dördüncü EntErnasyonal’İn uluslararası komİtEsİ
DEUK-BroşürMatbaa
DEUK-BroşürMatbaa
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>dördüncü</strong> enternasyonal’in <strong>uluslararası</strong> komitesi<br />
Amsterdam ve Anarko-sendikalist Enternasyonallerin bürokrasilerine ve bunların<br />
merkezci uydularına … karşı uzlaşmaz bir savaş ilan eder. Bütün bu örgütler<br />
geleceğin güvencesi değil, geçmişin çürümüş artıklarıdır."<br />
Pablocular bu düşüncelerden 1950’lerin başlarında koptular. Bütünüyle farklı bir<br />
sosyalist devrim anlayışı geliştirdiler. Onlar artık sosyalist devrime Dördüncü Enternasyonal<br />
tarafından işçi sınıfının siyasi bağımsızlığı için verilecek mücadelenin<br />
sonucunda ulaşılacağını düşünmüyorlar fakat olayların baskısı altında sola kayan<br />
Stalinist bürokratların, küçük burjuva milliyetçilerinin ve diğer toplumsal güçlerin<br />
eylemlerinin bir ürünü olarak görüyorlardı. Bu anlayışa göre Dördüncü Enternasyonal’in<br />
görevi işçi sınıfı içinde sosyalist bilinç için mücadele etmekten ve işçilerin<br />
kendi devrimci rollerini oynayabilmelerini sağlayabilmek için gerekli siyasi stratejiyi<br />
ve taktikleri geliştirmekten oluşmuyordu. Bunun yerine Pablocular rollerini Stalinist<br />
bürokrasiler içinde "devrimci" eğilimler aramak ve bunlara destek sağlamak olarak<br />
gördüler. Bu Dördüncü Enternasyonal’i tasfiye etmek için bir formülden başka bir<br />
şey değildi.<br />
Pablocular Troçki’nin Stalinist bürokrasinin karşıdevrimci olduğu düşüncesini<br />
değiştirdiler ve ona ilerici bir rol atfettiler. Böyle yaparak İkinci Dünya Savaşı’nı<br />
izleyen siyasi olaylara yüzeysel ve izlenimci bir tavırla tepki vermiş oldular.<br />
Savaşın sonuna doğru işçi sınıfının devrimci hareketleri ortaya çıktı ancak bunlar<br />
Stalinist bürokrasi tarafından ihanete uğratıldı ya da doğrudan bastırıldı. Bu<br />
amaçla İtalya’daki ve Fransa’daki Komünist partiler burjuva hükümetlere girdiler.<br />
Sovyet işgali altındaki Doğu Avrupa’da her bağımsız halk hareketini boğdular.<br />
Buna karşılık Stalinist bürokrasisi 1948’den sonraki ABD’nin Soğuk Savaş<br />
politikasına Doğu Avrupa ülkelerindeki kapitalizm karşıtı önlemler ile karşılık<br />
verme zorunluluğu hisseti. Bu topraklarda hem temel sanayi ve bankacılık sistemi<br />
hem de medya ve ulaştırma kısmen ya da tamamen ulusallaştırıldı.<br />
Pablo bu gelişmeler temelinde Stalinizm’in baskı altında devrimci bir rol<br />
oynayabileceği sonucuna ulaştı. Böyle yaparak ulusallaştırmaların işçi sınıfının aktif<br />
katılımı olmadan ve esas olarak bürokrasinin kendi ayrıcalıklı konumunu korumak<br />
amacıyla yapıldığı gerçeğini göz ardı etmiş oldu. Aynı zamanda Stalinizm’in dünya<br />
çapında işçi sınıfının her tür bağımsız hareketini acımasızca bastırarak, Doğu Almanya’da<br />
17 Haziran 1953 işçi ayaklanmasının ve 1956’da Macaristan’daki halk<br />
ayaklanmasının ezilmesinde gözler önüne serildiği gibi, karşıdevrimci bir rol<br />
oynadığı gerçeğini de göz ardı etti.<br />
Pablo için toplumsal gerçeklik artık burjuvazi ile proletarya arasındaki (Stalinizm’in<br />
burjuvazinin ajanı rolünü üstlendiği) sınıf mücadelesi tarafından belirlenmiyor;<br />
kendisinin harfi harfine yazdığı şekilde, "nesnel toplumsal gerçeklik", "kapitalist<br />
rejim" ile "Stalinist dünya"dan oluşuyordu.<br />
Pablo, sosyalizme giden yolu Doğu Avrupa’da ortaya çıkanlara benzer biçimde<br />
“yüzyıllarca sürecek olan yozlaşmış işçi devletleri" döneminden geçen bir yol olarak<br />
tarif edecek kadar ileriye gitti. Bu teoriye göre Dördüncü Enternasyonal’in şubelerini<br />
inşa etmeye gerek yoktu. Mevcut örgütler ya Stalinist partilerin danışmanları<br />
21