yapılmaktadır; geri kalan tümü spekülatif harcamalara gitmektedir. 23 Dünya’daki tümekonomik faaliyetin dörtte birinden fazlası 200 tane işletmenin elinde bulunmaktadır. Ancak,bu 200 işletme, dünya faal nüfusunun yalnızca yüzde 0,75’ine iş olanağı sunmaktadır. 24Ülkemiz, bu evrensel ölçekli dönüşümün dışında değildir. İstanbul Sanayi Odasının her yılyenilediği anket araştırmasının sonuçlarına göre, İstanbul’daki en büyük 500 firmanın toplamgelirleri içinde “sınai faaliyet dışı kazançların” (yani, spekülatif kazançların) payı, yüzde 90’ayaklaşmıştır.Spekülâtif kazançların diğer kazanç türlerini ezip geçen bir büyüme göstermesi, sınai sermayekesiminden de bazı feryatların yükselmesine yol açacak boyutlara varmıştır. Nitekim, bukesimin önde gelen temsilcilerinden Halit Narin’in, 28 Kasım 1998 tarihinde gazetelerde yeralan açıklamasında, 6 en büyük bankanın 6 aylık kârlarının toplamının, 100 en büyük şirketinyıllık kazançlarının toplamından daha büyük olduğunu ifade ettiğini görmüş bulunuyoruz.Kaynağı üretim olmayan bu tür kazançlar nereden karşılanmaktadır? Bu sorunun yanıtınıgörmek için 2000 yılı bütçesine kabaca bir göz atmak yeterlidir.2000 yılı bütçe rakamlarına göre, yıllık gider toplamının yüzde 45’i faiz ödemelerineayrılmıştır. Vergi gelirlerinin neredeyse tamamına yakını faiz ödemelerine gitmektedir. Bütünbu gerçeklere karşın, gene de “kara delik” olarak nitelendirenler, bütçeden yalnızca yüzde6’lık bir pay alan sosyal güvenlik kurumları olmaktadır.Spekülatif kazançların böylesine büyük bir pay oluşturması, geleneksel bölüşüm tablosundanciddi biçimde ayrılan bir durum ortaya çıkarmıştır. Günümüzdeki sömürü ilişkisi üzerindekietkileri bakımından, 19.yüzyıldan miras kalan toplu pazarlık, grev gibi mekanizmalarbüsbütün yetersizleşmektedir. Artık, yaratılan değerden en büyük ve kayda değer payı alanlargenellikle toplu pazarlık masasında yer almamaktadırlar. Onlar, çoğu zaman ülke içinde dedeğillerdir. Çünkü, yaratılan değerden en büyük payı alanlar, işçi istihdam eden işverenkonumundaki sermayedarlar değildir. Kumarhane kapitalizmi koşullarında aslan payınıalanlar, spekülatif kazanç sahipleri olmaktadır ve onları, geleneksel mücadele yöntemleriyle,gelirin yeniden dağılımı sürecine dahil etmek olanağı yoktur.Kumarhane kapitalizminin doğuşunun en önce ve en belirgin bir biçimde kendisini gösterenbir diğer sonucu da işsizliktir. Üretmeden, istihdam yaratmadan kazanmanın yollarını bulansermaye, kanını emdiği canlıların ortasında kanatlarını boşluğa geren bir yaratık gibibüyürken, etrafındaki işsizleşen ve yoksullaşan kitlelerin sayısını hızla büyütmektedir.Bu durum, yalnızca acımasız krizlere sahne olan Latin Amerika veya Uzak Doğu ülkelerinideğil, metropol ülkelerini de kapsayan bir yaygınlık kazanmıştır. İşsizlerin sayısı, OECDülkelerinde 40 milyonu aşmıştır. OECD ülkelerinde, 1970-1996 yılları arasında, nüfus artışıhemen hemen sıfır düzeyindeyken işsizlerin sayısı üç kat artmıştır.ABD’de işletmeler, rekabet koşullarını düzeltmek gerekçesiyle, çalıştırdıkları işçi sayısındabüyük ölçekli kısıntılara gitmektedirler. Hiç işçi çıkarmamakla ün yapmış olan IBM, birçırpıda 40 000 işçinin işine son vermiştir. Fransa’da 1996’da her ay işine son verilenlerinsayısı 35 000’i aşmıştır. 25 Bazı ayrıcalıklı çalışanlar için ömür boyu istihdam garantisisağlayan Japon işletmecilik modeli, tarihe malolmuştur.23 L’Autre Davos,age, s.96.24 I. Ramonet, Géopolitique..., age, s.61.25 I. Ramonet, Géopolitique..., age, s.63.
19. Yüzyıl kapitalizmi, geniş yığınları proleterleştirmiş; emeğinden başka satacak şeyleriolmayanların oluşturduğu bir işçi sınıfının doğuşuna ortam hazırlamıştı. Öyle görünüyor kiyeni bir binyılın eşiğinde boy vermekte olan kumarhane kapitalizmi, insanlara, emeklerinidahi satmak olanağı tanımayan bir dünya sunmaktadır.Yeni Dünya Düzeninde SendikacılıkHalkımızın bir sözü vardır: “Et kokarsa tuz var; tuz kokarsa ne var?” denilir.19. Yüzyılın büyük düşünürleri, sendikaları, yalnızca kapitalizmin ortaya çıkardığı sorunlarınçözümü için değil; kapitalizmin son bulması için de gerekli ve kaçınılmaz ilk adımlar olarakgörmekteydiler. 26 Yeni Dünya Düzeni koşullarında, sendikaları bu görevlerini yapamayacakkonuma indirgemek yönünde bazı nedenler ortaya çıkmış görünüyor.Yeni Liberal iktidarlar, uyguladıkları yapısal uyum politikalarıyla işsizliği görülmemişölçülerde artırırlarken, sendikaları baskı altında tutmak ve zayıflatmak konusunda da etkin birsilaha kavuşmuşlardır. Yeni liberal politikaların uygulandığı her yerde sendikalı işçi kitlesi,sendikasız düşük ücretle çalışmak veya sendikalı kalmakta direnerek işsiz kalmak arasında birtercihe zorlanmıştır. Bu çaresizlik ortamı sayesindedir ki Reagen, hava trafik kontrolleriningrevini, Demir Leydi de Arthur Scargill’in önderliğindeki madencilerin genel grevinibaşarısızlığa uğratarak sosyal devlet karşıtı politikalarının yolunu açmışlardır.Sendikalı işçi kitlesi üzerindeki ekonomik baskılar, ülkelerin koşullarına göre değişen başkabazı yöntemlerle eşlenmiştir. Latin Amerika’da örnekleri görülen diktatörlük rejimlerineözgü uygulamalar ve cinayetler, bu yöntemlere dahildir. Bizde bu durumun örnekleri 12 Eylüluygulamalarında doruğa ulaşmıştır. Ayrıca, 12 Eylül öncesinde DİSK Genel Başkanı KemalTürkler’in, daha yakın tarihlerde Türk-İş Genel Sekreteri Şemsi Denizer’in öldürülmeleri ve 1Mayıs 1977 katliamı gibi olaylar, sendikalar üzerindeki baskıcı uygulamaları bütünlemiştir.Sovyet sisteminin çökmesinin ve dünyanın tek kutuplulaşması olarak ifade edilen koşullarında egemen sınıfların sendikalar karşısında izledikleri politika üzerinde yansımaları olmuştur.Kabul etmek gerekir ki geçmişte Bolşevik devrimini Dünyaya ve özellikle de Batıya ihraçetme yönündeki çabalar, Batılı ülkelerin kapitalistlerini ve onların güdümündeki iktidarlarıderinden etkilemiştir. Batılı egemenler, kapılarını çalan devrim tehlikesinden kurtulabilmekiçin işçilerinden yükselen talepler karşısında daha tavizkâr olmak yolunu seçmişler; böylece,sosyal devletin doğuşu karşısında daha az engel oluşturan bir tutum izlemek zorundakalmışlardır.Sendikacılık da bu çerçeve içinde yerleşiklik kazanabilmiştir. Üstelik, en belirgin örnekleriAmerikan sendikacılığının yakın tarihinde bolca görüldüğü üzere, sendikalar çoğu zamanuluslararası düzeyde Batılı egemenlerin anti-komünist mücadelelerinin bir aracı olarak işlevgörmüşlerdir. Dolayısıyla, Sovyetlerin çökmesinin Batılı egemenlerin sendikalara ihtiyacınınve hoşgörüsünün sınırlarını daraltan sonuçlar doğurmuş olması doğaldır. Bu durumu,Türkiye’nin NATO’nun ileri karakolu olarak taşıdığı önemin ortadan kalkmasınabenzetebiliriz.26 “[Sendikalarda] gerçekte söz konusu olan; görünüşte söz konusu olandan -yani, ücretin belirlenmesindenibaretolsaydı ve sermaye ile emek arasındaki mevcut ilişkiler ebedi olsaydı, bu birleşmeler gerçeklerinzorunluluğu karşısında başarısızlığa uğrardı. Fakat onlar işçi sınıfının birleşmesine ve sınıf çatışmalarıyla birlikteeski toplumun tümüyle yıkılmasının hazırlanmasına hizmet ederler.” Karl Marks, Travail salarié et capital(1891), Pekin, 1982, s.82.
- Page 2 and 3: GENEL YÖNETİM KURULUGENEL BAŞKAN
- Page 4 and 5: SUNUŞ10 ARALIK 1966. Sendikamızı
- Page 6 and 7: Çalışma raporlarına başlarken
- Page 8 and 9: kullandırmak amacı ile başvurula
- Page 10 and 11: GENEL KURULUMUZ ; kamunun, kamu ikt
- Page 12 and 13: 6- ILO (UÇO) SÖZLEŞMELERİUlusla
- Page 14 and 15: 1. BÖLÜMÖNCELİKLİ SORUNLARIMIZ
- Page 16 and 17: Bambaşka bir dünya görüşünü
- Page 18 and 19: alınması ve yürütülmesi doğru
- Page 20 and 21: Uluslararası sermaye, küreselleş
- Page 22 and 23: Oysa, neo-liberalizm, devletin öze
- Page 24 and 25: görmüş; bu nedenle, izlenmesine
- Page 28 and 29: Bütün bu nedenlerin sonucu olarak
- Page 30 and 31: 3. İşçiler ve sendikalar tüm em
- Page 32 and 33: IMF Türkiye ekonomisi ve hükümet
- Page 34 and 35: ♦17. Stand-by anlaşması ile uyg
- Page 36 and 37: özelliği de “yapısal reformlar
- Page 38 and 39: karşın faiz dışı fazla % 6. 7
- Page 40 and 41: tutulmuştur : yatırıma %5.8, per
- Page 42 and 43: fazla yaratmaya öncelik tanıdığ
- Page 44 and 45: sonucunda reel faizlerin aşağıya
- Page 46 and 47: edilen işçi sayısının 5 milyon
- Page 48 and 49: Yıl/Ay İşçi Sayısı Sosyal-İ
- Page 50 and 51: İŞ GÜVENCESİ YASASI ÇIKMIŞ G
- Page 52: Sayın Özcan KESGEÇSosyal-İş Se
- Page 55 and 56: harcamış, adaylıktan çekilmeyi
- Page 57 and 58: - Mersin’de kurulu AREL GIDA Turi
- Page 59 and 60: - Güçsüzler Yurdu işyeri üyele
- Page 61 and 62: - AYEK işyeri baştemsilcisi ve te
- Page 63 and 64: Eylül Anayasa’sı karşısındak
- Page 65 and 66: - AREL Gıda Turizm San. ve Tic. Lt
- Page 67 and 68: çalışanlar kapsam dışıdır”
- Page 69 and 70: Tez Koop-İş SendikasıGenel Başk
- Page 71 and 72: Grosmarket çalışanlarının irad
- Page 73 and 74: Biz bir taraftan bu antidemokratik
- Page 75 and 76: ettikten sonra, şimdiki açıklama
- Page 77 and 78:
- BU, İŞVERENİ İLGİLENDİREN B
- Page 79 and 80:
- 17 Nisan 2000Dünya Bankası’n
- Page 81 and 82:
- 01 Aralık 2000Emek Platformunca
- Page 83 and 84:
- 22 Aralık 2002Irak’ta Savaşa
- Page 85 and 86:
TOPLU SÖZLEŞME DAİRESİ ÇALIŞM
- Page 87 and 88:
Ancak doğaldır ki , bu bir mücad
- Page 89 and 90:
İş Gruplandırması ve iş grubun
- Page 91 and 92:
ÜNİBEL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ SA
- Page 93 and 94:
ALTIN PORTAKAL KÜLTÜR ve SANAT VA
- Page 95 and 96:
EĞİTİM ve BASIN-YAYIN ÇALIŞMAL
- Page 97 and 98:
İçel Ecza Koop yöneticileri İç
- Page 99 and 100:
değiliz. Biz kooperatifin zarar g
- Page 101 and 102:
Bu durumdan memnun değilseniz, bir
- Page 103 and 104:
5) Askerlik dönüşü işe alma ma
- Page 105 and 106:
Değerli Arkadaşlar, Üyelerimiz,
- Page 107 and 108:
***- 21-23 Kasım 2001Ulusal Sosyal
- Page 109 and 110:
- 28 Şubat 2003Türkiye-AB MEDA Pr
- Page 111 and 112:
Bakanlığı’nca yetki tespiti i
- Page 113 and 114:
* Szilvia BORBELY-Hungarian NIC (Ma
- Page 115 and 116:
Sendika aidatları bu ülkede çal
- Page 117 and 118:
(01.05.2000 - 31.10.2003)Sendikamı
- Page 119 and 120:
Ulaşım (Şehir içi) 123.900.000V
- Page 121 and 122:
- T.C. Ziraat Bankası Vadesiz hesa
- Page 123 and 124:
Bilanço Devir Hesabı 88.450.010.6
- Page 125 and 126:
Diğer 5.000.000ESKİŞEHİR ŞUBEK
- Page 127 and 128:
EMANETLER : 31.12.2001 tarihinde 3.
- Page 129 and 130:
Ulaşım (Şehir içi) 264.350.000V
- Page 131 and 132:
BANKALAR : 31.12.2002 tarihinde ban
- Page 133 and 134:
Ödenecek Vergi ve Fonlar 11.443.82
- Page 135 and 136:
Ulaşım (şehir içi) 590.750.000M
- Page 137 and 138:
BANKALAR : 31.10.2003 tarihinde ban
- Page 139 and 140:
GENEL DENETİM KURULU RAPORUSayın
- Page 141 and 142:
Muammer ÖZKAN Ersin ATLI Ali ÜNAL
- Page 143 and 144:
OLAĞAN DENETİM RAPORUTarih 12.05.
- Page 145 and 146:
PARASAL DENETİMHarcamaların GYK k