ARAÅTIRMA RAPORU TÃRKÄ°YE'DE Ä°ÅGÃCÃ PÄ°YASASI ...
ARAÅTIRMA RAPORU TÃRKÄ°YE'DE Ä°ÅGÃCÃ PÄ°YASASI ...
ARAÅTIRMA RAPORU TÃRKÄ°YE'DE Ä°ÅGÃCÃ PÄ°YASASI ...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
TC MALİYE BAKANLIĞI<br />
STRATEJİ GELİŞTİRME BAŞKANLIĞI<br />
ARAŞTIRMA <strong>RAPORU</strong><br />
TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜ PİYASASI SORUNLARI<br />
ve<br />
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ<br />
EKONOMİK VE SEKTÖREL ANALİZ DAİRESİ<br />
23 Mayıs 2011
SGB - Araştırma Raporu<br />
İÇİNDEKİLER<br />
I. GİRİŞ .............................................................................................................................. 3<br />
II. İŞGÜCÜ PİYASASININ YAPISAL ÖZELLİKLERİ ................................................... 4<br />
A. Büyüyen Genç Nüfus: ..................................................................................................... 4<br />
B. İşgücüne Katılım Oranı: .................................................................................................. 5<br />
C. İşgücünün Eğitim Durumu:............................................................................................. 6<br />
D. Sektörel Yapı:.................................................................................................................. 7<br />
E. Düşük İstihdam Oranı: .................................................................................................... 8<br />
III. TÜRKİYE’DE İŞSİZLİK SORUNUN GELİŞİMİ......................................................... 9<br />
A. 2002 Öncesi..................................................................................................................... 9<br />
B. 2002-2009 Dönemi.......................................................................................................... 9<br />
C. Küresel Kriz Sonrası ..................................................................................................... 10<br />
IV. TEMEL SORUNLU ALANLAR.................................................................................. 11<br />
A. İşgücü Maliyetleri Yüksek ............................................................................................ 12<br />
B. İşgücü Düzenlemeleri Katı............................................................................................ 14<br />
C. Çalışma Süreleri Uzun .................................................................................................. 16<br />
D. Beşeri Sermaye ve Demografik Özellikler Önemli....................................................... 17<br />
V. TÜRKİYE’DE UYGULAMAYA KONULAN İŞGÜCÜ PİYASASI REFORMLARI<br />
20<br />
VI. 61. HÜKÜMET PROGRAMINDA YER ALAN İŞGÜCÜ PİYASASI HEDEFLERİ 22<br />
VII. İŞSİZLİĞE YÖNELİK POLİTİKA ÖNERİLERİ........................................................ 23<br />
A. İşgücü Piyasası Düzenlemelerinin Yeniden Ele Alınması............................................ 24<br />
B. Haftalık Ortalama Çalışma Sürelerinin Kısaltılması..................................................... 24<br />
C. Bölgesel Asgari Ücrete Geçilmesi ................................................................................ 25<br />
D. Sosyal Güvenlik Katkılarının Düşürülmeye Devam Edilmesi...................................... 25<br />
E. Beşeri Sermayenin Oluşturulması ve Geliştirilmesi ..................................................... 26<br />
VIII. SONUÇ .................................................................................................................. 26<br />
IX. KAYNAKLAR.............................................................................................................. 27<br />
* Bu rapor K. Önder ERGÜN ve Maliye Uzmanı Tuğba DİNÇER tarafından hazırlanmıştır.<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 2
SGB - Araştırma Raporu<br />
I. GİRİŞ<br />
İşsizlik dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’nin de en önemli ekonomik ve<br />
sosyal sorunlarının başında gelmektedir. Türkiye ekonomisinde 90’lı yıllar ve 2000’lerin<br />
başında arka arkaya yaşanan krizler ve popülist politikalar işsizlik sorununu<br />
derinleştirmiş ve işsizlik oranlarında kademeli bir artış doğurmuştur.<br />
Tüm dünyada etkisini yoğun bir şekilde hissettiren global ekonomik krizin<br />
etkisiyle Türkiye’de işsizlik oranlarında kademeli bir yükseliş yaşanmıştır. Küresel kriz<br />
döneminde gelişmiş ülkelerde bile işsizlik en önemli gündem maddelerinden biri<br />
olmuştur. Üretim ve tüketim seviyesinin birbirini tetikler şekilde kısırdöngüye girmesiyle<br />
birlikte, ekonomik aktiviteler birbiri ardına düşüşe geçmiştir. Daralan üretim ve düşen<br />
talep hem istihdamın düşmesine hem de işsizlik oranlarının artmasına neden olmuştur.<br />
Çalışabilir durumda olan işgücünün istihdam edilmemesi, bir ülkenin<br />
üretiminde, dolayısıyla milli gelirinde kullanılmayan atıl kalan bir kaynak anlamına<br />
gelmektedir. Mevzuya sürdürülebilir büyüme açısından bakıldığında kısa dönemde<br />
mevcut kaynakların etkin ve tam kullanımı, uzun dönemde ise teknolojik yenilik büyük<br />
önem arz etmektedir. Bu kapsamda, kısa dönemde işsizliğin olması ülkelerin büyüme<br />
oranlarını olumsuz etkilemektedir.<br />
İşsizlik neden olduğu ekonomik kayıpların yanı sıra bireylere, ailelere ve<br />
dolayısıyla topluma çok yönlü zararlar verebilmesi sebebiyle ayrı bir önem<br />
taşımaktadır.<br />
İnsanların işsiz kalmaları bireylerin kişisel gelirlerini ve milli geliri azaltmaktadır.<br />
Bugün birçok gelişmiş ülkede, işsizlik sigortası ve kamu sosyal yardımları işsiz insanlara<br />
çalıştıkları dönemdeki hayat standartlarına ulaşmalarını sağlayacak bir gelir<br />
sunabilmektedir. Bu yardımlar insanlar üzerindeki ekonomik baskıları azaltsa da,<br />
işsizliğin neden olduğu psikolojik baskılar sürmektedir. Gelir kaybı ve çalışmamaktan<br />
kaynaklanan kimlik ve statü kaybı ise ayrıca bireylerin ruh sağlığı üzerinde olumsuz etki<br />
yaratabilmektedir. 1<br />
Tüm bu olumsuz etkileri sebebiyle işsizlik, tüm ekonomik karar<br />
vericilerin üzerinde önemle durması ve çözüm üretmesi gereken konuların başında<br />
gelmektedir.<br />
Bu çalışma, Türkiye’nin temel makroekonomik problemlerinin başında gelen<br />
işsizlik sorununun çözümünde karar vericilere yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır. Bu<br />
kapsamda,<br />
Türk işgücü piyasasının yapısal özelliklerinin net bir şekilde belirlenmesi,<br />
1 Şenol, K., “İşsizliğin Psiko-Sosyal Sonuçları ve Türkiye Üzerine Muhtemel Etkileri”<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 3
SGB - Araştırma Raporu<br />
işsizlik sorununun dönemler itibarıyla seyrinin analiz edilmesi ve etkili olabilecek çözüm<br />
önerilerinin belli bir çerçevede tartışılması amaçlanmıştır.<br />
II. İŞGÜCÜ PİYASASININ YAPISAL ÖZELLİKLERİ<br />
Türkiye’de işgücü piyasası, hızlı nüfus artışına bağlı olarak ortaya çıkan güçlü<br />
işgücü arzı, düşük istihdam oranları, azalan işgücüne katılım, yüksek işsizlik oranları,<br />
istihdamın yaygın olarak küçük ölçekli işletmelerde olması ve farklı ücret düzeyleri ile<br />
karakterize edilmektedir. 2<br />
Türkiye işgücü piyasasının, bu karakteristik özelliklerinin ardında bazı önemli yapısal<br />
nedenler olduğu görülmektedir. Bunlar ana hatları ile,<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Nüfus artış hızına bağlı büyüyen genç nüfus,<br />
Kadın işgücüne katılımın düşük olması nedeniyle genel işgücüne katılım<br />
oranlarının düşük seyretmesi,<br />
Okur-yazar olmayanlar dahil olmak üzere lise altı eğitimlilerin toplam işgücünün<br />
yarısından fazlasını oluşturması,<br />
İstihdamın sektörel dağılımında tarım sektörünün payının yüksek olması ve<br />
kayıtdışılığın yaygın olması ve<br />
Birçok ülkede istihdam oranı yüzde 50’lerin üstündeyken, bizde hala söz konusu<br />
oranın yüzde 40’lar düzeyinde seyretmesi<br />
şeklinde ortaya konabilir.<br />
A. Büyüyen Genç Nüfus<br />
Yıllık Nüfus<br />
Artış Hızı<br />
(Binde)<br />
Şehir<br />
Nüfusu<br />
Oranı<br />
Köy<br />
Nüfus<br />
Oranı<br />
0-14 Yaş<br />
Grubunun<br />
Nüfusa<br />
Oranı<br />
15-64 Yaş<br />
Grubunun<br />
Nüfusa<br />
Oranı<br />
65 ve üstü<br />
Yaş<br />
Grubunun<br />
Nüfusa<br />
Oranı<br />
Toplam<br />
Yıllar Nüfus<br />
2000* 67.803.927 64,9 35,1 29,8 64,5 5,7<br />
2008** 71.517.100 13,1 75,0 25,0 26,3 66,9 6,8<br />
2009** 72.561.312 14,5 75,5 24,5 26,0 67,0 7,0<br />
2010** 73.722.988 15,9 76,3 23,7 25,6 67,2 7,3<br />
Kaynak: TÜİK<br />
Nüfus Göstergeleri<br />
* Genel Nüfus Sayımı Sonuçlarıdır.** Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçlarıdır.<br />
2 Tensel, A. ve Taşçı, H. M., “ Hazard Analysis of Unemployment Duration By Gender In A Developing<br />
Country: The Case Of Turkey”, TEK, Nisan 2010<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 4
SGB - Araştırma Raporu<br />
15-64 yaş grubunda bulunan çalışma çağındaki nüfus, toplam nüfusun yüzde<br />
67,2’sini oluşturmaktadır. Bu anlamda Türkiye, halen "demografik geçiş dönemi"<br />
şeklinde adlandırılan ve hızı giderek düşmekle birlikte, nüfus artışının devam ettiği bir<br />
dönem yaşamaktadır. Genel olarak artan nüfus ise çalışabilir nüfusu artırmaktadır. 3<br />
Çalışma Çağındaki Nüfus<br />
(15+Yaş)<br />
(Nüfusun % 73,6’sı )<br />
İşgücü (Faal Nüfus)<br />
Çalışma Çağındaki Nüfusun % 48,8’i<br />
İşgücüne Dahil Olmayan Nüfus (Faal Olmayan Nüfus)<br />
Çalışma Çağındaki Nüfusun % 51,2’si<br />
Çalışan<br />
(İstihdamda Olan)<br />
İşgücünün % 43’ü<br />
İşsiz<br />
(İş Arayan ve İşbaşı<br />
Yapmaya Hazır Olan)<br />
İşgücünün % 11,9’u<br />
İş Aramayan<br />
(İş Aramayıp Çalışmaya Hazır Olanlar)<br />
İşgücüne Dahil Olmayan Nüfusun<br />
% 7,5’i<br />
Nitekim, son 6 yıllık verilere bakıldığında, çalışabilir yaş grubunda (15+ yaş) yer<br />
alan nüfus her yıl ortalama 700-800 bin kişi artmaktadır. Bu artışla birlikte, yine her yıl<br />
ortalama 600 bin genç işgücüne katılmaktadır. Nüfus ve işgücüne katılımdaki bu<br />
yüksek artışlar nedeniyle, istihdam oranındaki artış kadar işsizlik oranlarında düşüş<br />
oluşmamaktadır. İşgücüne yeni katılan her gence iş imkanı sağlansa bile bu durum<br />
işsizlik oranının azaltılması için yeterli olmamaktadır. Türkiye’nin demografik özellikleri<br />
dikkate alındığında, işsizliğin makul düzeylerde kalması için tarım dışı sektörlerin her yıl<br />
450 binin üzerinde istihdam yaratması gerekmektedir.<br />
B. İşgücüne Katılım Oranı<br />
Diğer ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’de işgücüne katılım oranı düşük<br />
düzeyde<br />
olmakla birlikte uzun dönemli bakıldığında da bu düşüşün sürdüğü<br />
3 Çalışma Çağındaki Nüfus: Sivil nüfus içerisindeki 15 ve daha yukarı yaştaki nüfustur. Sözkonusu nüfus işgücü<br />
ve işgücüne dahil olmayanlar olarak ikiye ayrılmaktadır.<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 5
SGB - Araştırma Raporu<br />
görülmektedir. 4 Genel işgücüne katılım oranı OECD genelinde yüzde 70’ler düzeyinde<br />
seyrederken, Türkiye’de bu oran yaklaşık yirmi puan daha aşağıda yer almaktadır.<br />
(2010: % 48,8) Türk işgücü piyasasında işgücüne katılım ve istihdam oranlarının<br />
cinsiyete ve kent ve kır ayrımına göre büyük farklılıklar gösterdiği de söylenebilir.<br />
Kırsalda işgücüne katılım oranı kente göre daha yüksek olmakla birlikte toplamda<br />
erkek işgücüne katılım oranı kadın işgücüne katılım oranının neredeyse 3 katına<br />
yakındır.<br />
Cinsiyet ve bölgesel özellikler düşük<br />
işgücüne katılım oranlarını kısmen<br />
açıklayabilmektedir. Bu farklılıklar sosyal, kültürel, kurumsal etkenlere bağlı olarak<br />
ortaya çıkmaktadır. Tarım sektörünün hakim olduğu ve ev ile iş yaşamının üst üste<br />
geldiği kırsal kesimlerde tüm aile üyelerinin üretken faaliyetlere katılmasına neden<br />
olmaktadır. Bunun aksine kentte işler daha özelleşmiştir; kadınlar ev işleri ile meşgul<br />
iken erkekler gelir kazanan gruptadır.<br />
Özellikle kentsel alanlarda olmak üzere,<br />
üniversite eğitimi almamış kadınlar, genellikle düşük ücretli, uzun ve zorlu çalışma<br />
saatlerine sahip ve sosyal güvenlik sağlamayan işlerde çalışmaktadırlar. Dahası,<br />
çalışan kadınlara çocuk bakımı ve ev işlerinde yardımcı olacak başka birini tutmanın<br />
maliyeti, iş arayan kadınların önünde önemli bir engeldir.<br />
Ayrıca kentte kıra göre daha yüksek eğitime erişim olanakları, büyük genç<br />
kitlelerini işgücüne katılımdan alıkoymaktadır. Kırsala göre daha düşük olan kentsel<br />
kadın işgücüne katılım oranı, evli kadınların kendini çocuğuna adaması gibi sosyal<br />
gelenekleri yansıtmaktadır.<br />
15-24 yaş arasındaki genç erkek işgücünün, düşük<br />
işgücüne katılım oranları ise hem eğitim hem de zorunlu askeri hizmetle<br />
açıklanabilmektedir. 5<br />
C. İşgücünün Eğitim Durumu<br />
Ülkemizde vasıfsız işgücünün toplam işgücü içindeki payı oldukça yüksektir.<br />
2010’da okur-yazar olmayanlar dahil olmak üzere lise altı eğitimlilerin işgücü<br />
içerisindeki payı yüzde 63,8, lise ve dengi okul mezunlarının payı yüzde 20,4, yüksek<br />
öğrenim mezunlarının payı ise yüzde 15,8’dir.<br />
4 İşgücü:İstihdam edilenler ile işsizlerin oluşturduğu nüfusu kapsar. İşgücüne Katılma Oranı: İşgücünün,<br />
kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus içindeki oranıdır.<br />
5 “Turkey Labor Market Survey”, World Bank, 2006<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 6
SGB - Araştırma Raporu<br />
25-64 Yaş Arasındaki Nüfusun Eğitime Katılım Oranındaki<br />
Trend, (%)<br />
80<br />
60<br />
40<br />
20<br />
0<br />
Orta Öğretim Altı Eğitimliler<br />
Yüksek Öğrenimli<br />
Orta Öğretim ve Lise Eğitimliler<br />
Yukarıdaki grafik 25-64 yaş arasındaki nüfusun 1998-2008 döneminde, eğitime<br />
katılım oranındaki değişimi göstermektedir. Türkiye için 1998-2008 dönemine<br />
bakıldığında, en çok orta öğrenim altı eğitimlilerin oranında düşüş kaydedilmiştir,<br />
ancak söz konusu düzey OECD ve AB ortalamalarının çok üstünde yer almaktadır.<br />
D. Sektörel Yapı<br />
Euro<br />
Bölgesi***<br />
OECD-<br />
Toplam***<br />
Sektörler Belçika Fransa İspanya G-7 Türkiye Yunanistan ABD<br />
1990* Tarım 2,7 5,1 11,5 4,5 45,9 23,9 2,9 _ _<br />
Sanayi 28,3 28,6 33,8 30,2 15,9 27,7 26,2 _ _<br />
Hizmetler 69,0 66,3 54,7 65,4 38,2 48,4 70,9 _ _<br />
2000 Tarım 1,8 3,4 6,7 3,3 36,0 17,3 2,6 5,0 7<br />
Sanayi 26,3 22,2 31,2 26,5 17,7 22,6 23,0 30,0 26,9<br />
Hizmetler 71,9 74,4 62,2 70,2 46,3 60,0 74,4 64,6 66,2<br />
2009 Tarım 1,8 2,6 4,2 2,4 23,7 11,7 1,5 3,8 5<br />
Sanayi 23,4 20,0 24,8 23 21,0 21,1 17,6 26,8 24,3<br />
Hizmetler 74,9 77,4 71,0 74,6 55,4 67,2 80,9 68,3 70,7<br />
Kaynak: OECD,TÜİK<br />
*Türkiye verisi Ekim ayına aittir.<br />
** Hizmetler verisi, inşaat sektörünü de içermektedir.<br />
*** Euro Bölgesi ve OECD için veriler 2008 yılına aittir.<br />
Ülkelere Göre İstihdamın Sektörel Dağılımı<br />
(Yüzde)<br />
Türkiye’nin sanayileşme ve gelişme sürecinde olması, bazı yapısal sorunları<br />
beraberinde getirmektedir. Bunlardan en belirgin olanı, tarım kesimi istihdam oranının<br />
yüksekliğidir. Bugün bile dört kişiden biri tarımda çalışmaktadır.<br />
Kalkınmanın neredeyse kaçınılmaz bir sonucu olarak tarımdaki istihdam<br />
düşmekte, istihdamda sanayi ve en çok da hizmetlerin payı artmaktadır. Aşağıdaki<br />
grafikte ülkelerin 1990-2009 döneminde istihdam yapılarındaki değişim ortaya<br />
konmaktadır. Türkiye’nin tarım sektöründeki istihdamın payı hızlı bir şekilde düşmüş<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 7
SGB - Araştırma Raporu<br />
olmasına rağmen gelinen nokta itibarıyla bu sektörün payı diğer ülkelere kıyasla hala<br />
yüksektir. Sanayi ve hizmetler sektörlerindeki istihdamın payı artmakla birlikte, gelişmiş<br />
ekonomilerdeki yüzde 70-80’lik paya ülkemizde hala ulaşılabilmiş değildir. Türkiye’de<br />
hala işgücünün sanayi istihdamına doğru geçişi devam ederken, gelişmiş<br />
ekonomilerde sanayiden hizmetlere doğru bir kayma yaşanmaktadır.<br />
20,0<br />
15,0<br />
10,0<br />
5,0<br />
,0<br />
-5,0<br />
-10,0<br />
-15,0<br />
-20,0<br />
-25,0<br />
1990-2009 Döneminde İstihdamın Sektörel Dağılımındaki<br />
Değişim<br />
Tarım Sanayi Hizmetler<br />
-22,2<br />
5,1<br />
17,2<br />
Belçika Fransa İspanya G-7 Türkiye Yunanistan ABD<br />
Kaynak: OECD, TÜİK<br />
E. Düşük İstihdam Oranı<br />
Türkiye ve AB(27) Ülkelerinde İstihdam Oranı, 2010 (Yüzde)<br />
80,0<br />
60,0<br />
40,0<br />
43,0<br />
64,2<br />
24,0<br />
58,2<br />
62,7<br />
70,1<br />
20,0<br />
0,0<br />
Toplam<br />
Kadın İstihdam<br />
Oranı<br />
Erkek İstihdam<br />
Oranı<br />
Kaynak: Eurostat, TÜİK<br />
Türkiye<br />
AB(27)<br />
Türkiye’deki işgücü piyasasının bir başka özelliği, istihdam oranının muadil<br />
ülkelere kıyasla düşük olmasıdır. 6 Birçok ülkede istihdam oranları yüzde 50 hatta yüzde<br />
60’ın üzerindeyken, AB-27 ülkelerinde bu oran ortalama yüzde 64,2’dir.<br />
6 İstihdam Oranı: İstihdamın, kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus içindeki oranıdır.<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 8
SGB - Araştırma Raporu<br />
Diğer yandan ülkemizde, erkek istihdam oranı AB-27 rakamlarına yakınken;<br />
kadın istihdamındaki veriler AB ülkeleri ortalamalarının yarısından daha düşüktür.<br />
Kadın istihdamının bu düşük düzeyi, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki toplam<br />
istihdam oranı farklarının büyük kısmını açıklamaktadır.<br />
III.<br />
TÜRKİYE’DE İŞSİZLİK SORUNUNUN GELİŞİMİ<br />
A. 2002 Öncesi<br />
İşsizlik Oranları,(%)<br />
16,0<br />
14,0<br />
12,0<br />
10,0<br />
8,0<br />
6,0<br />
1988<br />
1989<br />
1990<br />
1991<br />
1992<br />
1993<br />
1994<br />
1995<br />
1996<br />
1997<br />
1998<br />
1999<br />
2000<br />
2001<br />
2002<br />
2003<br />
2004<br />
2005<br />
2006<br />
2007<br />
2008<br />
2009<br />
2010<br />
Kaynak: TÜİK<br />
Türk ekonomisi yakın dönemde ciddi ekonomik ve mali krizlerle karşı karşıya<br />
kalmıştır. 90’ların başında körfez krizi, 94’te mali açıdan kötü yönetimden kaynaklanan<br />
kriz, 99’da Rusya krizinin gecikmiş etkileri ve iki büyük deprem ve 2000 Kasım ile 2001<br />
Şubat finansal krizleri bunlara örnektir. 2001 krizi sonrasında Türkiye ekonomisi 9,5 puan<br />
daralmıştır. İzleyen yıllarda ekonomi tekrar hızlı büyüme dönemine girse de işsizlik<br />
oranları yükseldiği seviyeyi korumuştur. İşsizlik oranları yükseldiği yüzde 10-11 düzeyinin<br />
altına bir daha inememiştir. Bu dönemde işsiz sayısı 2002’de 2,5 milyon olmuştur. 2001-<br />
2003 döneminde istihdam edilen kişi sayısı ve istihdam oranı azalmıştır. 2001 krizi<br />
sonrası genç ve eğitimliler arasındaki işsizlik oranı oldukça yüksek düzeylere ulaşmıştır.<br />
B. 2002-2009 Dönemi<br />
Türkiye’nin 2001 krizi sonrasında girdiği hızlı büyüme süreci sonucunda, 2002<br />
sonundan 2008 krizine kadar geçen sürede GSYH sabit fiyatlarla yüzde 41 artış<br />
göstermiştir. Ancak söz konusu dönemde<br />
istihdamda bir artışın söz konusu<br />
olmamasından ve 2001 krizi öncesinde yüzde 6–7 civarında olan işsizlik oranının, kriz<br />
sonrasında yükseldiği yüzde 10 düzeyinin altına inmemesinden hareketle Türkiye’nin<br />
2001 sonrasında yaşadığı süreç<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 9
SGB - Araştırma Raporu<br />
“istihdamsız büyüme” olarak adlandırılmıştır. 2002-2008 dönemi için büyüme tarım dışı<br />
istihdam arasındaki ilişkiye bakıldığında önceki dönemlere kıyasla söz konusu ilişkinin<br />
zayıflamış olduğu görülmektedir. 7 Ama yine de sözkonusu dönemin istihdamsız<br />
büyüme olarak adlandırılmasının doğru olmayacağı düşünülmektedir. 8 Nitekim 2002-<br />
2008 döneminde istihdam 20-21 milyon civarında seyrederek sabit bir görünüm verse<br />
de, aynı dönem için tarım dışı istihdamın 14 milyon kişiden 16 milyona çıktığı<br />
görülmektedir. Söz konusu rakamlar tarımdan tarımdışı sektörlere kaymanın devam<br />
ettiğini ve yapısal dönüşümün sürdüğünü göstermektedir.<br />
2007’nin son aylarından itibaren, küresel koşullardaki olumsuz değişikliklerin<br />
Türkiye reel sektör ve işgücü piyasasını oldukça olumsuz etkilediği görülmüştür. 2008<br />
yılından itibaren, dış talepteki ve uluslararası sermaye akışlarındaki düşüşler ile birlikte<br />
dış ekonomik ortam kayda değer bir şekilde kötüleşmiştir. Bununla ilişkili olarak iç talep<br />
ve krediye ulaşabilirlik de azalmıştır.<br />
Kriz süresince, erkek işsizliği önemli ölçüde artarken kadın işsiz sayısı fazla<br />
etkilenmemiş, bu durum kadınların yoğun çalıştığı sektörlerin krizden daha az<br />
etkilenmesi, kadınların kendi işlerini kurmaya başlamaları gibi faktörler sonucu, kadın<br />
istihdamının krize rağmen artmasından kaynaklanmıştır. Krizin başladığı dönemden<br />
itibaren kayıt dışı olarak kendi hesabına çalışan kadın sayısında meydana gelen artış<br />
dikkat çekmiştir. Sonuç olarak, 2009 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 4,8 küçülmüş ve<br />
işsizlik yüzde 14’e çıkmıştır. 9 Kriz nedeniyle 2009 yılında işsiz sayısı 3,5 milyonun üzerine<br />
yükselmiş, istihdam oranı ise, sadece yüzde 0,4 oranında artarak son beş yılın en<br />
düşük değeri olmuştur.<br />
C. Küresel Kriz Sonrası<br />
Ekonomik toparlanma ile birlikte 2010 yılında bir önceki yıla göre yüzde 6,2’lik<br />
artış oranı ile istihdam edilenlerin sayısı 22 milyon 594 bine yükselmiştir. İşsizlik oranı ise<br />
2009’a göre 2,1 puan azalarak yüzde11,9 olmuştur. İşsiz sayısı da yeniden 3 milyonun<br />
altına inmiştir. Kriz sonrası dönemde, özellikle sanayi sektöründe yaşanan istihdam<br />
artışıyla, erkek işsiz sayıları kriz öncesi düzeyine gerilemiştir. Ancak, kadın işsiz sayısında<br />
yeterli bir azalma meydana gelmemiştir. Bunun nedeni, kadınlara istihdam<br />
7 1988–1998 döneminde ortalama her yüzde 1’lik büyümeye karşılık tarım dışı istihdamın yüzde 0,62, 1998-<br />
2008 döneminin ikinci yarısında ise yüzde 0,55 puan arttığı görülmüştür.<br />
8 Öz, S., “İstihdamsız Büyüme Mi?”, Ekonomik Araştırmalar Forumu, Temmuz 2010<br />
9 “Kriz Ortamının Değerlendirilmesi: Krizden Özel Sektör Öncülüğünde Büyümeye”, YOİKK, Mayıs 2010<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 10
SGB - Araştırma Raporu<br />
yaratılamamasından ziyade, kadınların işgücüne katılımının son dönemde artmış<br />
olmasıdır. 10<br />
15 ve daha<br />
yukarı<br />
yaştaki nüfus İşgücü İstihdam İşsiz<br />
İşgücüne<br />
katılma İstihdam İşsizlik<br />
Tarım<br />
dışı<br />
işsizlik<br />
İşgücüne<br />
dahil<br />
olmayanlar<br />
(Bin Kişi) (Bin Kişi) (Bin Kişi) (Bin Kişi) oranı (%) oranı (%) oranı (%) oranı (%) (Bin Kişi)<br />
1988 33.746 19.391 17.755 1.638 57,5 52,6 8,4 14,4 14.355<br />
1989 34.571 19.964 18.223 1.741 57,7 52,7 8,7 14,5 14.608<br />
1990 35.711 20.552 19.030 1.522 57,6 53,3 7,4 12,4 15.159<br />
1991 37.155 21.005 19.209 1.796 56,5 51,7 8,5 14,7 16.150<br />
1992 38.260 21.355 19.561 1.794 55,8 51,1 8,4 14,0 16.905<br />
1993 39.236 20.568 18.679 1.889 52,4 47,6 9,2 14,3 18.668<br />
1994 40.322 21.831 20.026 1.805 54,1 49,7 8,3 13,2 18.491<br />
1995 41.455 22.567 20.912 1.655 54,4 50,4 7,3 11,0 18.888<br />
1996 42.512 23.003 21.548 1.455 54,1 50,7 6,3 10,6 19.509<br />
1997 43.553 22.724 21.082 1.643 52,2 48,4 7,2 11,0 20.829<br />
1998 44.550 23.949 22.334 1.615 53,8 50,1 6,7 11,0 20.602<br />
1999 45.554 23.222 21.507 1.715 51,0 47,2 7,4 10,8 22.332<br />
2000 46.211 23.078 21.581 1.497 49,9 6,5 9,3 46,7 23.133<br />
2001 47.158 23.491 21.524 1.967 49,8 8,4 12,4 45,6 23.667<br />
2002 48.041 23.818 21.354 2.464 49,6 44,4 10,3 14,5 24.223<br />
2003 48.912 23.640 21.147 2.493 48,3 43,2 10,5 13,8 25.272<br />
2004 47.544 22.016 19.632 2.385 46,3 41,3 10,8 14,2 25.527<br />
2005 48.359 22.455 20.067 2.388 46,4 41,5 10,6 13,5 25.905<br />
2006 49.174 22.751 20.423 2.328 46,3 41,5 10,2 12,7 26.423<br />
2007 49.994 23.114 20.738 2.376 46,2 41,5 10,3 12,6 26.879<br />
2008 50.772 23.805 21.194 2.611 46,9 41,7 11,0 13,6 26.967<br />
2009 51.686 24.748 21.277 3.471 47,9 41,2 14,0 17,4 26.938<br />
2010 52.541 25.641 22.594 3.046 48,8 43,0 11,9 14,8 26.901<br />
Kaynak: TÜİK<br />
Yıllar İtibarıyla Kurumsal Olmayan Sivil Nüfusun İşgücü Durumu*<br />
* 1988-1999 dönemi için veriler Ekim ayı itibarıyladır. Diğer veriler ise yıllıktır.<br />
**Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2004 yılından itibaren işgücü rakamlarını yeni nüfus projeksiyonlarına göre revize etmiştir.<br />
** 2004 yılında TÜİK tarafından açıklanan Hanehalkı İşgücü Anketinin AB standartları ile uyumlu hale getirilmesi ve yeni nüfus<br />
projeksiyonu nedeniyle bir düşüş yaşandığı düşünülmektedir.<br />
IV. TEMEL SORUNLU ALANLAR<br />
Türkiye 2001 ve 2008 krizi arasındaki dönemde hızlı bir şekilde büyümüş ve özel<br />
sektör dinamik bir şekilde genişlemiştir. Bu pozitif görünüm bir çok alanda hayata<br />
geçirilen önemli reformlarla mümkün olmuştur. Ancak söz konusu reformlar mikro<br />
ekonomik düzeyde işgücü ve ürün piyasası düzenlemelerinden uzak kalmıştır. Bu<br />
süreçte işgücü piyasasında karşılaşılan temel sorunlar ana hatları ile şunlardır:<br />
10 DİNÇCAĞ, A., DÜNDAR H.Ç., “2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri”, TEPAV<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 11
SGB - Araştırma Raporu<br />
A. İşgücü Maliyetleri Yüksek<br />
Yüksek işgücü maliyetleri hala istihdam yaratma süreci için temel engel<br />
olmaya devam etmektedir.<br />
İmalat Sektöründe Birim İşgücü Maliyeti Değişimi (Yüzde,2010)<br />
Çin<br />
Hindistan<br />
Güney Afrika<br />
Türkiye<br />
9,6<br />
Peru<br />
İzlanda<br />
İngiltere<br />
İsviçre<br />
Estonya<br />
İsrail<br />
Almanya<br />
Ürdün<br />
Portekiz<br />
Brezilya<br />
Litvanya<br />
Meksika<br />
Kazakistan<br />
Yeni Zelanda<br />
Yunanistan<br />
Norveç<br />
Finlandiya<br />
Honkong<br />
Avusturya<br />
İspanya<br />
Bulgaristan<br />
Kore<br />
Malezya<br />
Danimarka<br />
Fransa<br />
İtalya<br />
Japonya<br />
Hollanda<br />
Belçika<br />
ABD<br />
Kanada<br />
Avustralya<br />
Slovakya<br />
Slovenya<br />
Çek Cumhuriyeti<br />
Polonya<br />
Hırvatistan<br />
Macaristan<br />
İsveç<br />
Luksemburg<br />
İrlanda<br />
Tayvan<br />
Rusya<br />
Singapur<br />
-20 -15 -10 -5 0 5 10 15 20<br />
Kaynak: IMD,OECD<br />
İmalat sanayi sektörü birim işgücü maliyetindeki 2010 yılının ilk üç çeyreğinde,<br />
bir önceki yılın aynı dönemine göre değişime bakıldığında, kıyaslama yapılan 48 ülke<br />
içinde en çok artış kaydeden ülkeler arasında Türkiye’nin 4’üncü sırada yer aldığı<br />
görülmektedir. 11 Türkiye yüzde 9,6’lık artışla pek çok ülkeyi geride bırakmıştır. Sektörün<br />
birim işgücü maliyetindeki artışlar; ortalama çalışan maliyetindeki yükselişin, işgücü<br />
üretkenliğindeki artışı geçtiği anlamına gelmektedir. Aynı zamanda artan birim işgücü<br />
maliyetleri, ülkemiz işletmelerini maliyet avantajı yönünden zayıflatarak özellikle<br />
11 Birim işgücü maliyeti, her bir birim çıktı için ortalama işgücü maliyetini göstermektedir. Toplam işgücü<br />
maliyetinin reel üretime oranlanması ile ya da saat başına ortalama işgücü maliyetinin işgücü verimliliğine (saat<br />
başına çıktı) oranlanması ile hesaplanmaktadır.<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 12
SGB - Araştırma Raporu<br />
ihracata dönük üretim yapan firmaların uluslararası rekabet gücünü olumsuz<br />
etkilemektedir.<br />
Türkiye’de geçerli olan resmi asgari ücret düzeyi; Türkiye’nin rekabet ettiği<br />
gelişmekte olan Avrupa ülkelerine göre daha yüksektir. Kaldı ki bu ülkelerde kişibaşına<br />
GSYH seviyeleri de Türkiye’nin üzerindedir. Bu durum emek-yoğun üretim yapan<br />
sektörlerde rekabeti zorlaştıran bir husustur. Ayrıca asgari ücret kayıtdışı sektördeki<br />
ortalama ücrete göre de yüksektir. Bunların yanı sıra özellikle daha fakir bölgelerde<br />
işçiler tarafından alınan ücretler kayıtlı asgari ücretten daha düşüktür.<br />
55,0<br />
50,0<br />
45,0<br />
40,0<br />
35,0<br />
30,0<br />
25,0<br />
20,0<br />
15,0<br />
10,0<br />
5,0<br />
0,0<br />
Yıllık Asgari Ücret Toplamının Kişibaşı Hasılaya Oranı<br />
53,4<br />
(2010, %)<br />
Fransa<br />
Türkiye<br />
M alta<br />
Belçika<br />
İrlanda<br />
Yunanistan<br />
Hollanda<br />
İngiltere<br />
Hırvatistan<br />
Polonya<br />
Portekiz<br />
Slovenya<br />
İspanya<br />
Letonya<br />
Litvanya<br />
M acaristan<br />
Bulgaristan<br />
Estonya<br />
Slovakya<br />
Rom anya<br />
ABD<br />
Çek Cumhuriyeti<br />
Lüksemburg<br />
Kaynak: EUROSTAT<br />
Bir yılda elde edilen toplam asgari ücret kişibaşına düşen gayri safi yurtiçi<br />
hasılaya oranlandığında, ülkelerin asgari ücret konusundaki uygulama farklılıkları<br />
ortaya konulabilmektedir. Söz konusu oranda da Türkiye listede üst sıralarda yer<br />
almaktadır.<br />
45,0<br />
40,0<br />
35,0<br />
30,0<br />
25,0<br />
20,0<br />
15,0<br />
10,0<br />
5,0<br />
0,0<br />
Macaristan<br />
Yunanistan<br />
Fransa<br />
Belçika<br />
İsveç<br />
Finlandiya<br />
Avusturya<br />
Kaynak: OECD, Taxing W ages<br />
*(Evli ve 2 çocuklu )<br />
36,2<br />
Türkiye<br />
İtalya<br />
Almanya<br />
Ortalama Ücretin Vergi Yükü*<br />
(2010, %)<br />
İspanya<br />
Norveç<br />
Hollanda<br />
Danimarka<br />
Polonya<br />
İngiltere<br />
Portekiz<br />
Japonya<br />
Slovakya<br />
Çek Cumhuriyeti<br />
Kanada<br />
İsviçre<br />
Kore<br />
Meksika<br />
Avustralya<br />
ABD<br />
İrlanda<br />
Lüksemburg<br />
İzlanda<br />
Yeni Zelanda<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 13
SGB - Araştırma Raporu<br />
İşgücü maliyeti işgücü üzerinden alınan vergiler nedeniyle artmaktadır. Son<br />
dönemde vergi indirimine rağmen hala OECD standartlarının üstündedir. Türkiye'de<br />
1.1.2008 tarihinden itibaren ücretlerin vergilendirilmesinde asgari geçim indirimi (AGİ)<br />
uygulaması başlamıştır. Bu uygulama öncesi Türkiye yüzde 42,7 ile ücretler üzerindeki<br />
vergi yükü açısından OECD ülkeleri arasında ikinci sırada (2007 yılında Macari stan<br />
yüzde 44,0 ile ilk sırada, Türkiye ile Yunanistan ise yüzde 42,7 ile 2. sırada) yer almakta<br />
iken, bu uygulama ve 5 puanlık sosyal güvenlik primi işveren hissesi devlet katkısı<br />
uygulaması sonrasında Türkiye OECD ülkeleri arasında 9. sıraya düşmüştür.<br />
B. İşgücü Düzenlemeleri Katı<br />
Mevcut işgücü düzenlemeleri açık olarak, çalışma hayatını tek bir iş içinde<br />
sürdüren her bir aile için tek bir kişinin gelir sağladığı işgücü için tasarlanmıştır.<br />
Kıdem Tazminatı Yükü (20 Yıllık Hizmet Karşılığında Kaç Haftalık<br />
Ücret Tutarında Ödendiği)<br />
100,0<br />
80,0<br />
86,7<br />
60,0<br />
40,0<br />
20,0<br />
0,0<br />
Portekiz<br />
Türkiye<br />
İspanya<br />
Almanya<br />
Brezilya<br />
Yunanistan<br />
Fransa<br />
Macaristan<br />
Kanada<br />
Çek Cumhuriyeti<br />
İngiltere<br />
İrlanda<br />
Rusya<br />
Romanya<br />
Polonya<br />
ABD<br />
Daimi işçilerin işten çıkarılması konusundaki düzenlemeler başta olmak üzere<br />
katı istihdam düzenlemeleri istihdam yaratım sürecini baskılamaktadır. Kıdem<br />
tazminatı yükü OECD ülkeleri ve tüm ülkeler arasında en yüksek seviyededir. Yüksek<br />
kıdem tazminatı işten çıkarılma riski için tasarlanmıştır. Bu durum şirketler için yüksek<br />
maliyete ve dönemsel dalgalanmalar süresinde likidite problemlerine yol<br />
açabilmektedir.<br />
Dahası 30 ve 49’dan fazla istihdam sağlayan şirketlere ilave<br />
yükümlülükler getirilmektedir. 2008 yılında getirilen çeşitli iyileştirmelere rağmen söz<br />
konusu yükümlülükler firmaları belirlenen limitler ötesinde istihdam yaratmaktan<br />
alıkoymaktadır.<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 14
SGB - Araştırma Raporu<br />
İstihdam ı Korum a M evzuatının Yarı Zam anlı Çalışanlar Üzerindeki Kısıtlayıcılığı (Endeks Skalası 0 -6 Arasında<br />
En Az Kısıtlayıcıdan En Fazlaya)<br />
6,0<br />
5,0<br />
4,0<br />
3,0<br />
2,0<br />
OECD Ortalam ası:1,77<br />
1,0<br />
0,0<br />
1998 2008 OECD Ortalaması<br />
Türkiye ayrıca geçici işlerle ilgili de katı düzenlemelere sahiptir. Çoğu OECD<br />
ülkesinin aksine geçici iş için istihdam büroları yasal olarak yetkilendirilmemiştir ve<br />
belirli süreli iş sözleşmeleri sadece özel durumlarla sınırlıdır. Bahsi geçen kısıtlar<br />
nedeniyle Türkiye OECD ülkeleri içinde en katı ülke olarak görülmektedir.<br />
Fakat sözkonusu kısıtlar, yarı formal ve kayıtdışı sektörün yaygınlığı ve kendi<br />
hesabına çalışanların büyüklüğü nedeniyle daha az etkili olmaktadır. Yarı-formal<br />
sektörde şirketler işgücü talebinin bir kısmını kayıtlı setkörden karşılayıp, istihdam<br />
ettikleri işçilerin ücretlerini gerçek düzeyinden bildirmekte; işgücü talebinin diğer<br />
kısmını ise kayıtdışı sektörden karşılamakta böylece vergi ve sosyal güvenlik<br />
maliyetlerini minimize etmektedirler. Saf kayıtdışılık tarım sektöründe görülmekle birlikte<br />
yarı-kayıtdışılık diğer sektörlerde daha yaygındır. 2010 yılı itibarıyla toplam kayıtdışı<br />
istihdam yüzde 43,3, kendi hesabına çalışanlar ise yüzde 20,1 düzeyindedir.<br />
Katı düzenlemeler, kayıtlı sektörde firmaların oluşmasını engellemekte, yarı<br />
formal ve kayıtdışı sektörün yaygınlaşmasını sağlamaktadır. Sonuç olarak ekonomide<br />
üretkenlik farkı artmakta, kayıtlı sektör üretkenliği OECD ülkelerinin üst dilimine<br />
yakınken, kayıtdışı ve yarı formal sektördeki üretkenlik düzeyi oldukça düşük<br />
kalmaktadır. Yarı formal ve kayıtdışı sekördeki firmalar fon bulma, yatırım kapasitesi ve<br />
sermaye yoğunluğu konularında sıkıntı yaşamanın haricinde profesyonel işgücü<br />
piyasasına erişim ve yabancı doğrudan yatırım eksikliğiyle de karşı karşıya<br />
kalmaktadırlar. Bu firmalar yükümlülüklerle karşılaşma düzeyini azaltmak üzere<br />
faaliyetlerinin boyutunu küçük tutmayı tercih etmekte ve ölçek ekonomilerinin ortaya<br />
çıkmasını engellemektedir.<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 15
SGB - Araştırma Raporu<br />
Kayıtlı sektörün yaygınlığını arttırmak ancak düzenlemelerin hafifletilmesi ile<br />
mümkündür ki bu durum da şirketlerin kendiliğinden büyümesini ve istihdamın<br />
artmasını sağlayacaktır.<br />
C. Çalışma Süreleri Uzun<br />
4857 sayılı İş Kanununun Çalışma Süresi başlıklı 63. maddesinde genel<br />
bakımdan çalışma süresinin haftada en çok kırk beş saat olduğu belirtilmiştir. Aksi<br />
kararlaştırılmamışsa bu sürenin, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde<br />
bölünerek uygulanacağı ifade edilmiştir. Kanunun belirlemiş olduğu 45 saatlik genel<br />
çalışma süresine karşın, fiili çalışma sürelerinin söz konusu 45 saati aştığı görülmektedir.<br />
50,0<br />
45,0<br />
40,0<br />
35,0<br />
30,0<br />
25,0<br />
49,4<br />
Kaynak: OECD<br />
Ülkelere Göre Haftalık Ortalama Çalışma Süreleri(2009)<br />
Türkiye<br />
Kore<br />
Yunanistan<br />
Çek Cumhuriyeti<br />
Şili<br />
Slovakya<br />
Polonya<br />
Macaristan<br />
Slovenya<br />
Portekiz<br />
İspanya<br />
Estonya<br />
Avusturya<br />
Fransa<br />
Italya<br />
Yeni Zelanda<br />
Finlandiya<br />
Luksemburg<br />
Belçika<br />
İngiltere<br />
İsveç<br />
Avusturalya<br />
Almanya<br />
İrlanda<br />
İsviçre<br />
Norveç<br />
Danimarka<br />
Hollanda<br />
Ayrıca, ülkelerin haftalık ortalama çalışma sürelerine bakıldığında çok farklı<br />
uygulamaların olduğu ortaya çıkmaktadır. Türkiye’deki çalışma sürelerinin, çoğu<br />
Avrupa ülkesine göre yüksek olduğu görülmektedir. Örneğin ortalama haftalık<br />
çalışma süresi Yunanistan’da 42,5, Polonya’da 40,7, Lüksemburg’da 37,2, İngiltere’de<br />
36,6, Almanya’da 35,7 ve Hollanda’da ise 30,6 saattir. Türkiye 49,4 saatlik haftalık<br />
ortalama çalışma süresi ile sayılan ülkeler arasında birinci sırada yer almaktadır.<br />
Türkiye’de işgücü maliyetleri diğer ülkelere göre yüksek ve işgücü<br />
düzenlemeleri katıdır. Söz konusu durum firmaların işgücü maliyetlerini düşürmek için<br />
başka bir strateji izlemelerine neden olmaktadır. Yeni istihdam yaratmak yerine,<br />
mevcut işgücünü daha uzun süreler çalıştırmayı tercih etmelerine yol açmaktadır. Bu<br />
durum ilave istihdam yaratmak yerine ortalama çalışma sürelerini uzatmakta ve<br />
ülkemizdeki mevcut işsizlik düzeyini azaltmaya imkan tanımamaktadır.<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 16
SGB - Araştırma Raporu<br />
D. Beşeri Sermaye ve Demografik Özellikler Önemli<br />
Diğer yükselen piyasalarda olduğu gibi, Türkiye’de de son birkaç on yıllık<br />
dönemde hızlı bir endüstrileşme yaşanmakta ve tarım sektörü küçülmektedir. Tarım<br />
sektörünün istihdamdaki payı 1988’de yüzde 47’ler düzeyindeyken, bu rakam<br />
2008’de yüzde 23’lere inmiştir. Buna rağmen söz konusu oran hala OECD ülkeleri<br />
arasındaki en yüksek rakamdır. Tarım istihdamının payı 2010’da artmıştır(%25); ancak<br />
bu durum yapısal dönüşümün aksine küresel krize bağlı olarak ortaya çıkan<br />
resesyonun etkisinden kaynaklanmıştır. Tarım sektöründeki istihdamın büyük<br />
çoğunluğunu ücretsiz aile işçileri oluşturmakta ve sektörde küçük, geçimlik düzeydeki<br />
işletmeler yaygındır. Ücretsiz aile işçisi konumunda çalışanların çoğu kadındır. Tarım<br />
sektöründen tarım dışı sektörlere gerçekleşen akım, diğer sektörlerde iş bulmakta<br />
zorlanan düşük yetenekli işgücü arzını arttırmaktadır. Bu süreçte kadınlar işgücünden<br />
çekilmektedir. Söz konusu trend, şehre gerçekleşen göçle birlikte kadınların<br />
işgücünden çekilmesi, istihdam oranının azalmasına neden olmaktadır.<br />
Çalışma çağındaki nüfusun büyük çoğunluğu ortalama olarak düşük eğitim<br />
düzeyindedir. Bu nedenle profesyonel ve sektörel uyum yeteneği sınırlıdır. Son yıllarda<br />
düşüş kaydedilse de çalışma çağındaki nüfusun yüzde 60’ı lise altı eğitimlidir. Sonuç<br />
olarak işgücüne katılan nüfus ortalama olarak 7 yılın altında bir eğitime sahiptir.<br />
Dahası okullaşma oranı OECD ortalamasının altındadır. Ancak iyi eğitimli işgücü özel<br />
sektörün modern tarafını oluşturmakta ve uluslararası uygulamaları kavramakta<br />
oldukça etkili olmaktadırlar.<br />
9,0<br />
8,0<br />
7,0<br />
6,0<br />
5,0<br />
4,0<br />
3,0<br />
2,0<br />
1,0<br />
0,0<br />
Eğitim Sistemi Endeksi, 2010<br />
8,4 8,1 7,6 7,3 7,2 7,0 6,7 6,4 6,3<br />
5,7 5,6 5,6 5,5<br />
4,7<br />
3,9 3,8 3,7 3,7 3,5 3,5<br />
2,1<br />
Finlandiya<br />
Singapur<br />
Kanada<br />
Danimarka<br />
Avusturya<br />
Hollanda<br />
Almanya<br />
Fransa<br />
Y. Zelanda<br />
ABD<br />
Çek Cum.<br />
İngiltere<br />
Estonya<br />
İtalya<br />
İspanya<br />
Türkiye<br />
Rusya<br />
Yunanistan<br />
Romanya<br />
Macaristan<br />
Meksika<br />
Kaynak: IMD<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 17
SGB - Araştırma Raporu<br />
Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü (IMD) tarafından açıklanan, 0 ile10<br />
puan arasında değerler alan, rekabetçi bir ekonominin ihtiyaçlarını karşılama<br />
derecesini gösteren eğitim sistemi endeksine göre Türkiye 3,8 puanla sıralamada alt<br />
seviyelere yakın bir görünüm sergilemektedir.<br />
Toplulaştırılmış<br />
Sıralama Ülkeler Matematik Bilim<br />
Toplulaştırılmış<br />
Sıralama Ülkeler Matematik Bilim<br />
1 Çin 600,0 575,0 28 İsveç 494,0 495,0<br />
2 Honkong 555,0 549,0 29 Slovakya 497,0 490,0<br />
3 Singapur 562,0 542,0 30 Portekiz 487,0 493,0<br />
4 Finlandiya 541,0 554,0 31 Lüksemburg 489,0 484,0<br />
5 Kore 546,0 538,0 32 İtalya 483,0 489,0<br />
6 Japonya 529,0 539,0 33 İspanya 483,0 488,0<br />
7 Tayvan 543,0 520,0 34 Litvanya 477,0 491,0<br />
8 Kanada 527,0 529,0 35 Hırvatistan 460,0 486,0<br />
9 Yeni Zelanda 519,0 532,0 36 Rusya 468,0 478,0<br />
10 İsviçre 534,0 517,0 37 Yunanistan 466,0 470,0<br />
11 Hollanda 526,0 522,0 38 UAE 453,0 466,0<br />
12 Avustralya 514,0 527,0 39 İsrail 447,0 455,0<br />
13 Estonya 512,0 528,0 40 Türkiye 445,0 454,0<br />
14 Almanya 513,0 520,0 41 Şili 421,0 447,0<br />
15 Belçika 515,0 507,0 42 Bulgaristan 428,0 439,0<br />
16 Slovenya 501,0 512,0 43 Romanya 427,0 428,0<br />
17 İngiltere 492,0 514,0 44 Tayland 419,0 425,0<br />
18 Polonya 495,0 508,0 45 Meksika 419,0 416,0<br />
19 Danimarka 503,0 499,0 46 Kazakistan 405,0 400,0<br />
20 İzlanda 507,0 496,0 47 Ürdün 387,0 415,0<br />
21 Norveç 498,0 500,0 48 Brezilya 386,0 405,0<br />
22 İrlanda 487,0 508,0 49 Arjantin 388,0 401,0<br />
23 Fransa 497,0 498,0 50 Kolombiya 381,0 402,0<br />
24 Çek Cumhuriyeti 493,0 500,0 51 Endonezya 371,0 383,0<br />
25 Macaristan 490,0 503,0 52 Katar 368,0 379,0<br />
26 Avusturya 496,0 494,0 53 Peru 365,0 369,0<br />
Kaynak: IMD<br />
Ülkelere Yönelik Eğitim Değerlendirmesi- PISA (2009)<br />
Uluslararası karşılaştırma yapılabilecek bir diğer önemli eğitim değerlendirmesi<br />
ise OECD tarafından açıklanan PISA değerleridir. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme<br />
Programı-PISA 15 yaş grubunun yetişkin yaşamına hazırlık durumunu değerlendirmek<br />
üzere yapılan düzenli bir ankettir. Tabloda ülkelerin matematiksel ve bilimsel açıdan<br />
aldığı puanlar ve sıralamada aldıkları yer gösterilmektedir. Türkiye aşağıdaki iki alana<br />
bakıldığında 53 ülke arasında 40’ıncı sırada yer almaktadır. Özellikle OECD ülkeleri<br />
arasındaki duruma bakıldığında her alanda ortalama değerlerin altında yer aldığı<br />
görülmektedir.<br />
Şehre göç, yetenek uyumsuzluğu yaratarak işgücünün tarımdışı sektörde<br />
istihdamını zorlaştırmaktadır. Endüstrileşen ekonomi daha yüksek yetenek ve eğitim<br />
gerektirmektedir. Bu kapsamda, imalat sektöründe son dönemde yaşanan yapısal<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 18
SGB - Araştırma Raporu<br />
dönüşüm ilave zorluklar ortaya çıkarmaktadır. Emek yoğun üretim sarsılmakta ve yeni<br />
fabrikalar daha sermaye yoğun hale gelerek, düşük yetenekli işgücünü dışlamaktadır.<br />
Bu değişim uluslararası rekabetin yoğun olduğu tekstil ve giyim sektöründe yaşanmış,<br />
Türkiye’nin piyasa payı düşmüş ve fabrikalar kapanmıştır. Aksine sermaye yoğun ve<br />
uluslararası düzeyde rekabetçi olan çelik, kimya sanayi, makine ve özellikle otomotiv<br />
sektöründe Türkiye’nin piyasa payı 2000’li yıllarda hızla yükselmiştir.<br />
Ekonomide yaşanan değişim işgücü arz ve talebinde önemli değişimler<br />
meydana getirmektedir. Son yıllarda yaşanan büyüme süreci birçok sektörde<br />
gelenekselden moderne geçişi de beraberinde getirmiştir. Bu durum birçok<br />
geleneksel işletmenin kapanıp, yerlerinde modern işletmelerin açıldığı bir yaratıcı<br />
yıkım sürecini ortaya çıkarmaktadır. Artan rekabet ortamının yarattığı bu süreç,<br />
sektörlerin kendi içinde gerçekleşirken aynı zamanda sektörler arasında da<br />
yaşanmaktadır. Bu süreç, ekonomide verimliliğin artması ve büyüme açısından son<br />
derece faydalı olmakla beraber, düşüşe geçen geleneksel şirketlerde ve sektörlerde<br />
çalışanların işsiz kalması sonucunu da doğurmaktadır. Sonuç olarak geleneksel<br />
sektördeki düşük verimlilikteki işgücü modern sektörde yüksek beceri ve yetenek<br />
gerektiren işler için yetersiz kalmaktadır. Bu durum ise yeni işsizlerin yükselen<br />
sektörlerde iş kazanmalarını sağlayacak beceri dönüşümüne yönelik önlemleri<br />
gerektirmektedir. 12<br />
Kadın istihdamı ise birçok farklı ekonomik ve sosyal faktör nedeniyle<br />
bozulmuştur. Kadınların işgücüne katılımı yüzde 26 ile OECD ülkeleri içinde en düşük<br />
oranı göstermekle birlikte bu oran erkeklerin işgücüne katılım oranından 40 puan<br />
daha azdır. 2009’da 12 milyon kadın işgücüne katılmama sebebini ev hanımı olması<br />
olarak açıklamıştır. Ekonomik açıdan ise ücretlerin, çocuk ve yaşlı bakım ücretlerine<br />
kıyasla düşük kalması kadın işgücüne katılımını düşürmektedir. Kadınlar genellikle<br />
daha düşük eğitim düzeyinde olmaları nedeniyle ücretleri düşük, çalışma saatleri<br />
uzun kayıtdışı sektördeki işlerle karşı karşıya kalmaktadır. Kötü çalışma koşulları bir diğer<br />
caydırıcı husustur. Sosyal engeller ise işgücüne yönelik cinsiyet bazlı ayrım ve ataerkil<br />
yapıyı içermektedir. Kadınlar günde 6 saatten fazla bir zamanı çocuk-yaşlı bakımı ve<br />
ev işleri ile geçirmektedir. Bu durum aynı zamanda yetersiz çocuk-yaşlı bakım tesisi<br />
eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Aile baskısı düşük eğitim düzeylerinde daha fazla<br />
hissedilirken, eğitim düzeyi arttıkça baskı azalmakta işgücüne katılım artmaktadır.<br />
12 “Kriz Ortamının Değerlendirilmesi: Krizden Özel Sektör Öncülüğünde Büyümeye”, YOİKK, Mayıs 2010<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 19
SGB - Araştırma Raporu<br />
Çalışma çağındaki nüfusun artışı yeterli istihdam yaratma sürecini daha zor bir<br />
duruma getirmektedir. Bu artış giderek yavaşlasa da OECD standartlarına göre daha<br />
yüksektir.<br />
V. TÜRKİYE’DE UYGULAMAYA KONULAN İŞGÜCÜ PİYASASI<br />
REFORMLARI<br />
Ülkedeki istihdam düzeyinin yükseltilmesi amacıyla mevcut kanunlarda değişiklikler<br />
yapılmıştır. İstihdam Paketleri olarak da adlandırılan düzenlemelerde yer alan temel<br />
önlemler arasında aşağıdakiler bulunmaktadır:<br />
<br />
İşgücü maliyetlerinin azaltılması<br />
<br />
<br />
Sosyal güvenlik primi işveren payında 5 puanlık indirim<br />
5 puanlık indirim teşvikinden, diğer teşviklerle eş zamanlı olarak<br />
yararlanma imkanı<br />
<br />
İstihdama yeni katılan, tüm kadın ve genç işçilerin işveren primlerinin<br />
İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanması<br />
<br />
<br />
İşsizlik Sigortası Fonu kullanım alanının artırılması<br />
İşsizlik ödeneği miktarının artırılması<br />
İlave istihdam için 6 ay prim desteği sağlanması (1.1.2010-31.12.2010<br />
tarihlerinde yaratılan ilave istihdam için)<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Özürlülerin işveren primlerinin bütçeden karşılanması<br />
Spor merkezi ve kreş zorunluluklarının esnetilmesi<br />
Sağlık merkezi açma ve doktor bulundurma zorunluluklarının esnetilmesi<br />
Eski hükümlü çalıştırma zorunluluğunun kaldırılması<br />
Kısa çalışma ödeneğinin uygulama alanlarına genel ekonomik krizin<br />
yanısıra sektörel ve bölgesel krizlerin de eklenmesi<br />
<br />
Kısa çalışma ödeneği tutarının brüt kazancın yüzde 40’ından yüzde<br />
60’ına yükseltilmesi<br />
<br />
Aktif işgücü programlarının güçlendirilmesi<br />
<br />
<br />
İŞKUR’un mesleki eğitim faaliyetlerinin genişletilmesi<br />
İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurullarının işbirliği içinde çalışmasının<br />
sağlanması<br />
<br />
2009 yılında, girişimci olmayı düşünen kişilere Girişimcilik Eğitimleri<br />
verilmeye başlanmıştır. Faaliyetin başladığı 2009 yılında 19 girişimci adayının<br />
katılmış olduğu 1 kurs açılabilmiş olmasına rağmen 2010 yılında 8.306<br />
girişimci adayının katıldığı 319 kurs açılmıştır.<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 20
SGB - Araştırma Raporu<br />
İş Başı Eğitim (Staj) Programları kapsamında 2009 yılında 1.285<br />
vatandaşın katılmış olduğu 555 eğitim programı düzenlenmiş iken, 2010<br />
yılında programlara katılan kişi sayısı yüzde 263,5 oranında artışla<br />
4.671olarak gerçekleşmiş ve eğitim programı sayısı da 1.796’ya çıkmıştır. (Bu<br />
programlara katılan işsizlere günlük 15 TL cep harçlığı verilmekle birlikte İş<br />
Kazası ve Meslek Hastalığı Sosyal Güvenlik Kurumu Prim Giderleri İŞKUR<br />
tarafından karşılanmaktadır.)<br />
Toplum Yararına Çalışma Programı çerçevesinde 2009 yılında 44.628<br />
kişinin katılmış olduğu 1.613 program, 2010 yılında ise 38.761 kişinin katılmış<br />
olduğu 1.838 program düzenlenmiştir. (İşsizliğin yoğun olduğu dönemlerde<br />
ve bölgelerde veya afet, kriz vb. gibi olağanüstü durumlarda işsizlerin kısa<br />
süreli istihdam ve eğitimini amaçlayan, toplum yararına bir iş ya da<br />
hizmetin gerçekleştirilmesini sağlayan bu programlarla geçici iş imkanları<br />
sağlanarak, belli bir süre için maddi olarak desteklenen katılımcılar, çalışma<br />
ortamına alışarak mesleki eğitim, iş tecrübesi ve disiplini edinmekte aynı<br />
zamanda kamu yararına bir faaliyet gerçekleştirmektedir.)<br />
<br />
<br />
Devletin İşsizlik Sigortası Fonuna ait prim gelirlerinden işsizlikle mücadele<br />
ve istihdamı arttırıcı çalışmalarla ilgili konularda kullanılmak üzere yüzde 30<br />
oranında kaynak kullanmasına ve kullanılacak kaynağın Bakanlar Kurulu<br />
Kararı ile yüzde 50 oranında arttırılabilmesine olanak verilmesi<br />
Mesleki yeterlilik belgesine sahip olanlar ve İŞKUR’a kayıtlı olan işsizlerin<br />
istihdamı halinde teşvik sürelerinin uzatılması (18 -29 yaş erkek ve 18<br />
yaşından büyük kadın işçileri istihdam edenler, bu kişilerin 6 aydır işsiz<br />
olmaları koşulu ile kanunda belirtilen sürelerde 6 aydan 48 aya kadar<br />
sigorta primi işveren hissesini ödemeyeceklerdir.)<br />
İstihdam Piyasasının Esnekleştirilmesi<br />
Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalılara borçlanma yoluyla tam<br />
süreli çalışmaya benzer şekilde emekli olma hakkı tanınması<br />
Kısmi süreli çalışan kişilerin İşsizlik Sigortası kapsamına alınması<br />
Kayıt dışı istihdamla mücadele<br />
Cezaların artırılması ve denetimlerin güçlendirilmesi<br />
Yeşil kart sahiplerinden 5510 sayılı Kanuna tabi sigortalı olarak<br />
çalışanların bu çalışmalardan dolayı elde edecekleri gelirine bağlı<br />
olmaksızın yeşil kartlarının iptal edilmeyerek askıya alınması<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 21
SGB - Araştırma Raporu<br />
GAP, DAP ve KOP gibi istihdam yoğun kalkınma projelerine daha fazla kaynak<br />
ayrılması<br />
5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki Kanununda yer alan sigorta primi<br />
işveren hissesinin Hazine tarafından karşılanması uygulaması, 5951 sayılı Kanun ile<br />
uzatılmıştır.(2012 yılı sonuna kadar)<br />
VI. 61. HÜKÜMET PROGRAMINDA YER ALAN İŞGÜCÜ PİYASASI<br />
HEDEFLERİ<br />
İşsizlik kalıcı bir şekilde azaltılarak 2023 yılında yüzde 5 seviyesine indirilecektir.<br />
İstihdamın artırılması ve kayıt dışılığın azaltılması amacıyla güvenceli esneklik<br />
anlayışı ve “işi değil insanı koruma” ilkesi çerçevesinde işgücü piyasasının<br />
katılıklarının giderilerek başta genç, kadın ve vasıfsız işgücü olmak üzere<br />
işsizlere nitelik kazandırarak işe giriş kolaylaştırılacaktır.<br />
Kıdem tazminatı sorunu kazanılmış hakları koruyan ve bütün işçilerin kıdem<br />
tazminatlarını garanti altına alan bir fon teşkil etmek suretiyle, sosyal taraflarla<br />
istişare içinde çözülecektir.<br />
2013 yılından itibaren her yıl 400 bin işsiz hazırlanan mesleki eğitim, toplum<br />
yararına çalışma ve staj programları gibi aktif işgücü programlarından<br />
yararlandırılacaktır.<br />
“Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri” projesi ile her yıl 200 bin kişi olmak<br />
üzere toplam 1 milyon işsiz eğitimden geçecek ve işe yerleştirilecektir.<br />
İşsizliği kalıcı bir şekilde çözmeyi amaçlayan 22 adet somut hedef ile 102<br />
politika ve tedbirden oluşan “Ulusal İstihdam Stratejisi” kararlılıkla<br />
uygulanacaktır.<br />
İşgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu ulusal meslek standartlarının tamamı 2012<br />
yılı sonuna kadar hazırlanacaktır.<br />
İŞKUR’a kayıtlı her işsizin bir “iş ve meslek danışmanı” olacak ve işsizlere birebir<br />
hizmet verilecektir.<br />
Mesleksiz tüm iş arayanlara mesleğe yönlendirme ve iş bulma hizmeti<br />
sunulacaktır.<br />
Bu amaçla, İŞKUR 2011 yılında 2.000, 2012 yılında da 2.000 olmak üzere toplam<br />
4.000 sözleşmeli “İş ve Meslek Danışmanı” istihdam edecektir.<br />
Avrupa Birliği standartları ve ILO normlarına uygun bir çalışma hayatı<br />
geliştirilecektir.<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 22
SGB - Araştırma Raporu<br />
<br />
Çalışanların örgütlenme ve toplu pazarlık haklarını düzenleyen 2821 sayılı<br />
Sendikalar Kanunu ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunları<br />
ILO ve AB normları dikkate alınarak yeniden düzenlenecektir.<br />
Kamu görevlilerine verilen toplu sözleşme hakkının kullanılabilmesi için 4688<br />
sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda gerekli yasal düzenlemeler<br />
yapılacaktır.<br />
<br />
Sendikal örgütlenme oranları ile toplu sözleşmeden yararlanma oranlarının<br />
2023 yılında AB ortalaması düzeyine çıkarılması hedeflenmektedir.<br />
<br />
<br />
İşletmelerin istihdam üzerindeki yükleri azaltılacaktır.<br />
Kadınların çalışma hayatına katılımını artırmak amacıyla, çocuk bakımevleri ve<br />
kreş hizmetleri için teşvik uygulamaları hayata geçirilecektir.<br />
<br />
Gençlerin, kadınların ve mesleki eğitim alan işsizlerin istihdamı halinde 54 aya<br />
kadar işveren sigorta prim payının devletçe karşılanması uygulaması<br />
sürdürülecektir.<br />
<br />
<br />
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çıkarılacaktır.<br />
Belirli bir dönem boyunca çalışma ve sosyal güvenlik mevzuatına uyduğu<br />
tespit edilen işverenler için bu durumlarını gösteren ve ödüllendiren<br />
düzenlemeler yapılacaktır.<br />
VII. İŞSİZLİĞE YÖNELİK POLİTİKA ÖNERİLERİ<br />
Türkiye’de 2000’li yıllarda makroekonomik istikrar anlamında büyük ilerlemeler<br />
kaydedilmiş ve hızlı bir büyüme süreci yaşanmıştır. Ancak bu sürecin devamında<br />
temel yapısal kısıtları hafifletecek reformlara olan ihtiyaç belirginleşmeye başlamıştır.<br />
Bu yapısal kısıtların başında işsizlik gelmektedir. Geçen süre içinde işgücü piyasası<br />
reformu açısından sınırlı ilerlemeler kaydedilmiştir. Kayıtlı-kayıtdışı sektör arasındaki<br />
ücret ve istihdam farlılıkları sürmektedir. Kayıtlı sektördeki maliyetler yüksek olduğu için<br />
yaratılan istihdamın önemli bir bölümünün düşük kaliteli kayıtdışı sektöre yöneldiği<br />
görülmektedir.<br />
Buna göre Türkiye’de işsizlik oranını azaltmak ve işgücü piyasasındaki yapısal<br />
sorunları gidermek, önümüzdeki dönemde daha yüksek istihdam düzeyi ve üretkenlik<br />
artışı sağlamak için düzenleme yapılması gereken konular arasında; asgari ücret,<br />
kıdem tazminatı, sosyal güvenlik primleri ve esnek iş sözleşmeleri sıralanabilir.<br />
Oluşturulacak işgücü piyasasına yönelik önlemlerde işgücü piyasası<br />
düzenlemelerinin yeniden ele alınması,<br />
haftalık ortalama çalışma sürelerinin<br />
kısaltılması, bölgesel asgari ücrete geçilmesi, sosyal güvenlik katkılarının düşürülmeye<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 23
SGB - Araştırma Raporu<br />
devam edilmesi,<br />
beşeri sermayenin oluşturulması ve geliştirilmesi konuları ana<br />
belirleyicileri oluşturmaktadır.<br />
A. İşgücü Piyasası Düzenlemelerinin Yeniden Ele Alınması<br />
Hem sürekli hem de geçici işlerde istihdamı arttırmak için işgücü piyasası<br />
düzenlemeleri yeniden ele alınmalıdır. Daha az bozucu daha hafif düzenlemeler<br />
kayıtlı sektörde istihdam yaratım sürecini destekleyecektir. Reform, kıdem tazminatı<br />
maliyetini kıdem tazminatı fonu uygulamasına geçilerek azaltma ve geçici iş ile<br />
geçici iş istihdam bürolarının yaygınlaştırılması hususlarını içermelidir. Ayrıca<br />
uygulanabilir bazda daha esnek daha az maliyetli yasal istihdam şekillerini piyasaya<br />
tanıştırmak gerekmektedir. Yeni düzenlemelerin kayıtlı sektör ve kamu sektöründeki<br />
çalışanların yanısıra işgücüne yeni katılanları ve kadın işgücünü koruyucu yönde<br />
olmalıdır. Söz konusu yeni istihdam şekillerinin uygulanabilmesi için özel sektöre<br />
verilebilecek teşvikler üzerinde çalışılmalıdır.<br />
B. Haftalık Ortalama Çalışma Sürelerinin Kısaltılması<br />
Gelişmiş ülkelerin haftalık ortalama çalışma sürelerine bakıldığında söz konusu<br />
rakamların Türkiye’deki ortalama rakamların oldukça altında olduğu görülmektedir.<br />
İstihdam yaratmak ve işsizlik sorununa çözüm bulmak üzere ortalama çalışma<br />
sürelerinin azaltılması, fazla mesai yerine ilave istihdam yaratılması mevcut soruna<br />
alternatif bir çözüm yolu olabilecektir.<br />
Endüstrileşmiş Beş Ülkede Çalışma Süreleri, Verimlilik ve Kişi<br />
Başına GSMH Gelişmeleri (1870-1992)<br />
Amerika Almanya Japonya Fransa İngiltere<br />
Çalışma Süresi -46,3% -46,9% -36,3% -47,6% -50,0%<br />
Saat Başına Verimlilik 1287,6% 1734,7% 4352,2% 2127,9% 918,8%<br />
Kişibaşına Gayri Safi<br />
Milli Hasıla 918,6% 998,3% 2632,0% 967,1% 501,7%<br />
Kaynak: Bosh G. ve Lehndorff S.,Cambridge Journal of Economics, 2001<br />
Grafikte yer alan ülkelerde, kişi başına GSMH ve saat başına verimlilik artışının<br />
çalışma sürelerindeki düşüş ile birlikte gerçekleştiği görülmüştür. Örneğin Amerika’da<br />
1870-1992 döneminde çalışma sürelerinde meydana gelen yüzde 46’lık azalışla<br />
birlikte saat başına verimlilikte yüzde 1287’lik artış görülmüştür. 13<br />
Genel olarak bakıldığında, çalışma sürelerindeki indirim potansiyel olarak verimlilik<br />
artışına katkı yapmaktadır. İş organizasyonu ve üretim tekniği gibi faktörlerle bağlantılı<br />
olarak gerçekleştirilen çalışma saati düzenlemeleri ise verimliliği doğrudan<br />
13 “Working Time And Productivity”, International Labour Office, Haziran 2004<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 24
SGB - Araştırma Raporu<br />
artırmaktadır. Aşağıdaki üç ana husus işgücü üretkenliğine potansiyel katkı<br />
yapmaktadır:<br />
En azından kırk sekiz saati aşan uzun çalışma sürelerine yönelik düzenleme<br />
yapılmalıdır.<br />
Günlük, haftalık ve yıllık çalışma-dinlenme sürelerinin çalışan dostu olacak<br />
şekilde düzenlenmesi, anti-sosyal çalışma sürelerinin ve boşa geçen vaktin<br />
minimize edilmesi açısından önemli olmaktadır.<br />
Çalışan ihtiyaç ve tercihlerinin iş organizasyonuna yansıtılması da motivasyonu<br />
arttıracak bir husus olmaktadır.<br />
Bahsi geçen düzenlemelerin çalışanlara daha yüksek ücret verilmesine benzer<br />
etkiler yaptığı görülmektedir.<br />
C. Bölgesel Asgari Ücrete Geçilmesi<br />
Ülkelerin ekonomik, sosyal, kültürel gelişim düzeyleri ülke içindeki iller ve<br />
bölgeler arasında homojen bir dağılım göstermemektedir. Dolayısıyla aynı ülkenin<br />
farklı il ve bölgelerinde farklı insani gelişme düzeylerinin olduğunu söylemek yanıltıcı<br />
olmayacaktır. Ülke içindeki bölgeler arasında yaşam standardı, geçim ve işgücü<br />
piyasasındaki farklılıklar ise değişik ücretlendirmelere olanak tanımaktadır.<br />
Türkiye’nin doğu ve batı bölgeleri arasında gelir düzeyleri açısından büyük<br />
farklılıklar bulunmaktadır. Kişi başına GSYH düzeyi genel olarak bakıldığında batı<br />
bölgelerinde Türkiye ortalamasının epey üzerine çıkarken, doğu bölgelerinde Türkiye<br />
ortalamasının altında kalmaktadır.<br />
Hayata geçirilecek yeni bir reformla ulusal çapta tek bir asgari ücret yerine<br />
bölgelerdeki ortalama ücrete yakın asgari ücretler uygulanabilir. Bu kapsamda,<br />
yaşam standardı ve üretkenlik düzeyinin düşük olduğu bölgelerde, bölgesel asgari<br />
ücret uygulamasına geçilmesine izin verilmesi faydalı olabilir.<br />
D. Sosyal Güvenlik Katkılarının Düşürülmeye Devam Edilmesi<br />
Diğer ülkelere göre daha düşük olan emeklilik yaşı yüksek sosyal güvenlik<br />
primlerini zorunlu kılmaktadır. Son indirime rağmen zorunlu sosyal güvenlik katkı payları<br />
hala yüksektir. Söz konusu oranlar istihdam maliyetini arttırmakla birlikte brüt ve net<br />
gelirler arasındaki uçurumu arttırmakta, kayıt dışı ekonomi için ortam yaratmaktadır.<br />
Orta vadeli programla uyumlu olarak işveren sosyal güvenlik katkılarının düşürülmeye<br />
devam edilmesi gerekmektedir.<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 25
SGB - Araştırma Raporu<br />
E. Beşeri Sermayenin Oluşturulması ve Geliştirilmesi<br />
Beşeri sermayenin artırılması ve oluşturulması için iki ayaklı reform ve politikalar<br />
gerekmektedir. Öncelikle gelecek nesil işgücünü daha yüksek yeteneklerle<br />
donatmak için eğitim standartları geliştirilmelidir. Aynı zamanda da mevcut durumda<br />
düşük yetenekli işgücü havuzunun yetenek ve istihdam edilebilirlikleri artırılmalıdır. Bu<br />
amaçlar için eğitime erişim ve eğitim kalitesinin arttırılması önem arz etmektedir. Bu<br />
kapsamda yapılan ilköğretime, mesleki ve teknik okullara yönelik reformlar iyi bir<br />
başlangıç oluşturmaktadır. Ayrıca okulöncesi eğitimin beşeri sermaye formasyonuna<br />
sağladığı katkı örnek verilebilir. Eğitim sistemi, meslek liseleri ve işgücü piyasası<br />
arasındaki bağlantıyı artırmak için gerçekleştirilen girişimler de artırılmalıdır. Bir sonraki<br />
adımda ise işverenlerle yakın işbirliğini içeren yetenek artırıcı programlar yer almalıdır.<br />
Yakın zamanda bu alanlara ilişkin yapılan girişimler ümit vericidir.<br />
VIII. SONUÇ<br />
Türkiye işgücü piyasasının, diğer işgücü piyasalarından ayrışan bazı önemli<br />
yapısal özellikleri olduğu görülmektedir. Nüfus artış hızına bağlı büyüyen genç nüfus,<br />
kadın işgücüne katılımın düşük olması nedeniyle genel işgücüne katılım oranlarının<br />
düşük seyretmesi, lise altı eğitimlilerin toplam işgücünün yarısından fazlasını<br />
oluşturması, istihdamın sektörel dağılımında tarım sektörünün payının yüksek olması ve<br />
kayıtdışılığın<br />
yaygın olması ve birçok ülkede istihdam oranı yüzde 50’lerin<br />
üstündeyken, Türkiye’de hala söz konusu oranının yüzde 40’lar düzeyinde seyretmesi<br />
temel yapısal özellikler olarak ortaya konabilir. Bu yapısal özelliklerin ancak orta ve<br />
uzun vadeli tutarlı politikalarla çözülebileceği açıktır.<br />
İşgücü piyasasına yönelik önlemlerde<br />
işgücü piyasası düzenlemelerinin<br />
yeniden ele alınması, haftalık ortalama çalışma sürelerinin kısaltılması, bölgesel asgari<br />
ücrete geçilmesi, sosyal güvenlik katkılarının düşürülmeye devam edilmesi ve beşeri<br />
sermayenin oluşturulması ve geliştirilmesi temel politika hedefleri olarak öne<br />
çıkmaktadır.<br />
Sonuç olarak, Türkiye ekonomisinin temel hedefi, politika belgelerinde ortaya<br />
konulduğu gibi, makroekonomik istikrarın devamını sağlayarak uzun dönemde<br />
sürdürülebilir bir büyüme performansını yakalamaktır. Bu hedefe ulaşılabilmesi için<br />
Türkiye’de işsizlik oranını azaltmak ve işgücü piyasasındaki yapısal sorunları gidermek,<br />
önümüzdeki dönemde daha yüksek istihdam düzeyi ve üretkenlik artışı sağlamak<br />
öncelikli olarak ele alınmalıdır. İşsizlik ile mücadele ve nitelikli işgücü oluşturmak<br />
Türkiye’nin 2023 yolunda temel önceliklerinin başında gelmelidir. Dinamik ve genç bir<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 26
SGB - Araştırma Raporu<br />
nüfusa sahip Türkiye, işgücü piyasasına yönelik gerekli reformları zaman<br />
kaybetmeden yaparak sürdürülebilir büyüme ve kalkınmanın önünü açmalıdır.<br />
IX.<br />
KAYNAKLAR<br />
DİNÇCAĞ, A. ve DÜNDAR, H. S., “2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri”,<br />
TEPAV<br />
“Economic Surveys: Turkey”,OECD, 2010<br />
“İstikrar Ortamının ve Küresel Ekonomiye Entegrasyonun Türkiye’ye Getirdikleri:<br />
Yapısal Dönüşüm Süreci ve Riskler”, TEPAV<br />
Öz, S., “ İstihdamsız Büyüme Mi?”, Ekonomik Araştırmalar Forumu, Temmuz 2010<br />
“Regulatory Reforms to Unlock Long–Term Growth in Turkey”, OECD<br />
Working Paper<br />
“Society At a Glance, Key Findings: Turkey”, OECD<br />
Şenol, “İşsizliğin Psiko-Sosyal Sonuçları ve Türkiye Üzerine Muhtemel Etkileri”<br />
Tensel, A. ve Taşçı, H. M., “Hazard Analysis Of Unemployment Duration By<br />
Gender In Adeveloping Country: The Case Of Turkey”, TEK, Nisan 2010<br />
“Turkey Labor Market Study”, World Bank, Nisan 2006<br />
“Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı: Eğilimler, Belirleyici Faktörler ve Politika<br />
Çerçevesi”, DPT_World Bank, Kasım 2009<br />
“Working Time And Productivity”, International Labour Office, Haziran 2004<br />
“World Competitiveness Yearbook”, World Competitiveness Center, 2011<br />
“Yatırım Ortamının Değerlendirilmesi, Krizden Özel Sektör Öncülüğünde<br />
Büyümeye”, YOİKK Dünya Bankası, Mayıs 2010<br />
“2008 Krizinin Kadın Erkek İşgücüne Etkileri”, TEPAV<br />
Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi 27