var ve ondan kurtulmaya çalışıyoruz.<br />
Bakanlığımızın, yetkililerin çok gayret sarf<br />
ettiklerini biliyorum. Asla yılmamalıyız. Bu<br />
mücadele yıllar alabilir. Ama sistem kadar<br />
hatta ondan da başa almamız gereken konu,<br />
eğitimcilerimizin niteliği. Maalesef bunu<br />
çok konuşmuyoruz. Konuşmalıyız. Sabırlı,<br />
umutlu, iyi niyetli olmalı; çocuklarımıza ve<br />
gençlerimize ne yapmak istediğimizi anlatmalı,<br />
onları da tartışmanın içine katabilmeliyiz.<br />
Düşünebiliyor musunuz bir evde yetişkinlerden hiçbiri kitap<br />
okumuyor, hep televizyon karşısında vakit öldürüyor ama<br />
çocuklara, gençlere hep dersleriyle ilgilenmesi, iyi insan olması<br />
için nasihat ediliyor, disiplin programları uygulanmaya kalkılıyor.<br />
Bu, onlara kötülük etmektir aslında.<br />
Son olarak gençlere gençlik döneminde okuma<br />
yazmanın önemine dair neler söylemek istersiniz?<br />
Mutlaka okumalısınız dediğiniz kitaplar<br />
hangileri?<br />
Gençlik döneminde tıpkı bedenimiz gibi<br />
beynimiz de en yüksek ritimde çalışıyor.<br />
Dünya meselelerine, teoriye, soyutlamaya<br />
çok meyilli bir zihni işleyiş ortaya çıkıyor.<br />
Çünkü gencin bir an önce kendisine toplum<br />
içinde bir rol, konum kazandıracak kimliğe,<br />
bunun için de çok araştırmaya ihtiyacı var.<br />
Gençler günümüzde teknomedyatik aygıtlar<br />
sayesinde çok daha kolay ulaşabiliyorlar.<br />
Onların sürekli sosyal medyada, internette<br />
olmalarına yönelik eleştirileri fazla acımasız<br />
buluyorum. Birçok genç, bu ortamlar sayesinde<br />
ihtiyaç duyduğu bilgiyi de elde ediyor.<br />
Ancak izin verirlerse onlara yine de kitap<br />
okumalarını ve mümkünse düşüncelerini<br />
denemeler halinde yazmaya çalışmalarını<br />
tavsiye edeceğim. Zira internet (medya)<br />
okuryazarlığıyla, klasik okuryazarlık birbirinden<br />
çok farklı... İnternet okuryazarlığını<br />
boş verelim demiyorum, onun da öneminin<br />
farkındayım ama klasik okuryazarlık, zihin<br />
gelişiminde çok daha kalıcı ve biçimlendirici<br />
bir etkiye sahip. Dahası maalesef, kimlik<br />
ve kişilik gelişimimize olumlu yönde etki<br />
edecek kitapların çoğuna internet ortamında<br />
ulaşamıyoruz. Ben, ulaşsak bile yine<br />
yukarıda söylediğim gerekçeyle kitapların<br />
geleneksel yöntemle okunması gerektiğini<br />
düşünüyorum.<br />
Gençler, en çok arkadaş çevresinden etkileniyor,<br />
onların okuduklarını, önerdiklerini<br />
okuyorlar ama kelime dağarcıklarının artması,<br />
dil (ve tabii bu arada zihin) gelişimlerine<br />
katkıda bulunması, psikolojik bakışlarının<br />
yetkinleşmesi için ben yine de batının ve<br />
kültürümüzün dev romancı ve hikâyecilerinden<br />
okumalar yapmalarını önereceğim.<br />
Bunlar, Dostoyevski ve Herman Hesse; Ahmet<br />
Hamdi Tanpınar ve Mustafa Kutlu’dur.<br />
Gençlerimize ayrıca, hepimiz için tartışmasız<br />
en örnek şahsiyet olan peygamberimizin<br />
hayatını güvenilir bir kaynaktan okumalarını,<br />
iyice öğrenmelerini salık vereceğim. Benim<br />
en beğendiğim siyer kitabı Martin Lings’in<br />
“Hz. Muhammed’in Hayatı”dır.<br />
İstanbul Eğitim ve Kültür Dergisi 23