görmüş; bu nedenle, izlenmesine öncülük ettiği yolun liberalizmden farklı olduğunun altınıısrarla çizmiştir. Bu nedenledir ki konuşmalarında, “bizi yutmak isteyen kapitalizme ve bizimahvetmek isteyen emperyalizme” karşıt bir doğrultuya işaret ederek “emeğiyle geçinenzavallı bir halk” olmanın gerektirdiği bir yapılanmayı hedeflediğini ortaya koymuştur.Hepsinden önemlisi, altı ok halinde belirlediği hedefler arasına halkçılık, devletçilik vedevrimcilik ilkelerini koymak suretiyle, ekonomik ve sosyal felsefesinin özünü hiç birtereddüde yer bırakmayacak bir biçimde özetlemiştir. Böylelikle belirlediği yol, liberalizm iletaban tabana zıttır ve devlet müdahaleciliğinin ve düzenleyiciliğinin önemini Keynes’ten çokönce kavrayıp, hayata geçirmek suretiyle ileri görüşlülüğünü bu alanda da kanıtlamıştır.Evrensel düzeyde Keynesçiliği tahtından indirmiş; “devleti küçültmek” doğrultusundaçığlıklar atarak kamu girişimciliğine ve sosyal devlete karşı bir savaş başlatmış bulunanküreselleşmeciler, bu konuda da öncelikle Kemalizm ile Cumhuriyet ile hesaplaşmakihtiyacını duyuyorlar. Küreselleşmenin kaçınılmaz uzantısını oluşturan özelleştirmeçabalarından tutunuz, parasız eğitime karşı sürdürülen kampanyalara kadar, küreselleşmeninayrılmaz sonuçlarını oluşturan her ters adım, ister istemez Kemalizm’in kazanımlarını tahribeyönelmiş oluyor; dolayısıyla, temelinde Kemalizm ruhunun yattığı engellere çarpmasıkaçınılmaz oluyor.Böylece, küreselleşmenin demokrasinin yanı sıra sosyal devleti de hedefleyen saldırıları,Kemalizm ile ve onun ayrılmaz bütünleyicisi olan Türkiye Cumhuriyeti ile zorunlu birhesaplaşmayı gündeme getiren ayrı bir unsur oluşturuyor.Bu nedenledir ki ülkemizde 1994’te 5 Nisan kararlarını alarak neoliberal saldırıya yeni birdönemeç kazandırmış olanlar adına, “son sosyalist devleti yıktık” açıklamasının yapılmışolması, çok da anlamsız değildir.Sömürünün Uluslararasılaşması70’li yıllarda baş gösteren ekonomik bunalımın üstesinden gelme iddiasıyla dayatılan yeniliberal yeniden yapılanma modelleri, bunalıma çözüm getirememiş; üstelik bunalımıntemelinde yatan uluslararası gelir adaletsizliğini büsbütün artırmıştır.Bugün yeryüzünde daha önceki sömürge dönemlerinin hepsini geride bırakacak ölçüdeGüney'den Kuzey'e doğru bir kaynak akımı başlatılmıştır. 17 “Böylece 1982-1990 yıllarıarasında sekiz yılda, yoksullardan zenginlere doğru, yalnızca borç servisleri yoluyla, 2. DünyaSavaşı sonrası dönemde Amerika'nın Avrupa'ya yaptığı Marshall yardımlarının sekiz katıtutarında bir gelir transfer edilmiştir. Yoksul borçlu ülkelerdeki ortalama bir yurttaş, alacaklıbir OECD ülkesindeki ortalama yurttaştan 55 defa daha yoksul olduğundan [bu süreç] taştankan çıkarmaya benzemekte"dir. 181960’ta, dünya nüfusunun en zengin ülkelerde yaşayan yüzde 20’sinin zenginliği en yoksulülkelerde yaşayan yüzde 20’sinin 30 katı iken, 1995’te 82 katı olmuştur. 19 Birleşmiş Milletlerverilerine göre, dünya nüfusunun en zengin yüzde 20’si dünya gelirinin yüzde 82’sini alırken,en yoksul yüzde 20’si yalnızca yüzde 1,4’ünü almaktadır. 1996’da, 358 adet dolarmilyarderinin servetlerinin toplamı, yeryüzü nüfusunun en yoksul yüzde 45’inin yıllık17 Susan George, The Debt Boomerang,Pluto Press, Londra,1990, s.XVII.18Aynı eser, s.XV-XVI.19 I. Ramonet, Le Monde diplomatique, Kasım, 1998.
gelirlerinin toplamına eşittir. 20 Bir başka hesaplamaya göre, dünyanın en zengin 200 kişisininserveti, iki milyar insanın gelirlerinin toplamından daha fazladır. 21Sorunun önemi, uluslararasılaşmış ve her türlü kamusal denetimin dışına çıkmış olansermayenin, vergi sorumluluğundan kurtulmanın yolunu da bulmuş olmasıyla büsbütünartmıştır. Oysa, Birleşmiş Milletler verilerine göre dünya zenginliğinin yarısını elindebulunduran 400 milyarderin yüzde 4 oranında vergilendirilmesi mümkün olsa, yeryüzündekiyoksulluk ve sağlık sorunu kökünden çözülmüş olabilecektir. 22Bütün bunların anlamı, sömürgeciliğin değişik kılıklara bürünmüş olarak ve fakat eskisiniaratmayacak boyutlarda kabarmış olmasıdır.Bir başka açıdan bakıldığında, kapitalizmin temel çelişkisinin veya sömürü ilişkisininekseninde derin bir kayma meydana geldiğini söyleyebiliriz. Uluslararası düzeydeki geliradaletsizliği, her bir ulusun kendi bünyesinde mevcut olan gelir adaletsizliğini kat katgerilerde bırakan boyutlara ulaşmıştır.Yeryüzünün yoksulları ile zenginleri arasındaki uçurum, işyeri, işletme, işkolu ve hatta ulusaldüzeydeki işçi ve işveren arasındaki dengesizliği gölgede bırakacak bir önem ve belirleyicilikkazanmıştır.Bu noktada ayrıca belirtmek gerekir ki tek kutuplulaşmış olan dünyada Doğu-Batı çelişkisi deortadan kalkmış bulunuyor. Böyle olunca, geride kalan ve asıl önem taşıyan çelişki, bilinenve tarihsel olarak tümüne öngelmiş bulunan çelişkidir. Bu çelişki, emperyalizm ile mazlummilletler arasındaki çelişkiyi de içeren bir çelişkidir. Bu çelişki, küreselleşmiş olan sermayeile yeryüzünün emekçi çoğunluğu arasındaki çelişkidir.Kumarhane KapitalizmiYeni Dünya Düzeninde sermayenin uğradığı değişiklik, yalnızca tekelleşmekten ve devboyutlara erişmekten ibaret kalmamıştır. Sermaye, bu nicel değişiminin yanı sıra çok derin birnitel değişikliğe de uğramıştır.Hiç bir kamusal ve demokratik denetimin ulaşamayacağı büyüklüğe ulaşan sermaye,zincirlerini koparmış bir canavara dönüşmüş, kârdan başka bir öncelik tanımama ayrıcalığınıelde etmenin sarhoşluğuyla, yeryüzünde, o borsadan bu borsaya atlayarak, kol gezmektedir.Böylece üretmeyen, iş alanları yaratmayan, ama sınırsız kâr elde etme olanağına kavuşmuşbulunan bir sermaye türü ortaya çıkmıştır. Faiz, repo, borsa oyunları, döviz ticareti gibideğişik kılıklarda ortaya çıkan faaliyetlerin ürünü olan bu sermaye türünün ortak özelliğispekülatif olmasıdır.Keynes’in yıllar öncesinden işaret etmiş olduğu ve “casino capitalism” (kumarhanekapitalizmi) olarak isimlendirdiği bu durum, günümüzün reddedilmez ve belirleyici birgerçekliği haline gelmiş bulunuyor.Kumarhane kapitalizminin temel özelliği, spekülâtif kazançların giderek ağırlıklı bir yerkazanmasıdır ve bugün de görünen bundan başkası değildir. Yeryüzünde her gün 2000 milyardolar para el değiştirmekte, bu miktarın ancak yüzde 5’i reel mal ve hizmet alışverişi için20 Rapport du PNUD(UNDP-Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Raporu), 1996, s.2.21 Jay Mazur, “Labor’s New Internationalism”, Foreign Affairs, cilt:79, no:1,s.80.22 L’Autre Davos, l’Harmattan, Paris, 1999, s.97.
- Page 2 and 3: GENEL YÖNETİM KURULUGENEL BAŞKAN
- Page 4 and 5: SUNUŞ10 ARALIK 1966. Sendikamızı
- Page 6 and 7: Çalışma raporlarına başlarken
- Page 8 and 9: kullandırmak amacı ile başvurula
- Page 10 and 11: GENEL KURULUMUZ ; kamunun, kamu ikt
- Page 12 and 13: 6- ILO (UÇO) SÖZLEŞMELERİUlusla
- Page 14 and 15: 1. BÖLÜMÖNCELİKLİ SORUNLARIMIZ
- Page 16 and 17: Bambaşka bir dünya görüşünü
- Page 18 and 19: alınması ve yürütülmesi doğru
- Page 20 and 21: Uluslararası sermaye, küreselleş
- Page 22 and 23: Oysa, neo-liberalizm, devletin öze
- Page 26 and 27: yapılmaktadır; geri kalan tümü
- Page 28 and 29: Bütün bu nedenlerin sonucu olarak
- Page 30 and 31: 3. İşçiler ve sendikalar tüm em
- Page 32 and 33: IMF Türkiye ekonomisi ve hükümet
- Page 34 and 35: ♦17. Stand-by anlaşması ile uyg
- Page 36 and 37: özelliği de “yapısal reformlar
- Page 38 and 39: karşın faiz dışı fazla % 6. 7
- Page 40 and 41: tutulmuştur : yatırıma %5.8, per
- Page 42 and 43: fazla yaratmaya öncelik tanıdığ
- Page 44 and 45: sonucunda reel faizlerin aşağıya
- Page 46 and 47: edilen işçi sayısının 5 milyon
- Page 48 and 49: Yıl/Ay İşçi Sayısı Sosyal-İ
- Page 50 and 51: İŞ GÜVENCESİ YASASI ÇIKMIŞ G
- Page 52: Sayın Özcan KESGEÇSosyal-İş Se
- Page 55 and 56: harcamış, adaylıktan çekilmeyi
- Page 57 and 58: - Mersin’de kurulu AREL GIDA Turi
- Page 59 and 60: - Güçsüzler Yurdu işyeri üyele
- Page 61 and 62: - AYEK işyeri baştemsilcisi ve te
- Page 63 and 64: Eylül Anayasa’sı karşısındak
- Page 65 and 66: - AREL Gıda Turizm San. ve Tic. Lt
- Page 67 and 68: çalışanlar kapsam dışıdır”
- Page 69 and 70: Tez Koop-İş SendikasıGenel Başk
- Page 71 and 72: Grosmarket çalışanlarının irad
- Page 73 and 74: Biz bir taraftan bu antidemokratik
- Page 75 and 76:
ettikten sonra, şimdiki açıklama
- Page 77 and 78:
- BU, İŞVERENİ İLGİLENDİREN B
- Page 79 and 80:
- 17 Nisan 2000Dünya Bankası’n
- Page 81 and 82:
- 01 Aralık 2000Emek Platformunca
- Page 83 and 84:
- 22 Aralık 2002Irak’ta Savaşa
- Page 85 and 86:
TOPLU SÖZLEŞME DAİRESİ ÇALIŞM
- Page 87 and 88:
Ancak doğaldır ki , bu bir mücad
- Page 89 and 90:
İş Gruplandırması ve iş grubun
- Page 91 and 92:
ÜNİBEL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ SA
- Page 93 and 94:
ALTIN PORTAKAL KÜLTÜR ve SANAT VA
- Page 95 and 96:
EĞİTİM ve BASIN-YAYIN ÇALIŞMAL
- Page 97 and 98:
İçel Ecza Koop yöneticileri İç
- Page 99 and 100:
değiliz. Biz kooperatifin zarar g
- Page 101 and 102:
Bu durumdan memnun değilseniz, bir
- Page 103 and 104:
5) Askerlik dönüşü işe alma ma
- Page 105 and 106:
Değerli Arkadaşlar, Üyelerimiz,
- Page 107 and 108:
***- 21-23 Kasım 2001Ulusal Sosyal
- Page 109 and 110:
- 28 Şubat 2003Türkiye-AB MEDA Pr
- Page 111 and 112:
Bakanlığı’nca yetki tespiti i
- Page 113 and 114:
* Szilvia BORBELY-Hungarian NIC (Ma
- Page 115 and 116:
Sendika aidatları bu ülkede çal
- Page 117 and 118:
(01.05.2000 - 31.10.2003)Sendikamı
- Page 119 and 120:
Ulaşım (Şehir içi) 123.900.000V
- Page 121 and 122:
- T.C. Ziraat Bankası Vadesiz hesa
- Page 123 and 124:
Bilanço Devir Hesabı 88.450.010.6
- Page 125 and 126:
Diğer 5.000.000ESKİŞEHİR ŞUBEK
- Page 127 and 128:
EMANETLER : 31.12.2001 tarihinde 3.
- Page 129 and 130:
Ulaşım (Şehir içi) 264.350.000V
- Page 131 and 132:
BANKALAR : 31.12.2002 tarihinde ban
- Page 133 and 134:
Ödenecek Vergi ve Fonlar 11.443.82
- Page 135 and 136:
Ulaşım (şehir içi) 590.750.000M
- Page 137 and 138:
BANKALAR : 31.10.2003 tarihinde ban
- Page 139 and 140:
GENEL DENETİM KURULU RAPORUSayın
- Page 141 and 142:
Muammer ÖZKAN Ersin ATLI Ali ÜNAL
- Page 143 and 144:
OLAĞAN DENETİM RAPORUTarih 12.05.
- Page 145 and 146:
PARASAL DENETİMHarcamaların GYK k