Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
örneği Çanakkale Savaşı’dır. Çanakkale’de<br />
yedi düvele karşı mücadele vermiştir, yılmamıştır<br />
ve başarmıştır.<br />
“Âsım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek;<br />
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.”<br />
Safahat’ın 6. kitabı Âsım, ideallerin zirvelerini<br />
yakalamak isteyen gençlerin ana hatları çok<br />
iyi belirlenmiş yol haritası gibidir. Âkif’e göre<br />
Âsım gençliğinin ruh yapısı; iman eden, bütün<br />
gayretiyle çalışan, sonunda eline geçeni<br />
hoşnutlukla karşılayandır. Tembellik, hazıra<br />
konmak, hırs ve kıskançlığın kendisinden<br />
uzak olduğu kişidir. Bir milletin yükselmesi<br />
Necip Fazıl gençlerle<br />
ve geleceğini kurtarması için, gençlerin iki<br />
kudrete sahip olmaları lazımdır. Bilgi ve ahlak.<br />
Bu ikisini elde etmek için çabalayan kişidir.<br />
İslâm ahlakını Batı fennine harmanlayarak<br />
ilme maya çalandır. İlk ve hakiki düşmanımızın<br />
cehâlet olduğunu bilendir. Âsım genci en<br />
son ilmi gelişmeleri takip edip öğrenmeye<br />
gayret gösterendir. Yeise ve ümitsizliğe<br />
düşmeyendir. Son nefesini kadar azimli<br />
ve mücadeleci adamdır. Ölüler dini değil,<br />
diriler dini olan İslam’a kucak açan, İslam’ı<br />
kucaklayandır. Bütün zaman ve insanları<br />
kucaklayan bir ahlaka sahip olandır. Âsım<br />
genci ailesine bağlı, sevgi dolu, sorumluluk<br />
sahibi olandır. Bilgisiz ahlak, miskinlik ve<br />
zayıflığa; ahlaksız bilgi ise milletlerin ruhunun<br />
zehirlenmesiyle sonuçlanacak felâketlere<br />
sebep olurlar.<br />
Necip Fazıl’ın İdeali; Büyük Doğu<br />
ve Mehmed<br />
Zindandan Mehmede Mektup” isimli şiirinde Necip Fazıl hem<br />
ülkenin içinde bulunduğu durumu özetler hem de oğlu Mehmed<br />
üzerinden gelecek nesillere umut aşılamaya çalışır.<br />
Son yüz yılın en büyük dava ve aksiyon<br />
adamlarından biri hiç şüphesiz Necip Fazıl’dır.<br />
Sadece yaşadığı dönemde değil bugün de<br />
milyonlarca gencin hayatına ideallerini aşılamaya<br />
devam eden bu büyük isim ülkenin<br />
en zorlu yıllarında tasavvur ettiği gençlik<br />
idealini şiirlerine, makalelerine dökerek<br />
çevresinde oluşan kalabalıkları toplumun<br />
temel değerlerinde birleştirmeyi amaçlamıştır.<br />
Bu idealini de oğlu Mehmed’e ithafen<br />
yazdığı şiirlerde görebiliyoruz. “Zindandan<br />
Mehmede Mektup” isimli şiirinde Necip<br />
Fazıl hem ülkenin içinde bulunduğu durumu<br />
özetler hem de oğlu Mehmed üzerinden<br />
gelecek nesillere umut aşılamaya çalışır.<br />
Mehmedim, sevinin, başlar yüksekte!<br />
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!<br />
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!<br />
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!<br />
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir.<br />
“Çile”sini yüreğimizde hissettiğimiz büyük<br />
şair, toplum adına -özellikle de genç nesiltaşıdığı<br />
endişelerini en can alıcı ifadelerle<br />
ortaya koymaktan çekinmemiştir. Onun için<br />
gençlik, kabına sığamayış, kalıplara giremeyiş<br />
ve gözün alabildiği hatta alamadığı yerlere<br />
varıştan başka bir mânâ ifade etmezdi.<br />
Öyle ki ona göre gençlik, “Kim var?” diye<br />
sorulduğunda sağına soluna bakmadan “Ben<br />
varım.” diyebilme cesaretini gösterebilmektir.<br />
Hayatı boyunca arayışlarını, özlemlerini,<br />
hayal kırıklıklarını ve üzüntülerini, davası<br />
adına nimet bilip, onları yeri geldiğinde<br />
kendisine baş tacı etmiş bu fikir işçisinin<br />
gayesi, kutlu bir gençliğin tohumlarını<br />
atabilmek ve geleceğe sapasağlam nesiller<br />
hediye edebilmekti.<br />
Necip Fazıl’ın toplumun geleceğiyle alâkalı,<br />
bir dava şuuru içinde gece gündüz durmadan<br />
ortaya koyduğu gayretler, dönemi itibariyle<br />
oldukça önemlidir ve bunların minnet ve<br />
şükranla yâd edilmesi gerekir. O, devrinde<br />
kendisi gibi fikir çilesi çeken mânâ önderleri<br />
ile aynı istikamette düşünmüş, bu hedef<br />
doğrultusunda mücadeleden hiç vazgeçmemiş,<br />
kendini topluma yön gösteren bir<br />
misyonun sahibi olarak görmüş ve toplumunu<br />
uyarmayı bir görev saymıştır. Bu dava, onun<br />
biricik meselesidir. Öyle ki boşa geçen her<br />
ân, onun için büyük bir kayıptır. O, bu davaya<br />
her şeyini vermiş, kendini de bu davanın<br />
yılmaz savunucusu olarak ilân etmiştir. Bu<br />
gaye uğruna, kitaplar yazmış, konferanslar<br />
vermiş, Anadolu’yu adım adım dolaşıp hiç<br />
durmadan etrafına tohumlar saçmış; hapislere<br />
düşmüş, büyük acılar çekmiş; ama hiçbir<br />
zaman bu amacına hizmet etme heyecanını<br />
kaybetmemiştir. Zorlu bir dönemde<br />
yaşayan şair, mücadelesinin ilk yıllarında<br />
zaman zaman yalnız kalmanın burukluğunu<br />
hissetmiştir. Tamamen kendi gayretleriyle<br />
kurmaya çalıştığı “Büyük Doğu Hareketi”<br />
birçok defa kesintiye uğratılmış; ama o her<br />
defasında yeniden ve daha güçlü bir şekilde<br />
kaldığı yerden devam etmiştir. Ona göre<br />
her şey, iman ve aksiyon çerçevesinde ele<br />
alınmalı ve bu yolda karşılaşılan her engel<br />
aşılmalıdır. Kutsal davasında kendisine en<br />
önemli destekçi olarak gençleri görmüş ve<br />
bu gençliği “Büyük Doğu Gençliği” olarak<br />
adlandırmıştır.<br />
İstanbul Eğitim ve Kültür Dergisi 17