dördüncü EntErnasyonal’İn uluslararası komİtEsİ
DEUK-BroşürMatbaa
DEUK-BroşürMatbaa
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
<strong>dördüncü</strong> enternasyonal’in <strong>uluslararası</strong> komitesi<br />
Bu koşullar altında, dünya çapında sayısız insan en temel çıkarlarının mevcut<br />
toplum ile uyumlu olmadığını öğrendi. Onların geçmişte oy verdikleri ya da destekledikleri<br />
siyasi partilerin ve sendikaların bütünüyle iflas ettiği ortaya çıktı.<br />
Almanya’da beş yıl önce iktidara gelmiş olan Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve<br />
Yeşiller partisi nefesleri kesen bir biçimde sağa kaydılar. Başbakan Schröder’in şu<br />
andaki "Gündem 2010"unun yanında, muhafazakâr selefi Helmut Kohl’un sosyal<br />
politikası çok daha ilerici kalıyor. SPD’ye olan mevcut muhalefet, üyelik ve oy kaybı<br />
biçimini alıyor. SPD, 1990’ların başından bu yana, 300.000 üye kaybetti ve kayıp<br />
oranı hızlanıyor. Partiyi geçen yıl 26.000 kişi terk etmişti ve bu yıl, daha şimdiden<br />
30.000 kişi terk etmiş durumda. Bu rakam, ölüm nedeniyle kaybedilen 7.000<br />
üyeyi içermiyor. SPD, kamuoyu yoklamalarında gittikçe daha gerilere düşüyor ve<br />
Batı Almanya’da yapılan bir eyalet seçiminde (kısa süre önce yapılan Bavyera<br />
seçimi) ilk kez yüzde 20’nin altında oy aldı. Son olarak Brandenburg eyaletinde<br />
yapılan yerel seçimlerde, seçmenlerden sadece onda biri SPD’ye oy verme zahmetine<br />
girdi.<br />
Sosyal demokrasi, diğer Avrupa ülkelerinde de benzer bir süreçten geçiyor. Tony<br />
Blair’in Yeni İşçi Partisi, içi boş bir kabuktan başka bir şey değil. Fransa’da, soldaki<br />
geleneksel partiler iktidardaki sağcı hükümetin hızla destek kaybetmesinden<br />
faydalanamıyorlar.<br />
Muhafazakâr ve sağcı partilerin son kamuoyu yoklamalarına göre etki alanlarını<br />
belirgin bir biçimde genişletmiş olmaları, halkın bir bütün olarak sağa kaydığını<br />
göstermiyor. Bu durum, her şeyden önce eski reformist işçi partilerinin düşüşünün<br />
bir sonucudur. Bununla birlikte, bu, sağcı güçlerin bir tehlike oluşturmadıkları<br />
anlamına gelmiyor. Bu, benzeri şekilde, geniş bir kitlesel tabandan yoksun olan<br />
Bush hükümetinin yaptıkları eliyle ortaya kondu.<br />
Bugün, en önemli siyasi görev, emekçilerin çıkarlarını temsil eden ve onların<br />
kaygılarını açıkça dile getirebilen yeni bir partinin inşa edilmesidir. İnsanlığın<br />
geleceği bu görevin yerine getirilmesine bağlı.<br />
Geçtiğimiz haftalarda ve aylarda dünya çapında kapitalizme karşı muhalefetin<br />
artmakta olduğunu gösteren açık işaretler ortaya çıktı. Bu, Dünya Ticaret Örgütü’<br />
ne ve devlet başkanlarının yaptıkları çeşitli toplantılara karşı düzenlenen kitlesel<br />
gösterilerde ifade edildi. Bu yıl, Şubat ayının 15’inde, tarihteki en büyük<br />
<strong>uluslararası</strong> savaş karşıtı gösteri gerçekleştirildi. Refah devletinin sağladığı sosyal<br />
korumayı adım adım ortadan kaldırmaya yönelik önlemlere karşı yapılan<br />
protestoların da boyutları büyüyor. Hükümetin "Gündem 2010" adlı düzenlemelerini<br />
protesto etmek üzere 1 Kaıms’da Berin’de düzenlenen gösteriye<br />
100.000 kişi katıldı. Katılımcı sayısı, büyük sendikalar tarafından boykot edilen<br />
protestoyu düzenleyenlerin tahminlerinin çok üzerindeydi.<br />
Artan toplumsal ve siyasi protestolar büyük bir toplumsal hareketin habercisidir.<br />
Bununla birlikte, böyle bir hareket, işçi sınıfının kendi kaderini kendi ellerine almasını<br />
sağlayacak bir siyasi stratejiyi kendiliğinden geliştiremez. Dördüncü Enternasyonal’in<br />
Uluslararası Komitesi’nin 50 yıllık tarihinin önemi işte burada yatıyor.<br />
19