AİLE HAKEMLİĞİ

Bilimsel tebliğin devamını okumak için lütfen tıklayınız… - Psikiyatrik ... Bilimsel tebliğin devamını okumak için lütfen tıklayınız… - Psikiyatrik ...

psikiyatriksosyalhizmet.com
from psikiyatriksosyalhizmet.com More from this publisher
31.08.2015 Views

Resûlullah (s.a.v.)’ın emrine uyarak boşamadan vazgeçiyor, hanımını temizli anını bekliyor ve ondan sonra boşuyor. Sâbit b. Kays’ın hanımı olan Übeyy oğlu Abdullah kızı Cemile (veya Habîbe), kocasının çirkinliğinden, başka bir rivayete göre kendisini dövdüğünden dolayı Resûlullah (s.a.v.)’a gelerek kocasından ayırmasını ister. Bu konuda şöyle der: “-Ey Allah’ın Resûlü! Sâbit b. Kays’ın ne dinine ne de huyuna bir diyeceğim var. Fakat Müslümanlıkta küfran-ı nimetten çekiniyorum.” Resûlullah (s.a.v.) ona sordu: “-Bahçesini geri verecek misin?” O da cevap verdi: “-Evet.” Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) Sâbit’e: “-Bahçeyi kabul et ve onu boşa!” dedi. 28 Burada kadın, kocasından boşanma talebinde bulunuyor. İslâm hukukunda bu işleme “muhâlâa” ismi veriliyor. Bu da “kadının bir bedel karşılığında evlilik bağından kurtulması” demektir. Bu hanım, peygamberin onayıyla mehir olarak almış olduğu bahçeyi kocasına geri vererek nikâh akdini feshetmiş oluyordu. Bir olayı da Tirmizî, Rükâne’den şu rivayeti yaparak kaydediyor: “-Ey Allah’ın Resûlü, karımı bette talakı ile (kesin bir şekilde) boşadım.” dedim. O da: “-Neye niyet ettin?” dedi. “-Bir talaka niyet ettim.” dedim. “-Vallahi mi?” dedi. “-Vallahi.” dedim. “-Niyetin ne ise talak odur.” dedi. 29 Bu, hanımını bir mecliste üç talakla boşayan bir sahabenin durumu peygambere ulaştırılmasıyla aralarında böylesi bir diyalog geçiyor. Bu hadiste de görüldüğü üzere peygamber, bir mecliste yapılan üç talakı bir talak olarak değerlendiriyor. Bu üç örnekte de olduğu gibi ailevî meseleler, bir hâkim veya hakem olarak kabul edilen peygambere iletiliyor. Peygamber de bu konudaki hükümlerini veriyor ve onların uygulamasını sağlıyor. b. Sahabe Döneminde Sahabe döneminde de aile hakemliğiyle ilgili uygulamalar özellikle Râşid 28 Buhârî, K. et-Talâk, Bab: 11; İbn Mâce, K. et-Talâk, 21; Ebû Dâvûd, K. et-Talâk, bab fi’l-hulu’; Dârimî, K. et- Talâk, 6; bkz. Ateş, Süleyman, Kurân’a Göre Evlenme ve Boşanma, s. 75, Yeni Ufuklar Neşriyat, İstanbul, ts. 29 Tirmizî, K. et-Talâk, 2; Ebû Dâvûd, Müslim ve Ahmed b. Hanbel’de rivayet etmiştir; et-Tâc, c.II, s. 310; bkz. Ateş, a.g.e., s. 64. 12

Hâlifelerin iktidarları zamanında geçmiştir. Burada birkaç örnek vererek meselenin anlaşılmasını sağlamaya çalışalım. II. Halife Hz. Ömer (r.a.) döneminde şöyle bir olay geçmiştir. Bir kadın Hz. Ömer’e (r.a) gelerek: -“Sana dünyadaki insanların en hayırlısını şikâyet etmeye geldim. Dünyada onun kadar salih amel işleyen bir kişi daha yoktur. İnsan onu ancak onun yaptığı amelleri yaparak geçebilir. O gecesini ibadetle gündüzünü de oruçla geçirir...” dedikten sonra hayâ ve utancından gerisini getiremeyerek: -“Ey Mü’minlerin Emîri! Beni bu şikâyeti tamamlamaktan bağışla!” dedi. Hz. Ömer de ona: -“Allah sana mükâfatını versin. Sen kocanı çok güzel bir şekilde övdün. Seni bağışlıyorum” dedi. Kadın gittikten sonra Ka’b b. Sûr (r.a): -“Ey Mü’minlerin Emîri! O kadın utanarak gerisini getiremediyse de bence size açık bir şekilde birisini şikâyet etti” dedi. Hz. Ömer’in: -“Peki, o kimi şikâyet etti?” diye sorması üzerine de Ka’b: -“Kocasını şikâyet etti. Çünkü o, karısının kendisi üzerindeki haklarından biri olan zevciyet hakkını gözetmemektedir” dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer: -“Derhal bana o kadınla kocasını getirin!” diye emretti. Onların gelişinden sonra da Ka’b’a: -“Bunların davalarını sen hallet” buyurdu. Ka’b: “Senin bulunduğun bir yerde ben nasıl hakemlik yapabilirim?” diye itiraz etmek istediyse de, Hz. Ömer: -“Bu davaya sen bakmalısın. Çünkü ben anlayamadığım halde sen kadının ne demek istediğini anlayıverdin. Bu yüzden de bunların arasında hakemlik yapmak benden çok senin hakkındır” dedi. Ka’b da kadının kocasına dönerek şunları söyledi: -“Allah Teâlâ “Hoşunuza giden kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz” (Nisa 4/3) buyuruyor. Bu durumda üç gün oruç tut; dördüncü günü de oruçsuz olarak karının yanında geçir. Aynı şekilde üç gece sabaha kadar ibadet et; ancak dördüncü geceyi karınla birlikte geçir ve onun yanında yat!”. Onun verdiği bu hüküm üzerine Hz. Ömer -“Senin bu yaptığın, birincisinden de güzeldir” buyurdu ve onu Basra kadılığına tayin etti. 30 III. Halife Hz. Osman (r.a.) ile IV. Halife Ali (r.a.) şartlar gereğince, barışma ve ayrılma kararını uygulama yetkisine sahip hakemleri tayin etmişlerdir. 31 Ebu Tâlib’in oğlu Akîl ile (Utbe b. Rebia’nın kızı olan) hanımı Fatıma’nın meselesi Hz. Osman (r.a.)’ın mahkemesine getirilince, müminlerin emiri olan Hz. Osman (r.a.) kocasının ailesiden İbn Abbas’ı, kadının ailesinden de Muaviye’yi hakem tayin etti ve onlara şartlar gereği barıştırma ve boşandırma yetkisi verdi. 32 Bu iki hakeme şöyle dedi: 30 Kandehlevi, M. Yusuf, Hayatü’s-Sahabe, c. III, s. 256-258, Akçağ Yayınları, Ankara, 1997. 31 Mevdudi, a.g.e., c. I, s. 318. 32 Mevdudi, a.g.e.a.y. 13

Hâlifelerin iktidarları zamanında geçmiştir. Burada birkaç örnek vererek meselenin<br />

anlaşılmasını sağlamaya çalışalım.<br />

II. Halife Hz. Ömer (r.a.) döneminde şöyle bir olay geçmiştir.<br />

Bir kadın Hz. Ömer’e (r.a) gelerek:<br />

-“Sana dünyadaki insanların en hayırlısını şikâyet etmeye geldim. Dünyada onun kadar<br />

salih amel işleyen bir kişi daha yoktur. İnsan onu ancak onun yaptığı amelleri yaparak<br />

geçebilir. O gecesini ibadetle gündüzünü de oruçla geçirir...” dedikten sonra hayâ ve<br />

utancından gerisini getiremeyerek:<br />

-“Ey Mü’minlerin Emîri! Beni bu şikâyeti tamamlamaktan bağışla!” dedi. Hz. Ömer de<br />

ona:<br />

-“Allah sana mükâfatını versin. Sen kocanı çok güzel bir şekilde övdün. Seni<br />

bağışlıyorum” dedi.<br />

Kadın gittikten sonra Ka’b b. Sûr (r.a):<br />

-“Ey Mü’minlerin Emîri! O kadın utanarak gerisini getiremediyse de bence size açık bir<br />

şekilde birisini şikâyet etti” dedi. Hz. Ömer’in:<br />

-“Peki, o kimi şikâyet etti?” diye sorması üzerine de Ka’b:<br />

-“Kocasını şikâyet etti. Çünkü o, karısının kendisi üzerindeki haklarından biri olan<br />

zevciyet hakkını gözetmemektedir” dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer:<br />

-“Derhal bana o kadınla kocasını getirin!” diye emretti. Onların gelişinden sonra da<br />

Ka’b’a:<br />

-“Bunların davalarını sen hallet” buyurdu.<br />

Ka’b: “Senin bulunduğun bir yerde ben nasıl hakemlik yapabilirim?” diye itiraz etmek<br />

istediyse de, Hz. Ömer:<br />

-“Bu davaya sen bakmalısın. Çünkü ben anlayamadığım halde sen kadının ne demek<br />

istediğini anlayıverdin. Bu yüzden de bunların arasında hakemlik yapmak benden çok senin<br />

hakkındır” dedi. Ka’b da kadının kocasına dönerek şunları söyledi:<br />

-“Allah Teâlâ “Hoşunuza giden kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz” (Nisa<br />

4/3) buyuruyor. Bu durumda üç gün oruç tut; dördüncü günü de oruçsuz olarak karının<br />

yanında geçir. Aynı şekilde üç gece sabaha kadar ibadet et; ancak dördüncü geceyi karınla<br />

birlikte geçir ve onun yanında yat!”.<br />

Onun verdiği bu hüküm üzerine Hz. Ömer<br />

-“Senin bu yaptığın, birincisinden de güzeldir” buyurdu ve onu Basra kadılığına tayin<br />

etti. 30<br />

III. Halife Hz. Osman (r.a.) ile IV. Halife Ali (r.a.) şartlar gereğince, barışma ve<br />

ayrılma kararını uygulama yetkisine sahip hakemleri tayin etmişlerdir. 31<br />

Ebu Tâlib’in oğlu Akîl ile (Utbe b. Rebia’nın kızı olan) hanımı Fatıma’nın meselesi<br />

Hz. Osman (r.a.)’ın mahkemesine getirilince, müminlerin emiri olan Hz. Osman (r.a.)<br />

kocasının ailesiden İbn Abbas’ı, kadının ailesinden de Muaviye’yi hakem tayin etti ve onlara<br />

şartlar gereği barıştırma ve boşandırma yetkisi verdi. 32 Bu iki hakeme şöyle dedi:<br />

30 Kandehlevi, M. Yusuf, Hayatü’s-Sahabe, c. III, s. 256-258, Akçağ Yayınları, Ankara, 1997.<br />

31 Mevdudi, a.g.e., c. I, s. 318.<br />

32 Mevdudi, a.g.e.a.y.<br />

13

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!