23.08.2015 Views

11 OLAĞAN GENEL KURUL ÇALIŞMA RAPORU

çalışma raporu - Sosyal-İş

çalışma raporu - Sosyal-İş

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

III. Programın Kaçınılmaz Sonucu: Finansal Krizler22 Kasım 2000 tarihinde beliren döviz/likidite krizi bizzat uygulanan modeldenkaynaklanmıştır. Düşük döviz kuru temelinde uygulanan politika demeti, cari açıktakipatlama ile dış ödemeler dengesinde somutlaşan istikrarsızlık ve çalkantı, hızla finansalpiyasalara yayılmıştır. Dış finansal serbestleşme ile faiz ve döviz kurunu politika araçlarıolarak kullanma olanağını yitiren Merkez Bankası’nın pasif konuma itilmesi, 17. stand-byanlaşması ile net iç varlıkların dar bir bir bant içine sıkıştırılmasıyla tamama erdirilmiştir. Buolgu bankaların likit olmaması ile birlikte ele alındığında krizin tetiklenmesi kaçınılmazolmuştur. Ancak likidite darlığını bankaların zaman içinde oluşan hastalıklı ve kırılganyapılarını dikkate alarak çözümlemek gerekmektedir. Ticari bankalar gerçek bankacılıkfaaliyetlerinden uzaklaşıp DIBS ticaretine odaklandıkları, yetersiz sermaye tabanına sahipoldukları, kredi riskini ölçme ve değerlendirmede gerçekçi olmadıkları, ortaklarına ve bağlışirketlere aşırı kredi kullandırdıkları, aşırı derecede vade uyumsuzluğuna sahip oldukları vekısa vadeli dış borçlanmanın yol açtığı aşırı (net) döviz açık pozisyonuna sahip olduklarıölçüde kırılgan bir yapıya sahip olmuşlardır. Sorunlu olan bankalar portföylerindeki DİBS’leri Merkez Bankası’na, daha sonra geri almak üzere satarak likidite sağlamalarınınsınırlandırılmış olması nedeniyle, çok yüksek faiz üzerinden repoya yönelmişler, MerkezBankası ise stand-by anlaşması gereği bankalara açtığı kredi ve açık piyasa işlemleri (APİ)hacmini genişletememiştir. Bir bütün olarak ele alındığında IMF patentli dezenflasyonprogramı dış finansman ve/veya borçlanmaya dayandığı ölçüde kırılganlığı bizzat bünyesindetaşımaktadır. Eylül 2000’den itibaren yaklaşan krizin sinyalleri dış piyasalar kadar içpiyasalardan da alınmaya başlanmıştır. Dış piyasalardan borçlanma faizine uygulanan riskprimi artmaya başlamıştır. İç piyasalarda ise, Ağustos ayından itibaren bankaların üç aylıktasarruf mevduatına uyguladıkları faiz, İnterbank gecelik faizi (TL) ve DİBS yıllık bileşikfaizi tırmanışa geçmeye başlamıştır. Bu ortamda likidite krizi, tümüyle yabancı ve yerliaktörlerin sıcak sermaye hareketlerinden oluşan; borsadan yurtdışına çıkışlar, yenilenmeyenkısa vadeli dış krediler, borç senetlerinin dolara çevrilmesi ve diğer yerli varlıkların dolara veyurtdışına yönelmelerinden ve on gün içinde net dış varlıklarda ve Merkez Bankasırezervlerindeki erimeden kaynaklanmıştır♦Kasım’da patlak veren krizin aşılması doğrultusunda Merkez Bankası IMF’ nin onayı ilebankalara API ile TL cinsinden likidite sağlamış, bir başka deyişle bankalarla repo yapmış,böylelikle belirli bir süre için net iç varlıklarını artırarak emisyona gitmiştir. Bankalar TLcinsinden likiditeyi kullanarak Merkez Bankası’ndan döviz satın almışlar, sonuçta Banka’nınbüyük ölçüde borçlanma yoluyla elde ettiği rezervleri önemli ölçüde erimiştir (17 Kasım-1Aralık tarihleri arasında brüt döviz rezervlerindeki azalma 5.5 milyar dolara ulaşmıştır).Faizlerdeki yükselme ve rezervlerin kullanılmasının yanısıra IMF’ nin açtığı kredi krizingeçiştirilmesinde etkin olmuştur. IMF’ nin “Ek Rezerv İmkanı” kapsamında kısa vadeli ve %7 gibi yüksek faiz üzerinden 7 450 milyon dolar tutarında desteğin yanısıra, stand-byçerçevesinde 1 670 milyon dolar tutarında kredi dilimini açmayı kabul etmiştir. Dünyabankası ise Ülke Yardım Stratejisi kapsamında 1 028 milyon dolar (778 milyon dolarlık kısmıkamu bankalarının özelleştirilmesi temel koşuluna dayalı Mali Sektör Kredisi, 250 milyondolarlık kısmı Özelleştirmeye Sosyal Destek Programı çerçevesinde verilen kredidir), kamubankalarının yeniden yapılandırılmasına Destek Kredisi olarak da 500 milyon dolar tutarındakaynağı BDDK’ ya tahsis etmeyi kabul etmiştir. Kriz sürecinde açıklanan 62 maddelik ekNiyet Mektubu’nda mevcut maliye/bütçe, para/kur ve gelirler politikalarının kararlılıklasürdürüleceği vurgulanmıştır. İlginç olan bir husus da bankalardaki mevduat garantisisteminin sürdürüleceğinin ve yabancı bankaların Türkiye’deki ticari bankalara açtıklarıkredilerin hükümetin güvencesinde olduğunun açıklanmasıdır. Niyet Mektubu’nun çarpıcı bir

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!